(Fotoları sığdıramadık ikiye böldük)
Mükemmel bir ortam var.
Şelalenin bulunduğu alanda, Kayın, Gürgen, Köknar, Porsuk, Sarıçam, Karaçam, Kestane, Ihlamur, Akçaağaç, Dişbudak, Ceviz, Orman Kavağı, Orman Söğüdü, Orman Gülü, Kara Yemiş, Papaz Külahı ağaçları; Böğürtlen, Üvez, Alıç, Taflan, Kantaron Otu, Kardelen, Arap Sümbülü, Siklamen, Menekşe, Düğün, Eğrelti, Fiğ, Burçak gibi bitkilerle zaten mest oluyorsunuz.
Civarınızda gezen ve sizden ürkmeyen (en azından şimdilik) çalı kuşlarına rastlamanız çok olası ve yolda önünüze bakmayı da ihmal etmeyin salyangozlara basabilirsiniz. İndikçe karşınıza şelalenin ilk görüntüleri çıkmaya başlıyor.
Sonrasında şelalenin yanındasınız. Son basmakları inmeden birkaç poz daha alın.
Şelalenin yanına kadar gidin.
Haziranda giderseniz suyun fazlalığından dolayı bir heybetli gürültü duyup, kendinizi mutlu belki biraz da doğa karşısında zavallı hissedeceksiniz.
Şelaleye Düzce içinden de geçerek gelmeniz olası o zaman yol 4 km kısalıyor. Benim tavsiyem Gölyaka üzerinden çıkmanız ve diğer yol üzerinden Efteni gölü manzarasını seyrederek inmeniz. Hem zaten burada daha çok yapacak iş var; Geceyi ya çadır da ya da deprem evciklerinde bir geçirin bakalım. Hemen Düzce'ye inmek yok, daha yaylalar ve yaylaların güzellikleri var.
Onlarda başka bir yazıda. Şimdilik Gezekalın !!