![]() |
|
|
![]() |
#1 |
Ağaç Dostu
|
Bitkilerde Etimoloji
Ağaçlarda etimoloji konulu bir başlık daha var . Buraya yazacak arkadaşlar ağaç ve çalı dışı bitkileri yazarlarsa daha iyi olacak. Türkçe ve taksonomideki Latince karşılıklarının etimolojisi yazılabilir. İlk maddeyi ben yazayım. Gerçi ağaçlarda etimoloji ye de yazdım ama .. Bitki: Eski Türkçe'de bütmek bitmek:doğmak , olgunlaşmak , sona ermek, bütünlenmek kökünden geliyor. Arapçası nebat. Latince planta , grekçe pelagos. Azericesi de aynı. Diğer türki lisanlarda ösimlik , ösümdük , üsimlik gibi kelimeler kullanılıyor. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-12-2006
Şehir: istanbul
Mesajlar: 1,239
|
Vigna caracalla ya eski İstanbullular Zülf-ü aruz derler. Bu da sevgilinin perçemi, saçı anlamına gelir. Çünkü çiçeğe dikkat ederseniz Selluka (Vigna caracalla) ortası salyangoz gibi ya da bir perçem gibi kıvrılmıştır. Süs bezelyesi (Lablab) bitkisinin adı ise Leb : dudak tan gelir. Nasıl ki aslanağzı diye isim veriyorsak bu bitkinin de açılır kapanır durumda dudakları vardır. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Ağaç Dostu
|
Yaprak : Eski Türkçe'de yapmak :kapamak örtmekten geliyor. yapurgak.. yapırgak.. yapırkak.. yaprak. yap kökünde örtmek ,kapamak , gizlemek gibi anlamlar saklı. Ağacı örten kaplayan anlamında. Tüm türki lisanlarda da benzer sesçe benzer kelimelerle ifade ediliyor. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#6 |
Ağaç Dostu
|
Tomurcuk: Tömür Töm: eski türkçe şişmek, yuvarlak, küre anlamında kullanılır. Tömürmek : şişmek, kabarmak (tümör kelimeside bu kökten geliyor olabilir.) Evet şimdi baktım, tümör kelimesi latince tumor kelimesinden geliyormuş, anlamı şişik yumru demekmiş. demek ki latinceye eski türkçeden geçmiş ![]() Düzenleyen Todor : 22-12-2006 saat 12:33 Neden: bilgi ekleme |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#7 |
Ağaç Dostu
|
Yeşil: Yaş-ıl, taze bitki, yaş bitki rengi Mavi: mayi den gelir. Mayi arapça Ma kökünden helir. Sıvı, su demektir. Sarı : Zar dan gelir. Zar arapça altın demektir Turuncu: Turunç dan gelir. Portakal rengi. İngilizcesi Orange, fransızcasıda oranj herhalde Beyaz: Beyzadan gelir, arapça yumurta demektir. (Demek ki orda tavuklar beyaz yumurtluyor ![]() Lacivert: Farsçca Lajvertden gelir. Gök rengi bir taşın adıdır. Siyah: Farsça siyav kelimesinden gelir. Düzenleyen Todor : 22-12-2006 saat 11:35 Neden: diğer renkleride eklemek |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#8 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Mavi: Mai, Farsçası abi. Ma ve ab ikisi de su manasına geliyor. Beyzi: oval, yumurtamsı. |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#11 | |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Istanbul Nişantaşı
Mesajlar: 104
|
Kuzey=Kara
Alıntı:
Besbelli, Türkler yönleri renklerle ifade ediyorlarmış. En azından askeri lisanda. Sonra düşündüm... Latinler veya eski Akdeniz halkları Akdeniz'e 'iç deniz' anlamında 'karaların ortasındaki' adını vermişler. Peki biz niye Akdeniz demişiz? Tabii bize göre güneyde olduğu için... Karadeniz de kara bir deniz olduğu için değil, bize göre kuzeyde olduğu için Karadeniz adını almış. Yeşilırmak yeşil, Kızılırmak da kırmızı ırmaklar oldukları için değil, her ikisi de Karadeniz'de birbirine yakın yerlerden denize dökülen bu iki ırmak birbirlerine göre doğuda ve batıda yer aldıkları için böyle adlandırılmışlar. ...bence. Sonra düşündüm... Ne çok Akdağ'ımız var... Ne çok Karatepe'miz, Karasu'muz, Aktepe'miz, Aksu'muz... Kızıltepe'miz, Yeşiltepe'miz, Kızıldere'miz... Demek bu renk isimlerinin bunca sık görülmesinin nedeni bu imiş diyorum. Gelip Anadolu'ya yerleşen Türkler kendi yerleşim yerlerine göre yanlarındaki yörelerindeki coğrafi oluşumları ve yerleri renklerle özdeşleştirmekten ziyade yönlerine göre isimlendiriyorlarmış meğer. Yoksa hiç kara bayır olur mu, kara dere olur mu? Kuzeye kuzey demişler elbet ama köylerinin kuzeyindeki dereye Karadere demişler onlar. Böyle böyle ad vermişler yeni coğrafyalarına. Doğu'yu Batı'yı yön ismi olarak her yerde görüyoruz ama bu isimleri sıfat olarak hiç görmüyoruz. İş sıfat tamlamasına gelince hep renk isimleri kullanılagelmiş. Rüzgar isimlerinde de böyle olduğunu öğrendim sonradan. Mesela, halk arasında anlatıldığına göre baharda sert rüzgarlar uğuldayarak eserken aslında "kış ile yaz gidecektin-gelecektim diye kavga eder, bu arada ağyel (akyel) ile karayel birbirine karışır"mış. İşte böyle... Düzenleyen nil : 17-04-2007 saat 21:31 Neden: ifade düzenleme |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#16 |
Ağaç Dostu
|
Rakkamların kökeni ile ilgili olarak "Karagöz'le Hacivat neden öldürüldü?" filminde çok güzel bir sahne vardı. Anmadan geçemeyeceğim ![]() Serçe parmağı, pırr diye uçar serçe yüzük parmağı, serçe parmağının eki orta parmak, en uçtaki işaret parmağı, adamı dürtmeye yarar baş parmak, en baştaki pırr, eki, uç, dürt, baş bir, iki, üç, dört, beş Baş altınıda ben ekliyeyim. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#22 |
Ağaç Dostu
|
Papadia: Grekçe papaz karısı. Kaynak:İsmet Zeki Eyüboğlu Gerçi Eyüboğlu'nun Rumcanın Türkiye Türkçesi üzerine tesirini Trabzon Maçka'lı olması hasebiyle abarttığı biliniyor ama.... |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|