View Single Post
Eski 09-08-2014, 02:02   #76
MeyveliTepe
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 8,962
Zehir kullanırsan bir bitkiden 5 kilo domates alırsın, kullanmazsan belki 0,5 kg, belki de hiç alamazsın. Bitkisi, miktarları değişse de tam zehir propogandacılarının anlattığı masaldır ve tabii ki koca bir yalandan ibaret. Bunların en berbatları da zehirlere aslında karşıymış gibi görünüp başka çare de yok diyerek o rotayı gösterenler olsa gerek.

Alıntı:
Yakından tanıdığım ve takip ettiğim iki organik çiftliğin sahibelerine siz kartelmişiniz öyle mi, paraları nerede saklıyorsunuz diye sormak da boynumun borcu olsun. (biri tarım dışı faaliyetlerden kazandığı ile ayakta durur, diğeri yem bitkisiyle kafa kafaya gelir).
Bunu alıntılayıp propoganda masalına cevap olarak algılamak her nasıl bir mantıksa artık Bu çiftliklerden biri 100 dekar, diğeri 180 dekar arazi üzerinde sertifikalı organik tarım yapar, taze ürünlerini doğrudan bunları talep edenlere ulaştırır. Her iki çiftlik de atalık tohumlarını kullanır, ellerindeki tohumları da gönül rahatlığı içinde paylaşırlar.

Tuzları kuru mudur? Hayır değildir, yaptıklarından iyi kötü maliyetlerini kurtaramazlarsa çiftlik dönmez, kapatmak zorunda kalırlar.

Tuzu kuru olanlar daha çok benim gibiler Tarımın doğrudan veya dolaylı gelir kaynağı olması yerine tamamen gider noktası olduğu, aile, akraba ihtiyacından fazlasını üretmemek için özel gayret gösterenler, hasbelkader fazla üretilenleri de gönül rahatlığı içinde çürümeye bırakabilenler olsa gerek.

Gevezeliği herkes yapabiliyor ama belki de bu sayede zehir sektörünün propogandacısı olmadan yapabiliyorum, zehirli üretim şart değildir diyebiliyorum, "bazıları" gibi uzayda patates yetiştirmeyi düşünmesem de araştırma yapıp, rahat rahat bir şeyler hayal edip olur mu diye bakabiliyorum. Ha, çıkıyor da bir şeyler, bir çok kişi de faydalanıyor bundan. Artık trabzon hurması bile değerlenmeye başlandı memlekette, borsasını bile kurdular (ne yazık ki yurdum tacirleri gürcistandan ithal etmeye de başladı).

Çiftçiye gelince, daha da ilginç (aslında ilginç olmaktan çok ülkenin yapılmış gerçeği) şeyler de gördüm. Adamın 500 dekar toprağı var, tahıl tarımı yapıyor, traktörüne koyacak mazot parasını bulamıyor. Harmanda tahılı satıyor, tefeci borçlarını ödüyor, kalan üç beş kuruşu şehre gidip bir haftada bitiriyor. Bütün seneyi de karısının harmandan çaldığı bir kaç çuval ile geçiriyor. Düzen tastamam, her şey bir güzel örgülenmiş (ayni ile vaki).

Organik tarıma gelince, bana göre desteklenmesi, engellemelerin ortadan kaldırılarak girdilerin ucuz ve bulunabilir hale getirilmesi, eğitiminin yaygınlaştırılması, genel olarak zirai eğitimin de pestisit şirketlerinin hegomonyasından çıkarılması gerekir.

Kalıntı riski olmayan gıdaya ulaşabilmek herkesin hakkıdır. Bunun daha fazla engellenmesi, zorlaştırılması haksız bir durum.

Eğitimli şehirli yeni nesil artık dünya kaynaklarından okuyup bilgileniyor, taleplerini buna göre şekillendiriyor. Zehir propogandacılarının her türlü telkinine rağmen talebin artması ister istemez üretimi de tetikliyor. Üretimin artması girdi ürünlerin hacmini arttırarak teminini de arttırıp fiyatlarının normalize edilmesini de zaman içinde sağlayacak. Nitekim artık organik girdilerde bir kısım biyolojik girdi dışında pek çok şey bulunabiliyor. Hacim artınca uyanık yurdum tacirleri bunu da kaçırmaz, dürüst yaptıkları, hileye hurdaya sapmadıkları müddetçe sorun yok.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön