View Single Post
Eski 30-11-2017, 11:24   #122
Sûz-i Dilârâ
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Bilgisayarımız bozuk olduğu için mesajları parça parça yazabiliyorum.

Şu kurbanlık mevzusunda aklıma takıldı, müslüman halkımız Allah'a duydukları derin aşk ve bağlılık hissinden mi yoksa önümüzdeki günlerde daha çok köfte, ızgara, haşlama yiyeceklerinin hesabıyla mı kurban kesiyorlar? Yoksa canııım fakir fukaranın et alacak parası yok deyip senede bir defa üstüne boca eder gibi ne yapacağını, nerede saklayacağını bilemediği kilolarca eti garibanlara verince cennete gideceğini mi hesaplıyor. Hani ayetin başında "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes" cümlesinin "namaz kıl" kısmını es geçip (çünkü çook zahmetli, çok yorucu, sabır, sebat istiyor, mangal gibi yürek istiyor) kestiği koçun boynuzunda sıratı geçeceğini hesaplıyor?

Bu katliamın sadece dünyanın üçte birlik kısmını (bizim de içinde bulunduğumuz İslam dünyası) ilgilendiren yönlerinden sadece biri. Hayvan katliamının bizi ilgilendiren dinsel boyutu. İş gırtlağa geldi mi (bir de cinsellik var o konu için yeri değil) nasıl "dindar" aynı zamanda nasıl riyakar, açgözlü, bencil, yalancı olduğumuzun kanıtlarından.

Yukarıda kaldığım cümleden devamla, evet yüreğimizi dağlıyor o görüntüler, bunu yapanları elimize bir geçirsek bir kaşık suda boğacak kadar öfke duyuyor, küfür ediyor, sonra sofraya gelen eti afiyetle mideye indiriyoruz. Çünkü biz hayvanları diri diri yüzmüyoruz, kızartmıyoruz, önce bıçakla bir güzel kesiyor, öldürüyor sonra yiyoruz. Çünkü bunun vahşet olmadığına "inandırılmışız" işler binlerce yıldır böyle yürüyor. Onları Allah yememiz için yaratmış, yemeye içmeye yatmaya geldi mi Allahın emri, kandırma, yalan dolan, hırsızlık, dedikodu, tecavüz, adam öldürme, hak yeme, kirletme, mesaiden çalma, dedin mi şeytanla kol kola mutlu mesut, sorgulamadan "özgür" tercihlerimiz ve inançlarımızla yaşıyoruz...

Kendimizi kandırmayalım. İşin ekonomik ve büyük şirketler boyutu bir kenara şimdilik. İşin içinde samimiyet ve iyi niyet olduğu sürece insan sağlığının etsizlikten kaynaklı bir rahatsızlığa yakalanacağı konusunda ciddi şüphelerim var. İnsan kendi potansiyelini göremiyor bence.

İkiz bebeklerimi dünyaya getirip tek başıma büyütmeye çalıştığım şu beş yıllık dönemin ilk üç yılı hayatımın en kötü beslendiğim, en az uykuyla geçirdiğim dönemiydi. Sağlık ocağına kan tahlili yaptırıp kendime baktırmak için gittiğimde değerlerimin tepetaklak olduğuna inancım tamdı. Hemşire koluma serumu bağlayıp damarıma iğneyi batırınca "maşşallah" dedi çıkan kana bakarak, test sonucu çıktığında doktorum "pırıl pırılsın, çok sağlıklısın" dedi. Tatmin olmadım özel bir hastanede detaylı testlere girdim, doktorumun birinin özellikle söylediğini yazıyorum " şu kapıdan senden daha sağlıklı insan girmedi"

Bu anlattığım -yanlış örnek olmasın- kendi yaşadığım özel bir durum. İyilik eden iyilik bulur, evrene ne üflerseniz size geri o döner. İnsanoğlu her duruma evrimleşebilir bence, yeter ki altında inanç olsun, kendine güvensin, inansın. Yaşamak için illa da et, et diyenlere hayret ediyorum Sanki lazım olan bütün gıdaları alıyoruz da bir et kalıyor geriye

Çok dağınık oldu biliyorum ama içimi döktüm, kafamın orasında burasında zaman zaman belirip kaybolan cümleleri soruları savunmaları yazdım.

Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön