agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Orman, Ormancılık, Orman Yangınları, Ağaçlandırma (https://www.agaclar.net/forum/orman-ormancilik-orman-yanginlari-agaclandirma/)
-   -   Sevgilim Kozak (Bergama, İzmir) (https://www.agaclar.net/forum/orman-ormancilik-orman-yanginlari-agaclandirma/19706.htm)

atacanhimself 04-04-2010 23:30

baştan sonra iki sayfayı da inceledim ama aklımda kalan sadece kesilen ağaçların resimleri oldu galiba
:(

hiç kesilmese keşke

ayazkentli 06-04-2010 12:17

Dün gece AVATAR filmini seyrettim ilk kez.

Filmin yönetmenine, KOZAK'ın bu günlerdeki çilesi ile ilgili bir film yapmasını rica etsek, herhalde bu AVATAR filmini yapardı.

Filmin konusu, bu günlerde KOZAK'ta yaşananlar ile nerdeyse bire bir aynı.

Sevgi Durul 09-04-2010 08:56

Yazık... Söyleyecek söz bulamıyorum...

swordm 09-04-2010 10:23

Bu yapılanlara müsade edenlere, neden olanlara yazıklar olsun.

Fatoş 12-04-2010 20:01

Sevgili arkadaşım SDurul, bugün Kozak'tan telefon aldım, durum oldukça vahim, ağaçlar müthiş bir hızla kesilmekteymiş,geçen hafta oraya giden araştırma komisyonundan milletvekilleri köyde politik konuşma yapmışlar ,bizimkiler de onlara bize politik konuşma değil altın madeni için ne yapabiliriz onu konuşun demişler, yani işimiz çok zor. Allah yardımcımız olsun

Fatoş 12-04-2010 20:24

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi swordm (Mesaj 613746)
Bu yapılanlara müsade edenlere, neden olanlara yazıklar olsun.

Aynen sizin gibi düşünüyorum,bu dert sadece Kozak'ta değil ülkemizin birçok yerinde belli şirketlerin rantı uğruna vatanımızın tabii güzellikleri,suları ve havası tahrip ediliyor.Bu yapılanlara müsade edenlere, neden olanlara yazıklar olsun.

selis 13-04-2010 13:47

Yaklaşık 5 yıl önce bir motosiklet gurubu KOZAK'da festival düzenlemişti.. Bu sayede orada bulundum.. Her şeyiyle muhteşem bir yer ve insanlar burayı yok etmeye çalışıyor..

Kızılderili atasözü ne çok şey anlatıyor..

''Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak''

Fatoş 16-04-2010 11:13

Sevgili selis, Kozak memleketim diye söylemiyorum, hakikaten muhteşem bir yer, bizler orayı gözümüz gibi bakarız ve bu konu da yöre halkı oldukça titizdir, asla memleketlerini terk etmezler, Kozak'a tutkulu bir şekil de bağlıdırlar. Bilirler ki toprakları ve çamları onların sevgisine,tutkusuna her zaman fazlasıyla karşılık verir, gündüz habersiz köye gittiğimiz de kimseyi bulamayız, ya bağa ya da çamların bakımını yapmaya gitmişlerdir,bu doğaya katliam devam ederse bu güzelliklerin hepsini kaybederiz ...

ayazkentli 16-04-2010 12:25

TEMA başkanı sayın Hayrettin Karaca bugün saat 15.00 civarı Bergama'ya geliyor. Şu anda şehir merkezinde, Belediyenin tahsis ettiği otobüsler, vatandaşları heyet ile birlikte, Kozak'a götürmek için bekliyor. Esas ziyaret yarın (c.tesi). Yarın Kozak yukarıbey köyünde, büyük bir panel yapılacak. Ayrıntıları paylaşırız.

Fatoş 16-04-2010 13:05

Geçen gün bahçeyle ilgili bir dergi aldım,derginin eki de Çevre Ekolojik Yaşam Rehberi. Makalelerinden biri şöyle başlamış; ''İnsanoğlunun doğaya karşı hataları büyükte olsa da ürkütücü senaryoyu değiştirmek hala mümkün. Yeter ki birey olarak yapabileceklerimizi gözardı etmeyelim'' diye başlamış. Dergi editörü de başlangıç yazısı olarak şunları yazmış '' Ben tek başınayım, ne yapabilirim'' demeyin. Yapabileceklerinizi asla küçümsemeyin. Doğanın o tertemiz kokusunu, güneşi, ağacı, suyu, toprağı kaybetmemek ve gelecek nesillere yaşanılası bir dünya bırakabilmek için iyisi mi siz bu günden harekete geçin.'' diye yazmış. Bir deterjan reklamıda tasaruflu suyun önemini belirtmiş, bir diğer yazı ise şöyle başlamış; BUNU DURDURABİLİRSİN ,onlara susuz bir gelecek bırakamayız, çünkü her çocuğun suyun hayat verdiği bir dünyada büyümeye hakkı vardır. Boşa harcadığımız her damla suyun çocuklarımızın geleceğine silinmeyen izler bırakacağını unutmayalım'' diye başlamış. Tabii ki bu saydıkları önlemleri evimiz de, yaşamımız da yapmalıyız, yapmak görevimiz ama ülkemizde bazı işletmeler, örneğin;Kozak yaylasında ki altın madeni işletmesi buldukları büyük yeraltı sularını, altına daha kolay ulaşabilmeleri için suların yönünü FAY hatlarına çevirme çalışmaları yapıyorlar. Bu suları sadece Kozak kullanmıyor,Bergama, Dikili, Ayvalık,Edremit ovaları faydalanıyor. Sondajdan çıkan atıklar içme sularımıza karışıyor, yeraltı suları kirleniyor.Akış alanlarına doğrudan müdahale edildiği için yok oluyor. Kepçeler aralıksız çalışıyor. AĞAÇLAR KESİLİYOR. Bunları yapmaya ne hakları var? BU gidişat bizi zehirliyecek, susuz bırakıp, hayat damarımızı kurutacak. Neden bu tür dergiler yeraltı sularımızı hoyratça kirleten, sorumsuzca harcayan, heba edenlerin üzerinde durmuyorlar ?

Fatoş 16-04-2010 13:11

Sevgiili ayazkentli kardeşim bende katılmak isterdim , sağlık sorunlarımdan dolayı gelemedim, haberlerini merakla bekliyoruz.

ayazkentli 16-04-2010 13:38

Sn. fatoş hanım, sizde gayet iyi biliyorsunuz'ki bu tür dergilerin, televizyonların, gazetelerin sahipleri yani, medya patronları göbekten KÜRESEL MAGANDALAR'a bağlılar ve onların sayesinde var'lar. Ayrıca neredeyse tüm sektörlerde ortaklar. MAGANDALAR ne isterse onu yazarlar. İşlerine gelmeyeni ES geçerler. Tüm dünya'yı bu %5'lik ELİT, denen magandalar yönetiyor.

Para, iktidar gücü hep bunların elinde olduğu sürece, %95'in işi gerçekten zor.


Bu arada yarın'ki, Kozak-yukarıbey köyünde saat 11.00'daki panel için, sabah 09.30'da otobüsler, Bergama cumhuriyet meydanından hareket edecekler. Yakın civarda bulunan, arabası olmayan ve gelmek isteyen arkadaşlar, bu otobüslerle gidip, gelebilirler.

acemifüsun 17-04-2010 22:39

Bu başlığı yeni gördüm, çok üzüldüm, mücadeleye kararlılıkla devam etmeliyiz.

ayazkentli 19-04-2010 12:05

4 Eklenti(ler)
TEMA onursal başkanı sn. Hayrettin Karaca ve TEMA gönüllüleri, Bergama belediye başkanı sn. mehmet Gönenç'in ve Bergama ile bölge köylülerinin katıldığı, -Altın madeninin bölgeyi nasıl etkileyeceği ile ilgili- Kozak-Yukarıbey köyün'de düzenlenen panel'den fotoğraflar.

ayazkentli 19-04-2010 16:43

Yukarıda yüklediğim fotoğraflardan (54 no.lu mesaj'da) ilk fotoğrafta'ki, elinde mikrofon ile konuşan genç bayan'ın adı: Gülden Karabudak.

Kendisi Kozak-Yukarıbey doğumlu. Gülden hanım sırasıyla, Hayrettin Karaca, Bergama Bld. Bşk. Mehmet Gönenç, TEMA İzmir Bölge Bşk. ve köy muhtarından sonra konuşma yaptı.

Öyle etkili bir konuşmaydı'ki, ben o anda izleyici kitlenin, arka taraflarda kalan bölümün'de (daha çok erkek köylülerin yoğun olduğu bölüm) bir yandan fotoğraf çekiyordum, bir yandan konuşmayı dinliyordum. Gülden öğretmenin o müthiş konuşması, o ana kadar konuşmaları öylesine dinleyen, bir çok erkek köylüyü kendine getirdi, bazıları ağlamaya başladı ve konuşma bitiminde hepsi ayağa kalkıp, dakikalarca ayakta alkışladılar ve büyük bir mücadele yapacaklarına yeminler ettiler.

Zaten bu panel, bölge köylülerini uyandırmak, olayın ne kadar ciddi olduğunu anlatmak ve organize olmalarını sağlamak, amacı ile yapıldı. Sn. Hayrettin Karaca'da konuşmasın'da sık sık, biz buraya direniş kıvılcımını ateşlemeye geldik, bundan sonra'da hep geleceğiz, devamlı destek olacağız, diye konuştu.

Ben şunu gözlemledim. Amaca ulaşıldı. Köylüleri inanılmaz bir hırs kapladı.

Zaten Bergama yöresin'de yaşayan insanların, ırk'ı, milliyeti ne olursa olsun, antik çağlar'dan, bugün'ki bizlerin yaşadığı dönem'e kadar olan tarihi incelediğimiz'de şunu görürüz. Bergama inanılmaz MUHALİF bir yer.

Tarihte'ki, ilk köle ayaklanması, ilk grev ve hemen ardından toplu sözleşme yapılıp, bugün'ki sendikacılığın temellerinin atılmasına ön ayak olmak, altın madenine (ovacık) bir çok köy halkı birliktelik sağlayıp, toplu direniş göstermek, yine Türkiye'de ilk kez, Tedaş'ın bundan 12-13 yıl öncesine kadar, her iş yerinden 10 tl, her ev'den 2 tl. aldığı sabit ücretler için, sanayi sitesi esnaflarının yaptığı -p.tesi günleri iş yeri açmama protestosu- gibi, muhalif eylemleri vardır (Bu eylemin sonunda, Enerji bakanı söz verdi ve 2 ay sonra bu sabit ücret kalktı).

Yani kısaca bu bölge muhalif'tir, direnişi üzerine düşen ne ise, en iyi şekilde yapar ve amaca ulaşır'da.

Ama ulaştığı amaç, bazı GÜÇ'ler tarafından uygulanır mı? orası şüpheli. Altın madenin (ovacık) çalışmaması için bir çok mahkeme kararı var, ama ne yazık'ki uygulayacak hükümet yok!

Yine'de her zaman'ki gibi, biz üzerimize düşeni yapacağız.

ayazkentli 19-04-2010 17:17

Başka ilginç bir detay verelim.

Sn. Hayrettin Karaca panel'den önce, madenin kestiği ağaçların olduğu bölgeyi gezmek istedi, ama girişine izin verilmedi.

Çam ağaçlarının kesildiği alana giden Hayrettin Karaca, maden yetkililerince kesim sahasına sokulmadı. Yetkililer tarafından hakarete uğrayan Karaca, Yukarıbey köyüne dönerek bir açıklama yaptı. "Kapısında girilmez levhası olmamasına rağmen, Türk Vatandaşı olarak Ülkesindeki Orman Bölgesine giremediğini" belirtti. Ayrıca " Orman Müdürlüğü oraya yol yapmış. İnsanları sokmayacaksan oraya neden yol yaptın?" diye konuştu.

Bir Vatandaşın kendi Ülke topraklarına girememesi çok acı. Bana hakaret eden gence bir şey demiyorum. Dedim ya bu işin temelinde sermaye yatıyor. O genç görevini yapıyor. Aklıma birden ABD Başkanı Obama geldi. Türkiye Ermenistan sınırını açtırdı ya, kendi ülkemin topraklarına girebilmemizin'de önünü açtırsın, diye konuştu.

ayazkentli 21-04-2010 15:35

4 Eklenti(ler)
Altın madeni görevlileri, ziyaretçileri ağaç kesim alanına sokmadılar ama, biz -alanı- gören karşı tepelerden fotoğrafları çektik. Aşağıda'ki fotoğraflarda görülen çıplak alan, şirket burada ağaçları kestikten sonra oluştu. O çıplak alan daha düne kadar, hemen çevresinde'ki ağaçlıklı bölge gibi, ağaçlar ile doluydu.

Bu henüz başlangıç. Esas kesim ve talan işlemi, şirket buraya işçi binalarını yaptıktan ve gerekli alt yapıyı kurduktan sonra başlayacak. Dozerler, kepçeler daha şimdiden her tarafı delik deşik etmeye başladı. Sadece bu küçük alanın yok edilip, ağaçların kesilmesiyle, kimbilir kaç bin hayvanın (kuş, sürüngen, böcek-börtü, tilki, sincap gibi) yaşamı altüst oldu.

Nedense böyle durumlarda -HAYVANSEVER'LER- pek seslerini çıkarmıyorlar. Hayvan sevmeyi, sadece kedi-köpek'leri sevmek'ten ibaret görüyorlar herhalde. Belediyeler sokak köpeklerini öldürüyor diye ayağa kalkıp, ortalığı toz duman eden sözüm ona hayvan severler, bu gibi doğa-çevre katliamlarında ölüp yok olan milyonlarca hayvan için, NEDEN hiç tepki vermiyorlar?.

Ben onların samimi olduklarını sanmıyorum. Sadece kedi-köpek sevmekle, hayvan sevgisi olmaz. Kozak'ta şimdiden binlerce hayvan öldü, yarın milyonlarcası ölecek ya'da en iyi ihtimal ile yuvasından, evinden olacak. Göreceğiz, hayvanseverleri ve derneklerini!

Fatoş 22-04-2010 12:40

kozak
 
Sevgili Ayazkentli oğlum, isyan etmekte haklısın ama ülkemizin gündemi o kadar kötü ki halkımıza ve ülkemize umutsuzluk veren tüm haberleri kanıksamaya başladık. Toplumun duyarlılığını yitirme aşamasına getirdiler, sonrasında da umursamazlık geliyor. İnsan bazen bu ülkeyi terkedeyim aşamasına geliyor ama bu canım vatanımızdan başka vatan yok ve OLAMAZ. Bu yüzden haberleri kanıksamadan ve duyarlılığımızı yitirmeden ülkemizin gündemini izlemek ve sivil toplum kuruluşlarına destek verip kişisel tepkilerimizi göstermemiz lazım. İŞTE biz bunu yapmaya çalışıyoruz ama sakin olup yılmadan mücadelemizi sürdürmeliyiz, evlatlarımız, torunlarımız için. Sizin çektiğiniz fotoğraflar kesilen yerlerin bir kısmı, arka taraflar da görülmeyen vadi içleri var.Oraları tamamen bizim tabirimizle kabaklaştırılmış oraya girebilsek kendimize hakim olamıyacağız. Eskiden oraya dedemin ehlileştirdiği yılkı atıyla gezmeye giderdim. İçinde geyikler,sincaplar, tavşanlar, kaplumbağlar, domuzlar, envayi çeşit kuşar ve niceleri .Orada gür çıkan bir kaynak suyu vardı. Bütün hayvanlar oraya su içmeye giderlerdi. Bir çok geceler yatağımdan sıçrayarak uyanıp oralara ne oldu?, O güzelim hayvanların akibeti ne oldu ? diye . TABİİ Kİ ilk önce onlar yok olacak sonra sıra bize gelecek. Bir çoğumuz işin vahametini algılayamıyoruz, bizi etkilemez diyoruz. Ama sularımız kirleniyor, su yatakları değiştirilip kayboluyor. Ağaçlarımız kesilip, oksijenimiz yok oluyor. Bir çok hastalıklarımızın kaynağı DOĞAMIZIN, TABİİ KAYNAKLARIMIZIN KİRLENMESİ YOK OLMASI. Geçenlerde açıkladılar Türkiye genelinde en çok kanser vakaları İzmir de NEDEN? Bizler çoğunlukla balık, sebze ve otla besleniriz. Ama İZMİR'i maden ocaklarıyla kuşattılar. EFEMÇUKURU, GÜZELBAHÇE, OVACIK,KOZAK ve arkasından gelecekler. İşin başlangıcın da bile yaptıkları sondajlar dahi ağaçlarımızı toprağımızı suyumuzu yok edip kirletiyorlar. Bizler çocuklarımıza ve torunlarımıza talan edilip kirletilen bir vatan bırakmak istemiyoruz.

Fatoş 24-04-2010 14:13

Sevgili Ayazkentli oğlum, geçenler de bir makale de okumuştum, Bergama'nın şimdiki içme suyunda ki siyanür oranını, bu kadar çok yağmura rağmen kuraklık zamanın suyundan 26 kat daha fazla diye bilgi veriyordu. O yazıyı bulup aktaramadım, Bergama belediyesine böyle bir bilgi geldi mi? Geldiyse temin edebilir misin?

ayazkentli 24-04-2010 14:29

4 Eklenti(ler)
''Ben Kozak'ta birşeyin farkına vardım. Bu mücadele erkekler ile değil, bacılarımız, analarımız ile kazanılacaktır. Erkekler cigara tüttürüp kendi aralarında konuşurken, kadınlarımız söylenenleri can kulağı ile dinliyordu. Bu Ülkenin kadınları nasıl Kurtuluş Savaşında mücadele ettilerse, Kozak'ta da aynı mücadeleyi göstereceklerdir. Analık içgüdüleriyle çocuklarına, topraklarına ve Vatanlarına sahip çıkacaklardır. ( Hayrettin Karaca. Tema Vakfı Onursal Başkanı )

Sayın Karaca'nın da dediği gibi, kadınlar bu beladan kurtulmak için çok istekliler. Zaten Kozakta'ki bu mücadeleyi başlatan kişilerden biri'de, sn. Gülden Karabudak. Daha önce Ovacıkta'da aynı şey olmuş ve kadınlarımız en ön saf'ta yer almıştı. Fotoğraflarda'da gördüğünüz gibi, kadınlarımız, sn. Karaca'yı sevgi çemberine aldılar. Ayrılık vakti geldiğinde, kadınlarımızın gözlerinden akan yaşlar tıpkı - yine, yaklaşan büyük bir direnişin, ayak sesleri- gibiydi.

Son fotoğraf'ta, panelden sonraki gün (pazar) sabahı kleopatra güzellik ılıcasında yapılan -basın açıklaması- görülüyor.

Not:
----------
Bu son yayınladığım -8- adet fotoğrafı ben çekmedim. Belediyemizin fotoğrafçısı çekmişti. Belediye başkanımız bu fotoğrafları yayınlamam için göndermiş, bu nedenle Bergama belediye başkanı Sn. Mehmet Gönenç'e teşekür ediyorum.

ayazkentli 24-04-2010 14:44

Ben bir araştırayım. Böyle bir olay var ise, bilgileri paylaşırım.

Geçenler'de Bergama çevre platformu üyesi Erol engel bey, bir mahkeme kararını paylaşmıştı. Ovacık madeninde, sel sularının yer altına karıştığı ile ilgili bir haber yapan gazeteci arkadaşları, maden şirketi dava etmiş, ama mahkeme gazeteciler lehine karar vermişti.

Belki bu olay ile ilgili bir detay olabilir.

Gerçi sularımız devamlı ölçülüyor, analiz edliyor. Tehlikeli bir durum olsaydı, bunun duyurusu yapılırdı. Ben yine'de araştırayım.

ayazkentli 04-05-2010 17:14

Sevgili okurlarım! Bugün köşemi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a bırakıyorum.
Sayın Erdoğan'ın çok beğendiğim bir yazısı geçti elime. Onu okumanızı istiyorum.

'Her Şey Yeşil Bir Medeniyet İçin:

Öncelikle insan olarak ruhumuzun çağrısına uyuyor; ağacı ve yeşili seviyoruz. Yaşadığımız dünyanın ve yaşadığız şehrin yalnız bize ait olmadığının; yeryüzünde ve bu topraklarda bizden sonra da yaşayacak olanların farkındayız. Onların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının ancak bugün bizim göstereceğimiz dikkat ve sorumlulukla gerçekleşebileceğini biliyoruz.

Bizim medeniyet tarihimiz, yeşille, doğal çevre ile barışık bir medeniyettir. 545 yıl önce kendi çağının en ileri gücü olan Osmanlı'nın fethettiği İstanbul'un doğal güzelliklerinin geliştirilerek korunması ve dünyanın en güzel şehirlerinden birisi konumuna getirilmesi bunun en belirgin pratiklerinden birisidir.

Daha 50 yıl öncesine kadar çok zengin bir orman varlığı İstanbul'un diğer güzellikleriyle birlikte bize kadar ulaşabilmişse; bu olguda, devleti iyi bir şekilde yöneten Fatih'in 'Yaş kasenin başını keserim' şeklinde özetlenen kesin çevre korumacılığının büyük payı vardır.
Yine, Osmanlı Devleti'ni 46 yıl kesintisiz yöneten Kanuni'nin, arazilerin kabiliyetlerine uygun olarak kullanılmasını bir ferman ile düzenleyerek; mera ve orman gibi farklı arazilerin tarımla olan ilişkisini toplumsal bir bilinç düzeyinde uygulamaya koyan bir devlet anlayışının, çevre sağlığı bakımından önemini göz ardı edemeyiz.

Tarihsel süreç içerisinde titiz bir bilinçle korunan yeşil çevre ve bunun üzerine eklenen kültürel mirasla dünyanın gözbebeği bir şehir haline gelen İstanbulumuz'un bugün içine düştüğü içler acısı durum ortadadır. Yakılan, yıkılan, sınırsız bir hırsla talan edilmeye çalışılan ormanlarımız, ağaçlarımız...

Kamu malı olan ve sayısız faydası bulunan orman alanlarını korumak, gasbedilen, yağmalanan orman alanlarını geri alarak kamuya kazandırmak ve kesilen ağaçların yerine yeni ağaçlar dikerek, dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olan İstanbulumuz'u sağlıklı bir çevreye kavuşturmak elbette ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin görevleri arasındadır. Bizim bu konuda yaptığımız çalışmalar, diktiğimiz 1 milyon yetişmiş ağaç ve şehrimize kazandırdığımız yeni yeşil alanlar, çevre sağlığı adına yaptığımız her şeyin bittiği anlamına gelmemektedir. Bundan sonra da bu konuda çalışmak, yeni projeler üretip uygulamaya koymak ve yapılacak çalışmalara destek olmak öncelikli hedeflerimiz arasındadır.
Yeşil ve su medeniyetini kurma yolundaki çalışmalarımız şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da inşallah kesintisiz olarak devam edecektir. Çünkü İstanbullulara, şu anda İstanbul'da yaşayan ve bizden sonra da yaşayacak insanlarımıza karşı sorumlu olduğumuzu biliyoruz. Geleceğin güzel İstanbul'unda, yaşanabilir şehrinde buluşmak dileğiyle bu çabamızda yanımızda olan bütün kardeşlerimize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

AYNI FİKİRDEYİZ.

Yukarıdaki yazı, Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı dönemine ait. O yazıyı; Başkan Erdoğan'ın gerçekten de içinden gelerek kalema aldığına eminim. Çünkü; Sarıyer Mavromoloz ormanları içine yasadışı biçimde kurulan Koç Vakıf Üniversitesi'ne karşı mücadele ettiği dönemde söylüyordu bunları Sayın Erdoğan.

Bu yazı, Erdoğan başkan iken, 1998 yılında Prof. Dr. Ertuğrul Acun'a hazırlattığı Ormanın Kara Kitabı iisimli kitabın önsüzünü oluşturuyor. O kitap, gerçekten de ülkemizdeki orman yağmasına karşı verilen mücadelenin güzel bir örneği olarak duruyor.
-----------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda'ki yazı, Güneş gazetesin'de Rıza Zelyut'un bugün'kü makalesinin bir bölümünden alıntıdır.

Başbakan, bir zamanlar istanbul belediye başkanı iken hazırlattığı -Ormanın kara kitabı- isimli kitab'ın önsözü dikkatimi çekti.

Mücadelemiz, ağacı ve yeşil'i AZİZ BİLEN bir medeniyet kurma mücadelesidir.

Ben şimdi, sayın başbakana sormak istiyorum.

Ağacı ve yeşil'i AZİZ BİLEN MEDENİYETİ, Kozak ve Kaz dağları ormanlarını yok edecek olan, altın madenlerine izin vererek'mi kuracaksınız?

aLLioni 10-05-2010 21:09

öncelikle ben buraya yeni üye oldum,fatoş hanımla yeni tanıştık.ayazkentliylede öyle.söze nereden başlıyacağımıda bilemiyorum çünkü sözün bittiği yerdeyiz ,sözün bittiği yerde kozak yaylası.sevgilimiz kozak.yıllardır altıncılara karşı mücadelesini verdiğimiz kozak.ama yılmadık yıkılmadık inadına inadına kozağın üstü altından daha değerlidir dedik.bergama duydu sesimizi,izmirde,istanbulda ankarada,tüm kuzey egede.özellikle son aylarda dahada depreşti yaramız çünkü 7700 adet çam ağacımızı kestiler.bittimi malesef.kaplan bitecek .yukarıbeye gelecekler ordada kesecekler 7-8 bin ağaç.şimdi tema bize destek verdi.sonra sivil kuruluşlarımız çevreci dostlarımız.okadar büyüyoruzki inanılmaz bi şekilde.ama daha fazlasına ihtiyacımız var gelin bizlere daha çok destek olun yoksa kozak yok oluyo gidiyo elimizden haykırmak bile yetmiyo resimler yalan söylemiyo gelin çok çok destek olıunki kurtaralım yeşil cennetimizi ....saygılarımla..gürhan büyük..kozak yaylası gençlerinden....

Fatoş 11-05-2010 10:06

Gürhan'cığım,umudumuzu kaybetmeden hepimiz el ele birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz, , kimse bize haksızsınız diyemez, doğaya yaptıkları tahribat ortada yılmadan orada yaptıkları katliamı gündemde tutacağız, biz sadece ülkemizin doğa güzelliklerinin, yaşam kaynaklarının zarar görüp yok olmasına karşıyız, hiçbir politik düşünce gütmüyoruz, biz suç işlemiyoruz, onun için umutsuzluğa kapılmıyacağız.

Fatoş 11-05-2010 15:17

4 Eklenti(ler)
Bu güzellikler tarih olabilir,Kaplan köy kahvesinin ulu çınarı...
Eklenti 143288
Eklenti 143289
Eklenti 143290
Eklenti 143291

Fatoş 11-05-2010 15:25

4 Eklenti(ler)
Çınarın altında küçük bir mola...
Eklenti 143292
Antik şehir Perperene zirvesine tırmanış...
Eklenti 143293
Maşallah bizimle gelen büyüklerimiz bizden daha fazla performans gösterip kayalara tırmandılar, bizler arkada kaldık.;)
Eklenti 143294

Fatoş 11-05-2010 15:35

3 Eklenti(ler)
Antik kentin inekleri ;)
Eklenti 143296
Ormanın içinde Aşağıbey köyümüz.
Eklenti 143297
Kozak üzümünün yetiştiği bağlar ve Ege Denizi, Midilli Adası...
Eklenti 143298

ayazkentli 11-05-2010 16:05

4 Eklenti(ler)
Sn. Fatoş hanım'ın, ormanın içinde'ki diye bahsettiği aşağıbey köyü'nü ve diğer kozak köylerini (67 no.lu mesaj: 2. fotoğraf), tanımayan, bilmeyen arkadaşlar belki, orman köyü oldukları için, geri kalmış-fakir olan, başka yerlerde'ki orman köyleri gibi algılayabilirler.

Bu kozak köyleri öyle değil. Çok zengin köyler ve bu zenginliğin kaynağı'da, fıstık çamlarından elde edilen gelir. Örneğin, hatırlarsanız bundan 7-8 yıl öncesine kadar, gazetelere bazen -kozak, kaplan köyü- Türkiyenin en zengin köyü, diye haberler çıkardı. Bu köylülerin büyük çoğunluğunun evleri, tıpkı sayfiye yerlerinde'ki birbirinden güzel evler gibi, çok güzel. Böyle ev yapabilmek için, gelir düzeyinin iyi olması gerekiyor ve bu düzey kozak köylerin'de fazlası ile var.

İşte altın madeni doğa'yı olduğu kadar, bu zengiliği'de yok edecek. Ağaçları kesmeseler dahi, yeraltına açılacak olan tüneller, galeriler ve yeraltından çıkarılacak olan toprağın yarattığı boşluk, bu çam ormanlarının ihtiyacı olan su'yu derinlere çekilmesine neden olacağı için, ağaçların kök'leri su'ya ulaşamayacakları için, susuzluk'tan ölecekler. Hem doğa kaybedecek, hem'de kozak insanı, en az %60 civarı fakirleşecek.

Fatoş 11-05-2010 22:40

Sevgili Ayazkentli oğlum. doğru bir tespitte bulunmuşsun. Bu köylerimiz de yaşam standartı her zaman yüksek olmuştur, Avrupai bir yaşam var,çok fazla çocuk yapmazlar, en fazla iki çocukları vardır, eğitim seviyeleri oldukça yüksektir, durmak bilmeden çalışırlar. Korkusuzca çam ağaçlarına tırmanarak kozalak toplarlar, hiç gocunmazlar. Bu çalışmalarının karşılığını da toprak fazlasıyla verir. Ama sularımız olmazsa çam ağaçlarımız, bağlarımız da olmayacak. Bizler neyle geçineceğiz ? Nasıl yaşayacağız ? % 60 değil temelli fakirleşip yok olacağız.

ayazkentli 14-05-2010 14:22

5 Eklenti(ler)
Bu güzel ev ve binalardan bazılarının fotoğrafı. Özellikle kaplan camisini ve muhtarlık binasını ilk gördüğüm'de çok şaşırdım. O kadar büyük bir cami ve muhtarlık binası'ki, her halde bir çok, büyük şehirde yoktur.

Ayrıca hepimizin hayran kaldığı dev çınar ağacı. O kadar büyük'ki, fotoğraf makinasının kadrajına sığdırmak için çok gerilerden çektim, yine'de tamamını çekemedim.

aLLioni 15-05-2010 12:15

haklısınız fatoş hanım bizlerin ssiyasetle işimiz olmuyo tek derdimiz amacımız yeşilimize toprağımıza dokunmasınlar.su kaynaklarımıza dokunmasınlar.atamızın bir sözü varya VATAN TOPRAĞI KUTSALDIR KADERİNE TERK EDİLEMEZ. son nefesimize kadar yılmadan mücadelemizi yapmalıyız...

kazdağlı-çiçek 15-05-2010 13:34

Sayın fatoş ve ayazkentli yazılarınızla herkesi aydınlattığınız için teşekkür ederim,Kozak'ı ilk gördüğümde hayran kalmıştım( altınoluktan )çevreci olarak ben ve arkadaşlarım elimizden geldiği kadar destek verdik, o dev çınar ağacının altındaki çed toplantısındaki kadınların mücadelesi (erkeklerin umursamazlığı)görülmeğe değerdi.ama son durum içler acısı yüreğim yanıyor adeta.

Fatoş 15-05-2010 15:17

Çiçek hanım, teşekkür ederim .Bu hepimizin görevi, yılmadan ülkemizin doğasını korumamız lazım, sağlıklı gelecek kuşaklar yetiştirmek için. Ne yazık ki madenciler lehine çıkan yasalar ve HES projeleri, onlara karşı açılan davaların büyük çoğunluğu kazanılmasına rağmen büyük hızla faaliyetlerini sürdürmektedir. Doğamızı , tabii su kaynaklarımızı yok etmektedirler.

Bizim oranın erkekleri sakin görünürler ama gereğini de yaparlar. Biz onlardan destek alırız ama biz kadınlar olarak mücadeleyi, neye mal olursa olsun sürdürüp kazanacağız.

aLLioni 16-05-2010 13:03

sevgili selis hanım bu sene mutlaka sizleri yine bekliyoruz sizleri KOZAK GENÇLİK HAREKETİ olarak kozak gençleri ağırlamak bizim için onur olacaktır

memet 16-05-2010 16:49

Allioni, madem sözettiniz, gençlik hareketi konusunda daha fazla bilgilendirmelisiniz artık bizi.

aLLioni 17-05-2010 20:14

****** memet bey ...KOZAK GENÇLİK HAREKETİ.. kozak gençlerinin altın istilacılarına karşı birleştiği,tek yürek olmaya çalıştığı gençlik örgütü hiç bir siyasi amaç gütmeyen tek amacı kozak yaylasını korumak olan bir birleşim ...altın istilacılarına karşı mücadelemizdeki akıncılarımız olacaktır ..ve kamuoyundan güzel övgüler çok mühteşem destek alıyoruz.ayrıca kozak yaylamızı ziyaret eden tüm çevre derneklerimizi çevre kuruluşlarımıza rehber olacak genç arkadaşlarımızdır ..

memet 17-05-2010 20:37

Bu bize yetmez.
İnternet üzerinde sayfanız var mı, linki ne?
Düşünceleriniz neler bunların hepsini öğrenmek isteriz.

ayazkentli 19-05-2010 11:36

Sevgili Allioni'nin bahsettiği -kozak gençlik hareketi- madene karşı yürütülecek olan, protesto, kozak köylülerini bilinçlendirme çalışmaları ve kozak'ın tanıtımı yapmak için yeni yeni örgütlenmeye başladı. Henüz kendi internet siteleri olamadığından, özellikle facebook ve diğer başka siteler üzerinden, kamuoyuna ulaşmaya çalışacaklar.

Tabi öncelikli olarak, 16-17 tane kozak köyün'de yaşayanları, bire bir konuşarak, olayın önemini anlatacaklar. Sevgili allioni'nin bahsettiği akıncılar, bu çalışmaları yapacak olan, gönüllü arkadaşlardır.

(Not: Yalnış anlaşılmasın, burada bahsedilen akıncılar kelimesi, gidip altın madenine saldıracaklar anlamına gelmiyor. Halkı bilinçlendirecek gönüllüler, anlamına geliyor).

aLLioni 19-05-2010 18:52

****** int üzerinden bize ulaşabilirsiniz özellikle faceden (http://www.facebook.com/pages/KOZAK-...4480?ref=ts)bu sayfadan kozakla ilgili çalışmaları takip edebilirsiniz.

ayazkentli 24-05-2010 11:02

Aşağıda'ki yazıyı, 2005 yılında Hürriyet gazetesinde, Bekir Coşkun yazmıştı.


12 Haziran 2005
Bekir COŞKUN bcoskun@hurriyet.com.tr
------------------------------------------------------------------------------------
Turuncu adamlar...

TURUNCU tulumlu adamlar, çevrecileri taşa tuttular.

Turuncu adamlar, siyanürle altın aramaya engel olmak isteyen Bergama köylülerine taşlarla, sopalarla, demirlerle saldırdılar.

Altın şirketinin parayla kiraladığı turuncu adamları aslında yeryüzünün her yerinde görmek olası. Onlar yeryüzünün her yerinde çokuluslu şirketlerin çevre yağmasının bekçiliğini yaparlar.

Para alıp, ağacını-kuşunu-suyunu-balığını-toprağını-çiçeğini korumak isteyen ‘sevgiye' saldırırlar.

*

TMMOB, Türk Tabipleri Birliği, DİSK Genel İş, Halkevleri, İnsan Hakları Derneği, KESK, ÖDTÜ Öğretim Elemanları Derneği, Pir Sultan Abdal Derneği, Kimya, Ziraat, Jeoloji, Çevre Mühendisleri odaları ve daha birçok sivil toplum örgütün oluşturduğu ‘Beyaz Adımlar Platformu' önceki gün bir açıklama yaparak, Bergama köylülerini desteklediklerini bildirdiler ve ‘hukuk devletini aradıklarını' duyurdular.

Çünkü mahkemeler, Yargıtay, Danıştay, hatta AİHM defalarca ‘durdurma kararı' verdikleri halde altın şirketi işine devam ediyor.

Altın şirketinin arkasında bakanlar, valiler, kaymakamlar, siyasetçiler, bürokratlar var...

Ve turuncu tulumlu adamlar...

*

Her beyaz adım atıldığında, turuncu adamlar çokuluslu şirketler adına saldırırlar.

Ellerinde sopa, taş, demir...

Biz onları her yerde görürüz; belediyenin itlaf ekibinde ellerinde silah...

Ya da bir anne kediye, bir yavru köpeğe zehirli eti verirken...

Ağaçlara karşı ellerinde balta...

Trol gemilerinin güvertesinde onlar...

Yok eğer sevgiden yana olanlar beyaz adımlar atacak olurlarsa, ellerinde taşlarla, sopalarla, demirlerle saldırırlar.

Sevgisizler.

Ve utanmaz...

*

Ağacın, ırmağın, toprağın, havanın, suyun yanında olmanın bir getirisi yok.

Altın vermezler adama...

Ama çokuluslu sermaye, doğadan çaldığının bir parçasını turuncu adamları satın almak için verir.

Ve turuncu adamlar saldırırlar.

Ellerinde taş, sopa, demir..


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 10:37.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025