![]() |
Yani forum yönetiminin, "chandler" isimli üyenin istediği şekilde "chandler" fidanı, aşısı, aşı kalemi vb.'ne rakip olabilecek başka çeşit ceviz fidanı tanıtımı yapılmasına engel olmasını istiyorsunuz öyle mi?
Üye adı chandler olmasa bile yine chandler fidanı, aşısı vb. sattığı bilinen kişilerin, chandler çeşidine rakip olmasından endişe duydukları bir başka çeşit için forum yönetiminin de bayağı bir sokak ağzıyla "hade, başka kapıya!" demesi de belki beklenen bir duyarlılık, bilemiyorum. Öncelikle şunu söylemeliyim. Ceviz fidanı bir bitki koruma ürünü değil. "Ceviz" konusu forumdaki moderasyon alanlarımdan biri de değil. Bu sebeple de bu konuda forum yönetimi adına söyleyebileceğim bir şey bu aşamada bulunmuyor. Ancak, çok istiyorsanız sadece şahsi düşüncelerimi söyleyebilirim. Son yıllarda ortaya çıkan, yatırım olsun diye ceviz bahçesi kurma modası fidancıların benzer bir abartılı pazarlama yaklaşımıyla bazı amerikan çeşitlerini de moda yaptı. Bunun üzerine irili ufaklı, resmi gayrı-resmi bir çok kişi ve kuruluş bir tür ekonomi yarattı, kimi fidan yapıp satıyor, kimi aşı yapıyor, kimi profosyonel danışmanlığa girişti. Aşı kalemi satan bile var. Hepsi yaratılan modayı gücü ölçüsünde kullanıyor. Kendi adıma bunların hiç biri ilgi alanımda değil. Bahçemde dört tane ceviz ağacı var. Bunlar chandler veya fernor değil, şebin, yalova da değil, hatta bilecik bile değil. Karga ne ektiyse o. Bu yıl ağaçların dalları ağırlıktan adeta yere yapıştı. Her yıl bu ağaçlardan aldığım ceviz tüm sülaleye yetip artıyor. Halen bodrumda tavana asılı çuvallarda 40-50 kilo kuru ceviz var. Bahçede her sene olur olmaz yerden filizlenen 3-5 tane ceviz fidanı kesmek durumunda kalıyorum. Daha geçen Temmuz başında boyu bir metreyi geçen bir fidanı dipten çapayla kesmiştim, dün gördüğümde sürgün verip yine bir metre olmuş. Hayata böylesine kuvvetle sarılan bir bitki. Çeşidi kim bilir ne. Altay cevizi diye ülkemizde yeni ortaya çıkıp tanıtımı yapılmaya çalışılan bir tür söz konusu. Tanıtım şekli yurdum satıcılarının her daim yaptığı gibi abartılı görünüyor. Ancak fotoğraflar gerçek. Başka bir çeşitten yürütülmediği gibi photoshop hilesi de değil. Hatta bazı fidancıların sattıkları başka çeşit fidanlarında bu resimleri aparttıkları da ortaya çıktı. Yazışmalardan izlediğim kadarıyla şikayet konusu rakip cevizin Juglans Regia olmayıp Juglans Sigillata diye asya kökenli başka bir tür olduğu da ortaya çıktı. Merakımdan biraz kurcaladığımda ben de altay cevizinin daha önce Türkiye'de bulunmayan J.Sigillata olduğuna kâni oldum. Bu çeşit iddia edildiği gibi Türkiye şartlarında yüksek verim verir mi, bakım koşullarında diğer çeşitlere göre ne farklılıklar var, ülkenin asya platolarına göre daha nemli ve düşük rakımlı bölgelerinde orijinindeki performansı gösterir mi, bilemem. Bunu zaman gösterecek. Forumdaki yazışmalarda bu çeşide beş farklı grupta tepkinin oluştuğunu gördüm. Birinci grup, yeni bahçe kurma planı yapıyor, resim ve videolardan etkilenerek bahçelerini bu çeşidi kullanarak tesis etme ihtimalini düşünüyor. Fakat beklendiği gibi olmaması riskini de görüyor ve ikircikliler. Çok şişirilen amerikan çeşidinin her zaman abartıldığı gibi performans göstermediği konusunda da son bir iki yılda bir çok tesbit olduğunu duyuyorlar. Muhtemel bir fırsatı kaçırmak istemiyorlar. İzliyorlar, çok fazla yazmıyorlar. İkinci grup, son iki yıl içinde az ya da çok bir bahçe kurmuş olanlar. Bunlar büyük ölçüde amerikan çeşidi dikmişler. Henüz ortada ürün yok. Doğru mu yaptılar, yoksa bekleselerdi daha mı iyi olacaktı kuşkulular. Bu yüzden sorgulayıcılar. Sorguları, bulmak istedikleri yanıtlar genelde mantıklı (bu grubun sordukları soruların bir çoğunun yanıtını ben de bilmek isterim). Öte yandan bir fırsat kaçırmış olma ihtimalinden de korkuyorlar. Doğal olarak gönüllerinden fırsat kaçırmamış olmayı diliyorlar. Üçüncü grup, bir bahçe kurma planı olmayıp, fazladan 3-5 fidan dikme imkanı olanlar. Bunlar bir bakıma tuzu kuru grup. Fidanlar dikildikten sonra 5-6 sene geçip de ağaçlarda iyi verim göremezlerse hiç bir şey kaybetmezler. Alacakları bir risk bulunmuyor. Bu yüzden bunlar merak duydukları bu çeşidin fidanlarından alıp diktiler bile, ya da kısa sürede edinecekler. Dördüncü grup, tuzu iyice kuru olanlar. Yeni bahçe kurma planı yok, mevcut bahçesinde bu çeşit ya da başka çeşit yeni ceviz fidanı dikme istekleri veya gereksinimleri de yok. Ne olacak diye izliyorlar.(ben bu gruptayım :) Beşinci grup, rakipler. Altay cevizi diye yeni bir çeşidin tanıtılmasından çok rahatsızlar. Özellikle de sunulduğu kadarıyla bu çeşidin bilinen çeşitlerden verim farklılığı, türün bir özelliği olarak salkımlarda üzüm gibi sallanan cevizler -ki iddia edilen yüksek verimin bir işareti gibi görünüyor- rakipleri hayli telaşlandırmışa benzer. Bu yüzden yazışmalarda uslûpları bozuyorlar. Bulundukları ortamdan kaba bir şekilde kovmaya çalışıyorlar, "yalancılıkla", insanları "kazıklamakla" suçluyorlar. Oysa nasıl performans vereceğini kendilerinin de bilmediği bir çeşidin sunumuna "yalancı" demek kendilerinin doğrusunu bilmesini gerektirir, ki bilme imkanları olmadan bu yakıştırmayı yaptıklarında aslında kendilerini de nitelemiş oluyorlar. Yeni çeşidi sunan kişilerin yazılarından abartılı görünen ifadeleri seçip onlar üzerinden adeta hakaret etmeye çalışıp rakibin sesini kısmaya çalışıyorlar. Birinci gruptakilere oynuyorlar çünkü pazarlarını birinci grup oluşturuyor. Özetle, ceviz konusunda tuzu iyice kuru grup mensubu birinin yazışmalardan gördüğü bunlardan ibaret :) |
Bu konunun başlığını değiştirsek, mesajlardan bir kısmını taşısak nasıl olur?
Hangi mesajları hangi konu başlığı altında toplayalım? |
Konu başlığını açan arkadaşın kullandığı ilaçla ilgili detaylı bilgi ve belgeler aşağıdaki linkte mevcut:
Biyoaktiv |
Alıntı:
Foruma hoş geldiniz, bugün üye olup ilk mesajınız da bu olmuş, sizi biraz tanıyabilir miyiz. |
Bu başlıktaki açmış olduğum konuya son aylarda değinmeyi atlamışım.
Bioaktif ilacını temmuz ayı başında ilk defa bahçedeki sebzelere kullanmıştım. İşlerimin çokluğundan dolayı bahçeyi bir tanıdığıma yararlanması, bakımı ve ilaçlaması için emanet ettim. Kendim genelde İstanbul'da bulundum ara sıra bahçeye gidebildim ve gittiğimdede cevizler ve bir etkinlik hazırlıkları ile ilgilenebildim dolayısıyla sebzelere ilacı tarifime uygun ve zamanında atıp atmadığını bilemiyorum ancak şunu söyleyebilirim; Ben memnunum. Çevrede turşuluk acı biber tarımı yapılmakta ve aşırı kimyasal ilaç kullanılmakta. Her ne kadar kimyasallara karşı dirensemde işin içine ticaret girince ikna etmek olası değil. Bahçedeki sebzelerin görsellerini aşağıdaki başlıklarda görebilirsiniz. http://www.agaclar.net/forum/ceviz/31649.htm http://www.agaclar.net/forum/uyeleri...leri/31578.htm sevgiler saygılar. |
Sn.ykaya194, bu yaz bahçenize hiç domuz girmiş mi acaba?
|
Alıntı:
Gülü seven tikenine katlanırmış. |
Muhtemelen girmemiştir. Girseydi bahçeyi talan ederdi ve haberiniz olurdu.
Bahsettiğiniz ilacı kullanınca bahçelere çakal girmiyormuş. İlacı satan şahıs ilacın yeni bir fonksiyonu olarak sağda solda yazmış. Domuzu da ben sordum, siz ilacı kullanan bir bahçe sahibi olarak domuz girmediğini de belirtirseniz adamcağız sevinir, domuzları da uzaklaştırdığına dair yeni bir fonksiyonu da ilaca ekler, bu bakımdan yani. |
Alıntı:
|
Hangi böcekler için nasıl bir etki gördünüz? Sizce etki mekanizması ne idi? Yaz boyunca 250cc'lik bir ambalaj yeterli oldu mu?
|
2 Eklenti(ler)
Yukarıdaki mesajım üzerine ürün satıcısıcı şöyle bir şey yazarak mezcupluk mertebesine ilhak etmiş.
Eklenti 457296 Sinerjidaşlarının işkembesi müsait, atmışlar bir şey:) Böylelerinin doğru bilgi ile işi olmaz zaten. Eklenti 457295 Kaçırılan hayvan aranıyormuş. Ne güzel bulmuşuz bir tane beğenmemiş :rolleyes: 10 litre suya 35cc konursa insan canlısını da kaçırıyorsa ne güzel. |
Hahha tuta kelebegi disinda hayvanlar aleminin butun uyeleri ustunde ise yariyor herhalde. Hep diyorum, ureticisi urunu icin "mucizevi", "devrim niteliginde" gibi tanimlamalar kullaniyorsa, urunden uzak durmakta fayda var. Urunune guvenen ureticinin bu tip tanimlamalara ihtiyaci olmaz.
Icinde ne oldugu cok net olan, tek bilesenli urunler var. Urun adi vermeme gerek yok. Icinde Bacillus thuringiensis veya Neem yagi bulunduranlari tavsiye ederim. Alıntı:
|
3 Eklenti(ler)
Bakanlığın "Organik gübre üretim izni, lisans belgesi verilen kuruluşlar ve tescil belgesi düzenlenen gübreler" diye bir listesi var.
Zaman zaman güncellenen bu listede, ilgili mevzuata göre tescil alan organik ve organomineral gübrelerin, firması, menşei, gübre türü ve tip adı yazıyor. Bu listede bazıları iptal durumda 6400'den fazla satır var. Yani bu kadar çok ürün için organik gübre tescili alınmış. Bunların herhalde dörtde biri "tarımda devrim", "yıllardır kirlenmiş topraklarımızın yegâne kurtuluşu" filan diye ortaya çıkmıştır. Bu kadar çok olması şaşırtıcı elbette. Çoğunun adını bile duymamışızdır. Bazıları ortaya da çıkmamış zaten. Tip Adı alanında tescil verilen ürünün temel içeriği yazılı. Bu içerik her şey olamıyor çünkü mevzuatta listelenen içerikler dışında organik gübre sertifikası verilmiyor. Neler var diye baktığımızda sıvı veya katı muhtelif leonarditler, humik asitler, NPK'lı organomineraller (bunların en az %40'ı organik madde olmak zorunda), bitkisel kökenli organik gübreler, işlenerek kompost yapılmış bitkisel veya hayvansal ürünler, işlenmiş deniz yosunları, vinas ekstereleri, jipsler, vs. şeklinde. Bunların bazıları amino asit katkılı ve özel olarak belirtilmiş. Organik Mikrobiyal gübreler de yine bu listede bulunuyor. Geçmişteki tartışmaları hatırlayanlar bilir. "Bitkisel menşeili sıvı organik gübre" olarak tescil ettirilmiş, fakat piyasada mikrobiyal içerik ile satılmaya çalışılan ürünler hep tartışma konusu olmuştur. Tartışma konusu olmuştur çünkü ürün mikrobiyal ise mikrobiyal tescili yapılmış olmalıdır. Bilhassa yerli icad ürünler işin kolayına kaçıp devleti ve/veya kullanıcıyı kandırma yoluna gitmişlerdir. Bunun da sebebi mikrobiyal tescil alabilmenin zorluğu olsa gerek, çünkü bunların bazıları sıvı gübre tescilli ama mikrobiyal diye sattıkları ürünlerinde temel olarak ne mikrobu olduğunu dahi uzunca bir süre bilmediklerine şahit olduk. Tuta kelebeği ile organik mücadele aracı olarak sunulan, sadece tuta kelebeği değil, her türlü toprak altı ve toprak üstü zararlıya, kuşlara, çakallara karşı uzun etkili (kuşlarda en az 2 hafta galiba), aktivatör, bitki gençleştirici, fungusit, bakterisit, saldırı ve tehdit similatörü (ne demekse), sistemik endojen uyarıcı gibi roller biçilen bir sıvı ürün söz konusu. Bu ürünün sıvı yosun gübresi olarak (amino asit katkılı değil) tescil ettirildiğini anlıyoruz. "TARIMDA KULLANILAN ORGANİK, ORGANOMİNERAL GÜBRELER VE TOPRAK DÜZENLEYİCİLER İLE MİKROBİYAL, ENZİM İÇERİKLİ VE DİĞER ÜRÜNLERİN ÜRETİMİ, İTHALATI VE PİYASAYA ARZINA DAİR YÖNETMELİK" in Ek.3 Diğer ürünler, madde 5'de yer alan sıvı deniz yosunu aşağıdaki gibi yer alıyor. Eklenti 457386 Burada * ile belirtilen dip nota da dikkat. Bu ürünlerin bitki gelişim düzenleyicisi veya bitki koruma ürünü olarak lanse edilemeyeceğini de belirtmiş. Ürün etiketi tam olarak bu mudur bilmiyorum ama sağda solda yapıştırılan etikete benzer resim bu. Eklenti 457387 Bu etikette sıvı deniz yosunu ile ilgili hiç bir şey yer almıyor. Ya tescil edilen şey bu değil, aslında aynı isimde ama sıvı deniz yosunu olan ve tescildeki gübreye uygun başka bir ürün var, ya da şimdiye kadar şahit olduklarımızı yaya bırakacak bir devleti ve vatandaşı aldatmaya çalışan bir şey ile karşı karşıyayız. O zaman da ne diye bu tescil gösteriyor, görenler neden hiç bir anlam vermeye çalışmadan kabulleniyorlar? Hoş bunun da bir yanıtı var tabii. Etiket bu görünen ise, tescil numarası filan da olması lazım ama yok. Dükkanlarda satılan böyle bir ürün de olmadığına göre ilgili devlet kurumları denetim yapmaya karar verip tescildeki adrese giderse, içinde sıvı deniz yosunu olan ve etiketinde de sıvı deniz yosunu yazan, tescil numaralı filan şişeler bulması kuvvetle muhtemel. Peki o zaman bu etikette yazanlar neyin nesi? Repellent, aktivatör, bakterisit, fungusit, büyütme faktörü ve öncülü (ne demekse, hormon denmek isteniyor herhalde), bunların hepsi ruhsata tabi ve BİTKİ KORUMA ÜRÜNLERİNİN RUHSATLANDIRILMASI HAKKINDA YÖNETMELİK'de detaylı olarak tanımlanmış. Bu yönetmeliğin 6 maddesinde yazılı olan ifade de aşağıdaki gibi. Eklenti 457388 Vazgeçtik organik olmasından, kimyasal olarak dahi böyle bir ruhsata rastlayamadık. İkide bir "tamamen organik" lafının edilmesi da durumu bu olan bir şeyi organik yapmıyor maalesef. Organik tarımda kullanılmasına izin verilen maddeler içinde (ne kadar doğrudur Allah bilir - zaten miktar filan da yok) bu türden maddeler mevcut değil. |
3 Eklenti(ler)
Durumdaki garabetliği görmek için bir de etiketteki resimlere bir bakalım.
Eklenti 457620 Bu resim orijinalinde iki ayrı resimden oluşuyor. Eklenti 457621 Birincisi bu. Bu resimde anlatılanın etikette yazılı şeylerle bir alakasını kurabilen var mı acaba? Ortada yazılı (TAL)4 nedir? Bu şişede (TAL)4 mü varmış? Acaba bu (TAL)4, Tyrosine Ammonia-Lyase olabilir mi? Resim şişedekinin içindekiyle ilgili neyi işaret ediyor olabilir? Kırmızı şarap, fıstık, maviyemiş gibi bitkilerde bulunan resveratrol maddesini biyosentetik bira fermentasyonuyla üretilen birada elde etmek üzere Rice Üniversitesinde öğrencilerden oluşan bir ekip bir proje başlatır. Projelerine ait dökümanlarını da yayınlarlar. Strateji sayfasında yayınladıkları çalışmalarına ait resimlerden biri tam olarak budur. Yaratılmak istenen imaja uygun görünen resim biracı çocukların çalışmasından çırpıntılanarak etiketin uygun bir yerine yapışıvermiştir. Ama olmadı, kısa geldi, peşine bir de kuyruk lazım ki akıllara zarar roket bilimi gibi gözüksün. Eklenti 457622 İnternette carboxylic asit resimleri aranmış. Bunlardan yeterince karmaşık görünüp boyut olarak uygun, bol renkli bir tanesi seçilip diğerinin yanına bitiştirilmiş. Bitiştirilen resimin carboxylic değil de dicarboxylic asitlerle ilgili olması bir mahzur teşkil etmemiş. Dicarboxylic asitlerin 3,3′-bipyridine amide temelli algılayıcılarla tanımlanması isimli bir çalışmadan buraya uçup yapışmasıyla şişenin içindekinin hangi fonksiyonu temsil edilmiş bilinmez, ama resim iyi kuyruk oluştursun diye alttaki A=Adipic acid; B=1,4-phenylenediacetic acid notu kesilivermiş. Haksızlık etmeyelim, belki de içindekiler listesinde bunlar olmadığındandır. "Cited by" listesine de baktım, ülkemizden kimse yok. Öteki resimlere, hele ki buradaki resimlere girmeyeyim artık, bu kadar uzun mizah hikayesi yazasım yok. Yalnızca Nicolle Rager Fuller'in bireysel hakkını bu şekilde yemeyip üç kuruş telif hakkını ödemelerini tavsiye ederim. Bir zamanlar heyecanlı, henüz bir şey satmayan birileri böyle durumlarda 1700'lü yılarda uzak batıda kasaba kasaba gezen her derde deva iksir satıcılarından örnek verirdi. Bunlar gittikleri kasabada önce 3-5 kişiye çantalarından çıkardıkları 250cc'lik iksirlerinden verirmiş, kiminin keline kiminin başına, kiminin de dişine iyi geleceğini söyler, barda iki kadeh de ısmarladıktan sonra ceplerinde şişe midelerinde de viski olan destekçilerini kalabalığa karıştırıp meydanda satışa başlarmış. Yeterince sattıktan sonra elini çabuk tutup başka bir kasabaya yollanırmış. Bazen de işler ters gidip, önce zifte, sonra kaz tüyüne bulanıp, bir kalasın üzerine oturtulup kasaba dışına çıkarıldıkları da olurmuş. Ha, arada bir kelinden saç çıkanlar olduğu da rivayet edilir. Bunun günümüz versiyonlarına sık sık rastlıyoruz. Maalesef ülkemiz buna zemin oluşturmak için ideal bir yer galiba. İşte bizim tarımda devrimlerimiz. Neresinden tutsan elinde kalır. Yine de hakkını vermek gerekir. İddia bakımından öyle kuvvetli ki, insan acaba mı diye düşünüyor. Hani, bitki koruma tescilleri, iddialara uygun ruhsatlar (ki mevzuatta tarifli süreçlerin geçilmiş olmasını garantiler), az biraz ciddiyet filan görsek memelilerde merkezi sinir sistemini etkileyen amino bütrik asit (gamma mı beta mı belli olmasa da) ile ilgili M.R Roberts'ın, Kinnersley ve Turano'nun değerli çalışmalarıyla bir bağ kurmaya çalışılabilirdi. |
2 Eklenti(ler)
Alıntı:
Haklısınız bu başlıkta ceviz lakırtısı etmek olabilecek en garabet şeylerden biri. Bu sebepten affınızı dilerim. Ruhsatsız ve ilgili yönetmeliğe göre kullanımı dahi yasak, ilaç olduğu söylenen bir şeyin mühendislik kariyerinin gerektirdiği bakış açısı ve ailevi ziraat eğitimi çerçevesinde irdelememiz gerekirken, alakasız tescil, ruhsatsız bitki koruma, çalıntı ve ilgisiz resimler, uyduruk etiket bilgisi vs.den oluşan "haticeyi" boş verip netice sanrısı ararken; Eklenti 458437 Eklenti 458438 şeklinde buraya düştü. Bu yüzden "arkadan konuşma" eylemini bana yüklemeyin lütfen. Akabindeki mesajım ise oradaki yazışmalardan şahsi gözlemimdir. Sizin içinde bulunduğunuz gruptan görünenler aynı olmayabilir. Bu da normal çünkü farklı yerlerden bakıyoruz. "Teknik eleman" ile neyi kastediyorsunuz bilmiyorum ama genellikle okuduğumu anlamaya gayret ederim. Yorumlarken de bir adım geriye çekilip az biraz daha geniş bir açıdan yorumlamaya çalışırım. Sizin veya başkalarının forumda fidan satıp satmadığınız daha geniş alanda görünende önemini yitiriyor. Mesajımda sizin söylediklerinizden bilimsel olarak nitelediklerinizin yanlış olduğuna dair de bir şey yazmıyor. Forumda 67 mesajınız görünüyor. Bunlardan 41 tanesi altay ceviz başlığında. Üye adınız da "chandler" (şebin değil, fernor değil). Yani o başlıkta niyeyse altay cevizi diye çıkan çeşide rakipmiş gibi görünen ceviz çeşidi. Altay cevizi başlığında biraz tarama yapsak herhalde bir chandler başlığı da çıkar ki, sanırım bunu yapmak da gerekecek. Yeni tozlayıcı çeşitlerden tutun da nasıl dikilmeliye kadar bir çok şey var. Yeri gelmişken gözlemlerime bir kaç şey daha ilave edeyim. Birileri tutup bir çeşit getirmiş, fidanını satıyor. Çeşit henüz ülkeye giren diğer çeşitler gibi herkesin eline düşmemiş (yeni olduğundan). Getirenler belli ki, yatırım yapmışlar, risk almışlar ve ticari beklentileri var. Ülkenin ahlakı yeni gelen bir şeyi, getirenin yatırımını ve aldığı riski kullanarak kolay para edinmeye çok yatkın. Fidan işi de bunun için biçilmiş kaftan. Bir fidan alırsınız, doğrayıp doğrayıp aşı yaparsınız, olursunuz o çeşidin fidancısı. Tek yatırımınız "paraya kıyıp aldığınız" 1-2 fidan. Bunu o çeşidi getirenler de biliyorlar, aşıdan olmaz filan diye gevelemeleri o yüzden. Dertleri çeşidi kaptırmadan yatırımlarını kurtarıp aldıkları riski azaltmak. (aşı olmuyor söylemlerinin doğru olabilecek tek noktası regia anaca sigillata tutturulması ile ilgili olabilir, o da kanımca çok kuvvetli ihtimal değil. Öyle olsa bile sigillata anaca verimli olduğu garanti sigillata aşı olur, yine olur). Yoksa başka çeşitle tozlaşmış bir tohumun açınım göstereceğini ilkokulda öğretiyorlar mı hatırlamıyorum ama eskiden orta okulda vardı. Çöğürden verimli ağaç olur mu? Verimli ağacın kendine tozlanması garanti edilmiş ise olur. Zor ama imkansız değil. Bu sebeple forumda sürekli tekrarladığınız bilimsel dediğiniz gerçekler yeni bir şey ortaya koymuyor. Sadece mümkün mertebe ellerindekini çabuk kaptırmamaya çalışıyorlar ama o da beyhude, bir çok kişi o fidanlardan doğramak için aldı bile. Dolayısıyla çöğür meselesinden de gördüğüm bundan ibaret. Bana göre beşinci grupta olan tek kişi siz değilsiniz. Genel olarak bu grubun o başlıktaki söylem ve uslupları hakkındaki gözlemim de geneldir, bu yüzden üzerinize alınmayın lütfen. |
Alıntı:
Ürünü elnize alıp inceledinizmi? de bu şekilde bir yorum yapabiliyorsunuz? atma tutma dünyası oh ni iyi? demezlermi sana kardeş konuşuyonda sen ne yaptın? ne ürettin bugüne kadar? yazmışsında boş yazmışsın bu kadar yazana kadar bir numune isteseydinde en azında zahmet edip bu kadar boş yapmasaydın.töbe töbe.. |
Atma tutma dünyası dediniz de, aklıma hemen her yere yapıştırdığınız ürün tanıtımı geldi nedense :)
Devleti ve halkı aldatmaktan vaz geçin önce. Numune isteyip de ne yapacağım. Var olan bütün mevzuata aykırı, ne idüğü belirsiz bir şeyi forumlarda, gezilerde, şurda burda 40 yere kopyalanıp yapıştırılmış içi boş tumturaklı laflarla, yürütme resimlerle insanların burnuna sokmaya çalışıyorsunuz. Madem ki ürününüz çok iyi, o zaman gidip herkes gibi doğru dürüst bitki koruma ruhsatınızı alın. Ürünün şişesini eline alan kişi içinde ne miktarda ne var görsün. Hasbelkader analize gönderirse hepsi doğru çıksın. Satın alıp kullanmak ondan sonraki iş. |
Vallahi numune ve onaylı içerik bilgisi (ruhsat) bana gönderilirse ben analizletebilirim. 2-3 yıl öncesine kadar 12-13 yıl süren pestisit kalıntı analizleri, uçucu yağ analizleri, ruhsatlandırma çalışmaları vb. konularda ülkemizin önde gelen laboratuvarlarından birinde çalışmışlığım var. Gerekenler bana gönderilebilirse ben analizletirim.
Ayriyeten konu nereden çıkıp yanlış anlaşılmalarla nereye gelmiş. Baştan sona okudum ve hayretler içerisinde kaldım. Basit bir soru nerelere getirmiş olayı. Ürün organik mi değil mi? Eğer içerikte yazanlar doğru ise organik. Benim orada gördüğümü kabaca söylemem gerekirse ürün bir gübre ve uçucu yağ karışımı. Gübre içerisine atalarımızdan bildiğimiz böceklerin kokusundan çok hoşlanmadığı bitkilerin yağları konulmuş. (Kekik yağı ana maddesi Carvacrol, Nane ana maddesi menthol vb.) Anlayacağınız gübre ve geleneksel kovucu karışımından başka bir şeye benzemiyor. Ama tarımda devrim gibi bir tanımlamayı bence de hak etmiyor. Devrim kabaca birdenbire, kökten olan değişim gibi bir anlama gelir. Bu birdenbire olan, kökten bir değişim değil. Benim görüşüm sadece etkisi daha önce görülmüş yöntemlerin birleştirilerek devrim diye sunulması. Ne kadar etkili olduğu ise ayrı bir tartışma konusu. |
Ürün "sıvı yosun gübresi" diye tescil edilmiş. Yazılanlara göre içindekilerin sıvı yosun gübresi ile alakası görünmüyor, tüm yosun gübrelerinde olan alginik asit ise her nedense yok. Sağda solda içinde organik asitler, salisilik asitler olan fungusit, pestisit, hatta kuş kaçıran, tilki kovalayan bitki koruma ürünü ve aktivatör olarak lanse ediliyor ama bir bitki koruma ürünü veya aktivatör olarak ilgili resmi listelerde mevcut değil. Mevcut olması bu haliyle olanaklı da değil, zira etiketinde ne tescil numarası, ne ruhsat numarası var, ne de içinde olduğu söylenen aktif maddelerin miktarları. Oysa bunlar ilgili yönetmelikte özellikle aranan, kesin kuralları net olarak konmuş şeyler ve etikete dahi bakanlık onayının olması gerekiyor.
Geleneksel veya bilimsel araştırmalardan yola çıkarak muhtelif malzemelerle ev yapımı ilaçlar, gübreler vb. hazırlayabilirsiniz. Fakat bunu ticari bir ürün olarak satmaya kalktığınızda iş değişir. Ticari bir ürünün fungusit ve pestisit olarak satılabilmesi için bitki koruma prosedürlerinden geçmiş olması gerekir ki, insanlar bu ürünün içeriğinden, işlevinden emin olsunlar, gerektiğinde kimin sorumlu olduğu belli olsun. (kovaladığı hayvanlara çakalı da ilave etmişler. Arıları ve kelebekleri kovalamazmış- o zaman tuta kelebeği ne iş oluyor ki?) |
Sayın MeyveliTepe dikkat ettiyseniz önceki mesajımda gübre ve uçucu yağ karışımı dedim. Özellikle yosun gübresi demedim, çünkü ben de sizin gibi buna dair bir iz göremedim. :) Tam da dediğiniz gibi tamamen ev yapımı ilaç kategorisinde. Numune ile birlikte ruhsat bilgisini de özellikle, olmadığını düşündüğüm için istedim. Ruhsat bilgisi verilemedikten sonra analizletmenin de bir anlamı yok. Çünkü konu faydalı olup olmadığı değil şu aşamada. Şu aşamada konu bu ürünün izinli olup olmadığı, gerekli kontrollerden geçip geçmediği.
|
Son zamanlarda etrafa kopyala yapıştır yapılan metni biraz değiştirmişler, "biyolojik fungusit demeye başlamışlar. Bir fungusitin biyolojik olması için benim bildiğim içinde funguslara karşı canlı yaratık bulundurması gerekir. Söz gelimi T.harzanium, bacillus subtilis gibi organizmalar dünya literatüründe biyolojik fungusittir.
|
Sn, MeyveliTepe
Size gereken cevaplarları verdiğimi düşünüyorum, yasal evraklarımızıdaa yukarıda ekledim sanırım esgeçtiniz. ısrarla görmezden gelmeye devam ediyorsunuz. Tekrar ediyorum, Biz özel ve sahada başarılı olmuş, insanlarımıza fayda sağlayan ürünler yapıyor ve sürekli üzerine koymaya çaba harcıyoruz. Birileri üretmeye çalışırken diğer taraftan birileri de çıkıp aynen sizin yaptığınız gibi çamur olacaktır, bu bizi şaşırtan bir davranış şeklide değil. Biz işimizi yapıp üretelim siz boş ve faydasız konuşmaya devam edin. Biz ısrarla zehire karşıyız dedikçe siz rahatsız olacaksınız olun lütfen. Arkadaşım bu ürün ihracata başladı neyin peşindesin anlamadımki. O kadar çamur yaptınya! git bi dış ticaret mevzuatlarını bir araştır. Hollandaya senin bu inanmadığın ürün nasıl oluyorda gönderilip Elin avrupalısından alıcı buluyor.. Türk tarımı seni gibi dinazor zihniyetler nedeniyle ilerlemediği gibi geri kalıyor. TESCİL BELGESİ |
Alıntı:
Önceki mesajlara bakarsanız tam da bunu söylüyorum zaten. Siz, görünüşe göre devletten hasbelkader sıvı deniz yosunu gübresi için bir tescil almışsınız. Sonra da insanları aptal yerine koyarak, insanlar altındaki damgaya bakıp "breh breh nasıl da resmiymiş" desinler diye bunu gösteriyorsunuz. Üstelik, bir çok mesajda yosun gübresi tescili ile Bitki Koruma Ürünü, Aktivatör gibi şeylerin satılamayacağını, onların dahil olduğu koskoca başka bir mevzuat olduğunu defalarca kere yazmama rağmen. Dahası, ürününüz ile ilgili kopyala yapıştır yaptığınız yazıda bu şişenin içinde alginik asit de vardır demiyorsunuz. Oysa tüm deniz yosunu gübrelerinde alginik asit bulunur. Bu durumda şişede deniz yosunu ile ilgili bir şey olmaması lazım. O zaman sattığınız şey deniz yosunu da değil. Şayet öyle ise gösterdiğiniz tescil belgesi nedir? Böyle yapmakla, devleti ve insanları yanıltmaya çalışıyorsunuz. Bu forumda ve başka bir çok sosyal medyada onu yapar, bunu yapar diye bir metin yayınlıyorsunuz. Bir kere siz kimsiniz? Şirketiniz kimdir, Ticaret Sicilde kayıtlı iletişim bilgileri nedir? Şirketinizin sorumlu ve yetkili bir kişisi misiniz? Bunlar tescil belgeniz ve sağda solda yayınladığınız metin ile beraber KKGM'ye sorduğumuzda gerekli olacak şeylerdir. |
Biraz önce bir üye bu başlıktaki bir mesajımı beğenmiş, beğeni uyarısını görünce, neymiş diye gelip baktım. Çok zaman geçmiş, tamamen unutmuşum. Başlığı baştan sona okuyup hatırladım.
Sonra geçen 8 sene zarfında, bu devrim yaratan muhteşem ürün ne olmuş diye düşündüm. O zamanlar militanca savunanlar da olmuş ama göründüğü kadarıyla vatandaşı kandırıp parasını almaya yönelik bir vur-kaç operasyonu, nitelikli dolandırıcılık durumu olduğu ortada. Yok olmuş :) |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 10:26. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025