View Full Version : Baby TV için neler düşünüyorsunuz?
Bu konuyu konuşmaya başladık (http://www.wdyd.com/topic.asp?TOPIC_ID=4255)ama buradakileri daha çok ilgilendiriyor sanırım.
Okudum ve yeni haberim oldu.
Önce şaka ya da hayal zannettim ama anladığım kadarıyla gerçek.
Hekim bir arkadaşımın başına geldi. Çocuğu çok erken TV seyretmeye başladığı için yavaş yavaş dışarıya olan ilgisi azaldı, iletişim kurmamaya başladı. Sonra TV'den uzaklaştırınca aşırı tepki verme (hırçınlaşma, ağlama, saldırı) de başladı. Bu çocuğun düşünülebileceğin tersine konuşmayı da geç öğrendiğini hatırlıyorum. Neredeyse otistik olduğunu düşünmeye başlayacaklardı.
Sonuç olarak böyle kanallara sonuna kadar karşıyım.
Bir konuya dikkat! Çocuğu zeka gelişimi için müzik ve bol uyran şart. Bunun için yeni doğan bebeğin odasını çeşitli renklerde 3 boyutlu şekillerle donatabilirsiniz ve müzik dinletebilirisiniz. Özellikle Bach ve Mozart'ın çocuklara faydası bilimsel bir gerçek.
backyard
08-02-2006, 17:56
Neredeyse otistik olduğunu düşünmeye başlayacaklardı.
bunu konuştuğum doktor da söyledi bana
otizm en çok televizyon bağımlısı çocuklarda görülüyormuş
tabi ben doktora gribim için gitmiştim
neden bana çocuklardan bahsettiyse
Kanal kapatmaya gücümüz yetmez ama aileleri bu konuda bilgilendirici yazılar eklemeleri sağlamak için bir kampanya başlatabiliriz.
karakedi
08-02-2006, 20:01
denge!!
hiç seyretmezse çok güzel şeylerde var eğitici kaçırır....çok seyrederse felaket..günde maksimum 2 saat olabilir..ama benim şahsi tercihim genelde iyi çocuk filmleri...aslan kral gibi... ama 3 yaşına kadar denmesine rağmen bazı programları belgesel niteliğinde ve ingilizce olduğu için leylaya açtım 4 ü geçti ama 1 saattir izliyor.. hooppp leyloş son saaat!!
ama açıkcası 2.5 yaşından evvel hiç izletmedim ..zaten evde sadece film izlenir tv kültürümüz yok..
karakedi
08-02-2006, 20:02
jetix ve jetix playi bir izledim anında yassak hemşerim dedim...inanılmazlar...
Cihangir
08-02-2006, 23:08
Bizde, televizyon günboyu açıktır, hiç kapanmaz.. Kumanda da çocuklardadır..
Ancak, bütün oyuncaklar da aynı odadadır..
Büşra büyüdü artık.. Burak, 0-3 yaş grubundan.. Gözlemlediğim şeyleri paylaşabilirim..
Mesela, Büşra 2 yaşındayken normal konuşuyordu.. 3 Yaşına gelmeden, Türk filmi seyredip, duygulanıp ağladığını biliyorum..
Burak, 17 aylık.. Ablasına göre daha geç konuşacak galiba.. Futbol seyretmeyi, teletabileri seyretmekten daha çok sevdiği kesin...
Ancak, tv'nin alternatifine mesela oyuncaklara ulaşabilen çocuk, ilgisini çekmeyen proğramı seyretmek yerine, oyun oynamayı seçiyor..
Asıl önemli olan, çocuğa seyrettiği şeyler hakkında doğru bilgiyi verebilmek..
Büşra'ya, sihir diye birşey olmadığını anlatmak için saatlerce konuştum ben.. İnandıramadığımda ise, son çare olarak dağıttığı oyuncaklarını toplaması için 5 dk. süre verdim, "ister sihir yap istersen çalış, geri döndüğümde ortalıkta bulduğum oyuncak çöpe gider" dedim ve çıktım odadan.. Döndüğümde oda toplanmıştı.. :)
Baby Tv... Bunu tasvip etmiyorum.. Çocuk, gerçek dünyayı öğrenmeli.. Bu dünyada yaşanan gerçekleri ne kadar anlatsanız anlamayabilir.. Çizgi filmi seyrettiği ekrandan duyduğu şeylere anında inanır.. Normal tv seyredip, sorular sorsun.. Büşra'nın bana sorduğu sorular içinde beni en çok üzen soru.. Korkusu gözlerinden okunuyordu ve "Baba, Amerika bize de saldırır mı ?" dedi..
Baby TV'de pembe gözlük takılan çocuk, bu gerçeklerle karşılaştığında ne olur sizce ???
Otistik olmak... Siyah beyaz tv ile büyümüş olan bizim yaşıtlarımızın, yıllar sonra pc karşısında saatlerce kaldıktan sonra olduğu kadar değildir inanın...
Şunu da söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın.. TV karşısına geçip, gözünü ayırmadan saatlerce seyreden çocuklar da duydum.. Bu, çocuğun değil, ebeveynin suçudur...
Hiç aklıma gelmezdi reklamların bu kadar ilgi çekici olabileceği. Bizimki henüz 2 yaşında olmasına rağmen ben bildim bileli reklam hastası:) Reklamsız kolay kolayda bir şey yediremiyorsunuz.
http://www.annecocuk.com/
http://kampanya.annecocuk.com/index.php?id=1
Yukarıdaki sitede;
'' Şiddet ve Korku içeren çizgi filmleri İSTEMİYORUZ ''
başlığı altında bir kampanya var. İncelemenizi tavsiye ederim.
Hiç aklıma gelmezdi reklamların bu kadar ilgi çekici olabileceği. Bizimki henüz 2 yaşında olmasına rağmen ben bildim bileli reklam hastası:) Reklamsız kolay kolayda bir şey yediremiyorsunuz.
Yazınızı okuyunca hatırladım. Arkadaşımın çocuğundaki bağımlılık ve sorunlarda böyle başlamıştı. Lütfen çok ama çok dikkatli olun. Yavaş yavaş TV'den uzaklaştırırsanız (en azından reklemlardan) çok iyi yaparsınız diye düşünüyorum.
Cihangir
09-02-2006, 01:48
Yazınızı okuyunca hatırladım. Arkadaşımın çocuğundaki bağımlılık ve sorunlarda böyle başlamıştı. Lütfen çok ama çok dikkatli olun. Yavaş yavaş TV'den uzaklaştırırsanız (en azından reklemlardan) çok iyi yaparsınız diye düşünüyorum.
Reklamlardaki hızlı renk geçişleri gözlere de zararlı bence..
Reklamlardaki hızlı renk geçişleri gözlere de zararlı bence..
Doğru ve daha önemlisi bazı renk patlamaları epilepsiyi (sara hastalığı) tetikliyor.
karakedi
09-02-2006, 08:34
normal tv normal mi yani ciho??. korku pompalıyor..evet dünyada felaketler var ve biz alışığız amaben 10 yaşından evvel bilmelerini eğer savaş çıkıp gerçektende birileri bize saldırmamışsa çok gereksiz buluyorum..belgesellerin bile bazıları öyle...aslında enerjisinde saldırganlık o an için olmayan bir takım hayvanları bile kendi kahramanlıklarını ön plana çıkarmak için o an için saldırganmış gibi sunulduğu zirvalar gördüm..normal olan doğal olanla aynı olaydı hiç kimse bana neden saçlarını boyamıyorsun ki normal değil demezdi.doğal olan her zaman hormal değil ve tam tersi..düşünceler 2 ana duygudan doğar..sevgi ve korku..diğer tüm duygular bu ikisinin çeşitlemesidir..korkuyu tanırsa üretir ve realitesine çeker..sevgiyi tanırsa ki tv de hiç yok demiyorum ama az düşünce yapısı ona uyumlanarak realitesinde sevgi yaratmasına yol açar..boşverin hastalıkları,ki asla boşvermeyin, asıl zihnini kirletmeyin..ben özellikle reklam seyrettirmiyorum..çizgi filmleri vcd olarak alıp kendim seyredip sonra onaylarsam ona sunuyorum..tekkıstasım sebep sonuç öğretmesini isterim iyinin içindeki kötüyü kötüdeki iyiyi görmesini isterim..dengeyi bilmesini isterim..gibi bana has önemi olan konulardır..issizda bunu korumak kolay ve bunu o 7 yaşına gelene kadar özellikle sıkı tutacağım..harddisk programının değişmezliği açısından bu böyle...deneyselevet ama sonuca inanıyorum..benimkızım hayvanı ölünce perişan olmaz dönüştüğünü bilir..perişan olmamızı destekleyen eski eğitim bile egosaldı..doğa en iyitv dir..içinden herşeyi öğrenir..aslan kralı çok tutuyorum..bütün öğretmek istediklerimi destekliyor..ama uçan kahramanları değil...**** tuhaf yaratıkları..
Bir aile mutfakta yemek yemektedirler.Baba birden yükselip tavanda uçmaya başlar.Bu sıradışı olay karşısında evdeki 3 yaşındaki küçük kızın tepkisi şudur:"aaa baba uçuyor" der ve güler.Ancak annenin bu durumda uçan kocasını kabullenmesi için aylarca psıkolojık destek görmesi gerekir..sonuç..küçük kız henüz yaşamı tanımlamamıştır.anne ise yaşamı tanımlamıştır.bu örnek sofının dünyasında vardı..tam olmayabilir ama mesaj buydu.çocuklar henüz evreni tanımlamamıslardır.o yüzden t.v burada verdiği dolaylı mesajlarla(sen değersizsin sen basitsin)ve onlarca mesajı ile evreni tanımlama adına ciddi anlamda zararlar verir...ancak belgesel ve evren dekı hayatla örtüsen yayınlar olabilir.bir de çocugu cam fanus içinde yetiştirmemek lazım..o zaman asıl tanımlama sürecinde sorun yaşıyor.sokaktakı çocugu t.v den izletme sıcak aile ortamında tanımlanan evren adına kolaydır.
ancak tvnin verdiği mesajlar çogu zaman kütürel olarak kayıd edilir ve bireyin karakter gelişimini ciddi oranda etkiler.tanımlanmıs evren oturana kadar evrenle örtüsen yayınlar,evren tanımlandıktan sonra(çocuk mesajları okuyup engelleyebiliyorsa)o zaman t.v serbest secime sunulmalıdır.çocuk zaten mesajları evrensel ahlak ya da insan olus ölçeğinde değerlendireceğinden seçimi de dolayısı ile poızitif olacaktır.benim öğrencilerim şu an tv okumayı öğrendiler.şov programlarındaki mesajları dolaylı olanlar dahil okuyabiliyorlar.evreni okumaktır tv yi de okumanın bir üst perdesi.hepsi kapsamlı bir uyanıştan geçer.D.CÜCELOĞLU BUNA gözlemleyen bilinç der.bence bu daha kapsamlı bir uyanış.bilinç sanki bir konuda olan uyanış gibi.sonuç olarakyeni içinde var oldukları mavi gezegeni onlara "al işte evren bu "diyen yaklasımlardan en başta uyanmamış kendimizden korumalıyız. çocukları.Onlara yeni varoldukları bu komplex oyunu iyi tanıtmak sanırım görevimiz.haydi çocuklar akvaryumdaki balıkları izlemeye.haydi ormanı dinlemeye:)sevgimle tuana..
Merhaba Tuana,
uzun süreden beri yazılarınızı dikkatle okuyorum ve idealist yaklaşımınızı
gerçekten takdir ediyorum ancak yazınızda merak ettiğim ve anlayamadığım yerler var.
"...ancak belgesel ve evren dekı hayatla örtüsen yayınlar olabilir.bir de çocugu cam fanus içinde yetiştirmemek lazım.." diyorsunuz. Cam fanus kısmına katılmakla birlikte hangi yaş grubundan, hangi belgesellerden ve hangi evrenle örtüşen yayınlar? Okuyanlara faydalı olmak için bunları açmak gerekir diye düşünüyorum. Örneğin doğa belgesellerini ele alalım. Kocaman bir jip, üzerinde kameralı bir adam ve yanında avlanan bir aslan!!! Evrenle örtüşme nerede kaldı? Belki de yeni evren bu. (Bu örnek ciddi bir tartışma konusudur. kısaca belirteyim doğadaki hiçbir vahşi aslan böyle bir durumda avlanmaz)
tanımlanmıs evren oturana kadar evrenle örtüsen yayınlar,evren tanımlandıktan sonra(çocuk mesajları okuyup engelleyebiliyorsa)o zaman t.v serbest secime sunulmalıdır.çocuk zaten mesajları evrensel ahlak ya da insan olus ölçeğinde değerlendireceğinden seçimi de dolayısı ile poızitif olacaktır.benim öğrencilerim şu an tv okumayı öğrendiler.şov programlarındaki mesajları dolaylı olanlar dahil okuyabiliyorlar.
İddianız gerçekten büyük! Bırakalım bir çocuğu bir insan evreni ne zaman tanımlar? Öğrencileriniz kaç yaşındalar ve onlara bunu nasıl öğrettiniz biraz daha açar mısınız?
Maksadım polemik yaratmak kesinlikle değil ama yüksek iddialar bende merak uyandırıyor.
Çalışmalarınızda başarılar ve saygılar.
Cihangir
13-02-2006, 23:58
benim öğrencilerim şu an tv okumayı öğrendiler.şov programlarındaki mesajları dolaylı olanlar dahil okuyabiliyorlar.
Bunu nasıl anladığınızı merak ettim..
Ayrıca, bütün yazılarınızda evrenden bahsediyorsunuz..
Çocuklara bunu nasıl anlatabiliyorsunuz ki? Zor olmuyor mu ?
teşekkür ederim bu ince uyarı için.evrenle örtüşme anlamında çocugun dışarıda var olan tüm kavgası ile gerçekliği ile var olan evrenden bahsediyorum.t.v her iki anlamda da zaman zaman uç noktalardan mesajlar veriyor.örneğin sihirli annem dizisinde bireyin varoluşu ile asla bağdaşmayacak olan görüntüler var(ayrıca bu görüntüler evrende "bunlarda var "mesajı verip balkondan bacadan atlayan çocuklara neden oluyor)diğer uç nokta ise bireyi basit ve işe yaramaz olduğuna zamanla ikna eden dolaylı mesajlardır.üst düzey bir yaşamı anlatan reklamlar,gerçeklıkle bağı olmayan korku filmleri,ve alışıla gelmiş sov programlarında ki ahlakın gereksizliği mesajı özellikle evreni tanımlamamış çocuklarda karakter anlamında olumsuz gelişmelere neden olduğu kanısındayım.aslında dediğim gibi t.v gözlemleyen bilince ulaşmış insanlar için çok tehlikeli görünmüyor.öğrencilerim 10 yaşındalar.onlara somut bir sekilde empati kurmayı ve çevredeki mesajları görmeleri için dramatisasyon yaptım..çabaladım.bir çok derste buna farklı yollardan değindim.örneğin bir sunucu beden diliyle mesajlar verir.bu mesajlar basit gibi görünse de kültürel anlamda kişiliğe yerleşir.yetişkinler evreni tanımlamıştır.çocuklar genel gecer bilgiler olustuktan sonra eğer yeni bir olay ile karsılasmıyorlarsa o zaman evren tanımlanmıstır.ancak ben afrıkayı gezmemiş bir yetişkinin ılk aslan gördüğünde aaa aslan demesini tanımlanmamıs evren olarak görmüyorum.aslında bu konu biraz da uyuşma ve henüz uyumamış olmayla ilgili.kanımca uyuşma evreni olduğu gibi kabul etmekten öte sorgulamamaktan gelir.ölçü olarak kendine sağlam bir dayanak seçmiş olan çocuk **** birey bu yayınlar bizim ahlakımızı ve gelişmemizi olumsuz etkiliyor cümlesini çok rahat kurabilir.sevgimle tuana:)
Cihangir
14-02-2006, 00:39
TV yayınlarının çocuk gelişimine, çocuğun karakterine olumsuz etkilerinden bahsediyorsunuz sanırım... Yani, sihir diye bir şey olmadığından, bir insanın uçamayacağından v.s. Benim anladığım bu.. Sizin bahsettiğiniz "evren"i, ne siz tam olarak anlayacaksınız ve anlatabileceksiniz, ne öğrencileriniz tam olarak anlayacak, ne de biz.. Sahi, siz öğrencilerinize bu konuları hangi derste anlatıyorsunuz merak ettim.. Eğitimci olan sizsiniz, daha iyi bilirsiniz ama, ilköğretim 3. sınıf öğrencisi için, sizin bahsettiğiniz bu konular biraz ağır değil mi ?
Ben bir romanı okumaya başladıktan sonra, iki bilemediniz üç kez eline alan birisiyim..
Sizin yazılarınızı okurken yoruluyorum.. Nedenini malina yazmıştı bir ara.. Bir de ben hatırlatayım dedim.. :)
sayın cihangir abim:) benim inandığım bir yaklasım var.çok karmasık olmamakla birlikte eğer çocugun dünyasına uygun bir sekle sokulabilecek nitelikte bir konuysa bunu verebiliyorsunuz.örneğin ilk aklıma gelen tesadüf kavramı.bu soyut bir kavram.evrenin ve içinde olan tüm dönüşümlerin ve yaratılışın tesadüf eseri olmadığını hepimiz biliyoruz.bunu"yarın sınıfa geldik ve tüm eşyaların yer değiştirdiğini gördük,ayrıca tüm duvarlarda rengarenk boyanmış bunun kendiliğinden tesadüf ederi oldugunu söyleyebilir misiniz şeklinde bir somutlaştırmayla bunu anlatabilirsiniz.nasıl anladım?bunu anlattıktan sonra"öğretmenim bir kalem bile kendi kendine kalkıp bir harf yazamıyor nasıl olurda koskoca evren tesadüf eseri olur,kendiğliğinden olur"diye bir yanıt almam sizce öğrencilerimin bu kavramı ve buna benzer kavramları öğrendiklerine dair yeterli bir dönüt olur mu?:)ne öğrttirsen öğret sınıf öğrertmeni şaklabandır sınıfta:)sayın cihangir abime saygımla.çocugunuzun da gözlerinden öpüyorum:)
bu yazdıklarım konusunda bilgili olduğum iddasını taşımıyorum.cihangir abimin yazdığı""Sizin bahsettiğiniz "evren"i, ne siz tam olarak anlayacaksınız ve anlatabileceksiniz, ne öğrencileriniz tam olarak anlayacak""evet evreni tam olarak anladığımı söylemedim zaten.ama sezdiğim bir sey var.üzülerek yazıyorum sanki tüm samimiyetimle yazmış oldugum bu paylaşımlara inceden de olsa bir inanılmıyormuş havası sezdim cihangir abi..eğer yanlıs anladıysam şimdiden özür diliyorum..sevgimle tuana..
Cihangir
14-02-2006, 01:21
Ben, senin anlatmaya çalıştığın konunun çoook derin bir konu olduğundan, böylesine derin bir konuyu anlatmak için kullandığın "yazı" denen aracı ne derece etkin kullandığından bahsediyordum..
Yoksa, kime ve neye inanacağıma çoktan karar vermiş, bu konuda da çok yol almış birisiyim.
Beni tanımıyorsun, yanlış anlaman da normal.. Benim için sorun değil.. ;)
Ciho abi sen çok yaşa:) Anlaşılmak güzel. Teşekkür ederim anlayışınız için.. Evet haklısınız. Sanırım kara kedi de ben de aynı şeyi yapıyoruz. Noktalamaya sınıfımda önem veririm ama burada sanırım büyük harfi yazmak veya boşluk bırakmak zor geliyor:)
Cihangir
14-02-2006, 02:55
Yoksa, kime ve neye inanacağıma çoktan karar vermiş, bu konuda da çok yol almış birisiyim.
Mesela..
Ben, insanların ürettiği herşeyin bir örneğinin aslında doğada varolduğuna inanırım.. Bunun en son aşamasında ise, insanın bilerek ya da bilmeyerek kendisini taklit ettiğini ve bilgisayarı icat ettiğini düşünürüm..
Yetişkin birine, çeşitli proğramlar yüklenmiş, virüsler buşlaşmış, hardisc kapasitesi yetersiz, ram'i düşük ve dolu bir pc gibi bakarım..
Bir çocuk ise, yüksek harddisc kapasiteli, ram'i yüksek, sadece temel bazı proğramların çalıştığı, virüs bulaşmamış bir pc gibidir..
Bir bilgi yükleneceği zaman, diğeri gibi "hafızada yer kalmadı, eskilerden bazı dosyaları silmeniz gerekiyor" gibi bir uyarı vermez..
Büşra... 2 yaşındayken..
"Büşra, bak babacığım ne güzel bir hav hav"
"Babaaaa !"
"Ne ??"
"O bir köpek.."
"Haklısın kızım, o bir köpek" :o
Aynı Büşra...
"Baba, köpeğe bak ne kadar büyük !"
"O bir at kızım"
"At ne baba ?"
-----------------------------------
Burak... 17 aylık.. Elinde oyuncak cep telefonu..
"Anneanne'ni ara bakalım oğlum"
"Annenee"
"Babaanne'ni de ara bakalım"
"Bababaa"
;)
Benim oğlum dil ile ilgili mantık yürütmeye mi başlamış yoksa ? Demek ki yüklenmiş bazı temel proğramlar, zamanı geldikce çalışmaya başlıyor..
Ben, oğlumun "Bababaa" dediğini duyunca, "bir iki haftaya kadar konuşacak" demiştim.. Burak şimdi konuşmaya başladı.. Neden ? Çünkü ilgili proğram çalışıyor artık..
-----------------------------------
Biz elbette bir bilgisayarın işletim sisteminden bahsetmiyoruz.. Olabildiğince doğru bilgi girmeye, yanlışları düzeltmeye çalışıyoruz.. Virüs bulaşmasını engellemeye, antivirüs proğramları kurmaya çalışıyoruz..
Çok mu karmaşık oldu ?
karakedi neler diyecek çok merak ediyorum.. :p
Cihangir
14-02-2006, 03:07
Bu arada.. Söylemeden geçemedim..
Topiğinizi bölmek istemediğim için buraya yazıyorum..
Çocuklar için yazdığınız masallara verdiğiniz emeği takdir etmekle beraber, çocuklar için ağır bir dil kullandığınızı düşünüyorum..
Bu masalları hangi yaş grubuna yazıyoruz ?
Mesela 2-4 yaş grubu çocukların "mu ne ?" dönemleri vardır.. Bu dönemdeki çocuğa sizin masalınızı okurken kaç tane "mu ne?" sorusu geleceğini düşündünüz mü hiç ? :cool:
karakedi
14-02-2006, 10:35
o ikinci masal içinse walla aslında o bize..ben onu herhangi bir çocuğa yazmadım.i.ikincisine ben hazır değildim..ruhen hazır değilim.ilki ilkokul seviyisinde...uygundur..leyla sıkılmadan dinledi empati kurdu..
demişin karakedi ne dicek? ne desin?.
Allah!!derim..
evreni anlatamazsın söyleyeceğin her algılayış sana mahsustur anca yaşarsın.
ben hiç eğitim almamış hiç bir haltıda bilmeyen biri olarak sadece empati kurmaya ve sezgisel eğitimci ve eğitimci katılımcı en çokda asıl öğrenci olmaya çalışıyorum leyla ile.. 7 yaşında leyla benden çıktığında, tuana gibi bir öğretmene denk düşmese bile, kendini bana açık olması ve ifade edebilmesi reddedilmemişliği ile kapanmayışı sayesinde kavrayışı arttırılacak ama .asıl tüm bu bahsedilenlerden bihaber eğitim yerlerinin de olma nedenleri var ve çocuğum bunu da okuyabilir.
benimki bütünün mükemmelliğini görebiliyor.
olması gerekeni anlama ve öğrenme yolunu beğeniyor.
ben bu sürece fazla karışmıyorum birşeyler araştırmama da gerek yok.
.empati ve doğru niyet doğru soru ve zihinsel odaklanma işe yarıyor.
herkes kar taneleri kadar benzer ve eşsizdir. o kadar da yol vardır demekki..
karakedi
14-02-2006, 10:39
tuana neden mi iyi eğitimci bana göre?.
çünkü sevgi dolu...sevgi yeterlidir..gerisi çocuğun seçimidir.
karakedi
14-02-2006, 10:40
varsın noktalamayı öğrenmesin...
Geceden sabaha ne çok sohbet olmuş!
...evet evreni tam olarak anladığımı söylemedim zaten.ama sezdiğim bir sey var.üzülerek yazıyorum sanki tüm samimiyetimle yazmış oldugum bu paylaşımlara inceden de olsa bir inanılmıyormuş havası sezdim ...
Yazdığınız paylaşımlarala ilgili olarak inanıp inanmamak gibi bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Konuya bu şekilde bakmak hata olur.
Kullandığınız dil sol kulağı sağ elle enseden göstermek gibi geliyor bana. Açıkçası okurken dağılıyorum. Yazdığınız paragrafın hangi cümlesine yanıt vereceğimi şaşırıyorum. Yazarken ne kadar basite indirgerseniz o kadar anlaşılır olur.
Sevginiz ve enerjiniz tükenmesin.
Mesela..
Ben, insanların ürettiği herşeyin bir örneğinin aslında doğada varolduğuna inanırım.. Bunun en son aşamasında ise, insanın bilerek ya da bilmeyerek kendisini taklit ettiğini ve bilgisayarı icat ettiğini düşünürüm..
İlk defa karşılaştığım orjinal bir yaklaşım.
Üzerinde düşünüp tartışmaya değer gerçekten.
Siz ne kadar engellerseniz engelleyin, çocuklar bilmesini istemediğimiz şeyleri bir şekilde öğrenirler. Öğrenmeseler iyi olur mu derseniz yanıtım hem evet hem hayır. Bir anne olarak çocuğa her şeyi biz öğretemeyiz. İnsanın doğasına aykırı bu.
Diyelim ki TV seyretmesini engellediniz. Bu sefer arkadaşlarından öğrenecek. Hem de doğal halini değil de yorum katılmış halini.
Küçük yaşlarda kötülükleri, olumsuzlukları öğrenmeseler iyi olur ama tümüyle engelleyemezsiniz. Kötüyü dışarda görmezse içindeki kötü açığa çıkar ki bu daha kötü bir olay.
Şimdi hepiniz gözlerinizi açıp çocukların içinde kötü yoktur dediğinizi duyar gibiyim. Ama çocuklar her ne kadar masum da olsa bir o kadar da acımasız olabilir. Sadece gözleyin ve kendi gözlerinizle görün.
Buyrun size çarpıcı bir örnek: Gözlük takan bir arkadaşına yetişkin biri "dörtgöz" demez çünkü onun incineceğini düşünür. Ama bir çocuk arkadaşının çok üzüleceğini bile bile hatta onu özellikle üzmek için bunu defalarca tekrarlar.
Çocuklar küçükken onların izlediği TV programlarını, okuduğu kitapları (kitapları biz okuruz) denetleyebiliriz. Diyelim arkadaş edinmesine de izin vermedik, ama ya okula gidince ne olacak? Orayı da tümüyle denetleyemezsiniz ki. Hadi derste öğretmen bir takım şeyleri engelledi diyelim. Bunun teneffüsleri var, birkaç nöbetçi öğretmen her öğrencinin ne konuştuğunu ne yaptığını bilemez ki.
Gözünüzü korkutmak değil amacım. Ama bir tesellimiz var ki erken yaşlarda çocuklar iç dünyalarını paylaşırlar. Konuşarak anlatmasalar da çizdikleri resimlerle anlatırlar, oynadıkları oyunlarla anlatırlar. Ebeveyne düşen de onları yorumlamak ve önlemini erkenden almaktır.
.... Kötüyü dışarda görmezse içindeki kötü açığa çıkar ki bu daha kötü bir olay.
...
Bundan "dışarıda kötüyü gören çocuğun içindeki kötü açığa çıkmaz" anlamı çıkıyor!!!! Hatalı ifade edilmiş kabul ediyorum.
Lütfen yazdıklarımızın anlamını kontrol edelim. (Çocuklarla ilgili yazışmalarda çok fazla hatalı ifade gördüm) Hata yaparsam beni de uyarmaktan çekinmeyin lütfen.
teşekkür ederim sayın kara kedi. Evet ben de sevgiye inanıyorum. Tüm anlatılanlar sevgiye ulaşma çabasıdır. Sayın arsakay arkadaşımdan da bir ricada bulunacağım. Ben böyle yazıyorum. Anlaşılmaması ****** beni üzer. Ama gerçekten amaç basite indirgeme ise bunu isterseniz siz de yapabilirsiniz. Ben yazılarımın çok ta karmaşık olmadığına inanıyorum. Sadece etkili bir anlatım olmasını istiyorum. Çünkü anlattıklarıma inanıyorum. Sevgimle tuana..
Uzun yazılarımın arkasından kısa bir söz. hangi pencereden bakıyorsanız(yazıya,olaya,insana)onu görürsünüz.sevgimle tuana:)
Cihangir
14-02-2006, 21:29
Ben böyle yazıyorum. Anlaşılmaması ****** beni üzer.
En azından, üzülmeni istemediğimizi düşünebilirsin.. Biz de sevgiye ulaşmaya çalışıyoruz, nefrete ulaşmaya çalışan yok ki !! Olsa zaten burada ne işi var ?
varsın noktalamayı öğrenmesin...
Öğrensin efendim, neden öğrenmiyormuş ? İletişimden bahsediyoruz... Siz konuşurken kelimeler arasına boşluk koymadan, belli vurguları yapmadan mı konuşuyorsunuz ? Yazarken neden böyle ?
Var mı başka ? Dellendim, sıradaki gelsin.. "İzmir'in kavakları"nı dinliyom, yakarım valla konakları.. :cool:
teşekkür ederim sayın kara kedi. Evet ben de sevgiye inanıyorum. Tüm anlatılanlar sevgiye ulaşma çabasıdır. Sayın arsakay arkadaşımdan da bir ricada bulunacağım. Ben böyle yazıyorum. Anlaşılmaması ****** beni üzer. Ama gerçekten amaç basite indirgeme ise bunu isterseniz siz de yapabilirsiniz. Ben yazılarımın çok ta karmaşık olmadığına inanıyorum. Sadece etkili bir anlatım olmasını istiyorum. Çünkü anlattıklarıma inanıyorum. Sevgimle tuana..
Sayın Tuana,
sanırım bir yanlış anlama oldu. Benim basitlikle kasdettiğim sadeleştirmekti ancak görüyorum ki siz burada biraz farklı kullanarak imada bulunmuşsunuz. Hiç hoşlanmadım bu bir.
Sadece anlatmayı hedeflediğimizde doğru kelimeleri seçer, doğru cümleler kurarsak anlatım zaten etkili olur bu da iki.
Üç, eğer ben fotoğraf ya da ağaçlardan bahsedersem sadece beni bağlar, şahsi fikirlerim veya hipotezlerim olarak kabul edilebilir. Ya da ne bileyim sohbet der geçersiniz. Tıp' tan bahsedersem, hekim olduğum için profesyonel bağlayıcılığı vardır. Ne dediğimi bilmek zorundayım çünkü sözlerimin insanları yönlendiriciliği vardır. Ben inanıyorum diye herşeyi söylemek hakkına asla sahip olamam. Kendimden verdiğim bu örnekle bilmem ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum?
Dört, çok sıkıldım. Bundan sonra bu konuyu sadece izlemekle yetineceğim. Yazdıklarımdan alıntı yapılarak yazılacak hiçbir mesaja yanıt vermemeye karar verdiğim için herkesten özür diliyorum ve bitkilerime dönüyorum.
Ben de sessizliği seçiyorum..sevgimle tuana:)
Bundan "dışarıda kötüyü gören çocuğun içindeki kötü açığa çıkmaz" anlamı çıkıyor!!!! Hatalı ifade edilmiş kabul ediyorum.
Lütfen yazdıklarımızın anlamını kontrol edelim. (Çocuklarla ilgili yazışmalarda çok fazla hatalı ifade gördüm) Hata yaparsam beni de uyarmaktan çekinmeyin lütfen.
Sevgili Arsakay, size teşekkür ederim. Yazarken sadece kelimenin doğru yazılıp yazılmadığını değil de anlamlarına da dikkat etmeliyiz. Ben bunu atlamışım. Dün yazarken aklımda başka birşey vardı mutlaka. Uyardığınız için teşekkürler.
Dün kimbilir neler düşündüm ki yazdım onları. Şimdi istesem de toparlayamadım sabahın bu saatinde. 3-4 saatlik uykuyla zor oluyor kafayı toparlamak.
Ben susuyorum diyerek çekilmek olmaz. Tabii ki yazacaksınız. Burası hepimizin sitesi. Sizin gibi neşeli birinin susması iyi olmaz.
İnsanlar, t.v ler bizi çökertiyorlar. Ama asıl mesajları bunlar değil.
Bizi kandırıyorlar. Derslerimizden uzak tutuyorlar. Dışarıda ki o güzel tabloyu görmemizi engelliyorlar. Bizi de o kapalı dünyalarına çekiyorlar. Kendi yaşadıklarını bize de yaşatmak istiyorlar. Kapalı pencereleriyle bizi kendilerine çekmeye başlıyorlar.
Uyandırılmaktan hiç hoşlanmıyorlar.
Hep eski dünyalarında kalmaktan hiç birşeyin farkında olmuyorlar. Filmlerini bizlere izleterek çok değerli ve zirvede olduklarını sanıyorlar. Oysa ki onların insanlıktan uzak olduğunu düşünüyorum.
T.v bizi uyutamazsın artık. Her söylediğin ve söylemediğin bizi uyutuyor.(Silahtarağa i.ö.o 3.sınıf öğrencisi Ebru TUNERt.v üzerine deneme)
Bu şekilde emin olabiliyorum mesajları okuyabildiklerine:)sevgimle tuana..
karakedi
16-02-2006, 11:14
güzel güzel fikir teatisine bayılırım...nereye??
baby tv de kiristal taşların 15 dk süre ile sallanmasını gösteren bir sahne varki korkunç, ben bile ipnotize oluyordum:)))
ama tuananın öğrencisinin yazısı bana biraz öğretmeninin fikirlerine yakınlaşmak için yazılmış gibi geldi,
sihirli annemi sevmediğini itiraf edebilirmi acaba?
Bilmem sormam gerekir kendisine:) Ama sevse de fayadalı olmadığını biliyor buna eminim:) Sevgimle tuana.
..........................
TARIKKAYAPDR
02-03-2006, 17:45
Herkese Merhabalar:)
Konunun ortasına balıklama dalmış gibi olacağım ama benim de söylemek istediğim bir şeyler var.
Öncelikle çocukların 11 yaşın altında soyut düşünce aşamasına ulaşamadığını biliyoruz. Ebeveyn denetimi olmadan izlenen ve soyut öğeler içeren programlar çocuklarda zengin hayal gücü ile birleşince ciddi davranış sorunları ortaya çıkarıyor. Bu noktada ebeveyn denetimi çocuğun izlediği programın analiz edilmesi, somutlaştırılması ve gerçek-gerçekdışı ayrımının yapılıp çocuğa aktarılması bakımından zorunlu hale geliyor.
Tv'den gönderilen mesajların çocuklar tarafından okunması hedef davranış olarak belirlenebilir fakat soyut bir beceri olduğundan sistematik olarak izlenmeli ve sadece yetişkin onayını alma çabasından ayırt edilerek çocuğun benliği tarafından benimsenmesine çalışılmalıdır.
Çocuklar hep aynı hedefe, kendileri olmaya doğru yol alırlar.. Kendi kimliklerini bulma sürecinde olumsuz yaşantılar ve hatalara bağlı öğrenmeler olacaktır ve olmalıdır. Çocuklar evreni tanımlarken şablonlardan yararlanırlar ve karşılaştıkları yeni olayları tanımlarken öncelikle bu şablonlara uygunluğunu denetlerler. Eğer yeni olay, kayıtlı olan şablonlardan birine uygun değilse, ya olaya ilişkin yeni bir şablon tanımlanacak ya da çocuğun etkilenme düzeyine bağlı olarak yeni olay eski şablonlardan birisinin tanımını değiştirecektir. Sihirli annem vb.. programlardaki durum bununla açıklanabilir.
İnsanlar uçamaz şablonu; insanlar büyü yardımı ile uçabilir şeklinde genişlemekte hatalı olarak format değiştirmektedir.
Doğru ebeveyn denetimi;bu hatalı zihinsel tanımlamara engel olabildiği gibi çocuğun zihinsel gelişimine ve evreni tanımlama sürecine katkıda bulunabilir.
Evreni tanımlama süreci sadece çocukluk ya da ergenlik dönemi için düşünülmemelidir. Evreni tanımlama ve anlamlandırma yaşam boyu sürebilir. Bireysel bakış açılarımız ve değerlerimiz değiştikçe tanımlama süreçlerimiz de renk değiştirecektir.
Sevgiyle ve Hoşçakalın.;)
backyard
02-03-2006, 17:55
İnsanlar uçamaz şablonu; insanlar büyü yardımı ile uçabilir şeklinde genişlemekte hatalı olarak format değiştirmektedir.
yazdıklarınızı hızlı okudum
ve alıntıladığım düşünceye kesinlikle katılıyorum
bunun tehlikeli bir boyutunu, yeğenimde yaşadım (4.5 yaşındayken)
bir gün pencerenin kenarına doğru gittiğini görüp, buna karşı uyarıda bulundum
bana " bana birşey olmaz ki, ben sihir yapıp uçabilirim" yanıtı verdi
bu inanılmaz korkunçtu
Sayın Tarıkkayapdr,
öncelikle hoşgeldiniz. Yazdıklarınızı dikkatle okudum.
Konuyu çok güzel özetlemişsiniz. Çok teşekkürler ama
bir mesaj yazdıktan sonra hemen hoşçakalın demek olmaz.
Sık sık yazılarınızı bekliyoruz. :))
Merak etme arsakay, ben arkadaşla ilgileniyorum :)
Çok iyi. Kimse kaçamasın :))
TARIKKAYAPDR
03-03-2006, 00:32
Arkadaşlar herkese merhabalar:)
Konu çocuk psikolojisi ise bu kez;bir yere kaybolmaya hiç niyetim yok;)
Güncel konular ile ilgili bilgi ve deneyimlerimizi paylaşmamız, gelişmemiz ve öğrenmemiz için çok iyi bir fırsat bence..
Görüşmek dileğiyle..;) Hoşçakalın, Sevgiyle Kalın.;)
karakedi
03-03-2006, 07:35
alllahhh!! yaşasın...işte danışmanım gelmiş,,,hoşgelmişş...
şaka bir yana çok doğru sözler bunlar.. özellikle de kişinin hergün evreni yeniden tanımlıyor oluşu...
giremedim yazamadım birikmiş,,
ta arka sayfadan sevelime alıntı birşeyler yazacaktım..hani çocuğa okulda dörtgöz denirse onlar acımasız...filan vardı ya...orası..
alıntı yapamayana bu açıklama az bile dimi mali?
hımmm..bence dörtgözlülükle barışmamış olmak daha tehlikelidir.
kişinin kendi gözlüğü ile sorunu olması ve onu kabullenmemesi en başta halledilmesi gereken bir mesele bence..
sonra çocuk inandığı gerçeğini hararetle savunacaktır..
alay ve ironi arttığında bunu açık ve sade bir dille ifade etmeyi, bu davranışlarınız kalbimi acıtıyor, demeyi becerebilen bir çocuk karşısındakinin ayıp olur diye değil kalbi kırılmasın diye söylememeyi öğreneceği bir deneyim yaratmış olacak..vesile olacak..o utancı bunu büyütmeyeceği bir yaşta deneme fırsatlarına şükretmek lazım.
çocuk çocuğa çok şey öğretir ama konuşabilen kişi büyüklere bile öğretiyor..kapanmamalı..içini dışına dürüstçe dökebilmeli..
bu cam fanusa koymamaktır asıl..
olay olur..olmamasını engelleme yolunda çaba harcamaktan ziyade olayları yaşarken onlara olan tepkilerimizi seçebiliriz..zihnen eski deneyimlere **** gelecek planlarına endişelerine odaklanılmazsa an içindeki işler farkedilir ve kontrol edilir.
tv evde olmalı..
ama bırakın bakalım çocukları, siz ne kadar takılıyorsunuz o kutuya??
peki takıldığınızda siz ne seyrediyorsunuz.?
peki seyrederken neler düşünüyorsunuz ?
aklınıza neler takılıyor ?
. ne yorumlar yapıyorsunuz?
hiç yaparken bunları düşündünüz mü.?
zihniniz ne ile meşgul..?
neye niyetleniyor.?
zaman harcıyor?
ve gerçeğiniz ne.?
tuana ne dediydi..asıl çocukları uyanmamış büyüklerden korumak lazım..
bir seviyede çok katılıyorum o nedenle bodrum da büyümesinden ekstra mutluyum..
ama başka bir seviyeden bakınca da, her şey olması gerektigi gibi oluyor zaten..
mükemmel bir şekilde ,olması gerektiği gibi...
en ana niyete uygun olarak..
başka bişi mümkün mü.?
ben sadece seyredebilirim varolurken..fark edebilirim...
**** kaybolabilirim içinde...
hepimiz kendi gerçeğimizi yaşarız..
ben benimkini..
sen seninkini..
benimkini yaratan sen değilsin herhalde...
ne o zaman??
düşünceler mi.? niyet mi??
şimdi ne düşünüyorsun?
ne demişti çocuk?
o kalem için bile önce onu alma niyetim vardır..hiç koskaca evren tesadüf olabilir mi?
ne biliim..eşim zararsız hiç olmazsa ,der benim için..alışverişe filan saracağıma, memnunmuş herşeye rağmen halimden..ööle diyor..heheheheheh
Karakedi taşmış köpürmüş birden... :))
TARIKKAYAPDR
03-03-2006, 13:04
Herkese Merhabalar;) hoşbulduk.;)
Sayın Karakedi, Yazınızdaki "bence dörtgözlülükle barışmamış olmak daha tehlikelidir.
kişinin kendi gözlüğü ile sorunu olması ve onu kabullenmemesi en başta halledilmesi gereken bir mesele bence.." ifadesine katılıyorum ve şunları eklemek istiyorum;
Okulumda, alay edilme ve alınganlık problemleri ile gelen öğrencilerimle çalışırken, sorunu tanımlamak ,farklılığını kendi benliğine pozitif olarak eklemek, kendisine gelen yıkıcı mesajları eritebilecek, duygusal olgunluğa ulaşmasını sağlayacak süreci başlatmaya çalışmak aşamalarını izliyorum.
Bu tarz problemlerle gelen çocuklarla çalışırken; "Duygusal olarak güçlü olan çocuk bütün yeni ve zor çevrelerde aynı sorunla başedebilir." inancını taşıyorum.
Sözün kısası, alay edilme konusunda çok daha zor olan çevreyi düzenlemek/değiştirmek yerine çocuğun duygusal anlamda güçlenmesinden yana olduğumu söylemek istiyorum.
Sevgiyle ve Hoşçakalın;)
karakedi
03-03-2006, 13:18
çoşarım alev alev yanarım..nolmuş?. :PPPPP
Sevgiyle ve Hoşçakalın;)
Bunu her mesajına yazmasan, nasıl olsa imzanda var :)
TARIKKAYAPDR
03-03-2006, 15:04
;) Öneriniz için teşekkürler Malina.. Bence de olmaması daha uygun olacak..;)
Danışman varken sanırım benim susmam daha doğru olur:) Evet statü önemli..Aynı bilgileri bir inşaat işçisi bilse de dinlenir mi bilmiyorum:) Resim kötü de olsa yapan picasso ise daha farklı bir gözle bakarız. İmzalar algılamamızı değiştirir. sevgimle:)
Statü değil, mesleki bilgi önemli...
Pomza taşı (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=797) için bile üreticisini bulup bilgi almaya çalışıyoruz.
Desen ki, bunun parası çok, onun için, şunun değil bunun lafını dinliyorsunuz, o zaman haklısın.
Mesleki bilgi de tartışılır ama senin böyle bir itirazın yok sanırım.
TARIKKAYAPDR
03-03-2006, 22:54
Herkese Merhabalar;)
Etiketler ambalajlar gibidir. İlk bakışta önemlidirler ve geçici statü sağlarlar. Fakat kişi sadece etiketi ile kalıyorsa, mesleki anlamda kendisinden beklenenleri karşılayamıyorsa,etiketin/statünün arkasına sığınıp kendini geliştirmiyorsa o zaman etiket bir statü sağlamak bir yana kişinin kendisine bile ağır gelmeye başlayacaktır.
Etiketlerimiz ya da toplumsal statümüz düşüncelerimizin ambalajı olamayacağı gibi etiketsiz söylenen bir düşüncenin de güvenilirlik ve geçerlilik konularında sorun yaşayacağı göz ardı edilmemelidir.
Yaşadığımız problemlerle ilgili çevremizden duyduğumuz bir çok öneriyi önemsemezken aynı önerileri konunun uzmanından duyduğumuzda daha çok önemsemeye başlamıyor muyuz..?
Sevgili Tuana bir ara bu konularda biraz muhabbetimiz olmuştu
hatırlıyor musun? ;)
Herkese Merhabalar;)
...etiketin/statünün arkasına sığınıp kendini geliştirmiyorsa o zaman etiket bir statü sağlamak bir yana kişinin kendisine bile ağır gelmeye başlayacaktır.
Sanırım bizim ülkemiz hariç! :))
Sevgili Tuana bir ara bu konularda biraz muhabbetimiz olmuştu
hatırlıyor musun? ;)
Sanırım bizim ülkemiz hariç! :)) Sayın Arsakay yazdığım şeyleri hatırlayamadım..:p Biraz açıklar mısınız rica etsem:p
atomcocuk
06-09-2006, 14:12
Buyrun size çarpıcı bir örnek: Gözlük takan bir arkadaşına yetişkin biri "dörtgöz" demez çünkü onun incineceğini düşünür. Ama bir çocuk arkadaşının çok üzüleceğini bile bile hatta onu özellikle üzmek için bunu defalarca tekrarlar.
aynı fikirdeyim ben de öyle yapıyom:)bu arada baby tv'yi hiç sevmem kardeşim de sevmez
Onur G. HİTİT
06-09-2006, 16:02
Bu Baby Tv. hakkında hiç iyi şeyler düşünmüyorum. İngilizce bir isim alınmış, Türk çocuklarına yabancı kültürü "bebeklikten" itibaren aşılamaya çalışan bir "kültürel emperyalizm" aracıdır. Daha fazla yazmayayım, iyice siyasete girecek çünkü.
Saygılarımla...
Çocuğu çok erken TV seyretmeye başladığı için yavaş yavaş dışarıya olan ilgisi azaldı, iletişim kurmamaya başladı. Sonra TV'den uzaklaştırınca aşırı tepki verme (hırçınlaşma, ağlama, saldırı) de başladı. Bu çocuğun düşünülebileceğin tersine konuşmayı da geç öğrendiğini hatırlıyorum. Neredeyse otistik olduğunu düşünmeye başlayacaklardı.
Benzeri bir olay benim çevremde de gerçekleşti. Anne-baba çalıştıkları için çocuğu eve gelen bakıcı kıza bırakıyor, o da sabahtan akşama kadar malum şarkı/türkü kanalını seyrediyormuş. Doktorlar onada hemen otistik damgası vurmaya kalktı. (Sanki içerde damga elinde bekliyor içeri girdin, tamam damgayı yedin :( ) Önce kızı kovdular, sonra anne-baba daha fazla ilgilenmeye başladı. Çocuk 5 yaşında konuşmaya başladı. Şu anda Anadolu lisesine gidiyor ve zehir gibi Maşallah.
bence en güzeli tv yi evlerden kaldırıp atmak çocuklar için değil büyükler içinde aynı tehlike söz konusu çünkü ucuz zahmetsiz bir eğlence aracı
Limonata
10-11-2006, 20:04
Bu konuyu konuşmaya başladık (http://www.wdyd.com/topic.asp?TOPIC_ID=4255)ama buradakileri daha çok ilgilendiriyor sanırım.
ben baby tv yi biliyorum bebeklere özel:mad: hiç güzel değiiil:(
ben bıktım.kızlar ısrarla açtırıyor.tuhaf olan 0-3 yaş arası olmasına rağmen çok sık tekrar yapıldığı için 4 yaşındaki büyük kızım ingilizce kelimeleri mıknatıs gibi çekiyor.küçük kızım ise çıldırtıyor.ne haber kanalı, ne film, ne spor, ne de belgeseller kaldı.sadece baby tv seyrediyoruz.
değiştirdiğimizde kıyamet kopuyor. ilk başlarda hoş olduğuna inanırken şimdi seyrettikçe çin işkencesine dönüştü.:dilli: :dilli:
Arkadaşlar;
Burdaki yazıları okuduktan sonra 2,5 yaşındaki oğlumu jetix kanalından zorla sökerek ağitici olduğunu düşündüğüm oyuncak setleriyle oynamaya ikna ettim. Daha sonra da bu yeterli değil diyerek uzman psikolog gözetiminde bulunan özel bir kreşe yazdırdım. Şimdi çocuğum daha az sinirli ve daha çok sakin. Olaylara hayali yaklaşıyor ve vurdulu kırdılı oyunlar oynamak istiyordu. Hatta oyuncak tabanca diye tutturmuştu. Ben ise ısrarla almıyordum. Kreşe başladığından beri tv seyretmiyor ve tabanca diye de tutturmuyor.
Tüm anne babalar; lütfen çocuğunuzu tv den uzaklaştırmanın bir yolunu bulun. O çizgi filmleri ben bile seyrederken irkiliyorum. Çocukların ruh sağlığını derinden etkileyebilecek bu tür yayınları seyrettirmeniz ileride oluşabilecek kişilik bozukluklarına bile yol açabilir. Abarttığımı düşünenler bir daha düşünsün. Herkese saygılar...
Mehmet Ali Aşık
08-03-2007, 05:01
Bana kalirsa baby tv beyin yikama ve kulturel emperaylizm niyetli bir kanala benziyor.Yarardan çok zarari var.Turkiyedeki ahlaki çokus buyuk olçude medya sayesinde olustu.simdide mekanik,sentetik,otamatik bir nesil yetisiyor. Bu kanal ingilizce ogretmekten çok çocugunuzun Turkçesini bozabilir.
Mehmet Ali Aşık
06-04-2007, 05:08
Çocugunuza ingilizce ogretmek istiyorsaniz Prof. Dr. Oktay Sinanoglunun eserlerine goz atmanizi tavsiye ederim.Televizyondaki program ve dizilerin bir çogu beyin yikama ve beyin kontrolune yonelik mesala herkesin severek izledigi benim ise nefret ettigim "avrupa yakasi" isimli dizi yetiskinler bu tuzaga dusuyorsa çocuklar hatta bebekler ne yapsin!
Bu arada çocukları sadece reklam izlerken yemek yediği için tv seyrettiren anne ve babalara kötü bir haberim var. Tv çocukta obeziteye neden oluyor.Bilimsel olarak kanıtlanmış bir durum. Yani varsın az yesin ama televizyondan uzak dursun bebekler. Ayrıca yurtdışında bebeklere eli kaşık tutmay başladıktan sonra yemek yedirilmiyor. Mama sandalyesi ile masaya oturtulan bebek kendi kendine aile fertlerinden görerek ve deneyerek yemek yemeyi öğreniyor. Böylelikle küçük motor hareketlerde gelişim sağlanmış oluyor. Döke saça da olsa yemeğini kendi ve istediği ölçüde yiyor. Ama Tv karşısında görüntü bombardımanına kapılan bebek ne olduğunu anlamadan doyma eşiği geçse bile bilinçsizce ağzını açmaya devam ediyor. Bu da geri dönülmez bir yolun başlangıcını oluşturuyor. Sonraki yıllarda tv karşısında yemeden duramayan hımbıl ve asosyal çocuklara dönüşüyorlar. Amannn diyorum başka birşey demiyorum.
Neden T.V. ?
Neden bu kadar doğal görünen bir kitle kontrol cihazını özellikle bebeklere izletelim ki ? İnsanların çoğu televizyonu evlerinde sürekli açık tutar. Kaybetmiştir artık kendi dingin iç sesini. Sürekli bir gürültü, aklını kendisinden uzak tutacak sürekli bir başka ses ister ki bu ses TV'nin sesi olur. Çünkü kendi zevklerini yitirmiştir. Evinin içini şenlendirecek güzel bir müzik zevki belki hiç olmamıştır bile yaşamında...
Lütfen bebeklerimizi ve çocuklarımızı Televizyonun esaretinden koruyalım. Tazecik zihinlerine ve benliklerine sürekli bilinçaltı mesajları yükleyen, sağlıksız yaşamaya , sağlıksız beslenmeye ve şartlandırılmış kişilik oluşumları yaratan televizyondan koruyalım. Bırakın yaşamın yönlerini yaşamın kendi içinde görsünler ve onunla mücadele edebilsinler. Ama yeterki televizyonun yaptığı gibi şartlandırılıp programlandırılmış kişilikler haline çevrilnmesinler..
Bebek ve çocukların yaşamına yaratıcılıklarını irdeleyebilecekleri etkinliklere sokun. Göz temasları kurmak , anlamasalar bile güzel şeyler konuşmak ve sevgiyi hissetmek çok anlamlı. Emin olun onların sizlere öğreteceği çok şey var. Legolar harika oyuncaklardır ve ilerleyen yaşlarında sportif etkinliklere yönelimlerine yardımcı olmakta çok güzel olacaktır.
Gebelik aşamasında bile güzel müzikleri birlikte dinlemek müthiş.Müzik kendi başına bir sihirdir.
bence çoçukların çoğu şeye ilgisini azaltıyo en küçük kardeşim 6 yaşında. 3 yaşında kanala şifre koyarak bıraktırabildim ancak. Televizyon bence zararlı bilgisayara devam :D
Mr.Prankton
08-03-2015, 15:16
Baby Tv çok kötü bir kanal.Bebeklerin koşup oynaması gerekirken evde televizyon izliyorlar...
Birsen 33
10-06-2016, 21:19
Merhabalar
Özellikle Baby Tv yazılmış fakat ben kötü etkileyebilecek programların bu kanalla sınırlı olmadığını düşünüyorum. Baby tv yi bir kaç kere rastladığımda izledim. Ninnilerini beğeniyorum :)
Sihirli Annem dizisinde ailede baba rolündeki kişinin köpek olarak gösterilmesine çok kızıyorum. Ailede babanın saygınlığı nerede kaldı?
Çocuklar yine de öğrenmesini istemediklerimiz yanında güzel şeyler de öğreniyorlar. 19 Aylık Torunumla dialogum;
-Kızım gökyüzüne fırlattıkları uçağa bezeyen şeyin adı ne
-yoket(roket)
-Ne yapıyorlar onlarla, neden fırlatıyorlar?
-Ayaştıyma yapıyoylay
-Neyi araştırıyorlar?
-Gezegen
-Hangi gezegen?
-Şimdi maystalay ....Onu ayaştıyıyollay(Mars'talar...Onu araştırıyorlar)
Biz çocukluğumuzda radyonun içinde konuşan kişiyi görebilmek için radyonun ardına dolanırdık, sağına soluna bakardık.
Şimdiki çocuklar harika. İmkanları da o zamana göre çok daha iyi. Yeter ki çocuklarımızın iyi yönde ilerlemesini sağlayacak programları izleyebilmelerini sağlayalım. Sırf zamanlarını çalmaktan öte gitmeyen hatta zararlı olabilecek programlardan uzak tutabilelim
Sağlıkla...
Evde televizyon izleniyorsa bebeğin de izlemesi kaçınılmaz. Aynı şey telefonlar tabletler içinde geçerli. Teknoloji hayatımızın içine bu kadar girmişken, evlatlarımızı bundan tamamen uzak tutmak imkansız gibi. Lakin sabahtan akşama kadar tv, telefon, tablete mahkum edip etmemek bizim elimizde.
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.