|
Başlığa bugün mesaj yazılmış olması, aranıza katılmam için beni yüreklendirdi. Vesilenizle yazdığım agaclar.net'teki ilk gönderimi okuyorsunuz.
Yaklaşık 2 ay kadar önce, üniversitemin kütüphanesinde çeşit çeşit bitkiler arasından devetabanları gözüme çarptı. Algıda seçicilik olsa gerek, 2 ay öncesine kadar bitkilere pek merakım yoktu. Eh, insan bir şeyin güzelliğinin, onu arzuladığı zaman farkına varıyor sanırım.
Birkaç saksı devetabanı vardı kütüphanede, çoğu da çok güzel büyümüşler (ileride onların da fotoğraflarını paylaşırım). Bu bitkileri görünce ben de hemen gidip kütüphane müdiresiyle konuştum, mümkünse bana bir çelik vermesi için. Duyunca çok sevindi, o da yayılmasını istermiş zaten. E yakın zamanda da bitkilerin bakımı yapılmış, yeni bir saksıya alınan bir devetabanını toprağından çıkardığı gibi elime tutuşturuverdi. Eve gelince havai köklerin olduğu kısımlardan ikiye ayırdım, bir kısmını arkadaşıma verdim, bir kısmını da suda köklendirmeyi bekledim. Ancak sabırsızlık, daha fazla dayanamayıp toprağa dikiverdim.
Üniversite kütüphanesinden gelmiş tahsilli devetabanım şimdi penceremin önünde, her gün güneşe doğru biraz eğiliyor, eğildikçe çeviriyorum. Yerini sevmişe benziyor ve sağlıklı görünüyor.
|