View Single Post
Eski 13-02-2023, 12:57   #25
MeyveliTepe
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Felaket kurtarma denilen ve bilimin tüm disiplinlerini barındıran kavramın önemi bir kez daha kafamıza vurdu.

Depremler potansiyel olarak felaket yaratırlar. Tarihte binlerce örneği var. Bunlar da herkesin malumu, yazılı çizili bilinen şeyler.

Depremin geleceği, yaklaşık boyutu, yeri, güzergahı bilinen bir şey idi. Bundan sonra olacaklar da belli. Bunun kaçarı yok.

"Felaket Kurtarma" kavramında öncelik, meydana gelmesi engellenemez doğa olayının felakete dönüşmesini engellemektir. Doğa olayları engellenemez belki ama bunların felaket yaratmaları önlenebilir.

İş elbette makro ölçekte şehir planlarından başlıyor. Devamında "doğru" yapılmış şehir planlarının detayındaki, bölgesel zemin analizleri, zemine göre uygulanacak yapı teknolojileri, bununla ilgili yönetmelikler, bağımsız kontrol ve denetim süreçleri vs.vs. gidiyor. İşin sadece bu yönü binlerce sayfalık dökümanlarla izah edilebilir. Özetinin karikatürü şöyle. O bölgedeki yerleşim yerleri, zaten bilinen fay hatları gözetilerek oluşmuş olsaydı aynı depremde böyle bir felaket olmayacaktı.

İşin diğer yönü. Diyelim ki, meydana gelmesi kaçınılmaz doğa olayının filan filan sebeplerden, şu ya da bu ölçüde bir felakete sebep olacağını öngörüyoruz (buradaki her bir "filan", her bir "şu", "bu", deliler gibi felaket senaryoları çalışması gerektirir). Her bir senaryoda nasıl davranılacağı çalışılıp, ilk dakikadan itibaren can kayıplarının azaltılması, can kurtarılması, hayatta kalanların ihtiyaçlarının karşılanması için kimin, ne zaman, ne yapacağı, yetişmiş eğitimli insan gücü, malzeme, araç ve gereci nereden bulacağı, ihtiyaç noktasına kaç dakikada ve nasıl indireceği önceden planlanmış olmalıdır. İhtiyaçlar için kullanım ömürleri de dikkate alınarak çadırı, konteyneri, seyyar tuvaleti, ısıtıcısı, ceset torbasına kadar lojstik imkanlar gözetilerek stok tutulur. Stok miktarları da felaket senaryolarına göre belirlenir. Bunlar, bir bütün oluşturan devasa bir pro-aktif (önceden hazırlıklı planlama) planın bileşenleridir. Planın tümü olmasa da bazı kritik süreçleri zaman zaman da test edilip, gerçekten işler olup olmadığı ölçülmelidir. Düşünüldüğü gibi işlememişse, dönüp plan revize edilmelidir (cep telefonlarına bip sesi gönderip eller enseye yapılmasını kastetmiyorum. Hoş o bip sesi de gelmedi).

Felaket önleme hazırlıkları çok basit ve ucuz olabileceği gibi hayli pahalı da olabilir. Öncelik ucuz ve basit yöntemler olmak üzere, pahalı tedbirlerden de kaçınılmamalıdır. "Pahalı" kavramının göreceli olduğu düşünülerek "can"ın değeri ile mukayese edilebilir. Can değersiz sayıldığı için tedbirden kaçınılıyorsa bunu ilk önce o can'ların bilmesi gerekir ki, onlar da kendilerince gereken tedbirleri alsınlar.

Böyle bir durum meydana geldiğinde, kimler, neyi, ne zaman, nasıl ve neyle yapacaklarını bilmiyor ise bunun neticesi boyutu kontrol edilemez bir felaket olur. Akşamdan sabaha malum olup, üniversiteleri tatil edip, öğrencileri aniden kapı dışarı ederek yurtların kullanılmasını akıl edersiniz (pandemide olduğu gibi), yumurta kapıya geldiğinde, bir tır iki konteyner alıyor, bu hava şartlarında oraya konteyner gider mi diye düşünürsünüz vs. Yani, önceden düşünüp planlamadıysanız, reaktif (tepkisel) plan ile çözüme ulaşamazsınız. Zaten de bir bütünlük oluşturmadığı için, bir şey yaparken başka şeyi de bozarsınız.

Zeki beyin ailesinin bulunduğu enkazda beşinci gün müdahalemsi bir faaliyet görüyoruz. Sekizinci gündeyiz sonuç sıfır. Telefon ile görüşürken, kısaca "ihmal"in can kayıplarını çok arttırdığını söyledim. Zeki bey buna bir de "kibir"i ekledi. Binbir zorlukla ve acılar içinde birebir yaşayan bir felaketzede ayrıca binbir olumsuzluğa bir de "kibir" ekliyorsa, olan bitenin boyutu yukarıda yazdıklarımın da çok ötesinde demektir.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön