![]() |
Alıntı:
Ayrıca cümle sonunda, ya tek nokta kullanın ya da üç nokta... Yanılmıyorsam Hıncal Uluç iki noktayı savunuyor ama kurallara göre iki nokta yok. Düzeltme çabanız için teşekkür ederim :) |
Klavye ile yazmak kalemle yazmaya pek benzemiyor. Word offis sayfalarında hata bildiriliyor ama bu sitelerde direk yazılım olunca hatalarda olabiliyor, bunda düşünce den geçenlerle parmalrın ve gözün uyum içinde olması gerekiyor. Kalemde beyin uyarıcıları parmalara yazımda daha çok hakim olabiliyor. Klavye kullanımında bu organizasyonda eşgüdüm hataları yoğun oluyor.
|
Alıntı:
Bu siteye bitkiler için geldim. Burada geçirdiğim kısa süre içinde gördüm ki Türkçenin doğru konuşulması ve yazılmasına özen gösteriliyor. Dilin hızla yozlaştırılmasından, bozulmasından rahatsız olan biri olarak bu hoşuma da gitti. Fakat yine aynı kısa süre içinde bunun bazen ifrata kaçırıldığını da gördüm. Sonuç olarak burası bir dilbilgisi dersanesi ya da laboratuvarı değil. Bu nedenle insanları dil konusunda uyarırken daha hoşgörülü olunmasının ve bazen kullanılan dile dikkat edilmesinin doğru olacağını düşünüyorum. Hele birisini yanlış yaptığı için uyaran kişinin aynı yazısında başka bir yanlış yapmayacak kadar dikkatli olması gerektiğini de düşünüyorum. Sevgilerimle. Ertuğrul A. |
Daha önce bir çok kez konuştuk bu konuda. agaclar.net Forum Kuralları'nı okuduğunuzda göreceğiniz üzere normal şartlarda mesajı siliyoruz. Tekrarında ısrar edilmesi üzerine üyenin foruma erişimini engelliyoruz. Ben arkadaşımızın henüz yeni bir üye olması sebebi ile sadece sözlü olarak uyardım. Tekrarında kural ihlali alacak ve bir daha tekrarında erişimi engellenecek. Ancak bu kadar hoşgörü gösteriyoruz.
Benim hatalarıma dikkat çekmeniz konusunda teşekkür edebilirim ancak. Gittim düzelttim bahsedilen hataları. Fakat burada konu hatasız mesaj yazabilmek değil, gerekli özenin gösterilmesi. Hatasız yazılması mümkün değil. Bazı zaman gözümüzden kaçan hatalarımız olabilir, bu normaldir. Kimse aksini bekleyemez zaten. Özel mesajla uyardığım bir çok kişi, ne mesajını düzeltiyor, ne sonraki mesajlarında özen gösteriyor, ne zahmet edip cevap yazıyor. Bu durumlarda bana foruma yazmasını engellemekten başka çare kalmıyor ne yazık ki. Çünkü, bilgi verilmesi kadar, bilginin nasıl verildiğinin de önemli olduğunu düşünüyoruz. |
Alıntı:
Hiç olmazsa bir ay boyunca, uyarı yapma işine katkılarınızı rica etsek... Nasıl yazmamız gerektiğini öğrenirdik. |
Sn. Todor,
Cevabınız için teşekkür ederim. Sanıyorum cevabımı aldım. Bu sitede olduğum süre boyunca yalnızca izleyici olacağım ve belki çok kısa sorular soracağım. Onun dışında birşey yazmayacak, sohbetlere katılmayacağım. Dilin yaşayan bir organizma olduğunu ve zaman zaman kural dışı şeylerin de yazılıp söylenebileceğini düşünüyorum. Yine TDK gibi kurumların (şimdiki halleriyle değil) en iyi oldukları zamanda bile ancak danışma ve tavsiye kurumu olarak kabul edilmesi gerektiğini, onların söylediği şeylerin yasa olmadığını düşünüyorum. Sizin, benim kural dışı olarak yazabileceğim şeyleri yanlış kabul edeceğiniz için, bir tür yanlış anlamaya ve tartışmaya sebep olmamak için izleyen, okuyan ama susan bir üye olarak kalmaya gayret edeceğim. İyi günler dileklerimle... Ertuğrul A. |
Sn. Malina,
Öncelikle, alıntıladığınız ifadenin bir sonraki cümlenin sonunda bittiğine dikkat ederseniz, her uyarıyı onaylamadığımı da görürsünüz. Bir önceki mesajımda da belirttiğim gibi bundan sonra suskun bir üye olacağım için ne kendim bir hata yapacağım, ne de başkalarının hatalarına karışırım. Umarım bu mesaj bu sitede dil ile ilgili yazdığım son mesaj olur. Size çabalarınızda başarılar dilerim. Ertuğrul A. |
olurz abiğ, yazma isterseng.nasilolSa her turlu yazi anlaşILiyor. böylede yazsan anliyor dimi abcimim yaw. bende kendim türkçe yazmış,bozuk yazmış önemsemiyorumşahsen bizzet. önemliolanlar bitki faln bir tarifyapsam küçük HaTa yapsam karşfi taraf anlasin dogrusunu. bende sinir oluyorum şu todormune o dama bide malinaya. offof
|
Selam arkadaşlar. Benim bir sorum olacak ve yanıtlayabilirseniz beni gerçekten mutlu etmiş olacaksınız. Soru ve ünlem işaretinin yanyana kullanımı konusunda bir ikileme düştüm.Hangisi doğrudur? "!?" yoksa "?!"....
Bu arada Türkçe'de böyle bir noktalama işareti olmadığının farkındayım. Kullanılan diller var ve benim merak ettiğim eğer ben kullanacaksam hangisini önce yazmalıyım? İlginiz için şimdiden teşekkürler. Saygılarımla. |
Alıntı:
Yani sevgili asker bu Latince sözlerin Türkçe karşılığı, Mevlana'nın sözleri olan hamdım, piştim… değil, "Geldim, gördüm, yendim"dir. |
Güzel ve doğru Türkçe ile ilgili uyarı ve eleştirilerin çok yararlı olduğunu düşünüyor ve buna gösterilen tepkileri anlamadığımı belirtmek istiyorum. Ağaçlar'ın dile özenini tümüyle destekliyorum.
Tabii bu konuyu başından beri izleyemedim. Uygulamada bazı yanlış tavırlar olup olmadığını bilemem. Ancak, dilimizin doğru ve özenli kullanımı konusunda birbirimizi uyarmanın ve bilgilendirmenin çok saygın bir çaba olduğu açık. Bundan sonra bu konuyu izleyip katkı sunmaya çalışacağım. Yalnızca yazım yanlışları değil, anlatım yanlışlarını da düzeltmeliyiz. Çünkü bence dilimiz asıl bu yönüyle, yani anlatım bozuklukları bakımından zarar görüyor. |
Sn. Malina,
Her ne kadar bu yazı dil ile ilgili son yazım olsun desem de ben çabuk tahrik olan biriyimdir. İlk mektubumda da belirttiğim gibi uyarı yapan, kendinde bu yetkiyi gören kişinin doğru/hatasız yazması beklenir. Sn. Todor'un uyarı yaparken kendi yaptığı yanlışların altını çizmiştim. Bana cevaben yazdığı ikinci yazıda hata yapılabileceğini fakat asıl önemli olanın gereken özenin gösterilmesi olduğunu belirtmiş. Aynı yazıda yine iki yazım hatası yapılmış. Demek ki gereken özen uyarıcılar tarafından da gösterilmeyebiliyor. Ayrıca, böyle bir konuda kararlı ve ısrarcı olunacaksa, tutarlılık da gerekir diye düşünüyorum. Son on gün içinde sitede geçirdiğim zamanlarda birçok mesaj okudum. İçinde birçok yanlış olduğu halde uyarılmayan yazılar vardı. İncir çekirdeğini doldurmayacak küçük hatası yüzünden şiddetle eleştirilen bir mesaj gördüm. Sonra, yukarıdan aşağı Osmanlıca yazılmış, noktalama işareti fakiri bir yazıya aman tanrım ne güzel yazmışsınız diye övgü düzüldüğünü gördüm. Dediğim gibi, Türkçeye sahip çıkmak, onun bozulmasına, yozlaşmasına karşı durmak güzel, fakat ifrata da kaçmamak gerekir. Atalarımız söylemişler, kantarın topuzunu kaçırmamak gerekir, çuvaldızı başkalarına batırmadan önce iğneyi mutlaka kendimize batırmak gerekir. Sabahın bu erken saatinde sanırım bu kadar yeter. Uyumaya gitmeden önce biraz da ağaçlara zaman ayırayım. İyi günler dileklerimle... Ertuğrul A. |
Her zaman söylediğimizi tekrarlayayım. Biz hiç hata yapmıyoruz demiyoruz.
Uyarılar zaman zaman hata barındırıyor diye, "Türkçe kullanımına dikkat etme konusunda uyarı yapılmasın" çıkarımında bulunmak doğru değil. Diğerleri de, uyarıda bulunana uyarıda bulunsun. Hep birlikte daha doğru yazma konusunda birbirimizi teşvik edelim. "kararlı ve ısrarcı" olmak bu yönde olmalı. Uyarıda bulunandan sıfır yanlış bekler, ancak ondan sonra uyarıda bulun derseniz, "herkes istediği gibi yazsın" demiş olursunuz. Agaclar.net'in yönetimindeki arkadaşlar da bu foruma üye olduktan sonra, yönetime katıldılar; yani gökten zembille inmiş bir yönetim yok. Onlar da doğal olarak genel Türkçe bilgisine ve kullanım alışkanlıklarına sahip. Uyarı konusunu özellikle yönetimdekiler yapıyor. Daha önce tüm üyeler birbirini uyarıyordu. Uyarılmak sevimli bir durum olmadığı için tatsızlık çıkıyordu. Bu yüzden son zamanlarda yönetim üzerinde kaldı. Ne de olsa her yere bir günah keçisi lazım... Ve biz az sayıda kişi, günah keçisi olmayı inatla sürdürüyoruz. Asli görevimiz, her yazanın peşinde koşup yazısını incelemek değil. Bu nedenle dediğiniz gibi kimi üyeler uyarılıyor kimi uyarılmıyor. Umuyoruz ki, başkasına yapılan uyarıdan kendilerine ders çıkarırlar... Daha fazlası elimizden gelmez. "Sağlıklı beslenmek için, ateşte yanmış eti yeme, çok tuz ve aşırı yağ kullanma" diyen birine, "Sen de geçen gün mangal yaptın, bu nedenle hiç konuşma" diye itiraz etmenin, sizin sağlıklı beslenmeniz üzerine bir faydası olmayacaksa; hatalı bir cümle ile, "Türkçe yazımına dikkat edelim" diyen birine "Sus" demek de, Türkçeye fayda sağlamayacaktır. Uyarıları, kendi kişisel çıkarımız ya da egomuz için yapmıyoruz. Bunun herkes tarafından bilinmesini isteriz... |
Ben artık "hatırlatma" fiilini kullanalım diyorum.
Son mesajları okudukça "uyarmak"ların çokluğu beni bunalttı. Bu sıcak, samimi ortamda bunun daha münasip olacağını düşünüyorum. |
O zaman da "hatırlatma" fiili bunaltacak :)
Laf aramızda, göndermeden önce yazdığımı okuduğumda, beni de bunaltmıştı :) "Hatırlatma" içinde bulunduğumuz duruma uygun olsa, çok kolay olurdu, bir şey yazılması gerekmezdi. "Hatırlatma" için, biliniyor olması gerekir. Yaşadığımız geçmiş tartışmalara bakılırsa, bilinmiyor... Gerekli görülmüyor, umursanmıyor. Bu nedenle yapılan şeyin adı ister istemez "uyarma" oluyor. |
Daha ilk mesajda bu hassasiyet çok hoş doğrusu.Lakin yeni üyelerin önceden uğramaları gereken bir yer daha var ama. :)
Açıklamalarınız için teşekkürler. Nereye uğramam gerekiyordu onu çıkaramadım. Yolu gösterirseniz ayaküstü bir uğrayabilirim. |
Alıntı:
|
Mesajlarda da düzeltmelerde olduğu gibi yazım tarihi olsa çok iyi olacak, sayın editörler bu mümkün değil mi ?
|
Hemen isminizin üzerinde mesaj yazım tarihiniz gözüküyor. Bugün yazdığınız için bugün olarak gözüküyor. Yarın, dün olarak gözükecek. Öbür gün ise 12-10-2008 olarak gözükecek.
|
Teşekkür ederim pastel renk hiç dikkatimi çekmemiş demekki.
|
Sn. Malina,
Merhaba, Yazılarımın hiçbir yerinde "Türkçe kullanımına dikkat etme konusunda uyarı yapılmasın" demedim. Uyarıda bulunurken “daha hoşgörülü olunması iyi olur” dedim. Bir de “tutarlı olunmalı” dedim. Bir de Sn. Tudor'un bana söylediği gibi, “özenli olunmasını bekliyoruz” demişti, uyarı yaparken “özenli olunmalı” dedim. Şüphesiz, herkesin sıfır yanlış yapmasını beklemek anlamsız olur. Hele dil gibi hareketli bir yapıda... Böyle bir iddiam ve beklentim yok. Ben kendi yazdığım yazılardaki hataları görüyorum. Henüz kimse beni o hatalarım yüzünden uyarmadı ama her yazımdan sonra ortaokulda kompozisyon yazmış ve öğretmenin azarını bekleyen çocuk gibi hissetmek de istemem. Bu şekilde hisseden bazı kişilerin forumları tamamen terk edebileceğini düşünüyorum. Bazılarının ise sadece okuyucu olup hiç yazmayacaklarını. Bu iki durumun da istenen durumlar olmadığını düşünüyorum. Öyle olsaydı, forum girişinde “Yeni üyeler neden yazışmalara katılmıyor?” diye bir anket olmazdı. Bu arada ben de sorayım. Eski üyelerin hepsi yazışmalara katılıyorlar mı? Yoksa çeşitli çekincelerinin yanında bir de eleştirilmekten korktukları/çekindikleri için yalnızca izleyici olmayı mı seçiyorlar. Ben her zaman dili, güzel konuştum ve kullandım, fakat okulda tembel ve ilgisiz bir öğrenci olduğumdan, okul yıllarında yazma konusunda hiç iyi olmadım. Buna rağmen zaman içinde seçimlerim beni yazmak zorunda bıraktı, daha sonra da başkalarının yazdıklarını denetlemek zorunda... O zaman gördüm ki, adlarının önünde kocaman unvanları olan birçok kişi, birileri onların yazılarını elden geçirmese pek de okunur bir şeyler yazamayacaklar. Onların yazıları böyleyken, iddiasız birilerinin yaptığı hatalar gözüme daha kolay kabul edilebilir, daha kolay görmezden gelinir oldu. Herkesin dilimizi güzel konuşmasını, güzel yazmasını, duygularını, düşüncelerini güzelce anlatabilmesini ben de arzuluyorum. Yine de tüm eğitim sürecinde bu başarılamamışken, bunu burada birkaç yazı, bir iki eleştiri ve azarlamayla halletmeyi düşünmek çok gerçekçi gelmiyor. Toplumsal olarak eleştiriye açık olmayışımız ve haklı, haksız her eleştiriye muhakkak bir savunma ile karşılık verme alışkanlığımız durumu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. Tüm bu nedenlerle daha tahammüllü, daha yavaş olmalı ve beklentilerimizi daha uzun zamana yaymalıyız diye düşünüyorum. Bunlar benim düşüncelerim. Kimsenin, bu düşüncelerimi kendisine yönelik eleştiri olarak görmesini ve karşısında savunma geliştirmesini istemem. Sevgilerimle. Ertuğrul A. |
Sn. ertugrula
Bu forumda en çok dikkat ettiğim konu başlıklarından biri de bu olduğu için araya girmeden duramadım. Benim de aynı sizin gibi çabuk tahrik olma özelliğim var:) Son yazınızdan anladığım kadarıyla, tartışma artık yönteme gelip dayanmış. Site yöneticilerinden biri olan Todor'un yazısını (ki adı ister uyarı olsun, ister hatırlatma, ister bilgilendirme; kimsenin söyleyeceği bir şey olamaz çünkü kurallardan söz ediyordu) defalarca okumama rağmen, sizin anladığınız şekilde okul çocuğunu azarlar bir görüntü bulamadım. Bir süre daha geçsin, biraz daha yazışmaları okuyun. Site yönetiminin; ne kadar tahammüllü, beklentileri ne kadar uzun zamana yaydığını ve her yeni gelen üyeyle aynı şeyleri ne kadar sıklıkla yaşadığını kendiniz çok daha iyi göreceksiniz. Kişilerin, eleştiri konusunda neden bu kadar tahammülsüz olduğunu hep merak etmişimdir. Hepimiz sadece iyi olduğumuzu mu duymak zorundayız? Egolarımız sadece iyi özelliklerimizi mi duymayı kaldırabiliyor? En önemlisi de yapılan bir yanlış üzerine gelen bir eleştirinin, yöntem yerine haklılığı tartışılsa daha iyi olmaz mı? Hele anadilimiz gibi bir konuda, hele bu konu forum kuralları içerisinde yer alıyor ve her başlıkta "üyeler bu kuralları okuyup kabul etmişlerdir" yazısı bulunduğu halde, hala ne tartışılıyor bunu da anlamakta zorluk çekiyorum. Adlarının önünde kocaman ünvanları olanların yazılarını, toplum önüne çıkmadan düzeltecek birileri var. Bu onları kurtarıyor mu, evet kurtarıyor. O kişilerin yazım kuralları için verecekleri zamanda, daha iyi işler yaptıklarını varsayıyorum. Ayrıca bu kişiler benim için bir kıstas da değil. Ben kendi sorumluluğumu düşünürüm. Yazdıklarımı düzeltmem için fazladan ayırabilecek zamana da sahibim. Kimse arkamdan kovalayıp da biran önce bu yazıyı baskıya vermemi beklemiyor. Harcayacağım zaman sadece birkaç dakika. *** ile selam arasındaki zaman farkı ise çok daha az. İlk üye olduğumdan bu yana hep yazıyorum, sonuna dek yazacağım. Anadilimi seviyorum. Elbette bir edebiyatçı değilim ama yazarken de özenli olmak zorundayım. Konuşmalarımız uçup gidiyor ama yazdıklarımız hele internet ortamında iseler bizden geri kalanlar olacaktır. Bir süre sonra ben olmayacağım ama belki bu yazdıklarım bir yerlerde benden sonraki nesillerin karşısına çıkacak. Mirasımı da temiz ve doğru bırakmam gerekir diye düşünüyorum. Sn. ertugrula. Türkçeyi sizin kadar güzel kullanan birinin aramızda olması beni çok sevindiriyor. Eleştiriler ve karşıt düşüncelerin çarpışması bizleri daha ileriye götürür diye düşünüyorum. Bu yüzden, lütfen hep aramızda ve sesli olun. |
Sevgili nevsune,
Ben ertugrula'yı, yazdıklarından hiç de "çabuk tahrik olan" bir üslup içinde algılamadım. Bir ikinci göz olarak algımı belirtmek istedim. Sayın ertugrula, Yazılarınıza bakıyorum da, yoksa siz de "dördüncü kuvvet" mensubu musunuz? |
ertugrula
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Ne demiştim: Alıntı:
Alıntı:
Yani ya bırakacağız dağınık kalsın, kim şimdiye kadar ne öğrendiyse, o biçimde yazacak, ya da müdahele edeceğiz. |
Alıntı:
Ne yapayım, cevap mı vermeyeyim? Ya da "tamam siz haklısınız" deyip, susayım mı? Bence, verilen cevapları, eleştiriye tahammülsüz olarak algılamak daha da büyük bir sorun; haklısınız, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor... |
Bence sorun bilmemek değil.
"Bilmemek ayıp değil. Öğrenmemek ayıp." Ama ayıpta direnmek... Ayıba destek olmak... Bile bile ayıp yapmak... |
Merhaba,
Bu mektup diliyorum son mektup olsun. Hiç değilse bu serinin son mektubu olsun. Ben tartışmaktan kaçmaya çalıştıkça inadına tartışma çeşitleniyor ve derinleşiyor. Ben konu bir an önce kapansın diye, örneklerimi genelden vermeye çalışıyorum. Tek tek örnekler verip üzerinde tartışmak istemiyorum. Burada şöyle davranılmış, şurada böyle davranılmış demek istemiyorum. Bu nedenle genellemeler yapıyorum. Gelen son cevaplara bir iki satır cevap verip bitirmeye çalışacağım. Her yazının bir bölümünü ele alıp ona istediğiniz gibi cevap verebilirsiniz fakat bu cevaplar hiçbir zaman yazının bütününü cevaplamazlar. Bence yazıların bütününe cevap vermek gerekir. lerdemir : Ben çabuk tahrik olurum dedim, üslubumu bozarım demedim. Bu konuda bir daha yazmayacağım dediğim halde dayanamadım ve yazdım. nevsune : Hangi mesajımda yazdım hatırlamıyorum fakat siteye üye olduktan sonraki günlerde birkaç yüz mesaj okudum ve bu hiç de azımsanacak bir sayı değil. Okumaya da devam ediyorum. Fakat ben Todor'un mesajında azarladığını söylemedim. Azarlar tonda mesajlar olduğunu söyledim. Bu da genele ait bir eleştiri. Farklı mesajlarda, farklı yazarların azarlar tonda mesajlarını gördüm. Yazılarına dikkat edecek zamanı olmayan unvan sahiplerinin bu zamanlarını daha iyi işler yapmak için harcadıklarına da inanmıyorum. Aynen dediğiniz gibi sadece birkaç dakikalarını alır. Ayrıca unvan sahibi olmayanların zamanlarını onlardan daha değersiz işler yaparak geçirdiklerini de sanmıyorum. Eminim herkesin zamanı değerlidir ve herkes kendince önemli ve yararlı bir iş yapıyordur. Ve malina : Yazımın sonunda da dediğim gibi, yazıma karşılık bir savunma yazısı yazmanız gerekmiyordu. Çünkü yazımda söz ettiğiniz bölüm sizi değil, sizin uyarı yazısı yazdığınız kişilerin tepkilerini eleştiriyordu. Sanıyorum benim yazıyı kısa tutmaya çalışmam da işin içinden çıkmayı zorlaştırdı. Aslında yazdıklarıma savunma penceresinden bakmazsanız başından beri yanınızda olduğumu da görürsünüz. Tartışmaya çalıştığımız bu konu burada yazışarak içinden çıkılmaya çok da uygun değil gibi geliyor bana. Yanlış anlamadıysam zaman zaman bazı üyeler toplanıyor. Belki bir gün böyle bir toplantıda yüz yüze konuşarak daha kolay anlaşabiliriz. Şimdilik bu mektubun son mektup olmasını umarak herkese güzel Türkçeli günler diliyorum. Ertuğrul A. |
Sevgili lerdemir, o yazımdan ilginizi çeken sadece tartışılan konuyla ilgisiz o tek bir cümle miydi? Yazının sahibi benim yerime yanıtını vermiş.
Sn. ertugrula, bu konuyu istediğiniz yerde uzatıp, istediğiniz yerde kesmeye kalkıyorsunuz. Dikkat ettim de yazılarınızın sonunda "bu son olsun" demeye gelen ifadeler kullanıyor ama bu arada birilerine de yazmaları için konu yaratıyorsunuz. O zaman yanıtların gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Tartışmada son noktayı koymak istemek, pek de haklılığı sağlamayabilir. Alıntı:
Neyse, yanıt hakkımı kullanayım derken konudan uzaklaşmak, bu tartışmayı sündürmek de istemem. Ben bu başlık altında çok kereler "agaclar.net sitesi forumlarında kullanılması gereken Türkçe yazım kuralları" ile ilgili düşüncelerimi yazdım. Hep de yazacağım. |
Alıntı:
Alıntı:
|
Alıntı:
Siz de başka bir durum yüzünden, bu kadar hassas davranıyorsunuz. Aşağıdaki mesajınızdan bunu çıkarıyorum. Alıntı:
Alıntı:
Tabii bu da "tutarsız olmak" diye eleştiriliyor :) Bu kez, ben de "son kez yazıyorum" diyeyim. Son cümlem: İmdaaattt! :) |
Yanlış anlamışsınız...
Alıntı:
|
Latifeden sayarsanız bizzat Elazığda şahit olduğum bir olayı yazayım.Kuruyemişciden çekirdek alıyordum.O sırada dükkana bir tane amca geldi,sanırım yaşı 55-60 civarındaydı. Bu sigaraların üzerinede uyarı yazılarının yeni olduğu zamanlardı.Neyse bir tane sigara istedi aldı,tam kapıdan çıkarken geri dönüp, kuruyemişciye - Oğlum şunu al bunun sadece öldürenini ver dedi.
Paketin üstüne baktık ki; "sigara içmek cinsel hayatınızı öldürür" yazıyordu. Aynı markanın üstünde aynı yazdığından, amcamız başka sigara aldı gitti... |
Alıntı:
|
08-08-2006 tarihinde yazılmış ve sonra hiç gündeme gelmemiş bir cümleyi mi buldunuz bula bula? :)
|
Merhaba,
Ben dil konusundaki sözlerimi bitirdim. Sanıyorum ne demek istediğim anlaşıldı ve ben de cevaplarımı aldım. Daha fazla detaya girmenin ve uzatmanın gereği yok. Hepimiz burada olduğumuz sürece daha çok konuşacağız. Herkese sevgiler :) Ertuğrul A. |
Alıntı:
Alıntı:
Yaptığımız, daha iyisini bulabilmek için karşılıklı fikir yürütmekti. "uzatma" fiilinde rahatsız edici bir tını var. Başka bir konu açıldığında, yazışmalara katılmaya istekli olmayı engelleyebilir. En azından bende bıraktığı etki bu... |
Alıntı:
Türkiye ve Dünyada Gündem. 02.09.2008 sayılı Elinize Sağlık Hakim Bey. Yazısı. Kulağa ters gelen bir şey yok mu? Ağaç dikme bir ceza olabilir mi? Başka bir şekilde yazılması gerekir. Demiştiniz. O aklıma geldi. Yoksa 2 sene önce sizin yazdığınız bir cümleyi gündeme getirmek amacı ile yazılmadı. Saygılarımla. |
3 saat öncede Gül Kahvehanesinde bir yazı yazdım.
Yazımda buraya uğramadan önce Türkçenin doğru kullanımı yazılarını okuduğumu belirttim. Gerek sizin, gerek Mine Pakkener hanımefendinin ve gerekse Sayın Yücel Özlem'in bu kondaki hassasiyetinizi anlıyorum. Bu konuda yazı yazan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. Öğrenmenin yaşı yoktur diyorum ve faydalanmaya çalışıyorum. |
Bunu, o konunun altına yazsaydınız anlamlı olabilirdi. Burada yer almasına şaşırdığımı dile getirdim.
Ayrıca benimki, çaresizlikten gelen, "ne yapsak acaba" sorusuna cevap arayan, durumla dalga geçen bir yazıydı :) |
Buradaki konu dışı yazıları Politika Kahvesi başlığına taşıdım.
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 23:05. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025