Bu da benim kedilerim. Fatoş ve kızı minik.Hikayeleri de oldukça ilginç. Önce fotolarını paylaşayım, toplasınlar beğenileri sonra hikayelerini de anlatırım.
Bu arada Fatoşum müthiş bir anne. Aslında bu ilk bebekten sonra kısırlaştıracaktım onu ama anneliğini gördükten sonra kıyamadım bunu yapmaya. Şu anda minik 8 aylık oldu. Fatoş hamile, hatta bebeğinin kemiklerini hissedebiliyorum karnında. Ve işin en ilginç yanı, hala bebeğini emziriyor. Nasıl iştir anlamadım.Normalde kızışma dönemine girer girmez kovup dövmesi gerekmez miydi? Bu davranışı nasıl açıklarsınız? Yeni bebek geliğinde minik ona zarar verir mi acaba?

Bu benim Beşi'me çok benziyor. Aynı sizinki gibiydi, burnu, hele ayakları, beyaz çorap giymiş gibiydi. Kayboldu,sanırım araba çarptı. Çok aradım ama bulamadım maalesef.

Ha ha, benim Fatoşum da koca bir karga getirip geldi. Şok olmuştuk. Kapıyı bir açtım, önümde koca bir karga ve başında Fatoş, gözlerini dikmiş bana bakıyor. Eşim çağırdım hemen. sana hediye getirmiş dedi. Neyse okşadım sevdim, içeri aldım em kargayı hem Fatoşu. Sonr çaktırmadan götürüp gömdüm zavallı kargayı.

Benim kedim maalesef dışarı çıkamadığından dolayı karga, fare getirmedi henüz fakat geçen gece bağcıklarından yakaladığı koca bir botu çekiştire çekiştire yatağıma getirdi. Akşam yediği yemeğin teşekkürü böyle olsa gerek.

Ben ciğer yedim, al sana da ayakkabı..

Yahu dostlar benim mindy kedim dondurma hastasi oldu sizce normalmidir bu durum. Elimizde gormesin boncuk gozlerini dikiyor habire miyavliyor ve yalvarir gibi sesler cikartiyor. Aciyip veriyoruz bazen ama yine karni bozulup ishal olacak diyede korkuyoruz. Gecen gun kizim okuldan aldiktan sonar dondurma aldik eve donduk. Kizimin dondurmasi henuz bitmemisti, mindy dondurmayi gordu yalvariyor, cikti arabanin ustune cama basini dayadi illa istiyor. Yazik kizim hastallanacak diye vermiyor oburu istiyor biri camin disinda biri icerde bayagi bir mucadele verdiler :) Peki sizce dondurmanin kedilere zarari varmidir

Kedilerin yaşam alanlarına fare veya kuş ölüsü getirerek gözümüzün önüne sermelerinin ardında yatan bir gerçek var. Kedi ve kedi familyasındaki diğer canlıları vahşi doğada düşündüğümüzde yiyeceklerini temin etmek için avlanma yeteneklerini kullandıklarını biliyoruz.

Kedi avını yakaladıktan sonra onu yaşadığı yuvaya götürerek ailesini besler. Bizim bugün evcilleştirdiğimiz kedilerimizin yaptığı davranışın arkasında yatan da tam olarak bu. Avını ayaklarımızın altına gayet doğal bir şekilde bırakan kedi aslında yuvasına yiyecek getirerek görevini layığı ile yapmış olduğu için mutludur.

Yine kedilerin sıklıkla yaptığı ön ayaklarını sırasıyla indirip kaldırarak yerinde sayma hareketinin anlamı da annesinden süt emerken yaptığı ve sütün akışını sağladığı yoğurma hareketidir. İçgüdüsel bir hareket. Bizden daha çok yemek istediği anlamına geliyor.

Kedimizi okşar, severken çıkardığı mırıltıların anlamına gelirsek bunun bir iletişim dili olduğunu bilmeliyiz. Yavru kediler ve anneleri arasındaki iletişim vahşi doğada sessiz gerçekleşir. Doğal düşmanlardan korunma amacıyla gelişmiş bu iletişim dili ile konuşurlar. Kedimizin bizi annesi kabul ettiği durumlarda onu severken elimizin onu okşama hareketi ile anne kedinin yavrusunu yalayarak sevmesi ve bakımını gerçekleştirmesi kedimizin bağdaştırdığı bir durumdur. Kısacası bu derinden gelen sessiz mırıltıları çıkarması bizi annesi olarak kabul ettiğinin işaretidir.

Tatlı şeylerin köpeklere zararlı olduğunu biliyorum ama kediler için vete sormak lazım. Bence öğrenene kadar tedbirli davranıp vermemeye çalışın. Siz dondurma yerken ona süt verin mesela. Büyük ihtimalle sütü için istiyordur dondurmayı da.

Dün geceden beri üzüntüden kahrolmuş haldeyim. Eskişehir'de üniversite öğrencisi olan bir sadist bir kediyi sahiplenmiş ve bu kediciği vahşice öldürerek görüntülerini de sosyal medyada paylaşmış.
Vahşice Kedi Öldüren Eskişehirli Caninin İnanılmaz Konuşması - Haberself
Tüm hayvanseverler ayakta ama nafile! Suçu kabul etmemiş ve serbest bırakılmış bile.
fadesinde neler syledi?
Ve bu pislik hala yazıyor...
https://twitter.com/CanAksoyOnline

Bu mu adalet? Bu ülkede yaşıyor olmaktan böyle zamanlarda daha çok nefret ediyorum... :(

Aman Allah'ım! Bunu yapan insan olamaz. Bide utanmadan dolabın altından kuyruğundan çekerek" öldünmü lan "" diyor. Şu anda o kadar çok sinirliyimki o kişi karşımda olsaydı kimse elimden alamazdı. Başıma ağrılar girdi, ilginç tarafı yalnış anlamadımsa diyor ki " yatağıma pislediği için yaptım" bu sana onu öldürmen gerektiğini mi ifade ediyor? İnanının aklım almıyor, herkesin sevmediği canlılar vardır ama sevmiyoruz diye onları katletmememiz gerekiyor. İnsanların içine böyle kötü duygular nasıl giriyor? Sevgili loveforlife bu ülkeden kaynaklanmıyor ne yazıkki, dünyanın ortak sorunu kötülük her yerde var, ne olur ki sanki kardeş kardeş yaşasak, canlılara ve doğaya karşı saygılı olsak bu kadar zor mu ? :-(

Sevgili lusoari,

Ülkeden kaynaklanan ceza sistemine benim isyanım. Kedi kendi malı olduğu için ceza verilemezmiş! İzmirli kedi katili Ufuk Günaydın kadar bile cezalandırılmayacak bu katil... Bunlar sapkın zihniyetler. Böylesi çirkin duygular hiçbir canlıya yakışmaz. Ben halen kendimde değilim. Rabbim yüreklerine merhamet nasip etsin böylelerinin ve ettikleri yanına kalmasın...

Bir de duyarlı olup bu dilekçeleri imzalamaya davet ediyorum herkesi:
http://www.change.org/petitions/orma...s%C4%B1n#share
http://www.change.org/petitions/eski...C4%B1ls%C4%B1n
Yaşam Hakkına Saygı - Eskişehir'de kendi kedisini bıçaklayarak işkenceyle öldüren şahıs hakkında

Amin ablacığım amin inşallah yanlarına kalmaz. Ben de henüz şoktayım, başımın ağrısı geçmedi bir türlü. Bir keresinde ben de sokakta ölmekte olan yaşlı bir siyam kedisi buldum. Muhtemelen yaşlı olduğu için dışarı atmışlardı ben sahip çıktım, zavallım 1 ay yaşadı ömrü uzadı resmen. Yürümeye bile hali yoktu, bazen geceleri yanımda yatardı, bir keresinde o da tuvaletini kaçırmış bende uykumdan fırlamış gecenin bir yarısı yatak yorgan değiştirmek zorunda kalmıştım, demek istediğim şu ki herkesin başına gelebilir bu durumda şiddet uygulamak bir şey çözmüyor o da can taşıyor yazıktır, günahtır.

Tez zamanda Allah'ından bulup televizyonlara haber olsun inşallah.

Genclerimiz neden bu kadar sapitiyor neden bu kadar vijdansiz oluyor bunuda dusunmek lazim. Demekki biz bunlari bir yerde kaybediyoruz **** bunlardaki sorunlarin farkina varamiyoruz. Yoksa normal bir insanin yapacagi sey degil bu. Zavalli kedicik kimbilir ne kadar aci cekti yavrum agzi var dili yok soyleyemezde :(

Gerçekten çok üzücü bir durum arkadaşlar. Bu durumda ne yapmamız gerekiyor, toplu eylemleri desteklememiz ve mutlaka katılmamız gerekiyor. Çeşitli derneklerin düzenlediği eylemlerde maalesef 15-20 kişiyi geçmiyor sayımız. Ve sesimizi duyurmak da zor oluyor. Karşınıza çıkan eylem çağrılarında bu görüntüleri gözünüzün önüne getirin lütfen. Ve katılımınızla destekleyin ki daha çok çıksın, duyulsun, önemsesin sesiniz.

Moralimiz epey bozulmuş. Sizinle bir iki foto paylaşayım da düzelsin biraz moraller. Dünyadaki kötülükleri iyiliğimizle yenmek umuduyla, sevgiyle kalın!!'

Benim kızım da müthiş bir anne. (Özellikle son resme dikkat.)Bu gördükleriniz yeni yavruları Kısırlaştırmayı düşünmüştüm ama çok zor sahip olduğu ( 1 sezeryan 2 düşük yaptı) bir tanecik bebeğini hala emziriyordu, o yüzden yapmadım. Süt korur derler sözde, benim kız emzirirken hamile kaldı. Hamileliğinde de hep emzirdi Miniği.( Adını Minik koymuştum ama neredeyse annesi kadar oldu, 9 aylık) Ve pamuk üçüzleri doğurdu. Hepsi beraber uyuyorlar. Fatoş üçüzleri emziriyor, çatallı bir sesle miyavlayarak Miniğin yanına geliyor ve koynuna alıp bir de onu emziriyor. Ses etmiyorum ben de. Vardır bir bildiği. Ama 5 tane oldular. Bir kaç arkadaşım var sahiplenebilecek ama olmazsa sizlerden yardım isteyeceğim yuva bulma konusunda artık ona göre.

Anne yuregi iste dayanamiyor ilk goz agrisinin kenarda kalmasina

Kediler candır...
Benim kızım bambaşkaydı.Öglene kadar sarılır uyurduk.Uyumaktan sıkıldıysa ya saçlarımı tokamı çekiştirir ya göz kapaklarımı yalardı.Karşılıklı kahvaltı eder hoopp verandaya bahçeye atlardık 4 duvara mahkum insanda hayvanda olmamalı.Yan komşuyla balkondan balkona kahve keyfinde teyzesi onun sütünüde ihmal etmez unutulursa o hatırlatır zaten beraberce içerdik.O hayatımıza girince benim yünler danteller iptal oldu o ipler o oynasın diye hem dantalin modası gecti boşver ugraşma hadi oynayalım derdi sanki.Eve girerken otomatik olarak patiler uzanır hadi sil! Ben üşenirsem **** gereksiz gördugumde de inatla ıslak mendil paketine vururdu.Akşama kadar bahçede oynasada kumu dısında wc ihtiyacı giderebileceginin farkına varmamışti. Kumu üst katta idi hala sesi kulağimda tıpır tıpır koşarak iner çıkardı.Aglarsam gözyaşlarımı yalar uslu uslu (bu pek olmaz)oturur bana bakardı hatta oyuncaklarını bana getirirdi.Yalnız büyük bir sorunumuz vardı eşim! O evdeyse benim papucum dama anında iş dönüş saatini hisseder her yaklaşan otobüs sesine koşar o geldiyse çığlık çıglığa koşar yolun geri kalanını ya kucakda ya da dizlere pusu kurup fırlayarak gelirlerdi eşim kızım dediğinde nerde olsa patinaj çekerek gelirdi.Sofrada, uykuda, her daim sarmaş dolaş bana yüz vermezdi.Ben tabi yapma ,etme,hayır diyorumya zilli !....
Döktügü saksıları temizleyen ben,banyoda koca bir tuvalet kağıdı yığınıyla karşılaşan ben en önemlisi yıkıyan ben baba mis gibi el üstünde tutuyor napsın beni.
Bizimkinin birde marifeti vardı kimin neresi agrıyor hisseder masaj yapardı ama nasıl bir masaj yorgun düşüp gözleri burnu sulanana kadar kıyamayıp izin vermessen kızardı sırtım
Ağrıyor birgün bilgisayar başındayım hoopp çıktı omzuma nasıl kıziyor homurduyor vardır ya öyle teyzeler incecik giyiniyorsun ahada bak nasıl kulunç olmuş bi eğil ovalıyım dur dert girince çıkmıyor siz gençler cık cık cık mealinden sesler
:-) O neysede prostat sorunu olan birini deşifre etmen hiç hoş olmamıştı mia'cım.
Seni çooook özlüyoruz."Evcil hayvan"değil evlat sevgisi tattırdin bana.

:D Bizim kedimizide eve alamıyoruz annemden dolayı öyle gelip gidiyor. donmak üzereyken kış günü bulmuştum 2 buçuk yıldır benimle maşallah büyüdü baya :) . Minnoşta böyle doymakla alakası yok karnı tok olasada sürekli bağırıyor

Doğan Kardeş'ten

Merhaba benim kedim beni görünce iki ayağı üstünde elleri havada sekerek uzaklaşıyor :D nedeni ne olabilir?

bu kedinin sikintisi ne
 

Beyler sımdı onemlı bı konu ıcın yardımıstıyecegım sızden sırf bu konu ıcın uye oldum bana e maılımden **** buradangonderın cevabı koye geldım burada kucuk bı kedı var bu kedı bıraz durgun bı sıkıntısı var bellı hasta gıbı hayvan sever arkadaslardan yardım ıstıyorum bu kedı halsız duruyor ve elı ıleazınla ugrasıp mıyavlıyor bı sure bunu yaptık ran sonra oturdu ve sesızce durdu benım kuzenım bıraz fazla mıncıklıyo kedıyı acaba bu kedının sıkıntısı nedır bılen varmı yahasta **** agzına bısey takıldı sanırım emın degılım genel olarak durgun kendısı ve sesı pek cıkmaz bı yardım etsenız bılen varmıdır kendısı sokak kedısı oldugu ıcın dayımlar sahıplenmıyolar her kedı gıbı gelıp kaldı zaten bu arada ben sehırde oturuyorum kedının halı tavırları dıkkatımı cektı bılenınız varsa **** ne oldugunu solıyebılecek yardımcı olursa sevınırım kedı kucuk bu arada yavru olmadı fotosunuda koyarım

Öncelikle foruma hoş gelmişsiniz...

İlk önce kendinizi tanıtacağınız aşağıda linkini verdiğim sayfaya uğrarsanız daha doğru olacaktır...

Arkadaşlar, kendinizi tanıtır mısınız? Burayı nereden buldunuz?

İkinci olarak aşağıdaki linki de inceleyebilirsiniz zira yazınızı okumaya çabaladım ama yazım hatalarından bir şey anlamadım...

http://www.agaclar.net/forum/sik-sor...tm#post1478373

Burası her ne kadar doğa ile ilgili pek çok konuyu içeren, bilgi veren bir site olmasına rağmen adından da anlaşılacağı üzere daha çok canlı alemlerinden bitkilerle ilgili bir site. Sorununuza tam cevap bulunmazsa baştan bilmeniz için yazıyorum. Fakat yine de "kedinizin derdi nedir ve ne yapmanız gerekir" anlaşılırsa size yardımcı olabilecek pek çok arkadaş vardır...

Son olarak "Beyler" diye hitap etmişsiniz, olmamış. Doğrusu "Baylar, Bayanlar" olmalıydı...

Üç yaşındaki kedimiz bu yaz başına kadar zamanının büyük kısmını evde geçirir, tuvalet, gezinme ihtiyacı varsa veya avlanmak istediğinde dışarı çıkardı. Ama geceyi muhakkak evde geçirirdi. Çok nadir olarak bir iki gün gelmediği olurdu.

Bu yaz yeni bir huy edindi. Bir kayboluyor 20-25 gün gelmiyor. Evde kendini mutsuz, güvensiz hissettiğini sanmıyorum. Çünkü geri geldiğinde bize duyduğu sevgiyi, özlemi o kadar aşırı gösteriyor ki anlatılmaz. Hatta tuvalet için bile çıkmak istemiyor. Bir seferinde bir buçuk gün çıkmamış. Farkedince dışarı gönderiyoruz, birkaç dakika sonra geliyor.

Bu dördüncü kayboluşu.

Benzer tecrübesi olan, bu davranışla ilgili bilgisi olan var mı?

Bizim kedimiz de hem evde hem dışarıda yaşıyor. Şu anda iki yaşına girmek üzere ve erkek. Benim de gözlemim şöyle; yaşı büyüdükçe dışarıda geçirdiği süre artıyor. Hele ki geçen kış ilk çiftleşme döneminde bir hafta-on gün eve uğramadığı oldu; henüz on günden fazla dışarıda kaldığını hatırlamıyorum. Bizim şöyle bir rahatlığımız var onu belirtmek isterim; site içerisinde bahçeli bir evde yaşıyoruz ve sadece bizimki değil neredeyse sitedeki sokak kedileri bile kolay kolay site tel örgülü duvarların dışına çıkmıyor çünkü etrafta epey bir köpek var. Biz de eve gelmese bile site içinde olduğunu biliyoruz, muhtemelen kız peşinde koşturuyor diye düşünüyoruz. Tabi bazen bu bile kendinden daha iri erkek kedilerden hatta dişilerden dayak yemesine, hafif yaralarla eve dönmesine yol açıyor ama veteriner de bunun normal olduğunu söyledi.

Bu arada çiftleşme dönemi sadece Mart ayıyla sınırlı değilmiş, onu da öğrenmiş olduk.

Sorunuza pek cevap olmadı ama en azından benzer bir durum yaşadığımızı söylemek istedim.


Sent from my iPhone using Tapatalk

Bir veterinerden fikir almakta fayda var. Her halükarda kısırlaştırmak lazım esasen.

mister73, its_just_a_ride teşekkür ederim.

Oğlum pet konusunda tecrübeli bir veteriner teknisyen. Bir anlam veremedi.

Kızgınlık dönemleri zaten belli oluyor. Kısırlaştırmayı bırakın, doğum yapsın diye gözüne bakıyoruz.

Köyde iki tane erkek kedi var ama kedimiz onları beğenmiyor. Oğlumun dediğine göre bazı kediler çiftleşme konusunda seçici olabiliyormuş.

Çocuklar nerede güzel bir erkek kedi görseler "Köye götürelim." diyorlar. Belki bir sahibi vardır diye engelliyorum.

Uzun gidişlerde özlemek, dönünce de tepemizden inmemesi hariç bir derdimiz yok. İlk sefer bir yerlerde öldü zannetmiştik. Artık öyle merakta da kalmıyoruz.