View Single Post
Eski 30-01-2019, 18:46   #3
siflera12
Ağaç Dostu
 
siflera12's Avatar
 
Giriş Tarihi: 20-05-2017
Şehir: Bursa ( Gemlik - Osmangazi )
Mesajlar: 1,475
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Başkurt79 Mesajı Göster
Görsel olarak görmeniz için resim yükledim
İnternetten bu bilgileri buldum belki işinize yarar .
Zeytin dal kanseri hastalığı bakteriyel bir hastalıktır. Türkiye’de bu hastalık uzun yıllardır bilinmesine rağmen ilk çalışmalar Ege Bölgesi’nde Azeri (1993), Aydın ve Muğla İlleri'nde Tatlı ve Benlioğlu (2004), Batı Akdeniz Bölgesi’nde Basim ve Ersoy (2000), Doğu Akdeniz Bölgesi’nde ise Mirik ve Arkadaşları (2004) tarafından yapılmıştır. Dal ve sürgünlerde oluşan anormal yapıdaki siğil ve urlar hastalığın kolaylıkla tanınmasını sağlar.


Hastalığa neden olan bakteri, krem-yeşil renkteki canlı ur ve siğillerde bulunur. Ur ve siğiller önce yeşil renkte, üzeri düz süngerimsi iken, sonra zamanla sertleşerek pürüzlenir ve kahverengi-siyah bir renk alır. Bakterinin neden olduğu urların oluşumunda en önemli faktörlerden birisi patojen tarafından üretimi teşvik edilen hormonlardır. Bakteri tarafından üretimi teşvik edilen indol asetik asidin (IAA) ur oluşumu için gerekli olduğu belirlenmiştir (Smidt and Kosuge 1978; Surico et al 1984; Iacobellis et al 1994). Hastalık nedeniyle bitkinin besin ve su alımı engellendiğinden, zamanla bitki zayıf düşmekte ve sonunda kurumalar meydana gelmektedir (Gardan et al 1992).
Hastalık tüm ağacı kaplayabilir. İnce dal ve sürgünlerin kurumasına sebep olabilir ancak tüm ağacın kuruması nadiren olmaktadır. Ayrıca hasat edilen zeytinlerde hoş olmayan bir koku ve istenmeyen acılığa neden olur. Elde edilen zeytinyağlarında da organoleptik özelliklerinin daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Bakterinin gelişmesi için optimum sıcaklık 22-24C derecedir. 35 C derecenin üzerinde ve 1 C derecenin altında bakterinin gelişimi yavaşlar ve durur.


Canlı ur ve siğiller içinde bulunan bakteri nemli ve yağışlı havalarda bu ur ve siğillerin yüzeyine çıkar. Buradan, yağmur suları, rüzgar ve böcekler vasıtası ile kolayca yayılır. Zeytin dal kanseri bakteriyel bir hastalık olduğu için bitki dokusuna mutlaka oluşmuş bir yara dokusundan girer. Ülkemizde yaygın görülmesinin en önemli sebebi sırıkla yapılan hasat nedeniyle oluşan yara yerlerinden bakterinin dokuya giriş imkanı bulmasıdır. Ayrıca şiddetli geçen kış sonrası oluşan don çatlakları da ur ve siğillerin oluşması için uygun yerlerdir. Genç sürgünlerdeki yaprak, çiçek ve meyve dökümü sonucu oluşan yaralarda da ur ve siğiller meydana gelir.


Bakteriyel hastalıklara karşı kimyasal ilaç kullanımı sınırlı olduğundan hastalıkla mücadelede kültürel yöntemler oldukça önemlidir. Hastalık uzak yerlere genelde bulaşık aşı materyalleri ve budama aletleri ile taşınmaktadır. Üreticiler tarafından dikkat edilmeyen en önemli husus budama yapılmadan önce budama aletlerinin dezenfekte edilmemesidir. Bir ağaçtan diğerine geçerken bile budama aletleri dezenfekte (%10’luk sodyum hipoklorit) edilmelidir. Bahçede hastalıklı ağaçlar varsa bu ağaçların budanması en sona ve hatta etmenin inaktif olduğu yaz aylarına bırakılmalıdır. Yağmurlu havalarda budama yapılmamalıdır. Kesilen hastalıklı dallar yakılarak imha edilmeli ya da uzaklaştırılmalıdır.
Hastalık bulaşan bahçede hastalıklı ağaçların sayısı müdahale edilmediği takdirde yıldan yıla artarak çoğalır. Üreticiler başta bu hastalığı önemsememekte, tüm bahçeye yayıldığında önlem alma yoluna gitmektedir. Oysaki hastalığın henüz başlangıcında bulaşık dallar hemen kesilerek uzaklaştırılırsa hastalığın sağlıklı ağaçlara da yayılması önlenebilir. Mücadelesi oldukça zor olan hastalığın yıldan yıla yayılışı arttığı için ileriki dönemde kontrolü de zorlaşmaktadır.

*
Yeni tesis edilen zeytinliklerde mutlaka sertifikalı fidanlar kullanılmalı, eğer ki hastalık ile bulaşık fidanlar varsa hemen sökülerek yerine sağlıklı fidanlar dikilmelidir. Ağır bünyeli, su tutan topraklarda zeytin tesisinden kaçınılmalı ya da fazla suyun uzaklaştırılması için drenaj kanalları oluşturulmalıdır.
Sırıkla yapılan hasat yara yerlerin oluşmasını sağladığı için artık sırıkla hasattan vazgeçilerek kullanımı oldukça kolay ve ağaca çok az miktarda zarar veren makinalı hasata geçilmelidir. Ayrıca hasat makineleri de hastalıklı ağaçların hasatından sonra dezenfekte edilmelidir.
Hastalığın kimyasal mücadelesi oldukça zordur. Ur ve siğillerin belirgin olarak ortaya çıktığı ve bakterilerin aktif olmadığı Temmuz-Ağustos aylarında bahçe kontrol edilerek, çok urlu kurumuş dallar temizlenmeli ve yara yerine %5’lik göztaşı eriyiği sürülmelidir. Ülkemizde hastalığın kontrolünde Bordo bulamacı kullanılmaktadır. En azından hastalığın baskı atına alınabilmesi ve sağlıklı ağaçlara yayılmasını önlemek için birkaç yıl yoğun ilaçlama programı oluşturulmalıdır.
1.* ilaçlama: Kasım-Aralık aylarında hasattan hemen sonra
2. ilaçlama: Şubat sonunda, şiddetli kış bitiminden, don ve dolu zararından hemen sonra
3. ilaçlama: İlkbahar yağmurları başlamadan önce
4. ilaçlama: Sonbahar yağışlarından önce*
İlkbahar ilaçlamasında (3. ilaçlama) % 1’lik, diğer ilaçlamalarda ise % 2’lik Bordo bulamacı kullanılmalıdır.

GM 5 Plus d cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

siflera12 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön