agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Arıcılık (https://www.agaclar.net/forum/aricilik/)
-   -   Arıcılık (https://www.agaclar.net/forum/aricilik/3054.htm)

caucasus 07-07-2008 00:13

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi denizakvaryumu (Mesaj 256100)
Arkadaşlar körüğün içinde ne yakıyorsunuz?

Kimisi söğüt kurusunun kimisi kavak kurusunun en iyi olduğunu söylüyor.

Ben sığır tezeği bulamadım ancak buzdolabı **** televizyon kutularının kartonlarını rulo yaptıktan sonra yakıp içine attım, fazla duman vermedi ancak ben o şekil de uyguladım. Bu işi yapanlar ilk olarak tezek kullanabilirsin diye söylüyorlar yoksa kartondan da yararlanabilirsiniz.

copur 09 07-07-2008 09:10

Çürümüş kuru ağaç kökleri kullanırsanız körüğün içi zift tutmaz.

ozturk.kerim 07-07-2008 13:24

arkadaşlar
mısır koçanıda güzel işe yarıyor ben karton ve koçanla çözüyorum

zooteknist 08-07-2008 10:04

Arılar ile çalışma yapılacağı zamanın da iyi seçilmesi gerekir. Günün öğle vaktinde yani en sıcak zamanında arılar daha sakin olurlar. Bu zamanda arılarla ilgili çalışma daha kolay olabilir.

zooteknist 08-07-2008 10:09

Aslında körüğe de fazla güvenmemek gerekir. Çünkü kovanı açmadan önce duman vermenin sebebi arılara yangın hissi oluşturmaktır. Yangın var sanan arılar peteklerdeki balı emerler böylece karınları şişer. Şişmiş karınla kıvrılıp iğnelerini sokamazlar. Daha sonra yangın olmadığını farkedip kovana geri gelirler. Ama hepsi yangın hissi ile bal emmedikleri için yine iğneleri ile sokabilirler.

caucasus 08-07-2008 18:51

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi zooteknist (Mesaj 256627)
Arılar ile çalışma yapılacağı zamanın da iyi seçilmesi gerekir. Günün öğle vaktinde yani en sıcak zamanında arılar daha sakin olurlar. Bu zamanda arılarla ilgili çalışma daha kolay olabilir.

Benim bildiğim arılara akşam saatlerin de bakılması **** kontrol edilmesi gerekir ya siz **** ben yanlış biliyorum. bence tecrübeli arkadaşlar bu konuya netlik getirecektir. Akşam saatleri olarak. :)

dah-lia 09-07-2008 08:40

arı bakımı
 
arı bakımı için en uygun saat arkadaşların dediği gibi öğle vaktidir bu saatte tarlacı arılar dışarıda olur kovanda nufus azalır daha sakin bir ortam olur

ozturk.kerim 10-07-2008 11:01

Cep telefonu arıları yok ediyorArı kolonilerinin gizemli bir şekilde yok olmasının nedeni cep telefonları mı?
Uçuk bir korku filminden alınma bir komplo teorisi gibi görünebilir ama bazı bilim adamları cep telefonlarına olan düşkünlüğümüz neticesinde global kıtlıklar yaşanacağını ileri sürüyorlar. Çünkü arıların yok olması demek tarımsal üretimin de düşmesi anlamına geliyor.

Cep telefonları ve diğer ileri teknoloji ürünü cihazların yaydığı radyasyon, doğal hayatı garip bir şekilde etkiliyor. Arı kolonilerinin ortadan kaybolması ABD’de başlayan ve sonra Avrupa’ya yayılan bir olgu. Son olarak ileri sürülen teoriye göre, cep telefonlarından yayılan radyasyonun, arıların yön bulma sistemlerini bozarak, kendi kovanlarına dönüş yolunu bulmalarına engel olduğu yolunda.

Arı kolonileri ortadan kayboluyor ama kitlesel şekilde arıların öldüğü de görülmedi. Arıların ‘kaybolması’ndaki gizemin, kovanlarına dönüş yolunu bulamayan arıların tek tek dağıldıkları yerlerde ölmesi olduğu sanılıyor.

Arıların kitlesel olarak kaybolması Amerika’da ilk defa geçtiğimiz sonbaharda dikkatleri çekmeye başlamıştı. Yıllar önce Almanya’da yapılan araştırmalardaysa, elektrik santralleri yakınlarındaki kovanlarda yaşayan arılardaki davranış değişiklikleri saptanmıştı. Landau Üniversitesinden Dr.Jochen Kuhn söz konusu araştırmayı örnek göstererek, cep telefonlarından yayılan radyasyon neticesinde arıların kovanlarına dönüş yolu bulamadığını ileri sürüyor.

CEP TELEFONLARININ SAÇTIĞI TEHLİKLER HENÜZ KEŞFEDİLİYOR

Cep telefonlarının zararları hakkındaki bilgiler yeni yeni ortaya çıkmaya başladı. Bunları destekleyecek veriler ise henüz yetersiz. Çünkü kitlesel felaketler olmadıkça, insanlarda kanser hastalıklarının oluşması ve kendisini göstermesi uzun yıllara yayılıyor.

Dolayısıyla cep telefonunun eğer kanser yaptığı tezi doğruysa, bu argümanı destekleyecek verileri 2025 yılından itibaren tıp dergilerinde görmeye başlayabileceğiz.

Finlandiya’da gerçekleştirilen bir araştırmada 10 yıldan fazla süredir cep telefonu kullanmakta olan insanların kansere yakalanma risklerinin yüzde 40 arttığı saptanırken İsveç’te yapılan bir diğer araştırma ise cep telefonundan yayılan sinyallerin beyin hücrelerini öldürdüğünü göstermişti.

caucasus 10-07-2008 13:53

Verilen bilgiler aslın da çok güzel ancak bizlerin yapabileceği fazla birşey olduğunu zannetmiyorum yinede faydalı bilgiler sağolun.Bizim arılar çok şanslılar nede olsa dağların arasındalar şehirleşme yok .

denizakvaryumu 10-07-2008 14:17

Cep telefonu olmasa bile tepenizde dolaşan onlarca uydu var.

Ve bu uydulardan TV - radyo-gözlem için gelen dalgaların arıları etkilemediği düşünülemez.

caucasus 10-07-2008 15:31

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi denizakvaryumu (Mesaj 257434)
Cep telefonu olmasa bile tepenizde dolaşan onlarca uydu var.

Ve bu uydulardan TV - radyo-gözlem için gelen dalgaların arıları etkilemediği düşünülemez.

Haklısınız, o zaman şöyle diyelim. Benim arılarım dağların arasın da şehirleşmeden ve tarımsal ilaçlardan az da olsa uzak oldukları için çok şanslılar.

sahmehmet 10-07-2008 17:38

teşekürler çok aydınlatıcı olmuş gerçektende.zaten arılar sırlarla dolu canlılar hep
merak konusu olmuşlardır.lütfen konuya devam edin.
yanlış hatırlamıyorsam einstain dünya üzerindeki arılar yok olduktan sonra insanlar ancak 4-yıl daha yaşayabilir demişti.son yıllarda sıkca söz edilen küresel ısınma ile ilintili olarak arı topluluklarının ortadan kayboluşundanda söz ediliyor.amerikada önceki yıl %45 i geçen yılda %25 i yok olmuş.keza avrupada da durum farksız.almanya ve ingiltere alarm vermiş durumda.çoktan önlemler alınmaya başlamış.bizde ise henüz tık yok.geçen yıl bal sıkıntısı yaşadık(marketçi olduğum için biliyorum)satacak bal bulamadık.ve arjantinden bal ithal etti firmalar.
o en bildiğimiz firmalar bile ithal bal yedirdi bize.
bide işin gıda boyutu var ki baldan daha vahim.100 den fazla sebze meyve arılar yoluyla döllendiriliyor.ingiltere geçen yılki kayıp ın 300 milyon avro olduğunu bildirdi.
aslında yüce yaratıcı herşeyi mükemmel şekilde tasarlayıp birbirine muhtac zincirin halkaları gibi ilişki halinde yaratıyor. mesala anzer yaylarından toplanan o muhteşem bal çiçeklerde gizli başka hiçbiryerde yok.ama arılar onlardan bal toplayıp döllemese hepsi yok olacak.
tabii bu liste uzar gider böyle.saygılar

halilhadim 10-07-2008 23:11

Sonbaharda veya bal hasadını müteakiben hemen teşvik şuruplamasını yapalım. (3-4 gün arayla 4-5defa)Varrova mücadelesini yapalım. Larvaları yavru çürüklüğü kontrolünden geçirelim. Kovanları kış boyunca nemden uzak tutalım. Bahara zımba gibi çıkarlar inşallah.

Gülizar 11-07-2008 08:16

Merhaba,

Babamın (10 yıldır yapmıyor) eski bir arıcı olmasından dolayı arılarla uzun yıllarım geçti. Çok zeki, kendi aralarında iletişimi üst seviyede olan bu canlılara her zaman hayran oldum. çok faydalı bilgiler vermişsiniz ellerinize sağlık.

denizakvaryumu 11-07-2008 08:29

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi halilhadim (Mesaj 257648)
Sonbaharda veya bal hasadını müteakiben hemen teşvik şuruplamasını yapalım. (3-4 gün arayla 4-5defa)Varrova mücadelesini yapalım. Larvaları yavru çürüklüğü kontrolünden geçirelim. Kovanları kış boyunca nemden uzak tutalım. Bahara zımba gibi çıkarlar inşallah.

Sn.halilhadim
anlaşılan siz bal hasadı yaptınız :) afiyet olsun.

Yavru çürüklüğünü nasıl anlıyorsunuz? Mücadelesi nasıl yapılıyor?Yine kovanları kış boyunca nemden uzak tutmak için ne yapmalı?

Bir de bu teşvik şuruplaması için siz şurubu nasıl hazırlıyorsunuz?

halilhadim 11-07-2008 11:03

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi denizakvaryumu (Mesaj 257687)
Sn.halilhadim
anlaşılan siz bal hasadı yaptınız :) afiyet olsun.

Yavru çürüklüğünü nasıl anlıyorsunuz? Mücadelesi nasıl yapılıyor?Yine kovanları kış boyunca nemden uzak tutmak için ne yapmalı?

Bir de bu teşvik şuruplaması için siz şurubu nasıl hazırlıyorsunuz?

Sn. Denizakvaryumu
Evet hasadın yarısını yaptım. Bal şahane kokuyor. Yavru çürüklüğünde ilk iş, göz ile yavru hücrelerinin muayenesi. Kapanmış gözlerde hafif hafif çökme ve ortasında topu iğne girecek kadar delik varmı ona bakıyoruz. Eğer çökme görülen hücre varsa, o hücreyi iaçıp içindeki yavrunun (larva veya pupa) sağlıklı olup olmadığına bakıyoruz. Beyaz yakın bir renkte ise sorun yok. Eğer larva hücre boyunca uzanmış kalmış veya dipte rengi kahverengine yakın bir haldeyse, larvayı söküp çıkarıyoruz. Zaten çıkmadan dağılır ve koyu çamur hali (Mırık, Pelteleşmiş bir görüntü) alırsa yavru çürüğü var demektir. Ölü larvaya bir kürdan batırıp, sünerek uzayıp uzamadığına bakıyoruz. Eğer çürüklük amerikan yavru çürüğü ise, (Bir defa oldu benim kovanlar) Kovanıyla beraber derince toprağa gömmeli veya arılar böcek ilacıyla söndürülerek yakılarak imha edilmeli. Ayrıca kullandığımız tüm malzeme de çukura atılmalı. Avrupa yavru çürüğü kolay, şerbete antibiyotiğini veriyoruz. Ayrıca Antibiyotikli şerbeti bir küçük pompa yardımıyla tüm arıların üzerine sıkıyoruz. arılar birbirini temizlemek için birbirlerini yalarlar ve bu sayede tüm kolohi ilacı almış olur. Yani ilaçlı şerbetle duş aldırıyoruz arılara.

denizakvaryumu 11-07-2008 11:13

Bu durumda Amerikan yavru çürüklüğünü Allah kimseye göstermesin diyelim, toptan tüm kovanı arılarla imha etmek çok kötü bir olay :(

halilhadim 11-07-2008 11:15

Sonbahar teşvik beslemesi çok önemli. Teşvikle ana arı yeniden bbir yumurtlama hamlesi yapar ve koloni kışa kuvvetli bir biçimde girer. Sonbaharda verilecek şerbet biraz koyu olmalı. 2 şeker bir su oranı iyi. Şerbet mümkünse bir gün bekletilmeli ve zaman zaman karıştırılmalı. 1litrelik şerbet içine yarım çay kaşığı tuz ilave edilebilir.
Ber arıları yaklaşık 5 yıldan beri iki katta kışlatıyodum. Kışın ve erken ilkbaharda oluşabilecek nemi daha iyi atıyor diye düşünüyorum. Kovanları yerden 30-40 cm. yükseğe koymak da önemli.
Bu şartlara dikkat edilerek kışa giren arıların 2,5 3 metre karın altından, bomba gibi bahara çıktığını çok gördük. Tüm arı severlere zevkli hasadlar diliyorum.
Soğuk kış gecelerin de bir tabağa süzme bal doldurulur. İçine mutfak robotunda ince çekilmiş fındık, çörek otu ve polen koyulur. ayrı bir kasede kaymaklı yoğurt koyulur ve kaşık sağ ele alınır. Bir baldan bir yoğurttan, vay anam vay. Kim tutar sizi be.

denizakvaryumu 11-07-2008 11:22

Şimdi canım bal çekti ,ben de buzdolabında duran TEMA nın organik kestane balından bir kaşık alayım bari :D

halilhadim 11-07-2008 11:27

Evet amerikanın her şeyi kötü...

caucasus 11-07-2008 13:29

Arkadaşlar, ısırgan tohumunu da katmayı unutmayın. Ben de şu geçen senenin kestane balından bir kaşık alayım bari nede olsa canımız çekti hadi afiyet olsun, üzerinede bir bardak süt hımmm.

ozturk.kerim 12-07-2008 11:55

arkadaşlar bu sıcaklarda bal yenirmi ?
demeyin sakın
çünkü bal kışın enerji verir, yazınsa serinlik verirmiş ****** hakiki bal hepinize afiyet olsun

küçük not arıları imha etmeden gerçekten amerikan çürüğü olduğundan emin olun yoksa yazık olur.

halilhadim 14-07-2008 09:38

Arkadaşlar;
Bal akımı başladı, kimi yerde devam ediyor, kimi yerde yavaş yavaş sona yaklaşmak üzereyiz. Bu aşama da kovanların sık sık açılması iyi olmaz. Arıyı tedirgin ederek balı yemesine sebebiyet verebiliriz. Üstte yani ballıkta örüm bittikten sonra, son düzen verme işlemini yapıp arıları yaklaşık bir ay kadar açmamak üzere kapatalım. Bal akımının maksimum olduğu dönem, erkek arıların öldürüldüğü dönemdir. Şayet ana ızgarası kullanıyorsanız, iki katı ayırarak ızgara üzerindeki ölü erkek arıları çırparak temizleyiniz. Sonra tekrar ızgarayı yerleştirip, bal hasadına kadar açmamak üzere kovanları kapatınız. Şöyle bir soru akla gelebilir: ana ızgarası kullanmasak olmaz mı? El cevap: Olur, ancak, bazı analar üstte (Ballıkta) dolanıp duruyor. Hasad yapacaksınız, bir de bakıyorsunuz ki, çıtalarda kapalı pupa, larva, hatta günlük yumurta var. İşin yoksa bekle onların çıkmasını, bu arada da gecelerde soğursa (eylül geceleri), arının balı yemesi muhtemeldir. Benim ustam (mahmut bey), bu sene gibi verimli senelerde, bal akımının başladığı günlerde ana arıyı öldürüp kovanın içine bırakırdı. Yeni ananın çıkması, döllenmesi ve yumurtlamaya başlaması yaklaşık bir ay gibi bir zaman alır. Bu arada arılar yavru bakım hizmetleri olmayacağı için, balı daha çok depo ederler. Fakat bu yöntemi çok da tasvip etmiyorum. Çünkü, yeni çıkan anaların sayısını sınırlandırmazsanız, her çıkan ana koloniden bir miktar bölmek suretiyle, sunni oğul verdirebiliyor. (Bu nadir yaşanan bir durum.) 2000 yılında bu yöntemle dokuz çıtalı bir kovandan yaklaşık 38 kilo bal aldığımız oldu.

denizakvaryumu 15-07-2008 14:14

1 Eklenti(ler)
Okuduğum yazılarda, hobici arıcı olsak bile, ana arıyı kendimizin yetiştirmesi en iyisi olduğu belirtiliyor.

Bu konuda bir yazı;

Eklenti 43029

Arıcı için ana arının önemi büyüktür. Arıcı kolonilerinin ana arısını hep genç ister. Arıcı için ana arı üretmek veya hazır satın almak zor değildir. Fakat kaliteli ve verimli ana arı satın almak tecrübe isteyen bir iştir. Satın alınan her ana arıdan istenilen verim alınmamaktadır.

Benim 2 yaşında olan hazır analar yaşlılık özelliklerini göstermekte ve yumurtalarından erkek arı çok çıkmaktadır. Halbuki kendi 2 yaşındaki ürettiğim ana arılarda durum farkıdır. Bu da ana arı üreticilerinin bu işi önemsemediği kanaatindeyim. Hazır ana piyasasına bakıldığında 100 dolara da ana arı var, 10 ytlye de. Zannediyorum ki ana arılar damızlık koloniden değil de sıradan kolonilerden üretiliyor. Ana arı üretilen bir arılıkta 3–5 cins arıların varlığı da ana arı üretiminin önemsenmediğini gösteriyor. Çiftleştirme kutularında döllenen ana arı için erkek arının hiç mi önemi yok?

f1, f2 hibrit nedir anlamam, çok bilmem. Ama bildiğim bir şey arıcılıkta yerli arı cinsi ve ana arıyı kendin üretmen gerekiyor. Bu yıl kendi ana arımı kendim üretmeye karar verdim.


Janterimiz veya çiftleştirme kutularımız yok ki. Ruşet kovanımız da yok. Ne yapacağız. Bölme tahtalarından ruşet kovan oluşturduk. Bölme tahtası yazında bir işe yarasın değil mi?

2 damızlık koloni seçtim. Beğenmediğim 3 verimsiz yaşlı analı koloniyi de feda ettik. Kolonilerin üçte birini yeni ana üretimi için kullandık.

Verimsiz kolonilerden iki kapalı yavrulu ballı arılı çerçeve seçtik. Ortasına da damızlık koloniden kapalı yavrusu çok olan ve günlük yumurtası bulunan arılı çerçeveyi 2 çerçevenin ortasına yerleştirdik. Ortadaki oluşturulan ana gözlerinden en iyisi seçilip 2–3 tane bırakılacak. Böylece 3 çerçeveli bölmeden yeni ana arı üreteceğim.

Her ihtimale karşı verimsiz analar bırakıldı ve geri dönecek ergin arı için kabartılmış çerçeve kovana verildi. Damızlık kolonilerde sadece ballı çerçeveler kaldı ve ana arının yumurtlaması, geri dönen ergin arılar için kabartılmış çerçeve verildi. Bu damızlık koloniler ölene kadar arılıkta yaşayacak. Vefa İstanbul’da bir semt değil. Yeni ana arılar faaliyete geçince bölünen yaşlı analı verimsiz koloniler yeni ana bulunan kolonilerle birleştirilecek. Bal hasadından sonrada yaşlı anası bulunan koloniler yeni analı kolonilerle birleştirilecek. Bu yıl yeni analı kolonilerden bir şey beklemiyorum. Bunlar gelecek sene için yetiştiriliyor.

Yeni ana arı üreteceğim kovanlara çeyrek kek verildi ve bir müddet daha şerbetlemeye devam edilecek. Bu yılın yeni ana arılarını üretmiş olacağız. Her işi kendin yapar iseniz, işinizde başarı o kadar artıyor.

Hafta sonu sadece yeni ana arı üretmek için bölme yapacak kadar güzel hava bulabildik. Diğer kolonilerin bakımı haftaya kaldı. Havanın bozuk olması ergin arıların geri eski kovana dönmesini önlediğini tahmin ediyorum.

http://ahmet-hanci.blogspot.com/sear...max-results=50


Bu sene ana arı kutularımda son seferde 5 de 2 tutturabildik. Yani üç tanesinin anası ortalarda yok. Bende geçen hafta aşağıda görülen resimdeki yanyana tek tahta kapak üzerinde duran üç kutuyu birleştirdim. Bunun için poliüretan levhadan hazırladığım ve ortalarına sinek teli taktığım bölme tahtaları ile uzun 19 çıtalık tek karakovanı üçe böldüm. Arıları her bir bölüme aktardım. Bu haftada aradaki bölmeleri alıp hepsini bir araya getirdim. Dış kısımlarına birer temel petek verip bıraktım. Bu kara kovan artık temel oluşturacak buradan kutulara yavrulu ve arılı çerçeve nakli yapacağım. Bu uygulamayı ilk akıl eden Ali Türktür nadirde olsa böyle isabetli fikirler üretir o nedenle bende deniyorum. Bu karakovan sayesinde elde çıkmaya hazır meme olmasa bile zincir kopması felan olmayacak anasını ayırdığınız kutuyu birleştirin gitsin. Yeniden meme yaptınız bölün işlem tamamdır. Bu karakovan kışıda çıkarırsa seneye değmeyin benim ana arı üretme keyfime. Hatta bu seneki yeni kızlarıma bile zemin teşkil ettirebilirim bunlara. Soldaki iki tane ise katlı kutu sistemi ile birleştirildi araya tül perde parçası konup bir hafta bekletildikten sonra bu hafta sonu birleştirildi.

http://ariciilkyardim.blogspot.com/2...karakovan.html

denizakvaryumu 15-07-2008 16:04

http://mehmetyuksel1.blogspot.com/20...-sene-iin.html

Değişik bir formik asit uygulaması.Ve varroa için tuzak erkek gözlü çıta.



Ne çabuk sezon bitti :( Teşvik uygulamasına başlayanlar var, yanında formik asit.

http://mehmetyuksel1.blogspot.com/

halilhadim 15-07-2008 21:23

Kışa girmeden ana arıları kendimiz yenilesek mi acaba? Yoksa baharı mı beklesek?

denizakvaryumu 16-07-2008 01:01

Ağustos ayında ana arı yenilenebilirmiş.

denizakvaryumu 16-07-2008 01:23

Ekolojik Bal Üretimi:

Uluslararası ekolojik bal üretimi kurallarına göre: Temel petekleri % 100 saf balmumundan oluşan, glikoz ve sakkaroz içermeyen, yani surup ve kekle besleme yapılmayan, ruhsatlı olsalar bile arı sağlığı için kullanılan sentetik kimyasal ilaçları kullanmadan tamamen doğal floradan yararlanılarak üretilen ballara Ekolojik bal sertifikası verilmektedir.
Ekolojik bal sertifikası alabilmek için kontrol firmalarına müracaat edilmekte üretimin yukardaki şartlara uygunluğu kontrol firması tarafından denetlenmekte ve üründen alınan örnekler uluslararası agredite labaratuarlara gönderilerek analiz edildikten sonra sertifikalandırılmaktadır.

TÜM–ARI A.Ş. Artvin’de Ekolojik bal üretim programını başlatmış, denetimler sürdürülmektedir.

http://www.macahelas.com/EkolojikBal...BalUretimi.htm

Arkadaşlar,
kek ve şurupsuz arıcılık gerçekten mümkün müdür?

talkativeman 16-07-2008 08:35

arkadaşlar arıcılıkla ilgili yazılarınızı okumaya başladım gercekten cok güzeller seneye ilkbahara doğru bende 10 kovanlı arıyla baslayacagım benım ısım dolayısıyla arı ılacları ve malzemelerı elimin altında bırde kovanları koyacagım yerde zirai ilacların kullanılmaması benımde ıcımı rahatlatıyor ise basladıgım zaman sızle calışmalarımı paylasırım

caucasus 16-07-2008 13:05

Arkadaşlar vermiş olduğunuz bilgiler ve linkler için çok teşekkürler. Ben kısmetse bu hafta sonu izine çıkacam ve köy de arılarla uğraşacam ****** bilgi ve becerim kadar.
Bu sezon da yapmam gereken önemli şeyler nedir biraz daha bilgi alabilirsem çok iyi olur.
Bir de ana arının yaşını nasıl tahmin edebilirim ve kovan için de kolay bulmanın yolu varmıdır.
bilgiler için teşekkürler bu ara da izine çıkabilirsem 25 gün sonra görüşmek üzere. Sağlıycakla kalın.

halilhadim 16-07-2008 22:36

Sayın caucasus;
Bu sezonda bal sağımı ve sonbahar teşvik beslemesi, varroa mücadelesi yapılmalı. Ana arının üzerinde yaşını belirten boya yoksa, yaşını bilmek zor. Yine de bir kaç küçük ayrıntı var. Ana arının arka segmentleri iyice uzadıysa ve rengi koyulaştı ise, yani siyaha yakın bir renk aldıysa, ananın iki yaşında olduğu düşünülür. Yine de bu bilgi güvenilir ve geçerli bir bilgi olarak değerlendirilmemeli.
Arıyla olan iştigaliniz artıkça kovan içinde ananın bulunmasını daha pratik yapacaksınız. Maske, eldiven ve çizme kullanmanızı tavsiye ederim. Kolay gelsin.

caucasus 16-07-2008 23:02

Teşvik beslemesi için daha zaman var zannedersem artık sağım yapıldıktan sonra beslemeye de geçerim ancak, bir müddet buralar da olamıyacam zaman buldukça buradan takibe devam edecem. teşekkürler.

copur 09 17-07-2008 01:25

Yaşlı ananın kanat uçları biraz deforme olmuştur. Rengi ananın cinsi ile ilgilidir.

caucasus 19-07-2008 11:15

Arkadaşlar bu gün itibariyle 25 gün tatildeyim, burada kazandığım biliglerimi köy de uygulamaya çalışacağım. Herşey gönlünüzce olsun.

Turkavianvet 19-07-2008 15:38

Bağlantı sağlandı, arıcılığımızda ki gelişmeler ;
 
Merhaba Arıcı Arkadaşlar ;
Çamlıdere gezimizde fotograf makinesini almayı unutmuştum.İlgili şube müdürlüğü personeli arkadaşların çektiği fotografları isteyeceğim.
Gitmişken iki adet organik arıcılıkta kullanılan yarım ballıklı boş kovanlardan satın aldım.
Ballık taktığım kovanlarda ana arı ızgarası koymadığımdan bal hasadı yapamıyordum.Asistanım Serkan Şekerci'yle beraber birer gün ara ile iki başarılı operasyon yaptık.
20 şer çıtalı arılardan önce ana arıyı bulduk.Ardından bir günlük yumurta aradık.Ana arının gezdiği petek 1 günlük yumurta doluydu.Ana arıyı elle incitmeden naklettik.Ana arılı üstü bal altı polen ortası kapalı gözlü veya larvalı , yavrulu 6'şar petekli başka bir kovan arı yaptık.
13-14 çıtalı 3/4 bal , 1/4 yavrulu ve bir günlük yumurtalı petekleri olduğu kovanda bıraktık.Bal hasadım 21 gün sonra kesin !...Ankara'daki arkadaşları bal yemeğe davet ediyorum.2-3 çıta doğal petek mevcut.
Yarın 3 kovan arıyı 50 da yonca 150 da ve üzerinde ayçiçeği olan bir yere nakledeceğim.Sayın Denizakvaryumu'nun karakovanında bazı uygulamalar yaptık.Şu an 7 çıta'dalar , mecburen yavru yapması ve kendisini toparlaması için temel petek takmıştım.Geriye kalan çıtalara 0,5 cm -1 cm temel petek takarak doğal petek örmelerini sağlayacağız.Sanıyorum bu sene Sayın Denizakvaryumu da doğal bal yiyebilecek.Kendisini 6 gözle bekliyoruz.(Ben ve asistanlarım)
Bu gün 3-5 yıldır arıcılık yaptığını söyleyen bir vatandaşımızı ziyaretimiz oldu.Kovanlarını gözden geçirdik.Hayretler içinde kaldık.Hiç ilgilenmemiş ve bilgisizdi.Bir iki ufak operasyonla oğullara düzen verdiysekte büyük operasyonları başka zamana erteledik.
Geçen hafta içinde iki gezginci ve bir sabit arıcı kovanlarıma baktılar.Yaklaşık 30-40 yıllık gezginci arıcıların iltifatlarına mazhar olduk.''Bizim kadar işçiliğiniz var.'' dediler.
Hasattan önce sipariş bile almaya başladım.Çok hoş bir duygu :)
Ballı bitkiler , çiçekler ve tohumları konusunda yardımcı olabilecek Ankara ve çevresindeki arkadaşları hasada bekliyorum.Tabi tüm Türkiye'den yolu Ankara'ya düşenleri beklerim.
Muhabbetiniz bal olsun.
Sevgi ve saygılarımla

halilhadim 21-07-2008 02:30

20 şer çıtalı arılardan önce ana arıyı bulduk.Ardından bir günlük yumurta aradık.Ana arının gezdiği petek 1 günlük yumurta doluydu.Ana arıyı elle incitmeden naklettik.Ana arılı üstü bal altı polen ortası kapalı gözlü veya larvalı , yavrulu 6'şar petekli başka bir kovan arı yaptık.
13-14 çıtalı 3/4 bal , 1/4 yavrulu ve bir günlük yumurtalı petekleri olduğu kovanda bıraktık.Bal hasadım 21 gün sonra kesin !.
Sn. Turkavianvet;
Kovan ana arısız mı kaldı, anlamadım? Günlük yumurtalı kovan yeni ana çıkaracak yani, bu arada da yavru faaliyeti olmayacağı için, balı çokça toplayacak hemi? :)

Turkavianvet 21-07-2008 21:32

Sayın Halil Hadim ;
 
Merhaba Arıcı Arkadaşlar ve Sayın Halil Hadim :
Sayın Halil Bey tam olarak ne sorduğunuzu anlamadım ancak anladığım kadarıyla cevaplayayım.
Başlangıçta 3 kovan 10 ar çıtalı arım vardı.Bu arılardan 2 tanesine üstlük attım 1 tanesini de arının sönme pahasında takviye arı olarak kullandım.
Bu tek taklı arıdan yaklaşık her hafta 1-2 yapalı yavru gözlü arı alarak diğer kuvvetli kovanlara arısız naklettim.Böylece üstlük atılı kovanlarım 20 şer çıtalı ve ballık kısmı 3/4 ü ballı 1/4 üde değişik dönemlerde yavrulu halde kaldı.Arıları ve arıcılığı bu sene için uygulama yılı kabul ederek her türlü deneyimsel, bilimsel ve kitabi bilgileri uyguluyorum.Risk her zaman var elbette.Anlatımınızdan tam olarak ne sorduğunuzu çıkartamadım.Gelişmeleri sizinle beraber izleyebiliriz.
Özelimden adres ve telefonlarımı vereyim.Buyrun 8-9-10 Ağustos'ta misafirim olun.Gördüklerinizi siz sitede resimli şekilde anlatın.
Çok bal almaktan kastınızı tam anlamadım ancak benim beklentim 1.günlük yumurta olan tek bir çıta koyduğum ballıklı arılarım şu an 13 ve 15 çıtadalar diğer ayırdığım ana arılı kovanlar ise çok özel bir alandalar.
Beklentim ana arısız kalan kovanlarımdaki bütün yavru arılar çıkacak ve bal olacak kovan mevcudu çok düşecek ve rahatlıkla hasat yapacağım.
Bu gün kontrolde çok sayıda ana memesi vardı.Her iki kovanda 15-16 civarında ana arı memesi gördüm.Yaklaşık 16 günde yeni ana arı çıkacak 5 gün dinlenecek çiftleşecek ve yeni yumurta yapacağı zamana kadar yeni yumurta ve yavru olmayacağından ve işçi arıların çoğu öleceğinden geriye kalan değişik dönemdeki günlük yumurta , kapalı gözlü yavru **** kovan içindeki arıların sayesinde kovanın sönmeyeceğini tahmin ediyorum.
Böldüğüm ana arılı kovanlardan bal hasadı beklentim yok.Çok güzel bir yerdeler ve kendilerini toplayacağını düşünüyorum.
Sizi ilçeme davet ediyorum.Buyrun gelin.Gelişmeleri beraberce görelim.Belki sizce yanlış yaptığımı düşündüğünüz nokta varsa görüşünüzü açıklayabilirsiniz.
İki ballıklı kovanda şu an yaklaşık 20 şer kilo bal olduğunu düşünüyorum.Tamamlar mı , yer mi , kovan söner mi ? Gelişmeyi görmek istiyorum.Bu iki kovana döllenmiş ana arı ve ana arı ızgarasıda verebilirdim ancak ben ana arı üretimini görmek istedim.
Şu an için 5 kovan arım var.3 ünde ana arı var.6-7-10 çıtadalar.Bu arılardan bal beklentim yok.Kendilerine yetesi balları yaparlarsa yeter.
Diğer iki ballıklı ana arısız kovanımdan ise yaklaşık 40-50 kilo bal hasadı yapacağımı düşünüyorum ancak kovan söner mi? ana arı çıkar mı? arı kendini toparlar mı? gibi konuları hep beraber izleyebiliriz.
Beklentilerim çok bal alma beklentisi değil ? Arılarımdaki uyguladığım çalışma sisteminin sonuçları !
Sizin sorunuzun cevabı bu iki kovan arı sönerse 50 kilo bal hasadı yaşarsa 50-32=18 kilo bal hasadı.
Benim görüşüm arıcılık araba sürmeye çok benziyor.Şartlar ve kovan size yapacağınızı söylüyor.Değişik bölgelerden arıcı arkadaşlarım var.Hepsinin kendilerince doğruları var.Ben kendi sentezlerimi ve düşüncelerimi uyguluyorum.
Bu yıl onlarca gezginci profesyonel arıcı , sabit arıcılarla uygulamalarım ve sohbetlerim oldu.
Sevgi ve Saygılarımla

halilhadim 22-07-2008 23:30

Tamam, tam benim ustam Mahmut Bey gibi bir arıcısınız. Yaptığı operasyonlar nedeniyle operasyon mahmut olarak anılıyordu.:) Yaptığınız uygulama bence de güzel. Sonuçlarını görmeyi ben de isterim. Böldüğünüz kovanlarda ana varsa, ötekilerde ana çıkarıncaya kadar geçen sürede yavru beslemesi olmayacağı için daha fazla bal toplar diye düşünüyorum. İlk ve öncelikli amacınız bal olmasa da, bal tutanın parmağını yalaması gerekir diye düşünüyorum. Ağustosun ikinci haftasında senelik iznimi kullanmak üzere Kızılcahamam'a geleceğim. Nasip olursa görüşürüz. Kolay gelsin

Turkavianvet 24-07-2008 00:26

Sayın Halil Bey'in Ustasını merak ;
 
Merhaba Sayın Halil Bey ;
Ustanız Operasyon Mahmut'u merak etmeye başladım.Yaşıyor mu ? Arıcılığı kapasite ve verimlilik açısından nasıl yapıyordu?Kaç kovan arısı vardı ? Yılda ne kadar bal hasat ediyordu?
Bize operasyonlarından, uygulamalarından örnekler verebilirmisiniz?
Ustanızı ve sizi arıcılığınızla tanımak istiyorum.
Sevgi ve Saygılarımla

denizakvaryumu 25-07-2008 14:35

TEMA Vakfı, arı sayısındaki azalmanın boyutlarını bir raporla ortaya koydu. Rapora göre, 2 yılda sayıları % 50 azalan arıları, iklim koşulları ve bilinçsiz üretim tehdit ediyor.

TEMA Vakfı'nın ''Türkiye Arıcılığındaki Tehlikeler'' raporunda, arılarda 'yanlış arıcılık uygulamaları' ve iklim koşulları nedeniyle yüzde son iki kışta 50 azalma olduğu belirtildi.

Raporda, Türkiye'deki 4,5 milyon bal arısı kolonisinin, koloni başına 17 kilogram bal verdiği ve yılda 50-60 bin ton bal üretildiği kaydedildi.

Türkiye'deki 20 koloniden sadece bir tanesinin ana arısının değiştirilebildiği belirtilen raporda, şu görüşlere yer verildi:

''Bu ana arıların da damızlık vasıfları ve kaliteleri kontrol edilemedi. Türkiye'de bal kalitesi denetimi yok denecek kadar yetersiz ve göstermelik. Ticari früktozlu ve sakarozlu ballar yaygın olarak pazarlanıyor. Yanlış arıcılık uygulamaları ve olumsuz iklim koşulları nedeniyle son iki kışta yüzde 50'yi geçen koloni kayıpları oldu, bal üretimi düştü. İhracat durdu, ithalat başladı.''

''BİR DAMLA BAL İÇİN 120 BİN ÇİÇEĞE ZİYARET''

Raporda, bal arılarının nektar ve polen toplamak için çiçekleri ziyaret etmesinin, onların döllenmesini ve ürünün oluşmasını da sağladığı belirtilerek, arıların bir damla bal üretimi için yaklaşık 120 bin çiçeği ziyaret ettikleri kaydedildi.

Bitkilerin gelişmesinde, tarımsal ürünlerin oluşmasında ve hayvancılığın ana girdisi yem bitkilerinin veriminde, arıların, su ve gübre kadar önemli olduğu ifade edilen raporda, ''Özellikle zararlı böcek mücadelesi yapılan tarım alanlarında diğer dölleyici böceklerin ölmesi nedeniyle döllenmede mutlaka bal arısına ihtiyaç duyulduğu'' vurgulandı.

Raporda, Türkiye'nin bir kıta gibi yedi ayrı iklim özelliği gösterdiği, 12 bin bitkisinin büyük bölümünün nektarlı ve polenli olduğu hatırlatılarak, bozuk mera ve orman alanlarının rehabilite edilmesine paralel olarak ballı bitkilerin miktar ve çeşit olarak daha da artacağı vurgulandı.

''AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ''

Türkiye'de eğitim, damızlık, arı sağlığı ve bal kalitesinin kontrolü gibi önemli sorunlar bulunduğu ve arıcılığın usta çırak ilişkisiyle öğrenildiği ifade edilen raporda, modern arıcılık tekniklerinin hala üretici tabanına benimsetilemediği savunuldu.

Her yıl Türkiye'de damızlık değeri yüksek en az 2,2 milyon ana arı kullanılması gerektiği ve TÜBİTAK'ın yürüttüğü bir araştırma sonucunda Bitlis'te yüzde 42, Diyarbakır'da yüzde 49, Hatay'da yüzde 52 oranında ''Amerikan yavru çürüklüğü'' tespit edildiği bildirilen raporda, şu görüşlere yer verildi:

''Avrupa Birliği mevzuatına göre, 'Amerikan Yavru Çürüklüğü' görülen kolonilerin yakılması gerekir. AB'ye uyum kuralları gereği Bakanlar Kurulu 'Bu mevzuata uyacağım' diye imza atmıştır, ancak Türkiye'de böyle bir uygulama başlatılamamıştır. Üretimde neredeyse sağlıklı koloni yokken Tarım Bakanlığı'nda arı hastalıklarını teşhis edip doğru tedaviyi önerecek teçhizli ve yetkili bir arı hastalıkları laboratuvarı bulunmamaktadır. Yaygın olan hastalıklara karşın ülke genelinde uyulması gereken tedbirlerle ilgili bir politika da geliştirilememiştir. Üreticiler yoğun arı hastalıkları ile bulaşık kolonileri tedavi etmek amacı ile pek çok kimyasallar kullanmaktadırlar.''

''PETEKLER, PETROL ÜRÜNÜ NAFTALİN VE PARAFİNDEN''

Türkiye'de naftalin kalıntısız ve parafin katkısız temel petek bulunmadığı bildirilen raporda, bu peteklerin balla birlikte tüketildiği iddia edildi.

Naftalin ve parafinin petrol ürünü ve kanserojen olduğu, petekli bal tüketim alışkanlığına sahip tüketicilere temel petekler olmadan petekli balları nasıl yiyeceklerinin anlatılması gerektiği vurgulandı.

Üreticilerin ise son yıllarda sakarozun yerine daha ucuz olduğu için glikoza ve früktoza yöneldikleri belirtilen raporda, şunlara yer verildi:

''Bu sahtecilik daha da yaygınlaşmış, hiç arı görmemiş ticari şekerler doğrudan bal diye satılır olmuştur. Ticari glikoz ve früktozun piyasa değeri 1 YTL civarındadır. Bu sanayi ürünleri doğrudan veya doğal balla karıştırılarak en az 7-8 YTL ye bal diye satılmaktadır. Bu durum şekersiz bal üreten ve pazarlayanların aleyhine haksız bir rekabet yaratmaktadır. Nitekim binlerce doğal bal üreticisi balını maliyetinin altında satmak mecburiyetinde kaldıkları için üretimden vazgeçmişler ve arıcılığı bırakmışlardır. Diğer taraftan bal diye ticari früktoza kilogram başına en az 7-8 YTL ödeyen tüketici kandırılmaktadır.''

ARI ÖLÜMLERİ YÜZDE 50-60'LARA ULAŞTI

Türkiye'de son iki yıldır kitlesel arı ölümleri görüldüğü, ilk olarak 2007'de Hatay'da 32 bin koloninin öldüğü anımsatılan raporda, Adıyaman, Ardahan ve Ankara'da yüzde 50- 60'lara varan arı ölümlerinin gerçekleştiği bildirildi.

Son yıllarda ülke genelinde yaşanan kuraklığın arıcılığı olumsuz etkilediği, 2006 ilkbaharında yaşanan soğukların arı florasını dondurduğu ve kolonilerin de sonbaharda genç nesil yetiştiremedikleri aktarılan raporda, damızlık arıların geniş ölçekli kullanılmaması, kullanılanların vasıfsız olmaları, arı hastalıklarının yaygınlığı ve arıların ''Genetiği Değiştirilmiş Organizma'' (GDO) içeren früktozla beslenmeleri gibi nedenlerden hassaslaşan ve zayıflayan kolonilerinin yaşanan olumsuz iklim koşullarının da tetiklemesi ile öldükleri kaydedildi.

Raporda, şöyle denildi:

''Yıllık bal üretimi 60-65 bin tonken, arı ölümlerine paralel olarak iklimsel nedenlerle flora yetersizliği de etkili olmuş, 2007 üretim sezonunda bal üretimi yarı yarıya azalmıştır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı 8 bin ton bal ithaline izin vermiş, arı ve bal cenneti Türkiye, bal ithal eden ülke konumuna düşmüştür. Arılara pancar şekeri yedirilerek üretilen balların bir laboratuvar analiz yöntemi henüz Türkiye'de bilinmemektedir. Pancar şekeri ile bal üretimi Türkiye'de olduğu gibi başka ülkelerde de yaygındır. İthal ballar vitrinlerdedir. Nasıl üretildikleri bilinmeyen ancak dünya piyasasında yaklaşık 2 dolar olan bu balları tüketicimiz en az 10 dolara yemeye devam etmektedir.''
TEMA Vakfı'nın hazırladığı raporun tümüne şu linkten ulaşabilirsiniz


http://www.tema.org.tr/TurkiyeAricil...Tehlikeler.pdf

http://www.haber10.com/haber/131928/


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 11:01.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025