Yaylada liseden aynı dönem bir arkadaşımızın bahçesine gittik Hân'ımla bugün. Adam kendisine apayrı bir dünya kurmuş.. 15 m. uzunluğunda süs havuzu yapmış, içinde nilüferler, değişik su bitkileri, koiler, istilacı kurbağalar, yosunlar.. Havuzun kenarlarında değişik taşlar, ağaç kovukları içlerinde onlarca farklı sedum, sukulent, kekik, adaçayı, onlarca değişik çiçekler.. Havuzun etrafında özel elle yapılmış işlemeli ağaçların üzerinde yine onlarca farklı farklı ağaçlardan bonsailer.. Benim bunları yapmayı bırakın kabaca ne olduklarını öğrenmem ayları, hafiften işe başlayıp 'A' harfinden 'B' harfine geçmem ise yılları bulur.. Arkadaş bu aşkı için imkanı olmamasına rağmen Japonya ya gitmiş.. Harun Parlak ın ses tonunda gayet mütevazi anlatıyor her şeyi. 'İnsan bunları satmaya kıyamaz' dedim, 'satmıyorum zaten işin içine para girince olay değişiyor' dedi. Geçen işadamının biri ilk yaptığı bonsaisine sekiz bin tl. vermiş, vermemiş bizimki. Kendi gibi çam yetiştiriciliği yapan arkadaşı 'ağaçlara işkence çektiriyorsun' demiş.. Diyecek bir şey yok dedim, Allah değer bilenlerle karşılaştırsın seni...
Bu arada sevgili yöneticim 11 dakika olacaktı
