![]() |
Her nedense arada bir, benim yazılarımda ki noktalama işaretlerine kafayı takanlar oluyor .
Yıllardır yazı yazıyorum , birazcıkta ben dikkatsizce yazı yazsam hoş görülemez mi acaba ? Bazen yazı da hata yapmamak adına geriliyorum ; sadece beğenip çıkıyorum . Neyse ki çabuk küsen biri değilim , hemen unutuyorum , yeniden yazıyorum . Galiba üstteki mesajımda duygularım anlaşılmamış veyahutta görmezden gelinmiş . :( Önemli değil , benim mesleğim sadece öğretmek değil . Öğretirken öğreniyorum da ... Noktalama işaretlerinin kullanımı ile ilgili ders almaya ihtiyacım yok . Ancak eleştirilmekten de korkmam , aksine beni teşvik eder . Elbette bazen klavyenin kurbanı da oluyorum , bunun da abartılacak bir durum olduğunu sanmıyorum . |
Sevgili olcim, noktalama işaretlerinizin yerleşmesinde bir sorun yok. Sadece, sözcük bitiminde boşluk bırakmadan noktalama işaretini koyarsanız, daha doğru olur. Sevgilerimle...
Bu vesileyle, her yere burnumu sokmamak adına yazmadığım toplantı başlığına da yazmış oldum. Yine çok güzel bir toplantı, yeni dostluklar arkadaşlıklar. Birazcık ta kıskandım.:) |
Bu arada şunu da belirtmek isterim :
1. Çoğu mesaj da cümleler küçük harfle başlıyor . 2. Özel adlar yazılırken büyük harf kullanılmıyor . 3. Fazlalık anlatan kelimeler ayrı yazılmıyor . 4. Hitap sözcüklerinden sonra virgül kullanılıp , alt satırdan büyük harfle başlanılmıyor . vs. vs. vs . Sayın Sonul , Bence siz de mesajınızda hata olup olmadığını kontrol ederseniz iyi olur kanaatindeyim . :) |
Alıntı:
Mesaj yazılan bölüm ile paylaşım ekranının metin bölümü arasındaki farklılık benden kaynaklanmıyor . Şurada iki satır yazı diğer tarafta tek satıra iniyor . Kaldı ki bazı kuralları panelde uygulamak zor oluyor . Birilerine rahatsızlık veriyorsam özür dilerim . Eleştirirken yapıcı olmakta fayda vardır diye düşünüyorum . Üstelik herkes hata yapabilir . Eminim buradaki bir çok yazılarda sürüsü ile yazım hatası vardır , yanlış noktalama işaretleri kullanılmıştır . Biraz alıcı gözle bakarsanız bunu sizde farkedersiniz . Cuvaldız ve iğne meselesi sadece ! |
Mesajımda rahatsız olduğumu belirten bir cümle olduğunu sanmıyorum.
Sizi kıracak bir şey yazdıysam özür dilerim. Karışmamalıydım aslında.:( |
Alıntı:
|
Alıntı:
Ruhsal durumumuza göre Türkçe yazım kurallarını esnetebiliyor muyuz? |
Sevgili drhegeli,
Mesajlar http://www.agaclar.net/forum/agaclar...tm#post1223530 başlığında sevgili olcim'in aşağıda alıntıladığım mesajı üzerine yazıldı, daha sonra bu başlığa taşındı. Alıntı:
|
Alıntı:
Uyaran üyemize karşı çıktığınız için soruyorum: "Metnin duygusal yoğunluğu, onu Türkçe yazım kurallarına uymaktan muaf tutar mı?" |
Üslup haklı olmaktan önemlidir.(İsmail Cem)
|
1. olcim'im mesajında siz bir noktalama işareti hatası bulabildiniz mi?
2. Varsayalım ki benim de bulamadığım bir yanlış kullanım var. Alıntı:
3. Alıntı:
Buna da itiraz edebilirsiniz, "Kasıt aramayın" diyebilirsiniz ancak mesleği eğitimle ilgili bir kişi bile noktalama işaretini yazım hatası nedeni ile yanlış yerde kullanabilir. Yine de tartışmak istiyorsak yeri toplantı başlığı olmamalı ve üslup da daha az kırıcı olmalı diye düşünüyorum. malina, bu nedenle mesajları buraya taşıdı. |
Hay Türkçe kadar taş düşşün başınıza diyesim geliyor :)
Sokakta ayakkabınıza bir sakız, ona da bir naylon poşet yapışmış ama duruma uyanmadan yürürken ya da dişinize takılmış maydanozu fark etmeden konuşmaya devam ederken ya da arka taraftan fena halde kaçmış naylon çorabınızı gördüğü halde sizi uyarmayan arkadaşınıza gücenirsiniz değil mi? Çünkü derli toplu olmak istersiniz... İnternette derli toplu görüneceğimiz alan yazılarımızdır. Uyarılan yazının düzeltilmemiş halini göremediğimiz için, toplantı sonrası yazışmalarda böyle bir uyarı yapılır mı yapılmaz mı konusunda yorum yapamayacağım... Üyelerin imla hataları konusunda birbirlerini uyarmaları böyle de sonuçlanabiliyor. Dişimizdeki maydanozu haber verenlere (söyleyiş biçimine bakmadan) teşekkür ediyoruz ama imla hatalarını haber verenlere kızıyoruz :) |
Ayağıma yapışmış sakız için beni, başıma vurarak ya da azarlayarak uyaracaksa , uyarmasın lütfen :)
|
Sevgili drhegeli, sorunuz maki01'e, ve arkadaşımız size kendi düşüncesini yazacaktır.
Eğer bana sormuş olsaydınız; "Metnin duygusal yoğunluğu, onu Türkçe yazım kurallarına uymaktan muaf tutar mı?" Cevabım, hayır olurdu, ancak mesajın ilk yazım hali nasıldır bilemiyorum. Bizler burada yeni üyelerimizi karşılarken-onlara hoş geldiniz derken, lütfen güzel Türkçemizi doğru kullanmaya, imlâ kurallarına uymaya özen gösteriniz diyoruz. Ufak tefek ihlâllerin üzerinde çok durmuyor ancak blok halinde yazılan yazıları okurken çektiğimiz zorlukları, hele bu blok yazılarda hiç noktalama işareti yoksa, anlamakta zorluk çektiğimizi söylüyoruz. Pek çok kere " Forumunuzda Türkçeye gösterdiğiniz özen için üye oldum" diye yazan üyelere rastlamışımdır. Eğitim düzeyi yüksek olan, meslekleri eğitmen olan bir çok arkadaşımız bile maalesef bu hususlara moderatör arkadaşımız Sakaki'nin oğlu 10 yaşındaki Karahan kadar özen göstermiyorlar. Eminim ki bu bilmemekten değil, yazılan mesajın okunmadan gönderilmesinden kaynaklanıyor veya ehemmiyet verilmiyor. (Pardon, ben yazana kadar çok mesaj yazılmış, son okuduğum drhegeli'nin mesajıydı) |
Alıntı:
Alıntı:
3) İsminizin altında moderatör ve imzanızda Türkçenin doğru kullanımı hakkında yazdığı için size sordum. Yanıtladınız, teşekkür ederim. |
Önünde boşluk bırakmamıştım aslında alıntılayarak baktım, yine de göremedim.
Moderasyonda görev almış olmam hata yapmamam anlamına gelmiyor. Elbette bilgi eksikliğinden ya da yazım (typing) sırasında yanlış tuşa basmamdan kaynaklanan hatalarım vardır. Elimden geldiğince özen göstermeye çalışıyorum, hatalarımı nedense mesajı gönderdikten sonra fark ediyorum. Bu bazen anlam bozukluğu da olabiliyor, gönderdikten sonra üçüncü kez okurken farkına varıyorum ve dönüp düzeltiyorum. Evet, ben de Türkçemizin doğru kullanılmasını istiyor ve kendime de hatırlatmak üzere imzama ekliyorum. Farklı bir şey anlatmaya çalıştım, başaramadım sanırım :) |
Kalabalık bir meydandayken, dişimde domates olduğu ahaliye ilan edilse ve tüm dikkatler üzerime çevrilse çok utanırım :)
|
Alıntı:
|
Bu konuya fazla yakın olmak istemiyorum aslında, özelden veya açıktan uyardığımız arkadaşlarımız alınıp kırılabiliyorlar çünkü.
Ne var ki, basit yazım kurallarına uymak bu kadar da zor değil, özellikle eğitimli arkadaşlarımız için. Üyeliğimin ilk zamanlarında bir kaç kelimeyi yanlış kullanıyormuşum, "çünkü" yerine "çünki" gibi meselâ. Sayın Yücel Özlem bana yanlış kullandığım kelimelerin doğru yazılışlarını örnekleyerek bir mesaj gönderdi. Bir hayli "çünki"li mesaj yazmışım, mesajlarımdaki yanlış kullandığım kelimeleri bir bir tarayıp düzelttim. Sayın Özlem'in bu uyarısından da çok mutlu oldum, hiç mi hiç alınmadım. Bu vesile ile kendisine tekrar teşekkür ederim. Yanlış bilip yanlış yazmak hepimizin yapabileceği bir şey, ancak doğruyu görüp yanlışta ısrar etmek ve de savunmak gereksiz alınganlık gibi geliyor bana :) Saygı ve sevgilerimle. |
Adalet hanım, sizin "çünki"leriniz güzeldi, size has bir uslûp oluşturuyordu ve bana göre Türkçe yanlışı da değildi :)
Forumda, yan yana gelen sözcüklerin anlamlı, düzgün cümleler oluşturması, bunların temel noktalama işaretleri ve basit imla kurallarının uygulanmasıyla okunur olması, paragraflara dikkat edilmesi asgari olarak beklenmesi gereken bir şey. Fazladan anlatılan şey her ne ise, daha da kolay okunabilmesini sağlamak mümkün tabii. |
Alıntı:
Bu mesajı sizi kastederek yazmadım. Dişteki domates örneği size ait olduğu için gerçekten de öyle anlaşılmış. Hoşuma gittiği için o örneği kullandım. Bu sayfayı en başından inceleyince de, özellikle de kişiselleşmiş tartışmalara katılmanın, konuyu uzatmak dışında bir yararı olmadığını yine sizden öğrendim. Saygı ve sevgilerimle.. |
Zaten domates değil maydanozmuş. Çok güldüm kendime.
|
Alıntı:
En iğrendiğim yaratık olan solucandan gübre yapmaya çalışanları görüyor ama yine de tenkit etmiyorum. Neden mi ? Burası bir sanal ortam. Sözler, laflar, yazılanlar hiç ama hiç düşünemediğiniz noktalara çekilebiliyor. Karşınızdakinden hiç beklemediğiniz son derece gereksiz tepkiler, alınganlıklar, hırçınlıklar alabiliyorsunuz. Bir zayıf anınıza gelip siz de bu yola girebiliyorsunuz. Ben sırf böyle bir nedenle Geziler, Gezilecek Yerler, Türkiye'de önemli doğa alanları başlığı altında açtığım Nemrut dağı sayfasına yüklediğim bilgi, gözlem, izlenim ve deneyimlerim ile yüklediğim tüm resimleri sildiğimi biliyorum. 1995 yılı başında henüz internet hizmeti Türkiye'de kamuya açılmamış iken, ben bu hizmeti sağlayan ve o tarihte çalıştığım kuruluşun network'ünden bağlanıp internet kullanıyordum. Daha internet Türkiye'de yok iken 1991 yılında evime bilgisayar alıp kullanmaya başlamıştım. 1998 de henüz türkçe portallar oluşup kurulmadan önce; de ve au uzantılı yabancı sitelerde moderatörlük ve hatta ownerlik, outlook exspress üzerinden hizmet veren news guruplarda yöneticilik yapmıştım. Dolayısı ile sanal alemin Türkiye'de ki ilklerinden biriyimdir dersem pek yanlış olmaz. Bu ortamı ve ve bu ortamın yarattığı ilişki ve değer yargılarını çok iyi tanıyıp bilen bilen bir forum üyesi olarak, özellikle ve dikkatle ve de sıklıkla kullandığım SAYIN kelimesi bana hiç itici gelmiyor. Hatta bu forumda sayın kelimesi sıklıkla kullanılıyor ise, buna yol açanların başında da değilse bile destekleyenlerin başında kendimi görüyorum. Ben ve benim gibi düşünen yaşı artık kemale ermiş üyelerimiz bu hitap tarzını bu forumda benimsemiş olduklarını hissediyorum. Karşımdaki kişiyi önemseyip değer verdiğimde ve o kişiye bir cevap yazdığımda Sayın kelimesinin kullanmamanın bir nezaketsizlik olduğunu düşünüyorum. Siz her hangi bir davet, düğün, nişan davetiyenizi katılmasını arzuladığınız kişilere, zarfın üzerine sayın ibaresi yazmadan gönderirseniz, bana göre en hafif tabirle nezaketsizlik etmiş olursunuz gibime geliyor. Foruma; kavga etmeye, birikmiş olumsuz enerjilerimizi boşaltmaya, ortalığı karıştırmaya gelmediğimizin, bir takım ortak ideallerin çatısı altında, sevginin, saygının, hoşgörü ve anlayışın ön planda tutulduğunun da bir göstergesi olarak; sayın, saygı değer, değerli, kıymetli gibi hitaplarla başlayan ve başlayacak olan olası yazışmalar umarım sizi eskisi kadar rahatsız etmez diye düşünüyorum. Alıntı:
Ben ve benim gibi Dinazorların Hey kanka, caniko, tertip, hemşo, canısı, kurban, eleman gibi hitap tarzlarından özellikle kaçındığımızı düşünüyorum. Ben kamu görevinde iken odacıma Ahmet efendi değil, Ahmet bey diye hitap etmeyi benimsemiş ve çevreme de bunu kabul ettirmeye çalışan bir forum üyesi olarak, SAYIN kelimesinden hiç ama hiç rahatsız olmadığımı bir kere daha vurgulamak isterim. Saygılarımla. |
Çalışma hayatında pekçok kişiye, makamlara yazı yazdığımdan ben de sayın kelimesini hiç yadırgamadan çok kullanırım.
agaclar.net'e üye olduktan bir müddet sonra buradaki çoğu arkadaşın benden yaşça küçük olduğunu gördüğümden yerine göre sevgili, yerine göre sayın ibaresini kullanırım. Burada kimseye abla, veya abi gibi hitaplarda bulunmam ama bana abla demelerinden, hele küçük üyelerin teyze demelerinden de rahatsızlık duymam. Sayın kelimesi hem nazik bir hitap tarzıdır hem de aradaki mesafeyi korur, sen tabirinden de rahatsızlık duyarım. Burada yazıştığım ve çok samimi olduğum bir iki kişiden başkasına sen diye hitap etmemişimdir. Belki de bu bir alışkanlık da olabilir. (Oğlum da aynen sizin gibi çok erken yaşlarda internetle tanıştı, daha Türkiye'de internet başlamamıştı, sanırım yurt dışı kanalları üzerinden bu işi yürütüyordu, ama sizin gibi moderatörlük filan yaptığı yoktu tabii. Onun o zamanki bağımlılığı beni bilgisayardan adeta nefret ettirmişti, işte bu yüzden şimdi bana hiç yardımcı olmaz " sen treni kaçırdın" der.) Forumda bir aile ortamı içinde olmuş da olsak, ben de birbirimize karşı saygılı hitaplar kullanmaktan yanayım. |
Alıntı:
Bu da bir diksiyon eğitmeninin dipnotu olsun...;) Saygılar, selamlar... |
Sevgili loveforlife;
Öğrenmenin yaşı olmadığını savunanlardanım, bu gün sizden "yeni bir şey" öğrendim ve bu çok değerli bir "şey". Doğru yazım kuralları ne kadar önemli ise doğru "diksiyon" da o denli önemli benim için. Dilerim ki "Diksiyon" konusunda bizlere yardımcı olabileceğiniz bir başlık açarsınız, sizden öğreneceğimiz pek çok şey vardır. Vaktiniz olduğunda bunu bir düşünün :) Bir de soru; "Bazen" - "Bazan" doğru yazılışı ve söylenişi, bu konuya da bir açıklama yazarsanız çok sevinirim. |
Türkçeyi doğru kullanabilmenin ve yazabilmenin olmasa olmaz şartlarından birisinin de, kitap okumak olduğuna inanırım. Gençleri hep az kitap okudukları için eleştirmişliğim çoktur. Kitap pahalı diyenlere de kütüphaneler ne güne duruyor! Kütüphaneye öğretmen ödev verdi diye gidilmez. Boş kaldıkça kafanızı lütfen kütüphanelerin birinde içeri sokunuz dedim.
Türkiyenin en büyük kütüphanelerinin den biri olan Milli Kütüphane'nin internet sitesindeki bu sayfayı ve Yöneticilerin resimlerini ve mail adreslerini görünce bu söylediklerimin tümünü geri alıyorum. Aman artık önünden bile geçmeyin diyorum. |
''Diline sahip çıkmayan millet yok olmaya mahkumdur.'' (Allah korusun)
|
Siklikla gordugum bir yazim yanlisi turu var. C harfi ç yapilarak kelime yaziliyor. Yoresel agizdan kaynaklanan birsey gibi de durmuyor. Nedenini bilen varsa bilgilendirebilir mi?
Ornek: cevap yerine çevap geciktim yerine geçiktim |
Alıntı:
|
Sevgili loveforlife, diksiyon hocası olduğunuz için size danışmakta fayda görüyorum.
TV.de izlediğim dizilerde sık sık rastladığım bir cümle oluyor. -Tabii ki hayır. Örneğin: Sen ona aşıksın galiba - Tabii ki hayır. Buradan ona aşık olmadığı çıkıyor ama tabii ki olumluluk belirten bir kelime olarak kullanılmaz mı daha ziyade? Burada katiyyen kelimesinin kullanılması daha doğru olmaz mı? |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
1 Eklenti(ler)
|
Alıntı:
|
Örneğin: Sen ona aşıksın galiba
Yanıt 1: - Tabii ki hayır. Yanıt 2: - Katiyyen. İki yanıt arasında anlam farkı yok mudur? |
"şiddetle tavsiye ediyorum!" söylemi Türkçeye "strongly recommended" söyleminden gelen bir anlam. Aslında tam karşılığı "kuvvetle tavsiye edilen" şeklinde. Bu anlama gelen bir deyim sanırım Türkçede yok, ifade gereksinimi sebebiyle söylenir olmuş. "Şiddet" sözcüğünün "kuvvet" yerine kullanılması tartışılır tabii, çünkü "şiddet", "kuvvet"in kapsadığı biçimlerden sadece birisi.
|
Bir soru da ben sorayım. Son yıllarda Türkçeye yeni bir zaman ilave edildi ve kulağımı fena halde tırmalıyor. İngilizcede normalde çok az kullanılan "future continous" diye bir zaman var. Özetle, gelecekte devam ediyor (süreklilik anlamında) olan fiiller için kullanılır. Şimdi sanki bir moda gibi olur olmaz her şey için "yapıyor olacağım", "ediyor olacağım" kalıbıyla cümleler kuruluyor (çokça pazarlama ağzı gibi). Ne dersiniz?
|
Dediginiz gibi bu zamanin kullanildigini hic gormedim (esimden de duymam-duymam demeyeyim de cok cok az kullanir). Soyle olabilir:
Ogrenci: Onumuzdeki hafta Sali gunu musait misiniz? Hoca: I'll be traveling between Monday and Wednesday (Pazartesi-Carsamba arasi yolda olacagim) Ama Turkce edebiyata iyi giderdi (simdi aklima gelmiyor ama ornekleri vardir herhalde). Ornegin Ahmet Hasim'den ozur dileyerek soyle yapabiliriz: Agir agir cikacaksin bu merdivenlerden, Eteklerinde gunes rengi bir yigin yaprak Ve bir zaman bakiyor olacaksin semaya aglayarak... Alıntı:
|
Cevaplar çok güzel, teşekkür ederim. (Bilgileniyorum)
Zamanımızda gençlerin çok kullandığı bir cümle var (gerçi bunu C.Sıtkı Tarancı da bir şiirinde kullanmış); korkunç güzel. Ben kullanmam, ama düşünceleriniz nedir? |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 04:51. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025