agaclar.net

agaclar.net (http://www.agaclar.net/forum/index.php)
-   Topraksız Tarım (http://www.agaclar.net/forum/forumdisplay.php?f=436)
-   -   Topraksız tarım hakkında endişeler (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=33091)

kiziltan 12-11-2013 16:28

merhaba
topraksiz tarim urunlerinin nekadar guvenilir olup olmadigi, organik sayilip sayilmayacagi bunlar bir tarafa, ekonomik olup olmadigi bence biraz daha tartisilmali.

Uretim tecrubeleri olan Todor, Yalan Dunya, M.Ayhan bizlere faydali bilgi verebilirler. Sn vetman bu ise yatirim yapti, arastirdi simdi dusuncesi ne bilmiyorum.

Mersin bolgesinde toprak verimliligi varken, cukurova gibi bir harika tarim alani varken para yatirip topraksiz yapmanin faydasi var mi? Sn Levent Ali arastirma yaptigini soyluyor , kastim o proje degil. Ticari topraksiz sera Tarsus veya yakinlarinda nekadar faydali olur? Yatirima deger mi, atilan tas urkutulen kusa deger mi?

Yil icerisinde uretilen cilek miktari, ortalama satis fiyati, ortalam maliyet falan bu rakamlar aciklansa ogrenebilecegiz. Turkiye de satilik olmayan sera yok gibi diyorlar bunun sebebi ne? Yeteri kadar buyuk olmuyormu yatirim, pazarlama orgutlu degil mi, olsa cozum olur mu? Cilek ektiginde satis fiyatini tutturamayinca, kar edebilmek icin musteriye dogrudan perakende satmak zorunda kalanlar var degil mi? Bu cozum mu?

idris şenol 12-11-2013 19:24

insan bilmediği görmediklerine herzaman düşman olmuştur
topraksız tarım teknik bir iş ,öncelikle basitte olsa bir sisteme dayanılması gerekir
geçensene topraksız kıvırcık serasını gezme imkanım oldu,ordaki çalışıan mühendis arkadaş
birgün bu işi yapacak para bulabilirsem ,,,kesinlikle topraksız bir sera kurucam demesi yaptığı, işin nekadar güzel olduğunu farkına varmış

İsmail Karagülle 12-11-2013 19:25

Çok doğru oldu . Tartışma bölümü . Söyleyecek sözü olan bu başlıkta daha rahat söyler . Konu arada kaynayıp gitmez

kiziltan 12-11-2013 20:06

Sayin Senol merhaba

Mesajinizda bence onemli 3 nokta var
1- teknik bir is
2- sorumlu olan muhendis
3- para bulabilirsem

Amatorce girilecek is degil, cok yatirim gerektiriyor ve mutlaka profosyenele emanet etmek lazim. Bu yatirim nezaman donecek, verimli arazide kurmak dogru mu? Bunlara cevap ariyorum. Bir de bu soyelen dogru bir degerlendirmeyse, Izmir de modern sera kuranlar neden kapatti? Neden bukadar kiralik ve satilik sera var.

Bulmak istedigim yapilan hata nedir, ne yapmali, ne yapmamali ki sonuc iyi olsun.

Belki basit seyler, her sene Antalya`da sel felaketi, sonrasinda perisan durumda seralar televizyon haberlerinde. O bolgede her yer tasli, toplansa, sera tabani yerden 1 metre kadar yuksek yapilsa ( bu taslar kullanilarak ) bir kere sel felaketinden etkilenmese ve 1 -1,5 TL sina satilacak mal 3 TL sina satilsa yapilan masraf cikar mi?

Okudugum tun kitaplar neredeyse ayni, almislar Hollanda orneklerii hepsi ayni. Orada gunluk gunes alimi bizle ayni mi? Cok gecirgen naylona ihtiyacimiz var mi? Orada satis fiyati ayni mi? ( Besin girdileri ithal oldugundan ayni, iscilik sanildigi kadar ucuz degil eger verimlilik kiyaslanirsa neredeyse ayni )

Londra da 150 gram ispanak 1 pound yani kilo fiyati neredeyse 20 TL, onlar pazara bizden yakin. Uzakdoguda kavun tanesi en ucuz 70 dollar, bizde nekadar. Bizim cilek kaca gidiyor, organize ve devlet destekli \Hollanda ve Ispanya cilegi orada kaca satiliyor?

Bakiniz ben sorun neredeyi ariyorum topraksiz tarima karsi degilim. Pazarlama sorunluysa ne yapmali, devlet ne yapmali, ama en onemlisi tekstilci, insaatci, yap satci kredi veriliyor diye seraciliga soyunsun sonar seralar satisa ciksin, bu iyi degil ki.

Kucuk ciftcinin 500 metrekare sera ile birsey yapabilmesi mumkun mu? Bir ay kadar once forumda vardi 20 kilo domates 1 TL satilmis, care ne, care nerede ?

ankafar 12-11-2013 20:33

1 Eklenti(ler)
Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi vetman996 (Mesaj 1216904)
Topraklı tarım yapan bir dostuma topraksız tarımın üstünlüklerini anlatıyordum. Bir ara “aslında sizin yaptığınız da bir nevi topraksız tarım ama sizinki kontrolsüz topraksız tarım” dedim. Anlamayınca izah ettim. “ Türkiye topraklarının 5 de 1’inde organik madde miktarı %1’in altında. Aşırı kimyasaldan topraklardaki canlı materyal kalmamış verimsizleşmiş, çoraklaşmış (topraksız tarımda kullanılan yetiştirme ortamı gibi yani). Gübre kullanırsanız verim alıyorsunuz, kullanmazsanız verim alamıyorsunuz. Biz ise bunu besin eriği kullanarak daha kontrollü yapıyoruz, bizim yaptığımız kontrollü topraksız tarım, sizinki ise kontrolsüz topraksız tarım” dedim. Bana hak verdi.

Siz Tavuk gübresini hiçbir işlemden geçirmeden kümesten çıktığı gibi kullanırsanız hem toprağa hem çevreye en az kimyasal gübreler kadar zarar verirsiniz. Sığır gübresi de aynı şekilde.

Sayın Ankafarın bahsettiği gibi sığır gübresinde antibiyotik kalıntısı bulunabilir. Ama bu gübreyi işlemden geçirdiğinizde hiçbir kalıntı kalmaz. Bununla ilgili araştırmalar:
An Error Occurred Setting Your User Cookie
Removal of nutrients and veterinary antibiotics from swine wastewater by a constructed macrophyte floating bed system

Büyükbaş gübresinde antibiyotik kalıntısı olabileceğini düşündüğümüz için biz bunun önlemini aldık. Paylaşımlarımızı takip eden dostlarımız bunu bilmektedirler.

Sayın Ankafarın bahsettiği gibi Solucan gübresinde E.Coli olabilir mi? Eğer ruhsatsız, merdivenaltı üretimle üretilmiş ise olabilir. Ama ruhsatlı bir şekilde üretimi yapılmış ise bu mümkün değil. Çünkü Tarım Bakanlığı (Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı) bu ihtimali göz önünde bulundurarak her türlü tedbiri almıştır ve “ Yönetmeliğe uygun” üretim yapıldığında solucan gübresin de E.Coli bulunması mümkün değildir.
http://http//www.tarim.gov.tr/Docume...e_talimati.pdf

Yönetmelik ve talimatlar göre solucan gübresini veya hayvan menşeli her tür gübreyi piyasaya arzdan önce ısıl işlemden geçirmeniz gerekir. Böyle bir gübrenin içinde E.Coli bulunmaz

Sayın Ankafarın şunu bilmesini isterim ki kimyasal kullanılmadan veya minimum kimyasal kullanarak da topraksız tarım yapılabilir. Doğal kaynaklı mineral maddeler kullandığınızda veriminizde düşme de olmaz. Zaten yurt dışında bunların denemeleri yapılıyor ve mineral maddelerin köklerden daha iyi alınabilmesi için topraksız tarımda mikoriza mantarları kullanılmaya başlamış bile.

Topraksız tarımda kullandığımız besin eriği içindeki mineraller doğal kaynaklı olduğunda daha sağlıklı olduğu, kimyasal kaynaklı sentetik olarak elde edildiğinde insan vücuduna zararlı olduğuyla ilgili güzel bir makale okumuştum ama şimdi bulamadım. Bulduğumda da aşağıda verdiğim linklerden paylaşacağım. Bu makalede özetle sentetik olarak elde edilen minerallerin bitkilere bir zararı olmazken insan vücuduna girdiğinde zararından bahsediyordu. Hatta örnek veriyordu doğal olarak elde edilen balın şifa kaynağı olduğu halde mısırdan sentetik olarak elde edilen glikozla yapılan sahte balın insan vücuduna zararını da örnek göstererek anlatıyordu.

Tüm bu paylaştıklarımı yan yana getirdiğinizde ve topraklı tarımda kullanılan kimyasal gübreler, fungusit, herbisit vs. vs. düşündüğünüzde kimyasalları en az kullanarak topraksız tarım yapılması gerektiği sonucu ortaya çıkıyor.

Biz mum yakmaya devam edeceğiz. Dostlarımızın ödü kopmasın diye fazla detaya girmeyeceğiz. Leventali Beyin görsel şölenini gölgelememek için de paylaşımlarımızı bu linklerden:
http://www.agaclar.net/forum/topraksiz-tarim/29441.htm
http://www.agaclar.net/forum/topraksiz-tarim/31832.htm
http://www.agaclar.net/forum/temel-k...lama/32156.htm sürdüreceğiz.

Hemen bir konuyu da eklemem gerekiyor: Kimyasal topraksız tarıma karşıyım ama topraklı organik tarıma da karşıyım. Nedenine gelince; Türkiye’de yapıldığı şekilde yapılan organik tarımda % 30 civarında bir verim düşüklüğü yaşanıyor. Bu da Türk tarımını en az elli yıl geriye götürür.

Fazla uzattım bitirmeliyim yazımı.

Her şey gönlünüzce olsun dostlar.

Selamlar… Saygılar…

Madem bu konu taşındı bir kaç ekleme yapalım. Öncelikle insanları yanlış yollara sokmamak adına kimyasal topraksız tarım diye bir olay yoktur. Topraksız tarım vardır ve burada mantık; içerisine belirli oranlarda mineral takviye ederek toprak yapısını taklit etmek, bitkinin istediği dönemde istediği kadar besini almasını sağlamak ve kullanılan substratlar ile bitki köklerinin daha iyi hava almasının sağlanması ile birlikte üretim miktarında artış yakalamaktır.

Topraksız tarımda kullandığımız besin eriği içindeki mineraller doğal kaynaklı olduğunda daha sağlıklı olduğu, kimyasal kaynaklı sentetik olarak elde edildiğinde insan vücuduna zararlı olduğuyla ilgili güzel bir makale okumuştum ama şimdi bulamadım.

O makalenin yazarı Nature dergisine vs çıkabilir bunları ispatlar ise nobele bile gidebilir. Cidden bu sentetik dediğiniz gübreler sonuçta suda çözünüyorlar ve içerik olarak element yahut kök halinde kalırlar. Örneğin kalsiyum nitratı suda çözerseniz Ca+2 ve 2 adet NO3 çıkar bu kadar basit. Nitrat ise aşağıdaki grafikte yer alan bitki reaksiyonuna girer. Şimdi bu nitratı ister topraktan ister sudan ister havadan verin işte bu çembere girer.
Eklenti 453638

Hatta örnek veriyordu doğal olarak elde edilen balın şifa kaynağı olduğu halde mısırdan sentetik olarak elde edilen glikozla yapılan sahte balın insan vücuduna zararını da örnek göstererek anlatıyordu.
Doğal bal ve sahte bal bizim konumuzla alakası yok zira element ve kompleks bir maddeyi karşılaştırmak petrol ve araba lastiği karşılaştırmak gibi bir şey...


Sayın Ankafarın bahsettiği gibi sığır gübresinde antibiyotik kalıntısı bulunabilir. Ama bu gübreyi işlemden geçirdiğinizde hiçbir kalıntı kalmaz.
Burada işlemden geçirilmeyen dışkı kaynaklı gübre olduğu ve ülkemizde yasal olarak satılabildiğini belirtmek gerekir. Malum konumuz sizin ürettiğiniz gübre değil organik gübreler ise

Biz mum yakmaya devam edeceğiz. Dostlarımızın ödü kopmasın diye fazla detaya girmeyeceğiz.
Benimde mum söndürmek gibi bir iddam yok tam tersine elimden geldiğince herkese yardımcı olmaya çalışırım. Burada da fikirlerimizi tartışıyoruz bunda bir sorun yok.


Sayın Ankafarın şunu bilmesini isterim ki kimyasal kullanılmadan veya minimum kimyasal kullanarak da topraksız tarım yapılabilir. Doğal kaynaklı mineral maddeler kullandığınızda veriminizde düşme de olmaz.

Ben buna inanmıyorum zaten olsaydı organik tarımın verimi en az normal tarım kadar olurdu bunun yanında zaten dediğiniz şey yapılıyor adı aquaponik ancak hiç düşündünüz mü neden ticari aquaponik sistemlerde marul harici ürün pek yetiştirmezler? Yahut madem verim kaybı yok neden dünya genelinde bir kişi bile ticari sistemini bu konuda yapmaz? Topraksız tarım yeni bir olay falan değil sonuçta Türkiyede bile kurulan domates seralarının bir çoğu topraksız.


Zaten yurt dışında bunların denemeleri yapılıyor ve mineral maddelerin köklerden daha iyi alınabilmesi için topraksız tarımda mikoriza mantarları kullanılmaya başlamış bile.

Mikorizyal mantarlar bambaşka bir konu organiklik sağlamaz. Minerallerin köklerden alınabilmesi için toprakta etkilidir ayrıca birleşme olabilmesi için fosfat azlığı gerekir. Bu konuyu benim yazdıklarıma karşı argüman olarak söylemiş olmanız enteresan zira biz aynı zamanda mikorizyal mantar üretimi yapıyoruz. Ancak topraksız tarım ve mikorizya tamamen farklı konular. (Bu arada şu an yürüttüğümüz bir Tübitak projesi kapsamında bunun topraksız tarıma etkisini karşılaştırmalı olarak yapıyoruz)

Yönetmelik ve talimatlar göre solucan gübresini veya hayvan menşeli her tür gübreyi piyasaya arzdan önce ısıl işlemden geçirmeniz gerekir. Böyle bir gübrenin içinde E.Coli bulunmaz

1) ısıl işlem 70 derece de yapılıyor (tam ölüm için 121 derece 1,25 bar basınç gereklidir) Zaten bu yüzden yönetmelikte bertaraf etmek değil azaltılması kelimesi geçiyor.
2)E.coli için gram materyalde 0 ila 1000 arası koloni geçer alıyor yani gübre için 1000 koloni oluştursa bile (E.coli olsa bile) gübreyi Türkiye de satabilirsiniz
Eklenti 453649

Besin eriği hazırlarken kullanılan ve Kudret Hocanın bize vermiş olduğu besin eriği formülünde de bulunan diamonyum fosfat gübresi ve içeriğinde bulunan ağır metallerle ilgili bir araştırma. Özetle özellikle fosfor kayalarının içinde kadmiyum, kurşun, nikel, arsenik olduğunu söylüyor. Makaleye buradan ulaşabilirsiniz.
http://www.ekoloji.com.tr/resimler/55-1.pdf

Zannedersem bu makaleyi yalnızca koymuş olmak için koydunuz okursanız bu makaleyi sizin tezinizi çürüttüğünü göreceksiniz zaten. Açık açık fosfat kayasından kullanırsak belirtilen metaller 358,335,386ve531mgkg-1 sizin karşı çıktığınız kimyasal sentez ile yapılırsa 14,11,201ve81mg çıkıyor? O zaman doğal kayadansa kimyasal sentez daha temiz olmaz mı? Birde bu maddeleri yiyen canlıların gübrelerinde sizce ağır metal hiç kalmayacak mı?

Neyse cidden konuyu kendi açımdan burada kapatmak istiyorum. Ancak şunu belirtmek isterim ki keşke önce kontrollü deney ile ortaya verim farkı olmadığını vs koyup (belki en az 1er dönüm içerisinde) ondan sonra bu konuşmaları yapsaydık.

İsmail Karagülle 12-11-2013 20:48

Bir problemin çıkacağını önceden gördüğüm bir yazıydı . Isı 46 mı 47 mi ne gösteriyordu . Gözlerime inanamadım . Ve gerçek mi diye sormuştum, arkadaş çok önemsememiş olacak ki , aradan zaman geçti .Ve arkadaş şimdi soruyor Yaprak ucu yanıklığı oldu ne yapmam gerekir diyor.

Ben o yazımda ısıyı yüksek görünce bitkiler haşlanacak demiştim . Haşlanma ötesinde yanmaya başlamış.

Bir yorumcu arkadaşımız teşhisi yapmış ve 25 derece üstü sıcaklık ve kalsiyum fazlalığı bunu yapar demiş.

Şimdi , yazılımcı arkadaşımız , bitki için gerekli normal şartları sağlayamadığı bir serada çalışarak nasıl tespitler yapacak ve bunları yazılıma geçirecek ?

Sera öncelikle bitkinin istediği iklim şartlarını yerine getirmek için kullanılır. Sera kurmanın amacı budur. Daha bu aşamayı geçmeden bir takım şeyleri sabit haline getirip yazışım yapılacak ?
Topraksız veya başka bir konuda yeterli bilgiye sahip olmadan , çok şey biliyorum zannederek , Veya bildikleri yanıldıklarına yetmezken , nasıl olur da ben yapamam , ben yapamıyorsam bu çok zor bir iştir . Çok teknoloji gerektirir. Çok sermaye gerektirir gibi hükümler verilebilir.

Bir sitede yazılanlara güvenerek , veya bir kaç internet bilgisi ile topraksız yatırımına girersek , batınca da bu topraksız tarım zor iş arkadaş demek , Neden battığımızı bilmemek ve kabahati başkalarına atmak başka bir işte yine batacağımızın göstergesidir.

ido2323 12-11-2013 20:55

Öncelikle ilgili arkadaşa teşekkür diyoruz, fakat alayı açıklamakta yarar var;
Öncelikle bitkiler besin eriğinden Kno3, Mgso4 gibi bileşikler direkt olarak alamazlar bu mucizedir böyle bişey mümkün değildir; eğer almış olsalardı muhteşem bi metobolizma bozukluğu yaşıyor olurduk. Besin eriğini biz amatörler hazırlarken gerekli oranda uygun ph ve iletkenlikte hazırlıyoruz ve besin eriği homojen bir hal alıp(hepsi çözünüp) bitki ile buluşuyor.

Bu durumda suda anyonlar(Ca,Mg,Na,K) ve katyonlar(PO4,SO4,NO3,NH4) bulunur.

yani bitkinin kökleri sadece iyonları alabilecek durumdadır, patlayıcı olarak tarif edilen KNO3,NH4NÔ3 gibi bileşikleri alamazlar.
Ancak kökleri yenilebilen bitkiler ve ya ürüne besin eriği sıçramış ise durum farklıdır bu durum da sıvı haldeki besin eriği buharlaşıp ürünün üst kısmında ya da kökü yenen bitkilerde direkt bileşikler bulunur, iyonlar bulunmaz ve kanser yapar buna dikkat etmek gerekir.

Bu yüzden besin eriğinin bitki ile nasıl bir ilişki içinde olduğuna ve ürünü iyice yıkamaya(su tutunca kolay kolay gitmez) özen göstermelisiniz.(çilekler besin eriği havalandırılırken çileğe gübre bulaşmasına neden oluyor ve insanlarda bunu yiyorsa ortada büyük bi ihmalkarlık vardır.)

Organik gübre hakkında ve ya nasıl organik gübre yaparım şeklinde merak eden arkadaşlar varsa benle irtibat kurabilirler konu başlığı açıp aşama aşama açıklarım. Teşekkür ediyorum hayırlı akşamlar

İsmail Karagülle 12-11-2013 21:14

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi ido2323 (Mesaj 1217784)
Öncelikle ilgili arkadaşa teşekkür diyoruz, fakat alayı açıklamakta yarar var;
Öncelikle bitkiler besin eriğinden Kno3, Mgso4 gibi bileşikler direkt olarak alamazlar bu mucizedir böyle bişey mümkün değildir; eğer almış olsalardı muhteşem bi metobolizma bozukluğu yaşıyor olurduk. Besin eriğini biz amatörler hazırlarken gerekli oranda uygun ph ve iletkenlikte hazırlıyoruz ve besin eriği homojen bir hal alıp(hepsi çözünüp) bitki ile buluşuyor.

Bu durumda suda anyonlar(Ca,Mg,Na,K) ve katyonlar(PO4,SO4,NO3,NH4) bulunur.

yani bitkinin kökleri sadece iyonları alabilecek durumdadır, patlayıcı olarak tarif edilen KNO3,NH4NÔ3 gibi bileşikleri alamazlar.
Ancak kökleri yenilebilen bitkiler ve ya ürüne besin eriği sıçramış ise durum farklıdır bu durum da sıvı haldeki besin eriği buharlaşıp ürünün üst kısmında ya da kökü yenen bitkilerde direkt bileşikler bulunur, iyonlar bulunmaz ve kanser yapar buna dikkat etmek gerekir.

Bu yüzden besin eriğinin bitki ile nasıl bir ilişki içinde olduğuna ve ürünü iyice yıkamaya(su tutunca kolay kolay gitmez) özen göstermelisiniz.(çilekler besin eriği havalandırılırken çileğe gübre bulaşmasına neden oluyor ve insanlarda bunu yiyorsa ortada büyük bi ihmalkarlık vardır.)

Organik gübre hakkında ve ya nasıl organik gübre yaparım şeklinde merak eden arkadaşlar varsa benle irtibat kurabilirler konu başlığı açıp aşama aşama açıklarım. Teşekkür ediyorum hayırlı akşamlar

Kansere neden olduğu söylenen , maddeler , topraksız tarımda bulunuyor da toprakta bulunmuyur mu?

Açıklık getirirseniz memnun oluruz.

Organik gübre yapıldı diyelim . Bitki bu gübreleri olduğu gibi mi bünyesine alacak , onlar toprakta ayrıştıktan sonra alınmayacak mı ?

Yani her durumda bitkinin alabileceği forma dönüşmesi gerekmiyor mu?

Açılık getirirseniz memnun oluruz.

kiziltan 12-11-2013 22:05

Sayin Karagulle ile ayni dusunuyorum. Topraksiz tarim girdilerinde kansorejen tehlikesi var olabilir, ama ayni tehlike geleneksel tarimda da var. Mevsimi disinda urun yetistirilmesinin tehlikeli oldugunu bilim insanlari soyluyorlar, bu konu tum seralari sorguluyor.

Sadece kullanilan besin maddeleri degil, hibrit tohum, ilaclar, gun isigi yetmediginde suni isiklandirma, gibi bir suru etkileyen faktor var zaten.

Hangi turde tarim yapsak asilama bile urunu etkiliyor. Kabak uzerine domates asilamak, kabak uzerine karpuz asilamak urun miktarini artirdi ama garip meyve ve sebzeler cikti. Kim cocuklugumuzun domatesini, karpuzunu, salataligini, cilegini bulabiliyor, sikayetci degil. Bu zorlama urunlerin tehlikesi yillar sonar ortaya cikiyor ve hata yapmisiz deniyor.
Bizlerin bu kansorejenlik iddiasina cevap bulmamiz zor. Elestiri gibi algilamasin ama bu konuda hassa olan sn vetman, tavuk ciftliginde yetistirdigi tavuklar hakkinda yazilan ve soylenenleri duyunca vazgecebiliyor mu? Yoksa kabuledilen bu diyerek devam mi diyor. Ayni karari topraksiz tarimda da verebilir saniyorum.

Bence topraksiz tarim kucuk ciftci icin uygulanabilir ve ekonomik degil. taze sogan yapip iscilik masrafi agir gelince birakan arkadaslar var. Hemen birakmali mi? Yabancilar taze sogani temizleyip kumeleyip baglayan makinayi yapmis saatte 5 ton ambalajlayabiliyor. Simdi bu makinayi edinmenin maliyeti olunca uretimin de okadar buyuk olmasi gerekiyor, ve geliyoruz ekonomik yatirim buyuklugu hesabina ve amatorlukten dolayi vazgeciliyor. Bu forumda makinaci, elektronikci, otomasyoncular var, birlesip ufak bir sistem kurulsa ve ucuz olsa bir konuyu halletmis oluruz. Sonuc alamasak ya da yeteri kadar ucuz olmasa da yine kaybetmeyiz, denedik olmadi deriz.

Topraksiz tarim iyiymis deyip, en sicak yerde ( Mersin ) ustelik damda yaparsan sonuc alamazsin arkadas. Ekonomik olmaz, sen o cografyada marulun dibini bahcene gom, birak hic ugrasma yinede bir miktar yetisir. Sanirim sn Levent Ali bunu biliyor sadece isin otomasyon yazilimini denemek istiyor, ticari yonunde degil isin.

Birileri Yalan Dunya ve Todor u bu basliga cagirsa iyi olacak kendi basliklarina ugramiyorlar nasil ulasirim bilmiyorum. Bu arkadaslar eskiden bu konulari epeyce yazdilar.

fozada 13-11-2013 09:56

Başlığın buraya taşınması iyi olmuş. En azından Sn. Leventali'nin çalışmalarını sergilediği başlığı katletmemiş olacağız.

Ben burada görüşlerimi yazarken şunu da belirtmeyi isterim; ben topraksız tarım uzmanı mıyım? Hayır. Ben çiftçi miyim? Hayır. Ancak matbaanın Osmanlı'ya neden 200 yıl gecikmeli geldiği konusunda fikir sahibi biriyim.

Sağlık açısından endişeniz olabilir, olmayabilir. Ancak bunu "bir arkadaşımın dayısı demiş ki", "bizim amcaoğlu geçen sene televizyonda duymuş", "komşunun eniştesine tanıdığı bir kimyager söylemiş" gibi kaynağı, desteği ve değeri olmayan söylemler yerine elle tutulur örneklerle ifade etmek, endişenin ciddiye alınabilirliğini direkt olarak etkileyecektir sanırım.

smnvrl 13-11-2013 11:23

Bir düşünceyi savunacağız diye karşı tarafı bitirmeye çalışıyoruz bu kadarına gerek var mı ? halen aylar önce yapılan tartışmaların tekrarını görüyorum. Bunun sonucu nasıl olacak kim haklı çıkacak? Ortada deneyler konuşulmadan yapılmadan edilmeden lobisi güçlü olan mı haklı çıkacak ? İşe başlamadan olumsuzluklarını bizzat görmeden bu kadar tartışmamıza gerek var mı ?

Burada görüş bildiren kişiler hep belli tecrübeye sahip değerli insanlar, Sizden bir okuyucu olarak (Daha önce tartışmacı idim) ricam,

Savunduğumuz düşünceleri, fikirleri , teknikleri deneysel olarak paylaşalım. En iyi yere getirmeye çalışalım. Topraksız da topraklıda gübresi de her alan bize lazım.

Saygılarımla.

fozada 13-11-2013 11:44

Sözkonusu olan marul üretimi ise, topraksız tarım yöntemi uygulandığında yapraklarda bir nitrat birikimi olabileceği biliniyor. Ancak her derdin bir devası var sözünden hareketle, bu konuda birkaç şey daha söylemek isterim.

Marul yetişirken, bünyesine aldığı nitratı fotosentez yoluyla nitrojene çeviriyor. Ancak ışık ortamının yetersiz oluşu fotosentez olayını aksatırsa, yani bitki fotosentezi gereği kadar döngüleyemezse, bitkinin aldığı nitrat da nitojene çevrilememiş ve nitrat olarak bünyesinde kalmış oluyor.

Aslında duruma bu açıdan bakıldığında, toprakta yapılan marul üretiminde de eğer yeterli gün ışığı yoksa ve kimyasal gübre kullanılıyorsa bu sorunun ortaya çıkacağı düşünülebilir. Topraksız tarım yapanlara bu yüzden nitrat testi yapmaları öneriliyor. Nitrat oranının sınır değerlerin üzerinde olması durumunda, fotosentezi teşvik etmek amacıyla UV lambaları kullanılması tavsiye ediliyor.

Bunun haricinde yine yüksek nitrat durumunda tanktaki besin eriyiğinin tamamen boşaltılıp, klor içermeyen bir suyla, nitrat değerleri kabul edilebilir düzeye inene kadar beslenmesi gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca bu tür durumlarda nitrat oranı düşük bir besin eriyiği ile beslenip, normal değerlere çekilmesi de tavsiye edilenler arasında.

Bu gösteriyor ki, marul hasat edilmeden önce nitrat testine tabi tutulmalı, nitrat oranı yüksekse, bahsedilen yöntemlerle nitrat değerinin kontrol altına alınması ve hasadın sonra yapılması gerekli.

Nitrat test kitleri yurtdışında, 30-35 dolar gibi bir fiyatla satılıyor. Türkiye'de var mı bilemiyorum. Elbette test kiti "bitki test kiti" olmalı. Zira su, toprak ve bitkinin kendisi için ayrı ayrı kitler mevcut.

kiziltan 13-11-2013 11:49

Sayin smnvrl

Merhaba, size katiliyorum, bitki yetistirme uzmanlari, kimyagerler, genetikciler bosa okumus sanki, ben de dahil gaza gelip kendimizi onlarin konularina sokuyoruz.

Otomasyon sistemi arastirmalarina, iklimlendirme sistemi yapimina, ufak bazi mekanik sistemlerin yapimina hem tartisarak hem deneyerek varim. Sanirim sadece izleyici olarak kalacagim, sonunda lobisi olan, malzeme satip kazanan falan isi sertlestirecek, mesajlar silinecek falan.. ben izleyeyim yeter.Sagolun

Todor 13-11-2013 19:47

En basitinden şöyle düşünüyorum ben;
Hangi şekilde yetişmiş bir ürünü yurt dışına satmanız daha kolay, hangi ürün için GLOBALGAP sertifikası almanız daha kolay?

Hep anlatmaya çalışıyorum ama çok açık olamıyorum sanırım. Topraksız tarımda başarılı olabilmek için birden çok faktör var. Anca bu faktörler bir araya gelirse başarılı kabul edilebilinir. 100 milyar masraf yapıp senede 10 ton domates çıkartırsanız olmaz, ürününüzde toprakta yetişine göre fazla pestisit, nitrat varsa olmaz. Neden bitkilerin vegatatif gelişiminde 150 ppm azot aşılmamalı deniyor, neden potasyum klorür değilde potasyum sülfat kullanıyoruz? Neden mangan sülfat yerine potasyum per manganant değil? Bilim insanları bir çok soruya kafa yormuş ve cavaplamış. Amerika'yı tekrar tekrar keşfetmek manasız.

En az iki kat ürün alacaksınız,
Ürününüz çok daha sağlıklı olacak,
Ürün kaliteniz daha yüksek olacak,
İşçiliğiniz daha az olacak,
Dünya kaynaklarını çok daha tasarruflu kullanacaksınız.

Bunlardan birini bile yerine getiremiyorsanız başarılı bir yetiştirici değilsiniz. Ben yaptım oldu mantığı olmuyor, toprakta 40 günde yetişen marulu 50 günde yetiştirince olmuyor. Yetiştiriğiniz taze soğan acı ve kükürt kokulu ise olmuyor, üzerinde satışa geldiği halde hala ilaç kalıntısı varsa, bir patlıcan için 10 ton su 5 kw elektrik tüketiyorsanız başarılı olmuş olmuyorsunuz.

Hidrofonik, sağlıklı bir üretim şeklidir hem sizin için, hem dünyanın geri kalanı için.

ido2323 13-11-2013 20:17

Evet soruları cevaplayalım;

Bildiğiniz gibi endüstrinin gelişmesi ile birlikte insan oğlu son 1 asırda toprağı ve havayı inanılmaz düzeyde etkilemiştir, 1 asır önce 18 ppb olan karbondioksit gazı günümüzde 600 ppb düzeyine kadar fırlamıştır. % 4 e fırladığında dünya üzerindeki canlıların çoğu asidoz sebebi ile ölmüş olacaktır. Aynı durum toprak içinde geçerlidir baca gazları ekzos gazları atmosferde su buharınında etkisi ile yeryüzüne (toprağa) asit yağmuru şeklinde ulaşmkatadır. Ve toprağa karbonik asit sülfirik ya da nitrik asit formunda olacak şekilde düşmektedir ve toprağın yüzyıllardır koruduğu doğal ekosistem ve denge mahvolmaktadır. 1 asır önceyi kıyasladığımızda günümüzde organik tarım yaptığını sanan kuruluş ya da kişiler hacivat ve karagöz oyununun bir çeşidini sergiliyorlar aslında ortada organik ya da doğal olan birşeyler yok çünkü ne atmosferimiz ne de toprağımız artık doğal değil her neyse burda bu sitede yazmaya başlasam sayısal değer versem eminim insanların vicdanı parçalanır her neyse gelelim biz bu durumdan nasıl en az etkileneceğiz;

ah o kahrolası av tüfeklerinin saçmaları evet o havaya sıktığınız avlandığınıuz av tüfekleri allah topunun belasını versin havaya ateş edildiğinde kurşun saçmalar toprağa karışmakta ve asit yağmurlarınında etkisi ile toprakta kurşun çözünmektedir. Bildiğiniz gibi kurşun inanılmaz derecede kanser yapan bir ağır metaldir, bizde o kurşun içeren tarlada yetişen buğdaydan yapılan ekmeği yemekteyiz, ister inanın ister inanmayın analiz yaptığım bazı unlarda muhteşem kurşun çıkmaktadır, aynı durum toprakta bulunan antimon kadmiyum aluminyum v.b. metallerin fazla asidik ortamda çözünmesi ile daha da çok kanser yapıcı bir hal almaktadır.(İsterseniz yağmurlu bir günde yağmur suyunun phını ölçüp kendi gözlerinizle görebilirsiniz 4 e kadar düştü diyenlere rastlayacaksınız.) Bu bağlamda bu bilgileri bilmenizde fayda var çünkü bilen çok az kişi var gelelim yediğimiz gıdalara evet yediğimiz gıdalar alayı koruyuvu maddesi içerir ve en çokta bitkiler etkilenir.
Mesela sodyum benzoat potasyum sorbat askorbik asit sitrik asit ve ya gulutamatlar
En acayibi ise salam sucuk ve sosiste bulunan sodyum nitritttir. Lütfen küçük çocuğu olan üyelerimiz varsa yedirmesin mide ve bağırsak kanseri yaptığı ispatlanmıştır. Konumuzla ne alakası var şöyle bi alakası var sodyum nitrit içeren gıda maddeleri bitki ile buluştuğunda bitkinin kök kısmındaki oksijeni absorblar yani bitkinin kökleri oksijensiz kalır ve organik madde reaksiyonu sekteye uğrayıp kansorejen fonel ve amin içerikli komponentler haline geçer ve kanser yapar. topraksız tarımda böyle bi fantazi siz suya nitrit içeren maddeler katmadığınız sürece olmaz.

Organik gübreyi merak eden arkadaşlara şunu söyleyeyim isterseniz dünyaları birleştirin günümüz dünyasında organik tarım aşkı mümkün değil eğer organik gübrem var ve ben bunu bitkilerimde kullanacağım derseniz bitki organik gübreyi şöyle alır.
mesela organik magnezyum kaynağı olarak verdiğim linkteki tuzun magnezyum demir ya da sodyum tuzu organik ortamda iyonlarına ayrışır bitki magnezyumu kullanırken edtayı ise organik karbon olarak köklerinden alır yani karbondioksit gazı gibi karbon kaynağı olmuş olur ( ama organik karbon)
Ethylenediaminetetraacetic acid - Wikipedia, the free encyclopedia

Not:Bir çok bitki yaprakları sararıp dökülürken yapraklarında inanılmaz düzeyde organik maddeler bulundurur(Mg,K,Na,PO4,NO3,NH4,Ca,....), yani mi sararıp dökülen yaprakları toplasak güzelce sirke ile yıkasak öğütüp güneşte kurutsak bu organik gübre olur mu ? Öyle güzel olur ki... kalın sağlıcakla yazacak sabır kalmadı.

kiziltan 13-11-2013 20:43

Merhaba Sayin Todor

Sizden tekrar okuyabilmek guzel, topraksiz tarim icin yatirim yaparken gubre formulunu, sulama frekansini, durgunsu mu akan su mu falan dusunmemize hatta yepyeni bir otomasyon icadina ihtiyacimiz yok, bence. Piyasada olanlari daha ucuza yapabilen seracilara ucuza satarsa yeter, once ucuza taklit sonar tecrube kazanip yeni system.Montaj otomobil yapmadan kafadan otomobil uretilmiyor ki. Bunlar zaten belli sizin de dediginiz gibi Amerika zaten kesfedilmis tekrar aramak gereksiz.

Ulkenin hangi cografyasinda yapalim ki zaten veremli olan topragi betonla kaplamayalim, verimsiz, ucuz kaliteli uygun suyu olan yeri bulalim, ihracat icin havaalani liman gibi yerlere yakin olalim, devlet yeterli teknisyen egitimi icin yardimci olsun, sonra karar verelim yatirima.

Isciligi aza indirebilecek teknik cozumler uretmek icin ugrasalim, hangi urunde sansimiz var bakalim, herkes domates yapti ben de yapayim iyi sonuc vermiyor. Hollandali, Ispanyol donumde 70 ton yapiyorsa ben de 70 ton yaparsam sansli olmak icin , nakliye dezavantajini kompanse edebilmek icin yapabilecegim ne olablir? Benim isciligim gercekten ucuz mu? Avrupa`da calisan Turk ile Yalova`da calisan Turk isini ayni titizlik ve ciddiyetle yapiyorsa benim isciligim ucuz olur, yoksa bu avantajim yok benim. Boru firmasi cikip yeni teknoloji getirdim 80 ton/donum urun alacaksin diyor ama serayi bana iki kati fiyata veriyorsa beni bastan olduruyor, aslinda ban o yatirima girdigimde intihar ediyorum.

Yeni urunler bulmam gerek, isciligi ucuza getirmem lazim. Son zamanlarda Turkiye`de luks lokantalar disinda gormedigimiz icin haberdar olmadigimiz mini sebze surgunleri var, kimse denedi mi? Hidroponik, kucuk alanda fazla katmadeger veriyor, kisin aydinlatma masrafina katlanirsan isitma kolayligi sagliyor, kapali salonlarda yapabiliyorsun, yani tavuk da oldugu gibi aydinlatma yapiyorsun, gunes isigi olmasa da oluyor.. Urun cok hafif oldugundan ucakla tasiyabiliyorsun, ithalatci istedigi kaliteyi taahhut edersen her gun sevkiyat sarti koyuyor, yani satici olarak devamli musterim olsun diye ugrasacagina, tersine o gelip hergun vereceksen alirim diyor.

Bizler forumda oturup baska seyler konusuyoruz. Bu mikro sebzelerde ekmek var, hidroponik ama sadece su kullaniliyor, GUBRE YOK . Satildigi ambalaji icinde uretiliyor isciligi gaha az. Avrupa`da bildigim kadariyla 2 cok buyuk uretici var, baskasi girmesin diye uretebilenle anlasma yapip tum malini aliyor, ithalediyor.

Buyuk masrafi tohum, geri kalanlar cok ucuza maloluyor, ithal girdi yok, iscilik sade iscinin yapabilecegi seylerden ibaret.

Bunlar icin tohum pesindeyim, birkisim urunler Turkiye`de yok, olanlar da alt tur olarak tutmuyor, bu nedenle disaridan getirmeye ugrasiyorum. Bir kere akinca sonraki tohum sorunsuz, ekip tohum alabiliyorsun, hibrit veya GDO sorunu olmadigindan kendi tohumunu uretebiliyorsun.

Bu konuda gercekten ugrasmak isteyen varsa ozel mesaj atsin, yeterli ilgi olursa konu basligi actiralim, tum bildiklerimi paylasmaya varim. Ilk deneme uretimi icin yeri olan varsa ilk harcamalarinda ortak olabilirim bile ( ben Turkiye`de degilim ).

Yeni urunler denenmezse, Trakya`da, Izmir`de sera kurup bir sezon zor dayanan marulcular gibi olmak var. Antalya`da durgun su domates serasi herseyi calisir durumda yerinde "kiralik" ,sahibi kabzimal , ekonomik olsa kiraya verir mi?

Isciligi biraz azaltabilecek bir sistemi youtube da gordum, youtube girip "gandpa" diye aratin goreceksiniz, japonca sesli ama ingilizce altyazili. Koca serada bir kisi hem dikip hem topluyor.

Cok uzun oldu, kusura bakmayin, ben kimyadan gubreden, bitki yetistirmenin detaylarindan anlamam o tartismalara girmem, giremem ukalalik olur. Onlari siz yazin ben okurum, ama cok detayli olunca anlamiyorum bile, lazim olunca bir muhendis bulur teknik kismini ona emanet veririm diyorum.

Hidroponigin saglikli olduguna inaniyorum, olmasaydi Avrupa Birligi ve ABD hemen yasaklar kullanilmis seralari bize ucuza satar cikardi !

vetman996 13-11-2013 22:05

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi kiziltan (Mesaj 1217808)
Sayin Karagulle ile ayni dusunuyorum. Topraksiz tarim girdilerinde kansorejen tehlikesi var olabilir, ama ayni tehlike geleneksel tarimda da var. Mevsimi disinda urun yetistirilmesinin tehlikeli oldugunu bilim insanlari soyluyorlar, bu konu tum seralari sorguluyor.

Sadece kullanilan besin maddeleri degil, hibrit tohum, ilaclar, gun isigi yetmediginde suni isiklandirma, gibi bir suru etkileyen faktor var zaten.

Hangi turde tarim yapsak asilama bile urunu etkiliyor. Kabak uzerine domates asilamak, kabak uzerine karpuz asilamak urun miktarini artirdi ama garip meyve ve sebzeler cikti. Kim cocuklugumuzun domatesini, karpuzunu, salataligini, cilegini bulabiliyor, sikayetci degil. Bu zorlama urunlerin tehlikesi yillar sonar ortaya cikiyor ve hata yapmisiz deniyor.
Bizlerin bu kansorejenlik iddiasina cevap bulmamiz zor. Elestiri gibi algilamasin ama bu konuda hassa olan sn vetman, tavuk ciftliginde yetistirdigi tavuklar hakkinda yazilan ve soylenenleri duyunca vazgecebiliyor mu? Yoksa kabuledilen bu diyerek devam mi diyor. Ayni karari topraksiz tarimda da verebilir saniyorum.

Bence topraksiz tarim kucuk ciftci icin uygulanabilir ve ekonomik degil. taze sogan yapip iscilik masrafi agir gelince birakan arkadaslar var. Hemen birakmali mi? Yabancilar taze sogani temizleyip kumeleyip baglayan makinayi yapmis saatte 5 ton ambalajlayabiliyor. Simdi bu makinayi edinmenin maliyeti olunca uretimin de okadar buyuk olmasi gerekiyor, ve geliyoruz ekonomik yatirim buyuklugu hesabina ve amatorlukten dolayi vazgeciliyor. Bu forumda makinaci, elektronikci, otomasyoncular var, birlesip ufak bir sistem kurulsa ve ucuz olsa bir konuyu halletmis oluruz. Sonuc alamasak ya da yeteri kadar ucuz olmasa da yine kaybetmeyiz, denedik olmadi deriz.

Topraksiz tarim iyiymis deyip, en sicak yerde ( Mersin ) ustelik damda yaparsan sonuc alamazsin arkadas. Ekonomik olmaz, sen o cografyada marulun dibini bahcene gom, birak hic ugrasma yinede bir miktar yetisir. Sanirim sn Levent Ali bunu biliyor sadece isin otomasyon yazilimini denemek istiyor, ticari yonunde degil isin.

Birileri Yalan Dunya ve Todor u bu basliga cagirsa iyi olacak kendi basliklarina ugramiyorlar nasil ulasirim bilmiyorum. Bu arkadaslar eskiden bu konulari epeyce yazdilar.

Değerli Kiziltan merhaba.

Topraksız tarım mı ? topraklı tarım mı? bu konu çok tartışıldı. Bunların tekrar tekrar tartışılmasını ben doğru bulmuyorum. Her ikisinin de avantaj ve dezavantajları var. Söz konusu sağlık olunca topraksız tarımın daha sağlıklı olduğu da ortada.

Benim dikkat çekmek istediğim konu ise topraksız tarımda kimyasal gübre kullanıldığı için çok da masum olmadığı. Topraksız tarım sanki organik tarım gibi lanse ediliyor.

Tek derdim topraksız tarımı daha az kimyasal kullanarak yapılabilirliğini göstermek.

Foruma ilk yazımı yazarken biraz sert giriş yapmışım ve bu da yanlış yorumlandı. Polemiklere girmeden bildiklerimi yazmaya çalıştım. Bazı cevapları yazmayacağım ki dostlarım üzülmesin. Konuyu ticari çıkar için yazdığımı düşünen dostlar adına üzüldüğümü bildirmeliyim.

Ben topraksız tarıma inanmış biriyim. Bunu doğal gübrelerle yapılabilir hale getirebilirsek her bitkisever kendi evinde dahi bunu kolayca yapabilir düşüncesindeyim.

Topraksız tarım dünyada çok tutulan bir sistem. Büyük yatırımcı kesiminin kullandığı sistem "hydroponic sistem" veya "ortam kültürü sistemi". Biraz daha orta kesimin kullandığı sistem ise "aquaponic garden" sistemi.


Sayın Kiziltan. siz ilk yatırım maliyetinin yüksekliğinden bahsetmiştiniz. Ar-Ge seramızda ilk yatırım giderlerini %60 düşüren bir sistem kurduk ve güzel sonuç aldık. Yanlış değil ilk yatırım giderlerini %60 düşürebiliyoruz.

Ben topraksız tarımı 2-3 dönüm, doğal gübreli ve bahsettiğim ilk yatırım maliyetlerini düşürdüğümüz sistemle yapmayı düşünüyorum. Doğal gübrenin olabilirliğine inanıyorum ama denemelerimiz devam ediyor. Eğer bunu başarabilirsek çocukluğumuzun domatesini, karpuzunu, salatalığını, çileğini bulabiliyor olacağız.

Geçen yıl Salihli'de topraksız tarım yapan büyük bir firmanın serasındaki üretim müdürü mühendis arkadaşla konuştuğumuzda "Bu yıl 1 milyon dolar zarar ettik. Küçük bir hata bize pahalıya patladı" dedi. Bu sera Hollanda'lı bir firmanın kontrolünde kurulmuş ve üretim yapıyordu. Bahsettiğiniz satılık seralar küçük hatası pahalıya patlamış seralar olabilir mi acaba.

Tavuk çiftliğimizdeki tavuklar için cevabımı yeri burası olmadığı için özel yazabilirim. Ama kesinlikle hormon kullanmıyoruz ve yararlı mikroorganizmayı agaclar.net sayesinde öğrendim. Yararlı mikroorganizmalar sayesinde Antibiyotik kullanmaya gerek kalmayabiliyor.

Her şey gönlünüzce olsun.

Selamlar... Saygılar...

kiziltan 13-11-2013 23:07

Merhba Sn Vetman

Umarim teziniz dogrudur ve yeni bir yol bulursunuz ve daha saglikli urunler satabilirsiniz, bunu herkes ister.

Topraksiz tarimin ilk yatiriminda, tabana beton dokulecek, tercihedilen sisteme gore havuz yapacaksin/ kanal veya boru alacaksin/ , bunlarin ayaklari olacak, sera cam/naylon/polikarbon tercih edilecek, otomasyon olacaksa eger EC ve PH icin sensorler, depolar oransal vana-pompa sistemi kuracaksin, isitma sogutma sistemi hizli ve hassa olacak, sisleme ve golgeleme sistemi kuracaksin, karbondioksit sistemi kuracaksin... peki sevgili arkadasim yatirim maliyetini nasil dusureceksin? Her yapacagin tasarruf kaliteni etkileyecek diyorum, nerede tasarruf oluyorsa lutfen soyle de biz girecek olsak hata yapip parayi bosa vermeyelim.

Salihli deki sera buyuk zarar yazdiysa bu benim dediklerimin teyidi oluyor. Topraksiz tarim hata kabuletmiyor, bir hata buyuk zarar demek. Hollanda`li kurmussa diyelim ki sistemler dogru, basinda muhendisler var kucuk ( yoksa buyuk mu diyelim ) hata buyuk zarar.

Sayin Vetman, Salihli zaten rahat ziraat yapilabilen bir yer degil mi? 20 donum yer al ustune 5.000.000 dollar/euro yatir domates uret. Hadi baskasini hesaplayalim, oralarda tarla metrekaresi 10 TL civarinda , aldin 20 donum yer, yatiracagin 5 milyon dollar eder 10 milyon Tl ne yapar 1000 donum tarla. ( 5 milyon x 2 /10 ) Topla etti 1020 donum. Sevgili arkadasim o paraya 1000 donum tarla aliniyor. Hadi biz alalim 500 donum kalaniyla tum tarim makinalarimizi alalim. Artik ne istersen ek bic, hangisi kazanir hangisi kaybeder , hangisi daha riskli ?

Topraksiz tarim Japonya, Malezya, Hollanda gibi arazinin pahali oldugu yerde yogun uretim icin iyi. Avustralya`da yerlesim yerleri arasinda mesafe uzun olunca lokal uretim icin iyi. Allah bize vermis Ege, Akdeniz, Denizli, Aydin, Antalya, Cukurova biz kalkip o cografyada o iklimde o sulak arazide topraksiz tarima sermaye yatiriyoruz, ustelik ithalediyoruz.

Sn Todor soyluyor ya, ya daha kaliteli ve ucuz ureteceksin, ya iki misli ureteceksin yoksa zarar ediyorsun, cunku aldigin kredi yatirdigin para alternatif kazanci olabilir degil mi?

Tavuk konusunu sanirim aciklayamamisim, ben hormondan degil baska seyden bahsediyorum. Yumurta icin hayvanlari isiga bogup geceyi gunduzu sasirtmiyor muyuz, yumurtasi etkilenmiyor mu, kendisi tavugun etkilenmiyor mu? Et tavuguna uretim hizli olsun ucuz olsun diye basinca antibiyotigi, basinca balik ununu et sagliksiz olmuyor mu? Dogal surecte 6-8 ayda gelecegi kiloya 45 gunde gelen tavuk tamamen zararsiz mi?
Bence bunun topraksiz tarimda bir karsiligi var, dogal olarak 50-60 ( mevsime ve iklime gore ) yetisecek marulu zorlayarak 35 gunde yetistirince etkileniyor olabilir diyorum, bilimsel dayanak gosterecek bilgim yok, kim biliyorsa soyler. Siz besicilik de yapiyorsunuz, daha cok ve cabuk et uretebilmek icin hayvana dogal gidasinda olmayan balik unu ve kemik unu verince oluyor deli dana hastasi. Hayvan **** bitki, dogal gelisim surecine mudahale edince sonuc kotu oluyor. Ancak topraksiz tarimda bu tur zorlama pek yok onun icin cok riskli olarak degerlendirmiyorum.

Kisacasi diyorum ki bizim ulkemizde su, iyi iklim ve verimli toprak olan yerlerde topraksiz sera yapmamak lazim, sartlarin uygun olmadigi yerlerde uygun sartlar icin kurmak tamam.
Sogan cucugunu perlite dikip gubre verecegine, topraga dikip sulasan arada nekadar fark cikiyor, tam rakamlari bilmiyorum, sanirim Todor ve M.Ayhan biliyordur soyler.

Topraksiz tarim sagliksiz ve gereksiz demiyorum, tarima uygun yerde bu tip sera yatirimi gereksiz diyorum, Trakya`da tarim arazisine fabrika kurmak gibi oluyor, Mersin`de Antalya`da verimli araziye beton dokup topraksiz sera kurmak. Sartlarin tam uygun olmadigi yerlerde ise kurulmasi ve uygulanmasi cok faydali.

Seralarin neden satildigina gelince, satanlara sormali para kazandiklari ya da soylendigi gibi 5 yilda yatirim geri dondugunden degil ! Yanlis hesap, arastirmadan yatirim, batiyorlar sevgili Vetman, serada domates ekmekle tarlaya bugday ekmek ikiside para kazandirmaz, katma degerli mal calismak bunu da yatirimdan once arastirmak sart. Seraya biz domates ekiyoruz, Hollanda`li gul ekiyor , kim cok kazaniyor, daha iyi ornek var mi?

Veteriner degilim, ziraat muhendisi de degilim, ben makinaciyim. Bilmeden kimsenin ihtisas alanine girip ukalalik ettimse kusura bakmasin. Bendeki Rizeli`nin sade mantigi.

Sizin arastirmalar icin hem para hem zaman harcadiginizi biliyorum, basarlar dilerim. Lutfen devamedin bilin ki birseyler bulanlar deneme cesareti olanlardi ve sizden daha akilli degillerdi.
Saygilarimla
KIZILTAN

idris şenol 15-11-2013 19:25

sevgili arkadaşlar topraklımı topraksızmı tartışması çok önce yapıldı bitti ,bu form topraksız tarım formu topraklı yapmak isteyenlere saygım sonsuz ,aynı zamanda bende topraklı bahçemde hayvan gübresi ile ürünler yetiştiriyorum işin o yünü ayrı
velakin dünya artık topraksız tarıma yelken açmış durumda biz haala topraklımı topraksızmı tartışmasını yapmak biraz gülünç :))birazda abest....<
çorluda can tekstil sahibi sanırım mehmet can abimiz ,can tekstilin sahabi aynı zamanda topraksız 100 dönüm seraya sahip ,tekstilden çıkan sıcak suyu serada kullanıp tarkya ortamında dometes yetiştiryor ,domtesler kiler marketlerde yok satıyor ben devamlı takipteyim kışın sadece birkaç defada olsa bu dometeslerden alıyorum harika tad renk şekil
Hollandalılar sistemi kurmuş ve tahütname imzalaımşlar şirket bilgileri gizli ve ürün satma garantisi vermişler nitekim ruslar en büyük müşterisi
şimdi bu kısa muhabet kıssadan hisse hikayesi ,artık imkansızlaıklar geride kaldı
biz bişeyler yapamaıyoruz diye tüh kaka demek gelecekte yeniliklere yelken açmayı geciktirir ,matabaa 200 yıl bize gelmemesinden ne farkı olur
http://www.cangrouptr.com/ltr/agrocan.php

kiziltan 15-11-2013 19:49

Sn Idris Senol`un yazdiklari cok guzel.

Trakya`da kisin domates yetisirilemeyecegine gore elindeki sicak sudan faydalanip isitmis serayi. Yani ucuza getirmis isitmayi.

Isi profesyoneline vermis, Hollanda`lilara, bir de anlasma yapmis " buy back " yani kurdugun serada yetisen mali alacaksin demis.

Soylediklerim dogru cikti :

1- Topraksiz tarim yatirimini normalde yetistiremeyecegin yerde uygun sartlari saglayarak
yapacaksin.
2- Iklim sartlari geregi bu urunu toprakli tariminda yetistiremeyen musterin olacak. Iste
Rusya.
3- Nakliye kolay olacak, trakya`dan gemiye koymak Istanbul Hali`ne goturmekten kolay.
4- Yatirim icin milyon dolari odedigi firmaya demis ki " Senin teknolojin, senin gozetimin
oyleyse ver garantini al mali " O`da almis.

Topraksiz tarim yatirimi bu zaten, dedigim tum sartlar yerine gelmis isin buyuk kismi hallolmus.

idris şenol 15-11-2013 20:04

demekki sadece Anamurda veye Antalyada bu iş olacak diye birşey yok,yeterki eldeki imkanları iyi deyerlendirip problemleri belirleyip imkanları deyerlendirip seçimimizi yapabililiriz
sn kudret tezel kimyager deyil elektirik mühendisi ama araştırıcılık bitmek tükenmek bilmeyen maşallah enerjisi onu zıraat müh danışmaı haline getirmiş
illaki zıraat müh gerek yokmuş.))

kiziltan 15-11-2013 20:29

Sn Senol katilmiyorum. Sn Tezel`i takdir ediyorum. Ama bir sera kuracak olsam basina gecirmem. Ne yaparsa yapsin yillarini veren okuyan ziraatcileri tercihederim. Sn Tezel beni anlayacaktir. Ne zaman bir sera kuramiyorsa eger kiralar, calisytirir basarir ozaman size katilirim.

Dini konulari ilahiyatciya sorarim, Kuran`i 50 kere hatmedene degil. Bu konu cok aciliyor hep soyledigim bir sey var:

Ben makinaciyim, oturup dogumla ilgili 10 kitabi onar kez okusam, dogum soyle boyle diye konussam, dogru da konussam, caresiz birisini dagin basinda dogurtsam. Kim dogum uzmani yerine bana esini, kizini, gelinini dogum icin emanet eder?

Sayin Tezel`in tecrube ve bilgisine inaniyor guveniyorum, saygi duyuyorum, kendileri de biliyor ama daha ilerisi icin bir iddialarini duymadim kendilerinden. Bir iddia ortaya koyarlarsa dusunurum. Kolayi var derim ki Antalya`da bir sera yillik kirasi kaca, ben vereyim ( mesela ) 3000, sen calistir, sonunda kazanirsak kari senin ben 3000+1000 TL alayim, kaybedersek zarar senin ben parami alayim. Baskasi hakkinda sizinle konusmam aslinda dogru degil, kendileri boyle bir sey soylemeden dahasini yazmayayim.

Topraksiz tarim, dogru yerde, dogru boyutta, dogru urun ile profesyonel idaresinde cok iyi yatirim. Biri eksik olsa batar. Bu benim fikrim.

vetman996 18-11-2013 18:21

Yorumsuz
 
Sayın İsmail Karagülle Abimizden müthiş yorum.

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi İsmail Karagülle (Mesaj 1130533)
Kar etmeyen iş yoktur.
Ama batmayan iş de yoktur.
Ticaret köşe dönme olarak algılanmamalı.

Tarım sektörü ticaretin en az kazandıran dalıdır.

Ama unutmamak lazım ki dünya toprakları artmıyor. Ama insan nüfusu artıyor.
Kapitalist sistem artan nüfusu nasıl doyururum diye çareler arıyor. Afrika ve diğer geri kalmış ülkelerde tarım plantasyonları kuruyor.(uzun zamandır yapıyor)

Şimdilerde tarımdan kısa zamanda çok ürün almanın çareleri aranırken yapılan teknolojik uygulamalar insanları kanser vs gibi hastalıklarla mücadele etmeye mecbur bıraktığından iyi tarım , organik tarım gibi uygulamalara geçiyor.

Anlatmak isteğim , Çok büyük arazilerin sahibi ve büyük sermaye sahibi değilseniz .

Küçük bir araziniz varsa, iyi tarım veya organik tarım yapın . Ürettiğiniz ürün, hem insanları hasta etmesin , hem de ürününüzü iyi paralara satabilin .

Az bir toprakla ve az bir sermaye ile konvansiyonel tarımdan para kazanmak çok zor.

Ama küçük bir arazide organik tarım yaparsanız , emeğinizin karşılığını alırsınız.

Ben bu sene sertifikasyon işlemini yapmadan deneme üretimi yaptım .

Hem de bu işi hiç bilmeden sorarak öğrenerek yaptım .

120 metre kare seradan 150 kilo ıspanak aldım .
480 kök marul aldım .

ıspanakları konuyu bilen çevreme sattım . kilosunu 3 tl den sattım .

Eğer bu ıspanağı toptan verseydim . 50-70 krş tan verebilirdim .
marulları toptan satsaydım 40-50 krş tan satabilirdim .

Ben tanesini 2 tl den sattım .

Üstelik sertifikam yok . Sadece üretimi hiç bir ilaç kullanmadan tamamen doğal şartlarda yaptığımı bilen çevreme sattım .

Ispanak ve marul veremediğim tanıdıklarımız da bize niye vermedin diye gönül koydular.

Yani dünya organik ve iyi tarıma doğru doğru giderken , biz de buna ayak uydurmalıyız. Planlarımızı buna göre yapmalıyız.
Sağlıcakla kalın.

Topraksız tarımı organik bir şekilde yapabilsek nasıl olurdu acaba?

Selamlar... Saygılar...

kiziltan 18-11-2013 21:09

Sn Vetman

Bu azmin ve caliskanliginla sen bulursun bu cevabi, yilma ugras, bu kadar uzaktayken benim elimden gelen dua etmek.

Aquaponic, hem balik hem bitki diyecegim ama dengeyi kurmak cok zor, bitkiler olse baliklar gidiyor, baliklar azalsa ve ya cogalsa bitkiler godoyor.

Yakinda bir alabalik ciftligi olsa, onlarin suyu surekli akip gittigi icin atik sularini kullanabirsin lazimoldugu kadar, fazlasini birakirsin dereye gider. Ama dikkat etmek lazim, antibiyotik verdiklerinde sakin suyu kullanma bitkiler icin hepsini oldurur!

Tecrube ettigin cilek sende epey bilgi biriktirdi. Kafama takilan bir soru var. Levent Ali Bey PVC boru ilr akansu sistemi calisiyor, su belli aralikla geciyor borudan. Bu arada durgun su sisteminde ise bitki surekli su icinde, kok havalansin diye oksijen veriyorlar .

Simdi akansu sisteminde boruyu tamamiyla doldursan, bitki koku icinde, durgunsu olmuyor mu? Boru icine akvaryum borusu gecirip hava basarsan su icinde cozunmus oksijen miktari yukselir, boru yuvarlak oldugundan tam dolmayacak ustte 1-2 mm bosluk kalinca kokler oksijen almis olacak. Bu calisir mi sizce ?

Neden kafama takildi soyleyeyim, boyle calisabilse, elektrik kesintilerinden ve surekli EC oynamasindan biraz korunmus olur, gunde birkackere gidip gelmez basina.

Saygilarimla

yağmur 18-11-2013 21:57

Ben topraksız tarımla ilgili yazıları takip eden bir forum üyesi (bir ev hanımı merakı sadece yoksa bu işe atılmak için değil) olarak sizlere bir soru sormak istiyorum ancak birazda çekiniyorum doğrusu tartışma vs. olsun istemem. Benim merak ettiğim konu topraksız tarım yaparken kullandığınız plastikler genel itibariyle pvc sanıyorum. Bu pvc en zararlı plastik kabul ediliyor ve kesinlikle yiyecek maddeleriyle temas etmemeli deniliyor. Acaba topraksız tarımın başka bir materyal kullanılarak yapılması mümkün değil midir? Ya da diğer daha az zararlı plastiklerle? Örneğin pp kullanılarak?

kiziltan 18-11-2013 22:07

Sn Yagmur

PVC ve PP ya da PET hangisini koyasniz sisteme, hele asit ortami olusunca teorik zararli olabilir. Hic zarar olmasin derseniz cam kullanin derim, gucu yeten varsa yapar. Durgunsu sisteminde bu plastikler yok, havuzlar beton, ekim yapilan siniler polystyrene ( yani beyaz kopuk ).
Eger kanal, yani boru degil ustu acik kanal yaparsaniz, ongerilimli sekilde beton kullanin.

Ancak okudugum hicbir yazida acikca zararli oldugundan bahsedilmiyordu,

leventali 19-11-2013 00:40

Herkese iyi akşamlar,

Herkesin bir birini kırmadan, yanlış anlamadan bu kadar ince bir konuyu tartışabilmesi ne kadar güzel. Ben konuyu taşıttıktan sonra devam etmez diye bu başlığa hiç uğramamıştım. İsmim bayağı bir zikredilmiş arkadaşlar tarafından. Konuyla alakalı olmayan bir kaç şey de ben yazmak istiyorum. 3 aylık tecrübeden sonra, 3 aylık biri haddinde.

Öncelikle İsmail Bey'e bir cevap vermek istiyorum. Sitem algılamasın, zira her daim önünde saygıyla eğileceğim bir büyüğüm. Onun her kelimesinin altında bir öğreti ararım ben.

Sera otomasyonu yazma fikrim yoktu. 2.5 yıl süren yoğun bir yazılım sürecim oldu. Bunu bilen bilir. Bu 2.5 yılda 1 numara artık gözlüğüm, her tarafı sızlayan kemiklerim vs. oldu. Nihayetinde bitirdik bitirmesine ama ister istemez sıkıldık her şeyden. Tat alamaz olduk Türkiye'ye geldiğinden beri kullandığımız internetten. Yeni bir uğraşı gerekti. Bir tesadüf eseri, bir müşterimin Kayseri'deki bahçesini uzaktan cep telefonuyla önce jenanatörü, sonra sulamayı çalıştırma isteğini hayata geçirirken yaptığımız araştırma sırasında tanıştım Agaclar.Net'le.

Aklımın bir köşesinde her zaman tarım oldu. Sera oldu. Halk tabiriyle elektronik, mühendis tabiriyle otomasyon sera. Zaman zaman bu otomasyonu yazabilmek için girişimlerde bulunsam da boşa çıktı.

Küçük bir sera kurup, şöyle 3-5 metre, hani hobi olsun, bende şu ilgimi çok çeken akan su kültürünü bir deneyim dedim. Tabi annemi kıramadığımdan 20 m2 bir sera oldu.

Ben sanat okulu Tesviye bölümü mezunuyum. Üniversiteyi GÜTTEF'te (Gazi Turizm Otelcilik ve İşletmecilik Eğitim Fakültesi) okudum. Döndüm sevdiğim yazılımı yaptım bugüne kadar.

Sanat okulunda bize sera yapmasını öğretmezler. Ama kaynak yapmasını öğretirler. Yani bir resim varsa, eğer eliniz biraz da yatkınsa, benim gibi aradan 20 sene de geçse bu bilgiyi unutmaz yaparsınız.

Serayı yapınca, otomasyon yazma fikride beraberinde geldi. İyi bir tüccar değilim. İyi bir tarımcı hiç değilim. İyi bir öğrenci olduğum da söylenemez, zira herkesin bir defada anladığını ben 10 defada anlarım. Bazen 20, 30... Ama iyi bir yazılımcı olduğumu bastıra bastıra söyleyebilirim.

İyi bir program tarifle yazılmaz. Yazılır yazılmasına ama ilk başladığınızla, sona geldiğiniz durum arasında bin kez değişiklik yapar, bin tane yama diye tabir ettiğimiz şeylere maruz kalırsınız. Sonra öyle bir noktaya gelirsiniz ki yama kaldırmaz, komple yeni baştan, edindiğiniz tecrübeler ışığında programı yeniden yazarsınız.

3 ayda bu konuda okuduklarım, okuduğum makalelerdeki tecrübeler, okuduğum öneriler, kendi araştırdığım konular bir sera programı yazma algoritmasını çıkartmaya yetmez. Dikkatinizi çekti mi bilmem ama elektronik donanımını yapmayı bir süre erteledim. Nedenlerini yazarım birazdan.

JTİ sigara fabrikasının dağıtım, muhasebe ve mobil uygulamasını yazmak için firmada 15 gün onlarla birlikte çalıştım. Her bir departmanında. İşler nasıl yürüyor diye. Her kullanıcının karşılaştığı sorunlar, sahada karşılaşılan sorunlar, mobil uygulamada çıkacak aksaklıklar vs... Sonra oturup programı yazıp teslim ettik. Hala da kullanıyorlar.

Benim bir çiftçilik tecrübem olmadı. Sera konusu ise hiç. Hele benim gibi damda sera sanırım iki elin parmakları kadar yoktur Türkiye'de. Hemde Tarsus'ta. Çukurova'da yani.

Yazılarımda da bahsettim. Belki bir yıl sadece süreç çalışacak ve ben öğreneceğim. Belki bir yıl sonra yazmaya başlayacağım. Belki bir yılda, belki iki yılda bitecek yazılım diye. Eldeki imkanlar dahilinde çok da verimli olmayan bir çalışma yapıyorum. Sensörler aracılığıyla alınacak bilgileri şu anda manuel olarak ben yazıyorum. Sera içi ısısı 25 dereceleri geçtiğinde içeride vantilatör çalışıyor. Yeterli mi bunu bilemiyorum. Deneyerek öğreniyorum. Ama sera ısısı hiç 47 dereceyi bulmadı. 35 dereceye ulaştığı bir gün jüt ve vantilatör koydum. oda içeriyi 25-28 dereceleri arasında tutuyor. Tanktaki ısı ise bir kaç defa benim hatamdan 25 dereceyi buldu.

Anlatmaya çalıştığım şey, şu ana kadar yapmış olduğum onlarca hatayı ve farkına hata olarak varmadıklarımı da deneyerek, bizzat test ederek yapıyorum.

Besin eriyiklerini Kudret Bey'den getirttim. İçeriğini bilmiyorum. Kendisine de hiç sormadım. Yukarıda teknik bilgileri olduğu kesin arkadaşların bahsettiği maddelerden kullanmış da olabilir kullanmamış da.

Ona rağmen ben ürünü tahlil ettirdiğimde olumsuz sonuç Kudret Bey'den kaynaklı olmayacak. zira ben doğru EC ölçümünü 5 günde öğrendim. Eksik verdim, fazla verdim, suyum çeşme suyu vs. vs. vs.

Ben yapılabilirliği denedim. Hataları görmek istedim. O günkü duygu, düşünce ve tecrübelerimi sakınmadan yazmaya çalıştım. Yazdım da. Ama her içimden geldiği gibi değil. Zira burası mayınlı arazi. Bir kaç kez de mayınların patladığı aşikar. Yaptığım üç kuruşluk Ar-Ge çalışması için böyle bir siteye zarar vermekten çekindim.

Emekli değilim. Hem çalışıp, hem buna zaman ayırıyorum. Şu yazıyı yazmaya başladığım saat ile şu dakika bakıyorum 3 saate yakın zaman geçmiş. Şu saatte bile uzaktan yardım destekte bulunabiliyorum. Yani çalışıyorum aynı zamanda.

Bu işe amatör olarak girip, amatör olarak devam etmek isteyenler yani ticari düşünmeyenler, marulları kaldırdıktan sonra yazacağım rapor bölümünü okusunlar. Tüm içtenliğimle tecrübelerimi, kalem kalem yazılmış masrafları bulabilecekler.

Zor mu kolay mı konusu. Zor kardeşim. Bunu bir kabul edelim zor. Neden zor? Çünkü bizim çiftçi Memet'in karakterini biliyorum. Şimdiki yaptığı gibi saldım çayıra tarımı, topraksız tarımda da yaparsa biz zehirden başka bir şey yemeyiz. Burada yazılanlardan bu çıkıyor.

Ama işin ehli, eğitimli (ille üniversite mezunu değil), bir müddet bu alanda çalışmış, yeterli birikimi olan, kuralları "İhlal etmek için yazılmış." diye algılamayan birisi için topraksız tarım kolay. Ve bu kişinin ürettiği ürünler, topraklı topraksız fark etmeksizin çiftçi memetin ürününden daha sağlıklı, daha güvenilir, daha lezzetli.

Sayın Todor son noktayı koymuş zaten. Bunlardan biri eksikse olmaz, diye.

Sayın İdo2323

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi ido2323 (Mesaj 1217784)
Ancak kökleri yenilebilen bitkiler ve ya ürüne besin eriği sıçramış ise durum farklıdır bu durum da sıvı haldeki besin eriği buharlaşıp ürünün üst kısmında ya da kökü yenen bitkilerde direkt bileşikler bulunur, iyonlar bulunmaz ve kanser yapar buna dikkat etmek gerekir.

diye yazmış. Yazdıklarından anladığım kadarıyla yeterli teknik bilgi, donanım ve yetkinliğe sahip bir arkadaşımız. Aynı yetkinlikteki kişilerden buna itiraz da gelmemiş. Yani bizim besin eriyimiz öyle hoyratça kullanabileceğimiz, dikkatsizce oraya buraya dökeceğimiz, kafamızın estiğince EC yükseltip düşereceğimiz bir şey değil. Bunun buharlaşma riskinde bile sorun var anladığım kadarıyla. Hele ki bitki yapraklarına, meyvelerine değmesi başlı başına bir sorun. Yanlış anladıysam düzeltsin lütfen.

Yazılanları okuyunca, içeriğini, oranını bilmediğimiz bir besin eriyiğini kullanmamızın çok da doğru olmadığını da çıkarsadım. Yanlışsam lütfen düzeltsin.

Yazılanı okuyunca, çocukları bu sera içinden uzak tutmam gerektiğini anladım. Yanlışsam yine düzeltsin.

Amatör de olsa yaptığımız işin risklerini bilelim, öğrenelim. Kaldırıp atalım demiyorum. Ama öyle basit, kolay, masrafsız olmadığını söylüyorum.

Bu besin eriyiğine elimizi değiriyoruz. Bazan üstümüze sıçrıyor. İşimizi bitirip elimizi sabunla yıkıyoruz ama risklerini bilmek istiyorum.

Örneğin ben öneri üzerine PH'ı düşürmek için sülfürik asit kullanıyordum. Sayın Ankafar bunun doğru olmadığını söyledi. Marullar son haddine geldiği için bir şey kullanmıyorum şu anda.

Hediye gelen PH metre arızalı çıkınca ölçüm yapabileceğim bir şey de kalmadı. Yarın gidip PH kağıdı alacağım o gelene kadar.

Toparlayacak olursam bunca yazdıklarımdan şu sonuçlar çıkar:

1- Topraksız besin eriyikli tarım, dikkatli, düzenli, teknik, yeterli donanımla ve bilgiyle uygulandığında sağlık açısından bir sakıncası yok. Daha verimli. Daha az işçilik, daha az maliyet.

2- Bilgisiz kişilerin elinde, bu tartışmanın fitilini ateşleyen Sayın Vetman'ın tabirine ilaveyle saatli bomba!

3- Sayın Kızıltan'ın önerileri dikkate alınıp, yetiştirilecek ürün seçimi karlılığı artıracak unsurlardan en önemlisi. Herkesin ektiğinden ziyade, tüketimi az da olsa, ekonomik değeri yüksek ürünler seçilmeli.

4- Topraksız tarımı öcülükten kurtaracak olan kurumlar üniversiteler. Bu konuda yapılmış ve yapılmakta olan araştırmalar ve sonuçları mevcut. Sonuçlarını herkesin anlayabileceği dilde paylaşsınlar.

5- Amatörce bu işi yapacak arkadaşlar şunu bilsin ki, ilerisi için ticari düşünmüyorsanız oldukça maliyetli bir iş. Oldukça zahmetli bir iş. Bir çok konuda yeterli bilgiyi bulamayacaksınız. Bulsanız da eğitiminiz, bilginiz yetmeyebilecek. Zira bir çok alet, edevatla tanışacaksınız.

İlk evine akvaryum alanların yaşadığı tüm şeyleri yaşayacaksınız. Zevkinden çok eziyete dönüşecek her şey. Ya yılmadan öğreneceksiniz ve artık her şeyi öğrendiğiniz için balığınızı doğurtup, yemini bile kendiniz hazırlayıp işin zevkini çıkarttığınız gibi, bitki, balık besleyip akvaryumcuyla ürün becayişi yapacaksınız, ya da depoya kaldıracak veya en yakın arkadaşınıza onca para harcadığınız bir ton ıvır zıvırıyla vereceksiniz.

Peki yine amatörce, daha az eziyet çekerek, daha temiz bilgiyle ve daha az maliyetle bu iş yapılıp zevkine varılamaz mı?

Elbette varılır. Kendi başlığımda da önerdim. Önerirken de sitenin amaçlarına uygun olup olmadığını bilmediğimi belirttim. Uygun değilse boşuna tartışmanın bir anlamı olmayacağını da belirttim.

Nedir çözüm? Minik bir kooperatif...

Bilgiler için kalemini esirgemeyen herkese teşekkür ederim.

Saygı ve sevgilerimle...

vetman996 21-11-2013 00:18

Yorumsuz.
 
Hydroponic sistemde yetiştirilmiş bir dometes.

Bunun nedeni kimyasal gübreler olabilir mi? Sorular... Sorular... Sorular...

Strange Hydroponic Tomato Has Seedlings Growing Inside - YouTube

vetman996 21-11-2013 00:29

Bu da hydroponic sistem.

Mükemmel dizayn edilip otomasyon kurulmuş.

İzlerken imrenmemek elde değil.

İçinizde gel gitler yaşıyorsunuz. Acaba? Sorular... Sorular... Sorular...

hidroponik - YouTube

ykaya194 21-11-2013 06:09

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi vetman996 (Mesaj 1221239)
Bu da hydroponic sistem.



hidroponik - YouTube

Tam bir seri üretim.Bu işi mutlaka yapmalıyım.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 15:24.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2024