01-09-2006, 14:14 | #1 |
Ağaç Dostu
|
Türkiye Sulak Alanları ve RAMSAR Sözleşmesi
Avrupa ve Ortadoğu'nun en önemli sulak alan ülkesi, Türkiye. Türkiye'nin Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Listesi Türkiye'deki Sulak Alanlara ilişkin Temel Sorunlar gibi bilgileri içeren .pdf dökümanı: http://www.kad.org.tr/bilgiyazi/sulakalanlar.pdf ------------------------------------------- RAMSAR Sözleşmesi nedir? 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü? http://www.tema.org.tr/tr/bizden_hab...lanlarGunu.htm ------------------------------------------- Yaşama Ortamı Olarak Uluslar arası Öneme Sahip Sulak Alanlar Sözleşmesi (RAMSAR Sözleşmesi)İmzaya Açıldığı Tarih ve Yer: 1971, İran Yayımlandığı Resmi Gazete: 17.05.1994 Amaç: Ramsar Sözleşmesi, özellikle su kuşlarının yaşama ve üreme alanları için büyük öneme sahip olan sulak alanların korunmasını öngörmektedir. Sözleşmenin ana amacı “sulak alanların ekonomik, kültürel, bilimsel ve rekreasyonel olarak büyük bir kaynak teşkil ettiği ve kaybedilmeleri halinde bir daha geri getirilmeyeceği” olarak belirtilmektedir. RAMSAR metinleri: http://www.ramsar.org/index_very_key_docs.htm |
18-09-2006, 13:57 | #2 |
Ağaç Dostu
|
Bugün kü, MİLLİYET GAZETESİ BİRİNCİ SAYFASI... için ziyaret ediniz! http://www.milliyet.com.tr/2006/09/1...rincisayfa.jpg Haberin detayı ve devamı için ziyaret ediniz!.. http://www.milliyet.com.tr/2006/09/18/guncel/agun.html teşekkürler, |
18-09-2006, 21:14 | #3 |
Ağaç Dostu
|
Sulak Alan: alçak gelgitte derinliği altı metreyi aşmayan deniz suyu alanlarını da kapsamak üzere, doğal ya da yapay, sürekli ya da geçici, durgun ya da akar, tatlı, acı ya da tuzlu bütün sular ile bataklık, sazlık, ıslak çayır ve turbalıklar. Ramsar Alanı: "Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Listesi"ne dahil edilen sulak alanlar Yapay Sulak Alan: İçme, kullanma ve sulama suyu temini ile elektrik üretimi amacıyla yapılan baraj ve gölet gibi su yapıları Ekolojik Karakter: Bir sulak alanın fiziksel, kimyasal ve biyolojik bileşenlerinin yapısı ile bunların karşılıklı ilişkilerinden doğan özellikleri Akılcı Kullanım: Sulak alanların ekolojik karakteri korunarak gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da karşılayabilecek tarzda kullanılması Yabancı Tür: Bir sulak alan ekosisteminde doğal olarak bulunmayan tür Turba: Oksijensiz ve suya doygun ortamlarda çökelerek birikmiş ve kısmen ayrışmış organik ve inorganik materyallerden oluşan karışım Proses Artığı Çamur: Evsel ve endüstriyel atık su arıtma işlemleri sonucu tesislerden atık veya artık çamur olarak bırakılan malzeme Sulak Alan Bölgesi: Açık su yüzeyleri, lagünler, nehir ağızları, tuzlalar, geçici ve sürekli tatlı ve tuzlu su bataklıkları, sulak çayırlar, sazlıklar ve turbalıklar gibi habitatların oluşturduğu bölge Ekolojik Etkilenme Bölgesi: Sulak alan ekosistemi ile ilişkili ve sistemi destekleyen deniz, kumul, kumsal, çalılık, ağaçlık, orman, çayır, mera ve çeltik alanları gibi habitatların oluşturduğu bölge Tampon Bölge: Sulak alan havzasının coğrafi durumu, topografik özellikleri ve arazinin mevcut kullanım durumuna göre; sulak alan ekosistemini korumak maksadı ile ayrılan ve su toplama havza sınırını geçmemek ve sınırları varsa ekolojik etkilenme bölgesinden yoksa sulak alan bölgesinden itibaren 2500 metreden az olmamak üzere ayrılan bölge [Tanımlar, Çevre ve Orman Bakanlığı, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliğinden aslı gibi alınmıştır.] Yönetmelikle ilgili bazı hususları aslına sadık alıntılıyorum: Kapsam Madde 2 - Bu Yönetmelik, Ramsar Sözleşmesi çerçevesinde uluslararası öneme sahip olsun veya olmasın tüm sulak alanlar ile bu alanlarla ilişkili habitatların korunması ve akılcı kullanımı, sulak alanların yönetimi ile Ulusal ve Yerel Sulak Alan Komisyonlarına ilişkin usul ve esasları kapsar. İKİNCİ BÖLÜM : Koruma, Kullanım İlkeleri ve Yasaklar Turba çıkarılması Madde 9 - Koruma bölgelerinde turba çıkarmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler verilen "Başvuru Formu" ile Bakanlığa başvurur (Ek-3). Bakanlığın uygun görmesi halinde "Turba Çıkarımı İzin Belgesi" düzenlenerek (Ek-4) izin verilir. Yabani bitki ve hayvan türlerinin toplanması Madde 11 - Bu Yönetmelik kapsamına giren alanlarda Bakanlığın uygun görüşü alınmadan; nadir, endemik, nesli tehlikede veya tehlikeye düşebilecek doğal bitki türleri kesilemez ve sökülemez, yabani hayvanlar, yumurtaları ve yavruları toplanamaz, yuvaları bozulamaz. Yabancıların yapacağı her türlü inceleme ve araştırmalar Bakanlığın iznine tabidir. Yerli araştırmacılar Bakanlığa bilgi vermek kaydıyla araştırma yapabilirler. Yabancı türler Madde 12 - Doğal sulak alanlara, hangi amaçla olursa olsun, bilimsel araştırma yapılmadan ve Bakanlığın uygun görüşü alınmadan yabancı türler atılamaz, bırakılamaz. Geçmişte atılmış ve bilimsel araştırmalar sonucunda sulak alan ekosisteminde ciddi olumsuzluklar yarattığı tespit edilen yabancı türlerin alandan uzaklaştırılması, bu mümkün olmuyorsa populasyonlarının kontrol edilmesi ilgili Bakanlıklarca sağlanır. ---------------------- saygılarımla, |
27-11-2006, 11:30 | #4 |
agaclar.net
|
Sulak alanlar yok oluyor
Sulak alanlar yok oluyor Doğal Hayatı Koruma Vakfı-Türkiye Konya Kapalı Havzası Proje Koordinatörü Aysin Tektaş, Konya Kapalı Havzası’ndaki sulak alanlar için acil önlem alınmadığı takdirde başta Tuz Gölü olmak üzere geri dönüşü olmayacak ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınacağını söyledi. Aysin Tektaş, zengin biyolojik çeşitliliğe sahip olan havzanın, Avrupa’da üreyen ve nesli tüm dünyada tehlike altında bulunan 13 kuş türünden 8’ine üreme alanı sağlayan,çok sayıda kuş türünün barındığı Tuz Gölü, Beyşehir Gölü, Bolluk Gölü, Kulu Gölü ve Ereğli Ovası gibi 16 önemli kuş alanına sahip olduğunu dikkat çekti. Tektaş, birçok endemik türde bitkinin bulunduğu Karapınar Ovası, Dedegöl Dağları, Tuz Gölü’nün aynı havza içinde yer aldığını ifade etti.Kontrolsüz su kullanımı ve yeni tarım alanlarının açılması nedeniyle havzadaki sulak alanlar üzerinde ciddi bir baskı oluştuğunu vurgulayan Tektaş, şunları kaydetti: “Son 40 yılda Türkiye’de Van Gölü’nün 3 katı büyüklüğünde, yaklaşık 1 milyon 300 bin hektar sulak alan kaybedildi. Geriye sadece1 milyon 250 bin hektar sulak alan kaldı. Tarımsal su kullanımının kontrolsüzolması ülke genelinde çok büyük bir sorun. Sadece Konya Kapalı Havzası’nı tehdit eden yaklaşık 26 bin kaçak su kuyusu var. Bu kuyulardan kontrolsüz şekilde sürekli su çekiliyor.” Yeraltı suyunun yüzde 80’i tarımda kullanılıyor Ülkenin yeraltı su rezervinin üçte birine sahip Konya Kapalı Havzası’nda su seviyesinin son 8 yılda 8 metre düştüğüne dikkati çeken Tektaş, “Bu bölgede su seviyesi 1977’den 1997 yılına kadar sadece 4 metre azalmıştı. Son yıllardaki yılda 1 metrelik düşüş ciddiye alınması gereken bir durum. Yeraltı suyunun yüzde 80’i tarımda kullanılıyor” dedi. Yeraltı sularının azalmasının sulak alanların yok olmasıyla sonuçlandığını dile getiren Tektaş, yağmur ve kar sularıyla beslenen yeraltı sularının sulak alanlar açısından en önemli kaynak olduğunu ifade etti. Sazlıklar da yok oluyor Bitki ve kuş varlığı açısından dünyada bir benzeri olmayan Aksaray’daki Eşmekaya Sazlığı ile Konya’daki Samsam Gölü ve Hotamış Sazlığı’nın bozularak özelliklerini tamamen kaybettiğini vurgulayan Tektaş, şöyle devam etti : “Akşehir Gölü de kurumak üzere. Su seviyeleri giderek azalan neredeyse bütün sulak alanlar tehlike sinyalleri veriyor. Sulak alanlarla birlikte sazlıklar da yok oluyor. Ülke ekonomisine ciddi gelir sağlayan sazlıklar, suyu süzme özelliğiyle de önemli bir görev üstleniyor. Sazlıklar doğal arıtım yapıyor. Bugün atıklarla da kirlenerek tehdit altında bulunan Bolluk Gölü, Tersakan Gölü, Tuz gölü, Obruk Yaylası, Ereğli Ovası ve Kulu Gölü başta olmak üzere sulakalanlar ve bitki alanlarının acilen korunması gerekiyor. Konya Kapalı Havzası’ndaki sulak alanlar çok acil önlem alınmazsa başta Tuz Gölü olmak üzere geri dönüşü olmayacak ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacak.” ‘Acil önlem alınmalı’ Tektaş, özellikle tarımda bilinçlendirmeye yönelik eğitim faaliyetlerine hız verilmesi gerektiğini ifade ederek, “Toprağı verimsizleştiren salma sulama yöntemine son verilmeli, sıcak havalarda sulama buharlaşma nedeniyle su kaybına yol açtığı için kesinlikle yapılmamalıdır. Atıklarla kirlenen sulak alanlariçin de acilen önlem alınmalıdır. Bu yapılmazsa geri kalan 1 milyon 250 bin hektarlık sulakalanımızı çok kısa sürede kaybedeceğiz” diye konuştu. Kaynak |
25-07-2010, 14:23 | #5 |
Ağaç Dostu
|
su gibi önemli bir konu
Hayat, suda başladı. Ancak bu bilimsel gerçek, hayatın su ile sürüyor olması ve sulak alanların biyolojik üretim kapasitesinin en yakın rakibinin dahi misliyle fazlası ile birleşince, konunun önemi ortaya çıkmaya başlıyor. Oysa konu ile ilgili kamu kurumları bile, yakın zamana kadar olaya sadece 'kurutulması gereken alanlar' çerçevesinden bakıyordu. Ancak (bir sulak alan kuşu olan) kazın ayağının hiç de öyle olmadığı, geç de olsa anlaşıldı ve Ramsar gibi uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınmaya başlandı. Ancak konunun öneminin yanında bu konudaki toplumsal bilinç ve önemin farkında oluş düzeyimiz içler acısı. Bu konuyu güncel tutmak ve hiç olmazsa bundan sonra bu konuyu canlı tutmak yararlı olacaktır. Nasıl ki can boğazdan gelir ve giderse, hayat da sudan geldi ve sulak alanlara ettiklerimiz sonucu aynı yerden gidecek gibi görünüyor. Sulak alanları sivrisinek yuvasından ibaret görmekten vazgeçip, önemlerini iyice anlamamız gerekiyor. gece su gibi önemli bir konuda, su gibi yazışılmasını dileyen forum kişisi |
25-07-2010, 15:07 | #6 |
Ağaç Dostu
|
Ramsar Sulak Alanlar Sözleşmesi, 10. Taraflar Konferansı
Ramsar Sulak Alanlar Sözleşmesi 10. Taraflar Konferansı; “Sağlıklı sulak alanlar, Sağlıklı İnsanlar” teması ile insan sağlığı ve sulak alanların fonksiyonları arasındaki bağlantı ve bu konuda atılabilecek olumlu adımların belirlenmesi konusunda yoğunlaşarak, 28 Ekim - 4 Kasım 2008 tarihleri arasında Changwon, Kore Cumhuriyeti’nde gerçekleştirildi. Konferans sonunda ortaya çıkan ‘İnsan Sağlığı ve Sulak Alanlar Changwon Deklerasyonu’ çevre yönetimindeki tüm taraflara ve yönetimlere, küresel, havza bazında ve yerel yöneticilere önerilerin sunulması amacıyla hazırlanmıştır. BU DEKLERASYONU NEDEN OKUMANIZ VE KULLANMANIZ GEREKİYOR? Sulak alanlar; gıda temin ederler, su rejimini kontrol ederler ve enerji depolarlar. İnsanlığın geleceği için korunmaları zorunludur. Sulak alanların akılcı ve sürdürülebilir kullanımı, özellikle yoksul insanlar için yaşamsal bir önem taşımaktadır. İnsan sağlığı, sulak alanların sağlığına bağlıdır. Eğer planlayıcı, politika üretici, karar verici iseniz, herhangi bir çevre, arazi ya da kaynak kullanımı sektöründe temsilci ya da yönetici iseniz, ya da eğitim ve iletişim, insan sağlığı, ekonomi ve yaşam temini alanlarında çalışıyorsanız; bu Deklarasyon size hitap etmektedir. Sizin yapacaklarınız sulak alanların geleceğini etkileyecektir. Changwon Deklarasyonu neden herhangi bir deklerasyon değildir? Uluslararası çevre konferanslarının birçoğu sonucunda deklerasyonlar yayınlanmıştır. Changwon Deklerasyonu, “alışılmış” standart olguları dile getirmeyi değil aşağıdaki hususları ortaya koyarak konuya değer kazandırmayı hedeflemektedir:
Deklarasyon; insan sağlığını sağlayıcı ve geleceğin güvenliğine ilişkin pozitif adımları ve temel hizmet sağlama alanlarıı belirlemektedir. İnsan Sağlığı ve Sulak Alanlar Changwon Deklerasyonu’nda tüm taraflara sunulan başlıca öneriler aşağıda sıralanmıştır: 1. Milenyum Ekosistem Değerlendirmesi (MA) verilerine göre arazi ve su kullanım değişimlerinden kaynaklanan ve ısınmakta olan ve giderek değişkenliği artan iklim nedeniyle güçlenen baskılar; dünyanın birçok bölgesindeki sulak alanların yok oluşlarının ve bozulmalarının diğer ekosistemlerden daha hızlı olarak devam edeceği anlamına gelmekte olduğunun ve bu durumun, kaynakların gelecekte sağlayabilecekleri hizmetlere oluşturdukları temeli tehlikeye atmak olduğunun farkındalığı ile; 2. Ramsar Sulak alanlar Sözleşmesini oluşturan Taraflar ile yöresel, ulusal ve uluslararası düzeyde mevcut bozulmanın durdurulması ve 2010 biyoçeşitlilik hedefi ile 2015 Milenyum Kalkınma Hedeflerine ulaşılmak amacıyla yapılan çalışmaların iki katına çıkarılması gereksinimini kabul ederek; 3. Hükümetlerin, uluslararası arenada söz sahibi olan yetkililerin, özel sektör ve sivil toplumun; Ramsar Sözleşmesi uyarınca kabul ettikleri küresel yükümlülüklere uygun olarak, bu amaç doğrultusunda daha etkin sektörler arası girişimler geliştirerek sulak alanların geleceğini garanti altına almak ve onların ekolojik niteliklerini sürdürmek konusunda alınacak sorumlulukların tüm ilgi grupları tarafından aciliyetinin önemi anlaşılarak; 4. İşbirliği yapan Taraf ülkeleri ve diğer hükümetleri, “Changwon Deklerasyonu”nu; devlet başkanlarının, parlamentoların, özel sektör ve sivil toplumun dikkatine sunmalarını; su yönetimi, sulak alanlar, insan sağlığı, iklim değişikliği, yoksulluğun azaltılması, planlama konularında çalışan kamu kuruluşlarını sulak alanların korunması konusunda harekete geçmeye teşvik edilmesini taleb eder. Su ve Sulak Alanlar Sulak alanların yok oluşu ya da bozulması diğer ekosistemlerinkinden daha hızlıdır ve bu eğilim; arazi kullanımı, su yönlendirme ve altyapıdaki büyük değişimlerden ötürü hız kazanmaktadır. Dünya genelinde 1–2 milyar kişi için tatlı suya ulaşılabilirlik düşmekte olup bu durum; gıda üretimi, insan sağlığı ve ekonomik kalkınmayı olumsuz yönde etkilediği gibi sosyal çatışmaları da artırabilir. Su yönetimini iyileştirmek için acil bir gereksinim vardır. Daha fazla su arzına ayak uydurmak yerine talep yönetimi; sulak alanları, havza ölçeğinde su kaynakları kullanımının ayrılmaz bir parçası şeklinde değerlendirilmelidir. Süregelen özel sektör yaklaşımı mevcut durumda bir seçenek olarak kabul edilemez. Artan su talebimiz ve aşırı su kullanımımız, insan sağlığını ve çevreyi tehlikeye atmaktadır. Su talebi ve sağlanabilen su miktarı arasındaki sulak alanların bozulmasıyla birlikte hızla artmakta olan fark; suya, insan sağlığına, gıda güvenliğine, ekonomik kalkınma ve jeopolitik dengeye ulaşmayı giderek daha az güvenirliği olan bir hale dönüştürmektedir. Doğrudan insan ihtiyacını karşılamak ve ihtiyacımız olan sulak alanları sürdürebilecek yeterlikte su mevcut değildir. Halen uygulanmakta olan ekosistemlere su akışını koruma girişimlerine rağmen sulak alanların; temiz ve güvenilir su kaynakları olmaları dâhil insanlara ve biyoçeşitliliğe yarar sağlamayı sürdürme olanakları azalmaktadır. Ekosistemlere su sağlamayı destekleyici, çevresel akışlar, su birikimleri, su ekosistemleri için yeni su yönetim yasaları ve ekosistem hizmetleri ödemeleri gibi girişimler mevcut düzeyin iki katına çıkarılmalı ve güçlendirilmelidir. “Su açığı”nı kapatmak için aşağıdakileri gerçekleştirmemiz gerekir:
İklim Değişikliği ve Sulak Alanlar Sulak alanlar, karbon tutma ve depolamada önemli bir rol oynar. Etkilerini şu andan hissetmeye başladığımız küresel iklim değişikliğden etkilenecek olan sulak alanlar; sulak alan ekosistemlerinin üzerindeki insan kaynaklı baskıların kabon salımına yol açmaları kaçınılmazdır. Sulak alanlar, iklim değişikliklerine uyum sağlayabilmemiz ve etkilerini azaltabilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz doğal altyapıların yaşamsal bir bölümünü oluştururlar. Sulak alanların bozulması ya da yokolması; iklim değişikliğinin etkilerini sertleştirir ve insanları, sel, kuraklık ve açlık etkilere daha duyarlı hale getirir. İklim değişikliği su yönetimindeki belirsizliği artırmaktadır ve su talebi ile arzı arasındaki farkın kapatılmasını daha da zorlaştırmaktadır. İklim değişikliği etkilerini su dağıtımı ve varlığındaki değişimler aracılığıyla hissedeceğiz ve bu durum sulak alanların sağlığı üzerindeki baskıyı daha da artıracak. Sulak alanların rehabilitasyonu ve hidrolojik döngünün devamı, iklim değişikliği etkilerinin minimumda tutulması ve adaptasyon, taşkın kontrolü su temini, gıda sağlanması ve biyolojik çeşitliliğin korunması açısından büyük önem taşır. Kıyısal sulak alanlar, deniz yüzeyinin yükselmesi sonucu kıyılarda oluşacak bölgelerin sorunlarının çözümündeki stratejilerde önemli bir yere sahip olacaktır. Hükümetler; ulusal düzeyde iklim değişikliklerine uyum ve etkilerin azaltılması için etkin stratejiler arasına su ve sulak alan yönetimini de dâhil etmelidirler. Karar vericiler, sulak alanların doğal yapısının iklim değişikliği ile mücadele ve adaptasyonda temel bir varlık olduklarını benimsemek gereksinimindedir. Su ve sağlıklı sulak alanlar, iklim değişikliğinde mücadelede ve doğal iklim süreçlerinin kontrolünde temel rol oynamaktadır. (su döngüsü, biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi, sera gazı salınımlarının azaltılması ve etkilere karşı tampon görevi görmek suretiyle). Sulak alanların korunması ve akılcı kullanımı, ortaya çıkabilecek olumsuz ekonomik, sosyal ve ekolojik etkileri azaltmaya yardımcı olur. Kalkınma kuruluşları, iklim değişikliği konusunda çalışan uluslararası teknik kuruluşlar (örneğin, İklim Değişikliği Hükümetlerarası Heyet – Intergovernmental Panel on Climate Change – Ramsar Bilimsel ve Teknik Araştırma Heyeti – Ramsar Scientific and Technical Review Panel – gibi) arasında işbirliği için ve özellikle sulak alan/su/iklim ilişkilerine dair araştırmaların anlaşılmasında ve ilişkilendirilmelerinde uyum sağlamak üzere kullanılmalıdır. İnsanoğlunun Yaşam Kaynağı Sulak Alanlar Değişik sektörler arasında uyum sağlanmadığı zaman yoksulluğu azaltmaya yönelik kalkınma ve altyapı projeleri; çoğu kez sulak alanların bozulmasına, buna bağlı olarak projelerin yerel halka yaşamsal hizmetleri sağlama olanaklarının yetersiz kalmasına ve sonuç olarak yoksulluğun daha da artmasına yolaçmaktadır. İnsanların özellikle kırsal nüfusun geçimini sağlamaları ve ekonomik kalkınmaları için sulak alanların sağlayabileceği yararları sürdürmek üzere yeni açılımlar gerekmektedir. Sulak alanlar tarafından sağlanan hizmetlerin sürdürülmesi, yatırımların, yoksulluğu azaltıcı stratejilerin, ilgili politika ve planların ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Sulak alanların yeniden kazanımı, yönetimi ve akılcı kullanımı; özellikle sulak alana bağımlı, marjinalleşmiş ve etkilere açık insanların geçim kaynaklarını iyileştirici olanakların inşasında kullanılmalıdır. Sulak alanların bozulması geçim kaynaklarını etkiler ve özellikle marjinalleşmiş ve etkilere açık insanların yoksulluğunu şiddetlendirir. Sulak alan/geçim kaynağı ilişkileri daha iyi araştırılmalıdır. Bu ilişkilere dair olanak ve işbirliğini artırmak üzere bilgilerin öğrenilme, toplanma ve paylaşılması çeşitli düzeylerde desteklenmelidir. Sürdürülebilir sulak alan yönetimi; yöreye özgü ve yerel bilgilerle, sulak alanlara ilişkin kültürel kimliklerin farkındalığı ile ekonomik teşviklerle güçlendirilmiş yönlendirmeyle ve geçim kaynaklarının çeşitlendirilmesiyle desteklenmelidir. İnsan Sağlığı ve Sulak Alanlar İnsan sağlığı ve sulak alan ekosistemleri arasındaki karşılıklı ilişki, geliştirilecek ulusal ve uluslararası politika, strateji ve planların önemli bir bileşeni olmalıdır. Sağlık ve sulak alan sektörlerinin, sulak alan ekolojik karakterleri ve insan sağlığı arasındaki ilişkiyi birlikte yönetmeleri gerekmektedir. Arazi Kullanım Değişiklikleri, Biyoçeşitlilik ve Sulak Alanlar Sulak alan ekosistemlerinde yapılacak değişikliklerin maliyet ve yararlarının daha iyi bilinmesi ve anlaşılması daha iyi kararlar verilmesini sağlayacaktır. Mümkün olduğu koşullarda; karar verme süreçlerinde öncelik, doğal olarak işlev gören sulak alanları korumaya yönelik olmalıdır. Tüm bunları sağlamakta en geçerli olanlar mekanizmalar planlama, karar alma, finansman ve ekonomidir. Bu deklarasyonda belirtilen sorunların herbirinin çözümünde politikalar oluşturma ve karar alma çoğu kez, çeşitli sektörlerin politik amaçları arasında karşılıklı fedakarlıklar gerektirir. Kar maliyet analizleri detaylı yapılmalıdır. Sulak alanların korunması ve akılcı kullanımı için yeterli ve sürdürülebilir finansman zorunludur. Bilgi ve Deneyimin Paylaşılması Sulak alanların karakterizasyonu ve küresel dağılımı konusunda temel bilgiler ivedilikle toplanmalıdır. Bu Deklerasyonda belirlenen sorunlara ilşkin veri, haber ve bilgilere (yöreye özgün ve geleneksel bilgiler dahil) ortak ilgileri olan kuruluşlar; ortak, uyumlu ve ulaşılabilir yaklaşımlar araştırılmasındaki girişimlerini artırmalıdırlar. Notlar: Akılcı Kullanım ilkesi Sözleşme’de ‘sürdürülebilir kalkınma anlayışı içerisinde, ekosistem yaklaşımlarının uygulanması ile ekolojik karakterlerinin sürdürülülebilirliği’ olarak tanımlanmaktadır. (sürdürülebilir kalkınma, sulak alanın geliştirilmesi kaçınılmaz iken ve kalkınma gelişmekte olan toplumlar için yararlar sağlarken, kalkınmanın Sözleşme’de sayılan yaklaşımlar doğrultusunda sürdürülebilir hale getirilebileceği ve her sulak alan için ‘kalkınma’nın amaç olduğu ima etmenin doğru olmadığı anlamına gelmektedir). Ramsar alanları (Uluslararası öneme sahip sulak alanlar) Ramsar Sözleşmesi’ne Taraf ülkeler tarafından belirlenmiş ve tanınmışlardır. Bu alanlar, 168 milyon hektardan fazla bir alanı kapsayan en büyük küresel korunan alan ağını oluşturmaktadır. Kaynak: http://www.ramsar.org/pdf/cop10/cop1...urkish_wwf.pdf |
|
|