View Single Post
Eski 09-08-2014, 11:34   #79
ozanemre
Ağaç Dostu
 
ozanemre's Avatar
 
Giriş Tarihi: 29-02-2008
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 277
Sayın Meyveli Tepe öncelikle edep ve terbiye seviyesinde siz büyüklerime saygısızlık ettiysem şimdiden affediniz.

Gelelim ifadeleriniz ve görüşleriniz için vereceğim cevaplara.

Organik tarım sektörünü de saydığınız küresel şirketler yönetmektedir. Bu aileler zaten “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” garabetinden bir türlü vazgeçmezler. İyi ya ben de 60 yıldır kurtuluş savaşı verdiğimizi ifade etmeye çalışıyorum. Yani Cumhuriyet daha henüz kurulamamıştır. Çünkü Milli mefahirden yoksunuz. Sizlerle aynı şeyi savunuyoruz, ancak dil ve ticari uygulamalar konusunda anlaşamıyoruz. Soma faciası sonrası yüzyıllar öncesinden felaket misaller veren erk ve yarım münevverlerin olduğu bir ülkede, eski Mısır'daki kanserden bahsedilmesi gayet normal. Avrupa'da yapılan permakültür faaliyetleri ve doğal tarım uygulamaları organik tarımın kat kat üstündedir. Avrupa'da benim de uzmanlık alanım olan agroforestry (sosyal ormancılık-orman içi tarımı) faaliyetleri bile organik tarımın kat kat üzerindedir.

“Türk tarımını organikçilere, doğal tarımcılara teslim etmemekte kararlı sahipler düzeni kurmuşlar. Aptal bir sertifikasyon sistemi, Türk Ticaret Kanunu, Vergi Kanunu, Hal kanunu ve bir yığın yönetmelikle üretici ve tüketici arasına birden fazla kırılamaz bariyer koymuşlar. Yüzde yarımı geçmeyen organik doğal üretimin kendileri dışında topluma ulaşamaması, bu oranın hâşâ artmaması için gereken her türlü önlem alınmış.” Bu tespit ve ifadelerinize katılıyorum. Bu nedenle bu sektörün yatırımcı ruhlu değerli insanları felakete götürdüğünü ifade ediyorum. Çevremde bu nedenle hayatları kararan kaç değerli insan oldu. Ben organik tarım sektörünü ve diğer alternatif sektörleri elinde bulunduran çok uluslu şirketlerin varlığından bahsediyorum siz Türkiye'deki kandırılmış organik tarım üreticisinin kazancı ve zor durumu ile bana cevap hazırlıyorsunuz. İyi ya problem o, bu insanlar zor durumda ve kandırıldılar. Tabi bu yaşanan hakikati çok öncesinde görenler çıkmamış değildir, fakat susturulmuşlardır.

“Organik tarıma gelince, bana göre desteklenmesi, engellemelerin ortadan kaldırılarak girdilerin ucuz ve bulunabilir hale getirilmesi, eğitiminin yaygınlaştırılması, genel olarak zirai eğitimin de pestisit şirketlerinin hegemonyasından çıkarılması gerekir.” Bu ifadelerinize de organik tarım algısının ortadan kaldırılarak yerini doğal tarım ifadesinin konulması gerekliliği ile sonuna dek katılıyorum.

Ülkemizde zirai mücadele ilaçları, ticari gübre, hormonlar ve diğer sentetik organik maddeler kullanılmadan yapılan üretime; ekolojik tarım, doğal tarım, organik tarım, sürdürülebilir tarım, biyolojik tarım gibi aynı işlemi tarif eden terimler kullanılmaktadır. Bu tarım şeklinin teknik adı ekolojik tarım, Türkçesi ise doğal tarımdır. Yani, doğal yapıyı bozmadan, sentetik ve üretim bandına girerek hazırlanan maddeler kullanılmadan yapılan tarım şekli olduğuna göre herkesin de kolayca anlayacağı ve doğal olarak yapılan tarıma doğal tarım denmelidir. Doğal tarımda hedef; ürünlerde miktarı değil kaliteyi artırmak, insan sağlığını korumak ve doğayı yaşanır halde tutabilmektir, organik tarım sektöründeki gibi euroları organik yanaşmacılarına, piramitçilerine ve sadet zincircilerine kaptırmak değildir. İşte bir çok sektörde olduğu gibi organik sektörünün başındaki gizli yanaşmacılar da bu yaklaşımı kullanarak zaten var olan ve uygulanan doğal tarımın içini boşalttılar. Yani milli servetimizi ve varlığımızı bu alanda da ortadan kaldırdılar.

Tarımda üretim esnasında kültüre alınmış bitki ve hayvanların sağlıklı beslenmesi, korunması ve bakımı insanlar tarafından yapılır. Onun için tarım da bir kaide vardır. Üretilmeyen bir canlının tüketilmemesi de gerekir. Yani hayvancılık bitkisel üretimi, bitkisel üretim de hayvancılığı destekler. Geleneksel tarımda bir taraftan doğal denge bozulurken, tarımsal üretim sağlıklı yapılamamaktadır. Konvansiyonel tarım sisteminde doğa bozulsa da o sistemi yaratanlar için çok önemli değildir. Burada insanların besleneceği kadar üretim yapmak hedeflenmiştir. Gelecek nesillere bozuk ve yaşaması zor bir doğal ortam bırakılması fazla dikkate alınmamıştır. Zira tarım alanlarının amaç dışı kullanılmaları buna en iyi örnektir. Buraya kadar hem fikiriz. Ancak biz tarımın organiği olmaz diyenlerdeniz. Organik madde bitkilerce sentezlenerek veya yerdeki normal atmosfer koşullarında karbon atomunun diğer elementlerle çok sayıda kararlı bileşiğin oluşumunda etkili olarak meydana gelir. Karbon atomu tüm organik birleşiklerin moleküler iskeletidir. Bu maddeler doğal organik bileşikleri oluşturur. İnsanların yapay olarak ürettiği karbon içeren maddelere de sentetik organik bileşikler denir. Bunlarla uğraşan kimya dalına da organik kimya veya karbon kimyası denir.

Organik tarım, doğal tarımsal üretimi tanımlayamamaktadır. Zira o zaman inorganik tarımdan da bahsetmemiz gerekirdi. Doğal tarımda yıllardan beri süren hatalı işlemlerle bozulan doğal dengenin yeniden canlandırılması ve yaşanır bir ortamın oluşturulması esastır. Bu tarım sisteminde toprak canlılarının tür ve miktarını artırmak gerekir. Toprak canlılarının besin kaynağını ortadan kaldıran ticari gübreler ile insan ve doğal hayatı zehirleyen zirai mücadele ilaçları, hormonlar, her türlü sentetik maddeler ile gen teknolojisi yoluyla elde edilmiş bitkilerin de kullanılmaması gerekir. Bu uygulamalar organik sertifikalar alındığı iddia edilen ticari organik sanayi yan ürünleri ve ilaçları için de geçerlidir.

Organik tarım başarısız bir denemeden ibarettir. Hani yeni nesil demokrasi hareketleri gibi…



Organik Tarım;

-Planlı ekim nöbetini üretimde sağlayamamıştır.
-Toprakta organik madde birikimi ve humus formaların oluşumuna katkı sağlayamamıştır.
-Toprakta yer alan mikroorganizmaların yaşamsal döngülerine doğrudan etki sağlayamamıştır.
-Toprağın uygun şekilde işlenmesine katkısı olmamıştır.
-Gübreleme maliyetini düşürmemiştir çünkü kendi sektörünün girdilerini piyasaya pompalamıştır.
-Devamlı olarak kendini yenileyebilecek bir sisteme sahip değildir.
-Flora ve faunanın devamlılığı için bir alternatif koşul sağlayamamıştır.
-Atalık olmayan, atalık tohum şenlikleri oluşturmuş ve tohum bankaları ile de serbest olan gerçek atalık tohumlarını çekmecelere hapsetmiştir.(yıllar önceki kan bağışları projeleri gibi)
-……….

Siz değerli büyüklerime sonsuz saygı duyuyor, emek ve çalışmalarınızdan birçok yerde istifade ettiğimizi bilmenizi istiyorum.

Esen kalın.

ozanemre Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön