![]() |
Uzak bahçelerin yakın işbirliği Manifestosu
Bir manifesto (bildiri) hazırlamak gerek...
|
Önce elde bir metin olmalı ki, üzerinde çalışılabilsin. Acemi Çaylak'ın derlediği yazışmalardan hareketle hazırlandı.
Metin için, angaryaları(!) yapmada en büyük yardımcılarımdan olan Sabah'a rica ettim :) Aşağıda metin için Sabah'a teşekkür ederim... Eklemeleri, çıkarmaları yapabiliriz. malina ÖNERİLERE GÖRE GÜNCELLENMEKTEDİR. __________________________________________________ ______________________________________ Manifesto taslak çalışması Yemek istemediğini başkasına da yedirme! "UZAK BAHÇELERİN YAKIN İŞBİRLİĞİ" AMAÇ Uzak bahçelerin yakın işbirliği projesinin (***) amacı doğal yetiştiriciliği teşvik etmek, küçük bahçelerin üretimini desteklemek ve doğal ürün talep eden tüketicilerle üreticilerin aracısız buluşmasını sağlamaktır. *** insiyatifi,
YAPI Proje gönüllü birlikteliğe dayanır. Uzak bahçelerin yakın işbirliği projesine üretici ve tüketici olarak katılanlar “Ortak" olarak adlandırılır. Üretici olan bir ortak aynı zamanda tüketici ortak da olabilir. Gönüllü olarak çalışacak olan yönetim grubu üyeliği için tarafsızlık ve süreklilik için uygun koşullar belirlenir. Yönetim grubu üyeliğinin sınırlı süreli olması ve farklı kesimleri temsil etmesi sağlanır. İŞBİRLİĞİ İÇİN HEDEFLER - Doğal üretimin desteklenmesi: Doğal üretim yapan üreticinin ürünlerinin tüketiciyle buluşmasını sağlamak. - Bilgi paylaşımı: İşbirliğine katılan üretici ve tüketicinin bilgi paylaşması, ortak yürütülen araştırma ve eğitim ile gelişmesi hedeflenir. - Tohum ambarı kuruluşu: Sağlılıklı, yararlı ve temiz tohum, fide ve fidan üretimi ve korunması için çalışılır. Bu amaçla üretici bahçeler, ellerindeki tohumları tasnif edip, gerekiyorsa bir katalog haline de getirip kendi tohum ambarını oluşturur. İşbirliğine ilişkin tohum bankası kuruluşu için hazırlık yapılır. - Yeni ürün desteği: Yeni bir tür yetiştiren üye desteklenir ve bilgi paylaşımı sağlanır. İŞBİRLİĞİ TARAFINDAN HAZIRLANAN KILAVUZLAR I. Üretici kataloğu: Projeye katılan her bir bahçe tüm üyelerin erişimine açık olan Üretici Kataloğuna kaydedilir. Kataloğun güncel kalması sağlanır. Katalogda yer almak isteyen üreticinin sağlamak zorunda olduğu bilgiler: - Bahçe adı, - yeri, - ekili/ekilebilir alan miktarı, - bu sezon alınabilir takribi ürün çeşitleri ve miktarları, - bahçenin özellikleri, - kaç aileye ne kadar süreyle düzenli ürün sağlanabileceği, - Bahçe ile ilgili uygulanan tarım yöntemleri, gübre, ilaç vb. ne kullanıldığı, - kimyasal veya zehirli ilaç kullanıldıysa son kullanış tarihi. II. Kullanılabilir İlaç ve Gübre Kılavuzu: Kullanımı uygun görülen gübre ve ilaçları içerir. Üreticiler bu listenin içinde kalmayı garanti eder. Listede uygun görülen değişiklik ve ilaveler yapılabilir. III. Uygulama Kılavuzu: Toprak, gübre, tohum, işleme yöntemleri, zararlı mücadelesi vb. bakımlardan belirlenen asgari kuralları içerir. IV. Denetim Kılavuzu: Ürünlerin denetlenebilmesi için hazırlanacak kontrol listelerini içerir. ÜRETİCİ ORTAKLAR İÇİN UYULMASI İSTENEN KURALLAR - Şeffaflık: İşbirliğine katılan bahçelerde yapılan her işlem, yapılış biçimi, kullanılan ilaç ve gübre açıkça duyurulacaktır. - İzlenebilirlik: Üretici, bahçedeki uygulamaların izlenebilir olmasını ve tüketicilerle asgari iletişimi sağlar. Uygulamaların detaylı-resimli anlatıldığı ortamları kullanır. - Rehberlere uyum: Tohum ve işleme yöntemleri için hazırlanan rehbelerlere uyar. - Üretim sözü: Tüketicilere ürünün zamanında ve söz verilen miktar veya adetlerde ulaştırılmasına özen gösterir. Ortakların üretmediği ürün satışı, tanıtımı söz konusu değildir. __________________________________________________ _______________________________________ Sizin düşündüğünüz nasıl birşeydi bilmiyorum. Benim yazılanlara dayanarak hazırladığım örnek yukarıda. Kılavuzlar liste önerilerinden çıktı. Açıkcası sizin gösterdiğiniz mesaj üzerinden hızlı düzenleme yaptım. Eklemeleri, tartışmaları kolayca yapabilmek için adlandırma, koyultma yaptım. Maddelerin geliştirilmeleri, iş yapış biçimi ve yordamların belirlenmesi ayrı konular. Düzenleme yaparken bir yandan da benzeri çalışma yapan organizasyonların metinlerini merak ettim ama zamansızlıktan bakamadım. Tarım bakanlığının organik üretim kontrollerine de bakmak gerekir mi bilmiyorum. İşin çapı ve sınırları tartışmak gerek. İyi günler |
sn malina
Nasıl bir manifesto olacagı konusunda sizin düşüncelerinizi ögrenebilirmiyim? |
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
|
Sevgili Malina ve katılımcı diğer arkadaşlar,
Doğa İçin Çal Projesi' nde duyurulması bence de çok güzel olur. Bu konuda üzerime düşeni yapmaya hazırım. Daha önce yazılanları toparlayarak bir manifesto hazırlamaya ben gönüllüyüm. İlk taslağı hazırlarım, daha sonra diğer arkadaşlar kendileri eklemek istdiklerini ekleyebilirler. Yazılacakların çoğu önceki sayfalarda yazıldı zaten. Önemli olan bunları toparlamak. |
Aşağıda bu konu açıldığından beri ısrarla üzerinde durulan ve öne çıkan başlıkları üyelerin kendi yazdığı şekliyle toparladım. Bana ait olan son paragrafı yeni ekledim. Bütün üyeler bunların dışında eklenebilecek bir şey varsa en alta eklerse çok iyi olur. Bu eklemelerden sonra bir iki gün içerisinde tekrarları ayıklayıp, imla olarak düzeltip, maddeler halinde ilk taslak olarak yayımlayabiliriz ki kaleme alma işini ben yapabilirim. Bu metne ilk taslak diyorum. Çünkü oluşumun kendisi gibi kuralları da zaman içerisinde gelişip genişleyecektir.
Kısaca "Uzak bahçelerin yakın işbirliği" üreticinin yanında tüketiciye de öğretmeli ya da öğreten bir iş organizasyonla paralel çalışmalı. (Kiraz) Uzak bahçelerin ortaklarının güzel bir profilini çizmiş sn.Kiraz. "Ortakları" diyorum, müşterisi değil. (Meyvelitepe) Üretici açısından anahtar tanımlardan biri de bu. Bu sebeple toptan zeytin isteyenlere hiç bir şey vermedim. Nasıl ki, tüketici yediğinin nereden geldiğini, kimin yetiştirdiğini, nasıl yetiştirildiğini bilmek istiyor, böyle üreticiler de ürünü kimlerin yediğini bilmek istiyor. (Meyvelitepe) Bir yerlere varıyoruz yavaş yavaş. Demek ki bu bahçelerin şeffaf olması, izlenebilir olması gerekiyor. Hiç bir denetim mekanizması kötü niyeti engelleyemez. Ne yapıldığı ve nasıl yapıldığı gözler önünde olmalı. Bu, bir sürecin izlenmesi şeklinde olmalı. Böyle bir oluşumda tabii ki, toprak, gübre, tohum, işleme yöntemleri, zararlı mücadelesi vb. bakımlardan asgari kurallar olmalı. Tüm bahçeler uygulamalarını tam bir şeffaflıkla açmalılar. Söz gelimi, temmuzda hazır olan domatesi, bundan yiyecek olanlar, ta tohumuna, fidesine kadar zaten ve zamanında izlemiş olmalılar. (Meyvelitepe) En azından ilaç ve gübre konusunda yukarda da belirttiğim gibi bir şeffaflık ve bir haber alınabilirlik, karşılıklı iletişim, asgari iç denetim kuralları şart. O kişi bahçesine bakır da atabilir ama bundan haberimiz olmalı. B5A-Süper biofer-EMA-bionem vs.vs. de kullanabilir ama haberimiz olmalı. (Denizakvaryumu) Tabii ki üreticiler açısından ilk kural kimyasal gübre ve zehirli ilaç kullanımının"HİÇ" olmayacak olmasıdır. Bunun dışında kullanılabilir gübre ve ilaçlar, nelerin ne zaman kullanılabileceği vb. konularında bir liste olmalı ve tüm üreticiler bu listenin içinde kalmayı garanti ediyor olmalı. Listede elbette değişiklik ve ilaveler olabilir. Fakat bunlar, kullanmadan önce tartışılmalı, grup tarafından kabul görüyor ise kullanılmalı. (Meyvelitepe) Esas amaç ticaret değildir. Etraftan ürün toplayıp bir marka altında satmaya da çalışmayacağız. Bunu hiç yapmayacağız. ... tüm bahçeler aynı şeffaflığa sahip olmalıdır. (Meyvelitepe) Sn.Meyvelitepe 7 nolu mesajında " Zehirsiz, organik yetiştiricilik yapan küçük bahçeler üretimini ve işlediği ürünü ortak bir marka altında piyasaya çıkaramaz mı? derken, 58 nolu mesajında "Esas amaç ticaret değildir. Etraftan ürün toplayıp bir marka altında satmaya da çalışmayacağız. Bunu hiç yapmayacağız. dedi. (Habibe) Bu oluşumda üretilen ürünlerin marketlerle, toptancılarla bir alakası olamaz. Burada bir üreten bir de alıp kendisi ve ailesiyle tükeken var. Bu demek değil ki, bir üretici malını toptancıya satamaz. İsterse satar elbet. Ancak bunun sistem ile bir alakası kalmaz. (Meyvelitepe) Bahçe büyüklüğünde m2 sınırlaması olmadan mı?. Evet. Her bahçenin m2 si oranında kullanımına açık Havuz veya kredi olacak mı?. Kooperatif gibi bir kurum kimliği kazanılırsa, muhtelif iç ve dış destekler alınma ihtimali de var tabii. 11-Bunların yanında ayrıca üyelerinin kullanımına yönelik ortak bir yer oluşturulup hayvancılık da yapılabilir mi?. (keçi koyun tavuk vs) Olursa hoş olur. (Meyvelitepe’nin Habibe’nin sorularına cevabı) Unutulmaması gereken bir diğer husus, burada uretici konumunda olanlar, aslında tüketici konumundada, urettiklerimin bunu talep eden doğru kisilere gideceğinin yanında, bende olmayan ürünleri dogru yerden, doğru kisiden alacağımın heyecanını tasiyor. (Ayhan Dükel) "Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına da yapma/ Senin yemek istemediğini başkasına da yedirme" otomatik olarak devreye girecek ve samimi olmayan üreticiyi bir derece engelleyecek. (Kiraz) -Üretim zehirsiz, kimyasallar olmadan olacak(bu durumda bunu deklere edenler ve ürünleri belirlenecek. -Üretici aynı zamanda tüketici konumunda (esas amaç ticaret degil ) -Üretim şeffaf olacak( herbir katılımcı bahçe için uygulamalarını detaylı-resimli anlatabilecegi uygun ortam ) -Sistemin denetlenebilmesi için herkesimden oluşacak bir yönetim grubu olsa iyi olurmu ?(üyeleri zamana baglı, degişken gönüllüler olabilir) -Ürünlerin denetlenebilmesi (her nekadar güven esasına dayansa da yönetim kadrosunun belirleyecegi kontroller ve denetlemeler ) (Ayhan Dükel) Bu iş birliğinin bir boyutu da tohum, fide, fidan konusu tabii ki. Bahçeler, ellerindeki evladiyelik tohumları tasnif edip, gerekiyorsa bir katalog haline de getirip kendi tohum ambarını oluşturmalı. (Meyvelitepe) Satış yapan üyeler ve ya tüketiciler, (hepimiz tüketiciyiz ya) Açıken alenen bir birimizi denetleyeceğiz doğrunun yanın da olacağız. (Lilium) Her ürün, kendi doğal mevsiminde üretilecek.. (Habibe) Bizim ürünler asla marketlerde görülmez. Hele hele Tansaş'ın Migros'un semtine bile uğramaz. İhraç edilmesi de pek söz konusu değildir. Kendi adıma, benim "hedef kitlem", santini domates için 50 km araba kullanıp gelip bahçeden kendi toplayıp tartacak kişiler, hem de fiyatını bile sormadan. (Meyvelitepe) Çünkü bir yandan iyi üreticiler ürettiklerini satamıyorlardı (Lilium benzeri). Diğer yanda bunlardan daha az kaliteli ürünlere daha yüksek bedel ödeyen bir tüketici topluluğu vardı ancak istedikleri ürünü bulamıyorlardı. Amaç burada bu ikisini bilinçli bir şekilde buluşturmak. İlk başlarda amatör şekilde başlayan dağıtım işi belki zamanla daha profesyonel bir hal alabilir. Bunu zaman ve katılımcıların iradesi belirleyecek. Meyvelitepe'nin defalarca söylediği gibi Migros'a, Carrefoursa'ya mal satma derdimiz yok. Onlar bize gelince de mal vermeyeceğiz. (Acemi_caylak) Muhakkak ki bir web sitesi hazırlamalı, burada her bir bahçeyi teker teker tanıtmalıyız. Bunun sürekliliğini sağlamayız. Bahçevanlarımız bir sonraki sezona kadar, bahçelerinde ne yaptıklarını tüm şeffaflığı ile haftalık, en fazla onbeş günlük periyodlarla resmli olarak anlatmalılar (bir bakıma her bahçe için bizim bloga benzer birer yayın olmalı). Bu bence çok önemli. Bu organizasyonun en güçlü tarafı şeffaflık ve izlenebilirlik olmalı. (Meyvelitepe) Organizasyonu resmileştirme kararı vermeliyiz. Söz gelimi bir kooperatif kurmalı mıyız? Kurarsak pek çok yararı olur. Bahçeden yapılan satışlar kooperatif adına faturalanabilir, teşvikler alınabilir, vs. Ancak böyle bir modelde tarım kooperatifi kurulabilir mi bilmiyorum.Araştırmak gerekecek. (Meyvelitepe) Ayrıca bu başlıkta hiç tartışılmayan, tüketicilere ürünün zamanında ve söz verilen miktar veya adetlerde ulaştırılması da oldukça önemli. (Acemi_caylak) Çünkü tamamen gönüllü birlikteliğe dayanan bir oluşum olacak. (Acemi_caylak) Katılmak isteyenler; Bahçe adı, yeri, ekili/ekilebilir alan miktarı, bu sezon alınabilir takribi ürün çeşitleri ve miktarları, bahçenin özellikleri, kaç aileye ne kadar süreyle düzenli ürün sağlanabileceği, Bahçe ile ilgili uygulanan tarım yöntemleri, gübre, ilaç vb. ne kullanıldığı, kimyasal veya zehirli ilaç kullanıldıysa en son ne zaman (Meyvelitepe) kurdugumuz bu birliktelik sizin urettiginiz hic bir urune ipotek koymuyor dogal yapmak sartiyla herne sekilde bunlari pazarliyorsaniz devam edebilir, bir miktariylada katilabilirsiniz. (Ayhan Dükel) Üyeler birbiriyle evladiyelik tohumlarını paylaşmalı ve gerekirse bu tohumlardan örnekleri saklayacak bir tohum bankası oluşumuna öncülük etmeli. Birlik önüne böyle bir tohum bankası oluşturmayı hedef olarak koymalı. Talebe göre yeni ürün isteği geldiğinde oluşum kendi içerisinden gönüllü olarak bu ürünü üretmek isteyen üyesine destek olmalı, elindeki bilgileri ve eğer varsa olanakları üyeyi teşvik edecek şekilde kullanmalı. Yeni bir tür yetiştiren üye özelikle manevi olarak desteklenmeli. Bütün üyeler bu üyeyle bilgi paylaşımına girmeli. Kimyasal ilaç ve gübre kullanmaktan vazgeçerek bu oluşuma katılan her yeni üyeye bütün üyeler azami desteği vermelidir. (Acemi_caylak) |
Sn acemi caylak
-Güzel bir çalışma yapmışsınız, teşekkürler -Bir iki konu üzerinde diger arkadaşların da görüşleri alınabilir, birbiriyle çelişen pek bir şey yok, genel hatlarıyla manifesto hazır, ilave etmek isteyen arkadaşları bekleyelim. |
Konu ve olaylar güzel gidiyor.
Katılımcı arkadaşlar kendi bahçelerini tanıtmaya başladılar. Ancak "uzak bahçelerin yakın işbirliği" nde işbirliği konusuna sanırım yeterince değinilmedi. Buradaki "işbirliğinden" amaç nedir? Örneğin üyelerin satıştan elde ettikleri paranın belli bir yüzdesi bu oluşuma aktarılacak mı?Aktarılırsa nasıl kullanılacak? Deneyim-tecrübe-tohum vs.desteğinin zaten üyeler arasında olacağı kesin ama bir de işin mali yönü var. Yine üyeler arasındaki otokontrol-denetim nasıl olacak? Manifestoya-kurallara uymayan birlikten nasıl çıkarılacak? |
Sn. Denizakvaryumu,
Bence 5 nolu mesajdaki listenin en altına sizde düşüncelerinizi eklerseniz daha iyi olur. Çünkü dağınık olursa toparlamak zor oluyor. |
Sn.Acemi caylak,
biz oluşum dışında olduğumuz için sadece fikir bazında yorum-öneri sunuyoruz. Bence manifestoyu oluşturacak arkadaşlar; oluşuma-birliğe katılacak-katılmış olan kişiler olmalı. Örneğin biz sıfır kimyasal isteyen ve manifestonun böyle hazırlanmasını isteriz ama oluşum içinde olan arkadaşlar hiç olmazsa senede bir kere göz taşının atılmasına olumlu bakabilir. |
Sevgili Malina,
Gerçekten harika olmuş. Sizi ve Sabah'ı kutluyorum. |
Sn sabah
Tasekkurler - kimyasal veya zehirli ilaç kullanıldıysa son kullanış tarihi. bu madde dogal uretime gecmeden onceki son kullanilan kimyasal tarihiydi, bunu vurgulamamiz lazim, yoksa UBYI icinde kimyasal kullanimina musade edilemez.Yeni katilacak arkadaslar yanlis anlayabilir ellerinize saglik |
Alıntı:
Bunları sırayla kontrol edelim ve hazırlanması gerekli olan ve bizim tarafımızdan derlenmesi mümkün olanları belirleyelim. Eğer hazırlanamayacak liste/kılavuz varsa adını çıkaralım. 1. Üretici kataloğu : Üreticiler/bahçe sahipleri forumda bahçe tanıtımlarına başlayarak bu kılavuzu oluşturmaya başlamış oldular. 2. Kullanılabilir İlaç ve Gübre Kılavuzu : Bu rehber için organik tarımla ilgili kaynaklarda referanslar gördünüz mü? Eğer genel kabul gören bir liste ya da tanım varsa doğrudan onun adını da verebiliriz. 3 ve 4'e sonra geçelim.:rolleyes: |
Organik üretim deniyor..
Organik üretim ile Organik tarım arasında ki fark nedir?. Genel olarak ikiside aynı anlamda gibi algılanıyor. Eğer aynıysa; Organik üretimi onaylayan bir sertifa yoksa ve biz sertifikaya bağlı değil isek...bunu nasıl izah edeceğiz. İki üretim biçimi şartları farklıysa, kelime aldatmacası gibi olmaz mı?. Bu üretim biçiminin adı ne ?. Doğal tarım mı?. Organik tarım mı?. (!) Organik üretim mi?. kafam karıştı :) |
Organik tarım için istenen şartlar-belgeler-para ...tüm bunlar daha önce konuşulmuştu.
Bu birliğin üyelerinin üreteceği ürünler Doğal üretim - doğal ürünler sınıfına girmekte. Kısaca; Üretimde zehirli ilaçlar yok-kimyasal gübre yok... Bu üretim şeklinin denetimi birlik üyeleri tarafından yapılacak... Güven ve şeffaflık ana unsurlardan. |
Sn.Denizakvaryumu, bu dediklerinizi ben de biliyorum :) okudum. Takip ediyorum bu konuyu.
Lakin, yukarıda ki manifesto yazısında sizin dediğiniz gibi doğal üretim değil, "organik üretim" dendiği için kafam karıştı. |
Haklısınız :)
Organik üretimin şartları ağır... Bu nedenle manifestoda organik kelimelerinin çıkarılarak doğal kelimesinin kullanılması gerekir. Aksi durumda bu birlik zaten kurulmadan dağılır :) |
Alışkanlıkla organik yazmışım. Konuya da biraz uzak olunca...
Kusura bakmayın...:rolleyes: |
versiyon 1.1
AMAÇ
xxx insiyatifi,
|
Her şey ne kadar çabuk gelişiyor! Kutluyorum. Bizlere de böyle bir işbirliği yaraşırdı. Gerçekten beni heyecanlandıran bir uygulama başlıyor. Sn Meyvelitepe'nin İngiltere'den verdiği web sitesi örneğinde, Çiftçi pazarları ve Toplum dükkanlarından söz ediliyor. Gıdaların yerel olarak temini dünyamız için çok önemli.
Ben de biraz bizim köydeki uygulamalardan bahsedeyim. Belki fikir açısından yardımcı olabilirim. Benim köyde (Appleton, yani Elmalı Köyü!) dün Toplumsal dükkanımızın 10. yılını kutladık. (İngilterede ilk toplumsal dükkan fikri bizim köyde başladı ve bütün İngiltere'ye yayıldı). 90 tane köyden gönüllü çalışan var. Bazıları haftada 1 veya 2 saat çalışıyor. Ben de bir aralar sabahları ekmek pişirmiştim. Ama işlerimin yoğunluğundan devam edemedim. Ben de artık tüketici olarak hizmet veriyorum. Her yıl 20000 Sterlin civarında cirosu var ve yaklaşık 5000 Sterlin kar ediyor ve bu karı köyün sivil toplum örgütlerine dağıtıyoruz. Köyde herkes birşeyler yetiştiriyor. Hemen hemen herkes ürününün yiyebileceğinden fazlasını dükkana getirir ve ucuz bir fiyata verir yine Supermarketlerden daha ucuz bir fiyata diğer köylülere satılır. Köyde 3 tane çiftlik var. Buradan et, süt ve yumurta dükkanda satılır. Köyümüzde bir bal yetiştiricisi de var ve onun ürettiği balları da dükkanda satıyoruz. Büyük ihtimalle arılar bizim bahçedeki çiçeklere de uğruyorlar çünkü kovanları hemen arkamızdaki bahçede. Ama maalesef bazı yaşlılar anlamıyor ve hala zehir kullanıyorlar. Bahçecilik kulubümüzde ayda bir konuşma/toplantı var. Her ayın ilk pazar günü Köy'ün Holünde (ortak kullanılan sosyal hizmetler binasında) Çiftçi Pazarı düzenleniyor. Buraya yerel sebze, meyve ve bunlardan üretilmiş reçeller; etler, sosisler, vb. getirilip satılıyor. Tabii kahve çörek börek falan da var! Ara sıra, farklı kültürlerden yiyeceklere de yer veriyoruz. Bir tanesinde ben de tahinli çörek ve simidi tanıtmıştım. Herkes tahinli çöreğe bayıldı. Hep tarifini verdim. UZAK BAHÇELERİN YAKIN İŞBİRLİĞİNİ ŞİMDİDEN KUTLUYORUM. Bana sorarsanız bir web sitesi mutlaka lazım. Sizleri desteklemek için elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz. Büyük bir ilgi ve heyecanla takip ediyorum. Bu özverili çalışmalarınız tüm Türkiye'de doğaya ve tarıma gönül vermiş çiftçilerimize örnek olacaktır. Milyonlarca insan ne yediğini bilmek istiyor. |
Sn.Doğasever,
Bir masal gibi anlatmışsınız. Bizdeki ekoköy kurmak düşüncesindekilerin görmesi gerekir. Doğaya uyumlu toplumsal bir yaşam tarzı için ille de komün hayatı gerekmezmiş :) |
Sn Dogasever
- Desteginiz için teşekkürler, sizin ve diger arkadaşların herzaman tavsiyelerini bekliyoruz. |
Sn Meyvelitepe,
Kesinlikle doğru! Burada anlattıklarım yüzde biri bile değil. Herkes kendi yaşamından sorumlu tabii ki ve İngiltere kapitalizmin beşiği biliyorsunuz. Ancak ortak bir iş yapıyorsak (ki burada köyde yaptığımız işlerin çoğu böyledir çünkü burası bizim yaşadığımız yer ve burada hiçbir enstitü, kurum veya devlet yaşamıyor!) en zengininden en yoksuluna kadar herkes çalışıyor. En yakın arkadaşlarımızdan biri İngiltere'nin sayılı zengin ailelerinden biri ama onlar da gelip gocunmadan dükkanda çalışıyorlar. Bazı sabahları beşte kalkıp gazeteleri tasnif ediyor üzerlerine gazete dağıtan çocukların götüreceği adresleri yazıyorlar. Bu işleri fakir zengin herkes severek yapıyor. Sağduyunun hakim olduğu toplumda müthiş bir doğru değerler birliği var. İnşallah yarın kurtulacağımız bu İşçi Partisi (Sadece adının işçi partisi olduğunu belirtmeliyim!) iktidarı dönemi bize çok şey öğretti. Toplumu çocuk kendilerini de çocuk bakıcısı gibi gördüler. Aileyi yok saydılar. Toplumu sadece mekanik bir araçmış gibi düşündüler. Halbuki herkes tek tek önemli ve özeldi. Topluma koyun gibi baktılar. Ama yarın herşey değişecek ve Lib Dem veya Muhazafakarlar iktidar olacak! Yerel toplum çok ama çok önemli. Ülkenin yönetim biçimi ne olursa olsun, iktidar, yerel topluma, köylere saygı duymalı onların önlerini açacak onları dinleyecek ve onların sorunlarını çözecek uygulamaları projeleri mutlaka desteklemelidir. Yerel toplumlar kendi sorunlarını kendileri çözerlerse, ülke de sorunlarından kurtulur! |
Hadi arkadaşlar,
Sarıcan kardeşim ya da acemi çaylak kardeşim , 6 yıl toplantısında ağaçlar net KÖY ENSTİTÜLERİ gibi demişti. Bu hareketi başarıp okuldan köylerimize döndüğümüzü göstereceğiz. Sevgiyle kalın |
İnanamıyorum
Alıntı:
Sizin, böyle güzel bir oluşumun dışında olduğunuzu yazdığınıza inanamıyorum. |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Sevgili dostlar;
Belki bana kızacaksınız ama benim fikrim hiç bir ilaç kullanmadan ürünleri yetiştirmek en doğalıdır. Büyüklerimiz nasıl olduda tamamen doğal ürünler yetiştirdiyse bizlerde onların uyguladığı yöntemi kullanmamız daha doğru olmazmı?Onların zamanında hiç bir zehirli ilaç yoktu.Alternatif olarak zararlılarla nasıl mücadele ettiklerini araştırıp öğrenmek lazım. İlk aklıma gelen zararlılarla mücadelede tütün suyu veya kükürttü.Sizleri bilmem ama ben kesinlikle hiç bir zehirli ürün ve suni gübre kullanmamaya kararlıyım. Saygılarımla |
Sn bahtiyar02
Bahsedilen ilaclar organik tarimda kullanilmasina musade edilenlerdir. |
Alıntı:
Saygılar |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Arkadaslar selamlar
sanirim burada ilac kelimesi kafa karistirdi, bu bolumde bahsedilen zararlilarla dogal mucadelede kullanilan ilaclar (yontemler) sn bahtiyar02 arkadasimizin ozlemini duydugu dogal yontemlerle ayni. Cokda genis bir yelpazeye sahip degiliz fakat tamamen yeterli. Bu bolumde ilac olarak bahsedilen bir derde, hastaliga care olan anlamindadir, sn denizakvaryumu arkadasimiz bugun guzel bir calisma yaparak dogal uretimde zararlilarla mucadelede kullandigimiz urunleri ilgili bolume tasidi, kendisine tesekkur ederim. -Kaolin :Tamamen dogal, sizin dis macununuzda, kreminizin icindede var. Hicbir canliya zarar vermeden, oldurmeden, son derece basarili -Delfin wg :Biyolojik bir urun, bakteri, son derece guvenli, tamamen ekolojik dengeyi koruyarak mucadele - EMA : (Etkin mikroorganizmalar) en cok ihtiyac duydugumuz seyi topraklarimiza kazandiriyoruz. - Kukurt / Sistemik bakir (ecosert sertifikali) -Diger biyolojik (bakteri) urunler Arkadaslar ilac diye bahsedilen urunler iste yukarida belirtilenler, siz bakmayin kimyasal zehir sektorunun cesitliligine, onlarin reklamlarina yukaridaki urunlerle mucizeler yaratirsiniz. Bahtiyar02 arkadasimizin ozlemini duydugu , bitkilerden yapilan dogal ilaclar bizimde savunup destekledigimiz yontemler, sn Mine pakkaner hanimefendinin bu konuda cok guzel yazilari var, onlarida bu bolume ****** ekleyecegiz saygilarimla |
Masanobu Fukuoka, doğal tarım hareketinin Japonya'daki önemli sözcülerindendir.
Japonya'nın küçük bir köyünde 60 yıldır sürdürdüğü doğal tarım yöntemiyle, doğanın kendini ve insanı nasıl onarabildiğini kitabında bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. Kitap, doğal hayat, doğal tarım ve doğal beslenme üzerine pek çok felsefi bilginin yanı sıra önemli bir deneyimi sunuyor. Modern tarımın yok edici etkilerini tersine çeviren 60 yıllık bu doğal tarım çiftliğinde,1950'den beri toprak sürülmüyor. Tarım makineleri, tarım ilaçları ve sûni gübre kullanılmıyor. Budama yapılmıyor, yabanî otlarla mücadele edilmiyor. Buna karşın, alınan mahsûl endüstriyel çiftliklerin verimliliğiyle boy ölçüşüyor. Dahası, bu doğal tarım yöntemi hiçbir kirlenme yaratmıyor. Üstelik diğer geleneksel ya da modern tarım yöntemlerinden daha az emek gerektiriyor. Ekolojik yıkım senaryolarının gerçeğe dönüştüğü günümüzde M. Fukuoka, doğal dengeyi bozmadan yaşamanın yollarını yarım asırdır sürdürdüğü Doğal Tarım pratiğiyle ortaya koyuyor. ------------------------------------------ |
Kendine Yeten İnsan
Sağlık ve mutluluğun, yaşamı basitleştirerek doğaya yakın olmaktan geçtiğini söyleyen Henry David Thoreau, bitkileri ve toprağı kendi haline bıraktığımızda en yüksek verimi alacağımızı savunan biyolog Masanobu Fukuoka ile Salihlili çiftçi Mehmet Dede'nin sofrasında buluşuyor; Gökeyüp köyünün çömleklerine kaşık sallıyor. Yer, Salihli'ye bağlı Gökeyüp beldesi. Kıraç tepelere bakan eski bir köy evinin avlusundayız: 'Sen kaç yıl okudun' diye soruyor. Düşünüp cevap veriyorum: '18 yıl.' 'Ooo, çok şey biliyorsundur' diyor. 'Markete un gelmezse, tüpüm olmazsa, kalorifer yanmazsa nasıl hayatta kalabileceğimi öğretmiyorlar okulda' diyorum. Yaşama dair pek az şey bildiğine eseflenen Mehmet Dede'nin elleri, asıl bilenin o olduğunu gösteriyor. O bilge, bense pamuk elli şehir kızı. Yoldan ırak, kentten ırak bir toprak parçasında kalsam başımı sokacak bir kulübe kurabilir, dereden balık tutabilir miyim? Toprağı eşelesem birkaç kök yabani patates çıkar mı? Kalmış mıdır bir yerlerde yabani buğday başağı? Ahlatlar doyurabilir mi medeniyetin kof bolluğuna alışmış aç gözlerimi? Kapatsam o şımarık gözleri, varsam Amerika'daki bir zamanların Walden Gölü'ne. Yıl 1845. Genç bir adam kentteki hayatını bırakıp ufacık bir kulübe inşa eder. Kulübede yaşadığı sürece doğayı gözlemekle yetinmez, onu en yakın dostu bilir. Anarşist ruhunu yeni aşkıyla buluşturan adam her gün saatlerce yürür. Göl kenarındaki yaşantısının tenine dokuduğu özü, 'Koruluklara gittim, yaşamın sadece en gerekli ihtiyaçları ile karşı karşıya kalabilmek ve yaşamın bana öğretebileceği bir şey olup olmadığını anlamak için, ki ölürken gerçekten yaşamış olduğumu hissedebileyim' diye kelimelere döker. Her şeyi basitleştirmekten yana olan, gerekirse günde bir öğünle yetinmeyi öğütleyen, 'İhtiyaçlarınızı azaltın' diye kükreyen genç Henry David Thoreau sonraki yıllarda şiir gibi anlatacaktır doğayla tükenmez dostluğunu. 'Sağlık ve mutluluk, yaşamı basitleştirerek doğaya yakın ve uyumlu ilişkiler kurarak gerçekleşebilir' der. Para hırsını cinayetten daha zararlı bulan ve yaşama, şiire, felsefeye köstek olduğunu düşünen Thoreau, bu azıcık hüzünlü sonbahar gününde Gökeyüp'te olsaydı neler hissederdi? Keşke Thoreau'yu Japon düşünür Masanobu Fukuoka'yla buluşturabilseydim Gökeyüp'te. Gönlü güzel, yüzü güzel kadınlar bize haşhaşlı gözlemeler pişirselerdi uzun olacağı baştan belli günün sabahında. Bahçede yakılan meşe odunlarının arasına istiflenmiş çömlekleri, ucu çengelli sopayla soğumak üzere etrafa serpiştirdikten sonra yüzü gözü is içinde otursaydık sofraya. Evin kızları bahçenin otuyla, sebzesiyle, kuruttukları nohutla şöyle güzel bir türlü pişirmiş olsalardı. Yanında yine o güzelim Gökeyüp çömleklerinden birinde pişmiş bulgur olsaydı dumanı tüten… Tencere dibin kara diye bakakalsaydık. O da bize gülseydi katılarak. Fukuoka ne derdi Amerikalı gönüldaşına? Ege'nin en asil, en dayanıklı toprak tencerelerini üreten Gökeyüplü kadınların içten bakışları altında sazını alıp yanık sesiyle Veysel'in türkülerini söyler miydi Mehmet Dede? Kızlar sessizce yanaşıp birer tane daha çay doldururlar mıydı gittikçe koyulaşan sohbeti bölmekten çekinerek? Fukuoka, seksen yıllık hayatının bilgeliğiyle Ekin Sapı Devrimi'ni anlatır mıydı Mehmet Dede'nin sazı sözü bittiğinde? 'Doğa değişmez ancak doğaya bakış şekli bir çağdan diğerine sürekli değişir' der miydi? Sonra, 'Herkes ‘doğa'nın iyi bir şey olduğunu düşünür ancak çok azı doğal olanla olmayan arasındaki farkı kavrayabilir' diyerek iç çeker miydi? Masanobu Fukuoka, 1913'te Japonya'nın güneyinde bir köyde doğdu. Mikrobiyoloji eğitiminden sonra bitki hastalıkları alanında çalıştı. Ani bir kararla köyüne dönüp yaşamı haline gelen teorisini işleme koydu. 40 yıllık çalışması sonucunda bitkileri ve toprağı kendi haline bıraktığımızda en yüksek verimi alacağımızı söyleyen Fukuoka, her çiftçinin kendi çevresini gözlemesi ve çalışmalarını bu yönde sürdürmesi gerektiğinin altını ısrarla çiziyor. Bu öncü adam 'hiç bir şey yapmama' adını verdiği yöntemle bir çiftçinin kısa sürede tarlasını tohumlayabileceğini, hasat dönemi dışında pek çok işin tek başına yapılabileceğini söylüyor. Birbiriyle ilgisiz gibi görünse de Thoreau, Fukuoka ve Gökeyüplü kadınların ortak yönü toprakla olan ilişkileri ve kendine yeterli bir yaşamın ipuçlarını vermeleri. İnsanın yemeğini pişireceği tencereyi en sadık dostu topraktan yoğurması ve onu neredeyse hiç alet kullanmadan var edip yaktığı ateşle, açık havada pişirmesi ve Anadolu Tanrıçalarının bedenini andıran bu güzelim çömlekleri üretmesi. Onlar tencereyi hem yapıyor, hem de kullanıyor. Bu yazıyı Buğday Derneği'nin çabalarıyla kurulan, Atlas'ın da desteklediği Ekolojik Pazar’ı gezdikten sonra yazdım. Pazarda tanıştığım tüm üreticilerin yüreğinde birer ekin sapı devrimcisi gördüm ben. Kimi asırlardır aynı yörede yaşamış bir ailenin ferdi, kimi kentten köye göçmüş bir doğa gönüllüsü idi. Bilge zeytin ağaçlarının yağı, akasya kokulu bal, değirmende öğütülmüş mısır unu, dağdan toplanmış şifalı ot, bez torbalar içinde nohut, barbunya, fasulye... Bunların hepsi ve fazlası vardı pazarda. Onlar önce doğanın cömertliğine inanmışlardı. Sonra da kendine yeterli bir yaşamın adımlarını atmışlardı. Fukuoka, kendi yiyeceğini üretemeyen bir toplumun uzun ömürlü olamayacağını söyler. Ne dersiniz, bir saksıya maydanoz veya fesleğen ekerek, birkaç kök biber yetiştirerek başlar mı dersiniz yüreklerimizdeki devrim?. Tijen İnaltog / |
Alıntı:
|
Sevgili bayindirmevki Sevgili denizakvaryumu'nun yazısında
"Fukuoka, kendi yiyeceğini üretemeyen bir toplumun uzun ömürlü olamayacağını söyler" denilen gibi bu kelimeler herşeyi özetliyor. Neden kendi tohumumuzu eskisi gibi kendimiz üretmeyelim. Sevgili denizakvaryumu; Paylaşım için çok teşekkür ederim. Tüm dostlara saygılar. |
Alıntı:
"Fukuoka" bunu alabildiğine basit ve kolay yapmayı öneriyor. Yaparken de bilgiyi değil bilgisizliği övüyor. Doğayı anlamanın boşunalığını anlatıyor. Okumak lazım. Bam başka bir bakış acısı. Sanırsam "Fukuoka"yı tartışmak bizim en son yapacağımız iş. Doğayı iyice anlamanın veya anlamaktan vazgeçip kabul ettikten ve kendi haline bıraktıktan sonra. Benden de tüm dostlara saygılar. Size de iyi bir noktaya parmak basıp beni buralara getirdiğiniz için teşekkürler Bahtiyar. |
Fukuoka nerede bilgisizliği övüyor, Fukuokayı tartışmak için önce okumanız gerekir, Doğayı anlarken modern analitik düşünceyi değil, holistik bir gözle doğaya doğanın gözünden bakmayı önerir.
Alıntı:
|
| Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 09:37. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025