Suni temel peteklerde parafin olma ihtimali yüksek, kendi tüketmediğim ve güvenmediğim şeyi insanlara satmak istemiyorum. Karakovan olarak hazırladığım petekler sırlanmadı nektar akımının yetersiz kalması sebebiyle kendim tüketiyorum. Sırlanmayan petek alıcıya hoş ve makul gelmez diye satmadım.

Suni petek derken sadece üst tarafta bir kaç cm lik yeri hazır petek bağlıyorduk, kalanını arı hallediyordu, alıcıya söylersiniz üst kısmın mumunu yemeyin diye yazarken parafin çiğnendiğinde sorun çıkarır mı bilemedim. Süzme bal da bal gibi gelmiyor hiç bana o açıdan yazdım. Sırlanmış (sırlanmasa da olur ya çok uzak yere gönderecek değilsiniz sonuçta) olanların alt taraflarını kesip paketleyerek satın, üst tarafları da süzersiniz. Daha pahalı gider hem. :)

Yok kastettiğim temel petek verilip kabartılan normal petekli bal. Dediğiniz doğru aslında da eleştiri almak istemedim. Zira yukarıda da ifade ettiğim gibi ikramlık salatalığa en ufak eleştiri gelmez ve her ne kadar biraz ebat olarak büyük olup yoğun eleştiriye maruz kalınca girmedim o işe :) Kendim afiyetle yerim.
Siz sağım yaptınız mı sizin bölgede nasıl durumlar?

Ben güccükken yapıyordum 10 kovan bal vardı, peşinden dolaştık bir kaç sene, baktık 10 kovanla olacak iş değil vazgeçtik. Önceki sene de tek kovan yaylaya koydum tozlaşmaya yardımcı olsun, bir kaç petek te yeriz diye, ilk sene yedik, ikinci sene kovanı emanet verdiğimiz arkadaş ile zamanlama uymadı. Sen bana bir petek ver keyfine bak dedim ben de. Arıcılık zevkli iş. Kolay gelsin size.

Şahsen büyükbaş, küçükbaş hayvancılık hatta 1000 adet hindi dahi yapmışlığım var, envai çeşit tarımsal faaliyet bahçecilik vs. ile meşgul oldum hiçbirisi arıcılığın vermiş olduğu zevki vermedi. Herkese tavsiye ederim. İşin ticari boyutu bir yana gelişim ve çalışmalarını gözlemlemek çok büyük haz veriyor doğrusu, bal almak da işin ballı tarafı :) Kamuda çalışıyorum imkanım olsa işi gücü bırakır arılarla yaşarım o denli :)

Laf lafı açıyor, evlendik, ilk ev sahibimiz arıcılık yapan bir öğretmendi. Benim esas mesleğim arıcılık derdi. Büyük varillerle geceleri vermek üzere şerbet hazırlayıp arılara vermeye giderdik. Ben de ilk öğretmenimiz o ya, bu iş böyle oluyor sanıyorum hep. Pazarda satarken alıcı sorardı şeker veriyor musunuz arılara diye. Yemin ederdi bizimki şeker vermiyorum diye, sonra bana gülerek derdi ben şeker vermiyorum ki şerbet veriyorum. Zevkli ve kazançlı.

Çok insan var bu şekilde yaklaşım sergileyen. Böyle yaparak insanları aldattıkları yetmezmiş gibi arıcıya olan güveni de zedeliyorlar. Benim için gerçek arıcı doğa tabiat aşkıyla arıya bakan arıcıdır. Sadece getiri esaslı ticari anlayışla arıcılık yapan kişiler arının da insanın da tabiatın da hakkına riayet etmiyor pek.

Son hasattan bir görüntü...
Domates yeni yeni biraz topladık. Domates ve bazı biberlerde mantara benzettiğim bir hastalık var ayrıca bazı domateslerin yaprakları komple kurumuş sizin yorumunuz nedir. Sebebi nedir önerilerinizi bekliyorum...

Dallarda siyahlaşma var mı kontrol eder misiniz.

Phytophthora infestans nette aratıp bi resimlere bakın, sizinkine benziyorsa hemen ilaç başlayın, hatırlatın akşam ilacın ismini yazayım.

Siyahlaşma gibi bir duruma şahit olmadım dallarda

Onu sıkı takip edin, dediğiniz gibi mantari hastalığa benziyor, şimdi yazarken aklıma geldi, üstte yazdığım hastalığa dönerse ilaç ismi quadris max. Pis bir hastalık, çabuk yayılıyor.

Arılarımın bir kısmını ayçiçeği tarlasının olduğu bir bölgeye götürdüm, neticesinde 20 kg kadar bal aldım ve kendilerine yetecek kadar stok yaptırdım. Arılarda bu sene yoğun bir şekilde varroa var her gittiğim sönen koloniler oluyor, biraz daha geciksem sanırım arı kalmayacaktı. Şuan 20 kolonim var ama zayıf koloniler, umarım toparlarlar. Yoğun varroa bir yandan, sarıca arılar bir yandan, polen kıtlığı bir yandan bu sene hayli zor işleri. Üzümleri serçeler ve eşek arıları talan ediyor sadece izliyoruz.
Belki paylaşmışımdır baharda 4 civciv 1 ördek almıştım daha önce tavukları yedirdiğim kümesi güçlendirip kümese koymuştum. 2 ay kadar bir sıkıntı olmadı, bu hafta gittiğimde bir şok daha 2 tanesini komple yemişler 3 tanesini öldürüp ayaklarını yemişler. Bu sefer folluk kapağını zorlayıp ordan girmiş ama giren tilki mi köpek mi bilmiyorum. Ördeğin geçen hafta tırnağı kırılmış yürümekte zorlanıyordu pek üzülmüştük ailecek. Bu durumla karşılaşmak iyice moral bozukluğu oldu ve hemen kümesi söküp betonarme yapmak üzere çalışmalara başladım... Önerilerinizi alabilirim.

Bahçenin güncel durumu ise;
Salatalıklar iyice kurumaya yüz tuttu bu hafta 3-4 kg kadar birşeyler çıktı, daha önce tohumdan diktiklerimi fidelemiştim yavaş seyirde devam ediyor. Patlıcanlar vahşi şekilde büyüyüp deva boyutlara ulaştı ancak şimdiye kadar 3-4 patlıcan anca alabildik malesef bu sene tamamen hayal kırıklığı oldu. Fasülyeler olmadı toplamda 1-2 kg anca toplamışımdır. Domateslerde meyve tutumu geçen seneye göre az ve çok geç kızardı hala geçen sene haftalık aldığımız domatesi alabilmiş değilim. Kapya biber konusunda verim iyiydi. Diğer biber türleri de geçen sene kadar verim olmadı. Tel çit kenarlarına patates dikmiştim tam bir hüsran ayrıca fare dadanmış bütün çit kenarını alttan dolana dolana keyfince talan ediyor, zehir koymama rağmen çözüm olmadı. Kenarlara diktiğim domates salatalık patlıcan kavun karpuz kabaktan bir tanesi dahi olmadı desem yeridir.
Velhasıl sebze işi bu sene mevsimsel olsa gerek pek tat vermedi, mevcut çıkana da şükür ancak randımanlı olmadı. Havalar serin gidiyor diye naylonu açıp domateslerin ve yeni diktiğim salatalıkların üzerine serdim ki domatesler soğuk vurmadan kızarsın belki salatalıklar da biraz daha hızlı büyür yetişir diye.

merhaba patlıcanları sulamayı bırakmalısınız sık sulandığı için sadece yaprak verimi oluyor. sulamayı iyice azaltıp tamamı çiçek açar ardından da hemen meyveye dönerler sonrasında düzenli sık sulama yapılmalı

Sulama rejiminin pek çok bitkide verimle alakalı sıkıntı olduğunun farkındayım, ancak vana işi sınırlı olduğu için bunu aşmak pek mümkün olmuyor. Yorumunuz için teşekkürler bilmiyorum bu vakitten sonra yetişirmi ama ilk iş gidince vanalarını kapatmak olacak.