‘Doğa Bilimcileri’ Tabiatı Koruma Kurulu’na alınsın

[backyard]

Prof. Dr. Yılmaz Savaşçın, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nda 'biyolog' ya da 'jeolog' gibi doğa bilimcilerin bulunmamasının 'önemli bir eksik olduğunu' belirtti. Kurul yetkililerine sürekli 'doğa bilimci alın' çağrısında bulunarak, yasal temsil haklarının bir an önce sağlanmasını talep ettiklerini kaydeden Prof. Dr. Savaşçın, şöyle dedi: "Doğa bilimcilerin doğal anıtların korunmasındaki çabalarının yetersizliği ve lobi oluşturamamalarının en önemli nedeni, yasal yetkililerle donatılmış olan bu kurulda yer alamamalarıdır. Kısa bir süre önce yitirdiğimiz Mimar-Arkeolog Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu, yıllar önce gerçekleştirilen bir kurultayda, 'Adımız Kültür ve Tabiat Varlıkları'nı Koruma Kurulu ama aramızda hiçbir doğa bilimci yok. Esasında, yarımızın doğa bilimci uzmanlardan oluşması gerekiyor' demişti. Bu anlamlı ikaz, kurultay kayıtlarına da geçti ama umursanmadı. Eğer yıllardır birlikte çalışıyor olabilseydik, ülkemizde şu anda yaşanan birçok olumsuzluğun önüne geçilebilirdi."

EKOSİSTEM BOZULDU

Prof. Dr. M. Yılmaz Savaşçın, İzmir'in Bergama İlçesi'ndeki "Yortanlı Barajı'nın yanlış yere yerleştirildiğini" iddia etti. Koruma kurullarında doğa bilimcilerin bulunması durumunda 'çok kısa ömürlü ve salt sulama amaçlı' Yortanlı Barajı için, Roma döneminden kalma Allianoi Antik Kenti gibi 'eşsiz termal kent harabelerinin' sular altında bırakılamayacağını öne süren Prof. Dr. Savaşçın, şu bilgiyi verdi: "Şayet kurullarda doğa bilimciler olsaydı, Allianoi gibi eşsiz bir kent, barajın suları altında kalmayıp, yüzlerce yıl daha hizmet verebilecek jeotermal potansiyeli ve termal turizmi mahvedilmeyecekti. Karadeniz Sahilyolu'nda da ekosistem ve doğal hayat bozuldu. Kurullarda biz yer alsaydık, Manisa'nın Demirci İlçesi yakınındaki volkanik cürufların altında kalan ve dünyada bir örneği daha bulunmayan 'insan ayak izleri' ikinci kez yenilenen köy yolunun altında kalıp yok edilemezdi. Kıyı şeridini hiçe sayıp, nehir yatağını ve göçmen kuşların konaklama alanı lagüner sazlığını da yok ederek, inşaat aşamasına geçmiş olan Çeşme Alaçatı'daki Venedik Projesi ile kıyı şeridi ve azmağın yanı sıra bölge halkının ve hepimizin geleceği olan devasa jeotermal potansiyeli hiçe sayıp beton binaların altına gömemezlerdi."

Eğitilmiş insanların bile 'Boş ver bize yol lazım' diye konuştuğunu belirten Prof. Dr. Savaşçın, "Bu gidişle değil Avrupalılığı, Dünyalılığı bile hak edememiş, çözüm aramasını unutmuş bir kalabalık insan topluluğuna dönüşeceğiz" dedi.

Kaynak: http://www.aksam.com.tr