![]() |
|
|
![]() |
#1 |
Ağaç Dostu
|
Önce Erzurum Üniversitesi kampüsünde bir tur attık. Kimlik kontrolu filan yoktu. Aklıma Akdeniz üniversitesindeki olay geldi. Çifte minareli medreseye geldiğimizde sağanak yağmur yağıyordu. Açık avlulu, iki katlı, Anadolu’nun en büyük medresesi olma özelliğine sahip Çifte Minareli Medresenin Avlusunda resim sergisi vardı. Sonra Taşhan’da Oltu taşından yapılmış takı ve hediyelikler satan dükkanları gezdik. ![]() ![]() Küçük el tezgahlarında altın ve gümüşle birlikte, sabırla işlenmiş siyah ve nadiren yeşil taşlardan yapılmış takılar, tokalar, tespih, ağızlıklar.. Bu ürünler Rüstem Paşa Bedesteni'nde satılıyor. Halen çarşı olarak kullanılan ve Taşhan da denen iki katlı bu yer Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamı Rüstem Paşa tarafından yaptırılmış. Gezimiz 3 günle sınırlı olduğundan Erzurum’a ayıracak vakit azdı. Öğle yemeğinde cağ kebabımızı yedik. Kalite kontrol tamam, Pamukspor’a şimdiden afiyet olsun. Ancak kadayıf dolmasının sadece tadına baktık. Bize göre biraz ağır bir lezzetti. Erzurum’a tam bir gün ayrılsa, Ulu Cami, tuğla minaresi ve çini motifleriyle tanınan Yakutiye Medresesi, Üç Kümbetler, minare ve gözetleme kulesi iken sonradan saat ilave edilen Saat Kulesi, Erzurum Kalesi gezebileceğimiz noktalardan bir kaçı. 93 Harbinde gösterdiği kahramanlıkla unutulmaz Nene Hatun'un mezarını ve Aziziye Tabyalarını ziyaret edebilirdik. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Ağaç Dostu
|
Pasinler, Horasan , Sarıkamış, Çatak, Selim üzerinden Kars’a geldik. Erzurum’daki gibi hızlı bir şehir turu yaptık. Kars çayı üzerindeki Taşköprü’de inip tarihi hamamlara ve Kars kalesi’ne karşıdan bakıp fotoğraflarını çektik. Ruslardan kalma taş yapılar ve sokaklardaki heykelleri dönüşte bir kez daha görmeyi umuyorduk (Özellikle Eser, aklı Kars’ta kaldı arkadaşımızın.). Bizden sonraki grubun kalacağı Siner oteli teftiş ettikten sonra yollara düştük yine.. ![]() ![]() Burada da bir gün kalabilseydik o sokakları yürüyerek dolaşmak ne güzel olurdu.Çıldır Gölü’nü Tarihimizde acı izleri bulunan Sarıkamış’ta yapılan anıtı, bugün cami olarak kullanılan Havariyyun Kilisesi’ni, Namık Kemal evi ve Kars kalesini gezerdik. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#3 |
Ağaç Dostu
|
ANİ Kars’dan doğuya Ermenistan sınırına doğru 45 km’lik mesafede Ocaklı Köyü’ne Ani harabelerine doğru yola çıkıyoruz, Ani harabeleri bence bu turun 1 numaralı noktası. Araçtan inip surları ve burçları gördük. Ama kapıdan girince resmen nutkumuz tutuldu. Tek kelimeyle muhteşem. Bu yaşıma kadar birçok tarihi eser gördüm çoğuna bakıp geçtim doğrusu. Ama Ani harabeleri kadar etkilendiğim bir yer olmadı. 8,5 hektar alanda kurulu kent kalıntıları birbirinden kısa yürüyüş mesafelerinde. Biz 1,5 saate koşarcasına tamamladık. Ama en az 2-3 saat hakkı buranın. Anadolu’nun muhteşem coğrafyası içindeki Ani harabelerinde, binlerce yıl koyun koyuna yaşamış Ermeniler, Persler, Selçuklular, ateşe tapanlar, Hıristiyanlar, Müslümanlar. Her kültürden izler var burada. Anadolu’da inşa edilen ilk cami ve ermeni kilisesi yan yana. Zaten Ermenistan’la aramızda sadece Arpaçay nehri sınır oluşturuyor. Nehrin karşı kıyısındaki Ermenistan topraklarındaki taş ocakları, kamyonlar ve çalışanlar görünüyor. Yakın zamanda, kalıntılara zarar vermemesi için Unesco patlayıcı kullanımını yasaklamış. ![]() ![]() Ani harabeleri bir Ortaçağ kentinden günümüze kalanlar. Zamana direniyor, kısmen restorasyon yapılmış ama hemen göze batıyor. Duvarlarda yazılar, maalesef Ali Ayşe’yi burada da seviyor. Adam Kars’a kadar gelmiş, Ani harabelerinin duvarına yazmış, pes vallahi. Ani harabelerinde MS 1001 yılında kilise olarak inşa edilmiş “Büyük Katedral”, 1064 yılında Sultan Alpaslan’ın Ani’yı fethinden sonra camiye çevrilmiş. Duvarlarında, Hz. İsa’nın hayatının anlatıldığı Tigran Honen Kilisesi, Güneş saatiyle dikkati çeken Abukhamrent Kilisesi ile Aziz Prkich Kilisesi de başlıca yapılar. Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyan Ani harabelerinde ayrıca saray, kervansaray ve hamam bulunuyor. Ani, Hıristiyan Ermeni inanışınca kutsal sayılan yerlerden biri. Ani harabelerinin kapı kanatlarının altından olduğu ve Ruslar tarafından götürüldüğü söyleniyor. ![]() ![]() |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#4 |
Ağaç Dostu
|
Ani’den Kars’a dönüp ( 45 km ) oradan Digor’a 75 km yolumuz var. Fahri görevlilere başka yol var mı diye sorunca görevli araca baktı 10- 15 km .de Digor’a giden toprak bir yol olduğunu ama otomobil veya otobüsün giremiyeceğini söyledi, Arabaya baktı senin araba gider dedi. Yola girdik, ama öyle bir yol ki kuş uçmaz kervan geçmez dediklerinden. Issız, çamur, çukurlu, tümsekli, Hava da kararıyor bir yandan. Görevli haklıymış, bu yola bizden başkası girmez! Böylece jeep safarimizi de tamamladık. Neyse Digor yoluna girdik. Artık otelimizde yemeğimizi yiyip dinleneceğiz diyoruz. Önümüzden demir profil yüklü arkası açık bir kamyonet gidiyor. Hızla giderken yola bir şey düştü. Havaya zıpladı, bomerang gibi dönerek üstümüze geliyor, Aman, aman, Allah, dikkat, biz bağırıyoruz, Fahri direksiyonda sağ sol yaparak durdu. Cisim de yok oldu derken Doğanay bağırdı: Arabaya saplanmış diye. 60-70 Santimlik üçgen profil sol ön fara resmen ok gibi girmiş. Diğer araca yetiştik. Jandarma ve polisi aradık. Arabadan indik olabilecekleri düşünüp senaryolar üretirken 3 kız tir tir titriyoruz, soğuktan sandık. Az sonra titrememiz daha doğrusu korkumuz geçince, Yerten’in getirdiği çekirdekleri çitlemeye başladık. Ama gidiş ve geliş yönünde gelen araçlar farlarını yakıp uzakta bekliyorlar. Yolda bir şeyler olduğunu farkediyorlar ama yanımızdan geçmeye korkup geri dönüyorlar gece vakti. Görev bölgesi dışı da olsa silahlı jandarmalar geldi. Balıkesir’li teğmen duruma bakıp anlaşmamızı önerdi. Bu arada da 3 gün önce 10 km .ilerde yola baskın yapıldığını söyledi. Polisi arayıp, anlaştığımızı söyledik Tuzluca’da zabıt tutup Iğdır üzerinden Doğu Beyazıt’a doğru hareket ettik. Saat 23.00 de otelimize vardık. 11.00 de Erzurum çıkış, 23.00 de Doğubeyazıt, Ne dersiniz? Simer otelde bizi bekliyorlardı. 2.gün Meteor çukuru, Nuh’un gemisi ve İshakpaşa Sarayı var programda. “Ağrı” deyince aklımıza ilk Ağrı dağı gelir ya, hava koşulları görmemize izin vermedi. Otelimiz aslında Ağrı dağı manzaralı ama hava kapalı. Kahvaltımızı edip meteor çukuruna doğru yollara düştük tekrar. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#5 |
Ağaç Dostu
|
Meteor çukuru Küçük Ağrı dağının eteklerinde. Gürbulak Gümrük Kapısı'nın hemen yanından tarif edilen yola girdik, yol tabelası yok. Uzakta Sarıçavuş köyü var, bizim gittiğimiz yönde ise jandarma karakolu. Askerler önce gidin diye işaret ediyorlar, biz devam edince silahlı bir asker bize doğru koşuyor. Geri dönüp diğer yola gidiyoruz, 2 km kadar sonra çukuru buluyoruz. Kırın ortasında etrafı tellerle çevrili, başka da hiçbir koruması olmayan bir çukur. 1892 yılında büyük bir göktaşı 60 m derinliği 35 metre genişliğinde bir çukur açmış. Alaska’dan sonra dünyada 2. ancak yağmur, rüzgar ve karların taşıdığı topraklarla dolmuş, şimdi derinlik sadece 30 metre ama yine de çok ilginç Yerten yine bilgi veriyor bize.u Meteor çukurumuzu da gördükten sonra Nuh’un gemisine sıra geldi. Yine tepelere tırmandık Küçük bir tesisin yanından geçtik. Gemiye benzer bir oluşum arıyoruz. Bir çoban sürüsünü otlatıyor. Yanına gidip sorduk, meğer geçmişiz. Tesisten görülüyormuş. Geri göndük. Bir parça hayal gücünüzü kullanmanız gerekiyor. Nuh’un gemisinin izi bir doğal anıt, gemi şekline benzer bir iz. Tepedeki bakımsız kafenin duvarlarında Nuh’un gemisi hakkında detaylı bilgiler ve burada yapılan sismik araştırmalarla ilgili fotoğraflar var.. Yiyecek ya da içecek hiçbir şey yok. Görevli amcanın 4 karısı 17 çocuğu varmış. Fotoğraf çektirmeyi de çok seviyor. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#6 |
Ağaç Dostu
|
Artık İshakpaşa sarayına gidebiliriz. Yapımı 99 yıl süren İshakpaşa sarayı 1784 de tamamlanmış. Yüksek bir tepede kurulu. Yukarılardan sarayı seyretmek mi, yoksa saraydan ovayı seyretmek mi güzel karar veremedim doğrusu. Büyüleyici bir yer. İshakpaşa sarayı da en beğendiğim tarihi eserler arasında artık. Osmanlı mimarisi’nin harikalarından biri. Onca kalabalık olmasa sanki bir masalın içindeymişsiniz de bir yerlerden bir şehzade, zindanlarda bir mahkum göreceğiniz hissine kapılabilirsiniz. Kapılarda ve duvarlarda muhteşem çiçek ve meyveleri tasvir eden oymaları, hayvan ve insan figürleri, haremlik, selamlık, göz kamaştırıyor. Osmanlı, Selçuklu Fars mimarisi ile Avrupa Barok üslubunun etkileri görülüyor. Aynı zamanda külliye özelliğini taşıyan sarayın taş duvarlarındaki boşluklarla, merkezi ısıtma sistemi daha o yıllarda oluşturulmuş. İshak Paşa, misafiri olan İran elçisi Topkapı Sarayı’na gidip İshak Paşa’nın sarayının daha güzel olduğunu söyleyince devrin padişahının hışmına uğrayıp görevden alınmış ve sürülmüş. Mem-u Zin” adlı eserin yazarı, Ahmedi Hani’ye ait, “Hani Baba Türbesi “ de İshak Paşa Sarayının üst kısmında. İshakpaşa Sarayı yakınındaki kayalıklar üzerinde“Doğubayazıt Kalesi” kurulmuş, Saraydan çıkıp bir kez de tepeden seyredip fotoğraflarımızı çektikten sonra Doğu Beyazıt’a geldik. ![]() ![]() Doğu Beyazıt’ta yöresel yemekler yapan bir yere gittik. Özellikle keledoş köftesi ünlü, hazırlaması uzun sürdüğünden önceden sipariş vermek gerekiyormuş. Biz de Doğu Beyazıt’ta İstanbul’lu olarak, Bursa usulu İskender yiyoruz. Ben daha hızlı yiyip bir fotoğraf stüdyosu buldum. Makinemin hafıza kartı dolmuş. Acele üç CD ye yazdırdım. Sağanak yağmur bastırdı ama Oh içim rahat ya. (Bana öyle geliyormuş meğer, CDlerin başından birkaç foto açılıyor geri kalan yaklaşık 200 fotoğraf hata veriyor. İstanbul’a dönünce Taner ve Nida çok uğraştıysa da olmadı. İshakpaşa’dan 2-3 tane var, Nuh, Meteordan ve hiç fotoğrafım yok.) |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#7 |
Ağaç Dostu
|
Van’a Çaldıran üzerinden gideceğiz. Önümüzde 2 önemli geçit var Tendürek ve Gönderme geçitleri. ![]() Tendürek dağına tırmanışta arkamızda bıraktığımız manzara karşısında Yerten ve Eser’le birlikte Fahri’yi durup biraz geri geri gitmek zorunda bıraktık, Ne var ki burada demişti ama daha sonra fotoğraf çekmiş olduğunu gördüm. Güzelmiş yani. Yolun büyük kısmında simsiyah, koyu kahverengi ya da gri tuhaf kaya parçalarını ilk gördüğümüzde şaşırdık. Bazen geniş bazen dar ama kilometrelerce bir alana yayılmış bir lav yığını. Geçitte ilerlerken dağdan çıkan tüfler ve bir lav akıntısının oluşturduğu göz alabildiğine uzanan görüntü çok farklı ve güzeldi. Tüf ve lav akıntılarının oluşumu bilgilerini Yerten hoca’dan dinledik, canlı yayın adeta. Tam bilim kurgu film çekimi için yer. Yüzüklerin efendisini gel burada çek kardeşim. Ne işin var Yeni Zelanda da. Tendürek Geçidi’nin görüntüsü şaşırtıcı olduğu kadar ürpertici de. Ama gerçekte ise burası adeta eşkiyaya kamuflaj için ideal bir alan. Çevrenin siyahlığı ve gecenin karanlığı birleşince düşünün. Bu yüzden sık sık askeri kontrol noktası var. Tendürek volkan konisi Doğu Beyazıt ile Çaldıran arasında 3533 m yükseklikte. Kars-Erzurum platosu bu dağdan çıkan tüflerden oluşmuş. Tendürek geçidi de 2650 m ile ülkemizin en yüksek ikinci geçidi. Gönderme geçidi Van Çaldıran arasında 1930 metre yükseklikte.(buradan aklımda kalan fazla bir şey yok). |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|