View Full Version : Kene / Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA)
Mine Pakkaner
03-07-2006, 00:48
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA )hastalığı hızla yayılıyor. Özellikle, çiftçiler, hayvancılıkla uğraşanlar, veteriner hekimler,ziraatçiler, kırlara gezmeye gidenler, kampçılar, askerler vs. tehdit altında.
Aşağıda Tarım Bakanlığı KKGM'nün bu konuda yaptığı uyarıları bulacaksınız.
Kırım-Kongo kanamalı ateşinde(KKKA) etken nedir?
Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirus soyundan virüslerin meydana getirdiği, Bu grup virüsler, 100 nm (nanometre) büyüklüğünde, Ribonükleik asit (RNA) içeren, heliksel kapsidli ve zarflı virüslerdir.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi virusunun kimyasal ve fiziksel etkenlere karşı duyarlılığı nedir?
Nairoviruslar dayanıksızdır, konakçı dışında yaşayamazlar. Bu viruslar 56ºC’de 30 dakikada inaktive olur, kanda 40 ºC’de 10 gün yaşayabilir, %1 hipoklorit ve %2 gluteraldehite duyarlıdır ve ultravviyole ışınları ile hızla inaktive olur.
Ribavirine invitro duyarlıdırlar.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi nedir?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA), Nairovirüslerin neden olduğu ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgular ile seyreden kene kaynaklı bir enfeksiyondur. Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranları hala yüksektir.
İnsanlarda klinik ve subklinik olarak seyreden, kenelerin vektörlük yaptığı ve insanlarda sendromlar halinde görülen önemli bir enfeksiyondur. İnsanlarda başlıca ensefalitler, kısa süren ateşli hastalıklar, kanamalı ateşler, poliartrit ile ön plana çıkan sendromlar şeklinde görülür.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı ilk nerede tanımlanmıştır?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) ilk kez 1944 ve 1945 yılı yaz aylarında Batı Kırım steplerinde çoğunlukla ürün toplamaya yardım eden Sovyet askerleri arasında görülmüştür. Hastalığa Kırım hemorajik ateşi adı verilmiştir. 1956 yılında Zaire’ de ateşli bir hastadan Kongo virüsü tespit edilmiştir. 1969 ise Kongo virüsu ile Kırım hemorajik ateşi virüslerinin aynı virüs olduğu belirlenmiş ve Kırım-Kongo kanamalı ateşi olarak hastalık yeniden adlandırılmıştır.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi bugüne kadar hangi ülkelerde tanımlanmıştır?
Hastalık sıklıkla Afrika, batı Asya ile Ortadoğu ve doğu Avrupa'da görülmektedir. Kırım-Kongo hemorajik ateş virüsünün Bulgaristan, Makedonyada, Pakistan, Irak, Afganistan, İran, Kosova, Kazakistan, Sahra altı Afrika ülkeleri, eski Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Yunanistan, Arap yarımadası, Dubai, Kuveyt, Çin ve Moritanya’da salgınlar yaptığı bildirilmiştir.
Bu sendromlardan kanamalı ateşler grubunda yer alan Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA), 2002 yılında bahar ve yaz aylarında bazı illerimizde görülmüş ve Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu çalışmalar neticesinde hastalığın KKKA olduğu doğrulanmıştır.
Bulaşmada aracı olan bir etken var mıdır?
KKKA hayvanlardan insanlara keneler ile bulaşan bir enfeksiyondur. Virüs, sığır, koyun, keçi, yabani tavşan ve tilki gibi hayvanlardan tespit edilmiştir. Güney Doğu Avrupa ve Güney Afrika arasında göç eden göçmen kuşlar üzerinde bulunabildiği gösterilmiştir. Bu kuşların virüsün iki kıta arasında taşınmasına yol açabildiği düşünülmektedir. Hyalomma soyuna ait keneler Ülkemizin de içinde bulunduğu çok geniş bir coğrafik alanda yaşamaktadırlar.
Virüs, sığır ve koyun gibi Hyalomma keneleri için konak olan hayvanlarda belirtisiz enfeksiyon ve bir hafta kadar süren geçici viremi (kanda virüsün bulunması) oluşturmasına rağmen, insanlarda hastalığa neden olmaktadır. Küçük memeli hayvanlarda da viremi ve hafif enfeksiyon oluşup keneler için kaynak oluşturabilmektedir. Bir bölgede, kenelerin ve keneler kan emdiğinde bulaşmayı sağlayacak kanında virüs bulunan hayvanların bol olması salgın için önemli bir faktördür.
Hyalomma soyuna ait keneler en etkin ve yaygın olmakla birlikte, 30 kene türünün KKKA virusunu bulaştırabileceği bildirilmektedir. KKKA virüsunun bazı vektör kene türleri arasında, transovaryal ve venereal olarak bulaştığı belirlenmiştir. Bu da virusun doğada dolaşımla korunmasına katkıda bulunabilecek bir mekanizmadır. Henüz ergin olmamış Hyalomma soyuna ait keneler, küçük omurgalılardan kan emerken virüsleri alır, gelişme evrelerinde de muhafaza eder.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi virusu insanlara nasıl bulaşmaktadır?
İnsanlar virüsü;
Enfekte kenelerin yapışması/kan emmesi sırasında salgıladıkları tükürük salgısı ile,
Enfekte kenelerin çıplak elle ezilmesi sırasında temasla,
Viremik hayvanların kan ve dokuları ile temasla,
Viremik hastalarla (kan ve diğer vücut sıvıları)temas ile olmaktadır.KKKA virusunun bulaşmasına etken olan kene nedir? yer yüzünde kaç türü bilinmektedir?
Ülkemizde halk arasında kene, sakırga, yavsı, kerni gibi isimlerle bilinmektedir.
Keneler zorunlu kan emici artropodlar olup dünyanın her bölgesinde yaşamaktadırlar. Keneler morfolojik olarak diğer artropodlardan farklı olup, vücutları tek bir parçadan oluşmuştur. Vücudun ön tarafında ağız organelleri yer almaktadır.
Günümüzde yeryüzünde yaklaşık 850 kene türü bilinmektedir.
2988
Kene yaşam döngüsü nasıldır?
2989
KKKA sebep olan Hyalloma türü keneler çoğunlukla iki konakta gelişim ve yaşam döngülerini tamamlar. Larva ve nimfler küçük omurgalılarda (tavşan, kuş, fare. vb) erginler ise büyük omurgalı hayvanlarda (koyun, keçi, sığır, at, yabani gevişenler, insan, vb) konaklarlar.
Kırım-Kongo kanamalı ateşinin hayvanlarda ki hastalık belirtileri nelerdir?
KKKA virusu kenelerin konakladığı hayvanlara bulaşmasına rağmen hayvanlarda; bazen hafif ateş çıkabilir, bunun dışında hastalık belirtisi görülmemektedir. Buna karşılık hayvanlar hastalığın yayılmasında aracı rol (portör) oynamaktadır.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi salgınlarını etkileyen doğa şartları nelerdir?
Doğu Avrupa ve Asya’daki Kırım-Kongo hemorajik ateş salgınlarının genellikle insanlar tarafından oluşturan çevresel şartlara bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir. Kırım’daki ilk salgının, İkinci Dünya Savaşı yıllarında kene ile enfekte olmuş bölgelerin tarıma açılması nedeniyle oluştuğu sanılmaktadır. Daha sonra eski Sovyetler Birliği ve Bulgaristan’ da olan salgınlarda ise ziraatçılık ve hayvancılıktaki değişmelerin rol oynadığı belirtilmektedir.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi hangi mevsimde görülmektedir?
Hastalık mevsimsel özellik göstermektedir. Genel olarak mayıs ve ekim ayları arasında görülmesine rağmen, değişik aylarda da görülebilir.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi için kimler risk altındadır?
Hastalık için çiftlik çalışanları, çobanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları, et ve et ürünleri market işçileri gibi tarım çalışanları ve hayvancılık ile uğraşanlar, veterinerler, hasta hayvan ile teması olan ve akut hastalarla temas olasılığı bulunan salgın bölgelerde görev yapan sağlık personeli, askerler, kamp yapanlar risk altındadır.
Kene ısırığında ne yapılmalıdır?
Yapışan keneler ise kesinlikle öldürülmeden, ezilmeden/patlatılmadan ve kenenin ağız kısmı koparılmadan, bir pensle doğrudan düz olarak, döndürmeden yavaşça çekilip alınmalıdır. Isırılan yer bol sabunlu suyla yıkanıp, alkolle temizlenmelidir.
Çıplak elle keneye temas edilmemeli eğer elle tutulacaksa eldiven giyilmeli veya naylon bir poşet yardımı ile keneler toplanmalıdır.
Vücuttaki kenelerin üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, klonya, gazyağı v.b) dökülmemeli, sigara veya ateş kullanarak keneler uzaklaştırılmamalıdır. Çünkü bu maddeler kenenin kusmasına sebebiyet vereceğinden hastalık bulaştırma riskini artırmaktadır.
2990
Cilde yapışmış bir keneye ait resim, Kan emdikçe zamanla gövdesi kanla dolan kenenin tutunduğu bölge kızarır ve kaşınır
29912992
Isırılan kişi iki hafta süreyle ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. (ateşin 38,3 °C veya üzerinde olması halinde acilen tam teşekkülü hastahaneye başvurulmalıdır)
Kırım-Kongo kanamalı ateşi virüs bulaştıktan ne kadar süre sonra ortaya çıkar?
Kuluçka süresi; virüsün alınma şekline bağlıdır. Kuluçka süresi kene ısırmasından sonra 2-14 gün arasında değişmekle birlikte genellikle 1-3 gündür. Virüsü içeren kan ve diğer doku ya da atıklar ile temastan sonra genel olarak bu süre 5-6 gündür ve 14 güne kadar uzayabilmektedir.
Kırım-Kongo kanamalı ateşine yakalanmış insanlarda hastalık belirtiler nelerdir?
İnsanlarda; hastalık ateş, üşüme-titreme yaygın kas ağrıları, bulantı-kusma, ishal, yüzde kızarıklık, karaciğerde büyüme ve kanama ile kendini gösterir. Ateş, kırıklık, kas ağrısı, iştahsızlık, baş ağrısı, aşırı duyarlılık, sırt ağrısı, kol ve bacaklarda ağrı, mide bölgesinde ağrı, bel bölgesinde ağrı gibi belirtiler ile ani olarak başlamaktadır. Bazen bu bulgulara kusma, karın ağrısı ve ishal ilave olabilmektedir. Gövde ve kol ve bacaklarda cilt içi kanama görülebilir. Burun kanaması ve değişik alanlarda kanama bulguları bulunabilir. Karaciğer iltihaplanma bulgusu genel olarak bulunmakta ve karaciğer büyümüş ve hassas olabilir.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi nasıl kontrol edilir ve nasıl korunulur?
Tüm enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi KKKA’da da korunma ve kontrol önlemlerinin alınması çok önemli ve gereklidir.
a- Hasta ve hastanın sekresyonları ile temas sırasında mutlaka koruyucu önlemler (eldiven, önlük, gözlük, maske vb.) alınmalıdır. Genellikle hava yolu ile bulaşmadan bahsedilmemektedir. Ancak, kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınılmalıdır. Bu şekilde bir temasın söz konusu olması halinde, temaslının iki hafta süreyle ateş ve diğer belirtiler yönünden takip edilmesi gerekmektedir. (ateşin 38,3 °C veya üzerinde olması halinde acilen tam teşekkülü hastahaneye başvurulmalıdır. Hasta olan kişilerin kullandığı malzemeler ve tuvaletler çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir
b- Hayvan kanı, dokusu veya hayvana ait diğer vücut sıvıları ile temas sırasında da gerekli korunma önlemleri alınmalıdır.
c-Kene mücadelesi çok önemli olmakla birlikte oldukça zor görülmektedir. Keneler yumurta dönemleri hariç diğer biyolojik evrelerinde insanlara hücum ederek kan emebilir. Hem mera keneleri hem de mesken keneleri gelişmelerini sürdürebilmek ve nesillerini devam ettirebilmek için konakçılarından kan emmek zorundadırlar; genel olarak da konakçı spesifitesi göstermezler. Bu nedenle öncelikle konakçılar kenelerden uzak tutulmalı ve kenelerin kan emmeleri engellenmelidir.
d-Mümkün olduğu kadar kenelerin bulunduğu alanlardan kaçınılması gerekmektedir. Hayvan barınakları veya kenelerin yaşayabileceği alanlarda bulunulması durumunda, vücut belirli aralıklarla kene yönünden muayene edilmeli; vücuda yapışmamış olanlar dikkatlice toplanıp öldürülmeli, yapışan keneler ise kesinlikle ezilmeden ve kenenin ağız kısmı koparılmadan bir pensle doğrudan alınmalıdır. (Isırılan yer bol sabunlu suyla yıkanıp, alkolle temizlenmelidir.)
e- Diğer önemli hususlardan birisi de piknik amaçlı olarak su kenarları ve otlak şeklindeki yerlerde bulunanlar döndüklerinde, mutlaka üzerlerini kene bakımından kontrol etmeli ve kene varsa usulüne uygun olarak vücuttan uzaklaştırmalıdır. Çalı, çırpı ve gür ot bulunan yerlerden uzak durulmalı, bu gibi yerlere çıplak ayakla veya kısa giysilerle girilmemelidir.
f- Özelikle kırsal alanlarda dolaşılırken çizme giyilmeli veya pantolon paçaları çorap içine alınmalıdır.
g-Hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkan vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır.
h- Hayvan sahipleri ; hayvanların sağım ve kesim zamanını dikkate alarak; hayvanlarını ve hayvan barınaklarını kene ve diğer dış parazitlere karşı uygun ektoparaziter ilaçlarla yılda iki kez ilaçlamalıdır.
i- Gerek insanları gerekse hayvanları kene enfestasyonlarından korumak için repellent olarak bilinen böcek kaçıranlar dikkatli bir şekilde kullanılabilir. (Repellentler; sıvı, losyon, krem, katı yağ veya aerosol şeklinde hazırlanan maddeler olup, cilde sürülerek veya elbiselere emdirilerek uygulanabilmektedir. Aynı maddeler hayvanların baş veya bacaklarına da uygulanabilir; ayrıca, bu maddelerin emdirildiği plastik şeritler, hayvanların kulaklarına veya boynuzlarına takılabilir.)
j- Kenelerin çevrede çok olması halinde; mera, çayır, çalı, çırpı ve gür otların bulunduğu yerler gibi kenelerin yaşamasına müsait alanlarda, diğer canlılara ve çevreye zarar vermeden, çok dikkatlice insektisit uygulamalarına başvurulabilir. Açık alanlara insektisit uygulamalarının uygun görüldüğü durumlarda püskürtme cihazı monte edilmiş araç veya sırtta taşınan pompalar kullanılmalıdır.
k-Açık alanlarda yapılabilecek kene mücadelesi amacıyla, her bir hektara aktif madde olarak carbaryl ve propoxur hektara 2 kg, deltamethrin ve lambda-cyhalothrin 0,003-0,3 kg, permethrin 0,03-0,3 kg, pirimiphos-methyl ise 0,1-1 kg olarak uygulanabilmektedir
Bakanlığımız il ve ilçe Müdürlüklerince ilkbahar ve sonbahar döneminde olmak üzere yılda en az iki kez ağıllar ve ahırlarda, hayvan gübrelerinin döküldüğü alanlar, çeşme başları ve hayvan durakları ile parazitlerin bulunabileceği muhtemel alanlarda pülverizatör ile ilaçlama yapılmasının yetiştiricilere iyi bir şekilde anlatılması gerekmektedir. Aynı dönemde büyük ve küçükbaş hayvanların ektoparaziter ilaçlanmanın yapılması, Kene Mücadelesinde; hayvan yetiştiricileri, Sağlık Bakanlığı, yerel yönetimleri desteğinin sağlanması sorunun çözümünde zorunluluk arz etmektedir.
Günümüze kadar kullanılan hiç bir mücadele yöntemi (bir kaç sınırlı alan hariç), tam bir kene eradikasyonu sağlayamamıştır.İnsan ve hayvanlardan kan emen kenelerin sayısını düşük maliyetlerle kabul edilebilir sınırlara indirilmesi hedeflenmelidir.
Akarisid ile kene kontrolünün başlıca 7 zorluğu vardır
1. Kenelerin yoğun biçimde tarım ve orman alanları içinde yayılmış olması, çevreye zarar verecek düzeyde akarisid kullanımını gerektirmektedir.
2. Akarisidlerin kenelerin konakları üzerinde tutundukları bölgelere ulaşabilmesi ancak konağın tüm vücudunun yıkanmasını gerektirmektedir
3. Konak üzerinde bulunmadıkları süre içinde keneler akarisid ilaçların ulaşamayacağı yerlerde saklanmaktadır.
4. Kenelerin yüksek orandaki üreme yeteneği (3000-7000 yumurta) ilaçlamaların düzenli bir sıklıkta yapılmasını gerektirmektedir.
5. Kenelerin uygun olmayan çevre koşullarında çok uzun süreler boyunca canlı kalabilmeleri.
6. Kenelerin konak seçiminde çok alternatifinin olması
7. Akarisid direncinin oluşması
Kaynak:
http://www.kkgm.gov.tr/Birimler/Hayv_Sagl/Hastaliklar/kirim_kongo.htm
Mine Pakkaner
03-08-2006, 15:05
3 Ağustos 2006 Malatya'ya inemeden yakalandı
A.A.
İstanbul-Malatya seferini yapan bir havayolu şirketine ait yolcu uçağında kene bulundu.
Tarım İl Müdürlüğü yetkililerinden edinilen bilgiye göre, dün akşam 21.00 sularında Malatya'ya inen uçağın yolcu koltuklarının birinde kene olduğu fark edildi. Havayolu şirketi bunun üzerine Tarım İl Müdürlüğüne haber verdi. Yolcular tarafından alınan kene havaalanı yetkililerine teslim edildi. Ardından, incelenmek üzere Malatya Tarım İl Müdürlüğü'ne gönderildi.
Yetkililer konuyla ilgili şu bilgiyi verdi: “Kenenin hastalık yapan türden olup olmadığını belirlemek üzere Elazığ Hayvan Hastalıkları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne, kargo ile gönderdik. Kene kimseyi ısırmamış. Elazığ'dan sonucun birkaç gün içerisinde gelmesini bekliyoruz. Kenenin hastalık yapan türden çıkması durumunda, havaalanına gidilerek dezenfeksiyon yapılacak. Kenenin nereden geldiği konusunda ise şu an için bir bilgi yok.”
Kenenin bulunduğu uçağın Malatya'da ayrıldığı belirtildi.
Kaynak:http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4863357.asp?m=1&gid=69&srid=3044&oid=1
Fazlaca paronoyak mı oldum bilmiyorum ama
o kenenin nereden geldiğini aramaya
keneyi bulan kişiden başlasalar iyi olur.
Hastalıkla ilgili olarak kenelerden o kadar çok bahsedildi ki
birçok kişi hastalığı kenelerin yaptığını sanıyor. Yani kene
tartışması hastalığın önüne geçti.
Buna tepki olarak birçok kişi de
herşeyin abartıldığını düşünüyor.
Mine Pakkaner
03-08-2006, 15:30
Keneyi üzerinde taşımak maalesef mümkün Arsakay.Ben bir keresinde bir iş seyahatimi pire ile yapmak zorunda kalmıştım.
Bu konuyu sıcak tutuyorum çünkü, bizler gibi açık alanlarda çalışanlarda, hayvancılarda vs. risk yarattığı gibi pikniğe giden bir aile için de ölümcül olabiliyor.
Ben artık paçalarımı çorabıma sokmadan otluk bahçelere girmiyorum. Kış gelsin rahat edelim :)
Mine hanım yanlış anlaşılmasın,
insanın üzerinde kene taşıyabilmesi elbette mümkün.
Eleştirimin nedeni insanlarımızın birçok konuda olduğu gibi
bu konuda da ya umursamaz davranmaları
ya aşırı panik yapmaları.
Haberde yazılanlar tam anlamıyla komedi.
İnsanlar şehirde veya kırsal alanda farkına varmadan
kenelerle temas ediyorlar. Köpeğim varken her ay kulağından
en az bir kene çıkartırdım.O uçakta başka yolcularda da
(belki eşyalarında) kene olabilir. Neticede bir kene bulunuyor.
Herhalde koltukta onları bekliyordu, yakalanıyor ve
incelenmeye gönderiliyor. Neymiş eğer hastalık çıkarsa
havaalanında dezenfeksiyon yapılacakmış!!!
Koskoca havaalanının neresini dezenfekte edecekler
çok merak ettim.
Bu gibi haberler insanları bilinçlendirme yönünde
hiçbir katkı sağlamıyor. Bunun yerine riskli olanlar ve
alabilecekleri önlemler anlatılsa.
Örneğin sizin burada paçalarınızı çorabınızın içine sokmadan
gezmediğinizi belirtmenizin hastalıkla mücadeleye katkısı
uçak haberinden kat kat daha değerli. :))
arkadhia
03-08-2006, 23:17
Kene ısırığında ne yapılmalıdır?
Yapışan keneler ise kesinlikle öldürülmeden, ezilmeden/patlatılmadan ve kenenin ağız kısmı koparılmadan, bir pensle doğrudan düz olarak, döndürmeden yavaşça çekilip alınmalıdır. Isırılan yer bol sabunlu suyla yıkanıp, alkolle Temizlenmelidir.
Hepsini Yaptık Ve tam Teşekküllü Hastane Yok .Ne yapacaz Kolunu kesecek miyiz.Aspirin,Kalpol alsak yeterlimi (ateş düşücü).Daha net bir çözüm yok mu ?Kanını filan değiştirse ,Daha anlaşılır bilgi alsak halk dilinde Yoksa ölümü Mü bekleyecek insanlar ?
(eleştiri anlamında söylemiyorum, sakın yanlış anlamayın,Bu öğrendiklerimizi insanlara anlatağız da Anlayamadıklarımı soruyorum)
Saygılarımla
Mine Pakkaner
04-08-2006, 00:14
Hepsini Yaptık Ve tam Teşekküllü Hastane Yok .Ne yapacaz Kolunu kesecek miyiz.Aspirin,Kalpol alsak yeterlimi (ateş düşücü).Daha net bir çözüm yok mu ?Kanını filan değiştirse ,Daha anlaşılır bilgi alsak halk dilinde Yoksa ölümü Mü bekleyecek insanlar ?
(eleştiri anlamında söylemiyorum, sakın yanlış anlamayın,Bu öğrendiklerimizi insanlara anlatağız da Anlayamadıklarımı soruyorum)
Saygılarımla
En iyisi en yakın sağlık kuruluşuna, en yakın hekime ulaşmanız. Henüz tam bir tedavisi yokmuş maalesef . En iyisi iş o duruma gelmeden basit önlemler almak çünkü hastalığın kesin bir tedavisi yok, hastaya destek tedavisi uygulanıyormuş sadece. Hastalıkta ölüm oranı % 30 civarında seyrediyormuş.
Hastalığı kenenin taşıdığı naiovirus adlı virüs yapıyor.Türkiyede ilk kez 2002 yılında teşhis edilmiş. Afrika Avrupa ve Asya 'da görülüyor. Kenelerin 30 kadar türünün hastalığı bulaştırdığı bilgisi var. (http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1r%C4%B1m-Kongo_Kanamal%C4%B1_Ate%C5%9Fi)
Artadhia,
bu hastalık ülkemizde yeni görülmeye başlanan bir hastalık
olduğu için enfeksiyon hastalıkları uzmanları dışında biz
hekimlerin çok iyi bildiği bir konu değil. Mine hanımın verdiği
bilgileri çoğu hekimin bilmediğinden emin olabilirsiniz.
Benim öğrencilik yıllarımda sadece sınavlarda karşılaştığımız bir
konuydu, soru olarak da genellikle hangi vektörle bulaştığı ile
kuluçka süresi sorulurdu.
İlk fırsatta klasik kitaplarda yazan farklı bir bilgi var mı
araştırıp sizlere aktarırırm.
3 Ağustos 2006 Malatya'ya inemeden yakalandı
A.A.
İstanbul-Malatya seferini yapan bir havayolu şirketine ait yolcu uçağında kene bulundu.
Tarım İl Müdürlüğü yetkililerinden edinilen bilgiye göre, dün akşam 21.00 sularında Malatya'ya inen uçağın yolcu koltuklarının birinde kene olduğu fark edildi. Havayolu şirketi bunun üzerine Tarım İl Müdürlüğüne haber verdi. Yolcular tarafından alınan kene havaalanı yetkililerine teslim edildi. Ardından, incelenmek üzere Malatya Tarım İl Müdürlüğü'ne gönderildi.
Yetkililer konuyla ilgili şu bilgiyi verdi: “Kenenin hastalık yapan türden olup olmadığını belirlemek üzere Elazığ Hayvan Hastalıkları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne, kargo ile gönderdik. Kene kimseyi ısırmamış. Elazığ'dan sonucun birkaç gün içerisinde gelmesini bekliyoruz. Kenenin hastalık yapan türden çıkması durumunda, havaalanına gidilerek dezenfeksiyon yapılacak. Kenenin nereden geldiği konusunda ise şu an için bir bilgi yok.”
Kenenin bulunduğu uçağın Malatya'da ayrıldığı belirtildi.
Kaynak:http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4863357.asp?m=1&gid=69&srid=3044&oid=1
Kene değil süneymiş
Ankara Malatya uçak seferi sırasında kene olduğu şüphelenilen böceğin, hububat zararlısı süne olduğu bildirildi.
Önceki gün Ankara-Malatya seferini yapan yolcu uçağında bulunan canlı, kene olduğu şüphesiyle havaalanı yetkilileri tarafından paketlenerek Malatya Tarım İl Müdürlüğü yetkililerine teslim edildi. Malatya Tarım İl Müdürlüğü yetkilileri tarafından alınan pakette, kene olduğundan şüphelenilen canlının, hububat zararlısı süne olduğu görüldü.
Yetkililer, sünenin, yumurtadan çıkan genç bireylerinin buğdayların özünü emerek zarara yol açan bir canlı olduğunu söylediler.
Haber aktüel (http://www.haberaktuel.com/HaberDetay.asp?ID=28485)
arkadhia
05-08-2006, 22:42
Mine hanım ve Arsakay
Teşekkür ederim
Acil olarak yapılması gerekenleri Mine hanımın dediği şekilde Anlatmaya başladım
Virüsün bulaşım anında doktora gitmeden sabunlu su ,alkol vs temizlık yapılacak.Fakat doktordan önce belki yardımı dokunur diye (Hani kuş giribinde Olduğu gibi Bilmem ne ilacı azda olsa yardımı oluyor du.
Sevgili Arsakay
Doktor dilinde iyi bir araştırma sonucu ,%30 Oranını düşürecek vucudun direncini arttıracak İlaçlar filan varsa. Bulursanız sevinirim.
Bu konu üstünde bu bölgelerde doktorların pek bilgisi yok.Dolayısıyla neyin bizi hasta edeceğini tam bilemiyoruz.Bu bölgede bu cins keneye rastlanmamasına rağmen bir çok insanı ısırdığını ve de hiçbir önlem almadan yaşamlarına devam ettiği görülmüş olup ,Bazıları kan testi yaptırıyor.üç gün sonra tekrar gel deniliyor .Artık siz düşünün gerisini
Merhaba Arkadhia,
önce bir konuyu daha da açayım.
%30 ölüm oranı bu virüsün bulaştığı kişilerin
%30'u değil. Böyle olsa ne olur düşünebiliyor musun?
Bu oran virüsü alan ve hastalığın klinik olarak görüldüğü,
teşhis edildiği kişiler arasındaki oran. Buna dikkat edelim
ve panik yapmayalım ama önlem almayı da bırakmayalım.
Hafif enfeksiyon belirtileri ile hastalığı atlatan ve teşhis
konulmayann hastalar da hesaba alınarak ölüm oranı
hesaplanacak olursa çok daha düşük bir oranla karşılaşırız.
Demek ki virüsün bulaştığı herkes ağır hasta olacak diye bir
kural yok.
İnsandan insana temas yolu ile bulaşma olmadığına da dikkat.
İnsan ve hayvanlar genelde son konak oluyor.
Sözünü ettiğin ilaçların tedavi edici hiçbir özelliği yok.
Sadece ateşin düşürülmesini ve halsizlik, ağrı şikayetlerinin
ortadan kalkmasını sağlıyor. Bu virüsün ait olduğu gurubun
tedavisi için ABD'de kullanılan aerosol formunda bir ilaç var
ama Türkiye'de bildiğim kadarıyla yok.
Her grip, nezle olup da üzerinde böcek ısırığı gören doktora
koşarsa vay halimize :))
arkadhia
06-08-2006, 19:59
Büyük bir korkuyu üzerimden attım.Bu korku da doğal olarak panik yaratıyor insanlar üzerinde .Benimgibi birçok insan derme çatma bilgilerle kendi kuruntularını yaratıyor.Bu kuruntular ikiye katlanıp etraftaki paniğe destek oluyor.
İlginize ve Bilgilerinize teşekkürler
Mine Hanım sizede Teşekkürler
Bende kaz varken keneye çok az rastlıyodum. Şimdi kazım yok ve kene nufusu çok arttı. Bu bir rastlantıda olabilir tabii. Aynı sorunu salyangozlar içinde yaşıyorum.
Kenenin doğal düşmanı nedir bilen var mı acaba?
ormandaki kaplumbagalardan ciplak elle az mi kene ayikladik , allah korumus...
Bu gün balkonumda bir böcek gördüm.Çekirge gibi zıplıyordu.:( Sonra kene olabileceği aklıma geldi.
Bu başlığa baktığımda şekli de aynı benzediğini gördüm.:( :(
Keneler sıçarayarak mı hareket eder acaba?
Geçen hafta köpeğimizin bakımını hiç eksiksiz yaptığımız halde boynunun alt kısmında kene bulduk. Cımbızla çektik ve temizledik. Ertesi gün de doğru denize gittik ve bol bol yüzdürdük. Tüyleri oldukça gür olduğu için görmemiz imkansızdı. Babamın dediğine göre köydeki köpekler kenelenince hemen dereye girip yüzerlermiş ve kafalarını suya sokmadıkları için kafa bölgelerinin dışında kene kalmazmış. Keneler deriye yapışınca dışardan nefes alırlarmış ve suda belli bir süre kalınırsa boğulurlarmış. Bu ne kadar doğrudur acaba? Köpeğimizi her gün tımarladığımız, damlasını çok düzenli yaptığımız ve boynuna parabandını taktığımız halde ilk defa bu sene başımıza geldi bu durum ve oldukça canımızı sıktı. Evimizin etrafı ormanlık olduğu için daha da huylandık. Bahçemize yapabileceğimiz köpeğimize ve oğlumuza zarar vermeyecek bir ilaçlama var mıdır? Yılan için bahçe duvarının etrafına kükürt önermişlerdi.
Eskiden bu KKKA ni bilmediğim gençlik zamanlarımda elime eldivenleri takar sokak köpeklerinin kenelerini temizleyip ilaçlardım. Fakat insan çoluk çocuk sahibi olunca daha hassaslaşıyor.
Mine Pakkaner
20-05-2007, 12:16
Bütün keneler hastalık yapan virüsü taşımamakta. Son senelerde virüsün göçmen kuşlar vasıtası ile geldiği düşünüşüyor. Ülkemizde ilk 2002'de teşhis edilmiş. Bakın bugünkü gazetede neler yazıyor;
Keneler uyandı hastalık yayıldı
Keneler aracılığıyla bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının son beş yıldaki bilançosu 1035'e yükseldi. En çok Tokat, Sivas ve Çorum'da rastlanan hastalık 58 can aldı
http://www.milliyet.com.tr/2007/05/20/yasam/resim/axyas02.jpg
YILDIZ YAZICIOĞLU Ankara
Türkiye'de keneler aracılığıyla 2002'den bugüne kadar 1035 kişiye bulaşan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı, Tokat, Sivas, Yozgat, Çorum, Erzurum ve Gümüşhane'de yaz sıcağıyla yeniden ortaya çıktı.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği, özellikle Kelkit Vadisi civarında ve kırsal alanlarda yaşayanları, büyükbaş hayvanlarla çıplak elle temas etmemeleri konusunda uyardı.
Sağlık Bakanlığı, 2002'de "hyalomma" türü kenelerden insanlara geçtiğinde ölümcül olan virüsten kaynaklanan KKKA'nın Türkiye'de görüldüğünü resmen tespit etti.
Adını, dünyada ilk kez görüldüğü Kırım ve Kongo'dan alan hastalık nedeniyle 2002-2003 yılları arasında 150 vakadan 6'sı, 2004'te 249 vakadan 13'ü, 2005'te 167 vakadan 11'i ve 2006'da 438 vakadan 27'si ölümle sonuçlandı.
Bu yılın bilançosu şimdiden 38 vaka
Sağlık Bakanlığı'na göre bu yıl 18 Mayıs itibarıyla 31 vaka görüldü ve Çorum'dan 1 kişi KKKA hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi'nce kesin teşhis konulan vakalar açısından KKKA hastalığı, 2002'den bugüne kadar Türkiye'de 58 can kaybına neden oldu.
Türkiye'de ilk kez resmi KKKA vakası tespiti yapılan il olan Tokat, 2002'den bugüne kadar 327 insan vakasıyla KKKA hastalığından en çok etkilenen il oldu. Tokat'ı 129 vakayla Sivas, 113 vakayla Yozgat, 107 vakayla Çorum, 65 vakayla Erzurum ve 62 vakayla Gümüşhane izledi. Amasya'da 36, Çankırı'da 31, Kastamonu'nda 22 ve Ankara'da da 23 kişi, KKKA hastalığına yakalandı.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği de KKKA hastalığıyla ilgili bilgi notunda, özellikle Kelkit Vadisi'nde fazla sayıda kene bulunduğunu anımsatarak, bu vadi civarındaki Tokat, Gümüşhane, Sivas ve Amasya'nın kırsalında tarım ve hayvancılıkla uğraşanları dikkatli davranmaya çağırdı.
http://www.milliyet.com.tr/2007/05/20/yasam/resim/axyas023.jpg
Kuş gribinden daha yaygın
Ülke genelinde insan vakası açısından 2002'den bugüne kadar 39 ilde KKKA hastalığı tespit edildi. Türkiye'de 2006'da etkili olan kuş gribi salgını insan vakası açısından sadece 7 ilde etkili olmuştu. Kuş gribi nedeniyle 4 kişi hayatını kaybederken, toplam 21 kişiye kesin kuş gribi teşhisi konulmuştu.
Kaynak:http://www.milliyet.com.tr/2007/05/20/yasam/axyas02.html
Sebahattin Sargın
20-05-2007, 12:49
Sivas'ta piknik yaparken kene tarafından ısırılan 3'ü üniversite öğrencisi 4 kız, tedavi altına alındı.
Cumhuriyet Üniversitesinin çeşitli bölümlerinde öğrenim gören yaklaşık 30 kişilik öğrenci grubu Hafik Gölü yakınlarında pikniğe gitti.
Burada arkadaşlarıyla birlikte gölün çevresindeki alanda gezinen üniversite öğrencilerinden F.D, H.D. ve H.B. adlı kız öğrenciler vücutlarının çeşitli yerlerine kene yapıştığını fark etti.
Arkadaşlarıyla birlikte Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine gelen öğrencilerden ikisinin bacağına, birinin ise göğsüne yapışan kene, burada sağlık ekiplerince kontrollü bir şekilde çıkarıldı.
Genç kızların vücutlarından çıkarılan keneler, incelenmek üzere tüplere konuldu.
Bu arada ailesiyle birlikte Karşıyaka Mahallesi Serpincik Göleti yakınlarında piknik yapan Ö.H. (18) piknik dönüşü evde bacağında kene olduğunu fark etti. Genç kızın bacağındaki kene babası tarafından vücuduna yapışmadan çıkarıldı.
Ailesiyle birlikte Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Acil Servisine gelen Ö.H. burada sağlık kontrolünden geçirildi.
Hastane yetkilileri son günlerde çok sayıda kene vakasının olduğunu belirterek, özellikle piknik yapan vatandaşlardan bu konuda duyarlı olmalarını, vücutlarında kene olduğunu fark edince en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalarını istediler.
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/6546298.asp?gid=180
Bu konuya gerçekten çok dikkat etmemiz lazım. Yaz geldi herkes pikniğe gidiyor, bu haberler bize örnek olmalı. Mutlaka önlemlerimizi almalıyız. Mine hanım bilgilendirici yazılarınız için teşekkür ederim efendim.
Geçen hafta köpeğimizin bakımını hiç eksiksiz yaptığımız halde boynunun alt kısmında kene bulduk. Cımbızla çektik ve temizledik. Ertesi gün de doğru denize gittik ve bol bol yüzdürdük. Tüyleri oldukça gür olduğu için görmemiz imkansızdı. Babamın dediğine göre köydeki köpekler kenelenince hemen dereye girip yüzerlermiş ve kafalarını suya sokmadıkları için kafa bölgelerinin dışında kene kalmazmış. Keneler deriye yapışınca dışardan nefes alırlarmış ve suda belli bir süre kalınırsa boğulurlarmış. Bu ne kadar doğrudur acaba? Köpeğimizi her gün tımarladığımız, damlasını çok düzenli yaptığımız ve boynuna parabandını taktığımız halde ilk defa bu sene başımıza geldi bu durum ve oldukça canımızı sıktı. Evimizin etrafı ormanlık olduğu için daha da huylandık. Bahçemize yapabileceğimiz köpeğimize ve oğlumuza zarar vermeyecek bir ilaçlama var mıdır? Yılan için bahçe duvarının etrafına kükürt önermişlerdi.
Eskiden bu KKKA ni bilmediğim gençlik zamanlarımda elime eldivenleri takar sokak köpeklerinin kenelerini temizleyip ilaçlardım. Fakat insan çoluk çocuk sahibi olunca daha hassaslaşıyor.
Sevgili Limon bende köpek (hatta köpekler) baktığım için size bir kaç önerim olabilir.Öncelikle keneler sudan etkilenmezler:). Şimdi hayvanlarda kene mücadelesi,sadece köpek üzerine yapılan damlalar ile olmuyor maalesef.Bu damlalar sadece kenenin vücuda yapışmasını önler.Dolayısıyla Köpeğinizin üzerinde keneye rastlayabilirsiniz ama önemli olan kenenin vücuda yapışık olup olmadığıdır eğer yapışmamış ve kan emmiyor ise uyguladığınız damla işe yarıyor demektir.(BİLGİ İÇİN DAMLA ADLARI: FRONTLİNE , STRONGHOLD , FİBROLİNE)
Birde damlayı uyguladıktan sonra köpeğinizi 3-5 gün suyla temas ettirmeyinki vücud ilacı absorbe etsin.Ama herşeyden önemlisi kene ile mücadeleye ilk önce çevre ilaçlaması ile başlamalısınız.Eğer çevrenin ve hayvanın barınağının ilaçlaması yapılmamışsa mücadelenin bir anlamı olmaz çünki.Sanıyorum bahçeli bir eviniz var ve size tavsiye edebileceğim çevreyi BLOTİC ( 1 LİTREYE 5-10 cc) **** KENAZ (50 LİTREYE 1 KUTU) olacak şekilde ilaçlamanız.(Bu ilaçları vetriner ilaçları satan ecza depolarından uygun fiyata temin edebilirsiniz) İlaçların prospektüslerinde ne kadar kullanılacağı ve nasıl uygulanacağı yazıyor;ayda bir defa kış gelinceye kadar İlaçlayın.En son olarakta Köpeğinize KKKA VİRÜSÜ için LYME aşısı yaptırmanızı tavsiye ederim.Bu aşı hem köpeğinizin hemde dolayısıyla sizin bu hastalıktan korunmanıza yardımcı olacaktır.
Sevgili Limon bende köpek (hatta köpekler) baktığım için size bir kaç önerim olabilir.Öncelikle keneler sudan etkilenmezler:). Şimdi hayvanlarda kene mücadelesi,sadece köpek üzerine yapılan damlalar ile olmuyor maalesef.Bu damlalar sadece kenenin vücuda yapışmasını önler.Dolayısıyla Köpeğinizin üzerinde keneye rastlayabilirsiniz ama önemli olan kenenin vücuda yapışık olup olmadığıdır eğer yapışmamış ve kan emmiyor ise uyguladığınız damla işe yarıyor demektir.(BİLGİ İÇİN DAMLA ADLARI: FRONTLİNE , STRONGHOLD , FİBROLİNE)
Birde damlayı uyguladıktan sonra köpeğinizi 3-5 gün suyla temas ettirmeyinki vücud ilacı absorbe etsin.Ama herşeyden önemlisi kene ile mücadeleye ilk önce çevre ilaçlaması ile başlamalısınız.Eğer çevrenin ve hayvanın barınağının ilaçlaması yapılmamışsa mücadelenin bir anlamı olmaz çünki.Sanıyorum bahçeli bir eviniz var ve size tavsiye edebileceğim çevreyi BLOTİC ( 1 LİTREYE 5-10 cc) **** KENAZ (50 LİTREYE 1 KUTU) olacak şekilde ilaçlamanız.(Bu ilaçları vetriner ilaçları satan ecza depolarından uygun fiyata temin edebilirsiniz) İlaçların prospektüslerinde ne kadar kullanılacağı ve nasıl uygulanacağı yazıyor;ayda bir defa kış gelinceye kadar İlaçlayın.En son olarakta Köpeğinize KKKA VİRÜSÜ için LYME aşısı yaptırmanızı tavsiye ederim.Bu aşı hem köpeğinizin hemde dolayısıyla sizin bu hastalıktan korunmanıza yardımcı olacaktır.
Tavsiyeler için çok teşekkür ederim. Bir aydır damla yerine yeni gelmiş sprey şeklinde bir ürünü kullanıyoruz. Suyla temas etmemesi konusunu biliyoruz.
Veya suyla temas ederse tekrarlıyoruz. Geçen sene köpeğimizin yerini ilaçladık ama köpeğimiz de bizim gibi alerjik çıktı. Göğüs altı alerji oldu ve bu sefer de onun için ilaç kullanmıştık :) Aşılarını eşim titizlikle takip ediyor hemen tavsiyelerinizi ileticem. BLOTİC ( 1 LİTREYE 5-10 cc) **** KENAZ (50 LİTREYE 1 KUTU) bunlarla bahçeyi de ilaçlasam sorun olmaz değil mi? Çimlere vs.. zarar vermezler mi?
Önerileriniz çok çok teşekkürler.
Blotic ve Kenaz'ı zaten çevre ilaçlaması için yazmıştım.Çevre derken, bahçe ve özellikle otlar bu ilaçlarla ilaçlanır çünki keneler,hayvanlara buralardan geçerler.Ben şahsen otların ilaçlamadan sonra zarar gördüğünü hatırlamıyorum ama bu konu çimlerden daha önemli bence.İlacı aldığınız zaman üzerinde ne kadar oranda suyla karıştırılacağı yazar.Yazan oranlarda, suyla karıştırıp daha sonra bununla bahçenizin her yerini ve köpeğinizin kaldığı yere püskürtme şeklinde uygulamanız gerekiyor.
Köpeğimizin LYME aşısı yapılmış. En kısa zamanda ilaçlamayı yapıcam. Konu ****** çok önemli ama çimlerim de önemli :) Tavsiyelerinize çok teşekkürler.
Bir şey değil umarım yardımcı olabilmişimdir.
ahmetbey
04-06-2007, 17:14
Arkdaşlar kenelerden bende sizin gbi nefret ediyorum. Onalardan kurtulmak için hertülü ilça kulanmaya razıyım. Şuan kulandıgım bir ilaçta var adı chrysamed haşere ilacı yatagımda evcil hayvanımda kulana biliyorum ve en güzelide piknikte kulanaibliyorum. Tavsiye derim çok güzel bir ilaç. İlaç hakında daha ayrıntılı bilgi için www.chrysamed.com bakabilirsiniz
denizakvaryumu
11-06-2007, 20:57
arkadaşlar kırım kongo hastalığına karşı bir önlem alıyormusunuz?
.
Sergüzen
11-06-2007, 21:26
arkadaşlar kırım kongo hastalığına karşı bir önlem alıyormusunuz?
.
Hayır.Gazetede okuduğumuz her şeye karşı önlem alacaksak,hayat çekilmez olur.Türkiyenin nüfusu 70 milyon,bugüne kadar kırım-kongo hastalığından kaç kişi öldü?Yüzdeye vurun ve trafik kazalarında her gün kaç kişi ölüyor?
Hangisine önlem almanız gerekir?
Selamlar
denizakvaryumu
12-06-2007, 07:37
Konu keneye nasıl geldi anlamadım, nur suresine nasıl geldi onu hiç anlamadım.:mad:
geçen hafta bir haber vardı "sadece İstanbul da haftasonu piknik yapanlardan 100 e yakın kişi kene ısırmasından hastanelere başvurdu" diye..
Bu durumda hobi bahçesi de kenelerin doğal yaşam alanı olduğuna göre...
Acaba bahçede genel bir ilaçlama yapılıyor mu veya kişiler kendince bir önlem alıyor mu? Ne olur ne olmaz...
Kenelerin kimi ısıracağına dair yazıya ise bir yorumda bulunamayacağım :)
.
Selahattin Yılmaz
12-06-2007, 07:56
Küçükken biz ilçeden köye gittiğimizde köyde yaşayan arkadaşlarımız bizi, köpeklerle, boynuz atacağını söyleyen ineklerle, bembeyaz tenimize sivri sineklerin daha fazla musallat olduğunu söyleyerek korkuturlardı. Şimdi burda da öyle bir koku seziyorum...
Kuş gribi gibi buda ayrı bir sorun.Ben kendimi bildim bileli kene var.Bence biraz fazla abartılıyor.Kene yi canavar haline getirdiler.:(
Kuş giribinde telef edilen kazlar ,tavuklar ve kuşlar.Nufüs azalancı kenede çoğaldı tabii ki.Bence neden kene çoğaldı diye bir düşünmek lazım...Dünya da çalışan sistem bozuldu.Her gün her saniye bir canlı yok oluyor.
denizakvaryumu
12-06-2007, 09:35
Kuş gribi de , kırım kongo kenesi de yeni çıkan hastalıklar olduğu için eskiyle mukayese edilip önemsenmiyor...Ancak her iki hastalıktan da Türkiye de onlarca kişi öldü ölmeye devam ediyor...
Kırda bayırda pikniğe çıkacaklar, hobi bahçesinde çalışacaklar, bana bir şey olmaz diyenler mutlaka ama mutlaka önleminizi alın ...özellikle çocuklarınıza dikkat edin...
.
sukranayalp
12-06-2007, 12:08
Kırım Kongo kenesi için
açık alanlarda BİOSİT EC,
kapalı alanlarda AYCON 10 CS kullanın.
denizakvaryumu
12-06-2007, 12:31
Kırım Kongo kenesi için
açık alanlarda BİOSİT EC,
kapalı alanlarda AYCON 10 CS kullanın.
acaba diyorum, vücuda sürülen sivrisinek kovucu sıvı gibi keneleri de insan vücudundan uzaklaştıran bir ilaç-sıvı var mı?
.
denizakvaryumu
15-06-2007, 08:34
Keneden ölenlerin sayısı bu yıl 10'a yükseldi
14 Haziran 2007 11:30
KKKA HASTALIĞINDAN BU YIL ÖLENLERİN SAYISI 10'A YÜKSELDİ
DUYGU BEKTAŞ
ANKARA (İHA) - Sağlık Bakanlığı, 2007 yılı içerisinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığından hayatını kaybedenlerin sayısının 10'a ulaştığını açıkladı.
Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, 2007 yılı içerisinde sonuçlanan labaratuvar testleriyle KKKA vakası sayısı 172, hastalıktan vefat eden kişi sayısı da 10'a ulaştı.
Samsun'da KKKA'dan bir kişi öldü
Samsun'da, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı şüphesiyle tedavi altına alınan bir kadın öldü.
Edinilen bilgiye göre, üç gün önce Vezirköprü ilçesinin Kuyumcu köyünde kene ısırması nedeniyle OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi altına alınan 6 çocuk annesi Yeter Yılmaz (42), kurtarılamadı.
Yetkililer, Kuyumcu köyünde İlçe Sağlık ve İlçe Tarım Müdürlüğü ekiplerinin olası başka vakaların önlenmesi amacıyla çalışma başlattığını bildirdiler.
Yetkililer, Kuyumcu köyünde İlçe Sağlık ve İlçe Tarım Müdürlüğü ekiplerinin olası başka vakaların önlenmesi amacıyla çalışma başlattığını bildirdiler.
kuş gribi var diye bütün kanatlı hayvanları yok ettiler kene hastalığı çıktı kanatlı hayvanlar keneleri yeyirek çoğalmasını engellerdi ekolojik denge vardı yani bunu bozdular şimdide keneleri yok etmeye çalışırlar, bunlarıda yok ederlerse daha kötü hastalıklar çıkacaktır ekolojik dengeyi bozuyolar bu bouldukça bir sürü çeşit canlı ortaya çıkacaktır;)
Sefer GİRİŞEN
28-06-2007, 23:00
Bu da benden.Uzun zamandır tanışmayı bekliyordum.Bu akşam tanışma imkanı buldum ama kan emmesine fırsat kalmadan enselendi.
Ferda Ülkümen
28-06-2007, 23:14
Sayın Sefer GİRİŞEN
Bu resmideki benim bildiğim keneye hiç benzemiyor.KKKA nin bulaştırıcısı olan cins mi? görsem örümcek zannederim.
Sefer GİRİŞEN
28-06-2007, 23:21
Kene olduğundan eminim ama türünü bilmiyorum.Sırtıma yapıştı,cımbızla çıkarttılar.Büyük ihtimalle virus taşımıyor.Aynı yerde daha önce kene tarafından ısırılanlar oldu.Daha önce hayvanlarda çok kene gördüm ama bu kadar küçük olanını ilk kez gördüm.
Geçen yıla kadar evlerde tavuklar vardı,şimdi yok.Tavuklar varken kimse kenenin varlığından haberdar değildi.
Keneden tehlikesiz kurtulmak için işe yarayan kolay bir yöntem var.
Özellikle parmak aralarına ve saç diplerine ve sırta yapışanlar için büyük
bir kolaylık. Bir büyük parça pamuğu top haline getirin ve üzerine sıvı
sabun dökerek tamamen sıvı sabun ile kaplanmasını sağlayın. Daha sonra
kenenin bulunduğu derinin üzerini (sıvı sabuna alerjiniz yoksa tabii) bu
pamuk ile kaplayın. 15-20 saniye sonra kenenin girdiği yerden
kendiliğinden çıktığını göreceksiniz. Bu yararlı bilgiyi lütfen doğayı
sevenlere, avcılara, diğer ihtiyaç duyabileceklere iletin.
*Dr. Mehmet OZER*
*Ankara Atatürk E.A.H.*
*Bilkent / ANKARA*
Zenfree bizim sitemizin internet sayfasında bu konu tartışılmıştı. Ve Prof. Doktor bir bey hepimize tek tek mail atarak bu yöntemin kesinlikle uygulanmamasını çok tehlikeli olacağını yazdı. Çünkü : Bu sıvı sabunla kaplamak meselesi kenenin hava alamaması ve havasız kalınca da çıkacağına dayanıyor. FAKAT HAVASIZ KALAN KENE STRESE GİRİP VÜCUDUMUZA KUSARMIŞ. KENE BİZE YAPIŞTIĞI ZAMAN HASTALIK BULAŞTIRMA RİSKİ YOKKEN KUSUNCA BU RİSK ÇOK FAZLA ARTARMIŞ. BU YÜZDEN KENEYİ EĞER NASIL ÇIKARACAĞINI BİLMİYORSANIZ EN YAKIN SAĞLIK KURUMUNA GİTMENİZ GEREKİYOR. En sağlıklı çıkarma yolu ise kenenin baş tarafından cımbızla tutup bir hamlede çıkarmakmış. Eğer bunu başaramayacağınıza inanıyorsanız sakın kendiniz yapmaya kalkmayın.
denizakvaryumu
29-06-2007, 14:27
Sıvı sabunu keneyi havasız kalacak şekilde değil de, keneyi kaçıracak şekilde --örneğin kan emdiği noktaya --- döksek bir faydası olmaz mı?
.
Ferda Ülkümen
29-06-2007, 17:49
Evet limonun bahsettiği mail'i ben de gördüm.Sabun yöntemi tehlikeliymiş.
Yıllar önce bir köpek bakımı kitabında kenenin eterle bayıltılıp çıkarılması gerektiğini okumuştum.Bu sıralar o yöntemden de bahsedilmiyor?
Ben kedilerin dolaştığı yerleri kenaz ile ilaçladım
Çok teşekkürler Limon.
Yanlış bilgi için özür diliyorum.:(
barishan
03-07-2007, 13:58
limon açıklaman için saol
denizakvaryumu
13-07-2007, 15:10
20 yaşındaki Hülya kenenin 22. kurbanı
Türkiye’de şimdiye kadar 21 kişinin ölümüne yol açan keneler dün bir can daha aldı.
Türkiye’de şimdiye kadar 21 kişinin ölümüne yol açan keneler dün bir can daha aldı. Karabük’ün Eskipazar İlçesi’ne bağlı Üçevler Köyü’nde, 5 gün önce kene ısırması sonucu hastaneye başvuran 20 yaşındaki Hülya Ekren, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı şüphesiyle sevk edildiği Ankara Numune Hastanesi’nde yaşamını yitirdi.
Ekren’in ölümüyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı sonucu ölenlerin sayısı 22’ye çıktı.
Üçevler Köyü’nde ailesiyle yaşayan Hülya Ekren, 8 Temmuz günü kene ısırması sonucu Karabük Devlet Hastanesi’ne başvurdu. Hülya Ekren, aynı gün KKKA şüphesiyle Ankara Numune Hastanesi’ne sevk edildi. Hastanede tedavi gören Hülya Ekren, dün yaşamını yitirdi.
22 il risk altında
Türkiye’de virüs taşıyan keneler Karadeniz iklimi ile step ikliminin kesiştiği bölgelerde bulunuyor. Bu tür keneler bodur meşelik alanlar ile yaban hayvanların bulunduğu yerleri tercih ediyor. Türkiye’de risk altında 22 il bulunuyor.
Virüs taşıyabilen keneler için birinci derecede riskli iller arasında Çorum, Amasya, Tokat, Yozgat, ikinci sırada da Çankırı, Gümüşhane, Siva, Kastamonu, Artvin ve Erzurum bulunuyor. Riski en az olan bölge ise Akdeniz.
Haber: Seyhan SEVİNÇ
http://www4.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=13.07.2007&Newsid=127583&Categoryid=7
Bu toprağın sesi programına konuk olan bir veteriner de, bu kenelerin toprak altında dururken, konukçusunu hissettiği anda sese ve harekete yönelerek konukçusunu takip ettiğini söylemişti. Aklıma gelince kötü oluyorum illa da benim kenenin yaşadığı yerlere gitmeme gerek yok o beni buluyor!
zeynep2880
23-07-2007, 13:07
SAHTAKARLIĞA SON VERİN ARTIK
Chrysamed Home hasere ilacı hakkında önemli !!!
Daha önce İlimizde ve bazı illerde kene ilacı olarak tanıtılan ve satışa sunulan Chrysamed Home Yüksek Etkili Geniş Spekturumlu Haşere İlacı isimli insektisit Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 20.06.2007 tarih ve 14113 sayılı yazısı ile "Sağlık Bakanlığı'nın 14.12.2005 tarihli ve 17057 sayılı izni ile üretilmiştir."ibareli ancak ürün adı Chrysamed Home Yüksek Etkili Geniş Spekturumlu Haşere İlacı" ve haşere grubunun "Sivrisinek,karasinek,bit,pire,kene güve karafatma,hamam böceği,karınca,akrep v.s uçan ve yürüyen tüm haşerelere karşı yüksek etkili" olduğunun belirtildiği Chrysamed Kimya San.ve Dış Tic.Ltd.Şti'ne ait ürünlerin satışı yasaklanmıştır. Söz konu insektisit in bazı eczanelerimizde şatışta olduğu görülmüştür. Eczanelerimizin ilgili ürünü derhal aldıkları depolara iade etmeleri ve iade faturalarını saklamaları istendiği takdirde ibraz etmeleri gerekmektedir. Aksi davrananlar hakkında yasal işlem yapılacaktır. Tüm eczacılarımızın bilgisine sunulur.SİVAS İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ
mavifatihguler
24-04-2008, 11:33
Bu konu belki böcek sayfasında açmak gerekiyor ama önemli bir konu , Keneleri bende fazla dikkate almazdım ama ne bileyim bizim de başımıza geleceğini, Ankara çubuk sirkelide bizlerde tanışmış olduk , (23 nisan da) aralık ayında gübre getirtmiştik, büyük olasılıkla ondan geldiğini düşünüyoruz, eşim ve 2,5 yaşındaki oğlumun üzerini aniden kapladılar, oğlumda 3-4 tane varken eşimde 10 tane filan çıktı, allahtan eşimin annesi yanımızda olduğundan ( eşim böcek sanıp atmaya çalıştı ama uçmuyor atılmıyor da ) hemen keneleri elbiselerden attılar, akşam eve döndüğümüzde oğlumun üzerine iyice baktığımızda omzunda kene olduğunu gördük ve hemen Ankara Numune hastanesine gittik ( eger çoçugunuzda böyle bir olay olursa Ankara Numune hastanesine gitmeyin çünkü Ankara hastanesine gönderiyorlar ) hastanede üzerine bir krem sürdü doktor, sanırım bayer in bir kremiydi ve 15 dk bekledik böyle sonra cımbız gibi birşeyle çekmeden aldı sürükleyerek, sanki dışarıda gibiydi , hemen farkettiğimizden çok fazla aşağı inmemişti, doktor bey sonra alkolle sildi ve arkasından 3 tüp kan verdik , 1 hafta boyunca kan vereceğiz, 10 ve 15 . gün tekrar gideceğiz,
doktor keşke çöpe atacağına keneyi test için bize verseydi, sizin başınıza gelirse keneyi şişeye koyup test ettirmesini rica edin ,inşallah gelmez
panik olmayız derdim hep, kesinlikle insan heyecanlanıyor, keneye el bile degmeyin, sakin olup hastaneye gidin,
ayriyeten elbiseden de çırpmayla gitmiyorlar, ve görünmeyecek kadar küçükler, ben zannediliyorlar, tek çare vücüdu 2-3 kere kontrol etmek ( biz kontrol ettiğimiz halde ilkinde göremedik **** sonradan oldu olay ) elbise değiştirmek,
anilozer112
24-04-2008, 12:03
Geçen sene haberlere konu olan keneler bizi de korkutmuştu ve o dönem fındık toplarken üzerimize böcek kovucu sıkmıştık, çünkü köyde bizden önce kenelerin birkaç kişiyi soktuğunu öğrenmiştik. kısa kollu kıyafetler yerine uzun kollu kıyafetler tercih etmiştik.
http://tbn0.google.com/images?q=tbn:4yeCNDIn06CBlM:http://www.ntvmsnbc.com/news/268074.jpg
Piyasada ne idüğü belirsiz uzman görusleri dolasıyor. Vucudunuza bir kene yapıstıgında yok sıvı sabun damlatıln, bir pamukla bastırın bekletin, havasız kalması sigara atesiyle yakılması vs. Asla bu gibi seyler yapmayın.Kene bu sırada agzındaki kanı geri kusuyor ve siz hastalıgı kapıyorsunuz.
Sağlık bakanlığınca yapılan poster;
http://www.acilveilkyardim.com/acilbakim/kene3.JPG
MaviFatihgüler, çok geçmiş olsun ve lütfen bizi de gelişmelerden haberdar edin..
mavifatihguler
24-04-2008, 12:56
okuduğum haberlere göre bu sene kene istilası olacakmış, allahtan üstlerindeki keneleri atmışız hemen, gübreler kesinlikle tehlikeli köyden gübre aldığıma pişman oldum, çoçukları gübrelerden uzak tutmakta fayda var ,
İlginçtir geçen gün de bizim evin içinde yatağın yanındaki pencerede bulunan perdede bir kene gördüm. Gerçi kendisi öylece hareketsiz duruyordu ölmüş bile olabilir. Bizim buralar da bahçelikli ve ormanlık alanlar çoğunlukta. Eğer bu sene kene istilası falan olacak deniyorsa çok dikkat etmek gerekli.
Sayın Mavi çok geçmiş olsun.;(
mavifatihguler
25-04-2008, 10:16
Herkeze çok teşekkürler, dün akşam kontrol için kan vermeye gittiğimizde 2 çocuk daha hastaneye gelmişti, 1. çocuk konya da köyde başından ısırılmış, kene baya büyümüş sanırım 5 gün filan saçın arasında durmuş, doktor çıkarırken yapışkanımsı sıvı çıkmış, çocuk çok huysuz ve halsiz gözüküyordu , diğer çocuk ilginçtir parkta oynarken ısırılmış oda başından, ailesi hemen farketmiş , busene istila olacağı şimdiden gelen vakalarla ortaya çıkmaya başlamış, sanırım çocuklarımızı parka bile gönderemiyeceğiz belediyelerin şimdiden önlem alması ve ilaçlaması gerekiyor, bizim oğlan parkı seviyor can atıyor ama sanırım yasaklayacağız, başından ısırılması için büyük olasılıkla yüksekten düşmesi gerekiyor, uçmayı bilmiyorlarsa
Sayın mavi öncelikle geçmiş olsun.
Bundan 12 yıl önce benim eşimide ısırmıştı. Çok tesadüfen farkettik.
Vücudundaki benin hızla büyüdüğünü söyledi bizde hayret ettik. Hiç abartısız bir bezelye tanesi kadar olmuştu.
Baktık inceledikki kene. Biz onu normal elle çıkarmaya çalıştık olmadı.
En sonunda cımbızla zorla çekip çıkardık. Yerinde bir çukur oluştu. Hala çukur ve yeri de belli.
Acaba başka bir tür kene olduğu için mi zarar vermedi. Kenelermi farklılaştı anlamadım.
mavifatihguler
30-04-2008, 09:18
son gelişmelere bakarsak Ankara hastanesine ortalama günde 2 kene vakası gelmeye başlamış, busene piknik yapmakta sorun olacak
Evet bu sene olağandan fazla sayıda kene ve eşek arısı var. Gerek köpeklerin gerekse benim üzerimden eksik olmuyorlar. Köpekler ilaçlı, keneler veya pireler ısırdıkları zaman ölüyorlar.
Fakat benim herhangi bir korunmam yok. Bazen ısırdığını 2 gün sonra fark ediyorum. Farkedince çıkartıyorum. :(
Penelophe
01-05-2008, 00:21
Keneye karşı nasıl korunulabilir?
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının kaynağı olarak gösterilen keneden korunmanın yolları neler?
Kimler dikkat etmeli?
Kene ısırmasına karşı nasıl önlem alınabilir?
Kırım-Kongo kanamalı ateşi(KKKA), ilk olarak hastalığın ismini aldığı Kırım ve Kongo’da görülen, virüs denilen mikropların sebep olduğu ölümcül seyredebilen bir hastalıktır.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi ,keneler tarafından taşınan Nairovirüs isimli bir mikrobiyal etken tarafından neden olunan ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgular ile seyreden hayvan kaynaklı bir enfeksiyondur. Son yıllarda tedavide görülen gelişmelere rağmen, bu enfeksiyonlarda ölüm oranları hâla yüksektir.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinin Belirtileri; ani başlayan baş ağrısı, kas ağrısı, kırıklık, halsizlik ve belirgin iştahsızlıkla başlar. Bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi şikayetler görülebilir.
İlk günlerde, yüzde ve göğüste kızarmalar ile gözlerde kanlanmalar ortaya çıkabilir. Göğüs ve karından başlamak üzere vücuda yayılan küçük nokta şeklindeki kanamalar olabilir ve bu kanamalar büyüyerek vücuda yayılabilir. Burun dişeti kanamaları gibi vücudun değişik yerlerinde kanamalar olabilir.
Yukarıda belirtilen bir durum olması halinde kişilerin son iki hafta içinde;
Kene ısırması veya kene ile teması varsa,
Çalı, çırpı, su kenarları veya gür otların bulunduğu alanlarda piknik amaçlı veya diğer bir sebeple bu alanlara gitmeleri söz konusu ise,
Hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya diğer dokularına temasları var ise,
Bu hastalığa yakalanmış kişilerin kan ve vücut sıvılarına bir temasları olmuş ise Kırım-Kongo kanamalı ateşinden şüphe edilmeli ve vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi, Virüs alındıktan sonra genellikle 1-3 günde ortaya çıkar; bu süre en fazla 9 gün olabilmektedir. Hasta insan veya hayvanlar ait kan, vücut sıvıları veya diğer dokulara doğrudan temas sonucu meydana gelen bulaşmalarda hastalığın belirtilerinin ortaya çıkma süresi 5-6 gündür; bu süre de en fazla 13 gün kadar olabilmektedir.
Hastalık çoğunlukla bulaştırıcı kenelerin aktif olduğu bahar ve yaz aylarında ortaya çıkabilmektedir.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi genellikle Afrika, Asya, Orta Doğu ve Doğu Avrupa’da görülmektedir. Son yıllarda Kosova, Arnavutluk, İran, Pakistan, Afganistan ve Güney Afrika’da da tek tek vakalara ve salgınlar şeklinde ortaya çıktığı bildirilmiştir.
Ülkemiz coğrafik yapısı ve iklimi kenelerin yaşamaları için uygun bir yapıya sahiptir. Bu sebeple hastalık özellikle hayvancılığın yapıldığı, nemin, çalı, çırpılı alanlar ile gür otlakların bulunduğu yerler başta olmak üzere, ülkemizin her yerinde görülebilir.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinin Tedavisi için erken teşhis çok önemlidir. Şüpheli bir durumun bulunması halinde hastanın en yakın sağlık kuruluşuna müracaatı ile teşhis ve tedavi için gerekenler yapılabilmektedir.
Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinden korunmanın yolları;
Hayvanlarda kene mücadelesi yapılması,
Hayvan barınakları kenelere karşı ilaçlanmalı, barınakların duvarları sıvanmalı ve badanaları yapılarak kenelerin buralarda yaşmaları engellenmelidir.
Hayvanların ve insanların kanlarına veya diğer vücut sıvılarına eldivensiz temas edilmemelidir.
Hayvanların barınaklarına girdikten veya hayvanlarla temastan sonra, vücut kene yönünden muayene edilmeli, kene varsa en yakın sağlık kuruluşuna müracaat edilmelidir.
Çalı, çırpı, su kenarı ve gür otların bulunduğu alanlara piknik veya başka bir amaçla gidilmesi gerektiğinde pantolonun paçaları çorap içine alınmalı ve dönüşte vücut mutlaka kene yönünden kontrol edilmelidir. Bu tür yerlere gidildiğinde mümkünse çizme giyilmelidir.
Keneler vücuttan uzaklaştırılırken kopartılmamalı, bir cımbızla kenenin vücuda yapıştığı kısımdan tutup çivi çıkarır gibi sağa sola oynatılarak çıkarılmalıdır.
Keneler kesinlikle elle öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır.
Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla, kenelerin üzerine sigara basmak veya kolonya ve gazyağı dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır. Zira bu uygulamalar kenelerin kusmasına sebebiyet verebileceğinden, kusmuktaki virüslerin, kan emmek için ısırdığı yerden vücuda girmesine neden olabilir.
Kenelerin yaşama alanlarında bulunabilecek kişiler, repellent olarak bilinen böceksavar ilaçları vücutlarına sürerek veya elbiselerine emdirerek kullanabilirler.
Hasta olan kişilerin kullandığı malzemeler ve tuvaletler çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir.
PİKNİKÇİLERE UYARI
Keneler mayıs ayıyla beraber yeniden canlanmaktadır. “ilkbahar ve yaz aylarında, pikniği sıkça tercih eden vatandaşlarımız piknik alanlarına gittiklerinde zeminle direk temas etmemelidirler. Oturacakları yere en azından bir örtü sermeliler. Kenelerden insanlara geçen KKKA hastalığı, sadece çiftçilikle uğraşanlar için değil, pikniğe giden vatandaşlar için de tehlike oluşturmaktadır.
“Piknikte çorap, ayakkabı gibi koruyucu eşyaları çıkararak çıplak ayakla çimende yürümek yanlıştır. Vatandaşlarımız bu tür bir sosyal aktiviteyle stres atma çabası içindeyken, yeni bir tehlikeyle karşılaşabilirler. Kenelerin bu tür bir hastalığa neden olduğunu bilmek ve önlem almak gerekmektedir. Doğanın her yerinde keneler vardır. Dünyada keneyi yok etme çalışmaları hiçbir zaman başarılı olamamıştır. Keneyi doğadan yok edemeyeceğimize göre kendimizi korumalıyız.”
Unutmayınız! vücuda yapışan kene ne kadar kısa zamanda vücuttan uzaklaştırılırsa hastalığın bulaşma riski o kadar azalabilmektedir. Kene ısırması vakası gerçekleşmesi halinde en yakın sağlık kuruluşuna müracaat ediniz.
Site adresi
KÜTAHYA VALİLİĞİ İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ
Birkaç gündür ben de evin dış duvarında kene görmeye başladım. Tam emin olamadım kene mi değil mi ama gayet keneye benziyorlar. Merak ettiğim kenelerin kanatları oluyor mu? Çünkü bu gördüğüm böceklerin kabuklarının altında kanatları olduğunu gördüm.
Bizim buralar ormanlık alanla çevrili.
Aslında bu hastalık yapan keneler avrupada çok yaygın. Orada çocuklar doğduğunda ve ilkokulda aşılanıyorlar kenelerden geçen hastalıklara karşı. Bizim buralarda pek bilmezdik bu kadar yaygın kene tehlikesini ama nasıl olduysa buralara da gelmeye başladılar.
omereser
16-05-2008, 23:10
Fazlaca Korkulan Hayvanlar:
KENELER VE BÖYÜLER
Geçen yaza iki hayvan grubu damgasını vurdu. Biraz da basının abartmasıyla, keneler ve böyüler korkulu rüyamız haline geldi.
Keneler ya da bilim dünyasındaki adıyla akarlar, tabiatta binlerce türü olan ve çok çeşitli ortamlarda yaşayan eklembacaklılardır. Evlerde uçuşan tozlarda, deri altında, bitki yaprakları üzerinde, un, peynir gibi gıdalarda ve çoğu da hayvanlar üzerinde parazit olarak yaşarlar.
Kırım-Kongo kanamalı hastalığını taşıyanlar ise çoğu Hyalomma cinsinden olan ve keçi, koyun gibi evcil hayvanlarda yaşayan 30 kadar kene türüdür. Bu hastalık mikrobu vücuda girdikten sonra kanın yapısını bozmakta ve hasta vücut boşluklarından kanlar sızarak ölmektedir. Ne var ki bu hastalık yeni ortaya çıkmış değildir. Oldukça eski kaynaklarda bile Kırım kanamalı humması şeklinde geçiyor. Yine Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre ülkemizde uzun süredir bilinmekte olup, her yıl ölümlere yol açmaktadır.
Hastalığın belirli illerde görülmesi en büyük şanstır. Henüz çoğu ilimizden kayıt yoktur. İlaçlama ve hayvan nakliyatındaki sıkı denetimlerle, hastalığın yayılması önlenebilir.
Gelelim, hiç hak etmedikleri “et yiyen dev örümcek” sıfatı yakıştırılan böyülere. Her şeyden önce böyüler örümcek değildir. Bunlar akrepler, keneler, örümcekler gibi hayvanların oluşturduğu, keliserli omurgasızların ayrı bir takımıdır. Bunlar bozkır, yarı çöl ve çöllerde yaşayan; bol tüylü bacakları ve kuvvetli çeneleri olan canlılardır. Sıradan bir örümceğe göre oldukça iridirler. Böyülerin hiçbir türünde zehir yoktur. Oysa örümceklerin tamamı zehirlidir. Genellikle geceleri avlanırlar. Yakaladıkları omurgasızları, bazen de kertenkele, kuş yavrusu gibi daha büyük avları, kuvvetli çeneleriyle parçalayıp yerler. İnsan derisini ısırdıklarında kanatabilirler. Ama bu hiçbir zaman öldürecek bir darbe değildir. Köpek ısırmalarında bile ölüm oranı oldukça azdır. Ülkemizde üç türü bulunan ve genellikle “sarıkız” denilen bu hayvanların, ürkütücü görüntüsünden başka zararı yoktur.
Kaynak: M. Ali TOLUNAY Özel Zooloji Cilt:1 Omurgasızlar Ankara Üniv. Yayını 1953.
Ferda Ülkümen
17-05-2008, 00:04
Kenelerin çoğalmasını karıncalar önlüyor!
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, bazı türleri Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığına yol açan kenelerin azalmasında, popülasyonunda en önemli rolü karıncaların oynadığı görüşünü savunarak, “Çünkü kenelerin küçük yumurtalarını karıncalar topluyor” dedi.
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı ile açıklamada bulundu.
Hastalığın Türkiye'de 2002 yılından itibaren görülmeye başladığını belirten Prof. Dr. Dökmetaş, “2002'de 17 olguyken, olgu sayısı 2003'de 133'e, 2004'te 249'a, 2005'de 266'ya, 2006'da 438'e çıktı. Giderek artan bir oran var'' dedi.
Rusya'da bu hastalığın ilk çıktığı dönemlerde ölüm oranının yüzde 40-50 civarında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Dökmetaş, Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2002-2007 yılları arasında Türkiye'de 1820 olgu görüldüğünü, bu olgulardan 92'sinin ölümle sonuçlandığını, yani Türkiye'deki ölüm oranının yüzde 5 civarında olduğunu kaydetti.
Türkiye'deki olgu sayısında giderek bir artış olduğunu, bu konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı’nın çeşitli önlemler aldığını, doktorların ve bilim adamlarının çalışmalar yaptığını ifade eden Prof. Dr. Dökmetaş, doğru bilgilendirmenin çok önemli olduğunu vurguladı.
Hastalığın görüldüğü ana bölgenin Kelkit Vadisi olduğunu, ancak başka bölgelerde de görülebildiğini ifade eden Prof. Dr. Dökmetaş, son yıllarda Tokat başta olmak üzere Sivas, Yozgat ve Erzincan yörelerinden hastalık şüphesiyle vakaların geldiğini söyledi.
Kenelerin kış mevsiminde soğuk ve diğer çevresel faktörlerin etkisiyle yuvalarında olduğunu, toprak altında bulunduğunu ve baharla birlikte beslenmek için dışarıya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Dökmetaş, hayvanlara ve insanlara yapıştığını söyledi.
İlkbahar mevsimi ile birlikte hastalıkla ilgili olgu sayısının arttığını ifade eden Prof. Dr. Dökmetaş, gerekli önlemleri aldıktan sonra vatandaşların piknik alanlarına gitmesinde bir sakınca olmadığını kaydetti.
Hastalığın belirtileri, tanısı, bulaşma şekilleri ve korunma yöntemleri hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Dökmetaş, ilaçlamayla ilgili olarak da “Öncelikle her bölge ve her alan ilaçlanmalı mı? Tarım Bakanlığı’nın görüşü de Sağlık Bakanlığı’nın önerileri de bizim görüşümüz de ilaçlama ile kenelerin alanlardan yok edilemeyeceği, ilaçlama sırasında başka canlılara da zarar verilebileceği yönünde.
Çok özel durumlarda ilaçlama yapılabilir. Ama genel olarak Türkiye'nin hangi alanını ilaçlayacaksınız. Kelkit Vadisi'ni düşünün, binlerce dönüm, binlerce kilometre karelik alan. Bu alanın neresini ilaçlayacaksınız?'' diye konuştu.
Kenelerin sinekler gibi uçup, pireler gibi zıplayan bir hayvan olmadığını belirten Prof. Dr. Dökmetaş, evcil hayvanlarla, kuşlarla veya diğer hayvanlar aracılığıyla insanların üzerine geçebildiğini kaydetti.
-KENELERİN AZALMASINDA KARINCA FAKTÖRÜ-
Kuş gribi hastalığının ardından yapılan kanatlı hayvan itlafının KKKA hastalığına etkisi ile ilgili düşüncelere katılmadığını kaydeden Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, ''1989'da ilk olgularımızı gördüm. 1989 yılında kuş gribi yoktu. 2002 yılında bu hastalıktan bizim hastanemize yatan 15 tane olgu vardı, kuş gribi yoktu. 2003'te, 2004'te kuş gribi yoktu. Kuş gribi son 2-3 sene içerisinde gündemimize geldi'' dedi.
Bilim adamlarının ve insanların bir kısmının tavukların keneleri topladığını ve bunun kene popülasyonunda azalmaya neden olduğunu savunduğunu ifade eden Dökmetaş, kenelerin genellikle, tavukların olmadığı dağlık alanlarda yaşadığına dikkat çekerek, ''Kenelerin azalmasında, popülasyonunda en önemli rolü oynayan karıncalar'' diye konuştu.
Bu konuyla ilgili çok önemli araştırmaları olan Prof. Dr. Kosta Mumcuoğlu'nun da bu görüşü savunduğunu belirten Prof. Dr. Dökmetaş, ''Çünkü kenelerin küçük yumurtalarını karıncalar topluyor. Yani sadece 'kuş türünde azalma oldu, kanatlı hayvan türünde, tavuklarda azalma oldu, bu nedenle kene hastalığı arttı' savı, sözleri doğru değil. Bizim tavuklarımız Manyas'ta öldürüldü, Bolu'da öldürüldü. O bölgede Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı yok. Tokat bölgesinde, Giresun bölgesinde, Ordu'da çok sayıda tavuk itlafı yaşanmadı, ama hastalık bu bölgede var'' dedi.
-BİYOLOJİK SİLAH MI?-
Bu hastalık virüsünün bir biyolojik silah olarak kullanılıp kullanılmadığı ile ilgili görüşleri de sorulan Prof. Dr. Dökmetaş, ''Bunun bir biyolojik silah etmeni olarak ülkemizde kullanıldığına inanmıyorum. Çünkü biyolojik silah amacıyla kullanan insan, bunu Tokat bölgesinde kullanmaz. Ülkemizin insanlarının çok yoğun yaşadığı, turizmin çok canlı olduğu alanlarda bu hastalığın yayılması bize belki onu düşündürebilirdi. Kesin olarak bu değildir demek istemiyorum. Her ihtimal, her dönemde olabilir'' diye konuştu.
Prof. Dr. Dökmetaş hastalığın görülme oranının ilerleyen dönemlerde azalacağını, hatta biteceğini, ancak bunun kenelerin popülasyonuna bağlı olduğunu söyledi.
Kaynak
http://sivasinsesi.com/chaberdetay.aspx?chbr=5838
Bu yazı mailime gelmişti geçen haftalarda. Okudum ama tam olarak ta anlayamadım. Başlık :" Bu sene kenelerin azalmasının nedeni anlaşıldı" idi. Sonra yazıyı okudum kenelerin yumurtalarını karıncalar yuvalarına taşıyorlarmış. Sonra da diyor ki "Kenelerin kış mevsiminde soğuk ve diğer çevresel faktörlerin etkisiyle yuvalarında olduğunu, toprak altında bulunduğunu ve baharla birlikte beslenmek için dışarıya çıktığını..." İşte burada kafam karıştı;
karıncaların yuvası da toprak altında değil mi? Yumurtaları taşıyorlarsa belki de onlara yardımcı oluyorlardır, tıpki yaprak bitlerinde oldukları gibi?
Belki de yazıyı tam anlamamışımdır :)
mavifatihguler
22-05-2008, 14:46
benim bildiğim kadarıyla keneler zeki bir örümcek türü, ilaçlama filan etki etmiyor, bağışıklık kazanıyorlar, Karedenizi ele geçirdiler, İç anadolu bölgesinin kuzeyini ele geçirdiler, amaçları Anadoluya daha öncelerden gelmiş diğer kene türleriyle birleşmek ve çıkacak yeni türün liderliğinde akdenize açılmak, Ben zehirsiz olan bir türle karşı karşıya geldim, 8 tane olan ayaklarını çok iyi kullanıyorlar, hertürlü zeminde çok rahat hareket edebiliyorlar, çok kaygan zeminlerde ayakları kayabiliyor, kesinlikle kurban seçiyorlar, kurbanlarının üzerinde en yumuşak yeri arayıp oraya yuva yapmaya çalışıyorlar, bu durumda anlaşılıyor ki kene yapıştığı zaman hemen kafasını sokmuyor biraz araştırma yapıyor, o arada gördünüz gördünüz yoksa işiniz zor, çok iyi kamuflaj olabiliyorlar, vücudunda ben olan bir kişide farkedilmeden durabiliyorlar, kurbana yapıştıktan 5 gün içerisinde büyüklüklerinin kat kat üzerine çıkıp kurbanı emiyorlar, içeriye yapışkanımsı bir madde bırakıyorlar, ve oldukça pis bir koku yayıyorlar, uçmadıklarını biliyorum ama onunda kolayını bulmuşlar otostop yapıyorlar, yüksek yerlerden canlıların üzerine atlamak en iyi taktikleri, çok hızlı ve kurnazlar, Avrupada olan türler şehir hayatına uyum sağlamış durumda, Avrupalılar keneyle yaşamayı ögrenmiş durumdalar, söylentilere göre arkalarında israilin olduğu iddia edilsede ben bunu fazla inandırıcı bulmamaktayım, Kenelerin diğer bir türüde yüzyıllar önce insanların içerisine karışmıştır, otopark mafyası, ihale komisyoncuları, dolandırıcılar, bölücü örgütler olarak aramızda yaşamaktadırlar, bilinen en büyük kenelerden birisi En büyük kene düşmanı olarak aramızda dolaşmaktadır. Nice kenesiz günlere,
Kene ısırığından ölen çiftlik hayvanı neden hiç bildirilmiyor?
Bu virüs hayvanları da etkiliyormuş.
Aşağıda virüs bulaşan çiftlik hayvanlarının etinden de virüs bulaşabilir diyor..
Enfekte çiftlik hayvanlarının etinin işlenmesi veya yenmesi sonucu insanlarda ortaya çıkabilir.
http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1r%C4%B1m-Kongo_Kanamal%C4%B1_Ate%C5%9Fi
Geçen pazar piknikten eve bir keneyle gelmişim.
Banyo yapmadan önce topladığımız kekiklerin ve taze böğürtlen yapraklarının çayından afiyetle içerken paçamdan düştü.
Sanırm tutanamamasının sebebi bacaklarımın zayıf olması olabilir, uygun bir yer ararken kaşındı ve silkeleyince paçamdan düştü.
Bir hafta kaşındım :)
denizakvaryumu
24-05-2008, 15:35
Bu sene pikniğe veya benzer etkinliklere gitmeme kararı aldım, sonuçta bu bir risk ve böyle bir riski alamam.
Kızımın okulunun doğa gezisi var ama bu keneler yüzünden girmek istemiyor.Bir yandanda üzülüyor tabii.Nerede o dağ bayır özgürce gezdiğimiz günler.
yasarulutas
26-05-2008, 15:50
Kenelerin en büyük düşmanlarından olan Keklik, bağırtlak, bıldırcın gibi hatta tavukların bile (Kuş gribi nedeniyle) azalması bu böceklerin daha çok görülmesine sebep oldu. Ben çocukken üç tane kene ısırmıştı ve epey büyümüşlerdi. Annem banyo yaptırırken fark etti ve kopardı onları. Demekki o kenelerde KKKA yokmuş. Hangi keneye nasıl davranacağız daha kenelerin şeklini bile bilmiyor ve hepsinden korkuyoruz.
denizakvaryumu
26-05-2008, 15:55
http://www.cnnturk.com/DUNYA/haber_detay.asp?PID=319&haberID=366588
http://www.kenekarti.net/
Pikniğe giderken, yanınızda kredi kartı değil, kene kartı alın derim :)
yasarulutas
26-05-2008, 16:03
Nasıl?
denizakvaryumu
26-05-2008, 16:04
Eczanelerde satılıyor.
yasarulutas
26-05-2008, 16:09
Yani kuşları öldürelim de kenekartı mı alalım? Anlamadım. Kene kartını yinede alalım yanımızda bulunsun ama kuşların çoğalmasınada izin verelim.
denizakvaryumu
26-05-2008, 16:15
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/6742635.asp?gid=200
Bu kart cebinizde olsun, ne olur ne olmaz...
Kenenin nasıl çıkarılacağını herkes bilmeli...
Kuşlara gelince, kene artık şehirlerde.Şehirlerdeki kuşlar da bu keneleri yemezler :)
yasarulutas
26-05-2008, 16:27
Deniz işte sorun buradan başlıyor. Kene eskiden dağlarda, ormanlarda idi. Ama saygısız avcıların yüzünden kuş popülasyonu azaldı. Arkasından da kuş gribi çıkardılar. Al başına bela dediler. Bu keneleri Ülkemize bol miktarda taşıyan bana kalırsa domuz lardır.
kene kartını Eczanecimizden isteyeceğim.
Çiftlik hayvanlarına da yapılıyor mu bilmiyorum ama köpeklere Lyme aşısı yapılıyor. Ayrıca enselerine damla damlatılıp, pire tasması olarak bilinen tasmalardan takılıyor.
Sn.Denizakvaryumu siz yeşil alan aktivitelerine katılmama kararı alırsanız çiftçiler, hayvancılıkla uğraşanlar ne yapsın?
Trafikte ölüm oranı çok fazla, o zaman trafiğe de çıkılmayacak?
Attığımız her adım risk taşıyor fakat ben bu olayın Tv kanallarınca abartıldığını düşünüyorum. Her sene aynı haberleri pişirip pişirip önümüze koyuyorlar. Sırada ithal meyvelerle gelen zehirli örümcekler var. Bu sene geç kaldılar, geçtiğimiz iki sene bugünlerde onların da haberleri dönüyordu. Uzman olduğunu söyleyen bir hanım elinde kavanozlarla örümcek tanıtımları yapmaya başlar yakında. :)
Her hayvan için çeşitli firmaların, dış parazit ilaçları var. Bunların uygulama şekilleride değişiyor. Omurga boyunca sürülenler, banyo şekilnde ugulananlar, sprey ile barınağa uygulananlar, vs vs.
Yukarıda bahsedildiği gibi konunun ilgi çektiği için, medya tarafından abartıldığını düşünüyorum. Sivrisinekte sıtma taşıyıcısı ama yanımızda kinin ile dolaşmıyoruz. Gerçi medya gazı verse, kinin satışlarında patlama olur.
limon_agaci
27-05-2008, 01:53
Sabahta televizyonda bir programda bu konuyu işlediklerinden beri kaşiniyorum. Çimenlerin üzerinden yürürken aklımdan çıkmaz oldu resmen çimenlerden korkar oldum. Kesin rüyama girecek.
Bir de birşeyden çok çekinir sakınırsan o şey sana gelir düşüncesini de kafamdan atamıyorum böyle düşünürsem kene de gelir beni bulur diye geçiyor aklımdan bu sefer daha çok huylanıyorum. :(
aklıma gelince sanki kollarımda ve bacaklarımda ayaklarımda birşeyler dolaşiyormuş gibi hissediyorum resmen psikolojimi bozdu bu medya!
Kenelere Laz üsulü çözüm bulundu(!)
Sitenin behçesinde komşumla sebze yetişitiyoruz,
dün bahçeden eve geldiğimde
ot, böcek sevmez ,Laz kocam,'' Bak sakın keneye kendini ısırtma,kene yüzünden ölürsen dünyadaki bütün keneleri tek tek öldürürüm'' dedi.:D
Ama çözüm için önce benim kene ısırığından ölmem gerekecek.:p
Ben de kenelerin abartıldığını düşünüyorum.
mesala bizim kenelere halk arasında toz kenesi deniyormuş ve kireçle öldürebiliniyormuş.
bu e posta bugun geldi umarım faydalıdır
daha once duyan varmı?
yasarulutas
28-05-2008, 16:13
o meşhur zehrini kusmadan çıkıyordur umarım.
limon_agaci
28-05-2008, 23:53
en iyisi sağlık kuruluşuna müracaat etmek
bu işin şakası denemesi olmaz
Bunun zararlı olduğu, kenenin bu işlem esnasında strese girip zehrini bıraktığı daha önce açıklanmıştı.
Bu konuyu okudukça aklım iyice karıştı. Şimdi ben evimin önündeki çim alanda yalın ayak dolaşamıyacak mıyım? O çimleri adam etmek için ne uğraş verdim. İlaç sa ilaç, gübreyse gübre (sıvı). Bahçeye her sene en azından 3 römork yanık gübre geliyor. Vay vay vayyy.
Bugüne kadar kene denen haşere ile tanışmadım, aman inşallah da tanışmam. Ama ısırırsa hemen hastaneye gitmem gerektiğini biliyorum. Zaten arılar yüzünden müdavim oldum, bir de bu çıkmaz inşallah.
denizakvaryumu
29-05-2008, 10:06
Türkiye'de bugüne kadar 40 a yakın kişi bu keneden öldü...
Ölü sayısına bakarak , diğer durum ve olgularla karşılaştırma yapılmakta örneğin trafik kazası vs.ile ve "keneden korkmaya gerek yok" yorumları yapılmaktadır.
AİDS için de başlangıçta böyle yorumlar yapılmıştı.
Bugün sivrisineğin bulaştırdığı sıtma hastalığından binlerce kişi ölmektedir.
Aşısı bulunmadıkça, kenelerden yayılan KKKA hastalığı ve ölüm sayısı misli ile artacaktır.
Bu nedenle konuyu küçümsememek ve alınabilecek önlemleri almak gerek.
Bahçeler için en iyi önlem; "tavuk-sülün-keklik vs. beslemek olacaktır" diye düşünüyorum.
Geçen hafta sonu çocuklarla gezmeye gittik, otsa ot, çimse çim gezdik durduk ama hep aklımızda kene vardı.Yazılanlar çok ciddi, bizi de korkuttu tabi.Dönüş yolunda bir baktık, küçük kızımın kulağında kene var.(ya da biz öyle sanıyoruz :) ) Tüm gün kene konuşulunca biz de tabi risk almamak için doğruca hastaneye, acile gittik.
Hasta kabuldeki bayana "kene" deyince çok şaşırdı, daha kene için gelen olmamış Adana'da oraya :)
Gelen doktor, "kene olup olmadığını bilemeyiz" dedi.Büyüteçle falan baktık, tam anlaşılamadı ne olduğu.Sonra Baticon'la yumuşatıp bir enjektörün ucuyla kaldırdı yerinden doktor ki biz aynısını evde yapmamak için hastaneye gelmiştik.Orada özel soğutucu sprey, kene makası falan vardır diye düşünüyorduk.Doktor ilgili biriydi ama hastanenin donanımı uygun değildi sanırım.Belki de doktor kene olmadığına emin olduğu için, biz rahatlayalım diye geri göndermeyip aldı o şeyi, bilemiyorum.Sonuçta kene değil, muhtemelen yara kabuğu olduğuna karar verdik ve eve döndük.Komik bir akşamdı ;)
denizakvaryumu
29-05-2008, 10:26
Geçmiş olsun.
Siz yine de 3-5 gün sonra kan tahlili yaptırın derim.
Bu ve benzeri olaylar aslında en iyi doktorun kişinin kendisi olabileceğini de gösteriyor.
Keneye (olası KKKA lı keneye) batikon sürülmeyeceği bas bas bağırıldı.Ancak kene çıkarıldıktan sonra bu işlem yapılmalı.
Almanya'da yaşayan bir yakınımız uzun süre önce, KKKA vakalarına karşı kene aşısı kullanıldığından bahsetmişti, aşı oluyorlarmış. Bazı Avrupa ülkelerinde bu tür bir uygulama var mı? Bilgisi olan paylaşırsa seviniriz.
Sorun virütik ise (viral bir enfeksyon söz konusu ise) aşısı olamaz. Kaldi ki bu tarz aşılar grip aşıları da hastalığa neden olan etmenlerin genetik yapısının her sene değişim göstermesi sonucu bir sene evvelki etmene göre yapılan aşılar da etkisiz kalıyor.
İnsanoğlunun elinde işe yarar profilaktik hatta tedavi edebilecek "ciddi anlamda" herhangi bir antiviral ilaç yok.
Bitkilerde de bu durum böyle... maalesef.
denizakvaryumu
29-05-2008, 11:18
KKKA hastalığının aşısı veya ilacı yok.
Yapılan tedavi koruyucu bir tedavi değil , bağışıklık sistemini güçlendirici.
Teşekkürler praecox ve denizakvaryumu. Çok yeni aldığım bir habere göre, Almanya'daki yakınımızın torununu çocuk parkında kene ısırmış, hastanede tekrar aşı yapmışlar ve antibiyotik vermişler. Zaten daha önce de aşısı yapılmış. Bu durumda sanırım sadece bağışıklık sistemini güçlendirici olarak kullanılıyor.
Bir tanıdıgımızın 8 aylık bebegi anne ve babasını belgrad ormanında kene ısırmıs bebekği ısıran keneyi farketmeden koparmışlar 1 hafta oldu su ana kadar sıkıntı yok ama belgrat ormanı tehlikeli .
denizakvaryumu
30-05-2008, 11:00
En son nette okuduğum bir habere göre; Türk doktorların kenenin aşısını bulmak için çalışma yaptıkları.
denizakvaryumu
30-05-2008, 11:34
39094
KENEYE ÇÖZÜM BULUNDU
Prof. Dr. Miktad Doğanlar,
Amanos Dağları'nda bulunan çekirgelerin günde 20 civarında kene yediğini tespit ettiklerini, bunun keneyle mücadelede etkili olabileceğini söyledi.
Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Miktad Doğanlar, Amanos Dağları'nda bulunan ve bir yıl yaşayıp 100 civarında yumurta bırakan çekirge ailesinden endemik bir böceğin günde 20 civarında kene yediğini tespit ettiklerini, bunun keneyle mücadelede değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Doğanlar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Amanoslar'da buldukları ''parşömel kanatlılar'' olarak adlandırılan endemik tür üzerinde 2005 yılından bu yana araştırma yaptıklarını, kene ile beslenen bu böceğe Amanos ile özdeşleşmesi için ''Eremiaphila Dagi'' adını verdiklerini söyledi.
Böcekleri, yaban keçisi, sığır, koyun, at gibi hayvanların üzerinden alarak topladıkları diğer böcekler ve kenelerle aynı ortama koyduklarını ifade eden Prof. Dr. Doğanlar, ''Bu böceklerin sadece kenelerle beslendiğini tespit ettik. Araştırmada yetişkin bir böceğin günde 20'ye yakın keneyi yediğini gözlemledik'' dedi.
''Kene yok edici çekirge'' ile ilgili araştırmalarını genişlettiklerini bildiren Prof. Dr. Doğanlar, bu böceklerin yaklaşık bir yıl yaşadığını ve kışı yumurtada geçirdiklerini söyledi.
ÜRKÜTÜCÜ ARTIŞ:
Son yıllarda kenelerin neden olduğu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı'ndaki artışa dikkati çeken Prof. Dr. Doğanlar, şöyle devam etti:
''Amanoslar'ın yüksek kesimlerinde bulunan böceğin popülasyonu oldukça fazla. Bir yıl yaşayan bu böcekler, yaklaşık 100 yumurta bırakıyor. Bu yumurtalar kafeslere alınarak ve zamanı geldiğinde de kenelerin yoğun olarak görüldüğü yerlere bırakılabilir.
Nisan ve Ağustos ayları arasında yumurtadan çıkan ve kısa sürede ergin hale gelen böcekler, keneleri yiyerek yok ederler. Böylece Kırık Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ile etkin bir şekilde biyolojik yolla mücadele gerçekleştirilir.''
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=322511/Kene-ile-mucadelede-ilginc-oneri
Çeşitli üniversitelerin Tıp, Veterinerlik, Biyoloji ve Ziraat Fakülteleri öğretim üyelerinin katılımıyla kurulan Türkiye Keneler ve Kenelerle Bulaşan Hastalıklar Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Nazir Dumanlı, kenelerle nakledilen hastalıkların epidemiyolojilerinin belirlenmesi, tanı yöntemlerinin geliştirilmesi yönünde çalışmalar yaptıklarını belirterek, kontrol ve aşılama çalışmalarının yürütülmesini amaçladıklarını kaydetti.
...
Dumanlı, iki yıldır TÜBİTAK desteğiyle kenelerle ilgili proje yürüttüklerini ifade ederek, “Farklı 17 tür kene üzerinde devam eden çalışmalar 2009 yılına kadar sürecek. Çalışmaların sonunda, virüse karşı aşı geliştirilmesi hedefleniyor” dedi.
Bu bilgiler çoğunlukla 2007 tarihli...
Tubitak sitesine baktım, site içinde kene diye aratınca hiç sonuç yok, aşı diye aratınca çıkan bilgiler var ama kene ile ilgili bilgi yok.
Sağlık bakanlığı sitesinde kene aşısıyla ilgili bilgi yok. Var olan bilgi 2004 tarihli bir yazıda...
Bugün için etkili bir aşısı bulunmayan KKKA’nın geçirilmesinden sonra bağışıklığın ömür boyu sürebileceği belirtilirken, konvalesan dönem plâzmaları ile yapılan pasif immünizasyonların uygulanabilir nitelikte olmadığı da ifade edilmektedir.
En iyisi internette gazeteleri takip etmek :)
BenBen1967
30-05-2008, 11:47
Kene gene bir nebze iyi görünce doktora gidip aldırabiliz. Ya çeçe (uyku sineği) sineğine ne yapacağız, neye benzer onu bile bilmiyoruz.
Geçen sene bu zamanlar 6 yaşındaki oğlumu annesi ve anneannesi ie birlikte gittikleri Atatürk Arbetoryum'unda kene ısırmıştı.Hem de hiç çimlere ve toprağa oturmadığı halde. Ancak ertesi gün eşim farketti, önce çıkarmaya çalışmış başarılı olamamış ve Acıbadem Soyak polikliniğine götürmüş orada farklı söylemlerle gelen doktorlar olmuş ben henüz işyerindeydim şahit olamadım ama eşim, çok şaşırmış doktorlar ne yapacağını bilmiyorlarmış hatta eşimin önünde " bie dakika deyip internetten bakmaya başlamışlar.
Daha sonra poliklinik başhekimi Acıbadem hastanelerinin acil bölümüne gitmelerini önermiş. Orada da aynı sahne ile karşılmış, ben bu arada deli gibi yolda takside tanıdığım doktor arkadaşlarımı arıyordum.Bir arkadaşım kesinlikle Operatör olmayan doktora müdahale ettirmeyin tavsiyesinde bulundu.
Sonunda uzman bir operatör doktor gelmiş ve en üstteki deri tabakasıyla beraber keneyi tıbbi müdahale ile çıkarmış ben de sonuna yetişebildim. Bize "risk almaya hiç gerek yok deriyle beraber aldım hiç bir sorun yok" dedi "sadece bundan sonra takip edin".
Bundan sonraki adım Numune hastanesine vakayı bildirmekmiş, allah kimseyi düşürmesin oraya sadece vaka bildirmek için gittim ve katil olup çıkıyordum, bir de kene vakasıyla gitsem ne olacak bilmiyorum.
Malesef bu KKKA hastalığının aşısı ve tedavisi yok tamamen semptomatik tedavi yani hastada ne tepki görülürse ona yönelik tıbbi tedavi yapılıyor ateş düşürülüyor, kusma önleniyor o kadar.
Yukarıda herpimizin belirttiği önlemleri alarak yaşamak lazım.
denizakvaryumu
02-06-2008, 12:49
Kene iki can daha aldı 2 Haziran 2008
Sivas'ta kene ısırması bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı nedeni ile tedavi için Tokat'tan getirilen 70 yaşındaki Mahmut Büyüközkara ve Çorum'da Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı şüphesiyle tedavi altına alınan kişi, öldü.
Tokat'ın Zile İlçesi'ne bağlı Evrenköy kasabası Yeşilyurt Mahallesi'nde yaşayan 5 çocuk babası Mahmut Büyüközkara'yı yaklaşık bir hafta önce tarlara çalyışırken kene ısırdı. Vücuduna yapışan keneyi kendisi koparıp atan yaşlı adam, bir kaç gün sonra rahatsızlanınca önce Zile Devlet Hastanesi'ne götürüldü.
Buradan Tokat Devlet Hastanesi'ne sevkedilen Büyüközkara, hastalık belirtilerinin ilerlemesi nedeni ile Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne gönderildi. Dün öğlen saatlerinde Sivas'a getirilen ve infeksiyon hastalıkları servisine yatırılan yaşlı adam yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak dün gece geç saatlerde yaşamını yitirdi.
EŞİ TEDAVİ GÖRÜYOR
Hayatını kaybeden yaşlı adamın, aynı tarihlerde eşi Hayriye Büyüközkara'yı da kene ısırdığı belirlendi. Hastalık belirtileri nedeni ile bir kaç gün önce hastaneye götürülen Büyüközükara'nın şu anda Tokat Devlet Hastanesi'ndeki tedavisinin devam ettiği bildirildi. Yaşlı kadının durumunun şimdilik iyi olduğu öğrenildi.
DAMADIN KENE İSYANI
Kayınpederi Mahmut Büyüközkara'yı kaybetmenin üzüntüsünü yaşayan damat Harun Üçücü, kasabadaki aşırı kene yoğunluğundan şikayet etti. Üçücü, kasabanın her yerinde çok sayıda kene olduğunu belirterek, Hem arazide hemk de kasaba içerisinde hier yer kene kaynıyor. Ben bile pantolonumu paça içerisine koyup tarlada yürüdüğümde üzerime birden çok kenenin çıktığını farkettim. Yetkililerin artık buna bir önlem alması gerekiyor." diye konuştu.
AYNI KASABADA BİR HAFTADA İKİNCİ ÖLÜM
Zile'ye bağlı Evrenköy kasabasında kene ısırması sonucu bulaşan KKKA nedeni ile 5 gün içerisinde ikinci ölüam vakası gerçekleşti. Geçtiğimiz Hafta Perşembe günü kene ısırması nedeni ile tedavi amaçlı olarak Sivas'a getirilen 3 çocuk annesi 41 yaşındaki Döndü Soydan da yaşamını yitirmişti.
BİR KURBAN DA ÇORUM'DAN
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı şüphesiyle tedavi altına alınan kişi, öldü.
Çorum'un Alaca ilçesine bağlı Küçükhırka köyünde çobanlık yaptığı sırada kene tarafından ısırılan ve götürüldüğü tedavi merkezinden OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilen Osman Cenik (42), müdahaleye rağmen kurtarılamadı.
Bu arada, Osman Cenik'in eşi Badegül Cenik'in (36) de Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı şüphesiyle tedavi altına alındığı öğrenildi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9076710.asp?gid=229&sz=46467
denizakvaryumu
03-06-2008, 13:13
KEKLİK, KARINCA VEYA ÇEKİRGE GİBİ HAYVANLAR KENEYİ TÜKETMEZ
Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Zati Vatansever, “Bugün dünyada kenelere karşı kullanılabilecek bir biyolojik mücadele yöntemi yoktur. Keklik, karınca veya çekirge gibi hayvanların keneyi tüketeceğine ilişkin haberler ise, ne yazık ki; yanıltıcıdır.
Anılan hayvanların hiç biri kene popilasyonunu kontrol edemez, hatta keklikler kene sayısının artışına bile neden olabilir. Biyolojik mücadele konusunda bu gibi haberler, toplumda gereksiz beklentilerin oluşumuna neden olmaktadır ve bu durum insanların asıl hedef olan kişisel korunmaya odaklanmasına engel olmaktadır” dedi
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9086773.asp?gid=229&sz=13702
talkativeman
10-06-2008, 11:23
bu parkları, piknik yerleri kapı önlerini bit,pire ve kene için ilaclamadaki en etkili ilac hangisidir yumurtalarını temizleyecek bilen arkadaslardan isimlerini alabilirmiyim
denizakvaryumu
10-06-2008, 13:34
http://www.haseremarket.com/urun_detay.asp?pid=7277
40198
http://www.toptanji.com/kene.html
KEN-KOV ADLI İLAÇ • Ken-Kov adlı ilacın sivrisinek kovucu ilaçlar benzeri bir sıvı olduğunu anlatan Mehdi Eker, Ken-Kov sürüldüğünde kenenin insana gelmediğini, özellikle arazide çalışanların bunu rahatça kullanabileceğini söyledi. Eker, Ken-Kov’un Avrupa ve Amerika‘da da yaygın kullanıldığını, özellikle Amerikan askerlerinin arazide çok kullandığı bir ilaç olduğunu kaydetti.
http://www.drtarsa.com/Haber.aspx?id=742
40199
http://www.weblebi.com/UrunDetaylari.aspx?Id=zAZd5liS2OwEgyU7LAqbqw
http://www.avmarketi.com/asp/show_stock.asp?product=11-ANTI-KENE
http://www.avmarketi.com/asp/show_stock.asp?product=11-KENKOV
talkativeman
10-06-2008, 14:27
peki bu solfac 050 nasıl faydalımıdır
denizakvaryumu
10-06-2008, 15:35
CHRYSAMED İN ETKİSİ
Haşerelerden kurtulmak için, Lütfen kendinizi ve çevrenizi zehirlemeyiniz. Pire için Yorgan yakmayalım.
Chrysamed Kendimize ve Çevremize zarar vermeden, Haşereleri yok eden yeni nesil bir İnsektısittir.
Chrysamed açık ve kapalı alanlarda kullanılabilen bir Haşere ilacıdır.
Chrysamed in etkisi kalıcıdır, 3 aya kadar devam eder.
40205
Chrysamed in knock down (ani), rezual (kalıcı) ve repellent (uzaklaştırıcı) etkileri Üniversite Raporları ile kanıtlanmıştır.
Chrysamed Ruhsatlı bir üründür.
Chrysamed Uluslararası Patentli bir Üründür Patent No: TR200500879
Chrysamed kokusuzdur, leke bırakmaz, yanmaz, alev almaz, tahriş etmez, itici gaz içermez.
Chrysamed in %99 u su dur.
Chrysamed yürüyen ve uçan haşerelere karşı etkilidir.Haşereler, Sinek, Sivrisinek, At Sineği, Güve, Arı, Kene, bit, Pire, Akar, Hamamböceği, Örümcek, Kırmızı Örümcek, Uyuz Böceği, Tahtakurusu, Karınca, Çekirge, Kalörifer Böceği, Termittler vs.soğukkanlıdırlar.
Özel formülü nedeniyle Chrysamed aynı zamanda dış mekanlarda örneğin bahçe, balkon, konut duvarları, çiftlik, kamping alanları, karavanlar ve piknik alanlarında veya trekking esnasında giysilerin üzerine de uygulanabilir.
Kapalı mekanlarda, örneğin oturma odasında, yatak odası, mutfak, restorant, otel, fırın, süpermarket, okul, kreş, hastane, ürün depoları gibi mekanlarda da kullanılabilir.
Chrysamed ‘in PH değeri nötrdür, ürün alev almaz ve tahriş etmez, leke bırakmaz. Bu nedenle de hassas yüzeylere dahi püskürtülebilir.
Chrysamed ayrıca uzaklaştırıcı bir etkiye de sahiptir, bundan dolayı da işlem gören yüzeylerden haşereleri uzak tutmaktadır.
Chrysamed uyguladığınız yüzeylere ulaşan haşereleri yok eder. Bu Haşerenin türüne göre birkaç dakika hatta birkaç saat bile sürebilir . Bu nedenle Chrysamed doğru anlaşılıp, uygulanmalıdır.
SUYUN GÜCÜNÜ KULLANAN FORMÜL
Chrysamed´in sırrı CHRYSA kompleksinden kaynaklanmaktadır. Chrysa, su bazlı maddelerle yağ bazlı maddeleri stabil ve tam homojen olarak birleştirebilmekte ve su´yu katalizatör olarak kullanmaktadır. Bu sayede takriben %99´u su olan bir ürün sadece %0,18´lik etkili madde içermektedir. Çünkü Chrysa su moleküllerinin yüzey gerilimini alarak haşerenin solunumuna direk etki etmesini sağlamaktadır. Chrysamed insanlar, hayvanlar, bitkiler ve çevremize zarar vermeden, herkes tarafından kolayca kullanılabilmektedir.
Haşereler Chrysamed in uygulandığı alanları önceden sezerek o bölgeden uzaklaşmaya veya o bölgeye girmemeye çalışırlar. Bu da Chrysamed´in haşereleri uzak tutma özelliğini ( Repellent etkisi) oluşturmaktadır
http://www.chrysamed.com/tr/etki.asp
Unutmayınız ki; haşereyi anında öldürecek kadar zehir içeren ilaçlar insanlar içinde çok tehlikelidirler!..
http://www.ziraatcim.com/default.asp?id=standart&grup=ilac&yer=552
Funda Kalaycıoğlu
19-06-2008, 20:00
Forumda daha önce kene konusu iki ana başlıkta gündeme gelmiş fakat ben 'bitkisel mücadele' konusunun ayrı başlık altında açılması gerektiğini düşündüm. Yanlış yapıyorsam moderatörümüzün doğru yere taşıyacağı fikrinden cesaret alarak yeni bir başlık açtım.
"Bahçelerimizin hobi olmaktan çıkıp kabus kaynağı haline gelmemesi için zehirli ilaçlamalardan başka yapılabilecek bir şeyler olmalı" diye internette araştırma yaparken aşağıdaki yazıya rastladım ve sizlerle paylaşıp fikirlerinizi almak istedim:
"...................
Şimdi hastalığa karşı çözüm olarak böcek öldürücü kullanılması öneriliyor.
Tıpkı kuş gribinde tamiflu satışlarının patlaması, karlı bir cinayet halini alan endüstriyel tavukçuluğun öne fırlaması gibi bu hastalıkta böcek ilacı satışlarını patlatacak.
Oysa böcek öldürücüler doğada öylesine derin bir tahribat oluşturuyor ki sonuçta keneler ölse bile, ikinci kuşakta böcek ilaçlarına dayanıklı mutasyon geçirmiş nesiller ortaya çıkacak.
Nasıl antibiyotikler vücudun doğal savunma sistemini tahrip ettiği için sürekli hastalıklar dirençli yeni nesil mikrop ya da virüslere karşı yeni antibiyotikler üretiliyorsa-ki bilim şimdiden bu savaşın mikroplar lehine sonuçlandığı kanısında-böcek öldürücülerde de aynı durum söz konusu. Her geçen gün yeni kimyasallarla böceklere karşı savaş açılıyor.
Oysa nasıl böcek öldürücüler faydalı ve doğal düşman konumundaki böcekleri de yok ederek “düşman”ın rahatça gelişimine olanak sağlıyor ise, kenelere dönük bu kimyasal saldırı da kenelerin doğal düşmanlarının da ölümüne (en başta tavuklar başta olmak üzere onlarla beslenen kuşların) neden olacak. Böylece keneler ilaçlara dayanıklı yeni nesiller ile mekânlarımızda ölüm saçmaya devam edecekler.
Tarım ilaçları, böcek öldürücüler doğada uzun süre kalabiliyor. Ekoloji tarihinde özel bir yeri olan Rachel Carson’nun, Sessiz Bahar kitabı bu felaketi anlatır. Carson’a göre insan, yüzyıllarca sadece kendi çıkarını düşünmüş, kendi çıkarını kollamaktan başka bir şey yapma gereğini duymamıştır. Doğayı emrine geçirmek için her türlü hileye başvurmuştur. E.B. White’ ın dediği gibi “Eğer kendimizi bu gezegene uydurmaya çalışsak, onu kuşkucu ve diktatörce bakış açısıyla değil de değerbilir biçimde görebilseydik varlığımızı sürdürebilme şansımız daha yüksek olurdu.” Rachel Carson da bazı bilim adamları ve hümanistler gibi gerçekleri fark etmiş ve o dönemde kimsenin cesaret edemeyeceği şeyleri yazıp, gerçekleri halka göstermeye çalışmıştır. Bu kitabın yayınlanması da aslında o kadar da kolay olmamıştı, çünkü hiçbir yayınevi zararlı kimyasallar üreten endüstri devleriyle karşı karşıya kalmak istemiyordu ve her şeyin ekonomik çıkarlara dayandığı bu devirde, Carson zoru başararak 1962′ de kitabını yayınlamış ve zararlı kimyasalların önüne geçme hedefindeki ilk adımını atmıştır.
O günden bu yana biliyoruz ki böcek öldürücüler havaya, suya karışmakta besin zinciri yolu ile diğer canlıların yağ dokusunda birikmekte. Bu da özellikle kuş neslini olumsuz etkilemekte. Çünkü bu ilaçlar kuşların yumurtasındaki kireç tabakasını azalttığından, kuş yavruları yumurtaların çok erken çatlaması neticesi bir sürü yavru kuş ölüyor.
Oysa bir çok kuş türü tüm hayatları boyunca sadece böcek yiyerek geçinirler. Bunlar arasında kırlangıçlar ve gece atmacaları anılabilir. Birçok tohum yiyen kuşlar da, yuva dönemlerinde böcek yerer. Zira tohum yiyen böcekler, yuvalarını böceklerin fazla oldukları dönemlerde yaparlar ve böcek nüfusunun azalmasında önemli rol oynarlar
Sadece böcekler değil böcekler için zehirli etkisi olan bitki türleri de var ve bitki türleri bir çok böceği özellikle de azotlu besinler alanları zehirleyerek nüfuslarını kontrol atında tutuyor. Sigaranın hammaddesi olarak tanıdığımız tütün (nicotîana tobaccum), yeryüzünde bulunan en zehirli bitki ailesinin (solanaceae) bir üyesi olan patlıcangillerde bulunuyor. Tütün bitkisi içinde bulunan ve nornikotin ve anabasin adı verilen bileşikler, insanlar ve diğer memeliler için orta düzeyde zehirliyken böcekler için öldürücü derecede zehirli. 1690 yılından beri böcek öldürücü olarak kullanılan tütün yapraklarının kullanımı 1950 yılından sonra artış gösteriyor. Tütün yapraklarından elde edilen özüt suyla karıştırılarak tarlalara püskürtülüyor. Tütünden elde edilen bu doğal zehir, böceklerin vücuduna solunum yoluyla gaz halinde girerek sinir sistemlerini felç ediyor ve böceğin ölümüne neden oluyor. Tütünden elde edilen doğal zehir özellikle emici tipte ağzı olan ve yumuşak vücutlu böceklere karşı etkili oluyor.
Papatyagiller (asteraceae) ailesinden olan krizantem (chrysanthemum cinerariaefolium), bilinen en eski ve en yaygın kullanım alanına sahip doğal böcek öldürücü konumunda. Çiçeklerinden elde edilen özütünde bulunan krisantemik ve pyretrik asitler, böcekler için öldürücü nitelikte. Bu bileşikler, böceklerin sinir hücrelerinin aşırı uyarılması sonucunda kaslarının kasılması ve felç olmalarına, daha sonra da hızlı bir şekilde ölmelerine neden oluyor. Krizantemden elde edilen ilacının güneşten çabuk etkilenmesi, onun geniş alanlarda kullanılmasına engel oluyor. Ancak susam ekstresiyle karıştırılarak tarlalarda da kullanılabiliyor.
Sofralarımızın vazgeçilmez garnitürlerinden olan sarımsak da kuvvetli bir böcek zehiri. Zambakgiller (Liliaceae) ailesinden olan bu bitki, sahip olduğu kükürtlü bileşikler sayesinde zararlı böceklerin bitkilere yaklaşmasını önlüyor. Bu tip bileşiklere böcek kovucu adı veriliyor. Sarımsaktan elde edilen özüt böcekleri öldürmediği için, böcek öldürücülere göre daha sık kullanılması gerekiyor.
Tütün ile aynı aileden olan acıbiber (capsicum annum) da böcekler için hem kovucu hem de öldürücü olarak kullanılabiliyor. Bibere acılığını veren bileşikler, böcek kovucu özelliğe de sahip. Yani biber özü sıkılan alanlara böcekler yaklaşmıyor. Hardal özüyle karıştırılan acıbiber özleriyse böceklerin ölümüne neden oluyor. Acıbiber bileşikleri böceklerin hücre zarını delerek, öldürücü olan hardal bileşiklerinin sinir hücrelerine girmesine ve onları etkisiz hale getirmesine yarıyor.2
O yüzden tarım il müdürlükleri kırsal alanları kimyasal ilaçlara boğmak yerine ekolojik bir mücadele verirlerse hem kene sorunu kökten çözülmüş olur hem de diğer canlıların yok olmasına neden olmamış olurlar. Nitekim keklik, sülün gibi kuş türleri ile başlayan bu mücadele bitkilerle de desteklenerek sürerse kenelerin doğal düşmanlarına zarar vermeden kene nüfusu kontrol altına alınabilir.
......................."
Ne Kuşsuz Ne Kenesiz- Dilaver Demirağ
http://yesilgazete.org/2008/05/29/ne-kussuz-ne-kenesiz/
Uzmanlarımızdan da fikirlerini ve önerilerini rica ediyorum. Gerçekten de çevreyi geri dönülmez bir şekilde etkileyecek olan bu zehirleri kullanmak yerine, bahçemizin belirli bölgelerinde yetiştirebileceğimiz 'kenesavar' bitkiler var mı ve sizce ne kadar etkili olabilirler?
Saygılar.
Funda Kalaycıoğlu
19-06-2008, 20:43
Yaptığınız düzenleme için teşekkürler sayın moderatör. (Bunca mesajdan sonra hala bu işi hakkınca yapmayı öğrenemedim ne yazık ki...)
Internette gezinirken bazı hayvan dostu sitelerde (örn. havhav.com) kekik suyu önerildiğini gördüm az önce... "Yukarıda belirtilen bitkilere kekiği de ekleyebilir miyiz" diye uzmanlarımıza sormak istedim.
Saygılar.
Rica ederim :)
Doğada böceklerin birbirlerini yiyerek beslendiğini vurgulayan Yrd.Doç.Dr. Açıcı, doğada gelişi güzel ilaçlama yapılmaması gerektiğini belirterek, “Bu doğanın dengesini bozuyor. Böcekler birbirlerini yiyerek besleniyor” dedi.
İlaçlama konusu gerçekten önemli. Bir tarafı düzelttik sanırken tümden bozmak söz konusu...
Keklik, sülün gibi kuşların da, özellikle yavrularını besledikleri dönemlerde böceklere yöneldiklerini anlatan Yrd.Doç.Dr. Mustafa Açıcı, “Keklik ve sülünler keneleri avlayabilir. Ama bunların avlaması keneleri önlemede herhangi bir değer teşkil etmez” diye konuştu.
Keklik ve sülünlerden de pek umut yok gibi...
Hürriyet (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9181996.asp?m=1)
Turkavianvet
19-06-2008, 21:51
Merhaba Arkadaşlar ;
Ağaçlar net'te bitkiler, ağaçlar konusunda bilgileneyim derken gene kendimizi börtü böcek ve hayvanlar aleminde bulduk.
Kırım-Kongo kanamalı ateşi ve keneler arasında direk bir ilişki var.Bu doğru.Her kene potansiyel hastalığın konakçısı olabilir.
Keneler daha çok sulak alanlarda ,ormanlık , meraya yakın köylerde, hayvan barınaklarında, hayvanların daha çok yayıldığı ve dinlendikleri bölgelerde bulunurlar.
Bazı araştırmalar kenelerin 2-3 yıl gibi hiç beslenmeden yaşayabildiklerini söylüyor.
Kenelerle ilgili yapabileceğimiz en güzel önlem kene ısırıklarında keneyi kendimiz uzaklaştırmadan en yakın sağlık kuruluşuna giderek keneyi uygun metotla aldırmak.Keneyi alacak kişinin bu konuda bilgisi olması gerekir.Kene ısırıklarında ilk 12 saat çok önemlidir.Bu süreyi geçirmeden müdahele edilmelidir.
Şehirlerde hobi amacıyla yaptığınız bahçelerde keneyle sık sık karşılaşacağınızı düşünmüyorum.
Ancak evinizde ve bahçenizde hayvan besliyorsanız **** yakınlarınızda hayvan sürüleri varsa risk elbette vardır.
Size en yakın Veteriner Hekim kliniğine giderek evinizde beslediğiniz hayvanlarınızı muayene etirerek uygun dış parazit ilaçlamasını yaptırabilirsiniz.
Bağı, bahçeyi , merayı **** genel manada doğal bitki örtülerini gelişigüzel ilaçlamanın manası yoktur !...
Sevgi ve Saygılarımla
Benim anlamadığım kene virüs taşıyorsa, kim çekerse çeksin oradan, hasta ölüyor. Bu yüzden keneyi hastanede çektirin demek, çok fazla bir anlam içermiyor. Denemeyle sabittir, bu işi de seksen liraya yapıyorlar.
Diğer yandan virüs için yakın gelecekte herhangi bir çözüm bulma olanağı yok, ya da ona yakın.
Funda Kalaycıoğlu
19-06-2008, 22:29
Kendi bahçemizde ısırıldıktan sonra çare aramak yerine, ısırılmamak yani bahçemizi kenelerin hoşlanmayacağı bir hale getirebilmek için ne tür bitkilerden yararlanabileceğimiz konusunda uzmanlarımızın neler diyeceklerini merakla bekliyorum.
Örneğin, krizantemleri çiçek tarhlarımızın ön sıralarına serpiştirsek, sebze bahçesi ya da benzeri uzak bir köşeye bir kaç sap sarmısak ve sevmesek bile acıbiber eksek, kekikleri öbek öbek yerleştirecek bir yerler bulsak... Acaba olur mu? Dilaver Bey bitki dünyasının en zehirli ailelerinden patlıcangillerden söz etmiş. Bu aileden bizim bu işimize yarayacak başka bitkiler olabilir mi?
Tütünden söz edilmiş ama biz öyle gelişigüzel bir şekilde bir iki fide tütün dikebiliyor muyuz bahçelerimize?
Bu başlığı açmaktaki amacım, 'kenelerle bitkisel yolla mücadelenin mümkün olup olmadığını' öğrenebilmek... Dilerim bir yolu olsun!
Saygılar.
denizakvaryumu
19-06-2008, 23:14
http://www.zecke.de/index.php?id=515
Keneyi böyle çıkarabilirsiniz.
Ferda Ülkümen
19-06-2008, 23:19
Bu saydığınız bitkilerin de birçok zararlısı var, bunlarla da kimyasal mücadeleler yapılıyor.
Anladığım kadarıyla yazıda bu bitkilerden elde edilen özütlerden bahsediliyor.
Sadece bahçede yetiştirmenin keneyi kaçırmakta pek faydası olacağını sanmıyorum.
.
Turkavianvet
19-06-2008, 23:29
Merhaba Arkadaşlar ;
Cevap 1 ; Mehmet Bey'in anlamadığı konuyu açıklayayım.Her kene virüs taşıyıcısı değil.Bilimsel araştırmalar ve bilim dünyası virüs taşıyan kenelerin ilk 12 saatte virüsü insana bulaştırmadığı yolundaki bilgileri.Yani bir yerde insanoğluna zaman veriyor.
Şimdi kenede virüs olduğunu varsayalım.Siz kopardınız ve kenenin başı koptu!... Ya da kenenin kan dolu baloncuğunu kopardınız !...O zaman kene virüsü serbest kalıyor yani bulaşıyor.Keneyi uzman birisi koparttığı zaman cımbız veya özel penslerle dikkatlice çıkarınca kenenin başı kopmuyor.Virüs'te bulaşmamış oluyor.
Konuyla ilgili detay bilgilere Tarım ve Köyişleri Bakanlığı , Sağlık Bakanlığı'nın web sitelerinden ulaşabileceğiniz gibi her iki bakanlığın büroşürlerinden temin edebilirsiniz.
Cevap 2 ; Keneler'in beslenme zincirlerine ve hayat siklüslarına göz atmamız bize yol gösterici olabiliyor.
Keneler öncelikle küçük hayvanlarla , kuşlarla besleniyor. Sonraki tercihleri kaplumbağa , tavşan gibi hayvanlar. En son aşamada küçükbaş ve büyükbaşlar. Bunları bulamayınca doğal barınma ve üreme yerlerine giden insanlardan beslenme yolunu tercih ediyor.
Yani sizin hobi bahçeniz onların doğal barınma alanı değiller. Sizin hobi bahçenizin konumunu tam olarak bilemiyorum. Çevrede hayvan var mı ? Eski ahır var mı? Keneler sizin hobi bahçenize nasıl gelebilir ? Bahçenizde kene gördünüz mü ?
Keneler bitkilerle beslenmiyor !...Bitkileri yol gibi köprü gibi kullanıyorlar. Bitkilerin uçlarına doğru tırmanıyor **** ağaçlara tırmanıyor oradan geçen canlıların vucut ısılarını algılayarak atlıyorlar.
Bana göre kenelerle bitkiler yoluyla mücadele etmek pek mantıklı gelmiyor. Olsa olsa biyolojik yöntemlerle mücadele edilebilir. Hayat siklüsunu sekteye uğratacak tahribatlardan kaçınılır. Kenelerle beslenen canlılara yaşam hakkı tanınabilir.
Buradan hareketle bir cografya'nın doğal bitki örtüsünü korumak o bölgedeki doğal canlılarında dengede kalmasını sağlayacaktır. Böyle bir yaklaşım benimsemek dolaylı olarak sizin söylediğiniz kenelerle bitkiler veya ağaçlar vasıtasıyla mücadele etmek manasına gelebilir.
Olağanüstü ve bildiğimiz kadarıyla sadece DÜNYA da olan HAYAT bize kendini tekrar tekrar hatırlatıyor.
Dün kuş gribi , bu gün Kırım-Kongo hastalığı (Keneler taşıyıcı) yarın başka başka hastalıklarla karşılaşacağız !...
Örneğin geçenlerde okuduğum bir haberde 1500 lü yıllarda Avrupa nüfüsunun 1/3 ünün ölümüne neden olan VEBA hastalığının tekrar hortlayabileceği riski üzerinde bilimadamları harıl harıl çalışıyorlar.
Çin Gribi , Nil Virüsü gibi pek çok hastalık kapıda nöbet tutuyor!...
Birkaç örneğini verdiğim bu salgın hastalıklar veya muhtemel diğer tehlikelere ( ozon tabakası , küresel ısınma , kuraklık , doğal afetler vs ) karşı sitemiz ağaçlar net üyelerinin duyarlılıkları DOĞAL HAYATI KORUMAK tan yana göstermiş oldukları çalışmalardır.
Bu sorunlar tüm dünya insanlarının ortak sorunları olmasına rağmen duyarlılıklar kişiden kişiye değişebiliyor.
Bir bitki yetiştirebiliyorsak bir fidan dikebiliyorsak sorumluluğumuzu bir nebze yerine getiriyoruz demektir.
Gelecek nesillerimiz hepinize minnettar kalacaktır.
Sevgi ve Saygılarımla
...Her kene potansiyel hastalığın konakçısı olabilir....
...Her kene virüs taşıyıcısı değil....
Kafam karıştı... Yanlış mı anlıyorum?
Teşekkürler Denizakvaryumu !
Ürün güzele benziyor. Mutlaka almalıyım çünkü tatilimi zehir etmek istemiyorum. Eczanelerde bulabilirmiyim? Merak ettimde.
Peşinen teşekkürler.
Penelophe
27-06-2008, 05:39
Cemal bey aklınızda olsaun, cilde sıkılan sinek kovucuların, keneye karşı olanları da mevcut.;)
İlaçlama yüzünden keneler daha da artacak
Ankara Üniversitesi (AÜ) Veterinerlik Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Zafer Karaer, kenelerin aktif oldukları yaz aylarında ilaçlama yapılmasının gelecek yıl kene sayısında artışa neden olacağını bildirdi.
AA muhabirine bilgi veren Karaer, Türkiye’de ziraat ve hayvancılık alanında kullanılan ilaçların temel etkileşim maddelerinin aynı olduğunu belirtti. "Bu preparatların doğadaki tahribatları ve etkileşimleri üç aşağı beş yukarı birbirine benzerdir" diyen Karaer, Türkiye’de yıllık yaklaşık 100 bin ton ilaç kullandığını söyledi.
Zafer Karaer, şöyle konuştu: "Bu miktar Türkiye yüz ölçümüne vurulduğunda, her metrekareye düşen ilacın yarattığı tahribat, ekosistem açısından inanılmaz büyük. Sadece ilaçlar değil, Türkiye’de orman arazilerinin yakılması ve tarla amaçlı açılması da ekosistemi bozuyor. İnsanın doğayı tahrip etmesi, dönüp dolaşıp insanı vuruyor. Bu etkenler yüzünden ekosistemin bazı noktalarında kırılmalar oluşuyor. Bu noktaların dolmaması felaketlereneden oluyor."
-"İLAÇLAR KENE YİYEN CANLILARI YOK EDİYOR"-
Karaer, kenelerin aktif ömrünün yaklaşık 5 ay sürdüğünü ve bu sürenin sonunda 5-10 bin civarında yumurta verdiğini kaydetti.
Kenelerin pasif dönemlerinin Ekim-Mart ayları arasında olduğunu aktaran Karaer, pasif dönemde toprak altında yaşayan ve kışı burada geçiren kenelerin yaz aylarında uyanarak, faaliyete geçtiğini söyledi.
Kenenin ömrü boyunca insan veya hayvanda bulunma ve kan emme döneminin 1 ay olduğunu belirten Karaer, kalan süreyi yumurtlamak veya korunmak için toprak altında geçirdiğini bildirdi.
Karaer, "Bundan sonra sığır veya koyunda kene görülmez. Yumurtlama dönemlerinde, yerleri tespit edilmeli. İlaçlar yerine, bazı mantarlar toprağa bırakılarak kene üremesi önlenebilir veya kene yiyen canlılar toprağa bırakılabilir. Kenelerin yumurtaları topraktan dışarı çıkarılarak üremeleri için uygun ortam yok edilebilir. Bu yumurtalarıkuşlar bile yer. İlaçlama yapılması zorunlu değil" diye konuştu.
Kenelerin yerlerinin tespit edilmesi ve bu bölgelerde ilaçlama yapılmasının doğru olacağını kaydeden Karaer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlaçlama, kenelerin aktif döneminde, bu aylarda yapılırsa gelecek yıl sayılarında artış olur. Keneler bu dönemi toprak altında geçiriyor. Bu nedenle ilaçlar kenelerin yerine, onları yiyen canlıları yok ediyor, böylece çoğalıyorlar. Aslında ilaçlamanın faydalı olmadığı belli zaten.
Geçen sene 4 trilyonluk ilaç alındı, 25 ilde uygulandı. Bu sene 30-40 trilyonluk ilaç alınmış, il sayısı da artarak, 36’ya çıktı. 60 senedir her sene Türkiye’ye 60 tür ilaç girdi. Kenelere ne kadar farklı ilaç verilirse direnci o kadar çok artar. Geçen sene dağıtılan ilaçların illere göre etken maddeleri farklı. Bu sayede kenelerde birden çok ilaca karşı direnç oluştu. İlaç şirketlerinin hedefi de bu. Ne kadar fazla direnç kazandırılırsa o kadar çok ilaca bağımlılık artar."
-"AVLANMA KENELERİ ARTIRDI"-
Zafer Karaer, sürek avlarında kuş, bıldırcın, keklik, ceylan, yaban domuzu avlandığını, bu nedenle kenelerin ve başka zararlıların arttığınıbelirtti. Karaer, "Bunlar kenelerle beslenebileceği gibi, keneler de buhayvanların üzerinde yaşamlarını sürdürebilir. Bu hayvanları avlayınca,oradaki keneler farklı canlılara ve insanlara gider. Çünkü beslenme ihtiyacı içinde.
Diğer taraftan keneyle beslenen türlerin azalması, kenelerin artmasına neden oluyor. İlaçlama yerine avlanmada belirlenenkotalar düşürülmeli" diye konuştu.
Türkiye’de köyden kente göçler nedeniyle köylerde kontrol altındaki arazilerin zaman içinde kırsallaştığını, bu nedenle kenelerin daha çok ürediğini de kaydeden Karaer, köye dönüş projelerinin artırılması gerektiğini söyledi.
AÜ Veterinerlik Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Karaer, vatandaşlara kontrollü ve yaban hayvanlarının girmediği yerlerde piknik yapmalarını önerdi.
Seval Ocak
Milliyet (http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&Kategori=turkiye&ArticleID=890762&Date=07.07.2008&ver=92)
Birçok kişi keneyi ciddiye almayabiliyor, üstüne bastınmı ölüyor diyorlar. Halbuki tehlike kenenin içindeki virüslerdedir, bulaşıcı ölümcül hastalıklarla aynı şeydir bu durum.. Açık bir yaradan bile geçmekte virüsler, kene öldürülse bile hastalık saçan virüs canlı kalmaktadır.
Kenenin hakkından karıncalar gelir:
Eskişehir Orman Bölge Müdürlüğü, keneyle mücadele için ilginç bir yöntem uyguluyor. Sündiken dağları ile Çatacık bölgesinde, kene ve böcekleri yiyerek üremesini önleyen “Formica Rufa” (Kırmızı Orman Karıncası) adı verilen ve halk arasında kırmızı atom olarak tanınan karıncaları, sığırcık ve baştankara kuşlarını tespit eden Orman Bölge Müdürlüğü, beslenmelerinin yüzde 7’sini kene ve böcek yiyerek sağlayan bu canlıları il genelindeki ormanlık ve piknik alanlarına taşıdı. (Temmuz 2008)
Orman Bölge Müdürlüğü, bu karıncaların yaşaması için gerekli olanakları sağlarken, kuşlar için de barınaklar kurdu. Bölgede, her yıl orman içindeki ağaçlara 2 bin kadar kuş yuvası asılıyor. Kırmızı atom karıncalar, sığırcık ve baştankara kuşları, yaz aylarında adeta ormanların gönüllü temizlikçisi durumunda. Ormanlık alandaki böcek ve keneler ile beslenen söz konusu hayvanlar, ağaçları böceklerden kurtarırken keneleri de yiyerek üremesini engelliyor. Daha çok Sündiken dağları ile Çatacık bölgesindeki sarıçam ormanlık alanında bulunan atom karıncalar ile Sığırcık ve Baştankara kuşları kısa zamanda ormancıların da gözbebeği haline gelmiş. Kırmızı atom karıncalar, Sığırcık ve Baştankara kuşları sayesinde ağaçlar zararlı böceklerden arındırılırken, vatandaşlar da kene kâbusu karşısında rahat bir nefes almış durumda.
Eskişehir Orman Bölge Müdürü Sıtkı Küçüköz, kırmızı karınca, sığırcık ve baştankara kuşlarının zararlı böceklerin yanısıra keneleri de yediğini söyledi. Bu canlılar sayesinde olumlu sonuçlar aldıklarını belirten Küçüköz, bölgelerinde artık kene vakalarının çok azaldığını kaydetti. Kırmızı karıncanın etobur olduğunu, söz konusu kuşların da günlük böcek tüketiminin kendi ağırlığından fazla olduğunu dikkat çeken Küçüköz, “Bu canlıların keneleri yediğini kitaplardan öğrendik. Beslenmelerinin yüzde 7 sini kene ve böceklerle sağlayan bu canlılar, ormanların yanı sıra insanları da zararlı böceklerden böylelikle koruyor. Bir karınca kolonisi yılda 24 kilogram, bin adet Sığırcık kuşu ise ayda 20 ton böcek türü yer. Baştankara kuşlarının besinlerinin yüzde 70 ini ise böcek türleri oluşturur” İfadesini kullandı.
İşçilerin kaldığı eve kene dolu torba atıldı
30.07.2008 18:07Antalya'da 25 işçinin kaldığı tek katlı eve, pencereden, içerisinde 30 kadar kenenin bulunduğu iki poşet atıldığı iddia edildi.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, işçi Bahattin Candan, Fabrikalar Mahallesi 3043 Sokak'ta, TEDAŞ'ın inşaat işlerinde çalışan 24 arkadaşıyla topluca kaldıkları evin penceresinden, içerisinde keneler bulunan iki torba atıldığı ihbarında bulundu. Poşetlerdeki 30 kadar kenenin bir kısmının vatandaşlar tarafından ezilerek öldürüldüğü belirlendi.
Bahçelievler Polis Merkezi ekipleri, sokağı kordon altına alarak, trafiğe kapattı ve vatandaşların sokağa girişini engelledi.
Polis, evin bahçesindeki bir masaya konulan kenelerin bulunduğu poşete kimseyi yaklaştırmazken, yaklaşık iki saat sonra Tarım İl Müdürlüğünden veteriner hekim Ercan Karabay'ın da aralarında yer aldığı bir ekip olay yerine geldi. Ekiptekiler poşette canlı kalan 15 keneyi plastik iki kavanoza koyarak, bölgeden ayrıldılar.
Kenelerin Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı virüsü taşıyıp taşımadığının belirlenmesi amacıyla Ankara Etlik'teki Merkez Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsüne götürüleceği bildirildi.
Tarım İl Müdürlüğü ekiplerinin ayrılmasından sonra Antalya Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Müdürlüğü ekipleri evde ve sokakta ilaçlama yaptılar.
Eve atılan kene yüzünden tedirginlik yaşayan vatandaşlar, Tarım İl Müdürlüğü uzmanlarına, bölgeye geç geldikleri için tepki gösterdiler.
Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.
Kaynak: Haberturk.com (http://www.haberturk.com/haber.asp?id=88766&cat=200&dt=2008/07/30)
Çok düşündürü bir haber. Terör eylemi gibi. "Canlı bombaların yerini kene taşıyıcılar mı alıyor" diye akla geliyor.:(
Emine Aktaş
30-07-2008, 21:58
Biyolojik savaş. Gerçekten tüyler ürpertici.
Yunanistan sınırlarında hayatını kaybaden kişi bir türk.
Kene Yunanistan’da da can aldı
02.07.2008 22:17
Batı Trakya’da Gümülcine bölgesinde geçen hafta yüksek ateş belirtileriyle hastaneye kaldırılan Fatma Kuşoğlu (42) Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı’ndan öldü.
Rodop Valisi Aris Yannakidis, Gümülcine’de düzenlediği basın toplantısında, kuşku üzerine yapılan araştırmalar sonucunda, 25 Haziran’da ölen Fatma Kuşoğlu’nun ölüm nedeninin, halk arasında "kene hastalığı" olarak bilinen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi olduğunun belirlendiğini açıkladı.
Yannakidis, bölgede ilk kez rastlandığını belirttiği hastalıkla ilgili Yunanistan Sağlık Bakanlığı tarafından gereken tüm önlemlerin alındığını ve hastalığın salgına dönüşme olasılığı bulunmadığını söyledi.
Yannakidis, Kuşoğlu’nun, 20 Haziran’da, vücuduna yapışan keneyi kendisi çıkardıktan sonra yüksek ateş belirtileriyle hastaneye kaldırıldığını ve 25 Haziran’da vefat ettiğini bildirdi.
Kaynak: Haberx.com (http://www.haberx.com/Dunya-Haberleri/Temmuz-2008/Kene-Yunanistanda-da-can-aldi.aspx)
Belki bu konu ile ilgili değil ama, daha önce Hezera Genetics firması, Anadoludan gelecek tohumlar için ödül mü veriyordu? Nasıldı o konu tam hatırlayamadım şimdi. Hezera, İbranice tohum demekti galiba.
ABD'de beyin cerrahisi üzerine ihtisas yaparken kan kanserine yakalanan ünlü jinekolog Cevat Babuna'nın oğlu Oktar Babuna, ilk olarak Mart 1999'da gazetelere kendisine uygun ilik bulmak için verdiği ilanla adını duyurdu. Babuna, test sonuçlarında kendisine uygun iliğe sahip olan kişiye 10 milyar lira ödül vereceğini belirtti.
Yugoslav göçmeni olan ve kendisine uygun iliğin bulunma şansı 50 binde bir olan Babuna için Türkiye seferber oldu. Tüm Türkiye'de konuşulmaya başlayan Babuna, kendisi için yapılan kampanyaların aslında tüm Türk halkı için yapıldığını ve bu kampanyalar sonucunda elde edilecek verilerle Türkiye'nin ilik bankasının kurulabileceğini açıkladı. Abdi İpekçi Spor Salonu'nda düzenlenen ve sanatçılardan siyasetçilere 8 bin 500 kişinin katıldığı kan verme organizasyonuyla Babuna kampanyası doruk noktasına ulaştı.
Bu süreçte Babuna için defalarca uygun ilik bulunduğu haberleri ortaya atıldı. Ancak Babuna, bu iliklerin altıda altı uyumlu olmadığını öne sürdü. Kampanya çerçevesinde toplanan kan örnekleri ise Almanya ve Amerika'daki laboratuvarlara incelenmek üzere gönderildi.
Kaynak: http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Oktar_Babuna
Bu haberleri peşpeşe okuyunca aklımda bir çok teori ürüyor.
KKKA hastalığı taşıyan keneler Mecidiyeköy ve Gaziosmanpaşa'yı bastı şeklinde bir haber yayınlamıştı geçen ay. Şimdi hiç bir yerde bulamıyorum. Haberi hatırlayan var mı?
Ferda Ülkümen
30-07-2008, 23:23
Televizyonda, haberlerde görmüştüm. Gaziosmanpaşada bir evde duvarlarda, insanların ve köpeğin üzerinde yüzlerce kene vardı.
Evet bu haberi ben de hatırlıyorum. İnanılmazdı, köpeğin yüzü keneden görülmüyordu nerdeyse, evin beyaz boyalı duvarları da sanki benek benek siyah boya saçılmış gibi kene doluydu. Sokaktaki diğer insanlar oradan geçemiyormuş, sanırım şikayet etmişler. Köpeğin sahibi, köpek kayboldu ve dönünce bu haldeydi demişti. Yalnız ben insanların üzerinde olmadığını hatırlıyorum, evin kızlarına sormuşlardı üzerinizde kene var mı diye, hayır kontrol ediyoruz yok demişlerdi..
Korkunç bir durum.. Kuraklık başladı ya,insanlarımız da hala maddi çıkarını düşünerek hareket ediyor ya, değil biyolojik silah; gökten gül atılsa felakete dönüşür..
Mecidiyeköy'de kene baskını ile ilgili bir haber bulamadım bir türlü. O kadar net hatırlıyorum ki haberi. Ayrıca bir forumda (http://www.teknikforum.com/viewtopic.php?t=38160&postdays=0&postorder=asc&start=13) 20 Temmuz 2008 saat21:13'te yazılmış bir mesajda aşağıdaki ifade kullanılmış. Kaynak belirtilmemiş. BU poşetde kene işi epey yaygın galiba.
ordunun bir ilçesinde poşet(bez torba da olabilir. ben 3. kişiyim) içinde kene bulunmuş sizce keneler poşetle oraya nasıl ulaştı
Emine Aktaş
31-07-2008, 13:46
Bu durumda biz de, kene öldürücü böcekleri poşet poşet oraya buraya mı bırakacağız:)
Soru şu, o poşetleri sağa sola bırakan kişiler, o keneleri nerden buluyor.
Kene dediğiniz şeyi gidip bakkaldan alamazsınız. Antalya'daki poşetde 30 kene varmış. Bunları nerden buldular?
Emine Aktaş
31-07-2008, 14:06
Evet, sizce kimler nereden ve neden getiriyorlar? Öldürücü bir kenenin,hobi maksatıyla toplanılmadığı kesin. O poşetleri dağıtanlar bu ülkenin insanları olabilir mi?
Biraz önce babam işten geldi, telaşla elindeki peçeteyi gösterdi. İşyerinin önündeki merdivenlerden hızla içeri girmeye çalışan bir "kene" yi öldürmüş, biraz sonra birini daha görüp öldürmüş. Aklıma "biri buraya da mı özellikle kene saldı?" sorusu geldi ancak babam peçeteyi açınca öldürdüğü böceklerin kene olmadığını gördüm ve rahatladım. Babamı bunların kene olmadığına ikna etmek epey zor oldu ama sonunda çok rahat edemese de inandı. Siyah, oval, mercimeğin biraz daha ovali ama öncelikle zarkanatları var. Ayrıca kenelerin 4 çift bacağı var, bizim böceklerin ise 3 çift bacağı vardı..
Bir yerlerde Temmuz sonu gibi kenelerin toprak altına gireceği için artık zararı olmayacağını okumuştum. Yanılıyor muyum?
Nereye gideceklerini bilmem ama kene mevsimi geçiyor. Köpekleri son bir kez ilaçlayacağım. Bir dahaki ilaçlama zamanım nisan. Bu aylar arasında keneye denk gelmedim. Ama yeni nesil keneleri bilemem.
Cansunarya
31-07-2008, 23:38
Sayın Nariel,
Kenelerin erginleri 4 çift bacaklı iken, larva formlarında 3 çift bacak bulunur. Yetişkin **** yavru oldukları bu bacak sayılarına göre yapılır. Her iki dönemde de virus taşıyıcısı olabiliriler. Tabii sizin dediğiniz gibi kesinlikle zar kanatlı değiller.
Keneler havalar soğumaya başlayana kadar aktifliklerini koruyabilirler.
Sayın Cansunarya bilgilendirmeniz için teşekkürler, böyle olduğunu bilmiyordum..
Kene ile ilgili bilgilendirici videolar. ( Alıntı www.tarimgonulluleri.com ) Sayın editör benzer video linkleri eklenmişse silebilirsiniz.
http://www.tarimgonulluleri.com/Video_Stream-page-watch-id-82-d-1
Emine Aktaş
02-04-2009, 14:24
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi(KKKA) hastalığı virüsü taşıyan kenelerle mücadelenin en uygun zamanının mevsim geçişleri olduğu belirtildi
Sakarya Veteriner Odası Başkanı Mustafa Yıldız, havaların ısınmasıyla kenelerin üremeye başladığını belirterek, kenelerle mücadele için en uygun zamanın mevsim geçişleri olduğunu kaydetti. Etkin bir mücadele yapıldığı taktirde kenelerin daha hızlı yayılmasının önüne geçilebileceğini ifade eden Yıldız, "Tam baharın yaşandığı, havaların ısınmaya başladığı bir dönemdeyiz. Bu mevsimde yapılacak mücadele yaz aylarına göre daha etkili olacaktır. Keneler üremeye başladı. Şu anda dışarıya göre daha sıcak olan ahırlar, keneler için en uygun yerler. Havalar iyice ısınmadan, keneler bulundukları sıcak ortamdan çıkmadan kapalı mekanların ilaçlanması büyük önem taşıyor. Çiftlik hayvanlarının ilkbahar ve sonbaharda düzenli bir şekilde ilaçlanması biyolojik üreme zincirinin kırılmasını sağlayacaktır." dedi.
Sakarya Tarım İl Müdürü Abdurrahman Çakar da büyük taşıyıcı konumunda olan küçük ve büyükbaş hayvanların keneye karşı ilaçlanmasının tam zamanı olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Sadece kene değil, hayvanların dış parazitlerden ilaçlanmasının şu an tam vakti. Bu konuda üreticilerimize bilgilendirici mektuplar gönderiyoruz Keneler sadece KKKA hastalığı değil, bir çok viral, bakteriyel ve kan parazitlerinden ileriye gelen hastalıkların oluşmasına da neden olmaktadır. Bu sebeple çiftlik hayvanlarının ilaçlanması çok önemlidir." (CİHAN)
denizakvaryumu
02-04-2009, 15:50
Evet, bir süredir yazmadığımız kene konusu havaların ısınması ile yine aktif oldu.
Ben bu sene de çok sayıdaki kişinin bu hastalıktan hayatını kaybedeğini sanıyorum.
Araziye çıkmadan evvel mutlaka yapı market ve eczanelerde satılan ilaçlardan kullanın ve her ihtimale karşı kene çıkarıcı aparatı da yanınızdan eksik etmeyin.
ormancık
02-04-2009, 15:58
Evet, bir süredir yazmadığımız kene konusu havaların ısınması ile yine aktif oldu.
Ben bu sene de çok sayıdaki kişinin bu hastalıktan hayatını kaybedeğini sanıyorum.
Araziye çıkmadan evvel mutlaka yapı market ve eczanelerde satılan ilaçlardan kullanın ve her ihtimale karşı kene çıkarıcı aparatı da yanınızdan eksik etmeyin.
İlave olarak bir de beyaz giyecekler giymeliyiz.
izzeterisen
20-04-2009, 14:00
Evet kenede artış varmış. Mynet'in haberlerinde yazan bu yazıyı buraya aktarmak istedim.
Kene kabusu geri döndü
Ankara Üniversitesi (AÜ) Veterinerlik Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Karaer, keneyle mücadelede kullanılan kimyasalların bu hayvanla beslenen canlıların yaşam sürelerini kısalttığını belirterek, “Bu nedenle kene populasyonunda önemli ölçülerde artış olduğunu gözlemledik. Ankara'da Nisan'ın ilk 13 gününde 183 kene ısırığı vakası bize ulaştı. geçen sene bu rakam 45 civarındaydı” dedi.
Karaer, baharla birlikte kenelerin kış uykusundan uyandığını, bunu takiben yetkililerin de “feryat figan” vaziyette koşuşturmaya başlayacağını söyledi.
Kenelerle mücadelenin bahar aylarında başlatılmasını doğru bulmadıklarını daha önce de çeşitli defalar dile getirdiklerini anımsatan Karaer, “Bunu anlamamız gerekiyor artık. Üzerinde durmamız gereken en önemli konulardan biri bu. Verilere dayanarak keneyle ilgili mücadele stratejileri programları yapmıyoruz. Kırım kongo hastalığı hep vardı. Çok kesin olmamakla birlikte benzer seyirde hastalıkların görüldüğü ve ölümlerin şekillendiği enfeksiyoncular tarafından bildirilmiştir” diye konuştu.
30 yıldır keneyle çalışan ve 400'e yakın hastalık taşıdığını bilen birisiyim” diyen Karaer, keneye ilişkin bir sınıflandırma çalışmasının halen yapılamamış olmasının kaygı verici olduğunu söyledi.
Sınıflandırma çalışmasının bir an önce yapılması gerektiğini ifade eden Karaer, şöyle devam etti:
“Bu türlerin mevsimsel aktiviteleri nedir? Ne zaman, nerede, nasıl bulunuyorlar, bunlar çok önemlidir. Ancak ben bunun eksikliğini bildiğim için 2002 yılından itibaren ilgili bakanlıklarla görüşmelerimizde, yazılarımızda durumu bildirdik. Yapacağımız öncelikli işlerden birisi Türkiye genelinde riskli ilan edilen iller vardı 2006'da 26 adet. 2007'de sanıyorum 36'ya çıkarıldı. Kırım kongoyu nakleden hastalıkların vektörü olan yani taşıyan kenelerden Türkiye'de herhalde 1 veya 2 tür tespit edildi. Dünyada ise 30 kadar kene türünün bu hastalığı naklettiği biliniyor. 30 kene türünden de bir kaç tanesi Türkiye'de. Ama bu dediğim gibi sadece bizim bildiğimiz. Daha üzücü durumlara düşmemek adına bir an önce çalışmalara başlanması gerekiyor. Kenelerin, gerek aktif gerekse pasif olduğu dönemlerde nasıl yaşama tutunduklarını, ne ile beslendiklerini belirlemek gerekiyor. Kenelerin aktif olan dönemde insan ve hayvan üzerinde bulundukları ve bulunmadıkları zamanları da bilmek önemli. Mücadeleyi pasif oldukları dönemde başlatırsanız başarıya ulaşabilirsiniz.”
YANLIŞ İLAÇLAMA KENE POPULASYONUNU ARTIRDI”Karaer, yanlış ilaçlama yöntemi nedeniyle kene populasyonunda önemli ölçülerde artış olduğunu belirlediklerini ifade etti.
Kenelerin en aktif oldukları dönemde ekosistemin de kendi içerisinde geliştirdiği mücadele şekilleri bulunduğuna dikkati çeken Karaer, şunları kaydetti:
“Keneler ne kadar aktifse ekosistemde bunlarla beslenen diğer canlılar da aktiftir. Çünkü belirli bir denge olması lazım. Ekosistemin bir dengesi vardır bunun koruması lazım. İlaçlı mücadeleyi, kenenin en aktif olduğu dönemde, en önemlisi nerede bulunduğunu tam olarak bilmeden yapıyoruz. Bu nedenle, ilacın içerisinde bulunan kimyasallar kenelerin değil, onlarla beslenen canlıların yaşam sürelerini kısaltıyor. İlaçlar hayvanlarda sütte ve ette birikir. Dışarıya atılan kısmı ise ekosistemi etkiler ki ekosistemde keneleri yiyen yumurtalarıyla beslenen arılar, kuşlar ve bazı karınca türleri vardır. Farkında olmadan bu hayvanların yaşam sürelerini kısaltıyoruz. Biz ilaçlama yaparak kenelerle değil de kenelerle mücadele eden yaratıklarla mücadele etmiş oluyoruz. O zaman ne oluyor? Ekosistem bozuluyor. Böyle olunca da kene sayısı artıyor.”
Ankara genelinde, Nisan ayı içerisinde kene ısıran insan sayısında artış gözlemlediklerini belirten Karaer, “Ankara'da Nisan'ın ilk 13 gününde 183 kene ısırığı vakası bize ulaştı. Geçen sene bu rakam 45 civarındaydı. Geçen yıl neredeyse 20 milyon liralık ilaç kullanıldı. Bunun bize yansıması ne oldu? Nisan'ın ilk 13 gününde neredeyse 5 katı fazla oranda kene tutan insan sayısı” diye konuştu.
AA
http://haber.mynet.com/sayfali/guncel/Kene-kabusu-geri-dondu/20Nisan2009/X1240222650812/0
denizakvaryumu
20-04-2009, 14:01
Yanlış ilaçlama kene sayısını arttırdı
73657
Kene 'kudurarak' geri döndü!
Ankara Üniversitesi (AÜ) Veterinerlik Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Karaer, keneyle mücadelede kullanılan kimyasalların bu hayvanla beslenen canlıların yaşam sürelerini kısalttığını belirterek, “Bu nedenle kene populasyonunda önemli ölçülerde artış olduğunu gözlemledik. Ankara'da Nisan'ın ilk 13 gününde 183 kene ısırığı vakası bize ulaştı. geçen sene bu rakam 45 civarındaydı” dedi.
http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&KategoriID=15&ArticleID=1085347&Date=20.04.2009&b=Kene kudurarak geri dondu&ver=24
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11469977.asp?gid=229
izzeterisen
20-04-2009, 14:03
Aynı dakikada :)
Bauhause Çepa'da kene çıkartıcı (yeni) alet 35 Tl.
Ürünün tanıtımından :
Tickner® Kene Sökücü
Keneyi Öldürüp Uzaklaştırabilen Tek Kene Çıkarma Aracıdır
Keneyi Saniyelik Dondurucu Etkisiyle Öldürür Ve Çıkarır
Tickner® Kene Sökücü - Keneyi Öldürüp Uzaklaştırabilen Tek Kene Çıkarma Aracıdır - Keneyi Saniyelik Dondurucu Etkisiyle Öldürür Ve Çıkarır
Tickner Kene Sökücü, kenelerin uzaklaştırılması için yeni bir sistemdir. Özel donanımı sayesinde keneleri dondurarak öldürür ve saniyeler içerisinde cildinizden uzaklaştırır.
OTC (Over The Counter) ürün kategorisine girmektedir.
Tickner keneyi önce öldürmek daha sonra kolayca çıkarmak için özel tasarlanmıştır.
Tickner - Kullanıcı İçin Bilgiler
Tickner vücuda yapışmış keneyi 30 saniyede öldürebilen ve çıkarabilen kene uzaklaştırma sistemidir. Tickner kenenin büyüklüğüne göre 10-50 kez kullanılabilir.
Keneler Nedir ve Niçin Tehlikelidirler?
Keneler yaşamını kandan sağlayan kan emici parazitlerdir. Kan sahibi hayvan olabileceği gibi insan da olabilir. Keneler çok çeşitli hastalıkların virüslerini taşıyabilir. Bu virüslerin bazıları salya tarafından hemen, bazıları ise 72 saate kadar insan vücuduna aktarılabilir. Bir hastalığın bulaştırılmasını en aza indirgemek için keneyi hızla vücuttan uzaklaştırmak (özellikle kenenin kafası vücut içerisinde kalmadan) çok büyük önem taşıyor. Hastalığın bulaşma riski, kenenin vücutta kalma süresiyle doğru orantılıdır.
Kene Isırığından Sonra Neler Yapılmalıdır?
Kene tarafından ısırıldığınızı fark ettiğiniz anda, bunu Tickner ile öldürüp uzaklaştırınız. Keneyi çöpe atınız. Gelecek günlerde ısırılan yeri gözlemleyiniz. Ciltte herhangi bir değişiklik veya kızarıklık görürseniz hemen bir doktora başvurunuz.
Tickner Nasıl Çalışır?
Tickner, spreyin dondurucu etkisi sayesinde keneyi çok çabuk öldürür ve sıkıştırma mekanizması sayesinde hızla uzaklaştırır.
Tickner Kullanılmadan Önce Nelere Dikkat Edilmelidir?
Tickner’ı kullanmadan önce aşağıdaki bilgileri okuyunuz.
- Dondurucu terapiye alerjiniz varsa kullanmayınız.
- Şeker hastaları ve kan dolaşımı problemi yasayan insanlar doktoruna danışmadan önce kullanmamalıdır.
-Tickner’ın kullanımı sırasında vücudun hassas yerlerinde spreyin dondurucu etkisinden kaynaklanabilecek hiperemi dediğimiz cilt kızarıklıkları oluşabilir, bu yüzden Tickner’ın dondurucu fonksiyonunu bir kene üzerine 5 defadan fazla kullanmayınız.
Tickner Gebelik Esnasında Kullanılabilir mi?
Tickner gebelik esnasında kullanılabilir.
Tickner Hangi Maddelerle Etkileşim Gösterebilir?
Tickner hiçbir madde ile etkileşim göstermez.
Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?
- Sadece haricen kullanılır.
- 4 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmaz.
- Tickner’ın içeriğini oluşturan maddeler yanıcıdır.
- Direkt güneş ışığından ve 50°C'nin üstündeki sıcaklıklardan koruyunuz.
- Tickner ateşin ve yanan sigaranın yanında kullanılmamalıdır.
- Son kullanma tarihi Tickner kutusunun alt tarafındadır. Bu tarihten itibaren kullanmayınız.
- Serin ve çocukların erişemeyeceği yerlerde saklayınız.
- Tickner’ı kullanmadan önce prospektüsü dikkatlice okuyunuz.
Tickner’ın İçeriğini Neler Oluşturur?
1 kutu Tickner Bütan ve Propan gazı içerir.
Aynı ürünü 25 TL ye satan yerlerde var
BalıkcıSerdar
25-04-2009, 23:24
Kene konusunda benim naçizane tavsiyem;
İlk önlem olarak böcek uzaklaştırıcı sprey, krem vs. gibi ürünler kullanmak, kene olması muhtemel yerlere yaklaşmamaya çalışmak. Yani kene vücudunuza tutunmadan önce önlem almak.
Önlem almadınız veya önlemlere rağmen kene vücudunuza tutundu. Bu kene çıkarıcılar falan hiç uğraşmayın derim. Çünkü, kene vücudunuza yapıştıktan sonra ha bir saat önce, ha bir saat sonra çıkartılmış o kadar da önemli değil. O yüzden, en yakın hastanede çıkarttırıp (ehil kişiler tarafından) hemen oracıkta da kan tahlilleri falan yapılır, eğer virüs tesbit edilirsede ilk müdahale, zaman geçirmeden yapılır.
Şunu özellikle belirtmekte yarar var, aslında o kadar da panikleyecek bir durum yok. Keneler insana en son çare olarak tutunur, yani hayvan varken insana tutunmayı tercih etmez. Ayrıca her kene KKKA virüsü taşıyor diye bir durumda söz konusu değil.
Son iki yıl içinde iki defa vücudumdan kene çıkarttırdım, çok şükür virüssüzmüş. Virüslüde olabilirdi ama her ikisi de hastanede çıkartıldı, benim tercihime bırakılmadan kan testlerim yapıldı, temiz çıktı. Eğer kendim çıkartsaydım büyük ihtimal hastaneye gidip kan testi yaptırmayı ihmal edecektim (etrafımda örneği çok) o yüzden keneyi hemen çıkartmak o kadar önemli değil, kan testi ile varsa virüs tesbitinin bir an önce yapılması önemli.
denizakvaryumu
26-04-2009, 00:05
Sizin keneler uysal :) bizim kayınçoya bile tutunamadı :)
hassoman
26-04-2009, 11:52
"......" kene vücudunuza yapıştıktan sonra ha bir saat önce, ha bir saat sonra çıkartılmış o kadar da önemli değil. O yüzden, en yakın hastanede çıkarttırıp (ehil kişiler tarafından) hemen oracıkta da kan tahlilleri falan yapılır, eğer virüs tesbit edilirsede ilk müdahale, zaman geçirmeden yapılır.
Şunu özellikle belirtmekte yarar var, aslında o kadar da panikleyecek bir durum yok
"....." keneyi hemen çıkartmak o kadar önemli değil, kan testi ile varsa virüs tesbitinin bir an önce yapılması önemli.
Sevgili Balıkcı Serdar,
Verdiğin bilgilerin altı çizilmesi gerekli olanlarını alıntı yaptım.
Çok önemliydi. Ömrüne bereket...
BalıkcıSerdar
26-04-2009, 21:29
Teşekkürler Sn. Hassoman, bilmukabele;)
Bana göre,
Kuş cıvıltılarının olmadığı yerlerde kene vakaları gözükmekte.
Biz kuşları yok ettikçe, tabiat ta bizden intikam almakta.
Kuş gribi, domuz gribi, kene vakası, bakalım sırada ne var. :)
Görüşmek üzere sağ ve sağlıcakla kalınız,
Yüzünüzden gülücükler eksilmesin.
Picnic yaparken alkol alinca kene yapismazmis, dogru mudur acaba? Ben bu yontemi kullaniyorum ama yine de korkuyorum. Tecrubeli arkadaslar yorum yaparsa sevinirim.
Arkadaşlar, tüm mesajları okumadım, bilgilerimi genel olarak toparlayarak aktarmak istedim.
A-Öncelikle kene tutunmadan önce almamız gereken tedbirleri uygulamamız gerekiyor.
1- Açık renk kıyafet giymek; üzerimizdeki böcek vs. daha çabuk farkedilmesi,
2- Çoraplarımızı pantolon vs. içine sokmak, cildimize temasını önlemek,
3- Kene uzaklaştırıcı ilaç sprey kullanmak,
4- Her akşam duş alırken ayna karşısında eklem içleri, deri kıvrımları vs. kontrol etmek, ettirmek
B- Kene tutunduktan sonra farkettiğimiz en kısa sürede keneyi çıkarmak/ çıkarttırmak
( kene çıkarmak kolay fakat sabır ve bilgi işidir. Keneyi cımbız ile deriye en yakın yerden tutmak sağa-sola yumuşak hareketlerle yavaşça çıkarmak sabır burda devreye giriyor, ani ve sert hareketlerden kaçının en fazla 3 dk. içinde çıkar) İmkanınız varsa en yakın sağlık kuruluşu önerilir.
-Kenenin üstüne herhangi bir sıvı (kolonya, baticon dökmeyin, tütün basmayın)
-Keneyi bilginiz yoksa çıkarmaya çalışımayın, ajite edip midesindeki virüsü vucüdunuza zerk etmesini sağlamış olursunuz, ( Hatırladığım kadarıyla kene tutunduktan 6 saat sonra bu virüsü zerk eder) Bu sebeple en, kısa sürede uygun biçimde çıkarılması gereklidir.
-Şuan itibariyle numune toplaması yapılmıyor sanırım ama siz yine de çıkardığınız keneyi kapalı şişeye koyup araştırma amacıyla istendiğinde verebilirsiniz.
- Özellikle çocuklarımızı uyarmalı çamaşır değişimi, banyo sırasında özellikle ense kökü, eklem içlerini muhakkak kontrol etmeyi unutmayın.
- Kene çıkarıldıktan sonra muhakkak sağlık kuruluşuna başvurun gerekli uyarıları yapacaklardır. Kendinizi gözlemleyin, değişim olduğunda acil olarak tekrar sağlık kuruluşuna başvurun.
- Çevremizdeki hayvanların (sığır, köpek) kenelerini çıplak elleçıkarmaya çalışmayın, çıkardığınız keneleri uygun şekilde imha edin, hayvanlarınızı veteriner hekimlerin kontrelinde parazitlere karşı ilaçlayın, barınakları da ilaçlamayı unutmayın.
Kısaca kenenin tutunmasını önlemek, tutunduğu zaman en kısa ve doğru şekilde çıkarmak ve çıkarıldıktan sonra hekim kontrolünde olmak, vucüdumuzdaki değişimleri takip etmek.
Aklıma gelenler bunlar, eksik yazdığım varsa **** yalnış hatırlayıp aktardığım özür dilerim.
denizakvaryumu
13-05-2009, 21:55
Kene 2 can aldı
Ondokuzmayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde kene ısırması teşhisiyle tedavi gören iki kişi kurtarılamadı.
Samsun’un Asarcık ilçesine bağlı Koşaca köyünde çiftçilik yapan İsmail Basalak’ı (51), 10 gün önce tarlada çalışırken kasığından kene ısırdı. Vücuduna yapışan keneyi kendisi çıkaran Basalak, kısa süre sonra yüksek ateş şikâyetiyle hastaneye kaldırıldı.
Kontrollerde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı (KKKA) virüsü tespit edildi. Basalak, önceki gün tedaviye alındı. Ancak, Basalak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Amasya’nın Merzifon ilçesinden de dün sabah KKKA şüphesiyle 19 Mayıs’a gelen Fehmiye Günsu da (82) hayatını kaybetti. Günsu’yu da bir hafta önce evinin bahçesinde otururken kene ısırdığı belirtildi. Başhekim Prof. M. Bekir Selçuk, ölen iki vatandaşın da daha önce hasta olduğunu, kesin sonuçları öğrenebilmek için kan örneklerinin Ankara’ya gönderildiğini belirtti
denizakvaryumu
22-05-2009, 11:14
Sivas'ta kene can aldı
Kene ısırması sonucu Tokat'tan Sivas'a getirilen ve KKKA teşhisi koyulan 38 yaşındaki Haydar Kul'un bu sabah yaşamını yitirdiği bildirildi.
Zile İlçesi’ne bağlı Aluçözü Köyü’nde çiftçilik yapan ailesi ile birlikte yaşayan zihinsel engelli Haydar Kul’u geçen hafta kene ısırdı. Keneyi kendisi koparıp atan Kul, bir kaç gün önce rahatsızlandı. Zile Devlet Hastanesi’ne götürüldükten sonra kan örneği alınarak evine gönderilen Kul, dün yeniden rahatsızlandı.
Zile Devlet Hastanesi’ne kaldırıldıktan sonra buradan ambulansla Sivas’a sevk edilerek Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Servisi’nde KKKA teşhisiyle akşam saatlerinde tedavi altına alınan Haydar Kul, bugün saat 08.00 sıralarında yaşamını yitirdi. Hastane morguna kaldırılan Kul’un cenazesinin yakınlarına teslim edileceği ve Tokat’ta toprağa verileceği öğrenildi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11704363.asp?gid=229
Ev bahçeleri için, amatör kümes; KKK yarşı içinde birkaç tavuk :)
Aptalca olabilir ama merak ediyorum. Tutun ki kene yapıştığını farketmedik.Kanı emip bir süre sonra kendisi terk mi ediyor? Ölenler hep kendisi çıkaranlar, hiç çıkarmazsak mesela noluyor? :)
Hemen anneme sordum :)
Kene farkedilmezse sonunda kendi bırakıyormuş ama bu 9-10 günü bulabiliyormuş. Çünkü kene ortalama yılda bir kez böyle tam beslenme şansı bulurmuş, dolayısıyla tamamen doyana kadar bırakmazmış. Bu süre içinde de virüsü bulaştırmış oluyormuş. Hatta bu şekilde, öldükten sonra vücudunda kene olduğu farkedilenler olmuş.
Ek bilgi: Kene, yapıştığında anestezik maddeler salgılarmış; dolayısıyla genelde hissedilmez, ancak gözle görülürmüş.
Ne çok -mış -muş demişim :)
Sağol Gilan, gerçekten merak ediyordum.
20 yaşlarındayken her bahar lastik eldivenleri takıp sokak köpeklerinin özellikle kulak içlerini ilaçlardım. O zamanki keneler Tv de gösterilenler gibi değillerdi, karpuz çekirdeği gibi, kanı emince popo kısımları şişerdi. Tv de gördüklerim aynı küçük örümcek gibiler. Kanı emince şişmiyor da galiba bunlar. Gördüklerim etin içine girip kaybolmuş ufacık siyah noktalar.
Havanın ısınmasını da isteyemiyoruz artık. Fakirin tek eğlencesi piknik te tarihe karışacak.
denizakvaryumu
23-05-2009, 21:27
Pantolanlar çorap içine, uzun kollu tercihen beyaz tişört. Saçları koruyan şapka-bandana-türban
Tüm elbiselere kenkov.
El-boyun-kulaklara off un deriye sürülen fıs fısı.
Ey özgürlük :)
BalıkcıSerdar
23-05-2009, 22:24
Kene vücuttayken hissedilmiyor, yapıştıktan bir müddet sonra (1-2 gün sonra) yapıştığı yerde kaşıntı ve kızarıklık olarak hissediliyor. Vücudunuzun göremeyeceğiniz bir yerindeyse, kaşınırken "etbeni" gibi hissede bilirsiniz. Annenizin söylediği gibi, eğer farkına varmamışsanız, bir kaç gün sonra bırakabilir veya vücudun başka bir kısmına geçebilir.
Tecrübe ile sabittir:)
denizakvaryumu
27-05-2009, 11:26
Kene bir can daha aldı
Yozgat'ın Saraykent ilçesinde kene ısırması sonucu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına yakalanan bir kişi, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Saraykent ilçesinde bir hafta önce KKKA hastalığı belirtileriyle Saraykent Devlet Hastanesi'ne kaldırılan 38 yaşındaki Salih Aker, daha sonra Yozgat Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Burada yapılan muayenenin ardından KKKA hastalığı belirtileri tespit edilen Aker, Ankara'ya sevk edildi.
Bir haftadır Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören 3 çocuk babası Salih Aker, dün hayatını kaybetti. Aker'in cenazesi, dün akşam Saraykent ilçesinde akşam üzeri kılınan cenaze namazının ardından kazılan mezar kireçlenerek tabutla birlikte toprağa verildi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11736515.asp?gid=229
Kaç yıldır bu durum varken, aşısını bulmak çok mu zordur?
Hayvanların aşısı var neden insanlara bulunamıyor?
İnsanın kiymetli olduğu ülkelerde olsa, bulunurdu :)
Sefer GİRİŞEN
27-05-2009, 22:36
Kene 2 can aldı
Ondokuzmayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde kene ısırması teşhisiyle tedavi gören iki kişi kurtarılamadı.
Samsun’un Asarcık ilçesine bağlı Koşaca köyünde çiftçilik yapan İsmail Basalak’ı (51), 10 gün önce tarlada çalışırken kasığından kene ısırdı. Vücuduna yapışan keneyi kendisi çıkaran Basalak, kısa süre sonra yüksek ateş şikâyetiyle hastaneye kaldırıldı.
Kontrollerde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı (KKKA) virüsü tespit edildi. Basalak, önceki gün tedaviye alındı. Ancak, Basalak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Amasya’nın Merzifon ilçesinden de dün sabah KKKA şüphesiyle 19 Mayıs’a gelen Fehmiye Günsu da (82) hayatını kaybetti. Günsu’yu da bir hafta önce evinin bahçesinde otururken kene ısırdığı belirtildi. Başhekim Prof. M. Bekir Selçuk, ölen iki vatandaşın da daha önce hasta olduğunu, kesin sonuçları öğrenebilmek için kan örneklerinin Ankara’ya gönderildiğini belirtti
Ankara' ya gönderilen kan örneğinin kesin sonucu geçen hafta geldi.Asarcık İlçesi İmamlı Köyü' nden İsmet Basalak' ın ölüm sebebi KKKA değil, kanser.( Haberde köy ve isim hatalı yazılmış)
denizakvaryumu
30-05-2009, 20:57
"2008 Ocak-Mayıs döneminde toplam bin 315 vaka ve 63 ölüm gerçekleşirken,
2009’un aynı döneminde 87 vaka ve 7 ölüm meydana geldi”
http://www.sendeyolla.com/haberdetay.aspx?&cid=70&fid=333448&id=333469
denizakvaryumu
02-06-2009, 23:12
6 yaşındaki çocuk kene kurbanı
SAMSUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kene ısırması sonucu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) tedavisi gören 6 yaşındaki Uğur Köroğlu yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
Çorum’un Bayat İlçesi Saray Köyü’nde 11 Mayıs’ta meydana gelen olayda, 6 yaşındaki Uğur Köroğlu yüksek ateş ve baş ağrısı şikayeti ile İlçe Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ardında da Çorum Devlet Hastanesi’ne gönderilen Köroğlu, burada yapılan kontrollerde KKKA virüsünden şüphelenen doktorlar tarafından Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi.
Yoğun bakıma alınan Köroğlu’ndan alınan kan örnekleri Ankara Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’ne gönderildi. Gelen sonuçlara göre KKKA virüsü tespit edildi. Durumu ağır olan ve Yoğun Bakım Servisi’nde tedavi altında tutulan küçük çocuk bugün yaşam mücadelesini kaybetti. Doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11780572.asp?gid=229
ciceksever70
03-06-2009, 14:28
Kene asisi var sevgili Limon. Burada cok önem veriliyor cünkü insanlar dogyla cok hasir nesir. Bedeli de 10-15 euro gibi bir para. Insan hayatiyla kiyaslaninca cok da pahali degil sanirim.
...-Keneyi bilginiz yoksa çıkarmaya çalışımayın, ajite edip midesindeki virüsü vucüdunuza zerk etmesini sağlamış olursunuz, ( Hatırladığım kadarıyla kene tutunduktan 6 saat sonra bu virüsü zerk eder) Bu sebeple en, kısa sürede uygun biçimde çıkarılması gereklidir...Anlayamadığım nokta; Kene dış parazitmidir ? EVET. O zaman kedi-köpek-koyun v.b. için dış asalakları öldüren ve deri altına zerk edilen "İvermectin" esaslı ilaçlar neden insanda kullanılamıyor? (veya bunlarmı kullanılıyor) Bu ilaçlar aşı yapılan hayvanın kanına geçer ve kanı emmeye başlayan asalak zehiri alır ve ölür. Olay budur. KKKA hastalığında da kenenin ısırması yetmiyor ve 6 saat sonra virüsü veriyorsa benim mantığım "O.K." der yani... (ama bu kadar kolay olmasa gerek, yoksa benim aklıma gelen doktorlarında aklına gelmezmiydi ? Kendimle çelişmeye başladım.)
Kene asisi var sevgili Limon. Burada cok önem veriliyor cünkü insanlar dogyla cok hasir nesir. Bedeli de 10-15 euro gibi bir para. Insan hayatiyla kiyaslaninca cok da pahali degil sanirim.
Sn. ciceksever, biraz daha bilgi verebilirmisiniz.
ciceksever70
03-06-2009, 21:16
Türkiye de asi olup olmadigi konusunda bilgim yok. Avusturya da insanlar (istege bagli tabii ki) belirli araliklarla asi olabiliyorlar. Burada kene asisi uzun zamandan beri kullaniliyor. Okullarda da yapilmasi zorunlu asilar arasinda. Sadece ailenin izni olmadigi durumlarda imzali kagit alinarak yapilmiyor.
tolgahann
03-06-2009, 21:20
20 yaşlarındayken her bahar lastik eldivenleri takıp sokak köpeklerinin özellikle kulak içlerini ilaçlardım. O zamanki keneler Tv de gösterilenler gibi değillerdi, karpuz çekirdeği gibi, kanı emince popo kısımları şişerdi. Tv de gördüklerim aynı küçük örümcek gibiler. Kanı emince şişmiyor da galiba bunlar. Gördüklerim etin içine girip kaybolmuş ufacık siyah noktalar.
Havanın ısınmasını da isteyemiyoruz artık. Fakirin tek eğlencesi piknik te tarihe karışacak.
Sevgili limon şimdikilerde kan emdikçe şişiyor.Tv. lerde gösterilenler ya yeni yapışmışlar **** yapışmamışlar.Asalak mahluk kanı emdikçe şişiyor ve bacakları görünmeyecek kadar genişliyor.Tostoparlak küçük bi nohut tanesi kadar oluyorlar.:dilli:
denizakvaryumu
04-06-2009, 07:51
YOZGAT -AA- Bozok Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Gülümser, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olan kene ve diğer haşerelerin vücuda yapışmalarını önlemek için çiftçilerin koli bandı kullanabileceğini bildirdi.
Gülümser, son yıllarda özellikle Orta Anadolu Bölgesi'nde KKKA hastalığına neden olan kenelerin insan ölümlerine neden olduğunu belirtti. Prof. Dr. Gülümser, Yozgat, Tokat, Amasya, Sivas bölgelerindeki kırsal bölgelerde yoğun olarak görülen kenelerle mücadele çalışmaları devam ederken, korunmak için değişik yöntemlerin uygulandığını kaydetti.
Gülümser, bölgelerde yaşayan insanların tarım ve hayvancılıkla uğraştıklarını, bu nedenle de kene ve diğer zararlı böceklerle içiçe yaşamak zorunda olduklarını ifade etti. Kenelerin uçan haşere olmadığının altını çizen Gülümser, "Keneler topraktan, yürüyerek insan bedenine ulaşmakta, uygun bulduğu bölgede ise yapışarak kalmaktadır. Kenelerin ayaktan başlayan yürüyüşlerini engelleyebilmek için, kesin çözüm olmamakla birlikte koli bandı kullanılabilir" dedi.
Gülümser, kenelerin vücuda yapışmasını önlemek için, koli bandının nasıl kullanılacağını da uygulamalı olarak gösterirken şöyle şunları anlattı:
"Pantolon gibi giysilerin paçaları çorap içerisine konulduktan sonra, koli bandı, yapışkan kısmı dışarıya gelecek şekilde çarık bağı gibi diz kapağa kadar sarılarak, yapıştırılır. Böylece, vücuda yapışmak üzere yerden hareketlenen kene ve diğer zararlı haşereler koli bandına yapışmak suretiyle, yapışacağı bölgeye ulaşmadan fark edilmesi sağlanır.
Bu kesin bir çözüm değil, sprey kullanılması daha doğru bir yöntem. Ancak, sprey kullanma imkanı bulunmayan çiftçilerimiz bu yöntemi kullanmak suretiyle, bireysel geçici çözüm olarak değerlendirebilirler
Kırım Kongo Kenesi ve domuz gribine karşı özel kıyafet üretilmiş.
http://www.haber61.net/news_detail.php?id=37803
papalinatava
14-06-2009, 20:56
Mesela Haseki Hastanesi keneyi çıkarttıktan sonra bir tüpe koyup Ankara'ya göndereceğini söylüyor. Kene tahlili yapılıp sonucu ivedi olarak bildiriliyor mu? Bu konuda tecrübesi olanlar var mı? Teşekkürler.
Kenesavar olarak bilinen sülün,keklik gibi canlıların ivedilikle doğaya salınması gerekiyor.Ağaçlandırma sahamda en büyük korkum keneler, imkan olsa sülünleri getircem buraya :)
gurbik67
14-06-2009, 23:19
KKKA neden olan kenelerden korunmak için üniversiteler olsun diğer hastahaneler olsun sadece korunmaların yollarını anlatmaktadırlar. bu kan emicilerin ayrıntılı bir şekilde tipleri,renkleri,kaç ayaklı ve diğer ayrıntıları
neden belirtmezler.
bu asalağı aslında bi şekilde de tanımak gerek. KKKA neden olan kenelerin bir defada 7000 (yedi bin) adet larva bıraktığına göre olayın korkunçluğuda gözden kaçmamalı.
keneler bir birine benzesede kkka neden olan kenelerin kahve renkli bacakları ise açık kahve rengi ve sarı çizği olması en belirgin özelliğidir.
insan vücudunda ilerlerken kimyasal salgıladığı bunu da insanların hissetmediği.
papalinatava
15-06-2009, 10:22
Taşıdığı hastalık etkeni kan emmeye bağlı olarak 12-24 saatte aktive olarak bulaştırıcılık olur.Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi virüsü kan emme ile ilk 36 saatte kenede çoğalmasını tamamlayabilir.Kene ısırığının 3-5 günlerinde bulaştırıcılık maksimuma ulaşabilir.Erişkin bir kene 9-14 günde ancak doyabilir.Bu sürede sürekli konakçısının üzerinde ve kan emme durumundadır.
Kene 9-14 gün boyunca sadece kan mı emiyor, mesela üçüncü gün farkedilen kene bir hastanede düzgün biçimde çıkarttırılırsa virüsü insan vücuduna verememiş mi olur? Yoksa kan emdiği süre boyunca bir yandan da virüsü boşaltabiliyor mu?
böyle bir durumda kendi imkanlarımızla çıkarmak yerine en yakın sağlık kuruluşunda soluğu almayı yeğlerim...
malum insan sağlığı.
ve bunun şakası olmaz...
geçtiğimiz yıllarda bir tanıdığımız şöyle bir olayla karşılaşmıştı.
8 aylık bir bebeği vardı,bebeğin giysilerini dışarı seriyor yıkayıp.
kuruduğunda bebeğine giydiriyor.
birde baksalar bebeğin karnında kene...
dehşet içinde hastaneye koşuyorlar ve kene çıkarılıyor.
şükürler olsun ki hastalık taşıyan bir tür değilmiş.
kene bebeğin elbiseleriyle geliyor yani...
kene bu nerede nasıl geleceği belli olmaz...
KARADENİZ37
11-07-2009, 12:11
Arkadaşlar keneyle bizzat tanışmış ve hatta onu 24 saat misafir etmiş,bu durumu fark edince kalp krizi geçirmeye ramak kalmış bir kurban olarak şunu söyliycem;Kesinlikle kendiniz müdahale etmeyin hemen hastaneye yoksa sağlık kurumuna gidin.Bu işin şakası yok.Allah'a çok şükür ben problem yaşamadım ama bu risk daima var.
denizakvaryumu
13-07-2009, 15:04
BİYOKEN
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=175006
Blogdaki ürün EM Sn. Doğasever'in ürünü, bir vesileyle Ankara'daki partneri/ortağı ile 2,3 yıl önce tanışmıştım.
Akarsuların, derelerin, göllerin temizlenmesindede kullanılan ürün; Ankara'da. İstanbul yolundan Ostime giderken soldaki sitedeler.
Biz hediyelerini karıncalara karşı kullanmıştık.
Hiç kalmadı demiyorum ama en az karıncalı evlerden biriyiz:)
Yaşadığım yerde 2 gün içinde gerçekleşen 3 ölüm hepimizi çok korkutuyor.
Ama açıkçası kene yapıştığı farkedildiğinde çıkarılması için doktora gidilmesi tavsiyesini hiç gerçekçi bulmuyorum. Öncelikle kırsalda yaşayan herkese en az bir kere kene yapışıyor, eğer herkes bunları çıkarttırmak için doktora giderse inanın doktorların başka iş yapmaya vakitleri kalmaz, sağlık ocakları ve hastanelerde sıralar oluşur.
İkincisi ise, köylerde yaşayanların çoğunluğu yaşlılar ve ilçe merkezlerine gitmek için imkanları çok az. Sadece pazar alışverişleri için haftada veya iki haftada bir binbir güçlükle merkeze gidebilen insanların her kene yapıştığında gitmesi neredeyse imkansız.
Haberde Pınarbaşı Devlet Hastanesi denmiş, ama burada sadece bşr sağlık ocağı var. Hastane binası yapılmış vaziyette senelerdir bekliyor, sağlık ocağını hastanenin ilk katına taşıdılar sadece, o kadar.İki tane doktor var.
http://www.haber7.com/haber/20090713/Kastamonuda-Kirim-Kongodan-olum.php
artık eskilerin diliyle sakırtlak dedigimiz küçük kene türünden bile korkar olduk allah bu sene fındık toplayanlara saglık versin umarım böyle bir aksilikle karşılaşmayız tabi buna bende dahilim benimde fındıgım oldugu için
Kırım-kongo kanamalı ateşinin en iyi tedavisi.... kenelerle hiç bulaşmamaktır...
onunda en iyi yolu TAVUK'tur. Tavuk kırım kongolu veya kongosuz tüm keneleri yer ve hasta olmaz... ayrıca sonra siz de tavuğu büyk bir zevkle yiyebilirsiniz. ;)
ama kenenin teki sizi ısırırsa hiç dokunmadan en yakın acile baş vurun
saygılar sevgiler
denizakvaryumu
14-08-2009, 07:31
Kuş gribi nedeniyle tavukları da ortadan kaldırmışlardı :)
copur 09
14-08-2009, 12:52
Arkadaşlar benim saksıdaki lavantamın üzerine kediler çıkıp sürtünüp debeleniyorlar. Ben bit, pire gibi yaratıkları engellediklerini sanıyorum. Belki kene için de faydalı olur.
Bahçeniz varsa ve orda vakit geçiriyorsanız, tavuk besleyin.Bir tavuk günde 250-300 adet kene tüketmektedir. İlaçlar da bir yere kadar!!!
Güven Teknik
19-08-2009, 08:05
Peki bu tavuklar keneyi yediğinde nasıl oluyorda zehirinden etkilenmiyor?
aslında çok kabaca şöyle;
etken mikroorganizma tüm türleri hasta etme potansiyeline sahip değil bir de
aslında sizde keneyi yerseniz (ısırılmadan) mide asidi keneyi de kırım kongo etkenini de sindirir ve hasta olmazsınız :)
ama tavsiye etmem
KKKA çok daha ciddi boyutlara sıçramış durumda. Ürkütücü gerçekten. Son yapılan çalışmalarda sadece kenenin bu virüsü taşımadığı belirlenmiş. Milliyet'te (http://www.milliyet.com.tr/Yasam/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetayArsiv&ArticleID=1133772&Kategori=yasam&b=Kirim Kongo kenesiz de bulasiyor) çıkan haber korkutuyor.
Yazıyı okudum, durum vahim, aşağıdakı satırları alıntıladım, devlet nerde? sorusunun tam zamanı.
10 keneden 8’i virüslü
Ankara Kızılcahamam’dan toplanan kenelerin Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü’nde analiz edildiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, “Her 10 kenenin 8’inin KKKA virüsünü taşıdığı tespit edildi. Bu korkunç bir rakam. Neredeyse yakında kenelerin tamamının KKKA hastalığını taşıyacağını söyleyecek noktaya geldik” dedi.
denizakvaryumu
16-05-2012, 10:28
Kastamonu'da kii keneden ld - Hrriyet Gndem (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20562168.asp)
KENELER ortaya çıktı, can almaya başladılar....
Kene aşısıni mutlaka yaptırın
296345
Erken yaz aylarında ortaya çıkan kenelere karşı aşı kampanyası başlatıldı. Bavyera Sağlık Bakanı Marcel Huber, aşı yaptırarak, herkesi aşı olmaya çağırdı.
BAHARLA birlikte ortaya çıkan kenelerin yol açtığı felç veya ölümle sonuçlanan FSME hastalığına karşı aşı olunması çağrısı yapıldı. Almanya’nın Bavyera Eyaleti Sağlık Bakanı Marcel Huber, uzman doktor Nikolaus Frühwein ile birlikte bir basın toplantısı düzenleyerek, kenelere karşı aşının önemini anlattı. Kendisi de aşı yaptıran Bakan Huber, aşının kenelerin taşıdığı FSME virüsüne karşı önemli bir tedbir olduğunu vurguladı.
İlkbaharla birlikte kenelerin aktif olduğunu hatırlatan Bakan Huber, FSME’nin bir virüs olduğunu ve beyin iltihaplanmasına, bunun ateşlenme, felç ve ölüme bile yol açtığı uyarısında bulundu. Yine keneler tarafından taşınan Borreliose’nin ise bir bakteri olduğunu kaydeden Bakan Huber, buna karşı ise aşı bulunmadığını söyledi.
Türkiye’de de koruyor
Uzman doktor Nikolaus Frühwein, Almanya’da yapılan kene aşısının Türkiye veya başka ülkelerde de FSME hastalığına karşı koruduğunu vurguladı. Almanya’da kene aşısı yaptıranların sayısının halen düşük olduğunu kaydeden Dr. Frühwein, Avusturya’da aşı yaptıranların oranının yüzde 80’e ulaştığına ve FSME hastalığı vakasının ise 60’a düştüğüne işaret etti. Dr. Frühwein, 2010 yılında Bavyera’da 104 FSME vakası kaydedildiğini, geçen yıl ise FSME vakalarının 177’ye çıktığını söyledi.
Bavyera’da tüm vakaların kayda geçmesi için bir ağ kurma kararı aldıklarını açıklayan Bakan Huber, kene ısırması karşısında dikkatli olunmasını, bunun için eczanelerde büyüteç ve cımbız satıldığını, ancak en iyi tedbirin aşı olduğunu vurguladı. Bakan Huber, aşıların etkisinin ise 3 ile 5 yıl arasında sürdüğüne işaret etti.
Hürriyet Avrupa - Kene aşısı yaptırın (http://www.hurriyet.de/haberler/saglik/1173147/kene-asisi-yaptirin)
Kene aşısını ihmal etmeyin
Baharın gelmesiyle birlikte keneye karşı aşı kampanyası start aldı. Almanya’nın Bavyera Sağlık Bakanlığı, kene sokması sonucu taşınan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına karşı aşı olmaya çağırdı.
BAHARIN gelmesiyle birlikte sağlık yetkilileri kene sokması sonucu meydana gelen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına karşı uyarı kampanyalarını başlattı. Almanya’nın Bavyera Eyaleti Sağlık Bakanlığı, sağlık uzmanlarıyla birlikte kene aşısı yapılması için bakanlıkta bir basın toplantısı düzenledi. Bakanlık müsteşarı Melanie Huml, baharın gelmesiyle kene mevsiminin de başladığını, kenelerin en çok nisan ile ekim ayları arasında aktif olduğunu ve bu aylar arasında kene sokması rizikosunun yüksek olduğunu söyledi. Herkesi şimdiden kene aşısı olmaya çağıran müsteşar Huml, “Aşıyı ihmal etmeyin, ertelemeyin” dedi. Huml, kene sokması sonucu oluşan ve zaman zaman öldürücü olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına karşı aşının etkili olduğunu vurguladı. Almanya’da geçen yıl 313 kişinin kene sokması sonucu KKKA hastalığına yakalandığını kaydeden Huml, bunun 130’unun Bavyera’da olmasının yüksek bir rakam olduğuna işaret etti.
Keneye karşı korunma
Basın toplantısında konuşan aşı dairesi başkanı Dr. Nikolaus Frühwein ile Sağlık ve Gıda Güvenliği Darise yöneticisi Dr. Volker Fingerle, doğada gezenlerin, piknik yapanların ve kendi bahçesi olanların kene sokması tehlikesiyle başbaşa olduğunu belirtti. İki sağlık yetkilisi, kene sokmasına karşı aşının önemini vurguladı. Bahçeye ve doğaya çıkıldığında uzun giysiler giyilmesini tavsiye eden iki sağlık uzmanı, kenelerin hemen sokmadığını, vücutta en sıcak ve nemli yer aradıklarını, bunun bazen bir saat kadar sürebildiğini, bu nedenle piknikten, ormandan ve bahçeden eve dönüşte akşam vücudun mutlaka kontrol edilmesini önerdi. İlk aşıdan iki ya da 12 hafta sonra ikinci aşının yapılması, 3 ile 5 yıl arasında ise 3. aşının yapılması gerektiğini söyleyen sağlık uzmanları, o zaman kene sokmasına karşı vücudun bağışıklık kazandığını belirtti.
Hürriyet Avrupa - Kene aşısını ihmal etmeyin (http://www.hurriyet.de/haberler/saglik/547910/kene-asisini-ihmal-etmeyin)
denizakvaryumu
16-05-2012, 10:56
Kene aşısı neden Türkiye'de üretilmiyor
Avrupa’da olduğu söylenen kene aşısı neden Türkiye’ye getirilmiyor
Kırım Kongo Ateşi hastalığına neden olan kene türüne karşı aşı henüz dünyada yok. Avrupa’da olduğu söylenen aşı, bir başka kene cinsinin neden olduğu hastalığa karşı geliştirilmiş bir aşı. Bu hastalık bizde yok. ABD’de görülen ve aşısı olan hastalık da bizde yok. Dolayısıyla Avrupa’da ve Amerika’da olduğu söylenen aşının, bizde görülen Kırım Kongo’ya etki etmesi mümkün değil; çünkü virüsleri farklı.
ECZACIBAŞI'NDAN CEVAP
Eczacıbaşı İlaç, Avrupa’daki kene aşısı Ticovac’ı neden Türkiye’ye getirmediğini açıkladı:
Avrupa’nın kenesi ise Türkiye’ninki farklı…
Eczacıbaşı yetkilileri yaptıkları açıklamada “Keneler birçok mikroorganizmaları taşıyarak çeşitli enfeksiyon hastalıklarına neden olmaktadır. Bu enfeksiyonlarla mücadelede başarılı olabilmek için taşınan farklı mikroorganizmalara karşı ayrı ayrı özgün aşılar geliştirilmesi gerekmektedir” denildi.
Baxter Avrupa için geliştirdi!
Eczacıbaşı’nın Türkiye temsilciliğini yaptığı Baxter International’ın 25 yıl önce o dönemde keneler tarafından taşınan bir virüsün neden olduğu ve beyin iltihabı nedeni ile ölümcül sonuçlar doğuran enfeksiyona karşı bir aşı geliştirdiği anımsatıldı. Bu aşının halen Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen enfeksiyona karşı başarıyla uygulandığı belirtildi.
Kırım Kongoya olmaz!
Türkiye’de son yıllarda görülen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’ne neden olan mikroorganizmanın, farklı bir virüs olması nedeniyle daha önce geliştirilen aşının kullanılmasının mümkün olmadığı vurgulandı. Bu nedenle de Baxter’in geliştirdiği Ticovac adlı aşının Türkiye'ye ithalatının yapılmadığına dikkat çekildi.
Peki bu tür için aşı üretilemez mi?
Kırım Kongo bazı Balkan ülkelerinde, Kırım’da, Kongo’da, Tacikistan ve Ukrayna gibi ülkelerde yani Karadeniz’in etrafındaki havzada görülüyor. Tüm aşı üreticilerine, çağrıda bulunduk ama rantabl bulunmadığı için yanaşmadılar. Biz de dünyanın en büyük aşı üreticisi Pasteur Firması ile bir anlaşma yaptık ve geçen yıl aşı üretme çalışmalarına başladık. Aşıyı Türkiye’de üretme kararı aldık.
ÖNCÜ AŞI 4 YIL SONRA
Aşı hangi aşamada?
Aşının ilk safhası olan virüsü üretme ve izole etmeyi başardık. İkinci safhaya geçme çalışmalarımız devam ediyor. Prosedür gereği bir aşının üretilmesi 10 yılı buluyor. Ama ilk aşının prototipini yani öncü aşının 4 yıl sonra teslim edilebileceğini bildirdiler. O aşamadan sonra saha çalışmaları, yan etkileri gibi bir diğer safhasına geçilecek.
Yani aşı 10 yıldan önce mümkün olmayacak. Peki bu arada virüs şekil değiştirirse?
Prosedür gereği 10 yıl beklemek gerekecek. Bu virüs şekil değiştirmiyor; şekil değiştirme grip virüsüne özgü bir durum. Kaldı ki değiştirse bile; aşı elde olursa değişmiş virüse adapte etmek; baştan aşı üretmeye göre çok daha kolay. Tıpkı domuz gribi gibi. 6 ayda aşısını üretiyoruz, dediler.
TAVUK ÇARE OLAMAZ!
“Türkiye’de önceden de kene vardı ama hiç hastalık yoktu. Kuş gribi nedeniyle tavuklar itlaf edildi, başımıza Kırım Kongo çıktı” deniyor. Dolayısıyla bahçede tavuk beslemek bir çözüm müdür?
Tam tersine. Tavuk keneyi artırıyor. Belki birkaç kene yiyor ama kendisi en büyük kene taşıyıcılarından. Kanatlı hayvanların tümü öyle. Kaldı ki
tavuk itlafının yapıldığı yerlerde Kırım Kongo görülmedi. Ayrıca kene tavuktan ya da diğer hayvanlardan insana geçmiyor. Kene, tarladan geçiyor. Kişi tarlaya gidiyor, kısa bodur ağaçların olduğu yerin hemen yanında açılmış tarla varsa oradan alıyor.
Ormanlık alanda piknik yapılırsa risk yok mu?
Kene her yerde var ama virüsü bulaştıran cinsi, kırsal alanda bulunuyor. Dolayısıyla asıl risk tarlada. İl merkezlerinde virüs kapan tek bir vaka yok.
Geçen yıla göre ölüm sayısı arttı mı?
Geçen sene 1 Ocak-25 Haziran’da 737 vaka 33 ölüm gerçekleşirken; bu yıl aynı dönemde 553 vaka 27 vefat var. Dolayısıyla hem hasta sayısında hem de ölümde bir azalma var. Bakanlık olarak kırsal alana yönelik o kadar yoğun gidiyoruz ki; bizi gördüklerinde ‘yeter artık gelmeyin’ diyorlar. İlaç veriyoruz, korunma yollarını anlatıyoruz, kene yapışırsa nasıl çıkaracaklarını gösteriyoruz.Tarım İl Müdürlükleri hayvanlarını ilaçlıyor.
HASTANEYE GELMEYEN ÖLÜYOR
Keneden ölüm nasıl oluyor?
Ölen vakalarımızın yüzde 99’u keneyi kendi çıkarmış, bize gelmemiş kişiler. Beni kene ısırdı, diye gelenler içinde ölüm oranı yüzde 1.
Yalnız sorun keneyi kendi çıkarıp çıkarmaması değil, bize gelmeyişi. Oysa keneyi çıkardıktan sonra 112 Acil servisini arasa, “Ben gelemeyeceğim” dese.
Mutlaka biz gideriz.
Keneyi koparmadıktan sonra risk yok mu?
Kenenin mümkün olduğu en kısa sürede vücuttan uzaklaştırılması gerekiyor. O cins kene vücuda yapıştığında kamı emiyor emiyor, gövdesi büyüyor; ondan sonra virüsü veriyor. Bu nedenle bir an önce usulüne uygun çıkarılması gerekiyor.
Usulüne uygun, ne demek; kafasını koparmadan mı?
Öncelikle elinde eldiven olacak. Üzerine benzin, yağ, su gibi gibi hiçbir şey dökmeyecek ki; kene aktif hale gelmesin. Diklemesine tutup yukarı doğru çekecek. Kafası içinde kalsa da sorun değil; çünkü virüs kafasında değil karnında. Dolayısıyla önemli olan gövdeyi çıkarmak. Usulüne uygun çıkarmayı bilmiyorsa en yakın sağlık kuruluşuna gidecek
Kene aşısı neden Türkiye'de üretilmiyor - Hürriyet (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11943959.asp?gid=229)
kelebek çalısı
18-05-2012, 03:28
http://www.klinikgelisim.org.tr/kg_23_3/4.pdf
Kene ve KKKA hakkında faydalı bir döküman.
(Ankara niversitesi Veteriner Fakltesi (http://www.veterinary.ankara.edu.tr/index.php?mdl=haber&haber_id=552))
Korktuğumuz Kenelerle İlgili Bilinmesi ve Yapılması Gerekenler (23.05.2012)
Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Karaer, korktuğumuz kenelerle ilgili olarak bilinmesi ve yapılması gereken hususlar hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Zafer Karaer'in açıklamalarını aşağıda okuyabilirsiniz.
Keneler kutup bölgeleri hariç dünyanın her yerinde yaşamını sürdürebilen canlılardır. Bugüne kadar 3 aileye mensup 900’e yakın türü bulunmuştur. Ülkemizde 2 aileye bağlı 35 civarında kene türü olduğu bilinmektedir. Keneler gelişmesinin her döneminde kanla beslenirler. Birkaç türü hariç kanla beslenmek için hayvan-insan ayırımı yapmaz. Ancak genellikle kırsal alanın canlıları olduğu için hayvanlardan kan emerek beslenirler. İnsanlara da çoğunlukla çalışmak veya gezmek için gittikleri kırsal alanda yapışırlar. Bununla birlikte bazı kene türleri meskenlere de yerleşerek, buralarda hayvan ve insanlara kan emmek amacıyla gelebilirler.
Keneler sadece kan emmekle insan veya hayvana zarar vermezler, daha önemlisi kan emmek için salgıladıkları tükürükle birlikte 200’e yakın viral, bakteriyel, spiroketal, riketsial, protozoer helmint hastalık etkenlerini gerek gelişme dönemleri (larva-nimf-ergin) arasında kan emdikten sonra genellikle konak değiştirmesi ile, gerekse bazı durumlarda yumurtalarına geçirerek gelişmekte olan larvaları ile insanda-insana, hayvandan-hayvana, hayvandan-insana, insandan-hayvana taşımalarıdır.
İşte Kırım-Kongo Kanamalı hastalığı bu 200 hastalıktan sadece biri olup, hastalık etkeni virusun taşınmasında rol alan keneler yukarıda ifade edildiği gibi hem gelişme dönemleri ile hem de yumurtalarından çıkan larvaları ile virüsü insanda-insana, hayvandan-hayvana, hayvandan-insana, insandan-hayvana taşıyabilir.
Bütün bunlardan dolayı kenelerle ilgili bilinmesi ve yapılması gerekenler hakkında bilgi sahibi olmamız, onlara karşı nasıl yaklaşmamız gerektiği noktasında önemlidir.
Keneler Hakkında Bilinmesi Gerekenler
A- Kenelerin İnsanları Tehdit Etme Nedenleri:
Kenelerin olağanüstü çoğalarak yayılmasının ve insanı tehdit etmesinin en önemli nedeni eko-sistem tahribatıdır. Eko-sistemin esası, doğanın kendini koruma adına, kendi iç ve dış dinamiklerinin birbirleri ile dengeli ilişkisidir… Keneler de eko-sistemin denge unsurlarından biri olup, doğada birtakım canlı ve cansızla ilişki halindedir. Yani kenelerin beslendiği canlılar olduğu gibi, kenelerle beslenen canlılarda vardır. Demek ki son yıllarda kenelerle beslenen canlılar eko-sistemde daha çok yok edildi, buna bağlı olarak kene kaynaklı hastalıklar arttı, şeklinde bir tez ortaya atılabilir.
Ülkemizde Kene Eko-Sistem Tahrip Güçleri:
•Bilinçsiz kimyasal (tarım ilaçları) satımı, alımı ve uygulamaları,
•Bilinçsiz avcılık ve bilinçsiz hayvan katliamı,
•Bilinçsiz tarla ve konut alanı açma amacıyla orman tahribi (özellikle yangınlarla),
•Bilinçsiz köyden şehre göç (işlenen arazilerin işlenmemesi),
•Bilinçsiz şehirden kırsal alana gidiş-gelişler (orman evi, orman turizmi, piknik alanları gibi),
•Bilinçsiz mera hayvancılığının azalması (izlenen hayvancılık politikaları, terör gibi çeşitli nedenlerle özellikle koyunculuğun azalması),
•Bilinçsiz kent ve kırsal alanlarda çarpık yapılaşmalar
ve benzeri bilinçsiz bir takım uygulamalar günümüzde eko-sistemi tahrip eden ve kene felaketini doğuran en önemli nedenlerdir.
B- Kenelerin Yayılma Nedenleri:
•Kontrolü imkansız küresel ısınma
•Kontrolü imkansız göç eden veya hareket halindeki yaban hayvanları ile başıboş sahipsiz hayvanlar.
•Kontrolü ihmal edilen (Veteriner Hekim) veya kontrolden kaçırılan evcil hayvan nakilleri
•Kontrolsüz veya kontrollü insan gezi ve göçleri
C- Kenelerin İnsan Yaşamına Girme Nedenleri:
•Kontrolsüz birey,
•kontrolsüz tarla;
•Kontrolsüz bahçe;
•Kontrolsüz mera;
•Kontrolsüz park alanları
•Kontrolsüz yerleşim alanları…
Yapılması Gerekenler
Birey ve devlet tarafından yapılması gerekenler olarak İki başlık altında toplayabiliriz.
A-Birey Tarafından Yapılması Gerekenler
Her birey yaşadığı çevrede, o çevreye ve çevredeki varlıklara ne kadar saygılı olursa, o kadar çevreyle barışık yaşar. Çevreye saygı ise bireyin bizzat kendisini, beslediği hayvanını ve yaşam alanlarını, kontrol altına alması ile gerçekleştirilir. Aksi halde bireyin kontrolsüzlüğü, sınır tanımazlığı çevre ile bireyi karşı karşıya getirir ve çatıma olur, bunun sonucunda hem çevre hem birey büyük yaralar alır.
1- Bireyin Kendisini Kontrol Altına Alması
Tarla, bağ, bahçe çalışanları, sağlıkçı, ziraatçı, jeolog, madenci, arkeolog araştırmacı, çoban (mecburi), avcı, piknikçi, sporcu (keyfi) gibi mecburi veya keyfi amaçla kırsalda, doğada çalışan veya dolaşan bireyin kendisini kontrol altına alması ve yapması gerekenler:
Giysilerde kol ve bacakların bilek ve boyun kısmı sıkı, sıkı kapalı olmalı ve giysiler açık renkli olmalıdır. Özellikle pantolon paçaları, çorap içine sokularak ve hatta üzerine çizme giyilerek dolaşılmalıdır. Bu amaçla yaygın olmasa da patentli kene koruyucu elbise önerilir. Sahadan, araziden, kırsaldan döndükten sonra, vücutta (özellikle kulak içi ve çevresi, saç ve çevresi, koltuk altı, bacak araları, diz kapağının arka kıvrımları, göbek deliği ve diğer vücut kıvrımlarının arası) el ve aynalar vasıtasıyla; çocuklar da ebeveynleri (anne, baba, büyükleri) tarafından mutlak surette günlük kene muayeneleri yapılmalıdır. Sahada giyilen giysilerle ev içinde dolaşılmamalıdır. Düzenli vücut temizliği (banyo, taranma v.s.) ihmal edilmemelidir.
Vücutta Kan emen bir kene tespit edilmiş ise, en kısa sürede çıkartılma işlemi gerçekleştirilmelidir !
•Bunun için: yakınlarda bir sağlık kuruluşu varsa hiç vakit kaybetmeden gidilmeli ve kenenin sağlık elemanları tarafından çıkartılması sağlanmalıdır.
•Şayet yakınlarda sağlık ocağı yoksa, kan emme süresi ne kadar uzarsa (özellikle ilk 6-12 saatten sonra), hastalık etkenini verme olasılığı o kadar artacağı için, hiç panik yapmadan kan emmekte olan kene aşağıda tarif edildiği gibi elle çıkarılmalı, piyasada çeşitli isim ve fonksiyonlarda kene çıkartmada kullanılan fırsatçıların ürünlerinden satın alınmamalıdır !
•Çıkarılacak olan kenenin kusmaması için kan emen kenenin üzerine ilaç veya her hangi bir kimyasal veya sabun köpüğü gibi herhangi bir madde dökülmemeli, sigara ve benzeri yakıcılarla yakılmamalıdır.
•Kan emmekte olan kenenin elle çıkarılması esnasında, kene ile parmakların direkt temasını önlemek amacıyla her yerde bulunabilen sadece ve sadece bir kağıt, bir bez parçası, ince bir ip ile veya bir pens, ya da bir cımbız ile veya eldiven takarak kan emmekte olan kene, kan emme noktasına en yakın yerden tutulup, dikkatlice dik olarak yukarı doğru çekilerek çıkarılmalıdır !
•Bu işlem esnasında kenenin halk arasında baş olarak bilinen, ağız organlarından bazıları deride kalsa da çok fazla önemli değildir, önemli olan kenenin bir an önce kan emmesine son verilmesidir !
•Kene çıkarıldıktan sonra kenenin çıkmış olduğu deri kısmına vakit geçirmeden alkol, kolonya veya tentür di iyot gibi mikrop öldürücüler bol miktarda sürülmelidir.
•Çıkarılmış olan kene içinde yine alkol, kolonya veya çamaşır suyu bulunan bir şişeye alınmalı ve acil olarak en yakın sağlık kuruluşuna getirilmelidir.
•Kene tutmuş her insan, ister kene çıkarılmamış, ister kene çıkarılmış olsun, her türlü durumda mutlak surette vakit geçirmeden en yakın sağlık kuruluşuna gitmelidir.
2- Beslediği Hayvanını Kontrol Altına Alması
Keza evcil hayvanlarda düzenli bakım-besleme, tımar ve temizlik işlemleri de birey tarafından yapılması gerekenler arasındadır… Bunlarla birlikte kene olaylarında veteriner hekim hizmetlerinden yararlanabilir
3- Bireyin Yaşam Alanlarını Kontrol Altına Alması
İnsanlar yaşam alanları olarak iş alanları ve ikamet ettikleri meskenleri kullanırlar. Kenelerle daha çok kırsal da tarla, bağ, bahçe ve mera gibi çalışma alanlarında karşılaştıkları için öncelikle bu alanları kontrol altına alması gerekir. Bununla birlikte yaşamında mesken olarak kullandığı ev ve hayvanlarına ait barınaklarında kontrol altına alınması gerekir.
Tarla, Bağ, Bahçe, Mera Ve Piknik Alanlarının Kontrol Altına Alması
•Birey yaşam alanlarından tarla, bağ, bahçe, mera ve piknik alanlarının kene ile bulaşması ve yerleşerek gelişmeleri, bu alanların kontrolsüzlüğü ile direkt ilişkilidir. Bu alanların kontrolsüzlüğünden yararlanan ve bu alanlardan beslenen ve de aynı zamanda bu alanlara keneleri taşıyan genellikle yabanıl memeli ve kanatlılardır. KKKA vektörü Hyalomma marginatum’un başta domuzlar olmak üzere yaban tavşanı ile diğer kemiriciler ve yerden beslenen kanatlılarla insan yaşam alanına girdikleri unutulmamalıdır.
•İşte bu hayvanların insan yaşam alanlarına girmelerini önlemek amacıyla; yaşam alanı olarak kullanılan arazinin etrafı ince delikli tel örgüler, çitler veya duvarla toprakla derinden (yaklaşık 50-60 cm.) çok iyi bağlantısı yapılarak, etrafları çevrilmelidir. Böylece içeriye keneleri taşıyabilecek yaban hayvanlarının girmesi önlenerek, kontrollü tarla, bahçe, mera (Gelişmiş ülkelerde örnekleri var) ve piknik alanları oluşturulmalıdır.
•Özellikle piknik amacı ile her kırsal alan, her akan suyun başı, her ağaç altı v.b... kullanılmamalıdır, çünkü bu alanlar öncelikle kene taşıyan yabanıl ve evcil hayvanlara aittir…
Ev ve Hayvan Barınakları
İnsan ve hayvan meskenleri çağa uygun standartlara kavuşturulmalıdırç. En basit olarak ev ve hayvan barınaklarının tavan, taban ile özellikle iç-dış duvar yüzlerinde, keza avlu duvarlarının iç-dış yüzeylerinde kenelerin saklanabileceği çatlak, yarık, delik olmamalı; varsa bunlar sıvanarak kapatılmalıdır..
B - Devlet Tarafından Yapılması Gerekenler:
İlgili bakanlık yetkilileri (Sağlık Bakanlığı; Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve üniversitelerin ilgili alan elemanları bir araya gelerek, “BİLİNMESİ GEREKENLER” başlığı altında ifade edilen her türlü bilinçsizlikler, kontrolsüzlükler ve benzeri diğer olumsuzluklar üzerine gidilmeli ve bu bilinçsiz kontrolsüz ve olumsuz yaşam tarzı ve yaşam alanları yaşamımızdan çıkarılmalıdır. Bununla ilgili yasal ve sosyal düzenlemeler gerçekleştirilmeli. Zaten bilinmesi gereken kriterlerin tamamının çözümü halinde, çağdaş yaşam modeli ve dolayısı ile sağlıklı yaşamda gerçekleşmiş olacaktır.
Ayrıca ülke çapında kene türleri, kenelerin mevsimsel aktiviteleri ile kenelerin taşıdıkları hastalık etkenlerinin saptanması konularında ilgili bakanlık-üniversite işbirliği ile projeler üretilip, bu projelerde çalışacak ekip veya takımlar oluşturularak mücadele noktasında olunması gereken yere gelinecektir.
Sonuç olarak yukarıda ifade edilen gerek devlet tarafından ve gerekse birey tarafından, gerekse devlet-birey işbirliği ile yapılması gerekenler, kısmen veya tamamen yerine getirilirse, keneli ortamda keneden korkmadan veya kenesiz bir ortam oluşturularak, dolayısı ile kenelerin taşıdığı KKKA’da dahil olmak üzere yaklaşık 200’e yakın hastalıktan korkmadan yaşamak mümkündür.
Keneye aşı müjdesi yolda Anadolu Ajansı (http://www.aa.com.tr/tr/haberler/53719--keneye-asi-mujdesi-yolda)
kelebek çalısı
29-05-2012, 02:05
Kene gerçekten bir korkulu rüya. Üç yıl önce Türkiye' de anneme bir kene yapışmıştı ve maalesef gece yarısı korku ve panik içinde acil servisi boylamıştık.
Bu akşam da benzer bir durum yaşandı. Bir kaç saat önce annemin beyaz kıyafetinin omuz ve sırt arasında yürüyen bir keneyi farkederek, acil servisi ikinci kez ziyaret etmekten kıl payı kutulduk. Kıyafeti el çabukluğu ile burgu şeklinde kıvırarak keneyi kumaşın içine hapsettim. Kapaklı bir kutu buldum ve keneyi bu kutuya hapsettim ve bir müddet inceledik. Üzerine çamasır suyu dökerek kapağı yeniden kapattım ve çok kısa bir süre sonra öldü zaten.
Akşam saatlerinde annemin kucağına alarak sevdiği bir sokak kedisinden gelmiş olması yüksek bir olasılık. Zaten bu konularda paranoyak olduk. Açık havada oturmak bile soru işaretidir her zaman kafamda.
Şu anda uykum iyice kaçmış durumda. Psikolojik olarak her tarafım kaşınmaya başladı. Yani kene kabusu ayrı dert ama yarattığı travma da ayrı olarak konuşulacak bir durum olmaya aday.
Lütfen herkes azami ölçüde tedbirli ve dikkatli olsun.
ümitibrahim
02-06-2012, 00:18
4 gün önce sabah banyo yaparken farkettim kolumun arkasında omzuma yakın yerdeki keneyi,kafasını gömmüş ben ona dokundukça bacaklarını oynatıyordu.Aslında sabah yatakta uyku sersemi-görmediğim için-sivilce falan sanıp koparmaya çalıştığımı hatırlıyorum,Allahtan becerememişim.Hakikaten sağlam yapışmış kerata bu arada.
Hastanede çıkardılar,kan tahlili yaptılar,doktor ''şimdilik bir sorun görünmüyor,yarın tekrar gelin doğru enfeksiyona gidin'' dedi,enfeksiyondan ne kastetti,kan testi yeterli değil miydi pek anlayamadım ama hala gitmedim hastaneye.
Aslında gayet sakin gitmiştim hastaneye ama acilde sıra beklerken bende kene olduğunu öğrenen birkaç ev hanımının ''Allah göstermesin''li aşırı tepkileri,şöyle birkaç adım geri çekilmeleri gözümü biraz korkutmadı değil.Kaydı alan sekreterin ''ne bu ya bugün kaçıncı kene'' sözü beni biraz rahatlattı,henüz hiç sorunlu vakaya raslamamışlar.
İşin kötü yanı doktorun ''ne zaman ısırdı'' sorusuna bile cevap veremedim;bir haftadır ormandaydım 1 gün de olabilir 7 gün de.
Velhasıl -en azından bu aylarda ve bu coğrafyada- pek de korkulacak bir durum olmadığına karar verdim,bir sonraki kenede hastaneye bile gitmeyeceğim.Kenemi çıkaran hemşireden (erkeğine hemşir mi denir:) )nasıl çıkarılacağını da öğrendim;cımbızla mümkün olduğu kadar derinden.Zaten virüslü keneye milyonda bir raslanıyor,henüz işe yarar bir tedavi bile bulamadılar.
-Türksün di mi?:)
kelebek çalısı
07-06-2012, 23:14
Belediye bu konudaki şikayetimizi dikkate alarak, hem kaldırımımızda, hem de bahçe içindeki yürüme parkurlarında ve beton alanlarda ilaçlama yaptı. Umarım daha başka süprizler olmaz.
İşe yarar mı, yaramaz mı bilemem ama, en azından belediyenin bu duruma ilgisiz kalmaması sevindirici.
Sûz-i Dilârâ
09-06-2012, 18:28
Aslında gayet sakin gitmiştim hastaneye ama acilde sıra beklerken bende kene olduğunu öğrenen birkaç ev hanımının ''Allah göstermesin''li aşırı tepkileri,şöyle birkaç adım geri çekilmeleri gözümü biraz korkutmadı değil.Kaydı alan sekreterin ''ne bu ya bugün kaçıncı kene'' sözü beni biraz rahatlattı,henüz hiç sorunlu vakaya raslamamışlar.
Kadınlara aldırmayın siz her şeyi de abartmaya bayılırlar. Korku olması normal ama bu türden bir tepki yakışıksız bence.
Ben de geçenlerde yastıkları havalandırırken buldum bir tane, rüzgârla mı gelmiş nedir? Elime aldım, pencereden aşağı attım. :)
...Zaten bu konularda paranoyak olduk. Açık havada oturmak bile soru işaretidir her zaman kafamda.
.
Hayatımın büyük kısmı kırda, bayırda, ormanda, tarlada geçti sayılır..
Eskiden böyle kene-mene hiç aklımıza gelmeden toprağa, çimene oturur, uyur, yayılırdık..
Ama bu kırım kongo olayı beni bile etkiledi..
Her yere bağdaş kurup oturuşumda aklıma takılıyor..
Haksız da değilim; geçen hafta köydeydim..
Zeytinlerin piçlerini temizliyordum..
Tabi, arasıra mola verip zeytin gölgesinde oturmak, iki yudum su içmek, azıcık soluklanmak istiyor insan..
Bu molalarda, bana doğru tıpış tıpış ilerleyen 3 keneyi öldürdüm..
Şükür, şimdiye kadar vücuduma yapışan olmadı ama..
Yine de tetikte oluyor insan..
Humik asitle kene çıkarılabilir
Hastalıklarının tedavisinde kullanılan humik madde kene çıkarma işleminde de kullanılabilir.
EDİRNE (AA) - Cihan Demirci - Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Tutar, "Egzama, yara iyileştirici ve deri hastalıklarının tedavisinde kullanılan humik madde kene çıkarma işleminde de kullanılabilir" dedi.
Tutar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, humik asidin, insan sağlığı için birçok alanda kullanıldığını söyledi.
Humik asidin, toprağın humus kısmında bulunan doğal bir madde olduğunu belirten Tutar, "Asitik PH değeri düşük organik bir maddedir. C vitamini de aynı zamanda asit özelliktedir. Humik asidin birçok tıbbi etkileri vardır. Özellikle deri hastalıkları üzerine çalışmalar yapıldığı bilinmektedir" diye konuştu.
-"Humik asit sürdüğüm bölgedeki kene kendiliğinden düştü"-
Vücuduna bir süre önce kene yapıştığını anlatan Tutar, şöyle devam etti:
"Akyazı'da yaşayan anneme bahçe yapımında yardım ettim. Akşam Sakarya'daki evimize geri döndük. Sabah sağ kolumdaki keneyi gördük. Kenenin bulunduğu bölgeye evimde sürekli bulundurduğum humik asitten sürdüm. 15 dakika oda sıcaklığında bekledikten sonra humik asidi temizlerken kene de ölü şekilde kendiliğinden bulunduğu yerden hiç iz bırakmadan ayrıldı. Bilindiği gibi bazı kenelerin ısırması ve kenenin yanlış çıkarılması ölümlere yol açmaktadır. Bu ve buna benzeyen nedenlerle humik asidin bu özelliğinin araştırılması gerektiğini düşünüyorum. Egzama, yara iyileştirici ve deri hastalıklarının tedavisinde kullanılan humik asit kene çıkarma işleminde de kullanılabilir. Her ihtimale karşı bir hekime de başvurulmalıdır. Konuyla ilgili araştırma da yapılmalıdır."
-"Humik asit kullanım kültürü geliştirilmelidir"-
Tutar, humik asidin topraktan elde edildiği için tamamen doğal olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin humik asit zengini bir ülke olduğuna işaret eden Tutar, "Türkiye'nin kaynakları çok iyi durumdadır ancak çok da hovardaca kullanılıyor. Humik asit, geçmişte çamurla tedavide kullanılıyordu. Geçmişte kırık tedavilerinde de kullanıldı. Biz bilimsel çalışmalar yönünü araştırıyoruz. İç hastalıklarında da bununla ilgili birçok araştırma yapılıyor. Doğal olduğu için, modern tıp bunu pek kullanmak istemiyor ama alternatif tıp kullanıyor" diye konuştu.
Humik asidin, başta tarım olmak üzere hayvancılık, sağlık, kozmetik ve endüstrinin pek çok alanında kullanım potansiyeli olan çok yönlü ve değerli organik madde olduğunu anlatarak, "Toprak verimini arttırmada da işe yaramaktadır. Ülkemiz topraklarının büyük bölümü organik karbon noksanlığı çekmektedir. Topraklarımızın verimini ve kalitesini arttırmak için humik asitle buluşturmamız gereklidir. Bunun için gerekirse bir seferberlik ilan edilmeli ve humik asit kullanım kültürü geliştirilmelidir. Humik asit araştırmaları desteklenmeli ve humik asit araştırma merkezleri kurulmalıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Humik asitle kene çıkarılabilir - Gerçek Gündem (http://www.gercekgundem.com/?p=546593)
selamlar,
bizde yaşıyoruz kene sorunlarını çok şükür bir şey olmadı şimdiye kadar. ilk olduğu zaman cıkardım keneyi sağlik ocağını aradım telefondan bana verilen cevap şuydu hanfendi kene olduğuna eminmisiniz pire filan olmasın? o zaman yeni gelmiştik türkiyeye tabi benide tanıyorlar avrupadan gelmiş bilmez hesabıyla öyle demişlerdi. oysa evinde kedi köpek besleyen herkes çok iyi bilir keneyi.
kenenin vucüdan cıkarmak isterseniz en kolay yolu kenenin üstüne evde bulunan hanımların ojelerini cıkarmakta kullandıkları aseton dökün bekleyin kendiliğinden düşüyor. **** bolca sıvı sabun dökün bekleyin. yine kolayca cıkıyor iz filan bırakmadan ama tedbiri elden bırakmayın. saygılarımla
selamlar,
bizde yaşıyoruz kene sorunlarını çok şükür bir şey olmadı şimdiye kadar. ilk olduğu zaman cıkardım keneyi sağlik ocağını aradım telefondan bana verilen cevap şuydu hanfendi kene olduğuna eminmisiniz pire filan olmasın? o zaman yeni gelmiştik türkiyeye tabi benide tanıyorlar avrupadan gelmiş bilmez hesabıyla öyle demişlerdi. oysa evinde kedi köpek besleyen herkes çok iyi bilir keneyi.
kenenin vucüdan cıkarmak isterseniz en kolay yolu kenenin üstüne evde bulunan hanımların ojelerini cıkarmakta kullandıkları aseton dökün bekleyin kendiliğinden düşüyor. **** bolca sıvı sabun dökün bekleyin. yine kolayca cıkıyor iz filan bırakmadan ama tedbiri elden bırakmayın. saygılarımla
Durdu Hanım,
Söz konusu olan "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi" adı verilen ölümcül hastalığa yol açan bir kene türü. Avrupa'da bu tür keneye rastlamamış olmanız kuvvetle muhtemel, zira bulunduğu bölgenin adı üstünde zaten. Köpeklerde bulunan kenelerle de ilgisi yok.
Türkiye'de uzunca bir süredir bu sorun var. Bu kene türü nedeniyle ülkemizde birçok insan hayatını kaybetti. Sağlık kuruluşlarının en önemli uyarısı ise kenenin üzerine herhangi bir sıvı dökülmemesi konusudur. Sıvı sabun, yağ, şampuan veya benzeri sıvıların dökülmesi kenenin "kusmasına", dolayısı ile zehirin hızla kana karışmasına yol açtığı uyarısı önemle yapılıyor. Kene çıkarma işinin, tamamen işin uzmanı sağlık görevlileri tarafından ve bu iş için özel üretilmiş aletler/aparatlar ile yapılması gerektiğini defalarca duyduk, duyuyoruz.
Hal böyleyken çeşitli sıvı önerileri vermek hem tehlikeli hem de yanlış olur kanaatindeyim. Kene yapışan insanın kenenin türünü de bilemeyeceğinden, en yakın sağlık kuruluşuna zaman geçirmeden başvurması en doğru olan yoldur.
Kene gerçekten bir korkulu rüya.
Şu anda uykum iyice kaçmış durumda. Psikolojik olarak her tarafım kaşınmaya başladı. Yani kene kabusu ayrı dert ama yarattığı travma da ayrı olarak konuşulacak bir durum olmaya aday.
Lütfen herkes azami ölçüde tedbirli ve dikkatli olsun.
Son bir aydır ben de aynı kabusu yaşıyorum ve malesef 3 tanesini üzerimde, birini misafirimin üzerinde son olarak da yerde gezinirken yakaladım.
İlk keneyi boynumda gezinirken yakaladığımda hemen bir bardağa su koyup içine attım ve üzerini streçle kapattım. Doğruca en yakın veterinere gittim. Kene olmadığını söyledi. 3-4-5. de yakalayınca mikroskopla ben inceledim. Tüm tanımlara ve nette yayınlanan fotoğraflarına göre sert kabuklu türde dişi bir kene...
Şu an panik halindeyim. Köpeğimde pire kene tasması olduğu için kene ya da belirtisi yok. Teras katında oturuyorum. Çatı karga ve güvercin yuvası sanki. Ya kuşlar taşıyor ya da sokakta gezinirken köpeğime gelen kene tasma nedeniyle ona yerleşemeyip yeni konaklayacağı canlıları yani beni arıyor.
Çatı, teras ve tüm ev ilaçlanacak. İlaçlama şirketi ile görüştüğümde önerilen ilaç Maksi SC ( Bavet ) ve sisleme , kaplama yöntemi uygulanacak. 2.5-3 saat sonra evi havalandırıp normal yaşantıma dönebileceğim söylense de araştırdığımda ilacın çok yüksek toksik etkileri olduğunu öğrendim ve şirkete bildirdim.
Şu an diken üzerinde oturarak bana geri dönmelerini bekliyorum...
Özellike kullanılabilecek ilaçlar konusunda bilgisi olan arkadaşlardan acil yardım rica ediyorum.
Bildigim kadariyla KKKA.ne sebep olan keneler belirli bir cografyada yasiyorlar. Eger siz adanadaysaniz endiselenmeyin.
1 ay önce oğluma minik yavrusu yapışmıştı. "Tam teşekküllü" hastanenin acil servisinde ellerine aldıkları cımbız benzeri aletle patlata çatlata çıkardılar çocuğumdan. Eğer o kenede bir şey olsaydı çoktan kapmıştı çocuğum. 4 kişi tutarak zorla aldıkları kandan sonra da "çoğunlukla önemli bir şey çıkmıyor, endişe etmeyin" dediler. O keneyi patlatarak (üstelik ağız kısmı koptu deride kaldı, onu sonra çıkardılar) çıkardıktan sonra endişe etsem ne olacak ki?
Evet Adana şimdilik risk bölgesinin dışında, ama yine de endişeliyim.
Sevgili arkadaşlar bu böceğin ne olduğunu bilen varmı? yardımcı olursanız sevinirim...Ülkemizde okadar üniversite var bir tanesinde böcekler ile ilgili bir tez makale araştırma göremedim...Yanında kiraz sapı boyutu hakkında bilgi vermek için ekledim...
sapinuva
25-06-2014, 21:35
Kesinlikle kene!!!
Sağlıkcı arkadaşlar kenenin çamaşır suyu dolu olan bir kaba atılmasını tavsiye ediyorlar.Kenede içindeki virüste ölüyormuş.Aksi takdirde ezerseniz veya yakarsanız sadece kene ölür virüs serbest kalırmış...
Bence de kene.
Bu arada ek bilgi, vücuda girmiş kene görürseniz sağlık kurumuna götürmeyi/götürülmeyi beklemeden vidayı yerinden çıkarır gibi hafifçe sıkmadan çıkarın.
Eger kene denizlideyse telasa gerek yok. Bildigim kadariyla KKKA belirli bolgelerde var.
yarenimex
26-06-2014, 10:50
Eger kene denizlideyse telasa gerek yok. Bildigim kadariyla KKKA belirli bolgelerde var.
Bu yıl yağışların bol olması nedeniyle otlakların da otlatılma süresi uzadı. Keneler de hayvanlara ve insanlara genellikle çayırlardan otlaklardan bulaştıkları için uzun zamandır kene bulaşması yokken bu yıl bizim de başımıza geldi. Bir ay evvel oğlumun koluna yapışmıştı, ben çıkarabileceğim halde riske girmeyip doktora gönderdim. Doktor hastanede çıkarmış, kan alıp tahlil yapmış ve on gün sonra tekrar kan tahlili yapılmak üzere göndermiş. Bu arada ateş, ağrı, halsizlik, kusma gibi belirtiler olursa tekrar hemen hastaneye başvurmasını istemiş. Ayrıca da bir önceki nöbetinde de beş ayrı kene vakası olduğunu ancak hepsinin de sorunsuz olduğunu söylemiş. Her ne kadar Denizli yöresinde KKKA olmasa da, hayvan hareketlerinin artık her yöne olabildiğini ve bu mikrobu taşıyan kenelerin de bu sayede yayılması olasılığını da gözönüne alarak, riske girmemek gerek. Çünkü bazen ölümcül olabiliyor.
Sayın keopstr,
Keneyi saklamanız çok yerinde bir hareket olmuş. Ankara'da Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi'nde kenenin virüs taşıyıp taşımadığını analiz ettirebilirsiniz. Tür araştırması yapılmasının tıbbı bir önemi yoktur çünkü virüsler kenelerin her türünde görülebilir. Size söylenen Ixoides zaten kene türlerinden bir kısmını belirten genel bir addır, tür adı iki kelimeden oluşur. Ixoides spacularis gibi mesela. Fakat sizin kene ismini bulmanız önemli değil. O keneyi analiz için Hıfzısıhha merkezi'ne göndermeniz en doğrusu, bulunduğunuz yerdeki bir sağlık kuruluşundan bunu talep edin. Sonuçları merkez posta yoluyla size geri gönderiyor.
aydindeniz
27-06-2014, 08:47
KKKA ülkemizde ilk ortaya çıktığı dönemlerde her kene çıkarıldıktan sonra özel kaplarda Refik Saydam Hıfzısıhha merkezine gönderildi. Bunun amacı ülkemizdeki kenelerin KKKA virüsü taşıyıp taşımadığını kontrol ederek bir harita çıkarmakta. Bu işlem 1 yıl boyunca devam etti. 1 yıl sonunda yayılım haritası çıkarılmış olduğundan virüs toplama işine son verildi. Sizde kabul edersiniz ki ülkenin her yerinden gelen virüsleri devamlı analiz etmek hem çok maliyetli hem de oldukça fazla insan gücü gerektiriyor. Bu haritaya göre KKKA iç Anadolu kuzey kesimleri, orta karadeniz de yoğunlaşmakla birlikte Tokat ili merkez olarak kabul edilirse ülkenin her tarafına yayılıyor ancak kıyı kesimlerine kadar ulaşamıyor. güney doğu anadoluya bile ulaşmadığı görülmüş. Her ne kadar kendi bölgenizde taşıyıcı kene olmadığını düşünsenizde ulaşım teknolojilerinin bu kadar geliştiği bir dönemde kenelerin taşınması da çok kolay olabiliyor. Zaten virüsün adı Kırım-Kongo kanamalı ateşi. Bu ad dünya üzerinde sadece Kırım ve Kongo'da görülmüş olmasından kaynaklanıyordu. 20 yıl önce Tıp fakültesindeyken Türkiye'de görülmeyen hastalıklar bölümünde öğrencilere anlatılıyordu ve sadece 2 cümle ile konu bitiyordu. 20 yıl içinde ülkemizde yaygın görülmesinde ki en önemli etken ulaşım teknolojileri ile bu kenelerin seyahat edebiliyor olması. Yani Tokattan kalkan bir otobüsün tabanında gezen bir kene İzmir'de hastalığa neden olabilir. Kene yapıştıysa bunun analiz ettirilmesine gerek yok. zaten virüs taşıyor gibi bir yaklaşım uygulanıyor ülkemizde. Herkesin kan analizi ile hastalık belirtisi olup olmadığı inceleniyor. Virüs aslında hemen belirti vermiyor. genellikle 1 hafta 10 gün içinde belirti veriyor. Hafif girp benzeri belirtiler kırgınlık halsizlik, ateş baş ağrısı gibi tipik virüs hastalığı gibi başlayıp ilerleyen dönemde durdurulamayan kanamalar ve hatta ölüm ile seyrediyor. Şu ana Kadar her virüs hastalığı gibi buna has bir tedavi seçeneği malesef yok. Destek tedavisi uygulanıyor ve şanslı olanlar hayatta kalıyor..
Kene ile ilgili problemlerde veteriner fakültelerine başvurun tür tayinini veteriner fakülteleri yapar
Doğru, her kene ısırması için virüs taşıdığı kabul edilerek ona göre davranılıyor ama kenenin analiz ettirilmesi nihai sonucun daha erkenden bilinmesine olanak sağlar. Eğer imkan varsa neden yaptırılmasın. Erken teşhisin hayati bir önemi var biliyorsunuz, her ne kadar spesifik bir ilaç olmasa da ribavirin kanamalı virüs hastalıklarında oldukça işe yarayan bir hap. Hıfzısıhha Merkezi belki artık yayılım haritası çıkarmak için özel data toplamıyor olabilir ama rutin olarak bu tip analizleri istek olması durumunda yapıyor. Hem hastalığın yayılımınındaki değişiklikleri görebilmek için de böyle tetkiklerin önemi var. İlk vaka Türkiye'de 2002 yılında görülmesine rağmen şu an Kırım Kongo'nun dünyada en yoğun görüldüğü yerler arasında ne yazık ki ülkemiz.
kelebek çalısı
28-06-2014, 18:25
Kene ısırığı KKKA virüsü bulaşmasa bile ömür boyu bağışıklık sistemini etkisi altında bırakan bir çok rahatsızlığa yol açıyor. Bunun için kan değerlerinde özel bir arama yapmak gerekiyor, yani kene tarafından ısırıldıyanız ve o farklı virüs size bulaşmışsa bunu tayin edebiliyorlar. Kaslardan tutun da iç organlara bölgesel olarak tutulum yapan rahatsızlıklardan muzdarip bir hayat sürmek işten bile değil. Bu konuda dünyada tanı konan çok hasta var. Yabancı kaynaklar da mevcut. Ben bir kaç yıl önce bu örnekleri ve tanı ile ilgili bilimsel makalaleri okuduğumda haberdar oldum. Aslında kanda bunu aratmak belk de şart. Öldürmüyor ama süründürebilir.
Kedi tırmalamasından kaslara yerleşen bir hastalık dahi mümkünken, neden illa bir kenenin ısırığında KKKA yok diye rahatlayalım ki. Biz de 5-6 yıl önce kene ısırığı ile hastahane aciline başvurduk ama özel olarak keneyi ısrarla istedikten sonra alabildik. Biz bunu atacağız demişlerdi. İlgi yok. Hastahane o zaman için bize, 'sağlık bakanlığı bu bölgede risk olmadiğı için keneleri Ankara' ya göndermeyin, atın emrini verdi' demişlerdi. Bu kadar bedava yaşıyoruz.
Sevgili arkadaşlarım hepinize teşekkür ederim...Kızımın durumu çok iyi 5.gündeyiz kan değerleri vs herşey normal ateş kusma kızarıklık vs görülmedi..Zaten ısırık yerinde hiçbirşey kalmadı2.günde iken sanırım kene daha yeni yapışmış anında gördük çıkardık...Kene nemli yerlerde yaşayan kene türündenmiş...Kaynağınada ulaştık nasıl evimizin balkonuna geldiği konusuda şöyle,Marmaris den 2 sene önce begonvil fidanları almıştım.Bu sene olaydan 1 hafta önce begonvil yaprağında aşağıdaki resimdeki larvaları görmüştüm bende kene falan diye düşünmeden ezip attım...sanırım onlar keneymiş...Denizli de bu kene türü yokmuş bizede begonviller vasıtasıyla taşınmış...
Bu artık bu sayfaya son mesajım...Her şey yolunda hepinize teşekkür ederim...
kelebek çalısı
29-06-2014, 14:48
Bahsettiğim hastalığın adını hatırladım. Borreliosis bakterisinin yaydığı bu hastalığın adı, Lyme. Lyme disease ya da Lyme hastalığı olarak aratırsanız çok çeşitli kaynağa erişebilirsiniz.
Üstteki yaprak altındaki böcek yumurta paketi ise kene kaynaklı değil.
Lathspell
14-05-2015, 16:06
Bu ne ola ki??
Bilen tanıyan beni aydınlatabilecek forumdaşımız var mıdır?
Bu ne ola ki??
Facebookta şu linki görünce bi tırstım yahu :S Bilen tanıyan beni aydınlatabilecek forumdaşımız var mıdır?
Bir cins kene olur kendileri :D
celalim01
14-05-2015, 18:33
552825
Sayın arkadaşım . Gerçek kene fotosu bu, orada sizin bahsetmiş olduğunuz canlının keneden farklı özellikleri ,şekli ve ayak sayıları var. yavruları 4 yetişkinler 8 ayaklı, sizin gönderdiğiniz resimde sanrım 16 ayağı felan var. Tabi keneler çok çeşitli ,esas hastalık yapan bu resimdeki keneymiş.
Birde mevsimsel olarak henüz kene zamanı gelmedi diye biliyorum. zaten Türkiye coğrafyasının her yerinde kene var ama hastalık bulaştıran kene ülkemizin her bölgesinde yaşamıyor. Belirli sıcaklık ve yükseklik istiyor diye biliyorum.
Adana bölgesi ve yaylalarında sürekli kene hayvancılıkla uğraşanları ısırır, vücutlarına yapışır ,onlar hastalıklı değildir. Onlara sakka adı verilir. Kardeşim sağlıkçıdır. Kozan yaylasında kene ısırdı diye geldiler ve çıkarılmasını istediler.
Orada bulunan komşu köylüler baktı bu sakka dediler. Her ihtimale karşı yetkili devlet hastanesine gönderdi kardeşim ve hastalıklı kene olmadığı teyit edildi. İlk defa o zaman görmüştüm keneyi.
Keneye benzeyecek bir sürü canlı var . İster istemez insan tereddüt ediyor acaba kene mi diye ? Keneyi gerçekten bilmek ve tedbir almak lazım.
...yavruları 4 yetişkinler 8 ayaklı, sizin gönderdiğiniz resimde sanrım 16 ayağı felan var...
Fazladan saydığınız 8 adet ayak, kenenin ayaklarının gölgeleri oluyor, yani bu kenecik de 8 ayaklı (bacaklı) :D
Lathspell
15-05-2015, 07:40
Evet bu 8 bacaklıydı fakat oldukça küçük bir hayvan, sağıma soluma atlarlarsa diye tırsmaktan elimi filan yanaştırmadım. 1 mm hayvan, adamı tribe sokuyor yahu -.-... Yalnız buradan daha net bir cevap almayı ummuştum iyice kafam karıştı :S
Lathspell
15-05-2015, 08:10
Sevgili forumdaşlarım, bahsedilen Rusya kaynaklı virüsü taşıyan kene bu olabilir mi? Hatta bu bir kene midir? İşyerimin etrafında çok fazla var bunlardan:S Kırmızı örümceğe benzetemedim ben... 8 ayaklı ve 1 mm den bile küçük. Tanıyan bilen var mıdır acep?
celalim01
15-05-2015, 08:41
Fazladan saydığınız 8 adet ayak, kenenin ayaklarının gölgeleri oluyor, yani bu kenecik de 8 ayaklı (bacaklı) :D
Resimde öyle görmüştüm ama ,gölgeli çekmişler demek ,bende yeterince dikkat etmemişim demek .
keneye benziyor ama daha yavru sanırım normal rengi kahve siyah arasıdır.
Korkmayın o kadar sn lathspell sonuçta bir mm. lik bir böcü size ne yapabilir ki ;). Bunun eti yağlıymış deyip eş dost akrabaya haber salacak, sülalecek başınıza üşüşecek, sonra da kendilerine bir güzel ziyafet çekip artanı da sonra yiriz diye dondurucuya atacak değiller ya :D. Olsa olsa kanınızı emerler, iliğinizi kemiğinizi sömürürler :D :D.
Lathspell
15-05-2015, 09:23
Korkmayın o kadar sn lathspell sonuçta bir mm. lik bir böcü size ne yapabilir ki ;). Bunun eti yağlıymış deyip eş dost akrabaya haber salacak, sülalecek başınıza üşüşecek, sonra da kendilerine bir güzel ziyafet çekip artanı da sonra yiriz diye dondurucuya atacak değiller ya :D. Olsa olsa kanınızı emerler, iliğinizi kemiğinizi sömürürler :D :D.
Sayın uyap, bunlar tekin, eli yüzü düzgün tipler olsa ekmekle dibimi de sıyırabilirler, sorun değil! Acık kan çıkmasından birşey olmaz, DA! İşte şu hastalık, virüs filan söylemleri yok mu... Onlar insanı irite ediyor. Yoksa 0+ genel vericiyim, ilk verişim olmaz dermişim :D
Lathspell
15-05-2015, 09:28
keneye benziyor ama daha yavru sanırım normal rengi kahve siyah arasıdır.
Of yahu hastalıklı olmasa bari... İş yerimin etrafı otluk az da olsa onların arkasındaki beyaz duvarda belli oluyorlardı.. Baya da fazlalar.. Ottan çalıdan uzak durayım bir süre :SS Görmek imkansız çünkü... :@:(
Merhabalar.
Ben bir bonzai aldım ve etrafına çim yakışacağını düşünerek aktardan çim tohumu aldım. Yalnız ektikten 1 gün sonra küçük beyaz böcek gördüm. onu çöpe attım ve daha sonra sarı ve birazcık büyüğünü gördüm. 1mm'den daha küçüklerdi belki. 1 gün sonra 2 tane daha gördüm. hepsini attım yalnız sonuncusunu fotoğraf çektim. Çünkü yaprak bitlerine hiç benzemiyordu. Galiba kene bulaştırdım. Bana bulaştı mı bilmiyorum. Keneler küçükken bulaşır mı onu da bilmiyorum. ilk sayfayı okudum ama kafam iyice karıştı.
http://i.hizliresim.com/P0vkV8.jpg
Ne yapacağımı bilmiyorum. Yardımcı olur musunuz lütfen
SUNASUNA
13-08-2020, 13:30
712094
712094
Merhaba, domatesimin yaprağının altında yaklaşık o712095
Domates ve biberlerimde bu böcekten bolca var. Kene olmasından korkuyorum. Ne olduğunu bilen varsa söylesin lütfen.
Sn. SUNASUNA;
Üç farklı şekilde aynı böceği sormuşsunuz. Böcekleriniz kene değil. Kenenin nasıl bir şey olduğunu internette görsellerden aratırsanız görürsünüz.
Yukarıda da resimleri bulunmakta.
Böceğiniz bana göre pis kokulu böcek (alyomorpha halys). Artık her yerde varlar sanırım. Elinizle yakaladığınızda veya yakalamaya çalıştığınızda pis bir koku salgılıyorlar. Özellikle çilek üzerinde gezindiklerinde çok rahatsız olup insan o çileği atıyor. Ben farklı türlerini mütamadiyen etkisiz hale getirmeye çalışıyorum ancak onlar daha fazla çoğalıyorlar.
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.