View Full Version : Fotoğraf Eğitim
Cihangir
05-05-2005, 20:42
DİJİTAL FOTOĞRAFÇILIK TERİMLERİ -1-
Said Erdoğan - 29 Eylül 2003, Pazartesi http://www.pclabs.gen.tr/hw/article.asp?id=348
__________________________________________________ ______________
Megapixel
Dijital fotoğrafçılıkta en sık duyacağımız terimlerden birisidir. Çekilen bir fotoğrafın, toplamda ne kadar milyon pikselden oluştuğunu belirtir. Bu, yatay ve dikey piksellerin yani çözünürlüğün çarpımı ile elde edilen bir sayıdır ve yaklaşık değere yuvarlanır.
Günümüzde megapiksel (MP) tabanı 2 ve üzeridir. Yani bugün bir dijital kamera almak isterseniz, 2MP altında bir cihaz bulma şansınız pek yok. 2 MP ise, 1600x1200 çözünürlüğü demektir.
Şu sıralar en yaygın çözünürlük, 5 MP ve 6 MP’dir. 5MP fotoğraflar genelde consumer serisi cihazlardadır ve 2560x1920 çözünürlüğündedir. 6MP ise, daha çok profesyonel SLR cihazların taban çözünürlüğüdür ve 3072x2048 çözünürlüğü sağlar. Dikkat edilirse, profesyonel cihazlarda yatay ve dikey çözünürlüklerin oranı, diğerlerine göre biraz daha farklıdır ve bunu aşağıda “film rasyosu” bölümünde inceleyeceğiz.
Şu sıralar en yüksek megapiksel sunan cihaz, Kodak’ın DCS14n modelidir ve 14 MP çözünürlük sunar. Fakat çok yakın zamanda bu rakamı 20MP gibi görmemiz mümkün görünüyor. Bu iş, giderek gelişiyor ve tıpkı işlemcilerde olduğu gibi, sensörler de giderek yüksek megapiksel sunuyorlar.
__________________________________________________ ______________
Film Rasyosu
Bir dijital filmin çözünürlüğünde, yatay alanın, dikey alana oranına image ratio veya rasyo denir. Profesyonel seri cihazlar, genelde 35mm klasik filmle eşdeğer olarak, 3/2 rasyosunu kullanırlar. Yani yataydaki her üç piksele karşılık, dikeyde iki piksel oranını korurlar. Örneğin 6MP bir dSLR makine, 3072x2048 çözünürlüğünde foto çeker.
Buna karşılık consumer ve prosumer serisi cihazlar, ideal ekran rasyosu olan 4/3’ü kullanır. Bunlarda, yatayda her 4 piksele karşılık, dikeyde 3 piksel ile orantı kurulur.
Burada bir önemli noktaya gelmiş oluyoruz. Profesyonel cihazlar genelde “kağıt üzerine baskı” alanında çalıştıklarından, kağıt baskı temellerini baz alırlar. Oysa giriş ve orta seviye cihazlarda hedef doğrudan kağıt değil, ekrandır ve ekran çözünürlüklerindeki yaygın olan 4/3 rasyosunu baz alırlar.
Tabi bu durum, giriş seviyesi cihazlarla çekilen fotoların kağıda bastırılamayacağı anlamına gelmez. Onlar da fotoğraf kağıdına basılır ve hiçbir sorun yaşanmaz. Sadece kağıt ebatlarına göre sağdan soldan/yukarıdan aşağıdan ufak kırpmalar yapılabilir ki, bazen aynı kırpmalar, profesyonel cihazlar için de yapılmaktadır.
__________________________________________________ ______________
Dijital Kayıt Formatları
Dijital dünyada fotografik objeler, bir sıkıştırma formatı ile bilgisayara aktarılır. Dijital kameralar, bu işi çekim sırasında halleder. Kimyasal fotoğraflar ise, tarama sonrası dijital ortama aktarılırlar.
En yaygın kullanılan fotoğraf formatı JPEG’dir. JPEG, kayıplı bir algoritmadır yani JPEG ile sıkıştırılan fotoğraflarda, gözün göremeyeceği veya çok zor göreceği bazı kayıplar oluşur ama yer ve zaman kazancı o kadar fazladır ki, buna göz yumulur.
JPEG formatında, sıkıştırma kalitesi veya algoritmaları seçilebilir. Ama JPEG, sürekli okunup yazıldıkça (yeniden kaydedildikçe), her seferinde biraz daha fazla kalite kaybettirir. Bu sebeple, fotoğraflarımız ile foto editörleri aracılığıyla oynama yaparken, orjinallerini muhafaza etmeli, aynı jpeg’i defalarca kaydetmek yerine, bunu önce kayıpsız bir formata dönüştürüp, çalışmaları onun üzerinde yapmalı ve nihai aşamada jpeg’e geri dönmeliyiz.
Dijital dünyada kayıpsız formatlar da vardır. Bunlardan en yaygın olanı TIFF formatıdır ve kayba izin vermez. Eski ve yaygındır. Bununla birlikte başka kayıpsız formatlar da vardır. Örneğin PNG gibi. TIFF, artık fazla yer tuttuğu için pek önerilmiyor ama yaygınlığı sebebiyle, çok yerde kullanılıyor.
En büyük yer tutan format ise BMP formatıdır ve malesef, basit dosyaları devasa boyutlara getirebilir bu format.
__________________________________________________ ______________
RAW Formatı
RAW, dijital fotoğraf makinelerinin negatifi olarak tanımlanır. CCD veya CMOS üzerindeki ham veriyi, hiçbir görsel işleme tabi tutmadan bilgisayara aktarmayı sağlar. Zira aksi belirtilmedikçe dijital kameralar bazı görsel işlemler yaparlar.
Çekilen bir foto, JPEG olarak kaydedilmeden önce ona white balance uygulanır, ardından keskinlik (sharpening) ayarı (makinede vardır, tarafımızdan belirlenen bir değerdir) uygulanır, benzer şekilde kontrast uygulanır ve son olarak, fotoğraf tanımlanan ölçüde kayıplı olarak sıkıştırılarak, belleğe saklanır. RAW ise, bunların hiçbirini yapmadan fotoğrafı “ham haliyle” kaydeder ve bir RAW editör yazılımıyla, bu ayarları bilgisayar başında kendinizin yapmanızı sağlar. Bu bir anlamda “dijital film banyosu” olarak düşünülmelidir.
Her dijital fotoğraf makinesi RAW formatında kaydedemez. Yeni ve gelişmiş makineler bu işlemi yapabilmektedir. RAW formatı, kayıplı bir sıkıştırma olmadığından, disk ve dijital bellek üzerinde fazla yer tutar, kaydetmesi ve aktarması da fazla zaman alır. Ama ciddi fotoğraflar genellikle RAW formatıyla çekilir ki, üzerinde istenen ayarlamalar yapılabilsin.
__________________________________________________ ______________
CCD ve CMOS
CCD veya CMOS, bildiğimiz elektronik devreler gibidir sürekli kullanılan “elektronik film” görevi görürler. Bu cihazların üzerinde, en az cihazın çözünürlüğü kadar sensör/devre vardır ve bu devreler, o noktaya düşen ışığı piksel cinsinden dijital ortama yansıtırlar. Yani 5MP bir dijital fotoğraf makinesi üzerinde, 2560 x 1920 yani yaklaşık 5 milyon adet mini sensör bulunur.
CCD’ler ile CMOS’lar arasında en genel tanım, birisinin daha iyi, diğerinin eski teknoloji olduğu şeklindedir ama bu doğru bir tanımlama olmaz. Günümüzde Canon firması, CMOS’u o kadar geliştirmiştir ki, benim diyen CCD’ye taş çıkaracak sonuçlar üretmektedir.
Ama profesyonel üreticileri devre dışı bıraktığımızda CCD teknolojisi, CMOS’tan biraz daha üstün görünmektedir. Tabi bu, bir “teknolojik altyapı” anlamına gelmez. Yani PC’mize alacağımız anakartı seçer gibi, CMOS ya da CCD seçmek “bütünüyle anlamsız” ve sık yapılan bir hatadır. Dijital kameralar, örnek fotoğraflarına yani verdikleri sonuçlara göre seçilir. O makinenin içinde nasıl bir devre olduğu, kullanıcıyı hiç ama hiç ilgilendirmemektedir. Onun için önemli olan, nihai aşamada elde ettiği fotoğrafın kalitesi ve berraklığıdır.
CCD ile CMOS arasında temel farklardan birisi de enerji kullanımıdır. CCD, daha fazla enerji harcar, daha çok ısınır, CMOS ise bunun tersidir ama bu da, kullanıcıyı ilgilendiren bir durum değildir. Yani burada tartışılan işlemci farkı, PC dünyasındaki “intel mi amd mi” tartışması gibi değildir. Kullanıcı sonuçlarla ilgilenir, elektronik devre ile değil. Zira bu aletlerde bir “parça upgrade” söz konusu değildir. Az enerji veya çok enerji harcaması da kullanıcı açısından “anlamsızdır”. Onun için anlamlı olan, tam dolu bir pil ile kaç poz çekebildiğidir. CCD’li bir kamera, daha yüksek amperli bir pil koyup, daha fazla çekim yapma imkanı verdikten sonra, fotoğrafçıyı neden ilgilendirsin ki, hangisinin daha fazla poz çektiği ?
Bu konuyu detaylıca anlatmakta fayda var zira dijital kamera kullanımı, PC kullanıcılarına has bir durum değildir. Hatta PC kullanıcıları, bu piyasaya en son giren kullanıcı kesimidir, asıl dijital kamera kullanıcılarının çoğu bilgisayardan anlamaz bile. Buna karşılık PC bazlı kullanıcılar, kameraları “CCD varmış, iyiymiş, bunu alayım” ya da “vaaaay, bunun megapikseli ötekinden daha yüksek, bunu alayım” gibi yanlış değerlendirmeler yapabilmektedir.
Elbette ki yüksek MP daha iyidir ama aynı koşullar ve netlik altında yüksek MP daha iyidir. Yüksek MP için kalite kaybı veya yüksek fiyat maliyeti söz konusu oluyorsa, düşük olan daha doğru bir tercihtir. Donanımcılar iyi bilirler ki, bir bilgisayar sistemini değerlendirmede en büyük hata, sadece işlemcinin hızına bakarak karar vermektir. Bu sebeple sadece MP’e bakarak karar verme veya sadece işlemci tipine (CMOS/CCD) bakmak da, aynı büyük hatadır.
Tercihlerde temel kriterler sırasıyla, görüntü kalitesi, ergonomi, fiyat/performans, dayanıklılık/uyumluluk olmalıdır. Bunu bir kenara not edelim zira bu işle ilgilenenler, tıpkı PC upgrade eder gibi, 3-5 senede bir kamera upgrade etmeye hazırlıklı olsunlar. Yakıcı bir hobidir bu çünkü :)
__________________________________________________ ______________
Cihangir
05-05-2005, 20:48
__________________________________________________ ______________
Noise
Noise, bir fotoğraftaki istenmeyen noktacıklardır. Film dünyasında buna grain adı verilirken, dijital dünyada noise (gürültü) denmektedir. Sensörlerin kendisine düşen ışığı doğru analiz edememesi ile ilgili bir durumdur ve noise seviyesi yükseldikçe, görüntü kalitesi düşer.
Günümüzde iyi makineler, çok az noise üretmeleriyle ünlüdür. Buna karşılık daha düşük kalite makineler, daha fazla gürültü üretirler ve görüntü kalitesini bozarlar. Bu noktacıklar, özellikle açık renk alanlarda iyice çekilmezleşebilir.
Noise seviyesi, muhtelif parametrelerle ilgilidir. Ortak noise problemleri, yüksek ISO değerlerinde ve az ışıklı ortamlarda kendisini gösterir. Buna karşılık ortak olmayan noise problemleri de vardır ve makineden makineye farklılık gösterebilir.
Bazı makinelerin dijital algoritmaları, noise seviyesini düşürecek şekilde gelişmişken, bazıları değildir. Benzer şekilde bazı yüksek MP değerine sahip makinelerde CCD/CMOS’taki devreler kalitesizdir ve fazla noise üretir.
Bu durum, devrelerin birbirine yakınlığı ile de ilgilidir. Nasıl işlemcilere daha fazla transistör sığdırdıkça, daha fazla ısı sorunu ortaya çıkıyorsa, CMOS ve CCD’lere de daha fazla piksel koymak, daha çok noise üretmesini sağlamaktadır zira noise, pikseller arası elektronik bir sorundur.
Bu sebeple, kaliteli profesyonel cihazlar yüksek MP değerlerine sahip olmalarına rağmen, ışık devrecikleri arasındaki mesafe daha fazladır ve sensörler birbirini daha az etkiler. Buna karşılık daha ucuz makinelerde sensörler daha sıkışık bir alana toplanır ve noise artar zira sensörler birbirine parazit yapar.
Pahalı makineler büyük sensörler kullanabilir. Büyük sensörler daha pahalı, daha maliyetlidir ve makinenin ebatları da buna müsaittir. Oysa müşteri seviyesi cihazlar daha ufak sensör kullanır ve maliyetten kurtarmaya çalışır. Kaldı ki, giriş seviyesi cihazlar genelde ufaktır ve bir de “yer” sorunları vardır.
Bu konudaki detayları, daha sonra bir yazımda açıklamaya çalışacağım.
__________________________________________________ ______________
Ölü Piksel
Makinedeki CCD/CMOS sensörlerinden birisinin arızalı olması durumudur. Bu durumda ilgili piksele karşılık gelen alanda hiçbirşey olmaz. Ölü pikseller bazen beyaz bir nokta, bazen renkli bir nokta şeklinde belirir ve her fotoğrafta bulunur.
Bu bir hatadır. Tıpkı LCD ekranlarda olduğu gibi, ölü piksellerin fazlalığı çok rahatsız edicidir. Fazla sayıda ise, cihaz değiştirilmelidir. Hatta yüksek kaliteli profesyonel cihazlarda, tek bir ölü piksele bile tahammül olmaz ve garanti kapsamındadır.
Ölü piksellerin giderilmesi, photoshop gibi yazılımlarla çok kolay yapılabilir ama çok fazla ölü piksel olursa, bu iş çok yorucu bir hale gelebilir.
Bu sebeple, cihazı almadan önce ölü piksel testinizi iyice yapın ki, sonra bu “baş ağrısı” ile uğraşmak durumunda kalmayın.
__________________________________________________ ______________
EXİF Bilgileri
Bir dijital fotoğraf, sadece görüntü imajından oluşmaz. İçinde, o fotoğraf hakkında diğer bilgileri de barındırır. Bu bilgilere EXIF (Exchangeable Image File) adı verilir.
EXIF bilgileri, fotoğrafın hangi makineyle, ne zaman, hangi fotografik detaylarla çekildiğini, pozlama süresini, diyafram açıklığını ve diğer birçok bilgiyi barındırır. Bu bilgiler, birçok fotoğrafçı için çok önemlidir ve fotoğraf anını kağıda not almak yerine, bu bilgilerden yararlanılır.
Günümüzde hemen tüm dijital kameralar, EXIF bilgilerini kaydedebilmektedir. EXIF bilgileri, fotoğrafın büyüklüğünü biraz artırdığı için, web ortamında yayımlanan fotoğraflarda bu bilgiler genelde temizlenerek, alan kazancı sağlanır. Buna karşılık makineden çıkan haliyle JPEG içine gömülüdür ve fotoğraf hakkında tüm detayı sakladığı için, çok büyük rahatlık sağlar. Günümüzün ciddi foto editör programları ile bu detay bilgileri görülebildiği gibi, Windows XP ortamında bile, dosya özelliklerinden inceleme yapılabilir.
__________________________________________________ ______________
Hafıza Kartı
Hafıza kartları, dijital fotoğraf makinesinin filmleri gibidir. Bir elektronik bellektir ve makinenin içine takılır. Çok az enerji tüketirler ve onbinlerce kez yazılıp silinebildikleri için, sınırsız çekim olanağı sağlarlar.
Günümüzde Compact Flash (CF) en yaygın olanıdır ama Memory Stick (MS), Smart Media gibi çeşitleri vardır.
Hafıza kartları, makineniz hangilerini destekliyorsa o yapıda olmalıdır. Bazı makineler, birden fazla tipte hafıza kartını destekleyebilmektedir.
Günümüzde hafızaların fiyatları oldukça düşmüştür. Özellikle CF kartı fiyatları, son derece ucuzlamış, hızları da çok artmıştır. Hızlı bir hafıza kartı, fotoğrafların hızla aktarılmasını sağlayacağı için, hem çekim sırasında ve hem de PC’ye aktarırken avantaj sağlar.
Yukarıdakilerin dışında, farklı bir hafıza tipi daha vardır ama bir kart şeklinde değildir. Lisansı IBM’e ait olan “microdrive”, aslında CF kartı büyüklüğünde bir mini disktir. Genel olarak MB başına maliyeti daha düşüktür ve bazı modelleri hızlıdır ama bazı dezavantajları da vardır. Örneğin fazla enerji harcarlar ve ilk açılışı biraz yavaşlatabilirler. Tabi bir manyetik disk ve hareketli bir ünite olduğundan, düşme/çarpma gibi durumlara hafıza kartlarından daha duyarlıdır.
__________________________________________________ ______________
Buffer
Buffer, bir tampon bellektir ve çekilen fotoğrafın karta aktarılmadan önce bulunduğu alandır. Temel olarak kayıt işlemi şöyle yürür.
Bir fotoğraf çekilir ve onun CCD üzerindeki hali, buffer dediğimiz alana aktarılır. Bundan sonra (makinenin ayarlarına göre) bir dizi prosesten geçer ve nihai JPEG (veya RAW) oluştuktan sonra, o dosya, karta aktarılır.
Buffer’lar genelde birkaç kareyi ardarda çekebilecek kadar büyüktür. Zaten işlevleri de, fotoğrafçıya bu şansı vermektir zira buffer olmasa, her çekilen görüntü önce prosesten geçecek, sonra karta yazılacaktır. Bu ciddi bir süredir ve bu süre boyunca yeni fotoğraf çekme şansımız olmaz.
Oysa buffer, ardarda çekilen birkaç fotoğrafı hızla hafızaya alır ve biz yeni kareyi çekmeye çalışırken, onu CF kart üzerine yazan süreç, arka planda devam eder.
Makinelerin burst modda (seri çekim) yapabilecekleri çekim sayısı, buffer büyüklüğüne bağlıdır. Eğer buffer küçükse, seri çekim sayısı azalır, buffer büyükse, seri çekim sayısı artar.
__________________________________________________ ______________
Dijital Zoom
Gerçekte optik olarak yapılmayan ve PC’de makine başında yaptığımız zoom’a benzer bir mantıkla, uzaktaki objeyi yakına getirmeyi amaçlayan ve sadece dijital kameralarda olan bir zoom tipidir. Aslında buna bir zoom demek zor olmakla birlikte, nadiren işe yarayan sonuçları olabilir.
Dijital zoom, optik zoomun bittiği noktada devreye girer ve tıpkı PC’de olduğu gibi, bir görüntü geliştirme tekniği uygulanarak yakınlaştırmayı sağlar.
Dijital zoomun işe yaradığı alanlar, kadrajı temizleme (açıyı rakamsal olarak artırma), görülmeyen/seçilmeyen objeleri vizörden seçilir hale getirme ve objeyi büyütülmüş haliyle fotoğraflama gibi işlere yarayabilir. Ama pek “önerilen” bir zoom değildir ve çoğu dijital kamera sahibi, dijital zoom’u hemen hiç kullanmaz, hatta alır almaz, djital zoom özelliğini kapatır.
__________________________________________________ ______________
Cihangir
05-05-2005, 20:54
__________________________________________________ ______________
Enterpolasyon ( Interpolation )
Fotoğrafın megapiksel bazında çözünürlüğünü, lojik olarak artıran sistemdir. Aslında daha düşük bir elektronik/optik çözünürlüğe sahip kameraların, görüntüyü kaydederken bazı algoritmalar kullanarak, onu daha yüksek çözünürlükmüş gibi kaydetmesi önceden sık kullanılan bir yöntemdi.
Günümüzde bu tip çalışmalar, görüntü editörleri tarafından da kolayca ve çok daha etkili olarak yapılabilmektedir. Bu sebeple enterpolasyon ile çözünürlük artırımı, pek de “hoş karşılanan” bir durum değildir.
Bu sebeple dijital kamera alırken, pazarlama tekniği ile “kutuların üzerine yazan” değerleri değil, efektif sensörlerini baz almak gerekir. Genelde Fuji, enterpolasyon yöntemlerini kullanarak, yüksek çözünürlüklü görüntü elde etmektedir. Bu şekilde elde edilen görüntü, özel teknolojiler yardımıyla geliştirdiğinden, efektif MP değerinden daha iyi sonuç verse de, vadettiği çözünürlüğün optik kalitesini sunamamaktadır.
Tercihlerde bu tip konulara dikkat etmek gerekir zira 6 MP diye aldığınız bir makinenin sadece 3 MP reel çözünürlüğü olması, pek de “hoş” bir durum olmaz. Hele ki o cihaza 6MP bandında bir fiyat ödemişseniz. Buna karşılık ikisi 3MP makinenin fiyat dahil tüm özellikleri benzer olurken, birisi enterpolasyonla 6MP’e çıkabiliyorsa, bu elbette bir avantaj olarak değerlendirilmelidir.
__________________________________________________ ______________
Sharpening (Keskinlik)
Bir görüntünün keskinliği tanımlamak/değiştirmek için kullanılır. Hemen tüm dijital fotoğraf makineleri, kullanıcıya bu konuda parametreler sunar ve bu parametrelerde yapacağınız değişikliklere göre, medyaya kaydedeceğiniz JPEG dosyası, daha da keskinleştirilir veya keskinleştirilmez.
Keskin görüntülerde objeler, birbirinden daha kolay ayrılır, sınırlar daha belirgindir. Fotoğrafı keskinleştirme işi, Photoshop gibi görüntü editörü yazılımlar tarafından da yapılabilir. Bu arada yeri gelmişken şunu belirtelim, Photoshop’ta keskinleştirme işi, en efektif olarak “unsharpen mask” ile yapılmaktadır.
Keskinlik biraz da tercih meselesidir ve kimi kullanıcı çok keskin görüntülerden hoşlanırken, kimisi de biraz daha yumuşatılmış hatları seviyor olabilir.
Keskinlik ile “out of focus” yani odaklanma sorunu birbirine karıştırılmamalıdır. Keskinlik parametresi ne kadar artırılırsa artırılsın, doğru odaklanma yapılmamış bir fotoğraf, boğuk ve flu görünecektir.
RAW kayıtlarda, sharpening uygulanmaz ve imaj, ham haliyle kullanıcıya sunulur. RAW editör yazılımlarıyla dilediğimiz sharpening uygulanıp, JPEG’e nihai şekli verilebilir.
__________________________________________________ ______________
Contrast (Kontrast)
Kontrast da, tıpkı Sharpening gibi bir parametredir ve oluşacak sonuç görüntüde renklerin birbirine zıtlığını belirlemek amacıyla, kullanıcı tarafından değiştirilir. Kontrastı artırılmış fotolarda objeler ve renkler birbirinden daha ayrı ve farklılığı gayet belirgin şekilde sunarken, düşük kontrastta renkler birbirine daha yakınca olur ve fotoğrafa soft (yumuşak) bir hava katar.
Kontrast parametresini de varsayılan ayarlarda tutup, bu tip çalışmaları foto editörü yazılımlarla yapmak daha doğru bir harekettir zira bu yazılımlarda kontrastı dilediğimiz gibi artırabilir veya azaltabiliriz.
RAW kayıtlarda, contrast parametresi değerlendirmeye alınmaz ve imaj, ham haliyle kullanıcıya sunulur. RAW editör yazılımlarıyla dilediğimiz kontrast uygulanıp, JPEG’e nihai şekli verilebilir.
__________________________________________________ ______________
Image Stabilisation
Yüksek optik zoom sağlayan “zoom” ve “telefoto” lenslerde, objeye iyice yakınlaşma durumunda, en ufak bir titreme bile, kadrajda (çerçevelenen alan) çok ciddi sapmalara yol açabilmektedir. Bu sebeple, yüksek zoom değerlerinde tripod kullanılması tavsiye edilir.
Günümüzün yüksek zoom sağlayan dijital kameralarının ve kimyasal SLR makine lenslerinin bazıları, bu ufak titreşimleri absorbe etmek için mekanizmalar içerir. Bu titreşim engelleyip, objeyi düzgün çekilde çekebilmemize yarayan mekanizmaya Image Stabilisation denir.
Eğer sahip olduğumuz lens, 3-4x’in üzerinde optik zoom sağlıyorsa, genellikle “image stabilisation” özelliğine de sahiptir ama böyle bir seçenek vermeyen makineler de vardır. Bu tip makinelerde, eldeki minör titremeler yani tripodsuz çekimler, bazen sıkıntıya yol açar ve objenin çekim sırasında titrediği, bozuk odaklandığı durumlarla karşılaşılabilir.
Eğer yüksek zoom yeteneğine sahip bir lens kullanmak istiyorsak, o lensin IS özelliğine sahip olmasını beklemeli, cihaz alırken bu olanağı sağlayıp sağlamadığını kontrol etmeliyiz. Aksi takdirde maksimum zoomda birçok çekimimiz “çöp” olarak kalabilir..
__________________________________________________ ______________
White Balance
Dijital kameralarla birlikte fotoğrafçılık gündemine giren kavramlardan birisidir. Ne olduğunu anlamak için, önce renkleri ve renk sıcaklıklarını anlamak gerekir. Biz bu kadar derine inmeden kısaca değineceğiz konuya.
Bir beyaz kartonu sabah gördüğümüzde farklı, öğlen gördüğümüzde farklı, bulutlu havada gördüğümüzde farklı, akşam gün batımında gördüğümüzde farklı tonlar aldığını görürüz. Biz onun beyaz olduğunu biliriz sürekli ama ortamdaki ışık kaynağının ona kattığı bir ekstra renk değeri vardır. Örneğin evin içinde yanan sarı bir lamba, dışarıdan bakıldığında hafif yeşilimtrak ya da buz beyazı havası barındırır. Ama aynı ortamda bildiğimiz ampul kullanılırsa, bu defa sarımtırak bir hava sunar.
İşte tüm bu “ışık kaynağı farklılıkları”, objelerin gerçek renklerini hayli değiştirir ve bu ortam sıcaklığı dikkate alınmadan yapılan çekimlerde, bazen insanların yüzlerinin ölü gibi bembeyaz/hafif yeşilimtrak, bazen de olduğundan çok daha sarı, sıcak, hatta kırmızıya çalan bir halde olduğunu görürüz.
Bu sebeple çekim yaptığımız ortamda, white balance denen bir ayar yapmamız gerekir. White balance (beyaz dengesi), ortamdaki beyazın gerçek beyaz, diğer renklerin de gerçek haline uygun çekim yapabilmemiz için, makineye “ortamdaki renk sıcaklığını” tanıtmak demektir.
Günümüzdeki bir çok makine, ortamdaki renk sıcaklığını kendisi tespit edebilmektedir. Bunu da, en beyaz kareyi baz alarak yapar ama eğer ortamda bunu sağlayacak bir renk dağılımı yoksa, otomatik beyaz dengesi doğru yapılamayabilir. Bu sebeple, renklerle uğraşıp, ışık kaynaklarına aşina oldukça, renk dengesini kendimizin kurması daha doğru bir tercih olacak ve beyaz dengesinin daha doğru yapılmasıyla, daha iyi renk tonları elde edeceğiz.
Işık değeri Calvin (kelvin) ile ölçülür. Aşağıda muhtelif ışık sıcaklık değerlerinin kelvin cinsinden karşılığı ve günlük hayattaki ışık kaynakları karşılığı yer almaktadır.
Işık Kaynağı Kelvin Karşılığı
Akkor 2500K - 3500K
Alacakaranlık 4000K
Florasan 4000K - 4800K
Güneş Işığı 4800K - 5400K
Bulutlu Gün Işığı 5400K - 6200K
Gölgelik Bölge 6200K - 7800K
__________________________________________________ ______________
Artifacts
Dijital fotoğraftaki bozukluklara verilen genel isimdir. Kimi bozukluklar optik sistemden, kimisi CCD’den, kimisi makinenin JPEG oluşturma algoritmasından kaynaklanabilir.
Bu tip bozulmaların nereden kaynaklandığı çok önemlidir. Buna göre çözüm bulunması mümkünleşir veya kolaylaşır.
Örneğin CCD veya optik sistemden kaynaklanan bozulmalara çözüm bulmak pek mümkün olmaz. Bu gibi durumlarda, genelde bu sorunla yaşama ya da cihaz değişikliği/tamiratı gibi seçenekler gündeme gelir.
Makinenin kendi algoritmalarından oluşan artifaktların çözümlenmesi ise nispeten daha kolaydır ve makinenin “firmware” denen işletim sistemini değiştirmek, çoğu zaman sorunu giderir. Kimi üreticiler, raporlanan sorunlara göre firmware üretirler. Bazıları bunu kendisi günceller, kimisi ise kullanıcının güncellemesine olanak tanıyacak şekilde dizayn ederler makineleri. Örneğin Sony 717, kullanıcı tarafından firmware güncellemesi yapılamayan bir cihazdır. Ama Canon’un birçok modeli, kullanıcı tarafından güncellenebilir. Firmware güncelleme, BIOS versiyonu yenilemeye çok benzeyen bir işlemdir. Makine alırken, firmware’ı kullanıcı tarafından güncellenebilenleri tercih etmekte fayda var zira firmware sadece bozulmaları (artifacts) değil, diğer birçok elektronik yeteneği de sağlar.
Üçüncü tip bozulmalar, kullanıcı tarafından fazla sıkıştırılan dosyalarda yaşanır. Örneğin JPEG sıkıştırma modunda, kalite düşürüldükçe, fotoğrafta bozulmalar oluşur.
__________________________________________________ ______________
AF Assist Lamp
Günümüzdeki hemen tüm makineler AF yani auto focus (otomatik fokuslama) özelliğine sahiptir. Deklanşöre yarım basınca, fokuslama yapılır. Bazı durumlarda (özellikle ışığın az olduğu ortamlarda) odaklamanın tam yapılıp yapılmadığını anlamak zordur.
Bu sebeple bazı dijital kameralarda, fokuslamanın tamam olduğuna dair bir ışık yanar. Buna AF assist lamp adı verilir ve fokuslamanın yapıldığını belirtir.
Bazı makinelerde fokuslamanın yapıldığı sesli bir uyarı ile de belirtilebilir. Gerek ışık ve gerekse sesli uyarı, gerçekten fotoğrafçıya yardımcı olan unsurlardır zira ışığın az olduğu ortamlarda fokuslama zordur
Fotoğraf çekerken ihtiyacınız olan bilgileri netten aratarak bulabilirsiniz.
Ama bu işlemi aradan çıkarmak ve zaman kazanmak için burada toplayalım.
Kaynak göstermeyi unutmayın.
Güzel bir fikir. Bir çoğumuz aynı zamanda fotoğrafla da ilgileniyor. Eksiklerimizi tamamlamak için iyi bir fırsat olur.
Cihangir
04-06-2005, 17:17
Link isteniyor anladığım kadarıyla.. Şimdi vaktim yok ama en kısa zamanda bahsedilen formatta hazırlayıp eklerim.. Bu arada, fikir çok iyi.. Ben bunu daha önce başlattık sanıyordum.. :)
Ben de öyle sanıyordum. Ama seninkinin adı fotoğrafçılık terimleri diye ayrı bir tane açtım. Burada teknik olarak ve tartışarak devam edebiliriz. Terimleri ise tartışmayacağız sanırım :)
Galeri bölümünü incelenince, bu siteye üye usta fotoğrafçılar olduğu ortaya çıkıyor. Özellikle bu arkadaşlar deneyimlerini, tekniklerini bu sayfalara aktarırlarsa çok iyi olacaktır. Ayrıca ekipmanlarını ve kullandıkları yazılımları da belirtebilirler. Gerçekten fotograf çekmeyi iyi bilen üyeler var sitede. Ben şahsen kalem, aybars ve DarkYES'in çalışmalarını çok beğeniyorum...
Cihangir
04-06-2005, 23:14
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi
Fotoğraf Sözlüğü
http://ilef.ankara.edu.tr/fotograf/bolum.php?bodb=213&bodb1=547&alt=2
Sözlüğün dışında, fotoğraf makinaları hakkında markalara göre değerlendirmeler, fotoğraf teknikleri, fotoğraf ile ilgili pek çok link var..
Cihangir
04-06-2005, 23:18
http://www.alinweb.com/fotografcilik/index.htm
Çeşitli sanat dallarıyla ilgili hoş bir site.. Tabii ki fotoğrafçılık ile ilgili bölüm ve güzel bilgilerle çeşitli linklere ulaşabilirsiniz..
Cihangir
04-06-2005, 23:31
Türkiye'nin ilk sanal fotoğraf dergisi
http://www.fotografya.gen.tr
Güzel bir site.. Fotoğraf hakkında çok değişik şeyler bulabilirsiniz.. Oldukça kapsamlı bir site..
Benim özellikle hoşuma giden bölüm fotoğrafın 150 yılı..
http://www.fotografya.gen.tr/issue-9/150yil.html
Fotoğraf hakkında çok fazla link de var..
Siteyi gezmeden önce telif haklarıyla ilgili bölümü okumanızı tavsiye ederim..
Cihangir, onların adreslerini bulmak zor değil. Ama gidince bakacağın şey özel bir konu olsa bile, dalıp çıkamıyorsun :)
Ben önemli bilgileri farklı yerlerden toplayıp buraya yapıştıralım önerisinde bulundum... Ama onların kaynağını da belirtelim.
Cihangir
06-06-2005, 09:22
Konu o kadar geniş ki, bilgi eklemeye başlayınca sonu gelmiyor..
Ben biraz geç farkettim olayı da, üçünü eklemiş bulundum.. :p
Ben diyorum ki; arkadaşlar fotoğraf konusunda zorlandıkları konuları, nelere ihtiyaçları olduğunu yazsalar önce.. Sormak istediklerini sorsalar.. Daha sonra bunların cevabı olabilecek konuları madde madde toparlayıp eklesek buraya..
İsterseniz soruları bir kişide toplayalım.. Tek kalemde konuyu çıkaralım.. Soru-cevap şeklinde olur.. Daha kullanışlı..
Ne dersiniz ?
sevelim, iso değerleri konusunda bir soru sormuştu mesela...
Ben de lens (objektif) konusunda bilgi istiyorum. Ne tür çekimler yapacaksak hangi objektiflere ihtiyacımız olur? Rakamlar neyi belirtir vb.
http://d33pblue.net/canonlensresults.htm
Lens permonsları hakkında bir link buldum.
Lensleri (objektifleri) beşe ayırabiliriz:
1. Normal (50 mm)
2. Geniş açı (50 mm'den küçük)
3. Dar açı (50 mm'den büyük)
4. Zoom (değişken odak uzunluklu)
5. Balıkgözü (çok geniş açılı)
50 mm'lik normal lensler insan gözünün algılama açısına eşit görüntü vermekteler. Her tür çekimde kulanılabilirler.
Geniş açılı lensler daha çok manzara, ev içi çekimlerinde ve alan derinliğini arttırmak istenildiğinde kullanılırlar. Yakındaki nesneleri büyük, uzaktakileri küçük gösterirler, perspektifi abartırlar.
Dar açılı lensler uzaktaki nesneleri yakınlaştırmak, alan derinliğini azalmak için kullanılırlar. Ürkek hayvanların yanına yaklaşmadan çekiminde ve portre fotoğrafçılığında daha çok kullanılırlar. Perspektifi basıklaştırılar.
Balıkgözü objektifler geniş açılı objaktifledir. Ama açıları daha geniştir yani daha çok alanı görüntülerler ama perspektifi çok bozarlar (özellikle kadrajın kenarında).
Zoom objektiflerin sabit odak uzaklıkları yoktur. Dar açılı ve geniş açılı objetiflerin bileşimidirler diyebiliriz.
SLR makinaların objektifleri değiştirilebilir. Kompakt makinelerin objektifleri ise sabittir.
Lensler hakkında veridiğim yukarıdaki bilgiler 35 mm film kullanan klasik makineler için geçerlidir. Dijital makinelerde iş farklılaşır. Şöyleki:
SLR makinalarda değişen lens kullanılırken dikkat edilmesi gerekli bir nokta da, odak uzunluğu dikkate alınırken dijital makinanın algılayıcısının da göz önünde bulundurulmasıdır. Eğer dijital SLR makinanın algılayıcı fiziksel boyutu 35mm film boyutundan farklı ise, lensi ona taktığımızda odak uzunluğu değişir. Örneğin, 20x15mm algılayıcı olan bir makinaya 35mm için 50mm olan bir lens taktığımızda, lens 35mm standardında 90mm gibi davranır. Bunu aşağıdaki formülle hesaplayabiliriz.
35mm_Film_boyu x 35mm Odak uzunluğu
Yeni odak = -------------------------------------------------------
Dijital SLR Algılayıcı Boyu
36 x 50
Yeni odak = ----------------- = 90mm.
20
Bu konuyla ilgili son olarak, dijital zoom hakkında birkaç söz söylemek istiyorum. Dijital zoomun, evinizde bilgisayarınızı kullanarak yaptığınız büyütmeden farkı yoktur. Hatta bu iş için kompleks matematik hesaplamalar ve algoritmalar kullanıldığı için, işlem gücü daha iyi ve kuvvetli olan bilgisayarınızın bu işlemi dijital fotoğraf makinanızdan daha iyi yapması daha yüksek bir olasılıktır. Bu nedenle dijital zoom özelliğinin pek önemsenmemesi gereklidir, zoom konusunda optik olan zoom esastır. (kaynak: http://www.fotografya.gen.tr)
1964 doğumlu. 1995 te İFSAK'a üye oldu. Pek çok yurt içi (35'in üzerinde) ve yurt dışı yarışmalarda derece aldı. Dia gösterileri yaptı, yurt içi ve yurt dışı karma sergilere katıldı.
Uzun zaman doğa ve makro çalıştı. Fotograflarında her zaman kompozisyona önem veriyor, grafik öğeleri ve ışığı kullanmasını seviyor.
Sorularımız var. Bulduğumuz fotoğrafçıları kaçırmayalım değil mi? :)
Manzara fotoğraflarında filtre kullanırsam daha iyi olacağına dair bilgim var ama filtrem ve deneyimim yok.
Bu konuda biraz bilgi verir misiniz?
İsmail Tütün ile google'de araştırma yaptım. Öyle güzel fotoğrafları varmış ki anlatamam. Malinanın dediği gibi de bir çok ödül almış. Sitemize üye olması bizler için büyük bir avantaj diye düşünüyorum. Hepsi birbirinden güzel fotoğrafları var.
İsmail'den fotoğrafları hakkında bilgi de isteriz. Her fotoğrafın bir öyküsü vardır çünkü.
Sanırım beni bir şeylerin içine itiyorsunuz ;)
Fotoğrafçılıkta filtreler çok önemli. Doğru kullandığınız zaman çok iyi sonuçlar alırsınız. Bunların en önemlilerinden birtanesi polarize filtreler ve 81A ve 81B
Polarize: Bu filtreler gün ışığının olduğu özellikle açık alanlarda etkisini gösterir. Çalışma prensibi yansıyan ışıkları kaldırarak parlamaları yok eder. ****** bu etkiyi filitreyi kendi ekseni etrafında döndürerek artırıp azalta biliriz. Bu etkiler Gök yüzünün maviden larciverte geçmesi, Yeşil çimlerin ve ağaçların yapraklarındaki yansımayı kaldırarak daha doygun bir yeşile dönüştürmasi gibi etkileri vardır. Bütün bu etkileri fotoğrafı çekmeden önce görebilmeniz için makinenizin SLR veya D-SLR olmalı. Diğer dijital veya kompak makinelerden bu etkiyi göremezsiniz.
(yarımsaattir örnek fotoğraf yüklemeye çalıştım beceremedim)
81A: Bu filtre kışın kapalı havalarda oluşan gri havayı dağıtmak için kullanılan soğan kabuğu renginde bir filitredir. 81B bu filitrenin 1 ton koyusudur
Birde doğa fotoğrafında iyi bir üçayak kullanmak gerekir.
Fotoğrafların foruma yüklenebilmesi için jpg formatında olması ve dosya büyüklüğünün 70 k'dan fazla olmaması gerekiyor.
Her yazı alanında bir fotoğraf yüklerseniz, forumda görünür. Bir alana birden çok yükleme yaparsanız sadece adresleri görünür olacaktır. Bunun için teker teker eklemeniz tavsiye edilir.
Başka adresteki fotoğrafların forumda görünmesini de sağlayabilirsiniz.
Bunun için yazı alanının üstündeki http://www.agaclar.net/forum/images/editor/insertimage.gif ikona tıklayıp, açılan pencereye, tam linki yazmanız yeter. (Bunu öğrenmek için, internetteki bir fotoğrafa sağ tıklayıp, properties penceresini açın ve Adress (URL) satırını kopyalayın)
1. Tek tip polarize filtre mi var?
2. 81A ve 81B nin özel bir adı var mı? Yosa bunlar polarize filtrelerin tiplerinden bazıları mı?
3. Çekimden önce görme nasıl oluyor?
Yükleyeceğim fotoğraflar 425x271 piksel 42k olup yükleme hatası diye bir not veriyor
sorulara cevap vermem gerekirse
1. Polorizeler sisküler ve linear olmak üzere iki çeşittir. Otofokus makineler için sirküler olanı tavsiye edilir. Daha palıdır etkisi aynıdır. Kalite markalar arsındadır özellikle şu ara ucuz çin malları piyasayı kapladı. Birde polorize bazı şartlarda ışığı soğutur bunun içinde warmpolorizeler vardır. Bu daha çok polorizeye 81A eklenmiş versiyonudur.
2. Filitrelerin adları genelde numaralıdır ve öyle tanınırlar. Filitre tipleri
81 serisi A,B,C,D diye açıktan koyuya gider
80 serisi aynı şekilde Mavi bir filtre olup tungsten ışığı düzeltmek için kullanılır
85 serisi 81 serisinin daha sıcak serisidir
Bu numaralar uluslar arasıdır ve böyle anılır ama bütün filtreler böyle numaralı gitmez bunlar arasında ND,FLD gibi seriler vardır
3. Çekimden önce görmek SLR makinelerde vizörden baktığınız zaman direk objektifin içinden görürsünüz, yani ne çekecekseniz onu görürsünüz. Böylece polorize filtreyi çevirirken değişen etkiyi görerek karar verebilirsiniz.
Örnek iki ağaç yükledim aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.
http://www.agaclar.net/gallery/agac.php?id=2408
http://www.agaclar.net/gallery/agac.php?id=2409
Benim esas polarizeye örnek olsun dediğim fotoğrafı ağaçlarla ilgisi olmadığı için siteye yüklemedim, burayada yükleyememekteyim.
İsmail devamını bekliyoruz.
Çok sıkı takip edilecek bir başlık olduğunu düşünüyorum burasının.:)
Eğitim bölümü için galeride ayrı bir bölüm açtım: Fotoğraf Eğitim (http://www.agaclar.net/gallery/kategori.php?ktg_id=528).
Sanırım böylesi daha iyi olacak :)
Eklediğiniz fotoğrafları da bu bölüme taşıdım. Neler yapacağımız konusu belli olmadığı için adını örnekler diye koydum ama bence farklı konuların farklı isimleri olmalı..
Bunu da kararlaştıralım mı?
Arkadaşlar polorize filtre ile polorizesis arasındaki farkı görerebileceğiniz çok iyi bir örneği http://www.agaclar.net/gallery/agac.php?id=2438 buraya yükledim. Ama şunuda belirtmek isterim polorizenin etkileri ışığa göre ve gelen ışığın açısına göre etkisi artar **** azalır.
Not: Buarada on mesajı doldurttunuz ;) bravo
Peki fiyatları ne civarda? Bakım için yapılması gerekenler neler?
Bir polarize filtre almak şart oldu gibi görünüyor:)
Gerçekten 10 mesaj olmuş bile, gördüğünüz gibi zor değilmiş di mi? :)
İsmail'den buraya bakması için rica: http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=563
polorize filtrelerin fiatları çok değişken. Fiatı belirleyen marka ve filtre çapı. 20 YTL den başlar 200-300 $ a kadar çıkar. En iyi markalardan birici B-W dir, Soligor veye hama kullanılabilecek orta kalite markalardır çok pahalıda değildir. markasız çin mallarını tasvip etmem. Bakımı için özel bir şey yapmanın gereği yok aynı gözlük gibi bakabilrsiniz. Yanlız bu filtreyi kullana bilmek için makinenizin SLR olmalıdır.
DSRL makinalar polorize filtre kullanmıyor mu?
Erguvan Muhibbi
15-11-2005, 02:48
Bir kelime öğretenin bin yıl kölesi oluruz.
İsmail Hocam teşekkürler.
Sağ olun var olun.
DSRL makinalar polorize filtre kullanmıyor mu?
Olur sonuçta oda SLR dır
Fotoğraflarınız sonrasında, bildiklerinizi de bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim/z. :)
Baki Berk Kayalar
17-11-2005, 16:17
Ağaçları bulutlu havalarda çekerken ağaç istediğim renkte çıksa dahi arka plandaki bulut görüntüsü parlayarak ağacın bütün özelliğini bozuyor ve fotoğraf ziyan oluyor. Elimde Fuji S9500 modeli var. Hangi tip filtreyi kullanmalıyım?
Merhaba Bay Mineral
Yanılmıyorsam Fuji S9500 Amerikan versiyonu bizde S5500 e takabül ediyor. Bu tip makinelerde filtre kullanamazsınız. Bu tip sorunların giderilmesi filtrelerden ziyade teknik bir konu. Bu pozlama ile ilgili bir sorun. Eğer çektiğiniz kadrajların içinde beyaz varsa bu her zaman karşınıza çıkabilir. yapabileceğiniz en güzel şey bulutların geçmesini beklemek, **** bulutsuz bir havada bir daha çekmek. ;)
Baki Berk Kayalar
18-11-2005, 01:05
Fuji S9500, S5500' den ayrı bir makine. Ülkemizde piyasaya bir kaç hafta önce çıktı. Kitabında 58 mm. çapındaki filtrelerin takılabileceği yazıyor. Yani ben bu durumda hangi filtreyi kullanmam gerekiyor? Polarize mi bu işi çözüyor, ultraviyole mi?
Vildan Sönmez
18-11-2005, 08:20
İsmail merhaba
İsmini nerden hatırladığımı buldum.(Küçükçekmece'de Hayat) albümün geldi mi?
Usta olmak kolay değil bir soru da benden.Makinem Sony DSCH1 filtre kullanabilirmiyim? Evetse önerin nedir?Şimdiden teşekkürler
Merhaba Vildan Hanım ve Bay Mineral
Fuji S9500 ve Sony için filtre kullansanız bile bunlar objektifi koruyan UV tarzında Filtrelerdir. Polorize filtre ile sonuca ulaşabileceğiniz en iyi makineler SLR ve D-SLR yani objektifi değişe bilir; vizörden baktığınız zaman direk objektifin içinden göre bildiğiniz makinelerdir. Sonuçta sizin makinelerede polorize filtre takılabilinir ama sonucu her zaman vermeye bilir. Likit ekranda polorizenin etkisini takip etmek zor olabilir.
Baki Berk Kayalar
19-11-2005, 04:13
Gün batımı ve doğumu fotoğraflarını çekerken dikkat etmemiz gerekenler nelerdir? Güneşi ne tarafa almalıyız filan..
Baki Berk Kayalar
19-11-2005, 04:14
Güneş tutulması için hangi tip filtreler uygundur?
Merhaba Mineral
Sizi fotoğrafa pek meraklı gördüm. Benim tavsiyem bir fotoğraf kursuna gitmeniz. Sizi çok ileri götürecektir. Sorduklarınıza ben gene zevkle cevap vermeye çalışayım.
Gün batımı **** doğumu fotoğrafları eğer güneşe karşı çekiliyorsa kural budur demek zor. çünkü her anın ve kadrajın etkisi farklı olabilr. Ama benim size tavsiyem normal pozlamanın dışında birde gün batımı etkisini arttırmak için -1 stop az pozlama yapmanız. Bu size kırmızının etkisini artıracak bulutların daha ön plana çıkmasını ve kontras olmasını sağlayacaktır.
Güneş tutulması fotoğrafı için güneşten gelen çok kuvvetli ışınları kesmek için ND4 bula bilirseniz ND8 filtrelerden kullanmak Hatta bunlardan birkaçtanesini üst üste kullanmak gerekir. Eğer SLR makinelerle çekim yapılacaksa gerekli önlemleri almadan vizörden kesinlikle bakmamanız gerekir yoksa gözünüzden olabilirsiniz. Şaka değil birkere bile bakmak göz retinanızı yakabilr.:cool:
Cihangir
20-11-2005, 03:10
Arkadaşlar, "falan filan" diye sorular sormayalım.. İsmail'i de bıktırmanın alemi yok.. Bıktım sizden der ve çeker giderse soruları bana sorarsınız, benim de nasıl cevaplar vereceğim malum.. Yine de siz bilirsiniz.. Ben de bişey sormak istiyorum..
Baştan söyliyeyim, soracağım sorunun cevabı olmayabilir çünkü yaptığım şey biraz aykırı, açıklaması da yetersiz olabilir.. Şimdi...
Bende bir Kodak cx6330 var.. Makinayı aldığımda pil sorunu yaşadım, fotokritikte söyledim sorunumu, bana kızdılar.. "Hemen git düzgün bir şarj cihazı al" dediler.. Sorunu çözdük.. :D
İlkokulda, çizgi film seyretmek için kullandığımız rus malı bir cihaz vardı.. Dia takılıyor, çevriliyor ve duvara yaklaşık 1 metrekarelik görüntü veriyordu.. Bir çeşit projeksiyon, tepegöz karışımı film makinası işte.. Neyse, ben bu makinanın içindeki bir aparatı çıkardım.. İki tarafında birer mercek olan bu aparatın bir tarafı fotoğraf makinasının objektifine tam uydu.. Yani full optik zoom yaptığımda, dışa doğru hareket eden objektif bu aparatın bir tarafındaki boşluğa tam oturuyordu.. Sinek makrosu çekmek için kullandım.. Amacım, 3.2 optik zoom'u artırmaktı, başardım da, sineğin makrosunu uzun bir kovalamaca ve yaklaşık 50-60 denemeden sonra net olarak çekmeyi başardım..
Bkz. http://www.fotokritik.com/foto.php?fid=104681
Ancak, bu aparatı kullandıktan hemen sonra zoom yaptığımda, makinada bazı anormallikler farkettim.. Odaklanma sorunu vardı ve kapatıp açmadan düzelmiyordu.. Merak ettiğim şey, optik+digital toplam 10x zoom olan makinanın, nasıl bir mekanizması, nasıl bir çalışma mantığı var da, bu aparatı kullandığımda odaklanma sorunu ortaya çıkıyor.. Kullanılan mikrochip mi harici bir aparat kullanımına uygun değil.. ?? Sonuçta makinanın herhangi bir aparatı yok !!
Daha sonra da, genellikle pillerin şarjı azaldığında 3-5 kez error mesajı okudum ekranda... Nedir anlamadım, toz mu kaçtı acaba, bu tozu kaç ytl ile temizlerim merak ediyorum ..:)
Baki Berk Kayalar
20-11-2005, 08:16
Abicim senin iş biraz laçkalaşmış. Yaptığın ek objektifi, objektife takarken zorladın mı? Zorladıysan o sorun kaynaklanmış olabilir. Birde kodak makineler önerilmez. Bende 6230 kullanmıştım. Bir ara ekranı kırılmasına rağmen yedek makine olarak kullandığım günlerde defalarca kez yıldırım bile yakalamıştım(yıldırım yakalamak bu makinelerle zaten zor, birde makineye sorun). Hatta Kerpe' de karşılaştığım hortumları o ekranı kırık makineyle görüntüledim. Kodak dandik ama bayağı fedakar çıktı:) Ammevelakin yeni aldığım gıcır gıcır şarjlı pillerimi 6230um canlarını okudu. Bu yüzden bozulmakta olan bir kodağı kullanırken pil konusunda dikkatli olmanız gerekiyor.
Baki Berk Kayalar
20-11-2005, 08:23
Bu arada, en az bir ay makinesiz kalmayı göze alıyorsan servisine, İstanbul' a göndertmeni rica ederim. Yine de servise vereceğin parayla yeni bir makine alman daha doğru olur. Nitekim 6230umun kırık ekranı için geçen sene 80 lira filan istemişlerdi. Seninkinin halide biraz içler acısı olduğu için hiç uğraşmadan kodak dışı yeni bir makine almanı tavsiye ederim. Kodak servisleri hakkında bir bilgi daha vermek gerekirse, servise gönderdiğin makinenin yedek parça v.s.. gibi bir sorun nedeniyle yurt dışına gönderilme ihtimali var. Bu yüzden yurt dışına gönderilen bir makinenin kaç haftada geleceğini Allah bilir. Kodak servisleri zaten olumsuzluklarıyla tanınıyor.
Cihangir
20-11-2005, 19:21
Yok yok, Kodak normal çalışıyor şimdi.. O an için sapıttı biraz.. Ben bunun sebebini&mantığını merak ettim sadece.. Ayrıca şöyle bir durum var.. Biz Türkler, kullandığımız cihazlarla, araçlarla az bişey duygusal bağ kurarız.. İlk arabamızı unutmayız, lafı geçtikce "hey gidi hey, kalender ... " diye kulaklarını çınlatırız.. Kodak benim ilk dijital makinam.. Severim kendisini, misyonunu başarıyla tamamladı aslında :) .. Onun kapasitesini aşan benim !! Sorun, hayallerin gerçek olması için gerekli harcamanın da şu anda beni aşıyor olması.. Anlayacağın iki arada kaldım.. Dere de vardı galiba ! :) Aklıma ilk arabam geldi.. Hey gidi Murat 124 heey.. Şimdi ne haldedir acaba ??? :D
Ya Cihancir ben sana ne diyeyim. Allah islah etsin. Benim sana tavsiyem derhal bir zenit edin ona istediğin gibi davran. Her türlü agrasif davranışlara olumlu tepki verir sesi soluğu çıkmaz. Büyük bir yatırımda istemez. Bu kıyağımıda ancak hemşerilerime (bede Gönen'liyim) yaparım.
Cihangir müjde,
Bende 15 yıllık bir zenit var. Hala taş gibi. Sadece bir kusuru var. Deklanşör bozuk ama üzülme. Kibrit çöpü takınca çalışıyor. Lazımsa göndereyim:D
Cihangir
21-11-2005, 18:32
Vaaay hemşehrim.. Bir de Sarıköy'lü olsaydın bari.. Sen yine de bana enişte diyebilirsin !! :):)
Tavsiyen için teşekkürler.. Bit pazarından aldığım ve çalışır durumda olduğu halde parçalayıp, tekrar monte edip edemeyeceğimi denediğim rus mali simena geldi aklıma.. ( cimena da olabilir ).. Deney sonucu mu ? Monte ettikten sonra artakalan parçaların sayısına inanamazsınız !! :D Yine de, o küçücük parçaları, yayları, mercekleri v.s. hayran hayran incelemiş, adamları takdir etmiştim.. Vallahi agresifliğimden değil, bit pazarında gördüğümde deri kılıfı çok hoşuma gitmişti.. Ben iki ekmek parasına kılıfını aldım aslında, makina eşantiyon gibi geldi ya, sakin sakin parçaladım valla.... :D
Zenith de var evet.. Sadece tripot'unu kullanıyorum.. Zenith dışında, 4 tane daha makina var..
Yılmaz, kibrit çöpünü yakıp, flash olarak mı kullanıyorsun ? :D
backyard
22-11-2005, 09:25
sizce burayı toparlayıp bir röportaj haline getirebilir miyim?
backyard
22-11-2005, 10:32
:) deneyelim bakalim
ben de bir kaç soru hazırlayıp göndereyim ismail bey için
hepimizin katılımıyla hazırlanan bir röp. güzel olabilir
Soru sorabilmek ne güzeldir. O konuda hiçbir bilgin yoksa soru bile soramazsın.
Baki Berk Kayalar
30-11-2005, 02:44
İsmail Hocam merhaba,
Makinemin kullanma klavuzunda birden fazla filtreyi aynı anda kullanmayın diye yazıyor. Klavuzdakinin aksine davransam ne gibi sorunlar çıkabilir?
Ben polarize ve ultraviyole filtre aldım. Bu ikisinin aynı anda kullanılması sorun çıkartırmı ki??
Merhaba BayMineral
Önce hayırlı olsun. Filtreleri üst üste kullanmakta bir amacınız olmalı. Özel bir amaç yoksa; Üst üste filtre kullanmak Araya ekstra bir cam girdiği için kalite kaybına neden olacaktır. en önemli problemi geniş açılarda veya zum bir objektif ise zumun geniş açısında köşelerde kararmaya neden olur.
Polorize filtreyi güneşli havalarda, UV filtreyi objektifi koruma amaçlı polorizeyi kullanmadığınız zaman kullana bilirsiniz. UV filtrenin gerçek etkisini çok güneşli deniz kıyılarında ve 2000 metreden sonra yüksek dağlarda hava kapalı dahi olsa oluşan uv ışınlarına karşı (filmlerde penbe bir renk sapmasına neden olur) kullanılır.
Baki Berk Kayalar
30-11-2005, 10:52
Peki ben bu polarize ya da uv filtre ile, kapalı havalarda özellikle ağaçları çekerken oluşan bulut patlamasını engelleyebilirmiyim?
Filtreli Güneş fotoğrafı ile filtresiz Güneş fotoğrafı arasında bir hayli fark var. Bunu gördüm. Filtre taktığımda pozlamayı daha fazla kısaltmam gerekiyormuş meğer.
Tüm yardımlarınız için çok teşekkürler..
Sevgili Mineral
Bulutların patlaması pozlama ile alakalı. filtrelerle bir ilgisi yok. Makine ile çekim yapmaya kalktığınız zaman, makinenin pozametresi çalışır ve vizörden gördüğünüz kadrajın içinden ortalama bir ölçü alır. Kadrajınız diyelimki ormanlık bir bölge (bu şu demektir koyu bir bölge) ve göktüzü ve parlak beyaz bulutlar (buda açık bölge) dan oluşuyor. Makine bütün bunların ortalamasını alır ve size bir değer verir. Siz bu değerle çektiğiniz zaman bulutlar patlayacak, ağaçlar koyu çıkacaktır. Bu fiziksel bir kural bundan kaçış yok. Bunun önüne geçmek için, kadrajınızı ya gökyüzünü almadan çekeceksiniz (bu durumda pozametre yanılmayacak ormanlık bölge daha parlak ve canlı renkler verecek), bulutlar çok güzelse ormanlık bölgeyi almayarak **** çok az alarak çekmek (bu durumda pozametre gene yanılmayacak daha yüksek bir hız vererek bulutları doğru pozlayacaktır). Ama tek ağaç çekiyorsanız ve yerden havaya doğru çekiyorsanız bunu engelliyemezsiniz. Bulutlar patlayacak ağaçta silüet halinde çıkacaktır. Bunu bilmeniz gerekiyor bundan kaçış yok. Bunu bilerek çekerseniz hayal kırıklığı yaşamazsınız **** engellemek için arayışlara girerseniz buda sizi fotoğrafçılıkta daha ileriye götürecektir.
Baki Berk Kayalar
01-12-2005, 16:28
Bu sorunu aşmak için makinenin bütün özelliklerini yerinde kullanmayı bilmem gerekiyor. Diyafram ve enstantene değerlerini duruma göre öyle bir ayarlamalıyım ki bu şeyi en aza indirgeyim. Çünkü gerçekten başımı ağrıtıyor. Polarize filtrenin bir ölçüde olsa engellediğini fark ettim. Sanıyorum ki daha koyu polarize filtreler çok daha olumlu sonuç verecektir.
Bilgilerinize teşekkürler..
Sevgili Mineral
Polorize filtrenin engellediği şey yansımayı kaldırmak. Bunun polorizenin daha koyu olması ile bir alakası yok. Daha koyu polorizede yok. Bu filtrenin yasımayı kaldırması ile renkler doygunlaşır ve gerçek renklerine kavuşur. Polorizenin en etkin olduğu açı güneşe karşı 45 derecelik bir açıdır. Göneşe karşı polorizenin hiç bir etkisi yoktur.
İsmail yakında İmdaaaaaat diye bağırmaya başlayacak :)
Baki Berk Kayalar
02-12-2005, 09:39
Hiç bir şey olmaz :)
Piksel
Bütün Bitmap programlarda olduğu gibi PhotoShop'ta da ölçü birimi pikseldir.
Pikseller kare şeklindedir ve görüntünün en küçük birimidir. Digital görüntüler yana yana gelen piksellerden oluşur. Piksellerin kendi başına en ve boy değerleri yoktur. Öyleyse nasıl, şu kadar cm'lik şu kadar piksellik gibi cümleler kurabiliyoruz? :)
Kendi başlarına ölçüleri belli olmayan piksellere, ölçülerini biz veriyoruz diyebiliriz.
10 cm uzunlukta 10 piksel varsa, her piksel 1 cm demektir.
10 cm uzunlukta 100 piksel varsa, her piksel 1 mm. demektir...
Aşağıda, sağdaki görüntü, fotoğrafı 16 kat büyüttüğümüzde görebildiğimiz piksellerdir. Her piksel kare biçimindedir ve her pikselde sadece 1 renk vardır.
Yani bir pikselin bir kısmı açık bir kısmı koyu, ya da yeşil, koyu yeşil olmaz...
Bu tür renk geçişleri (degrade) farklı renkte piksellerin yan yana gelmesinden
oluşur.
http://www.webdersleri.com/dijital-resim/photoshop/birazbilgi/images/ge.jpghttp://www.webdersleri.com/dijital-resim/photoshop/birazbilgi/images/piksel.gif
Anti-aliasing
Piksellerin kare biçimli en küçük resim elemanı olduğunu tekrarlayalım. Bir resim piksellerin toplamından meydana gelir.
Bitmap programlar, mozaik döşer gibi bunları yanyana getirip görüntüyü oluşturur. Düz alanlarda sorun yoktur, ama yuvarlak dönmesi gereken yerlerde tırtıklı bir görüntü ortaya çıkar.
Bunu çözmenin yolu, rengin kenarına kırıklı görüntüyü biraz azaltacak, daha açık pikseller yerleştirmektir. Anti-aliasing işte budur...
Bu seçeneği genel olarak aktif halde tutmanız, resimlerin kırıklı görünmesini engeller.
http://www.webdersleri.com/dijital-resim/photoshop/birazbilgi/images/anti.gif
http://www.webdersleri.com/dijital-resim/photoshop/birazbilgi/images/anti3.gif
http://www.webdersleri.com/dijital-resim/photoshop/birazbilgi/images/anti2.gif
berduray
15-08-2008, 11:31
Böyle bir link buldum, çekim yapan arkadaşlara bir fikir verebilir belki...
http://www.herice.biz/yazi-414-fotograf_yarismasinda_finale_kalanlar.html
Sevgili zenfree benim fotoğraf makinasını hatırlıyor musun?. (sony 7.2) Safranbolu toplantımız da Sana ayar yaptırtmıştım hani :) Ben bu makina ile makro çekim yapabilir miyim?.
Evet Habibe Hanım. Makinanın üstündeki düğmelerin yanında lale ikonu vardır, ona tıklarsan ekranın üst kısmında lale ikonu belirir. O ikon makro modunda olduğunu gösterir. Ekranı ileri geri hareket ettirerek netliğini ayarlayıp çekebilirsin.
Tarif ettiğin gibiymiş. İlk denemeyi mum çiçeğimde yaptım.
Hızır gibi yetiştin. Çok teşekkür ederim.
Kutup yıldızını fotoğrafın merkezine denk getirirseniz fotoğraf üzerinde yıldızlara ait ışıkların izlerini çember biçiminde görürsünüz. Bu etkileri elde etmek için fotoğraf makinenizin deklanşörüne kilitlenebilen kablolu kumanda takıp en azından iki saat kadar beklemelisiniz. Geniş açılı bir lens seçmeniz gereklidir ve diaframınız en fazla olacak kadar, örneğin 2 veya 2.8 değerlerine kadar açık olmalıdır.
Diyaframı o kadar açarsak, 2 saat gibi bir sürede çok çok aydınlık (hatta beyaz) bir resim çıkmaz mı ortaya?
Bana kapatmak gerekirmiş gibi geliyor ama neyi yanlış düşünüyorum? :)
Diyaframı o kadar açarsak, 2 saat gibi bir sürede çok çok aydınlık (hatta beyaz) bir resim çıkmaz mı ortaya?
Bana kapatmak gerekirmiş gibi geliyor ama neyi yanlış düşünüyorum? :)
Gece çekim yapıldığı için zaten ışık kaynağı yok ki. Tek ışık binerce ışık yılı uzaktaki yıldızlar. Bu nedenle diyaframı açmak gerekiyor.
Haklısınız... Zifiri karanlık lazım bu durumda.
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.