View Single Post
Eski 09-09-2012, 13:38   #11
akinselcuk
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-11-2008
Şehir: Konya
Mesajlar: 731
Bu ışık işi de asla doğrusu bilinemeyen bir iş. Sebebi de bütün bilgilerin magazinsel olması. Tıpkı Merlin izleyerek Kral Arturu veya Avrupa tarihini kavramaya çalışmak gibi. Merlin tarihten ilham almış eğlencelik bir dizi film. Ya da Osmanlıyı anamak için "Muhteşem Yüzyılı" el kitabı yapmak gibi. Muhteşem Yüzyıl da senaryo ilhamını tarihten almış eğlencelik bir dizi.

Işık nedir ? Frekans nedir ? Foton gücü medir ? Klorofil nasıl çalışır ? Fotosentez mekanizması ile ışığın ilişkisi nedir ?

Bunlarla ilgili hiç bir bilginiz yok ise yapaileceğiniz tek şey bitki için piyasada neler satıldığına veya kullanıldığına bakmaktır. Peki bulunan ürünlerden hangisi iyidir ?

Bu durumda, fiyatı en ucuz iken en az elektrik harcayan ve en parlak görünen iyidir.

Bu kadar basit !!!

--------------------- : ) -------------------------

Şimdi bir kuyruklu piyano bulun. Belki büyük bir müzik markete gitmelisiniz.

Kapağını açın ve tellere doğru bir notayı ağzınızla seslemdirin. Bir kaç saniye. Sonra susun ve dinleyin. Sıra sıra duran gergin tellerden bazıları siz sustuktan sonra titreşmeye devam edecektir. Sessinizin gücü kadar. Ama aynı tonda.

Verdiğiniz frekans tellere ulaşır. Bu sesi çıkarabilecek olan teller sizin ses tellerinizle aynı hızda titreşmeye başlar. Aradaki hava bu sesi iletirken güç biraz düşer. Bu yüzden piyano siz sustuktan sonra sizin kadar yüksek bir desibelden bağıramaz. Ama aynı sesi çıkarır.

Burada yaptığımız iş şudur. Önümüzdeki tellere bir frekans yollarız. Yolladığımız frekans hangi tellere uğgunsa onları çalıştırırız. Yüz tel varsa belki sadece üç tanesi titreşir. Farklı tonlarda seslenerek başka telleri de titreştirebilirsiniz.

Piyanoya bir ses yollar ve bazı tellerin hareketlenirken geri kalanının eskisi gibi hareketsiz durduğunu gözlersiniz.

Işık sizsiniz. Bitkinin yaprağı da piyano.

Tek fark güneş her tonu aynı anda sesleniyordur.

Yaprağın içindeki klorofilin istediği bir dalga boyu var. Klorofil bir motor. Bir titreşim istiyor ama belli bir dalga boyunda. Bu frekansı alınca çalışır. Alamazsa çalışmaz.

Aldığı diğer tondaki sesleri umursamaz. Sadece istediği frekansı bulmak ister. Bu ton acaba ne ? Hangi dalga boyu lazım ?

Kafadan lazım olan dalga boyu ilk başta 510 nM !!

Bu olmadığı sürece klorofil motoru çalışmaz. Bu dalga boyu yeşildir. Mavi ve sarının birleşiminden de oluşur. Bu durumda maviden sarıya bütün spektruma ihtiyaç var demektir. Lambanız bu spekturumu içermeli. Açıkçası ve kolaycası gözümüzle görebildiğimiz bütün spektrıumu içermesi en güzeli. Çünkü klorofillerin hepsi bu spektrum içinde, belli bir aralıkta çalışmaya başlıyor. O zaman hepsini vermek en sağlamı.

Hepsi denen aralık (spekturum) gözümüzle görebildiğimiz aralık. En geniş aralık 350-750 nm arası. 400-600 veya 450-550 nm gibi de sorun çıkmaz.

Şimdi ikinci bir dikkat noktası daha var.

Bitkiye ışığı verdiniz. Ama bitkinin dişinin kovuğunu bile doldurmadı. Yani piyanoya fısıldayarak mi derseniz tellerin bundan haberi olmayacaktır. Tonunuz doğru bile olsa telleri titreştirmeye yetmeyecektir.

Klorofil motorunu çalıştırmaya başlamak için belli bir foton gücüne ihtiyacınız var. O fotonların klorofil molekülüne takır takır çarpması ve hareketini ona aktarabilmesi lazım.

Yani bilardo topunu ince görmeyeceksiniz. Belli bir güçle çarpmazsanız diğer top istediğiniz yere ulaşamaz. Bir güç lazım yani.

Sonuç şudur ki ; İnsan gözünün gördüğü ışıkları renkleri içeren bir lamba bulununacak. Bu lamba belli bir güçte ışık verebilecek. Bu güç ne kadar olacak peki ?

Şimdi güneşli bir bahçeye çıkın. Oraya bir domates diktiğinizde ışık sıkıntısı çekmeyeceğine ikna olun. Yani öyle bir yer bulun ki sizi oraya domates dikmeye teşvik edecek bir ışık olsun. Günlük güneşlik bir yer. Buada bir domates olsaydı çok güzel gelişirdi diyebileceğiniz bir yer bulun.

Bu ışığı ölçecek bir alet tedarik edin. Yani bir pozometre bulup oradaki ışık gücünü ölçün. Bu işi göz kararı da yapabilirsiniz ama kesin bir rakama ya da bir referans çizgisine sahip olmak çok daha iyidir.

Pozometre basitce evde bile yapılabilir. Güneş pili olan bir eski hesap makinesi parçalanır. Ucuz bir avometrenin miliamper kısmıyla bu pilin o ışıkta ürettiği güç ölçülür. Size kesin değer yerine o ışıklı yerin ışık seviyesini size gösterecek bir referans noktası lazım. Bu noktayı lambanızın yaprağa düşürebildiği ışık ile mukayese edeceksiniz. Bu yüzden gidip pahalı pozometreler almanız gerekmez.

Aldığınız lambanın ışığını ve domatesin sevinerek büyüyeceği günlük güneşlik bahçenizin ışığını , hesap makinesi güneş piline bağladığınız ibreli skalanızın (eski teyplerde batarya dolu göstergesi) sapmasına, hareketlerine bakarak mukayese edin.

Büyük hayal kırıklığı yaşayacaksınız. Bu mantıkla bu lambaların hiçbiri iş görmezmiş gibi gelecek. Hele ledler gözünüzden iyice düşecek.

Lambaların reklamlarında, tanıtımlarında yazan bir sürü şey muhakkak ki tamı tamına doğru değil. Ama yalan yazılmış diyebileceğiniz kadar yanlış da değil. Hani yirmi dakkaya oradayım dersiniz ama 3 saatte ancak ulaşırsınız bir yere ya. İşte onun gibi.

Güneş ışığında klorofili çalıştıracak olan dalga boyları ve foton gücünden başka çok fazla ışık daha var. Kızıl ötesine geçişte bulunan ısı ışınları gibi mesela. Soba yüzeyinde elinizle hissedebildiğiniz ama gözünüzle göremediğiniz uzun dalga boyları. Ya da çok kısa dalga boylarındaki gama ışınları gibi.

Suni ışıklla bitki yetiştirecekseniz ne yazık ki belli bir elektrik masrafına katlanmanız gerek. Ledler iş görüyor çok parlak olanları var ama bolca kullanmanız gerekiyor. Halojen lambalar güneş kadar iş görüyor ama ciddi elektrik sarfediyorlar.

Bol ışıklı ucuz bir lamba. Olabildiğince düşük sarfiyatlı. Bir iki deneme yanılma. Bu kadar.

Gerisi tamamen hikaye.

Hikaye olmaması için ışık ve bitki hakkında kitabi bilgi.

akinselcuk Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön