Arkadaşım, sevdiğimiz yazar C. Bukowski'nin ismini bir saksıda görüp fotoğraflamış. Ben de ondan ilham alarak ismini G.Orwell'in aynı isimli romanında duyduğum,sonra da Ada'da tanışıp bahçemde oldukça geniş yer verdiğim Aspidistra saksısına adını ve yazarını çiziktiriverdim. Sıcak,soğuk,susuzluk gibi her koşulda inatla hayatta kalmayı beceren,çiçeksiz,cazibesiz ve inatçı Aspidistranın bu tavrına özeniyorum doğrusu.

Bu fotoğraflar da akşam güneş battıktan sonra orman köpeklerini besleme turumuzdan.Ancak yabani oldukları için fotoğraflamak bir hayli zor,mamayı döküp uzaklaştıktan sonra çıkıyorlar.

Sayın Emmazunz; sayfanıza hayran kaldım son kısmını inceleyebildim diğer sayfaları da zamanım oldukça inceleyeceğim satır satır okuyacağım.. Bu güzel sayfa nasıl olur da gözümden kaçtı :(


Öncelikle çiçeklerinize, bahçenize, kedi, köpek, kaplumbağanıza bayıldım çok şirin ve tatlılar...

Öncelikle bence adada yaşama fikri çok güzel hele ki bir Rum evi olması ayrıca çok hoşuma gitti... Maalesef eski adadaki yaşamdan eser kalmasa da halen hoş ve beni bile cezbediyor....


Bu yazınız ayrıca çok hoşuma gitti, adaya her geldiğimde içimi buruk bir hüzün çöküyor, mutsuz oluyorum ancak prens adalar içinde Heybeli ada en yeşil ada olduğu için çok hoşuma gidiyor mutlu oluyorum... Her ayrıldığımda adadan kendimi kötü hissediyorum... Sarnıç konusuna katılıyorum bende gece yağan yağmurla birlikte sarnıca dolan suyun sesi halen kulaklarımdadır... O su sesi küçüklüğümde gece başımda okunan masal gibi gelirdi anlamadan uykuya dalardım.. Maalesef sarnıçlardan eser kalmadı modern hayat bu tarz şeyleri bizden alıp gitti..

Adalardaki bahçe düzeni mimarisi genelde hep aynı tarzdır hepsi aynı ustanın elinden çıkmış gibi düzenli temiz kendi özünde kibar genelde Rum stilinde...

-Heybeliadaya sık sık geliyorum en sevdiğim mekanlardan biridir...
Bundan sonra etrafa daha dikkatli bakacağım o gizli tatlı bahçenizi görebilmek dileğiyle ^^

Sevgili Dongyul, sayfam hakkında yazdıklarınız beni mutlu etti,teşekkürler.

Sevgili Emmazunz
İnanın çok akıcı ve sürükleyici bir fotoroman tadındaki yazılarınızı, evinizi, bahçenizi, zengin çeşitleriyle çiçeklerinizi ve hayvan dostlarınızı övmeden geçemedim öyle güzel bir hayat istemişsinizki hayallerinizi gerçek edecek bir aşk hissiyle çalışıp emek verip o güzel sonuçları bizlerede ilham olacak şekilde edebi bir dille aktardığınız için size canı gönülden teşekkür ederiz. Keşke sizi rahatsız etmeden o güzel doğadan ve masal tadında evinizden bir nefes alabilsem diye içlenmedim değil :)

thor cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Hakan kardeşim,filimler ve romanlar hayatın sıkıcı ayrıntılarından arındırılmış kurgulardır.Benim burada paylaştıklarım da öyle.Daha dün akşam orman beslemesi yaparken düştüm bileğim burkuldu yürüyemiyorum.16 Temmuz darbe sabahı kuduz aşısı olmaya Büyükada'ya gitmek zorunda kaldım.Saksılardaki kuru yaprakları temizlerken akrep soktu,evin içindeki sarnıçtan çıkan sümüklü böcekler ve türlü türlü haşerat neredeyse yataklarımıza girecek.Kışın soğuğu,yazın kalabalığı,hergün şehre inmek için sabah akşam iskeleye yürünen uzun yol v.s türlü türlü zorluklarla boğuşmak zorundayım. Yani o güzel manzaraya bakıp gergef işlediğim, bahçede keyif kahvesi yudumladığım anlar sınırlı.İşte o nadir zamanları sizlerle paylaşıyorum.

Çok büyük geçmiş olsun neyseki daha kötü bir durum oluşmamış mazallah anlattığınız gibi hayvanlar bazen ne kadar kontrol etsekte zararlı olarak tabir edilmeyi doğaları gereği hak ediyorlar. Umarım kolay bir çözüm bulursunuz bu gibi can sıkan ve vakit alan sorunlarınıza sağlıkla kalın.

thor cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Sayfanızı baştan sona okumak tadına doyum olmayan bir serüven, bu sayfayı daha önce keşfetmemiş olmak belki bir şans.. yazan ve okuyanlar arasında kurulan iletişim ve seçilen kelimeler değerli, naif ve saygı dolu..

Siteyi ziyaret ettikçe yeni şeyler okumayı umacağım sayfalardan biri olacak bundan böyle.. Selam ile..

Çok renkli,cıvıltılı,kalabalık ve gürültülü,sıcak yaz günlerinde "ah bir sonbahar gelse" deriz her yıl.Muradımıza erdik sonunda; yazlıkçılar şehre göçtü,günübirlikçiler azaldı.Atlar,kediler,köpekler,martılar,kargalarla yani Ada'nın gerçek sakinleri ile baş başayız artık. Yaz bitince işler bitmiyor tabi.Yavaştan yavaştan kış hazırlıklarına başladık.Soba ile ısındığımız için henüz odun almadık ama ormandan kozalak toplamak, yağmurlar başlamadan evin içindeki sarnıçta biriken suyu bahçedeki sarnıçlara aktarmak, köpekler için yaptırdığımız yemlikleri ormana yerleştirmek gibi daha pek vakit alıcı iş için yıllık iznimden ayırdığım beş gün yetmedi bile.

Ön ve arka bahçe sonbahara has renk tonlarıyla bir başka güzel....

Kendi haline bıraktığım arka bahçe işte beni böyle mahcup ediyor,
Son fotoğraf ise, ormanda dolaşırken keşfettiğim yaşlı bir adama ait "saklı bahçe"; Rüzgarın savurduğu tohumlarla kendiliğinden yeşeren,zengin evlerinin beğenmeyip çöpe attığı, kırık küpler,yağ tenekeleri içindeki bitkileri, yırtık balıkçı ağları ile yoksul ama büyüleyici bu bahçeyi pek sevdim.

Köpeğimiz büyüdükçe verdiği zarar da büyüyünce, ekili alanları metal çitle korumaya almak zorunda kaldım:mad:.
Arka bahçede oynayacak fazlasıyla yer var zaten.

Tüylü telgraf,çilli begonya ve kasımpatım Burgazada'ya karşı.
Muhtemelen yoldan geçen bir çocuğun düşündürdüğü oyuncak rakunu çam ağacına yapıştırdım,herkes sahici sanıyor:eek:

Saksıları korumaya almak için daha vakit var diye düşünüyordum ama soğuk hava uyarılarını duyunca bir kısmını mutfak penceresi içine transfer ederek böyle bir mini kış bahçesi oluşturdum.:p

Bahçem kış uykusuna yatmamak için direniyor

Canyoldaşı
 

Kediler başına buyruktur,sizin ne hissettiğiniz değil onların ne istedikleri önemlidir.Issız kış geceleri evin bir ucundaki mutfakta ürpererek işimi görürken onlar sıcak soba başında mırıl mırıl uyurlar.Ben de ara sıra yoldan geçen fayton sesleri yalnızlığıma çare olur diye mutfak kapısının camını açık tutarim.Şimdilerde fayton ya da ayak sesi beklememe hacet kalmadı.Artık bir canyoldaşım var.

Sonbahar da güzeldir
 

Hurma palmiyelerinden düşen kuru dallara "cadı süpürgesi" derim ama arada benim de kullandığım olur.
Lodosta uçuşan yapraklar henüz 5 aylık olan köpeğimiz Reis için yeni bir oyun vesilesi (bakalım kar yağınca ne yapacak).
Bu sene nar boldu toplayıp eşe dosta dağıttık,fotoğraftakiler kuşlar için bırakıldı.

Kış Geliyor
 

Bu sene odunların taşınıp dizilmesi işini adam tutmayıp kendim yapacağım dedim.

Sevgili Emmazunz,bahçenizi hayranlıkla izlerken nedense sizi bir şair olarak düşündüm.Beni bu düşünceye iten şiir gibi bir bahçeye sahip olmanız mıydı bilemiyorum ama bildiğim bir şey var ki ruhunuzun incelikleri bahçeye çok yansımıştı.

Dilerim ömür boyu güzellikler içinde yaşarsınız.

Bahçeniz ve eviniz gercekten çok güzel. Baştan sona zevkle okudum. Sağlıklı ve huzurlu yaşamanız dileğiyle.

SM-G930F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Sevgili Aliyye ve Prıtt güzel yorumlarınız için teşekkürler. Fransız düşünür Michel Foucault' nun şu tespitini günlük yaşantımda ilke edinmişimdir;

"Neden her kişi kendi hayatını bir sanat yapıtına dönüştürmesin? neden şu ev ya da lamba bir sanat yapıtı olsun da benim hayatım olmasın?"

Bahçede çalışırken, okunmuş gazeteleri katlarken,odun dizerken, hayvanların mama ve su kaplarını düzenler ya da sosyal medyada yorum yaparken, hep ayni saikle yaptığım işi en uygun,en güzel şekilde yerine getirmeye çabaladığım,beni hiç kimsenin görüp duymadığı anlarda,soğukta sıcakta,yağmurda fırtınada,hayatı yaşanmaya ve mücadele etmeye değer bulup bahşedilmiş bu armağanı neşe ve ciddiyetle kabul ettiğim için bu sayfada yazdıklarım da bazı arkadaşlarca beğenilmiş olabilir.

Bahçe işleriyle uğraşanlar için tetanoz aşısı önemli, yalnız kedi ısırdığında kuduz a karşı bir aşı yapmış olmaları muhtemeldir siz tekrardan tetaniz aşısı olun zararı olmaz

Isırılıp tırmalanmasam da düzenli olarak tetanoz aşısı oluyorum.Yine de uyardığınız için teşekkür ederim.

Önceden alınan tedbirlerle; saksıları içeri taşıyıp dışarda kalanları sarıp sarmalayarak, borular donmasın diye suları açık bırakıp bolca kedi köpek maması stoklayarak mevsimin ilk karını kazasız belasız atlattık.(iki gün işe gidemediğimi saymazsak)

Uzun bir aradan sonra kış uykusundan yavaş yavaş uyanan bahçemden ve Ada'dan herkese merhaba.

Ormanla içi içe geçmiş yabanıl haliyle beni yormadan dinlendiren arka bahçem bu sene de çiçek açan erik ağaçlarıyla bahara merhaba derken, ön bahçem de kışı kar altında geçiren hercai menekşeler,çuha çiçekleri,bergenya ve helleborus ile renklenmeye başladı.

Taş merdiveni süsleyen sedum,arka balkonu saran sarmaşık gül ve bir Balkan geleneği olan Martanitsa bebekleri.

Bir At Masalı

Bir varmış bir yokmuş.Adanın birinde yaz boyu çalışıp yorulan atları faytoncular kış olunca serbest bırakmış çünkü artık pek müşteri yokmuş. Hep kuru saman ve yeşil ot yemekten bıkan atlar değişiklik olsun diye adanın pazarına gitmişler.Tezgahlardaki rengarenk yiyeceklere; havuçlara,elmalara,salatalık ve marullara imrenerek bakmışlar ama pazarcılar bir lokma bir şey vermedikleri gibi teyzeleri korkuttukları için öfkeyle kovalamışlar. Onlar da üzgün üzgün ahırlarına dönerken bir de ne görseler beğenirsiniz?

Sayın Emmazunz; sabah sabah görünce çok hoşuma gitti mutlu oldum.... Ellerinize sağlık eminim atların çok hoşuna gitmiştir ^_^ iyi ki sizin gibi merhametli insanlar var...

Bakımlı bahçeler güzeldir de, kendi halindeki kırlar bana daha estetik ve büyüleyici gelir hep.Ev kedisi olmayı şiddetle reddeden Beşir ve ormanlarımızın olmazsa olmazı kargalarımız da öyle.
Ada'nın güneye bakan kısmında vakti zamanında kesme çiçek yetiştirilirmiş bu irisler o zamanlardan kalma. Çocukluğumuzda mezarlıklarda gördüğümüz bu çiçeği mezarlık zambağı olarak bilirdik ve dokunmaktan,koklamaktan ürkerdik sanki altlarında yatan ölüler kızar gibi gelirdi. Okul yıllarında Van Gogh'un tablosuyla sevmeye başladığım irisler bahçemde de bolca var ve artık ürkmeden koklayabiliyorum.

Muskariler, bir duvarın dibinde bitmiş vinca,adını bilmediğim beyaz yıldız şeklindeki çiçekler,papatyalar hatta ölmüş atların kemikleri hepsi çok büyüleyici.

Ne güzel bahçe, ne güzel yaşanmışlıklar, ne güzel insanlar...

Ağaçlar.nette ki arkadaşları(abileri/ablalaları) klonlama şansımız olsa keşke.

Bahçenize ziyaret edince aklımdan geçen bunlar oldu.

Lale, pek tercih etmediğim bir çiçekti.Bu yıl ilk defa ektiğim soğanlar erken baharda renk kattı bahçeme, hele Osmanlı lalelerinin zarafetine bayıldım.Seneye bu türü arttırmayı düşünüyorum.

El değmemiş güzellikler,
Rüzgarla savrulan tohumları her yıl arka bahçenin değişik köşelerini renklendiren sedef çiçekleri,
Artık koklamaktan ürkmediğim mezarlık zambakları,

Kedum Palmeri

Leylak Zamanı
 

Filbahri,yasemin ve güller sırasını beklesin, şimdi leylak zamanı.Bu kadar zahmetsiz bir güzellik keşke daha uzun kalsa bahçelerimizde....

iris tectorum cruella

Geçen yıl bir duvarın dibinde bana sürpriz yapan iris tectorum cruelladan ayırdığım kökler yeni yerlerinden hoşnut görünüyorlar

Gerçekten büyüleyici ,masalsı ,ve harika !!!Fotoğraf çekimlerinizde ayrı bir güzel emeklerinize sağlık

Orda bir şehir var uzakta
 

İnsan yaşlandıkça hafızanın derinliklerindeki hatıralar hiç beklemediği anlarda; bir renk,bir şiir,bir tekerleme,bir şarkı olarak çıkıveriyor karşısına.İlkokuldayken seyrettiğim Türkân Şoray'lı "Bir Dağ Masalı" filminin çocuk şarkısı "orda bir köy var uzakta" da zaman zaman hatırıma geliverir. Erken inen kış akşamları iskeleden evime yürürken "orda bir ev var uzakta" ya da ormanda dolanırken "orda bir ağaç var uzakta" gibi sözleri o ana uyarlayarak söyler dururum tıpkı dün akşam sokak lambasının ışığında bahçemdeki Osmanlı lâleleri ile hasbıhâl ederken Kartal sahilindeki ışıklara gözüm takıldığında hemencecik dudaklarımdan dökülüverdiği gibi;
ordaaaa bir şehir var uzaktaaaaa
o şehiiiiir bizim şehrimizdiiiiir
yatmasak da, kalkmasak da
o şehiiiiir bizim şehrimizdir.

Günaydın

Bu kış şakayıklar adamakıllı üşüdü.Bol çiçek vermesi için kışın hafif geçtiği yıllarda dağlardan kar getirip toprağını örttüklerini okumuştum bir yerde, doğruymuş.