View Full Version : Unakıtan : Ormanları da özelleştirelim
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ormanların devlet elinde iyi işletilemediğini öne sürerek, ormanların da özel sektöre açılması gerektiğini söyledi.
........
Törende konuşan Maliye Bakanı Unakıtan, 61 adet barajın temelinin atılmasının Türkiye’nin kalkınması anlamına geldiğini belirterek, “Enerjisi olmayan bir ülke, çek kuyruğunu gitsin, işe yaramaz” dedi. Hükümetin kalkınmanın temeline özel sektörü koyduğunu belirten Unakıtan, şöyle konuştu:
“Özelleştirmeleri neden yapıyoruz, para bulmak için yapmıyoruz sadece. Bu özelleştirmeler bir reform, yapısal reform. Yani tam rekabeti sağlayabilmek için, kalkınmayı sağlayabilmek için bütün iktisadi kuruluşlar özel sektöre devredilmelidir. Bunu yapmadıktan sonra zaten o ülkede kalkınma olması mümkün değil. Koskoca demir perde gerisi ülkelerini düşünün. Amerika’dan bile önce uzaya çıktı bu adamlar. Ama birdenbire çöktüler, dünya haritasından o komünist sistem silindi gitti. Ne yoktu bu adamlarda da böyle oldu? Rekabet yoktu orda. Rekabetin olmadığı yerde ne gelişme olur, ne kalite olur, ne kalkınma olur. Hiçbir şey olmaz.”
..........
ORMANI İYİ İŞLETEMİYORSUNUZ
Özel sektörün yapacağı HES’lerin dayandığı Su Kullanım Hakkı Anlaşmalarını geliştirmeyi öneren Unakıtan, “Şimdi bakın ormanlara, devretmişik milyonlarca hektar orman, nasıl işletiliyor. ‘Siz çok iyi işletiyorsunuz.’ Bana görev hiç iyi işletilmiyor. Özel sektörü sokun oraya. Gidin bakalım kuzey ülkelerinde özelleştirilmiş ormanlara bir bakın yani nasıl yapmış adamlar. Kanada’ya bakın nasıl yapıyor adamlar” dedi. Çevre Bakanı Eroğlu’nun madenlerin özel sektöre açıldığını anımsatması üzerine Unakıtan, “Madenleri verin kardeşim işletilsin. Madenleri veriyorsun ama madeni çıkardığı gibi dışarı satıyor. Şunu bir işletip satın. (Eroğlu’na seslenerek) Ben gittim senin memleketine Afyon’a sayın bakanım. Çıkarıyor haydi Çin’e. Ya işlet niye gönderiyorsun Çin’e? Bizim derdimiz var; neymiş derdin gelin konuşalım? Al şunu bi işlet. İşlet de bir değer katalım? İşletelim satalım günah? Elin Çinlisi. Elin diğer memleketleri işletiyor da bunlar gökten zembille mi indi?” diye konuştu.
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/9396266.asp?gid=229&sz=63093
Bu özeleştiriden sonra halk olarak bize;
''İşletemiyorsanız kalkın o zaman o koltuklardan''
deme hakkı doğmuyor mu şimdi.....
Mehmet Ali Aşık
17-07-2008, 05:56
bu adam kendine yanlis meslek secmis !
Oğuz Karsan
29-07-2008, 15:56
Merhaba,
Sadece Unakıtana ve partisine kızdığımız için, bütün fikirlerine karşı çıkmamak lazım.
Evet bence de Ormanlarımızı özelleştirmeli.
Bir düşünün Ormanlarımızın yarıya yakın bölümü 1936 dan beri yok olmuş. Orman Bakanlığı en büyük ve ödeneği en fazla bakanlıklar arasında. Yaklaşık 66.000 personeli var her taraf müdür dolu kocaman odalar, masalar, bilgisayarlar var ama başarı sıfır.
Ormanları bol ve sağlıklı olan ülkelere bakıp biraz akıl fikir alalım.
Belediyede temizlik işleri özelleştirileceği zaman da bazılarımız karşı çıkmıştı ama işte gördük ne güzel işliyor.
Ayrıca Ormanlarımız sahiden acınacak halde. Her yer bakımsız ve verimsiz. Verimli birkaç ormanımız ise bakanlığın yanlış uygulamaları yüzünden keslip yok ediliyor.
Statükocu olmanın bir yararı yok. Yeniliklere açık olup denemeliyiz nasıl olsa bu günkü halimizden daha kötü olamaz.
Bence özelleştirelim.
Hatta kendi haline bıraksak bile şu anki durumdan iyi olabilir.
Saygılar
Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 2008 bütçesi bakanlıklar arasında en son sırada yer alıyor.
Ayrıca 2003 yılında birleştilen bu iki bakanlığın, bu bütçeyle ormanlara mı, çevreye mi bakacağı belirsiz.
Yine temizlik hizmetlerinden verilen örneği dikkate alırsak hizmetin özelleşmesi ile varlığın özelleşmesinin çok farkı sonuçlar doğuracağı tartışılır sanırım.
Ormanların özelleşmesi demek bana göre ilçemizin Seymen Köyü'nde Özal zamanında 49 yıllığına kiralanan Seymen Ormanlarını içine yapılan golf kulüp'e yerli halkın sadece işçi olarak girebilmesi, parası olanın ise keyif yapması demek.
Ben de ormandan koparılıp çeşitli şekilde ya da 2B yasıyla bir parça araziyi alabilecek param olmadığı için devletimin yani benim ormanımda keyif yapmayı istiyorum.
Çok mu şey istiyorum?
“Özelleştirmeleri neden yapıyoruz, para bulmak için yapmıyoruz sadece. Bu özelleştirmeler bir reform, yapısal reform. Yani tam rekabeti sağlayabilmek için, kalkınmayı sağlayabilmek için bütün iktisadi kuruluşlar özel sektöre devredilmelidir. Bunu yapmadıktan sonra zaten o ülkede kalkınma olması mümkün değil. Koskoca demir perde gerisi ülkelerini düşünün. Amerika’dan bile önce uzaya çıktı bu adamlar. Ama birdenbire çöktüler, dünya haritasından o komünist sistem silindi gitti. Ne yoktu bu adamlarda da böyle oldu? Rekabet yoktu orda. Rekabetin olmadığı yerde ne gelişme olur, ne kalite olur, ne kalkınma olur. Hiçbir şey olmaz.”
Rekabetin olduğu ülkeler, neden herşeylerini özelleştirmiyor? Fransanın Danone'yi, ABD'nin liman işletmesini, rafinerisini satmaması haberlerini hatırlıyorum.
Çevre Bakanı Eroğlu’nun madenlerin özel sektöre açıldığını anımsatması üzerine Unakıtan, “Madenleri verin kardeşim işletilsin. Madenleri veriyorsun ama madeni çıkardığı gibi dışarı satıyor. Şunu bir işletip satın.
Kendisi durumu söylüyor zaten :)
Çevre Bakanı Eroğlu’nun madenlerin özel sektöre açıldığını anımsatması üzerine Unakıtan, “Madenleri verin kardeşim işletilsin. Madenleri veriyorsun ama madeni çıkardığı gibi dışarı satıyor. Şunu bir işletip satın.
Türkiye altın merkezi olacak, Maden Yasası değiştirilecek
Türkiye altın merkezi olacak, Maden Yasası değiştirilecek
Altın eritilirken, "Sıcak oldu" denilince Bakan Güler külçeleri göstererek espri yaptı: "İçimizi bu ısıtıyor, gördüğünüz gibi çevreyi kirletmiyor!"
04/04/2008
SERKAN OCAK (Arşivi)
İSTANBUL - Altın madenciliği sektörünün ileri gelenleriyle birlikte Kuyumcukent'te kurulan İstanbul Altın Rafinerisi'ne gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler iki 'müjde' verdi: "İstanbul, altın ve mücevharatta bir dünya merkezi haline gelecek. Eleştirilen Maden Yasası değiştirilecek." Ancak Bakan, yasanın nasıl değişeceği konusunda ayrıntılı bilgi vermedi.
'Altın içimizi ısıttı'
Altın Borsası Başkanı Osman Saraç ve Altın Madencileri Derneği Başkanı Ümit Akdur'un konuşmaları sonrası Bakan Güler, ham altının 1200 derecede eritilip külçe haline getirildiği rafineriyi gezdi. Bir gazeteci "Çok sıcak oldu" deyince Güler, altın külçelerini göstererek espri yaptı: "İçimizi bu ısıtıyor. Görüyorsunuz, çevreyi filan kirlettiği yok!" .......
Bakan Güler, konuşmasındaysa Maden Kanunu'nda da yeni değişikliklerle kamuoyundaki tartışmaların en aza indirileceğini söyledi. Güler, dayrıntılı bilgi vermedi, ancak bakanlık yetkililerinden edinilen bilgiye göre yasada, maden faaliyetleri sonrasındaki 'rehabilitasyon' ve taş ocaklarıyla ilgili bir takım düzenlemeler yapılacak.
Her önüne gelenin madenci olamayacağı bir sektör oluşturulacağını anlatan Güler, tüm madencilik faaliyetlerinin düzenlemesini yaparak yeni bir 'Maden İşleri Denetleme ve Düzenleme Kurulu'nun kurulacağını da söyledi. Madencinin işinin kolaylaşacağını vurgulayan Bakan, Türkiye'deki maden faaliyetinin 180 metrelerde olduğunu, AB'de ise 1200 metrelerde olduğunu ve bu standardı yakalamak istediklerini açıkladı.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=252079
Dört ay önce yas değişikliği haber olmuş.
Unakıtan'ın mesajından anladığım ise ''Yeni yasadan ne haber? '' der gibi
Bu sefer oğlu madencileğe özenmiş olmasın?
Mehmet Ali Aşık
30-07-2008, 00:06
Evet dogrudur ne bu adamin nede partisinin icraatlarini tasvip ediyorum ve özellestirmelerede sonuna kadar karsiyim hangi parti siyasetci yaparsa yapsin .Ne demek kardesim "babalar gibi satarim" sattirmiyorum:mad: kendi öz dedelerim tapusunu kaniyla caniyla odedi! Bu adamlarida savunanlari anlamiyorum ya ne olup bittiginin farkinda degiller **** onlarinda islerine geliyor! Oyleyse ya gozlerini açin **** elinizi vicdaniniza koyun.özellestirmelerin zararini simdiki nesilden çok gelecek nesiller çekecek iste o zaman size lanet okuyacaklar! bunlari iyi hesaplayin. Kendi ülkelerinin ormanlarindan ,nehirlerinden(akarsularda satilmak isteniyor) elin oglu faydalanacak kendisi o ormana eskimonun dedigi gibi ancak isçi olarak girebilecek!
Sahte fatura,izinsiz villa,yumurtacilik,misir ithatali vsvs bir suru kose dönücülük unutuldu simdi vatandasin ,memleketin topragina tasina goz diktiler.Bosuna Avrupa unakitana yilin maliye bakani ödülünü vermedi. Bakin butun AB -D AKP 'nin kapatilmasina karsi cikiyor .internette 100 Akp gercegi diye bir liste var okuyun hepsi gerçek idda veya iftira degil. neyse burada dursam iyi olucak:(
Unakıtan'ın Fabrikalarımız için Söyledikleri..
Ne banka bırakacağız, ne fabrika, Ne de işletme. Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız!
Kemal Unakıtan
Sümerbank için Söyledikleri
Sümerbank tarihten siliniyor. Elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz.
Kemal Unakıtan
SEKA İÇİN SÖYLEDİĞİ
Stratejik yer imiş.Ne stratejisi, önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına.Seviyorum bu işleri arkadaş.
Kemal Unakıtan
ŞEKER FABRİKALARI İÇİN SÖYLEDİĞİ
Kar edeni de, zarar edeni de satacağız!
Kemal Unakıtan
TEKEL İÇİN SÖYLEDİĞİ
Babalar gibi satarız!
Kemal Unakıtan
PETKİM İÇİN SÖYLEDİĞİ
Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar.Gelsinler işgal etsinler!
Kemal Unakıtan
TÜPRAŞ İÇİN SÖYLEDİĞİ
Parayı veren düdüğü çalar. TÜPRAŞ'ı Ruslara satar mısın,diyorlar.Satarım arkadaş?
Kemal Unakıtan
TELEKOM İÇİN SÖYLEDİĞİ
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım,20 bin Dolar veren herkese,TELEKOM a ait Bilgileri vereceklerini söyledi.
Burada utanç verici olan, bunu ima etmek için kullandığı cümle:
Binali Yıldırım; 20 bin dolar veren kızımızı görür diyor.
LİMANLAR İÇİN SÖYLEDİKLERİ
Ne banka bırakacağız, ne fabrika, Ne de işletme. Liman da bırakmayacağız.Hepsini satacağız!
Kemal Unakıtan
VE SON
Ben Ülkeyi Pazarlamakla Mükellefim?
Tayyip Erdoğan
Oğuz Karsan
30-07-2008, 12:01
Merhaba,
Sayın arkadaşlar,
Ormanlar özelleştirilirse daha iyi olacaktır diyorum. Ama Ormanlarımızı yabancı şirketlere peşkeş çekelim sonra onlar oraları kesip golf sahası yapsınlar biz de dışarıdan bakalım demiyorum.
Endişelerinizde haklı olduğunuz taraflar var. Ama ülkemizde bazı işler iyi planlanamıyorsa ve o işleri özel sektör daha iyi yapabilecekse neden karşı çıkalım.
Hepimiz particiliğe ve adam kayırmaya karşı değilmiyiz? Peki ormanların kaymağını hep iktidar partisine yakın olanlar yemiyor mu? Özelleştirilip adam gibi işletilse ve bütün vatandaş yararlansa kötümü olur ?
Bu ülkede aklı başında iyi insanlar yok mu? herkes birilerinin adamı mı? Vatanseverler nerede? Eğer özelleştirilip düzgün işletilse verim artsa buna kim karşı çıkabilir?
Hepiniz Ormana gitmişsinizdir. Peki Ormanlarımızın şu anki durumundan memnun musunuz? Dergilerde yabancı ülkelerin Ormanlarını görünce içiniz burkulmuyor mu? Bizim Ormanlarımızın onlardan eksiği ne? Bitki çeşitliliğinde bütün AB ülkelerinden fazla değilmiyiz? Floramız mı kötü hayır. Peki neden olmuyor.
Bazı ülkeler ormanlarını ailelere ihale etmişler. Ama kontrolünü de yapabiliyorlar. Ne mi oluyor? bizdekinin tam tersi, Ormanları sağlıklı, bakımlı ve gelişebiliyor. Herkes memnun
Bizim Ormanlarımız ise ormacıların insafına kalmış. Ne bakım var ne başka birşey. Allaha emanet gidiyor. Yangınlar cabası. Önlenemiyor ve kontrol altına alınamıyor.
Belki bütün ülkelerde orman yangını oluyor ama bizdeki kadar yer yanmıyor. Nedense yangınlar hep yerleşim yerlerine dayalı ve imara yakın yerler.
AKP, CHP, MHP, DSP, DYP veya bir başkası başa kim gelirse gelsin bence Ormanlar özelleştirilmeli ve iyi kontrol edilmeli bu arada ülkemizin ormanlarına karşı şerefsizlik yapanların yaptıklarıda yanlarına bırakılmamalı. Yabancı ülkelerde olduğu gibi en ağır şekilde cezalandırılmalı.
Biz uyanık ve duyarlı olursak, kimsenin adamı Ormanlarımızı peşkeş çekemez. Ama uyanık olmalıyız.
Saygılar.
Mehmet Ali Aşık
30-07-2008, 23:44
Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Küçükaydın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın söylemiş olduğu "Ormanlar devlet elinde iyi işletilemiyor bunun için ormanların özel sektöre açılmalıyız" sözlerine sert çıktı.
Küçükaydın ormanların devlet sektöründen çıkıp özel şirketlere verilmesi ile birlikte Türkiye'nin ekolojik sisteminin bozulacağını ifade etti. Küçükaydın: "Maliye Bakanımızın bu sözleri söylemesi Orman Mühendislerini üzmüştür. Bakanımız bu sözü söylemeden önce bizlerden fikir alması lazımdı. En azından Çevre ve Orman Bakanlığı'ndan bu konu ile ilgili bilgiler alması gerekirdi.
Türkiye'nin şartları çok farklı. Türkiye'de ormanların %99'u devlete ait. Maliye Bakanımızın örnek gösterdiği ülkelerle bizim şartlarımız çok farklı. Çünkü Avrupa'ya baktığınızda ormanlar tahrip edilmeden kullanılmaktadır. Bizde ise ormanlar az olması ile birlikte tahrip edilerek kullanılmaktadır.
Genel ormanların kurulması özel sektörün orman sahibi olması gayet güzel şeyler ama doğal olarak yetişmiş ormanlarımızı ve orman parklarını 30-40 yıl özel şirketlere vererek işletilmesi demek insanlığın geleceğine ipotek koymak demektir.
Özel şirketlerde önemli olan karlılıktır ancak ormanları ticari bir varlık olarak algılanmamalı. Ormanlarımız ülkenin nefesidir. Ormanlarımızı özel sektöre verilmesi ile birlikte ülkemiz çölleşmeye doğru gidebilir.
Tarihe baktığınızda ormanların özel şirketlerin işletmesinde kara bir leke olarak görülmüştür. Çünkü özel şirketler ormanlardan para kazanmak için bir takım çalışmalar yapacak ve bunun sonucunda doğaya zarar verecektir. Ormanların mutlaka uzman mühendisleri tarafından devlet eliyle işletilmesi lazımdır. Onun için Maliye Bakanımız almış olduğu bu karardan bir an önce vazgeçmelidir" dedi
Mehmet Ali Aşık
31-07-2008, 00:33
Oguz bey
Yazdiklarinizda dogrular var.Orman bakanligi dogru durust çalismiyor. Ormanlara gereken onem verilmiyor.Yanliz ormanlarimizin o kadarda perisan bir halde oldugunu zannetmiyorum Senin yabanci dergilerde gordugun ormanlar genellikle yagisi bol olan kuzey ulkerde oldugu için haliyle daha yesil .
Biz ormani koruyalim zarar vermeyelim yeter ormanin fazlada bir bakima ihtiyaci yoktur.Devrilen çureyen agaçlarinda ekosistemde bir yeri vardir bazi orman yanginlarinin bile ormana faydasi olabilir.illaki ormanlari birilerinin isletmeye açmasi gerek degil.
Sorunlar var tamam ancak özellestirme KESINLIKLE çözüm degil aksine dahada felaket getirecektir.Bir sirket veya aile ormanin isletmesini niye alir? Vatana ,devlete,millete, insanliga hayrim olsun diyemi yoksa para kazanmak için mi?
Bu konuda Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Küçükaydın zaten gerekli olanlari soylemis.
" Bu ülkede aklı başında iyi insanlar yok mu? herkes birilerinin adamı mı? " diye sormussunuz olmaz olur mu tabii ki var iste agaçlar nette goruyoruz .Ama gerçekci olmak gerekirse boyle insanlar çok az .Artik haram yemeyene "aptal" gozuyle bakiliyor .Adam kayirma, torpil,devletin malini yeme,bir mevkiye geldigin zaman esini dostunu zengin etmek vesaire almis basini yurumus.
Ormanlarda ozellestilirse sanmaki vatansever birine gidecek o orman yabanciya bile gidebilir mesala istiklal harbinde cetelerin efelerin mekani olan bir ormanlik tepeyi bir yunanli alip etrafini tel orguyle cevirip o efelerin torunlarini ormana sokmayabilir.
Bu yazdiklarim ne fantezi ne abarti elinden hiç bir is gelmeyen siyasetciler careyi özellestirmekte buldu ne biçim çareyse! Devlet onu yapmaz Devlet bunu yapmaz onu satalim bunu satalim satilacak neyimiz kaldi? ister bu gerçekleri gorun ister basinizi kuma sokmaya devam edin memleket satiliyor.
Yabanci devletlerin Turkiyede tasinmaz mal edinmeleri anayasada suç teskil ediyor iste anayasa kanunlar degistirliyor.Yine internette haritalar var hangi milletler hangi bolgelerden ne kadar yer almis çok ilginç.Bu ulkenin stratejik onemi olan kurumlarini bile zararli faliyetleri olan ulkelere sirketlere sattilar.
Toroslarda yörükler orman sokulmuyormus biz ki onlara çok sey borçluyuz . Yarin milli servetimiz dedigimiz ormanlarda satilirsa zannetmeyinki dagda bayirda ozgurce dolasabilecek veya arabami suraya cekipte bir gezinti yapayim diyebileceksiniz.
Oğuz Karsan
31-07-2008, 11:04
Merhaba,
Sn Mehmet Ali Aşık.
Özelleştirilmesine her karşı çıktığımız kurum verimli olmadı. Ama Ormanlarımızın durumu sahiden kötü. Bir düşünün devlet size 5000 adet ağacı verse ve bakımından siz sorumlu olsanız o Ağaçlara kimse bir zarar verebilir mi? İşte benim demek istediğim bu. Özelleştirelim derken yabancılara kayıtsız şartsız teslim edelim demiyorum.
Ben Edremit Körfezi, Kazdağları ve Karadenizin Ormanlarını dolaştım. Karadenizdekileri zaten vatandaş ve bol yağmur koruyor. Ama Egedekiler için aynı şeyleri söyleyemem. Sadece Kozak Yaylalarındaki Fıstık Çamları bakımlı, Onları da sahipleri koruyor. Bir de Yenice Ormanlarının bir bölümü bakımlı.
Çanakkale, Bayramiç, Çan, Biga tarafındaki Ormanlar kendi başlarına bırakılmış, adeta yok edilecekleri günü beklemekteler. Zaten bakımsızlıktan ve keçi zararlarından bitap düşmüşler. Dalları takınındaki ağaçların gelişmesine izin vermiyor. Kardan dolayı yıkılanlar yanlarındaki ağaçları yaralıyor. Orman idaresi ise uyuyor. . .
Dikkat ederseniz daha dün çok kötü bir yangın başladı ve hala söndürülebilmiş değil. Çanakkalenin en mutena sayfiye yerine yakın bir yerde. Güzelyalı nın bitişiği. Eğer orası özel orman olsaydı. Mesela bana verilmiş olsaydı ağaçların altını temizler yangına sebep olabilecek birşey bırakmazdım. Veya ormana zarar verebilecek diğer olumsuzlukları bertaraf edebilecek yeni yöntemler araştırıp uygulardım. Çanakkale savaşının siperleri ve tabyaları yanıyor. Önlem sıfır . . ?
Birçok yangın insan kusuru ve ihmal ile başlıyor. Gerisi malum. Herşeye rağmen akıllı bir paylaşımla belli insanlara zimmetlemek suretiyle ormanlarımız daha güvende olabilir. Mesela Orman idaresinin umurunda olmayan çareleri ben bizzat araştırıyorum. Orman idaresinin aldığı önlem ise köylüye eziyet edip onu ağaca ve ormana düşman etmenin ötesine geçemiyor.
Ağaç ve Ormanı severek ve sevdirerek koruyabiliriz. Yargıtay kararları ormanı koruyamaz. Köylü ilk fırsatta orman idaresinin kendisine yaptığını savunmasız ağaçlardan çıkarıyor.
Ormanlarımızın azalmasına sebep yanlış politikalardır. 1936 dan beri bu politikaların işe yaramadığını hala anlayamadık. İşte ormanlarımız bu yüzden sahipsiz ve yok olma sınırındalar.
Geçen yıl açılmış bir orman yolunun hesabını bir sene sonra araştırmaya başlayan ormancı ormanı ne kadar koruyabilir ve sahip çıkabilir. Bu hafta Altınolukta ben bunu yaşadım.
Vatandaşın biri geçen sene zeytinliğine yol açarken 4 ağaç devirmiş. Orman idaresi birkaç gün önce kimin yapmış olabileceğini gelip bana sordu.
Mesela zeytinliğine gitmek için gizlice yol açmak yerine insanlar orman idaresine gidip ben yol istiyorum dediğinde Orman idaresi ağaçlara zarar vermeyecek sekilde yol açsa, zaten ağaçlara verilecek zarar ortadan kalkar. Bütün mesele bunu düşünebilmekte ama malesef orman idaresi hala işi yasaklar ve tehditler ile götürmeye çalışıyor. Bu sadece bir örnek.
Ben hala belli Ormanların vatandaş tarafından daha iyi sahiplenilip korunacağına inanıyorum. Ormanı bekçi değil sevgi korur kanaatindeyim. Hiç bir bekçi ağacı benden iyi koruyamaz. Gerekirse altında yatarım yinede yaktırmam.
Saygılar
Bir düşünün devlet size 5000 adet ağacı verse ve bakımından siz sorumlu olsanız o Ağaçlara kimse bir zarar verebilir mi?
Sayın Oğuz Karsan, peki 5000 bin ağaç verilen kişinin, ağaçlara zarar verip, vermeyeceğini kim garanti edebilir?
Siz bakarsınız ben bakarım ya çıkarcılar?
Sayın Mehmet Ali Aşık'ın yazdığı gibi; ''Özel şirketlerde önemli olan karlılıktır''
sözünün aksine siz bu ülkede çebinin sevdalısından çok memleket sevdalıları olduğuna inananlardansınız sanırm.
Keşke ülkemizin yararına olacak bir özelleştirme olsa da kabullensek. Kesin altında bir hinlik vardır. Diğer özelleştirmelerde olduğu gibi ormanları da yabancıların eline geçirecekler böyle böyle satıp bitirecekler ülkemizi. Ahh neler saymak istiyorum şurdan da olmuyor işte.Yazıklar olsun.
TÜRKİYE ORMANCILIK KOOPERATİFLERİ MERKEZ BİRLİĞİ GENEL BAŞKANLIĞI
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI SAYIN VEYSEL EROĞLU’NA BİLGİ NOTU
(21 Mayıs 2008)
...
6. OR-KOOP’a göre, Orman Köylüleri, Ormancılık Kooperatifleri ve Türkiye Ormancılığına İlişkin Sorunlar:
OR-KOOP Merkez Birliğimizin, Bölge Birliklerimizin ve Birim Kooperatiflerimizin uygulamada karşılaştığı sorunlar, genellikle ormancılık mevzuatının yeniden düzenlenmesini gerektiren konulardan kaynaklanmaktadır. 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 30. 34.ve 40. maddelerinde gerekli değişiklerin yapılması ve bunlara bağlı olarak Yönetmeliklerin, Tebliğlerin ve tamimlerin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
6.1. Orman Ürünleri Üretim Faaliyetleri ile ilgili mevzuatın geliştirilmesi:
‘’Orman Ürünlerinin Tahsisli Satışları Hakkında Esaslar’’ kararnamesine, dayalı olarak yürütülen Dikili Satış Tamimi uygulamasının getirdiği sakıncaları gidermeye yönelik olarak, Merkez Birliğimiz ile OGM yetkilileri arasında gerçekleşen toplantılarda, ne yazık ki, orman köylüsünün var olan haklarını koruyacak bir düzenleme yapılamamıştır. Aksine, bu günkü haliyle uygulama; gerek ormanlarımızın korunması açısından, gerekse orman köylümüze zararları açısından son derece olumsuzluklar içermektedir. Bu konuda yasa ve ikincil mevzuat kapsamında acil olarak çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Orman Ürünleri Üretimi ve Ağaçlandırma İşçilik Ücretlerinin Belirlenmesi:
Bilindiği gibi, orman ürünleri üretim sürecindeki kesme, sürütme, taşıma, yükleme ve istif ücretleri ve buna paralel olarak ağaçlandırma işlerindeki birim ücretleri, “Vahidi Fiyat” sistemi olarak adlandırılan bir yöntemle belirlenmekte ve bu yöntem yıllardır uygulanmaktadır. Bu yöntemin en belirgin özelliği, fiyat tespit yetkisinin tek taraflı olarak İdarenin elinde olmasıdır.
Fiyatların belirlenmesinde, kısa bir dönem için 288 sayılı tebliğin artık kaldırılmış bulunan, bilimsel kriterlerinin uygulandığı 5-6 yıllık bir dönem dışında, 288 sayılı tebliğin bu maddesinin yeniden düzenlenmesi sonucunda, “Üretim birim maliyetlerinin, bütçe imkanları ve piyasa koşulları göz önüne alınarak tespit edilmesi“ ifadesine dayandırılarak, hiçbir bilimsel dayanağı olmayacak şekilde tamamen keyfi şekilde uygulanabilecek bir yöntem uygulanmaktadır.
Bunun sonucunda, orman köylümüz ve onların adına hareket eden kooperatiflerimiz ve üst kuruluşları çoğu kez yetersiz olan bu fiyatları kabul ederek işe girmeye zorlanmaktadırlar. Aksi halde işsiz ve tek gelir kaynaklarından mahrum olma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır.
Orman İşçiliği Yapan Köylülerin Sosyal Güvenlik Mevzuatı: 02.08.2004 tarih ve 4956 sayılı kanunun 48. maddesi ile 2926 sayılı kanununa göre, Kooperatif ortaklarımızın zorunlu sigorta kapsamına alınması sevindirici bir husus olması yanında ormancılık işlerinin sürekli olmaması, yıl içinde çalışılan sürenin en fazla üç ay olması ve elde ettikleri gelirlerin de hem geçimlerini idame ettirmeyi hem de 12 ay prim ödemeyi karşılayacak düzeyde olmaması büyük bir sorun teşkil etmektedir. Bu olumsuzluğun giderilmesinin de; ancak Devletin katılımını sağlamakla çözümleneceği görüşünde olan merkez birliğimizce bu hususta ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile görüşmeler devam etmektedir.
6831 Sayılı Orman Kanununda, orman köylüleri ve kooperatiflerine AB uyum sürecinde tanınacak hak ve yükümlülükleri de dikkate alan değişikliklerin irdelenmesi amacıyla; OR-KOOP Merkez Birliğince; Çevre ve Orman Bakanlığının tüm Birim Yönetici ve yetkilileri ile Ormancılık Kooperatifleri Bölge Birlikleri yetkililerinin katılımıyla 26 Aralık 2005 tarihinde organize edilen “AB Sürecinde Ormancılığımız ve Orman Köylüsü İstişare Toplantısı” Sonuç Bildirgesi’nde, ilgili ormancılık yasalarının gözden geçirilerek uyum içinde değişiklik çalışmalarının yapılmasına karar verilmiştir. İstişare Toplantısı Sonuç Bildirgesinde öngörülen ortak çalışmaya henüz başlanamamıştır.
6.2. Ağaçlandırma Faaliyetleri ile ilgili mevzuatın geliştirilmesi:
Orman kuruluşlarınca yaptırılan ağaçlandırma çalışmaları; iş yerinin ve iş yerinde çalışacakların hangi mülki hudut ve orman teşkilatı hudutları içerisinde kaldığına bakılmaksızın, öncelikle iş yerinde veya civarındaki orman köylerini kalkındırma kooperatiflerine (Tarımsal Kalkınma Kooperatifi) ve işyerindeki köylülere veya iş yeri civarındaki orman işlerinde çalışan köylülere, iş yerine olan mesafeleri ile iş güçleri dikkate alınarak gördürülür.
Bu konu 6831 sayılı Orman Kanunun 40. ncı maddesinde de yer almıştır. Ancak orman içi ağaçlandırma uygulamalarında, ağaçlandırma alt mevzuatında, anılan 40. maddeye paralel bir düzenleme olmadığından, orman köylülerine ve kooperatiflerine öncelik tanınmamakta, yasaya aykırı olarak ihale yöntemi uygulanmaktadır.
Bunun sonucu olarak orman köyünde kurulu Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri, (ihalelere girebilen istisnaları hariç) çoğunlukla ağaçlandırma çalışmalarında faaliyette bulunamamaktadır.
6.3. Doğa Koruma ve Milli Parklar Faaliyetleri ile ilgili mevzuatın geliştirilmesi:
Milli Parklar ve diğer korunan alanlar genelde orman köylülerinin doğal kaynaklardan faydalanmalarına kısıtlar getirilmekte, buna karşılık bu sahalarda oluşan gelir getirici faaliyetlerden çoğunlukla dışarıdan gelenler tarafından yararlanılmakta, yerel köylülerin bu faaliyetlere katılımları ve gelir sağlamaları çok mütevazı ve yetersiz düzeyde kalmaktadır. Avcılık faaliyetlerinden elde edilen gelirlerde(köy payı, kılavuzluk hizmetleri gelirleri vb.)son yılarda artış görülmekle beraber potansiyel değerin çok altındadır.
Korunan alanlar içinde /civarında yaşayan yerel halkın, bu sahalardaki gelir getirici faaliyetlere katılımlarının güçlendirilmesine yönelik uygun yaklaşımların belirlenmesi, uygulamalarının yaygınlaştırılması,Korunan alanlarda getirilen kısıtlamalar nedeniyle ciddi gelir kaybına uğrayan yerel topluluklara ,orman teşkilatı ve diğer ilgili kuruluşlarca sağlanan kırsal kalkınma destek çalışmalarında gerekli önceliklerin sağlanması gerçekleştirilmelidir.
6.4. Orman ve Köy İlişkileri Faaliyetleri ile ilgili mevzuatın geliştirilmesi:
Ormanı korumaya yönelik uygulamada da orman köylüsünü orman çevresinden uzaklaştırmaktan ziyade, ekonomik durumunu düzeltmeye yönelik çabalar ağırlık kazanmıştır. Kırsal fakirliğe çözüm bulmak, ormana yapılan baskıyı azaltmak, orman- köy ilişkilerini düzenlemek amacıyla kurulan ORKÖY Genel Müdürlüğü, kurulduğundan bugüne kadar kendisinden beklenen faydayı yeterince sağlayamamıştır. Bunun temel nedenleri ise; ORKÖY’e yeterli kaynak aktarılmaması, yasal olarak alması gereken fon gelirlerinin verilmemesi, kısacası finansal sorunlarını çözememesidir.
Orman köylerinin kalkındırılmasına yönelik uygulamalar 3 başlık altında toplanabilir. Bunlar; doğrudan kaynak aktarımı, ormancılık çalışmalarında işlendirme ve dolaylı kaynak aktarımıdır.
Doğrudan kaynak aktarımı:
Orman köylülerini bir fona dayalı olarak ve örgütlü bir biçimde kaynak aktarımı 1970 li yıllardan beri Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı ORKÖY’ce yürütülmektedir. Bununla beraber, Ferdi Kredi uygulamalarıyla, bugüne kadar ORKÖY yatırım planlarının sadece %13.5 ‘i gerçekleşmiştir. Orköy Genel Müdürlüğünce, Orman köylerinde kurulu Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerine projeye dayalı, kademe kontrollü, düşük faizli kredi uygulanmaktadır. 1974-2000 yılları arasında uygulanan 835 adet projeye: 9.911.697 YTL. 8.plan döneminde ( 2001-2005 ) uygulanan 127 adet projeye 22.588.935 YTL. Kullandırılmıştır.
Bu yardımlarla orman köy ilişkilerinin düzenlenmesine katkıda bulunmaktan söz edilemez.
Ormancılık çalışmalarında işlendirme:
Odun üretimi çalışmalarında yaratılan istihdam miktarı, her yıl değişmekle birlikte yaklaşık 300.000 orman köyü ailesi olarak kabul edilmektedir. Üretimde çalışan işçilere üretim gideri olarak en son 2006 yılında yaklaşık 300.000 orman köyü ailesine ödenen 422.Milyon YTL den hane başına düşen pay yıllık olarak 1.400 YTL olmaktadır. Bu miktarın yetersizliği ortadadır.
Dolaylı kaynak aktarımı:
Orman Genel Müdürlüğü kaynaklarına göre, Orman Kanununun 31, 32, 33, 34. maddeleri uyarınca orman köylülerine ve kooperatiflerine indirimli fiyatlarla yapılan satışlar ve sağlanan subvansiyon olarak en son 2006 yılında sağlanan 167 Milyon YTL nin; 300.000 orman işçisi ve bunların çoğunlukla üyesi olduğu 2.123 Kooperatif olduğu dikkate alındığında yetersizliği dikkati çekmektedir.
7. OR-KOOP’ un Sorunlara İlişkin Çözüm Önerileri
7.1. OR-KOOP’ un Sorunlara İlişkin Kısa Vadeli Çözüm Önerileri
7.1.1. Anayasa: Mevcut Anayasa da Orman Köylüsüne güvence sağlayan ve kalkınmasının desteklenmesini öngören; 169.ve 170. maddelerinin yeni düzenlenecek Anayasada da yer alması gerekmektedir. Ayrıca yeni düzenlenecek, Anayasa taslağının 131. maddesinde yer alan, ormanların işlettirilmesi ve orman vasfını kaybetmiş alanların orman sınırları dışına çıkarılması işleminin miladı olan 31.12.1981 tarihinin 23.07.2007 tarihine çekilmesi ormanların ciddi şekilde tahribine neden olacağı gibi, işlettirilmesi hükmü orman köylüsünün işsiz ve aç kalmasına neden olacağından, bu hükümler taslaktan çıkarılmalıdır.
7.1.2. Mevcut yasalarla İlgili Sorunların Belirlenmesi, çözümlenmesi:
7.1.2.1. Çalıştay Organizasyonu:
Mevcut yasalar ile yasaların uygulanması ile ilgili mevzuatta ( Yönetmelikler, Tebliğler, Tamimler) karşılaşılan sorunları ve çözüm yollarını belirlemek amacıyla, OR-KOOP Merkez Birliğince en kısa zamanda düzenlenecek bir çalıştay kapsamında, Bakanlık ve tüm Genel Müdürlüklerin üst düzey yöneticileri ile ilgili uzmanları ile OR-KOOP Merkez Birliğimiz, Bölge Birliklerimizin yöneticileri ve uzmanlarıyla müştereken çalışmalar yapılmasını gerekli görülmektedir.
7.1.2.2. Yönetmelik, Tebliğ ve Tamimlerin Düzenlenmesi:
Mevcut yasaların uygulanması ile ilgili mevzuatta ( Yönetmelikler, Tebliğler, Tamimler) karşılaşılan sorunları çözmek için müşterek çalışmalar yapılarak ilgili mevzuat yeniden düzenlenmelidir.
Bu kapsamda öncelikle, orman ürünleri üretim sürecindeki kesme, sürütme, taşıma, yükleme ve istif ücretleri ve buna paralel olarak ağaçlandırma işlerindeki birim ücretlerin belirlenmesi yönteminin, mutlak surette bilimsel esaslara dayandırılması ve fiyatların tespitinde orman köylüsünün temsilcisi olan OR-KOOP’un çalışmalara katılmasını sağlayıcı düzenleme yapılmalıdır.
7.2. OR-KOOP’ un Sorunlara İlişkin Orta Vadeli Çözüm Önerileri
7.2.1. Yasal Düzenlemeler;
7.2.1.1. OGM ile ilgili mevzuat:
OR-KOOP Merkez Birliğince organize edilecek “Çalıştay” sonucunda ortaklaşa belirlenecek yasal düzenleme gereksinimleri doğrultusunda; 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 30. 34. ve 40. maddelerinde, Çevre ve Orman Bakanlığı Birimleriyle müştereken yapılacak çalışmalar sonucunda gerekli yasal değişikliklerin yapılması yararlı görülmektedir.
7.2.1.2. AGM ile ilgili mevzuat:
Orman Kanununun 40. maddesine göre, orman köylerinde kurulu Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerine ve Orman Köylüsüne yaptırılmasına öncelik verilen orman rejimi içinde kalan sahalarda yapılacak ağaçlandırma çalışmalarında, kooperatiflere gerekli duyurunun yapılmasını sağlamak ve bu konularda çalışmalarını özendiren alt mevzuat düzenlemesi yapılması yararlı görülmektedir.
Orman içi ağaçlandırma çalışmalarında; ormancılık kooperatiflerine yönelik özendirici alt mevzuat değişiklikleri yapılarak; OR-KOOP Merkez ve Bölge Birlikleriyle işbirliği içinde, kooperatif yöneticilerine yönelik eğitim, proje yardımı ve destekler sağlanmalıdır.
7.2.1.3. OR-KÖY ile ilgili mevzuat:
Orman Köylülerinin Kalkındırılmasına Devletçe ayrılan payın yeterli düzeye çıkarılması, orman köylülerinin örgütlenmesine katkı amacıyla, geçmiş yıllarda giderek azaltılan kooperatiflere ayrılan kredi ödeneğinin arttırılması, orman köylüleri ve özellikle ormancılık kooperatiflerinin eğitim, projelendirme ve denetim konularında ORKÖY Genel Müdürlüğü ve taşra kuruluşlarıyla, OR-KOOP Merkez Birliğimiz ve Bölge Birlikleri arasında işbirliğinin geliştirilmesi ve ortak çalışmalar yapılması, orman- köy ilişkilerinin düzenlenmesine olumlu katkılar sağlayacaktır.
7.2.1.4. DKMP ile ilgili mevzuat:
Milli Parklar ve diğer korunan alanlar genelde orman köylülerinin doğal kaynaklardan faydalanmalarına getirilen kısıtlar; yasal düzenlemelerle giderilmelidir.
Korunan alanlar içinde /civarında yaşayan yerel halkın ,bu sahalardaki gelir getirici faaliyetlere katılımlarının güçlendirilmesine yönelik uygun yaklaşımların belirlenmesi, uygulamalarının yaygınlaştırılmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Özel avlakların kurulması ve işletilmesinde ormancılık kooperatiflerine yönelik özendirici alt mevzuat değişiklikleri yapılarak; OR-KOOP Merkez ve Bölge Birlikleriyle işbirliği içinde, kooperatif yöneticilerine yönelik eğitim, proje yardımı ve destekler sağlanmalıdır.
Korunan alanlarda getirilen kısıtlamalar nedeniyle ciddi gelir kaybına uğrayan yerel topluluklara ,orman teşkilatı ve diğer ilgili kuruluşlarca sağlanan kırsal kalkınma destek çalışmalarında gerekli önceliklerin sağlanması gerçekleştirilmelidir.
Milli Parklar, Tabiat Parkları ve Orman İçi Dinlenme Yerlerinin İşletilmesi ve yönetilmesinde katılımcı bir yaklaşımla Orman kalkındırma Kooperatiflerinin söz sahibi olması için yasal düzenleme yapılması yoksul olan Orman Köylüsüne Sosyal ve Ekonomik katkı sağlayacaktır.
Tümünü okumak için (http://74.125.39.104/search?q=cache:dFZOLTvp5AAJ:www.orkoop.org.tr/OrkoopDocs/Genel/21052008BakanaBilgiNotu.doc+orman+k%C3%B6yl%C3%BCl eri+yerine&hl=tr&ct=clnk&cd=16)
Oğuz Karsan
03-08-2008, 13:18
Merhaba,
Cuma günü Lapsekiye geçip Çanakkaleye vardığımda her geçişimde yaptığım gibi, Güzelyalının üstünde bulunanTurgut Reis Tabyasına çıkıp denize bakmak ve Dünyanın en güçlü donanmasını buradan canı pahasına geçirmeyen atalarım ile gururlanmak istedim.
Tabya kavrulmuş, Ormanın içinde gizlenmiş diğer top ortaya çıkmış tüyü yolunmuş tavuk gibi bize bakıyor. Ormanın en üstünde bulunan rüzgar enerji fırıldaklarına kadar her taraf yanmış.
Birkaç orman görevlisi ayaklarını çeşmede yıkıyordu. Etrafta yanık kokusu hakimdi ve topraktan dumanlar çıkmaya devam ediyordu. Kahroldum.
Yakana, bilmeden yanmasına sebep olana, yangından koruyamayana, tüm yetkililere ve sisteme sitem edip yola devam ettim İntepeye geldiğimde yangının çıkış yeri tabak gibi görünüyordu.
İntepenin içinde kadar gelen siyahlık bir evin önündeki karalıkta bitiyordu. Demek yangın buradan çıkmış veya çıkarılmıştı.
İntepede yolun sağında bulunan iki işletmenin yıkıntılarına bakakaldım.
Biz konuşurken Antalyadaki yangın dördüncü gününe geldi. İnşallah dünyanın en büyük yangını olarak literatüre geçmez.
Bütün bunlar olurken yetkililer kocaman masalarının üzerinde bulunan birkaç telefon ile etrafa demeçler vermekle meşgul.
Evet özel sektör için esas önemli olan paradır ama eğer parayı ormandan kazanabilecekse kimseye yaktırmaz babasını bile ormana sokmaz.
Ayrıca ben ormanların yasaklanmasına da karşıyım. Herkes ormandan yararlanmalı. Kimi odunundan, kimi gölgesinden, kimi başka bir nimetinden ama yakılmasına kimse razı olmamalı.
Peki ne olacak bakın bakalım kışın o büyük masalı müdürler önümüzdeki yaza ormanlarımızın yanmaması için ne gibi önlemler alacak ?
Yoksa herşey eskisi gibi mi devam edecek. Göreceğiz.
Ormanı yanan müdürü orada tutmayan bir sistem getirebiliyormusunuz?
Hala iddia ediyorum özel sektör ormanları daha iyi korur. Ayrıca iyi koruyamayanın elinden alır işi yapabilecek olana veririm.
Melih Gökçek kadar olamayacakmıyız.? İşi beceremeyen gider. Kimseye ikinci üçüncü onuncu şansı tanımam.
Ormanını iki sene içinde geliştiremeyen müdür dahil tüm kadro gider, yenileri gelir. Yüzbinlerce Orman Mühendisi işşiz dururken, artık dinozor olmuş yöneticileri emekli ederim. Ormanını geliştiren maaşını katlar, geliştiremeyen veya ormanı yanan işşiz kalır. İşte çare
Ormanı yanan personelin maaşından da kesinti yaparım.
Orman teşkilatına 40 yaşın üstü adam barındırmam.
Orman geliri artan bölgelerde personele kardan yüzde veririm
Ulu Önder Atatürk ülkeyi gençliğe emanet etmedi mi? Ama bakın bakalım gençler nerede? işşiz, güçsüz sokaklarda, barlarda, internette.
Ormanı zimmetlerim, faydalanmasını sağlarım, bakımını yapmasına, altındaki çer çöpü ve yangın çıkarabilecek malzemeyi temizlemesini şart koşarım. Yaşlanan ağaçların kesimini sağlayıp satmasına izin verir orman içinde sınırlı olmak kaydıyla insanların gezip serinleyebilecekleri gezi ve piknik alanları işletmesine sınırlı izin verip denetlerim. Ama ilk zararlı icraatında Cunhuriyet Savcısının karşısına çıkartırım. Denetlemesini iyi yaparım. Rüşvet alıp ormana zarar verecek şekilde şartnameye uydurmayan denetçiyide OYARIM.
Biraz kaba oldu ama İşte çare.
Saygılar
Yakana, bilmeden yanmasına sebep olana, yangından koruyamayana, tüm yetkililere ve sisteme küfürler edip yola devam ettimDuygularınızı daha makul cümlelerle dile getirmelisiniz. Bu tür yazılarınız nedeniyle hakkınızda dava açılabilir. Ayrıca engellemediğim için ben de bu davada yer alabilirim.
İstediğinizin bu olduğunu hiç sanmıyorum. Küfür etmenin ya da ettiğinizi yazmanın sorunun çözümüne faydası olmayacağına göre, yazınızı düzeltin, o bölümleri silin. ben de sonra bu yazımı silerim.
sata sata, özellleştire özelleştire nereye kadar gidecekler bakalım. yakında benide özelleştirirler.
Diyemiyorlar ki biz koruyamıyoruz, aksine rant olmasına izin veriyoruz. Göstermelik 2 hareket yapıyoruz kücüklere, büyükler işi götürüyor. Yakında istanbulda polenezköy diye bir yer bile olmayacak. Gidin görün yolda ki talanı, koca koca binaları.
hassoman
03-08-2008, 16:55
Vatandaşın biri geçen sene zeytinliğine yol açarken 4 ağaç devirmiş. Orman idaresi birkaç gün önce kimin yapmış olabileceğini gelip bana sordu.
Yakana, bilmeden yanmasına sebep olana, yangından koruyamayana, tüm yetkililere ve sisteme küfürler edip yola devam ettim (...........)
Melih Gökçek kadar olamayacakmıyız....( Buna çok güldüm işte; ilahi Karsan:D)
Ulu Önder Atatürk ülkeyi gençliğe emanet etmedi mi? Ama bakın bakalım gençler nerede? işşiz, güçsüz sokaklarda, barlarda, internette... (Orman yangınlarında gençlerin suçu ne anlayamadım yahu:()
Rüşvet alıp ormana zarar verecek şekilde şartnameye uydurmayan denetçiyide OYARIM... 'Breh breh!... :D'
Biraz kaba oldu ama.... (Kaba olsaydı buna bile razıydık...:confused:)
Sayın Oğuz Karsan yine çoşmuş asıp kesiyor... Çıkarına dokunmuşlar gibi seviyesini düşürüp ağzını mağzını bozuyor... Sanki burası az çok bir seviye ve edep kaygısı gözetmeyen bir yer değilmiş de ipini koparmışların uğrak yeri olan bir kahvehane...
Yapmayın sayın Karsan hani siz öğretmendiniz?..
Öğrencileriniz karşısında da mı böyle konuşuyordunuz yoksa?..
Böyle zıvanadan çıkmış gibi seviyesi bozuk sözler ettiğinize göre sakın bir nedeni olmasın:confused:
Hani sanırsınız ki devletin bomboş duran bir arazisini gözünüze kestirip, ağaçlandırmayla üzerinden hak elde etmeye çalışmış da isteğiniz ters yüz edilmiş gibi bir haliniz var... Orman İşletme Yöneticilerine ve sair ormancılara veryansın ediyorsunuz ama ormancılar muhbirliğinize başvuracak kadar sizi sevdikleri, kendilerine yakın buldukları anlaşılıyor… :D Siz bari yapmayın Allahaşkına!..
Bakın siz ormanların korunamadığını bu yüzden özelleştirilmeleri gerektiğini öne sürerseniz ben de ormanda özelleştirme tartışmaları çıktığından beri orman yangınlarının çoğalması bir rastlantı mı dersem ne olacak peki?.. Üstelik bunu ağzımı bozmadan gayet sakin ve uslubunca kişiliğime uyan bir edeple yapsam?..
Bundan böyle öğretmenliğinize yaraşır bir etik, dürüstlük ve seviye ile çıkarınıza dokunulmuş olsa bile yansız bir şekilde konuyu ele almanız, böyle bir anlayış içinde değerli katkılarda bulunmanız sizin için pek mi zor olur?..
Biraz sağ duyu lütfen ve elbette izan!..
Merhaba,
Bütün bunlar olurken yetkililer kocaman masalarının üzerinde bulunan birkaç telefon ile etrafa demeçler vermekle meşgul.
Evet özel sektör için esas önemli olan paradır ama eğer parayı ormandan kazanabilecekse kimseye yaktırmaz babasını bile ormana sokmaz.
Ayrıca ben ormanların yasaklanmasına da karşıyım. Herkes ormandan yararlanmalı. Kimi odunundan, kimi gölgesinden, kimi başka bir nimetinden ama yakılmasına kimse razı olmamalı.
Ormanı yanan müdürü orada tutmayan bir sistem getirebiliyormusunuz?
Hala iddia ediyorum özel sektör ormanları daha iyi korur. Ayrıca iyi koruyamayanın elinden alır işi yapabilecek olana veririm.
İşi beceremeyen gider. Kimseye ikinci üçüncü onuncu şansı tanımam.
Ormanını iki sene içinde geliştiremeyen müdür dahil tüm kadro gider, yenileri gelir. Yüzbinlerce Orman Mühendisi işşiz dururken, artık dinozor olmuş yöneticileri emekli ederim. Ormanını geliştiren maaşını katlar, geliştiremeyen veya ormanı yanan işşiz kalır. İşte çare
Ormanı yanan personelin maaşından da kesinti yaparım.
Orman teşkilatına 40 yaşın üstü adam barındırmam.
Orman geliri artan bölgelerde personele kardan yüzde veririm
Ulu Önder Atatürk ülkeyi gençliğe emanet etmedi mi? Ama bakın bakalım gençler nerede? işşiz, güçsüz sokaklarda, barlarda, internette.
Ormanı zimmetlerim, faydalanmasını sağlarım, bakımını yapmasına, altındaki çer çöpü ve yangın çıkarabilecek malzemeyi temizlemesini şart koşarım. Yaşlanan ağaçların kesimini sağlayıp satmasına izin verir orman içinde sınırlı olmak kaydıyla insanların gezip serinleyebilecekleri gezi ve piknik alanları işletmesine sınırlı izin verip denetlerim. Ama ilk zararlı icraatında Cunhuriyet Savcısının karşısına çıkartırım. Denetlemesini iyi yaparım.
Saygılar
Bende sizinle aynı fikirdeyim Sn.Oğuz Karsan Devlet malesef ormanları işletemiyor. İşletememekten ziyade koruyup gözetemiyor.
Ne yakılmasını önleyebiliyor nede yanan ormanları söndürebiliyor. İşin en acı yanı her zaman olduğu gibi kendi hatalarımızın da olduğunu kabul etmek yerine hep suçlayacak birilerini arızyoruz. Gelibolu yangınının faturası anız yakan çiftçiye, Gülnar yangınının faturası ise bahçesindeki çöpü yakan başka bir kişiye kesildi Antalya elekrik kablolarına yani hep bir suçlu var. Öğerenelim ve özğretelim artık yakarak temizlik olmuyor çevre katliamı oluyor sadece.
Artık koruma gözetme zamanı kaybedecek tek dalımız kalmadı eğer Devlet bakamıyorsa özelleştirmeli.
Sadece ağaçlar değil ki yok olan ya o ormanlarda yaşayan hayvanlar? Onlar nasılda telef oldu. Sonuna kadar aynı fikirdeyim. Malesef devlet her yere yetşememektedir.
Ancak Ormanlara doğru ve dürüst bu işe gerçekten gönül vermiş insanoğlu için çalışmayı ilke edinmiş bir kuruluş talip olmalıdır. Ve halk olarak bizde bu işin takipçisi olmalıyız.
Ancak Ormanlara doğru ve dürüst bu işe gerçekten gönül vermiş insanoğlu için çalışmayı ilke edinmiş bir kuruluş talip olmalıdır. Ve halk olarak biz de bu işin takipçisi olmalıyız.
Özelleştirildikten sonra mı takipçi olacaksınız? Nasıl yapacaksınız bunu?
Yök başkanına trilyonluk zırhlı araç yerine yangın uçağı alsalardı.
Oğuz Karsan
08-08-2008, 12:55
Merhaba,
Vatandaş ülkede olan herşeyin takipçisidir.Herşeyi denetleyebilir. Ama henüz bazıları bu denetim gücünü kullanmıyor olabilir.
Ama artık geleceğimzi ilgilendiren işlerle ilgili bazı konulara müdahale etme zamanı geldi. Yoksa tartışabileceğimiz orman bile kalmayacak.
Orman yangınlarını önlemeli ve kalan ormanlarımızı şiddetle korumalıyız.
Diğer ülkelere bakıp araştırmalı yeni teknikler geliştirerek yeni ormanlar yaratmalıyız.
Orman Bakanlığının bu haliyle bu işin yürümeyeceği çok açık.
Sadece bilgisayar alarak modernleşilmez.İnsanlarımızı geleceğe hazırlamak lazım.
Saygılar
darkfriairs
08-08-2008, 21:29
Arkadaşlar affınıza sığınarak bu kadar yazıyı okumadım.
Unakıtanın kendini ve akpyi özelleştirelim. Belki bir işe yararlar.
BEDAVA
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava;
Peynir ekmek değil ama
Acı su bedava;
Kelle fiyatına hürriyet,
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.
şiirini göndereyim de, havayı da özelleştirsinler.
Okumadınız öyle mi?
Burası daha 1 sayfa. Forumda 50 sayfayı, 100 sayfayı geçen konular var.
Kendi adıma "affetmiyorum" :)
Mehmet Ali Aşık
10-08-2008, 05:06
http://arsiv.sabah.com.tr/2003/07/31/y03.html
Necati Dogru'nun 31.07.2003 tarihindeki bir yazisi. Yazar Unakitan ve Erdogan'a "orman isgalcisi 'sifatini yakistirmis.
Vatandas hakli olarak kendisi ormani talan edip kaçak yapi yapanlarin bu konudaki politiklarina süphe ile bakacak.
Bu konunun basindaki ilk mesajda Unakakitanin konusmasini okuyun neden söz ediyor ormanin yesilinden mi paranin yesilinden mi:p
Mehmet Can
16-08-2008, 22:12
belkide akp hümetinin bilmedende olsun yapacağı en güzel şeydir.ben İZMİR BERGAMA'ya bağlı kozak yaylasında yaşıyorum.zamanında ATATÜRK bu bölgede bulunan ormanları köylülere tapu karşılığı dagıtmış.bu yöre inanların geçim kaynağı ise orman ürünleri ve hayvancılık.o kadar iyi korunuyorki bu bölgedeki ormanlar belkide bir asırdır hiç yangın çıkmamış bu bölgede.
Oğuz Karsan
17-08-2008, 02:33
Merhaba,
Sn.enigma_6643'ün yazısı sanıyorum bazı olayların nedenini çözmemiz için bulabileceğimiz en güzel örnek.
Bölgeyi ben de çok ziyaret ettim ağaçlar ve orman sağlıklı, köylüler mutlu. Ağaçların hepsi düzenli dikilmemiş ama herkes ağacını tanıyor, biliyor. Bakımını yaptığı kadar kozalağından da faydalanıp para kazanıyor. Hiç küçümsenmeyecek büyüklükte kooperatifleri var. Bal da üretiyorlar.
Ayrıca bölgede turizmin sağladığı ticaretten de söz etmeli. Hem fide satıyor hem bal üretiyorlar. Problemsiz değiller ama keyifleri yerinde. Ben de orada yangın çıktığını duymadım.
İşte örnek. İlla ormanlarımızı özelleştirmenin, birilerine peşkeş çekme olacağını düşünüyorsanız, buyurun köylümüze zimmetleyelim.
Mesela beşer yıllık kontratlar ile isteyenlere verilip beş yıl sonunda ormanını güzelleştirip çoğaltana beceremeyenlerinki de verilir. Ödüller konulur. Teşvik edilir Vs. İstenirse olur.
Saygılar
İlla ormanlarımızı özelleştirmenin, birilerine peşkeş çekme olacağını düşünüyorsanız, buyurun köylümüze zimmetleyelim.
Bu sizin savunduğunuza örnek değil ki :) Siz özelleştirmeciydiniz. En çok para verene satılır özelleştirmelerde, orman köylüsüne verilmez.
Özelleştirme yerine orman köylülerini projenin içine dahil etme önerisi, sizdeki iyi bir gelişme :)
Oğuz Karsan
17-08-2008, 13:45
Merhaba,
Baştan beri özelleştirmeyi savunuyorum ve her fırsatta köylülerimizi de bu işin içinde sayıyorum.
Benim tek tahammül edemediğim, Yararı olmadığı bilindiği halde ısrarla kokuşmuş çağdışı ve fayda sağlamayan eski sistemlerde inat etmek. Bu gün yaşadığımız yangınların sebeplerinden bazıları bu nedenlere dayanıyor.
Saygılar
belki de akp hümetinin bilmeden de olsun yapacağı en güzel şeydir. benİZMİR BERGAMA'ya bağlı kozak yaylasında yaşıyorum.zamanında ATATÜRK bu bölgede bulunan ormanları köylülere tapu karşılığı dagıtmış. bu yöre inanların geçim kaynağı ise orman ürünleri ve hayvancılık. o kadar iyi korunuyor ki bu bölgedeki ormanlar belki de bir asırdır hiç yangın çıkmamış bu bölgede.
İzmir'in Bergama İlçesi Kozak mevkiindeki orman alanında yangın çıktığı bildirildi. Kozak Beldesi'nin Yukarıbey Köyü'nde başlayan ve halen beş hektarlık alanda etkili olan yangının çıkış nedeni henüz belirlenemedi. Yangın söndürme çalışmalarına Çanakkale ve Antalya'dan iki uçak, Marmaris'ten helikopter ve çevre ilçelerden 8 dozer, 18 arozöz, 120 işçi katılıyor.
09/08/2001
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=10539
İzmir'in Bergama ilçesi Kozak Yaylası İncecikler mevkiinde önceki akşam henüz bilinmeyen bir nedenle orman yangını çıktı. Yangına ilk müdahaleyi Bergama Orman İşletme Müdürlüğü, Kınık ve Dikili ilçelerinden gelen itifaiye ekipleri, askerler ve yaklaşık 500 köylü yaptı.
Havanın kararması nedeniyle havadan müdahale edilemeyen yangın kısa sürede büyüdü.
Sabah, İzmir ve Denizli Orman Bölge müdürlüklerine ait 2 helikopter, 21 arozöz, 2 dozer, 100 orman işçisi de söndürme çalışmalarına katıldı ve yangın dün saat 09.30 sıralarında kontrol altına alındı. 40 hektar kızılçam ormanını kül eden yangının çıkış nedeni araştırılıyor.
Öte yandan Aydın'ın Bozdoğan ilçesinde çıkan yangın 2 hektarlık alanda etkili oldu. Muğla'nın İkizceler mevkiinde çıkan yangın da yayılmadan söndürüldü.
15 Mayıs 2007
http://www.milliyet.com.tr/2007/05/15/guncel/gun10.html
İzmir'in Bergama ilçesinde akşam saatlerinde çıkan ve 7-8 hektarlık ormanlık alanda etkili olan yangın kontrol altına alındı.
Kozak Marda dağlık bölgesinde başlayan ve nedeni henüz belirlenemeyen yangın, rüzgarın da etkisiyle kısa sürede yayıldı.
Yangına Bergama, Kınık, Soma ve Balıkesir yangın söndürme ekipleri, vatandaşlar müdahale ederken, 4 helikopter de havadan destek verdi.
Kontrol altına alınan yangının ilk tespitlere göre 7-8 hektarlık alanda etkili olduğu belirtildi.
02 Temmuz 2008
http://www.kenthaber.com/Arsiv/Haberler/2008/Temmuz/02/Haber_419177.aspx
Bergama Kozak yazarak Google'da arattığım orman yangınlarından...
Yöreyi bilmediğim için, sözünü ettiğiniz Kozak yaylası ile bunların bağlantısını da bilemiyorum.
Çok uzun süredir yanına bile gitmediğimiz küçük bir arazimiz var(tarla), geçen sene orası boş duracağına bir sefer de olsa gidip fıstık çamı dikmeyi düşünmüştüm. Bakım da fazla istemez, büyüyen büyür, hem orman olur hem de ilerde fıstık alınır demiştim ama babamın "tarlayı orman haline getirirsen olmaz, yasak, devlet el koyar orman diye" sözüyle şaşkınlığa uğramıştım. Nedir şimdi bu..
Oğuz Karsan
18-08-2008, 13:07
Merhaba,
Sn. Nariel ormanların özelleştirilmesi sizin tapulu arazinizi kapsamıyor. İstediğiniz kadar ağaç dikebilirsiniz.
Bazılarımız inkar etsede, Tek dikkat etmeniz gereken konu ileride orman idaresinin işgüzar memurları dava açarsa ki Yargıtay kararları malesef böyle bir haksızlığa izin veriyor. Dikkatli olup şimdiden ağaç diktiğinizi kanıtlamak için faturalarını saklayınız. Adaletli bir hakime düşerseniz ispat edip hakkınızı alabilirsiiz.
Malesef tapunuz da olsa orman idaresi yıllar önce burası ormanmış deyip tapu iptal davası açabiliyor. Ben bu kötü örneği yaşayanlardanım.
İnşallah yakında bu gibi mantıksızlıklar ve haksızlıklar ortadan kalkar.
Saygılar
belkide akp hümetinin bilmedende olsun yapacağı en güzel şeydir.ben İZMİR BERGAMA'ya bağlı kozak yaylasında yaşıyorum.zamanında ATATÜRK bu bölgede bulunan ormanları köylülere tapu karşılığı dagıtmış.bu yöre inanların geçim kaynağı ise orman ürünleri ve hayvancılık.o kadar iyi korunuyorki bu bölgedeki ormanlar belkide bir asırdır hiç yangın çıkmamış bu bölgede.
Merhabalar !
Enigma_6643 arkadaşımızın yazdıklarını okuyunca ve bunu özelleştirmeye örnek gösteren arkadaşımızın yazdıklarını okuyunca nutkum tutuldu. Birisinde yöre halkının kalkınması ve geçimini sağlaması için adaletli bir dağıtım ve insanımızı işin içine katma var ve doğru olan bu bunun tersini savunmak bu ülke insanına ve yaşayanına saygısızlık.
Diğerine gelince özelleştirmeyi yaşayan birisi olarak şunu söyleyebilirim. Bizler hala cicili bicili bir şey sanıyoruz özelleştirmeyi. Özelleşecek ve problemler bitecek mantığını bir türlü çözmüşte değilim doğrusu. Bakanımızdan sade vatandaş olarak bizlere kadar çoğumuz bir şeyin farkında değiliz bunlar bizim değilki bizden öncekilerin. Bize bırakmasalar ne yapacaktık merak ediyorum. (X ) şahıs veya şirketi işletmesini aldı ormanın diyelim. Koruyacağınınımı sanıyorsunuz. Diğer yapılan özelleştirmeleri bir incelersek ne demek istediğim açık açık görülebilir.
Gazinin yaptığının mantığını anlamak o kadarda zor değil. Asıl sahibi işin içine katıp ona sahip çıkmasını sağlamaktan başka bir şey değil. Hala geçte değil diye düşünüyorum. Benim bunları yazmaktaki amacım kimseyi kötülemek veya birilerine yaranmak falanda değil. Çözümün bu olduğuna inanıyorum. Sizler farklı düşünebilirsiniz onada saygı duyarım.
Saygıyla.
Tek dikkat etmeniz gereken konu ileride orman idaresinin işgüzar memurları dava açarsa
Siz bir haksızlığa uğramış olabilirsiniz. Bunun olmaması için ek bir çözüm üretmek gerekiyor. Ama diğer davalar gibi 7 yıllık zaman aşımı olsa daha mı iyi? Deveyi hamuduyla götürenlerin davalarının zaman aşımı yüzünden düştüğünü görmedik mi?
Bir yolunu bulup orman arazisine el koyanların, zaman aşımı olmaksızın takip edilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum. Ama orman arazisi almış duruma düşmemek için uğraşmış kişilerin haksızlığa uğramaması için, bu araştırma sırasında yanlış bilgi verenlerin de cezalandırılması gerek. Bunu isteyeceğiniz yerde, çözümü başka yerde arıyorsunuz.
"Tuzla'yı kapatalım" diyen Çalışma Bakanı Faruk Çelik gibi davranmanın gereği var mı? :)
Mehmet Can
19-08-2008, 20:29
merhaba.bence kim ne derse desin bu bölge cevre ve ormanların korunması bakımından ciddi şekilde incelenip örnek alınmalı.ayrıca müjdeli bir haber verebilirim.250 haneli köyümde 80 kişi toplanıp 280 hektar özel agaçlandırma sahası projesi hazırladık nasipse kış mevsiminde fideler toprakla buluşacak
Mehmet Can
19-08-2008, 20:40
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=10539
http://www.milliyet.com.tr/2007/05/15/guncel/gun10.html
http://www.kenthaber.com/Arsiv/Haberler/2008/Temmuz/02/Haber_419177.aspx
Bergama Kozak yazarak Google'da arattığım orman yangınlarından...
Yöreyi bilmediğim için, sözünü ettiğiniz Kozak yaylası ile bunların bağlantısını da bilemiyorum.
saygıdeğer malina.öncelikle sizi araştırmacı tarafınız için kutluyorum.ama şu varki o bahsettiğiniz orman yangınlarının yöremizle alakası yoktur.ilginiz için teşekkürler.ayrıca kim bana kozak yaylasında orman yangını olduğunu kanıtlarsa ben tema vakfına bahışlamak üzere 1000 adet fıstık camı fidesi sözü veriyorum
Niye aksini kanıtlamak isteyelim ki :)
Kurtarılmış bir bölge oluşturmuşsunuz. Ama bu asla yangın olmaz demek değil. Biliyorsunuz yangın çok uzak bir yerde başlıyor, sonra alıp başını gidiyor. Sizin ne kadar koruyor olmanızın önemi kalmıyor... Asla bu durumla karşılaşmamanız dileğiyle...
Orman özelleştirmelerine hep karşı tavır sergiliyorum ya...
Aşağıdaki örneğin orman konusuyla ilintisiz olduğunu biliyorum. İlintisi "özelleştirme"
Özelleştirmelerden sonra ormanların daha iyi korunuyor olacağına inanamıyorum.
Hampetrol ve petrol ürünleri, doğrudan tüketiciler tarafından tüketilir, stratejiktir...
Petrol ürünleri rafineri, dağıtım, ana dağıtım, şirket-bayi ve nihai tüketici zincirini kullanır.
Bu sektörde dikey entegrasyon esastır...
Zira dikey entegrasyon küresel rekabette avantajlar yaratır ve düşük maliyetlerden ötürü toplumsal fayda sağlar.
TÜPRAŞ, BOTAŞ, POAŞ, DİTAŞ, İPRAGAZ ve PETKİM, TPAO bünyesinde entegre bir yapıya sahipti.
Bu yapı “özelleştirme” süreciyle tamamen dağıtıldı...
Gelin bunlardan sadece POAŞ’ın hazin öyküsüne kısaca göz atalım.
1941 yılında halkın ihtiyaçları doğrultusunda kurulan POAŞ’ın inanılmaz bir öyküsü var.
POAŞ öylesine “milli” ve stratejik bir kurum ki 5259 adet bayisini Türkiye’nin en ücra noktalarına kadar açarak, düşük kârlılıkla istihdam ve kırsal alan gereksinimlerini karşılıyor.
2000 yılında özelleştirilerek İş Bankası-Doğan Holding’e satılıyor.
Rekabet Kurulu bu satışı 2001 yılında onaylıyor.
Kamu mülkiyetinde iken Karadeniz, Güneydoğu ve Doğu’da yüzde 81 pazar payına sahip POAŞ özelleştirmeden sonra bu bölgelerde payını yüzde 19’a indirdi.
Bu arada, POAŞ’ta devletin kontrolünü sağlayan altın hisse sessiz sedasız kaldırıldı.
Devletin elinde kalan yüzde 25’lik hisse İŞ-Doğan tarafından 200 milyon dolara satın alındı.
Ardından İş-Doğan ve POAŞ birleştirildi.
Aydın Doğan hemen sonrasında İş Bankası’nın hisselerini 616 milyon dolara aldı.
Daha sonra bu hisselerin bir kısmını Avusturya enerji şirketi OMV’ye 1 milyar 54 milyon dolara sattı.
OMV, Sermaye Piyasası Kurulu’ndan küçük hissedarlardan çağrı muafiyeti istedi.
SPK Başkanı Doğan Cansızlar, ne hikmetse, küçük yatırımcıyı korumamayı seçerek OMV’ye çağrı muafiyeti verdi.
POAŞ birleşmeden sonra, kurlardaki artışı bahane ederek Kurumlar Vergisi ödemedi.
POAŞ 1999 yılında kaç lira vergi ödemiş?
39 trilyon...
2000’de?
23 trilyon...
2001’de
62 trilyon...
2002’de?
O lira...
2003’te?
0 lira...
2004’te?
0 lira...
2005’te?
0 lira...
Bunun adı nedir?
Hortumdur...
Kamusal yararı olan zincir paramparça edildi.
Serdar Akinan
Akşam (http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=127504,10,156)
Arzu Kasapoğlu
22-08-2008, 15:15
Putin'den müthiş bir imza
Yarın görevini devrediyor. Ama giderayak öyle bir imza attı ki herkes 'Putin Putinliğini yaptı' dedi.
Rusya'da “demir yumruk” diye anılan Devlet Başkanı Vladimir Putin görevi devretmeden 1 gün önce tarihi bir imza attı.
Rus liderin attığı bu imzayla bundan sonra Rusya’daki stratejik alanlara yabancı yatırımcıların girmesi yasaklanıyor.
İşte yabancılara kapanan Rus stratejik alanları:
-ENERJİ VE STRATEJİK SAYILAN DOĞAL GAZ KAYNAKLARINDA YABANCILARIN ARAŞTIRMA YAPMASI YASAKLANDI.
Rusya dünyanın en büyük doğalgaz rezervlerini ve geçiş yollarını elinde tutuyor.ABD, İngiliz, Alman ve Fransız firmaların gözü bu rezervlerdeydi.
-TELEKOMÜNİKASYON (Ulusal telefon ve her türlü haberleşme) ÜZERİNDE YABANCILARIN HAK SAHİBİ OLMASI YASAKLANDI. YABANCILAR TELEKOMÜNİKASYON YATIRIMLARINA GİREMEYECEK
-HAVACILIK UZAY VE SAVUNMA BAŞTA OLMAK ÜZERE AYRICA STRATEJİK OLARAK BELİRLENEN TOPLAM 42 SEKTÖRE YABANCILARIN GİRMESİ YATIRIM YAPMASI YASAKLANDI.
Yeni yasa, nisan ayında Rus Parlamentosu tarafından onaylanmıştı. Federasyon Konseyi'nden de onay alan yasa son olarak Putin'in önüne geldi. O da görevden ayrılmadan bir gün once yabancı yatırımcılar için şok anlamına gelecek son imzayı attı.
KAYNAK : HÜRRİYET GAZETESİ (http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=8870683)
Bizim de ihtiyacımız olan ülkesini ve milletini seven, bulunduğu mevkiye ülkesine hizmet etmek için gelen, ülkesini bölmeyen ve böldürmeyen, Türk olmanın kımetini bilen ve bununla gurur duyan devlet adamlarıdır.
Yangın söndürme uçağı alamayan hükümet, bir imzayla tirilyonlar hortumlayan vekillerine sahip çıkmaktadır. Acı bir gerçek ama, bu partiye oy verenler bile bu yolsuzlukarı artık hoş görmektedir.
20 milyon YTL harcadığımı görün, ormanları özel sektör 'koruması'na verin
GEÇEN pazartesi akşam üstü Polisan'ın Yönetim Kurulu Başkanı Necmettin Bitlis'in fabrikasının da bulunduğu Dilovası'ndaki ormanındayız.
Antalya'daki büyük orman yangını Necmettin Bitlis'in de içine "ateş" düşürmüş. Bunun üzerine "Polisan Çiftliği"nin de içinde yer aldığı 2 bin dönümlük ormanı gezdirip, bürokratların, hükümetin, işadamlarının dikkatini "koru-kullan" yöntemine çekmek istemiş.
Bitlis, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul Valisi Muammer Güler ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı davet etmiş. Güler ve Topbaş, İstanbul'daki Afrika zirvesi yoğunluğuna rağmen gelmiş.Bakan Eroğlu'ndan ses çıkmamış.
Bitlis'i "orman"da yalnız bırakmayan işadamlarından bir bölümünü aktarmaya çalışayım:
Orjin Grubu'nun patronları Zafer Kurşun-Zafer Yıldırım, Akfen ve TAV Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, Dedeman Grubu'ndan Murat Dedeman, Kiğılı Giyim'in patronu Abdullah Kiğılı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) eski Başkanı Fuat Miras, Şadan Kalkavan, İhsan Kalkavan.
Malatya Eğitim Vakfı (MEV) Başkanı Şaban Taçyıldız, Nuryıldız'ın patronu Şahin Nalbant, Türk Musevi Cemaati Onursal Başkanı Bensiyon Pinto, ünlü terzi Yusuf Kenan, Aldülkadir Eriş, Türk-Sudan İş Konseyi Başkanı Kadir Taçyıldız, Matraş'ın patronu Hakkı Matraş, Nuh Çimento'nun profesyonel kaptanı Atalay Şahinoğlu, Tuna Çelik'in Başkanvekili Nuri Tuna.
Necmettin Bitlis, başta Vali Güler ile Topbaş, AKP'li eski Bakan Güldal Akşit, Galip Demirel olmak üzere tüm konuklarını hava kararmadan önce "yapay şelale"ye yürüttü. 350 dönümü kendisine ormanda yaptıklarını anlattı.
Bitlis, 1990'ların başında Polisan'ın su ihtiyacını karşılamak üzere 50 dönüm yer aldı. Kısa süre sonra, çevresindeki ormandan bir gecede 50 çınar ağacı kesildi. O dönemde Polisan'ın İdare Müdürü olan Orman Bakanlığı kökenli Fuat Aydemir yakından ilgilendi, bölge orman yetkilileri de istekli davrandı, Bitlis'e "koru-kullan" yöntemiyle yanıbaşındaki ormanı devralması önerisi yapıldı.
Bitlis'e ilk öneri "5 bin dönümlük orman alanını 49 yıllığına size devredelim" şeklindeydi. Bu büyüklük gözünü korkuttu, 2 bin dönümde anlaştılar. 2 bin dönüm alanın etrafına önce tel örgü çekildi, çevreden pek takan olmadı. Duvar örüldü, ilk anda yine ciddiye alınmadı. Zamanla bölgede yaşayanlar, "Burası Polisan'ın özel ormanı" fikrine alıştı.
Necmettin Bitlis, 2 bin dönüm ormanın etrafına 12 kilometre duvar yaptırdı, üstüne tel örgü de çektirdi. Bugüne kadar ormana 15-20 milyon YTL harcadı. Orman onun elindeyken iki kez yangın tehlikesi atlattı, özel güvenlik ve görevliler olduğu için anında müdahaleyle büyümeden bastırıldı.
Bitlis, yangın örneğinden yola çıkıp, işadamları ile Vali ve Belediye Başkanı üzerinden hükümete çağrısını yaptı:
Hükümete: Gelin benim ormanı inceleyin, "koru-kullan yöntemi"yle ormanları özel sektör kurumlarına devredin. Ormanlara daha iyi bakılsın, yangından korunsun.
İşadamlarına: İçinizde benden daha güçlü arkadaşlar var. Benim burada neler yaptığımı gördünüz. Ülkemizin ormanlarına sahip çıkın.
Bitlis haksız mı?
Keçilerden koruduk insandan koruyamıyoruz
İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, ilk kez gördüğü "Polisan Ormanı"ndan oldukça etkilendi: "Necmettin Bitlis, Dilovası Organize Sanayi Bölgesi'ne yakın bir noktada tam anlamıyla 'saklı cennet' yaratmış."
Bitlis'in, "koru-kullan yöntemi"yle ormanların şirketlere 49 yıllığına devredilmesi çağrısına Topbaş'tan anında olumlu yanıt geldi: "Klasik katı devletçi anlayışı bırakınca neler olabildiğini burada gördük. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın tüm çabalarına rağmen ormanlarımıza tam anlamıyla bakabildiğini söyleyemeyiz. O halde 'koru-kullan' yöntemiyle ormanlarda özel sektör devreye sokulmalı."
Topbaş, çağrıya olumlu yanıt vermekten bir adım daha öte gitti: "Devredilen orman alanlarının büyüklüğüne göre, şirketlere küçük birer turistik-dinlenme tesisi kurma izni de verilmeli."
Topbaş, can alıcı cümleyi sözün sonuna sakladı: "Ormanları keçilerden koruduk ama insanlardan koruyamıyoruz..."
Ormanı besleyecek gölete 3-4 yılda izin alabildi
POLİSAN'ın Yönetim Kurulu Başkanı Necmettin Bitlis, Dilovası'ndaki 2 bin dönümlük orman alanının içinde yer alan eski taşocağını gölet yapmak istedi. Amacı, gölette birikecek suyu, öncelikle ormanda kullanmak, ihtiyaç duydukça da fabrikasına yönlendirmekti.
Bitlis, bu amaçla önce Çevre ve Orman Bakanlığı'na başvurdu. Gölet için taşocağından bir miktar daha taş çıkaracak, o taşları büyütmeyi planladığı Polisan Limanı'nda kullanacaktı. Çevre Bakanlığı Bitlis'in başvurusuna sıcak yaklaştı.
Ancak, o dönemde DSİ'yi de bünyesinde bulunduran Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı uzun süre Bitlis'e "olur" vermedi.
Aradan 3-4 yıl geçti, sonunda "Polisan Çiftliği"nin de içinde bulunduğu ormandaki taş ocağının gölete dönüştürülmesine izin çıktı.
Şimdi sıra göleti yapmaya geldi...
'Bir maaşını ver' dedi ağaçtan para kazandırdı
POLİSAN'ın Dilovası'ndaki ormanı, İstanbul Valisi Muammer Güler'i Denizli'nin Çal İlçesi'nde kaymakam vekilliği yaptığı 1973 yılına döndürdü.
O dönemde ilçede ormancı Ahmet Çökelez varmış. Çökelez, bir yandan "Türkiye'de özel ormanlar oluşturulsun" diye çaba harcarken, diğer taraftan da çevresindeki her bürokrata, "Bir maaşını ver, ormanın olsun" diyormuş.
Muammer Güler, Ahmet Çökelez'in "Bir maaşını ver" formülüne yanaşmamış, "özel orman" fikrine de "şimdilik hayal" şeklinde bakmış.
Çökelez, "bir maaşını ver" dediklerinden parayı alarak uygun bir alanda ağaçlandırma yapıp, birkaç yıl sonra da mahkemeye, "Burası falanca şahsın kullanımında" başvurusu yapıyormuş. Sonuçta söz konusu kişiler için ağaçlandırılan alanla ilgili "kullanım hakkı" elde ediliyormuş.
Güler, Ahmet Çökelez'in, 1973'lerde öngördüğü "özel orman" uygulamasının daha sonraki yıllarda gerçeğe dönüştüğüne dikkat çekip, ekledi: "Çökelez'in 'bir maaşını ver' dediği arkadaşlardan kimileri o alanlardaki ağaçları kullanıp, üçüncü sürgünü de aldılar."
Güler'in anlattığı güzel bir "özel orman dersi" oldu...
Özel orman sahibi olmak mümkün değil
TURİZM Yatırımcıları Derneği (TYD) Başkanı Murat Dedeman, Necmettin Bitlis'in çağrısının, İstanbul Valisi Muammer Güler'le İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın verdiği desteğin aksine dikkat çekti:
"Biz özel orman oluşturmak ya da mevcut ormanları 'koru-kullan' yöntemiyle almak istiyoruz. Mevcut mevzuat kapsamında bu talebimizin yerine gelmesi mümkün değil."
Oysa Necmettin Bitlis, "Yasalar müsait, özel ormanlar yaygınlaşabilir" diyordu... Demek ki Murat Dedeman'ın takıldığı önemli bir nokta vardı...
Vahap MUNYAR
Hürriyet (http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=9727885&yazarid=44)
Sayin Vahap MUNYAR,
Hurriyet'te yayimlanan yazinizda andiginiz kisiler tarafindan dile getirilen gorus ve yaklasimlar, en iyimser degerlendirmeyle eksik ve dolayisiyla son derece yanlis bilgiden kaynaklaniyor ve gercekleri yansitmiyor:
1) 6831 sayili Orman Kanunu'nun 57. maddesine ve bu maddeye dayanılarak cikarilan Agaclandirma Yonetmeligi'ne göre gercek ve tuzel kisiler;
i) "devlet ormanı" sayilan alanlarda,
ii) Hazine arazilerinde,
iii) ozel mulk yerlerde
"agaclandirma" yaparak "ozel orman statusunde" orman yetistirebiliyorlar.
Ustelik, bu yasayla yapilacak agaclandirmalar icin devlet destegi de akil almaz boyutlarda. 1980'li yillarin ortasindan bu yana bu yolla yapilabilen agaclandirma calismalari 600 bin donume ulasmistir.
2) Soz konusu yasal olanaklara, arazi ve kredi, plan proje, fidan vb desteklere karsin yazinizda sozunu ettiginiz Sayin Necmettin BITLIS gibi yaklasim icinde olanlarin sayisi "ne yazik ki" bir turlu gerektigince artirilamamistir.
Nedeni de cok acik: Orman kurmak (yetistirmek) , gerektigince bakabilmek ve koruyabilmek, ozel sermayenin goze alabilecegi ve katlanabilecegi duzeyde karli bir is degildir. Piyasadaki kar oranlari dusunuldugunde gorece olarak cok daha az olan getirisi de ancak en az 50-60 yilda alianabilen bir ugrastir. Bu nedenledir ki, 5 bin donumluk arazi tahsisi onerisi bile Sayin Bitlis'in "gozunu korkutmustur. "
3) Turkiye'de ozel sermaye, Sozgelimi Sayin Ishak ALATON'un her firsatta dile getirdigi gibi, ancak ve ancak var olan ormanlari tumuyle ya da kismen devralip gerektiginde yabanci sermayeyle de ortaklik kurarak ormanlarin urun ve hizmetlerinden ve daha cok da "orman" sayılan yerin arazi rantindan yararlanma cabasi icindedir.
Ne var ki, Ishak ALATON gibi birisinin bu onerisini dayandirdigi ornekler ve gerekçeler son derece anlamsiz ve coguda yetersiz bilgilenmesinden kaynaklaniyor. Sozgelimi; Koc ve Sabanci Universitelerinin, ustelik de yargi kararlarina karsin "devlet ormani" sayilan yerlerde kurulmus olmasi bu baglamda anlamli ornekler olsa gerek: Koc ve/veya Sabaci gruplari, ODTU ornegi, ormansız bir yerde orman yetistirebilecek olanagi sahip degil miydi?
4) Kadir TOPBAS gibi birisinin "Devredilen orman alanlarinin buyuklugune gore sirketlere kucuk bir turistik-dinlenme tesisi kurma izni de verilmeli" yaklasimi ise hic yadirgatici degil. Ancak, bu da son derece bilgisizce one surulen bir "fikir". Cunku 2634 sayili Turizmi Tesvik Kanunu'yla 1982 yilindan bu yana bu dogrultuda uygulama yapiliyor ve bu olanak gectigimiz Mayis ayinda yasada yapilan degisiklikle daha da artirildi. 1982 yilindan bu yana bu tesviklerin yol actigi manzara ise ortada.
Sayin Vahap MUNYAR,
Dogaldir ki iyi niyetinizden kuskulanamam. Ancak, yine de Turkiye kosullarinda son derece duyarli bir konuda gerektigince bilgilenme cabasina girdikten sonra kosenizi bu turden yaklasimlara ayirmanizi beklerdim. Bu umudumu yitirmek istemiyorum.
Saygilarimla.
Yücel ÇAĞLAR
Bitlis, yangın örneğinden yola çıkıp, işadamları ile Vali ve Belediye Başkanı üzerinden hükümete çağrısını yaptı:
Hükümete: Gelin benim ormanı inceleyin, "koru-kullan yöntemi"yle ormanları özel sektör kurumlarına devredin. Ormanlara daha iyi bakılsın, yangından korunsun.
İşadamlarına: İçinizde benden daha güçlü arkadaşlar var. Benim burada neler yaptığımı gördünüz. Ülkemizin ormanlarına sahip çıkın.
Bitlis haksız mı?
Türkiye'nin tüm ormanları, onları korumaya çalışanlara, aşağıdaki gibi özellikler sunmayacağına göre, orman bakanlığına ihtiyaç devam edecek :) Oğuz Karsan'a duyurulur :)
Bitlis, 1990'ların başında Polisan'ın su ihtiyacını karşılamak üzere 50 dönüm yer aldı.
Dilovası'ndaki 2 bin dönümlük orman alanının içinde yer alan eski taşocağını gölet yapmak istedi. Amacı, gölette birikecek suyu, öncelikle ormanda kullanmak, ihtiyaç duydukça da fabrikasına yönlendirmekti.
Bitlis, bu amaçla önce Çevre ve Orman Bakanlığı'na başvurdu. Gölet için taşocağından bir miktar daha taş çıkaracak, o taşları büyütmeyi planladığı Polisan Limanı'nda kullanacaktı.
Mehmet Can
24-08-2008, 12:30
Haklısınız ama bunlar ormanları özelleştirmek değil.peşkeş çekmek.benim demek istediğim bunlar değil.Yani ormanları büyük işadamlarına millet vekillerine vs.. değil orman köylüsüne vererek özelleştirmek
Ben de şunu anlamıyorum. Sözkonusu olan, ormanlık bir arazi ise, yahut çıplak araziyi orman haline getirmek ise; neden "şu kadar yıllığına bu kadar yıllığına" ibareleri kullanırlar anlaşmalarda?. O araziye ağaç dikeceksin, o ağaçlar otlar bitkiler çalılar büyüyecek orman olması için zaten bi 40-50 yıl geçmesi gerek - ki bizimkiler her ağaçlık araziye orman deyip kesip atıyorlar lafta- E şimdi sen 40 yıllık kiralama falan lafını kullanırsan, ondan sonra onu alan kişi ne yapacak bakalım orayı. Bİ kere bir yer ormanlık arazi olarak görüldüyse ilelebet orası ormanlık arazi olarak kalmalı. İleride çıkacak hiçbir anlaşma hiçbir sözleşme kanun insan vs. bunu bozamamalı. "Geri gelemez, En değerli şey orman" bilincini bir yayabilsek Ah!....
Mehmet Ali Aşık
25-08-2008, 16:47
Son günlerde ardi arkasi kesilmeyen orman yanginlariyla beraber özellestirme tartismalarinin artmasi da düsündürücü.
Devlet ormana sahip çikamiyor özel sektor sahip çiksin diyenlere bir önerim var devlet görevini yapamiyor onuda özellestirelim o zaman ne dersiniz ?
Türkiyede sayilari az olmasina ragmen sermayanin çogunlugunu elinde bulunduran belli basli aileler ve sirketler ormanlarimizida alsin istedigi gibi talan etsin ! Bekara kari bosamak kolaymis arastirin bakalim bu ailelerin ve din sömürüsü ile saf insanlarin oylarini alan "özellestirmeci" siyasetcilerin atalarini bu ormanlari içinde barindiran vatan için neler yapmislar!
Emre Albayrak
25-08-2008, 18:34
Özelleştirme bence harika bir şeydir.. Devlet bütün kademelerde özelleştirmeye gitmeldir.. Mezarlıklar parklar bahçeler halkın kullanabileceği her alanın özelleştirilmesi gereklidir.. Devler ormanları satmalı.. buna karşı çıkılırsa yakıp arazisini satmalıdır.. Özelleştirme çünkü çok önemlidir.. Hatta devlet yanan orman arazisini satamazsa hibe etmelidir.. Çünkü zengin insanlar ve bu araziden pay alabilecek isnanlar aç kalmamalıdır.. O insanların iş verdiği ekmek verdiği insanlar vadır.. Orman dediğin nedir ki.. Deriz temaya Konya ovasına dayanır meşeyi ansılsa.. Meşe çok güzel bir ağaçtır.. Bütün ülkemizin tek endemik türüdür.. Sayın Devlet Bakanımızı akıllıaca politikasından dolayı tebrik ediyorum.. Yöneticilerimize canımız feda.. !!!!
amenajman
25-08-2008, 23:34
Türkiye Orman Ve Ormancılığını Bilmeyen Kişilerin - Orman Ve Ormancılık Hakkında yaptıkları yorumları okumam bile.Kemal Unakıtan Kim Oluyorda Ormancılığı Sorguluyor ?
Bugün ben bir ormancı olarak bile , çeşitli konularda çıkmazlarda kalıyorum , ama bu UNAKITAN zihniyeti çıkmazda kalmazzz.Sat kazan veya devet işletsin o kazansın beyni ile hareket ediyor.
Bence bu adam Kaale alınıp , tartışması yapılmamalıydı bile. O zaman haddini bilirdi.
Ormanlarda ozellestilirse sanmaki vatansever birine gidecek o orman yabanciya bile gidebilir mesala istiklal harbinde cetelerin efelerin mekani olan bir ormanlik tepeyi bir yunanli alip etrafini tel orguyle cevirip o efelerin torunlarini ormana sokmayabilir.
Bu yazdiklarim ne fantezi ne abarti elinden hiç bir is gelmeyen siyasetciler careyi özellestirmekte buldu ne biçim çareyse! Devlet onu yapmaz Devlet bunu yapmaz onu satalim bunu satalim satilacak neyimiz kaldi? ister bu gerçekleri gorun ister basinizi kuma sokmaya devam edin memleket satiliyor.
Yapmayın arkadaşlar, yapmayın,özelleşecek şeyler vardır, paylaşılacak şeyler vardır.
Satmakla birşey halledilmez.
Benim dedem bu toprakları kanı ile aldı, ben satamam yüreğim buna razı gelmez kimin toprağını satıyorsunuz, daha 15 şinde 18zinde yüzünde tüy bitmemiş hasanların, hüseyinlerin, mehmetlerin, şehit düşmüş sübyanların toprağı satılırmı?
Arkadaşın dediği gibi bir yunanlı bir ingiliz gelip alacak ve biz bu şehit kişilerin torunları olarak oraya giremiyeceğiz veya izniyle gireceğiz, bunu düşünen kişilerin kanından şüphe duyarım.
İsterseniz daha fazla ileriye gitmeyeyim.
Bu ülke de toprak reformu olmadığı sürece hiç bir şeyi halledemeyiz.
Bu toprakları ne unakıtanın çocukları, ne de daha öncekileri kanlarını canlarını vererek almadı, alsalardı satamazlardı.
Daha dün bir şehit annesi feryat ediyordu, benim çoçuğum şehit oldu başbakanın çoçuğu neden askere gitmiyor?
Daha önce ki başbakanların çocukları askerliğini nerede yaptılar, şöyle bir düşünün beyin jimlastiği yapın.
Bunlar için toprak satmak çok kolay, nasıl alındığını bilmezler.
Toprak reformunu niye yapmıyorsun, bu ülkeye şehit verenin, kan verenin, can veren'in bir karış toprağı yok.
Yinede sesini çıkarmıyor, çünkü onda onur var, gurur var, asil kan var.
Mehmet Can
26-08-2008, 05:41
Beni,m demek istediğim özelleştirme değil satma hiç değil sahiplendirme ormanda yaşayan vatandaşı ormanı korumaya teşvik etme.bu satmadan yapilabilir
Konu çok ince ve bir okadar keskin. Ormanların özelleştirilmesi hakkında hükümet ne derse desin bunun mümkün olmayacağının örneği tarihimizde mevcuttur. Bir dönem denenmiş ve başarılı olunamamıştır. Çünkü özelleştirme ile alınan orman arazileri üretim amaçlı kullanılmış fakat yenileme veya şimdiki adıyla sürdürülebilirlik ilkesine dayandırılmamıştır.
Ormancılık çoğu meslek disiplininden çok çok farklı bir meslek disiplinidir. Bir Orman Mühendisi hiçbirzaman ağaçlandırmasını yaptığı sahaları tam anlamıyla gelişmiş bir meşçere oluşunu göremez bu da meslekte tamamen kişiselliği, bencilliği öldürmek demektir. Diğer hemen her iş kolunda olduğu gibi yaptığınız yatırımın karşılığını almayı isterken ve bunu kısa sürede alırken Ormancılıkta bu en erken ancak 2. nesile nasip olmaktadır. Sırf bu yüzden şahsım olarak Ağaçlandırma Teşkilatını Orman teşkilatında en üst sınıfta görmekteyim. Yaptığı herşeyi bu kadar karşılıksız yapan başka bir meslek disiplini yoktur. Yaptığınız hektarlarca sahalardan bahsetmiyorum biz bile ewimizin bahçesine diktiğimiz bir fidanın gölgesinde oturmak hayaliyle, onun boyumuzu geçişini büyük bir mutluluk ve haz ile seyretmez miyiz?
Günümüz hükümeti sadece bu konuda değil daha bir çok konuda tarihi yeniden yazma, Amerikayı yeniden keşfetme çabasında. Belki birçok bu tip denemesinde başarısız olması halinde kısa sürede eski haline toparlayabilir fakat sözkonusu deneme Ormancılık olunca bunun ceremesini bizden sonra en az 3-4 nesil çekecektir.
Tarihten ders almasını bilmek gerekir, özellikle de uzman olmadığınız ayrıntılı fikir sahibi olmadığınız spesifik konularda.
Bir Orman Mühendisi olarak bırakın bu ülke ormanlarının satılmasını, özelleştirilmesini; bunun sözkonusu olup tartışılıyor olması bile gücüme gidiyor.
Bir Orman Mühendisi olarak bırakın bu ülke ormanlarının satılmasını, özelleştirilmesini; bunun sözkonusu olup tartışılıyor olması bile gücüme gidiyor.
İnanın başka meslekten olan bizlerinde öyle. Yazınızı zevkle okudum. Bu ülkenin bir yaşayanı olarak size teşekkür edirim.
Saygıyla.
Arzu Kasapoğlu
26-08-2008, 15:31
Ateş MNG'nin istediği yeri yakıyor
MNG Holding’in ormanlık alanın tahsisi için yaptığı başvurular reddedildikten sonra ‘tesadüfen’ bu bölgelerde yangınlar çıkıyor ve yine ‘tesadüfen’ bir yıl sonra aynı alanlar MNG Holdinge veriliyor.
1999: Antalya'da Topkapı Palace'ın arkasındaki ormanlık alanın tahsisi için başvuru reddedildi. Bir yıl sonra yangın çıktı, o alan MNG'ye verildi
2006: Bodrum'da MNG'nin iki şirketine ormanlıkta otel izni verildi. Bir yıl sonra yangın çıktı. MNG aynı bölgede koyu toprakla doldurdu
Turizmin gözbebeklerinden Bodrum'da geçtiğimiz yıl yetkililerin "Kesinlikle orman kalacak" diye açıkladıkları yanan ormanlık alanın, ikisi MNG Holding bünyesinde, toplam 3 şirkete otel için tahsis edildiği ortaya çıktı. Tahsisten bir yıl sonra ormanda yangın çıkması, kafalarda soru işaretlerine neden oldu. MNG bir süre önce aynı yerdeki koyu toprakla doldurmuş ve olay ortaya çıkınca "Cezası neyse öderiz" demişti. MNG'nin 1998'de Antalya'da Topkapı Palace'ı yaptığı alanın arkasındaki ormanlık alanın tahsisi için başvurduğu, ilk anda reddedildiği ortaya çıktı. Bir yıl sonra ise bölgede çıkan yangında ormanlık alanın bir kısmının yandığı ve bölgenin MNG'ye tahsis edildiği belirlendi.
3 AYRI ŞİRKETE TAHSİS
Bodrum'da geçtiğimiz yıl yanan Pina Yarımadası'nda, Güvercinlik köyü çevresindeki ormanlık alanın bir bölümünün turistik tesis için ikisi MNG Holding bünyesinde olmak üzere 3 ayrı şirkete tahsis edildiği ortaya çıktı. Başvuruları üzerine 2006'da, Mehmet Nazif Günal'ın sahibi olduğu MNG bünyesindeki Günal İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş.'ye 85 dönüm ve Güvercinlik Enternasyonal Otelcilik Turizm A.Ş.'ye ise 80 dönümlük alan tahsis edildi. Aynı yıl Erhan Boysanoğlu'nun sahibi olduğu Mesa Holding bünyesindeki MİA Turistik Tesisleri A.Ş.'ye de 95 dönüm alan tahsis edildi.
BİR YIL SONRA YANGIN
Hazırlıklar sürerken, geçtiğimiz yaz Güvercinlik köyü yakınlarında orman yangını çıktı. 238 hektarlık ormanlık alanın yandığı yangının 3 ayrı noktadan başlaması nedeniyle sabotaj iddiaları ortaya atıldı. Ancak yapılan soruşturmada herhangi bir bulguya rastlanmadı. Ormanın turistik tesis yapmak için kasten yakıldığı iddialarını gündeme getiren "Yurtsever Cephe Bodrum İnisitiyatifi", "Tahsisler Dursun" eylemi yaptı. ve yaklaşık 5 bin Bodrumlu'nun imzasının yer aldığı dilekçeyi Kültür ve Turizm Bakanı Günay'ın Bodrum ziyareti sırasında kendisine sundu. Bu bölgedeki otel izinleriyle ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri şu bilgileri verdiler:
* Güvercinlik'te orman mülkiyetinde bulunan 1, 2, 3 ve 4 numaralı tahsisler ilk olarak 11.11.1997 tarihinde tahsis yapıldı.
* Güvercinlik Turizm alanı kesin tahsis işlemi ise 01.06.2006 tarihinde yapıldı.
* Yapılaşma izninde bina yüksekliklerinin 5 kat olacağı kayda bağlandı.
* Daha sonra kıyı kenar çizgisinden itibaren 50 metre park olarak düzeneceği ve 'bu alanların halka açık olması' zorunlu olduğu için planda revizyon yapıldı.
"Tahsis 1997'de verildi revizyonu onayladık"
2007'DEKİ yangında çok sayıda ağacın kül olduğu Bodrum'da şimdi de yapılaşma endişeleri yaşanırken, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay endişelerin yersiz olduğunu söyledi. Yeni bir izin vermediklerine dikkat çeken Günay, "Bizden önce yapılmış işlerle ilgili hukuki durumlar ortaya çıkabiliyor. Ancak, kazanılmış hakları hukuki olarak görmezden gelme şansımız yok" dedi. Günay, MNG'nin kıyıyı doldurmasıyla ilgili, "Başvuruları incelemeye almadım, eski duruma getirmelerini ve sonra inceleme yapılacağını söyledim" dedi.
'Orman, orman kalsın demek çok doğru değil'
ÇEVRE ve Orman eski Bakanı Osman Pepe: Orman, orman olarak kalsın demek çok doğru değil. Ormanın koruma kollama dengesini gözetmek lazım. Ama her şeyi turizm, para, ticaret olarak görmeye başladığınızda iş şirazesinden çıkıyor. Kontrol mekanizmasının çok güçlü olması lazım. Bu sahada güçlü olursak istismarlar minimize edilecektir. Doğa tahrip edilirse turist neden gelsin? O zaman yapılan gecekondu olur, turizm olmaz. Çevrenin çok iyi kullanılması, altyapı üstyapı uyumlu olması lazım. Hiç turizm tesisi yapmayalım demek yanlış. Maden de aranacak, tesisler de yapılacak. Ama, yok pahasına tahrip doğru değil.
Antalya'daki orma yandı, izin çıktı
ANTALYA'DA Bodrum'dakine benzer bir tahsis olayının gerçekleştiği ortaya çıktı. Kundu Beldesi'nde MNG tarafından 1998'de Topkapı Palace Oteli yapıldı. Ancak MNG, denize sıfır yaptığı bu turistik tesisle yetinmedi. Holding, tesisin arkasındaki bin dönümün üzerinde alanı kapsayan ve imar planlarında "Kundu Kent Parkı" olarak işlenen 1 milyon 40 bin 955 metrekarelik alanın da kendisine tahsis edilmesini istedi. Ancak tahsis izni çıkmadı. Bu tahsis kavgası sürerken, 1999'da ormanlık alanda büyük bir orman yangını çıktı. Köylülerin o dönemdeki iddialarına göre bu alanı, bu bölgeyi tahsis almak isteyen firma yakmıştı. Yangında ormanlık alanın büyük kısmı tamamen kül oldu. Çok geçmeden MNG, Orman Bakanlığı mülkiyetindeki bu alanı yeniden tahsis almaya çalıştı ve sonunda 18 delikli golf sahası ve tatil köyü yapılmak üzere tahsisini aldı.
DANIŞTAY DAVA AÇTI
Ancak Mimarlar Odası Antalya Şubesi, Antalya Barosu, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Antalya Şubesi, Kundu Muhtarlığı ile Kundu köylüleri bölgeye ilişkin planların ve tahsisin iptali için Danıştay'a dava açıldı. Danıştay 6. Dairesi, bu alana ilişkin planları Türkiye'ye emsal olacak çok önemli gerekçelerle ve oybirliğiyle iptal etti. Ancak tahsis halen MNG Holding'de.
Kaynak: GAZETE VATAN (http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=MNG_195716_1&Newsid=195716)
Mehmet Can
26-08-2008, 16:49
özelleşmese neye yararki.sonuçta köylü gariban hariç isteyen istediği yeri alıyor.biz köylülerede ormanları nasıl koruruz düşüncesi kalıyor.******* tartışmaya gerek yok
MNG nin eski bir yangınını anımsadım. Sene 2003 yazı, Ankara Uğur Mumcu caddesinde ki MNG nin devasa binasının çatısı bir yaz günü tutuştu - ya da tutuşturuldu. Ama çatının dışındaki bir bölüme, yangın atlamadı. Aylar sonra çatının onarımı bittiğinde ne görelim. Binanın mevcut yapısını üzerine iki kat daha çıkılmış. Zaten eski haliyle, o bina o caddenin en yüksek binası idi. Hafızalarımızı tazelemek adına...
Esenkalın,
C. Özgür
Kırsal Çevre Yahoo Gruptan gelen epostada okudum. Ankaralı arkadaşlar bu olayı hatırlıyor mu?
Mehmet Can
26-08-2008, 22:39
Sizlerinde bütün samiyetinizle ormanları korumaya çalıştığınıza inanıyorum.peki ne yapabiliriz ormanların korunması hakkında.ben başlarda özeleştirmeyi savunuyordum çünkü ülkemizin hiç bir yerinde ormanlar bu kadar iyi korunduğunu zannetmiyordum.bu da benim için bir örnekti.iyi korunmasının sebebide ormanların % 80 i özelmülkiyet olduğu geri kalan kısmıda köy vatantaşının faydalanmış olduğu ormanlar olmasıydı.sizlerde haklısınız şuan hiçbirşey 1930lardaki değilki o zamanki gibi özelleştirilebilsin.Birde ben kendimi yeteri kadar ifade edemedim size
hassoman
27-08-2008, 11:08
Sayın Oğuz Karsan biliyorsunuz altın madencilerinin, ormanları özelleştirmecilerin yaman savunucularındandır.:p
Hem de bunu hiçbir çıkarı olmadan Kaz Dağlarında altıncıların şantiyesinde içtiği acı bir kahve uğruna bu yola baş koymuş biridir. Boşuna dememişler ‘bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır…’ diye… Yani vahşi kapitalizmi savunmak için önünde daha kırk yıl var sayın Karsan’ın…:D
Bakın http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=9523 buradan hücre # 18 de ona ne demiştim:
‘…Siz ormanların korunamadığını bu yüzden özelleştirilmeleri gerektiğini öne sürerseniz ben de ormanda özelleştirme tartışmaları çıktığından beri orman yangınlarının çoğalması bir rastlantı mı dersem ne olacak peki?..’
Gelen haberler bu kuşkumu haklı çıkartır boyutu da aşmış durumda.
İşte size bir haber daha:
‘MNG canı isterse ağaçlandıracak’
27/08/2008
Bodrum’da geçen yıl yanan ormanın altından MNG Holding’e tahsis çıktı. Orman Bakanlığı ‘Tahsis yangından önceydi’, Turizm Bakanı ‘Yanan her orman ağaçlandırılacak’ açıklaması yaptı. Ama atı alan Üsküdar’ı geçti. Bir bakanlık yetkilisi, ‘Tahsis olmasa devlet ağaçlandırırdı. Şimdi MNG eğer isterse orayı ağaçlandırır’ dedi
ANKARA/ANTALYA - Bodrum’da 2007 yılında yanan ormanlık alanın, bir yıl önce ikisi MNG Holding bünyesinde olmak üzere üç şirkete otel için tahsis edildiği ortaya çıktı. Çevre ve Orman Bakanlığı yetkilileri 1987’de söz konusu bölgenin ‘turizm merkezi’ ilan edildiği hatırlatarak yanan ormanın, ‘orman vasfını yitirdiğini’ ve ‘MNG’nin mülkü’ haline geldiğini söyledi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay dün “Bir ağaç için bir tesisi feda ederiz. Kimse ormanı yakarak kendisine yeni bir alan üretemez. Bu umudu taşıyanlar varsa akıllarından çıkarsınlar” dese de yanan ormanı tekrar ağaçlandırmak arazinin tahsis edildiği MNG Holding’in keyfine kalmış.
Radikal dün yanan alanların akıbetiyle ilgili MNG Holding’e ulaşmaya çalıştı. Ancak holdingden herhangi bir yanıt gelmedi.
2006’da tahsis edildi
Bodrum’da geçen yıl alev alev yanan Pina Yarımadası’nda, Güvercinlik Köyü çevresindeki ormanlık alanın bir bölümünün turistik tesis için ikisi MNG Holding bünyesinde olmak üzere üç ayrı şirkete tahsis edildiği ortaya çıktı. 2006 yılında Mehmet Nazif Günal’ın sahibi olduğu MNG Holding bünyesindeki Günal İnşaat Ticaret ve Sanayi A.Ş.’ye 85 dönüm ve Güvercinlik Enternasyonal Otelcilik Turizm A.Ş.’ye ise 80 dönümlük alan tahsis edildi.
Aynı yıl Erhan Boysanoğlu’nun sahibi olduğu Mesa Holding bünyesindeki MİA Turistik Tesisleri A.Ş.’ye de 95 dönüm alan tahsis edildi.
Üç yerden yanmıştı
Üç şirkete tahsis edilen ormanlık alanda geçen yıl çıkan yangında 238 hektarlık ormanlık alan yanmıştı.
Yangının üç ayrı noktadan başlaması nedeniyle sabotaj iddiaları ortaya atıldı. Ancak yapılan soruşturmada herhangi bir bulguya rastlanmadı. Yurtsever Cephe Bodrum İnisitiyatifi ormanın turistik tesis yapmak için kasten yakıldığı iddialarını gündeme getirdi.
Orman elden ele...
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın dünkü açıklamasında, yanan alanların, Bakanlar Kurulu’nun 11.09.1987 tarihli kararıyla ‘turizm merkezi’ ilan edildiği hatırlatıldı.
Açıklamaya göre bu alanlar, 12. 08.1991 tarih ve 1742 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlık “oluru” ile Turizm Bakanlığı’na 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun 8. maddesi gereğince tahsis edildi. Alanların, Turizm Bakanlığı’nca 1997/2. grup olarak tahsis edilmek üzere ilan edilerek 08.09.1997 tarihinde ihale edildiği ifade edildi.
Açıklamada, kültür balıkçılığı faaliyetinde bulunan işletmeler ile Turizm Bakanlığı arasındaki uyuşmazlığın giderilmesinin ardından alanların Haziran 2006 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca kesin tahsisinin yapıldığı kaydedildi.
Radikal’in sorularını yanıtlayan bir bakanlık yetkilisi yanan alanın ‘turizm merkezi’ ilan edildiği için devlet tarafından ağaçlandırılmasının düşünülmediğini söyledi. Yetkili, burada MNG Holding ‘isterse’ ağaç dikebileceğini söyledi.
Önce tahsis sonra yangın
Açıklamada yangının tahsisten sonra meydana geldiği, yangından sonra herhangi bir kuruluşa orman alanının tahsisinin söz konusu olmadığı kaydedildi. Anayasa’nın 169. maddesinde ‘Yanan ormanların yenisi yetiştirilir, başka bir iş için kullanılamaz’ ifadesinin yer aldığı hatırlatılan açıklamada kanunen Orman Genel Müdürlüğü’nün yanan alanları bir yıl içinde ağaçlandırmakla mükellef olduğu vurgulandı.
'......................'
MNG’nin ilk sabıkası değil
MNG Holding’in Antalya Topkapı Palace’ın arkasındaki ormanlık alanın tahsisi için başvurusu 1999’da reddedildi. Bir yıl sonra çıkan yangının ardından o alan MNG’ye verildi. 2006 yılında ise Bodrum’da MNG’nin iki şirketine ormanlıkta otel izni verildi. Bir yıl sonra yangın çıktı. MNG aynı bölgede koyu toprakla doldurdu. (Radikal)
Buyurun bakalım!..
Hadi buyurun!..
Bu haberlere rağmen eğer hâlâ ormanlık alanların özelleştirmesini savunanlar varsa onların kişisel çıkar peşinde olduklarını, çıkarlarına çomak sokulduğu için devlete ver yansın ettiklerini vicdanım sızlamadan rahatlıkla söyleyebilirim. Buna nedenle onlara söz hakkı düşüyor. Onlar da özelleştirmeye karşı olanların bundan ötürü ne gibi kişisel çıkarları olduğunu buyursunlar söylesinler…
berduray
27-08-2008, 11:29
Olup bitenleri endişe ile izliyorum, golf sahası yapmayı düşünüyorlarmış ağalar, paşalar...
Oysa bu iş için Karadeniz iklimi daha müsait, hem o bölgemiz de kalkınsın, bu susuzlukta, bu sıcakta ...Hangi mantıkla? Golf pahalı bir spor, bunun çim sahasını oluşturup, devamını sağlamak Bodrum ikliminde zor,
Aman ensesi kalın kodamanlar spor yapsın,ağalar paşalar da çuvalla para kazansın...
Allah ıslah etsin, gözlerini toprak doyursun inşallah.
Bu vatanın ekmeğini yiyip bu vatana ihanet edenlerin soyu kurusun.
........Aman ensesi kalın kodamanlar spor yapsın,ağalar paşalar da çuvalla para kazansın...
Allah ıslah etsin, gözlerini toprak doyursun inşallah.
Bu vatanın ekmeğini yiyip bu vatana ihanet edenlerin soyu kurusun.
Doğru söze kim ne der bilemem ancak ben amin demekten başka bir şey düşünemedim bir an.
Saygıyla.
Doğru söze kimsenin bir şey diyeceği yok zaten, bende katılıyorum.
Ama bu işler inşallah'la maşşallah'la Allah belasını versin demekle bitmiyor arkadaşlar malı alan götürtü.
Çok güzel yazan duyarlı arkadaşlar var, iyide ne nasıl olacak, 50 seneden beri yazılıyor ciziliyor, değişen ne.
Satın daha öncede satıldı, milli mücale ile kurtarıldı, bir daha bu ruhu da bulabilirmiyiz bilemiyorum.
Arzu Kasapoğlu
27-08-2008, 19:23
Ülkemiz tamamen yabancıların elinde. Özelleştirme isteyenler bir kez dada düşünmeli!
YİĞİT BULUTUN BİR YAZISI
Türk Telekom, Araplar’ın...
Telsim İngiliz’in...
Kuşadası Limanı İsrailli’nin...
İzmir Limanı Hong Konglu’nun...
Araç muayene işi Alman’ın...
Başak Sigorta Fransız’ın...
İETT Garajı Dubaili’nin...
(Alıcı parayı ödemedi)
Avea Lübnanlı’nın...
Petkim, Ermeni’nin...
Rakı , Amerikalı’nın.
Finansbank Yunanlı’nın...
Oyakbank Hollandalı’nın...
Denizbank Belçikalı’nın...
Türkiye Finans Suudilerin...
TEB Fransız’ın...
Cbank İsrailli’nin...
MNG Bank Lübnanlı’nın...
Dışbank Hollandalı’nın...
Şekerbank Kazak’ın...
Yapı Kredi’nin yarısı İtalyan’ın...
Turkcell’in yarısı Finli’nin, Rus’un...
Beymen’in yarısı Amerikalı’nın...
Enerjisa’nın yarısı Avusturyalı’nın...
Garanti’nin ve Akbank’ın bir bölümü Amerikalı’nın...
Eczacıbaşı İlaç, Çek’in...
İzocam, Fransız’ın...
TGRT (Fox) Amerikalı’nın...
Demirdöküm Alman’ın...
Döktaş Fransız’ın...
Süper FM Kanadalı’nın...
Alışveriş yaptığınız marketlerin neredeyse “tamamı” yabancıların...
Yıllık ödediğimiz 50 milyar doların “neredeyse” tamamı yabancının...
2003 başına kadar hepsi “yüzde 100’ü Türk sermayesine ait şirketlerdi”...
Bu ülke “Bizim” deyip, duruyorsunuz söyleyin bakalım, sizin neyiniz var bu topraklarda!
KAYNAK: GAZETE VATAN (http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Bu_ulkede_sizin_neyiniz_var_1 95767_4&tarih=27.08.2008&Newsid=195767&Categoryid=4&wid=150)
Benzer bir yazı daha :)
Du yu andırsitend?
AKP’li belediyenin zabıtaları Keçiören’de içki satan gariban büfeciyi sopayla dövdüler ya... Amerikan Büyükelçiliği anında soruşturma başlattı.
*
Bazı salak arkadaşlar da sevindi...
"Büfeciye Amerikalılar sahip çıktı!"
*
Kardeşim!
Tekel bayii orası...
Tekel, British American!
Yeni Rakı satılıyor orada...
Yeni Rakı, Amerikalı!
Marlboro.
Camel.
Parliament zaten malum da...
Samsun, British American.
Maltepe, British American.
Viski satılıyor...
Johnnie Walker, İskoç.
Jameson, İrlanda.
Jack Daniel’s, Amerikan.
Absolut da satılıyor...
İsveç votkası.
Güzel güzel biralar var...
Miller, Amerikan.
Beck’s, Alman.
Corona, Meksika.
Carlsberg, Danimarka.
Heineken, Hollanda.
Budweiser, Belçika.
Foster’s, Avustralya.
Efes Pilsen, Coca Cola ortaklı.
Coca Cola, Amerikan...
*
O büfede, Türk olan sadece büfeci!
*
Coni malını koruyor, malını...
Onun için soruşturma açıyor.
Yoksa, eli sopalı dinciler, gariban
büfecinin burnunu kırmış, ona ne?
*
Üstelik...
Sen ne malına sahip çıkıyorsun, ne insanına... Dinciler büfeciyi yamultmuş, Amerikalılar soruşturma açmış, sana ne? Yılmaz ÖZDİL
Hürriyet (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/9755814.asp?yazarid=249&gid=61&sz=70399)
Arzu Kasapoğlu
28-08-2008, 00:01
Yiğit Bulut bazı özelleştirmeleri yazmayı unutmuş
Erdemir ( satılmaması için çok uğraş verilmişti)
Petrol Ofisi
Tüpraş
Madenlerimiz......
Bir de yabancılara satılan topraklarımızı unutmayalım. Daha önce yabancılara yapılan toprak satışı konusunda alıntıladığım yazı için bazı arkadaşlar beni eleştirmişti.
''Yabancılara toprak satışı neden zorlaştırılıyor, yasaklanıyor anlamıyorum'' diyen arkadaşlar vardı. Umarım yukarıdaki uzun listeler onların konuyu anlamalarına biraz yardımcı olur.
Oğuz Karsan
28-08-2008, 17:28
Merhaba,
Ben ilkokulda okurken yerlimalı haftaları olurdu. Mümkün olduğunca yerlimalı kullanmaya gayret eder tasarruf sağlamayı öğrenirdik.
Özeleştiriye tahammülümüz var mı?
- Neden, yıllarca alınan dış yardımların, yararlı ve ülke menfaatini ilgilendiren konulara harcanmasını halk olarak denetleyemedik?
- Neden, ülkemizin geleceğini olumlu yönde değiştirebilecek aydınlarımız yıllarca kazalar ve suikastlere kurban gitti ?
- Okuma yazma bilmeyen insanlarımız neden pahalı ve çok fonksiyonlu cep telefonu kullanmayı tercih ediyorlar?
- Üretim için kredi istediğinizde önümüze türlü engeller çıkaran bankalar, nasıl kaldırımlarda sorgusuz sualsiz kredi kartı dağıtabiliyorlar?
- Neden asgari ücretli insanlarımızın cebinde maaşının 5-10 katı limitli kredi kartları var?
- Bizi sömürmek isteyen emperyalist ülkelerden, neden daha fazla mal üretemiyoruz?
- Kendi çıkarını ülkesinin çıkarından önde tutan kişiler masıl milletvekili seçilebiliyorlar?
- Üretim fazlamızı dünya pazarlarına sunup elde ettiğimiz dövizi yatırıma ve insanımızın refahını sağlayacak yatırımlara dönüştürebildik mi?
- Ülkemizdeki insanların hepsini okuryazar yapıp, ülkesini seven veya en azından ileride yetkili bir makama geldiğinde ülkemize zararı olabilecek anlaşmalar yapmaktan kaçınabilecek, gerçek vatansever ve Atatürkçü nesilleri neden yetiştiremedik?
- Kurtuluş Savaşı sonrası aydını ve okumuşu yok denecek kadar az kaldığından, ülke insanını hem eğitecek hem geliştirip üretime yönlendirebileceği ve bu suretle ülkemize gelişim hamlesi yaptıracağı kesin olan Köy Enstitüleri hangi gücün etkisiyle kapatıldı?
- Yazılı ve sözlü basınımız kime hizmet ediyor?
- KİT'lerin yönetimleri nasıl siyasallaştırıldı? İktidar partilerine hizmet eder hale getirildi? Yıllarca milyarlarca lira zarar eden KİT'lerin yöneticilerinin görevde kalmasını kim sağladı?
- Ülkeye kaynak sağlamak amacıyla kurulan KİT'lerin uzun yıllar zarar etmesine kim göz yumdu?
- Eğitim içeren programlara ihtiyacımızın bu kadar çok lazım olduğu bir devirde, sahte mutluluk dağıtarak gençlerimizi uyuşturan eğlence programlarını kim tasarlıyor?
- Neden her mahallede 3-5 yaşındaki çocukların rahatlıkla girebildiği atari salonları denetlenemiyor?
- Uyuşturucu kullanma yaşı neden azalıp duruyor?
- Dünyada aranan ve satılabilecek ne gibi bir mal üretebiliyoruz?
- Şu an iktidarıyla, muhalefeti ile neden bütün partilerin programlarında özelleştirme en ön sırada?
- Ülkemizde üretimde eksikliğini hissettiğimiz teknik kadroyu yetiştirebilecek meslek liseleri, imam hatip bahanesiyle neden ve hangi güç tarafından köreltildi.
- Neden yıllarca ülke kaynaklarını hesapsızca harcayan, akıp gitmesine göz yuman, peşkeş çeken, kimselerden hesap soramıyoruz?
- Lazım olan kaynağı başka nereden yaratabiliriz?
- Özelleştirmeyip ne yapabiliriz?
Yukarıdaki soruların cevaplarını bulduğumuzda oynattırılan oyunun farkına varacağız. İkinci farkına varacağımız şey ise kredi kartımızın ödemesi geldiğinde artık bazılarımızın gelirlerinin sadece asgari ödemeye yettiğidir. Yani biz şimdiki paramızı değil bir anlamda geleceğimizi yiyoruz.
Kısaca sömürü düzenine yıllardır yanlış uygulanan politikalar ile teslim edilmişiz. Ve bize özelleştirme yapmaktan başka çıkar yol zaten bırakmamışlar.
Şimdi biz yanıp tutuşup para arama telaşındayken tabi ki elimizdeki stratejik öneme sahip son birkaç kuruluşu da yok pahasına almaya çalışacaklar.
Bu bu günün meselesi değildir. Lozandan beri biz uyutulurken sahnelenen bir oyunun belkide son perdesidir. Ülkemizin bu gün büyük potansiyeli olabileceğini 50 yıl önce gören ülkeler, Dünya kaynaklarını soyarken, ayaklarına dolaşmayalım diye, elimizi kolumuzu bağlamak için türlü oyunlar sergilemiş ve genelde de başarılı olmuşlardır.
Ülkemizin önündeki 3o yılı nasıl yaşayacağı, Şu anda gerekli olan adımları atmakla mümkün olacaktır. Dikkatli adımlar atmamız gerekir. Uyumamalıyız.
Saygılar.
Sorular cevaplardan önemlidir.
Çünkü sorular, verilecek cevaplarla bir yol haritası çizmek için sorulur...
Doğru soruları, doğru sıralamayla sormazsanız, bir işe yaramayan sorular yumağı oluşur sadece... Sizinki de öyle olmuş.
kiwici77
29-08-2008, 00:12
Ben, sayın Karsanın metnini, bu siteye gönderilen alelade bir yazı gibi okumadım.
Öncelikle, soruların içinde zaten cevapların bulunduğunu belirtip, duyarlılığıza ve akı(l)cı yazınıza şapka çıkartıyorum sayın Karsan.
- Ülkemizde üretimde eksikliğini hissettiğimiz teknik kadroyu yetiştirebilecek meslek liseleri, imam hatip bahanesiyle neden ve hangi güç tarafından köreltildi.
- Neden yıllarca ülke kaynaklarını hesapsızca harcayan, akıp gitmesine göz yuman, peşkeş çeken, kimselerden hesap soramıyoruz?
Birinci soru için iktidarların tavrının sorgulanması gerekiyor; ikinci soru için, halkın tavrının sorgulanması...
İki soru ve cevabı, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde eşit ağırlıkta mı? Halk, karnını doyurma aşamasını geçerse, başka konularda fikir üretebilir hale gelir. Eşit olmayan koşullar için eşit sorumluluk yüklerseniz; yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan noktasında takılı kalırız.
Ya da genelleme yapar rahatlarız. "Biz Türkler, adam olmayız!"
Eee, nerede sorulara vereceğimiz cevaplar aracılığıyla oluşturacağımız yol?
- Şu an iktidarıyla, muhalefeti ile neden bütün partilerin programlarında özelleştirme en ön sırada?
Cevap:Çok karlı(!)
Özelleştirmeyi başlatan'ın kızının jaguar marka arabası konuşuluyordu,
kaldığı yerden devam edenin de ,oğlunun gemiciği.....
muhalefet iktidara gelirse,özelleştirmeye babalar gbi devam ederse, onu o zaman konuşuruz..
Oğuz Karsan
29-08-2008, 17:21
Merhaba,
Yazdıklarımı politika yapmak için yazmıyorum. Ancak ülke geleceği için ne planlamaya kalksak içinde politika oluşuveriyor. Ama parti gözetmiyorum çünkü başa hangisinin geldiğinin pek önemi yok. Hepsi aynı eylemleri yapmak zorunda bırakılıyorlar.
Ben insanlardan çok olaylara dikkat ediyorum. Başımıza eskiden ne gelmiş? Şimdi ne geliyor, karşılaştırıyorum.O parti, bu parti yok.
Pek bir değişiklik yok düşmanlar aynı, hainler çoğalmış, heryer ülkesini her an satabilecekler ile dolu. Peki biz ne yapıyoruz? Geçmişte olduğu gibi yine cambaza baktırılıyoruz.
Hani ürettiğimiz uçaklar, gemiler. Nerede bilimadamlarımızın yaptığı buluşlar? Bir ülkeyi yok etmek için eğitimine saldıracaksın. Düşmanlarımız bizi top ve tüfekle yenemeyeceklerini anladılar. Öyle de yapıyorlar. Bizi öyle bir hale getirdiler ki kendiliğimizden geliişmemizi sırtlayacak o çok kıymetli teknik adamları yetiştirecek olan meslek liselerini irticayı engelleme bahanesiyle baltalıyoruz. Sonra ne oluyor? Elimizde binlerce mimar, mühendis var ama gemi inşa edemiyoruz. Neden? Çünkü kaynakçı, frezeci, elektrikçi, demirci vs. ci yok
Başarılı olup dünya pazarlarında kendileriyle rekabet edebileceğimiz her sektörün önünü bir şekilde kesmeyi başarıyorlar. tarımımıza da el attılar. Önce kuş gribi, sonra zehirli keneler, verimli olacağını söyledikleri kısır tohumlar.
Ama en önce insanımıza el attılar. Farkındaysanız artık insan yetişmiyor. Elimizdekiler ile yetineceğiz artık. Filan partinin başkanı başarısız ama yerine adam yok. Farkında mısınız? gençlerimiz siyasete girmek istemiyor. Görünmez bir güç, ülkeyi şu anda başımızdakilerden çok daha iyi yöneteceği kesin olan pırıl, pırıl gençlerimizi engelliyor. Bu olay bile dış kaynaklı. Başarısızların gitmemesinin tek nedeni oynanan oyunun belki de parçası olduklarından. Amaç yine aynı. Ülkeye zaman kaybettirip atılması gereken önemli adımları attırmamak.
Her yer işsiz üniversiteliler ile dolu. Peki bu çocukların onca senesi onca emek yazık değil mi? Peki devlet planlama teşkilatı neyi planlar? Onca eğitim müsteşarı ne yapar? Hangi iş kolunda insana ihtiyacımız olduğuna kim karar verir? Peki niye işlerini yapmadılar? Kim hesap soracak?
İşte Malina bizim hesap sormamız lazım ama biz öyle işlerle meşgul ediliyoruz ki hesap sormak aklımıza bile gelmiyor. Soracak halimiz kalmıyor. İşte oynanan oyun bu. Bir o parti geliyor onun adamları yanlış işler yapıyor. Bir bu parti geliyor bunun adamları aynı yanlışları yapıyor. Ama olay aynı. Yapılan yanlış aynı. Ne yapılan yanlışlardan ders çıkarabiliyoruz. Ne de yapılmasını önlemeye gücümüz yetiyor.
Ulu Önder, Gençliğe Hitabeyi boşuna yazmamış. Bu günlere ve aynı yanılgılara tekrar düşürüleceğimizi çok iyi tahmin etmiş. Ama her okula, her öğrencimizin karşısına koyduğumuz halde, O çok kıymetli reçeteyi gerektiği gibi hazmettirememişiz gençliğimize. Yoksa gençlik eğlence yerleri yerine üretim yerlerinde olurdu. Öğle vakti milyonlarca insan boş boş sokaklarda gezmezdi
Halbuki herşey belli. Düşmanlar eskiden de aynıydı. Şimdi de aynı. Sadece yöntemler biraz değişti. Dış düşmanlara kim yardım edecek? İç düşmanlar ne yapacaklar? Biz düşmanlarımıza ne şekilde cevap vereceğiz? Hepsi belli aslında.
Bir düşünün bu gün hiç borcumuz olmasa ne olur? Yine birkaç yıl içinde borçlu hale getiriliriz. Çünkü geçmişi unutmuşuz. Gençlerimize eskiden neler yaşadığımızı anlatamamışız. Olaylar aynı, sadece insanlar farklı.
Önce borcumuzu bitirmeli, yeni borçların oluşmasına izin vermemeli, tuzaklara düşmemeli ve üretim yapmalıyız. Ama ne olursa olsun birşeyler üretmeliyiz. Yoksa elimizdekileri seve, seve özelleştirirler.
Yapılacak tek iş reçeteyi uygulamak. Yoksa elimizdeki, herşey gider. Önce ayağımızı yorganımızın altına çekmeliyiz. Sonra Kredi kartlarımızı kırmalıyız. Dış borcumuzu sıfırlamalıyız. Başka türlü bu ülke hamle yapamaz. Borçlu insan birşey yapamaz. Sömürülmeye devam eder dururuz.
Saygılar
Arzu Kasapoğlu
12-09-2008, 01:31
Türkiyenin geleceği Bor Madenleri ABD ye satılacakmış. DSP-MHP-ANAP hükümeti zamanında da bor madenlerinin özelleştirilmesi konusunda büyük çaba sarfedilmiş, fakat Şükrü Sina Gürel'in büyük mücadelesi sonucunda özelleştirilmesi yapılamamıştı.
Bu özelleştirme Türkiye'ye yapılabilecek en büyük ihanettir.
Aşağıdaki yazı Erdal sarızeybek'in sitesinden alıntıdır. Bor madenlerinin satışına izin vermemeliyiz.
BİR OKURDAN GELDİ, BEN DE SİZE YAZDIM.
* Türk Telekom, Arap'ların
* Telsim, İngiliz'in
* Kuşadası Limanı, İsrail'linin
* İzmir Limanı, Hong Kong'lunun
* Araç Muayene işi, Alman'ların
* Başak Sigorta, Fransız'ın
* AdaBank, Kuveyt'linin
* İETT Garajı, Dubai şeyhinin
* AVEA, Lübnan'lının
* PETKİM, Kazak dediler, kazağı çıkardık altından Ermeni çıktı.
* Rakı Fab. Amerika'lının
* FinansBank, Yunan'lının
* Oyak Bank, Hollanda'lının
* DenizBank, Belçika'lının
* Türkiye Finans, Kuveyt'linin
* T.E.B. Fransızın
* C Bank, İsrail'linin
* MNG Bank, Lübnan'lının
* Alternatif Bank, Yunan'lının
* Dış Bank, Hollanda!lının
* ŞekerBank, Kazak'ların
* Yapı Kredi Bankası (yarısı), İtalyan'ların
* TürkCell, yarısı Rus'un, yarısı Fin'linin
* Beymen'in yarısı ABD'linin
* EnerjiSA, yarısı Avusturya'lının
* Garanti Bank, yarısı ABD'linin
* Eczacıbaşı İlaç, Çekoslavakya'lıların
* İzocam, Fransız'ların
* TGRT, ABD Fox
* Demir Döküm, Alman'ların
* Döktaş, Fransız'ların
* Süper FM, Kanada'lının
*İMKB BORSA, %70'i yabancıların, eloğlunun emekli maaşlarını ödüyoruz.
* Madenler, Kapanın elinde kaldı
* Petrol, ABD-İngiltere-İsrail üçgeninde
* Topraklar, yine kapanın elinde
* En güzel sahiller, Yağma Hasanın böreği, talan ediliyor.
* MİGROS, yarısından bir fazlası İngiliz'lerin
Say say bitmiyor değil mi ?...
Bizler abuk sabuk şeylerle oyalanırken, ülkemiz birilerince PEŞKEŞ çekildi.
Biz cambaza bakarken, altımızı oydular.
Evet !.... Bu saydıklarımızın tamamı T Ü R K' tü….
Sadece 5 yıl önce…….
Utanmadılar !....
BABALAR GİBİ sattılar !.....
Daha da devam edecekler, utanmadan, sıkılmadan,
Allah korkusu olmadan !...
Şimdi sırada ne var dersiniz ?...
**ETİBANK BOR İŞLETMELERİ **
Asıl değeri 9 Trilyon Dolar….Dikkat !... 9 milyar, 9 milyon Dolar değil…. Tam 9 TRİLYON DOLAR !.........
ABD burayı 40 milyon dolara kapatacak...
YAZIKLAR OLSUN !...
Kaptırana da…. Verene de…Susup seyredene de…..
YAZIKLAR OLSUN !............
Bu haberi olabildiğince herkese gönderin,
Bir mail den ne olacak ki demeyin, Vatanını seven herkese gönderin.
Çok yakında ETİBANK'ıda satacaklar !...
Alıcısı hazır bekliyor…A B D
BOR İŞLETMELERİ de beraberinde gidiyor….
Konulan fiyat 40 Milyon Dolar
Asıl değeri 9 TRİLYON DOLAR !...
Bu PEŞKEŞ'e de müsaade etmeyelim.
Bu detay çok ama çok önemli !......................................
BOR ile çalışan araba üretildi. Arabayı BOR madeni ile çalıştıracak
Patentli 600 proje olduğu ortaya çıktı. TÜRKİYE Kıskaçta…..
Türkiye, Dünya BOR rezervinin %70'ine sahip,,,
Evet yanlış duymadınız BOR'un dörtte üçü bizim ülkemizde…
İç ve dış borçlarımızın 40 katı değerinde bir zenginlik bu…
ABD ve AB emperyalistleri, bizler uyanmadan, halkımız TÜRBAN'la, terörle, iç çekişmelerle, PopStar la, Aptal dizilerle, Sabah sabah dedikodu programlarıyla oyalanırken, bu önemli kaynağı da ele geçirmek için kolları sıvadılar bile…..
Bu haberi çevrenizdekilere yollayın, MAİL atın, bilinçli toplum oluşturmaya katkınız olsun.
KAYNAK: ERDAL SARIZEYBEK.COM
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.