![]() |
Dallarımda yapraklarım birbir sararıp toprak anamın koynuna dökülmeye başladı. Gene uyku zamanı geliyor. Ama uyanınca arkadaşım gelinciği göreceğim için çok sevinçliyim. Dökülen yapraklarım bir sonraki yıla kadar toprak anam tarafından bana verilmek üzere gübreye dönüşecek. Arkadaşım gelincikte beslenecek onlardan.....
|
Oysa bu kabusu görene dek, başka hayatlara özenmiş, başka hayatlar düşlemiştim.
Demek en güzel çiçek kendi toprağında yaşayan çiçekmiş. Ben yine ıssız kırlarda, toprak anamla, kuş dostlarımla yaşamaya devam edeceğim için mutlu ve şanslıyım. Hem bu insanoğluna güven olmuyor ki? Hangisi dost, hangisi düşman anlamak o kadar zor ki... Geçende dallarımda dinlenen pır pır dostlarım kendi aralarında konuşurken duydum, uzaklardaki diğer benim gibi çok ağaçların yaşadığı bir yerde yangın çıkmış. Zavallı kuş dostlarım dumandan öyle bir kaçmış ki, az kalsın onlar da yaşama veda edeceklermiş. İyi ki de kanatları var hemencecik uçup kaçmışlar. Ya benim gibi hiç kımıldayamayanlar? Ya da yavaş ilerleyebilen diğer hayvan dostları? Ah ah...Bu insanoğlu çok tuhaf benim dallarımla ilgili atasözleri uydurmuşlar, aklımda kaldığı kadarıyla bindiği dalı kesmek diye birşeymiş. Ya onların yaptıkları da aynı şey değil mi? Bilmiyorlar mı nasıl zor büyüdüğümüzü, tıpkı kendi çocukları gibi. Hepimiz yanarsak, kesilirsek, yokolursak nasıl oksijen bulacaklar? nasıl nefes alacaklar? Hayatlarının her alanında bizsiz yapamayacaklarını bilmiyorlar mı? Ah bir dile gelsem desem beşikten mezara kadar bize muhtaçsınız, uyanın ! diyebilsem... Bir haykırsam... |
Arilarin getirdigi Gelincikler hala aklimda duruyor.
Ne guzel dostlardi onlar yazin tanidigim. tatli ve zarif. Arilar kis oldu gittiler gene gecen kis oldugu gibi yeniden. Ben gene zoraki dostum Ruzgarim ile yalnizligimi paylasacagim anlasilan. Belki de ucusan bu kuslardin kanatlarindan bir dost daha bulurum kimbilir. Kimbilir daha kac bahar gelecek bekleyisle. |
Evet, yaş kemale erdi diye birşeyler söylüyor insan oğlu. Sanıyorum ki bu uyku zamanı demek. Bir an sinema şeridi gibi geçti gözümün önünden. Doğumum, gençliğim dostlarla olan paylaşımlarım. İçimi kıpır kıpır yapan İlkbahar dedikleri dönem ve şimdiki günler......
|
Ahhh ahhh. Toprak anam neyin var gene ne oldu dedi? Tek başıma kaldım hayatım böylemi geçecek ?
Ben varım ya kovuğunda uyuyan canlıların varya. Neden tek başına olasın ki dedi? Doğru kışları kovuğumda uyuyan bir ayı ailesi var birde dallarımın içindeki sincap aileleri.... |
Kapatiyorum artik gozlerimi karanlik gecelere.
Birakiyorum kendimi icimi yakan bu deli ruzgara. Acin yaninizda bana da yer hey solgun yapraklar. Kapatiyorum artik gozlerimi karanlik gecelere. |
Toprak anam her zaman şunu der, uyu uyuda güzel yavrum bahara gücünü topla. Dinlenmezsen nasıl yeni dalların, yaprakların olacak, büyüdükçe ona daha çok hak veriyorum.
Bütün dedikleri bir bir çıkıyor, hiç yanıldığını görmedim. Yorulmuşum aslında , sanırım bana da iyi gelecek bu dinlenme dönemi. |
Yorulmusum hakikaten insanoglunun hoyratligindan,
Zor gelmis hakikaten kiymesiz ellere boyun egisler, Belki yeniden yeseririm Gelincik kizlarin sesini duydugumda baharla birlikte, Kimbilir belki Cinar, belki de Gul kokarim ogutunce beni yeniden Ruzgar dostum. |
Tüm yapraklarımı toprak anaya teslim etmiştim uyumadan. Bir mevsimmiş beni dinlendiren. Köklerim su içinde uyandım uykumdan. O kar dedikleri gövdemi donduran beyaz kristaller su olup toprak anaya teslim olmaya başlamışlar. O kadar uzun süredir kapalı ki gözlerim o kuvvetli ışık gözlerimi acıtıyor. Küçücük aralıyorum gözlerimi.....
|
Gözüme ilk takılan gelinciklerle kelebeklerin ahenk içindeki dansı oluyor.Toprak sıcacık kucaklamış köklerimi.Kelebekler yapraklarımı gıdıklıyor ve doğa ana papatyalarda gülümsüyor...
|
Evet evet, yavaş yavaş göz kapaklarımı açmaya çalışıyorum. Fısıltılar var her tarafta. Yavaşça sağıma soluma bakıyorum. Yüzlerce, minicik boylu, boyunlarını hafifçe aşağıya doğru bükmüş beyaz beyaz çiçekler var etrafta. Adları Kardelenmiş. Ne kadar zarif arkadaşlar. Ama neden böyle hüzünlüler?
|
Bu gün en mutlu günlerimden birisi.
Acele etmeyin. Anlatacağım. Sabah uyandım. İnce bir ses. Anne, anne iye sesleniyor. Etrafa bakındım. oradan oraya koşuşturan ve anne, anne diye seslenen çocuklar yok. Onlardan başka kim olabilr ki? Ses yine geldi. Anne. Anneciğim.. O da ne? Biraz ilerde kayanın yanında toprak ana'nın içinden çıkmış, bana benzeyen 2-3 tane canlı var. Yoksa. Yoksa onlar benim yavrularım mı? Ufacık. Minnacık. Anne diye sesleniyorlar. Ne çareki ben yerimden kımıldıyamıyorum. Toprak ana beni bırakmıyor. Onlara erişemiyorum. Küçük meyvelerim vardı. Anladım ki toprak ana onlara can vermiş. Onlara sarılmak, onları okşamak istiyorum. Gidemiyorum. Çaresizim. Aklıma geldi. Toprak altındaki köklerimle onlara uzanabilirim: Onlarla buluşabilirim. Tüm gücümü vererek toprak altındaki köklerimle onlara doğru uzandım. Ve temas sağlandı. Yavrularıma kavuştum. Onların sıcaklığını duymak. onlara dokunabilmek, onları toprak altında da olsa bağrıma basmak inanılmaz derecede güzel bir duygu. Tarif edilemez bir zevk. Bende bir aile'ye kavuştum. Toprak ananın kucağında kavuşmamız da muhteşem bir olay. Sabırlı olacağım. Onların, güzel yavrularımın büyümesini bekliyeceğim. Elbet toprak üstündede kavuşacağımız günler gelecek. |
Derken, ilerdeki ağaçların üzerinden yükselen bir duman sarıyor her yanı. İnsanoğlu yine yaptı yapacağını..
|
Düşündüm ki, henüz 2o yıllık bir ağacım. Yavrularımada yeni kavuştum. Bu dumanlarda nerden çıktı? Şimdi sırası mı?. Neler oluyor. İnsan oğlu anlatılanlar kadar kötü mü? Buna inanasım gelmiyor.
|
Evden anne, baba ve çocukları da telaş içinde çıktılar. Duman gelen tarafa gittiler. Dumanın çıkmasına sebeb olan düşüncesiz kişileri bulmuşlar. Ormanda kamp yapan ve orada tehlikeli olacağını bildiği halde ateş yakan sorumsuz kişilermiş. Konuşmalarınan, onları oradan uzaklaştırdıkldrını öğrendim ve rahatladım.
|
Bizi tehlikeden kurtaran yine bir insan oğluydu.
|
Ama ya müdahale edilemeyip de yanan 300 hektar alandaki dostlarım? İçim kanıyor..
|
Bu acımasızlağa isyan ediyorum. Bir şeyler yapmak istiyorum ne yazıkki elimden bişi gelmiyor ancak uzaktan seyretmekle yetiniyorum tüm olanlara.
Toprak anaya soruyorum. İnsanoğlu hep bu kadar acımasızmıdır? Toprak anam suskun çaresiz.... |
Ne kadar doğru tam bilemiyorum ama, duydum ki uzak yerlerde, biryerlerde kıyım yapıyorlarmış. Adına da medeniyet mi ne demişler. Ağaçları kesip kesip, kocaman kocaman taş binalar konduruyorlarmış. Oysaki, aramıza gelip, örtümüze uygun, oraya buraya serpiştirilmiş barınaklar yapsalar ne iyi olurdu. Biz onlara, gölgelik yapar,huzur verirdik. Onlar da neş'e ve kahkahaları ile bizleri şenlendirir, yalnızlığımızı unuttururlardı.
|
Ohhh, sevgili dostlar, ne kadar da ihtiyacım varmış bu dinlendirici banyoya. İnce ince, çiseleyen bu yağmur çok da iyi geldi bana. Saçlarım tertemiz oldu, bütün vücudumdan aşağı süzülen damlalar, minik minik dereler gibi üzerimdeki bütün tozu da alıp götürdü. Şimdi kendimi daha diri, daha da güzelleşmiş hissediyorum.
|
Yirmi yıl önce gelincikleri ne kadar da yakından görebiliyordum. Aradan yıllar geçti ulu bir ağaç oldum. Artık bana çok aşağılardan seslenen gelincik dostlarımın yüzlerini seçemiyorum. Çok büyüdüm... İlerileri görebiliyorum artık. Ne kadar da büyük bir dostluğumuz varmış, ne kadar da büyükmiş bizim ormanımız...
|
Birileri yaklaşıyor, bir kadın bir erkek, ah... çok gençler, el ele tutmuş, mutluluktan kahkahalar atıyorlar.
İyice yakınıma geldiler, onları rahatça duyabiliyorum artık. Kız, erkeğin omuzuna yaslanmış, erkek o na güzel sözcükler söylüyor. Ama oda ne, erkek bir çakı çıkardı cebinden, aman Tanrım, sakın bu güzel kıza...hayır hayır, bana, kalınlaşan güçlü gövdeme yaklaşıyor, neyapmaya çalışıyor anlamadım. Birlikte gövdemin en göz alıcı yerini seçtiler, çok meraklandım, ayaklarımın dibindeki yavrularım endişeli bir şekilde bana soruyorlar, "anne ne yapacaklar sana". Ben de şakınım, ama kötü bir şeyler olacağını seziyorum. Aaahhh!!! bu da ne canım yanıyor hem de çok, bu genç adam elindeki çakı ile benim yıllarca özenle büyüttüğüm kabuklarıma derin bir çizik attı... Çok canım yanıyor, nedir bu toprak ana, neler oluyor bana. İnsanoğlunun saçmalıklarından biri, diyor toprak ana, isimlerinin baş harflerini kazıyacaklar senin gövdene. Ama neden, beni yaralayarak kendilerini sonsuza dek yaşatacaklarınımı düşünüyorlar, benim çocuklarım var, daha çok küçükler, ayrıca ben açtıkları yaradan bakteri alıp, hastlanabilirim, belkide... yok hayır düşünmek bile istemiyorum. Canım yanıyor, canım yanıyor, çok canım yanıyor... |
Cok canim yaniyo hala.
Aman Allahim tesekkurler sana. Tam zamaninda geldin yardimima. Tesekkurler yagan yagmur. Merhem oldun yarama. Acim az da olsa dindi biraz. Bi de guzel sesli dostum Ruzgar merhem oldu yarama. Yapraklarim asagi duserken tutunmak sarmak istedi yarami. Ama Ruzgar dostum benden daha cok seviyorki aldi benden onlari. Ne olacak bundan sonra. Gidecekmi tum saclarim, yapraklarim. |
Ahh yağmur kardeş, sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Sahi ne de güzel bir zamanda yetiştin. Senin yağmanla beraber, herkes kaçışmaya başladı da az bir yara ile kurtuldum.
|
Toprak anam seslendi yine, ne bu hüzünlü surat, artık yavruların var, sen de onlara besin oluşturmak için bana yardımcı olmalısın.
Bu yapraklar sana da, yavrularına da besin olacak. Artık kendini olduğu kadar onları da düşünmelisin. Üzülme ben ve içimdeki solucanlar, yararlı mikroorganizmalar da yardımcı olacağız sana. Afiyetli bir yemek olacak sana ve yavrularına... |
Bazen düşünüyorum o karga beni bambaşka biryere, bambaşka bir coğrafyaya taşısaydı, orada hayata merhaba deseydim hayatım nasıl olurdu?
Artık talihime bir dağın yamacı mı olurdu, bir dere kenarı mı? Oralarda nasıl arkadaşlar edinirdim, belki dere kenarında yaşayan canlıları da tanıma fırsatım olurdu... |
Uyumak istiyorum artık, üşümemek için uyumam gerek.
Zaman, yaralarımın acısını hafifletecek, Yağmur, yaralarımı yıkayıp temizleyecek, Rüzgâr kış boyu ninniler söyleyecek kulağıma. Benim yaralı halimi gören bazı insanlar halime acıyıp, beni okşadılar, birisi, gövdeme boylu boyunca sarıldı, bütün acılarımı unuttum, öyle güzel bir duyguymuşki kucaklanmak. Çok mutluyum, çok mutluyum... |
Kış birden geri geldi sanki. Oysa kardelenler de açmıştı. Neden böyle oldu? Hava tekrar soğuyor. Yaralı yerim hala sızlıyor, sanki orası eriyor gibi geliyor bana. İçime soğuk işliyor yaramdan. Bir bu eksikti dedi toprak ana, yaran çürüyor içinde yeni bir kovuk oluşacak dedi. Aman tanrım daha önceki kovuk kendiliğinden ben anlamadan oluşmuştu. Zaten orda yaşayan ayı ailesi yeterince yoruyor beni, şimdi bunada bir canlı ailesi gelirse ben ayakta nasıl kalacağım......
|
Korkma dedi Toprak Anam, binlerce kuş bu kış kıyamette sığınacak bir yer arar dururlar, onlara ev sahipliği yapman çok güzel, hem onlar seni İnsanoğlu gibi incitmezler.
Kuşların verdiği sıcaklıkla kendini daha iyi hissedeceksin, onların şarkılarını dinleyip mutlu uyuyacaksın, haydi artık üzülme, hepsi geçecek. Bahar gelince her şeyi unutmuş olacaksın. |
Bahar gel artık gel ki gelincik arkadaşımda gelsin. Çok özledim onu, o benim ilk arkadaşımdı gerçi çabucak beni terk edip gidiyor ama olsun ben onun kırmızı saçlarını çok seviyorum. Acaba aşık mı oldum, aşk dedikleri bu mu? Adını andığım her anda içim ısınıyor bir ürperti sarıyor tüm bedenimi. ...
|
Ooohhh... Nekadar da çok uyumuşum, ama kendimi çok iyi hissediyorum, yaralarım iyileşmiş, kış boyu ne güzel dinlenmişim, pırıl pırıl bir güneş içimi ısıtıyor, dallarımdaki yaprak tomurcukları kabarmış, köklerimden gövdeme sular yürüyor hissediyorum.
|
İlk aradığım gelincik oldu. Ordaymış gene kurumlu kurumlu sallıyor saçlarını. Beni görmüyor sesleniyorum cevap vermiyor. Oysa ben onu tüm yıl bekledim. Neden cevap vermiyorsun dedim. Şöyle bir salladı saçlarını. Sen ulu bir çınar bense 3 günlük bir gelinciğim. Ben 3 günde solup gideceğim dedi....
|
Fakat hava yinede soğuk. Yalancı bahar dedikleri bu olsa gerek.
|
Küçük Gelincik, büyük aşkımla ilgilenmiyormu yoksa, o nun güzel kırmızı saçlarına ne kadar hayran olduğumu bilmiyormu.
Üç gün de olsa, o nu görmekten çok mutlu oldum. |
Gelinciği düşünürken kendi evlatlarımı unuttum. Hala yaprakların altından çıkmadılar. Toprak altında köklerimiz buluştu fakat toprak üstünde ancak karşıdan görüşebiliyoruz.
|
Komşum olan insanların çocuklarıda büyümüş. Artık eskisi gibi dallarıma zarar vermiyorlar. Hatta bir tanesi sanırım baba olanla aynı cins olanı anne cinsinden olan tanımadığım biri ile yanıma geliyorlar. Dallarımın altına serdikleri örtüde gülüşüp şakalaşıyorlar. Seni çok seviyorum dediler birbirlerine. Çocuklarımızda burada oynayacak işte ben bu çınarla beraber büyüdüm, çocuklarımada gölge olacakmısın ey çınar dedi çocuk? Olmazmıyım hemde seve seve dedim ama o duymadı beni.
Ey gelincik sen duysan sesimi seni ne çok sevdiğimi bilsen. ... |
Ben artık iyice yaşlanmaya yüz tuttum galiba, soğuklardan etkileniyorum. Vücudumu soğuk kuzey rüzgârlarına karşı koruma ihtiyacını hissetmeye başladım. Yeşil paltomu henüz örtmüştüm ki, ormanda dolaşmaya ve toprak üstünde çıkan mantarları toplamaya gelen bir gurup insanın konuşmalarını duydum. Biri diğerine diyordu ki '' bak bu ağacın bu kısmı yosun tutmuş, bu bize kuzey tarafını gösterir, yönünü kaybedersen bu şekilde bulursun''. Ne de akıllı oluyor bu insanoğlu, bir de sevecen olabilseler.
|
Toprak üstüne çıkmamdan bu yana tam 21 kış geçti.
Yanımızda bulunan aile ile 2 kış beraber yaşadık. Onların konuşmalarını da anlıyorum. Eyvah! Yine bu tarafa doğru dönen ayakları üzerinde bir çok makina geliyor. Ne olacak acaba? Yaklaştılar ve evin önünde durdular. Bazılarının önünde yukarı kalkıp inen aletler var. Bazıları ise havuz gibi. Küçük küçük olanları da var. İşte. Gölgeme doğru yaklaşıyorlar. Şimdi konuşmalarını duymaya başladım. Ev tarafından da çocukların ağlaması geliyor. Anneleri de ağlıyor. Yoksa bu insanlar kötü insanlar mı? Konuşmalarını duyuyorum. Bulunduğumuz yer koruma altına alınmış. Bizim ilerimiz sulak alan imiş ve bu bölgede yerleşim yasakmış. Tabi ki sevindim. Fakat çocuklar için üzülmedim desem yalan olur. Yukarı kalkıp inen makinalar tüm yapılan yerlere saldırmaya başladı. Toz duman birbirine karıştı ve herşey yerle bir oldu. Daha sonra üstü çukur makinalara (Sonradan adının kamyon olduğunu öğrendim) kepçe denilen aletlerle, yıkılanları yüklediler. Çalışmalar hava kararıncaya kadar devam etti. Çocuklar hala benim yanımda ağlıyorlar. Onlar için üzülüyorum. İnşallah ğüzel bir yerde mutlu olurlar. Buraya getirdikleri hiç bir şey burada kalmadı. Sabah uyandım ki... |
Gene yalnızım insan arkadaşlarıma ne kadarda alışmıştım oysa. Onlar beni hep korumuştu diğerleri gibi değildi. Az ötede bir yerlerde tel örgü dedikleri birşeylerle etrafı kapatıyorlar. Acaba ne yapacaklar. ....
|
Çok meraklandım nedir bu tel örgü.
Toprak anaya sordum.... |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 01:11. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025