Bir haftalık da olsa Manyas'a kaçmaya karar verip yola koyulduk.
Daha bahçe kapısına yaklaşırken mis kokular gelmeye başladı. Kapıdan içeri adım atar atmaz, gözlerimi kapatıp mis gibi kokuları derin derin içimde çektim.
Sümbüller, nergisler, lonicera fragrantissima ve clematis armandii öyle güzel açmış ki, mest ediyor insanı.
Salkım söğüdün altındaki güllü kameriyenin bir ucuna dikmiştim armadii'yi. Hızla büyüdü önce salkım söğüde göz dikti. Salkım söğüde uzanan dallarını derin bir budama ile kestiğimde sevgili jezebel çok üzülmüştü.
Bu sene de hızını alamayınca güllü kameriyeyi saran güllerime dadanmış. Yaz-kış (her daim) yeşil yapraklı olduğu için diğerlerinden daha güçlü oluyor. Bayağı da sarıyor. Sanırım bendekinin uzunluğu 5 metreyi geçmiştir.
Bu mevsimdeki görselliği de harika kokusu da.
Kameraya sığdırmakta zorlandım, 3 bölümde fotoğrafladım. Sağdan, soldan, gül dalları arasından fotoğrafını çekmeye çalıştım.
Yaz için de çok güzel şemsiye vazifesini görecek bu yüzden güllü kameriyenin adını değiştireceğim galiba.
Gülleri kameriye kenarlarında bırakacağım tepeyi sarmasına mani olup, tepeyi de armadii'ye tahsis edeceğim.
Gül dalları arasındaki armandii'yi budamam gerekecek, bu durumda toplantıya bol bol armandii çeliği getirebileceğim.
Evet karşınızda clematis armandii.....