Sizlere ilginç gelecek ama;
Ilkokul ve ortaokul yıllarımda kara kurbağası beslemiştim. Biz Giresun'da "paltan kurbağa" da deriz bu iri kurbağalara. Her gece gelir evimizin demir kapısında kafasiyla dokunurdu. Bu küçük tık tıklara o kadar aşina olmuştuk ki o sesi duyan herkes bana seslenirdi. Elimde küçük bir parça mısır ekmeği hemen yanına giderdim. Benden hiç kaçmazdı, onu elime alır severdim. Teni buz gibi soğuk olurdu. Derisinde elimi gezdirdiğimde pofur pofur ses gelirdi. Bir isim koymamıştım ona ama yakın dosttuk. Her akşam misafirim olurdu neredeyse. Velhasıl güzel günlerdi. Bir gün biz annemle komşuya gitmiştik. Haliyle o yine gelmiş. Amcamın çocukları onu hırpalaya hırpalaya sevmişler. Rahatsız etmişler. Geldiğimde kapımızdan uzaklaşıyordu. Tuttum, sevdim ama o gitti karanlığa karıştı. Bir daha da kapımizda o tık tık seslerini duyamadım. Kurbağalarla ilgili bu başlığa bakınca o yıllar canlandı gözümde. Sanırım o da bufo bufo (siğilli kurbağa) imiş. Bu türü karayılanların elinden az kurtarmadım köyde. Iyi forumlar.
|