"Orijinal" çeşitlerimiz için tehlike arz etmesinden
kısıtlanması.
Etkinlikte, hibrid olmayan ve yetiştiricinin kendisinin yetiştirip tohumunu aldığı atalık veya açık tozlanan sebze çeşitlerinin paylaşılmasında hiç bir
kısıtlama yoktur.
"kısıtlama" lafı ile kastedilen ne tam olarak anlaşılmasa da
(engellenmesi, yasaklanması, kota konarak azaltılması vs.), orijini ve hayat hikayesi bilinen Anadolu dışı kökenli bir çeşitin paylaşımının yasaklanması, adına "köy domatesi" denerek paylaşılan bir çeşitin değerini arttırmaz ,"tehlikelerden" korumaz, öne çıkartmaz.
Kökeni ve hikayesi bilinen yerli olma vasfına sahip çeşitlerin başımız üstünde yeri var. Bugüne kadar (
bu yıl da dahil), bu etkinlikte böyle çok tohum ortaya çıktı.
Bir tehlikeden söz ediyorsak ezici bir çoğunlukla ekilip hasat edilen, piyasa için geliştirilmiş hibridlere bakmak lazım.
Burada biraz dikkatli olmak lazım. Arazimde 12 yıldır yetiştirdiğim çok lezzetli bir domatesi kökeninden koparıp Kesikkavak Moru diye paylaşıma çıkarsam eminim çok ilgi uyandırır ama bahsettiğiniz tüm adaptasyonlara sahip cherokee purple'dir. Zaman zaman paylaştığım ve tohumunu aldığım kişi çoktan öldüğü için izini takip edemediğim,
30 yıldır bende olan ve adına mecburiyetten Meyvelitepe Turuncusu dediğim çeşit de öyle. Bugüne kadar yerli/yabancı bilinen çeşitler içinde birebir aynısına rastlamasam da "bizim köyün domatesi", "yerli", vs. gibi sıfatlar yakıştıramam. Sadece geçmiş hikayesiyle beraber paylaşırım ve başkalarının da o geçmişe ve hikayesine saygı göstermesini beklerim. Oysa 30 yıl az değil (
sadece bende geçen süre), 40 yıl olunca atalık deniyor galiba.
Atalık ve açık tozlanan çeşitlerde kökenine bakılmaksızın herhangi bir anlamıyla "kısıtlama yoktur", en çok hassasiyet gösterilen nokta ise paylaşılan her çeşitin bağlamı ile beraber, kökeninin, adının, hikayesinin kaybedilmeden paylaşılmasıdır. Karar böyle