Kuleye giriş epey kalabalıktı. Hem yerli ve hem de yabancı turistler Pazar günü ortamı kalabalıklaştırıyorlardı. Asansörle 267. kata çıktık.
Aşağıda Shanghai ayaklarınızın altında gözüküyor. İnsan biraz ürküyor doğrusu. Gruptan bazı arkadaşlar bu bölüme çıkamadılar. Yangtze Nehrinin bir kolu olan ve 113 km uzunluğunda Huangpu Nehri kenarına dizilmiş irili ufaklı gökdelenleri ve Nehir boyu vızır vızır işleyen irili ufaklı tekneleri görünce, 23.5 Milyon insanın yaşadığı bu şehrin ne kadar büyük ve önemli bir şehir olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz.
Kule dışarıdan benim gözüme çok çirkin gözükmüştü. Ama 267. kattaki gözlem bölümünden Shanghai şehrinin gökdelenlerine bakıp, aşağıda kıvrıla kıvrıla şehri ikiye bölen nehri görünce yüreğim pır pır etmedi değil doğrusu. Her seferinde Eyfel Kulesinden nefret ettiğini söyleyen Fransız yazar Guy de Maupassant, neden öğle yemeklerini kuledeki restoranda yediği sorulduğunda “çünkü burası Paris’te kulenin görünmediği tek yer” cevabını vermişti ya, herhalde ben de bu kuleyi görmemek ama şehrin doyumsuz manzarasına şahit olmak için her defasında buraya çıkardım.
Ayrıntıl bölüm yazısı için
Çin Halk Cumhuriyeti Gezisi Yazısı; Shanghai-1 | GEZEKALIN