agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Orman, Ormancılık, Orman Yangınları, Ağaçlandırma (https://www.agaclar.net/forum/orman-ormancilik-orman-yanginlari-agaclandirma/)
-   -   Orman Yangınları (https://www.agaclar.net/forum/orman-ormancilik-orman-yanginlari-agaclandirma/1586.htm)

arsakay 23-08-2006 18:54

Konuyu bu bölüme almayı uygun buldum.

eskimo 24-08-2006 16:02

Ormanlar sahipsiz kaldı.
........
Yangınların söndürülememesi ise konuyla ilgili çevrelerin tepkisini çekiyor.
Tarım Orkam-Sen Genel Başkanı Sezai Kaya AKP hükümeti döneminde teknik kadro sayısının azaltıldığını vurgulayarak ''8-9 bin olan orman muhafaza memuru sayısı 4 bine düştü.Teknik kadro üçte bir azaldı.Bu sayı yetersiz kalıyor''diye konuştu.
TEMA Vakfı Güneydoğu Anadolu Projeler Koordinatörü Orman Mühendisi
Tamer Soylu ise Çevre ve Orman Bakanlığına ödenek konusunda ''üvey evlat ''muamelesi yapıldığını belirterek
''Dünyada 5 bin hektarlık alana koruma için işletme şefi atanırken,Türkiye'de
50 bin ila 200 binlik alana bile atanamıyor''dedi
27 yıl dozer oparatörü olarak çalışan imdat Torun ise Orman Genel Müdürlüğü'nün teknolojinin gerisinde kaldığını belirterek önlemler konusunda eksik kalındığını kaydetti.
23/8/2006
Cumhuriyet

eskimo 24-08-2006 16:12

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Feyzan
Büyük ihtimalle cahil ve sorumsuz köylüler tarlalarında anız yakıyor.

Daha sonra gelişme gösterip orman arazisine doğru yönelince bölgedeki arıcılar tehlikeyi görerek bölge Orman İşletme Müdürlüğü'ne ihbarda bulunuyorlar ancak İşletme'deki ekipler "Orası tarım arazisi, görev sahamız dışında. Bizi ilgilendirmez" diyerek alevleri uzaktan seyretmekle yetiniyorlar.


Feyzan'ın yazdığı bu bilgi, hangi basın kuruluşunun haberidir bilemem ama günah keçisi belli olmuş.
Sonra gelsin kadrolaşma. v.s....

eskimo 24-08-2006 16:49

Kurban bayramında mudurnu Sünnet göle gittik.
Bolu Ormanları içinde, tek bir tesis olan bir işletme.
Sabaha karşı 3 gibi ahşaptan yapılmış oyun binası elektirik kaçağından tutuştu biz uyanana kadar yan taraftaki çatısı ve içi ahşap olan binaya yangın şıçradı.
Çalışanlar ve misafirler, ellerinde kovalar ,hortumlar yangına kuş misali müdahale ettiler(bir çok misafirde kaçtı),itfaiye ye haber verildi ancak 5 saat sonra itfaiye aracı gözüktü ama içinde itfaiye eri yok.
Söför, erler gelmeyince kapmış aracı getirmiş.
Neyseki yangın kontrol altına alınmıştı bir kaç ağaçın büyük dalları ve bir bina yandı.





.

malina 24-08-2006 17:41

Alıntı:

Bizim iki tane yangın söndürme uçağımız var.
C-130 Hercules...
Hava Kuvvetleri'ne bağlı.
Aslında nakliye uçağıydı bunlar.
Eşşek yükü parayla aldık...
Sonra 1 milyon dolar daha harcayarak, yangın söndürme uçağı haline dönüştürdük.
Şimdi bir soru...
Bunlar şu anda nerede?
a) Bodrum'u söndürüyorlar.,
b) Kuşadası'nı söndürüyorlar.
c) Manavgat'ı söndürüyorlar.
d) Didim'i söndürüyorlar.
e) Hiçbiri.

Hiçbiri...

Çünkü, bu uçaklarımız şu anda Kayseri'de...
Kayseri'de mi?
Kayseri'de...
Hem de hangarda...

Ormanlarımız cayır cayır yanıyor.
Her yıl olduğu gibi, bu yıl da, Antalya'da "yangın nöbeti"nde olması gereken Herküllerimiz, bakım onarım için Kayseri'de "asker bavulu gibi" yatıyor.

Peki niye yatıyor?
Gürcistan'da orman yangını mı çıkmış, ne... Oraya göndermişiz... Gürcülerin ormanlarını kurtarırken arızalanmış sanırım, bizim uçaklar...
O yüzden yatıyor.

Belli ki hesap soran yok.
Ama biz yine de hesap yapalım.

Bir Herkül, 12 ton su taşıyor.
Aslında söndürücü kimyasal da taşıyorlar ama, biz su üzerinden hesap yapalım...
Bir Herkül, 12 ton su taşıyor.
Bir helikopter, 3 ton su taşıyor.
Yani bir Herkül olmadığı için "fazladan" dört helikoptere ihtiyaç var.
İki Herkül olmadığı için "fazladan" sekiz helikoptere...

Üstelik, Herküller bizim.
Helikopterler kiralık.
Yani, bizim Herküller "yaz ortasında bozuk" olduğu için, ağaçlarımızın "fazladan" yandığı yetmezmiş gibi, "fazladan" kiralanan helikopterlere de, "fazladan" para ödemek zorunda kaldık.

Vergi ödeyen bir vatandaş olarak, emir komuta zincirinde yeralan ve bu hadiseye emeği geçen bütün arkadaşları kutluyorum.

Yılmaz Özdil / Sabah

malina 24-08-2006 17:42

Alıntı:

HER sene bu mevsimde bu felaketi yaşıyoruz. En güzel varlıklarımızdan biri, belki de birincisi demek gereken ormanlarımızı, yangın yüzünden elimizden çıkartıyoruz.

Ama yine de akıllanıp yeterli önlem almıyoruz.

"Daha ne alalım?" diyenleri duyar gibiyiz.

Uzmanların vereceği yanıtı kimse bizden beklemesin... Biz, her yıl bu ülkenin ortalama 5 bin hektar ormanı kül oluyorsa, yetkililerin bu rakamı düşürecek çareler üretmek için orada olduklarını düşünmek ve savunmak durumundayız.

İşlerini tam yapmış olsalardı, istatistikler "Son elli yılda orman arazileri 44.3 milyon hektardan 20.7 milyon hektara indi" demezdi.

Bu rakamlar bahane kabul etmeyecek kadar açık.

O nedenle "Yangın söndürecek ekipmanımız yok... Uçak kiralayacak paramız yok... Eğitilmiş yeter sayıda elemanımız yok... Yangına müdahalede görev alacak sivil toplum örgütlerimiz yok..." gibi sözlerin onu söyleyenin aczinden başka hiçbir şey göstermediğini iddia ediyoruz.

Bunlar yoksa, bütçenizi o eksikleri giderecek şekilde düzenleyin... "Maliye Bakanlığı vermiyor" demeyin, onlara "Kendi bürokratlarınızın maaşlarını artırmanın yolunu nasıl sessizce buluyorsanız, ülkenin ormanlarını kurtaracak araç gereç, uçak, alet... her ne ise onları almak için de çözüm bulursunuz" deyin.

Vermezlerse, yahut talep ettiğiniz ödeneği keserlerse kamuoyuna "Ormanlarımızın yok olmasının gerçek sebebi bunlardır" diye şikáyet edin.

Bakanlığın resmi web sitesine bir göz atarsanız sadece 2003 yılında yanan ormanlar yüzünden yaklaşık 22 katrilyon lira tutarında zarara uğradığımızı görürsünüz.

Elbet yangın önleme amaçlı donanım ve diğer giderlerin yangın sayısını sıfıra indireceğini söylüyor değiliz. Ama bu 22 katrilyon liranın (14-15 milyar doların) belki 2 katrilyona (1.3 milyar dolara) indirilebileceğini savunuyoruz.

Şimdi söyleyin:

Belki 200 yahut 300 milyon dolarlık bir kaynak ayırırsanız yaklaşık 10 milyar dolarınızı kurtarabilecekseniz, o ödeneği vermemenin bir mantığı olabilir mi?

Eğer vermezseniz -dünkü gazetelerde vardı- Yunanistan gibi Türkiye’nin topu topu 6’da 1’i büyüklüğündeki bir ülkede yangın söndürme amacıyla kullanılabilecek uçak sayısı 25 iken bizimki 2’de kalır.

O zaman da ormanlarımız içindeki tüm canlılarıyla birlikte cayır cayır yanar, biz de çaresiz seyrederiz.

Yazıyı İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melih Boydak’ın iyimserlik veren önerisiyle bitirelim:

Boydak, "Yangından sonra gerekli koruma sağlanır ve orman mühendisliği bilgisi dahilinde çalışmalar yapılırsa, yangınların olumsuz etkileri kısa sürede giderilebilir. Bu dönemde keçi otlatma gibi olumsuz insan müdahalesi olmaması gerekir" diyor.

Bari ona kulak verelim.
Oktay Ekşi / Hürriyet

malina 24-08-2006 17:50

Alıntı:

Bu yıl İspanya'da devam eden yaz yangınlarında şimdiye kadar 1 milyon 400 bin dönüm orman yandı. Devam eden yangınlarda yanan orman alanı Portekiz'de 330 bin dönümü, Yunanistan'da 35 bin dönümü buldu.
Bizde yanan orman alanı şimdilik 33 bin dönüm.

Topraklarımızın yaklaşık dörtte biri ormanla kaplı. 212 milyon dönüm arazi ormanlık. Bu yıl yanan 33 bin dönüm alanın toplam ormanlık alana göre oransal önemi küçük ama, yanan ormanlar kızılçam ve Halep çamı gibi değerli ağaçların olduğu ormanlar. Turizm bölgesinde bulunuyorlar.

Orman Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Orman Mühendisi Ümit Yılık diyor ki, "Nasıl ki yaz aylarında nispi rutubetin düşmesi ve rüzgârlar İspanya, Portekiz ve Yunanistan'da orman yangınlarının artmasına neden oluyor ise, bizde de başlaması olağan. Orman yangınıyla mücadele, başladığı an yapılır. Sonra yangın kontrolden çıkar. İlk müdahale çok önemlidir.

Arazi yapımız "kırık"
Bizim ülkemizde arazi yapısı "kırık". Örneğin Kaş'ta 5 gündür devam eden yangın kanyonda. Helikopter su atamıyor. Karayoluyla ulaşım zor. Sadece uçak işe yarıyor."

Bir hektar (10 dönüm) kızılçam ormanından 100-150 m3 kereste elde edilirmiş. Metreküpü 150 YTL'den, bu kadar alandaki ağacın odun değeri 1500 YTL dolayında... Orman yangınındaki maddi kaybı, yanan ağacın odun değeriyle ölçmek imkânsız.

Ümit Yılık'tan öğrendiğime göre, Almanlar ormanın fonksiyonel değerinin "odun değerinin" 2 bin katı (yanlış yazmadım: İki bin katı) olduğunu hesaplamışlar. Çünkü orman yandığında 50-60 yıllık bir zaman dilimi yanıyor. Orman içindeki canlılar, hayvanlar, mikroorganizmalar yanıyor. Yaban-doğal hayat yok oluyor. Oksijen veren, havayı temizleyen bitkiler ortadan kalkıyor.

Yanan orman alanlarının nasıl ağaçlandırılabileceğini sordum. Bana anlatıldığına göre, bir dönüme 300 fidan dikiliyormuş. Arazinin yapısına göre bir dönümün ortalama ağaçlandırma bedeli 4-5 bin YTL dolayında imiş.

Çevre yok oluyor
Akdeniz ve Ege'de yanan ormanlardaki kızılçam ağaçların yerine 3-4 yılda yenisi çıkarmış ama, orman eski halini 50-100 yılda alırmış. Orman nerede yansa kötü ama, bu yıl turistik bölgelerdeki ormanlar yanıyor. Yabancı turistlerin ilgi gösterdikleri alanlarımızın dağları tepeleri kapkara oluyor.
Çözüm: Ah... Ah... diye dövünecek yerde, orman yangınlarını büyümeden boğabilecek sistemi kurmak ve tedbirleri almakta.

Yazının sonunda, "Başkalarının durumu bizden de kötü" tesellisi şeklinde bir notum var: Geçen yıl bizde 28 bin dönüm orman yanmış. Buna karşılık geçen yıl yanan orman alanları Yunanistan'da 552 bin dönüm, İtalya'da 984 bin dönüm, Fransa'da 633 bin dönüm, İspanya'da 1 milyon 275 bin dönüm, Portekiz'de 4 milyon 170 bin dönüm imiş.
Güngör Uras / Milliyet

benim 25-08-2006 08:56

Günlerdir yoğun dumanı görüyor ve kokusunu duyuyorum. Kıbrıs Kanyonu denilen yer, buralardaki tur şirketlerinin trekking düzenlediği, kiminin de jeep safari yaptırdıkları bölge. Normal araçların giremeyeceği, çok engebeli bir arazi olduğu için karadan yapılan çalışmalar çok sınırlı kalıyor ne yazık ki.. Helikopter pistimiz kasabanın merkezinde olduğundan çalışmaların nasıl gittiğini görebiliyoruz. O civarda ve orman işletmelerinde yoğun bir telaş var, çaresizlik gözleniyor insanların yüzünde..
Dün bir yetkiliyle konuştuğumuzda, durumun çok kötü olduğunu ve destek gelmezse 10gün daha yangının bu hızla sürebileceğini ve sürerken de vadinin dışına çıkıp akla gelmeyecek kadar geniş alana yayılabileceğini söyledi. Yangının şu andaki gidişatına göre Kasaba, Sütleğen ve İslamlar köyü tehlikedeymiş. Kasaba köyündeki evleri 3 gün önce boşalttıklarını ben orada yaşayanlardan biliyorum zaten.. Diğer köylerde de sanırım bu tür boşaltma çalışmalarına başlayacaklar.

Bir de hayvan çığlıklarını duyanlar var üst mahallelerde.. Ben daha denize yakın bir kesimde oturduğumdan duymuyorum ve buna şükrediyorum utanarak..

Çaresizliğimin, birşey yapamadan seyrediyor olmamın, bundan sonrasında ne yapabilirize cevap arayıp aramadığımızın utancını ise herkesle paylaştığımı düşünüyorum.

Hava zaten burada çok sıcak, bir de yangının sıcağı gelince tam bir cehenneme dönüşüyor. Doğanın nasıl bir işleyişi varsa, haftalardır yaprak kımıldamazken, yangın çıktığından bu yana her sabah saat 5-6 civarında bir rüzgar çıkıyor, size anlatamam.. Hani yangın daha da büyüsün istiyor sanki doğa.. Sabah isyan ettim, eseceğine yağ diye. Ama sözüm geçmedi tabii ki..

Yangının başladığı gün, bizim buralara değil ama o alanda şiddetli yağmur yağdı. Yıldırım düşmesi doğru bir seçenek gibi. Çünkü sabotaj ihtimali için düzgün alan değil orası. Ancak söylenilenler gibi terör amaçlı bir saldırıysa bunu da bilemiyorum. Bu tür durumlarda bin tane hikaye yazılır ya, hangisi doğru bilemez insan... bazen de hiç bir önemi olmaz bu hikayelerin..

Ağaçlar, hayvanlar yanıyor, bildiğim tek gerçek bu benim..

Sevgilerimle..

aybala 25-08-2006 09:24

Bu durumu görüp de bir şey yapamamak daha ızdırap verici olmalı.
Harcanan çabaların yetersiz olması insanı bir yandan karamsarlığa sürüklüyor ve yangınlar için alınması gereken tedbirler hakkında başka ne yapılabilir sorunusu düşündürtüyor . Acaba diğer ülkelerde nasıl yöntemler uygulanıyor?

Yangının henüz ulaşmadığı bölgelerde bir ağaçsız alan oluşturularak yangının önüne set çekilemez mi diye düşünüyorum ama sarp arazide bu ne kadar uygulanabilir. Gerçi muhakkak bu ve benzer yöntemler uygulanıyordur. Yılmaz döndüğünde bizi bu konuda bilgilendirir belki. Belki sen de orada neler yapıldığı farklı bir gözle gözlemlerini bizimle paylaşmaya devam edersin.

Bu arada uzaktan da olsa fotoğraf çekebilirseniz....
ne olur bilmiyorum ama görmek algıyı kolaylaştırıyor işte...
henüz erken ama hepimize geçmiş olsun

malina 25-08-2006 09:37

Alıntı:

Yunanlıdan farkımız yürek

Bakan Osman Pepe orman yangınlarına havadan yeterince müdahale edilememesine dönük eleştirileri ilginç şekilde yanıtladı. Pepe, "Yunanıstan’ın bizden çok uçağı var ama daha çok ormanları yandı. Bizim ormancımız yürekli" dedi.

ÇEVRE ve Orman Bakanı Osman Pepe, Türk Hava Kuvvetleri’nin elindeki C-130 uçaklarının arızalı olması nedeniyle yangın söndürmede zorluklarla karşılaştıklarını belirterek, "Fransa’nın, Yunanistan’ın bizden daha çok uçağı ve techizatı var ama onların daha çok ormanı yandı" dedi.

Trabzon’un Maçka İlçesi’nde incelemelerde bulunan Pepe, Selçuk’ta, Antalya’da, Kaş’ta, Kuşadası’nda 2 bin hektarlık ormanın kaybedildiğini belirterek şunları söyledi: "Bu seneki talihsizliğimiz maalesef, Türk Hava Kuvvetleri’nin C- 130 uçaklarının arızalı olmasıydı. C-130’lar bir anda 10 ton su boşaltabiliyordu. Bunların eksikliğini helikopterler kiralayarak gidermeye çalıştık. Bizim ile aynı iklim şartlarındaki Fransa’nın, İtalya’nın, İspanya’nın, komşumuz Yunanistan’ın bizden daha fazla uçağı var, bizden daha çok helikopteri var ama bizim 50, 100 katımız orman kaybediyorlar. Niye?

Onların bizim ormancılarımız gibi yüreğini ortaya koyan ve bu işi yurt savunması olarak kabul eden ormancıları yok. ’Orada yandı, bizde de yansın’ demiyoruz. Ama bakın, yanan alanlarda köyler vardı. Meryem Ana evi vardı. Bunları kurtarmak için canlarını dişlerine taktı arkadaşlarımız. Arazözlerle duvar ördüler evlerin yanmasına izin vermediler. 2 bin hektar orman ve ağaç önemli ama insan daha önemli."
Bahadır ÖKTEM, DHA / Hürriyet

malina 25-08-2006 09:49

Sadece helikopterlere kaldık...

Alıntı:

ANTALYA’nın Kaş İlçesi’nde Kıbrısçayı Kanyonu’nda 18 Ağustos Cuma gecesi başlayan ve sadece havadan müdahale edilebilen orman yangını 7’nci gününe girerken İstanbul’dan giden tek söndürme uçağı da arızalandı.

Orman Bakanlığı’nın 5 adet uçağı ile Kayseri’deki 2 adet C-130 Hercules uçağı ve İstanbul’daki 1 söndürme uçağı da periyodik bakımda olduğu için Antalya’da görev yapan son uçağın da inmesiyle havada söndürme uçağımız kalmadı. Kanada yapımı Pelikan isimli amfibi uçağın arızalanması ile bölgedeki yangınlara havadan müdahale eden ekibin elinde sadece 5 helikopter kaldı.
Hürriyet

malina 25-08-2006 10:07

Alıntı:

Yangında bir tehdit eksikti


TEHDİT, bilinmeyen numaralar üzerinden cep telefonuna mesajla geliyor:


"Ormancılarla uğraşmaktan vazgeç, sonra bunun hesabını fena sorarız, seni ve adamlarını ormana sokmayız."

Bu tehdit, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Mustafa Sarıoğlu’na geliyor. Tehdidin nedeni belli.

Elektrik telleri çarpışıyor, tel çubuklar birbirine vuruyor, çıkan kıvılcım, düşük nemde ormana sıçrıyor ve yangın.

Bodrum’a bağlı Kısırlar Köyü’ndeki yangının nedeni bu.

Köylüler Orman İşletmesi’ne haber veriyor, iddiaya göre, ormancıların yanıtı, "tarım arazisi, müdahale edemeyiz" biçiminde.

Bodrum’daki yangında bal üreticileri ve köylüler 2.5 milyon YTL zarara uğruyor. 150 ton bal, 2 bin 500 arı kovanı kül oluyor.

Bal üreticilerinin iddiası, sıradan bir tepki olarak kalmıyor. Dün, TEDAŞ ve Orman İşletmesi hakkında suç duyurusunda bulunuyor.

Sen misin suç duyurusunda bulunan, suç duyurusu yapan Mustafa Sarıoğlu’nun cep telefonuna tehdit yağıyor.

Ne yani, arıcılar birebir yaşadıkları bu olay karşısında susup oturacak mı?

HANİ SABOTAJ

Bizde tipik adet. Her olayda olduğu gibi, herhangi bir araştırma yapmadan, hemen suçlu bulmaktan daha kolay bir şey yok.

Binlerce hektar orman yanarken, özellikle iktidara yakın gazeteler, suçluyu ilan ediyor:

Sabotaj... Hainler...

Doğru, akla gelebilecek bir olasılık. Terörün farklı bir boyutu olabilir. Ancak, yöredeki insanlarla konuşulduğunda yangınlar başka nitelik kazanıyor. İşte, Bodrum’daki elektrik telleri gibi.

Ya da Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin köylülere söylediği gibi, "anız yakmayın diyoruz, yakıyorsunuz."

Yine başka ve fakat bilinen bir neden. Ormanda tarla açmanın kaçınılmaz sonucu. Oysa, orman arazisinde tarla açmak yasak. Ama, oy kaygısı nedeniyle, buna göz yumuluyor.

TERS DENKLEM

Dün orman mühendisleri ile konuşuyorum. İki farklı neden daha gösteriyorlar.

Bir, ormanda yerleşmek, iki, kesim işçileri.

Yasak olduğu halde, çeşitli yerlerde, köylüler orman arazisine yerleşiyor. Orman, ormanlıktan çıkıyor. Buna kimse ses çıkarmıyor, ta ülkeyi sarsacak yangınlar çıkıncaya kadar.

Kesim işçileri ise, kendilerini yangın sonrasında gösteriyor. Yangından sebeplenen bir grup. Bir yangın sonrasında, yanan yerler temizleniyor, aynı alanlar daha sonra ağaçlandırılıyor. İşte, bu temizliği yapanlara kesim işçileri deniyor. Temizliği parayla yapıyor. Yangın onların geçim kaynağı. Ters bir denklem.

ÖNLEM YETERSİZ

Yangınların farklı nedenleri olabilir, ama asıl sorun, yetersiz önlem. Yangını önlemekte, orman işletmelerinin aciz kalması, yangına yol açabilecek nedenleri engellemekteki yetersizliği.

Sorumluluğu üzerinden atmanın yolu basit. Sabotaj de, işin içinden sıyrıl!

Oysa, uzmanların dile getirdiği nedenleri ortadan kaldırmak için, farklı bir çalışma yapmak gerek.

Merak ediyorum, kendileri hakkında suç duyurusunda bulunanlara, kimler tehdit mesajları atıyor?

Tehdit edince, yangınların önü alınıyor mu? Elbette, hayır.

Hem onca zarara uğruyorlar, hem de birebir tanıklık var. Savcılığa başvurmaları çok doğal.
Yalçın DOĞAN / Hürriyet

malina 25-08-2006 10:12

Alıntı:

Yıllar önce bir "anı ormanı" nedeniyle tanımış olduğum Orman Bakanlığı eski Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürü İsmail Özkahraman ile dünkü sohbette yangınları konuştuk.

Özkahraman "Biyolojik bir gerçek var. Akdeniz, Ege sahillerindeki kızılçam yangına karşı hassas" diyor.

Özkahraman Türkiye’nin en iyi ağaçlandırma uzmanlarından biri.

Tüplü fidan projesi genel müdürlüğü zamanında başlamış.

Türkiye’de 1 milyar 100 bin hektarlık alanın ağaçlandırılmasında büyük payı olan Özkahraman’ıbu yangınların nasıl etkilediğini tahmin edebilirsiniz.

"Yangınlara tek etken sıcaklık ve kuraklık olamaz" diyor.

Söylediği bir şey daha var.

AKP iktidarı, kadrolaşma hevesiyle Çevre ve Orman Bakanlığı’nda alt kadrolarda herkesin yerini değiştirmiş.

Yangın gibi büyük bir koordinasyon isteyen durumlarda işlerin aksaması bu yüzden.


Bakan Pepe’nin ehli olmayan kadrolarla işi zor.
Gila BENMAYOR / Hürriyet

malina 25-08-2006 11:28

Alıntı:

Konuşmanın bir yerinde Bakan Pepe "ne oldu bize" diye sordu.
Ve kendisini hayli şaşırtan bir gözlemini anlattı:

-Orman yanıyor, vatandaş yangın söndürmeye koşmuyor... Kahvede tavlaya, damaya, okey oynamaya devam ediyor... "Nasıl olsa maaşlı adamlar var, onlar söndürsün" diyor... İnanılmaz bir umursamazlık... Biz eskiden böyle miydik?
Yavuz Donat / Sabah

benim 25-08-2006 14:18

Az önce Hürriyet'in internet sayfasında, yangının kontrol altına alındığını ve 3 helikopterin işi bırakıp geri döndüğünü okudum. Doğru bilgi mi bu, akşama öğreneceğim. Size de yazarım..

SOLO 25-08-2006 14:26

Yazdıklarınızı okuyorum duygularınızı okuyorum ve zaten hazin olan halim iyice berbatlaşıyor. Az önce hürriyet gazetesinde sevindirici bir haber okudum Kaş'daki orman yangını karşı ateşler açılarak kontrol altına alınmış . 62 yıl önce aynı yörede bir yangın daha çıkmış ve haftalarca sürmüş [QUOTE]Kaş'taki yangın 7'nci gününde söndürüldü

A.A.

Antalya'nın Kaş ilçesine bağlı Kemer köyü yakınlarındaki Kıbrıs Deresi kanyonunda 19 Ağustosta yıldırım düşmesi sonucu başlayan orman yangını, 7. gününde, kanyon dışına yayılmayacak şekilde kontrol altına alındı.

Antalya'nın Kaş ilçesine bağlı Kemer köyü yakınlarındaki Kıbrıs Deresi kanyonunda 19 Ağustosta yıldırım düşmesi sonucu başlayan orman yangını yer yer devam ediyor ancak kontrol altında tutulabiliyor ve kanyon çevresinde açılan hatlarla alevlerin kanyon dışına sıçramasının da önüne geçildi.

Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, Orman Genel Müdürlüğüne ait bir helikopterle yangın bölgesine giderek, kanyon üzerinde inceleme yaptı. Yüksel, Kemer köyünün Gömüce Mahallesi'nde, Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuşlu'dan yangının son durumu ve söndürme çalışmaları hakkında bilgi aldı, köylüler ve orman işçileriyle sohbet ederek, moral verdi.

Vali Yüksel, Gömüce'de 19 Ağustos gecesi yıldırım düşmesi sonucu başlayan yangının bugün itibarıyla sonuna gelindiğini belirterek, “Burada söylenecek olan tek söz şudur: Mücadelenin galibi ormancılardır. Yangın, ormancıların zaferiyle sonuçlanmıştır” dedi.

Orman işçilerinin olağanüstü gayret sarf ederek, geceli gündüzlü çalıştıklarını anlatan Vali Yüksel, şunları söyledi:
“Belki de ormancılık tarihinde literatüre girecek belki de üniversitelerde ders olarak işletilecek son derece önemli bir yangını hep birlikte yaşadık. Şu an yangın arkadaşlarımızın yaptığı çalışmalar sonucu tamamen kontrol altına alınmıştır. Bu noktadan itibaren soğutma çalışmaları başlamıştır. Tüm çalışmalar bittikten sonra bölgede meydana gelen hasar, arkadaşlarımız tarafından değerlendirilecek. Bütün bu çalışmalar yapıldıktan sonra orman teşkilatı ve yöre halkı, elbirliğiyle bu muhteşem doğa yapısını tekrar eski haline getirmek için her türlü gayreti sarf edeceğiz.”
Vali Yüksel, birkaç gündür Antalya ve çevresinden çok sayıda telefon ve elektronik posta aldığına da değinerek, “İnsanlar buranın tekrar eski haline getirilmesi için destekte bulunmak istediklerini ifade ediyorlar. Hatta bir ressam, resimlerini satıp, elde edeceği gelirle buradaki ağaçlandırma faaliyetlerine yardımda bulunmak istediğini ifade etti” diye konuştu.

DEĞİŞİK ÖZELLİKLİ BİR YANGIN

Kaş'ta, Türk orman teşkilatının karşısına çok değişik özellikli bir yangın türü çıktığına dikkat çeken Vali Yüksel, şu bilgileri verdi: “Akdeniz Üniversitesinden ve Karadeniz Teknik Üniversitesinden bölgeye inceleme amacıyla gelen bilim adamları belki de dünyada örneğinin olmadığı bir yangınla karşılaşıldığını, Kaş yangınının öğrencilere ders olarak okutulması gereken bir yangın olduğunu ifade etmişlerdir. İlk bakışta arkadaşlarımız bu yangının haftalarca sürebileceğini ifade etmişlerdir. Hatta bundan 30-40 yıl evvel aynı kanyonda çıkan yangın, bölge halkının ifadesine göre, kış aylarında karın yağmasıyla sönmüştür.”

FARKLI BİR TAKTİK UYGULANDI

Ormancılara her zaman inandığını kaydeden Vali Yüksel, şöyle devam etti: “Burada ormancılar tarafından çok değişik bir taktik uygulanmıştır. Burada yangının bizatihi içine girip nokta atışlarıyla söndürülemeyeceği anlaşıldığında, bir karargah çalışması yapılmış, vadinin her iki tarafında şeritler açılmak suretiyle, hiç olmazsa yangının kanyonun dışına taşması engellenmiştir. Müthiş bir çalışma yapılmıştır. Orman teşkilatı 3 günde 20 kilometre uzunluğunda 30 metre eninde şeritler açmıştır. Başta orman işçileri olmak üzere bütün bölgede çalışan, sağlık ekiplerinden mükellefine, herkese çok teşekkür ediyorum. Şimdi sırasıyla çevre illerden gelen personel ve iş makineleri belli bir plan dahilinde geriye gidecek. Daha sonra yorulan işçiler geriye çekilecek, yerlerine yenileri getirilecek. Yalnız bir sürede daha Antalya Bölge Müdürlüğünün ekipleri bu bölgedeki çalışmalarına devam edecek.”

Yangından sadece bölge halkının değil, bölgede yaşayan ceylanından kaplumbağasına, tüm hayvanların zarar gördüğünü vurgulayan Vali Yüksel, “Şimdi bizim yapacağımız bu bölgeyi en kısa zamanda eski, doğal yapısına kavuşturmaktır. Bunun için tüm imkanları seferber edeceğiz.”

KÖYLÜLERLE SOHBET

Vali Yüksel, Gömüce Kahvehanesi'nde, Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuşlu ve Kaş Kaymakamı Hikmet Aydın'dan çalışmalarla ilgili bilgi aldıktan sonra köylülerle sohbet etti. Yüksel'in yanına gelen Gömüce eski muhtarı Ali Güzeloğlu, Yüksel'e, bölge adına yapılan çalışmalardan ötürü teşekkür etti. Güzeloğlu, “Sayın Valim, devletimizin ne kadar büyük olduğunu bu yangında anladık. Burada 40 sene önce çıkan yangın kışın kar yağdığında sönmüştü. Altı günde buradaki yangını söndürdünüz”

HELİKOPTERLER DÖNÜYOR

Bölgede bugün çalışan 5 helikopterden 3'ü öğleden sonra kendi bölgelerine dönecekler. Antalya'da konuşlandırılan 2 helikopter ise çalışmalarını sürdürecek. Yetkililer, kontrol altına alınan yangının kanyon içerisinde bir hafta kadar daha sürebileceğine işaret ederek, bu durumun yangının genişlemesi bakımından bir tehlike arz etmeyeceğini bildirdi.

KAYA VE KAMYON ÜZERİNDE UYUYORLAR

Bir haftadan beri geceli gündüzlü, uykusuz çalışan orman işçilerinin bazıları, yangının kanyon içerisinde kontrol altına alınmasından sonra verilen kısa süreli dinlenme molalarında kayalıkların ve arazözlerin üzerlerinde uyudular.
Yangın sırasında orman işçilerini en çok akrep sokmaları rahatsız etti. Alevlerden kaçan akrepler, çalıların arasında çalışan işçilerden bazılarını soktu. Ancak, bölgede hazır bulunan çok sayıda sağlık ekibi, akrep sokmalarına anında müdahale etti ve akrep sokmasına maruz kalan işçilere panzehir enjekte etti. Bu işçilerin kısa süre istirahatten sonra çalışmalara yeniden katıldıkları da gözlendi.

Çalışmalar esnasında çok sayıda işçi ve orman köylüsü de dumandan etkilendi. İşçilere ve köylülere sürekli ayran ve yoğurt dağıtıldı.
/QUOTE]

eğer bu haber doğruysa şimdi elimizden geleni yapıp doğayı tekrar canlandırmak için çalışmalıyız.
Dün gece Sky Türk Tv. de bir prof.Dr ile konuşuldu Kusura bakmayın ismini hatırlamıyorum hem politik hatalardan hemde doğanın bu yıl çok acımasız olduğunu anlattı. Neden bilinçli insanlar yerine sadece dayıları olanlar iş başına getiriliyor ki. Bu Prof. aynı zamanda bir çok orman bölgesinde değil piknik yapmak içinde yürümenin bile çok büyük bir tehlike arz ettiğini belirtti.
Oysa biz nerde bir ağaç altı bulsak hemen mangal gelir aklımıza **** bir sigara yapıp içmek bu gidişatta orman falan kalmayacak ve bir çok bitki ve ağaç türlerini torunlarımız kitaplardan **** internetten okuyacaklar.

Saygılarımla

aybala 25-08-2006 15:13

http://www.ntvmsnbc.com/news/244108.jpg

7 gündür süren Kaş Kıbrıs deresi kanyonundaki yangın, kısmen kontrol altına alındı. Yangında şimdiye kadar 400 hektarlık kızılçam ormanı kül oldu.

malina 26-08-2006 08:31

Öneriler birer ikişer düşmeye başladılar :)

malina 26-08-2006 09:50

Alıntı:

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, "Orman yangınlarıyla mücadelede başarısızlık söz konusu değil" diyerek görevini sürdürüyor. Vicdanı rahatmış!

Ankara Büro Şefimiz Serpil Çevikcan'a günah çıkarıyor Bakan Pepe: "Gece rüyamda bile yangın söndürüyorum!"
Kaş'taki Kıbrısderesi Kanyonu bir haftadır yanıyor. Havadan müdahalede zorlanan helikopterlerin yerini alması düşünülen söndürme uçakları devre dışı. Kullanılamıyor.

Bakan hâlâ Türkiye'de orman yangınlarına 15 dakikada müdahale edildiğini anlatıyor. Pepe'nin şu sözlerinin altı çizilmeli:
"Elimde C-130'lar var mı, var. Bu seneye kadar bunlar işe yarıyordu. Nereden bileyim ki bu uçaklar elimden çıkacak?" Peki, Orman Bakanlığı'nın elindeki yangınla mücadele filosunun ne durumda olduğunu bakan bilmeyecek de, kim bilecek? Spordan sorumlu devlet bakanı mı?

Çevre ve Orman Bakanı'nın "siyasi sorumluluğu" işte tam da bu noktada başlıyor. Orman Genel Müdürlüğü'nün 2006 yılı "yangınla mücadele eylem planı"nı yayımlamasının üzerinden birkaç ay geçmedi. Orada denizden su alabilen 2 adet C-130 uçağı "sağlam" gözüküyordu. Eğer bu uçaklar arızalı durumdaysalar niye o broşürlerde kullanıldılar. Bakanlık hem kendini, hem orman teşkilatını yanıltmış oldu.

Şimdi iş işten geçtikten sonra Osman Pepe konuşuyor:
"Fransa'nın, Yunanistan'ın bizden daha çok uçağı, helikopteri var. Ama onların daha çok ormanı yandı!.. Niye? Onların bizim ormancılarımız gibi yüreğini ortaya koyan ve bu işi yurt savunması olarak kabul eden ormancıları yok."
Konuştukça batıyor, Osman Pepe. Yunanistan'da, Fransa'da, İspanya'da bizden daha fazla orman yanıyorsa, Türkiye'yi orman yangınlarıyla mücadelede başarılı mı sayacağız? Yanan orman alanlarımızı da Yunanistan'a mı ekleyeceğiz? "Orada yandı, bizde de yansın" mı diyeceğiz? Bu tür yaklaşımlar hangi mantığa sığar?

Anadolu zaten çölleşiyor. Elde kalan orman alanlarını da ranta açarak, arazi mafyasına terk ederek yakıp tüketiyoruz. Bu iktidarın ayrıca orman arazilerindeki kaçak yapılaşmayı meşrulaştıran "2B" gibi bir sabıkası var.
Derya Sazak / Milliyet

Vildan Sönmez 02-09-2006 16:14

Bütün orman yangınları içimizi de yakıyor.Ama bildiğimiz yerler daha bir başka yakıyor.Şeytan Sofrası'ndaki yangının üzüntüsü geçmeden bu sabah sevgili Datça'mda ciddi bir orman yangını başladığını okudum.

Biz bahçemizdeki bir ağaç için komşularımızla tartışırken ormanlarımız elden gidiyor. Bir sigara, bir parça mangal keyfi, hangisi bir ağaçtan daha değerli ? Çoook ama çok üzgünüm.

Müjgan 28-09-2006 13:08

Ormanlarımız "dün" yandı, "bugün"de yanıyor ve "yarın da" yanacak ! Çünkü...
 
27 Eylül 2006 Kırsal Çevre ve Ormancılık Derneği binasında 18.45 bir toplantı vardı. Ormanlarımız "dün" yandı, "bugün"de yanıyor ve "yarın da" yanacak ! Çünkü... konulu toplantıda Doç. Dr. Yücel Çağlar orman yangınları ve temelleri konusu ile başladı konuşmaya.

Kavramsal çerçevede, orman yangını türleri, orman yangınları ile "mücadele"; orman yangınlarının önlenmesi, söndürülmesi konuları işlendi. Daha sonra orman yangını çıkma olasılığı, şiddeti ve yayılma hızı üzerinde etkili olabilen nesnel nedenlerden sözetti.
Ben çocukluğumdan bu yana, yangınlar konusunda kitaplardan ve basından duyduğum bilgileri biriktirmişim. Bu sohbet ufkumu açtı doğrusu...
Her orman yangınında içim cızlardı, devletin bu konuyla ilgili olduğunu, elinden geldiğini yaptığını düşünürdüm, ama devlet napsındı yangınların çoğu kasıtlı çıkarılıyordu diyordum.
Eğitim seviyesi yükselirse, çocuklara ağaç bilinci verilirse belki yetişkin olunca dikkatli olurlar diyordum. Ama bütün bunların Türkiye şartlarında ütopya olduğunu, bu işlerin eldeki şartları en iyi kullanarak, en iyi adamları, işinin ehli yetişmiş adamları uygun yerlerde bulundurarak, bilinçle ve bilimsellik ışığında yapılması gerektiğini öğrendim.
Ormancılıkla ilgili yasaların zırt pırt değişmemesi gerektiğini, yasaların "şartlara uydurulmasının" orman yangınlarını nasıl artırdığını öğrendim. Mevzuat değişikliklerinin nelere yolaçtığını öğrendim....dim.. dimmm...

Benim öğrenmemin bir anlamı yok, tek başıma napabilirim? bu kitlesel bir bilinç olmalı, aynı ortak bilinç gibi...

malina 28-09-2006 14:11

Resmi bilgiler ne yönde bakalım:

http://www.ogm.gov.tr/yangin/istatistik.htm

mcdogan 28-09-2006 19:36

Şu anki çoğu orman yangınını Pkk çıkarıyor.Fikir babasıda turizimde Türkiyeye rakip yunanistan.Ne tesadüfki 2000 yılındada ardı arkasına orman yangınları çıkıyordu,hemde turistlik yerlerde(allah allah sanki Yozgatta,Kastamonuda,Afyonda hatta Konyada ve doğu illerinde orman yokmuş gibi),işe bakınki o yaz mevsimi yunanistanında ormanları yanmaya başladı,hemde atina ve civarında.Sonra hayretler içerisinde hem Türkiyedeki hem yunanistandaki yangınların bittiğini ve birkaç yıl boyunca ciddi yangınların çıkmadığını gördük.Zannediyorum içinizdeki hatta tepemizdeki bazı basiretsizler birilerinin hedef büyütmesine,ufkunun açılmasına,cesaretlenmesine sebep olduki yine başladık.

Müjgan 29-09-2006 10:52

Orman yangınları istatistiklerine bakıldığında, yüzde 15 lik bir dilimin kasıtlı yangınlar olduğunu görüyoruz. Daha büyük bir bölüm bilgisizlikle yanıyor.
Yücel Çağlar Hoca sunumunda :



ü ormanların % 58’ini oluşturan 120 milyon dönüm, orman yangını çıkma olasılığının en yüksek olduğu Ege ve Akdeniz Bölgelerinde bulunmaktadır,
ü ormanların % 36’sını oluşturan toplam 75 milyon dönüm, en kolay yanabilen kızılçam ve karaçam ormanlarıdır.

Demişti.
Bölgelere bakarsak hep turistik bölgeler olduğunu da görüyoruz. Ve yanıcılık oranı yüksek olan ağaçların yoğun olduğu alanlar. İşe o yaktı, bu yaktı diye yaklaşırsak, gerçek nedenler konusunu atlarız ve çözüm için gerekenleri atlamış oluruz.

alize 06-10-2006 19:06

Arkadaşlar ben Ayvalık’ta görev yapıyorum.Yangın sonrası görüntü zaten insanın içini acıtıyor ama daha acı olan orman altındaki kirlilik. Pet şişeler , kağıtlar vs. vs. Orman yangınlarının en önemli nedeninin orman altındaki bu kirletici tabii aynı zamanda yanıcı maddeler olduğunu düşünüyorum.Ben öğrencilerimi zaman zaman orman altı temizliğine götürmeyi planlıyorum. Yangın riskini tamamen ortadan kaldırmasa da azaltır düşüncesindeyim.

Müjgan 12-10-2006 17:50

Orman tabanındaki yanıcı maddelerin çoğunu, pet şişeler ve kağıtlar oluşturmuyor ne yazık ki.
Ağaçlardan dökülen iğne yapraklar, ince dallar ve otlar en büyük etken. Budama sonucunda yerde bırakılan dallar ise en tehlikelileri.

Aslında karınca kararınca organizasyonlar yapıp, bölgesel de olsa, orman tabanı temizleme çalışmaları yapılabilir. Yeni ağaçlar dikmeye çalışmaktan daha ucuza da gelebilir.

sezinci 12-10-2006 20:54

Ama saydığın bu organik artıklar orman ekosisteminin bir parçası. Bunları temizlersek bu ekosisteme zarar vermiş oluruz.

Budama ve üretim sonrasında oluşan artıklar konusunda haklısın ama bu artıklar da zaten değerlendiriliyor.
Genellikle orman köylülerine düşük bedelle yakacak olarak verilir bu artıklar.

malina 12-10-2006 21:32

Ekosistem açısından, devrilip yere düşmüş ağaçların bile toplanmaması yönünde görüşler var...

sezinci 13-10-2006 00:17

Doğru çok fazla olmadığı, tuzak ağacı vazifesi yapmadığı sürece faydası var

Müjgan 13-10-2006 10:29

Ekosistem konusunda haklısınız. İbre yaprakların orman zemininden tamamını kaldırmak mümkün değil, yarar sağlarken zarar verilmesi olası.
Ama şu saptanmış ki, nem oranı %5 in altına düştüğünde yangın çıkma olasılığı çok yüksek. İbre yaprakların çabucak tutuşup, çabucak söndüğünü de düşünürsek, asıl sorun hava şartları nedeniyle ya da budama ile kırılan dallarda. Bu yanıcı maddelerin yüzde kaçlık kısmını orman köylüleri değerlendiriyorlar acaba?

sezinci 13-10-2006 11:46

Bırak % 5'i, hava sıcaklığı 30 derecenin üstüne çıkıp, nem oranı %20'ye düştüğünde her taraf kibrit gibi olur.

İbreler hemen sönmez. Sadece alevli yanmıyorsa yavaş yanar. Sigara gibi kendi kendine ilerler.
Bir örtü yangınını tepe yangınına sadece orman içindeki kurumuş, devrilmi fertler, üretim artıkları dönüştürmez. Bu tür yangınlar olmuştur mutlaka ama asıl tehlike orman alt tabakasında bulunan diri örtü.

Sıkışık halde alt tabakada bulunan fertler ve çalılar yangının kolayca tepeye sıçramasına neden olur.

Üretim artıklarına gelince. Bunlar yukarıda da bahsettiğim gibi orman köylüsüne düşük bedelle verilir. Köylünün en ince dallara kadar bu artıkları toplar.

Yalnız Çınar 19-02-2007 22:43

Yazılmazsa gündemden çıkacak...
 
Orman yangınları konusunda yazılmadıkça bu topik, forumda hep arka sıralara, arka sayfalara gidecek, nihayetinde gündemden çıkacak.
Her ne kadar, orman yangınları konusunda yazmayacağım dediysem de bu konunun tekrar gündeme gelmesi için, tekrar ormanların yanmasını beklemeye gönlüm razı olmadı.
Değerli arkadaşlar; biliyorum. Gücümüzü aşan bir mücadele içine girmemizi bekliyorum hepimizden ama ne yapayım, dayanamıyorum. Tekrar ormanlarımız yanıyor haberlerini almayı, beklemeye dayanamıyorum.

Günü belli olan ölümü beklemeye benziyor bu bekleyiş...

Ben fırsat buldukça yazacak, yazdıkça bu topiği hep üst sıralarda tutmaya gayret göstereceğim.
Ne güzel bir aralar arkadaşlar, yangınları önleme yöntemleri konusunda öneriler üretiyordu. Yangınlar başlamadan bu önerileri çoğaltalım ve medya ile paylaşalım. Mutlaka içimizde gazetecilikle ilişiği olan ya da içimizde gazeteci olan arkadaşlar vardır. Medya ile temasa geçmenin onların ilgisini çekmenin bir yolunu bulabilir ve kamuoyu oluşturabiliriz.

Haydi gayret arkadaşlar! Ağlama, sızlanma mevsimi gelmeden biz çalışmalarımıza devam edelim.

Bu konuya katılımları bekliyorum.

Sağlık ve esenliklerle...

Selahattin Yılmaz 23-06-2007 22:52

Yangın hakkında
 
Yangın hakkında

Metin Y. 02-07-2007 20:48

1 Eklenti(ler)
Çankırı'nın akciğeri olan FİDANLIK Bölgesinde çıkan yangına süratle müdahale ederek söndüren Çankırı İtfaiyesini tebrik ederim.

Mine Pakkaner 08-07-2007 23:54

http://img.sabah.com.tr/im/2007/07/0...194D72C43r.jpg



İzmir'in Menderes ilçesine bağlı Ahmetbeyli beldesi ile Selçuk ilçesinin Gölova köyü sınırlarından başlayan ve rüzgarın da etkisiyle Pamucak sahiline kadar yayılan yangın, devam ediyor.


Klaros Koyu ve antik kenti ile Baradan Koyu'nun tamamen yandığı, yaklaşık 100 hektarlık çam ve makilik alanda hasarın meydana geldiği yangında, 7 kilometrelik sahil şeridinin etkilendiği tahmin ediliyor.

Selçuk Kaymakamı Aziz İnci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yangının, rüzgarın etkisiyle sahil kesimine yayıldığını söyledi. İnci, ''Şu anda ne kadar alanın hasar gördüğünü söylemek çok zor. Yangın hala devam ediyor. Bölgede bulunan yaklaşık 7 kilometrelik sahil şeridi yangından etkilendi. Tahminen 100 hektardan fazla çam ve makilik alan, yangında hasar gördü'' dedi.

Yangının, elektrik hatlarında meydana gelen kıvılcımlardan kaynaklandığının sanıldığını bildiren İnci, sahil şeridindeki Klaros Koyu ve antik şehri ile Baradan Koyu'nun tamamen yandığını bildirdi.İnci, bölgedeki yazlık sitelerin boşaltıldığını, Klaros Koyu'nda mahsur kalan 4 kişinin ise bölgede bulunan vatandaşların deniz yoluyla yaptıkları yardım sayesinde kurtarıldığını belirtti.

Bu arada jandarma yetkilileri tarafından yazlıkların bulunduğu bölgede konutların boşaltılması yönünde yapılan uyarılara rağmen, bazı site sakinlerinin buna uymamakta direndiği gözlendi. Bir grup ise yangına zamanında müdahale edilmediğini savundu.

Yangına, Selçuk Havaalanı'nda konuşlandırılan Türk Hava Kurumuna ait 4 yangın söndürme ve 1 keşif uçağının yanı sıra 2 helikopter, 3 adet iş makinesi, Aydın, Selçuk, Sabuncubeli Gümüldür ve İzmir yangın söndürme ekipleri ile yaklaşık 200 personelin müdahale ettiği öğrenildi.

Kaynak
http://img.sabah.com.tr/i2/sp.gif

Metin Y. 09-07-2007 10:47

Sabotaj!
 
Bodrum’da 1100 hektarlık alanı kül eden yangında PKK sabotajı üzerinde duruluyor. 10 kişi gözaltına alınırken, Jandarma 2 gün önce Bitez’de ağaçları yakmak isteyen 40 yaşlarında bir kişinin güvenlik kamerasına kaydedildiğini açıkladı...
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe yangınlarla ilgili ciddi kuşkuları olduğunu söyledi. Pepe, "Kahramanmaraş’tan Manavgat’a kadar her yerde yangın var. Aynı yerde birden fazla ve aynı zamanda yangın çıkışı görüldü. Bu masum vatandaşın anızı yakmasıyla olacak şey değil. Kötü niyetlilerin işidir, araştırıyoruz" dedi.

habibe 09-07-2007 11:31

Allahım nasıl bir zihniyettir ki bu !

Mahmut Leventoğlu 09-07-2007 16:33

Biraz önce Todor dan aldığım bilgiye göre Karamürsel Yalakdere yolu üzerinde Dereköy bölgesinde Orman Yangını mevcut. Yangın söndürme uçakları ve birçok itfaiye olay yerinde söndürme çalışmaları yapıyor. :(

Todor 09-07-2007 17:12

Sanırım kontrol altına alınmış, dumanlar gözükmüyor artık.

sezinci 15-07-2007 12:12

Tavşanlı'da Orman Yangını
 
Belki radyo ve televizyonlardan duymuşsunuzdur ama ben yine de haberi vereyim size çünkü haberin en doğrusu bende:D

Perşembe günü saat 14.10 da Kütahya Tavşanlı ilçesi ormanlarında çıkan yangın kontrol altında. Soğutma çalışmaları devam ediyor.

Yanan 45 hektarlık karaçam ormanı.
Tavşanlı gezisine katılanlar hatırlarlar. Günü geçirdiğimiz gölete yakın bir yerde.

Haberi neden erken vermediğimi düşünebilirsiniz. Yangından dün geldim. Yorgunluktan ve uykusuzluktan hemen yattım.

Soğutma çalışmalarına devam eden arkadaşlara yardım için yine gitmek zorundayım. Detayları akşam gelince yazarım.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 13:04.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025