View Full Version : Ergene Nehri
Ergene Zift Akıyor, Mahsul Çürüyor"
--------------------------------------------------------------------------------
BİA Heber Merkezi
21.07.2001
--------------------------------------------------------------------------------
BİA- Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı Ufuk Uras , çevredeki sanayi atıklarıyla zehirlenen Ergene Nehri'nin temizlenmesini isteyen Çiftlikköylülere destek verdi.
Uras,ülkenin dağına taşına "Bu vatan bizimdir" yazılarak sorunların çözülemeyeceğini söyledi. Uras, Ergene Nehrinin bir an önce temizlenmesini, tarım politikalarını çiftçiler lehine düzenlenmesini istedi.
Ergene nehri zehir akıyor
Uras, Edirne'ye bağlı Uzunköprü ilçesine bağlı Çiftlikköylülerin yaptığı protesto toplantısına katıldı. Bölgedeki sanayi kuruluşlarının kirlettiği Ergene nehri civarındaki Çiftlikköylülere konuşan ÖDP Genel başkanı ufuk Uras şunları dedi:
"Bu vatan bizimdir" diye yazmakla olmuyor
* Bu ülkenin dağına taşına "Bu vatan bizimdir" denilerek surunlar çözülmüyor. Ülke IMF'nin direktifleriyle yönetiliyor. O zaman dağa taşa yazılan "Bu vatan bizimdir"in anlamı nedir? Eğer sorunlar böyle çözülüyorsa, dağa taşa "Bu vatan IMF'nindir" diye yazılsın.
* Ergene Nehri sanayi atıklarının zehiriyle akıyor. Bölgedeki binlerce dönümlük çeltik (pirinç), ayçiçeği ve buğday tarlaları bu zehirle sulanıyor .
* Çiftlikköylülerin dediği gibi, Ergene'nin zehiriyle sulanan mahsul, artık dane vermiyor. Bu nasıl vatan sevgisidir.
* Ergene'nin bir an önce temizlenmesi gerekiyor. Vatan sevgisi, dağa taşa yazı yazmakla olmaz, Ergene nehrini kirletmemekle olur .
* Yetkilileri bir an önce Ergene'yi doğal haline dönüştürmeye çağırıyorum.
"Zift akıyor, kokuyor"
Ergene Nehri'nin üzerindeki köprü üzerinde toplanan 600 köylü, köprü korkuluğuna "Dün Bergama bugün Ergene" pankartı astı. Protesto toplantısına katılan Çiftlikköylü Hamit Birinci Bağımsız İletişim Ağı'na (BİA) şöyle konuştu:
* Ergene Nehri zehir akıyor. Zift akıyor . Simsiyah akıyor. Kokuyor. Evlerimizin pencerelerini kokudan açamıyoruz. Ergene'nin bu hale gelmesinden sorumlu olanlar, bölgedeki sanayi tesisleridir. Hepsi sorumsuzca atıklarını nehre veriyor.
* Yıllarca ektiğimiz çeltik, ayçiçeği ve buğday artık dane vermiyor. Başakların içi boş çıkıyor. Hayvanlarımızı otlaklarda otlatamıyoruz. Her taraf zehir oldu.
* Yetkililer hala sessiz. Bizim zararımızı kim karşılayacak? Ankara'dakilere sesleniyorum; Ergene Nehri'ni kirletenler bizim zararımızı karşılasın; cezalandırılsın. Ergene Nehri'nin bir an önce temizlenmesini istiyoruz.
http://www.bianet.org/2001/07/21/haber3578.htm
6 yıl önce......
Şimdi Ufuk Uras mecliste.
bekliyoruz.....
Orman Bakanı Pepe: "Ergene Kanalizasyon Suyu Gibi Akıyor"
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Ergene nehrinin zehir aktığını belirterek, "Ergene adeta simsiyah, kanalizasyon gibi akıyor." dedi.
Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Ergene nehrinin zehir aktığını belirterek, "Ergene adeta simsiyah, kanalizasyon gibi akıyor." dedi.
Ergene nehrinin kaderine terk edildiğini ifade eden Pepe, "Yeni Çevre Planı Kanunu kapsamında bu tür çevre kirliliğine asla izin vermeyeceğiz. Bizim sanayicilere verdiğimiz süre dolmak üzere. Kimsenin gözünün yaşına bakmadan hukuki çerçevede gereği yapılacak. Yeni Çevre Kanunu'nda neresi sanayi bölgesi olacak, neresi yol olacak, neresi tarım alanı olacağı net bir şekilde belirtildi." diye konuştu. (Cihan Haber Ajansı) 22.04.2007
6 yıl sonra Ergene hala zehir akıyor.
Sanayicilere verilen süre dolmadı mı?
Takip edelim bakalım.
Vergisini zamanında ödeyenin cezalandırılması gibi olabilir. Yine af çıkar...
Bu iki yılın nasıl geçirildiğini bilmiyoruz. Süre sonunda büyük çoğunluk, hiç bir önlem almadıysa, ne yapalım Türkiye'nin tüm fabrikalarını mı kapatım denebilir...
Kendimi gamlı başkuş gibi hissediyorum :)
Konuyla ilgili daha bilgili kişiler var mı? Yani bu iki yıllık süreç, belirli aralarla, kontroller yapılarak, ihtiyaç duyana bilgi desteği verilerek mi geçiriliyor yoksa saldım çayıra mevlam kayıra diye mi?
Bir haber kaynağı daha;
Osman Pepe'nin 2007 açıklamasından üç yıl önce;
DSİ Genel Müdürlüğü’nce Tamamlanan “35 Tesisin Toplu Açılış Merasimi” 21Kasım 2004 tarihinde, Edirne’de, Başbakan Sn. R. Tayyip ERDOĞAN, Maliye Bakanı Sn. Kemal UNAKITAN, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Sn. Dr. M. Hilmi GÜLER, Sağlık Bakanı Sn. Prof. Dr. Recep AKDAĞ, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sn. Prof. Dr. Sami GÜÇLÜ, Milletvekilleri, Edirne Valisi, Belediye Başkanı, Genel Müdürümüz Sn. Prof. Dr. Veysel EROĞLU, basın mensupları ve Edirnelilerin yoğun iştirakleriyle gerçekleştirildi............
Ergene Nehri konusuna da değinen Başbakan ERDOĞAN “ Edirne’ye ilk geldiğimde bana Ergene Nehri’nin içinde bulunduğu durumu sormuşlardı. Ben ise bu durumu üç yıl içinde halledeceğimizi söylemiştim. Daha bir senemiz olmasına rağmen Ergene Nehri’nin meselesi halledildi.Biz zamanla yarışan bir iktidarız. Her şeyi planlı, programlı yapıyoruz.Aynı sorunu Haliç’te de yaşamıştık. Kaderine terk edilen Haliç’i, temizlenemez denen Haliç’i temizledik. Bunu inançla, kararlılıkla çalışarak yaptık. Haliç’ten 4,5 milyon m 3 çamur çıkardık. Bunu 9,5 km uzağa götürdük. Burada 580 000 m 2’lik bir park alanı oluşturduk.” diye konuştu.
http://www.dsi.gov.tr/basin/35tesis.htm
Çok oldum ama bir alıntı daha;
Sanayicinin gözü Trakya'da ama kirlilik korkutuyor
13.07.2007 Levent Çalıkoğlu
Trakya'nın verimli topraklarına son iki yıl içinde 424 işletme yapılırken 106 işletme yapım aşamasında bulunuyor . Ancak plansız yapılaşmanın yarattığı çevre kirliliği ve hızlı göç bölgede büyük sıkıntı yaratıyor
İstanbullu sanayici son yıllarda hızla Trakya bölgesine kayıyor. Trakya bölgesinin verimli tarım topraklarında fabrika bacaları hızla yükseliyor. Trakya'nın ovalarını ve nehirlerini sanayinin ne hale getirdiğini biliyoruz.
Trakyalı çiftçinin can damarı konumundaki Ergene Nehri'nde zehir akıyor. Ergene Nehri'ni kurtarmak için 4 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Araştırma Komisyonu kuruldu. Milletvekilleri Ergene Nehri'ni doğdu ğu Saray'dan döküldüğü noktaya kadar adım adım gezdi.
Sonra ne oldu, sayfalar dolusu raporlar yazıldı. Şimdi ne oldu o TBMM Araştırma Komisyonu raporu… Meclisin tozlu raflarında bekliyor. Kamuoyunu ve bölgede özellikle çeltik tarımı yapan üreticileri rahatlatmak için kurulan komisyon işini tamamladı. Peki Meclis Araştırma Komisyonu 'nun hazırladığı raporda işaret ettiği sorunlar ve bunlara ait çözüm önerileri konusunda bir adam atıldı mı? Hayır… Ancak Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün en azından 40 yıl sonra Ergene Nehri'nin yatağını temizlediğinin de altını çizmek gerekiyor. Yatağın temizlenmesi için Ergene Nehri biraz olsun nefes alır duruma geldi.
2 yılda 424 tesis
Trakya'nın verimli topraklarına son iki yıl içinde 424 işletme yapılırken 106 işletme yapım aşamasında bulunuyor. Son dönemde sanayicinin gözünü yine Trakya bölgesine çevirmesi İstanbul'dan bir an önce kaçmak istemesi üzerine bölgenin planl ı gelişimi için bölge valileri Trakya Kalkınma Birliği aracılığı ile çalışmalarını yürütüyor.
Ancak bu plana bazı yerel politikacılar karşı çıkıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne planın çizdirilmek istenmesi Trakyalı politikacıları endişelendiriyor. Ama en kötü plan bile plansızlıktan iyidir… Trakya'daki Edirne, Malkara, Hayrabolu, Kırklareli organize sanayi bölgelerlerine olan talepler hızla artıyor. Bu sevindici gelişme istihdam olanaklarının da artması anlamına geliyor. Tarıma dayalı bölgede istimdam olanaklarının artm ası bölge halkını sevindiriyor, ama hızlı bir göçte o kadar endişelendiriyor.
Kırklareli Valisi Hüseyin Avni Coş sanayinin kaçınılmaz bir olgu olduğunu anlatarak, plansız sanayileşmenin bugüne kadar bölgeye çok zarar verdiğinin altını çiziyor. Çorlu, İstanbul, Gebze gibi birçok yerde plan ve program kararlarına uyulmamasının ortaya çıkardığı sonuçların altını çizen Kırklareli Valisi Hüseyin Avni Çoş, "Önce sanayileşme olsun sonra geri kalan şeyleri hallederiz dediler. Daha önce de devletin çevre mevzuatında eksikleri ve yetersizlikleri vardı. Türkiye bu dönemi aştı. İmar ve ruhsat almadan işletmeyi açmak suç. Kanun ve yönetmelikler çıktı. Toprak, çevre, orman, imar ve mera kanun yönetmelikleri çıkartıldı. Bu saydığımız yönetmelikler Türkiye'de rasgele sanayi yapılaşmasını önledi."diyor.
Bu nedenle planlı bir sanayileşme ve en önemlisi Trakya topraklarını zehirlemeyecek bir sanayileşmeye bölge halkının bir tepkisi yok.
Ancak unutmayalım Ergene Nehri'ne akıtılan zehirl i sularla çeltikler sulandı. Sonra da o çeltikler masamıza pirinç olarak geldi.
MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU'NUN ANA GÜNDEM MADDESİ ERGENE'NİN KİRLİLİĞİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Araştırma Komisyonu, Edirne'nin Uzunköprü ilçesinin sorunlarını dinlemek için bu ilçeye geldi. Trakya Üniversitesi Uzunköprü Meslek Yüksekokulunda gerçekleştirilen toplantıya Edirne Valisi Nusret Miroğlu, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Enver Duran Uzunköprü Kaymakamı Mehmet Aydın daire amirleri ve vatandaşlar katıldı.
Su kaynakları ve Çevre kirliliğinin ana gündem maddesi olduğu toplantıda ağırlıklı olarak Uzunköprü'nün en büyük problemi olan Ergene Nehri kirliliği konuşuldu. Toplantıda ilk olarak söz alan Edirne Valisi Nusret Miroğlu, Edirne'de yeraltı sularının kirlenmeye başladığını belirterek, buna önlem alınması gerektiğini söyledi. Ergene nehrinin de insan sağlığını ciddi bir şekilde tehdit ettiğini öne süren Vali Miroğlu, kurdukları Trakap Birliği ile bu sorunu nasıl çözebileceklerini araştırdıklarını ve planlı bir çalışma yapmak istediklerini söyledi. Toprak kirliliğinin de çok ciddi şekilde artmya başladığına dikkati çeken Miroğlu, suyun önemli bir konu olduğunu ve Su Yönetim Birliği'nin kurulması gerektiğini belirtti.
Komisyon Başkanı Mustafa Öztürk, 2.5 aydır Ergene nehrinin kirliliğinin neden kaynaklandığını araştırdıklarını belirterek, oluşturacakları raporu mart ayında meclise sunmayı hedeflediklerini söyledi. Öztürk, Ergene nehrinde akan suyun normal bir su olmadığını belirterek, "Ergene nehrinden akan su normal bir su değil. Atık su. Bu konu ile ilgili sevindirici olan gelişme alınacak önlemlerin biliniyor olmasıdır. Alacağımız önlemlerle bunun önüne geçebiliriz." diye konuştu. Öztürk, bu konunun sadece devletle irtibatlandırılmaması gerektiğini vurgulayarak, Uzunköprü lülerin sivil toplum kuruluşlarıyla halkıyla topyekün konunun takipçisi olması gerektiğini vurguladı.
Su konusunda çok başlılığının olduğunu ifade eden komisyon Başkanı Öztürk, "Çok başlılık yerine tek başlılık olması gerekiyor. Sayın valimizin de dediği gibi, su yönetim birliğinin kurulması gerekiyor." dedi. Öztürk kanola bitkisinin Uzunköprü'de üretildiğini vurgulayarak, "Ben isterdim ki buradaki yetkililer bölgede ne kadar kanola üretiminin yapıldığını bize bildirsinler. Bunu komisyon olarak istiyoruz. Çünkü kanola önemli bir bitkidir. Onu ayrı bir enerji kaynağı olarak düşünüyoruz. Kanola sera gazı salınımını önleyebilen bir bitkidir. Bu bakımdan önemli bir bitkidir." diye konuştu.
Trakya Üniversitesi Rektörü Enver Duran ise su kaynaklarıın ve kirliliğin önlenebilmesi için eğitimin şart olduğunu söyledi. Komisyon üyesi Uşak Milletvekili Nuri Uslu ise 21. yüzyılın ekoloji yüzyılı olduğunu belirtti. Uslu, geçmişte yapılması gereken şeylerin şimdi yapılmaya çalışıldığına vurgu yaparak, ağır tahribatlardan sonra bazı şeylerin geri gelmesinin mümkün olmadığına dikkat çekti. Komisyon üyesi Edirne Milletvekili Rasim Çakır ise Ergene Nehrinin temizleneceğine yürekten inandığını belirtti. Bundan umudunun olduğunu belirten Çakır, "Umudun bittiği yerde hayatta biter. Uzunköprü'nün bu sorunun üzerine gitmesi gerekir. Biz komisyon olarak icra makamı değiliz. Biz sorunları meclise sunarız. Hükümette icraatta bulunur." dedi.
Küresel ısınmanın nedeninin insanların doğayı yanlış kullanmasından kaynaklandığına vurgu yapan Çakır, doğanın affetmediğini söyledi. Trakya bölgesinde yaşanan sorunların en büyük nedeninin plansız yapılaşma olduğunu ifade eden Çakır, "Planı halk yapmaz. İcra makamı yapar. Ancak halkın ihtiyaçları çerçevesinde yapar." diye konuştu. Çakır, Uzunköprü'nün Ergene nehri kirliliğini gündeminden düşürmemesi gerektiğini belirterek, ancak topyekün seferberlikle bu sorunun altından kalkılabileceğini belirtti.
Son olarak söz alan komisyon Başkanı Mustafa Öztürk ise bu sorunları raporlarında belirterek meclise havale edeceklerini söyledi. Uzunköprü için olmazsa olmazlarının komisyon olarak Ergene Nehri kirliliğinin çözülmesi olduğuna vurgu yapan Öztürk, su kanununun çıkartılmasının da gündem maddeleri olduğunu söyledi.
(Cihan Haber Ajansı) 30.01.2008
Ergene hala zehir akıyor,
TV programları konuyu ekranlara taşıyor ama yedi ay önce meclise taşına bu konu hala belirsiz.
Cumhur Tonba
28-07-2008, 19:52
Ergene nehri bir zamanlar Trakya'ya can veren,içerisinde çeşit çeşit balıkların bulunduğu önemli bir nehir di. Evet. Dili geçmiş zaman eki kullanıyorum.
Bugün ise ne yazıkki fabrikaların zehirli ve kimyasal atıklarıyla,geçtiği belediye ve diğer yerleşim birimlerinin kanalizasyonunu taşıma görevi yapan bir duruma geldi.İçerisinde tek canlı kalmadı.
İşin dahada vahim olan kısmı bu (su denmeyecek)atıklarla sizlerinde yediğiniz besin maddeleri sulanıyor.Güzelim Saros Körfezi de bundan nasibini alıyor.
Sesini duyurabilecek,içimizde önemli noktalarda çalışan bürokrat,gazeteci,
Sivil Toplum Kuruluşunda çalışanlar,açıkcası ses getirebilecek mevki ve konumda olanlara önemli bir görev düşüyor.Lütfen yapabileceğiniz bir şey varsa harekete geçin.Çok geç olmadan demiyeceğim.Zaten çok geç oldu.
Cumhur Tonba
29-07-2008, 10:45
Tüm yazılara göz attım ve okudum.O zamanlar 6 ay oldu bir deyişiklik yok diye not düşmüşsünüz.Şu an kaç 6 ay oldu.Maallesef takip edilemiyor.
Ben öyle zannediyorum ki yetkili makamlar istese hiç olmazsa sanayi atıklarının nehre karışmasını bir günde kanun zoruyla önler.Ve yine isteseydi bu kadar zamanda arıtma tesisi olmayan yerlerde arıtma tesisi kurabilirdi.
Yani iki ucu b..lu deynek.Ne yardan geçebiliyor,ne ser den.Tam biz Türklere
has vurdumduymazlık.Yumurta kapıya gelmeden harekete geçmiyoruz.Öyleki burada tazminat davası açanlar paralarını dahi almış.Yerel gazetelerde yazmıştı.
Bence gündemi sıcak tutmakta yarar var.
Sizede teşekkür ederim.Yine bu konuda bol bol yazın.Belki faydası olur.
Süha Şendoğan
29-07-2008, 15:20
İstanbul'a barajlara su getirecek Melen çayındada aynı problem var maalesef sanayi artıkları bu çayada bulaşmış kısaca sanayiciler çayları nehirleri kendi amaçlarında temizlik malzemesi gibi kullanıyorlar belediyelerde komik para cezaları ile bu işi hallettik sanıyorlar.
Bugün 20.03.2009 ne değişti...?
Cumhur Tonba
29-05-2009, 14:29
20 sene evvel olta ile balık avladığım Ergene Ovasının can Damarı Ergene nehri. İnsanların para kazanmak için neler yapabileceğinin güzel bir kanıtı. Çaresizlik. Var olan kanun ve yönetmelikleri hiçe saymanın ve bu kanun ve yönetmelikleri uygulatamayan yöneticilerin beceriksizliği
Fotoğraf ayarlarında anormallik yok. Su o kadar siyah ki anlatılamaz. Zaten sol tarafta bitkinin yeşilliğini fark edeceksiniz.
82286
Cumhur Tonba
29-05-2009, 14:30
82287
denizakvaryumu
29-05-2009, 14:35
Sadece Ergene değil ki ...
Bu rengi denize dökülen bütün nehirlerde görebilirsiniz.
Altın madeni aramasına karşı çıkanlar bu nehirleri bu hale getirenlere neden karşı çıkmıyorlar anlamak mümkün değil.
Neden ille de altına karşı çıkmak.
Ergene-Gediz-Büyük Menderes gibi nehirlerdeki siyanür-civa oranını biliyor musunuz?
Yücel Özlem
29-05-2009, 20:34
Ergene-Gediz-Büyük Menderes gibi nehirlerdeki siyanür-civa oranını biliyor musunuz?
Sevgili Denizakvaryumu, ben bilmiyorum. Lütfen yazarsanız, benim gibi bilmeyenler öğrenir. Bilenler de hatırlamış olur. Şimdiden teşekkürler.
denizakvaryumu
29-05-2009, 20:51
http://ya2004.yeniasir.com.tr/01/03/index.php3?kat=ana&sayfa=gediz1&bolum=dizi
http://www.trakya.edu.tr/Enstituler/FenBilimleri/Dergi/arsiv/2004-2/117Orkide.pdf
http://www.milliyet.com.tr/2006/06/27/ege/ege02.html
http://www.akuademi.net/USG/USG2004/SKCK/skck15.pdf
Sadece Ergene değil ki ...
Bu rengi denize dökülen bütün nehirlerde görebilirsiniz.
Altın madeni aramasına karşı çıkanlar bu nehirleri bu hale getirenlere neden karşı çıkmıyorlar anlamak mümkün değil.
Neden ille de altına karşı çıkmak.
Ergene-Gediz-Büyük Menderes gibi nehirlerdeki siyanür-civa oranını biliyor musunuz?
İki anlam çıkıyor. Biri, buna da itiraz edin. Diğeri, battı balık yan gider :)
Hangisi? :)
denizakvaryumu
29-05-2009, 21:03
İkisi de değil :)
Benim merak ettiğim; Altın madenlerine karşı çıkanların, sanayi bölgelerinden nehirlere dökülen civa gibi ağır metallere neden seslerini çıkarmadıkları :)
Kızılırmak değerleri;
DSİ’nin “Ağır Metal Analiz Deney Raporu” na göre sudaki diğer ağır metallerin oranı ise şöyle: Çinko 0.019, krom 0.012, mangan 0.010, demir, 0.07 ve bakır 0.05 miligramlitre..
TÜRKİYE’NİN SULARI
Evet Türkiye, kapitalizm tarafından tepeden tırnağa kirletiliyor; toprağından sularına değin... Tek tek sıralıyalım!
* Kirlilik ve kuruma nedenleriyle yok ettiğimiz göl ve akarsular yüzünden Türkiye’de yaşayan 62 balık türünün 41’i yok olma sınırına geldi...
* Türk Deniz Araştırmaları Vakfı görevlisi Yrd. Doç. Dr. Bülent Topaloğlu, “Bakıma ihtiyaç duyan bir hasta” dediği Marmara’nın sağlık durumunu şöyle özetledi:
Karides, yengeç, pina (dev midye), sünger, Marmara’ya veda ediyor. Marmara’nın suları hızla bulanıyor. Kirlenme göstergesi olan bulanıklık oranları bu sularda son üç yılda yüzde 80 arttı.
Nesli azalan türlerin sayısı da 50’nin üzerinde...
* Ören’de bir balık çiftliğinde ve körfezde meydana gelen balık ölümlerinin, suyun klorlu olmasından kaynaklandığı anlaşıldı. Ören Belediye Başkanı Kazım Turan, kloru denize Gökova (Kemerköy) Termik Santralı’nın bıraktığını belirterek konuyu yargıya taşıyacağını söyledi...
* Güllük Körfezi’nde çipura ölümleri bitmedi... Kıyıkışlacık Köyü, Gazalıkuyu bölgesi ve Ziraat Adası çevresindeki çiftliklerde başlayan toplu çipura ölümlerinden 30’a yakın çiftlik etkilendi. 400 bini aşkın balık telef oldu. Türkiye Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği Başkanı Ramazan Özkaya’ya göre durum vahim: “Balık üreticisi şaşkın, şokta. Evsel atıklar, körfeze akan derelerdeki kimyasal atıklarla körfezin boğulduğu, oksijensiz kaldığı bir gerçek. Her an daha farklı çevre felaketleriyle karşılaşabiliriz”...
* Bodrum’un mavi bayraklı koyu Torba, pis sularını denize boşaltan 5 yıldızlı otel yüzünden kahverengiye döndü. Torbalılar, “Tesis bunu her yıl yapıyor,” diyor...
* Katı atıklar açısından İstanbul’un en kirli noktası sayılan Harem’de kirlenmenin ürkütücü boyutlarını gözler önüne sermek isteyen Sualtı Temizlik Hareketi dalışlarda denizden toplam 11 bin 573 parça insansal atık çıkarıldı...
* Çevre ve Orman Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan “Yerüstü Suları ve Kirliliği” adlı araştırmaya göre, Türkiye’de faaliyet gösteren organize sanayi bölgelerinden sadece yüzde 14’ünde arıtma tesisi bulunduğu saptandı. Araştırmaya göre, “Türkiye’deki 3 bin 215 belediyeden 141’inde kanalizasyon sistemi bulunuyor. Bu belediyelerden sadece 43’ünde arıtma tesisi hizmet veriyor. Kanalizasyon sularının yüzde 98.67’si hiç arıtılmadan ırmaklara, göllere ve denizlere boşaltılıyor.
Yılda 930 milyon metreküp endüstriyel atık suyun sadece yüzde 22’si arıtılıyor, yüzde 78’i ise arıtılmaksızın doğrudan göl, ırmak ve denizlere deşarj ediliyor.”
* TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı AKP Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış, Türkiye’de yılda 2 milyon ton zehirli atığın doğal kaynaklara bırakıldığını açıkladı...
* Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü, sanayi atıkları ve evsel atıklarla her geçen gün biraz daha zehirleniyor. Tuzlu ve sodalı suyuyla 3900 hektarlık alana sahip göl, nüfusu 500 bini geçen şehrin merkezindeki sanayi kuruluşlarının, 6 ilçe ile 2 belde ve 100’e yakın köyün kanalizasyon atıklarıyla kirletiliyor.
* İstanbul’da yaşanan kuraklık nedeniyle su seviyesinin azalması, barajlardaki kirliliği gözler önüne serdi.
Barajlardaki kirlilik, İSKİ yetkililerinin “İstanbul’da musluktan akan suyu içebilirsiniz” açıklamalarıyla çelişiyor!
* Çevresindeki sanayi tesislerinin atıklarıyla zehirlenen Küçük Menderes, artık bu yükü taşıyamaz hâlde. İzmir’de Ödemiş yakınlarındaki Beydağ’dan doğarak Selçuk’un dünyaca ünlü Pamucak sahillerinden denize dökülen 145 kilometrelik nehirdeki kirlilik, çevresindeki tarım alanlarını da tehdit ediyor. Selçuk Belediye Başkanı Vefa Ülgür, Kiraz, Bayındır, Tire, Ödemiş ve Torbalı’daki sanayi kuruluşlarının ağır metaller ve kimyasallardan oluşan atıklarıyla aynı ilçelerde arıtma tesisi olmamasından kaynaklanan evsel attıkların doğrudan nehre boşaltıldığını söyledi. Ülgür, “Bu katliama artık son verilmeli” dedi.[255]
* Arıtma tesisi ve kanalizasyon bulunmayan pek çok kentte atık suların akarsu ve göllere deşarj edildiği ortaya çıktı. Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin su kaynaklarımızdaki kirlilikle ilgili sorulara verdiği yanıtlar birçok ilde akarsuların, göllerin “kanalizasyona” dönüştüğünü ortaya koydu. Kanalizasyon ve arıtma tesisi bulunmayan kentlerde atık sular akarsulara, göllere deşarj ediliyor.[256]
ERZURUM Karasu, Aras, Çoruh nehirleri ve bunları besleyen alt akarsular kirleniyor. En büyük kirlilik, Erzurum Belediyesi’nin kanalizasyon şebekesinin bağlı olduğu, Fırat Nehri’nin kaynağı olan Karasu Nehri’nde görülüyor. Organize sanayi bölgesinden çıkan atık sular Karasu Nehri’ne veriliyor. Aras ve Çoruh nehirlerine belediyelerin atık suları deşarj ediliyor.
BİTLİS Bitlis Çayı evsel nitelikli kanalizasyon suları ve katı atıklarla kirleniyor. Van Gölü ise, kıyısında bulunan Tatvan, Ahlat, Adilcevaz ilçeleri ile göl kıyısında bulunan Kıyıdüzü ve Sarıkum köyleri nedeniyle kirletiliyor.
KARS Kars Çayı, Çıldır Gölü, Aras Irmağı, Arpaçay Barajı ve Kuyucu Gölü kirleniyor. Evsel ve endüstriyel atıklar ile tarımsal ve zirai mücadele ilaçları yağmur sularıyla kaynaklara karışıyor.
ELAZIĞ Keban ve Karakaya baraj gölleri ile Hazar Gölü ve Dicle nehirleri, Peri ve Haringet çayları kirliliğe maruz kalıyor. Evsel atık sular, küçük ölçekli endüstri tesisleri kirliliğe neden oluyor.
BİNGÖL Gayt Çayı kirleniyor.
NEVŞEHİR Kızılırmak kirliliğe maruz kalıyor. Bu nehre daha çok evsel atık suların deşarjı yapılıyor.
ADIYAMAN Samsat ilçesinin çökeltme havuzlu arıtma sistemi dışında merkez ve ilçelerde arıtma tesisi bulunmuyor. Eğriçay, Ziyaret Çayı, Kuru Dere ve Atatürk Barajı’na deşarj yapılıyor.
SİİRT Botan Çayı, Siirt il merkezine ait kanalizasyon suları arıtılmadan döküldüğü için kirletiliyor. Kezer Çayı, tarımdaki aşırı ve yanlış sulama, Başur Çayı ise Bitlis ili ile Baykan ilçesi ve Ziyaret ilçesine ait arıtılmadan dökülen atık sularla kirletiliyor.
KÜTAHYA Porsuk Çayı, Gediz Nehri ve Kocaçay kirleniyor.
DÜZCE Küçük Melen, Büyük Melen, Uğur Suyu, Asar Deresi ve Aksu dereleri kirleniyor.
RİZE Tüm yüzeysel sularda kirlilik var. Katı atıklar derelere boşaltılıyor.
ÇANKIRI Melan Çayı ve Çerkeş Çayı dışındaki dereler kirleniyor.
ŞIRNAK Toptepe Çayı kaynağının 700 metre yakınında faaliyette olan kömür ocaklarının çalışmaları sonucunda kaynakta ciddi kirlenme oluyor. Ocaklarda kullanılan suyun deşarjı sonucunda Nerdüş Çayı kirleniyor.
KAYSERİ Sultan sazlığı ve Hürmetçi sazlığı, Engir ve Tuzla gölleri sulak alanlar arasında. Nehirlerdeki kirlilik evsel ve endüstriyel atık sulardan kaynaklanıyor.
AĞRI Murat Nehri, ilde atık su arıtma tesisinin bulunmaması nedeniyle şehir kanalizasyon şebekesinin ve Ağrı Şeker Fabrikası atık sularının arıtılmadan deşarjı nedeniyle kirleniyor.
SAKARYA Sakarya Nehri, Çark Deresi, Mudurnu Çayı, Dinsiz Çayı, Sapanca Gölü, Büyük Akgöl, Küçük Akgöl, Poyrazlar Gölü, Taşkısığı Gölü evsel, endüstriyel, tarımsal, rekreasyon, ulaşım gibi amaçlarla kullanılarak kirliliğe maruz kalıyor.
AMASYA Yeşilırmak, Çekerek Irmağı, Tersakan Çayı, Gümüş Deresi, Paşa Deresi kirliliğe maruz kalıyor.
BOLU Büyüksu Deresi ile Gerede Çayı kirliliğe maruz kalıyor. Tabakhanelerden kaynaklanan atık sular da Gerede Çayı’na veriliyor.
BURSA Mustafa Kemal Paşa Çayı, evsel atık sularını, tarımsal drenaj sularını ve özellikle madencilik faaliyetleri sonucu oluşan atık suları Uluabat Gölü’ne ulaştırıyor. İznik Gölü’nde önlem alınmazsa su kalitesi düşecek.
BARTIN İl merkezi ve ilçe merkezlerinin altyapı sistemlerinin çıkışları ve Bartın Organize Sanayi Bölgesi’nin atık sularının su kaynaklarına verilmesi, aynı zamanda katı atıkların vahşi depolama şeklinde su kaynakları yataklarında depolanması kirliliğin en önemli nedenlerinden.
Kaynak : SOMUT VERİLERLE KAPİTALİZMİN EKOLOJİK SORU(N)LARI:
(KÜRESEL) ISINMA + SU(SUZLUK) + KİRLİLİK + NÜKLEER + KENT =
TÜRKİYE + YERKÜRENİN HÂLİ
http://www.mavidefter.org/anasayfa/images/2008_06_15/cevregunu.doc
Benim merak ettiğim; Altın madenlerine karşı çıkanların, sanayi bölgelerinden nehirlere dökülen civa gibi ağır metallere neden seslerini çıkarmadıkları :)
Ben de en azından bu forumdakilerin neden ses çıkarmadıklarını merak ediyorum.
Hem de en tehlikesiz yolla, monitörün arkasından, bir yandan çay kahve içerek, klavyeden birkaç tuşa basarak bile...
Bu tür konularda ne kadar tepki mesajı/mesajınız var?
Yeni Çevre Kanunu Kanun No. 5491 (26/4/2006) (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=1140)
Cumhur Tonba
30-05-2009, 11:19
Ben şahsen Ergene Nehri'nin geçtiği yerdeki Valilik, Kaymakamlık sitelerine bu fotoğrafları yolluyorum. Belki kafalarında bir soru işareti oluşur.
Cumhur Tonba
30-05-2009, 11:22
Ceza kesilse ne olacak. Durum ortada.
Bu alıntı Edirne Valiliği sitesinden.
Ergene Nehri'ni kirletenlere para cezası
EDİRNE - Edirne Çevre ve Orman Müdürlüğü, 2007-2009 döneminde Ergene Nehri’ni kirleten 20 fabrikaya, 934 bin 987 TL para cezası verdi.
Edirne Çevre ve Orman Müdürü Abdullah Bülbül, yaptığı açıklamada, Ergene Nehri’ndeki mevcut kirliliğin fabrikaların kimyasal atıklarından kaynaklandığını söyledi. Fabrikalardan nehre bırakılan atıkların canlı hayatı tehdit edecek boyutlara ulaştığını ifade eden Bülbül, şöyle dedi: "Daha önce nehirde var olan balık ve diğer canlı türleri, kirlilik nedeniyle yok oluyor.
Ergene Nehri’nden alınan numunelerde, nehrin suyunun 4. sınıf nehir suyu özelliği taşıdığı tespit edildi. Bu kalitedeki suların, sulama amaçlı bile kullanılması söz konusu değildir. Zaten nehirde yaşayan kurbağa, kaplumbağa ve balık türleri de ölmektedir." Ergene Nehri’ndeki mevcut kirliliğin, nehre deşarjı bulunmayan sanayi tesislerinin yoğunluğundan kaynaklandığını bildiren Bülbül, bazı sanayi tesislerinin arıtma ünitelerini düzenli çalıştırmadığını belirtti.
Nehre yakın yerleşim yerlerinde evsel nitelikli atık suların herhangi bir arıtma işlemine tabi tutulmadan direk olarak nehre aktarıldığını ifade eden Bülbül, nehirdeki kirliliğin insan sağlığını da olumsuz yönde etkilediğini vurguladı.
20 FABRİKAYA 934 BİN 987 TL CEZA KESİLDİ
Abdullah Bülbül, Çevre Orman İl Müdürlüğü ekiplerince 2007, 2008 ve 2009 yılında İpsala, Uzunköprü ve Enez bölgelerinde gerçekleştirilen denetimler sırasında arıtma tesisleri bulunduğu halde çalıştırmayan 20 fabrikaya, 934 bin 987 TL ceza kesildiğini açıkladı.
Bülbül, 2007 yılında 794, 2008 yılında ise 802 işletmenin denetlendiğini belirterek, şunları kaydetti: "Ekiplerimiz tarafından bölgede yapılan rutin ve şok denetimler, önümüzdeki günlerde de devam edecek. Yaptığımız denetimlerde arıtma sistemi olmayan veya arıtma sistemini çalıştırmayan işletmeleri belirliyoruz. Çevreyi kirletenlere yasaların el verdiği ölçülerde yaptırım uyguluyoruz."(aa)
Kaynak : Ulusal ve Yerel Basın 21 Nisan 2009
Bu tür konularda ne kadar tepki mesajı/mesajınız var?
Haklısınız malina, tepki vermek doğru, doğruda pek bir yaptırımı yok gibi geliyor bana, toplumun bazı kesimleri bazı şeylere organize olup tepki versede, Büyük bir tepki örgütleşerek büyük tepkiler veremiyoruz.
Küçük tepkileri de zaten duyarsız bilinçsiz çıkarcı liderlerimiz bunları esimile edebiliyor.
Asıl konu toplumu öyle bir zihniyetini bozdular ki toplum bananeci, bana dokunmıyan yılan bin yıl yaşasın, zihniyetine büründürdüler, şimdi bir çok kişi bu yazıma hayır öyle değiliz diye tepki verecek.
Ona da cevap vereyim, öyle değilizde neden tepki veremiyoruz, neden büyük sesler veremiyoruz, neden örgütlenemiyoruz, örgütlensekte orada kişisel çıkarlarımız olmadan katılmıyoruz, katılmak istesekte ekonomimiz el vermiyor,
Bizleri öylesine bir gecim sıkıntısına soktular ki, biz gecim derdinden hiç bir şeyle uğraşmaya hatta düşünmeye zaman bulamıyoruz, Ekonomik güçü olanlar da kazançı olmadan bir şey yapmıyor.
İşte bizler bunları düşünürken bırakın kirliliği ülke bölünme noktasına geldi, israil filistinede 49 yıllığına gelmedimi, şimdide türkiye ve bir de kürt sorunu ddp millet vekili, obama gelip gittikten sonra, kürt devleti sınırları çizilmiştir açıklaması yaptı. Kaç kişimiz kaç millet vekilimiz hangi örgütlü güçümüz depki gösterdi?
Bütün bunları 35 sene önçe bir tanıdığım söylemişti, çok af edersiniz ama o zamanlar ben ona asittir olurmu öyle şey demiştim, o zamanlar dedikleri bir bir olduğunu görüyorum, dahada göreceklerimiz var.
Arkadaşlar amerikan dış işleri bakanı geldi, iki gün sonrada obamanın geleceği söylendi ve geldi, ne sözlerin ne imzaların atıldığını biliyormusunuz, işte kürt sınırlarının çizildiği açıklaması, işte israile toprak verilmesi bunlar bizleri nereye götürür tahmin edebiliyormusunuz.
Şuradaki (http://agaclar.net/forum/showpost.php?p=432086&postcount=1941) mesaja siz isterseniz benim 35yıl önçe inanmadığım gibi sizlede inanmayın.
Arkadaşlar konuyu başka taraflara götürdüm özür dilerim, kirlilik tabi ki çok önemli bir konu ama ondan daha önemli ülke sorunu.
Ergene'ye yakın yaşayan kimler var?
Sevgili Malina
Ben hergün Ergene üzerinden en az iki kez geçiyorum. Yaşadığım yerde Ergeneye en fazla 4 km uzaklıkta.
Cumhur Tonba
13-01-2010, 19:58
İç içe yaşıyoruz. Neden sorduğunuzu anlayabilir miyiz?
idris şenol
13-01-2010, 20:34
Ben neden tarkyaya bukadar sanyi yapıldığını anlamıyorum
anadolumuzun okadar yerleri varken
tarımda ülkenin bir numara yeri harcanıyor birileri trakyayı yok etmek istiyor
ayçiçek tarımı çeltik tarımı %70 trakyada sulanmadan buğdayın tek yetiştiği yer trakya ayrıvca üzümün ve pancarın minumum sulamayla en yüksek ürün alındığı yer tarkya
maalesef trakyamız talan ediliyor göz göre göre vatan elden gidiyor
Sevgili Arkadaşiar,
Sanırım sorun sanayinin değil yanlış sanayi kollarının tarımsal alanlara kurulması. Eğer Tekstil iş kolundaki boya ve apre tesisleri ile deri fabrikalarının yer altı sularını kullanımlarını buna bağlı olarakta desarj raporlarını düzgün kontrol edip gerekli uygulamakar yapılsa Ergene ancak % 60 seviyelerinde temizlenebilir.
Ergene Kırklareli Çakıl daki kaynağından kuşatılmış vaziyette. Doğrudan suyun büyük bir kısmı şebeke suyu olarak kullanılıyor. Yaşları uygun olanlar hatırlar
Çakılın içindeki çoklu çeşme gürül gürül akardı, üç dör yıl önce gördüğümde eski halinden eser yok idi.
Söylemek istediğim işe kaynaktan kurutmakla başladık.
18 numaralı mesajda k0900 tüm ülkedeki durumu özetlemiş. Sorunu sadece sanayiciye yüklemek yanlış olur. Sorunumuz yerel ve ulusal siyasilerde.
SİYASİLER KİM ? diye sorarsanız cevabım basit, Sen , ben, o yani bizleriz.
Bulunduğum Muratlı İlçesinde Ergene üzerindeki tüm köylerin ve İlçe nin tüm atıkları henüz sanayi Trakya ya gelmeden önce nereye atılıyordu ? Ergene ye. Ama Ergene ve Ergene ye karışan dereler güçlü idi ve bizlerin cehaleti ve vurdum duymazlığıyla baş edebiliyordu.
Bir gün yolunuz düşer çayımı içmeye gelirseniz göz alabildiğince yayılan buğday ve ayçiçeği terlalarının sınırlarında bile ağaç yaşatmayan. Yol kenarlarına dikilen ağaçları kurutmak için nasıl gayret gösteren. Tarlasinda ki anızları yakan. İlaçlama sonrası ilaç kutularını kendi tarlasında bırakan. Mera larını parselleyip paylaşan sonrada hayvancılık bitti diyen. Atık tesisleri kuran fakat çalıştırmıyan ülkem vatandaşlarını ( ben dahil ) yakınen görebilirsiniz.
Yurdum insanını eğitimden ve bilgiden uzaklaştıranlarla mücadele etmezsek, iğneyi kendimize batırmadan çuvaldız peşinde koşarsak,milletçe küçük çıkar hesaplarımızı korumaya devam edersek, ne Ergene ne de Trakya korunur.
Sevgiyle kalın,
http://www.agaclar.net/forum/attachment.php?attachmentid=118795&d=1261427660
Büyük hali için tıklayınız (http://www.agaclar.net/m/marmara.gif)
Sadece Ergene'nin olduğu bölümü çizip, nehir boyunca yer alan yerleşim yerlerini yazabilir miyiz?
Her yerleşim yerinde yer alan firmaları da listelemek gerekir. Nerede ne var anlamak için...
Ya da bunların yapılmış olduğu bir web adresi biliyorsanız yazar mısınız?
Sevgili Malina,
Çerkezköy Trakyadaki en buyuk sanayi bölgesi ama Ergene nehrine olan uzaklığı yaklaşık 40-50 Km . Eğer Ergene havzasını kirleten oluşumları tesbit etmek istersek sanırım Ergene ye ulasan tüm akarsuları kirleten sanayi kuruluşlarını, yerleşim alanlarını hatta mülki ve askeri yerleşimleri belirlemek gerekecek.
Bununla ilgili belgeler ÇERKEZKÖY, ÇORLU. TEKİRDAĞ, KIRKLARELİ,HAYRABOLU, EDİRNE sanayi odalarından ve yerel yönetim birimlerinden alınabilir,
.
Ayrıca tüm tesisisler ile detaylı bilgiler İl çevre müdürlüklerinden alınabilir.
Sevgiyle kalın
Dogasever
14-01-2010, 22:12
Birçok işletmenin atıksu arıtma tesisi olduğu halde çalıştırmıyor. En azından bu işletmelerin bu tesisleri çalıştırmaları sağlanamaz mı?
Benim bildiğim kadarıyla Çerkezköy Organize Sanayinin genel atıksu arıtma tesisi var ama yine de ERgeneyi kirletiyorlar. Bence tüm bu işletmeler sadece ben mi Ergeneyi kirletmeyeceğim mantığıyla çalışıyorlar. Olaya bu mantıkla bakınca sonuç ortada tabii ki.
Hem devlet yaptırımı lazım hem de topluca bir atıksu arıtma tesisini çalıştır kampanyası olmalı gibi geliyor bana. Olmayanlara da mutlaka yaptırım gerekiyor.
Bence en büyük kirleticiler deri ve tekstil sanayileri. Köylerden veya kasabalardan gelen küçük atıksularla Ergene önceden başedebiliyordu. (Daha doğrusu Ergene'nin kolları başedebiliyordu!) Ama sanayi atıksularının kirliliği kat kat fazla!
Cumhur Tonba
14-01-2010, 22:20
Goegle Eart'ta geçtiği tüm yerleşim birimleri var. Sanırım buradan da faydalanabiliriz. Ben en uç kısmında sayılırım. Uydu görüntülerinde de simsiyah rengi belli oluyor. Başlara yaklaştıkca renk açılıyor. Haritanıza bir daha bakayım. Yazıya ekleme yapabilirim.
Cumhur Tonba
14-01-2010, 22:41
http://www.agaclar.net/forum/attachment.php?attachmentid=118795&d=1261427660
Büyük hali için tıklayınız (http://www.agaclar.net/m/marmara.gif)
Sadece Ergene'nin olduğu bölümü çizip, nehir boyunca yer alan yerleşim yerlerini yazabilir miyiz?
Her yerleşim yerinde yer alan firmaları da listelemek gerekir. Nerede ne var anlamak için...
Ya da bunların yapılmış olduğu bir web adresi biliyorsanız yazar mısınız?
Biraz araştırdım. Burada güzel bilgiler var gibi. İsterseniz sizde bir bakın.
http://www.edirne-cevreorman.gov.tr/belge/cevre/EKEP/Ergene_Havzasi_Koruma_Eylem_Plani.pdf
Sayın malina. Burada tüm bilgiler var. Hatta ilçelerin nufuslarına kadar. Ben incelemeye devam ediyorum.
Yarın 15 ocak tarihinde İstanbul Buyuk nazım planlama elemanları ve Tekirdağ Çevre müdürlüğü elemanları ile yeni Trakya imar planlaması ile ilgili bir toplantı var ve bende katılımcılardan biriyim.
Ergene için düşünülenleri ve pratikteki uygulamalar hakkındaki son düşünceleri öğrenebilirsem sizlere aktaracağım.
Sevgiyle kalın
Çok seviniriz Ensar :)
Yazılı dökümanları varsa ve vermelerinde sakınca yoksa alıp alamayacağını da öğrenir misin?
Sevgili Malina,
Benim de taraf olduğum bir tartışmayı, iğneyi önce kendime sonrada çuvaldızı karşımdakilere batırma felsefesi ile objektif bir sekilde aktarmaya çalışayım.
Konu IMP ( İstanbul Metropolitan Planlama ) nın yapmıış olduğu TRAKYA KALKINMA BOLOLGESİ 1/100.000 lik imar planına yapılan itirazların değerlendirilmesi ve buna guna göre 1/25.000 lik planların yapılması.
Amaç
- Tüm Trakya yı tarım , hayvancılıkla ve tarıma dayalı sanayii ile ekonomik yasamını sürürebilir bir konuma getirmek.
-Trakyadaki mevcut sanayiyi belli sürelerin sonunda Trakya dışına çıkarmak.
Bu iki hedef doğrultusunda IMP nin önerisi
Trakyada Taımsal Organiza Bölgeleri kurarak burada sebze meyve yetiştirmeyi, hayvancılık ve süt işleme tesislerini kurmak ve tarımsal ürünlere dayalı endüstrileri geliştirmek.
Mevcut sanayi tesislerinin yeni yatırım yapmalarını zorlaştırarak zaman içinde endüstriyel kirliliği ortadan kaldırmak.
Plan hedeflerinde 10 yıl sonra TRAKYA NUFUSUNUN BUGÜNKÜ 2.200.000 DEN 4.500.000 Sayısına ulaşacağıda vurgulanıyordu.
Bana göre göstermelik hiçbir şekilde sonuç alınamıyacak olan bir planlama.
NEDEN Mİ ?
Trakyada toplam mera alanı son 10 yılda yapılan usülsüz paylaşımlarla yarı yarıya azalmış durumda ve mevcut hayvancılık politikalarında ki batılı dayatmalarla ( Desteklerin kaldırılması ) bir daha duzelmemek , canlanmamak uzre bitmiştir. Siz et ve süt verim ortalamaları bu kadar düşük hayvanlarla bu işi yakalayamazsınız.
Çoban bu ülkede hakaret kelimesi diye yorumlanır durumda kimse kızını çobana vrmez. Mera yok sağlıklı hayvan yetiştiremezsiniz. Yediğimiz yoğurtların vede hazır dondurmaların için deki süt miktarından IMP uzmanlarının haberi yok süte dayalı endüstriden bahsediliyor. İnanmıyacaksınız ama Trakyada Amerikadaki Arjantin ve Avustrlayada ki gibi hayvan çiftlikleri neden olmasın diye sordular.
Tarıma dayalı endüstri deyince benim bildiğim Trakyada Buğday ve Ayçiçeği ile Çeltik tarımı başta geliyor. Bu tarım ürünlerinden hangi sanayiyi beslemeyi düşünürsünüz ? İletişiğm teknolojisini mi ? Makine üretimini mi ? Tabi ki Un ve Yağ endüstrisi. Ama bu gün Trakyada ki kurulu olan bu tür tesislerin yarısı HİÇ ÇALIŞMIYOR çalışanlarında hiçbiri TAM KAPASİTE İLE Çalışmıyor.
Neyse bana göre birilerine hoş görünülmeye çalışılıyor gibi geldi bana.
Trakya nufusu R.T.E nin istekleri gerçekleşip herkes üç çocuk yapsa bile 10 yılda ikiye katlamaz. Zatende bu konuda kimse R.T.E yi dinlemiyor.
TRAKYAYA birileri gelecek herhaldeki 10 yıl somraki nufus 4.500.000 olarak hesaplanmış. Bu nufus Ekonomik yasamını tarım ve hayvancılıkla sürdürecek. GÜLSEM Mİ ? AĞLASAM MI ? bilemedim.
Amerika da ya da herhangi bir gelişmiş ülkede Sanayi tesislerini yemyesil alanların ortasında görmeniz hiç şaşırılack bir şey değildir. Hele hele bu konudaki en uç örnek Japon FANUC firmasının Milli Park sınırları içindeki tesisi çok ğüzel örnektir.
Ver max %5 imar izni bak bakalım hangi sanayici geriye kalan %95 alanı gözü gibi koruyor mu ? Korumuyor mu ?
Populist ne imama ne hahama yaranır bir plan vesselem.
Evet ben küçük sanayiciyim. Tüm yaşamım boyunca güzel şeyler yapmaya çalıştım. Doğanın ortasında SANAYİ, TARIM,HAYVANCILIK üçlemesini birlikte yapmaya çalıştım. Doğaya ne kadar zararım veya faydam olduğu konusunda bir şey söylemem yanlış olur ama dünkü toplantıda gördüm ki ben bu işi becerememişim.
Sanayici şapkamla konuştum, benim yetiştirdiklerimin yarısını yetiştirmiyenler kızdı. Doğasever şapkamla konuştum sanayici arkadaşlar kızdı. Mühendis kimliğimle konustuğumda ise IMP uzmanları kızdı.
Ama söz verdim İMP elemanlarına kendi sebzelerimden ve yumurtalarımdan götürüp ofislerinde dilim döndüğünce tarım ve sanayi nin nasıl et ve tırnak olduğunu sorunun sektörler değil kişiler olduğunu anlatacağım.
Sevgiyle kalın
Bu adamlar ne yapıyor?
122176
Dogasever
16-01-2010, 23:33
Sn Ensar
Bilgilendirme için çok teşekkür ederiz. Acaba Ergene'nin durumu ortadayken, ayrıca, Trakyadaki yeraltı sularının kirliliği su tablasının bugün geldiği durum (derinlik açısından) bilinirken, tarımın nasıl yapılacağına değinildi mi? Çoğu yerde su kirliliğinden artık tohumlar yeşermiyor çünkü...
Cumhur Tonba
17-01-2010, 01:22
Işte ergenenin hali
122193
Sn Ensar
Bilgilendirme için çok teşekkür ederiz. Acaba Ergene'nin durumu ortadayken, ayrıca, Trakyadaki yeraltı sularının kirliliği su tablasının bugün geldiği durum (derinlik açısından) bilinirken, tarımın nasıl yapılacağına değinildi mi? Çoğu yerde su kirliliğinden artık tohumlar yeşermiyor çünkü...
Ben de toplantıda yeraltı sularının sanayide kullanım amaçlı olarak büyük miktarlarda çekilip, kirletildikten sonra Ergene'ye bırakılmasından ismen dahi bahsedilip bahsedilmediğini merak ediyorum.
Zira Ergene'nin kirliliği sadece yerüstünde var olan nehrin suyunun kirlenmesi değil, yeraltı sularının yoğun sanayileşme nedeniyle çok fazla miktarda çıkarılıp, nehre kirletilerek bırakılmasından oluşuyor.
Tarımın sadece Trakya'da değil, ülkenin tümünde gerçekten yapılmasının istendiğini sanmıyorum. Hummalı bir şekilde çok uluslu şirketlere nakit transferi ve çoluğumuza çocuğumuza ucube organizmaların yedirilmesine çalışılıyor. Çoğunluk da durumdan memnun zaten.
gece
karamsar olmak istemeyen ama manzara da ortada diyen forum kişisi.
Cumhur Tonba
17-01-2010, 01:36
Fark ettiniz mi? Sayın gece'nin avatarının rengi ile Ergenenin rengi aynı. Durum bu kadar vahim.
Fark ettiniz mi? Sayın gece'nin avatarının rengi ile Ergenenin rengi aynı. Durum bu kadar vahim.
'Gece ne kadar karanlık olsa da güneş yine doğar'dan hareketle, Ergene'nin sularının da açılıp, mavileşeceği günler de gelecek be Cumhur Tonba, gör bak!
gece
ama bunun hiç de kolay olmayacağını düşünen forum kişisi
Cumhur Tonba
17-01-2010, 02:14
Ağzın dert görmesin gece. O günlerin gelmesini biz göremesekte, inşallah çocuklarımız görür. Zor da olsa dediğiniz gibi'' Gece ne kadar karanlık olsada güneş yine doğar'dan hareketle, Ergenenin sularının da açılıp mavileşeceği günlerde gelecek be Cumhur Tonba, gör bak'' cümlenizin gerçekleşeceğine ben de inanıyorum.
SEVGİLİ ARKADAŞLAR,
Daha öncede aklımdan yazmayı geçirdiğim ama yazmadığımı fark ettiğim bir umut tohumumumdan bahsedeyim.
Bundan 5 ya da 6 sene once idi on günlük bir bayram tatili oldukça yağışlı geçmişti ve bu 10 gunluk surede atık deşarjı minimum seviyelere düştüğü için
inanın Ergene ve Muratlı deresi olması gerektiği gibi olmasa bile Cumhur beyin fotoğrafıyla alakasız idi.
Cumhur bey son günlerdeki yağışlardan sonra eğer Trakya da ki derelere bir göz atarsanız çokta karamsar olup ümitszliğe kapılmayın. Sayın Doğasever işi ve konumu gereği bilir Stoke on Trent ve Londra daki hehirlerde balık populasyonu son 10 yılda 3 katına çıktı ise asıl görevleri DENETLEME ve gerktiğinde YAPTIRIM UYGULAMA olanlar görevlerini YAPSINLAR, bir de yurdum insanı yaşadığı yörenin
değerlerini korusun ki bu bence çok daha önemli, ERGENE ve ERGENELER kurtulur.
Yoksa Trakyada değil gidin bu MANTIKLA !!! '' Anadolu da yatırım yapın '' DÜŞÜNCESİ YEŞİLIRMAK, KIZILIRMAK,MUDURNU ya da FİLYOS çayını PERİŞAN edin demektir.
Sevgiyle kalın
Dogasever
17-01-2010, 11:41
Yoksa Trakyada değil gidin bu MANTIKLA !!! '' Anadolu da yatırım yapın '' DÜŞÜNCESİ YEŞİLIRMAK, KIZILIRMAK,MUDURNU ya da FİLYOS çayını PERİŞAN edin demektir.
Sn Ensar çok haklısınız. Ancak, sanayi kurmak, fabrikalar açıp, sanayi üretimi yapmak denince nedense hepimiz şartlanmışız ve hemen çevreyi kirletmeyi düşünüyoruz. Halbuki bizler nasıl "sürdürülebilir tarım" deyimini özümsedikse, tüm insanların "sürdürülebilir sanayi" terimini de özümsemelerini sağlamalıyız. Çünkü artık günümüzde o kadar ucuza kurulabilecek o kadar güzel arıtma yöntemleri var ki, artık bu arıtma sistemlerini kullanmamak delilik!
Benim taraftar olduğum arıtma sistemleri, geri dönüşüme dayalı! (Enerji veya malzeme olarak). Günümüzde, hemen hemen her türlü atıktan mutlaka bir veya birkaç geri dönüşüm ürünü üretmek olası. Ayrıca, sevindirici olan, artık bu ürünlerin üretilmesi de ekonomik bir zorunluluk haline geliyor.
Ülkemize getirmek için üzerinde çalıştığım bir örnek vereyim: Peyniraltı suları.
Bu sular ileri arıtma yöntemleriye ve biyoteknoloji ile arıtılarak, hayvan yemi ve biyoetanol üretiliyor. Dünyada birçok ileri ülke artık peyniraltı suları için biyolojik arıtma tesisi kurup da, atıksu desarj parametrelerini indirmek suyu deşarj edebilmek için bu değeri biyolojik arıtma tesislerinde mikroplara yedirerek yok etmiyor.
Proteini ve laktozu moleküler boyutta sudan fiziksel olarak ayırmak artık çok kolay! Ve maliyeti de hemen hemen biyolojik arıtma tesisi fiyatına geliyor. (Peyniraltı sularında biyolojik arıtma tesislerinin gereği gibi çalışmadığını da bu arada belirtmeliyim!) Buna keza yağ sanayii atıksularında, içinde sadece biraz emülsifiye yağ var diye, bu sular atıksu olarak deşarj ediliyor, çevreyi kirletiyor ya da biyolojik arıtma tesislerinde arıtılıyor ve çıkan su atılıyor.
Halbuki bu emülsifiye yağları da fiziksel yöntemlerle sudan ayırmak çok kolay ve çok pahalı da değil. Bazı göl, dere ve denizlerimizin en büyük kirleticisi ya peyniraltı suları ya da yağlı atıksulardır!
Bence asıl sorun, tüm dünya bilgi toplumunu yaşarken ülkemizin henüz bu çağa tam ayak uyduramamış ve bilgi kirliliği toplumunu yaşıyor olmasından kaynaklanıyor. Ama bizler ve bizden sonrakiler uyumayacaklar. Ben gecenin aydınlanacağından eminim. Trakya yıllarca sanayi uğruna feda edilmiştir. Ama hangi sanayi diye sorarsanız: Bilinçsiz, geri toplumlara yakışan bir sanayi...
Dogasever
17-01-2010, 11:52
Arıtma fabrikanın içinde başlar! Her prosesin sonunda çıkan atıksuyun içindeki değerli maddeleri çıkartıp yeniden kullanmayı düşünmeliyiz.
Organik olan tüm atıkları; hayvan yemi, organik gübre yapmalıyız. Bunlar yapılamıyorsa, enerji üretimini düşünmeliyiz. Atıklar içindeki bazı ürünler başka bir sanayinin girdi maddesi de olabilir! Bu olasılıkların hepsi bıkmadan usanmadan araştırılmalıdır.
Sürdürülebilir sanayide bir fabrika kullanmak üzere proses suyu aldıktan sonra, bu suyu defalarca temizleyerek tekrar tekrar kullanmayı düşünmelidir. DEvlet de bu uygulamaları teşvik etmelidir. Aksi uygulamalara izin vermemelidir. Eğer geri dönüşüm yapma olasılığı varsa bu yöntem tüm diğer yöntemlerin önünde olmalı, devlet tarafından önerilmelidir. Halbuki bugün bunun tam tersi yapılıyor.
Sanayici bildiğim kadarıyla yeraltı sularına para ödememektedir. O yüzden, neden temizleyip yeniden kullansın ki? Nasıl olsa temizini yerin altından pompa ile çekiyor. Ben Trakyada yıllarca, yeraltında her gün 10000 metrekup su çekip, kirletip yeniden yer altına pompalarla gönderen tekstil işletmeleri biliyorum. Bu işletme Türkiye'nin en gözde tekstil firmalarından biridir. Bu uygulamalara yıllarca göz yumuldu. Bir süredir uzak olduğum için şimdiki durumu bilmiyorum.
Cumhur Tonba
17-01-2010, 13:23
sayın Ensar. Keşke sizin dediğiniz gibi karamsar olmasak.
''Cumhur bey son günlerdeki yağışlardan sonra eğer Trakya da ki derelere bir göz atarsanız çokta karamsar olup ümitszliğe kapılmayın''
Evet. Yağışlarla beraber yüzeysel olarak temizleniyor. Kışın koku biraz azalıp, renk biraz açılıyor. Köyümüz Ergene Nehrine 8 km. falan. Ve yazın Çeltik kanallarına Ergeneden su pompalanıyor. Yani Ergene Nehrinin sularıyla her an iç içeyiz. Hatta hayata geçirilen bir proje var. Meriç Nehrinden Ergene Nehrine çok büyük bir kanal açılıyor. Meriç'in suyu Ergene Nehrine verilerek suyun biraz daha kaliteli olması sağlanacak. Fakat Mayıs ayından sonra ne yazık ki Ergene aynen fotoğraftaki gibi oluyor. Bu sene sizlere yeni fotoğrafları da gönderirim.
Fotoğraf: Uzunköprü-Balabankoru köyü ve Meriç-Yenicegörüce Köyü arasındaki Köprüden çekilmiştir. Yani nerede ise Ergene Nehrinin son bölümü. Tüm yükünü aldıktan sonraki hali.
Önemli olan yaptırımların uygalanması. Denetimlerin yeteri kadar gerçeksi olması. Proplemlerin bir çoğu o zaman ortadan kalkmış olacaktır. Size bir fotoğraf daha göndereceğim. O fotoğrafta Ergenenin kollarından (Baş kısımdan) bir fotoğraf.
Cumhur Tonba
17-01-2010, 13:32
İdris Bulgurcu isimli bir arkadaşımız göndermiş.
SÜTLÜCE DERESİ:
Ergenenin onlarca kollarından birisidir.Vizenin Soğucak köyünden doğup Vize Doğanca.Pınarhisarın Cevizköy Sütlüce. Lüleburgazın Ahmetbey Evrensekiz beldelerinden geçerek Lüleburgazın Eskibedir köyü yakınlarında ERGENEYE dökülmektedir.
Malesef bu nadide güzellik ve temizlikteki dere Sütlüceden sonra Ahmet...beyden başlayarak sanayi atıklarına kurban gitmiştir.
Dostlarımıza fikir oluşturması bakımından bu derenin Sütlüce köyündeki görünümünü bir fotoğrafla paylaşmak istedim
122208
Dogasever
17-01-2010, 14:15
Sütlücede temiz görünüyor. Ahmetbeyden sonra kirlenme başlıyor diyorsunuz. Bu kirlenme Ergenenin kirliliği kadar yoğun mu? Benim bildiğim kadarıyla o bölgede tekstil veya deri sanayi yoktur. En büyük kirleticilerin kimler olduğunu biliyor musunuz? Bunları bilirsek belki bu sanayilere uygun bazı çözümler sunabiliriz. Yine benim bildiğim kadarıyla o bölgede peynirciler, sütçüler ve hayvan çiftlikleri yoğunluktadır. Ben Alpullulu'yum.
Ahmetbeyde de sanayi var. Daha öncede belirttiğim gibi sorun SALT sanayıcinin DEĞİL, yurdum insanının bilinç seviyesi.
Bu gün bir belgesel kanalında Avustralyanın insansız bir bölgesinde balık yakalayan kişinin metre ile balığı ölçmesi ve 55 cm den büyük olduğu için alıkoyması.
Balığı yakalayan kişiye en yakın ikinci insan herhalde en az 100 km idi. Ama konu kendine ve kurallara saygı olunca iş güzel oluyor.
Neyse biz gurup olarak sadece bu sitede değil de galiba guruplar halinde yavaş yavaş yollara düşüp kahve kahve gezmesi gereken insanlarız diye düşünüyorum.
Sevgiyle kalın
Dogasever
17-01-2010, 17:51
Neyse biz gurup olarak sadece bu sitede değil de galiba guruplar halinde yavaş yavaş yollara düşüp kahve kahve gezmesi gereken insanlarız diye düşünüyorum.
Sn Ensar
Yapılması gerekeni çok güzel özetlemişsiniz. Bu gerçekten de bir bilinçlenme işi. Ancak devlet sanayiciye bu konuda çeşitli şekillerde yardımcı olabilir. İl çevre Müdürlükleri de daha etkin hale getirilebilir. Olay sadece denetim yapmak değildir. En iyiyi en doğruyu bulmaktır aynı zamanda. Ve insanları bilinçlendirmektir.
Cumhur Tonba
17-01-2010, 20:06
Ahmetbeyde de sanayi var. Daha öncede belirttiğim gibi sorun SALT sanayıcinin DEĞİL, yurdum insanının bilinç seviyesi.Sevgiyle kalın
Ensar bey çok haklı.
İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batıralım. Nehirlerimiz, göllerimiz ve diğer su kaynaklarımız kirleniyor ve yer altı sularımız tükenme seviyesine geliyorsa büyükten küçüğe bunda hepimizin günahı ve suçu var. Ergene'nin kaynaklarında-sonuna kadar olan bölümde ki yerleşim birimlerinde hangi Belediye-Belde ya da köyde arıtma sistemi var acaba? Olanlar da çalıştırıyor Mu? Hangimiz evimizdeki kızartma yağını, otomobilimizden ya da motorumuzdan çıkan motor yağını gerektiği gibi imha ediyoruz. Maallesef bilinç seviyemiz bir hayli düşük.
Cumhur Tonba
30-01-2010, 19:51
123628
Sn Tonba,
Bu manşet şeklinde 15 Ocak tarihli yerel bir Edirne gazetesinde çıkmıştı sanıyorum.
Nedeni de 14 Ocak Tarihinde Edirne de yapılan bir toplantı sonucunda varılan ortak karar gibi gösterme ve birilerini suçlayarak kendimizi sütten çıkmış ak kaşık gibi sunma gayreti gibi gelmişti.
Tekirdağ lılar suçlu Edirne liler mazlum ve masum ve bu işten zararlı çıkyor öyleyse her türlü tedbiri Tekirdağ lılar ya da Kırklareli liler alsınamı getirilmek mi isteniyor acaba? Yoksa iller arası koordinasyon ve kontrolleri yapmayanlar sorunun havada kalmasına mı çalışıyor anlamadım.
Ergene, Arda, Meriç ya da ne bileyim Kızılırmak taki sorun bölgesel değil ulusal sorundur ve ulus olabilmek te sorunlara topyekün sahiplenmekle başlar.
Dilerim unutturulup tuu kaka denilip kötülenen ulusalcılık kavramına yeniden gerekli önemi verip Ergene yi de Arda yı da ya da Asi yi de gelecek kuşaklarea aldığımızdan daha temiz bırakabiliriz.
Sevgiyle Kalın
Cumhur Tonba
31-01-2010, 13:50
Sayın Ensar,
Bu fotoğraf Dün ki Posta gazetesinde çıktı. Suçlu arayacak olursak hepimiz suçluyuz. Bir kişi bile ben suçsuzum diyebilir mi? Önem li olan sizin de belirttiğiniz gibi topyekün bu sorunlara sahip çıkmak ve gereken tetbirleri almaktır. Yoksa bütün nehirlerimizin, barajlarımızın, denizlerimizin, akursalarımızın şu an pırıl pırıl olduğunu kabul etsek. Neye yarar? Önemli olan onları korumak, kirletmemek ve topyekün bu bilince sahip olmak daha önemli.
Teşekkürler, saygılar.
Ailem Ergene'nin kollarından birinin geçtiği Muratlı'da oturuyor. Benim çocukluğumda biz bu derenin kenarında oyunlar oynardık nasıl berrak ve yaşam dolu bir suydu, kurbağalar, su kaplumbağaları, çeşit çeşit balık, kenarda sazlıklar ve kuşlarla doluydu. Büyüklerimiz elle balık tutardı ağaç köklerinin arasından. Kim ne kullanıyor veya kullanmaya karar verdi bilmiyorum ama su hergün başka bir renkte akıyor. Geceleri kokunun şiddeti inanılmaz şekilde daha da artıyor, burnunuzun direği kırılır rüzgar size doğruysa, kanımca gündüz arıtma tesisi kullanır görünenler gece olunca serbest atış moduna geçip herşeyi boşaltıyorlar.
Bu durumu kontrol edebilecek bir kurum yok gibi görünüyor. Gece yarısı kim kimi kontrol edecek. Çorlu organize deri sanayinin EM kullanma niyeti olsa ne olur. Bütün Trakya'nın sanayi tesisleri ve insan yerleşimlerinin pislikleri bu sulara akıyor. Açık bir kanalizasyon sistemi gibi.
Ergene'nin kurtuluşu ancak sanayi tesisi ve insan yerleşimlerinin Ergeneye açılan atık hatlarının kapatılması ile mümkün olabilir.
Cumhur Tonba
16-08-2010, 02:41
Sayın Etrim,
Bu konuda çok halısınız. Nehre atık boşaltımının önüne geçilmeden yapılacak çalışmaların hiçbirisinin de faydalı olacağını sanmıyorum. Şu anda (16.Ağustos 2010. sat03.32.) Ergene nehri ufak bir dere gibi yatağında akıyor. Yağmur mevsiminde şu andki halinden belki binlerce katına çıkıyor. (Mübalağa yapmıyorum) Galeriye eklediğim fotoğraflardan kıyaslayabilisiniz) Önemli olan atıkların nehre karışmasını önlemek.
Ve yine şuna eminim. Atkların önlenmesiye ve bir yağış sonrası dip kirlilik dursa bile, nehir hemen canlılık kazanabilir. Zira yağışlarla gelen su müthiş. Düşünün ki, 1,5 km genişlik te bir yatağa yayılıyor. Şu an ise genişlik 40-50 metre.
Sn. Cumhur Tonba, katılıyorum, atıklar durdurulsa bir yağmur mevsimi sonrasında canlı bir nehir oluşacaktır.
Dogasever
16-08-2010, 14:28
Sn. Cumhur Tonba, katılıyorum, atıklar durdurulsa bir yağmur mevsimi sonrasında canlı bir nehir oluşacaktır.
Ya dipte birikmiş olan çamur?
Kirletmenin durdurulması birinci koşul ancak ondan sonra ekolojik dengeyi yeniden kurmak için yapılacak çalışmaların başında Bukaşi Topları ilavesi var. Bukaşi topları ilavesi bu organik ve toksik madde kökenli çamuru yavaş yavaş tüketecek ve tükettikçe de enzimler, antioksidanlar, vitaminler ve diğer yararlı biyoaktif maddeler aracılığıyla ekolojik dengenin yeniden tesis edilmesine yardımcı olacaktır. (üç yıl üst üste 2 milyon/yıl Bukaşi Topu atılmalı).
Dip çamuru toksik maddelerin yeni gelen suyun içinde erimesine neden olmakta ve böylece suyun tarımda kulanılmasını (özellikle pirinç üretiminde) olanaksız hale getirmektedir. Eğer Bukaşi topları kullanılırsa, ve tarımda da EM kullanılırsa, Ergene havzasında 1-2 yıl sonra yeniden tarım yapılabilir.
Cumhur Tonba
17-08-2010, 01:57
Sayın Doğasever.
Ya dipte birkmiş olan çamur? konusunu zaten (Atıkların önlenmesiye ve bir yağış sonrası dip kirlilik dursa bile, nehir hemen canlılık kazanabilir) cümlesi ile ifade ettik. Evet dip kirlilik dursa bile, şuna inanın ki, atıkların <ergeneye verilmesinin durduğu sene, Ergene nehri Balıkla dolar ve bir iki sene içerisine diğer canlılar da boy göstermeye başlar.
''Dip çamuru toksik maddelerin yeni gelen suyun içinde erimesine neden olmakta ve böylece suyun tarımda kulanılmasını (özellikle pirinç üretiminde) olanaksız hale getirmektedir. Eğer Bukaşi topları kullanılırsa, ve tarımda da EM kullanılırsa, Ergene havzasında 1-2 yıl sonra yeniden tarım yapılabilir.'' parağrafınıza karşı üzülerek şunu belirtmek isterim. Şu anda bile Ergene Nehri'nin suyu kullanılmaktadır. Ve Çeltik tarlaları o su ile sulanmaktadır.
Dogasever
17-08-2010, 12:34
Şu andaki durumu orada olmadığım için bilmiyorum tabii ki. Ancak basından takip ettiğimiz kadarıyla, suyun içinde ağır metaller ve diğer toksik maddeler olduğunu biliyoruz. Bu da, yetiştirilen ürünün bünyesinde ağır metal birikimine neden olabilir. Saygılar
Belirli aralarla aynı muhabbet...
Ergene Nehri zehir saçıyor
10 Ocak 2011
188398
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, ''Araştırmacılar, Çorlu'da kanser sıklığının Türkiye ortalamasının üstünde olduğunu, ilköğretim öğrencilerinde bile kanser görülmeye başlandığı uyarısında bulunuyor'' dedi.
Prof. Dr. Yorulmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çerkezköy, Çorlu, Muratlı ve Lüleburgaz arasındaki 350 bin kişinin çalıştığı 1350 fabrikaya işaret ederek, Trakya'daki sanayi tesislerinin bölgedeki doğal yapıya verdiği tahribatın boyutlarını gözler önüne serdi.
Bölgedeki sanayi tesislerinin uygun arıtma yapmadan doğaya bıraktıkları zehirli atıkların yanı sıra yerleşim birimlerinden akarsulara bırakılan kanalizasyon ve evsel atıklar ile tarımsal gübre ve ilaçların Trakya'yı saran Ergene Nehri'ni kirlettiği vurgulayan Prof. Dr. Yorulmaz, ''Ergene artık Trakya'ya hayat vermek yerine ölüm kusar hale geldi'' diye konuştu.
Ergene Nehri'nden aldıkları örnekler ile çeşitli araştırmalar yaptıklarını bildiren Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, yapılan analizlerde nehir suyunda kurşun, civa, kadmiyum, kobalt, bakır gibi ağır metaller ve arsenik çıktığını ayrıca fosforlu-azotlu bileşikler ile solvent, asit, alkali ve boya gibi sayısız kimyasal maddeler tespit edildiğini bildirdi.
Özellikle sonbahar döneminde etkili olan yağışlar ile Ergene Nehri'nin taşması sonucu Trakya bölgesindeki bir çok tarım arazisinin söz konusu atıklar nedeniyle zehirlendiğine vurgu yapan Prof. Dr. Yorulmaz, ''Bu zehirler yetiştirilen bitkiler aracılığıyla kademe kademe insanlara kadar ulaşmakta ve kanser, inme, karaciğer, böbrek, kalp yetmezliği gibi çok ciddi hastalıklarda artışa neden olmaktadır.
Ayrıca Kuzey Ege'ye dökülen akarsular nedeniyle deniz canlıları da zehirlenmekte ve özellikle bu bölgedeki balıkları tüketen insanlar ciddi derecede etkilenmektedir.''
-''ERGENE VE ÇORLU'DA DOĞAL HAYAT BİTTİ''-
Bir süre önce Trakya Üniversitesi'ndeki bilim adamları tarafından hazırlanan raporda Ergene ve Çorlu'daki nehirlerde doğal hayatın bittiğinin ortaya çıktığını anlatan Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, sözlerine şöyle devam etti:
''Raporda, evsel atıklar ve fabrikaların bir çoğunun atıklarını arıtmadan derelere akıtması nedeniyle, kimyasal ve biyolojik kirliliğin en üst düzeyde olduğu vurgulanıyor. Ayrıca bu akarsulardaki suların hiçbir amaçla kullanılmayacağı ve sağlık için tehlikeli bir kaynak olduğu belirtiliyor. Ergene Nehri'nin Türkiye'nin en kirli nehri olduğu ve içinde dördüncü sınıf su bulundurduğu bildirilmekte. İçindeki ağır metaller, bu suya temas eden ve içen hayvanlara, bitkilere ve insanlara geçmekte, insanlarda da kansere neden olmaktadır.''
Artık Ergene'de kirlilik nedeniyle binlerce dönüm arazide çeltik üretimi yapılamadığını aktaran Prof. Dr. Yorulmaz, ''Araştırmacılar, Çorlu'da kanser sıklığının Türkiye ortalamasının üstünde olduğunu ve ilköğretim öğrencilerinde bile kanser görülmeye başlandığı uyarısında bulunuyor'' diye konuştu.
Çevreyi kirleten tesislere fazlasıyla tolerans gösterildiğini öne süren Prof. Dr. Yorulmaz, daha fazla geç kalmadan mevzuatın gösterdiği yaptırımların uygulanması ve kurallara uyulması çağrısında bulundu.
-ÇORLU HALKI SAĞLIĞINDAN ENDİŞELİ-
Bölgedeki çevre kirliliği özellikle Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde etkisini gösteriyor.
Çorlu Deresi'nin geçtiği ilçedeki Sağlık Mahallesi'nin muhtarı Ali Rıza Akpolat, etrafa yayılan kötü kokular ve kirlilikten şikayetçi.
Son yıllarda bazı vatandaşların bölgede bulunan evlerini gerçek değerinin altında fiyatlarla satışa çıkararak ilçeyi terk etmeye çalıştığını anlatan Akpolat, sözlerine şöyle sürdürdü:
''Sağlık Mahallesi'nde 70 bin kişi yaşıyor. Mahallenin içinden geçen Çorlu Deresi'nde eskiden bir çok türde canlı yaşıyordu. Ancak Çerkezköy, Velimeşe ve Çorlu'da başlayan sanayileşme bu derenin hızla kirlenmesine neden oldu. Şimdi Çorlu Deresi'nde bırakın canlıların yaşamasını, etrafında oturan insanların sağlığı bile tehlikede. Dereye yakın yerlerde yaşayan insanların çocukları kirlilik nedeniyle sık sık hasta olmaya başladı. Mahalle halkı her gün bize gelerek durumu anlatıyor ve şikayet ediyorlar.''
Zaman (http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1076832&title=ergene-nehri-zehir-saciyor)
furkan yıldız
11-01-2011, 20:33
Yıllardır dillerde ama kimsenin umursadığı olmadığı için çözüme kavuşacağı yok. Ergene nehrinden akan suyla tarla sulaması yapılıyor. Özellikle kavun ve karpuz. Sulama yapılırken gözlerimle gördüğümde suyun oluşturduğu köpüğü hayal etmekte bile güçlük çekebilirsiniz :(
2. Ergene Hayata Dönsün Eylemi -10 Nisan Lüleburgaz (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=23666)
Kirletenlerden merhamet dilenerek ergene temizlenmez.
Üstelik kirletenler sadece fabrikalar değil. Bölge belediyeleri lağımlarını ergeneye boşaltıyor sonra çevre eylemlerine katılıp boy gösteriyor. Devlet görevlileri aynı şekilde yalan yanlış ÇED raporlarına onay verip fabrika izni veriyor sonra Çevre eylemlerine konuşup günah çıkartmaya çalışıyorlar.
Bölge insanın hiçmi suçu yok, olmazmı?, gelene ağam, gidene paşam dediler senelerce, hatta kendi lahımlarını da tuvalet çukarlarından vidanjörlerle çekip ergeneye boşalattılar yıllarca.
Ergene için yürüyorlar
Trakya Halk Komitesi üyesi bir grup, Ergene Nehri'nin kirliliğine dikkat çekmek amacıyla Uzunköprü'den Ankara'ya yürüyüş başlattı.
Cumhuriyet Portal (http://cumhuriyet.com.tr/?hn=344258)
Alper Akman
26-06-2012, 15:54
Lütfen izleyiniz
ntvmsnbc Video Galeri (http://video.ntvmsnbc.com/ergene-nasil-kurtulur.html)
İzledimde bir karar alıcı çıkıp şu şu yapılacak şu şu uygulanacak gibi bir şey göremedim, sedece konuşuyoruz.
Onu bende biliyorum tüm tesisler arıtmasını yapacak yapılması lazım diye, bırak cak'ı artık yap.
Veysel eroğlundan bahsediliyor, cek çak.
Belirli aralarla aynı muhabbet...
Biz bu muhabetleri daha çok yaparız, cek le çakla bu işler olmaz, artık uygulama görmek istiyoruz uygulama.
Dogasever
05-07-2012, 17:34
İzledimde bir karar alıcı çıkıp şu şu yapılacak şu şu uygulanacak gibi bir şey göremedim, sedece konuşuyoruz.
Onu bende biliyorum tüm tesisler arıtmasını yapacak yapılması lazım diye, bırak cak'ı artık yap.
Veysel eroğlundan bahsediliyor, cek çak.
Biz bu muhabetleri daha çok yaparız, cek le çakla bu işler olmaz, artık uygulama görmek istiyoruz uygulama.
Sayın Lilium yerden göğe kadar haklı. Uygulama görmek istiyoruz. Sorunun en büyüğü Ergeneden kim sorumlu. Herkes sorumluluğu başkasına atmada uzman. Sanki Ergene Türkiye sınırları içinde değil, sanki Ergene diye bir nehir yok, sahibi yok, sorumlusu, yetklilisi yok. Bu nehir Marsta mı doğuyor?
Bu nehre 21. yy'da son derece tehlikeli endüstriyel atıksular dökülüyor. İnsanlar hasta oluyor. Yeraltı suları kirleniyor. Sebzeler meyveler bu sağlıksız sularla sulanıyor.
Bu vatan hainliğine kim dur diyecek bu sorunun yanıtı bile yok. Bu nasıl memleket. İnsanlar artık bıçak kemiğe dayandı Ankaraya yürüyüşlere başladılar. Hala televizyonlarda açık oturumlar yapılıyor.
ARTIK KONUŞMA DEĞİL BİRŞEYLER YAPMA ZAMANIDIR! BU KİRLENMEYİ KİM DURDURACAK?
ERGENE KENARINDA HALA YENİ TESİSLER KURULUYOR. BUNLARA KİMLER NASIL RUHSAT VERİYOR?
TRAKYA TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN BİR PARÇASI DEĞİL Mİ?
Ya bazen hakikaten sinirlerim bozuluyor ve bazen arkadaşların da kalbini kırıyoruz, yahu konuşuyoruz da konuşuyoruz tabi ki bir şeyler konuşulur tartışılır ve doğruda buluşulur uygulayıcılar karar alıcılar da bunu uygular gecici çözümle değil kalıcı bir çözüm bulunur uygulanır, cek cak cek cak sonuç yine zehirleniyoruz.
Efendim arıtma tesisi yapılmalı, tamam yapılmalıysa yap ama onu çalıştır, dünya kadar arıtma tesisi var, ya çalışmıyor ya yarı kapasiteyle çalışıyor, Neden, çünkü maliyetleri pahalı. Çalıştıramayacaksan niye yapıyorsun kardeşim, görümlük olsun diye mi? Günü kurtarmak için mi?
Her şeye çözüm kolaylık bulunuyor buna bulunamıyor nedense.
Maliyetleri niye pahalı, kullanılan elektiriği malzemesi girdileri (vs) yüksek maliyetli,
Vergi alınmaz kullanılan malzeme maliyetine verilir ve o tesis çalıştırılır, çalıştırmayanı da yüksek para cezalarıyla yakarsın, yakman için bir sebebin olur.
Senin girdilerin hem pahalı olacak hemde çalıştır diyeceksin alda sen çalıştır demezler mi adama
Ya arkadaşlar kimse kusura bakmasın ama böyle yöneticilerle yetkililerle bu ülkede bir şey olmaz.
Sevgili malinanın dediği gibi belirli aralıklarla aynı muhabbeti yaparız bir birimizin kalbini kırarız, başkada bir şey olmaz.
Anti Kapitalist
02-02-2022, 18:51
Konuyu Hortlatıyorum.
Aradan 10 yıl daha geçti ama malesef hala değişen birşey yok
sürekli simsiyah akıyor,iç içe yaşıyoruz ve bakmaya korkuyorum cidden.
Anti Kapitalist
15-02-2022, 19:10
Eskiden içerisinde 22 balık türü yaşayan,Yıldız Dağlarından pırıl pırıl akan,Trakya'ya can suyu veren 283 km uzunluğundaki Ergene Nehri,yaklaşık 30 yıldan beri sanayi tesisleri yüzünden simsiyah zehir akıyor.İçerisinde bakteri bile yaşamıyor.Çevresine kanser saçıyor ve ergeneye 1 km uzaklıkta oturuyorum ve yazları iğrenç kimyasal kokularına maruz kalıyoruz,camları kapıları kapatmak zorunda kalıyoruz.Ergene'nin suyunu içen anında ölür o kadar ciddiyim.Asla halı altına süpürülecek bir konu değil bu arkadaşlar ve bu konu en son 14 yıl önce açılmış bende hortlatmak istedim çünkü sanayi faaliyetleri o yıllara göre %500 arttı dolayısıyla kirlilik ve sağlık riskide arttı yani durum çok ciddi. Yaklaşık olarak tam 3409 tane sanayi tesisi var arkadaşlar ve çoğu yıllardan beri Trakya'nın yeraltı sularını kullanıp(%85 ini bitirdiler) her gün milyonlarca küp ton zehir su bu nehire veriliyor.Yapılan araştırmalara göre Ergene sularının içerisindeki tehlikeli ağır metaller olan kadminyum, kurşun, krom, çinko, siyanür(insanı anında öldürür), sülfat, bakır, demir, yağ, florür, fosfor gibi zehirli kimyasal maddeler geçtiği topraklar ve çevresine kanser ve ölüm tehdidi yaymaktadır. Neden kimse bir şey demiyor ? Neden yetkililer göz yumup bir çözüm telaşında değiller ? Çünkü kapitalist sistemin çarkı bu şekilde döner.Para kazanmak için her türlü rezilliği yapabilirsiniz ve başınızdaki yetkililer satılmış köpekse durumunuz vahim.İşte durum Trakya'da böyle.Kapitalist sisteme kurban gitmiş bir bölge. Para yüzünden insanlık kendi pisliğinde boğulacak.Kıyamet falan kopmayacak çünkü insan kendisi hazırlıyor kıyametini.Trakya'nın yeraltı suları %85 azaldı ve kirlendi artık kıtlığa doğru gidiyoruz cidden.Bu bölgenin her tarafında çevre felaketi var.Milyonlarca dekar orman arazisi yok edilip yabancı şirketler tarafından maden şirketi ocağı oldu İğneada taraflarında yani Trakyanın ciğerlerinde.Her yerde bi çevre felaketi var buranın
Anti Kapitalist
15-02-2022, 19:41
723653
Anti Kapitalist
15-02-2022, 19:47
723654
Anti Kapitalist
15-02-2022, 19:53
723655
Bugün çektiğim fotoğraf.Dediğim gibi simsiyah akıyor
723656
Anti Kapitalist
23-02-2022, 20:34
723748
Kirlilik yüzünden sözde fabrikalara milyonlarca tl ceza kesildi,sözde kimisinin faaliyeti durduruldu ama size bir şey söyleyeyim bir şeyin olduğu yok.İsteyen istediği gibi zehirli atıklarını kimseye hesap vermeden salıyor.Bunlara kim izin veriyor? Böyle çevre katliamına,insan sağlığının ölümcül tehlikesine kim göz yumuyor? Yoksa başımızdaki satılmış köpekler bu para çarkının bir parçasımı? Cevabı basit: Tabikide evet
Başımızdakiler düşman bize bu kadar basit bir olgu.
Bu ülkede adalet,hukuk kavramı falan asla yok.
İnsan para için bindiği dalı değil yediği kaba bile ....
Durum böyle.Bencil kapitalist beyinlerin para ve rant hırsı bu.
Aşırı doğa sever duygularım beni Ergene'yi kontrol etmek için nehrin dibine kadar götürdü ve korkunç bir görüntüyle karşılaştım çünkü yakından renginin bu kadar simsiyah olduğunu görmemiştim ve yaydığı iğrenç kimyasal kokusu başımı döndürmeye başladı ve koşarak kaçmaya başladım,kokuya dayanılması cidden imkansız arkadaşlar ve doğa 30 yıldan beri buna maruz kalıyor(!) pardon maruz kaldıttırılıyor olacak doğrusu.
723749
Renk o kadar koyu siyah ki artık ayna görevi yaparak gökyüzünü yansıtmaya başlamış sadece.Yanındaki kavaklar nasıl canlı kalabilmiş o kadar milyon küp ton kimyasala rağmen.. ona hayret ediyorum açıkçası.
723750
Anti Kapitalist
23-02-2022, 20:55
Son 20 yılın hükümetinde 8 tane çevre bakanı değişti ama ortada hiçbir şey yok.Çevre bakanı değil çevre düşmanı bakanlığı olmalıydı isimleri.Özet olarak; Vurdumduymazlık,umursamazlık,göz ardı etme,normalleştirme,böyle bir vahşet yokmuş gibi göstermek....
Sağlık bakanlığının gizlediği kanser vakalarını saymıyorum bile.
Edirne'de pirinç tarlalarının ergeneyle sulandığı pirinçlerin soframıza kadar gelip bizi de zehirlediği...
İçme sularımıza bile karışan ağır metaller,kanserojen zehir maddeleri.... daha neler neler... saysak roman olur.
Ha halkın suçu yokmu??? sonuna kadar var.Aslında başta suçlu olan halk çünkü hiçbir tepki,isyan,başkaldırı yapılmadı ciddi olarak. Kimseninde umurunda bile değil bu konu çünkü milletimiz KORKAK. Vatan sevgisi,doğa sevgisi,cumhuriyetin gücü hiçbir şey yok.Ne zaman bu konuyu açsam insanlar bana hemen:saçmalama,senmi değiştircen dünyayı düzen böyle vs söylemeye başlıyorlar.Bu hastalıklı bir bakış açısıdır ve bu yüzden insanlık kapitalizmin çöplüğünde çürümeye mahkumdur.
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.