View Single Post
Eski 25-05-2007, 14:22   #6
Oğuz Sağlam
Ağaç Dostu
 
Oğuz Sağlam's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-06-2009
Şehir: Ankara
Mesajlar: 267
…tümüyle Türkçe yazılmış “Genel Zoocoğrafya ve Türkiye Zoocoğrafyası” adlı yaklaşık 1.200 sayfalık kitabımı, dünyanın ünlü bir kitap dağıtım şirketi, tüm dünyaya pazarlamak için başvurdu. Siz doğru dürüst bir çalışma yaparsanız, dili Marsça bile olsa, insanlar onu bulur. Yazmış olduğum kitaplarda, zaman zaman bilimsel kavramların ifadesinde zorlansam da herkesin kolaylıkla okuyabileceği ve anlayabileceği şekilde yazmanın, birçok batı hayranı bilim adamının iddia ettiği gibi zor olmadığını söyleyebilirim. Bir dilin geliştirilmesi…

… ama ne yazık ki bu güne kadar Zimbabwe dahi doğa tarihi müzesini kurmuş olmasına karşın, bizde böyle bir müze yok. Bu birkaç amaç için kullanılıyor. Birincisi eğitim amacı; onun için her müzenin gösteri kısmı vardır; örneğin dinozor iskeleti, akvaryumlar vardır ve genellikle…

… Bizimkisi üç kısımdan oluşacak. Birincisi bitkiler, ikincisi hayvanlar, üçüncüsü jeoloji ile ilgili kısım. Gerçi şu anda MTA içerisinde çok küçük, düzenli bir tabiat müzesi var…

… Bu müze şu bakımdan son derece önemli. Türkiye birçok canlı türü açısından gen kaynağı… Örneğin kayısı, nohut, mercimek, badem, kiraz. Ekonomik türlerin yaklaşık % 20’sinin çıkış yeri Anadolu’dur ve büyük bir kısmı başka ülkeler tarafından ıslah edilerek kullanılmıştır. Örneğin kirazın Giresun civarında ortaya çıktığı zannediliyor. Gitti Avrupa’ya napolyon kirazı olarak döndü bize. Biz şimdi bunu hem parayla alıyoruz hem de onuru onlara ait. Lale için de aynı şey oldu. Avrupa’ya gitti ve Hollanda geliştirdi bu çiçeği. Lale deyince akla Hollanda geliyor, ama anavatanı Afganistan’la Türkiye arasında bir yer. Neyse ki Hollanda kabul etti Türkiye’den aldıklarını… Badem de Amerika’ya gitti ve şimdi orada büyük badem üretim alanları var. Artık dünyadaki bütün ticari merkezlere bademi Amerika satıyor. Hatta Türkiye’ye gelen Amerikan bademleri var…

… Daha önce de belirttiğim gibi, bir Doğa Tarihi Müzesi, insanlarda bu bilinci, duyarlılığı geliştireceği için çok önemlidir. Mesela İngiltere’de yalnız İngiltere’ye ait bir bitki var. O bitkinin etrafı çevrilmiş, kimse o bitkinin olduğu yere giremiyor. Kuzeyden gelen öğrenciler gelip onu orada görüyorlar. Kutsal bir yer gibi. Türkiye’de 3100 tane özgün (endemik) bitki var. Özgün hayvan sayısının da 15-20 bin olduğu düşünülüyor. Ama bunun ne bir kitabı var ne müze materyali var. Avrupa’nın içi titriyor ülkesinin kendi varlıklarına ama biz baraj yaparken, yol yaparken tahrip ediyoruz…

Oğuz Sağlam Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön