![]() |
Karga'nın dua çiçeğiyle ilgili sorunu hakkında düşünürken aklıma takıldı.
paludaryumda bitkilerin beslenme ihtiyacı nasıl sağlanıyor. Bunlar ortamda yaşayan diğer canlılar için zararlı olmuyor mu? |
Paludaryum konusunu okudukça sürekli aklıma fikirler geliyor..
başlıbaşına bir macera gibi aslında paludaryum. paludaryum içinin düzenlenmesi gibi, sucul olmayan bitkilerle de dışarda benzer düzenlemeler yapılabilir. Çiçekler.kuru dallar otlar.çalılar..küçük bir doğa parçası... |
Ali ve Onur Can Hocam,
Kusura bakmayın mesajınızı yeni gördüm. Övgüleriniz için teşekkür ederim. Eksik olmayın. Burada da dostlarla birlikte olmak çok güzel. memet Hocam, Bu sorunun yanıtını çok iyi anlamak için paludaryumların iç tasarımlarına, tiplerine vs girmek gerekecek. O da zamanla olacaktır. Ancak şimdilik ben çok genel bir iki konuya değineyim. Su içi bitkilerin ihtiyaç duyduğu fiziksel ve kimyasal şartları artık ilgili hobi tutkunları olarak "yeteri kadar iyi" bildiğimizi sanıyorum. Herkes kendi merakı doğrultusunda kendisi için yeterli derinliğe iniyor. Bu konuda Sn. Saka’da mesajınızı görürse önemli katkılarda bulunacaktır sanırım. Farklı su içi bitkilerin farklı besin ihtiyaçları, ışık ve su yapısı ihtiyaçları ve farklı CO2 ihtiyaçları oluyor. Sucul bitkilerin tutulduğu ortamda ne miktarda hangi maddelere ihtiyaç var onu bilerek ama zemine gömülen gübre tipleriyle ama suya katılan sıvı gübrelerle ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Bu arada CO2 tüplerine bağlı ya da DIY CO2 üreteçleri ile sucul kısmın hacmine ve bitkisel yoğunluğa göre CO2 de verilmesi gerekebiliyor. Bunun çok ayarlı ve kontrollü yapılması lazım, zira suyun pH'ı verilen CO2 ile hızla salınabiliyor ve bu içerik canlıların canını yakabiliyor. Soru yanıtı çok geniş olduğu için ve başlangıçta kısaca durumu tarif etmek yeterli olacağı için anlatım biraz karışık gelebilir. Ancak hayatında kimyayı hiç sevmemiş meraklılar bile konuya girdikten sonra "amatör seviyede sucul biyokimya"nın oldukça keyifli olduğunu kabul ediyorlar. Sudaki makro elementleri ve eser elementleri (özellikle de en gereklileri) test edecek kitler mevcut. Olmayanlar da zamanla kimyacılarla sohbet ederek elde ediliyor. Hatta bu gübreleri (gerek katı - misket gübre vs, gerek sıvı gübreleri) DIY yöntemlerle de yapmak mümkün. Aşağıdaki linkleri yalnız fikir vermesi açısından veriyorum. İSAK Forumlarında bu konuyla ilgili oldukça fazla mesaj bulunuyor: http://www.akvaryumkulubu.org/vbulle...ad.php?t=44086 http://www.akvaryumkulubu.org/vbulle...ad.php?t=34669 http://www.akvaryumkulubu.org/vbulle...ad.php?t=36685 Zamanla su içerisinde (özellikle balıkların önemli olduğu sistemlerde) biriken maddelerin bertarafı düzenli su değişimleri ile yapılıyor. Ancak katılan taze suyun yetersizlikleri tekrar katkılarla toparlanıyor. Bu böyle sürer gider :) . Dengeler hassas. En ufak bir dengesizlikte mutlaka bir taraftan patlak veriyor. Özellikle hi-tech (yüksek teknolojik destekli) denilen yöntem böyle. Su üstü bitkiler ise sistemin kurulumuna bağlı elbette. Ancak sulama suyundan artan suyun deşarjı akvaryuma verilmediği zaman problem yok. Verilirse sıkıntılar olabilir. Fazla suyun taşıyacağı organik maddeler ve özellikle NPK destekli sıvı gübre kullanılıyorsa suyu bozar. (Doğrusunu isterseniz NPK sucul bitkiler için de kullanılıyor ama kontrollü olarak ve balıklı sistemlerde bence çok doğru da değil). Diğer bir söylemle bu durum sucul bitkileri çok fazla üzmese de balıkları azrailin ajandasına yazdırabilir, istenmeyen alg üreme hatta patlamalarına neden olur. Dengeli bir rejime alışık filtrasyon bakterileri bu yükü özümleyemez. En iyi sistem sucul olmayan bitkilerin sulama deşarjını su içine değil gizli toplama kaplarına yapmak ya. Hatta bu bitkileri kamufle edilmiş biçimde saksılarda tutmak bitkilerin bakımını sağlıklı taşımak anlamında da faydalı olabilir. Saygılarımla. |
Oğuz bey,
sizden önce bilgimin ve ilgimin hiç olmadığı bu konu gittikçe beni cezbetmeye başladı. En azından okumaktan çok zevk alıyorum. Özel olarak sevdiğim doğa parçalarına "Palidaryum" denildiğini de burada öğrendim. Merak ediyorum, çok büyük olmayan ve nisbeten daha kolay bulunan ve kolay bakılabilen bitkilerin olduğu bir palidaryumun maliyeti ne kadar? |
arsakay Hocam,
Mütevazi bir paludaryum oldukça uygun maliyetlerle oluşturulabilir. Sn. Onur Hitit tarzı, etraftaki sulak alanlardan toplanmış kum, kütük sucul bitkiler ve hatta sucul canlılarla bir düzenek hazırlanabilir. Maliyeti küçük bir akvaryum, yeterli bir küçük iç filtre, yeterli aydınlatma sistemi vs gibi temel bileşenlerden oluşacaktır. Bu da sanırım marketlerde satılan "uygun" bir bonsai fiyatını geçmez. Ayrıca, pek de "müşkülpesent olmayan ve başlangıç için uygun tropikal bitki"lerin elde üreyen kısmından size severek hediye etmek isteyecek arkadaşlar olduğundan eminim (Ben de içlerinde olmak üzere). İlginizden özellikle memnun olduğumu belirtmeden edemeyeceğim. Saygılarımla, |
Oğuz Hocam haklı. İmkan varsa 1000-1500 YTL.ye de paludaryum yapılabilir. Ama pek para harcanmadan da yapılabilir.
Mesela İSAK'ın 2006 yılı yarışmasında paludaryum kategorisinde değerlendirilen şu paludaryumu kurmak için hiç para harcamadım: http://yarisma.akvaryumkulubu.org/juri2/b03.htm Boş olarak tank zaten vardı. filtreyi de 2 sene önce ürettiğim balıklardan birkaçına karşılık almıştım. Bunun dışında kum, kaya, kütükler, balıklar, bitkiler, omurgasızlar falan Kızılırmak'tan topladıklarımdı. En son yaptığım 240 lt. hacimli paludaryum da hemen hemen bedavaya geldi sayılır. Tank vardı. Filtre de vardı. Kumları, kütükleri topladım. Balıkları (killifish) da memleketteki bir su kaynağından yakalayıp getirdim. Bitki zaten vardı elimde birkaç kök. Saygılarımla... |
Teşekkürler.
Şaşırdım çünkü yüksek maliyetli bir hobi olduğunu düşünmüştüm. Çok eskiden akvaryum sahibi biri olarak benzer maliyetlerle palidaryum kurmak mümkün anlaşılan. |
Alıntı:
1.) Bitkiler kendi-beslek oldukları için, malum besinlerini sentezleyebildikleri ölçüde gelişim gösterebiliyorlar. Bunun içinde kütlelerine indirgeyecekleri, elementleri düzenli ve elden geldiğince kararlı bir ortamda hazır tutmak gerekiyor. Ancak malesef sucul bitkiler için iş burada bitmiyor!!. Sucul bitkiler, her ne kadar karasal bitkilerden farklı olarak bazı elementleri yaprakları vasıtası ile de alabilse de sonuçta ortamın sunduğu ara-besinlerin bitki tarafından kullanılabilir formlara dönüşmesi veya en azından emilimi için asidik bir ortam gerekebiliyor. Co2'li sistemler aslında sanıldığının aksine ortama sadece karbon kaynaklarını kazandırmak için değil, ortamın daha asidikleşmesi sayesinde (karbonik asit etkisi) ilave edilecek gübrelerin alımını kolaylaştırması açısından iş görmektedir. 2.) Beslenen hayvansal canlıların sudan difüzonla sürekli bünyelerinden su süzebildiklerini veya geçirdiklerini de düşünürsek aslında ortama ilave edilecek gübrelerin niceliksel önemi tamda can alıcı sorunuzda sorduğunuz soru gibi çok önemli bir hal alıyor. Zaten bu sebeple, hayvansal ve bitkisel ortamların bir arada bulunduğu ortamlarda, mümkün olduğu kadar stabil su şartları sağlamak önemli olduğu kadar, ilave edilecek gübrelerin doz aşımına da (over-dose) ayrıca dikkat edilmesi gerekir. 3.) Elimizde mutabık olunan ve bazı labaratuvar çalışmaları ile destek bulmuş genel kabul gören bazı veriler mevcut, buna göre referanslar tesbitleyerek makro veya mikro elementlerin olması gereken azami sınırlarını öngörebiliyoruz. Bitkileri çok daha hızlı büyütmek her ne kadar mümkün olsada, aynı otobanda seyahat etmek zorunda olan diğer araçlarında (hayvanlar) sağlığını düşünerek bazı elementlerde azami sınırlar belirleyebiliyoruz. Bu sınırlar, bitkiler açısından optimum denebilecek gelişme hızlarına yakın eşiklerde iken hayvanlarında aslında rahatlıkla gelişebilecekleri ortak buluşma noktalarında dengelenebiliyor. 4.) Gübreleme disiplini için çeşitli yöntemler söz konusu olabilir, ve bu ortamda bulunan bitkilerin seçim anından başlayarak bir dizi karar alma süreçlerini temelden etkiler nitelikte olabilir. Ancak pekte ürkülecek kadar, dar bir bantta ortak payda yakalandığını akla getirmemek sanırım uygun olur. Hayvanlar ve bitkiler terli at gibi koşturulmadığı sürece, değişen ortam şartlarına adapte olacak mekanizmalarını yüzyıllarca yıldır geliştirmişlerdir. Bizim anlamaya çalıştığımız ve başından aczimizi kabul etmememiz gereken durum; bu sınırları bilmek ve o sınırlara sadık kalarak ortam hazırlamaktan ibaret olmalıdır. Yeri gelmişken konu ile ilgili belki de biraz mikro ölçekte hayal gücümüzü çalıştırmamızı vurgulamak faydalı olacaktır. Paludaryumlarda kullanılacak yapay ışık kaynakları sayesinde suda çeşitli fito-planktonlar oluşacaktır. Bu fito-planktonlar göllerde zaman zaman gördüğünüz ve suyu koyu yeşil renge boyayan mikro bitkisel yapılardır. Bunlar su yeşile boyanmasa bile suda kendiliğinden gelişebilecektir. Fito-planktonların gelişmesi ile bunlardan beslenebilecek pek çok türde zoo-planktonda sura üreyebilecektir. Bu serbest yüzen zoo-plantonlar, ışık sayesinde sürekli çoğalan fito-plantonlardan beslenip, suda oksijen bulmaları durumunda popülasyonlarını arttıracaktır. Zoo-plantonların cesetleri veya nihai ürünleri yeniden fito-plantonların üremesi için teşvikçi olacak hatta ortamda bulunacak organik yüke bağlı olarak belkide suda küçük kurtçuklar larvalar gibi bazı serbest yüzen veya tutunucu algleri gözlemleyebilmek mikroskopsuz bile mümkün olabilecektir....İşte bu mikro canlılık aslında sucul sistemlerin kanı-canı gibidir. Sistem pek çok dengeyi bu sayede sağlar veya beklenmedik en kestirme virajları bu sayede popülasyon yönetimi mekanizmaları ile dönmeye çalışır. Gübreleme paludaryumlarda sadece gözle görünür hayvanlarda ve bitkiler de (bitkilerinde bazı elementlerin doz aşımı durumunda lethal etkilere maruz kaldığını biliyoruz) değil aynı zamanda sistemin asıl sahipleri açısından kritik önemi sözkonusudur. Sucul yaşam alanlarında biyolojik çeşitlilik bilhassa mikro-biyoçeşitlilik beklenmedik ölçüde zengindir. Gözle pek gözlemlenemese de, mikro-fauna aslında koruyup-kollanılması gereken belkide en birincil canlılığı teşkil eder. Bakteriler vs. için düzenli oksijen saturasyonu, ışık gibi konular hayati önem taşır... Aslında suyun diğer canlılar için sağlıklılığınıda gözle görünmez pek çok işçi üstlenir... Bunları pet gibi ele alamasakta, gübreleme sözkonusu olduğunda aklımıza getirmemiz gerekir. 5.) Paludayumlar yekpare bir yapı içerisine inşa olabileceği gibi unutulmamalıdır ki, bitkilerin veya hayvanları tecritlendiği ancak ön taraftan bakıldığında yekpare izlenimi veren bir tür ilizyon unsuru olarakta kullanılabilir. Paludaryumdaki bazı bikilerin suyu, havuzun suyu olmaya bilir. Bu bir zorunluluk olmayabileceği gibi pek çok durumda tercih sebebidir. Birden fazla dönegelen su döngüsü kullanılabilir. Bu durumda bağımsız saksılar veya su kulvarları akla getirilmelidir. Hayvanların veya bitkilerin suyu her durumda birbirine karışmalıdır gibi bir fetva vermek veya kural tanımlamak zorunluluğumuz yok. Yaratıcı fikirlere ardına kadar kapı aralayan bir oyun alanı ile karşı karşıya olmanın keyfini çıkarmakta fayda vardır... :) saygılarımla, |
Şu an üzerinde çalıştığım paludaryum projesi ile ilgili güncel fotoğraflara aşağıdaki linkten ulaşılabilir.
http://www.akvaryumkulubu.org/vbulle...=27985&page=11 Saygılarımla, |
Merhabalar,
Şu anda tuzlusuya dönüşmüş olan mangrove ve acısu canlılarını barındıran eski akvaryumumdan bazı görüntüler. |
Alıntı:
|
Selam arkadaşlar bende paludaryum yapıcam fakat bir sorum var cam yapıştırmak için silikon kullanıcam bitkiye bi zararı olurmu bu silikonun balık **** canlı koymayı düşünmüyorum ama midye koyabilirim paludaryumdan sıkılınca akvaryum yapmak istesem silikon camı kırmaz değilmi beni aydınlatın doğa dostları saygılar.
|
oğuz bey harika bir paludaryum.. 4 tane kaplunbağam var bende onlar için boyle bi şey yapmak istiyorum...ama nerden başlayacağımı bilemiyorum:(
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 17:45. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025