View Full Version : 3. Boğaz Köprüsü
İstanbul Boğazına Yapılacak 3.Köprünün Güzergahı Hemem Hemen Belirlendi.
Yapılan Açıklamalar Köprü Ve Bağlantı Yolları Üzerinde Bulunan Arazilere Olan Talepte Ciddi Bir Artış Olduğunu Gösteriyor.
Güzergahlar Netleşiyor
Yıllardır tartışılan İstanbul Boğazı'na üçüncü köprünün güzergahı hemen hemen kesinleşti.Uzmanlar yaptıkları açıklamalarda
Boğaz'ın Avrupa Yakasında Sarıyer'in üst tarafında yer alan Havantepe ile Anadolu Yakasındaki Anadolu Kavağı'nın üstü olan Yüşa Tepesinin
köprünün iki ayağının oturma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtmişti.Geçen hafta yapılan açıklamalarda Ulaştırma Bakanlığı'nın ağırlıkla Sarıyer-
Anadolu Kavağı güzergahı üzerinde durduğu vurgulanıyor.
Adapazarı' ndan Kınalı' ya
Ekonomist dergisinin haberine göre yap-işlet-devret modeline göre yapılacak 3.köprü ihale sürecinin 4-5 ay olacağı ,
proje kapsamndaki köprü ve oto yolların yapımının da 36 ay sürmesinin beklendiği belirtiliyor.Üçüncü köprü ile birleşmesi
öngörülen Küzey Marmara Oto Yolu adı verilen güzergahında Adapazarı'ndan başlayarak ,İzmit üzerinden Boğaz'a yapılacak 3.köprü ile Avrupa Yakasını geçerek
Tekirdağ-Kınalı ayrımına kadar üreceği ifade ediliyor.
..............
Üçüncü köprünün çevre yolu güzergahındaki çatalca en şanslı yerlerden biri..........
Karadeniz Otoyolu ,3.boğaz köprüsü, tem 7 diye anılan çatalca yolundaki arazilerin toplanmaya başladığı ifade ediliyor.Çatalcalı emlakçılar,
Durusu,
Tayakadın köyü,
Baklalı,
Boyalık,
Dursunköy,
Yassıören
ve Kestanelik gibi köylerin yola cepheli arsalarının tamamının son bir yılda adeta kapışıldığını belirtiyor.......
Güzergah kesinleşmesede köprünün bağlanacağı otoyollara yakın köylerde bayram sevinci yaşanıyor.Arazi fiyatları artıyor. İnanlar inşaat'ın başkanı Serdar İnan, üçüncü köprünün
Avrupa yakasındaki çevre yolunun ana güzergahının Rumeli Kavağı'ndan başlayarak, sırayla
Sarıyer'in üstü,
Bahçeköy,
Mehmet Akif piknik yeri,
Kemerburgaz,
Gaziosmanpaşa
taş ocaklarının arkası,
Şamlar köyü
ve Sazlıdere barajı üzerinden Çatalca'ya kadar uzanacağını ifade ediyor......
http://www.realist2002.com/ebulten/haber/s3.html
Yukarıdaki habere göre;
Çevre yolu güzergahı belli olmuş.
Ancak yolun Kınalı'ya ulaşabilmesi için Silivri köylerinden de geçmesi gerekiyor.
Basında bu konuda bilgi yok.
Ben de haritadan bakarak olasılıkları tahmin etmeye çalıştım.
Haritaya göre çevre yolunun Kınalı bağlantısı için Çatalca'nın Kestanelik köyünden sonra şu köyler yer alıyor.
Çatalca'nın köyleri
Oklalı
Gökçeli
İnceğiz olarak devam ediyor.
Silivri köyleri
Kadıköy
Gazitepe köylerinden Kınalı sapağına ulaşılabiliniyor.
Ancak habere göre Çatalca köylerinde kestanelik sınır ise;
hiç asağı inmeden
Silivri'nin orman köyleri olan
Kabakça
Bekirli
Küçüksinekli
Beyceler
Büyükçavuşlu köylerinden bağlantı sağlanabilinir..
Karadeniz sahil yolu'nun bir ayağı olarak ilan edilen
3.köprü, Kuzey Marmara yolu ile Bulgaristan'a kadar ulaşması hedefi göz önüne alınırsa,
ikinci seçenek daha ağır basacak gibi.
Bu köprünün ağır tonajlı araçlar için yapıldığı iddiası da Büyükçavuşlu'da yapılmak istenen tehlikeli atık tesisine ulaşımı kolaylaştırcağından ikinci ihtimal kuvvetleniyor.
Bu yazdıklarımda hiç bir bilimsel ve resmi kaynak yoktur
sadece ormanlar ve orman köyleri için endişelenen bir Silivrili olarak merak ettiklerimdir.
Bir bilen açıklama yapsada rahatlasak...
Ya da mücadele etsek......
3. köprü göçe neden olacak
İstanbul'un trafiğini kurtarmak için başlayan üçüncü Boğaz Köprüsü İstanbul'u da kurtaracak.
Hükümet İstanbul'daki organize sanayi bölgelerini Tekirdağ, Hayrabolu, Çorlu gibi bölgelere kaydırmayı planlıyor. Fabrikaların gitmesi ile en az 2 milyon kişinin de bu bölgeye taşınacağı belirtiliyor.
YAPIM ihalesine az zaman kalan üçüncü Boğaz Köprüsü İstanbul'un simasını tamamiyle değiştirecek. Hükümet üçüncü Boğaz Köprüsü ile birlikte önemli bir karar daha alacak. Buna göre İstanbul'daki tüm organize sanayi bölgeleri Çorlu, Tekirdağ, Hayrabolu ve Lüleburgaz, Edirne civarına taşınacak. Başbakan Erdoğan'ın 'İstanbul'a göçü durdurmak gerekir' açıklamasının çözümü olarak alınan karara göre İstanbul'da tüm organize sanayi bölgeleri, sanayi tesisleri İstanbul dışına çıkarılacak. İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Sabri Ateş bununla ilgili planların hazırlandığını ve 2010'a kadar tüm taşınma işleminin tamamlanacağını söyledi. İstanbul'a gelen göçün durdurulamadığını bunun da büyük sıkıntı yarattığını söyleyen Ateş 'Üçüncü Boğaz Köprüsü çok önemli bir karar. Bu kararı nedeniyle AK Parti Hükümeti'ni kutluyorum. İstanbul böyle göç almaya devam ederse ileride 4'üncü ve 5'incisinin bile yapılması gerekir' dedi.
FABRİKALARDAN KURTULACAK
İSTANBUL'UN kültür ve kongre merkezi ilan edildiğini hatırlatan Ateş 'İstanbul'un merkezlerinde olan organize sanayi bölgeleri ve fabrikalar istanbu'un dışına çıkarılıyor. Tüm planlar hazırlandı. Sanayi tesisleri Silivri, Çerkezköy, Çorlu, Lüleburgaz ve Hayrabolu'ya doğru taşınacak. Taşınma 2010'a kadar bitecek' dedi. İstanbul'dan büyük fabrikalar çıkarıldığında göçün de duracağını söyleyen Ateş 'Bu fabrikalar İstanbul'dan giderse işçiler de gidecek. Bu hem İstanbul'u rahatlacak, hem de o bölgelerde yeni konut projeleri kurulacak. Öyle sanıyorum ki bu kararın ardından 2 milyon kişi İstanbul'dan iş nedeniyle taşınacak' dedi.
3. KÖPRÜ DOĞRU KARAR
HÜKÜMETİN başlattığı otoyolların, üçüncü Boğaz Köprüsü ile entegre hale getirileceği ve İstanbul'un trafik yükünün de azalacağını söyleyen Ateş 'Bundan sonra prim yapacak bölgeler İstanbul'un sanayisinin taşınacağı çevre iller olacak' dedi. Artık İstanbul'da tasarlanan planların bilinçli olarak yapıldığını söyleyen Ateş 'Sanayi bölgelerinin başka illere kaydırılması İstanbul'un nüfusunun azalmasında önemli etki yaratacak. İstanbul'daki fabrikaların ve ağır sanayinin mevcut yerlerinde kalması daha büyük sorun yaratacaktır' diye konuştu.
http://www.internetajans.com/default.asp?NID=46819
14/12/2007
1. Silivri İstanbul değil mi?
Silivri'nin göç alması İstanbu'un göç alması sayılmaz mı?
2.''bu fabrikalar İstanbul'dan giderse işçiler de gidecek'' miş.....
İşçileri kültür kentine yakıştıramıyor musunuz?
3.Sayılan yerlerin hepsi tarım arazileri değil mi?
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken 27.04.1995 tarihli basın toplantısında aynen şunları söylemişti: “Üçüncü köprü bir cinayettir. Böyle bir teşebbüs İstanbul’un çağdaş kentleşmesi ve şehiriçi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur”
Çözümü orman için ulaşımla çözebileceklerini düşünmüş olacaklar ki;
bu gün ormanı yok etme pahasına,ormanı yapılaşmaya açma pahasına
üçücü köprü yapılıyor.....
Anadolu yakası Akyazı bağlantısı;
İnan'a göre Anadolu yakası güzergahı şöyle:
"Kavak, Beykoz, Akbaba,Yalıköy, Zerzevat, Polnezköy, Alemdağ Beldesi'ne bağlı çatalçeşme mahallesi üzerinden Samandıraya bağlı Paşaköy'e kadar uzanacak.
Diğer güzergah ise sahilden Şile'ye ulaşacak. Şile'den sonra Kurna köyü, Meşrutiyet, Kızılca, Ahmetli, Sofular, Alacalı, Doğancalı, Sahilköy, Göllü, Bozhane, Öğünce, paşamandıra, Çayırbaşı, Harmantpe, Karakiraz, İshaklı, Yeşilvadi ve Dağdere'den geçecek"...
http://www.realist2002.com/ebulten/haber/s3.html
köylerin isimlerinde bile anlaşıldığı gibi bu çevre yolu, otaban değil ormandal olacağa benziyor....
İstanbul'dan büyük fabrikalar çıkarıldığında göçün de duracağını söyleyen Ateş...
Bir fabrikada çalışmak (işsizliğin yaygın olduğunu da düşünürsek) kalifiye bir eleman olmayı gerektirir değil mi?
Kapı görevlisi ya da benzeri bir posizyon için açılan sınava başvuran, yüzlerce üniversite mezunundan söz eden haberleri hatırlıyorum...
Göç nedeniyle gelen ve büyük şehire uygun bir mesleği olmadığı için işsiz olanlar ne olacak? Gizli işsizler?
Göç nedeniyle gelen ve büyük şehire uygun bir mesleği olmadığı için işsiz olanlar ne olacak? Gizli işsizler?
yakacak,yiyecek,giyecek yardımıyle elde tutulacak
gelecek seçimlerde kullanılacak :D
32431
Sayın ilgili,
İstanbul’a ve çevreye karşı suç işlenmesini önlemek istiyoruz.
3. Boğaz Köprüsü’nün ve otoyollarının ihale hazırlıkları hızla ilerlemektedir.
İstanbul’un bitirilmesi demek olan 3. Boğaz Köprüsü’nün neden olacağı toplumsal ve çevresel maliyetleri halkımıza anlatmak zorundayız.
Bu amaçla güzergâhın sembolik bir noktasında basın açıklaması gerçekleştirilecektir.
Olası toplumsal ve çevresel maliyetleri halka duyurmak ve bilinçlendirmek üzere yapılacak basın toplantısına davet ediyorum.
Saygılarımla.
OMO MARMARA ŞUBESİ
YÖNETİM KURULU ADINA
Prof. Dr.Uçkun GERAY BAŞKAN
Tarih : 22.03.2008 Cumartesi
Saat : 10:30
Yer : Krokide gösterilmiştir.
Adres :Orman Bölge Müdürlüğü 2 Nolu İdare Binası Zemin Kat Maslak/İSTANBUL
Tel :0(212) 29911 95 Faks : 0(212) 299 09 75 e-mail: omomarmara@gmail.com
32432
BASINA VE KAMUOYUNA
İSTANBUL’UN KORKULU RÜYASI KÖPRÜLER ZİNCİRİ !
Her yıl Dünya Ormancılık Günü olan 21 Mart yaklaşırken, kutlamalar yapmak üzere hazırlıklara başlıyoruz. Ancak ülkemizde uzun zamandır uygulanan ve son yıllarda hızlanarak artan ormansızlaştırma politikalarına bağlı uygulamalar nedeniyle, başarıları öne çıkaramıyoruz ve çok istediğimiz kutlamaları yapamıyoruz.
1950 li yıllardan başlayarak karayolcu politikalara teslim olan ülkemizde 40 yıldan bu yana İstanbul Boğazı’na yapılacak köprüler tartışılmıştır. 3. Boğaz Köprüsü sorunu karşısında da, Hükümetin birbirine uymayan ve Belediye Başkanlarının zamanla farklılaşan açıklamaları nedeniyle toplumda bir kayıtsızlık ve hareketsizlik yaratılmıştır.
Birinci köprünün açıldığı tarih olan, 1973 yılından önce “köprüsüz” İstanbul Boğazından yılda 5.000.000 araç, 113.000.000 yolcu geçerken, 1974 yılında köprünün yapımıyla boğazı geçen araç sayısı yaklaşık %200 artarak 14.000.000; buna karşılık yolcu sayısı ise %4 artarak 118.000.000 olmuştur. Bu, araç/ yolcu sayısındaki dengesiz artış günümüzde de sürmektedir. Bu veriler de göstermektedir ki, köprüler, kent içindeki araç trafiği veya artan nüfus nedeniyle yoğunlaşan yolcu trafiği için gerçek bir gereksinim değildir ve yolcu taşınmasına katkı yapmamaktadır. Bu verilere rağmen, birinci köprünün açılışından üç yıl sonra, ikinci köprü, ikinci köprünün açıldığı yıl ise üçüncü köprü tartışılmaya başlanmıştır. İlk iki köprünün ormanlar ve yabanıl çevre üzerindeki olumsuz etkileri de ortadayken, 3. köprünün yine de gündeme geliyor olması, bu yatırımın amaçları konusunda kuşkular yaratmaktadır.
Tartışılan 3. köprünün gerçekleşmesi halinde, kentin kuzeyine çekilmiş olan ormanlar, yabanıl alanlar ve tarım alanları; Formula 1 alanında olduğu gibi, arsa spekülasyonlarının, ticari ve siyasi rantın, sözde planlı yerleşimlerin veya kaçak yapılaşmaların, ticaret alanlarının v.b. saldırısına, açılacaktır. Ormanları ve yabanıl alanları “cibali mübaha”, yani herkesin istediği gibi kullanımına açık dağlar olarak gören eski ve yanlış anlayış, bugün de ormanları isteyenin yerleşebileceği, isteyenin otoyol yapabileceği, isteyenin ticaret alanı, isteyenin Formula pisti yapabileceği alanlar olarak görmekte ve topluma da bu anlayışı dayatmaya çalışmaktadır. Ormanlar, arsa spekülatörleri tarafından, en ucuz hatta bedelsiz arazi edinme kaynakları olarak görülmektedir.
3. köprünün yapımı halinde, kuzeyde Beykoz - Sarıyer arasından geçeceğini artık herkes bilmektedir. Buna rağmen ilgili bakan arsa spekülatörlerinden saklama gerekçesiyle tam güzergâhı açıklamayacağını belirtmektedir. Kesin güzergâhı ne olursa olsun, böyle bir uygulamanın kuzeye çekilmiş İstanbul ormanlarını yok edeceği açıktır. 3. köprünün yapımı halinde, çevre ve bağlantı yolları ile Belgrad Ormanı büyüklüğünde ormanlık alan ve bir o kadar da tarım ve / veya yabanıl alan yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.
İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda rekreasyon alanları, yaban hayatı, ormanlar ve su kaynakları stratejik konular, dolayısıyla, korunması zorunlu kaynaklar olarak ele alınmaktadır. Başta Terkos gölü olmak üzere kentin su rezervlerinin de hemen tamamı kuzeyde, “alternatif güzergâhların” yakın çevresinde bulunmaktadır. Yeni bir köprü, yüzyıllardır İstanbul’un su gereksinimini karşılayan bentler sistemini olumsuz etkileyeceği gibi, aynı bölgede ve Şile ormanlarındaki potansiyel bentler sistemini de yararlanılamaz hale getirecektir. Bu alanlar söz konusu nedenlerle ranta, yerleşime, ticarete… konu edilmemeli, mutlak koruma statüsü sağlanmalıdır.
İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15.11.1995 tarih ve 7755 numaralı; “İstanbul Kuzey Kesimi – Karadeniz Kuşağı Doğal SİT Alanı” ilanında, gerekçelerden biri olarak, “bu bölgedeki doğal varlıkların ve ekolojinin korunabilmesi için söz konusu alanlarda yerleşimi özendirebilecek yol, köprü (3. Boğaziçi Köprüsü) turizm tesisleri gibi kararlara yer verilmemesi… ilkesi, … temel ilke olarak belirlenmiştir” denilmektedir.
Bu köprü ve yollarıyla ilgili olarak yaşanabilecek sakıncalar konu alınmak üzere bilgilendirme ve tartışma da yaşanmamıştır. Kentlinin doğacak tehlikeler çerçevesinde bilgilendirilmesi ve katılımı sağlanmış değildir. Bu bize olası bir ÇED raporunun da doğru sonuç vermeyeceğini göstermektedir. ÇED raporlarında uygulanan genel ve sakat mantığın bu köprüye de esasen izin vereceği şeklinde bir endişe bulunmaktadır.
Kentin insanının fakirleştirilmiş olması, medyadaki haberlerin gerçeği örtüyor olması, katılımın dışlanmış bulunması tepki veremeyecek bir kentli kimliği üretmiş ve köprü uygulamasını kolaylaştırmıştır.
3. köprünün yapımı Türkiye’nin de taraf olduğu; Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme (1972-PARİS), Avrupa’nın Yaban Hayatı Ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (1979-BERN) ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (1992-RİO) gibi uluslararası sözleşmeler ile Avrupa Kentsel Şartı’na da aykırıdır. Çevre ve bağlantı yollarının geçeceği alanların orman olarak kalmasında üstün kamu yararı vardır. Buna rağmen köprünün yapılması halinde; kente, çevreye ve doğaya karşı suç işlenecektir.
Bir başka kent, kentli ve doğa karşıtı hazırlık da, Kilyos ve Karaburun arasındaki eski maden alanlarının iyileştirilmesi yerine, bu alanların kültür ve turizm alanı olarak ilan edilmesidir. Turizmi Teşvik Kanunu turizm sektörünün, orman ve meraların sağladığı kamu yararından daha büyük kamu yararı sağladığı gibi bir sakat mantığa dayanmaktadır. Bu da kültür ve turizm alanı ilan edilen alanlardaki orman ve meralar için, turizm kanununu yasal bir balta haline getirmektedir.
İstanbul kentinin ulaşım sorunlarını yeni köprüler çözmeyecektir. Ulaştırma tek elden eşgüdüm içinde yönetilerek, ulaştırma yatırımları toplu taşımaya yönelik olmalıdır. Kentteki mevcut toplu taşıma sistemleri olan deniz taşımacılığı, raylı sistem taşımacılığı ve otobüs taşımacılığı geliştirilerek aralarındaki aktarma ve eşgüdüm olanakları iyileştirilmelidir. İstanbul kenti çekim merkezi olmaktan çıkarılmalıdır.
Tarımı ve hayvancılığı çökmüş, yerleşim ve sanayileşmesi plansızlığa dayalı, kırlarını yönetemeyen bir Türkiye’de, İstanbul’un ulaşım ve taşımacılık sorunu köprülerle çözülemeyecek, aksine bu sorunlara yoğun kent, kişi başına ulaşım maliyeti, su, rekreasyon, yaban hayatı gibi pek çok sorun daha eklenecektir.
3. KÖPRÜ KENTE, ÇEVREYE VE DOĞAYA KARŞI SUÇTUR!
KÖPRÜ DEĞİL YAŞAM HAKKI!
ORMAN YOKSA SU DA YOK!
ORMANLAR SAHİPSİZ DEĞİLDİR!
22 Mart 2008
Havantepe / SARIYER
T.M.M.O.B.
ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI
MARMARA ŞUBESİ
rıfatsoydan
16-04-2008, 00:30
bu güzergahlar -hangisi olursa olsun- yıkım olur. neresinden baksak belgrad ormanları ile devamındaki köylerin yeşil alanları geri dönüşü olmayan bir yıkıma gider. ilgili köylerdeki vatandaşlar memnun ancak yurtları ellerinden akıp gidecek bir süre sonra. tıpkı zekeriyaköy, demirciköy, uskumruköy, kemerburgaz, göktürk-petnahor- köylerinde villa tipi yerleşmlerden sonra olduğu gibi. 20 yıl evvel bu köyler ahalisi para etmeyen arsalarını ucuz ucuz elden çıkardı ve lüks villalar kendi bahçelerine dayanınca uyandılar ki iş işten geçmiş yurtlukları yaşanmaz hale gelmiş. köprü olayı daha da beter olacak fikrindeyim. ilginç bir örnek kemerburgazın karadeniz kıyısındaki çiftalan, ağaçlı ve akpınar köyleridir. köylerin çevresi ve altındaki araziler çok büyük taşkömürü rezervine sahipti. yıllar önce madenciler köylerin dışındaki arazileri satın alıp iş makinelerini sokunca köylü iş imkanı diye sevindi önce. ama daha sonra rezerv azaldıkça madenciler köylerin otlaklarına ve en sonunda köylerin dibine kadar kazıdılar. sonuç çok kötü oldu. topografya tamamen değişti. köylerin etrafında onlarca yapay maden ocağı gölü oluştu. hafriyat karadenize döküldü ve kıyı dolgu yapıldı. sahil şeridi kıyıdan uzaklaştı ve haritadaki şekli değişti. köylerin ana merkezlerle olan yolların güzergahı değişti. köylerin demografik yapısı erozyona uğradı. özellikle çiftalan köyünün yarısından fazlası köyü terketmek zorunda kaldı. köyün mezarlığının dibine kadar kazı yapıldı ve neredeyse mezarlık çökme durumuna geldi. şimdi oralar adeta hayalet şehir gibi. çünkü 10 yıl önce istanbulda taşkömürü yasaklanınca madenciler tası tarağı toplayıp gittiler. geride bıraktıkları yukarıda saydıklarım ve bunların direkt **** dolaylı etkileri oldu. sanırım 3. köprü de böyle bir yıkıma neden olacak. bu sebeple civar köyler ahalisinin uyanık olması gerekmekte.
İDO'dan Ro-Ro projesi için ilk adım
İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ (İDO) kent içinden geçen transit ve ağır araç yükünü azaltmayı amaçlayan Ro-Ro projesiyle ilgili ilk adımı atıyor. İDO Ro-Ro projesi için 27 Mayıs 2008'de ihaleye çıkacak.
İhalenin ardından 4 ay içinde tamamlanacak proje ile Ro-Ro için uygun güzergâhlar belirlenecek.
Proje ihalesinin Ro-Ro çalışması için atılan ilk somut adım olduğunu kaydeden İDO, Genel Müdürü Ahmet Paksoy "Proje ile ilgili bir ön çalışma yapılacak. Bursa bölgesinde Ro-Ro için alternatif güzergâhlar belirlenecek ve en uygunu seçilecek." dedi. Ro-Ro projesinin İstanbul ile Bursa arasında bir köprü oluşturacağını kaydeden Paksoy, "Ro-Ro projesi için belirlenecek bölge, çevresel etki değerlendirilmesi yapılarak projeden hiçbir şekilde olumsuz etkilenmeyecek." diye konuştu.
Projede, İDO'nun yaptıracağı 140 TIR kapasiteli "ROPAX" gemisinin günde karşılıklı olarak 6 sefer yapması planlanıyor.
Ro-Ro projesinin, başlamasına karar verildikten sonra 3 yıl içinde tamamlanması hedefleniyor. Projenin liman, bağlantı yolları ve gemiler olmak üzere toplam maliyetinin 300 milyon Euro olacağı belirtildi.
Zaman (http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=684976)
3. köprü için gerekçe ağırlıklı olarak ağır vasıtalar, tırlar değil miydi?
Köprüyü kullanacak tırlar ile, roro ile taşınacak tırlar hangi güzergahtan nereye gidecek?
3. Köprü askıya alındı
26 Mayıs 2008 05:592. İdare Mahkemesi, Sarıyer’de yapılması planlanan 3. Köprü’nün de bulunduğu projelerin planlarını iptal etti ve yürütmeyi durdurma kararı verdi...
İstanbul Boğazı'na yapılması planlanan 3. köprü ile Ataşehir Finans Merkezi, Silivri Havalimanı, Haydarpaşa ve Galataport gibi projelerin önü hukuken kapandı. Projelerin hayata geçirilebilmesi için Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı'na karşı 8 ayrı oda, ortak metinle farklı mahkemelere başvurmuştu. İnşaat Mühendisleri Odası'nın açtığı dava geçtiğimiz hafta sonuçlandı. 2. İdare Mahkemesi 'hukuka aykırı planlama yapılamaz' gerekçesiyle planları iptal eti ve yürütmeyi durdurma kararı verdi.
KARAR TEMYİZDE
İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi tarafından hazırlanarak, 14 Temmuz 2006'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nden oy birliğiyle geçen planlarla ilgili mahkemenin kararını Büyükşehir Belediyesi, temyiz edecek. Ancak belediyenin temyiz kararı reddedilirse, İstanbul'da çevre planlarının kabulünden sonra yapılan ve yapılması planlanan projeler, kaçak duruma düşecek. Kararla son bir yılda Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nden geçen planların yanı sıra Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, ile Çevre ve Orman Bakanlığı'nın İstanbul'da yapmayı düşündüğü projeler de karara takılmış oldu. İdare mahkemesinin kararıyla birlikte 100 binlik planın altlığı olan 1/25 bin ölçekli plan yapılması da ortadan kalktı. Temyiz başvurusu reddedilirse Büyükşehir Belediyesi'nin yeni 1/100 binlik plan yapması gerekiyor. Plansız bölgelerde çivi bile çakılamayacağını belirten üst düzey bir belediye yetkilisi, "Kent artık plansız bir hale dönüştü" dedi.
İŞTE YARGININ DURDURMA GEREKÇESİ
Şekil açısından hukuka aykırı bulunan 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı'nın iptal gerekçesiyle ilgili karar: "Dava konusu, planın hazırlanmasında Plan Yapımını Yükümlenecek Müelliflerin Yeterliliği Hakkında Yönetmelik Hükümlerinde öngörülen nitelikleri taşımayan müelliflerin de görev aldığı bu nedenle dava konusu 1/100 bin ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı'nın şekil açısından da hukuka aykırı olduğu, davacının yürütmeyi durdurma talebine yönelik kararın kabulüne..."
"YAĞMAYA KARŞI ÇIKTIK"
Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Eyüp Muhçu: "Biz planlara karşı değiliz. İstanbul'u yağmalanmasına karşıyız. Şile, Beykoz, Ömerli ile Belgrad Ormanları'nın yok edilmesiyle, su havzaları ile tarım alanlarının yapılaşmaya açılmasına karşı çıktık. İstanbul'un 25 milyon nüfusu olması hedefleniyor. 14 milyonu taşımayan İstanbul'un 25 milyonluk nüfusu nasıl taşıyacak."
450 UZMAN 9 AYDA HAZIRLADI
Planın hazırlanma sürecinde bulunan Doç. Taylan Dericioğlu: "Mahkeme yönetmeliklere aykırı bazı bölümler nedeniyle planın bütününü durdurdu. Bugüne kadar yapılmış en kapsamlı planlamayı yaptık. Küresel metropol konusuna önem verilmiştir. İptal kararıyla birlikte yapılan bütün çalışmaların üstüne maalesef sünger çekilecek. Yönetmeliği ters yerler iptal edilebilirdi."
http://www.sariyerhaber.org/news_detail.php3?id=538
Gelde yargıya güvenme:p
3. köprü iki katlı olacak
Tarih: 28 Mayıs 2008
Kaynak: Yeni Şafak
Yazan: Hamdi Ateş
Marmaray ile İstanbul Boğazı'nın altından geçmeye hazırlanan trenler, üçüncü boğaz köprüsüyle boğazın üstünden de geçecek. İstanbul'a yapılacak yeni köprüde Japon modeli uygulanacak. Ulaştırma Bakanlığı, köprünün hem araçlar hem de tren geçecek şekilde projelendirilmesi kararını aldı.
Japonya'da yaygın olarak kullanılan sistemle köprü ya iki katlı olacak ya da tek katlı köprünün bir bölümü demiryolu hattına ayrılacak. Nereye yapılacağı sır gibi saklanan 3. boğaz köprüsü de öncekilerden farklı olarak çok işlevli inşa edilecek. Ulaştırma Bakanlığı, bundan sonra yapılacak köprülerin hem karayolu araçlarına hem de demiryolu araçlarına da hizmet edecek şekilde yapılması için ilke kararı aldı.
''3. köprünün önünde hukuki engel''haberinden üç gün sonra çıkan haber.
Ülkemizde korkunç bir haber kirliliği var.
Neye inanacağımız şaşırdık.
Aklıma hemen (beni tanıyanların da bildiği gibi :) almanca bir laf geldi.
"Es ist zu schön um wahr zu sein"
Yani Türkçesi "Hakkikat olabilmesi için fazlaca güzel" Umarım bu sorun böylece çözümlenmiş olur. Çözülmeyen sorunlar yüzlerce kez kararı alınıp infazı edilmeyen yanlış ruhsatsız veya dalaveralı "talan" kent projeleri meselesine dönmez. Kemerburgaz, Acarkent, Sinpaş v.s. gibi bir dizi yıkılamıyan karar üzerine karar alınarak yine de işine yoluna devam edilen projeler...
Dediğim gibi " Hakkikat olabilmesi için bu haberin biraz fazla güzel" sevindim ama nedense kursağımda bir batma duyusu var. Yine birileri bildiğini okuyacak...
Dediğim gibi " Hakkikat olabilmesi için bu haberin biraz fazla güzel" sevindim ama nedense kursağımda bir batma duyusu var. Yine birileri bildiğini okuyacak...
Haklısınız praecox,
hele ikinci haberden sonra benim de sevincim kursağımda kaldı:(
Bu ülkede yargı kararına karşı işletilen altın madenleri var.
Yargıyı hiçe sayan, milli irade diye tutturan bir hükümet var.
Bu yargı kararını aşmayı başarırlarsa, bunun adını da
''komyon-oto iradesi''derlerse şaşırmam.
Projede, İDO'nun yaptıracağı 140 TIR kapasiteli "ROPAX" gemisinin günde karşılıklı olarak 6 sefer yapması planlanıyor
Malina,yukarıda alıntı yaptığını zaman gazetesinin haberine karşı görüş şu haberi buldum.
İstanbul’da trafikten şikayet etmeyen tek kişi gösteremezsiniz. Aslında çözüm hemen yanı başımızda ama biz ondan yararlanmayı değil, seyretmeyi seviyoruz. Bu çözüme iki yıldır 2 Ro-Ro gemisiyle katkıda bulunmaya çalışan bir kuruluş var: İstanbul Lines. Ambarlı ve Harem’den, Bandırma’ya götürmek için günde 250-300 kamyonu çekip alıyor İstanbul trafiğinden............
“Günde 6 sefer mümkün değil”
İDO’nun, üç gemiye günde 6 sefer yaptırmayı planladığını belirten Koç, “Günde 6 sefer mümkün değil. Karayolunu yasaklamaları lazım. Böyle bir trafik yok. Kuzey-güney Marmara hattında trafiğin başlama saati 20:00, bitiş saati ise 01.00’dir. Gelecek olan bu aralıktaki gemilere gelir. Bunun dışında gördükleri hareketliliğin tamamı lokaldir. Eskihisar-Topçular gibi her saat gemi kaldıramazsınız.
Çünkü, trafik akşam 8’de İstanbul yönüne akmaya başlıyor. Herkesin amacı, ertesi sabah boşaltma yerinde olmak. Bütün gün boşaltıyor, dönüş yükünü alıyor ve geceyi yolda geçiriyor. Yani, insanlar geceyi gemide ya da karada gidiyorlar.
Gündüz de, yükleme ve boşaltma işlerini yapıyorlar. İşin doğası bu. İstediğiniz kadar hızlı gemiler alın; bu tablo değişmez. Yolcu gemisi, ya da hızlı feribot için problem yok. Ama, Marmara’ya kamyon taşımak için 100 milyon Euro’luk gemi getirmek asla verimli olmayacaktır. İDO, güçlü bir kuruluş her şeyden evvel bir kamu kuruluşu . Bize rampa yapsın, özel sektörden isteyen kuruluş da, gemisini koysun, çalışsın.
http://www.denizhaber.com.tr/NAKLIYAT/12016/Koc:-Yilda-3-Ro-Ro-koymaya-haziriz.html
Benim anladığıma göre İDO'nun plani 3 .köprü ile bağlantılı.
Koç'un dediği gibi bu trafikte 6 seferlik aracı karayoluyla nasıl limanlara getirecekler?
İşte üçüncü köprünün güzergâhı: Tarabya-Beykoz
Karayolları Genel Müdürlüğü, İstanbul Boğazı'na yapımı planlanan üçüncü köprünün güzergâhını altı alternatiften bire düşürdü. 'Tarabya-Beykoz' tercihinde trafik yoğunluğu dikkate alınırken, bölgedeki arazilerin büyük kısmının Hazine'nin elinde bulunması da etkili oldu. Son karar için Başbakan Erdoğan'ın onayı bekleniyor.
İstanbul'a yapılacak üçüncü Boğaz köprüsünün sır gibi saklanan güzergâhı belli oldu. Karayolları Genel Müdürlüğü teknik ekipleri tarafından yapılan çalışma neticesinde, üçüncü köprünün, mevcut köprülerin daha kuzeyinde bulunan Tarabya-Beykoz arasına inşa edilmesi kararlaştırıldı.
Bu güzergâhın belirlenmesinde, arazilerin büyük kısmının Hazine'ye ait olması etkili oldu. Yeni köprünün Boğaziçi ve Fatih'ten farklı olarak araçların yanı sıra trenlerin geçişine de imkân tanıyacak şekilde inşa edilmesi planlanıyor. Bunu gerçekleştirmek için iki alternatif üzerinde çalışılıyor. Birinci seçeneğe göre köprü iki katlı inşa edilecek. Katlardan birini lastik tekerlekli araçlar, diğerini trenler kullanacak. İkinci alternatif ise köprünün tek katlı yapılması, iki yanından araçların geçmesi, ortasında ise demiryolu bulunması. Ulaştırma Bakanlığı, daha çok ikinci seçenek üzerinde duruyor.
Mevcut köprülerden kuzeye inşa edilecek köprünün daha çok Anadolu-Avrupa arasında transit geçişler için kullanılması amaçlanıyor. Böylece yük taşıyan kamyon ve TIR'lar İstanbul şehir trafiğine uğramadan geçiş yapacak.
Ayrıca yetkililer, İstanbul'da trafiğin Anadolu yakasında Beykoz'da, Avrupa yakasında ise Tarabya'da tıkandığına işaret ederek, yeni köprüyle bunun aşılacağını vurguluyor. Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinde sabah ve akşam saatlerinde yaşanan trafik yoğunluğunun giderek artması üzerine İstanbul Boğazı'na üçüncü bir köprünün yapılması gündeme gelmişti.
Ulaştırma Bakanlığı, yaptığı çalışmalar neticesinde köprünün inşası için altı muhtemel güzergâh tespit etmişti. Bunlar, Nakkaştepe-Ortaköy, Vaniköy-Arnavutköy, Çubuklu-Yeniköy, Beykoz-Kireçburnu, Yuşatepesi-Rumelikavağı ve Garipçe-Poyrazköy'dü. En uygun güzergâh olarak ise Vaniköy-Arnavutköy seçilmişti.
İki köprünün ortasına inşa edilecek üçüncü köprüyle, trafik yoğunluğunun hafifletilmesi hedeflenmişti. Ancak, tarihî dokunun zarar görebileceği gibi birtakım endişeler sebebiyle bu hattan vazgeçildi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, dönem dönem yaptığı açıklamalarda köprünün güzergâhını tespit ettiklerini; ancak arsa spekülatörlerine fırsat vermemek için açıklayamayacaklarını ifade etmişti. Yıldırım, "Eğer öyle spekülatif yatırım yapacak olan varsa, sağ gösterip sol vurabiliriz. Hiç boşuna yatırım yapmasınlar." demişti.
Vaniköy-Arnavutköy hattından vazgeçilmesinden sonra, yeni güzergâh çalışmaları başlatıldı. Birkaç alternatif hazırlandı. Güzergâhlar içinde, kentin gelişimi, trafik yoğunluğu, çevre ve arazi durumunu göz önünde bulundurarak üçüncü köprü için en uygun güzergâh Tarabya-Beykoz olarak belirlendi.
Bu güzergâhın belirlenmesinde, arazilerin büyük kısmının Hazine arazisi olmasının de etkisi büyük oldu. Ayrıca bu bölgede 2B arazilerinin bulunmasının kamulaştırmayı kolaylaştıracağı belirtiliyor. Yap-işlet-devret modeliyle inşa edilecek köprünün güzergâhı için son sözü Başbakan Tayyip Erdoğan söyleyecek.
03/09/08
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=733350&title=iste-ucuncu-koprunun-guzergâhi-tarabyabeykoz (http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=733350&title=iste-ucuncu-koprunun-guzerg%C3%A2hi-tarabyabeykoz)
Durmak yok yola devam.....
Halit Togay
06-09-2008, 12:30
5 Eylül 2008 de Hürriyet Gazetesi'nde Seri İlanlar Eki birinci sayfada Remzi Kozal'dan Tüm Mühendis ve Mimarlar Birliği Platformu adına üçüncü köprü ile ilgili bir açıklama yayınlandı.
Haberi kopyala-yapıştır ile size sunmak istedim. Ancak gazetenin internet sitesinde Seri İlanlar eki yeralmıyor. Kendim yazdım.
Haberde köprünün yapımı zaten bir gereklilik ve artık kabul edilmiş doğal bir durum olarak sunuluyor, nasıl bir mimari ile yapılacağı tartışılıyor.
Remzi Kozal'ın fikri de şöyle : (kalın yazılar bana ait)
"İstanbul'da üçüncü köprü için ikinci köprünün kuzeyinden başka bir güzergah uygun olmaz. Baştan köprüyü kabul etmişler. Ormanları koruyalım diyoruz. Hepimiz de buna hassasiyet gösteriyoruz fakat, yeni köprü ormanları katledecek diye düşünürken, bir de farklı açıdan bakabilmeliyiz. Geçenlerde Çekmeköy'de bir orman yangını vardı. Allah'tan yeni yollar vardı. Yangın karşı bölüme sıçramadı. Ormanları korumanın bir yolu da toprak yollar açılmasıdır. Fakat o yolları da ileride bitki ortüsü kapatır. Her sene bir iş makinası basitçe temizler. Asfalt yol geçişleri Batıda da önemli bir çözüm olarak görülüyor. Bence ikinci köprü ve bağlantı otoyollarının yapılması bile ormanlarımız için önemli oldu. Bence ikinci köprü ve bağlantılarına bir kez uydudan bakmak bile ormanlar için nasıl önemli bir felaket olduğunu gösterir. Biz işe olumsuz taraflar kadar, olumlu taraflarından da bakmayı bilmeliyiz."
Bu platformu internette araştırdım ancak aynı gazetede ve Karadeniz Havadis Gazetesi'nde yayınlanmış yazılardan başka bir şey bulamadım.
Sn.Togay her şey planlandığı gibi yürüyor....
Arasıra satılık arazi ilanlarına bakmak gibi bir alışkanlığım var.Bugün incelediğimde Silivri ve Çatalca'nın orman köylerinde 500 dönüme kadar araziler satılıyor ve m2 fiyatları geçen kışa oranla yükselmiş...
Doğrusunu isterseniz Silivrili olarak köylerimizde bu kadar büyük arazi sahibi olan birilerini hiç duymamıştım.
Bizim gibilerinin kafasının almadığı çok şey dönüyor.
Aşağıda trafik sorunu ilgili yorum yapan Nihat Alayoğlu bir şıkta diğer sıka atlarken kendiyle çelişmiş ama bu açıklamanın anafikri belli ki 3.Boğaz köprüsü...
Küzey İstanbul Ormanları'na yazık olacak.
Ve dilerim ki;ahirette, hiç görmedikleri cennet ağaçlarının altında,şarap akan nehirleri olan cennette keyif yapmayı umanlar dünyadaki ağaçları yok ettikleri için cehennemde meşe odunu ateşinde yanarlar..
MÜSTAKİL SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ(MÜSİAD) Genel Sekreteri Nihat Alayoğlu, bugün bazı gazetelerde yer alan İstanbul boğazına üçüncü köprü yapılmasına ilişkin haberler ve mevcut trafik sorunları ile ilgili bir açıklama yaptı.
Kaynak : Sıcak Gündem
MÜSİAD`ın İstanbul`da trafik sorunlarının aşılması için bir takım öneriler hazırladığı ifade eden Alayoğlu, `Kısa vadede bu öneriler hayata geçirilirse İstanbul`da trafik sorununun azaltılması mümkündür` dedi.
İşte MÜSİAD`ın İstanbul Trafiğiyle İlgili Önerileri
1. İstanbul`da ulaşımın güçlenmesi ve trafiğin rahatlaması için bugün konuşulan üçüncü çevre yolu ve üçüncü köprüyle ilgili faaliyetlere bir an önce başlanılmalı ve mevcut ulaşım kanalları arasında ring bağlantıları kurulmalıdır.
2. Boğaz köprülerinin yükünü azaltacak şekilde deniz taşımacılığına önem verilmelidir. Yük taşıyan ve Trakya`dan Anadolu`ya geçen kamyonların önemli bir bölümü denize yönlendirilmelidir.
3. İstanbul`da deniz ulaşımının payını artıracak, bugün uygulamaya konulmuş olan deniz taksi gibi yeni fikirler yürürlüğe alınmalıdır. Bu bağlamda Pendik-Yenikapı arasında feribot seferleri başlatılmalıdır.
4.Öte yandan boğazdaki gemi trafiğinin yükünü azaltmak için petrol taşıma işinin karadan gerçekleşmesini sağlayacak önlemler alınmalıdır.
5. Karadeniz`de Karaburun mevkiine ikinci bir liman daha yapılmalı ve böylece Ambarlı limanının yükü hafifletilmelidir.
6. E-5 yolu Silivri`ye kadar 5 gidiş ve 5 geliş olacak şekilde genişletilmelidir.
7. Yollarda trafiği rahatlatmak için üst geçitler yerine alt geçit yapımına ağırlık verilmelidir.
8. Trafiğin çok sıkışık olduğu E-5 yolu üzerinde çok katlı yollar ve çok katlı kavşaklar yapılmalıdır. Bu bağlamda halihazırda kısmen faaliyette olan ve yeni bölümleri de inşa edilmekte olan Metrobüs çalışmalarının yanı sıra bazı modern şehirlerde olduğu gibi monoray türü alternatif çözümler de düşünülmelidir.
9. Yeni yerleşim alanlarında ulaşım planlaması dikkatli bir şekilde yapılmalı yollar geniş tutulmalı ve aynı zamanda otopark ihtiyacı da göz önünde bulundurulmalıdır.
10. Gerek Manuel gerekse otomatik çok katlı otopark sistemlerinin yapılması teşvik edilmelidir.
11. Başta Atatürk ve Sabiha Gökçen havalimanları olmak üzere, bazı organize sanayi bölgeleri gibi önemli noktalar arasında helikopterle hava ulaşımı özendirilmelidir.
http://www.silivriliyiz.com/anasayfa/haber_oku.asp?haber=3503
26 Mayıs 2008 05:592. İdare Mahkemesi, Sarıyer’de yapılması planlanan 3. Köprü’nün de bulunduğu projelerin planlarını iptal etti ve yürütmeyi durdurma kararı verdi...
İstanbul Boğazı'na yapılması planlanan 3. köprü ile Ataşehir Finans Merkezi, Silivri Havalimanı, Haydarpaşa ve Galataport gibi projelerin önü hukuken kapandı. Projelerin hayata geçirilebilmesi için Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı'na karşı 8 ayrı oda, ortak metinle farklı mahkemelere başvurmuştu. İnşaat Mühendisleri Odası'nın açtığı dava geçtiğimiz hafta sonuçlandı. 2. İdare Mahkemesi 'hukuka aykırı planlama yapılamaz' gerekçesiyle planları iptal eti ve yürütmeyi durdurma kararı verdi.
İstanbul aşığı Kadir Topbaş planın iptal edilmesi karşında,
''Yeniden düzenler meclisten geçiririm'' demişti.
plan yeni düzenlemesiyle tekrar meclisten geçti.
......İstanbul’un anayasası’ yeniden kabul edildi.
İSTANBUL - Galataport, Silivri’ye üçüncü havalimanı, Ataşehir’in ticaret merkezi haline getirilmesi, Haydarpaşa limanı gibi dev projeleri kapsayan ve bu nedenle ‘İstanbul’un anayasası’ diye anılan 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planını Büyükşehir Belediye Meclesi’nde oyçokluğuyla kabul edildi.
Meslek odaları, planı, kentte ulaşımı olumsuz etkileyeceği, havza ve tarım arazilerine yapılaşma getirmesi, tarihi alanlara merkezi iş alanı yapılması gibi gerekçelerle 1/100 binlik plana itiraz etmiş ve mahkeme de planı iptal etmişti.
Ancak Büyükşehir Belediyesi Meclisi, 29 Mart’taki yerel seçimlerin öncesinde dün yaptığı toplantıda planı oyçokluğuyla kabul etti. Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu, kabul edilen planla, daha önce iptal edilen plan arasında sadece ufak tefek farklar olduğunu ve planla ilgili itirazlarının devam ettiğini söyledi. Muhçu önümüzdeki hafta planı tekrar mahkemeye götüreceklerini belirtti. (Radikal)
http://213.243.28.155/Default.aspx?aType=RadikalHaberDetay&Date=14.02.2009&ArticleID=921605
Yeni plan içinde 3.köprünün yer almadığı haberi de var
İptal edilen plan tepkiye rağmen geçti 14 Şubat 2009
Fatma AKSU/İSTANBUL
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11001146.asp?gid=233
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde 3.5 yıldır bekleyen 1/100 bin ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni, CHP’li üyelerin muhalefetine rağmen oy çokluğuyla geçti.
2006’da kabul edilen 1/100 bin ölçekli plan itirazlar nedeniyle geçen ağustos ayında İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nce iptal edildi. Bunun üzerine itirazlar değerlendirilerek, çevre illerde yapılmakta olan çevre düzeni planlarına uyumlaştırma çalışmaları yürütüldü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Bayındırlık Komisyonu, TMMOB ve Şehir Plancıları Odası’nın görüşleri alındıktan sonra düzenlenen plan, dün incelenmek ve karar alınmak üzere Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin gündemine alındı. Kabul edilen planda Anadolu Yakası’nda Kartal ve Ataşehir, Avrupa Yakası’nda ise Bakırköy, Başakşehir ve Silivri İstanbul’un birinci derece merkez bölgesi olarak yer aldı. İstanbul’un üçüncü havalimanı ise Silivri’deki tarım arazileri üzerinde gösterildi.
Kabul edilen planlarda İstanbul Boğazı’na yapılması tartışılan 3. köprü yer almadı. Planda, "Doğal Afetler Açısından Riskli Alanlar" "SAK" lejantı ile işlendi. Bakırköy-Zeytinburnu arasındaki sahil kesimi, Kadıköy sahil bölgesi, Tuzla, Atatürk Olimpiyat Stadı’nın bulunduğu bölge, İsaköy Baraj Gölü’nün kuzeyi (Ağva’nın güneyi), Samandıra’nın batısında askeri bölgenin doğusunda kalan alan, Beylikdüzü ile Gürpınar arasında kalan bölge "Doğal Afetler Açısından Riskli Alan" olarak gösterildi.
Yolsuzluk iddialarıyla çalkalanan AKP'li Silivri Belediye yönetimi bu plan için çok uğraştı.
Silivri,artık planlı bir şekilde talan edilecek.
Plana 3. köprünün dahil edilmemesi ilginç,bakalım altından ne çıkacak.
3. köprünün güzergahı
29 Haziran 2009
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul'a yapılacak üçüncü köprünün güzergahı ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Bilişim Teknolojileri Konferansı’nın yapıldığı Çeşme’de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ulaştırma Bakanı Yıldırım, ''İstanbul’a yapılacak 3. köprü için bu yıl bitmeden ihaleye çıkacağız. Köprü için trafik garantisi vereceğiz. Trafik az olursa geçiş ücreti farkını biz ödeyeceğiz, trafik fazla olursa parayı kırışacağız. Her iki köprünün kuzeyinde olacağı kesin. Hazırlıklar devam ediyor. Yılın üçüncü çeyreğinde ihale süreci başlar. 4 alternatif güzergah var birine karar vereceğiz.
İhalede süre yarıştıracağız
Biz güzergah belirliyoruz. İdari şartname ve teknik şartname veriyoruz. Asıl olan güzergahtır. Bir de garanti. Şu kadar trafik garantisi veriyorum, az olursa tamamlarım, çok olursa kırışırız. Böyle maddeler koyuyoruz. Ondan sonra gel kardeşim sen bunu kaç sene işletirsin diye soruyoruz. Her şeyi belirliyoruz. İhalede de süreyi yarıştıracağız.” dedi.
KÖPRÜ'NÜN GÜZERGAHI
Yıldırım'ın açıklamalarının ardından 3. köprünün 'Beykoz-Tarabya' ya da 'Beykoz-Sarıyer' arasında yapılabileceği ihtimalleri ağırlık kazanıyor.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11964624.asp?gid=229
İBB'nin son planında 3.Köprü yok bakanlığa devri mi söz konusu acaba?
Ayrıca,Yıldırım'ın, ''Şu kadar trafik garantisi veriyorum, az olursa tamamlarım, çok olursa kırışırız. Böyle maddeler koyuyoruz. Ondan sonra gel kardeşim sen bunu kaç sene işletirsin diye soruyoruz.
sözlerine dikkat çekersek.
'Trafik az olursa' diye bir ihtimal varsa bu köprünün yapılmasının amacı ne?
3. RANT KÖPRÜSÜNE İZİN VERMEYECEĞİZ
“Üçüncü köprü bir cinayettir. Böyle bir teşebbüs İstanbul’un çağdaş kentleşmesi ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur”
27 Nisan 1995 Recep Tayyip Erdoğan
18 Temmuz saat 18.00’de İstanbul, cinayeti değil, yaşamı savunmaya Sarıyer meydanında buluşuyor.
* 15.00: Arnavutköy iskelesi:
Mücadeleleriyle semtlerinden 3. köprüyü kovalayan Arnavutköylüler “3, rant köprüsüne hayır demek için ve çağdaş bir kent için hep beraber pedal çeviriyoruz” diyen bisikletli katılımcılarımızı ve deniz yoluyla gelecekleri tekneleriyle Arnavutköy iskelesinden uğurluyorlar.
* 17.00: Çayırbaşı/Kefeliköy otobüs durağı:
Çayırbaşı/Kefeliköy otobüs durağında, Arnavutköy’den, K.Çekmece’den, Maltepe’den katılanlarla büyük buluşma ve Sarıyer’e yürüyüş.
* 18.00: Sarıyer Meydanı:
Sarıyer Meydanında Basın Açıklaması
YAŞAMI SAVUNMAYA, 18 TEMMUZ’DA SARIYER’E
KÖPRÜ DEĞİL İNSANCA YAŞAM
3. KÖPRÜ YERİNE YAŞAM PLATFORMU
93175
93176
3. KÖPRÜ YERİNE YAŞAM PLATFORMU'NUN 18 TEMMUZ CUMARTESİ GÜNÜ SARIYER MEYDANINDA YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASINA 2.000 (İKİBİN) KİŞİ KATILDI.
Sevgili İstanbullular, Değerli Basın Mensupları;
3.KÖPRÜ İHTİYAÇ DEĞİL CİNAYETTİR..
Bugün “3.Köprü mutlaka yapılacaktır” diyebilen Başbakan Recep Tayip Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı iken, 27 Nisan 1995 tarihinde verdiği demecinde “3. Köprü bir cinayettir. Böyle bir teşebbüs İstanbul’un çağdaş kentleşmesi ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur” diyordu.
Başbakan'ın ülkeyi yönetmeye başladıktan sonraki görüş değişikliğinin ise özellikle 2003'teki Malezya ziyaretinde, Malezyalı firmaların "yap-işlet-devret" modeli tekliflerinden sonra ortaya çıktığı biliniyor.
3. Boğaziçi köprüsü, bir devlet projesi olan Marmaray'ın fizibilite raporlarında da ''gereksiz'' görülüyor. Çünkü Marmaray'ın işletmeye geçmesiyle birlikte Boğaziçi'ne artık yeni bir köprü ihtiyacı da ortadan kalkacağı belirtiliyor.
Bu bilgiler, devletin resmi raporlarında da yer aldığı halde, 3. köprünün yeniden gündeme gelmesi ise, yap-işlet-devret yöntemiyle ''köprü rantı'' nı bekleyen çevrelerin ''Marmaray'dan önce'' amaçlarına ulaşmak istediklerini gösteriyor. Boğaziçi'ne yeni köprünün ulaşım adına değil, ''para toplamak'' için tasarlandığını gösteriyor.
Kurulacak yeri bile kesin olmadan uygun görülen sözde köprü projesindeki ''karayolu ve demiryolu'' önerisinin bilimsel ve gerçekçi olabilmesi için, Avrupa ve Asya yakalarındaki demiryolu sistemlerinin yeni köprü güzergâhına göre etüdü ve yeniden planlanması gerekiyor. Bu çalışma ise 30 yıldır ancak Marmaray için gerçekleştirilebildi.
Yani, üzerinde demiryolu da bulunan bir karayolu köprüsünün Boğaziçi'nde hiçbir güzergâhta teknik ve rasyonel altyapısı da zaten bulumuyor.
Bunlarla birlikte; başta 3. köprü ve kent içi oto tünelleri v.b. hiçbir plana, SİT kararlarına, yasalara, uluslar arası sözleşmelere uygun olmadığı için, hiçbir plana işlenememektedir. Buna rağmen hükümet tarafından yapılan açıklamalarda öncelikle bu planlara işleyeceğiz denilerek, belediye meclislerinin iradelerine ipotek konulmaktadır.
Bu ülkenin evlatları, İstanbul için alınan ve alınacak olan yanlış yapılaşma kararlarının ve uygulamaların zararlarını temizlemek için çok büyük uğraşlar ve kayıplar verdiler ve veriyorlar! Ömrümüz hep yap-boz ile mi geçecek?
Üçüncü köprü fikri bir kere binlerce kere yanlıştır. Çünkü:
İstanbul’da nüfus artışı yılda yüzde 4, araba sahipliğindeki artış ise yılda yüzde 16’dır. Buna göre, 2020 yılında bu talebi ancak 7 köprü ile karşılayabiliriz. 2040 yılında belki 70 köprü gerekecektir. Dolayısı ile köprü inşası çözüm değildir. Çünkü köprü inşa etmek bir kısırdöngüdür. Problemi çözdüğünüzü zannettiğiniz anda, aynı problem ile gene karşı karşıya kalırsınız!
Göztepe ile 4. Levent arası bir metronun maliyeti 450 milyon dolar iken Üçüncü köprünün çevre yolları ve viyadükleri ile birlikte maliyeti en az 900 milyon dolar olacaktır. Dolayısıyla, 3. köprü sadece İstanbul'da yaşayanların sorunu değildir. İstanbul'da çarçur edilen kaynaklar, vergi ödeyen tüm Türkiyelileri ilgilendirmektedir.
3. Köprüye karşı çıkanlar Sayın Başbakan'ı üzüyormuş.
Biz de üzülüyoruz Sayın Başbakan! Ama bu sefer yalnızca üzülmekle yetinmeyeceğiz bilesiniz. Bu sefer, kendimiz, çocuklarımız ve doğadaki tüm diğer canlıların yaşama hakkı için; ormanımıza, suyumuza, mahallelerimize sahip çıkacağız. Üzmek istemezdik ama yıllar önce 'cinayet' dediğiniz, Belediye Başkanınızın bile arkasında duramadığı bu projenin tam da önünde durucağız.
Akademisyenlerin, meslek odalarının, kent sakinlerinin, tümüyle bilimsel gerekçelerle karşı durduğu bu projeye dair kararlılığınızı görüyoruz. Biz de kararlıyız! İstanbul’un arkadan hançerlenerek katledilmesi demek olan 3. köprü “cinayetini” önleyeceğiz.
Biz karşı çıkanları, 'bunların yıllardır bir dikili ağacı var mıdır?' diye suçluyorsunuz ya, işte tam da o dikili ağaçlarımızı korumak için bugün sokaklardayız, yargı yolu da dâhil olmak üzere her türlü meşru hakkımızı kullanacağız.
Üçüncü Boğaz Köprüsü ilk iki köprüde olduğu gibi İstanbul’un trafik sorununu çözmeyecek, yeni çözümsüzlükler üretecektir.. Bir yandan İstanbul’un kuzey kesimi olan Beykoz ve Sarıyer ormanlarında usulsüz yerleşimi teşvik ederken, diğer yandan çevre ve bağlantı yolları güzergâhındaki mevcut yerleşimlerde yaşayan insanların, kamulaştırmaların ardından, kentsel dönüşüm projeleri uygulaması gibi nedenlerle mahallelerinden göç etmelerine yol açılacaktır. Yaklaşık 50 yıl önce, Sarıyer’deki tersanelerde, bir dünya markası olmuş Paşabahçe Şişecam Fabrikası’nda, Sümerbank Beykoz Deri Kundura, Tekel İspirto ve Rakı Fabrikaları’nda işçi olarak çalıştırılmak üzere Anadolu’dan buralara göç ettirilen insanların barınmalarını sağlamak amacıyla, günümüzde usulsüz diye tanımlanan yapılaşmalar bilerek teşvik edilmişti. Beykoz ve Sarıyer’de doğan, büyüyen, evlenen ve ölümlerinden sonra buralardaki mezarlıklarda yatan insanlar, işgalci gibi gösterilerek, “kentsel dönüşüm“ projeleri yoluyla şimdi göçe zorlanmaktadır. Bunların aralarında arsalarının değerleneceği umuduna kapılarak köprünün yapılmasını isteyenlerin de önünde sonunda yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda bırakılacağı unutulmamalıdır.
3.köprü demek, ecri misillerin artması, yıkımların başlaması ve barınma hakkımızın gasp edilmesi demektir. Biz Beykoz, Sarıyer ve tüm İstanbul halkı olarak köprü atında egzoz gazında yaşamak yerine yaşamı savunuyoruz. Yapılması gereken , sermayenin değil İstanbul halkının ortak çıkarlarını ve kamu yararını gözeten, doğal ve tarihsel çevrenin korunduğu, halkın demokratik katılımını esas alan bir planlamayı acilen hayata geçirmektir. İstanbul için, raylı sistem ağırlıklı, deniz yolunu en etkin biçimde kullanan ve otobüslerle desteklenmiş bir toplu taşıma sisteminin oluşturulması gereklidir. Planlı olarak toplu taşımayı etkinleştirme, ucuzlatma ve bu amacı destekleyecek biçimde otomobil kullanımını caydırıcı tedbirlerin alınması sağlanmalıdır. Tarımı ve hayvancılığı çökmüş, yerleşim ve sanayileşmesi plansızlığa dayalı, kırlarını yönetemeyen bir Türkiye’de, İstanbul’un ulaşım ve taşımacılık sorunu köprülerle çözülemeyecek, aksine bu sorunlara yoğun kent, kişi başına ulaşım maliyeti, su, rekreasyon, yaban hayatı gibi pek çok sorun daha da eklenecektir.
Mart 2008’den buyana dün; Havantepe’de, Sarıyer merkezde, Rumelikavağı’nda, Tarabya’da, Beykoz’daydık. “3.rant köprüsü” söylentilerinden vazgeçilinceye kadar, bundan sonra da gerekirse Türkiye’nin tüm meydanlarını dolaşarak mücadelemizi sürdüreceğiz, İstanbul halkına, kente, çevreye ve doğaya karşı suç işlenmesini, ülkenin parasal kaynaklarının çarçur edilmesini önleyeceğiz.
• 3.KÖPRÜ İSTANBUL HALKINA, KENTE ÇEVREYE VE DOĞAYA KARŞI SUÇTUR!
• KÖPRÜ DEĞİL İNSANCA YAŞAM!
• ORMAN YOKSA SU DA YOK!
• 3.KÖPRÜ YIKIM DEMEKTİR!
• ORMANIMA, SUYUMA,MAHALLEME DOKUNMA!
• ARTIK YETER, BU KENT, BU ÜLKE BİZİM.
• KENTİ, KENTLİYİ, ORMANI, SUYU,DENİZİ ÖLDÜRMEYELİM.
• SERMAYE DEFOL İSTANBUL BİZİMDİR !
18 TEMMUZ 2009 / SARIYER
3.KÖPRÜ YERİNE YAŞAM PLATFORMU
93745
93746
Dün Beykoz Tokatköy'den gelen akrabalarımızdan öğrendiğime göre ;
Beykoz'da köprü ayaklarının inşaatı için hazırlıklar başlamış bile.
çekirdek
22-07-2009, 21:29
Oğlum altıncı ya da yedinci sınıfta iken (12-13 yaşları), yeterli dünya bilgisi, kültürü, çevre bilinci yok iken, "siz olsanız İstanbul trafiğini rahatlatmak için neler yaparsınız" sorusuna;
"Üçüncü, dördüncü boğaz köprüleri yapardım" demiş.
Oğlumun o günkü, o yaştaki zeka ve bilinç durumuyla bugünkü yaşananlar pek örtüşüyor da aklıma geldi:(
açık-pozisyon
23-07-2009, 09:12
2. köprüye itiraz edenleri hatırladıkça 3. köprünün ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha anlıyorum. Hergün kullanıyorum 2. köprüyü, Allah yapandan yaptırandan razı olsun, olmasa yolum 30 km uzardı, trafik çilesi de cabası olurdu...
"3. köprüye hayır" yerine "3. köprüye şartlı evet" kampanyası yapılsa tamam da, böyle olunca "istemezük" oluyor. Ha unutmadan ben de bir Sarıyerliyim...
06/07/2009
Yemyeşil arazide ağaçlar kesilmiş, iş makineleri çalışıyor
İSTANBUL - İstanbul'un ormanlarında, doğanın istanbul'a en cömert armağanlarını sunduğu alanlarda bir otoban yapılıyordu ve ne gariptir ki o otobanda çalışan işçiler ne için çalıştıklarını biliyordu: "Üçüncü köprü inşaatı için diyorlar."
CNNTÜRK'ün haberine göre muhabirler Göksel Göksu ve Kemal Soğukdere, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın "rağbet etmeyin" dediği haritalardan birinin peşine düşerek köprünün izini sürdü ve çok çarpıcı sonuçlara ulaştı.
Google'dan bakıldığında söz konusu bölge, göllerle bezeli bir orman arazisi... Yemyeşil... Oysa şimdi ağaçlar kesilmiş, iş makineleri çalışıyor... Bu bölge İhsaniye ile Tayakadın'ın arası. Harita olmadan kolay kolay bulunamayacak gözlerden ırak bir mevkii.
Ağaçlar kesildi, göl kurudu
Güzergah ormanın tam ortasında geçiyor. Eskiden orman alanı alan bu bölgede yolun geçmesiyle birlikte ağaçtan eser kalmamış durumda. Yalnız ağaçlar değil, bölgedeki Kazıklı Göl de şimdiden kurumuş. Açılan yol bizi köprünün geçeceği ana güzergaha, yani bir bağlantı yoluna götürüyor. İş makinalarına bakınca bir başka gerçekle karşılaşıyoruz. Projeyi hazırlayan da uygulayan da aynı firma: MAKYOL.
Yolun inşaatını üstlenen MAKYOL'a avan projede de rastlıyoruz. Şu an çalışmanın yarısı tamamlanmış durumda. Oysa, daha önce gördüğümüz 2006 yılında hazırlanmış bir avan projeydi. Biz "planlar belki de değişmiştir, gerçek bile değildir" derken, projeyi hazırlayan firma çoktan uygulamaya geçmiş.
Peki Hasdal'dan başlayıp İhsaniye'de gözden kaybolan, sonra da orman içinden Yassıören'e kadar süren bu yol ne yolu? İşçiler bu sorumuza, "Otoban diyorlar, üçüncü köprü yolu olarak geçiyor diyorlar" yanıtını veriyor. (CNNTÜRK)
TOPBAŞ: KARAYOLLARININ NORMAL ÇALIŞMASI
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 3. Köprü güzergahının henüz ilan edilmediğini, bugün konuyla ilgili Karayolları Genel Müdürü ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü söyledi. Topbaş, 3. Köprü’nün startının verildiğini, bu konuyla ilgili ihale aşamasına gelindiğini anımsatarak, "Hangi güzergah olacağı henüz açıklanmadı ama belirlendiğini söyleyebilirim. Bahsettiğiniz çalışmanın 3. Köprü’yle ilgili olmadığını özellikle ifade etmek istiyorum. Çünkü bu güzergahın planlara işlenmesi gerekiyor. Bu yapılan, bizim belediyemizin ya da Karayolları Genel Müdürlüğünün yaptığı normal çalışmalardır" dedi. (aa)
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&Date=6.7.2009&ArticleID=943867
Bu yolun iki yıl önce gördüm...
Bağlantı yolu iddiaları doğru bence..
Yan yolda ''Kırklareli'' tabelesa dikkatimi çekmişti..
Ormanların içinden 3.köprü bağlantılı Bulgaristan'a kadar ulaşacak bir yol planı var sanırım...
3.Köprü'nün Karadeniz Sahil Yoluy'la birleşeceğinden de bahsediliyordu...
Her iki yakada da çalışmlar devam ediyor demek...
karinca70
12-08-2009, 00:22
3. Köprünün başsorumlusu geçmişimizi ve dahi geleceğimizi karartan kara oğlandır!
Üniversitede okurken; Günaydın gazetesinde çalışan kardeşimin eline tesadüfen geçmiş olan 70li yıllara ait bir gazetede okuduğum haberin kara-beyaz resmi şöyleydi: Ceylan derisi henüz icat edilmemiş yıllara ait meclisin karaoğlancıları ellerinde sandalyelerle çobansülücülere saldırıyorlar; sebep ise boğaz köprüsü gereksiz olduğu için istemiyorlar. Lise mezunu karaoğlanın peşinden giden solcukların muhalefet anlayışı; Özal'ın 2. köprü için yapılmaması için çobansülücüklerin kafalarına fırlattıkları vurdukları sandalyelere rağmen satılmasını istemedikleri 1. köprüydü.
Arazi rantçıları ve mafyaları ile kolkola olan sağıcıların planı İstanbul'un küçük bir alana hapsedilmesiydi. Mutlu mesut sağıcı başbakan kentin en rantable arazilerini iç ederken; solbekler henüz futbolda solaçık mevkisinden bihaberdi.
Sağırcıkların metrobüs icadı temelli toplu taşımacılık oyununa bile şiddetle karşı çıkan solungaçların hala nasıl nefes aldıkları bile belli değildi.
Olur efendim 3.sü de olur, 4.sü de olur; basiretsiz solgunların sağıcı soygunlara dur demesi mümkün değildir.
Karaoğlancılar; rahmetli Özal T.C. vatandaşlarına yurtdışı kapısını henüz açmadığı için (tekerleği yeniden icat eyme yolunda altı ok üstü yok yolumuz çok, ....); kır-at yık-at sağırlarına dilsiz kaldılar. Yapılmasın diye inat edeceklerine; yapılsın ama 3 değil 4 şerit; 1 değil 2 katlı olsun demeleri için kır-at gözlüklerini çıkarmaları gerekiyordu.
ASCII Avrupa karakter setinden Türkçe karakter setini; biz hiç bir zaman Avrupa Topluluğuna girmeyeceğiz diyerek reddeden Karaoğlancığın sebep olduğu karakter sorunlarından dolayı kulaklarını çok çınlatmışsızdır. Köprü trafiğinde başvurulacak çınlatgaçlarınız için hedef yine aynıdır: Karatoprakoğlan.
Soner Yalçın'ın yazısı Karınca70'e cevap gibi olmuş.
Boğaz’a köprü yapanlar Kürt açılımı yapamaz
Başlığı okuyup diyeceksiniz ki,
“Ne alakası var?” O kadar çok ilgisi var ki!
Öncelikle şuradan başlayalım: “Solcular
Boğaziçi’ne köprü yapılmasına niye karşı çıktı?” Ve 68 Kuşağı neden Boğaziçi Köprüsü prototipini Hakkâri Zap Suyu üzerine inşa etti?
“Devrimci Gençlik Köprüsü” aslında
Türkiye’nin ilk Kürt açılımıydı. Sonra ne oldu?
Gençlerin başına neler geldiğini biliyorsunuz. Peki bu köprüye ne oldu? Gelin, iki farklı olay gibi durmasına rağmen aralarında neden-sonuç ilişkisi olan Boğaziçi’ne 3’üncü köprü ve Kürt açılımı meselesine bir başka açıdan bakalım
...........
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12375848.asp?yazarid=218&gid=61
karinca70
02-09-2009, 05:20
Bodrum Torba'da Hakkarisever yüzer/yazar'ın zırvaları bana cevap oldu mu olmadı mı? :)
Benim yazımı dikkatli okursanız kara oğlan karaca oğlanı 3. köprünün tek sorumlusu değil baş sorumlusu ilan ettim. Yazımdaki ana tema; iş bilmez ve beceriksiz solcuların, üç kağıtçı rantiyeci sağcılardan daha çok sorumlu olduğu yönündedir. Solcular sürekli sorun çıkarırlar çözüm sunmazlar, eleştirirler sadece laf üretirler. Sağcılar da sürekli yalan yanlış da olsa çözüm üretirler ve ceplerini doldururlar. İşin özeti budur.
Ben şahsen Zap suyuna köprü yapılmasına, İstanbul'a köprü yerine Hakkari'ye okul yapılmasına karşıyım. [Ben Akseki'liyim benim memleketimdeki okulların çoğu iş bilmez ve beceriksiz solcular tarafından kapatıldı; benim memleketime de devlet hiç bir yatırım yapmadı; yol bile yapmadı (Özal* ve MHP istisna).] Güneydoğu köyleri neyse, Orta Anadolu köyleri de odur. Bazı bebeler sürekli ağlıyor diye tüm memelerin onlara ait olduğu propagandası da doğru değildir. [Solculardan en iyi reklamcı olur derler; boş laf da değildir; yani solculardan en iyi kapitalizmin sözcüsü olur. Zaten bunu görenler de keskin dönüşlerle küplerini doldurdular (zaten özleri ile iş bilmez ve beceriksiz solculuk çatışıyor olmalıydı).]
Yatırım stratejik bir karardır; yapılan fizibilite çalışmasıyla geri dönüşümü ve kazancı hesap edilir. İş bilmez ve beceriksiz bir solcu, İstanbul'a yeni bir köprü veya tüp geçit istemez. İş bilmez ve beceriksiz bir solcu bunun yerine Hakkari'ye okul ister veya geri dönüşü olmayan köprü ister (PKK patlatsın veya kullansın diye herhalde). İş bilmez ve beceriksiz bir solcu; köprüyü ve camiyi okulun alternatifi görür; kışlayı ve meyhaneyi alternatifi görmez. İş bilmez ve beceriksiz solcu; doğruları çarpıtmada çok iş bilir ve becerikli hale gelir. İş bilmez ama Bodrum'da yüzmesini çok iyi bilir :)
İstanbul'da trafikte kaybedilen zaman ve petrol düşünüldüğü zaman; bırakın 3.sünü; 4.sünü ve 5.sini yapmak şarttır. Boğaza köprü geri dönüşümü en yüksek yatırımlardan bir tanesidir (Aynı komik metrobüs çözümü gibi). Çünkü en kötü çözüm bile çözümsüzlükten iyidir.
Kadıköy'de Şükrü Saracoğlu stadı tribün tribün inşa edilirken; Galatasaraylılar tarafından gecekondu olarak nitelendiriliyordu. Tribünleri teker teker inşa etmek kötü bir çözümdü, şampiyonlar liginde 0 puan alınmasına sebep olmuş, uzunca bir süre gelir kaybına sebep olmuş bir yatırımdı. Ancak bu yatırım geri dönüşü hızlı bir çözümdü: gecekondu denilen yerde UEFA finali yapıldı; ve rakibinin en büyük hedefi Fenerbahçe'ye yenilmeyeceği (çünkü Fenerbahçe ile oynamayacağı) bu Kadıköy UEFA finali maçını oynamak oldu. Çünkü iş bilmez ve beceriksiz yöneticileri sadece laf üretiyordu: Devlet 3.köprü yapacağına bize stat yapsın diye Bodrum'da yüzerken; devlet hala bu onurlu görevi (!) yerine getirememişti.
İstanbul'da trafikte kaybedilen zaman ve petrol düşünüldüğü zaman; bırakın 3.sünü; 4.sünü ve 5.sini yapmak şarttır. Boğaza köprü geri dönüşümü en yüksek yatırımlardan bir tanesidir (Aynı komik metrobüs çözümü gibi). Çünkü en kötü çözüm bile çözümsüzlükten iyidir.
Dünya'nın azalan petrol kaynakları ve büyük şirketlerin işe yetişmezse kıyamet kopacağını ve bütün işlerin duracağını sanan beyaz yakalıları için 10. köprüye EVET.
:D
2007 yılında köprünün bağlantı yolunun Silivri'nin Kuzeyinden yani orman köylerinden geçeçeği ihtimalini yazmıştım...
Bir kaç gündür gazeteler '3.Köprü Bağlantı Yolu Silivri'nin Kuzeyine Yapılacak'' diye haberler yapıyor..
Günaydın....
2009'un Mart ayında,yerel seçime az kala çıkarılan 'İstanbul Anayasası' denilen bana göre 'İstanbul rant yasası' olan 1/100 Binlik planda bulunmayan 3.Boğaz Köprüsü için Kadir Topbaş ''Bağlantı yollarını belediyelerle tespit edeceğiz.'' diyor ancak bağlantı yolu geçmesi ihtimal olan orman köylerinin idaresi zaten İBB'ye ait.
Yani amir-memur,izin veren-izin alan,hepsi İBB.
ÜÇÜNCÜ KÖPRÜ YERİNE YAŞAM PLATFORMU’NDAN
BASIN TOPLANTISINA ÇAĞRI
Son günlerde basında ve kamuoyunda AKP tarafından İstanbul Boğazına yapılması planlanan 3. köprü ile ilgili artan tartışmalara yönelik “görüşlerimiz” ve “eylül ayı faaliyet programımızı” basına ve kamuoyuna duyurmak üzere;
09.09.2009
Çarşamba günü saat 11.00’de
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde
Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası
Barbaros Bulvarı Beşiktaş
Basın toplantısı yapılacaktır.
Sizleri de aramızda görmek dileği ile…
3. KÖPRÜ HALKA, KENTE, ÇEVREYE VE DOĞAYA KARŞI SUÇTUR!
ÜÇÜNCÜ KÖPRÜ YERİNE YAŞAM PLATFORMU
cumartesi70
09-09-2009, 01:26
İstanbul'un nüfusunu azaltma ihtimali var mı?Diktatörlük zamanında bile İstanbul büyüdü,bunu engelleyebilecek bir güç göremiyorum.Başka şehirlerde devlet tam teşvik veriyor giden var mı?Kaçak binaları yıkmaya çalışsanız iç savaş çıkar.Beğenilmeyen iktidar İstanbul'a vize fikrini ortaya attığında destekleyen var mıydı?
Peki 3.köprü yapılmazsa karşıya nasıl geçeceğiz salla mı?Bunun da alternatifi yok.
Ancak İstanbul'un nüfusunu kontrol altına almak için uzun vadeli çözümler bulunmalı.
Trakya'da ve İstanbul'da yaşan sel felaketi 3.Boğaz Köprüsü'nün İstanbul'un Kuzeyine yapılması planlanan bağlantı yollarının İstanbul'un Güney kesimi için ne büyük bir tehlike olduğunu bir ders gibi gösterdi.
Uzmanlar,1990'lı yıllarda inşaa edilen Mahmutbey'den başlayıp Edirne'ye kadar uzanan otaban'ın(D100) dere yataklarının üzerlerine inşaa edilerek bozduğunu ve bu yıllardan sonra yaşanan sel felaketlerinin vahametine dikkat çekiyor.(Bu açıklamaları medya biraz ksık sesle veriyor)
Tarlardan geçen otabandan farklı olarak palanlanan bağlantı yolu ise ormanların içinden geçmesi planlanıyor....
3.Boğaz köprüsü ihaneti projesi sel felaketinden sonra tekrar ele alınmalı..
Yine Silivri'ye yapılması planlanan havalimanın yerinin Selimpaşa'yı sular altında bırakan Ortaköy ve Gazitepe vadisine yapılması planlanıyor....
Bu selde denizde araba gördük,havalimanı yapılırsa denizde uçak görme ihtimalimiz var..
taskıslalı
10-09-2009, 21:59
İstanbul'un nüfusunu azaltma ihtimali var mı?Diktatörlük zamanında bile İstanbul büyüdü,bunu engelleyebilecek bir güç göremiyorum.Başka şehirlerde devlet tam teşvik veriyor giden var mı?Kaçak binaları yıkmaya çalışsanız iç savaş çıkar.Beğenilmeyen iktidar İstanbul'a vize fikrini ortaya attığında destekleyen var mıydı?
Peki 3.köprü yapılmazsa karşıya nasıl geçeceğiz salla mı?Bunun da alternatifi yok.
Ancak İstanbul'un nüfusunu kontrol altına almak için uzun vadeli çözümler bulunmalı.
Ben size o büyük gücü söyleyeyim...
DOĞA..
Sadece ve sadece dün ufak bir provasını gördük..
O DOĞA bir kükremeye başlarsa önünde insanoğlu acziyeti öyle bir hal alır ki İstanbul bir anda dağılır..
Gönül isterdi ki bu işi doğaya bırakmayalım, ama belli ki bu 15 milyonluk nüfusu azaltan doğa olucak.. Maalesef..
3. köprü yeri belli oldu. Garipçe-Poyrazköy (http://www.ntvmsnbc.com/id/25088281/) arası.
Anadolu tarafını bildiğimden dolayı çok üzgünüm.
dogabilimcisi
01-05-2010, 12:03
3. Köprü için doğa katliamına izin vermeyelim.. www.dogabilimcisi.com (http://www.dogabilimcisi.com) sitemizden ve facebook grubumuzdan eylem ve gösterilerin tarihlerini öğrenebilirsiniz.
serkangercek
02-05-2010, 17:09
Herkese selam ederim. Poyraz ve Garipçe arasına yapılması planlanan köprünün belkide istanbulda son kalan yeşilliğide alıp gideceği aşikar bunu bile bile halen daha birileri para kazanacak diye ormanı katledecekler. İstanbula bakıyorumda yeşil kalmadı denebilecek kadar azaldı dahada azaltmaya çalışıyorlar bu yapılması düşünülen beton yığınını hangi aklı evvel planladı bunun pilanını yapan projelendiren insanlar neyin peşinde ? cevap ****** para bendeki de akıl cevabını biliyorum daha neden sorguluyorumki para tek cevap.
Ormana en az hasarı vermeye çalışacaklarmış hiç zarar vermeyin orman size ne yaptı bırakın marmaranın ciğerlerini bakın herkez vebal altında kalır bu köprü işinden hepimiz sorumlu oluruz hatta sorumluyuz. Bundan yıllar evvel Rumelifeneri sınırlarında koç üniversitesi yapılması için kararçıktı sonra mahkemelik oldu daha sonra dönemin Cumhur başkanı Süleyman Demirel efendi geldi izin verdi yapılmasına sözde hiç bir tane ağaca zarar gelmeyecekti ormandan bir tane ağaç çıkmayacaktı öylede oldu hiç ağaç çıkmadı çünki toprağın altına gömdüler gidip araştırılabilir.
Şimdi diyorum ki bu ağaç kıyımına son vermek için bireysel olarak kimin elinden ne geliyorsa onu yapsın ben elimden geleni yapacam ama bir garip serkanın çığlığını kimse duymaz. Ne olur her ne sebeple olursa olsun bir tane fidanın kesilmesine izin vermeyi ben öyle yapıyorum bu yazıyı okuyup paylaşacak herkese saygılar ve sevgilerimle.
SerkaN GERÇEK
S Güngör
02-05-2010, 21:45
Paradan daha çok insanların bencilliğiyle alaklı birşey bu. Yani İstanbul halkına kontrolsüz bir şekilde ormanı bıraksak, ne olacağını Allah bilir. Sadece piknik bile yapsak, çöplüğe döndürüveriyoruz. Bırakın doğayı düşünmeyi, bizden sonra gelecek nesilleri bile düşünmüyoruz. Bu sebeple ben hakettiğimizi düşünüyorum ormansız bir İstanbul'u. Bence İstinye Korusu, Fethipaşa Korusu boş(!) kalmamalı. Büyük büyük oteller dikilmeli ki insanlarımız mutlu ve mesud bir şekilde konaklama imkanı bulsun. Özellikle Beşiktaş'taki gökkafes örnek alınmalı. Bakınız adamlar zamanında allem edip kallem edip nasıl diktiler aslanlar gibi kuleyi tarihin ve yeşilin orta yerine. Helal olsun. İsteyince oluyor.
TMMOB Orman Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nden gelen bir maili buraya aktarıyorum.
İSTANBUL’U VE ORMANLARI HEP BİRLİKTE SAVUNACAĞIZ
3. RANT KÖPRÜSÜNÜ DURDURACAĞIZ!
Değerli İstanbullular,
Uzunca bir süredir ülkemizin tüm kentlerine ve İstanbul’a rantın gözüyle bakan, büyük sermaye gruplarının diliyle konuşan AKP hükümeti, son olarak İstanbul’a zorla bir “kazık” daha atmak-çakmak üzere geçtiğimiz günlerde 3. köprünün yapılacağı güzergahı açıklamış ve rant köprüsünü yapmakta ne kadar kararlı olduğunu göstermiştir. 3.köprü ile ulaşım sorununa çözüm üretileceği yalanının arkasına saklanan AKP hükümeti ve AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, gerçekte ulaşım sorununu çözmeyi değil İstanbul’un kuzeyini ranta açmayı, ormanlarımızı, halkımızı, su havzalarını rantın konusu haline getirmeyi istemekte, bilimin ve halkın sesine kulağını kapatarak inatla kentimizi talan etmek isteyenlerin kurduğu saz ekibinin vokalistliğini yapmaktadır.
İstanbul’un, toplum ve doğanın çıkarlarını hiçe sayan bu anlayışın sahipleri, bir seri katil gibi kentimizi bir kere değil defalarca kez katledecek cinayetler sürecini inşa etmektedirler. İstanbul’un güneyde doğu-batı eksenli gelişimini kuzey eksenine çekecek olan 3. köprü, ulaşım sorununu çözmeyecek aksine birkaç sene içinde kendi trafiğini yaratarak kenti çözümsüzlüğe mahkûm edecektir. 3. köprü rantsal dönüşüm projelerini artıracak, emeğiyle geçinmeye çalışan yoksul halkı evsiz bırakacaktır. 3. köprü orman alanlarını yok edecek, su havzalarını kurutacak ve İstanbul halkını susuz bırakacaktır.
3. Köprü İstanbul için bir ihtiyaç değildir, kapitalizmin kar hırsının en azgın saldırılarından birisi olarak şimdi karşımızda durmaktadır. 3. Köprü Yerine Yaşam Platformu bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, bilim insanlarımızın hiçbir şekilde onay vermediği bu cinayet projesini durdurmak için elinden gelen her şeyi İstanbul halkıyla birlikte yapacaktır. Sermayenin doğayı ve çevreyi katleden azgın saldırılarına karşı, insanca ve doğayla barışık bir kentte yaşamak hepimizin hakkıdır. Sağlıklı bir çevrede yaşamak, orman, temiz hava, temiz su hepimizin hakkıdır. Sermayenin değil halkın ve doğanın çıkarlarının gözetildiği, insanca yaşam alanlarının planlandığı bir İstanbul’da yaşamak hepimizin en doğal hakkıdır. Bu doğal yaşamın en önemli parçası olan ormanlarımızı savunmak, geleceğimizi ve İstanbul’u savunmaktır. Şimdi bu kararlılıkla, rant değil yaşam için diyerek, 3. Köprü denen rant projesini durdurmak için 15 Mayıs Cumartesi günü saat 13.00’da Beyoğlu Tünel Meydanı’nda bir araya geliyoruz…
15 Mayıs Cumartesi Saat 13.00
Tünel Meydanı / Taksim-BEYOĞLU
3.KÖPRÜ YERİNE YAŞAM PLATFORMU
3. KÖPRÜNÜN RANTINI YİYEN BÜROKRAT KİM
İstanbul Boğazı’nda inşa edilmesi planlanan 3. köprü projesine ilişkin imar planı bugün yarın İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde görüşülüp, karara bağlanacak.
Muhalefet uzun süre bu köprünün sır gibi saklanan güzergahını tartıştı, birilerine “rant” sağlandığını iddia etti. İktidar ise ısrarla güzergahın belirlenmediğini savundu. Nihai kararı Başbakan Erdoğan’ın vereceğinin açıklanmasında da bir sakınca görülmedi.
CHP İstanbul eski İl Başkanı Gürsel Tekin 1 yıl önce, Ankara’da Başbakan Erdoğan’ın bilgisiyle hazırlandığını öne sürdüğü bir güzergahı açıkladı. 3. köprünün Tarabya ile Beykoz arasında yapılacağını iddia eden Tekin, plandan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın haberi olmadığını da söyledi. Projeye göre, 3. köprü yolunun en batıda Silivri Kınalı’dan başladığını, Bahçeşehir üzerinden Sazlıdere Havzası, Kemerburgaz, Alibeyköy havzaları ile Fatih ve Belgrad ormanlarını içine aldığını belirten Tekin, “Büyükçekmece, Çatalca ve Hadımköy bölgelerinde birçok arazi kısa süre önce el değiştirdi. Bu araziler kimlerin? Nasıl kısa sürede el değiştirdi. Eğer 30 yıldır o bölgede arazileri olan varsa onlara saygı duyarız. Ama bir yıl içerisinde bu araziler el değiştirmişse çok önemli bir kuşkudur” dedi. Tekin, Sabiha Gökçen Havalimanı çevresindeki arazilerin de benzer şekilde el değiştirdiğini kaydetti.
3. köprü ile ilgili tartışmalar geçtiğimiz Nisan ayına kadar devam etti. Nihayet 25 Nisan’da Belediye Başkanı Kadir Topbaş’dan, “3. köprü güzergahı belirlendi” açıklaması geldi. Topbaş, güzergahın birlikte düzenleyecekleri basın toplantısında Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından açıklanacağını söyledi.
İki gün sonra da Bakan Yıldırım beklenen açıklamayı yaptı. 3. köprünün Garipçe-Poyrazköy mevkiine inşa edileceğini bildiren Yıldırım, 6 milyar dolara mal olacak projenin 4–5 yıl içinde tamamlanmasının beklendiğini duyurdu. Bakan Yıldırım Mayıs ayı ortasında da köprü ile ilgili plan çalışmalarının başladığını, bu işlemlerin 2,5 ayda tamamlanacağını düşündüklerini belirterek, “Ondan sonra ihaleye çıkılacak. Bunun ilanları yapılacak. İhale değerlendirmeleri yapılacak. İhaleyi kazanan firmayla sözleşme yapılıp, iş başlayacak. Süreç başlamıştır. Ne kadar hızlı gideceği bu işlerin tamamlanmasına bağlı. Kamulaştırmalar var. Amacımız bu yıl içinde ihaleyi gerçekleştirmek” bilgisini verdi.
Şimdi iki soru sorup; haberimizin can damarına geçelim:
Arazi rantları yaşandı mı?
Buna bağlı olarak bir değil birden fazla güzergah değişikliği yapıldı mı?
BU BİR BANT KAYDIDIR
Yukarıdaki tartışma ve özellikle de tarihlere şunun için dikkat çektim.
Çünkü daha köprü güzergahı belirlenmemiş, en azından açıklanmamışken, bu yılın Ocak ayı başında Ankara’da çok önemli bir kurumun başında olan bir bürokrat övünerek, şunları anlatıyordu:
“İstanbul’a 3. köprü yapılmaya yapılacak mutlaka… Hani 3. köprünün rantını kim yedi diye araştırılıyor ya kimse bilemiyor daha şeyini… Dedim ki şu 3. köprünün muhtemel geçtiği yerlerden alalım arazileri dedim. 1 milyon 200 bin metrekare oralardan arazi aldık…”
Öncelikle bu konuşmanın, kesinlikle bir “ortam veya telefon dinlemesi” olmadığını, söz konusu bürokratın, başında bulunduğu kurumun icraatları hakkında bilgi verdiği bir toplantıda geçtiğini vurgulayalım.
Peki, bu 1 milyon 200 bin metrekare arazi nasıl alınmış, bürokrat kendisine mi almış? Tabii ki hayır, başında bulunduğu kurum için almış. Almış da “Niye, nasıl almış, ne yapacakmış?” derseniz, işte orada işler karışıyor. Yine o bürokratın kendi anlatımından özetleyerek, izah edelim:
Efendim, o bürokratın başında bulunduğu kurumun İstanbul’da Kasımpaşa’dan, E-5’e kadarki bölümde arazileri varmış. Zamanında bu arazilere devlet binalar yaptırmış. Birileri de işgal etmiş. Öyle az-buz değil, tamı tamına 36 bin nizalı dosya… Hiçbir hükümetin bulamadığı çareyi ise kendisi bulmuş… Ve “Madem devlet bizim yerimizi işgal ettirdi, öyleyse bunun faturasını devlet ödeyecek. Bizim yerimiz ne kadarsa, aynı değerde bize boş olan yerlerden yer verecek. O işgal edilmiş yerleri de devlet alıp, vatandaşa satacak” demiş.
Ancak bu işgal edilmiş arazilerin çok önemli, tarihi bir özelliği var; “Kurumun bunları satması, en azından uzuca satması yasak”!..
Bu nasıl iş? Malın sahibi devlet kurumu satamaz, ama devlet satar… İyi de nasıl olacak? Yine bürokratımın ağzından aktaralım:
“Adam üzerine bina yapmış, öldü fiyatına almak istiyor. Bir de ifrazını yapacaksan falan bu işi çözmek mümkün değil. Ama devlet vatandaşa bedava bile arsa verir, doğru mu? Devlettir verir, satar!.. Emlak vergi beyan değeri bizimkinin değeri 100 liraysa, onların bize vereceği 50 liraysa, bize iki katı arazi verecek… Peygamber pazarlığı…”
Bürokratımız, “Peygamber pazarlığı”nın neticesi ve bu arazilere ilişkin projesini de şöyle anlatıyor:
“Dedim ki, şu İstanbul’a 3. köprü yapılmaya yapılacak mutlaka. Hani 3. köprünün rantını kim yedi diye araştırılıyor ya, kimse bilemiyor daha şeyini. Ondan sonra dedim ki, şu 3. köprünün muhtemel geçtiği yerlerden alalım arazileri. 1 milyon 200 bin metrekare oralardan arazi aldık. O arazilere şimdi yakında Selçuklu mahalleleri kuracağım, Osmanlı mahalleleri kuracağım. Yani Bir Safranbolu’yu orada göreceksiniz, bir Beypazarını orada göreceksiniz, bir Selçuklu mahallesini orada göreceksiniz… Ama evlerin içerisi çok lüks olacak. Deprem bölgesi ya o taraf, deprem de uzak zaten. Çok yüksek kira gelirleri elde edeceğim inşallah. Bu konuda yatırımcılara şimdiden duyurmuş oluyorum. Önümüzdeki senelerde Allah nasip ederse bu şeyleri devam ettireceğiz ve bu şekliyle de 1 milyon 200 metrekare o bölgelerden yer aldık. 36 bin tane nizalı dosyayı ortadan kaldırmak suretiyle değerlendirildi.”
ERDOĞAN’IN EKİBİNDEN
Bu büyük “yatırımcı” bürokratın “Peygamber pazarlığı” ile aldığı 1 milyon 200 bin metrekare arazi gerçekten 3. köprü güzergahında mıdır?.. Öyleyse bu güzergahtan nasıl haberi olmuştur?
Başka önemli sorular daha var…
“36 bin nizalı dosyayı ortadan kaldırma” gerekçesiyle, kurumun tarihi arazilerinin satışının önünün açılması kimlere yaramıştır?
Bu kararın, Anayasa Mahkemesi’nin önümüzdeki günlerce görüşeceği, azınlıklara mülk devri ve yeni mülkler satın alma imkanı getiren Vakıflar Kanunu ile bir ilgisi var mı?
Kurulması planlanan o mahalleler üzerinden birilerine yeni “rant” kapıları açılıyor mu?
Muhalefet partilerinin bu “Peygamber pazarlığı”nın peşine düşeceği inancıyla, o bürokrat hakkında bir-iki ipucu verelim:
Kendileri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “belediye” ekibinden, Ankara’ya transfer oldu. Belediye dönemindeki bazı ihalelerde beraber yargılanmışlıkları da var…
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kendisinden aynen RTÜK Başkanı Zahit Akman gibi hiç hazzetmiyor, ama görevden alınmasına da gücü yetmiyor!..
Eğer o bürokrat ortaya çıkmaz ise Odatv ismini açıklayacaktır.
Müyesser Yıldız
Odatv.com
http://www.odatv.com/n.php?n=3.-koprunun-rantini-yiyen-burokrat-kim-1706101200
İSTANBUL PARSEL PARSEL SATILIYOR
İstanbul’a yapılması planlanan 3. köprüye ilişkin planlar İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne gönderildi. Plan jet hızıyla meclis gündemine geldi. Konu üzerine Toplumcu şehircilik hareketi İMECE konu üzerine bir basın açıklaması yaptı. Ayrıca 3. köprü üzerine bir de rapor hazırlayan İMECE, raporu da kamuoyu ile paylaştı.
İşte o açıklama ve rapor:
Üçüncü Köprü güzergâhı geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamayla kamuoyuna duyurulmuştu.
Şimdi öğreniyoruz ki, köprü güzergahına ait planlar jet hızıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne gönderilmiş ve aynı hızla komisyondan geçerek onaylanmak üzere Büyükşehir Belediye Meclisi gündemine alınmış.
Bu ne acele ağalar? Nedir sizi böyle acele ettiren? Neyi, kimden kaçırıyorsunuz? Hala tartışmaları devam eden ve İstanbul’un her metrekaresini etkileyecek böyle bir projenin onayı için yapılmaya çalışılan bu “oldu-bitti” anlayışının arkasında ne var? Yoksa sizlerin kafasında da mı soru işaretleri var? Yoksa siz de mi korkuyorsunuz konuşmaktan? Yoksa sizin de mi yüreğiniz acıyor?
Tekrar söylüyoruz; bu köprü bir rant köprüsüdür! Üçüncü köprünün ne işe yarayacağına dair hiçbir bilimsel açıklama yapılamamaktadır. Bahsedilen gerekçelerin hiçbir dayanağı yoktur. Transit geçiş için gerekli olduğu söylense de, böyle bir yatırımı gerektirecek transit geçiş yoğunluğu bulunmadığı gibi açıklanan güzergâhın trafik sorununa çözüm olmayacağı, tam tersine sorunu büyüteceği aşikardır.
İktidar bu güzergâhla, bir taşla üç kuş vurmayı hedeflemektedir. Güzergâh açıklanmadan çok daha önce başlayan ve büyük bölümü bitirilen yol çalışmaları ne tesadüftür ki 3. Köprünün açıklanan güzergâhıyla birleşmektedir. Yine anlaşılmaktadır ki açıklanan güzergahla sadece 3. köprü değil, 4. ve 5. köprü de planlanmış ve onaylanmıştır. 3. Köprünün bağlantı yolları bu amacı açığa çıkarmaktadır.
Üretimi ve üreteni tasfiye eden iktidar, borçlanma ve satış üzerinden, tüketime dayalı bir ekonomiye ülkeyi mahkum etmektedir. Satışa ve tüketime konu olan en büyük ve kârlı mal ise son dönem uygulamalardan anlaşılacağı üzere parsel parsel satılan İstanbul'dur. İstanbul’un okulları, hastaneleri, tekel arazileri, vb. birçok kamusal alanı talan edilmektedir. Her cebe uygun bir İstanbul tasarlayan iktidar, merkezi arap şeyhlerine ve yandaşlarına pazarlarken, 3.köprüyle birlikte Karadeniz kıyılarını da havuzlu villaların yeni gözdesi yapmıştır. Rantı yüksek bölgelerde kalan emekçi ve yoksul kesimlerin mahallelerini, kentsel dönüşüm projeleriyle tasfiye etmek için türlü alicengiz oyunlarına başvuran yöneticiler, böylece üretecekleri yeni parsellerle yeni satışlar yapabilecektir. Yoksul halka reva görülen ise, ulaşımın ve kentsel hizmetlerin minimum olduğu dağbaşlarında, hayatlarının kalan kısımlarını, taksitlerini ödeyerek geçirecekleri TOKİ konutlarıdır.
Üçüncü Köprü, satılacak yeni parseller, yeni rant alanları, yeni rant projeleri anlamına gelmektedir. Daha yapılmadan, güzergâh tartışmalarıyla el değiştiren tarım alanları ve 2B alanlarında yaşanan değer artışıyla büyük kârlar elde edilmiştir. Güzergâh üzerinde hangi sermaye gruplarının geçmişte arsa topladığı konusunda ise iktidar sessizliğini korumaktadır.
Yaşanabilir bir İstanbul için raylı sistem ve deniz ulaşımı öncelikli toplu ulaşımın geliştirilmesi gerekir. 3. köprüye ayrılan 6 milyar dolarlık bütçe ile, İstanbul’a bugün varolan 43 km’lik hafif metronun 5 katı olan 240 km daha hafif metro, varolan 30 km'lik metronun 5 katı olan 150 km daha metro yapılabilmektedir. Toplu ulaşımın güçlenmesi, daha az yakıt tüketimi, daha az israf ve daha az çevre kirliliği demektir. Yapılaşmış alanlarda bir ihtiyaç haline gelen metro projeleriyle ağaçlar kesilmekten, orman alanları ve su havzaları kentleşme baskısından kurtulacak, Karadeniz kıyıları korunacaktır.
İktidar, tüm bunların farkında ve bilincindedir ancak gözü paradan ve ranttan başka bir şey görmemektedir. 3. Köprünün tüm bunlardan bağımsız olarak kendisi bir rant projesi ve lobi faaliyetidir. Geçmişte iktidar içerisinde 3. Köprüye karşı olan başta başbakan olmak üzere bazı bakanlar ve yerel yöneticiler, bugün bu rant projesini savunmakta ya da sessiz kalmakta, boyun eğmektedir.
Ve şimdi, bu rant projesini alelacele onaylamak isteyen iktidar, hızla harekete geçmiştir. Binlerce insanı sokaklara döken, bilim adamlarının karşı çıktığı bir proje için sessiz sedasız planları onaylamak istemektedir. Zaman, “Dur!” deme zamanıdır. Zaman, İstanbul için, geleceğimiz için, ormanlarımız için, yaşam alanlarımız için bu projenin önüne geçme zamanıdır.
İMECE - Toplumun Şehircilik Hareketi olarak, bilimsellikten uzak bu kararın gerçek nedenlerini, gerçekleşmesi halinde getireceği yıkımı ortaya koyduğumuz 3. Köprü raporunu kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Ve İktidarı UYARIYORUZ!;
Kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıkları!
Hangi bakanların, milletvekillerinin, meclis üyelerinin, şirketlerin
bu alanlarda arsa aldığını hemen
AÇIKLAYIN!
RAPORU GÖRÜNTÜLEMEK İÇİN TIKLAYIN
http://www.odatv.com/n.php?n=istanbul-parsel-parsel-satiliyor-1706101200
Oğuz Karsan
20-06-2010, 22:18
Merhaba.
3.köprü yapılmasın, Ağaçlar kesilmesin, doğal çevre bozulmasın.
Peki bedelini ödemek için ne yapmaya hazırsınız?
Toplu taşıma araçlarını(vapu,tren,otobüs) şimdiye kadar kullandıklarınıza tercih etmeye razı mısınız?
Bu sıraladıklarımdan birkaçını yerine getirmeye razıysanız, 3. köprünün yapılması gerekmeyebilir. Bu sorulara yapmamız gereken birsürü fedakarlık daha eklenebilir. Bir başka bölümde doğayı korumanın sadece laf ile mümkün olmadığını yazmıştım. Doğayı korumak için, hayatımızı kolaylaştıran ve alışkanlık haline getirdiğimiz bir sürü kolaylıktan vazgeçmemiz lazım gelecektir.
Büyükşehirde yaşarken birçok şeyi yaparız bunların çoğu da doğaya zarar veren alışkanlıklarımızdandır. Aklımda kalan bir tanesi sadece kullandığımız klavyeleri yapmak için yüzlerce litre kimyasal ve bir o kadar da atık su kullanılmak zorunda olduğu. Sadece bu bilgi belki biraz fikir verebilir.
Kimseyi suçlamıyorum.
Aşırı tüketen, belli kolaylıklara alıştırılmış ve olmazsa olmazlarımız arasına doğaya zararlı birçok madde eklenmiş bir toplum haline geldik. Veya getirildik. Öyle yanlış işler yapıyoruz ki, doğaya zararı olup olmadığı hiç umurumuzda olmadan sadece hoşumuza gidiyor diye kullanıyoruz. Lafta çok sevdiğimiz Ağaçları kesip, yerine yılda sadece bir hafta veya 15 gün kullandığımız şaşaalı yazlıklar yapmıyor muyuz?
Sabah yüzümüze sürmeyi alışkanlık haline getirdiğimiz kozmetiklerden tutun, şehir içinde lazım olmayan kocaman arazi araçlarına kadar, bir kez giyip dolabın bir köşesine attığımız pahalı giyeceklerden, marketimizden bilinçsizce satın aldığımız GDO 'lu ürünlere kadar her kullandığımız veya yediğimiz doğaya ve en başta bize zarar vermiyor mu?.
Bazen farkına varıp gerçekleri görsek de alışkanlıklarımızdan vazgeçebiliyor muyuz?
Koca koca jiplerimizi veya diğer araçlarınızı trafikten çekmeye razı mısınız?
Özel araçlarımızı kullanmadan işe gitmeye razı mısınız?
Toplum bilincini geliştirmek için çalışmalar yapmaya hazır mısınız?
Hafta içi evimizin ihtiyaçlarını bisikletimiz ile görmeye razı mısınız?
Toplum olarak alıştığımız şehir yanlışlıklarından vazgeçemediğimiz sürece, değil üçüncü köprü, boğazın üstüne asfalt döksek de bir gün gelip yine yetmeyecektir.
Bu saydıklarından kaçından feragat edebildin? diye soracak olursanız, bazılarından belki, çoğundan hayır. Ben de alışmışım vazgeçemiyorum.
Saygılar
AKP hükümetine göre; 3.Köprü'den ağır tonaylı araçlar geçeçekmiş miş idi..
Ancak yukarıdaki haberden aldığım şu alınıtıyı okursak:
1 milyon 200 bin metrekare oralardan arazi aldık. O arazilere şimdi yakında Selçuklu mahalleleri kuracağım, Osmanlı mahalleleri kuracağım. Yani Bir Safranbolu’yu orada göreceksiniz, bir Beypazarını orada göreceksiniz, bir Selçuklu mahallesini orada göreceksiniz… Ama evlerin içerisi çok lüks olacak. Deprem bölgesi ya o taraf, deprem de uzak zaten. Çok yüksek kira gelirleri elde edeceğim inşallah. Bu konuda yatırımcılara şimdiden duyurmuş oluyorum. Önümüzdeki senelerde Allah nasip ederse bu şeyleri devam ettireceğiz .........
3.Köprüyü KOCA KOCA ciplerin sahipleri kullanacak...
Anlayacağınız karısının ,çocuğunun,sevgilisin, kendisinin koca cipi olanlar feragati bırakın
bekliyor.Hem de göbeğini kaşıyarak
:(
Hala, ilk köprünün açıldığı yılda ki zihniyet devam ediyor. yazık bu ülkeye de, ülkenin geleceğine de. Çok yazık.
Madem 3. köprüyü istemiyorsun vatandaş, ilk yapacağın şey, eğer İstanbul da yaşıyorsan biran evvel o şehri terkedip memleketine, ya da başka bir tenha yöreye göç.
Madem doğaya daha fazla zarar verilmesini istemiyorsun, biran evvel modern saydığın hayattan vazgeçip kişisel zarar vermekten vazgeç.
Madem çevreye verilen zararlara bu kadar duyarlısın, evinde kullandığın deterjan, banyo da tükettiğin su, aldığın nefes, yediğin katık, dolaylı olarak harcadığın ambalaj malzemeleri, sigara, pil, poşet, seyrettiğin televizyon, kullandığın telefondan vazgeç.
Madem bu kadar duyarlısın, bırak köprünün zararını da bir yıl da doğa ya ne kadar zarar verdiğini ufak ufak hesap et.
Zor mu geliyor bu hesap.... Zor. İş lafa geldimi en önde söz söylemek biz de, eleştirmek oldumu en önde haykırmak bizde.
Ha bu yazdıklarımdan dolayı bana söyleyecek alehte sözün varsa, hiç umurumda değil arkadaş.
Çünkü sen kendini kandırmakta olansın. Yakala bakalım kuyruğunu, dön dur, savunduğun ülkü ile, yaşantın arasında gerçekten paralellik var mı?
Köprüye gelene kadar senin ödeyecek, torunlarına cevap verecek çok hatan var.
Boş lakırdı oldumu, ön cephe de yer alan, kendini sorgulamak gerekince, iiiyyyk, mııııyk, hık mık abuk sabuk sesi vererek en geri de yer alanlar, boş verin bunları, ya maç seyredin yorumcu olun, ya da dizi seyredin.
Neye ne için neden karşı çıktığınızı sorgularken bir dönün bakın ben günlük hayatta ne çok hata yapıyorum acaba?
Çoğunuzun hoşuna gitmeyecek eminim. Ama hiç de umurum da değil. Bu dünyanın da, ülkenin de boş ve luzumsuz tartışmalara ne vakti, ne de nakti var.
Soru, nefes aldığın her gün bu dünya ya ne kadar zarar veriyorsun ey insan oğlu?
İnsanın dünyada yaşamış olan en iğrenç varlık olduğunda hem fikiriz de,
İnsanın iğrençliğini,kötülüğünü bastırıp da biraz olsun dünyadaki diğer canlılar için uğraşan az biraz iğrenç insanların faailiyetlerini icra etmeye çalışırken neden yüzüne vurursunuz...
İnsanın kötülüğünü yüzüne vuracak o kadar çok faailiyeti varken...
Anlamıyorum!
"İğrenç varlık" betimlemesine katılmıyorum.
Hem iğrenç varlık benzetmesine hem de yüze vurma deyiminize katılmıyorum.
Bu ve buna benzer duyarlık gösterimi, protesto, tepki gösterme adı altında yürütülen kampanlayar da mangalda kül bırakmayan kişi ve kuruluşların ''bence'' neyi tam olarak göremediklerini, neyi atladıklarını sizin deyiminizle '' yüze vurma'' ya çalışıyorum.
Bırakın bir tek ağacın kesilmesini, bir dalın kırılması, bir böceğin bile kimyasal kullanılarak öldürülmesine tahmmülüm yok.
Kaldı ki binlercesinin yok edilmesine seyirci kalayım.
3. köprünün yapılmasına mı karşısınız? Yeşilin betonlaştırılmasına mı karşısınız? Çevrenin kirletilmesine, doğal kaynakların zehirlenmesine, fabrikaların usülsüz, fütursuz, kuralsız çalıştırılmasına, zehirli atıkların, çöplerin, kanalizasyon sularının temiz su kaynaklarına, denizlere, derelere karışmasına mı karşısınız?
O zaman modern yaşam adı altın da hem kendinizi hem de tüm insanlığı kandıran ve yok etmeye uğraş veren o zihniyetten çıkmalısınız.
Hem otomobiliniz olacak ve toplu taşıma yerine luzumsuz kullanacaksınız, hem en iyi evler de oturmayı isteyecek, en iyiyi giymek, yemek isteyeceksiniz, hem büyük metropoller de tüm sosyal nimetleri isteyecek hem de bütün bunların size sunulurken yarattığı olumsuzluları görmeyeceksiniz.
Bu şekilde yaşayan hiç kimse '' biraz olsun diğer canlılar için uğraşan '' lar içerisin de yer alamaz arkadaşlar.
Ben buna itiraz ediyorum. İğneyi değil, çuvaldızı kendime çok önce batırdım. Şimdi de tüm sevdiklerimin gözlerinde unuttukları pembe, sahte yeşil gösteren gözlüklerini çıkarmaları için çalışıyorum.
Bunda kırılacak gücenecek bir şey yok.
gumbegum
30-06-2010, 13:40
Binali Yıldırım 3. köprü açıklamasını yaptığının ertesi günü gazetelerde 3. köprüye 10 dakika mesafede yapılması planlanan yeni evlerin reklamları vardı. Sadece bu kadarı bile köprü zihniyetinin altında yatan mantığı gösteriyor bence.
Kaldı ki, kafanıza göre köprüler kuramazsınız bir şehre, "çözümsüzlük en berbat çözüme yeğdir" madem. Çözüm diye insanların gözüne çok fazla zararı olabilecek şeyleri getirip sonra da çözümsüzlükten iyidir dedirtmeye mecbur bırakıyorsan bu kötü niyettir. Garipçe balıkçılıkla geçinen bir köy, bir köyün geçim kaynağı aynı zamanda o köyün sosyal yapısının üstünde oturduğu temel direktir. Geçim kaynağını dolaylı ya da doğrudan bir şekilde baltalamak ordaki kültürel yaşamı mahvetmek demek. Doğaya vereceği zararın yanında bir de bu boyutu var.
Toplu taşımayı alternatif bir görüş olarak dayatmak yerine (örneğin Ankara'da hava kirliliği tavana vurduğu dönemlerde tek-çift plaka uygulaması yapılıyordu, isteseniz de kendi arabanızla çıkamıyordunuz yani) köprü yapmayı önermek, ancak geçici bir çözüm olabilir. En fazla 10 yıl içinde o köprü etrafında ki yapılaşmayla birlikte kendi trafiğini yaratacak bir sonraki 10 yılda da ancak kendi trafiğine çözüm olacak İstanbul yine trafiğiyle başbaşa kalacak, üstelik çarpık- şehrin yukarısına doğru bir yapılaşmayla ve geçtiği yerlerde ki yaşantıyı yok ederek.
Bunun dışında sol'un hiçbir alternatif çözüm öneresi getirmediğine de katılmıyorum. Sonuçta sol zaten düşünce yapısı itibariyle asla kimsenin önüne "lüks villalar, 3. köprü, lüks yaşantıyı vaad eden" herhangi bir çözüm öneresiyle çıkmayacaktır. Solun yaptığı çözümsüzlük değil, çözümü makul seviyeye getirmektir. Sağa göre, kalkınma-iktisat-ekonomi (ne isim verirseniz verin) çevre politikalarının aksine işler. Çevrenin lehine olan şey ekonominin alehinedir. Örneğin, çok değerli bir mermer türü çıkıyor Antalya civarlarında ancak bu mermeri çıkarmak şu anda yürürlükte olan çevre koruma yasasıyla mümkün değil. Mermerin çıktığı bölgede yetişmesi çok ama çok uzun yıllar alan bir ağaç türü yetişiyor. Yani o ağaçları kesmek yasak.
Değerli mermer = Ağaç bu denklemde kaybeden taraf ağaç oldu. Ekonomik büyüme için "kötü de olsa çözüm üreten" sağın politikası bu.
Sonuç olarak bu, ideolojilerin hizmet ettiği şeyle alakalıdır. Solu çözümsüzlükle suçlamanın, sol yönetiminde herkese karneyle ekmek dağıtıldığını söylemek ancak "bu dönemin" savaş dönemi olduğu "ayrıntısını" es geçen zihniyetin ürünü olduğunu düşünüyorum.
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi'nin hazırladığı 3.Köprü Projesi Değerlendirme Raporu (http://www.spoist.org/dokuman/Raporlarimiz/spoist_3.koprurapor.pdf)'nun sonuç bölümü:
SONUÇ:
İstanbul Boğazı’nın köprülerle geçilen yarım asırlık tarihi, çevresel sürdürülebilirliğin, toplumun sosyal ve adil yaşam düzenindeki dengenin, kentin fiziksel gelişimini belirleyen sağlıklı planları uygulamanın ve en çok da yakalar arasındaki erişim ve ulaşım sorunlarının karayolu köprüleri yaparak çözülemeyeceğini savunan akademik çevrelerin, yerel insiyatiflerin, sivil toplum örgütlerinin ve meslek odalarının iktidar-sermaye-rant ortaklığına karşı yaptığı köprü mücadeleleriyle geçmiştir. Bu mücadelenin haklılığı, geçmiş köprü tartışmalarında olduğu gibi bugün de geçerli ve bilimsel yollarla apaçık savunulabilir durumdadır.
Sorun, ekonomik getirisi nedeniyle kamu yararı geri plana itilen petrole dayalı ve karayolu öncelikli ulaşım politikaları ile çevresel ve kentsel gelişimin birbirini dengelediği sürdürülebilir bir ulaşım sistemi arasındaki tercih meselesidir. İstanbul’un geleceği dikkate alındığında tek seçenek sürdürülebilir ve dengeli bir ulaşım sistemi ve bu sistemin gerektirdiği boğaz geçiş çözümleri iken, yaşanan süreç bilime aykırı bir tercihi savunmaktadır. Bu tercihin, sadece ekonomik bir arka plan üzerinden açıklanabilir olduğunu ve asıl senaryonun köprülerle ulaşım sorunlarına çözüm geliştirmek olmadığını raporun ilgili tüm bölümleri kendi içinde ortaya koymaktadır.
Bu bölümde üzerinde durulacak asıl nokta, İstanbul’un geleceğini derinden etkileyecek asıl senaryonun birden çok yeni köprü yapımını içeriyor olması durumudur. Başta ulaşım konusundaki bilim insanları olmak üzere, kentsel politikalarda köklü birikimleri olan ilgili meslek odaları, STK’lar ve konuya duyarlı diğer kesimler, 3. köprü ile ilgili ilk açıklanan ve daha sonra vazgeçilen Tarabya-Beykoz güzergahı ile yapımına karar verilen Garipçe-Poyrazköy güzergahlarının birbirini tamamlayacak ardıl köprü projeleri olduklarını savunmaktadırlar. Garipçe-Poyrazköy güzergahının açıklanmasıyla birlikte, Tarabya-Beykoz arasındaki 4. köprünün ilk adımı da böylece atılmış olmaktadır. Geçmiş köprü tecrübelerine ve bilimsel değerlendirmelere dayalı bu öngörüye göre asıl tartışılan ve hükümetin tercih ettiği proje (Garipçe-Poyrazköy güzergahı) 3. Köprü Projesi olmaktan çok, mevcut köprülerin kuzeyinde (Tarabya-Beykoz güzergahında) 3. köprüye altyapı hazırlayan ve kısa bir süre sonra bu projeyi bir ihtiyaç olarak gündeme taşıyacak olan “4. Köprü Projesi”dir (Harita 23).
Hem geçmiş köprü projelerinde yaşanan ve tekerrürden ibaret ders alınmayan yanlışlıklar, hem de bu raporda 3. Köprü Projesi (artık 4. Köprü Projesi de denilebilir) ile ilgili yapılan kapsamlı değerlendirmeler, 1993’ten bu yana yapılan tüm karşıt mücadelelerin haklılığını yeniden ortaya koymakta ve ihtiyaç duyulan çözümün bütüncül bir ulaşım sistemi-kentsel planlama uyumu ile yeni köprüler gerektirmeden çözülebileceğini açıkça ortaya koymaktadır.
Günümüzde, basit bir dere taşkını ile onlarca yerleşim alanının sular altında kaldığı, kurak bir yaz mevsimi ile tüm yaşayanların susuz kalma riski taşıdığı, olası bir deprem senaryosunda onbinlerce insanın yaşam savaşı vereceği, tarihi ve doğal dokusunun yerini günden güne yeni ve daha büyük tüketim mekanlarının, yapılarının aldığı, varlıklılar ve yoksunlar şeklinde kutuplaşan bir sosyal dokunun giderek benimsendiği, dışlanan kesimlerin kent çeperlerine mahkum edildiği, sağlıklı plan kararlarının uygulanmadığı, kentsel dönüşümle kazanılması gereken kent kimliğinin yerine soylulaşan prestij alanları yaratmanın tercih edildiği ve bütün bu olumsuzlukları daimi kılan karayolu öncelikli ulaşım politikaları ve yeni köprü projeleriyle şekillenmeye devam eden bir İstanbul ile karşı karşıyayız. Kentin bir çırpıda sayılabilecek ve geleceğini etkileyebilecek bunca temel sorun alanı varken, 6 milyar dolarlık maliyetiyle yapımı düşünülen 3. Boğaz Köprüsü İstanbul’un geleceği için hangi temel sorun alanına çözüm üretebilir veya yarar sağlayabilir?
TMMOB ŞPO İstanbul Şubesi olarak bu sorunun yanıtını, bu raporu ilk kez ve özümseyerek okuyacak herkes gibi “hiçbir temel soruna çözüm olmayacak” şeklinde verebiliyoruz. Yukarıda sıralanan temel sorun alanlarını kapsayıcı kentsel politikaların ulaşım çözümlerini de kendi içinde barındırmasının, toplu ulaşım odaklı ve kentin ekolojik/doğal bütünlüğü ile yerleşim alanları arasında sürdürülebilir bir dengeyi gözetecek şekilde çözümler geliştirilmesini daha doğru buluyoruz. Bu çerçeveden bakıldığında İstanbul’un iki yakası arasındaki ulaşım sorununun (bir önceki bölümde de yinelendiği gibi) raylı sistemler üzerinden, yeni bir köprü yapılmadan sağlanmasını; kentsel planlama anlamında yakalar arasındaki istihdam-nüfus dengesini düzeltecek politikaların ulaşım ayağıyla birlikte uygulanmasını gerekli görüyor ve öneriyoruz.
Umuyoruz ki bu rapor ve sonrasında sürdüreceğimiz karşı mücadele ile sadece hükümet, yerel yönetim, bazı ekonomik örgütlenmeler ve büyük sermaye gruplarınca örtülü veya açık bir şekilde savunulan bu projenin, başta güzergah boyunca etkilenecek yerleşik halk olmak üzere, tüm İstanbul halkı, basın ve kamuoyu tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlayarak, kitlesel bir farkındalık ve çözüme yönelik daha sağlıklı bir bilinç oluşması sürecine katkıda bulunabiliriz.
Rapor:http://www.spoist.org/dokuman/Raporlarimiz/spoist_3.koprurapor.pdf
:)))
''Fakirler defolacak''...
mesel üçüncü beşinci köprü meselesi değil....
MESELA İSTANBULA OLAN GÖÇÜN ARTARAK DEVAM ETMESİ. İSTANBULUN NÜFUSUNU TAŞIYAMAMASI.... BU NÜFUSA BEŞ KÖPRÜ OLSA YETMEZ....
BU ŞEHRİN NÜFUSU SADECE 30-40 YIL EVVEL OLDUĞU GİBİ 2-3 MİLYON OLSAYDI İKİ KÖPRÜ BİLE YETERDİ...
AMA BURAYA HERGÜN GÖÇ EDİLİRSE, HER GÜN MEMLEKETİN DÖRT BİR YANINDAN KALABALIK İNSANLAR TOPLULUĞU EKMEK ARAMAK İÇİN İSTANBULA GÖÇ EDERSE, ÜÇ DE YETMEZ BEŞ D EYETMEZ ONUNCU KÖPRÜ BİLE YETMEZ...
İNSALARA EKMEĞİN İSTANBULDA OLMADIĞI ANLATILSA NE KÖPRÜ MESELESİ KALIR NE DE TRAFİK MESELESİ...
KÖPRÜYLE UĞRAŞMAYIN EY MİMARLAR, EY MÜHENDİSLER, EY ŞEHİR PLANLAMACILAR, EY YEŞİLSEVERLER, EY YAŞAM SEVERLER...
GÖÇLE UĞRAŞIN GÖÇLE...
Köprüde DPT ile Karayolları uzlaşamıyor
Metin Münir
06 Ekim 2010
Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan geçenlerde verdiği bir beyanatta İstanbul’a üçüncü köprü ihalesi için ilan verme aşamasına yaklaştıklarını belirtti.
“Altı milyar dolarlık yarış için ilgi büyük görünüyor” dedi.
İhale ile İtalya, Fransa, Çin, Japonya, Koreliler ilgileniyormuş. Türkiye’den Doğuş, Tekfen, Yüksel, Nurol, Limak, Cengiz proje üzerinde çalışıyormuş.
“İlanlar çıktığında şirketlerin ilgisi ihtirasa dönüşür” dedi Turhan.
Bunun böyle olacağına şüphem yok. Karayolları, yap-işlet-devret denklemine göre yapılacak köprü ve bağlantı yolları için geçiş garantisi verecek. Belli miktarda aracın geçiş parasını, araçlar geçsin geçmesin ödeyecek. Yani, kâr garantisi verecek.
Bu dolaylı olarak Hazine garantisi demektir. Bu da proje için banka finansmanı bulmanın su içmek kadar kolay olacağı anlamına geliyor.
Müteahhitler akın edecek
Kârın ve kredinin garanti olduğu bir projeye kim gitmek istemez? İhtiras kelimesi az geliyor. İlanlar çıktığında ellerinde dosyalar Karayolları’nın kapısından akın edecek müteahhitleri sıraya sokmak için çevik kuvvet çağırmak gerekebilir.
Geçiş garantisinin bir anlamı daha var: Köprü ve güzergâh seçiminin yanlış yapılmış olduğu.
Eğer üçüncü köprü doğru yere, yani diğer iki köprünün arasına, planlanmış olsaydı trafik hazır olacak, geçiş garantisine ihtiyaç duyulmayacaktı. Ama köprü şehrin kuzeyine, nüfus yoğunluğunun düşük olduğu bir yere kondurulmak isteniyor. Buradaki köprü banka finansmanı bulamaz, talibi de olmaz.
Güzergâhın ve üzerinde dayandırıldığı hesapların yanlış olduğunun ikinci bir kanıtı daha var: Devlet Planlama Teşkilatı’nın güzergâhı yanlış bulması.
DPT’ye göre Karayolları’nın yaptığı geçiş hesapları doğru değildir. Ve proje İstanbul’un trafik sorununa katkıda bulunmayacak.
ÇED düğümü
Karayolları çevre etki değerlendirmesine ihtiyaç görmemektedir. DPT kesinlikle bu değerlendirmenin yapılmasını istemektedir.
DPT bu konudaki görüşlerini yazılı olarak Karayolları’na bildirdi.
Üçüncü köprü ve bağlantı yollarının gerçekleştirilmesi için Yüksek Planlama Kurulu kararı alınmasına gerek var. Karayolları buna yönelik başvurusunu Devlet Planlama Teşkilatı’na (DPT) 14 ay önce yolladı. Ama olumlu cevap almadı.
DPT ile Karayolları’nın görüşleri o kadar taban tabana zıttır ki uyuşturulması mümkün değildir. İstanbul’un trafiğini rahatlatmak Karayolları’nın projesinin birinci amacı değildir. Birinci amaç köprüyü boş bir alana kondurarak gayrimenkul rantı yaratmaktır. DPT’nin böyle bir derdi yoktur.
Turhan DPT’nin isteklerini yerine getiremez. Çünkü o zaman köprünün yerini değiştirmek zorunda kalacak. Ama bu yeri Başbakan tayin etti ve sadece o değiştirebilir.
Düğümü Başbakan çözecek.
Nasıl?
Herhalde, her zaman nasıl ise öyle.
http://www.milliyet.com.tr/koprude-dpt-ile-karayollari-uzlasamiyor/metin-munir/ekonomi/yazardetay/06.10.2010/1297840/default.htm
Aynı Padişahlık dönemi gibi değil mi?
3. Köprü Cinayetine
İstanbul’un ve Marmara’nın Talanına Karşı
İNSANI, SUYU, ORMANI, DOĞAYI VE YAŞAMI SAVUNMAK İÇİN
26 ARALIK’TA KADIKÖY’DE BULUŞUYORUZ
İnsana, kente, doğaya ve yaşama dönük saldırıların büyük bir hızla yaygınlaştığı bir dönemde yaşıyoruz.
Uzun bir süredir İstanbul’un kuzey ormanlarına iştahla bakan rant çevreleri, siyasi bir dayatmayla, İstanbul halkının ve bilim insanlarının yıllardır “hayır” dediği 3. Rant Köprüsü Projesi’ni hayata geçirme kararı aldılar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB,) 3. Rant Köprüsünü, 2009 tarihli İstanbul Çevre Düzeni Planı’na aykırı biçimde Poyrazköy-Garipçe hattında yapma kararını açıkladı. Bizler 3. Köprü cinayetine hayır diyoruz.
3. Rant Köprüsü kapsamında su havzaları ve yaban hayatıyla birlikte İstanbul’un Kuzey ormanlarının ve Marmara bölgesindeki tarım alanlarının yok edilmesi planları, ülkemizin tümünde suya, ormana, doğaya ve insana yöneltilen genel saldırıların bir parçasıdır. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından başta 3. Rant Köprüsü projesi ve HES’ler olmak üzere birçok yıkım projesini gerçekleştirmek üzere gündeme getirilen “Tabiat Varlıklarını ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı” , Anadolu’nun her köşesindeki doğal ve tarihi varlıkları, dereleri, gölleri, yer altı sularını, ormanları, meraları ve madenleri sınırsızca yağmaya açmayı hedeflemektedir. Bu saldırı, küçük köylüsüyle kentli emekçisiyle halkımızın suyu ve toprağı kullanma hakkını; ülkemizin biyo-çeşitliliğini; kültürel ve tarihsel mirasımızı ve gıda güvenliğini tehdit etmektedir. Bizler, ülkemizin doğal ve kültürel mirasını ve insanlığın-ülkemizin ortak bir değeri olan İstanbul’u top yekûn yağmaya açan yeni SİT yasalarına hayır diyoruz.
İstanbul’u savunmaya, daha yaşanabilir kılmaya ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir ülke bırakmaya kararlı yurttaşlar olarak, yıllardır söylediklerimizi bir kez daha vurguluyoruz: 3. Rant Köprüsü, AKP iktidarı ve İBB tarafından İstanbul ve Marmara’dan başlayarak tüm Türkiye’ye yayılan büyük bir talan projesinin parçası olarak gündeme getirilmektedir. 3. Köprü dayatması, İstanbul ve Marmara halkının değil, rant çevrelerinin ihtiyacıdır. İstanbul’a, Marmara’ya, suya, ormana, doğaya, yaşama ve bu ülke halkına karşı işlenmesi planlanan büyük bir cinayettir.
3. Rant Köprüsü, İstanbul’un trafik sorununa hiçbir çözüm getirmeyecek, tersine yarattığı yeni trafikle bu sorunu daha da ağırlaştıracaktır. İstanbul gibi dar gelirli nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturduğu bir deniz kentine toplu taşım araçları, deniz ulaşımı ve raylı sistemler yerine, 3. Rant Köprüsü gibi kara yolu taşımacılığını teşvik eden projelerin dayatılmasının tek gerekçesi, ulaşımı daha fazla yağmaya açmaktır. İstanbulluların ulaşım hakkının ve kamu kaynaklarının ranta feda edilmesidir. İstanbulluların fahiş fiyatlar ödeyerek tıklım tıklım bindikleri toplu taşım araçlarında saatlerce trafik çilesi çekmesi demektir. 6 milyar dolarlık maliyetiyle 3. Rant Köprüsü, halktan toplanan vergilerin ve kamusal kaynakların talanı demektir. 3. Rant köprüsü, toplu taşımacılıkta 1987 yılından bu yana yaşanan gerilemeyle, fahiş ulaşım zamlarıyla, boğaz köprülerinin, İDO’nun, İETT’nin, otoyolların satışa sunulması planlarıyla önü açılmaya çalışılan yeni yağma planlarının koçbaşıdır. Bizler bedelini tüm İstanbulluların ödeyeceği bu yeni yağma planlarına hayır diyoruz.
3. Rant Köprüsü, İstanbul’un kuzeyine 7 milyonluk ek bir nüfus getirerek çarpık kentleşmeyi hızlandıracak ve Karadeniz’e kadar uzatacaktır. Kentin otoyol kenarlarında yaygınlaşan yoksul mahallelerle, kalan son orman alanlarını basınç altına alan lüks konut siteleri arasındaki bölünmüş yapısı daha da derinleşecektir. Kentsel Dönüşüm Yasası ile birlikte olağanüstü yetkilerle donatılan TOKİ gibi kurumların yoksul, emekçi mahallelerine dönük yıkım baskısı daha da ağırlaşacak; 3. Rant Köprüsü kentsel yıkım projelerinin de koçbaşı olacaktır. Bizler emekçi mahallelerini yok edip on binlerce insanı evsiz bırakacak, yerine plazalar, villa kentler yapıp bir avuç rantiyeciyi zengin edecek olan bu yeni yıkım planlarına hayır diyoruz.
3. Rant Köprüsü, kentin su havzaları, ormanlar ve tarım alanları gibi kalan son yaşam kaynaklarını yok edecektir. 3. Köprü projesi ile birlikte gündeme gelen ve yüzde 12’si yapılaşmaya açılmış (2-B arazileri) orman alanlarından oluşan Kuzey Marmara otoyolu projesiyle birlikte, bu arazilerin uzun süredir gündemde olan satışı başlayacaktır. İstanbul’un kuzeyi ve Marmara bölgesinin tarım alanları üzerinde geri dönüşü olmayan yıkıcı sonuçlar yaratılacak; bağlantı yolları çevresinde planlanan Organize Sanayi Bölgeleriyle birinci sınıf tarım arazileri ve küçük köylü ekonomileri tahrip edilecek; İstanbul ormanlarının üçte biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu durumun anlamı, sellerin yaygınlaşması; içme suyu havzalarının kirlenmesi; İstanbul’un su sorununun ağırlaşması; orman köylülerinin ve küçük köylülerin yoksullaşması; hava kirliliğinin artması; gıda fiyatlarının artması; yaban hayatının tahrip olması ve kentin doğal dinlence-sağlıklı yaşam alanlarının daralmasıdır. Bizler suya, ormana, yaban hayatına ve İstanbulluların sağlıklı yaşam alanlarına yönelik bu yeni saldırı planlarına hayır diyoruz.
3. Köprü Cinayetine; “Tabiat Varlıklarını ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısına”; İstanbul’un Katledilmesine; Kentsel Dönüşüm Planlarına; Marmara’nın Yağmalanmasına; Anadolu’nun Her Köşesinin Yağmaya Açılmasına; Suyun Ticarileştirilmesine; Doğanın Tahribine Karşı İstanbul’u, Marmara’yı, İnsanı, Suyu, Ormanı, Yaban Hayatını, Doğayı ve Yaşamı Savunan Herkesi İnsan Hayatına Bir Bütün Olarak Sahip Çıkmak İçin…
26 Aralık 2010 saat 13.00’te Kadıköy Meydanı’nda hep birlikte hayır demeye çağırıyoruz!
DOĞAL VE TARİHİ SİT ALANLARININ YAĞMASINA HAYIR!
KENTSEL YIKIM YASALARINA HAYIR!
İSTANBUL’UN VE MARMARA’NIN TALANINA HAYIR!
SUYUN TİCARİLEŞTİRİLMESİNE HAYIR!
3. KÖPRÜ CİNAYETİNE HAYIR!
Üçüncü Köprü Yerine Yaşam Platformu, (Beylerbeyliler Derneği,Beykoz Çiğdem Mah. Der., Beykoz Dernekler Birliği, Beykoz İnisiyatifi, Beykoz Tokatköy Ayazma Der., Boğaziçi Arnavutköylüler Der., BOÇEV, Çağdaş Yaşamı Destekleme Der., Çekmeköy Gönüllüleri Derneği, Çifte Havuzlar Güzelleştirme, Geliştirme ve Koruma Der., ÇEKÜL Vakfı, ÇHD, Dayanışmacı Atölye, Derbent Mah. Der., DİSK Emekli-Sen, DİSK Genel-İş 1 No.lu Şube, Gençlik Muhalefeti, Gazete Sarıyer, Gebze Bilkar (Bilimsel ve Kültürel Araştırmalar Yayıncılık ve Üretim Kooperatifi), Gülsuyu - Gülensu Güzelleştirme Der., Halkevleri İstanbul Şb., Haydarpaşa Dayanışması Platformu, Hayvanların Yaşam Haklarını Koruma Derneği, İç Dış Kumsalı Koruma ve Yaşatma Sivil Toplum Destekleme Der., İMECE-Toplumun Şehircilik Hareketi, İstanbul Barosu, İstanbul Çevre Konseyi, İstanbul Tabip Odası, İstanbul SOS Girişimi, İstanbul Yaşam Der., KESK İstanbul Şubeler Plat., Kilyos Çevre Koruma Der., Kocataş Mah. Der., Konut Hakkı Koordinasyonu, Kuzguncuklular Der., Küçükçekmece STK Platformu, Maden Mah. Der., Maden Mah. Dereiçi Der., Öğrenci Kolektifleri, Politeknik, Sarıyer Doğa ve Hayvan Dostları Plat., Sarıyer Mahalle Dernekleri Plat., SOS Çevre Gönüllüleri Platformu, Sosyal Haklar Derneği, TEMA, TMMOB İstanbul İKK, Tonyalılar Kültür Yardımlaşma Der., TOZDER, TÜKODER, TÜRÇEK, Türkiye Ormancılar Der. İst. Şb., Validebağ Gönüllüleri Der., “Vapurlarımızı Vermiyoruz!”Plat.), Ege Su Platformu, GDO’ya Hayır Platformu, Marmara Çevre Platformu, Karadeniz İsyandadır Platformu, Sulukule Platformu, Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu, Toprakların Kardeşliği Platformu, Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu, DİSK İstanbul Merkez Temsilciliği, Ataköy Sakinleri Derneği, Dersim Dernekler Federasyonu, Ekoloji Kolektifi, HOMUR Mizah ve Karikatür Grubu, Kadıköyü Bilim ve Sanat Dostları Derneği, KETEV Kemal Türkler Eğitim ve Kültür Vakfı, Yeryüzüne Özgürlük Derneği, BDP, CHP, EDP, EHP, EMEP, ESP, ÖDP, TKP İstanbul İl Örgütleri, Yeşiller Partisi
Köprü muhabbeti bitti.Yukarıda sayılan bir çok çevreyi etkileyecek etkenleri unutturtacak siyasi bir isim koydular bir de çevrenin ve demokrasinin ruhuna baş imama dua okuttular oldu da bitti maşşalah...
Heee temeli atan bu devlet erkanın köprünün açılışını yapamayacağı belli oldu ama öyle böyle İstanbul un gerdanlığa bir yular daha geçirdiler ya!
s.serdar
01-06-2013, 05:18
Peki 3.köprü yapılmazsa karşıya nasıl geçeceğiz salla mı?Bunun da alternatifi yok.
Bir İstanbul'lu için 3. köprüden karşıya geçme, boğazı yüzerek geçmekten daha kolay olmasa gerek. :D
kelebek çalısı
12-07-2013, 14:10
Gündeme bomba gibi düşen haber! 3. köprü meğer yanlış yere yapılmaya başlanmış...:eek:
'' ...
Temeli geçtiğimiz aylarda atılan ve ismi tartışma konusu olmaya devam eden 3. Boğaz Köprüsü’nün (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) imar planlarında ve projede belirtilen yerde yapılmadığı, yanlış bir güzergâhta yapılmaya başlandığı ortaya çıktı. Yanlışlığın ortaya çıkmasından sonra Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, köprü ve köprü güzergâhıyla ilgili yapılan mevcut imar planlarının tamamını iptal etti.
...'' (http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/bu-kadar-da-olmaz-3-kopru-yanlis-yere-yapiliyor-h38346.html)
Tam anlamıyla bir fiyasko!
"Yanlış yapılan bir iş yok. Düzmece bir haber. Şu var. Köprü güzergahında bazı yerlerde mecburi sapmalar oldu. Mesela kuş yollarına rastladı Riva deresinde. Orada hafif yolu değiştirdik. Kaynak sularına rastlayan bölgeler oldu, değiştirdik. Böyle mecburi ufak tefek değişikliklerin planlara işlenmesi lazım. Yapılan işlem budur.
Yoksa köprüyü gelişi güzel yapıyoruz sonra 'kusura bakmayın, yanlış oldu', bu ciddiyetsiz bir şey. Maalesef farklı bir işlemi tamamen çarpıtarak, yanlış bir şekilde verilmiştir. Kafa karıştırmaya yönelik bir haberdir."
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım
Sanki güzergah belirlendikten sonra kuşlar gelmiş, su kaynakları da sürpriz yapıp çıkmış...
Hiç olmazsa önlerine çıkınca gerekeni yapmışlar diye sevinmeliyiz :)
Bir İstanbul'lu için 3. köprüden karşıya geçme, boğazı yüzerek geçmekten daha kolay olmasa gerek. :D
Bu mesajınızı yeni gördüm sevgili s.serdar.
Emirgân'lıyım, doğma büyüme Emirgân'lı olup da boğazı yüzerek karşıya geçmemiş kişi pek azdır.
Ben de sayısız kereler yüzerek geçtim.
Sabancı'nın atlı köşkünün hizasından atlarsınız, birkaç arkadaş sohbet ede ede açılırsınız, bir de bakmışsınız ki yarılamışsınız " hadi karşıya geçelim" dersiniz.
Bundan sonra devamlı Beykoz istikametine doğru kulaç atarsınız çünkü akıntı vardır. Tankerler geçer, vapurlar geçer, siz ayaklarınızı suya vurarak işaret verirsiniz. Onlar sizi görürler düdükleri ile işaret verirler. Dedim ya istikamet hep Beykoz'a doğru olur ve ancak Kanlıca'ya veya koya çıkarsınız.
Çıktığınız yalı sizi hoş karşılar, size ikramlarda bulunur ve sorar " yüzerek mi döneceksiniz, sandal veya motorla bırakalım mı sizi?
Tercih sizindir. Dönerken de kulaç istikametiniz ya Yeniköy'dür ya İstinye.
Ama inanın bütün bu zaman zarfında gülerek keyifle vakit geçirirsiniz.
Halbuki ben araba ile boğaz köprüsünden geçerken trafik karşısında çileden çıkıyorum.
s.serdar
13-07-2013, 15:22
İşin doğrusu ben 3. köprüye hiç karşı değilim. Gerekirse 4 ve 5 de yapılabilir.
Ancak ilim, bilim, fen ve işin tekniği ne gerektiriyorsa ondan yanayım.
Benim tek karşı olduğum şey, Köprülü Recep Tayyip Paşa'nın kendini, her şeyin yerine koyarak ben böyle istiyorum olmalı demesi. Hadi paşa'dır ister. Paşayı kırmayalım, üzmeyelim ama Paşa Hassa Mimarlar Ocağı'nda yetişmemiştir ki. Cerrahhane-i Amire gibi Mühendishane-i Bahri Hümayun da, Paşa için çok yabancıdır. Zaten bu işler için Nafi’a Nezareti kurup başına nazırlar atamamış mıydı ? Köprü, imar ve bayındırlık gibi hizmet kararları, mimarbaşının önerisi ile Divan-ı Hümayun’da alınmaz mıydı?
Paşadan asli görevi olan Paşalık makamının gereklerini yerine getirmesini beklemekle, acaba hata mı yapmış oluyorum bilmem.
Olur da Paşanın şekeri fırlar, tansiyonu düşer ya da ben Kırım Hanına söz verdim, köprünün bir ayağı Şile’den Kırım'a, diğer ayağı Kırım’dan Kumköy’e uzanacak, bu böyle biline derse ne olacak halimiz?
Zat-ı Şahaneleri, Haşmetlu Yüce Padişahım sen çok yaşa.
.....:D
Sevgili s.serdar, yaşım gereği yazdığınız mesajı çok da iyi anladım ama ya bugünün gençleri ne yapsınlar? Anladım anladım.... mutlaka Osmanlıca, Arapça derslerine ağırlık vermeliler. Cumhuriyet Tarihini öğrenip de ne olacak değil mi?
Zaten ben de T.C. yi neden telâffuz etmekten kaçındıklarını Cumhuriyet yerine hep Osmanlılardan bahsedilmesinin nedenini düşünüyordum. :D
Onuncu Yıl marşı üzerinden çok geçmiş ama Mehter Marşı rağbette değil mi?
"Kuş muş hikaye" miş.
Ağaç mağaç da masal zaten :))))
Gürsel Tekin'den 3. Köprü Güzergahıyla İlgili Yeni İddia haberi (http://www.haberler.com/tekin-istimlak-bedeli-yuksek-oldugu-icin-kopru-4829478-haberi/)
kelebek çalısı
15-07-2013, 17:03
Bugüne kadar gerçekleştirilen doğa kıyımından kareler...
3. köprünün yarattığı tahribatın fotoğrafları | VAGUS.TV (http://vagus.tv/2013/07/15/3-koprunun-yarattigi-tahribati-fotograflari/)
kelebek çalısı
10-08-2013, 15:00
Üçüncü köprü projesine gerçekten ihtiyacımız var mı?
Kuzey Ormanları Savunması (https://www.facebook.com/KuzeyOrmanlariSavunmasi) ''10 soruda 3.Köprü'' başlıklı bir tablo hazırladı.
432638
Yüksek çözünürlükte görüntüleyin (http://kuzeyormanlari.files.wordpress.com/2013/08/10soru_a4.jpg)
Cumhuriyet Gazetesi - (Fotoğraf) Kuzey Ormanlarını böyle oydular! (http://www.cumhuriyet.com.tr/foto/15405/3/Kuzey_Ormanlari_ni_boyle_oydular_.html)
seratblyz
15-01-2014, 20:44
Konu ile ilgili (paylaşıldıysa afedin, göremedim). Ekümenopolis belgeselini izlemenizi öneriyorum. Taşlar yerli yerine oturacaktır. Çok değil 1 buçuk saate ne olacağı açıklanıyor. Dizi izlemekten hayırlıdır.
Ekümenopolis: Ucu Olmayan Şehir | 2012 (English Subtitle) - YouTube (http://www.youtube.com/watch?v=maEcPKBXV0M)
In God We Trust
21-02-2014, 20:02
Benim evim beykoz riva köyünde yani 3 köprünün anadolu ayağında diğer evim eyüpte araba ile 2. köprüden geçersem 25 dakika sürüyor tafik olurs 2 saate kadar uzuyor benim aracım trafik olmazsa 12 litre trafik olursa 20 litre benzin yakıyorum 85 kmde 3.köprü olursa 5 dakika sürecek bu yolculuk toplam 30 km civarı azalacak ve ben yarı yarıya az benzin harcayacağım ve böylece dah daha az çevreyi kirleteceğim,daha az zaman harcayacağım,daha az para harcayacağım bunu hesaba katan yok mu?
Sayın In God We Trust, kirlilik ve yakıt masrafı için alternatif üçüncü köprü değil de toplu taşıma araçlarını kullanmak da olabilir ki metrobüs, vapur ve deniz otobüsü seçenekleriyle zamandan da kazanılabilir. Üçüncü köprüyle refaha ulaşacağımıza inandırılacağımıza, balık istifi değil de daha insani koşullarda yararlanabileceğimiz toplu taşıma araçlarının kullanımı teşvik edilse daha yapıcı olabilirdi. Bu, yapılanlara muhalefet olmak değil, öyle olsa metro çalışmalarına da karşı çıkılabilirdi. Öte yandan kesilen ağaçların yerine yol kenarlarına yapıştırılacak begonyalar hiçbir kuşa veya sincaba yuva olamayacaktır. Bunları siyasi düşünceden arındırılmış şekilde, yollarda migreni tutan bir insan olarak yazıyorum. Ben de trafiğe çözüm istiyorum ancak böyle bir çözüm denemesi değil.
In God We Trust
22-02-2014, 08:00
Sayın In God We Trust, kirlilik ve yakıt masrafı için alternatif üçüncü köprü değil de toplu taşıma araçlarını kullanmak da olabilir ki metrobüs, vapur ve deniz otobüsü seçenekleriyle zamandan da kazanılabilir. Üçüncü köprüyle refaha ulaşacağımıza inandırılacağımıza, balık istifi değil de daha insani koşullarda yararlanabileceğimiz toplu taşıma araçlarının kullanımı teşvik edilse daha yapıcı olabilirdi. Bu, yapılanlara muhalefet olmak değil, öyle olsa metro çalışmalarına da karşı çıkılabilirdi. Öte yandan kesilen ağaçların yerine yol kenarlarına yapıştırılacak begonyalar hiçbir kuşa veya sincaba yuva olamayacaktır. Bunları siyasi düşünceden arındırılmış şekilde, yollarda migreni tutan bir insan olarak yazıyorum. Ben de trafiğe çözüm istiyorum ancak böyle bir çözüm denemesi değil.
İstanbul Riva köyünda toplu taşıma maalesef yok kaldı ki benim toplu taşıma ile şirkete veya diğer gitmem minimum 3 saat hadi toplu taşıma geliştirilse 1,5 saat olsa yine binemem çünkü güne 1,5 saat gidiş 1,5 saat geliş yerine toplam 10 dakika yolu tercih etmek zorundayım ki insanların tamamı bunu tercih eder.Ayrıca köprüden geçecek transit tırlar nasıl toplu taşımayı kullansın?Üzerinden tren geçecek olması ayrıca çevreye bir katkı bence o ten olmasa katı yakıtlı bir araçla o yükler taşonacak ve ayrıca karbon salınımı olacak.
MeyveliTepe
23-02-2014, 01:24
İstanbul Riva köyünda toplu taşıma maalesef yok kaldı ki benim toplu taşıma ile şirkete veya diğer gitmem minimum 3 saat hadi toplu taşıma geliştirilse 1,5 saat olsa yine binemem çünkü güne 1,5 saat gidiş 1,5 saat geliş yerine toplam 10 dakika yolu tercih etmek zorundayım ki insanların tamamı bunu tercih eder.Ayrıca köprüden geçecek transit tırlar nasıl toplu taşımayı kullansın?Üzerinden tren geçecek olması ayrıca çevreye bir katkı bence o ten olmasa katı yakıtlı bir araçla o yükler taşonacak ve ayrıca karbon salınımı olacak.
Rivadaki evinizden Eyüpdeki evinize özel otoyol olsa hergün git gel çekilmez. Belki de helikopter filan düşünülmeli, daha hesaplı da olabilir. Hoş benzer durumda olanlar kuzguncuk civarı münhal yalı bakıyorlar, deniz yolu ile doğa ile de bütünleşerek gidip gelmek daha bir keyifli oluyormuş.
Benim evim Fatih Sultan Mehmet köprüsünün dibinde ama işe 1 saatte gidiyorum, 2 saatte dönüyorum, yani uzun vadede köprü çözüm değil. Haftada bir gün kızımı Beşiktaş'a götürüyorum, akşam eve 20 dakikada mis gibi vapur keyfiyle geliyorum. Ne yazık ki vapur da akşam saatleriyle sınırlı.
kelebek çalısı
23-02-2014, 16:08
3. köprü projesinin getirdikleri ve götürdüklerini çevre, ekoloji, doğa kapsamında değerlendiriyorum. Bireysel anlamda işime gelir ya da gelmez, bu açıdan düşünmek ve doğa talanını görmezden gelerek, kısa ve uzun dönemde yaratacağı sonuçları düşünmeksizin günü kurtarmak, her şeyi maddi kazanç bağlamında değerlendirmek bu sayfanın, bu sitenin ruhuna aykırı bir kere. Bir çevre felaketi yaşanması demek bir gün gidecek evimizin kalmayacağı anlamına geliyor. Bireysellik nereye kadar?
In God We Trust
23-02-2014, 19:21
Rivadaki evinizden Eyüpdeki evinize özel otoyol olsa hergün git gel çekilmez. Belki de helikopter filan düşünülmeli, daha hesaplı da olabilir. Hoş benzer durumda olanlar kuzguncuk civarı münhal yalı bakıyorlar, deniz yolu ile doğa ile de bütünleşerek gidip gelmek daha bir keyifli oluyormuş.
Daha önce yalıda da oturuyorduk ihtiyacım olur ve zamanım da değerli olursa helikoptere de binerim.Kaldı ki köprü benim için yapılmıyor ben sadece bir vatandaşım benim gibi milyonlarcası var.Basit bir mantık hesabıyla karbon salınımının ne kadar azalacağından bahsettim eğer 3. köprü güzergahında otursaydınız benim gibi çok mutlu olurdunuz eminim çünkü doğaya en az zarar verilerek bu iş yapılıyor.Mesela ben de haydarpaşa limanının kapatılması taraftarıyım kaldı ki her ay minimum 250 konternır malımız iniyor bir o kadar da yüklüyoruz ordan ancak yararı çevreye verdiği zararın çok altında 3.köprüye de baktığım zaman yararlarının toplamını zararlarının üstünde görüyorum.Mesele muhalefet olmaksa o taraf ayrı tabii.
Sevgili Kelebek Çalısı, açılan yollardaki kesilen ağaçları, katliamı görünce zaten köprüyü savunacak söz kalmıyor. Açılan yollarla iş bitmeyecek, 5-10 sene sonrasını hayal etmek bile istemeyiz. Çok şey geri gelebilir ama bu şekilde yok olan doğa, asla.
MeyveliTepe
23-02-2014, 21:26
Daha önce yalıda da oturuyorduk ihtiyacım olur ve zamanım da değerli olursa helikoptere de binerim.Kaldı ki köprü benim için yapılmıyor ben sadece bir vatandaşım benim gibi milyonlarcası var.Basit bir mantık hesabıyla karbon salınımının ne kadar azalacağından bahsettim eğer 3. köprü güzergahında otursaydınız benim gibi çok mutlu olurdunuz eminim çünkü doğaya en az zarar verilerek bu iş yapılıyor.Mesela ben de haydarpaşa limanının kapatılması taraftarıyım kaldı ki her ay minimum 250 konternır malımız iniyor bir o kadar da yüklüyoruz ordan ancak yararı çevreye verdiği zararın çok altında 3.köprüye de baktığım zaman yararlarının toplamını zararlarının üstünde görüyorum.Mesele muhalefet olmaksa o taraf ayrı tabii.
Karbon salınım hesabı böyle mi yapılıyor bilemedim. Riva ile Eyüp arasında seyahat eden milyonlarca vatandaşımızın her araçta en fazla iki kişi olacak şekilde V8 veya V12 motorlarla saatte 180 km hız yaparak gidilecek yere beş dakikada vasıl olmaları sayesinde kesilen milyonlarca ağacın 100 senede kazandıracakları 1-2 günde geri geliyordur belki. Ne kadar sevinsek azdır.
Bu üçüncü köprü tartışması da mantıksız zaten. Altıncıyı, yedinciyi konuşuyor olmalıydık. Hatta, daha da ileri görüşlü olanlarımız boğazın üstünü taksim meydanı gibi tamamen betonlayıp sınırsız bir geçiş ortamı yaratmayı dahi önermeliydi.
Hali hazırda ülke nüfusunun 1/4'ünün tek bir şehirde yaşadığı ülkede, strateji nüfusun yarısını bu şehre yığmak olduğunda gayet faydacı bir yaklaşım oluyor. Merak etmeyin, Haydarpaşa limanı yeri de Gar işi hallolduktan sonra lazım olur nasılsa.
In God We Trust
23-02-2014, 21:35
Karbon salınım hesabı böyle mi yapılıyor bilemedim. Riva ile Eyüp arasında seyahat eden milyonlarca vatandaşımızın her araçta en fazla iki kişi olacak şekilde V8 veya V12 motorlarla saatte 180 km hız yaparak gidilecek yere beş dakikada vasıl olmaları sayesinde kesilen milyonlarca ağacın 100 senede kazandıracakları 1-2 günde geri geliyordur belki. Ne kadar sevinsek azdır.
Bu üçüncü köprü tartışması da mantıksız zaten. Altıncıyı, yedinciyi konuşuyor olmalıydık. Hatta, daha da ileri görüşlü olanlarımız boğazın üstünü taksim meydanı gibi tamamen betonlayıp sınırsız bir geçiş ortamı yaratmayı dahi önermeliydi.
Hali hazırda ülke nüfusunun 1/4'ünün tek bir şehirde yaşadığı ülkede, strateji nüfusun yarısını bu şehre yığmak olduğunda gayet faydacı bir yaklaşım oluyor. Merak etmeyin, Haydarpaşa limanı yeri de Gar işi hallolduktan sonra lazım olur nasılsa.
Mantığınız çok ilginç sırf muhalefet olmak için muhalefet olmak istediğinizi belirtmeniz daha kısa ve açıklayıcı olur.Haydarpaşa liman yeri yanlış hatırlamıyorsam stad olacak belki size de lazım olur ayrıca 3. köprü güzergahını kullanacak araçların çoğunluk transit olduğu ve kamyon söförlerinin geçtikleri her şehirden ev almakdıklarını doğal olarak şehre yayılmayacaklarını bilmeniz gerekir ayrıca tır ve kamyonların silindir sayılarını bilmemeniz çok şaşırtıcı sanırım sizin oralarda 2 silindirli az yakan tırlar var?V8 ve V12 motor sadece spor araçlarda yok ayrıca köprsü inşaatında kaç milyon ayaç kesilmiş-kesilecek de milyonlarca oluyor bu rakam?
Üçüncü köprü ve Kanal İstanbul, İstanbul'a bir İstanbul daha ekleyecektir..
Doymak bilmeyen bu beton iştahı, kısa zamanda İstanbul'u 20 milyonluk bir şehre dönüştürecek..
Her yer köprü, her yer beton-gökdelen ama kimsenin aklına kuraklığı, boşalmış barajları getirmiyor..
Eğer bu 1-2 ay içinde yeterli yağmurlar düşmezse, yazın İstanbul cehenneme dönecek susuzluktan adeta..Ulaşım sorunu ikinci planda kalacak..
Seçimlerden sonra korkunç su kesintileri yaşayacağız gibime geliyor..
Durmak yok..inşaata, betona, gökdelene, avm'lere, yeni yeni köprü ve kanallara devam..
http://birgun.net/yazi-goster/aykut-erdogdu/28-10-2013/akpnin-gelecegi-kuzey-ormanlari-965.html
Doğa ergeç intikamını alacak bu açgözlülüğün..
MeyveliTepe
23-02-2014, 22:13
Mantığınız çok ilginç sırf muhalefet olmak için muhalefet olmak istediğinizi belirtmeniz daha kısa ve açıklayıcı olur.Haydarpaşa liman yeri yanlış hatırlamıyorsam stad olacak belki size de lazım olur ayrıca 3. köprü güzergahını kullanacak araçların çoğunluk transit olduğu ve kamyon söförlerinin geçtikleri her şehirden ev almakdıklarını doğal olarak şehre yayılmayacaklarını bilmeniz gerekir ayrıca tır ve kamyonların silindir sayılarını bilmemeniz çok şaşırtıcı sanırım sizin oralarda 2 silindirli az yakan tırlar var?V8 ve V12 motor sadece spor araçlarda yok ayrıca köprsü inşaatında kaç milyon ayaç kesilmiş-kesilecek de milyonlarca oluyor bu rakam?
Mantığım ilginç olabilir, herkes aynı şekilde düşünmez.
"sırf muhalefet olmak için muhalefet olmak istediğinizi belirtmeniz daha kısa ve açıklayıcı olur" Neyi niçin söyleyeceğim bana kalsın isterseniz.
Deveye sormuşlar boynun eğri, demiş ki nerem doğru. İstanbul, hangi şehircilik anlayışının, nasıl bir stratejinin kurbanı olmuş bir şehir?
Bu stratejinin orta yerinde üçüncü köprü konuşmak abesle iştigal. Kuzey ormanları, canlı hayat vs. saçmalıktan başka bir şey değil.
Bu şehir, her santiminden tekrar tekrar rant yaratılıp, her seferinde katlanarak nakde dönüştürülen bir şehir. Daha kanal açılacak, her iki yakasında birer şehir daha olacak, onun üzerinde de 3-5 köprü olacak. Ülkenin tamamı burada yaşasa, rantın tutarı da artsa daha iyi. Marmara çoktan bir foseptik, Karadeniz de foseptik olsa, akıntılar bozulsa, yaşayan tek bir canlı kalmasa ne olur.
Aynı HES adı altında tüm akarsuların boruya alınarak şirket malı haline getirilmesi gibi. Hadi insanın bir hakkı yok, nasılsa herkes İstanbula gelecek, kurdun kuşun, otun ağacın da hakkı yok. Varsa yoksa para.
Haydarpaşa limanının stad olacağını sanmam. O galiba olimpiyat reklam filiminde bir göz boyama unsuruydu. Stad o kadar para etmez. Bir sürü başka şehirde merkezi yerlerdeki stadları kapayıp yerine AVM yapılmaktayken Haydarpaşa gibi yerde stad, cık cık.
In God We Trust
05-03-2014, 10:03
Mantığım ilginç olabilir, herkes aynı şekilde düşünmez.
"sırf muhalefet olmak için muhalefet olmak istediğinizi belirtmeniz daha kısa ve açıklayıcı olur" Neyi niçin söyleyeceğim bana kalsın isterseniz.
Deveye sormuşlar boynun eğri, demiş ki nerem doğru. İstanbul, hangi şehircilik anlayışının, nasıl bir stratejinin kurbanı olmuş bir şehir?
Bu stratejinin orta yerinde üçüncü köprü konuşmak abesle iştigal. Kuzey ormanları, canlı hayat vs. saçmalıktan başka bir şey değil.
Bu şehir, her santiminden tekrar tekrar rant yaratılıp, her seferinde katlanarak nakde dönüştürülen bir şehir. Daha kanal açılacak, her iki yakasında birer şehir daha olacak, onun üzerinde de 3-5 köprü olacak. Ülkenin tamamı burada yaşasa, rantın tutarı da artsa daha iyi. Marmara çoktan bir foseptik, Karadeniz de foseptik olsa, akıntılar bozulsa, yaşayan tek bir canlı kalmasa ne olur.
Aynı HES adı altında tüm akarsuların boruya alınarak şirket malı haline getirilmesi gibi. Hadi insanın bir hakkı yok, nasılsa herkes İstanbula gelecek, kurdun kuşun, otun ağacın da hakkı yok. Varsa yoksa para.
Haydarpaşa limanının stad olacağını sanmam. O galiba olimpiyat reklam filiminde bir göz boyama unsuruydu. Stad o kadar para etmez. Bir sürü başka şehirde merkezi yerlerdeki stadları kapayıp yerine AVM yapılmaktayken Haydarpaşa gibi yerde stad, cık cık.
Ben İstanbulun yerlisiyim dedemin dedesi dedemin babası dedem de babam da ben de İstanbulluyuz hatta annem İstanbul Rumu doğal olarak heybeliada ve balat-fener küçüklüğümden beri gittiğim yerler madem İstanbulu rantlarını bilecek kadar tanıyorsunuz siz halicin halini hatırlıyorsunuzdur?Benim burnumu tıkayarak geçtiğim haliç köprüsünün altındaki denizde dedem yüzermiş madem şehre birşeyler yapılması denizleri kirletiyor peki birşey yapılmadan haliç nasıl kirlendi?Siz heybeliadadan kalıp kalıp insan pisliğinin çıktığını da hatırlamıyorsunuzdur ben çok iyi hatırlıyorum iskeleye yaklaşamadığım kepçeyle pislik çıkardıkları at gübrelerinin üstüne döktükleri günleri madem rant var madem kötüye gidiyor buralar nasıl temizlendi yahu madem rant var neden metro yapılıyor yahu?Şehir merkezinde stad olmasına karşı olmamak zaten iyi çevreciliğin emaresidir şehirin içine stad yapıp insanları rahatsız etmek trafik oluşturmak metroda,vapurda,otobüste hayvanca küfür edip içerde bira,sigara içmek varken neden şehir dışına yapılsın ki stadlar?Hes konusu ise bambaşka hes yapılmasın,termik yapılmasın,nükleer yapılmasın peki elektrik neyden üretilecek?Rüzgar ve güneş enerjisinin Türkiyeye asla yetmeyeceği aşikar az kullanalım yetsin diyorsanız siz hala neden bilgisayar başında bu yazıyı okuyorsunuz?Kullandığınız bilgisayarın tükettiği elektrik %70 ihtimalle katı yakıt %20 ihtimalle hes kaynaklı.
MeyveliTepe
05-03-2014, 23:50
Ben İstanbulun yerlisiyim dedemin dedesi dedemin babası dedem de babam da ben de İstanbulluyuz hatta annem İstanbul Rumu doğal olarak heybeliada ve balat-fener küçüklüğümden beri gittiğim yerler madem İstanbulu rantlarını bilecek kadar tanıyorsunuz siz halicin halini hatırlıyorsunuzdur?Benim burnumu tıkayarak geçtiğim haliç köprüsünün altındaki denizde dedem yüzermiş madem şehre birşeyler yapılması denizleri kirletiyor peki birşey yapılmadan haliç nasıl kirlendi?Siz heybeliadadan kalıp kalıp insan pisliğinin çıktığını da hatırlamıyorsunuzdur ben çok iyi hatırlıyorum iskeleye yaklaşamadığım kepçeyle pislik çıkardıkları at gübrelerinin üstüne döktükleri günleri madem rant var madem kötüye gidiyor buralar nasıl temizlendi yahu madem rant var neden metro yapılıyor yahu?Şehir merkezinde stad olmasına karşı olmamak zaten iyi çevreciliğin emaresidir şehirin içine stad yapıp insanları rahatsız etmek trafik oluşturmak metroda,vapurda,otobüste hayvanca küfür edip içerde bira,sigara içmek varken neden şehir dışına yapılsın ki stadlar?Hes konusu ise bambaşka hes yapılmasın,termik yapılmasın,nükleer yapılmasın peki elektrik neyden üretilecek?Rüzgar ve güneş enerjisinin Türkiyeye asla yetmeyeceği aşikar az kullanalım yetsin diyorsanız siz hala neden bilgisayar başında bu yazıyı okuyorsunuz?Kullandığınız bilgisayarın tükettiği elektrik %70 ihtimalle katı yakıt %20 ihtimalle hes kaynaklı.
Çok eskiden haliç temizdi, sonra kirlendi, sonra temizlenmeye başladı, demek ki rant yok. Dedesinin dedesinin de dedesi İstanbul yerlisi olanlar daha iyi bilir rant var mı yok mu. 40 senedir lafı edilen metrodan (birisinin verdiği örnekteki gibi bilezikler bozdurularak herhalde) biraz yapıldı, demek ki rant yok.
7-8 kişinin canı, bir çok kişinin sakat kalması, binlerce kişinin yaralanması pahasına, kamu alanı bir park, altı avm üstü rezidans, dışı immitasyon yapılamadı (şimdilik), stad, okul, park, gar, vs. başka bir çok kamu alanının artık kamu alanı olmaktan çıkartılmış olması zinhar rant değildir. 100 senelik tapulu arazilere, köylere, mahallelere 2B diye el koymanın da rant ile alakası olamaz. 3 katlı binalardan oluşan bahçeli, içlerinde eski, nadide ağaçlar olan mahallelerin komple yıkılıp ağaçsız 30'ar katlı binalarla dolduruluyor olmasının da hâşâ rant ile bir alakası olamaz.
Kişi başına düşen yeşil alan miktarı bakımından da şampiyonuz nasılsa. Tabii, buradaki "yeşil" de çok tartışmalı. Görünen iki çeşit yeşil var. Biri bu forumda bulunan kişilerin çoğunun anladığı, ağaç, yaprak, dere, börtü böcek gibi şeyler, biri de üstünde "Tanrının verdiği güvenle" gibi bir şey yazan yeşil var (elinde çok bulunduranların zaman içinde onu Tanrı zannettikleri de görülmüştür). Bir yerlere dört milyar ağaç dikilerek yeşillendirildiği de söyleniyor ama nerede görebilen de yok, nasıl ağaçsa bunlar resimlere çıkmıyor pek, bunların ikinci yeşilden olması epey muhtemel.
Bizler gibi yedi dededen İstanbul'lu olmayanların görebildikleri bu gibi şeyler. Bazıları elbette daha önce görüp yeşillenme aksiyonlarını zamanında alıyorlar.
Şimdi size bir soru sorayım. 3’üncü köprüyü seneye açalım. 93 kilometrelik
otoban ile birlikte. Mevcut iki köprüden geçen 405 bin araçtan kaç tanesi o yolu kullanacak?
Devlet yapımcı firmaya diyor ki; arkadaş bu köprüyü günlük 135 bin araç kullanacak. Bunu garanti ediyorum. Kullanmayanın parasını (araç başına 3 dolar) sana ödeyeceğim.
Devlet diyor ki; arkadaş otobana giren her araçtan kilometre başına 0.08 dolar alacaksın.Bu otobanı da 135 bin araç kullanacak. Günlük kullanım 135 bin olmaz ise olmayan kısmının parasını sana ödeyeceğim.
***
Sizce, ortalama araç başına 1.5 TL’ye mevcut köprüleri kullananların kaçı, neredeyse 50 kilometre daha fazla yol yaparak 3 köprü ve otobanını kullanır?
O yüzden devlet İstanbul’un ciğerlerine bir ok gibi saplanan otoban ve köprü için yapımcı firmaya her yıl KDV hariç 510 milyon dolar ödemeyi garanti ediyor. Bu sırada depremde evi yıkılacağı kesin olan yüzbinlerce kişi de hükümeti alkışlıyor. Demiyor ki; ey devlet, sen her yıl 510 milyon doları garanti etsen, 10 yılda biz zaten yıkılmayacak, sağlıklı konutlara taşınır ve kentsel dönüşümü tamamlarız.
***
Demiyor ki; Ey devlet her gün evime gidip-gelirken saatlerimi yollarda geçiriyorum. Sen firmalara bu kadar parayı garanti etsen, İstanbul raylı sistem ile ihya olur.
Demiyor. Demeyecek. Hükümetler de gözlerinizi boyamaya devam edecek. Çocuklarınız, torunlarınız o köprüden geçecek belki. Ama dert etmeyin siz depremde öleceksiniz. Değişen iklim ve nefes alamayan bir şehri de torunlarınıza hediye edeceksiniz.
Ben de üçüncü köprü istemeyenlere kervanına adımı altın harflerle yazdırmış olacağım. Hükümet de benim gibileri yem diye evi başına yıkılacakların önüne atacak.
Yavuz SEMERCİ
http://www.gazeteport.com.tr/yazar/2/yavuz-semerci/4755
Çok eskiden haliç temizdi, sonra kirlendi, sonra temizlenmeye başladı,.
İstanbul lağım kokuyor | Mehmet Tez (http://www.milliyet.com.tr/istanbul-lagim-kokuyor/gundem/ydetay/1927617/default.htm)
Cumhur Tonba
19-08-2014, 17:29
İstanbul elden gitmiş, talan edilmiş.
3 değil 30 köprü yapılsa ne değişir ki?
Dünya incisini para uğruna, kazanç uğruna, rant uğruna ne hale getirdik. Sadece İstanbul'mu? Antalya'da beton yığını.
Tamam, yapalım. Rahatlayalım. Ya doğadaki hayvanlar. Her otoyol onları hapsediyor. Yapılan otoyollarda nazar boncuğu olsun. Bir tane hayvanlar için geçiş, tünel var mı? Yok. Kimsenin aklına bile gelmez bu sorun. Var değinde beni utandırın.
Velhasıl mirası sorumsuzca harcıyoruz.
ozanemre
20-08-2014, 01:28
Hedef, İstanbul üzerinden Trakya Bölgesinin yani Türkiye’nin ranta kurban edilmesidir. Trakya, dolayısıyla Marmara Avrupa’nın arka çöplüğü yani sanayisi niteliği kazanmış, 3.Köprü de bu uygulamaların tacı olmuştur.
Coğrafi büyüklüğü, şehirleşme hızı ve aldığı göç göz önünde bulundurulduğunda, plansız şehirleşmenin en çarpıcı sonuçlarının İstanbul’da yaşandığı bilinmektedir. İstanbul’un nüfusu 1945’te 1 milyon iken, 2000’de 10 milyonu geçmiş ve günümüz itibariyle 15 milyonun üzerine çıkmıştır. 1950'li yıllardan başlayarak plansız bir şekilde gelişen İstanbul metropolünün yarattığı yıkıcı bölgesel sorunlar, Marmara'daki yakın illeri de etkilemeye başladı. 1980'li yıllarda yaşanan İstanbul'dan Trakya'ya birinci sanayi göçü, bölgenin ve İstanbul’un sürdürülebilir yaşam dengelerini altüst etmiştir. Zaten 2006 ve 2009 İstanbul çevre düzeni planları, ikinci ve daha vahim göç dalgasını öngörmüştü. Trakya Üniversitesi'nin yürütücülüğünde (Tekirdağ Ziraat Fakültesi öğrencilik yıllarımda sürecin içindeydim) 2000'li yılların başında hazırlanan "Trakya Altbölgesi Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı", bu olumsuzlukların giderilmesini ve bölgede sürdürülebilir bir kalkınmanın sağlanmasını amaçlıyordu. Ancak 2004 yılından itibaren, Çevre ve Orman Bakanlığı planda yaptığı değişikliklerle ve "uyumlaştırma" adı verilen uygulamalarla, Trakya'yı İstanbul'un çarpık gelişmesine teslim etti. Bunun sonucunda rant kaygısı taşıyan tepeden inme şehirleşme politikalarının yarattığı ve yaratacağı tahribatın en iyi örneklerinden biri İstanbul Boğazı’nda yapılan 3. Köprü ucubeliği ile taçlandırıldı. İstanbul’un kuzeyinde yapılan ve trafiğe bir çözüm olarak sunulan köprü ve bağlantı yolları, trafik sorununu çözmeyeceği gibi, İstanbul’un kalan son orman alanlarında ve su havzalarında geri dönülemez zararlara yol açacaktır. ( 3.köprü için 2 milyon ağacın kesileceği öngörülüyor.) Aynı zamanda nüfus ve yapılaşma baskısını ağırlaştıracaktır. 3. Köprü, İstanbul’un trafik sorununu çözmeyecektir çünkü köprünün yapımına gerekçe olarak gösterilen transit trafiği yeniden yönlendireceği öngörüsü, bu trafiğin boğaz geçişlerinin %2-3’ünü oluşturduğu düşünüldüğünde anlamlı bir geçerlilik kazanamayacaktır.
Öyleyse temel baskı ve yarattığı döngü neyin ürünü? Bölümüm olan Tekirdağ Ziraat Fakültesi Toprak Anabilim Dalı bünyesinde değerli hocalarımın 2009 yılında yürütmüş olduğu 'Arazi Varlığı Yönetiminde Çevre Düzeni Planı, İklim Değişikliği ve Çölleşme' adlı çalışma sorunun bu uygulamalar üzerinden doğrudan bağlantısı netleşmiş oluyor. Çalışmaya göre Türkiye'de toplam alanın 26.5 milyon hektarlık tarım arazisinin önemli bir bölümü (pek tabi bilinçli olarak) 'yanlış ve amaç dışı' kullanılarak, verimli ve iyi nitelikli tarım arazilerinden Bartın'ın üç katı, İstanbul'un ise tamamı boyutunda bir alan geriye kazanılamayacak şekilde yitirilmiştir. Günümüzdeki nüfus artış hızıyla yaklaşık yarım asır sonra, şimdiki nüfusumuz ikiye katlanacak; 2050'li yıllara ulaştığımızda stratejik ürün olan buğday üretimimizi de ikiye katlamamız gerekecektir. 2100'lü yıllara veya önümüzdeki yüzyıla yaklaşırken de şimdiki buğday üretimimizi dört kat daha fazla üretmek zorunda kalacağız.
Niçin bu bağlantıyı kurdum? Bu süreçte, rasyonel sürdürülebilir arazi kullanım programlarını hayata geçirmemiz gerekliliği varken biz Marmara dolayısıyla Trakya Bölgesini, yani 1. ve 2. sınıf verimli tarım topraklarımızı ve su kaynaklarımızı (ki akarsu ve göletlerin 49 yıllığına kiralandığını ve pazarlandığını, taban suyu seviyesinin kritik eşiğe yaklaştığını raporlar göstermektedir) Avrupa’nın sanayisine peşkeş çekiyor, kıtaları da vatana düşman yollarla birleştiriyoruz. Trakya ve Marmara’da son 10 yılda hava sıcaklığı 1.4 derece artış göstermiştir. Buna bağlı olarak da % 25 yağışlarda azalma gözlemlenmiş ve sularımız niteliklerini kaybetmiştir.
Bir milletin ileri ve güçlü olması köprü, yollar, yapılaşma ve sanayileşme ile ölçülemez, toprağına, doğasına yani kaynaklarına gösterdiği yüksek değer ile ölçülebilir.
Esen kalın.
Cumhur Tonba
20-08-2014, 11:59
ozanemre; Bir milletin ileri ve güçlü olması köprü, yollar, yapılaşma ve sanayileşme ile ölçülemez, toprağına, doğasına yani kaynaklarına gösterdiği yüksek değer ile ölçülebilir.
Sayın ozanemre. Evet. Çok haklısınız.
Aşağıdaki fotoğrafta bu gücü göreceksiniz. Dewltein gücünü değil da, para uğruna kural tanımaz, ülkesini sevmez, geleceğimizi yok eden insanların gücünü.
http://www.agaclar.net/forum/433221-post11.htm
Ekşi sözlükte gördüm ve tavsiyeye uyup derin bir nefes alıp baktım.. Kalbinizi sıkıştıracak bir görüntü..
Kuzey Marmara Otoyolu'nun havadan görüntüsü... (https://pbs.twimg.com/media/B3Ok0ncCAAAKq7f.png:large)
Charlaux
25-11-2014, 23:36
Sıkıntının başladığı yer İstanbul,Ankara,İzmir gibi şehirlerin iş,hayat standartı konusunda başı çekmesiyle başlıyor.Britanya'daki şehirlere baktığım ve gezdiğimde görüyorum ki her şehir size aynı imkanları sunuyor ancak Türkiye'de durum maalesef böyle değil.
Gezi için gittiğim Leeds'te devlet müzelerinin tamamı ücretsizdi.Britanya'nın başkenti Londra'da tüm milletten insanları hesaba katsanız bile İstanbul'un yarısından az kişi yaşıyorsa bence bu birşeylerin yanlış gittiğinin bir göstergesidir.
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.