![]() |
kırmızı kantaron olarak adladırılan tür Centaurium erythraea'dır. Görünüş olarak çok benzemese de aynı amaçlarla kullanılırlar.
|
Ben geçen hafta bir avuç dolu topladım.Bir kavanoz içine koyup üstüne zeytinyağı döktüm.Sonra güneşe biraktım.Bir haftadır güneşte duruyor.Zeytinyağı ve çiçekler kırmızıya döndü.
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Keşke resim yollayabilsem..:(
|
Merhaba,
Kantaron yağının faydalarıyla ilgili bu yazıyı faydalı olur düşüncesiyle sizlerle paylaşmak istedim HÜCRE YENİLEYİCİ KANTARON YAĞI Kantaron yağı antiseptik, antibakteriyel, kanama durdurucu, yara ve yanık iyileştirici, iltihap önleyicidir. Hastalığın türüne göre haricen ve dahilen kullanılır. Hücre yenileyici niteliği sebebiyle, özellikle yara ve yanıklarda oldukça etkilidir. Kantaron yağı 2-3 sene boyunca tazeliğini ve etki gücünü muhafaza eder. Kantaron yağı hem kantaron bitkisinin, hem de zeytinyağının şifasını bünyesinde barındırır. Eski çağlardan beri kullanılan kantaron yağının, mikrop öldürücü ve damar büzücü etkisi modern araştırmalarla da kanıtlanmış durumdadır. En beklenmedik anda ihtiyaç duyabileceğiniz kantaron yağı, pek çok ailenin evden eksik etmediği doğal yardımcısıdır. Kantaron yağını kullanıp etkisini gördüğünüzde, siz de ondan vazgeçemeyecek, çevrenizdeki insanlara da tavsiye edeceksiniz. KANTARON YAĞININ KULLANIM ALANLARI YARA (Haricen): Her türlü yarada kantaron yağı rahatlıkla kullanılabilir. Açık yaralar, taze yaralanmalar, kesikler, ezikler, çarpmalar sonucu oluşan morluklar, kan oturması vb durumlarda iyileşme sağlar. Kantaron yağı; -Antiseptik ve antibakteriyel özelliğiyle yarada mikrop üremesini engeller, -Damar büzücü etkisiyle kanamayı kısa sürede durdurur, - Hücre yenileyicidir, yaranın hızla kapanmasını sağlar, -Yarada iltihap oluşumunu engeller, -Yaranın sebep olduğu ağrı ve sızıları yok eder, büyük bir rahatlama sağlar. İÇ KANAMA VE YARALALAR (Dahilen ve haricen): Trafik kazaları sonucu meydana gelen iç yaralanma ve iç kanamalarda hem sürülerek, hem de dahilen içilerek kullanılır. Damar büzücü oluşu sebebiyle iç kanamaların durmasına, içerdeki yaraların iyileşmesine yardımcı olur. YANIK (Haricen): Yanıkları kısa sürede iyileştirir, yanık anındaki acıyı dindirir. Yanığın mikrop kapmasını ve iltihap oluşumunu engeller. Önceden oluşmuş yanık izlerinin kaybolmasında oldukça faydalıdır. SEDEF (Haricen): Tek başına kullanıldığında bile sedef lekelerini iyileştirebilecek güce sahiptir. Haricen sürülerek kullanılır. İlk günlerde meydana gelen kaşıntı ve kurumaların ardından kısa sürede iyileşme sürecine girilir. VARİS (Dahilen ve haricen): İç ve dış varislerin tedavisinde etkilidir. Bunu damar büzücü özelliğiyle yapar. HEMATOM (Haricen): Hematomlarda (derideki mavi-mor lekeler), beze şişkinliklerinde ilgili bölgeye sürülüp masaj yapılır. ÜLSER VE GASTRİT (Dahilen): Gastrit ve mide ülserinin tedavisinde etkilidir. Bağırsak yaraları ve kanamaları da dahilen kullanımla iyileştirilebilir. ŞEKER (Dahilen) : Kan şekerinin düşürülmesine yardımcıdır. PİŞİK (Haricen): Bebeklerin pişiklerinde faydalıdır. Karnı ağrıyan bebeklerin karınlarına kantaron yağıyla masaj yapıldığında ağlamalarını dindirir. ROMATİZMA (Haricen): Sırt ağrıları, lumbago, siyatik ve romatizmada masaj yağı olarak kullanılmaktadır. Bu rahatsızlıklarda 1/10 oranında ardıç veya kekik yağı (**** her ikisi de) eklenerek kullanılır. Ağrıyan bölgeye bu yağla masaj yapılır. SİVİLCE-AKNE (Haricen): Yüzdeki sivilce, akne vb. problemlerde kısa sürede netice vermektedir. Hücre yenileyici kantaron yağı, pürüzsüz bir cilde sahip olmak isteyen pek çok hanım tarafından cilt bakım yağı olarak kullanılmaktadır. UÇUK (Haricen): Uçuklar üzerinde de faydalı olan kantaron yağı, sık sık uçuk üzerine sürülerek kullanılır. SİNİRSEL YÜZ AĞRILARI (Haricen): Sinirsel yüz ağrıları uzunca bir süre kantaron yağıyla ovalanarak iyileştirilebilir. AMELİYAT İZLERİ (Haricen): Ameliyat sonrası dikiş izini kaybetmek için 2-3 ay boyunca kantaron yağı sürülürse iz tamamen kaybolur. KULLANIM ŞEKLİ: HARİCEN: Problemli bölgeye yağ sürülerek kullanılır. Problemin çeşidine göre, eğer yaranın kapalı durmasında bir mahzur yoksa pamuğa emdirilip, yaranın üzerine sarılır ya da bantlanır. DAHİLEN: Günde 1 tatlı kaşığı içilir. (günde bir tatlı kaşığından fazla içilmesi uygun değildir.) kaynak: www.sifabuldum.com (Sitede kantaron yağı kullananların hikayeleri de var, ilginç geldi bana. Okumanızı tavsiye edrim) |
Herkese selamlar .
Bir hekim olarak bu bitkinin faydaları konusunda çok şey duydum.Aslında Anadolu'ya yabancı olmamakla birlikte biz şehirde büyüyen nesil olarak bu bitkiyi tanıyamıyoruz.Hem çok pahalıya hem de aslında o olup olmadığını bilmeden satın almak zorunda kalıyoruz. Eğer elinde Hypericum perforatum (Sarı Kantaron - Binbirdelik otu) olan varsa bana yetiştirmem için gönderirse sevinirim. |
sarı kantaron tohumu
Alıntı:
ismetkenar@hotmail.com adresime adresinizi yazarsanız tohum gönderebilirim. Selamlar. |
Sevgili İsmet Bey nazik teklifiniz için teşekkürler... Size mesaj attım. Şimdiden teşekkürler...
|
Hypericum perforatum L. (sarı kantaron)
2 Eklenti(ler)
Hypericum perforatum L. Türkçe'de sarı kantaron, binbirdelikotu olarak bilinir. Ticarette dökme çiçek, demet, tablet ve yağ şeklinde bulunur ve dünyada daSt. John's Wort olarak bilinmektedir. Tedavide sadece bu tür kullanılır.
Yağı harici yara ve yanıklarda oldukça olumlu sonuç vermektedir. Çiçek açma zamanında, özellikle tomurcuklanma aşamasında etken madde bakımından zengindir. Bu zamanda hasat edilen çiçekler saplarıyla birlikte demet yapılıp bağlanır ve gölgede asılarak kurutulur. Ancak bazı hususlara da burada değinmek de fayda var. Sarı kantaron (Hypericum perforatum) bitkisi yara-yanık iyileştirici ve antidepresan özellikleriyle fitotarapide (bitkilerle tedavi) güvenle kullanılabilecek bir bitkidir. Yara iyileştirici -dahili yaralar da dahil- ve antidepresan etkilerin etkinliği ve güvenirliği bilimsel olarak WHO, ESCOP ve Comission E gibi bu alanda söz sahibi otoritelerce, onaylanmıştır. Hali hazırda da St. Johns Wort ticari ismiyle sunulmuş preparatları da piyasada mevcuttur. Bitkinin kanser tedavisinde kullanılabilirliliğiyle ilgili etraflı araştırmalar yapılmaktadır. Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü de bu araştırmaları yürüten kuruluşlardan bir tansedidir. Bitkinin antikanser özelliği netlik kazanmamıştır. Ancak tedaviyi destekleyici olarak kullanılabileceğini de belirtmek isterim. Açık tenli kişilerde melaninin yetersiz salgılanması nedeniyle, fotosenbiliteye (ışığa karşı hassasiyet) sebep olmaktadır. Bu sebeple açık tenlilerin gündüz saatlerinde almaları tavsiye edilmez. |
şükran hanım merabalar
birşeyi anlayamadım; St. John's Wort olarak tabir edlien -ki bir firmanın St. John's Wort bitkisel tabletinden kullanmıştım, genelde bitkisel ürünler tercih ettiğim için- terim Hypericum calycinum için mi, yoksa Hypericum perforatum için mi kullanılıyor? |
sarı kantaron veya st.john worth bitkisinin şifasının yanısıra özellikle eski kaşar ve et ile birlikte alındığında tansiyon yükseltici etkisinin olduğunun bilinmesi gerektiği inancındayım.Ayrıca antidepresan ilaçlarla birlikte KESİNLİKLE birlikte kullanılmaması gerektiğini tıp bilimi söylüyor.:)
|
Sn lokmanbahçe,
St. John's Wort iksiri (böyle adlandırılıyor) Hypericum perforatum için kullanılıyor. Bunun çiçekleri daha küçük. Hypericum calycinum da şifalı bir bitki. Yapılan merheminin, harici yaralarda ve yanıklarda iyileştirici olarak kullanıldığını duydum. |
Hypericum Perforatum L. tohumu paylaşımı.
Hypericum Perforatum L.
Sayın agaclar.net dostları; Benim bildiğim Hypericum Perforatum L. (Sarı Kantaron - Binbirdelik otu): 60-80cm boyunda, yeşil yapraklarının ucu ovalden ziyade sivrice, dalları yerden 10-15 cm yukarıdan ve aynı seviyeden gövde ile yaprak arasından iki yanına gelişen, çiçeklerinin üstü çok hoş parlak yoğun sarı renkli. Gıda maddelerinin temiz bir ortamda yetiştirilmiş olması çok önemlidir. Hele tıbbi bittiler gerçekten oto yol, sanayi ve yerleşim alanlarından uzakta, temiz bir ortamda yetişmiş veya yetiştirilmiş olması çok önemlidir. • Hypericum Perforatum L. merhem yapımı için toplanacaksa; Bitkinin çiçeklenme başlangıcında, güneş iyice ısıtmadan, denk gelirse yağmurdan sonra toplanması, veya toplanınca yaşken anında temiz-soğuk su ile tozlarından arındırılıp, yaprakları ayrılıp, hamur haline getirilerek, bir birim hamur ile 2,5 birim hakiki zeytin yağı ile iyice karıştırılarak renkli cam şişe içinde bekletilir. Kesik yaralarının iz bırakmadan çabucak iyileşmesi için kullanılır. • Hypericum Perforatum L. çay için toplanacaksa; Etkin maddesi en yoğun olduğu çiçeklenme dönemi ortasında, güneş iyice ısıtmadan, denk gelirse yağmurdan sonra toplanması, veya toplanınca yaşken anında temiz-soğuk su ile tozlarından arındırılıp, yetiştiği gibi dikili olarak gölge-havadar yerde iyice kurutulup, işlenip, hava almayacak şekilde cam kavanoz veya pet şişe içinde muhafaza edilmesi çok önemlidir. Çayı sıcak su ile haşlanarak demlenmesi beklenerek, ateş düşürücü, iltihap kurutucu, vücut direncini arttırıcı, stres, depresyon, konsantrasyon eksikliği, uykusuzluk giderici ve rahatlatıcı etkisi için kullanılır. Bu arada bir fıkra anlatayım. İşi ve çevresindekilerin olumsuz etkilerinden rahatsız olup, kendini mısır olarak hissedip, etrafındakileri de tavuk olarak görerek hayatı yaşanmaz hale gelen adam, psikolojik tedavi görüp, iyileştiğine inanılıp, taburcu edileceği zaman, aynı çevreye ve işine döneceğini anlayınca doktoruna “Doktor bey sen de biliyorsun ki ben artık kendimi mısır olarak hissetmiyorum. Amma o tavuklar nasıl öğrenecek benim mısır olmadığımı?” der. Yani stresli işi ve çevresi olan, bilhassa idareci ve hassas yapılı kişiler stres ve depresyon sebebiyle tedavi gerektirecek derecede rahatsız olurlarsa, aynı iş ve çevreye döneceklerini bildiği sürece tedavi uzayacak, ilaçların yan etkisi yaşanacak, aynı çevre ve iş ortamında stres ve depresyon yaşanması tekrarlayacaktır. İlaçla tedavinin yanında iş ve çevre değişikliği yapılıp, Hypericum Perforatum L. Çayının ihtiyaç hissedildiği miktarda alınması tekrarlayan stres ve depresyon yaşanması riskini sıfırlayacaktır denilebilir. • Hypericum Perforatum L. tohumluk olarak toplanacaksa; Çiçeklenme sona erip, çiçeklerin kuruyup döküldüğü, bitkinin kahverengileştiği ve kozaların açılmaya yüz tuttuğu zaman toplanması, iyice kurulup ekim zamanına kadar nemlendirmeden bekletilmesi gerekir. Hypericum Perforatum L. tohumları o kadar küçük ki, billur tuz gibi. Tohumların resmini koymaya çalışıyorum. Yakınında ilaçlama yapılmayan, otoyol, sanayi ve yerleşim alanından uzakta, doğal ortamda,1,5-2 metre eninde, istenilen uzunlukta tablalar halinde işlenip düzlenen toprak iyice sulanıp, birkaç saat sonra ince kumla karıştırılmış tohumlar serpilip, üzerine ıslak toprağı kapattı-kapatmadı kalınlıkta toprak elenip naylon örtülürse, toprak kabuk bağlamadan küçük tohumların çimlendiği görülünce naylon kaldırılıp, ilk yıl zaman zaman fıskıye ile sulanarak yetiştirilebilir. Ben çimlendirdim. Elimdeki 2.5 litre kadar tohumu 05.05.2008 mesai bitimine kadar ismetkenar@hotmail.com adresime, isim, adres ve telefonunu yazanlara paylaştıracağım. Allah isteyene üretimini nasip etsin de kullanmayı gerektirecek dert vermesin inşallah. |
Sayın ismetkenar, Sarı Kantaron otuna talibim. Sizden nasıl temin edebilirim. (Eskişehir'den)
Teşekkürler. |
İsmet Bey bende bu tohumlara talibim, bu bitkiyi uzun süredir takip ediyordum. Emekleriniz için teşekkür edeirm. Mail adresinize gerekli bilgileri gönderiyorum.
Sevgiler ;) |
Hypericum Perforatum L. hangi bölgelerimizde yetişiyor
Merhaba,
Hypericum Perforatum L. hangi bölgelerimizde yetişiyor? Hasatı kimler tarafından nasıl yapılıyor? Bilgi sahibi olanların paylaşmaları dileğiyle, Akif Atalay |
Şifalı bitkiyle körlüğe çare
Sarı nokta? olarak bilinen göz hastalığının ilerlemesi, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi (GATA) Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalında geliştirilen ve halk arasında ?kılıç otu? ya da ?mayasıl otu? olarak bilinen sarı kantaron bitkisinin kullanıldığı tedavi yöntemiyle büyük oranda durdurulabildi. ?GATA Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Tabip Albay Güngör Sobacı'nın geliştirdiği yöntemle, ağızdan tedavi gören vakaların yüzde 64'ünde, damardan tedavi görenlerin ise yüzde 87'sinde körlük engellenebildi. SARI NOKTA NEDİR Tıptaki adı ?yaşa bağlı makula dejeneresansı? olan ?sarı nokta? hastalığıyla ilgili çalışmalarıyla tanınan, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Dekanı ve Eğitim Hastanesi Baştabibi Prof. Tabip Tümgeneral M. Zeki Bayraktar, ortalama ömrün uzamasına bağlı olarak göz dibindeki ?sarı nokta? adı verilen bölgedeki rahatsızlıklardan kaynaklanan görme kayıplarında büyük artış olduğunu söyledi. Küre şeklindeki gözün arkasında ve merkezinde, karşıdan gelen ışığın üstüne düştüğü noktanın ?sarı nokta? olarak adlandırıldığını anlatan Bayraktar, 400-500 mikron çapındaki bu alanın görmenin en değerli kısmı olduğunu söyledi. Bayraktar, bunun etrafındaki 3 milimetrelik bir alanın ise gözün arka kısmındaki kenar kısımlara göre daha yüksek görme gücüne sahip bir bölge olduğunu belirtti. Bayraktar, bu bölgelerde herhangi bir rahatsızlık ortaya çıkması halinde görmede ileri derecede kayıp meydana gelebildiğini bildirdi. ?Sarı nokta? hastalığının yaşın ilerlemesine bağlı olarak daha sık görüldüğünü kaydeden Bayraktar, hastalığın ortaya çıkmasında genetik faktörlerin yanı sıra sigara, hipertansiyon, damar sertliği, açık renkli göz ve güneşe fazla maruz kalmanın da etkili olduğunu bildirdi. Bayraktar, hastalığın 50-55 yaş arasında yüzde 5-10 oranında, 75 yaş üstünde ise her 3 kişiden birinde görüldüğünü anlattı. Bu hastalığın yüzde 90'ının ?kuru tip? adı verilen tarzda ortaya çıktığını belirten Bayraktar, hastalığın bu türünde tam görme noktasındaki hücrelerde harabiyetin söz konusu olduğunu ifade etti. Bayraktar, geriye kalan yüzde 10'luk dilimi oluşturan ?yaş tip? yaşa bağlı sarı nokta harabiyetinde ise hastalığın çok hızlı bir şekilde ilerleyerek görme kaybına yol açtığını söyledi. ?HASTALIKLA MÜCADELEDE HEDEF, KAYBI DURDURMAK? Şikayetlerin hastalığın türüne bağlı olarak ortaya çıktığını belirten Bayraktar, kuru tipte belirtilerin, bakılan noktanın görülememesi ya da bu alanın ortasında bir leke görülmesi şeklinde yavaş yavaş geliştiğini bildirdi. Bu türde hastalık yavaş geliştiği için hastaların daha çok görme kaybının ardından hekime başvurduklarına dikkati çeken Bayraktar, bu nedenle bu tür belirtilere karşı duyarlı olunması gerektiğini söyledi. Bayraktar, görme noktasındaki çok hızlı bir harabiyetin söz konusu olduğu ?yaş tip?te ise şekillerin çarpık ya da düz ve uzun nesnelerin eğri göründüğünü belirtti. Bu tür belirtiler ortaya çıktığında hemen bir hekime başvurulması gerektiğini kaydeden Bayraktar, ?Çünkü bu hastalığın tedavisinde genellikle kaybedileni kazanmak söz konusu değildir. Hastalıkla mücadelede hedef, kaybı durdurmaktır? diye konuştu. Hastalıkla mücadelede yaşam tarzı değişikliklerinin de gerekli olduğunu ifade eden Bayraktar, sigara alışkanlığından vazgeçilmesi, hipertansiyon ve damar sertliği ile mücadele, kan yağlarının normal seviyede tutulması, beslenmeye özen gösterilmesi ve kahverengi tonda güneş gözlüğü kullanılmasının önemine işaret etti. HASTALIĞIN TEDAVİSİNDEKİ KLASİK YÖNTEM GATA Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalından Doç. Tabip Yarbay Hakan Durukan da, son yıllarda en fazla başvurulan en klasik tedavi yöntemlerinden birinin ?fotodinamik? tedavi olduğunu söyledi. Durukan, bu tedavi yöntemiyle özel bir boyanın enjekte edildiği sarı noktanın altında gelişen anormal damarların tıkanarak küçültüldüğünü ve böylelikle hastanın görme duyusunun korunduğunu anlattı. Bu tedavide tek seansta sonuç alınmasının mümkün olmadığını kaydeden Durukan, 1-2 yıl devam eden tedavi sürecinde yılda ortalama 4-6 kez enjeksiyon yapılmasının zorunlu olduğunu bildirdi. DÜNYADA İLK KEZ GELİŞTİRİLEN TEDAVİ YÖNTEMİ GATA Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalından Prof. Tabip Albay Güngör Sobacı tarafından dünyada ilk kez geliştirilen, sarı kantaron bitkisinin kullanıldığı tedavi yönteminde ise hastalığın ilerleyişinin durdurulmasında büyük başarı elde edildi. 2000 yılından beri yürüttüğü çalışmasında hastalara bu bitkinin ağız ya da damar yoluyla verildiğini kaydeden Sobacı, bu tedavinin klasik yönteme göre zaman ve maliyet avantajı olduğunu belirtti. 1-2 yıl süren klasik tedavide yılda 4-6 seans uygulanmasının gerekli olduğuna dikkati çeken Sobacı, geliştirdiği yöntemde ise toplam 3 seansın yeterli olduğunu söyledi. İlacın verilmesinden 6 saat sonra hastanın gözündeki sarı noktada oluşan damarların lazerle kurutulduğunu anlatan Sobacı, 3 ayda bir kontrol edilen hastanın bu süre içinde günde 3 kez ilacı almaya devam ettiğini kaydetti. Sobacı, bunun hem yeni damarların oluşmasını engellediğini, hem de hastanın psikolojik açıdan rahatlamasını sağladığını bildirdi. Klasik tedavi yönteminin seansının maliyetinin en az 2 bin YTL, bu yöntemin seansının maliyetinin ise 30 YTL olduğunu kaydeden Sobacı, ayrıca geliştirdiği yöntemin yan etkilerinin diğer yönteme göre ?yok denecek kadar az? olduğunu anlattı. Sobacı, ağızdan uygulanan tedaviyi alan hastaların 3 yıldır izlendiğini ve 4. yıla girildiğini belirterek, bu hastaların yüzde 18'inde görme artışı, yüzde 20'sinde görme kaybı olduğunu, yüzde 64'ünde ise görme düzeyinin korunduğunu söyledi. Sobacı, damar yoluyla tedavi uygulanan hastaların takibinde 3. yıla girildiğini belirterek, bu vakaların yüzde 6.5'inde görme artışı, yüzde 6.5'inde görme kaybı olduğunu, yüzde 87'sinde ise görme düzeyinin korunduğunu kaydetti. Sobacı, henüz bilimsel çalışma aşamasında olan yöntemin Sağlık Bakanlığından gerekli iznin alınmasından sonra yaygınlaştırılabileceğini belirtti. SARI KANTARON NEDİR Çok eskilerden beri içinde pek çok iyileştirici ve doğa üstü güçler olduğuna inanılan sarı kantaron, halk arasında ?kanom?, ?kılıç otu?, ?mayasıl otu?, ?yara otu? gibi adlarla biliniyor. Dümdüz ayakta duran ve 90 santimetreye kadar yükselebilen bitkinin sarı çiçekleri, ezildiğinde kırmızı bir sıvı salgılıyor. Sarı kantaron, 2 bin 200 metreye kadar yüksekliğe sahip çayırlıklarda, orman ve tarla kıyılarında yetişiyor. Bitki çay olarak sinirsel rahatsızlıklara, histeriye ve düzensiz adet kanamalarına karşı da kullanılabiliyor. Kantaron yağının ise dıştan kullanımda yaralara, çatlaklara, lumbago ağrılarına ve güneş yanığına karşı çok etkili olduğu bildiriliyor. http://www.tamtip.com/detay.php?iid=...=1252&olay=mak |
1 Eklenti(ler)
Kurumaya bırakılmış kantaronlar.
Eklenti 72402 Fotoğraf Tekirdağ Uçmakdere Köyü'nde Haziran ayında çekilmiştir. |
Alıntı:
|
Kantaron hem yarayı iyileştirir, hem de ruhu
Yine idrar yolu iltihaplarına karşı kullanılan, güney ve batı illerimize endemik olan ve bilimsel adını Antikçağ hekimi Euryphon'dan alan Hypericum aviculariifolium subsp. aviculariifolium adlı kantaron bitkisi de yetiştiği toprağın insanına derman olmak için Mayıs ve Haziran aylarında sapsarı çiçekler açar; güneşten aldığı sağlık ışığını sayrılara sunabilmek için. (7) Anadolu'da endemik türleri oldukça zengin olan ve ülkemizde 70 türü bulunan Hypericum bitkisi, Eski Yunan'dan beri yaralar başta olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Ayrıca bitkinin doğaüstü güçlere sahip olduğuna inanıldığından, popülaritesi yüzyıllardır sürmektedir. Bu türlerden biri olan ve sarı kantaron olarak adlandırılan H. triquetrifolium da tıbbi olarak kullanılmakta olup, bu türü diğerlerinden ayıran özellik, sıkıldığında ortaya kırmızı renkli bir sıvı çıkaran çiçekleridir. (19) Bitkinin adet kanaması rahatsızlıklarında kullanılmasıyla bitki çiçeklerinden kana benzer bir sıvının akması, mutlaka doğurganlık ve kadın inançlarıylale ilişkilendirilmesine neden olmuş olmalıdır. Ayrıca endemik olmamakla birlikte, ülkemizde de doğal olarak yetişen Hypericum perforatum adlı diğer bir kantaron bitkisi de modern tıpta depresyon tedavisinde antidepresan olarak kullanılmaktadır. (20) Kaynak: Bilim ve Gelecek Dergisi Hasan Torlak, Kültür ve Turizm Bakanlığı (Kırsal Çevre Ormancılık Sorunları Araştırma ve Eğitim Derneği Üyesi) |
Sarı kantaron Bolu da yol kenarları ve ekim yapılmamış tarlalarda bolca yetişen bir bitki.Antibiotik özelliği olan bir bitki diye biliyorum.Şimdilerde yeşermiştir.Yakında çiçek açarlar.Bolca bulabildiğim için özel üretimini hiç düşünmedim.Şayet tohum elde edilişi hakkında bilgilendirilirsem,tohumu isteyenlere ileride gönderebilirim.
|
Kantaron Tohumu
Herkese selamlar,
Kantarun tohumu temin edebilen olursa bende talibim :) |
Sarı kantaronlar Bolu da çiçek açtı.Öyleki evimin karşısındaki sulama kanalının kenarında gür bir kolonisini görüyorum.Tekrar ediyorum tohum ne zaman toplanır?Bilgilendirilirsem
toplarım.Yoksa deneme yanılma yöntemiyle hareket edeceğim. |
Sarı Kantaron tohumları 3 gündür saksıdalar. Sabırla bekliyorum. Eğer yetiştirebilirsem, bahçemde de değerlendireceğim. Tohumu ise aktardan aldığım kantaron çiçeğinin içinden elde ettim. Bir tutamın içinde en az 20 tane tohum mevcut oluyor.
|
15 gün oldu, evde ve saksıda çimlendirmeye çalıştığım kantaronlardan haber yok. Bunu tohumdan yetiştiren var mı? Böyle geç mi çimleniyor?
|
bu otu ben de bahçemde buldum ama tam emin olamıyorım erkek üreme organları demetler halinde ve her demetin etrafı mor bir dokuyla kaplı acaba bu doğru kantaron mu bilgilendirirseniz sevinirim . bazı sitelerde yolkenarlarından toplanan kantaronlarda kadminyum yüksek oranda bulunduğu ve bununda kansorejen olduğunu okudum günde 1 fincandan fazla içilmemeli diyen de var kafam oldukça karıştı
|
Bir soru....
Herkese selamlar, kantaronla ilgili bir sorum olacak: aktarlardan bitkisel çay için aldıgımız kantaron bitkisini kendimiz yetistirebilir miyiz? Burada çiçeklerini gordum ve hoşuma gitti. Evde poşette duran kantaronu inceledim, tohum kapsülleri var ve icinde de kum gibi siyah tohumları var. Acaba bu tohumları eksek, sonra da diksek bu sarı çiçekli kantaronu yetistirebilir miyiz? Hangi başlığa yazacagımı bulamadım.
|
Sn Cymbelina
Bitki cayindaki tohumlari degerlendirebildiniz mi? Merak ediyorum, basarili olduysaniz baharda deneme yapacagim. Bu arada elinde tohumu olan arkadaslar paylasmak isterse sevinirim |
Denedim ancak bir sonuç elde edemedim, kullandığım kantaronun toplanmasının üzerinden çok fazla zaman geçmiştir belki, bilemiyorum.
Ancak bahara Allah nasip ederse büyük ihtimalle tekrar deneyeceğim, denemekten ne çıkar? O yüzden kantaronu bahsettiğim şekilde yetiştirebilmiş bir arkadaşımız olduysa inşallah bilgilerini bizimle paylaşır. |
Aman dikkat..
Alıntı:
Sevgin Ekşioğlu, Esin Evren Kılıçaslan, Sermin Kesebir Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi, İstanbul GİRİŞ: St. John’s Wort sarı kantarongiller familyasına dahil bir bitki türüdür. Hafif ve orta şiddete depresyonlarda alternatif bir antidepresan ilaç olarak önerilen bu bitkinin antidepresan özelliği yanında,obsesif kompulsif bozukluk,yaygın anksiyete bozukluğu tedavilerinde de kullanılabileceği bildirilmişse de bu çalışmalarda St. John’s Wort’un etkinliğiyle ilgili kanıtlar yetersizdir(1).Bu tip bitkisel ilaçların kullanımının artmasıyla birlikte mani,psikoz gibi psikiyatrik yan etkilerin görülme oranının da arttığı görülmektedir(2).Burada sarı kantaron çayı kullanımı sonrası psikotik atak izlenen bir vaka sunulacaktır. VAKA: 30 yaşında erkek hasta, daha önce psikiyatrik hastalık öyküsü bulunmamakta olup,bir ay önce başlayan şüphecilik,saldırganlık yakınmalarıyla E.R.S.H. H. Acil servisine başvurusu sonrası ''akut-geçici psikotik bozukluk'' ön tanısıyla E1 servisine yatırıldı. Hastanın,iki yıl önce üniversite eğitimini tamamlayarak bir şirkette çalışmaya başladığı,bir buçuk yıl önce nedensiz kaygılar,huzursuzluk,iç sıkıntısı,yakınmaları başlayınca internetten edindiği bilgiyle bu yakınmalarına iyi geleceğini düşünerek aktardan sarı kantaron çayı alarak günde iki fincan kullanmaya başladığı öğrenildi.Bitki çayını kullanmaya devam ederken,içe kapanıklık,kimseyle konuşmak istememe gibi belirtileri ailesi tarafından farkedilen hastanın uykusuzluğu,ardından iş yerinde problemleri olmaya başladığı öğrenildi.Hasta,iş yerinde kendisine komplo kurulduğunu dile getiriyor,dışarıya çıkarken tanınmayacak şekilde gözlük ve şapka kullanmaya özen gösteriyordu. Hastanın psikiyatrik muaynesinde;duygulanım kaygılı,paranoid ve persekütif sanrıları mevcut, muhakeme bozulmuş, iç görü bulunmuyordu. Hastanın üç haftalık takibinde paliperidon 6mg/gün ve ketiapin 25mg/gün tedavisi ile başvuru yakınmalarında belirgin gerileme izlenerek kısmi remisyon halinde taburcu edildi. TARTIŞMA: Tamamlayıcı/ alteranatif tıp popüler bir fenomen olup, bitkisel ürünler reçete edilen ilaçlara göre daha güvenli ve doğal alternatifler olarak düşünülmektedir.Bitkisel ilaçlar yaygın olarak aktarlarda ve eczanelerde reçetesiz olarak satılmakta, ticari sektörün baskısıyla giderek tüketimi artmaktadır ve bu ürünlerin kullanımyla oluşabilecek psikiyatrik yan etkiler gözden kaçırılmaktadır. http://www.psikiyatri.org.tr/uploadF...zet-Kitabi.pdf 47. Ulusal Psikyatri Kongresi sunumlarından alıntılanmıştır. |
Merhaba,
Gonderdiginiz calisma icin tesekkurler. Yalniz bence bazi mantik hatalari var calismada. Evet sari kantaron tum vucudu etkileyen bu yuzden dikkatli kullanilmasi gereken bir bitki, ozellikle de ilac kullanan, bazi hastaliklari olan bireyler icin, ama kimse gunumuzde peynir ekmek gibi satilan antidepresanlardan daha tehlikeli oldugunu soyleyemez. Antidepresanlarin vucutta ve beyinde ne gibi degisiklikler yaptigini bilselerdi insanlar konu komsuya ezbere tavsiye etmeye cesaret etmezdi. Ama tabi kullanilmasi elzem olan zamanlarda da dr tavsiyesi uzerine alinmali. Calismaya gelince, once son bir aydir daha onceleri hicbir psikiyatrik yakinmasi olmayan hastada su su sikayetler baslamis diyor, sonra da hastanin hikayesini anlatirken 1,5 yil once ortaya cikan psikolojik problemlerini soyluyor. Ayrica boyle hikayesi olan bir hastada bu son durumun onceki yakinmalarinin ilerlemesi mi yoksa ictigi sari kantarona bagli yeni bir durum mu oldugunu soylemek zor. Cunku sari kantaron bu durum icin yeteri kadar etkili olamamis ve mevcut hastaligi ilerlemis olabilir... Burada bence asil vurgulanmasi gereken bitkilerin ne kadar zararli olabilecegi degil, bitki kullanmadan once hastaligimizin ne oldugunu bilme zorunlulugumuz. Cunku bazen operasyon gerektiren durumlar olabilir; bu gibi durumlarda bitkisel ilaclari denemek yararsiz hatta zararli olacaktir. Ama bunun disindaki durumlarda guvenilir kaynaklardan elde edilmis bitkileri usulune uygun kullanmak yanlis olmaz. Tabi bu arada hekimlerin de tip egitimlerinde bitkiler ve ilaclarla etkilesimleri hakkinda ilgi sahibi olmalari gerekir. Su anki durumda sadece "bunlar kocakari ilaci sakin ha kullanmayin, normal tedavinize devam edin" demekle yetiniyorlar. Uzunca yazmisim, bu konu daha cok su kaldirir.... |
Sayın tuzcue..
Bilyorsunuz esrar da, Cannabis Sativa adlı bir ottan elde edilmekte.. Ve bu otu kullananlarda genellikle psikotik rahatsızlıklar tetiklenmektedir: Esrar kullanımı şizofreniyi tetikler mi Esrar kullanımı sırasında başlayan ve N, N-dimetiltriptamin (DMT) kullanımı ile psikotik özellikler eklenen duygudurum bozukluğu: Bir olgu sunumu Cannabis Sativa (esrar) şizofreni gibi birtakım psikozları tetikleyebiliyorsa, sarı kantaron niye yapmasın ki? Gelişigüzel kullanılacak bitkiler değil bunlar.. Kaldı ki, bir hastaneden gerçek bir olgu aktardım yukarıda.. Hafife alınacak konular değil bunlar.. |
Alıntı:
|
Merhaba,
Dediginiz gibi hafife alinacak konular degil gercekten. Ben de bu yuzden uzunca yazdim ve ekteki yaziyi dikkate aldim. Bir hekim ve diger hekimlerden gelen bilimsel yazilarin tercume ve derlenmesiyle ilginen biri olarak calismada mantik hatalari oldugunu soylemek geregini duydum. tip tarihi boyunca ozellikle son iki yuzyilda ilac sirketlerinin nasil oyunlar duzenledigini ve bilimsel yayinlarin sonuclarini nasil carpittigini okudugunuzda her duydugunuza dikkatli yaklasiyorsunuz. Ben bitkilerin tamamen zararsiz oldugunu savunmuyorum. Kaldi ki bu konuda yurt disinda doktora yaptigim icin ayrintili biliyorum. Soyle bir soz var: zehir dozdadir, yani her kullandiginiz bir sekilde zehir etkisi olusturabilir. En masum gorunuen bitki bile sizin kullandiginiz diger ilaclarla etkilesime girerek zararli olabilir. Bu konu onemli oldugundan ehil ellerde olmali ve mutlaka incelenmeli diyorum sadece. Ama hastamiz bunu icmis ve sonucunda psikoz gelismis demek de kolaycilik gibi geliyor bana, cunku hasta duzelseydi inanin bunu sari kantarona baglamayacaklardi, pozitif etkinin bitkiye bagli oldugunu ispatlayan bilimsel verileri soracaklardi. Cevresel faktorler etkili olmustur ya da bastan tani yanlis konmustur aslinda zaten psikoz degildi diyeceklerdi.... |
Alıntı:
Ben cicili bicilide olsa, hiçbir aktara ve sattığı ürünlere güvenemiyorum.. Bunlar adeta sağlık tüccarıdır.. Bütün aktarlarda tahta çekmeceler içinde öğütülmüş keten tohumu gördüm..Bunlar kısa zamanda oksitlenen ve zehire dönüşen yağlı ürünler..Kaç aktarla tartıştım; bunun öğütülmüşü zararlıdır, diye..Ama anlatamazsınız..Çünkü aktarlarda alternatif tıbbın temel bilgileri asla yok.. Hele o pazar yerlerinde, onca ayakkabı tozunun olduğu yerlerde açık çuvallar içinde, kabak gibi güneş altında tıbbi bitkileri gördükçe çıldırıyorum.. Sağlıklı insanı bile hasta eder bunlar.. |
Ne kadar haklisiniz, keske butun bunlarla ilgilenen bir kurum olsa. Standartlari belirleyip konu ile ilgili herseyi denetlese, meydani amaclari sadece para kazanmak olan sahtekarlara birakmasa...
|
Alıntı:
Zerdaçal tozunun içinde kremit tozu karıştırıyorlarmış. Çok dikkat etmek gerekiyor. Evet keşke denetleyen bi kurum olsa |
Alıntı:
|
Sarı kantaron her yıl toplar ve kuruturum. Adanalıyım ve Niğde de çalışıyorum. Rakımı yüksek bir yerden topluyorum 1800 - 1900 rakımda topladığım sarı kantaronları zeytinyağında her ne yaptıysam kırmızılaştıramadım. Fakat Adanada yetişenler çok kolay kırmızı renk alıyor. Tıbbi bitkilerin yüksek rakımlarda etken madde oranları azalabiliyor. Kırmızı kantaron bitkisine (centaurium erythraea ) hiç rastlamadım o kadar aramama rağmen.
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 06:05. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025