![]() |
Alıntı:
Bu arada her soruyu sadece tek başlıkta sormanızı rica ederim. |
Mİne Hanım 10 dönümlük okul bahçesi için peyzaj projesi hazırlıyorum.Bahçenin tamamında fıstıkçamları dikili sanırım yaşları10-15-20 arası, boyları 2-2,5 m yi buluyor.Araştırmalarımda sahipli arazilerin fıstık çamı dikili olanlar da dahil olmak üzere orman hukukuna göre orman sayılmadığını buldum.Yine de birşey atlamak istemiyorum.Bu ağaçları sökersem ya da taşırsam bir sorunla karşılaşırmıyım?Gövdeleri 25-30 cm çevre yapıyor.Söküm ve kesim işleri için belediyeden izin alınması gerekiyormuş aydınlatırsanız sevinirim. İyi çalışmalar...
|
Orman Hukuku
Çeşitli fayda ve fonksiyonları nedeni ile çok önemli ve stratejik doğal kaynaklardan olan ormanlar sahip oldukları önem nedeni ile özel hukuki rejimlere tabi tutulmuşlardır. Orman kanunlarına geçmeden önce ülkemizdeki ormanların durumuna bakmalıyız. Ülkemizde ormanlık arazinin miktarı esasen topraklarımıza oranla çok değildir. Kesin bir rakam olmamakla birlikte orman varlığımızın bugün 20,763,000 milyon hektar olduğu tahmin edilmektedir. Orman varlığının ülkemiz alanına oranına baktığımızda % 26,7 olduğunu görürüz. Bu ortalama Avrupa’da 35,4, dünyada ise 40,9’dur. Ormanın kamusal faydalarından söz edebilmek için ülkemizdeki oranın en azından AB ve Dünya ortalamasına yakın olması gerekmektedir. Bu oran %20’nin altına düştüğünde ormansızlığın neden olacağı olumsuz sonuçlarla karşılaşmak mümkündür, şu aşamada ülkemiz de bu açıdan tehlikede sayılmaktadır. Zira ormanlarımızın büyük kısmı tahrip olmakta, topraklarımız erozyona uğramaktadır. Ormanlarımızın miktarı az olmakla birlikte kalitesi de düşüktür. Sanayide kullanılabilecek koru niteliğinde ormanlarımızın oranı %48,3’tür. Bununda % 27si kalitesizdir. Ormanlarımızın illere dağılımıda dengesizdir. Öyle ki, Antalya, orman varlığımızın %4,3’üne sahipken Şanlıurfa, 0/00,02 oranda orman varlığına sahiptir. Ormanın hukuki açıdan tanımını vermek gerekirse, bu konuda güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Çünkü yürürlükteki düzenlemeler hiç ağaç olmayan yerleri ormandan sayabileceği gibi bazı ağaçlık alanları ise orman kavramının dışında saymaktadır. Orman kavramının tanımı siyasi politikalar çerçevesinde değişmektedir. Yürürlükte bulunan 6831 sayılı Orman Kanunu m.1’e göre “ tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır.” Buradan da anlaşılacağı gibi orman sadece ağaç topluluğu değil onun üzerinde bulunduğu toprak parçasıdır da. Bununla beraber kanunumuz orman sayılmayan yerleri açık olarak belirtmiştir; 1. sazlıklar, 2. step nebatlarıyla örtülü yerler, 3. her çeşit dikenlikler, 4. şehir ve eski mezarlıklar ile kasaba ve köylerin hudutları içerisinde bulunan ağaç ve ağaçlıkla yerler, 5. sahipli arazide bulunan ve civardaki ormanlarda tabii olarak yetişmeyen ağaç ve ağaçcık nevilerinin bulunduğu yerler, 6. orman sınırı içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırı dışında her türlü tasarruf belgeleriyle özel mülkiyette bulunan ve tarım arazisi olarak kullanılan, dağınık veya yer yer küme veya sıra halindeki her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler, 7. orman sınırı dışında olup da, yüzölçümü 3 hektarı aşmayan sahipli arazideki her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler, 8. sahipli arazide ve muhitin hususiyetlerine göre yetişmiş veya yetiştirilecek olan fıstık çamları ve palamut meşelikleri dahil olmak üzere her nevi meyveli ağaç ve ağaççıklar, 9. orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan funda veya makiliklerle örtülü yerler orman sayılmazlar. Ülkemizdeki ormanların %99’u kamu mülkiyetine tabi ormanlardır. Kamu tüzel kişilerine ait ormanların idaresi ve korunması da, devletin kontrol ve denetimi altında, sahiplerine aittir.devletin bu ormanlar üzerindeki yetkisi, söz konusu idare ve işletmeyi gözetlemek ve denetlemekten ibarettir. Devlet ormanları ile ilgili pek çok hüküm bu ormanlar için de uygulanır. Dolayısıyla, bu ormanlarda yetişmiş veya yetiştirilmiş fidanları kesmek, sökmek, ekim sahalarını bozmak, yaş ağaçları boğmak, yaralamak, tepe ve dallarını kesmek veya koparmak ve benzeri diğer fiilleri işlemek yasaktır.bu yerlerde bina ve ağıl yapılması ekilmesi, tarla açılmasıda yasaktır. Bu ormanlarda ancak kamu yararına olan bina ve tesislerin yapımı ve ipkası için kamu tüzel kilerine Orman Bakanlığınca bedeli karşılığında izin verilebilir bu izin 49 yılı aşamaz ve izin süresi, bedel ile yapılan bina ve tesislerin kime intikal edeceği yapılacak anlaşmalarla hükme bağlanır. Özel ormanların mülk sahipleri gerçek kişilerle özel hukuk tüzel kişileridir ancak bu ormanların mülkiyeti özel kişilere ait olsa bile, bu tür ormanların gözetim ve denetimi de devlete aittir. Kamu tüzel kişilerine ait olduğunu söyledimiz ormanlar için getirilen yasaklar bu ormanlar için de geçerlidir. O halde diyebiliriz ki mülkiyet hakkı eşya üzerinde sınırsız kullanma, yararlanma ve tasarruf hakkı sağlarken bu durum orman mülkiyeti açısından geçerli olmamaktadır. Ormanlar kamu malı olarak sayıldıkları için kamu mallarının tabi bulunduğu rejime tabidirler. Bu nedenle; özel mülkiyete geçirilemezler(devlet ormanları) zamanaşımı ile iktisap edilemezler tescile tabi değildirler haczedilemezler rehin konusu olamazlar kamulaştırmaya konu olmazlar yararlanma yönünden tahsis, izin, ruhsat, imtiyaz gibi özel usullere tabidirler ancak kamu yararı bulunan irtifaklarla sınırlandırılabilirler harç, resim ve vergiden muaftırlar. Ormanlarımıza ilişkin olarak orman mevzuatımızın yanında Anayasa’da da hüküm bulunmaktadır. AY m.169,münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz, ayrıca orman alanları da daraltılamaz. Ormanlarımız konusunda en çok tartışma sebebi olan konu ise orman kanunumuzda bulunan 2A ve 2B maddeleridir. Daha öncede belirttiğimiz gibi kanunumuza göre orman tanımı yapılırken biyolojik anlamda orman niteliği taşıması bir kriter olarak kabul edilmemiş siyasi politikalarla kimi boş araziler orman olarak kabul edilmiş, biyolojik olarak orman niteliği taşıyan alanlar ise orman kapsamına alınmayarak hukuki korumadan yoksun bırakılmışlardır. Kimi alanlar orman sınırı dışına çıkarılmıştır yasa ile. Orman tanımına dahil olup da orman sınırı dışına çıkarılabilecek, dolayısıyla orman niteliğini kaybedecek yerler iki kategoride toplanabilir; 1. bilim ve fen bakımından tarıma açılmasında mutlak yarar görülen yerler, 2. 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini kaybetmiş olup da halen üzerinde tarım, hayvancılık yapılan veya topluca yerleşimli bulunan yerler. Bu kategorideki yerler şahıslarca imar, ihya edilerek öteden beri kullanıla gelen ve halen işgal altında bulunan yerlerdir. Söz konusu yerler orman sınırı dışına çıkarılırken işgal eden şahıslarla birlikte ele alınır fakat birinci gruptaki yerler tarıma açılmak amacıyla orman sınırı dışına çıkarılan bu yerler devletçe imar ve ihya edilir, daha sonra da orman içi ve bitişik köy halkına verilir. Aslında ilk bakışta olumlu bir düzenleme olduğu düşünülebilir. Çünkü özellikle ikinci grup için boş bir arazinin orman vasfını yitirmiş olmasına rağmen orman arazisi kapsamından çıkarılmaması bu yerlerde bir takım korumaları gerektireceğinden hukuki zeminde alım satım yapılmasını bina yapılmasını vs…yi imkansız kılmaktadır. Bu açıdan bu yerlerin orman vasfı dışına çıkartılması yararlı olacaktır. Fakat bu düzenlemenin sakıncaları da bulunmaktadır. Şöyle ki, bu hükümden yararlanmak için ormanlar yakılabilir tahrip edilebilir ve orman vasfını yitirmesi sağlanabilir. Sonrasında oluşan bu durumdan yarar sağlanabilir. Bu ise orman arazilerimin tehlikede olduğunun göstergesidir.ayrıca tarıma elverişli olduğuna ilişkin düzenlenecek raporların dikkatle incelenmemesi de bizi aynı sorunla karşı karşıya getirmektedir. Orman suçlarına bakarsak; ağaç kesme suçu (OK. m.9) ağaçları boğmak, yaralamak, yalamuk,pedavra ve hartama çıkarma suçu (OK.m.14) orman ekim sahalarını bozmak suçu (OK.m.14) ormanlarda bina, ağıl ve hayvan barınakları yapmak suçu (OK.m.17) ormanlarda tarla açmak, ürün ekmek ve yerleşmek suçu (OK.m.17) ormanlara izinsiz hayvan sokmak suçu (OK.m.19) orman yakmak suçu (TCK) ihtiyaç sebebiyle verilen orman ürünlerini satmak ve hibe etmek, amaç dışı kullanmak suçu (OK.m.31-33) müsadere (zor alım) cezası Yaş ağaçların boğulması, yaşayan bir ağacın gövdesinin etrafında, dairesel şekilde, kabukları odunsu kısmına kadar soyularak açılması, bu suretle ağacın gıdasızlığa ve ölüme terk ve mahkum edilmesi, Yalamuk, çam ve köknar gibi ibreli ağaçların gövde kabuğu ile odunsu kısmı arasında bulunan ve ağaca yaşama gücü sağlayan tabakanın kısmen veya tamamen kabukla birlikte çıkarılması, Pedavra ve hartama ise, ağacın elyaf istikametinde yarılarak tahta çıkarılmasını ifade eder. Bu durumda ağaçtan pedavra ve hartama çıkarabilmek için önce ağacı kesmek daha sonra da tanıma uygun şekilde biçilmesi gerekir. Herhangi bir kesim yapmadan bu suçu işlemek mümkün değildir. Ağacın kuru **** yaş olması bu suçun işlenmesi bakımından önem taşımaz. Ankara GENÇ TEMA Yararlı olması umuduyla... |
Sayın Mine Hanım;
Ben Köyceğiz' de çiçekçi dükkanı işletiyorum.Bu işe yeni başladım ve tabi ki sevdiğim için açtık dükkanı, ama; sevmek kadar bilmekte önemli. Benim sormak istediğim dükkanımın ortalama ısısı ne olmalı? Klima var fakat hava akımı olduğu için çalıştıramıyorum. Her çiçeğin kendine göre ısı ayarı var. Her tür çiçekte mevcut burda. Hepsine birden nasıl bir ısı dengesi sağlamalıyım? İşyerimde klima çalıştırmazsam ısı 10 ila 14 derece oluyor.Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler. |
Alıntı:
|
Cevap için tekrar teşekkür ederim Mine Hanım. Uyarınızı dikkate alacağım.
|
Alıntı:
Satışınız bol olsun. |
Mine Hanım
Karadut ve bir kaç meyve ağacından çelik alarak köklendirmek istiyorum. Köklendirmek için toz hormon da aldım. Ama çeliklerin nasıl alınabileceğini bilmiyorum. Çelikte kaç göz olmalı ve kalınlığı ne kadar? Teşekkür ederim. |
Kurşun kalem kalınlığında sekiz on göz içeren düzgün dallardan çelik alabilirsiniz Sayın Zooteknist.
|
Kaç göz köklendirme ortamının içerisinde, kaçı dışarıda kalacak şekilde yerleştirmeli?
|
Sevgili Mine Hanım, verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler.
Size bir sorum daha olacak.Eski şartlara göre bozulmaya başlamış çiçeklerim için ne önerirsiniz, besin takviyesi gerekir mi toparlamaları için? Genel olarak yapraklarında, üşümelerinden dolayı kahverengi lekeler oluştu.Bazılarında da çiçeklerinde koyulaşıp dökülmeler oluştu.(Antoryum veAtatürk çiçeği) Kötü yaprakları temizliyorum.Zaten haftada bir su veriyorum, o da aşırıya kaçmadan.Dükkanımın yönü batıya baktığı için de, çok az batan güneşi görüyor. Bu şartlar da önerileriniz nedir? Bu lekelenmeler güneş ışığını az almasından kaynaklanıyor olabilir mi? |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Sayın Mine pakkaner
2 yaşında zeytin fidanlarıma ne kadar magnezyum nitrat ve boraks uygulamalıyım. son olarakta geçen hafta fidanlara 5 gr çinko sülfat kullandım, iz elemetlerin yakıcı etkisi varmıdır zeytin fidanlara. |
Alıntı:
Bilgi için teşekkür ederim. |
merhaba Mine Hanım,
Daha önce ismini sorduğum bir sarmaşığın Tekoma olduğun söylemiştiniz.Pandora sarmaşığı da deniyormuş. (Podranea ricasoliana) Bir kaç tane tohumu geçti elime, bunları çimlendirirken yapmam gereken özel bir şey var mı? Yoksa yine sıcak ortamda, perlit/torf karışımında fısfıslayarak çimlendirebilir miyim? Bir de ilginizi çekerse diye yazayım, bana sarmaşığım adlarından birini Pandorea ricasoliana olarak yazmıştınız, bu yüzden de sanırım Pandora Sarmaşığı deniliyor.Ancak ismi "Pandorea ricasoliana" değil "Podranea ricasoliana", bu yüzden harf hatasından kaynaklanan bir yanlış Türkçe isimlendirme olmuş gibi görünüyor :) Ama yakışmış, ben de soranlara "Pandora sarmaşığı" diyorum.Ya da ikisi de kullanılıyorsa bilemiyorum tabi. Teşekkürler, |
Mine Hanım, Oya ağacımın gövdesi bir aya yakın zamandır yemyeşil sanki küfle kaplanmış gibi oldu. (Havanın çok nemli olmasından sanıyorum) Etrafta dolaşırken dikkat ettiğimde bazı ağaçların da aynı benim oya ağacımın gövdesi gibi yemyeşil olduğunu gördüm. Havaların ısınmasıyla bu durum geçer mi? Ağaca ilaçlama vs.. uygulama yapmak gerekir mi? Bu durum ağaca zarar verir mi?
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Bu arada kendinizi bize yeni gelen arkadaşlar başlığında tanıtırsanız memnun oluruz. Selamlar, paylaşımınız bol olsun. |
yardım
Daha önce başka bir başlığa yazdığım sorunumu buraya da yazma ihtiyacı hissettim çünkü çiçeğimi kaybetmek istemiyorum.Fotoğrafları bu linkte eklenmiş durumda http://www.agaclar.net/forum/showthr...t=1535&page=22 Bana yardımcı olabilir misiniz?
|
Alıntı:
|
Bilgiler için çok teşekkür ederim.
|
Mine Hanım merhaba,
Daha önce erozyona açık bahçemin kenarlarına kapari ekme fikrini danışmıştım ve olumlu bulmuştunuz. Şimdi dikim zamanı geldi. Yalnız, bu kapariler toprak altında enine yayılıp erik köklerine zarar verebilir mi? En yakın erik fidanından ne kadar uzakta olması makuldur? Teşekkürler... |
Kapari daha çok kazık kök yapar. Erik fidanlarınızdan 2-3 m uzağa dikmeniz yeter.
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Mine Hanım, bir soru daha.. (Merak etmeyin sorularım azalıyor, en fazla 200-300 tane kalmıştır:) )
Japon eriği (Black Diamond çeşidi, tozlayıcı olarak da Santa Rosa ve Obilnaja) fidanlarımızı diktik. Fidanlar çok gürbüz, bazıları almış başını gitmiş, 4 metreye yakın olanı var. Şimdi budamasını yapacağız. Satıcı firma yetkilisi Goble usulü budayın derken, ilçe tarımda çalışan elemanlar modifie lider usulünü önerdiler. Ben sizin fikriniz neyse onu uygulayacağım, sizce hangi usül makuldur? |
Yerli eriklere ve Japon eriklerine goble, Avrupa eriklerine ise değişik doruk dallı şekil vermek daha uygun olur.
|
Sn Turkiss
Avrupa gurubu erikleri kuzey serin bölgelere, japon gurubu erikleri güney sıcak bölgelere önermekteyiz. Anladığım kadarıyla trakyada bahçe kurmuşsunuz. bu gurup erikler burdada meyve verirler fakat güney bölgeler kadar ekonomik olmaz. Japon gurubu eriklerin dalları dik büyümeye egilimlidir. sizin seçtiğiniz çeşitlerde bu eğilim biraz az olsada budamayla goble sistemi kurmaya calışmanız gereklidir. |
Alıntı:
Bahçe kurmadan önce, bu konuda elimden geldiğince araştırma yaptım. İklim özellikleri, toprak analizleri, su durumu, rakım vs gibi faktörleri toplayıp, Mine hanım da dahil sayısı oldukça fazla bir "bilgili" gruba danıştım. Başlangıçta elma ya da kiraz olan niyetim, öneriler sonucunda Japon eriği yönünde sonuçlandı. Aslında kolay olan, kiraz bahçesi kurmaktı, çünkü bölgede her taraf kiraz bahçeleriyle dolu, hatta köyümüzün adı bile "Kirazlı" ;) Şu anda 500 ağaçlık bir bahçeyi kurdum. Çabalarımın da katkısıyla, kaymakamlık ve ilçe tarım müdürlüğü, bölgeyi "Japon eriği pilot bölgesi" ilan ettiler ve arzu eden çiftçilere yarı fiyattan fidan temin ediyorlar. Başarılı olursak seneye bu miktarı 2500 ağaca çıkaracağım. İnşallah projemiz tutar, ve belki de 5 kg üzümü 1 YTL'ye şarap fabrikasına satmak için günlerce depo kapılarında bekleyen bölge köylülerimize de yeni bir alternatif doğar. Sevgiler, selamlar... |
Mine hanım, benim de aklıma takılan bir soru var, yardımcı olursanız sevinirim. Kumkuattan bonsai yapmak istiyorum, ama aşı yeri çok belli oluyor ve estetiği bozuyor. Aşı yerinin üstünden havai köklendirme yapsam, o şekilde elde edeceğim fidanın meyvelerinde bir değişiklik olur mu? Bazı ağaçların aşılı dalından çelik alınsa dahi ortaya çıkan fidanın yabani olacağını söylediler, aslı var mıdır? Teşekkür ederim.
|
Mine hanım,
birçok konuda bilgilendiğim, harikulade paylaşımların yaşandığı böyle bir sitede bulunduğum için çok mutluyum. Size ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Ben de izniniz olursa size birşey sormak istiyorum. Balkonumuzda yediveren limon ağacımız var, son günlerde yapraklarında dökülmeler oldu ve şu an üzerinde bir kaç yaprak kaldı, yaşadığım yer İzmir, ve son günlerde havalar bayağı soğudu, balkonumuzun panjurlarını akşamları kapatsak da sanki bu onun üşümesini engellemiyor ve yapraklarını ondanmı döküyor acaba? İçeriye alsam klimalı odada oturuyoruz bu sıcaklık değişikliği onda ne gibi olumlu veya olumsuz etki yapar bilemiyorum, çok kararsız kaldım, ona bir zarar gelsin istemiyorum. Bu konuda önerileriniz olursa inanın çok sevineceğim. Teşekkürler. |
1 Eklenti(ler)
Merhaba Mine hanım, acaba resimdeki çiçeğin adını öğrenebilir miyim? İsmini bilmediğimden bakımı için forumda araştırmada yapamıyorum. Şimdiden teşekkür ederim.
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Forumda evde limon yetiştirme deneyimi olan çok üyemiz var, onların da tecrübelerini okumak isterseniz http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=3007 başlığına bakınız. Kendinizi bize tanıttığınız için teşekkür ederiz. Katılımınız bol olsun, hoşgeldiniz. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 21:50. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025