![]() |
Alıntı:
Sizinde dediğiniz gibi havalar bu yıl havalar çok sert geçmedi. Bizim orada Ocak ayı ortalarına kadar don görülmedi. Bu yüzden zeytinler sürgün vermeyi sürdürdüler. Maalesef bu durum bazı ağaçları etkilemiş gözüküyor. Çünkü uçlar çok tazeydi. Bakırlı ilaçları kullanmak istemiyorum ama 10-15 gün içerisinde toparlanma olmazsa sanırım %2 veya %3 lük Bordo Bulamacı uygulamak zorunda kalacağız. Dün 1/500 lik EM5+EM FPE karışımını (1 lt EM5 ve 1 lt EM FPE 1 ton su ile karıştırıldı) yapraktan uyguladık. |
Alıntı:
Bordo bulamacı ve em uygulama tartışılıyordu!!!! :confused: |
Alıntı:
Eğer toparlanma olmazsa mecburen Bordo Bulamacı uygulayacağız ve EM'nin etkisinden vazgeçmiş olacağız. Gerçekten zor bir seçim. Aslında 20 şer gün aralıklarla uygulayıp test etmek gerekir ama ağaçları kurtarmak öncelikli olduğu için EM' nin etkisini azaltmayı veya yoketmeyi göze alıyoruz mecburen. |
Alıntı:
Kuşku duyuyorsanız bordo bulamacı uygulayın. Ama 10-15 gün sonra EM'yi de uygulayın. Dünyada Bakır bileşikleriyle EM'yi birlikte uygulayanlar var. Bakır bileşikleri kolay kolay EM'nin yararlı etkisini yok etmiyor. Merak etmeyin. Kolay gelsin. |
Pest Management with EM5 and FPE
.- Black sigatoka in bananas is controlled. .- Eriophyd mite in coconuts is controlled. .- Rhinoceros beetle in coconuts is controlled. .- Tea mosquito bugs, nut borers, leaf miners, webber, leaf folders and flower thrips in cashews are controlled. .- Caterpillars and bugs in vegetables are controlled. .- With cow urine included the fungus attack in guavas is eliminated. .- With a preparation of fish meal and EM, fungus in mangoes is controlled .- In tomatoes and brinjal, bacteria wilt is controlled. .- In orchids, virus-bacteria and fungus are controlled. .- The Matrimandir gardens are visited every day by thousands of people. The rose gardens are under a special program of mulching, ash, EM and FPE. .- The most dramatic results were in citrus species affected by Gummosis (Diplodia natalensis);used together with copper sulfate, all of them recovered from very bad damage..- Fruit trees affected by Phytophthora nicotianae and Anthracnose (Colletotrichum gloeosporioides), (two of the most virulant pathogens) are controlled. .- During monsoon, fungus attack on human feet is eradicated. Kaynak: http://www.auroville.org/environment/EM_impact.pdf Bakır bileşiği ile iilgili kırmızı yazılmış maddenin çevirisi: .- En çarpıcı sonuçlar sitrus türlerinde elde edildi. Bu ağaçlar Gummosis (Diplodia natalensis) (Türkçesi Zamklanma Hastalığı) hastalığından etkilenmişti; EM, Bakır Sülfat ile birlikte kullanıldı, hepsi çok kötü hasardan kurtuldu. |
Alıntı:
EM' yi zaten kullandık. Kuşku duysam önceliği EM' ye vermezdim. Durumu izleyeceğim. Hastalık veya zararlıda ilerleme yoksa yine EM uygulayacağım. Ancak ilerleme varsa Bordo Bulamacı uygulayacağım. Ayrıca sizin son mesajınızda ikisini birlikte kullanabileceğimi de görüyorum. Bu durumda 15-20 gün sonra Bordo Bulamacı ve daha sonra yine EM5 + EM FPE kullanabilirim. |
Sn. Dogasever'in yaptığı alıntıya istinaden, problem olmayacağını düşünerek dün ağaçlara %2' lik bordo bulamacı da uyguladık. Gelişmeleri buradan aktarırım.
|
Sn. acemi çaylak ,
Merhaba . Aynı durum benim de 2 yaşındaki fidanlarımda vardı. Zararlı zeytin fidan tırtılı. Kış döneminde pek zararı olmuyor. Daha çok ilk bahar ve sonbaharda etkili oluyor. Ben çaresini Methidathion etkili maddeli Supracide uygulamakta buldum. Sırt tulumbasına 10-15 gr. koymak yeterli oluyor. Selamlar. . |
Alıntı:
İlginiz için çok teşekkür ederim. Meyvelitepe' nin dediği gibi zararlıya rastlamadık. Bu yüzden önceliği kış zararı olabilir diye EM ve bordo bulamacına verdik. Eğer zeytin fidan tırtılı ile karşılaşırsam Delfin WG 'yi de hazır tutuyorum. Delfin WG'yi tercih etmemin nedeni organik olması. Selamlar. |
selamlar
-sürgünler görülmeye başladı,bordo bulamacında 1-1.5% gecmemekte fayda var. -Bizimde nisan başından itibaren kullanacagımız Ema+delfın wg -arkadaşlar methidathion gibi toxic ilacları lütfen bu bölümde bahsetmeyelim saygılarımla |
Alıntı:
Bu başlıkta işin kolayına kaçmayıp, doğaya ve çevreye uyumlu, zehir içermeyen teknikleri bulup değerlendirmeye çalışıyoruz. |
Arkadaşlar bulunduğunuz bahçeye zeytin zararlıları için 1-2 kolonilik yarasa yuvası yapmayı düşündünüz mü?
http://www.eparks.org/wildlife_prote.../bat_house.asp ---------------------------------------------- Yarasaların ölümü, zeytinciliğin de sonu olacak ! ” Yarasa deyip geçmeyin! ” Bu sözler Prof. Dr. İsmail Duman’a ait. İ.T.Ü Kimya Metalurji Fakültesi öğretim üyesi Duman, yapımı tamamlanarak su tutması için son hazırlıkların yapıldığı Havran Barajı’nın 72 metreyi bulan gövde yüksekliğinden 10 binlerce yarasanın yuvası olan mağaralara bakarak söylüyor bu sözleri. Hayat Televizyonu Çepeçevre Yaşam programının “Havran Barajının, yarasalar ve zeytinlere etkileri. Bu baraj kimin için?” konulu çekimlerine katılan Prof. Dr. İsmail Duman kadar zeytincilerin, köylülerin, yerel yöneticilerin ve bilimcileri de ortak kanısı bu yönde. Baraj yarasaların sonu olursa, bölgenin dünyaca ünlü zeytinciliği de tarih olur!.. ZEYTİN İÇİN YAŞAMSAL ÖNEMDE DSİ’nin resmi internet sitesinde “sulama ve taşkın” amacıyla yazıldığı bilgisi yer alan Havran Barajı’ın yapımına 1995 yılında başlanmış. Birkaç sene önce baraj inşaatı tamamlanmış ama su tutma aşamasına gelen barajla ilgili önemli bir gelişme kamuoyunda tartışılmaya başlanmış. Barajın sus tutması sonrası gölet altında kalacak olan 3.15 km2’lik alan içerisinde bulunan mağaralarda yaşayan yarasalar yapılan tüm hesapları altüst etmiş. Göl suları altında kalacak olan bu mağaralarda sayıları 30-40 bini bulan Türkiye’nin ikinci büyük yarasa popülasyonunun yaşadığının öğrenilmesi barajın su tutması işlemini daha başlamadan durdurmuş. Peki bu yarasaları 72 milyon TL’ye mal olduğu söylenen bir barajın sus tutmasına engel olacak kadar önemli kılan özellik ne? Zeytin ve Zeytinyağı sektörünün önemli kurumlarından Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Yönetim Kurul üyesi Murat Narin bu yarasaların zeytincilik için yaşamsal önemde olduğunun altını çizdi. Yarasaların zeytin bitkisinin en önemli zararlısı olan zeytin sineği ile beslendiğini aktaran Narin, tıpkı Prof. Dr. İsmail Duman gibi bu yarasaların yok olması durumunda bölge zeytinciliğinin de sonunun geleceği görüşünde. Bu binlerce yıllık mağaraların Havran Barajının daha ÇED aşamasında gündeme gelmesi ve yarasaların korunması için önlem alınması gerektiğini söyleyen Narin, baraj gövdesinin şimdiki yerinden 50 metre geriye, vadinin daha dar olan yerine çekilmesi durumunda bu sorunun ortaya çıkmayacağı gerçeğine dikkat çekerken, bunun yapılmamasının bugünkü içinden çıkılmaz duruma neden olduğunu belirtti. YASALARLA KORUMA ALTINDA AMA… Türkiye’nin ikinci büyük yarasa popülasyonunu yaşadığı bölgedeki yarasalarla ilgili bilgiler, burada yapılan işin ne kadar da yanlış olduğunu ortaya koyuyor. Bölgede sayıları 30-40 bin arasında olduğu tahmin edilen yarasaların 16 ayrı türü olduğu ve bunların içinde iki tanesinin de (Kirpikli Yarasa ve Uzunayaklı Yarasa) endemik (Yeryüzünde sadece o bölgede yaşayan) türler arasına girdiği biliniyor. Üstelik bu yarasalar ulusal ve uluslararası birçok yasa tarafından da korunmakta. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 1 Haziran 2009 tarihinde yayınlanan resmi gazetedeki “Merkez Av Komisyonu Raporu”nda, koruma altına alınan hayvanlar listesinde Havran’daki yarasalar türleri de bulunmakta. Raporun 5. Maddesinde “…koruma altına alınan hayvanların avlanması, ölü ya da canlı bulundurulması ve nakledilmesi yasaktır” denilmekte. Yani bu yarasa türleri, altında Türkiye’nin de imzasının bulunduğu AB Fauna Flora Yönetmeliğinde de koruma altında bulunmakta. Henüz Türkiye’nin imzasının olmadığı bir diğer uluslararası anlaşma olan “Eurobats, Avrupa Yarasaları Koruma üzerine yapılan Anlaşma” da da koruma altında bu yarasa türleri. Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması (Bern Sözleşmesi) de yarasalarla ilgili konuda Türkiye’yi bağlamakta. TOKİ MAĞARASI! Gerek bölgedeki yarasalarla ilgili bu ulusal ve uluslararası sözleşmelerin bağlayıcılığı, gerekse yarasaların bölge zeytinciliği açısından önemi barajın su tutmasının önüne geçerken, DSİ ve ilgili diğer kurumlar bu sorunun çözümü için çareler aramaya başladılar. İlgili kurumların soruna çözüm için ürettikleri en önemli proje ise yarasaların başka bir yere taşınması düşüncesi oldu. Yarasaların suyla dolacak mağaralarından suni olarak yapılan başka bir mağaraya taşınması düşüncesi birçok kesimden eleştiri ve tepki alsa da proje için çalışmalara hemen başlandı. Baraj gövdesinin hemen yukarısında kalan tepenin üzerine dinamit patlatılarak ve iş makineleri ile 350 metre uzunluğunda yapay bir mağara yapıldı. 3 milyon TL’ye yapılan ve halk arasında TOKİ Mağarası esprisi ile adlandırılan bu projede de önemli bir sorun ortaya çıktı. Yarasalar binlerce yıldır oluşturdukları doğal ortamlarını terk ederek, kendilerine yapılan bu TOKİ mağarasına taşınmaya hiç de istekli değillerdi! Yarasaların evlerinden göçmemekteki bu kararlılığı sonrasında ne yapacaklarını şaşıran yetkililer bir taraftan da özellikle başını AKP’lilerin çektiği, Ziraat Odası gibi yerel örgütlerin de “Bir an önce baraj su tutsun” baskısı altında kalırlar. GÜRÜLTÜLÜ ÇÖZÜM! Bu ikilem içinde yarasaların yeni mağaralarına taşınması için bulunan yöntem ise hiç de insani değildir! Kış uykusuna yatmadan önce yarasaları bu mağaralardan çıkarmak isteyen yetkililer yarasaların çıkmamak için direndikleri mağaraları büyük ses ve ışık sistemleri yerleştirerek onları kaçırmak gibi “vahşi” olarak nitelenen bir yöntemi uygulayamaya sokarlar. DSİ yetkililerinin basına bu yöntemle ilgili yakında uygulayacağız açıklamalarını yaptıkları sıralarda, bunu zaten yaşama geçirdikleri, yani yarasaları yuvalarından kovmak için mağaraların içine ses ve ışık sistemleri yerleştirdikleri Çepeçevre Yaşam Ekibi’nin barajla ilgili çekimleri sırasında ortaya serildi. İŞKENCE YAPILIYOR Geçtiğimiz günlerde AKP Balıkesir İl Genel Meclisi üyesi İbrahim Yılmaz Duman’ın yarasaların yeni mağaraya naklinin gerçekleştirildiği ve sorunun çözüldüğü yönünde açıklamaları basına yansıdı. Yarasalar konusunda uzman olan bilimcilerden birisi olan Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Emrah Çoraman ise bu mağaralara yarasaların yerleşmesinin çok zor olduğu görüşünde. Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Çoraman, yarasaların binlerce yıldır yaşadıkları mağaraların ısı, nem, ışık, fiziksel durumları gibi özellikleri nedeniyle yaralarca ev olarak kullanıldığını hatırlatarak, yapılan suni mağaralarda aynı şartların yaratılmasının neredeyse olanaksız olduğunu söyledi. Yine daha önce bölgedeki mağaralarda bilimsel araştırmalar yapan Prof. Dr. Engin Beksaç ise olayın bir başka boyutuna dikkat çekiyor. Prof. Beksaç, bu mağaraların tarih öncesine kadar uzanan buluntular taşıdığı ve bu yönüyle de koruma altına alınması gerektiğini söylüyor. Doğa Der Başkanı Güven Eken mağaralarda yarasaların çıkarılması için yapılan işlemi “İşkence olarak” nitelendiriyor. Karanlıkta yaşayan bir hayvana büyük spotlarla ışıklar verilmesini tüm sözleşmelere ve kamu vicdanına aykırı olduğunu belirten Eken, “Hem de bunun Çevre ve Orman Bakanlığı’nın eliyle yapılıyor olması akıl alır iş değil. Bakan Veysel Eroğlu’na bu katliamı durdurması çağrısında bulunuyorum” dedi. Eken, yarasalara yapılan bu uygulamalarla ilgili ulusal ve uluslararası düzeyde bürokratik ve hukuki anlamda her türlü girişimi yapacaklarını dile getirdi. BARAJ ALTINCILAR İÇİN YAPILDI Yarasalarla ilgili durum böyleyken Havran Barajı konusunda da değişik görüşler tartışılmaya başlandı. Güre Belediye Başkanı Kamil Saka, bölgede altın madencilerinin cirit attığını belirterek, her altın madeni projesinin yanında bu tür barajların da olduğuna dikkat çekti. Saka, “Bergama Yortanlı, Ulukışla ve Havran barajlarının ortak özelliği, çok su tüketen altın işletmelerine komşu olmasıdır. Bu barajın altın madencilerinin gereksinimi için yapıldığını düşünüyorum” diye konuştu. YARARDAN ÇOK ZARAR GETİRECEK UZZK Yönetim Kurulu Üyesi Murat Narin de Saka ile aynı görüşü paylaşanlardan. Sulama amacıyla yapıldığı söylenen barajın Türkiye’nin en büyük zeytincilik alanlarının bulunduğu yöre için yarardan çok zarar getireceğini belirten Narin, “Barajın iklimi değiştireceği ve daha nemli bir ortam yaratacağı biliniyor. Bu ortam zeytinin en büyük düşmanı olan zeytin sineğinin de çoğalmasına yol açacak. Bunları yiyerek beslenen yarasaları da bu şekilde ortadan kaldırdığınızda, buradaki zeytinciliğin geleceğinin olmadığı ortaya çıkmakta” diye konuştu. YARASALARIN HİÇ ŞANSI YOK Prof Dr. İsmail Duman ise barajla ilgili Doç. Dr. Ahmet Karataş ve iki Alman bilimcinin raporlarındaki bir ayrıntıya dikkat çekerek, “Barajda sulama yanında enerji üretimi de yapılacağı yazıyor bu raporda. Eğer böyle ise bu yarasaların hiç şansları yok. Yeni yerlerine taşınsalar bile bu enerji hatları nedeniyle yarasalar bölgede yaşayamaz” dedi. http://doganin.melektozlari.com/yara...de-sonu-olacak |
Bizim bahçe bu konuda nasibini alıyor. Yuvaları nerede bilmiyorum, etrafta öyle pek mağara filan yok. Fakat hiç dokunulmayan servi ve diğer ormanlaşmış arazi parçaları var. Oralarda da yuvalanıyor olabilirler. Bahardan itibaren bizim aydınlatma direğinin etrafında 50 metre çapındaki bir hacimde yüzlercesi sabaha kadar herhalde onbinlerce sorti yapıyorlar. Karanlık bölümleri göremediğim için bilmiyorum. Işığa yaklaşan börtü böcek sebebiyle özellikle orada aktif olabilirler.
Gündüz kuşlar, gece yarasalar olmasaydı ne yapardık bilmiyorum :) |
Özellikle dana burnu için de faydalı...
Topraktan çıktığında gece uçuşu yapıyor bu böcek, böylece kuşlardan korunuyor yarasalar olmasa dana burnu çok daha zararlı olurdu. |
Alıntı:
Yaptığım işin kolayına kaçmak değildir. Öncelikle Forumdaki mesajları nedeniyle kendime yakın gördüğüm Sn. acemi çaylak arkadaşımıza yardımcı olmak amacıyla yazmış olduğum bir mesajımdır. Zeytin fidan tırtılı için Zeytincilik Araştırma Enstitüsü dahil bir çok yerde yaptığım araştırma da önerilmiş bir organik veya kimyasal bir insektisit bulamadım. Yaptığım birkaç deneme sonucu sonuç aldığım için Sn. acemi çaylak arkadaşımıza yardımım dokunacağını düşünerek o mesajı yazdım. Kullanılacak olan zeytin fidanları henüz 2 yaşında ürüne yatmamış fidanlardır. Bu nedenle kalıntı problemi de olmıyacaktır. Ürüne yatmış ağaçlarda bile hasata kadar geçmesi gereken süre 30 gündür. Yanlış başlık olduğunu belirtmişsiniz , ama dikkat ettim bu başlıkta tüm mesajlar sadece kaolin kili ve Delfin WG. isimli Bacillus Thuringiensis isimli preparata yönelik. Kaolin kilinin kimyasal yapısı nedir , bu konuda hiçbir bilgi verilmemiş . Eğer içeriğinde kuvars veya türevi var ise insan sağlığı için zararlıdır , ben konunun uzmanı değilim ama bildiğim kadarıyla kuvars üretim tesislerinde çalışan kişilerde ciddi akciğer rahatsızlıkları oluşuyor. Ayrıca bu başlıkta devamlı önerilen Delfin WG. isimli preparat limon güvesi için ruhsatlı olup , zeytin için ruhsatlı değildir. Bu preparatın diğer ilaç firmalarınca da üretilmiş Dipel , Thuricide , Rebound vb. muadilleri vardır , neden sadece Delfin WG. Selamlar . . |
Alıntı:
şimdilerde de EMA' yı denemeye başladık. En ekonomik ve etkili doğal mücadele yolu arıyoruz. Bende yeni fidanlarda başlamıştım hani bir alışkanlık olsun diye. Yeter ki zehir kullanma alışkanlıklığımızı bir az olsun bırakalım. (kolay değil ama) Saygılar |
Alıntı:
syıldıranın tüm yazdıklarına katılmamala beraber yukarda ki alıntıladığım kısmına katılıyorum. |
Alıntı:
Bu başlık "Zeytin Hastalık ve Zararlılarıyla Doğal Mücadele" başlığıdır. Önerdiğiniz ürün bir zehirdir ve doğal mücadele araçlarından değildir. Bu sebeple başlık uygunsuz dedim. Yoksa siz bahçenizde istediğiniz kadar kullanın, biz karışmayız :) Bu başlıkta önerilen preperat ve yöntemlerin hiç biri doğaya, toprağa, suya, havaya, hedef zararlı dışında başka hayvanlara, kalıcı veya geçici zarar vermez. Bu çerçevede katkıda bulunabileceğiniz preperat, yöntem veya başka bir şey varsa buyurun. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Tarımda kullanılabilir kaolini tek satan Basf değil. Türkiyede sunguard ismiyle satılan bir ürün de var ve aynı kalitededir. İşin gerçeği, bu efsafta kaolini ilk üreten Engelhart isimli bir firmadır. Bu firma surround ve sunguard olarak iki ye bölündü. En tanınmışı olan surround'u basf firması parayı bastırıp satın aldı. Basf sitesine bakarsanız bu ürünün zararlı mücadelesinde doğal bir yöntem olarak kullanımından hiç söz etmez. Sunguard'ı satan firma da bunu yüksek sesle söyleyemez. Neden acaba? Bu konuda epey bir literatür de var. İsteyen biraz zahmet edip araştırır, bulur, okur. Geçen yıl bu zamanlar kendi adıma karıştırmadık literatür bırakmamıştım. O zamanlar kaolin kullanarak meyve sinekleriyle mücade kendi adıma literatüre rağmen bir olasılık iken, bugün çok başarılı bir realitedir. Ancak dediğim gibi sadece kendi adıma konuşabilirim. Ne güzel ki, bu başlıkta bu deneyime sahip başkaları da oldu. Türkiyede resmi kurumlar bu malzemenin kullanımını hiç ağızlarına almazlar. Onun yerine onlar da supracide veya benzerlerini önerirler. Hatta, ne olur ne olmaz diye uçakla da atarlar bunları. Ben de çok merak ediyorum, neden? Bu malzemeye yapıştırıcı koymamaları da son derece normal. Neden koysunlar ki? Onlarca çeşit yapıştırıcı var. Hangisini koyacaklar? Bunu ben isteyecek miyim? Kimi sentetik yapıştırıcı kullanır, kimi de doğal reçine. BT bakterisinin iki temel izolatı var. Biri sivrisinek larvalarına etkili, diğeri kelebek larvalarına. Kelebek larvalarına etkili olan, markadan bağımsız olarak her türlü güve ve kelebek larvasına karşı etkilidir. Başka markalarla ilgili deneyim varsa memnuniyetle dinleriz, başlığa pozitif bir zenginlik katar. Hatta deneriz. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Kaolin yerine mikronize klinoptilolit bu sezon bir kaç ağaçta deneyip kaolin ile karşılaştırmasını yapacağız. Kaolin ile kuvars arasında herhangi bir bağlantı mevcut değildir. Kaolinin özgül ağırlığı çok düşüktür (yanlış hatırlamıyorsam 0,65 gr/cm3), kimyasal yapısı aliminyum silikat olan bu doğal maden, yenebilir madenler içindedir. Zaten de pek çok yiyecek katkılarında, ilaçlarda ve diş macunlarında kullanılmaktadır. Sabahları içtiğim süte bir tatlı kaşığı kaolin tozu karıştırıp içebilirim fakat siz aynını sakın kuvars veya supracide ile denemeyin :) |
Aramızda kim araştırmacı kim değil fark çıkıyor. Meyveli tepe yine döktürmüşsün seni bu sitenin araştırmacı organikçisi ilan ediyorum. (tabi bu benim görüşüm bazıları bu yazdığımdan hoşlanmaya bilir.) ben başım sıkışınca veya merak ettiğim konuda Meyveli tepeyi deneyimlerinden dolayı danışılacak (özellikle organik) bir arkadaş olarak görüyorum. Kimse kusura bakmasın.
|
Alıntı:
İyi niyetle bir şey yazdınız, bir araba laf ettik :) Amacım herhangi bir eleştiri değildir, lütfen yanlış anlamayınız. |
selamlar
- kimyasal ilac kullanmaya,önerip,önerilmeye o kadar aşina olmuşuz ki hic soru dahi sormadan alıp kullanıyoruz,iş dogal ürünlere gelince bütün şüpheci tavrımızı ortaya koyuyoruz. -Bahcelerimizde tüm börtü böcek içinde bize zararı olanların oranı 1% bile geçmez oysa kimyasal kullanarak üstelik mücedelede bize yardımcı olan geri kalan 99% kısmınıda öldürüp,ekolojik dengeyi bozuyoruz. -Hicbir dogal ürüne ön yargılı degilim,burada zaten bir avuc gönüllüyüz.deneyimlerimizi paylaşıyoruz,biz bunları denedik,paylaştık diger arkadaslarda denesinler,paylaşsınlar bu bölümdeki ürünleri cogaltalım saygılarımla |
|
sn denizakvaryumu selamlar
Mersin tarım fuarın da satıcısıyla tanıştım,hızlıca tuttugum notlar arasında icerigi asagıda oldugu gibidir,mide ilacı talcid le benzer özellikte.klino icinde yok. iceriginde kalsiyum oksit magnezyum oksit silisyum oksit demir oksit potasyum oksit aliminyum oksit titanyum numune de verdiler,inceliyorum,ismi biraz tezat get sun saygılarımla |
Gündüz pek bakamamıştım. Oldukça fazla tartışma olmuş. Ancak içeriğine baktığımda herkes iyi niyetli olarak tecrübelerini aktarmış. En güzeli de kimse kırılmamış.
Kaolin ve Kuvarsla ilgili tartışmaya bende kimyasal formülleri ile ilgili bir katkıda bulunayım. Kuvarsın kimyasal formülü SiO2 olup diğer adı silisyum dioksittir. Kaolin ise bildiğimiz kilin çok özel bir halidir. Kili meydana getiren maddeler, sulu aliminyum silikatlerdir. m Al2O3 n SiO2 p H2O genel Kimyasal bileşim formülü ile ifade edilen kil, çok saf olduğu zaman Hidrate Alümin Silikat (kaolinit) adını alır. Kaolinit’ in kimyasal formülü: Al2O3 .SiO2. 2H2O dur. Ancak ağaçlara bu şekilde uygulanmıyor. Meyvelitepe' nin dediği gibi mikron seviyelerinde öğütülmesi gerekiyor. Bu ise fiyatı oldukça yükseltiyor. Yerli olan ürünün fiyatı da hiçte ucuz değil. Alternatif olarak kullanılacak klinoptilolit konusunda üreticisi oldukça iddialı. (Bu ürünün içeriği ise, akali ve toprak alkali metallerin kristal yapıya sahip sulu alümina silikatlari olup iskelet yapılarındaki Si/Al oranlarındaki ve içerdikleri katyon cinsi ve miktarlarındaki bazı farklılıklara rağmen; (M+, M+2)O Al2O3 9SiO2 nH2O genel formülü ile ifade edilebilirler. Burada M, alkali ve toprak alkali metalleri simgeler. M+ bir alkali katyon olup genellikle Na+ veya K+, nadiren de Li+ olur. M+2 ise bir toprak alkali katyondur ve genellikle Mg+2, Ca+2, Fe+2 nadiren de Ba+2, Sr+2 olur. n birim hücredeki su molekülü miktarıdır.) Denemelerin başarılı olduğunu söylüyor. Bildiğim kadarıyla Meyvelitepe ve Ayhan Bey şimdiden temin ettiler. Ancak küçük miktarlarda satışının olmayışı, büyük miktarlarda ise nakliye maliyetinin çok yüksek oluşu benim gibi uzaktakiler için, şimdilik temini zor bir ürün olarak duruyor. Herkese saygı ve selamlar. Not: Bilgilerin hepsini farklı yerden topladığım için formüllerle ilgili alıntının linkini veremedim. |
Alıntı:
|
Alıntı:
Öncelikle belirteyim ki hiçbir ilaç veya gübre firmasıyla resmi veya gayri resmi hiçbir bağım yok , işin ticaretini de yapmıyorum. Kaolininde kuvarsında kaynağı toprak değilmidir. Kaolin topraktan izole edilirken bir çok az da olsa ppm seviyesinde karışmış olamaz mı ? Sabah kahvaltısında süte kaolin karıştırmaktan bahsediyorsunuz , kaolinde kuvars da zehirli değildir , bu nedenle aşırı dozda alınmadıktan sonra sindirim sistemine zarar vermezler. Ama her iki madde örtücü özelliğe sahip olup , özellikle kuvars akciğerlerdeki bronşların üzerini kapatarak zarar verir. Alaycı bir şekilde sabah kahvaltısıyla olan ifadenizde aynı şeyi Supracide ile denemeyin diyorsunuz. Biraz bile okuması olan işin içerisinde olan herkes bilir ki Supracide Çok Zehirli sınıfına giren bir insektisittir. Ancak son çare olarak kullanılan bir tarım ilacıdır. Bu nedenle alaycı ve saldırgan bu ifadeniz için üzüldüğümü belirtmek isterim. Daha önce de belirttiğim gibi niyetim , Sn. acemi çaylak arkadaşımıza belki yardımım olur düşüncesiyle yazmıştım mesajımı . Peki ben size şunu sorayım , sabah kahvaltınızda sütünün içerisine Delgin WG. de koyup içebilirmisiniz. Selamlarımla . . |
Alıntı:
%37 CaO, %13 MgO, %5,5 SiO2, %0,008 Fe2O3, %0,016 K2O, %0,5 AL2O3, %0,010 TiO2, %10 Özel Tabii Katkı gibi bir şey yazmışlar. CaO kalsiyum oksittir. O da benim bildiğim kireç hatta sönmemiş kireçtir. Formülü uydurdular mı bilemiyorum ama yapraklara böyle kireç atmak tehlikelidir. Yüksek alkali olması da cabası. %13 var denilen MgO (magnezyum oksit) da sağlığa faydalı bir şeye benzemiyor. |
Alıntı:
Özellikle "doğal yollarla mücadele"nin konuşulduğu başlıkta zehir tavsiyesi şok etkisi yapmadı desem yalan olur. Üstüne üstlük, bir yandan zehir tavsiye edip diğer yandan doğal yolları zehirlerle kıyaslayarak doğal yolların sakıncalı olabileceğini söylemeniz, deyim yerindeyse "müslüman mahallesinde salyangoz satmaya benzedi" :) Yazdığınızı "zeytin" başlığında yazsaydınız kendi adıma dönüp bakmazdım bile. Evet, kaolin de topraktan çıkıyor kuvars da. Bu konuda başka bir şey yazmıyayım daha iyi. Sabahları süte delfin karıştırıp içmek tercih edeceğim bir diyet olmamakla birlikte, evet içebilirim. Hatta EM ile karıştırıp da içebilirim. EM'deki 82 bakteriye bir tane daha ilave edilmiş olur. Ama kuvars içmem :) Sn.syıldıran, bu başlıkta bir preperat zehirli ise asla son çare değildir. Hiç bir şekilde "çare" sınıfına girmez. Sanırım dalgınlığınıza gelen bu oldu. |
Kaolin
"Sayın Meyvelitepe,
Kaolin uygulamanızdan memnun kalmanız nedeni ile ben de bu sene zeytin ağaçlarına kaolin kili uygulamayı düşünüyorum. Deneme amacıyla bir seramik imalatçısından 1 kaç kg kaolin temin ettim. % 2 civarında eriterek bir ağacın dalına uyguladım. Fakat dalı istediğim gibi kaplamadı. Damlalar yaprak uçlarına doğru akarak kaolin yoğunluğu yaprak uçlarına doğru fazla üst kısımlarında ise çok az yoğunlukta oldu. Yapıştırıcı bir meteryal kullanırsam homojen bir kaplama elde edebilirmiyim? Bir konuda da tereddütüm var. Hasat zamanında tanelerdeki kaolini nasıl temizliyorsunuz? Ağaçlara ilaç makinası ile tazyikli su uygulalarsam taneleri kaolinden temizleyebilirmiyim? Saygılarımla |
Sn.Reytabu,
Temin ettiğiniz kaolinin parçacık büyüklüğünü biliyor musunuz? Bir vakit seramikçilere kaolin sağlayanlara sormuştum. 70-80 mikrondan aşağısını bulamamıştım. Tarımda kullanılan kaolinin parçacık büyüklüğünün mümkünse 2 mikrondan küçük olması gerekiyor. 1960'lı yıllarda ABD'de 20-30 mikron tanecik boyutlu kaolin ile yapılan denemeleri ve onların başarı sağlayamadığını okumuştum. |
Alıntı:
|
Endüstriyel kaolinde bu jadar küçük parçacık boyutunda öğütmezler (aslında öğütemezler). Temin ettiğiniz ürün gerçekten 2 mikron ise kullanabilirsiniz. 2 mikronluk kaolin, undan defalarca kere daha incedir.
Doğal reçine esaslı bir yayıcı yapıştırıcı ile uzun süre dayanım sağlanabilir. Kaolin uygulandığında gözle baktığınızda tam bir homejen yayılma görünmez, küçük benekler gibidir. Ancak 2 mikronluk tanecikler belli belirsiz bir film gibi yüzeyleri kaplar. Bu da hem güneş hem de meyve sinekleri için yeterli koruma sağlar. Kaolinin meyve yüzeylerinden temizlenmesi silme veya yıkama esnasında tanelerin biribirine sürtünmesi suretiyle kolayca sağlanyor. |
Alıntı:
|
Değerli Dostlar,forumu okudum ama gözümden kaçmış olabilir; zeytinde halkalı leke ile mücadelede göztaşı doğal bir yöntem mi?
|
sn vasak selamlar
Göztaşı bizde dogal bir yöntem olarak kabul ediliyor.fakat icerigindeki bakır oranı AB normlarının cok üzerinde,bende bu sene bazı agaclarımda kullanmak zorunda kaldım araştırdıgımda,Labicuper adlı sistemik sıvı bakırın iki saat gibi kısa bir sürede bitkinin her tarafına tasınıp,12 gün içinde metobolize edilerek toksite saglık sınırı 20 ppm konstrasyonunun altına inebilen tek ürün oldugunu ögrendim,yinede cok da istemesemde oldukca yagışlı gecen bu yıl bazı agaçlarımda kullanmak zorunda kaldım. saygılarımla |
Teşekkürler Sayın Dukel;
Marmara bölgesinde rutubet nedeniyle bizde önemli kayıplara sebeb oluyor bu hastalık.Forumun sıkı takipçisiyim aslında ama yeni yazışmalara başlayabildim daha.Benim mütevazi 50 fidanlık bir zeytinliğim var,siz değerli dostlarımız sayesinde çok şeyler öğreniyoruz forumdan.Tekrar teşekkürler. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 12:48. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025