agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/index.php)
-   Yaşantımızda ve Sanatta Bitkiler (http://www.agaclar.net/forum/forumdisplay.php?f=46)
-   -   Çiçek Hikayeleri (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=6117)

ilker_eroglu 21-10-2007 00:17

Çiçek Hikayeleri
 
Kardelen ve Hercai


Günümüzden yıllar önce birbirini çok seven iki çiçek varmış.
Bunlardan erkek olan,sevgilisini o kadar çok seviyormuşki, baharda açtıklarında onu diğer çiçeklerden kıskanıyormuş.
Buna daha fazla dayanamayan erkek çiçek, baharda herkezin içinde açmak ve kalabalıgın içinde kaybolmak yerine kışın dondurucu soğugunda açarak, canından çok sevdiği sevgilisini daha çok görmeyi hayal etmiş.
Yine bahar gelmiş.Tüm çiçekler açmış ve toprağı yedi renge boyamış.
Erkek çiçek kışın kurduğu hayallerini anlatmış sevgilisine.
Dişi çiçekte sevgilisinin bu fikrini cok beğenmiş ve bir daha ki sefere hiç kimsenin açmaya cesaret edemediği dondurucu soğukta açmaya söz vermişler.Bahar bitmiş yaz geçmiş ve kış gelmiş. Sevgilisine kavuşma hayalleri ile yerinde duramayan erkek çiçek, karın bir yorgan gibi kapladığı toprağı delerek yeryüzüne çıkmış.
Bembeyaz karlar içende o renkleriyle göz kamaştıran sevgilisini aramış, aramış ama bulamamış.Ümidini yitiren çiçek bir süre sonra boynunu eğmiş ve soğuğun şiddetine daha fazla dayanamayarak hayatını kaybetmiş.
İşte o günden sonra aşkı için kışın dondurucu soğuğuna bile aldırmadan karların içinde açan çiçeğe KARDELEN ona sadık kalmayıp aldatan sevgiliyede HERCAİ denmiş...

ilker_eroglu 21-10-2007 00:25

Papatya
 
Bir zamanlar küçük bir papatya varmış. Kocaman bir kayanın siperciğinde yaşarmış.
Çevresinde ballıbabalar, katırtırnakları, utangaç mavi mine çiçekleri açarmış. Her sabah, gün doğumunda bütün çiçekler uyanırmış.
Sabah aydınlığıyla genişleyen gökyüzünü izlerler, mutluluk türkülerini bir ağızdan söylerlermiş. Hepsi birbiriyle dost, hepsi arkadaşmış. Aradan uzun bir zaman geçmiş.

Günlerden bir gün, bizim küçük papatya her zamanki gibi tan atımında uyanmış. Uyanmış uyanmasına ama eskisi gibi keyfi yerinde değilmiş. İncecik gövdesi kırılıp dökülüyormuş. " Herhalde akşam yağan yağmur yüzünden hastalandım" diye düşünmüş.
O sırada gözü yakın arkadaşı ballıbaya ilişmiş. Zavallı ballıbaba, ıslak toprağa serilmiş, yatmıyor mu?.. "Ne oldu sana kardeşim" diye seslenmiş ballıbabaya.. Ballıbaba başını güçlükle papatyaya çevirmiş, gözlerinden ip gibi yaş akıyormuş. " Bu soruyu yalnız bana sorma papatyacık. Hepimiz perişan durumdayız.
Öteki arkadaşlar da benim durumumda. Akşam durmadan yağan yağmur toprağı alıp götürdü, çiçeklerin kökleri dışarda kaldı. Hepimiz yavaş yavaş ölüyoruz" Papatya duyduklarına inanamamış, çevresine bakınmış, bir düşte karabasan gördüğünü sanmış. " Peki, demiş. Ben neden hala ayaktayım?
Neden benim köklerim sapasağlam toprakta?" Öteden mavi mine sızlanmış. " Çünkü seni koruyan bir kaya var. Onun siperinde yaşıyorsun. Sonbahar yağmurları başladı. Bizler yağmur selinden kendimizi koruyamayız. Bundan kaçış yok. Elveda güzel yüzlü papatya" demiş. Papatya dostlarının birer birer yağmur sularıyla gidişini izlemeye dayanamazmış. " Hayır, diye isyan etmiş. Tükenişinize dayanamam. Ben gelecek yıl da burada olacaksam sizler de benimle kalmalısınız." "Nasıl olacak bu. Olanaksız" diye ağlıyormuş küçük çan çiçeği. Papatya kolay kolay vazgeçmezmiş ama. Dirençliymiş, kararlıymış. " Sizleri bırakamam demiş, hepiniz tohumlarınızı bana verin. Onları gelecek yıla kadar kendiminkilerle birlikte saklayacağım.Ya birlikte tükeniriz, ya birlikte yaşarız" Sonunda arkadaşlarını ikna etmiş. Hepsinin tohumlarını bir bir toplamış.Eh.. böyle bir dayanışmaya, böyle güçlü dostluğa kolay kolay rastlanmaz..Yeter ki kendi küçük de olsa, kocaman yüreğiyle bir papatyanın sevgisini taşıyabilelim. Ondan sonraki zamanını harıl harıl çalışmakla geçirmiş papatyacık. Kökleriyle sımsıkı toprağa sarılmış.Gövdesini genişletmiş. Giden arkadaşlarının tohumlarını göğsüne yapıştırmış. Kış gelmiş. Kötü rüzgarlar önüne gelen ne varsa almış götürmüş, papatya kayanın kuytusuna saklanmış. Rüzgara, yağmura, kara karşı direnmiş, dayanmış. Soğuk, zehir gibi havada tohumlar donmasın diye onlara daha bir sıkı sarılmış. Gözleriyle durmadan güneşi aramış. Bir parça gün ışığı görse yüzünü, gövdesini güneşten yana çevirirmiş.Ama o zorlu kışı geçirmek kolay değil.

Toprağa öyle tutunmuş ki kökleri kalınlaşmış, soğuktan tohumları korumak için Sonra yaprakları uzamış, güneş izleyen yüzü büyümüş büyümüş.. Sıcak yüzlü ilkbahar geldiğinde dimdik ayakta bulmuş bizim güneş yüzlü çiçeği. Ama artık o bir Ayçiçeğiymiş.Hiç bir tohum zedelenmeden onunla yaşıyormuş. Dostluğun ölümsüz öyküsüdür Ayçiçeği, o gün bugündür güneşi izler dururmuş.Söylentiye göre dünyayı ve yürekleri aydınlatan güneş sevginin ta kendisiymiş.

Ophrys 21-10-2007 00:28

Sevgili ilker eroglu yazının alıntı yapıldığı kaynağı da ekleyebilir misiniz?
Hikaye çok etkileyici. Devamını bekleriz.

Teşekkürler

ilker_eroglu 21-10-2007 00:31

Gül Yaprağı
 
Uzakdoğu'da bir budist tapınağı, bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu. Burada geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak, çan veya zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki budist, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu. Budist bir süre kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Bu, yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü, aldığı bir gül yaprağını kabın içindeki suyun üstüne bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. İçerideki budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardı...

ilker_eroglu 21-10-2007 00:37

ÇİÇEK VE SU

Günün birinde bir çiçekle su karsilasir ve arkadas olurlar.
Ilk önceleri arkadaslik olarak devam eder iliskileri.
Tabii ki her zaman lazimdir arkadaslik birbirini tanimak için.
Gel zaman git zaman, çiçek o kadar mutlu olur ki suyun yaninda, içi içine sigmaz olur artik ve anlar ki suya asik olmustur.
Ilk kez asik olan çiçek etrafa kokular saçmaya baslar `Sirf senin hatirin için ey su,` diye.
Öyle bir zaman gelir ki artik su da içinde çiçege karsi bir seyler hissetmeye baslar.
Farkeder ki `Çiçege asik oldum.` Ama su da ilk defa asik oluyordur.
Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek `Acaba su beni sevmiyor mu?` diye düsünmeye baslar.
Çünkü su pek ilgilenmemektedir çiçekle... Halbuki çiçek aliskin degildir böyle bir sevgiye.
Ve dayanamaz bir gün, çiçek suya `Seni seviyorum.` der. Su `Ben de seni seviyorum.` diye cevaplar.
Aradan zaman geçer ve çiçek yine suya `Seni seviyorum.` der. Su `Ben de.` der. Çiçek sabirlidir.
Bekler, bekler, bekler... Artik öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz olur artik etrafa.
Ve son kez suya `Seni seviyorum.` der. Su da `Sana söyledim ya, ben de seni seviyorum.` der.
Ve gün gelir çiçek yataklara düser. Hastalanmistir çiçek artik. Rengi solmus, çehresi sararmistir çiçegin.
Yataklardadir artik çiçek, su da basinda bekler öylece çiçegin yardimci olmak için.
Ama bellidir ki artik çiçek ölecektir ve son kez zorlukla basini döndürerek çiçek, suya der ki:
`Seni ben gerçekten seviyorum.` Çok hüzünlenir su bu durum karsisinda . ve son çare olarak bir doktor çagirir.
Doktor gelir ve muayene eder çiçegi. Muayeneden sonra söyle der doktor:
`Hastanin durumu ümitsiz, artik elimizden bir sey gelmez.`
Su merak eder sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalik nedir diye, ve sorar doktora `Hastaligi nedir?` diye,
Doktor söyle bir bakar suya ve der ki `Çiçegin bir hastaligi yok dostum,
bu çiçek sadece susuz kalmis, ölümü onun için.` der.
Ve anlar ki su artik, sevgiliye sadece `Seni seviyorum.` yetmemektedir..

Not :Alıntıdır. Sevdamisali.net

ilker_eroglu 21-10-2007 00:41

Dogum Tarihinize Gore Hangi Bitkisiniz?
 
Dogum Tarihinize Gore Hangi Bitkisiniz?

Çarşamba, 21 Şubat 2007
Ocak 1 - 9 --- Isirgan otu
Ocak 10 - 24 --- Ebemgumeci
Ocak 25 - 31 ---Dereotu
Subat 1 - 5 --- Bildigimiz ot
Subat 6 - 14 ---Cimen
Subat 5 - 21 --- Maydanoz
Subat 22 - 28 --- Kivircik
Mart 1 - 12 --- SarmasIk
Mart 13 - 15 ---Dereotu
Mart 16 - 23 ---Ebemgumeci
Mart 24 - 31 --- Bildigimiz ot
Nisan 1 - 3 --- Isirgan otu
Nisan 4 - 14 ---Kivircik
Nisan 15 - 26 ---Ebemgumeci
Nisan 27 - 30 --- Maydanoz
Mayis 1 - 13 --- SarmasIk
Mayis 14 - 21 ---Cimen
Mayis 22 - 31 ---Dereotu
Haziran 1 - 3 --- Ebemgumeci
Haziran 4 - 14 ---Maydanoz
Haziran 15 - 20 --- Isirgan otu
Haziran 21 -24 ---SarmasIk
Haziran 25 - 30 --- Bildigimiz ot
Temmuz 1 - 9 ---Ebemgumeci
Temmuz 10 - 15 --- Isirgan otu
Temmuz 16 - 26 ---Cimen
Temmuz 27 - 31 --- Bildigimiz ot
Agustos 1! - 15 --- SarmasIk
Agustos 16 - 25 ---Ebemgumeci
Agustos 26 - 31 --- Maydanoz
Eylul 1 - 14 ---Cimen
Eylul 15 - 27--- Bildigimiz ot
Eylul 28 - 30--- Isirgan otu
Ekim 1 - 15 ---SarmasIk
Ekim 16 - 27 --- Maydanoz
Ekim 28 - 31 ---Kivircik
Kasim 1 - 16 --- Dereotu
Kasim 17 -30 ---Bildigimiz ot
Aralik 1 - 16 ---Isirgan otu
Aralik 17 - 25 --- SarmasIk
Aralik 26 - 31 ---Cimen


Isirgan otu

Cekici ve populersiniz.. Kolayca arkadas edinebiliyorsunuz.. Kendinden emin tavirlarinizla grup icinde liderlige yakisiyorsunuz. Eger sizin liderliginizi kabul etmiyorlarsa uygun bir yontemle kabul ettiriyosunuz, yine olmazsa isiriyosunuz...

Bildigimiz ot
Utangac ve sevimlisiniz. Tanimadiginiz insanlarla konusmayi sevmez ama arkadaslarinizla herseyi paylasabilirsiniz. Arkadas seciminde oldukca dikkatlisiniz. Sevilen birisiniz. Dogayi cok seversiniz oylesine bir otsunuz

SarmasIk

Yerinde duramayan birisiniz. Durmadan ona buna sarilip duruyosunuz Cok arkadasiniz var ve sosyal yasaminiz cok renkli. Dedikoduyu biraz seviyorsunuz. Sizi taniyan sizin gibi biri daha
olmadigini dusunuyor. Dikkat cekmeyi cok seviyorsunuz.

Kivircik

Esrarengiz birisiniz. Ne zaman nasil davranacaginiz pek belli olmuyor. Bazen herseye salata oluyosunuz. Cogu seyden ilk sizin haberiniz oluyor bu yuzden cok ilgi goruyorsunuz.

Ebemgumeci

Sessiz sakin ama cok zekisiniz. Dost canlisi, sevilmeyi bekleyen tavirlariniz ilgi cekiyor. Her yerde olmayan insan sagligina yararli bir kisilige sahipsiniz Kucuk bir arkadas grubu size yetiyor. Fazla populer olmasaniz da yakinlarinin el ustunde tuttugu birisiniz

Dereotu

Siz lider olmak icin dogmussunuz. Ama yapacak bisey yok bazi organizasyonlar! da sadece degisIk tad birakiyorsunuz o kadar. Sozunu dinleten, dedigini yaptiran birisiniz. Kararli tavirlariniz
cevrenizdekileri etkiliyor. Insanlarin arkadas olmak
isteyebilicegi birisiniz.

Maydanoz

Uyumlu, herseye maydanoz olmak burdan gelir sicakkanli birisiniz. Size nasil davranilmasini istiyorsaniz siz de herkese oyle
davraniyorsunuz. Sadik ve durustsunuz, yapmacik insanlara ve dedikoduya karsisiniz.

Cimen

Cok hassas ve narinsiniz. (cimlere basmayin ) Kolay asIk oluyorsunuz. Ne cok utangac ne cok giriskensiniz. Arkadas
grubunuzda kirilmamasi icin kollanan birisiniz."


Not:Alıntıdır. Bitkihastanesi.com

ilker_eroglu 21-10-2007 00:43

Siz Hangi Agaçsınız?
 
Siz Hangi Agaçsınız?

Dogdugunuz gun, hangi agactan geldiginizi ortaya cikariyor. Iste tarihler ve ozellikleriniz...

23-31 Aralik : Elma Agaci
01-11 Ocak : Koknar
12-24 Ocak : Karaagac
25 Ocak-3 Subat : Selvi
04-08 Subat : Kavak
09-18 Subat : Sedir
19-28 Subat : Cam
01-10 Mart : Salkimsogut
11-20 Mart : Ihlamur
21 Mart : Mese
22-31 Mart : Findik
01-10 Nisan : Uvez
11-20 Nisan : Akcaagac
21-30 Nisan : Ceviz
01-14 Mayis : Kavak
15-24 Mayis : Kestane
25 Mayis-3 Haziran : Disbudak
04-13 Haziran : Gurgen
14-23 Haziran : Incir
24 Haziran : Hus
25 Haziran-4Temmuz : Elma
05-14 Temmuz : Cam
15-25 Temmuz : Karaagac
26 Temmuz-4Agustos : Selvi
04-13 Agustos : Kavak
14-23 Agustos : Sedir
24 Agustos-2 Eylul : Cam
03-12 Eylul : Salkim sogut
13-22 Eylul : Ihlamur
23 Eylul : Zeytin
24 Eylul-3 Ekim : Findik
04-13 Ekim : Uvez
14-23 Ekim : Akcaagac
24 Ekim-11 Kasim : Ceviz
12-21 Kasim : Kestane
22 Kasim-1 Aralik : Disbudak
02-11 Aralik : Gurgen
12-21 Aralik : Incir
22 Aralik : Kayin

Elma : (Ask) Cazibeli, fiziksel olarak dikkat cekici, etkileyici... Hos bir auraya sahip. Flortoz ve maceraperest ama hassas ve her zaman asIk bir tip. Sevmeye ve sevilmeye merakli. Sadik ve hassas bir es. Comert. Bilimsel konulara yetenegi var. Bugun icin yasar. Hayalgucu yuksek.

Kestane : (Durustluk) Alisilmadik bir guzelligi vardir ama insanlari etkilemek gibi bir derdi yoktur. Adil ve neselidir. Dogustan diplomattir. Cok kolay huzursuzluga kapilir ama her turlu iliskisinde hassastir. Bazen olagandisi davranir. Sevgili bulmakta gucluk ceker.

Incir : ( Hassasiyet) Cok guclu, bagimsiz, tartismalara ve zitliklara fazla izin vermeyen, aile hayatina duskun, iyi bir baba ve hayvan severdir. Sosyal bir kelebek gibidir. Espriden anlar, aylakligi ve tembelligi de sever. Bencilligi vardir. Akilli ve pratiktir.

Disbudak : (Hirs) Farkli bir cekicilige sahip, hayat dolu,talepkar, dusuncesizce hareket eden ve elestirilere kulak asmayan biri. Hirsli, akilli, yetenekli, kaderine
hukmetmeyi seven, egoist olmaya elverislidir. Ama ona guvenebilirsiniz. Bazen beyni kalbine hukmedebilir. Iliskiler cok ciddiye alir ve sadiktir.

Kayin : (Yaraticilik) Iyi bir zevki vardir. Gorunuse ve kendi goruntusune onem verir. Materyalistik sayilir. Hayati ve kariyeri icin cok ve duzenli calisir. Ekonomiktir. Gereksiz risklere girmez. Makul bir tiptir. Diyet ve sporla fizikine dikkat eder

Hus : (Esinlenme) Hayat dolu, etkileyici, elegan, arkadas canlisi, gosteristen uzak, mutevazi, asiriliklardan hoslanmayan, kaba seylerden nefret eden biridir. Dogal ve sakin bir yasami tercih eder. Fazla tutkulu degildir. Hayal gucu yuksek ve az hirslidir. Sakin ve uygun ortamlar yaratir.

Sedir : (Guven) Zarif, her ortama ayak uydurabilen, luksu seven, sagligina dikkat eden, kendine guvenen, baskalarina da biraz yukaridan bakan biridir. Kararli, sabirsiz ve baskalarini etkilemeyi sever. Iyimserdir ve beceriklidir. Tek ve gercek askini bekler. Cabuk karar verir.

Selvi : (Sadakat) Guclu, fiziksel olarak kasli, her ortama uyabilen, hayatla fazla ugrasmayan, hosnut, iyimser, paraya meraklidir Yalnizliktan nefret eder. Kolay kolay tatmin edilemeyecek kadar tutkuludur. Ama sadiktir. Modu cabuk degisir. Kurallara boyun egmez. Biraz da ukala ve ilgisizdir.

Karaagac : (Asil): Musfik, fiziksel olarak duzgun, giyimine dikkat eden, taleplerinde asiriliga kacmayan, insanlara nese verebilen, liderlik etmeyi seven ama kendisi altta olmayi sevmeyen biridir. Durust ve sadik bir estir. Baskalari icin karar vermeyi sever. Comerttir. Pratik zekasi guclu ve iyi bir espri anlayisi vardir

Koknar : (Gizem) Sira disi bir zevki vardir. Sofistike ve kadirsinastir. Guzel olan her seyi sever. Dik basli, cabuk mod degistiren,bencil olmasina ragmen kendisine yakin olanlarla ilgilenen biridir. Cok mutevazi oldugu soylenemez. Hirslidir. Memnun edilmesi zor bir sevgilidir. Cok arkadasi vardir. Cunku ona guvenebilirsiniz.

Findik : (Olaganustu) Cekici, anlayisli, insanlari nasil etkileyecegini bilen, fazla talepkar olmayan, sosyal hayatta aktif ve girisken hatta dovusken biridir. Populerdir. PsIkolojik durumu cabuk degisir. Kaprisli bir asIktir. Ama durust ve esine toleransli davranir. Kusursuz bir yargi yetenegi vardir.

Gurgen : (Zevk sahibi) Cool bir guzel. Dis gorunusune ve bakimli Olmaya dikkat eder. Zevk sahibidir. Baskalarini kendinden fazla dusunur. Hayati mumkun oldugunca kolay bir hale getirmeye calisir. Disiplinli bir hayat icin kilavuzluk eder. Iliskilerinde kibardir. Farkli Sevgililer bulmak ister. Duygulariyla ilgili olarak mutlulugu yakalamasi kolay olmaz. Cogunlukla da baskalarina guvenmez. Kararlarindan da asla emin olmaz.

Ihlamur : (Suphe) Hayatin ona getirdiklerini kabul eder. Kavga ve tartismadan nefret eder. Caliskandir, tembelligi ve bencilligi hic sevmez, streslidir.Yumusak huylu ve merhametlidir. Arkadaslari icin cekinmeden fedakarlik yapar. Becerikli olmasina ragmen bunlari degerlendirmesini bilmez. Mizmizdir. Kiskanc fakat vefalidir.

Akcaagac : ( Ozgur zeka) Hayal gucu ve orijinalliklerle dolu hic de siradan olmayan biridir. Utangac, hirsli, gururlu, kendine guvenli, yeni deneyimlere ac biridir. Genellikle sinirli ve gergin bir yapisi vardir. Hafizasi kuvvetlidir. Cok kolay ogrenir. Ask hayati biraz karmasIktir. Baskalarini etkilemeyi sever.

Mese : (Cesaret): Saglam yaradilisli, cesur, guclu, bagimsiz ve giriskendir. Acima duygusu cok yoktur. Isini sansa birakmayi sevmez. Ayaklarini yere saglam
basmak ister. Hareketlidir

Zeytin : (Erdem): Gunesi, sicak havalari sever. Makul biridir.Kibar duygulari vardir! Agresyon ve siddetten kacinir. Sakin ve toleranslidir. Adalet duygusu gelismistir. Hassas, kiskancliktan uzak bir yapisi vardir. Okumayi ve sofistike insanlarla muhatap olmayi sever

Cam : (Titiz) Uyumlu iliskileri sever. Dinc ve gucludur. Nasil rahat edilebilecegini bilir. Dogal ve hareketli biridir. Iyi bir partnerdir Cok arkadas delisi degildir. Cabuk asIk olur ama atesi cabuk soner.Her seyden kolay vazgecebilir. Ideali bulana kadar her sey gecicidir. Guvenilir ve pratiktir.

Kavak : (Tatminsiz) Fazla kendine guvenmeyen, sadece gerektigi zaman cesaretli olan biridir. Arkasinin guclu olmasini ve sIki insanlarla muhatap olmasini sever. Cok secicidir. Genellikle yalnizdir. Artistik bir dogasi vardir. Kin tutar. Iyi bir organizatordur. Felsefi takilmayi sever. Ama her durumda guvenilebilir biridir. Iliskilerini de cok onemser.

Uvez : (Hassasiyet) Dikkat cekici, nese verici, bencillikten uzak dikkat cekmeyi seven biridir. Hayata baglidir. Yerine ve duruma gore hem bagimli hem bagimsiz
olabilir. Zevklidir. Duygusal, hassas, tutkulu ve artistik ozellikleri vardir. Iyi bir es olur ama cok zor affeder.

Ceviz : (Tutku): Garip ve zitliklarla dolu biridir. Egoist ve agresiftir. Beklenmedik tepkiler gosterir. Asil bir ruhu vardir. Spontanedir. Cok hirslidir ve hic esnekligi yoktur. Zor ve alisilmisin disinda bir estir. Cok zor begenir. Sadece takdir eder. Cok kiskanc ve tutkuludur. Uyum gostermek icin fazla fedakarlik etmekten de hoslanmaz. Ilginc stratejiler uretir.

Salkimsogut : (Melankoli) Guzel ve cok melankoliktir.Etkileyicidir. Guzel ve zevkli seylere meraklidir. Seyahat etmeyi sever. Hayalperesttir.Kaprisli ama durusttur. Baskalarinin duygularina onem verir.Cabuk etki altinda kalir ama beraber yasanmasi zordur. Talepkardir. Sezgileri de kuvvetlidir. AsIkken aci ceker ama demir atabilecegi birini bulabilir


Not:Alıntıdır. Bitkihastanesi.com

ilker_eroglu 21-10-2007 00:49

Mitoloji ve Çiçek
 
Manisa Lalesi

Ölümlü Adonis ile aşk tanrıçası Afrodit birbirlerine aşıktır. Adonis bir gün avlanırken, Afrodit’in eski sevgilisi olan ve bir ölümlüye olan aşkından dolayı Afrodit’i kıskanan, savaş tanrısı Ares tarafından ormanda vurulur. Afrodit yetişine kadar Adonis ölür. Afrodit bir törenle sevgilisinin vücudunu kokular ile ovar ve onu ölüler diyarına götürmek üzere kucaklar, bu sırada Adonis’in kan damlaları ile kokular birbirine karışır ve yeryüzüne dökülerek birer çiçeğe dönüşürler. Bu çiçeğe Adonis ile Afroditin aşkı anısına Anemon denir.

İris -Mezarlık Zambağı-

Zeus ve Hera’nın habercisi olan gökkuşağı tanrıçası İris cennetten aldığı haberleri gökkuşağından geçerek dünyaya taşımaktadır ve latincede adı “cennetin gözü” anlamındadır. İris çiçeği taşıdığı renkler ve çizgiler nedeni ile adını bu tanrıçadan alır. Göz bebeğimize de iris denir ve bu nedenle eski yunanda her insanın cennetten bir parça taşıdığına inanılırmış

Narcissus

Narcissus inanılmaz güzellikte bir delikanlıdır. Annesi ona eğer kendi güzelliğine bakmaz ise uzun bir ömür yaşayabileceğini söyler. Ama Narcissus annesini sözünü dinlemez ve nehirdeki aksine bakar, bu akse aşık olur ve onu yakalamak için suya eğilir, dengesini kaybederek düşer ve boğulur. Öldüğü yerde bir çiçek biter. Bu çiçeğin adı boynu bükük, yere bakan Nergis dir.

Sümbül

Hyacinthus Spartalı yakışıklı bir gençtir. Bu gence hem Güneş tanrısı Apolla hemde batı rüzgarının tanrısı Zefirus aşık olurlar. Onun dikkatini çekmeye çalışırlarken bir disk atma yarışı düzenlerler. Yarış sırasında bir rivayete göre Apollo yanlışlıkla genci vurur ve genç ölür bir rivayete göre de Zefirus kıskançlık nedeni ile hafif bir rüzgar çıkararak Apollon’un diskinin yolunu kaydırarak genci öldürür. İşte Sümbül adını bu gençten alır.

Ağlayan gelin

Hakkari'nin Cilo Dağları'nda yetişen "Ters Lale", dünyanın en nadide çiçeklerinden biridir. Ağlayan gelin diye de anılan bu çiçeğin ismi temelde dinsel bir temaya dayanır. Hıristiyan aleminde var olan bir inanışa göre; İsa çarmıha gerilmeye giderken geçtiği yoldaki tüm çiçekler saygı ile eğilmişler, bir tek Ters Lale dik durmuş, ama İsa’nın ona bakışları ve onun çarmıha gerilişi bu çiçeği o kadar utandırmış ki başını eğip, o gün bu gündür ağlarmış. O nedenle bunu çiçeği Hıristiyanlar kutsal sayıyorlar. Ayrıca geçmişte Hakkari Bölgesi'nde yaşayan Asuri'ler inde her sabah göbeğinden su yaydığı için 'Ağlayan lale' adını verdiği ve bu yüzden kutsal saydığı "Ters Lale", günümüzde de çok değerli ve koruma altına alınmış durumda.(Fritillaria İmperialis , ‘Kejan lalesi’ halk arasında ise Ağlayan Gelin, Kerbela ve Kral lalesi olarak da bilinmektedir.)

Lale

Şirin’in aşkından çöllere düşen Ferhat kırılan kalbi ile dolaşırken gözyaşları çöle dökülür ve her damla kum tanelerinde kırmızı bir çiçeğe dönüşür. Bu çiçeğe lale denir. Lale Anadolu’dan köken alan yüzyıllar boyu bahçelerin baş tacı olmuş bir çiçektir. Osmanlıda bir döneme ismini vermiş, daha sonra Osmanlının çöküşü ile Anadolu’da unutulup, Hollanda da yeniden doğmuştur. İlginç olansa bugün Hollanda’nın sahiplendiği bu Anadolu çiçeği o yıllardaki kıymeti nedeni ile oralara padişahların hediyesi olarak gitmiştir.

Rose

Gül çiçeklerin kraliçesidir.Yunan mitolojisine göre Chloris adlı çiçek tanrıçası tarafından yaratılmıştır. Chloris birgün ormanda ölü bir orman perisi bulur ve onu bir çiçeğe çevirir. Aşk tanrııçası Afroditi, şarap tanrısı Dionysus’u bu çiçeğe birer hediye vermek üzere davet eder. Hediye olarak Afrodit çiçeğe güzellik, Dionysus ise güzel ve hoş kokması için bir nektar verir. Batı rüzgarı tanrısı Zephirus bulutları uzaklaştırır, güneş tanrısı Apollo parlayarak çiçeğin açmasını sağlar. Ve böylece “çiçeklerin kraliçesi” gül doğmuş olur.


Not:Alıntıdır. Bitkihastanesi.com

durakkan 27-12-2007 21:46

Teşekkürler...Çok güzeldi...Umarım devamı gelir...

Penelophe 28-12-2007 10:30

8 numaralı mesajdaki mitler, A.Melike Şahiner Hanım'ın Agaclar.net E-Dergi Nisan sayısında vardı. Melike Hanım'ın özgün işler yapacağına inanıyorum. Bitkihastanesi.com sitesinin alıntı kaynağını belirtmemesi bence büyük kabalık..

npolatoglu 05-01-2008 21:24

Salkım söğütün hikayesi
 
Çok güzel ve özel bulduğum bu hikayeler için teşekkürler.Umarım arkası gelir...Ben bu hikayeleri yerel bir gazetenin köşe yazılarını hazırlarken kullandım ve çok beğenildiler.Salkım söğütün hikayesini bilen varsa yazabilir mi?Ben de araştırıyorum umarım bulabilirim ...Sevgiyle kalın...

ilker_eroglu 05-01-2008 21:30

Merhaba;

Sn polatoglu asagıdaki hikayeyi buldum umarım yardımcı olur aramaya devam ;););)

Vaktiyle bir köyde iki sevgili ikisi de birbirinden sevgili. Her gün köyün aşağısında bir ağacın altında buluşur, birbirlerine bakışırlar, birbirlerinin yüreklerini içerlermiş, su ve şifa niyetine. Bir gün böyle kendilerinden geçmişken çok şiddetli bir yağmur yağar. Kara bulutlar bir anda her yeri kaplar. Bir anda dört yanı seller, sular kaplar. İki sevgili ağacın altında, birbirlerinden geçmiş. Bir de ne görsünler. Sular her tarafı kaplamış. Delikanlı hemen sevgilisini ağacın üstüne çıkarır. O sırada sular iyice yükselmekte, seller ortalığı götürmekte. Kız ağaçtan elini uzatır, oğlan tam yakaladığı sırada bir dalgalanma, oğlan da, kız da derin sularda. İşte o sırada ağaç dalını yere eğer, iki sevgili dala tutunarak ağaca çıkarlar.

Alıntı:.haberemirdag.net

zenfree 05-01-2008 22:04

Bu mesajda bir söğüt hikayesi var. Okudunuz mu?

ilker_eroglu 05-01-2008 22:25

Noel ağacı hikayesi
 
Selam;

Noel agacın hikayesi internette gezinirken buldum.

Noel ağacı Protestanlığın kurucusu Martin Luther tarafından gelenekleştirilmiştir.Martin Luther bir Noel arefesinde ormana bir yürüyüş için çıkmıştı.Yıldızların ışığında parlayan karlı çam ağaçlarının görüntüsünden çok etkilenmiş ve yöredeki çocuklara Tanrı nın yarattıklarınınn güzelliğini hatırlatmak için .bir ağacı kesip içeri getirerek yıldızları taklit etmek amacıyla mumlarla süsletmişti.

Alıntı:iyimi.net

zenfree 05-01-2008 22:34

Noel Baba kostümün 1939 yılında, Coca Cola firmasının reklam kampanyası için kırmızı-beyaz- siyah olarak tasarlandığını biliyor muydunuz?
Amerikan filmlerini ağzı bir karış açık izleyen bizler bin yıllık tarihi var sanıyoruz. :)

ilker_eroglu 05-01-2008 22:38

Selam;

Aslında noel babanın yeşil renkte giyindigini duymuştum.

Saygılarımla

İlker

ilker_eroglu 05-01-2008 22:39

Dut Ağacı ve Yaprakları
 
Bir zamanlar birbirlerine aşık iki genç
vardı.
Kızın adı Tispe delikanlınınsa Piremus. Komşu olduklarından birlikte büyüdüler. Çocukça
başlayan aşk ateşi, serpildikçe onlarla birlikte büyüdü. Aileleri hiç
istemezdi görüşmelerini. Birbirlerine uygun olmadıkları düşünülürdü
nedense?
Oysa onlar ölesiye bir aşk beslemeye başladılar birbirlerine.
İkisinden başka kimselerin bilmediği bir sırları vardı. İki evin
arasındaki gizli çatlak.
Bazı geceler gizlice bu aralıkta buluşur, birbirlerine seslerini
duyurup aşklarını sözcüklere dökerlerdi.
Bir gece ormandaki ağacın altında buluşmaya karar verdiler. Tispe,
ağaca Piremus’dan önce varmıştı. Gittiğinde, avını yeni yemiş, ağzından
kanlar akan kocaman bir aslanla karşı karşıya geldi. Korkarak bir mağaraya
doğru koşmaya başladı. Boynundaki eşarp, farkında olmadan düşüverdi. O
sırada Piremus geldi gördükleri karşısında donup, kalmıştı. Kocaman
aslan, ağzında kanlarla birlikte, biricik sevgilisi Tispe’nin eşarbını
parçalıyordu. O an aklına gelen ilk ve tek şey, aslanın Tispe’yi öldürerek
yediğiydi. Tispe’siz yaşayamazdı. Aklından geçen, sadece aşkı uğruna
canına kıymaktı. Belinden hançerini çıkardı ve göğsüne sapladı. Kanlar
içindeki cansız bedeni yere düştü. Tispe’yse korkusunu bir kenara atıp,
bir an önce aşkını görmek için mağaradan çıkmaya karar vermişti. Ağacın
altına geldiğinde, o korkunç sahneyle yüzleşti. Piremus’un cansız
vücudu yerdeydi ve elinde Tispe’nin düşürdüğü eşarbı tutuyordu.
Tispe sevgidi gencin elindeki eşarbı ve uzaklaşan aslanı görünce anladı
herşeyi. Tispe bir an bile düşünmeden hançeri çekip çıkardı ve kendi
göğsüne götürdü. yaşadıkları ölesiye derin bir aşktı ve onları ölüm bile
ayırmamalıydı. Az sonra sevgili Piremus’un bedeninin üstüne yığıldı.
O anda tanrılar bu yüce aşkı ölümsüzleştirmek istediler ve bu çiftin
üstünde duran ağacı, onların aşkına adadılar. Piremus’un kanını bu ağacın
meyvalarına, Tispe’nin gözyaşlarınıysa, ağacın yapraklarına verdiler. O
günden beri kara dutun çıkmayan lekesini, dut ağacının yaprakları
temizler..
Bilir misiniz dut ağacının meyvasının lekesi çıkmaz ama elinize ağacın
yaprağını alır ovuşturursanız, lekenin yok olduğunu görürsünüz

Alıntıdır

ilker_eroglu 05-01-2008 22:41

AMARULA Agacı
 
AMARULA -Sıradan bir Afrika ağacı...Olgunlaşmaya başladığında, meyvasında alkol oluşan tek ağaç.....


Alıntıdır

eskimo 06-01-2008 14:52

Bu hikaye anneannemden alıntıdır...

Hz. Fatma bir kavak ağacının dibinde otururken
yanında geçen biri hz.Fatma'ya
''Efendimiz üzerine kuma alacak,haberin var mı?''
demiş
Hz.Fatma öyle bir titremiş ki!
Kavak ağacı gövdesinden en uç yaprağına kadar onunla birlikte titremiş.
İşte o gündür bu gündür kavak ağacı hep titrermiş...

Canım anneanem, hiç bir kadının erkeğini paylaşamayacağını biraz dini, biraz kadınsı bir mitoloji ile bana aktarmış oldu.....

npolatoglu 11-01-2008 23:58

Katkıda bulunan herkese teşekkürler . Sn eskimo benim salkım söğüt hikayem de buna benziyor hatırlayacağını umduğum bir arkadaşımdan rica ettim ilk fırsatta yollayacağını söyledi bekliyorum...Ona ise babanesi anlatmış enteresan dimi ?

npolatoglu 12-01-2008 20:12

Fatıma anamız,cennete girmeği cok istıyordu.Bir gün Hz.MUHAMMET'e ''Babacım cennete girmek için ne yapmalıyım?'' diye sorar.Peygamber efendimiz şöyle der ''Eğer Hz.Ali'yi üstüne evlendirir ve buna dayanabilirsen,cennete girmeye hak kazanabilirsin.Ama kızım sakın yapma dayanamazsın.''diye de ekler.Fatıma cennete girmeği o kadar cok isterki Az.Ali'yi evlendirmek için kız aramaya koyulur.Uzak arap ülkelerinden birinde güzelliği dillere destan bi kız bulur,kızın topuklarına varan uzun saçları vardır.Birlikte eve dönmek için yola cıkarlar.Yol boyunca yürümekten cok yorulup bir söğüt ağacının altında konaklarlar.Güzel arap kızı söğüdün gölgesinde uykuya dalar.Fatıma anamız kıza bakar ve yüreği yanar,kendisine eş geleceği için dayanamaz ve ''Na!!! Ha!!! o topuklarındaki saçların ense kökünden aşağı inmesin! Sana gölge eden şu söğüt ağacının dalları yerden kalmasın!'' der.Bu rivayetten midir bilinmez arap kadınlarının saçları kıvırcıktır ensesinde ,söğüdün dalları yerlerdedir her zaman.....

Arkadaşım Nagihan Erman Çabuk'a teşekkürlerimle bu hikaye de ondan bir inci...Hafızasına sağlık...

skaraca 15-12-2009 12:56

Bende öykü yok ama okuduklarım gerçekten çok güzel. Paylaşımlar için teşekkürler...

Gül Menekşe... 06-02-2016 10:47

Çiçek deneyi
 
Bir gün bir ortaokulda bir deney yapılacakmış. 18 Öğrenci ile 2 nöbetçi öğretmen deneye katılmış. Deneyin amacı bitkilerin de hisleri olduğu ve korktuğu idiymiş. Bahçelerden birinde bir sera kurulmuş. Öğrenciler sırayla seraya girmişler. Bazı öğrenciler ise bitkiler getirmiş. İlk gün bitkileri cama koymuşlar. Öğretmenlerden birisi bitkilerin verdiği sinyalleri ölçen bir makine getirmiş. Aynı hastanelerdeki kalp atışını ölçen cihaz gibi. İlk gün bitkiyi korkutmak için öğrenciler sıraya girmiş. Ancak makinede tek bir kıpırtı olmamış. Çiçekleri sulayıp ertesi gün tekrar denemişler. Yine işe yaramayınca son gün tekrar denemişler. Ancak bukez yöntemleri farklıymış. Öğretmen kura çekebilmek için kartlar hazırlamış. Kartlardan birisinde çiçeği koparmaları yazıyormuş. Kura çekilmiş. Öğretmen de öğrenciler de kimin bu işi yapacağını bilmiyormuş. Bu kurada kendisi kazanan öğrenci çok sevinmiş ve görebini yapmaya gitmiş. Çiçeği tam koparacakken makine deli gibi bağırıp çizgiler yükselmiş.

Mücevher Çalısı 06-02-2016 11:00

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Gül Menekşe... (Mesaj 1437944)
Bir gün bir ortaokulda bir deney yapılacakmış. 18 Öğrenci ile 2 nöbetçi öğretmen deneye katılmış. Deneyin amacı bitkilerin de hisleri olduğu ve korktuğu idiymiş. Bahçelerden birinde bir sera kurulmuş. Öğrenciler sırayla seraya girmişler. Bazı öğrenciler ise bitkiler getirmiş. İlk gün bitkileri cama koymuşlar. Öğretmenlerden birisi bitkilerin verdiği sinyalleri ölçen bir makine getirmiş. Aynı hastanelerdeki kalp atışını ölçen cihaz gibi. İlk gün bitkiyi korkutmak için öğrenciler sıraya girmiş. Ancak makinede tek bir kıpırtı olmamış. Çiçekleri sulayıp ertesi gün tekrar denemişler. Yine işe yaramayınca son gün tekrar denemişler. Ancak bukez yöntemleri farklıymış. Öğretmen kura çekebilmek için kartlar hazırlamış. Kartlardan birisinde çiçeği koparmaları yazıyormuş. Kura çekilmiş. Öğretmen de öğrenciler de kimin bu işi yapacağını bilmiyormuş. Bu kurada kendisi kazanan öğrenci çok sevinmiş ve görebini yapmaya gitmiş. Çiçeği tam koparacakken makine deli gibi bağırıp çizgiler yükselmiş.

Buna benzer bir konu bir ara burada tartışılmıştı...

Aklıma takılan soru, yukarıda öğrencilerin yapabileceği kadar basit olan deney gerçekse tabii, daha da gözüme çarptı...

Şimdi bu kadar basitse "bitkilerin hislerini ölçmek"; neredeyse "Mars'ta Koloni kuracak" kadar ilerleyen bilim dünyası niçin bu konularda hâlâ suskun? Niçin medya bu konuları hiç konuşmuyor? Niçin sanat dünyası bu konuları irdelemiyor? Varsa yoksa "Vejeteryanizm":(:mad::confused:

NOT: Tabii ben irdelensin, bitkilerin de hisleri var ve onları da inciltmeyelim, yemiyelim demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Doğru ya da değil, "Doğanın Kanunu" deyip geçiyorum:)


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 02:07.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024