Bir süredir hafif tempoda toprak hazırlıklarına başlamıştım. Bir nevi vuslattı o günler, filizlenen tohumları, açan çiçekleri, toplanan meyvaları göremesem de, kara toprakla hemhal oluyordum ya…
Dünden beri aralıksız yağan kar tekrar beni eve hapsetti. Kara sevdalımla arama beyaz bir perde çekti.
Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni.
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni.
Fuzûlî, Mecnun’un ağzından böyle terennüm edivermiş karmaşık hislerini. Ben de kar yağdımı benzer bir halet-i ruhiyeye bürünüyorum.
Bugün Hayalbağ’da, evimde, koltuğuma oturup, kahvemi yudumlar, yağan karı seyredip, hayaller kurarken, sayfamda epeydir bir şeyler paylaşmadığımı fark ettim.
Bu keyifli ayrılığın hazzını ve kış boyu içimde toparlayıp büyütegeldiğim çalışma enerjisini dostlara anlatmaya niyetlendim. Hani şu göğsümdeki devinimi.
Ama ne mümkün. En iyisi bir fotoğraf yerleştirip, herkesi kendi haline bırakmak.
Kahvemi soğutmayayım.
Kalın sağlıcakla.