Bağlan

View Full Version : “Orman Müh., Orman Endüstri Müh. ve Ağaç İşleri Endüstri Müh. Hakkında Kanun”




malina
10-11-2005, 11:59
“Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun”


Halen TBMM 'de olan ve yasalaşmayı bekleyen "Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Mühendisliği Yasa Tasarısı" na destek vermenizdir. Çünkü, bu yasa tasarısı hepimizi çok yakından ilgilendiriyor. Bu yasa tasarısının hazırlık aşamasında bulundum. Ülke ormancılığına iyi şeyler getireceğine inanıyorum.

Sevgili Arkadaşlarım,
İşsizlik, iş bulamamak hepimizin acı yarası. Bu yasa, belli ölçülerde bu soruna çözümler getiriyor. Haydi destekleyelim bu yasayı ve çıkartılmasını sağlayalım. Aşağıda, TBMM 'deki komisyon başkanlarının ve miletvekillerinin fax ve e-mail adresleri bulunmaktadır. Ayrıca, altta bu kişilere gönderilebilecek bir metin örneği de verilmiştir. Haydi genç meslektaşlarım, üzerimize bir görev düştü ve bunu yerine getirelim.

Saygı ve sevgilerimle...

Yrd. Doç. Dr. Ahmet TOLUNAY
Suleyman Demirel Universitesi
Orman Fakültesi
atolunay@orman.sdu.edu.tr (atolunay@orman.sdu.edu.tr)

ANAYASA KOMİSYONU
İletişim :
Tel 420 53 20
Tel-Fax 420 53 21
Elektronik Posta ayaskom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
ADALET KOMİSYONU
Tel 420 53 23
Tel-Fax 420 53 24
Elektronik Posta adlkom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
MİLLİ SAVUMNA KOMİSYONU
Tel (0.312) 420 53 27
Tel-Fax (0.312) 420 53 28
Elektronik Posta savkom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
İÇ İŞLERİ KOMİSYONU
Tel (0.312) 420 53 30
Tel-Fax (0.312) 420 53 31
Elektronik Posta iciskom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
DIŞ İŞLERİ KOMİSYONU
Tel (0.312) 420 53 33
Tel-Fax (0.312) 420 53 36
Elektronik Posta disiskom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR VE GENÇLİK SPOR KOMİSYONU
Tel (0.312) 420 53 34
Tel-Fax (0.312) 420 53 35
Elektronik Posta egtkom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU
Tel (0.312) 420 53 46
Tel-Fax (0.312) 420 53 47
Elektronik Posta baykom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
ÇEVRE KOMİSYONU
Tel (0.312) 420 53 25
Tel-Fax (0.312) 420 53 26
Elektronik Posta cevkom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU
Tel (0.312) 420 53 49
Tel-Fax (0.312) 420 53 50
Elektronik Posta sagkom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
Tel (0.312) 420 53 41
Tel-Fax (0.312) 420 43 42
Elektronik Posta tarorkom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU
Tel (0.312) 420 53 40
Tel-Fax (0.312) 420 53 43
Elektronik Posta sanayi.tic.kom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
TBMM HESAPLARINI İNCELEME KOMİSYONU
Tel (0.312) 420 53 52-53
Tel-Fax (0.312) 420 53 54
Elektronik Posta heskom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
Fax (0.312) 420 53 68
Tel (0.312) 420 53 66
Tel v420 53 67
Elektronik Posta butkom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU
Komisyon Başkanı : (0.312) 420 54 33 - 420 54 34
Sekreterya : (0.312) 420 56 96 - 420 56 97
Faks : (0.312) 420 53 94
E-Mail : inshkkom@tbmm.gov.tr
------------------------------------
AVRUPA BİRLİĞİ UYUM KOMİSYONU
Tel (0.312) 420 54 01
Elektronik Posta : abuyumkomisyonu@tbmm.gov.tr
------------------------------------
Dilekçe Komisyonu
Telefon (0.312) 420 63 48 - 49
Fax (0.312) 420 53 65
Elektronik Posta dilekkom@tbmm.gov.tr


Sayın Başkanım, Sayın Milletvekilim,

Bizler Orman Mühendisi, Orman Endüstri Mühendisi ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisleri olarak, yaklaşık 18 bin orman köyü, 8 milyon orman köylüsü ile doğrudan ve tüm ülke nüfusu ile de dolaylı olarak ilişkisi bulunan, etkili bir mesleğin mensuplarıyız. Ülke alanının %27 ni kapsayan tüm ormanlar devletin mülkiyetinde olup, işletme, denetim ve gözetimi devlete aittir. Bizler, devletin koyduğu esaslar dahilinde, ormancılık hizmetlerini görmekteyiz. Halen ormanlarımızın mühendise, mühendisin de ormanlara ihtiyacı olmasına rağmen, Devletin küçültülmesi kapsamında iki aşık bir türlü bir biriyle buluşturulamıyor.

O nedenle, artık yeni bir yöntemin bulunması kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu yeni yöntem ormancılık hizmetlerinin hizmet satın alınması yoluyla sağlanabilmesidir. Devlete yük olmadan, devletin yükünü alacak, istihdam yaratacak ve Avrupa Birliği uyum sürecinde olması gereken bir unsurun da yerine getirilmesini sağlayacak olan düzenleme, “Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun” tasarısı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine Hükümet tarafından getirilmiştir. Bu tasarının yasalaşmasıyla, yeni bir dönem başlayacak ve mühendislerin Devlet eline bakmalarının önüne de geçilmiş olacaktır. Başta sayın Başbakanımız olmak üzere, tüm Bakanlar kurulu üyelerine yaptıkları katkılar nedeniyle teşekkür ederiz.

TBMM de bulunan ve yukarıda adı yazılı meslek yetki yasa tasarımızın yasalaşması için her türlü desteğinizi bekliyoruz. Biz ormancı meslek mensupları için büyük önem arzeden bu konuda yapılan destekler şükranla karşılanacak ve hiç unutulmayacaktır. Yardımlarınızı esirgemeyeceğiniz ümidiyle başarılar diler saygılar sunarız.

..../.../2005


Adı, Soyadı
Adres




malina
22-11-2005, 18:00
Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Yasa Tasarısı (http://www.agaclar.net/m/YetkiYasa.zip)


ziplenmiş pdf formatında 884 k

malina
23-11-2005, 09:01
ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI’NCA HAZIRLANDIĞI İFADE EDİLEN VE TBMM BAŞKANLIĞI’NA ARZI BAKANLAR KURULU’NCA 20 HAZİRAN 2005 TARİHİNDE KARARLAŞTIRILAN “ORMAN MÜHENDİSLİĞİ, ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ VE AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ HAKKINDA KANUN TASARISI” HAKKINDA EGE ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜM GÖRÜŞÜ

1. İlk defa Ziraat Fakülteleri bünyesinde oluşturulan Peyzaj Mimarlığı bölümleri, daha sonraki yıllarda Orman Fakülteleri, Mimarlık Fakülteleri ve Güzel Sanatlar Fakülteleri içinde de bölüm olarak açılmış, zaman içindemezunları, bağlı oldukları fakültelerin mühendis ve mimar unvanları yerine “Peyzaj Mimarı” unvanını almaya başlamışlardır.

Bu çerçevede Orman Fakültesi bünyesinde tesis edilenPeyzaj Mimarlığı Bölümü de 1989 yılından bu yana Peyzaj Mimarı unvanı ile mezun vermektedirler. Bugün ülkemizde 24 Üniversitede Peyzaj Mimarlığı eğitimi veren bölümleri bünyelerinde bulunduran fakültelerin 12’si Ziraat, 9’u Orman, 1’i Mimarlık, 2’si Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesidir.

Türkiye’de Peyzaj Mimarlığı eğitimi, kökeni hangi fakülteden olursa olsun, ayrı nitelikte bir meslek disiplini olarak tüm yasal ve bilimsel kurumlar tarafından onanmıştır.

2- Peyzaj Mimarlığı eğitimi, doğal ve kültürel peyzaj karakteristiklerinin bilimsel bir temelde ANALİZİ, TASARIMI, PLANLANMASI, YÖNETİLMESİ VE ONARILMASI konusunda LİSANS ve LİSANSÜSTÜ düzeyde eğitim veren, araştırmalar yapan bir mekan planlama ve tasarımı disiplinidir. Bu konuyla ilgili bir örnek olarak Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümünde okutulmakta olan derslerin listesi ile bölümümde yapılan bazı bilimselçalışmaların isimleri “ekte” sunulmaktadır (Orijinal metinde yer alan ekler bu dosyada gereksiz kalabalık yapmaması düşüncesiyle sunulmamaktadır).

3. PEYZAJ MİMARLIĞI; gerek kentsel gerekse kırsal alanlarda, ekolojik veri tabanlı fiziksel planlama, tasarım ve yönetim nosyonuna sahip ve bunu çalışmalarına yansıtan TEK MESLEK DİSİPLİNİDİR.

İlgili tasarıda geçen bazı konulara yönelik özet görüşlerimiz aşağıda sunulmuştur;

Ø Entegre havza ıslahı ve kırsal kalkınma, projelendirme ve uygulama çalışmaları

Tasarı’nın “Mesleğin konusu” başlıklı 4 üncü maddesinde “Entegre havza ıslahı ve kırsal kalkınma, projelendirme ve uygulama çalışmaları” Orman Mühendisi ve Orman Yüksek Mühendislerinin faaliyet konusu olarak gösterilmiştir.

Havza ıslahı çalışmaları fiziksel, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla ele alınması gereken kırsal kalkınmanın önemli bir aracıdır. Dolayısıyla havza planlama; kentsel ve kırsal mekanları da içine alan entegre (bütüncül) bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle böyle çok boyutlu ve disiplinlerarası (peyzaj mimarları, ziraat mühendisleri, coğrafyacılar, kent plancılar vb.) çalışılması gereken bu konuda sadece orman mühendislerinin yetkili kılınması doğru değildir.

Bu çerçevede entegre havza ıslahı ve kırsal kalkınma, projelendirme ve uygulama çalışmaları cümlesinin tasarı kapsamından çıkarılmasının gerekli olduğu değerlendirilmektedir.

Ø Milli parklar, orman içi dinlenme ve mesire yerleri ile rekreasyon alanlarının tespit, tefri, envanter ve düzenlenmesi

Tasarı’nın “Mesleğin Konusu” başlıklı 4. maddesinde “Milli Parklar, Orman içi Dinlenme ve Mesire Yerleri ile rekreasyon alanlarının tespit, tefri, envanter ve düzenlenmesi” Orman Mühendisi ve Orman Yüksek Mühendisinin faaliyet konuları olarak gösterilmiştir.

Peyzaj Mimarları ülke ölçeğinden başlayarak öncelikle doğa koruma stratejilerinin ortaya konması olmak üzere milli parklar ve diğer koruma alanlarının yerlerinin saptanması, planlanması ve yönetimi konusunda söz sahibidir (dünyadaki ve Türkiye’deki pek çok örnek bunun önemli bir göstergesidir). Bu bağlamda olmak üzere ekolojik temelli yaklaşılması gereken bu tür alanlara yönelik planlama ve yönetim çalışmaları hem akademik hem de uygulama anlamında peyzaj mimarlığı meslek disiplini temel konuları içinde yer almaktadır.

Öte yandan rekreasyon alanları planlaması, tasarımı ve projelendirmesi Peyzaj Mimarlığı mesleği uzmanlık alanları içerisindedir.

Bu konu ile ilgili olarak peyzaj mimarlığı bölümlerinde; Rekreasyon Alanları Planlaması, Turizm ve Rekreasyon Planlaması, Doğa Koruma ve Milli Parklar, Peyzaj Onarım Teknikleri, Doğa Koruma, Bitki Ekoloji, Peyzaj Ekolojisi, Yaban Hayatı, Ağalandırma ve Proje vb. dersler verilmektedir.

Bu çerçevede, “milli parklar, orman içi dinlenme ve mesire yerleri ile rekreasyon alanlarının tespit, tefri, envanter ve düzenlenmesi” cümlesinin, tasarı kapsamından çıkarılmasının gereklidir.

Ø Peyzaj planlama ve uygulaması, uzun devreli gelişme planı çalışmaları ve çevre düzenlemesi

Tasarı’nın “Mesleğin konusu” başlıklı 4. maddesinde “Peyzaj planlama ve uygulaması, uzun devreli gelişme planı çalışmaları” ve “çevre düzenlemesi” Orman Mühendisi ve Orman Yüksek Mühendisinin faaliyet konuları olarak gösterilmiştir.

Öncelikle maddede adı geçen iki temel kavram (planlama ve çevre düzenleme) her yönüyle birbirinden farklılık arz etmektedir. Bu iki kavramın aslında birlikte telaffuz edilmesi bile tasarıyı hazırlayanların ve savunanların konuya ne kadar uzak olduklarının bir göstergesidir.

Peyzaj planlama; peyzajın (tanımlabilir fiziksel çevre) doğal ve kültürel nitelikleri yanında değerlerini ve potansiyellerini koruma ve geliştirme yolunda arazi kullanımında öncelikler belirleme amacıyla karar verme eylemidir. Bu yaklaşım büyük ölçekli ve geniş kapsamlı bir bakışı ve değerlendirmeyi ifade etmektedir.

Peyzaj tasarımı ise; dış mekan mekanları (kamusal ve özel) oluşturma ve geliştirme bağlamında ekolojik, teknik ve estetik kriterleri göz önüne alarak fiziksel formlar üretme sanatıdır. Günümüzde tam karşılamakla birlikte bu kavrama yönelik olarak “çevre düzenlemesi” ifadesi kullanılmaktadır.

Gerek peyzaj planlama gerekse peyzaj tasarımı (çevre düzenlemesi) çalışmaları isimlerinden de anlaşılacağı gibi peyzaj mimarlığının ana çalışma konuları olup, bu konuda verilen lisan ve lisansüstü eğitim nedeniyle başka hiçbir meslek disipliniyle paylaşılması söz konusu değildir.

Park-Bahçe Peyzaj Mimarisi, Peyzaj Mimarlığı ve Çevre Koruması gibi sayılı bir kaç seçmeli dersin orman mühendisliği programlarında bulunmasının; aynı fakültede farklı bölümler olarak bulunmaktan kaynaklanan (orman fakültelerinde de ayrı bir bölüm olarak peyzaj mimarlığı bölümleri de bulunması hasebiyle) birbirlerini tanıma, anlama, kavrama, buna uygun hizmet verme ve sorun çözme kapasitesine yönelik olduğu ve başka bir meslek disiplinin alanına girme hak ve yetkisini sağlama anlamı taşımayacağı da son derece açık bir gerçekliktir.

Bu noktayla ilgili çarpıcı bir örnek vermek gerekirse; Peyzaj Mimarlığı ders programında hem zorunlu, hem de uzun dönemlere yayılmış mimarlık bilgisi ve kent planlama dersleri bulunmaktadır. Verilen bu ders ilgili mesleği tanıma, kavrama ve ortak alanlarda hizmet üretebilme amaçlıdır. Dolayısıyla peyzaj mimarlarının, BİNA TASARIMI VEYA İMAR PLANI yapabilme yetkisine sahip olması gerektiğini iddia etmek ne derece doğruysa, Orman Mühendislerinin de üstelik seçmeli olarak aldıkları bir-iki dersle “Peyzaj Mimarlığı Mesleğinin” başlıca faaliyet konularında yetki sahibi olma iddiasında bulunmaları da o derece doğru ve mantıklı olacaktır.

Bu çerçevede, “Peyzaj planlama ve uygulaması, uzun devreli gelişme planı çalışmaları” cümlesinin, tasarı kapsamından çıkarılması gerekmektedir.

Ø Biyosfer rezervleri ve biyotop alanlarının kurulması

Tasarı’nın “Mesleğin Konusu” başlıklı 4. maddesinde “Biyosfer rezervleri ve biyotop alanların kurulması” Orman Mühendisi ve Orman Yüksek Mühendisinin faaliyet konuları olarak gösterilmiştir.

Öncelikle yine kavramsal bir yanlışlığı düzeltmek gereklidir. Biyosfer rezervi uluslararası bir kavramdır ancak “biyotop alanı” diye bir kavram anlamsızdır. Çünkü zaten biyotop mekansal bir anlam ifade eder, yani kendisi bir alandır. Biyotop tanımı itibarıyla; bir bitki ya da hayvan türünün (fiziksel ve biyolojik) çevresini ifade etmektedir. Diğer bir değişle biyosfer rezervlerinin oluşturulması bir anlam ifade ederken, biyotop alanlarının oluşturulması kavramı doğru değildir. Dolayısıyla hem kelime olarak hem de doğa koruma açısından ne anlam ifade ettiği belirli olmayan bir kavram konusunda orman mühendislerinin yetkili kılınmasını talep etmek bile son derece mantıksızdır.

Biyosfer rezervleri;küresel, kıyısal, deniz ya da bunların birlikte oluşturdukları ekosistemlerdir. Uluslararası öneme sahip ve UNESCO’nun İnsan ve Biyosfer (MaB) Programı içerisinde yer alan karasal ve/veya kıyı ekosistemlerine sahip alanlardır. Biyosfer rezervleri;

·Biyolojik çeşitliliğin korunması,
·Sürdürülebilir ekonomik kalkınma,
·Kültürel değerlerin devamlılığı arasındaki çatışmaların sürdürülebilir bir şekilde çözülmesine dönük temel bir yaklaşımdır.

Hem kullanma hem de koruma yönünde yaklaşılması gereken bir koruma alan kategorisi olarak biyosfer rezervleri, özellikle ekolojik işleyişin ve dolayısıyla biyolojik çeşitliliğin korunarak orada yaşayan insanlara ve genel anlamda bölge-ülke ekonomisine katkı yapacak eylemlere izin verilecek alanlardır. Buradan hareketle ekolojik dengeye saygılı kültürel ve ekonomik etkinliklerin uzun vadeli planlaması ve yönetilmesi konuları başta peyzaj mimarlığı olmak üzere pek çok uzmanlık dalını gerektirmektedir.

Başlı başına uzmanlık gerektiren bu konular orman mühendisliğinde, Erozyon ve Sel Kontrolü, Orman, Mera ve Havza Amenajmanı gibi dolaylı ilgili derslerin dışında ele alınmamakta buna bağlı olarak bu konuda orman mühendislerinin tek başlarına yetkili kılınması bilimsel olarak mümkün değildir.

Peyzaj Mimarlığı eğitiminde ise; Peyzaj Ekolojisi, Biyolojik Onarım Teknikleri, Doğal Sistemler ve Tasarım, Kent Ekosistemi, Doğa Koruma ve Turizm, Yaban Hayatı, Bitki Sosyolojisi, Bitki Ekolojisi, Milli Park Planlaması ve Yönetimi gibi pek çok dersler bu konuklara yöneliktir.

Bu çerçevede, “Biyosfer rezervleri ve biyotop alanlarının kurulması” cümlesinin, tasarı kapsamından çıkarılması gerekli görülmektedir.

Ø Kent Ormancılığı çalışmaları

Tasarı’nın “Mesleğin Konusu” başlıklı 4. maddesinde “Kent Ormancılığı çalışmaları” Orman Mühendisi ve Orman Yüksek Mühendisinin faaliyet konuları olarak gösterilmiştir;

Kent ormancılığı olarak ortaya atılan anlamsız ve mesnetsiz kavramın tanımında yer alan mekanlar kentsel (kamusal-özel) dış mekanlar ya da açık yeşil alanlar olarak bilinen alanlardır (urban outdoor spaces ya da public spaces olarak literatürde yer almaktadır).

Adı ve içeriği tanımlanmış olan mekanlara yeni ve içeriği bulunmayan bir isim vermek ve daha sonra bu isme dayanarak konuya sahip çıkmak hangi mantığa uymaktadır? Bu mekanların planlanması ve tasarımı çalışmalarını dünyada ve Türkiye’de fiziksel planlama ve tasarım nosyonuna sahip mesleklerden birisi olan “peyzaj mimarlığı” meslek elemanları zaten yerine getirmektedir. Dünyanın saygın herhangi bir ülkesinde bu mekanların planlama ve tasarımınının orman mühendislerinin yetki alanına girdiğine ilişkin bir kayda rastlamak mümkün değildir.

Gerçekte orman ve dolayısıyla kent ormanı çok başka bir kavramdır. Üstelik zaten literatürde ormanın bir “ekosistem” olarak içerdiği canlı-cansız tüm unsurlarıyla (toprak, hayvan, yalnızca ağaç değil her türlü otsu-odunsu bitki vb.) bir tanımı ve anlamı vardır. Yoksa birkaç ağacın olduğu her yer orman ya da kent ormanı diye anılırsa sadece ekolojik açıdan bile ciddi bir hata yapılması söz konusudur.

Bu çerçevede, “Kent ormancılığı çalışmaları” cümlesinin, tasarı kapsamından çıkarılmasının gerekli olduğu değerlendirilmektedir.

Ø Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED)

Tasarı’nın “Mesleğin Konusu” başlıklı 4. maddesinde “Çevresel Etki Değerlendirmesi” Orman Mühendisi ve Orman Yüksek Mühendisinin faaliyet konuları olarak gösterilmiştir.

Çevre yönetimi araçlarından birisi olan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED), peyzaj bileşenleri ve bu bileşenler üzerine insan faaliyetlerinden kaynaklanabilecek olası etkiler; etki karakteri; etki ölçme ve değerlendirme yöntem ve teknikleri; ÇED Raporu hazırlama ve değerlendirme ölçütleri ile stratejik çevresel değerlendirme; risk değerlendirmesi vb. konuları içermektedir.

Görüldüğü üzere yerine ve konusuna göre pek çok disiplinin ilgi alanına giren ve girmesi gereken (yerine göre orman mühendislerinin de yer alabileceği) ÇED çalışmaları interdisipliner bir sürece vurgu yapmaktadır.

Peyzaj Mimarlığı eğitiminde ÇED’e ilişkin; Çevresel Etki Değerlendirme, Çevre Sorunları, Çevresel Sürdürülebilirlik, Kaynak Analizi I, II, III, Peyzaj Planlamada Coğrafi Bilgi Sistemleri, Çevre ve İmar Kanunu, İklim Bilgisi, Topografya, Peyzaj Ekolojisi, Peyzaj Onarım Teknikleri, Yüzey Jeolojisi, Jeomorfoloji, Toprak Bilgisi, Botanik, Peyzaj Analizi ve Değerlendirme gibi dersler verilmektedir.

Bu çerçevede, “Çevresel Etki Değerlendirmesi” cümlesinin, tasarı kapsamından çıkarılması gerekmektedir.

SONUÇ

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında 24.12.2002 tarih ve 24973 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (Değişik 13.08.2004/25552) “Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı, Mühendislik, Kentsel Tasarım Projeleri, Şehir ve Bölge Planlama ve Güzel Sanat Eserleri Yarışmaları Yönetmeliği”nin - Yarışma Türleri Madde 7(d) bendinde “ Peyzaj Mimarlığı doğal ve kültürel süreçlerin ve kaynakların yanında ve bu dinamiklerin arazi üzerinde tanımlandığı ortamların (peyzajlarının) korunup geliştirildiği kentsel, kırsal, endüstriyel, tarihsel, turistik vb. kullanımlarının mevcut ve olası çevre sorunlarının önlenmesi ve giderilmesi temelinde, toplum yararı gözeterek açık ve yeşil alanların oluşturulmasında koruma, onarım, yenileme, restorasyon ve yönetim organizasyonu içeren her ölçekteki planlama, tasarım, uygulama ve yönetimini üstlenen bir meslek disiplinidir.

Ayrıca, Uluslararası mevzuattaki genel yaklaşımı taşımak açısından, GATS (Hizmet Ticareti Genel Anlaşması ) Hizmet Sektörlerinde 8674 kodu ile “Kentsel planlama ve Peyzaj Mimarlığı Hizmetleri” sayılmaktadır. CPC 9406 kodunda da “Doğa Koruma Peyzaj Koruma Hizmetleri” ayrıca yer almaktadır. Kategorik olarak Peyzaj Mimarlığı Hizmetleri ayrı bir disiplin olarak tasnif edilmiştir.

Sonuç olarak dünyada ve ülkemizde uzun yıllardır çeşitli fakültelerin bünyesinde lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim, araştırma ve topluma hizmet konularında çalışan peyzaj mimarlığı anabilim dalları, yukarıda da özetle belirtildiği şekilde adı geçen kanun tasarısında belirtilen konulara muktedir olabilecek düzeyde uzman insan yetiştirmekte ve diploma vermektedir. Bazıları doğrudan bazıları ise interdisipliner bir çerçevede ortak çalışma alanı olan konularda peyzaj mimarlığı mesleğinin katkısını bu kanun vesilesiyle yadsımak ya da yok saymak son derece üzücüdür. Bundan öte aldığı eğitimle orman mühendisliğinin bu konulara tam olarak vakıf olması ve çözümler üretmesi söz konusu değildir. Bu kanun tasarısıyla yapılmakta olan vahim hatanın hem ülkemiz çıkarlarının hem de ülkemizin saygın mesleklerinden birisi olan peyzaj mimarlığının tümüyle yok sayılması anlamına geldiği unutulmamalıdır.

Çözüm ise kanun tasarısının yukarıda geçen maddelerinin tasarıdan çıkarılması ve meslek disiplinlerinin yetkileri tanımlanırken çok detaylı ve çok yönlü ciddi çalışmalar yapılmasıdır. Bilimsel ve akademik gerçekler bütün çıplaklığıyla ortadayken ve yasal mevzuatımızda dururken, bir mesleği kayırma izlenimi veren bu yasanın bu haliyle çıkmasının faturasını sonuçta geri dönüşsüz bir biçimde ödeyecek olan ülkemiz olacaktır.

malina
23-11-2005, 09:11
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ, ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ VE AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ HAKKINDA KANUN TASARISI'NA YÖNELİK TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI'NIN GÖRÜŞÜ

Çevre ve Orman Bakanlığı’nca hazırlandığı ifade edilen ve Bakanlar Kurulu’nca 20/06/2005 tarihinde TBMM Başkanlığı’na arzı kararlaştırılan “Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun Tasarısı”, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu tarafından ODA’mıza gönderilmiş ve incelenmiştir.

ODA’mızın, Tasarı’ya ilişkin görüşleri aşağıda sunulmaktadır;

1 - Genel olarak ;

Öncelikle, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’na, birçok meslek alanını ilgilendiren bir yasama faaliyeti sırasında, ilgili ODA’lara ve meslek kuruluşlarına görüş soran duyarlı tutumu nedeniyle teşekkürlerimizi sunarız.

Bilindiği üzere meslek ODA’ları, Anayasa’mızın 135 inci maddesi anlamında, “kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır”.

Bu bağlamda olmak üzere, hazırladığı Kanun Tasarısı’nı TBMM’ne sevk etmeden önce ilgili meslekleri Anayasal anlamda temsil eden ODA’lara ve üst Birliklerine görüş sorma gereği bile duymayan Çevre ve Orman Bakanlığı’nın tutumunu, ülkemizin idari süreçlerle ilgili geleneklerine ve yasal gereklere aykırı ve yanlış bulduğumuzu özellikle belirtmek isteriz.

Hele hele, Kanun Tasarısı’nda önce tanımlanan; ardından serbest ve yeminli meslek mensupluğuna yönelik sınav yapma, başka hiçbir üst Kurul’un onaylamasına gerek duyulmaksızın Disiplin Kurulu kararıyla mühendisleri “bir daha mesleği icra etmemek üzere meslekten çıkarma” vb. hak ve yetkilerle donatılan TMMOB Orman Mühendisleri ODASI’nın, hazırlanma aşamalarında içinde olduğu belli olan bir Tasarı’yı, adeta “yangından mal kaçırma” anlayışı içinde üst Birlik olan TMMOB’a, ilgili diğer meslek ODA’larına ve meslek kuruluşlarına duyurmaması, anlaşılır bir tutum olmaktan çok uzaktır.

Ziraat Mühendisleri ODASI üyesi bulunan ziraat mühendisleri, su ürünleri mühendisleri, tütün teknolojisi mühendisleri ve balıkçılık teknolojisi mühendislerinin hak ve yetkilerini savunmakla ödevlidir.

Bu bağlamda, 6.4.2005 gün, 25778 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan TMMOB Ziraat Mühendisleri ODASI Ana Yönetmeliği’nin “Odanın Amaç ve Görevleri” başlıklı 6 ıncı maddesinin c fıkrası; “meslek ile ilgili her türlü hukluki, idari ve teknolojik düzenlemeleri oluşturmak, incelemek, bunlarla ilgili görüş ve önerilerini resmi ve özel kuruluşlara bildirmek”, d fıkrası; ”meslek alanları ile ilgili standartlar, teknik şartnameler, tip sözleşmeler gibi teknik belgeleri hazırlamak, diğer kuruluşlarca hazırlanmış olanları incelemek, geliştirmek, değişiklikleri yapmak ve uygulanmasını denetlemek”, g fıkrası; “üyelerin hak ve yetkilerini savunmak”, s fıkrası; “6/5/1960 tarihli ve 7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun c fıkrası; ve bu Kanun uyarınca çıkarılmış olan 24/1/1992 tarihli ve 21121 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük hükümlerinin uygulanması amacıyla mevzuat çalışmaları yapmak, resmi ve özel kuruluşlarda gerekli girişimlerde bulunmak” hükümlerini haizdir.

Yukarıda ifade edilen yasal dayanak bağlamında, Ziraat Mühendisleri ODASI’nın, inceleme konusu Tasarı’nın içeriğine ilişkin görüşleri de aşağıda sunulmaktadır;

2 – Tasarının içeriğine ilişkin olarak ;

“Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun Tasarısı”, “Mesleğin konusu” başlıklı 4 üncü maddesi ve “Hak, yetki ve sorumluluklar” başlıklı 5 inci maddesi ile diğer birçok meslek alanlarına olduğu gibi, ziraat mühendisliği mesleğinin de görev, yetki ve sorumluluk alanına haksız ve dayanaksız müdahalelerde bulunmaktadır.

Ziraat mühendisliği mesleğinin gerek münhasır, gerekse diğer mesleklerle paylaşılan görev ve yetki alanını, 13.05.1960 gün, 10504 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 7472 sayılı “Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun”, 24.1.1992 gün, 21121 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, “Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük” ve ilgili diğer mevzuat belirlemektedir.

Diğer yandan, Tasarının görev ve yetkilerini düzenlemeyi amaçladığı Mühendis grubunun bilimsel yetkinlik alanının çerçevesi, Türkiye’de sayıları dokuz olan Orman Fakültelerinde okutulan ders programı ile belirlenmektedir. Bu bağlamda; İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi, Ankara Üniversitesi Çankırı Orman Fakültesi, Gazi Üniversitesi Kastamonu Orman Fakültesi, Kafkas Üniversitesi Artvin Orman Fakültesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Orman Fakültesi, Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi Düzce Orman Fakültesi’nin ders programları da ekte sunulmaktadır.

Yukarıda Sözü edilen mevzuat ve Orman Fakültelerinin ders programlarından alınan bilgiler doğrultusunda, Tasarı’nın ziraat mühendisliği mesleğine yönelik oluşturduğu görev ve yetki tecavüzü, aşağıda maddeler halinde açıklanmaktadır;

2.1. – Toprak etüd, analiz, sınıflandırma

Tasarı’nın “Mesleğin konusu” başlıklı 4 üncü maddesinde, “orman topraklarının etüd, analiz, ıslah ve sınıflandırılması”, orman mühendisi ve orman yüksek mühendisinin faaliyet konuları olarak gösterilmiştir.

19.07.2005 gün, 25880 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5403 sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu”, “Kapsam” başlıklı 2 inci maddesinde de belirtildiği üzere; herhangi bir istisna tanımadan, Türkiye’nin tüm arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun olarak belirlenmesi, sınıflandırılması, arazi kullanım planlarının hazırlanması gibi alanlara ilişkin sorumluluk, görev ve yetkilerin tanımlanması ile ilgili usul ve esasları kapsamaktadır.

Kanun’un hazırlanma sürecinde, “6831 sayılı Orman Kanunu kapsamı dışında kalan araziler” cümlesinin, Kanun’un 2 inci maddesi başına konulmak suretiyle, bu alanların “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu”nun görev ve yetki alanı dışına çıkarılmasına yönelik çabalar olmuşsa da, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda ortaya çıkan irade ile tüm Türkiye arazi ve toprak varlığının kapsam içine alınması sağlanmıştır.

Aynı Kanun’un “Arazi kullanım planlarının yapılması” başlıklı 10 uncu maddesi; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı “tarafından hazırlanan veya hazırlattırılan arazi kullanım planlarında; yerel, bölgesel ve ülkesel ölçekte tarım arazileri, mera arazileri, orman arazileri, özel kanunlarla belirlenen alanlar, yerleşim alanları, sosyal ve ekonomik amaçlı altyapı tesisleri ile diğer arazi kullanım şekillerine yer verilir” hükmünü getirmektedir.

Maddenin son fıkrası, arazi kullanım planının hazırlanmasına ilişkin usul ve esasların, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanacak Yönetmelikle belirleneceğini hükme bağlamaktadır.

Sözkonusu Kanun’un “Toprak ve arazi varlığının belirlenmesine ilişkin esaslar” başlıklı 7 inci maddesi de; toprak ve arazi varlığının belirlenmesi, sınıflandırılması, etüd, analiz ve sınıflama ile ilgili standart oluşturulması .. konularındaki usul ve esasların, Bakanlıkça hazırlanacak Yönetmelikle belirleneceğini bir kez daha ifade etmektedir.

Diğer yandan, yukarıda sözü edilen 7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun’un 2 inci maddesi, ziraat mühendislerini, mesleki iştigal veya ihtisas sahaları dahilinde olmak üzere toprak muhafaza, toprak tasnifi, toprak .. alanlarında faaliyette bulunmaya, bunlarla ilgili keşif-plan-proje hazırlamaya ve tatbik etmeye yetkili kılmaktadır.

Ayrıca, yine yukarıda sözü edilen “Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük”ün, “Lisans ve Uzmanlık Alanlarına Göre Görev ve Yetkiler” başlıklı Üçüncü Bölüm’ünün, “Toprak Etüdleri” başlıklı 18 inci maddesi, aynen şu hükme haizdir;

“Toprak etüdü ve haritalanması, toprak ve su analizleri, toprak verimliliği, tuzlu ve alkali toprak ıslahı, toprak ve su muhafazası, arazi toplulaştırması işleri toprak bilimi alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri tarafından yapılır”

Bütün bunların yanında, Orman Fakültelerinin konu ile ilgili ders programları incelendiğinde, uzmanlık alanı oluşturma için yeterli olamayacak bir kapsam göze çarpmaktadır:

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü’nde okutulan toprak bilimi ile ilgili derslerin; 2 inci sınıfta “Toprak İlmi” ve 3 üncü sınıfta “Toprak Koruması” dersi ile sınırlı olduğu görülmektedir. “Arazi Kullanım Esasları” dersi ise, seçmeli ders niteliğindedir.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü’nde, yalnızca III üncü Yarıyılda “Toprak İlmi” dersi okutulmaktadır. Doğrudan toprak ile ilgili başka bir ders bulunmamaktadır.

Ankara Üniversitesi Çankırı Orman Fakültesi “Toprak İlmi ve Ekolojisi Anabilim Dalı”nın sorumluluğundaki dersler ise; jeoloji, toprak bilgisi, orman ekolojisi, erozyon ve sel kontrolü, toprak koruma olarak belirtilmektedir.

Gazi Üniversitesi Kastamonu Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü’nde, II inci Yarıyılda “Jeoloji”, III üncü Yarıyılda “Toprak İlmi”, IV üncü Yarıyılda “Toprak Koruma” dersi okutulmaktadır.

Kafkas Üniversitesi Artvin Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü’nde toprak bilimi ile ilgili olarak okutulan dersler; II inci Yarıyılda verilen “Genel Jeoloji” ile III üncü Yarıyılda verilen “Toprak İlmi” derslerinden ibarettir.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü’nde, III inci Yarıyılda “Toprak İlmi” dersi verildikten sonra, VII inci Yarıyılda “Erozyon ve Sel Kontrolü” dersleri verilerek konu ile ilgili öğrenim tamamlanmaktadır.

Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü’nde, II inci Yarıyılda “Jeoloji”, III üncü Yarıyılda “Toprak İlmi” ve V inci Yarıyılda “Toprak Koruma” desrleri verilmektedir.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Düzce Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü’nde ise, II inci Yarıyılda “Jeoloji”, III üncü Yarıyılda “Toprak İlmi”, VII inci Yarıyılda “Toprak Koruma” dersi okutulmakta, “Türkiye’de Arazi Kullanımı” konulu ders ise seçmeli olarak verilmektedir.

Görüldüğü gibi, Orman Fakültelerinin Orman Mühendisliği Bölümlerinde Toprak Bilimi ile ilgili olarak okutulmakta olan dersler; Jeoloji, Toprak Bilimi ve Toprak Koruma ile sınırlı kalmaktadır.

Buna karşılık Ziraat Fakültelerinin Toprak Bölümleri tarafından verilen derslerin bir kısmı şöyledir;

Biyokimya, Toprak, Bitki Besleme ve Gübreleme, Analitik Kimya, Toprak Fiziği, Toprak Verimliliği, Bitkilerde Beslenme Fizyolojisi, Biyojeokimya, Hidroponik Teknolojisi, Jeoloji ve Jeomorfoloji, Toprak Genesisi, Toprak Teknolojisi, Toprak ve Havza Amenajmanı, Toprak Biyolojisi, Toprak Kimyası, Arazi Kullanım Planlama, Çevresel Etki Değerlendirme, Doğal Kaynaklar ve Çevre Yönetimi, Su Kalitesi, Süs Bitkileri ve Rekreasyon, Toprak Biyoteknolojisi, Toprak Erozyonu ve Koruma, Toprak Etüd ve Haritalama, Toprak Islahı ve Düzenleme, Toprak Mekaniği, Toprak – su – Bitki İlişkileri ..

Görüldüğü üzere;

1 – Türkiye topraklarının bütününü kapsama alan Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu, toprak ve arazi varlığının belirlenmesi, sınıflandırılması, etüd, analiz ve sınıflama.. konularındaki usul ve esasların, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın hazırlayacağı Yönetmeliklerle belirleneceği hükmüne amirdir. Bu bağlamda, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın, sözü edilen konuda herhangi bir meslek disiplinini görevlendirme konusunda yetkisi bulunmamaktadır.

2 - “Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük”, toprak etüdü ve haritalanması, toprak ve su analizleri, toprak verimliliği, tuzlu ve alkali toprak ıslahı, toprak ve su muhafazası, arazi toplulaştırması işlerinin, toprak bilimi alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri tarafından yapılacağını ifade etmektedir. Bu bakımdan, ilgili çalışma alanı, Ziraat Fakültelerinin toprak bölümü mezunları için bir münhasır yetki alanı niteliğindedir.

3 – Ziraat Fakültelerinin diğer bölümlerinin değil, yalnızca yukarıda ifade edilen dersleri almak suretiyle uzmanlık kazanmış Toprak Bölümü mezunlarının yapabileceği orman topraklarının etüd, analiz, ıslah ve sınıflandırılması işini, yine yukarıda verilen ders programlarında gösterildiği üzere, konu ile ilgili uzmanlığı olmayan orman mühendisi ve orman yüksek mühendislerinin yapması, bilimsel anlamda da olanaklı değildir.

Bu çerçevede, “orman topraklarının etüd, analiz, ıslah ve sınıflandırılması” cümlesinin, Tasarı kapsamından çıkarılmasının gerekli olduğu değerlendirilmektedir.

2.2. – Mera tefrik, ıslah, koruma, planlama

Tasarı’nın “Mesleğin konusu” başlıklı 4 üncü maddesinde, “orman içi, bitişiği ve üstü meraların tefriki, ıslahı, korunması ve planlanması”, orman mühendisi ve orman yüksek mühendisinin faaliyet konuları olarak gösterilmiştir.

28.2.1998 gün, 23272 sayılı resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4342 sayılı “Mera Kanunu”, “Kapsam” başlıklı 2 inci maddesinde de belirtildiği üzere; herhangi bir istisna tanımadan, Türkiye’nin mera, yaylak ve kışlak alanları ile umuma ait çayır ve otlak alanlarının tümünü kapsama almaktadır.




Mera Kanunu’nun 9 uncu maddesi 5 inci fıkrası hükmü uyarınca, “Çalışma alanları içinde orman tahdidi yapılmamış ormanlık sahalardaki mera, yaylak ve kışlaklar, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca, Orman Bakanlığı’nın uygun görüşü alınarak tespit edilir”.

Mera Kanunu’nun “Orman Bölgelerinden Yararlanma” başlıklı 28 inci maddesinin ikinci fıkrası ise; “Orman Bakanlığı, orman içi, orman kenarı ve orman üst sınırı mera, yaylak, kışlak ve otlakların koruma, bakım ve ıslahı konusunda kanunlar ile verilen görevi yapmaya devam eder”.

Mera Kanunu’nun 6 ıncı maddesi hükmü ise aynen şöyledir;

“Mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca yapılır. Bu amaçla valinin görevlendireceği bir vali yardımcısı başkanlığında; Bakanlık İl müdürü, Bakanlık İl Müdürlüğünden konu uzmanı bir ziraat mühendisi, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğünden bir ziraat mühendisi, defterdarlıktan veya bulunmaması halinde vali tarafından görevlendirilecek bir hukukçu, Milli Emlak Müdürlüğünden bir temsilci, Kadastro Müdürlüğünden bir teknik eleman, Ziraat Odası Başkanlığından bir temsilci olmak üzere sekiz kişiden oluşan bir komisyon kurulur. Ayrıca orman içi, orman kenarı ve orman üst sınırında bulunan mera yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisi çalışmalarında, ilgili orman teşkilatından bir orman mühendisi, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Toprak Reformu Kanunu uyarınca reform bölgesi ilan edilen alanlarda bulunan mera yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisi çalışmalarında, Tarım Reformu Teşkilatından bir ziraat mühendisi bu Komisyonlarda üye olarak görevlendirilir.”

Görüldüğü üzere;

1 – Türkiye meralarının bütününü kapsama alan Mera Kanunu, ormanlık sahalardaki mera, yaylak ve kışlakların tespiti yetkisini Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na vermekte, Orman Bakanlığı’nı bu alanda uygun görüşü alınan bir idari mercii olarak değerlendirmektedir. Orman Bakanlığı’nın orman içi, orman kenarı ve orman üst sınırı mera, yaylak, kışlak ve otlakların koruma, bakım ve ıslahı konusunda kanunlar ile verilen görev alanı ise, orman mühendislerine değil, Çevre ve Orman Bakanlığı’na verilen bir görev ve yetki niteliğindedir. Tanımlanan işin hangi meslek mensupları tarafından yapılacağı, Mera Kanunu’nun aşağıda belirtilen ilgili maddeleri ve fakültelerin ders programları uyarınca belirlenebilir.

2 – Yine, Orman Fakültelerinin Orman Mühendisliği bölümlerinin ders programına baklıdığında, konu ile ilgili olarak verilen öğrenimin, iki kredilik “mera amenajmanı” dersinden ibaret olduğu görülmektedir. Bu öğrenim programının “orman içi, bitişiği ve üstü meraların tefriki, ıslahı, korunması ve planlanması” çalışmalarını yürütecek uzmanlık ve yetkinliğe sahip mühendis üretmesi, doğal olarak beklenemez.

3 – Ayrıca Mera Kanunu, tüm mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisi çalışmalarında, uzman ziraat mühendislerinin teknik çalışmaları yürüteceği sekiz kişiden oluşan bir Komisyonu görevlendirmekte olup; orman içi, orman kenarı ve orman üst sınırında bulunan mera yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisi çalışmalarında, ilgili orman teşkilatından bir orman mühendisinin, dokuzuncu Komisyon üyesi olarak çalışmalara katılmasına amir bulunmaktadır.
Yukarıda ifade edilen verilerin ışığında, orman mühendisleri ve orman yüksek mühendislerinin “orman içi, bitişiği ve üstü meraların tefriki, ıslahı, korunması ve planlanması”, konularında yetkilendirilmeye çalışılmaları, Kanun Tasarı’sının sözü edilen meslek grubunu dokuz kişilik Komisyonun yerine koyma çabasının bir ürünü olarak değerlendirilebilir.

Bu bağlamda, Tasarı’nın “orman içi, bitişiği ve üstü meraların tefriki, ıslahı, korunması ve planlanması” cümlesinin çıkarılarak, yerine, Mera Kanunu’ndaki hükme bağlı olarak ve bağımsız bir cümle niteliğinde, “Orman içi, bitişiği ve üstü meraların tespit, tahdit ve tahsisi çalışmalarını yürütmekle yetkili Komisyona, bir orman mühendisi veya orman yüksek mühendisi de katılır” cümlesinin eklenmesi uygun olacaktır.

2.3. – Orman içi su kaynaklarının geliştirilmesi, etüt, envanter, planlama ve projelendirmesi, orman ekosistemlerine ait fauna ile ilgili hizmetler

Tasarı’nın “Mesleğin konusu” başlıklı 4 üncü maddesinde, “Orman içi su kaynaklarının geliştirilmesi, etüt, envanter, planlama ve projelendirmesi”, ile “ormana, ormancılık işlevlerine, orman eko sistemlerine ait flora ve faunayla ilgili tohum, bitki, yaban hayvanı, yumurta, sperm üretimi ve ticareti”, orman mühendisi ve orman yüksek mühendisinin faaliyet konuları olarak gösterilmiştir.

Orman Fakültelerinin konu ile ilgili ders programları incelendiğinde, “orman içi su kaynaklarının geliştirilmesi, etüt, envanter, planlama ve projelendirmesi” ve “su faunası” konusunda uzmanlık oluşturma için yeterli olamayacak bir kapsam göze çarpmaktadır:

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi, Kafkas Üniversitesi Artvin Orman Fakültesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümlerinde, “su” başlığı taşıyan bir tek ders bulunmamaktadır.

Ankara Üniversitesi Çankırı Orman Fakültesi “Orman Entomolojisi ve Koruma Anabilim Dalı”nın sorumluluğundaki sekiz dersten yalnızca biri “orman içi su ürünleri” olarak belirtilmektedir.

Gazi Üniversitesi Kastamonu Orman Fakültesi, Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi ile Abant İzzet Baysal Üniversitesi Düzce Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümlerinde ise, su konusunu odağına alan bir tek zorunlu ders bulunmamakta olup, yalnızca “orman içi su ürünleri” başlıklı 2 kredilik bir seçmeli ders verilmektedir.

Görüldüğü gibi, Orman Fakültelerinin Orman Mühendisliği Bölümlerinde okutulmakta olan dersler; bu fakültelerden mezun olan orman mühendisi/orman yüksek mühendislerini, “orman içi su kaynaklarının geliştirilmesi, etüt, envanter, planlama ve projelendirmesi” ile “fauna ile ilgili hizmetler” konularında yetkin birer uzman yapmaktan çok uzaktır.



Buna karşılık Ziraat Fakültelerinin Tarımsal Yapılar ve Sulama bölümleri tarafından verilen derslerden bazıları şöyle listelenebilir;

Mühendislik Mekaniği, Ölçme Bilgisi, Tarımsal Yapılar, Sulama, Hidrolik, Hidroloji, Mukavemet, Meteoroloji, Zemin Mekaniği, Betonarme, Kırsal Altyapı, Kültürtekni Projeleri Hazırlama, Sistem Mühendisliği, Sulama Suyu Kalitesi, Yapı Malzemeleri, Yapı Statiği, Köy İçme Suları, Su Kaynakları Planlaması, Su Toplama ve Havza Yönetimi, Sulama Sistemleri Tasarımı, Tarımda Atık Su Yönetimi, Tarımsal İnşaat, Tarımsal Yapıların Tasarımı, Toprak ve Su Yapıları..

Yine, Ziraat Fakültelerinin Su Ürünleri bölümleri tarafından verilen derslerden bazıları şöyle listelenebilir;

Balık Anatomisi ve Fizyolojisi, Kabuklu Su Ürünleri Üretimi, Palnkton ve Üretim Teknikleri, Balık Biyolojisi, Balık Üretiminde Su Kriterleri, Balıkçılık Amenajmanı, Su Kirlenmesi ve Kontrolü, Balık Hastalıkları, İçsu Balıkları ve Üretimi, Avlama Tekniği, Balık Islahı, Popülasyon Dinamiği, Su Toksikolojisi, Su Ürünleri Mevzuatı, Su Ürünleri Taşıma Sistemleri, Su Ürünleri Proje Hazırlama Teknikleri ..

Bu çerçevede, yukarıda sözü edilen 7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun’un 2 inci maddesi, ziraat mühendislerini, mesleki iştigal veya ihtisas sahaları dahilinde olmak üzere su alanında faaliyette bulunmaya, keşif-plan-proje hazırlamaya ve tatbik etmeye yetkili kılmaktadır.

Ayrıca, yine yukarıda sözü edilen “Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük”ün, “Lisans ve Uzmanlık Alanlarına Göre Görev ve Yetkiler” başlıklı Üçüncü Bölüm’ünün, “Sulama, Drenaj ve Tarımsal Yapılar” başlıklı 19 uncu maddesi, aynen şu hükme haizdir;

“Tarımsal yapılar ve sulama alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri, sulama suyu ihtiyacı saniyede 500 litreye kadar olan sulama tesisleri, sulama suyu ve hayvan içme suyu sağlamak için yapılacak göletler, drenaj, toprak erozyonu önleyici toprak ve su muhafaza edici tesisler, tarımsal yapılarla ilgili araştırma, etüd, plan, proje, uygulama ve kontrol hizmetlerini yapmaya yetkilidirler.

Sulama tesislerinde, suyun tarımda kullanılmasıyla ilgili arazi tesviyesi, tarla başı kanalları, tarla grup yolları, tarla içi sulama ve drenaj tesisleri, arazi ıslahı, toplulaştırması, dağıtımı ve benzeri toprak ve su kullanımını geliştirme projeleri, toprak su bitki ilişkileri etüdleri, fizibilite, planlama, projelendirme, uygulama ve kontrolunda tarımsal yapılar ve sulama alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri çalıştırılır.

Ziraat fakültelerinde tarımsal yapılar ve sulama konusundaki öğrenimini kültürteknik, toprak ve tarım makineleri bölümlerinde görmüş olan ziraat mühendisleri de yukarıda sayılan hizmatlari yapmaya yetkilidir.“

Aynı Tüzük”ün, “Su Ürünleri” başlıklı 22 inci maddesi ise şöyledir;

“Su ürünleri alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri, denizlerde ve iç sularda bulunan bitkilerle hayvanların ve bunların yumurta, yavru ve yetişkinlerinin üretimi, avlanması, pazarlanması, dağıtım, ithal ve ihracı, tescil ve denetimiyle ilgili konularda, deniz ve iç sulardaki üretim alanlarının belirlenmesi, üretim tesislerinin planlanması, projelendirilmesi ve yönetimi konularında faaliyette bulunmaya yetkilidirler”

Görüldüğü üzere;

1 – Ziraat Fakültelerinde konu ile ilgili birçok ders almış olan ziraat mühendislerinin, Su Ürünleri Mühendislerinin ve Balıkçılık Teknolojisi Mühendislerinin Yasa ve Tüzük ile yetkilendirildiği bir alanda,

2 – Konu ile ilgili uzmanlığı bulunmayan bir meslek grubunun sırf meslek taassubu düşüncesi ile yetkilendirilmeye çalışılması, kamu yararına aykırıdır.

Bu bağlamda, Tasarı’nın “orman içi su kaynaklarının geliştirilmesi, etüt, envanter, planlama ve projelendirmesi” cümlesinin Tasarı’dan tümüyle çıkarılması gerekmektedir.

3. Tasarının şekli düzenlemesine ilişkin olarak

Tasarı’nın 4 üncü ve 5 inci maddeleri, diğer meslek disiplinleri ile çatışma alanları oluşturmaktadır.

Günümüzde meslek disiplinlerinin münhasır yetki alanları yanında, diğer meslek disiplinleri ile paylaştığı, “interdisipliner” birçok alan bulunmaktadır.

Tasarı’nın 4 üncü maddesi “faaliyet konularını” sayıp, 5 inci maddesi ise (orman mühendisleri/yüksek mühendisleri) “sayılan hizmetleri yapmaya ve yürütmeye yetkilidirler” şeklinde hüküm getirerek, münhasır yetki alanları ile diğer mesleklerle paylaşılan yetki alanlarını birbirine karıştırmaktadır.

Bu bakımdan,

a) Öncelikle Tasarı’nın 4 üncü maddesinde diğer meslek alanlarının münhasır alanlarına giren faaliyet konularının Tasarı kapsamından tümüyle çıkarılması,

b) Ardından orman mühendisliği / orman endüstri mühendisliği / ağaç işleri endüstri mühendisliği disiplininin münhasır görev ve yetki alanının net olarak sayılması,

c) Son olarak ta geriye kalan faaliyet konularının interdisipliner çalışma alanı olarak yine net olarak belirtilmesi

yeni yetki ve görev çatışmalarının önüne geçebilmek bakımından son derecede yararlı bir şekil ve içerik koşulu olacaktır.

Bu bağlamda olmak üzere;
a) Ziraat Mühendisleri ODASI’nın temsil ettiği meslek disiplinlerinin münhasır yetkisinde olan ve bu nedenle Tasarı kapsamından tümüyle çıkarılması gereken faaliyet konuları aşağıya çıkarılmıştır;

<LI class=MsoNormal>Orman topraklarının etüd, analiz, ıslah ve sınıflandırılması, <LI class=MsoNormal>Orman içi, bitişiği ve üstü meraların tefriki, ıslahı, korunması ve planlanması,
Orman içi su kaynaklarının geliştirilmesi, etüt, envanter, planlama ve projelendirmesi, orman ekosistemlerine ait fauna ile ilgili hizmetler
Diğer meslek ODA’ları ve meslek kuruluşlarının münhasır yetki alanları da, benzer biçimde, taslak kapsamından tümüyle çıkarılmalıdır.

b) Tasarı’da yer verilen faaliyet konularından, disiplinler arası olarak değerlendirilmesi gerekenler aşağıda verilmektedir;

<LI class=MsoNormal>Orman ağaç, ağaçcık, ve florasına ait tohum üretimi ve aşılama, tohum ve ağaç ıslahı, fidanlık kurma, yönetme, işletme, fidan ve bitki nakli, standardizasyonu ve sertifikalandırılması, fidan yetiştirilmesi, <LI class=MsoNormal>Ağaçlandırma, erozyonla mücadele, sel ve çığ kontrolü, havza amenajmanı, entegre havza ıslahı ve kırsal kalkınma planlama, projelendirme ve uygulama çalışmaları, <LI class=MsoNormal>Milli parklar, orman içi dinlenme ve mesire yerleri ile rekreasyon alanlarının tespit, tefrik, envanter ve düzenlenmesi, rekreasyon yönetimi ve işletmeciliği, peyzaj planlaması ve uygulaması, uzun devreli gelişme planı çalışmaları, <LI class=MsoNormal>Orman kadastro ve mülkiyet çalışmaları, orman harita ve fotogrametri çalışmaları, <LI class=MsoNormal>Her türlü ormancılık ile ilgili tesislerin etüt, proje, planlama, aplikasyon, yapım, bakım ve kontrolü, <LI class=MsoNormal>Orman ekosistemleri, gen ve biyosfer rezervleri ile biyotop alanların kurulması, orman ağaç, ağaçcık ve florasına ait gen koruma alanlarının planlanması, kurulması, yönetilmesi, <LI class=MsoNormal>Çevre düzenlemesi, çevresel etki değerlendirmesi,,
Orman eko sistemlerine ait florayla ilgili tohum, bitki, üretimi ve ticareti.
4. Tasarının TMMOB Hukuku ile ilgili bölümlerine ilişkin olarak

Tasarı, hem genel hukuk ilkeleri, hem de TMMOB hukukuna uymayan birçok hüküm içermektedir. Üstelik, 6235 sayılı TMMOB Yasası’nda, “Bütün mühendis ve mimarları ihtisas kollarına ayırmak ve her kol için bir oda kurul­masına karar vermek” ile “Meslek ve menfaatleriyle ilgili işlerde resmî makamlarla İşbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve tekliflerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı normları, fennî şartnameleri incelemek ve bunlar hakkında görüş ve düşünceleri ilgililere bildirmek” Birliğin görevleri olarak sayılmışken, Tasarının TMMOB’un bilgisi dışında TBMM’ye getirilmesi uygun görülmemektedir.

Bu konularda TMMOB’nin yazısı ile gerekli açıklamalar yapılacağından, burada konu ile ilgili herhangi bir ayrıntıya girilmeyecektir.

Ancak, meslekler ve meslek adamları arasında adaletin sağlanması açısından, şu ifadeler büyük önem taşımaktadır:

Her meslek için yetkiye yönelik düzenlemeleri yapmak TMMOB Hukuku içinde olanaklıdır, orada yapılmalıdır.

Bu bağlamda; Tasarının 14. maddesi, 10 Temmuz 2002 tarihli ve 24811 sayılı Resmi Gazete‘de yayınlanarak yürürlüğe giren TMMOB Disiplin Yönetmeliği’ne; Tasarının 18. maddesi, TMMOB Mimarlık-Mühendislik Hizmetleri ve Asgari Ücret-Asgari Çizim Ve Düzenleme Esasları Yönetmeliği’ne; Tasarının 19. maddesi, 14 Aralık 2004 tarihli ve 25670 sayılı Resmi Gazete‘de yayınlanarak yürürlüğe giren TMMOB Meslek İçi Eğitim Ve Belgelendirme Yönetmeliği’ne; Tasarının 21. maddesi, TMMOB Serbest Müşavirlik Mühendislik ve Mimarlık Hizmetleri ve Büro Tescil Belgesi Yönetmeliği’ne aykırı düzenlemeleri içermektedir. Oysa, Birliğe bağlı diğer 22 Oda, çalışmalarına ilişkin bu tür düzenlemeleri TMMOB Hukuku içerisinde çözmektedir.

TMMOB Orman Mühendisleri Odası’nın görev ve yetkilerine ilişkin bir düzenleme yapılması gerekiyorsa, 6235 sayılı Yasa ve 2 Aralık 2002 tarih ve 24954 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren TMMOB Ana Yönetmeliği gereği, bu düzenleme Birlik Genel Kuruluna getirilmeli ve “Birlik Yönetim Kurulunca önerilen yönetmelikleri inceleyip, onaylamak; Birlik Yönetim Kurulunun gerekli görmesi durumunda Oda tüzük, ana yönetmelik ve yönetmeliklerini inceleyip gerekli değişiklikleri yapmak ya da aynen onaylamak.” hükmü gereği, yapılmak istenen yasal düzenlemenin hukuki dayanağı doğru şekilde oluşturulmalıdır.

İncelenen Tasarı gibi, TMMOB hukukuna aykırı düzenlemelerin gündeme getirilmesi durumunda, her meslek için benzer bir yetki Yasası’nın, ivedilikle TBMM’den geçirilerek yasalaşmasına yönelik bir irade ortaya konulmalı, meslek odaları, ilgili Bakanlıklar ve fakülteler, konu ile ilgili çalışmalarını yerine getirmelidirler. ODA’mız, böyle bir yaklaşımı ise uygun bulmamaktadır. Nitekim, anılan 7472 sayılı Yasa, TMMOB tarafından dönemin Nafıa Vekaletine iletilmiş, Tasarı Ziraat Vekaleti tarafından TBMM gündeme alınmıştır.

Bilgilerinize sunarım.

Saygılarımla,


Gökhan GÜNAYDIN
Başkan

http://www.zmo.org.tr/odamiz/odagorusleri.php?kod=2268

sezinci
23-11-2005, 13:15
İlginç,
Bu Kanun tasarısı ile hiç kimsenin veya meslek grubunun çalışma alanına müdahale edilmiş değil ki.
Orman Mühendisleri 4. maddede belirtilen tüm konular hakkında eğitim almıştır. Benim gibi kamu kuruluşunda çalışan orman mühendisleri bu maddede belirtilen tüm konularda çalışmalar yaparken serbest çalışan orman mühendisleri neden yapamasınlar ki. Madem bu kanun tasarısına itiraz edenler orman mühendislerinin bu işleri yapamayacaklarını düşünüyor o zaman Devlet eli ile yapılan tüm çalışmalara itiraz etsinler. Onlar yanlış orman mühendisleri bu işleri yapamaz en doğrusunu biz yaparız diye çıksınlar ortaya.Kamuda çalışan orman mühendisleri çalıştıkları birimlere göre bu çalışmaların bir çoğunu yapmışlardır. Hatta uzmanlaşmışlardır. Kendi çalışma alanıma giren konularda maddede sayılan bir çok çalışmayı yapmışımdır. Doğru olduğunu da düşünüyorum çünkü sonuçlarını görüyorum.

Orman Bakanlığında özellikle Orman Genel Müdürlüğü'nde inanılmaz bir personel açığı bulunmaktadır. Teknik eleman, memur ve işçi sayıları sürekli azalmaktadır. Daha önce yapılan işlerin aynısını daha az elemanla yapmak zorunda kalıyoruz. Orman Mühendislerine serbest çalışma hakkı verilse bir çok işi devlet onlara yaptıracak. Ve iddia ediyorum çok daha az bedelle yaptıracak. Bazı işlerde çok pahalı çalışıyoruz. serbest çalışan mühendislere yaptırıldığında hem devlet daha ucuza iş yaptıracak hem de işi yapan orman mühendislerinin yanında bir çok kişiye iş imkanı sağlanmış olacak. Bir meslek grubunun iddiasıyla Ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan işsizlik sorununu çözmeye çok küçük de olsa katkıda bulunacak bir kanunu engellemeye kimsenin hakının olmadığını düşünüyorum.

malina
24-11-2005, 23:14
Sitede orman mühendisi yok mu acaba noktasına gelmiştim, baktım ki varmış :)

marpacı
25-11-2005, 10:50
Öncelikle şunu belirtmekte istiyorum. Gereğinden fazla Orman Fakültesi açılırken ileride meydana getireceği istihdam sıkıntılarının dikkate alınmayışı şu anda Orman Mühendisliğini fakülteden mezun olup devletin açacağı sınırlı sayıdaki kadroyu, işe girme garantisi olmama kaygıysıyla bekleyen yüzlerce insanın mesleği haline getirmiştir. Bu gün Orman Teşkilatındaki teknik eleman memur ve işçi sıkıntısına rağmen kadro açılamamakta ancak ormancılık faaliyetlerinin ise sürdürülmesi gerekmektedir. İşte bu tasarı gerek devletin personel sorununa gereksede sadece devlet kapısında iş beklemek durumunda kalan meslektaşlarımızı sorunlarına kısmende olsa rahatlama getirecek bir tasarıdır. Bu nedenelede mutlaka gerçekleşmesi gerekmektedir. öncelikle hangi meslekten olursa olsun herkesin bu konuya bu perspektiften bakması gerekemektedir. Ve ben küçük detaylara dalarak bilerek **** bilmeyerek bu tasarıya engel olan herkesi salt eleştiri yerine yapıcı katkılarda bulunmaya davet ediyorum.
Ziraat Müh. Odasının görüşünde belirttiğiğ 4. maddede yer alan toprak konusunada değinmek istiyorum. Zir. Müh. OdasıncaToprak Koruma ve Arazi kullanımı Kanununun 2. maddesine göre tüm Türkiye arazi ve toprak sınıflandırması etüd vs. konularının Ziraat mühendislerince yapılması gerketiği ve yetki tecavüzü olduğu belirtilmekte. Ancak şunu unutmamak gerekir ki bu Orman Mühensdislerinin asıl görev objesi olan ormanların üzerinde yer aldığı en önemli yetişme faktörü olan orman toprağı ile ilgili hiç bir yetkilerinin olamayacağı anlamına gelmemelidir. Çünkü Orman,toprağı ve üzerinde yer alan bitki ve hayvan toplumları ile birlikte var olan bir ekosistemdir.Orman ve toprağı ayrı değerlendirilemez. Ormanları yetiştiren varolanları sürdürülebilirlik ilkesi içerisinde işletecek olanlar Orman Mühendisleri olduğuna göre orman toprağını ve etüdünü yapmak işide Orman Mühendislerinin görev ve yetki alanındadır ve olmalıdır. Ve yine bu nedenle de Orman Fakültelerinde toprak dersi bir gereklilik olarak müfredatta yer almaktadır. Orman Mühendislerinin ziraat arazilerinin toprakları ile ilgilenmeyeceği açık olduğu gibi orman toprağının etüdü analizi işininde Ziraat Mühendislerinin işi olmadığı açıktır.
Peyzaj Mimarları Odasıda Kent Ormanlarının Orman Mühendislerinin işi olmadığını söylemeside beni çok şaşırttı. kent Ormanları Projesi Orman Teşkilatınca ortaya konmuş bir Projedir ve Çok kısa sürede tüm illerimizde tesisi edilmiştir. Kusura bakılmasın ama o bizim işimiz değil bu bizim işimiz değil Orman Mühendisleri ne iş yapacak... El-insaf diyorum. Sonunda kent ormanlarını planlayan orman mühendisleri bu işi başarıyla yerine getirmektedir.
LÜTFEN BU YASA TASARISINA KÖSTEK DEĞİL DESTK OLALIM.....

sezinci
25-11-2005, 21:33
Orman Mühendisleri,
İşsiz meslektaşlarımızı yalnız bırakmayalım. Burayı görmediniz galiba. Varsa yorumlarımızı yazalım. Sesimizi duyurup serbest çalışabilmenin yolunu açmaya çalışalım.

rukiyesakar
25-11-2005, 21:58
Bir orman mühendisi olarak yapacak bir işim yok galiba.Çünkü bu tasarıda yazılanların neredeyse hemen hepsinin orman mühendisleri dışında herkesin yapacağı fakat asla orman mühendislerinin işi olmadığı ima edilmetke.Bizler bu güne kadar tasarıda bahsedilen tüm konularda her türlü eğitimi fazlasıyla almış,her türlü çalışmayı yapmış ve çok başarılı olmuş kişileriz.

Fakültelerimizde verilen dersler çok konu olmuş nedense.Ama unuttukları bir nokta var.Oda Fakültelerimizde her türlü dersimizin mevcut olduğu.Ve bu derslerin çok kapsamlı olarak yapıldığı,gereken her türlü çalışmalayla desteklendiğidir.Derslerin sayılarıyla hiçbir alakası yoktur.Gerek peyzaj mimarlarının gerekse ziraat mühendislerinin yaptığı açıklamalar tamamen tasarıya ket vurma amaçlıdır.Ortada yapılan bir yanlışlık yoktur.Orman mühendislerinin tasarıda bahsedilen tüm konularda yeterli bilgisi vardır.Bunlar yapılan çalışmalarda görülmektedir zaten.

"Kent ormancılığı" konusu oldukça dikkatimi çekti.Bu konu benim fakültedeki lisans tezimdi.Kelimelere bu kadar takılıp kalanlar nedense bu başlıktaki ormancılık kelimesini atlamışlar sanırım.Orman mühendisleri olarak ormancılık bizim işimiz.Kent ormancılığıda buna dahil.Kent ormancılığındaki amaç kentlerde yaşayan insanların bir nebze olsun yeşillikle,ağaçla,ormanla bütünleşmesini sağlamaktır.Ve buda takdir edersinizki orman mühendislerinin işidir.Tasarıdaki konular orman mühendislerini gerçekten yakından ilgilendiriyor.Çünkü biz bunların eğitimini alarak bu işleri yapıyoruz ve çokta başarılıyız.
LÜTFEN KİMSE İŞİMİZE MÜDAHALE ETMESİN.

malina
25-11-2005, 22:55
Buradaki öğrenci arkadaşlar da konuya katılabilir. Sonuçta onları da ilgilendiren bir şey söz konusu...

rukiyesakar
25-11-2005, 22:59
bu tasarı bizim için gerçekten önemli.

sezinci
26-11-2005, 08:18
Cihan Bey'e katılmıyorum. Kamu kuruluşunda çalışan arkadaşlar bilirler. Tüm bu işleri anlıyorum diye bana yaptırıyorlarsa özel çalışan arkadaşlarımında yapmasında sakınca yok.
Ayrıca meslekte bir branşlaşma var. Orman bakanlığının toprak tahlil laboratuvarları var. Biz yapacağımız ağaçlandırma çalışmalarında bu laboratuvarlarda yapıyoruz toprak tahlillerimizi. Toprakçı tahlilini yapar, silvikültürcü ağaçlandırmasını. Ziraatçiler orman mühendisleri toprak tahlili yapamaz biz yapalım deselerdi ya.
Maden kent ormancılığından anlamaz orman mühendisleri tüm illere neden kent ormanı yaptırdılar bize. Bu işe baştan karşı çıkılsaydı ya. Ormancılar bu işi yapamaz deselerdi ya.
Kent ormanlarının peyzajı da orman mühendisleri tarafından yapıldı. Peysaj mimarları onlar bilmez biz yapalım deselerdi ya.

rukiyesakar
27-11-2005, 14:34
yılmaz'a kesinlikle katılıyorum.orman mühendisleri bu işleri baştan beri yapıyor ve çokta başarılı olarak yapıyor.ama o zaman kimsenin sesi çıkmıyordu.NEDEN?

Ahmet Demirtaş
27-11-2005, 23:40
Orman Mühendisliği,Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği yetki yasa tasarısı; bir çok eksikleri, yanlışları taşımakta olduğundan eleştiriyorum. Öncelikle ormancılık etkinliklerinin özelleştirilmesi ve giderek ormanların da özelleştirilmesini temel alan bir yaklaşımın ürünüdür. Tasarı içeriğine bakıldığında; kamuda çalışan ve ormancılık rtkinliklerini planlayan, yöneten ve denetleyen Orman Mühendislerine ilişkin maddelere yer verilmemiştir. Ayrıca üç ayrı meslek alanının tek bir yasaya sıkıştırılması ile çeşitli karışıklıklara yol açılmaktadır. Taslakta Peyzaj Mimarlığı Meslek alanına müdahele yapıldığı da ( Peyzaj planları yapılması) görülmektedir. Tasarı konusunda biz bu eleştirilerimizi yaparken;bazı meslek odası raporları çok ilgi çekici. ZMO' nın karşı çıkış gerekçeleri insanı dehşete düşürür nitelikte. Ziraat ve OrmanFakültelerinde okutulan ders adları yazılıp kendilerince sonuçlar çıkarmaları ve bunu yaparken Orman Fakültelerinin derslerinden bazılarının
( hepsi değil) yazılması ne anlama gelir?. Hemen şunu belirtmek gerekir;normal üniversite eğitimi almış ( üniversite bitirmiş ama üniversite eğitimi almamış olabilir) olanlar böyle bir savda bulunmazlar. Normal ruh halinde olan birisi; Orman Mühedisi Orman toprağını planlayamaz, tahlil yapamaz demez. Üstelik bu savına bilimsellik nitelemsi ekleyerek. Bence üzüntü veren bir durum. Meslek şovenizmi konusunda hepimizin duyarlı olması gerekir. Mesleklerin alanlarına müdahele, meslek şovenizmi;gücümüzün parçalanmasına ve hepimizin daha çok sömürülmemize yol açar. Kendini bilen, mesleğinde iyi yetişmiş nitelikli yurtsever mühendis/mimarların bu tuzağa yakalanmaması beklenir. Yeri gelmişken belirtmekte yarar var; Yıllardır savunduğumuz arazi planlaması yapılması işinin, bir meslek alanının içine düşünülmesi yanlış. Bir çok meslek disiplinin birlikte yürütmesi gerekir. Şimdiki durum göstermekte ki; Mecliste bulunan tasarı ile geçmişte çıkarılmış olan mühendislik yasları hem meslek alanlarının kargaşasına hem de yasaların birbirleriyle çatışır duruma gelmesin doğurmaktadır. ZMO' sının; tasarının TMMOB kanalından geçirilmesi önerisi yerinde ve doğrudur. Ancak yine kargaşayı gidermek için yeterli değildir. Mevcut meslek yasaları iptal rdilerek Bütün Mühendislik/mimarlık meslek alanlarını kapsayacak çalışmalar TMMOB çatısı altında başlatılmalıdır. Gelin aklın yolunu seçelim.

Yalnız_Kaptan
01-12-2005, 11:57
yılmaz bey'e katılıyorum....
Madem itirazınız söz onusu idi neden önceden itiraz etmediniz...
orman mühendisleri bu işlerin altından alnının akıyla çıkmasını bilmiştir
ve bileceklerdir de.

mex
01-12-2005, 12:03
aslında bu kanun sadece orman muh. icin deil diger mesleklere kayma (yani orman muh. isini ziraatciler yapıyor gibi) azalacak herkes kendi isini yapacak bundan dolayı hem orman muh. adayları hemde diğer mesleklerdeki arkadaslarımızın is bulma korkusu gun gectikce azalacaktır bu yuzden meclis komisyonunda bulunan“Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun” sonuna kadar destekliyorum

malina
08-07-2006, 14:12
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ, ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ VE AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ HAKKINDA KANUN

Kanun No. 5531
Kabul Tarihi : 29/6/2006


BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar

Amaç
MADDE 1- Bu Kanunun amacı; Türkiye'deki orman fakültelerinden ve ağaç işleri endüstri mühendisi yetiştiren en az dört yıllık lisans düzeyinde yüksek öğretim kurumlarından ya da denkliği onaylanmış yurt dışı yüksek öğretim kurumlarından mezun olup, mühendis unvanını haiz olanların, 4 üncü maddede belirtilen faaliyet konularıyla ilgili işlemlerin ilgili mevzuata uygun olarak, sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini ve gerçekleştirilmesini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemek, değerlendirmeye tâbi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmî mercilerin istifadesine tarafsız bir şekilde sunmak, orman, ormancılık ve ağaç işleri endüstrisi işlerinin meslekî standartlarını gerçekleştirmek üzere ormancılık ve orman ürünleri bürolarının kurulması, faaliyet ve denetimleri ile uzmanlık alanlarına uygun mühendislik meslekî faaliyetlerindeki hak, yetki, sorumluluk ve çalışma esaslarını düzenlemektir.
Kapsam

MADDE 2- Bu Kanun; ormancılık, orman ve ağaç endüstrisiyle uğraşan gerçek ve tüzel kişilere ait yerlerde çalışanlar ile mühendislik mesleğini, hizmet akdi ile herhangi bir iş yerine bağlı olmaksızın, kendi nam ve hesaplarına serbest olarak icra edenleri kapsar.

Tanımlar

MADDE 3- Bu Kanunda geçen;
a) Bakanlık: Çevre ve Orman Bakanlığını,
b) Oda: Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine bağlı Orman Mühendisleri Odasını,
c) Mühendis: En az dört yıllık lisans eğitimini bitirmiş orman mühendisi, orman yüksek mühendisi, orman endüstri mühendisi ve ağaç işleri endüstri mühendisini,
ç) Meslek mensubu: Mühendis unvanını haiz olup bu Kanun çerçevesinde ormancılık ve orman ürünleri bürosu kurmak üzere 5 inci madde uyarınca yetkilendirilen kişileri,
d) Danışman: Meslekî konularda bilgi ve deneyimini, danışmanlık isteyen gerçek ve tüzel kişilerin yararı için kullanan, danışmanlığını yaptığı kişiler ile hiçbir organik bağ içinde bulunmayan, danışmanlık hizmeti sunduğu kişilerden danışmanlık hizmeti karşılığı dışında hiçbir kazanç sağlamayan hizmet sunucularını,
e) Teknik müşavir: Mesleğe ait konularda, bilim ve tekniğe uygun olarak hizmetin yapılmasına fikren katkıda bulunan hizmet sunucularını,
f) Eksper: Mesleğe ait konularda, mahallinde ya da dosya üzerinde gerekli incelemeyi yaparak kıymet takdiri, fiyat tespiti ve benzeri işler ile ilgili rapor tanzimi hizmetlerini yapan hizmet sunucularını,
g) Ormancılık ve orman ürünleri büroları: Mühendis unvanına sahip olanların, mesleklerini hizmet akdi ile bir iş yerine bağlı olmaksızın kendi nam ve hesaplarına serbestçe icra edebilecekleri, teknik müşavirlik ve danışmanlık yapabilecekleri serbest ormancılık ve orman ürünleri büroları ile serbest yeminli ormancılık ve orman ürünleri bürolarını,
ğ) Sorumlu müdür: Ormancılık ve orman ürünleri bürolarının, teknik ve idarî yönetimini yapan, büro personelinin mevzuata uygun olarak çalıştırılması sorumluluğunu üstlenen, ruhsat almış meslek mensubunu,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler

Mesleğin konusu
MADDE 4- Mesleğin konuları uzmanlık alanlarına göre aşağıda gösterilmiştir:
a) Orman mühendislerinin faaliyet konuları şunlardır:
1) Devlet ormanlarında, Hazine arazilerinde, kamu kurum ve kuruluşlarına ait arazilerde, gerçek ve tüzel kişilere ait arazilerde ormanları doğal ve yapay olarak kurmak.
2) Mevcut olan ormanlar dahil, ormanların bakımı ve iyileştirilmesi, bozuk ormanların imar ve ıslahını yapmak.
3) Enerji ormanları tesis ve bakımını yapmak.
4) Orman ağaç, ağaççık ve florasına ait tohum üretimi ile aşılama faaliyetlerini yürütmek.
5) Orman ağaç ve ağaççıklarına ait tohum ve ağaç ıslah faaliyetlerini yürütmek.
6) Orman fidanlıkları kurma, yönetme, işletme, orman fidanı ve bitkisi nakli, standardizasyonu ve sertifikalandırılması faaliyetlerini yürütmek.
7) Ağaçlandırma, erozyonla mücadele, sel ve çığ kontrolü, havza amenajmanı, entegre havza ıslahı ve kırsal kalkınma plânlama, projelendirme ve uygulama çalışmaları yapmak.
8) Orman içi, kenarı ve orman üst sınırı meraların sınırlarının belirlenmesi, ıslahı, korunması, plânlanması çalışmalarını yapmak.
9) Orman topraklarının etüdü, analizi, ıslahı ve bonitet belirlemesi, yetişme ortamı analizi, envanteri ve mevcut haritalar üzerinde işaretleme çalışmalarını yapmak.
10) Orman alanlarında av ve yaban hayvanlarının çoğaltılması, envanter çalışmaları ile orman ekosistemleriyle doğrudan ya da dolaylı habitat bağlantısı olan yaban hayvanlarına ilişkin olarak avlak, koruma alanı ve rezerv alanı tefriki, plânlaması, tesisi, yönetimi işlerini yapmak.
11) Orman içi su kaynaklarının geliştirilmesi, etüt, envanter, plânlama ve projelendirme çalışmalarını yapmak.
12) Millî parklar, orman içi dinlenme ve mesire yerleri ile orman içi rekreasyon alanlarının tespit, tefrik, envanter ve düzenlenmesi, rekreasyon yönetimi ve işletmeciliği, uzun devreli gelişme plânı çalışmaları, ağaç röleve plânları yapmak.
13) Peyzaj plânlarına uygun uygulamalar yapmak.
14) Orman kaynakları plânlaması, orman sınırlaması, arazinin yorumlanması ve mülkiyet çalışmaları yapmak, uydu görüntüleri ve hava fotoğraflarını ormancılık amaçları doğrultusunda yorumlamak ve mevcut haritalar üzerine işlemek.
15) Orman yangınları ve zararlılarıyla mücadele, orman yolları ile orman yangın emniyet yolu ve şeritleri plânlamasını, etüdünü, yapımını, bakımını ve kontrolünü yapmak.
16) Orman ekosistemleri, orman gen ve biyosfer rezervleri ile biyotop alanlarının kurulması, orman ağaç, ağaççık ve florasına ait gen koruma alanlarının plânlanması, kurulması ve yönetilmesi işlerini yapmak.
17) Kent ormancılığı çalışmaları, orman çevre düzenlemesi, orman alanlarında çevresel etki değerlendirmesi faaliyetlerini yapmak.
18) Orman ekosistemlerine ait flora ve faunayla ilgili iş ve işlemleri yapmak.
19) Orman ve ormancılıkla ilgili yukarıdaki işlere benzer iş ve hizmetleri yapmak.
b) Orman endüstri mühendislerinin faaliyet konuları şunlardır:
1) Odun hammaddesinin yarma, kesme, soyma, biçme, şekil değiştirme işlemlerini yapmak.
2) Odun hammaddesini yongalayarak veya liflere ayırarak ve yapıştırıcı maddeler kullanarak ya da kullanmadan presleme, buharlama, kurutma ve emprenye etme gibi işlemlerle yapısını değiştirmeden veya fiziksel ve kimyasal yollarla değiştirerek işlemek.
3) Kereste, ağaç kaplama levha, kâğıt, selüloz ve benzeri yarı mamullerini üreten ve bunları kullanan, orman ürünleri fabrikalarında, ahşap olmak kaydıyla mobilya ile sabit ve hareketli mobilyalar, doğramalar, kapı, pencere, yer döşemeleri, ahşap yapılar ve elemanların üretim faaliyetlerini yapmak.
4) Odun dışı orman ürünlerini işleyen tesislerde; kalite kontrol, maliyet hesaplama, stok kontrolü ve tasarım faaliyetleri yapmak.
c) Ağaç işleri endüstri mühendislerinin faaliyet konuları şunlardır:
1) Ağaç işleri endüstrisinde yer alan ahşap ve türevleri ile diğer endüstriyel malzemeler kullanarak ahşap olmak kaydıyla sabit ve hareketli mobilyalar, doğramalar, deniz araçları, sauna, prefabrik ev, parke, karavan, evlerin ahşap bölümlerinin üretim faaliyetlerini yapmak.
2) Emprenye ve kurutma tesisleri ve benzeri ağaç işleri ürünlerinin tasarım ve imalâtı faaliyetlerini yapmak.

Hak, yetki ve sorumluluklar

MADDE 5- Meslek mensupları, 4 üncü maddede belirtilen faaliyet konularıyla sınırlı olmak kaydıyla; araştırma-geliştirme çalışmaları yapmaya, çevresel muhasebe yapmaya, keşif yapmaya, zarar ziyan belirlemeye, maliyet hesaplamaya, fizibilite raporu hazırlamaya, tasarım faaliyetleri yapmaya, plân ve projeler hazırlamaya ve uygulamaya, standardizasyon çalışmaları yapmaya, sertifikalandırmaya, kalite kontrolü yapmaya, stok kontrolü yapmaya, denetim yapmaya, muayene yapmaya, hakemlik yapmaya, eksperlik yapmaya, teknik müşavirlik yapmaya, danışmanlık yapmaya, yeminli danışmanlık ve bilirkişilik yapmaya, raporlar hazırlamaya, ormancılık ve orman ürünleri konularında serbest müşavirlik büroları ile serbest yeminli müşavirlik büroları açmaya, laboratuvarlar açmaya, özel müesseseler ile işletmeler kurmaya, bunları yönetmeye ve bunların sorumlu müdürlüğünü yapmaya, ormancılık karantina ve rehberlik hizmetlerini yürütmeye, her türlü odun ve odun dışı orman ürünleri ile orman endüstrisi dahil her türlü ormancılık çalışmaları için gerekli olan fidan, bitki, alet ve edevatın ihracat ve ithalat işlemleriyle ilgili hizmetleri tek başlarına, ortak faaliyet alanları içinde ise mevzuatta yetkilendirilmiş diğer meslek mensuplarıyla beraber yapmaya ve yürütmeye yetkilidir. Bu fıkrada belirtilen hak ve yetkiler, Odaya kayıtlı meslek mensuplarınca kullanılır.
4 üncü maddede belirtilen alanlarda faaliyet gösteren gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin mühendis istihdamında uymak zorunda oldukları esaslar Bakanlığın uygun görüşü alınarak Oda tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
Meslek mensubu olmanın şartları ve sınav
MADDE 6- Meslek mensubu olmanın şartları şunlardır:
a) Genel şartlar:
1) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.
2) Medenî hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmak.
3) Kamu haklarından mahrum bulunmamak.
4) Taksirli suçlar hariç olmak üzere, üç aydan fazla hapis veya Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, millî savunmaya, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları ile yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlardan veya zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflâs, kaçakçılık veya ihaleye fesat karıştırma suçlarından hükümlü bulunmamak.
5) Meslek şeref ve haysiyetine uymayan durumları bulunmamak.
b) Serbest meslek mensubu olacaklarda aranacak özel şartlar:
1) Orman mühendisi, orman endüstri mühendisi ve ağaç işleri endüstri mühendisi yetiştiren lisans ve yüksek lisans düzeyinde eğitim veren yüksek öğretim kurumlarından mezun olup, mühendis veya yüksek mühendis unvanına sahip olmak.
2) Meslekî deneyim kazanmak amacıyla kendi uzmanlık alanlarına uygun serbest meslek mensubu veya serbest yeminli meslek mensubu yanında bir yıl çalışmış olmak.
3) Serbest meslek mensupluğu sınavını kazanmış olmak.
4) Serbest meslek mensupluğu ruhsatını almış olmak.
c) Serbest yeminli meslek mensubu olacaklarda aranacak özel şartlar:
1) En az on yıl serbest meslek mensubu olarak çalışmış olmak.
2) Serbest yeminli meslek mensupluğu sınavını kazanmış olmak.
3) Serbest yeminli meslek mensupluğu ruhsatını almış olmak.
Kamu kurum ve kuruluşlarında orman, ormancılık ve ağaç endüstrisiyle ilgili işlerde mühendis olarak görev yapanların kamuda çalıştıkları görevlerden hangilerinin meslekî deneyim süresinden sayılacağı, hangi görevlerde bulunanlar için serbest meslek mensubu unvanının kazanılmasında sınav şartının aranmayacağı ve hangi görevlerde geçen sürelerin serbest meslek mensupluğunda geçirilmiş sayılacağı Bakanlığın uygun görüşü alınarak Oda tarafından çıkarılacak yönetmelikte gösterilir.
Serbest meslek mensupluğu ve serbest yeminli meslek mensupluğu sınavı Oda tarafından yazılı olarak yapılır. Sınav komisyonu yedi üyeden oluşur. Üyelerin ikisi Bakanlık tarafından, biri Orman Genel Müdürlüğü tarafından, ikisi Yükseköğretim Kurulu tarafından, ikisi de Oda tarafından seçilir.
Sınav komisyonu üyelerinin, orman fakültelerinden veya lisans düzeyinde eğitim veren ağaç işleri endüstri mühendisi unvanıyla mezun eden yüksek öğretim kurumlarından mezun olmaları, meslekleriyle ilgili olarak kamu veya özel sektörde en az onbeş yıl çalışmış veya bu süre kadar öğretim üyeliği yapmış olmaları şarttır. Sınav komisyonlarının çalışma esasları ile serbest meslek mensupluğu sınavlarının yapılma esasları Bakanlığın uygun görüşü alınarak Oda tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir. Sınavlarda başarılı olan serbest meslek mensupları ile serbest yeminli meslek mensuplarına Oda tarafından ruhsat belgesi verilir.
Serbest ormancılık ve orman ürünleri büroları
MADDE 7- Odaya kayıtlı ve ruhsatlı meslek mensupları, 4 üncü maddede sayılan ve sınırları yönetmelikle belirlenen faaliyet konularında; eksperlik, danışmanlık, teknik müşavirlik ve benzeri işleri bir iş yerine bağlı olmaksızın kendi nam ve hesaplarına serbestçe yapabilecekleri ormancılık ve orman ürünleri büroları veya faaliyet konularına göre ayrı ayrı olmak üzere serbest ormancılık büroları ile serbest orman ürünleri büroları kurabilirler.
Odaya kayıtlı ve ruhsatlı meslek mensubu kişiler, ormancılık ve orman ürünleri büroları, ortaklık bürosu ya da şirket şeklinde birleşebilirler. Bürolarda yapılan faaliyetler ticarî faaliyet sayılmaz. Şirket şeklinde çalışılması halinde, yapılacak işlerden doğacak cezaî sorumluluk, işi yapan meslek mensubuna aittir.
Ormancılık ve orman ürünleri bürolarının kuruluş ve çalışma esasları Oda tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
Serbest yeminli ormancılık ve orman ürünleri büroları
MADDE 8- Serbest yeminli ormancılık ve orman ürünleri bürolarınca, kamu kurum ve kuruluşlarına verilen tasdik edilmiş belgeler, kanunları gereğince kamu idaresinin yetkili memurlarınca, tasdikin kapsamı ölçüsünde incelenmiş bir belge olarak kabul edilir. Ancak çeşitli kanunlarla kamu idaresine tanınan teftiş, denetim ve inceleme yetkilerinin kullanılmasına ilişkin hususlar saklıdır.
Serbest yeminli meslek mensupları yaptıkları tasdikin doğruluğundan sorumludurlar.
Serbest yeminli meslek mensupları, yaptıkları tasdikin doğru olmaması halinde, tasdikin kapsamı ile sınırlı olmak üzere, uğratılan her türlü zarar ve ziyan ile hukukî sonuçlarından iş sahipleriyle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
Bu Kanun hükümlerine göre meslek icra edenlerin, diğer kanunlardaki sorumlulukları saklıdır.
Serbest yeminli meslek mensuplarının, 5 inci maddeye göre yapacakları işlerin kapsamı, konusu, çalışma esasları ile sınav, tasdik yetkisi ve esasları, yeminli unvanının kaldırılması ve yetki devrine ilişkin hususlar, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde Bakanlar Kurulunca çıkarılacak tüzükle belirlenir.
Yemin
MADDE 9- Serbest yeminli meslek mensupları, görevlerine fiilen başlamadan önce, o yer sulh hukuk mahkemesinde, "Mesleğimin bir kamu hizmeti olduğunu bilerek, Anayasaya, kanunlara, meslekî kurallara ve meslek ahlakına uyacağıma, mesleğimi tam bir bağımsızlık, tarafsızlık ve dürüstlükle yerine getireceğime, üzerime aldığım işleri dikkat ve özenle yapacağıma namus ve şerefim üzerine yemin ederim." diyerek yemin eder.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Yasaklar ve Cezalar
Yasaklar
MADDE 10- Serbest yeminli meslek mensupları, boşanmış olsa dahi eşi, üstsoy ve altsoyundan birinci dereceden üçüncü dereceye kadar, bu derece dahil kan ve kayın hısımlarının veya bunların ortak oldukları firmaların işlerine bakamazlar. Serbest yeminli meslek mensupları yukarıda sayılan yakınlıktaki serbest meslek mensuplarının baktığı işleri tasdik edemezler.
Bilirkişilik, tasfiye memurluğu, hayrî ve ilmî kuruluşların yönetim kurulu üyeliği görevleri meslekle bağdaşmayan işlerden sayılmaz.
Görevle ilgili suçlar
MADDE 11- Meslek mensupları, görevleri nedeniyle işledikleri suçlardan dolayı, fiillerin niteliğine göre, Türk Ceza Kanununun kamu görevlilerine ilişkin hükümleri uyarınca cezalandırılırlar.

Disiplin cezaları

MADDE 12- Kişisel bürolarda veya ortaklık bürolarında veya şirketlerde, mesleği yapmaları yasaklananları çalıştıranlar, bu kişilerle her ne şekilde olursa olsun meslekleri ile ilgili işbirliği yapanlar, mesleğin vakar ve onuruna aykırı fiil ve hareketlerde bulunanlar, görevlerini yapmayan veya kusurlu olarak yapanlar, yahut da görevinin gerektirdiği güveni sarsıcı hareketlerde bulunanlar hakkında, fiilin niteliğine ve ağırlık derecesine göre aşağıdaki disiplin cezaları, Oda Yönetim Kurulunun ön incelemesine göre Oda Onur Kurulunca verilir.
a) Cezalar şunlardır:
1) Uyarma: Meslek mensubuna mesleğinin icrasında daha dikkatli davranması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir.
2) Kınama: Meslek mensubuna görevinde ve davranışında kusurlu sayıldığının yazı ile bildirilmesidir.
3) Geçici olarak meslekî faaliyetten alıkoyma: Meslekî sıfatı saklı kalmak şartıyla altı aydan az, bir yıldan çok olmamak üzere meslekî faaliyetten alıkoymaktır.
4) Yeminli sıfatını kaldırma: Serbest yeminli meslek mensubunun yeminli sıfatının kaldırılmasıdır.
5) Meslekten çıkarma: Meslek mensubunun ruhsatnamesinin geri alınarak bir daha bu mesleği icra etmesine izin verilmemesidir.
b) Hangi hallerde ne cezalar verileceği aşağıda belirtilmiştir:
1) Meslekî kurallara, mesleğin vakar ve onuruna aykırı fiil ve harekette bulunanlarla görevin gerektirdiği güveni sarsıcı harekette bulunan meslek mensupları hakkında ilk olarak uyarma, devamında kınama cezası uygulanır.
2) Görevini bağımsızlık, tarafsızlık ve dürüstlükle yapmayan veya kusurlu olarak yapan veya bu Kanunda yer alan mesleğin genel prensiplerine aykırı harekette bulunan meslek mensupları için geçici olarak meslekî faaliyetten alıkoyma cezası uygulanır.
3) Tasdik yetkisini gerçeğe aykırı olarak kullandığı Bakanlıkça ilk defa tespit edilen ve rapora bağlanan serbest yeminli meslek mensubu hakkında geçici olarak meslekî faaliyetten alıkoyma, bu husus tekrar edip bunun mahkeme kararıyla kesinleşmesi halinde de yeminli sıfatını kaldırma cezası verilir.
4) İş sahipleriyle birlikte yaptıkları uygulamalarla kasten hukuka aykırı işlemlerle Devleti, kamu kurum ve kuruluşlarını zarara uğratan, ormanların tahribine, sınırlarının daraltılmasına neden olan, bu durumları mahkeme kararı ile kesinleşen meslek mensuplarına meslekten çıkarma cezası verilir.
5) Üç yıllık bir dönem içinde iki veya daha fazla disiplin cezasını gerektiren davranışta bulunan meslek mensubuna, her yeni suçu için bir öncekinden daha ağır ceza uygulanabilir.
6) Beş yıllık dönem içinde iki defa meslekî faaliyetten alıkoyma cezası ile cezalandırılmasından sonra bu cezayı gerektiren fiili yeniden işleyen meslek mensupları hakkında meslekten çıkarma cezası uygulanır.
Onur Kurulu bir derece ağır veya bir derece hafif disiplin cezasının uygulanmasına karar verebilir.Takibat ve hüküm tesisi disiplin soruşturması yapılmasına ve disiplin cezası uygulanmasına engel değildir. Meslek mensubu hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez. Onur Kurulunun on günden az olmamak üzere verdiği süre içinde savunma yapmayanlar, savunma hakkından vazgeçmiş sayılırlar. Disiplin cezaları kesinleşme tarihinden itibaren uygulanır.
Uyarma ve kınama cezaları kesindir. Geçici olarak meslekî faaliyetten alıkoyma, yeminli sıfatını kaldırma ve meslekten çıkarma cezalarına otuz gün içinde Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yüksek Onur Kuruluna itiraz edilebilir. Yüksek Onur Kurulunun kararına karşı Oda Yönetim Kurulu veya ilgili meslek mensubu idarî yargıya başvurabilirler.
Onur Kurulunun çalışma ve disiplin hükümlerinin uygulanma esasları, Oda tarafından hazırlanacak yönetmelikte belirlenir.
Yeminli olmayan serbest meslek mensuplarına, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununa göre disiplin cezası verilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler

Ücret
MADDE 13- Ücret, meslek mensuplarının hizmetlerine karşılık olan meblağı ifade eder. Ücretin asgari miktarı tarife ile belirlenir. Tarifedeki asgari miktar altında iş kabulü yasak olup, aksine hareket edenlere disiplin cezası uygulanır.
Tarife, Oda tarafından düzenlenir ve uygulanır.
Yönetmelik
MADDE 14- Serbest meslek mensupluğuna müracaat ve meslek icrasına hak kazanma, kazanılmış meslekî haklar, ruhsat, meslek mensupları ile serbest yeminli meslek mensuplarının tutacakları defter ve kayıtlar ile bunların bildirim mecburiyetleri, meslek kütüğü ve sicil numarası verilmesine dair usûl ve esaslar, Oda tarafından hazırlanıp Resmî Gazetede yayımlanacak yönetmelikle belirlenir.
Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde yürürlüğe konulur.
Müktesep haklar
GEÇİCİ MADDE 1- Orman Mühendisi veya Orman Yüksek Mühendisi unvanı ile 31/12/1989 tarihinden önce mezun olanların peyzaj plânlaması ve uygulaması yapmak hak ve yetkileri devam eder.
Yürürlük
MADDE 15- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 16- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

malina
27-07-2006, 14:26
“Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun”a İlişkin Orman Fakültesi Dekanlarının Görüşleri


Oldukça uzun bir süreç sonucunda Orman Mühendisleri Odası ve Orman Fakültelerinin sağladığı destekler ışığında Çevre ve Orman Bakanlığı’nca hazırlanarak Bakanlar Kurulu’nca TBMM’ne arzı kararlaştırılan “Orman Mühendisliği , Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun Tasarısı” TBMM’nin 29/06/2006 tarih, 122. birleşiminde 5531 sayılı yasa olarak oybirliği ile kabul edilmiş ve 7/7/2006 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER tarafından imzalanarak yürürlüğe girmiştir.

Başta su ve toprak olmak üzere geniş doğal kaynaklara sahip olan Ülkemiz için; bu kaynakların korunması, işletilmesi, geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara daha iyi koşullarla aktarılması yaşamsal öneme sahiptir. 20/6/1933 tarih ve 2291 sayılı Kanun ile Cumhuriyet döneminin ilk yüksekokullarından birisi olan Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün kurulması; Devlet örgütü içerisinde ziraat ve hayvancılığın geliştirilmesine, toprak ve suyun korunmasına, yönetilmesine ve verimli olarak işletilmesine yönelik idari yapılanmanın kurulması; 3116 ve 4785 sayılı Kanun ile ormanlarda devlet mülkiyetine, devlet yönetimine ve devlet orman işletmeciliğine geçilmesi; ormancılık hizmetlerinin siyasal baskılardan uzak, bilimsel ve teknik gerekler doğrultusunda yürütülmesi için 3204 sayılı Kanun’la katma bütçeli ve döner sermayeli, kamu tüzel kişiliğine sahip bir genel müdürlüğün (Orman Genel Müdürlüğü) kurulması; 11/5/1939 tarihinde 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun ile, biri mimarlık olmak üzere oniki mühendislik dalı arasında Ziraat ve Orman Mühendislik dallarının yer alması tesadüf değildir.

Mühendislik alanında işbölümü geliştikçe mühendislik türleri artmaya başlamış ve bunların görev alanlarının belirlenmesi ve mühendislik işlerinin bir düzene bağlanması için 27/1/1954 tarihinde 6235 sayılı “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu” kabul edilmiştir. Bu kanunun hemen akabinde 15/2/1954 tarih, 6269 sayılı “Kimyagerlik ve Kimya Mühendisliği Hakkında Kanun”, 6/5/1960 tarih, 7472 sayılı “Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun” kabul edilerek farklı mühendislik dallarının yetki, sorumluluk ve görev alanları belirlenmeye başlanmıştır.

Orman Mühendisliği mesleği 150 yıllık bir geçmişe sahiptir. İlk orman mektebi 1857 yılında Fransız ormancılar desteğinde kurulmuştur. Tanzimat döneminin birkaç mühendislik okulu yanında Halkalı Ziraat Mektebi ile Orman Mektebi de yer almaktadır. Bu iki yüksekokul bir dönem için birleştirilmiş, 1911 yılında Orman Mektebi Ali’sine dönüşen Orman Mektebi 1933 yılında kurulan Yüksek Ziraat Enstitüsü’ne bağlanmış ve 1948 yılında Enstitü’den ayrılarak İstanbul Üniversitesi içinde Orman Fakültesi olarak yerini almıştır. Daha sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi bünyesinde ikinci bir fakülte açılmış, bunu diğerleri izlemiştir. Günümüzde dokuz Orman Fakültesi mevcuttur ve bunlar her yıl yüzlerce mezun vermektedir.

Yukarıda açıklanan gelişmelerin yanında, zaman içerisinde Orman Mühendislerinin görevleri de artmış ve sorumluluk alanları genişlemiştir. Bugün için orman rejimi içindeki alanlar Ülke yüzeyinin %27’sini kaplamaktadır. 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu, 4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu, 4342 sayılı Mer’a Kanunu ve 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’nun orman idaresine ve ağırlıklı olarak orman mühendislerine yüklediği görev ve sorumluluklar düşünüldüğünde; hem “ormancılık” mesleğinin içinde kalan yetki ve sorumlulukların çok büyük bir çeşitlenme gösterdiği, hem de Orman Mühendislerinin görev alanının hemen hemen Ülkemizin tamamını kapsadığı görülmektedir. Türkiye’nin taraf olduğu, çevrenin ve doğal kaynakların, özellikle flora ve faunanın korunmasına ve ticaretine ilişkin uluslararası sözleşmeler de Orman Mühendislerinin görevlerini çoğaltmakta ve sorumluluk alanlarını genişletmektedir.

Esasen yüzyıllardır doğal dengelerin devamlılığına, korumaya ve bütüncül yaklaşıma özen gösteren ormancılık mesleğinde, toplumsal, ekonomik, teknik ve kültürel yeni koşuların paralelinde bazı kavramların öne çıktığı dikkat çekmektedir. Bugün, sürdürülebilirlik, çok yönlü yararlanma, ekosistem yönetimi, üstün kamu yararı ve orman kaynakları terimleri öne çıkmıştır. Bu terimlerin her biri esasen yüzyıllardır bu mesleğin kavram ve değerleri arasında yer almıştır. Örneğin, ormanın içerdiği tüm öğelerin birlikte “ortak yaşam” (biyosenose) olarak ele alınması gereği mesleğin ilk öğretilen kavramlarındandır. Bugün Ekosistem olarak kullanılan terim, odun hammaddesi ağırlıklı orman tanımının, başka deyişle nitelikli ağaçların oluşturduğu sistemleri temel alan yaklaşımın geri plana düşmesi sonucunu vermiştir. Dolayısıyla bu, ticari nitelikli ağaç içermeyen, ancak orman rejimi içinde olan ekosistemlerin yönetilmesinin önemini ortaya çıkartmıştır. Ne var ki, “ekosistem yönetimi”nin öne çıkması ve ağırlık kazanması; örneğin, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri için de son dönemin bir olgudur. Zira kavramların ve terimlerin ön plana geçmesi bir darboğazın ve bazı taleplerin ağırlık kazanmış olmasının göstergesidir. Ekosistem yaklaşımı sadece bitkisel öğelerin değil, fauna öğelerinin, mikroorganizmaların, akar suların, sulak alanların, orman içi ve bitişiği meraların bir bütün olarak algılanmasını gerektirmektedir. Bu durum, ekosistemi tüm çıktılarını dikkate alarak, yani sistemin tüm işlevlerini ele alarak yönetmek anlamına gelmektedir. Ekosistem teriminin öne çıkmasının 1992 Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Zirvesiyle de ileri ölçüde ilişkisi olmuştur.

Bir Ormancılık eğitim kurumunun tanıtımında ifade edildiği gibi “Ormancılık kırsal alanlardan çok yönlü mal ve hizmet elde etmek üzere sistem ve kolaylık tasarımı yapan tek mühendislik alanıdır” (ABD State University of New York, College of Forestry). Bir bilim adamı da “Ormancılık, orman alanları ve beraberinde bulunan doğal kaynakların, bir bütün olarak ya da kısmen benzer amaçlarla yönetilen diğer alanların, insanların refahı doğrultusunda kullanımı ve yönetimidir” şeklinde tanım yapmıştır (A. Van Maaren). Örneğin Fransa’da ormancılık mesleğinin eğitimi XIX. Yüzyıl başında, orman, su ve kır mühendisliği kapsamında başlamıştır ve bu yaklaşım halen sürmektedir.

Bazı terimlerin ve ilkelerin öne çıkması ülkemizde de hem eğitsel, hem idari anlamda sonuç vermiştir. Bugün ormancılık eğitimi, doğal kaynaklarla ilgili tüm eğitimlerden ve mesleklerden çok daha fazla sosyal, ekonomik, politik, hukuki, işletmecilik, kırsal kalkınma, planlama içeriğine ve oranına sahip, başka bir deyişle çok boyutluluğun ve kaynak yönetiminin zorunlu kıldığı bir yapı kazanmıştır. Öte yandan ormancılık, biyolojik ve ekolojik kapsamlı dersler itibariyle de, doğal kaynaklarla ilgili hiçbir meslekle kıyas edilemeyecek ağırlıkta bir eğitim içeriğe sahiptir. Doğal olarak bu durumun görülebilmesi ve anlaşılabilmesi için orman fakültelerinin ders programını ve içeriklerini iyi incelemiş bulunmak gereklidir.

Ormancılık, aynı zamanda Türkiye’de, bazıları XIX. Yüzyıldan, bazıları XX. Yüzyıldan başlayan ve koruma, kullanma ve geliştirme işlevlerine ilişkin kurumlara, kuruluşlara, dolayısıyla idari deneyime sahip; başka bir deyişle bakanlık, genel müdürlük, daire başkanlığı ve sivil örgütler kurmuş olan, bugün düşünülmeye başlanan işlevleri ilk tanımlamış olan ve ilk idari yapısını kurmuş olan sektör durumundadır.

Bugün ormancılığın kapsamı ve çok boyutluluğu incelendiğinde Uluslararası Ormancılık Araştırma Enstitüleri Birliği (International Union of Forestry Research Organization: IUFRO) tam bir fikir vermektedir. IUFRO’nun ormancılık disiplinleri sistematiğinde 8 Bölüm, 65 Başlık ve 201 Alt Başlıkta mesleğin kapsamı ifadesini bulmaktadır. Bu kapsamda yalnızca “Orman ve Çevre” bölümünden bazı kısıtlı başlıkları, yani disiplinleri vermek mümkündür. Bunlardan bazıları peyzaj ekolojisi, orman alanlarında atık dönüşümü, toprak ve doku çözümlemeleri, çevre ve etkileri, orman hidrolojisi, erozyon kontrolü, yaban hayatı ve habitatlar, yaban hayatı yönetimi, biyolojik çeşitlilik olarak sayılabilir. Başka bölümden bir başka örnek ise “kent ormancılığı” dır. Çok çeşitli olduğu açık olan bu başlıklar aynı zamanda ders başlıklarını ve alt başlıklarını teşkil etmektedir.

“Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun” her şeyden önce mesleğin yetki ve sorumluluk alanlarını, çok disiplinli özelliğini tam olarak ifade etme açısından önem taşımaktadır.

Bu konuda önemli olan noktalardan biri de, ormancılık meslek alanına daha önceki dönemde başlayan ve giderek artan tecavüzlerdir. Örneğin “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu”, hiçbir ayırım yapmadan orman toprakları dahil, tüm toprakların sınıflandırılmasını, belirlenmesini, arazi kullanım planlarının yapılmasını ve toprak koruma projelerinin yapımını ve sorumluluğunu ziraat mühendislerine vermiştir. “Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu” na ait uygulamalar da, orman ekosistemlerinin içerdiği bitkiler ayırımı yapılmaksızın, yine zirai örgütlere ve ziraatçılara bırakılmıştır. Bunların açık nedeni, Orman Mühendislerinin yetki ve sorumluluklarının yasa yoluyla tanımlanmamış olmasıdır.

Bir başka önemli nokta, yukarıdaki ormancılık tanımlarından da görüldüğü gibi mesleğin etkinliklerinin sadece orman rejiminin sınırları içerisinde değil, bilgi ve becerilerin eyleme dönüşmesi gerektiği diğer coğrafyalara da yayılması zorunluluğudur. Bunun en önemli örneği Çiftlik Ormancılığı ve Sosyal Ormancılık olsa gerektir. Bu etkinliklere başka örnekler olarak, Su Üretimi, Havza Yönetimi, Yaban Hayatı, Sel ve Taşkın Kontrolü, Erozyon Kontrolü, Ağaçlandırma, Bitkilendirme, Endüstriyel ormancılık sayılabilir.

Yukarıda açıklanan gelişmelere rağmen son 25 yıldır uygulanan tasarruf tedbirleri nedeniyle 1983 yılından itibaren kadro kısıtlamasına gidilmesi, hemen tamamen devlet tarafından istihdam edilen orman mühendislerinin giderek işsiz kalmasına neden olmuştur. Halbuki Çevre ve Orman Bakanlığı’nın orman mühendisi açığı % 30-40 dolayındadır. Bu durum, Orman İdaresini, Orman Mühendislerinin göreceği işleri hizmet alımı yoluyla karşılamaya yöneltmektedir. Hal böyle olunca durum kontrolden çıkmakta, ehil Orman Mühendislerince yapılması gereken hizmetler ilgisiz kişiler tarafından yapılmaktadır. Bu durum önemli ölçüde kaynak ve zaman israfına yol açmaktadır. Ormancılık yatırımlarının boyutları düşünüldüğünde, bu konunun toplumun genel yararı bakımından ne denli önemli olduğu kolayca anlaşılabilir. Orman Mühendisleri gerçekleştirilen düzenlemeyle, kendi bürolarında yetki ve sorumluluklarına uygun hizmet üretme olanağına kavuşacaklardır. Ayrıca mesleğin içerdiği boyutlar daha açık olarak görüldüğü için, atama ve yükseltmeler daha büyük bir ciddiyetle gerçekleştirilecektir.

Zira yukarıda açıklanan haliyle “ormancılık” terimiyle karşılanmaya çalışılan meslek, aslında birçok alt mesleği olan ve bunlardan birinde uzmanlaşılması gereken bir bileşik alanı temsil etmektedir. Yetki yasası, bu alt meslekleri, yani boyutları, bunun yanında iş bölümünü ve uzmanlıkları işaret eden ve teşvik eden bir role sahiptir.

Öylece meslek, formasyon tanımı yapılmış ve mesleki niteliği tanınır olan, dolayısıyla ülke içinde ve dışında çalışabilme ve rekabet edebilme gücüne sahip bir meslek statüsüne kavuşmuş olacaktır. Bu husus Ulusal Programda öngörülen, kişilerin serbest dolaşımı bölümünde yer alan ve mesleki niteliklerin karşılıklı tanınmasının şartı olan “düzenlenmiş meslekler” statüsüne kavuşulması anlamını taşımaktadır.

Yürüttüğü görevlerin kamu yararı anlamı taşıdığı tarihsel süreçte de, bugün de haklı olarak ifade edilen ormancılık, bu özelliği yönünden pek çok meslekten ayrılmaktadır. Dolayısıyla meslek etiğinin daha çok önem kazandığı bir alan durumundadır. Yetki ve sorumlulukların belirli hale gelmesi, sağlıklı bir meslek etiği oluşturma ve uygulama açısından da bir imkan vermektedir.

Yetki yasalarının sağladığı en önemli avantajlardan biri kuşkusuz verimlilik artışıdır. Yetki yasasının bulunmadığı dönemlerde, eğitimi yetersiz olan ve ehil orman mühendisi dışındaki meslek mensuplarınca yürütülen pek çok görev, gerçek sorumlular tarafından yerine getirileceğinden kişisel, toplumsal ve kurumsal verimlilik artışı elde edilebilecektir. Ayıca etik kurallar ve sertifikalı mühendislik statüleri de oluşturulabileceği için verimlilikte ileri adımlar atılabilecektir.

Aynı durum Orman Endüstri Mühendisleri ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisleri için de geçerlidir. Bu alanda da uluslararası gelişmeler ve düzenlemeler bulunduğu gibi, odun ve odun türevlerine dayalı endüstri hızla gelişmektedir. Bu meslek mensupları, Orman Ürünleri Sanayii Genel Müdürlüğü(ORÜS)’nün KİT statüsüne geçirilip özelleştirilmesinden sonra tamamen özel sektör tarafından istihdam edilmektedir.

Düzenleme ile, Türkiye orman ürünleri ve mobilya endüstrilerinde potansiyel gelişim olanakları ve ihtiyaç duyulacak mesleki teknik eleman ihtiyacı zamanında öngörülerek, 1972 yılından bu yana eğitimi sürdürülen Orman Endüstri Mühendisliği yasal bir tanım kazanacaktır. Bugün 150 yıllık ormancılık eğitiminin desteğiyle çok önemli bir boyut kazanan Orman Endüsri Mühendisliği, Türkiye orman ürünleri sanayiinin gelişiminde, çeşitlenmesinde, dışsatımında ve orman kaynaklarının akılcı tahsisinde önemli bir işleve sahiptir. Bu etkinin yaygınlaşması ve derinleşmesi ancak yasal dayanakları olan bir mühendislik tanımı ile mümkündür.

Türkiye orman ürünleri ve mobilya endüstrisi genel imalat sanayii içerisinde en hızlı gelişen 5 endüstri dalı arasında yer almakta ve toplam istihdama % 8 gibi önemli düzeyde bir katkı sağlamaktadır. Ancak sektörün bu dinamik yapısına karşın gelişen AB ilişkileri ve yoğunlaşan uluslar arası rekabet karşısında, ileri teknolojiyi yeterince etkin kullanamama, kapasite kullanım düzeyinde yetersizlik, artan kalite ve standardizasyon ihtiyacı gibi çok önemli ve rekabet yetersizliği yaratacak sorunları bulunmaktadır. Bu çerçevede gerek teknolojinin daha etkin kullanımı ve gerekse verimlilik ve kalite uğraşında ülkemizin elinde bulundurduğu en önemli avantajlardan biri iyi işleyen Orman Endüstri Mühendisliği eğitiminin varlığıdır. Dolayısıyla, mesleğin tanımının, yetki ve sorumluluk alanlarının yasa ile belirlenmiş olması, haksız rekabet sorununun önlenmesinde büyük bir role sahiptir. Orman Endüstri Mühendislerinin istihdam düzeyinin artmasının, geçmişte ORÜS kurumundaki verilerle ortaya konulduğu gibi, işletmelerin daha verimli çalışmalarında ve kalite düzeylerinin yükseltilmesinde önemli bir faktör olacaktır.

Bu sektörün dünyadaki cirosu yıllık 250 milyar dolar civarında olup, ülkemizde de kayıt dışı olanlarla birlikte bu düzey 4,5 milyar doları bulmaktadır. Buna paralel olarak, odun hammaddesinden çeşitli işlemlerle yarı mamul, mobilya vb. üretimi yapan işletmelerdeki iş ve hizmetleri yapan Orman Endüstri Mühendislerine de talep artmaktadır.

Ancak, ağırlığı fazla olan orman ürünleri ve mobilya sektöründeki küçük ölçekli işletmelerde Orman Endüstri Mühendisi işlendirmesi yok denecek kadar az iken, orta ölçekli işletmelerde bunun %30’larda olduğu görülmektedir. Büyük ölçekli işletmelerde mühendis çalıştırma oranının daha yüksek olmasına karşın yine de yetersizlik bulunmaktadır. Orman ürünleri işletmelerinin yeterli sayıda Orman Endüstri Mühendisi çalıştırmaları halinde istihdam sorunu büyük ölçüde azalacak, ayrıca daha az kayıpla, daha kaliteli üretim gerçekleştirilecektir.

Sonuç olarak gelişmeye açık, potansiyel güç oluşturulabilecek, ancak heterojen bir yapıya sahip olan Türkiye Orman Ürünleri ve Mobilya Sektörünün uluslararası yerinin yükseltilebilmesi, ürün çeşidinin arttırılması, kalite standartları ve katma değeri yüksek ürünlere yönelinmesi, küçük ölçekli işletme yapısından, bilgi tabanı yüksek, teknolojik yapısı gelişmiş, esnek üretim yapan işletmelere geçilmesi Orman Endüstri Mühendislerine gereksinimi arttıracaktır.

Düzenleme, yeni uzmanlık alanlarının eğitsel ve mesleki planda yer bulmasını teşvik anlamını da taşımaktadır. Yetki bağlamında net olarak gözle görülebilir hale gelen görev alanları, mesleğin eğitsel boyutları olarak şekillendirilip yeni seçimlik ders, dal, bölüm, lisans üstü eğitim programlarına yansıtılabilecektir.

Yukarıda belirtilen ve TBMM genel kurulunda oybirliği ile kabul edilen 5531 sayılı Kanun işte bu olumlulukların gerçekleştirilmesini sağlayacak hukuki dayanak olmaktadır. Bu Kanun ile herhangi bir meslek alanına müdahale edilmesi söz konusu değildir. Sadece 150 yıllık bir mesleğin bilinen faaliyet alanları sayılarak orman mühendislerine özgülenmektedir. Bu nedenle söz konusu Kanunın hazırlanmasında katkıda bulunan tüm kişi ve kuruluşlara ve bu bağlamda Orman Mühendisleri Odasına, Tasarı’ya sahip çıkarak TBMM’ne arz edilmesini sağlayan 59. Hükümete, TBMM komisyon üyelerine ve komisyon tartışmalarında destek veren akademisyenlere, TBMM’de Tasarıyı destekleyen Ana Muhalefet Partisi ve diğer muhalefet partilerine ve bu sürecin gerçekleştirilmesinde büyük paya sahip olan Çevre ve Orman Bakanı Sayın Osman PEPE’ye ve Çevre ve Orman Bakanlığı’nın değerli mensuplarına en içten duygularla teşekkür eder saygılar sunarız.13.07.2006

Prof. Dr. Tahsin AKALP Prof. Dr. Z. Cemal ÖZKAN
İ. Ü. Orman Fakültesi Dekanı K.T.Ü. Orman Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Hüdaverdi EROĞLU Prof. Dr. M. Nafiz DURU
Z.K.Ü. Bartın Orman Fakültesi Dekanı A.İ.B.Ü. Düzce Orman Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Koray SÖNMEZ Prof. Dr. Orhan ERDAŞ
S.D.Ü. Isparta Orman Fakültesi Dekanı K.S.Ü. Orman Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. İlhami KÖKSAL Prof. Dr. Cantürk GÜMÜŞ
A.Ü.Çankırı Orman Fakültesi Dekanı K.Ü. Artvin Orman Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Hasan VURDU
G.Ü. Kastamonu Orman Fakültesi Dekanı

Plumbago
23-09-2006, 00:54
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ, ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ VE AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ HAKKINDA KANUN


MADDE 5- ...araştırma-geliştirme çalışmaları yapmaya, çevresel muhasebe yapmaya, keşif yapmaya, zarar ziyan belirlemeye, maliyet hesaplamaya, fizibilite raporu hazırlamaya, tasarım faaliyetleri yapmaya, plân ve projeler hazırlamaya ve uygulamaya, standardizasyon çalışmaları yapmaya, sertifikalandırmaya, kalite kontrolü yapmaya, stok kontrolü yapmaya, denetim yapmaya, muayene yapmaya, hakemlik yapmaya, eksperlik yapmaya, teknik müşavirlik yapmaya, danışmanlık yapmaya, yeminli danışmanlık ve bilirkişilik yapmaya, raporlar hazırlamaya...

Kanunun yukarıda alıntıladığım bölümü kent içinde ve kent yakın çevresinde Peyzaj Mimarlarının yaptığı ve yapmakta olduğu işlerin birebir tanımıdır.

Bu durumda ister istemez Peyzaj Mimarları ve Orman Mühendisleri karşı karşıya getirilmektedir....

Ayrıca bu kanunun çıkarılışı sırasında, Orman Mühendisleri Odasının bağlı bulunduğu üst kurum olan TMMOB'nin tamamen devre dışı bırakıldığı, dolayısıyla TMMOB ile Orman Mühendisleri Odası'nın arası açıldığı gerçeği vardır ki konu ile ilgili olarak TMMOB'un Peyzaj Mimarları Odasını desteklediği bilinmektedir.(TMMOB sayfalarında PMO çağrısı (http://www.tmmob.org.tr/modules.php?op=modload&name=News&file=article&sid=1459)) Gelecek dönemde bu durum Orman Mühendisleri'nin pek yararına olmayacağı görülmektedir.

Konu ile ilgili fazla yorum yapmadan, bu kanuna karşı Peyzaj Mimarları Odası'nın 30 Eylül 2006 tarihinde yapacağı miting hakkında detaylı bilgiler içeren linki ekliyorum...

Peyzaj Mimarları Odası (http://www.peyzajmimoda.org.tr/)

ormanbotanigi
23-09-2006, 06:09
Ziraat odasının orman içi su kaynaklarının geliştirilmesi, etüt, envanter, planlama ve projelendirmesi” cümlesinin Tasarı’dan neden tümüyle çıkarılması gerektiğini konusunundaki görüşleri konuyu anlamadıklarını gösteriyor. Gerekçe olarak su başlığı adı altında ders olmadığını ve görülen ders sayısının yetersiz olduğundan bahsetmiştir. Ayrıca Tarımsal Yapılar ve Sulama bölümleri tarafından verilen dersler yazılmış. Ardından Tarımsal yapılar ve sulama alanında öğrenim görmüş ziraat mühendislerinin yetkilerinden bahsedilmiş.

Görev ve yetikleri;
sulama suyu ihtiyacı saniyede 500 litreye kadar olan sulama tesisleri, sulama suyu ve hayvan içme suyu sağlamak için yapılacak göletler, drenaj, toprak erozyonu önleyici toprak ve su muhafaza edici tesisler, tarımsal yapılarla ilgili araştırma, etüd, plan, proje, uygulama ve kontrol hizmetlerini yapmaya yetkilidirler.

Sulama tesislerinde, suyun tarımda kullanılmasıyla ilgili arazi tesviyesi, tarla başı kanalları, tarla grup yolları, tarla içi sulama ve drenaj tesisleri, arazi ıslahı, toplulaştırması, dağıtımı ve benzeri toprak ve su kullanımını geliştirme projeleri, toprak su bitki ilişkileri etüdleri, fizibilite, planlama, projelendirme, uygulama ve kontrolunda tarımsal yapılar ve sulama alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri çalıştırılır.

*Yukarıda bahsedilen konular hepsi tarımsal çalışmalardır. Tasırada bütün su kaynaklarının plan ve projelendirme yetkisi orman mühendislerine zaten verilmiyorki. Dikkat ederseniz tasarı orman içi su kaynaklarını içine alıyor. Ormaniçi su kaynakları ormandaki göl ve nehirleri kapsıyor. Yani bırakın onuda biz yapalım. Kimsenin görevine müdahale edilmiş değil.

*Bunun ilgi verilen derslere gelince; su başlığı adı altında ders olmayabilir. Önemli olan derslerin içeriğidir. Ayrıca çok fazla sayıda ders görmek konu hakim olunduğunun veya uzman olunduğunun anlamına gelmez.

Dersler de görülen bazı başlıklar:
*Toprakta su depolanması, suyunun fiziksel sınıflandırılması, suyunun bitki yararlanması açısından sınıflandırılması, Yeraltı sularının yapay yolla belirlenmesi, Suyun yer altında düşey yayılışı, Su ve enerji bütçesi, Su verimini geliştirme araştırmaları, Hidrolojik süreçlerle ilgili araştırmalar, Bakteriyolojik kalite, Su verimini artırma, infiltrasyon, tesis tekniği, planma esasları, planlama süreci, veri analizi, strateji geliştirme, v.b

malina
26-09-2006, 14:03
ORMAN MÜHENDİSLİĞİ, ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ VE AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ HAKKINDAKİ YASA İLE İLGİLİ OLARAK ORMANCILIK İKTİSADİ SOSYAL ÇALIŞMA GRUBUNDAN (ORMİS) KAMUOYUNA DUYURU


“Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Yasa” 5531 sayı ile 29 Haziran 2006 tarihinde TBMM tarafından oybirliği ile kabul edilmiş ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın onayını takiben 8 Temmuz 2006 tarih ve 26222 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bilindiği gibi, ülkemizde devletin ormanlarla ciddi bir şekilde ilgilenmesinin başlangıcı ancak 19. yüzyılda olmuştur. 1839 yılında, Ticaret Bakanlığı’na bağlı olarak merkezi İstanbul’da bulunan bir Orman Müdürlüğünün kurulması ve 1857 yılında Fransız uzman Louis Tassy önderliğinde ilk Orman Mektebinin açılması, tarihsel açıdan kayda değer niteliktedir. Özellikle Orman Mektebinin açılış tarihi, Orman Mühendisliği disiplininin köklerinin ne kadar eskilere dayandığının açık göstergesidir. Bu nedenledir ki, 1939 yılında çıkarılan 3458 sayılı “Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun”da adı geçen 12 mühendislik dalından birisi Orman Mühendisliğidir.

Orman Mühendisliği eğitimi, başlangıcından günümüze kadar çeşitli aşamalardan geçmiş, çeşitli adlardaki kurumların çatısı altında yürütülmüştür. Belki de bu süreç içerisindeki en önemli dönemeç, 1926 yılında Profesör Bernhard’ın önerisiyle, o zamanlar müdürlükle yönetilen orman okulunun rektörlüğe dönüştürülerek özerkliğinin artırılmasıdır. Böylelikle, 1933 yılında gerçekleştirilecek olan Üniversite Reformunun öncü adımları atılmıştır. Burada altı çizilmesi gereken nokta, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine uygun olarak, çağdaş üniversite eğitiminin, belki de ilk kez, ormancılık alanında verilmiş olmasıdır. 1933 yılında kurulan Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’ne 1934 yılında bağlanan Orman Fakültesi, 1948 yılından itibaren İstanbul Üniversitesi bünyesinde faaliyetlerini sürdürmüş; günümüzde Orman Fakültelerinin sayısı dokuza ulaşmıştır.

Tarihsel derinliğine ve başlangıcından bugüne kadar sürekli kendini yenileyen yapısına uygun olarak, orman mühendisliği eğitim programı oldukça zengin bir içeriğe sahiptir. Orman kaynaklarının biyolojik ve fiziksel özelliklerine uygun olarak şekillenmiş olan biyofiziksel içerikli derslere ek olarak, bu kaynaklardan toplum beklentilerini en yüksek düzeyde ve sürekli olarak karşılayabilmek amacını güden sosyoekonomik içerikli derslerle, başka branşlarla karşılaştırılamayacak oranda çok boyutlu bir yapı, orman mühendisliği eğitiminin en dikkat çekici özelliklerindendir.

Orman Mühendisliği eğitiminin gelişimi, 1937 yılında kurulan modern ormancılık örgütünün (Orman Genel Müdürlüğü) de en büyük itici gücü olmuştur. Temel insan kaynağını orman mühendislerinin oluşturduğu bu örgütün sorumluluk alanı zaman içerisinde sürekli gelişmiştir. Örneğin, korunan alan kavramı ve uygulamasının ülkemizdeki öncüleri ormancılardır. Koruma Ormanı (Muhafaza Ormanı) terimi ilk kez 1924 yılında çıkarılan 504 sayılı “Türkiye’de Mevcut Bilumum Ormanların Fenni Usulü İdare ve İşletilmesi Hakkında Kanun”da yer bulmuş, ilk Koruma Ormanı 1950 yılında İstanbu’da (Belgrad Ormanı) ayrılmıştır. Yine, Milli Park terimini ülkemize sokan ve uygulamaya aktaran da ormancılardır. Bu terim ilk defa 1956 tarih ve 6831 sayılı “Orman Kanunu”nda yer almış, ülkemizin ilk Milli Parkı olan Yozgat Çamlığı Milli Parkı 1958 yılında kurulmuştur. Ormancıların çevre koruma alanındaki öncü rolleri diğer branşlardan uzmanlar tarafından da kabul edilmektedir. Ünlü ekologlar Fikret Berkes ve Mine Kışlalıoğlu “Ekoloji ve Çevre Bilimleri” adlı kitaplarında (Remzi Kitabevi, 1993) “Ekoloji ve çevre konularının Türk kamuoyundaki öncüleri biyolog ve coğrafyacılar değil de, ormancılar ve ziraatçılar olmuştur...Ormancıların çevre konusundaki önderliği, bilimsel literatürde de kendini gösterir.” (s.42) demek yoluyla bu öncülüğü açık biçimde vurgulamaktadırlar. Çeşitli yasal düzenlemeler yoluyla ormancılık örgütüne verilmiş olan görevler, mevcut ormanların korunması ve işletilmesinden ağaçlandırmaya, erozyon kontrolünden mer’a ve havza yönetimine, korunan alan yönetiminden kırsal kalkınmaya kadar oldukça geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu nedenle, orman mühendislerinin sahip olması gereken bilgi ve beceri gereksinimi sürekli gelişmiş ve orman mühendisliği eğitimi de bu gereksinime yanıt verebilmek amacıyla kapsamını zenginleştirmiştir. Ülkemizin kendine has koşullarından kaynaklanan bu zenginleşmeyi destekleyen bir diğer unsur da “orman kaynaklarının yönetimi” anlayışında ortaya çıkan değişimlerdir. 1960’lı yıllarda ortaya çıkan Çok Yönlü Yararlanma İlkesi, 1980’lerden itibaren Sürdürülebilir Yönetim ve son olarak da Ekosistem Yönetimi, bu kapsamda ilk akla gelenlerdendir. Bütün bunların sonucunda, orman mühendisinin çalışma alanları yalnızca boylu ağaçlarla kaplı arazi parçalarıyla sınırlı kalmamış, hemen tüm ekosistemleri kapsar hale gelmiş, bu ekosistemlerle toplumsal talepler arasında denge kurma arayışını içermiştir.

Orman mühendisliğinin ilgi alanlarının gelişmesi, orman mühendisliği eğitiminin zenginleşmesi ve ormancılık örgütünün görev, yetki ve sorumluluklarının çoğalmasına karşın, bu örgütün özellikle teknik personel açıkları zaman içerisinde sürekli olarak artmıştır. Çevre ve Orman Bakanlığında istihdam edilmesi gereken toplam orman mühendisi kadrolarının yaklaşık %30-40’ının boş olduğu, ara kademe eleman gereksiniminin de had safhada olduğu bilinmektedir. Güncel kamuoyunu uzun süredir meşgul eden orman yangınlarına karşı yapılan müdahalelerin yetersizliğinin temel nedenlerinden birisinin, söz konusu personel açığı olduğu sıkça dile getirilmektedir. Bütün bunlara karşın, ulusal ekonomi politikalarının mevcut seyri dikkate alındığında, bu açığın kısa ve orta vadede kapatılamayacağı rahatlıkla öngörülebilir. Bu nedenle, ormancılık örgütü tarafından yürütülmesi gereken bazı çalışmaların dışarıdan hizmet alımı yoluyla yerine getirilmesi, yakın zaman içerisinde karşılaşılması olası bir durumdur.

Hal böyleyken, ormancılık meslek alanına yönelik olarak bazı tecavüzlerin yaşandığı da gözden kaçmamaktadır. Örneğin, “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu” orman toprakları dahil, bütün toprakların sınıflandırılması, belirlenmesi, arazi kullanım planlarının yapılması ve toprak koruma projelerinin hazırlanması sorumluluğunu ziraat mühendislerine vermektedir. Benzer şekilde, “Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu”nun içerdiği uygulamalar, orman ekosistemi bitkileri de dahil olmak üzere, zirai örgütlerin ve ziraatçıların yetkisine bırakılmıştır.

Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, “Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Yasası”nın orman mühendisliği ve ormancılık hizmetleri açısından doğuracağı yararlar açıkça görülmektedir. Söz konusu yasa ile orman mühendisliğinin tarihsel gelişimine ve güncel içeriğine uygun ve tecavüzleri önleyen bir meslek tanımlaması yapılmış olmaktadır. Böylelikle, orman mühendisleri rekabet edebilme gücüne sahip olacaklardır. Ayrıca, orman mühendisliği, Ulusal Programın “Serbest Dolaşım” bölümünde yer alan “düzenlenmiş meslekler” statüsüne kavuşacaktır. Yasa ile birlikte, orman mühendisleri kendi bürolarında serbestçe yetkilerini kullanma olanağına sahip olacaktır. Böylece, ormancılık çalışmalarının yürütülmesine ortaya çıkmış olan dışarıdan hizmet alımı uygulamasının daha sağlıklı bir yapıda yerine getirilmesi sağlanacaktır. Kuşkusuz, orman mühendisliği eğitiminin gelişimi ile sayıları oldukça yüksek miktarlarda olan işsiz orman mühendislerinin yeni iş olanaklarına kavuşacak olması da gözden uzak tutulmamalıdır.

Diğer yandan, belirtilen yasanın orman endüstri mühendisliği ve ağaç işleri endüstri mühendisliği açısından da büyük yararları olacaktır. Orman Ürünleri Endüstrisi gerek dünyada, gerekse ülkemizde önemli yeri olan sektörlerden birisidir. Bu sektörün dünyadaki toplam cirosunun 250 milyar dolar, ülkemizdeki cirosunun ise, kayıt dışı olanlarla birlikte, 4,5 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde, orman ürünleri ve mobilya endüstrisi, genel imalat sanayi içerisinde en hızlı gelişen 5 sektörden biri durumundadır ve toplam istihdam içerisinde %8’lik bir paya sahiptir. Buna karşılık, sektörün teknoloji kullanımı, kalite ve standardizasyon konularında ciddi sıkıntıları olduğu bilinmektedir. Sektörde, küçük ölçekli işletmelerde orman endüstri mühendisi istihdamı yok denecek düzeydedir. Orta ve büyük ölçekli işletmelerdeki mühendis istihdamı ise istenilen düzeyde değildir. Yetki yasası ile mühendis istihdam oranlarının artırılması hem işsiz orman endüstri mühendisi sayısını azaltacak, hem de işletmelerin teknoloji kullanımı, verimlilik, kalite ve standardizasyon konularındaki sıkıntılarını azaltacaktır. Ayrıca, tanımlanan yetki alanları orman endüstri mühendisliği eğitiminin gelişimine de katkı yapacaktır.

Sonuç olarak, adı geçen yasanın yalnızca ormancılık ve orman mühendisliği açısından değil, genel olarak doğal kaynakların yönetimi ve ulusal kalkınma açısından yaralı sonuçlar doğuracağına, bununla birlikte, hem orman endüstri mühendisliği, hem de orman ürünleri endüstrisi açısından olumlu gelişmelere yol açacağını görmekteyiz. Bu vesileyle, ORMİS olarak, bu yasanın taslağının hazırlanmasından yasalaşmasına kadar bütün süreçlerinde katkısı olanlara teşekkür ediyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.



ORMİS Yönetim Kurulu

Plumbago
02-10-2006, 14:59
Merkez Yönetim Kurulu imzalı mektup milletvekillerine gönderildi.


Sayın Milletvekili,



Bildiğiniz üzere TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, Anayasa’nın 135. maddesinde tanımlanan ve 66 ve 85 KHK ve 7303 Yasa ile değişik 6235 sayılı Yasa’ya göre kurulmuş, “Kamu Kurumu” niteliğinde bir Meslek Kuruluşu’dur ve Peyzaj Mimarı Üyelerinin ekonomik, demokratik, mesleki hak ve çıkarları için de çalışmalarını sürdürmektedir.



Bakanlıklarda ve yerel yönetimlerde zaten daraltılmış olan Peyzaj Mimarlarının meslek uygulama alanları “Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği Ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun” Yasasının 07 Temmuz 2006 tarihinde kabulünden sonra daha da daralmış ve sorunları daha da artmıştır. Ülkemizdeki 6000 Peyzaj Mimarı’nın üçte birinin işsiz ya da meslek dışında çalıştığı tahmin edilmektedir. Peyzaj Mimarlarına tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve özel sektörde son derece ihtiyaç bulunduğunu bilmekteyiz. Avrupa Peyzaj Sözleşmesine imza atmış olan Meclisimiz, bu sözleşmenin hayata geçirilmesinde peyzaj mimarlarının söz sahibi olacağını görmezden gelmemelidir.

Bu genel durum meslektaşlarımızın, eğitimle elde edilmiş bilgilerini ve deneyimle kazanılmış mesleki becerilerini kullanma olanaklarının sınırlanmasına ve üretim süreçlerinden kopmasına yol açmaktadır.

Ayrıca bu süreç, işsizliğe, sorumluluklara uygun olmayan düşük gelirlere ve mesleki deformasyona neden olmaktadır.

Bu nedenlerle, günümüzün yüklü gündemi ve sorunları karşısında; üyelerin sorunlarının toplumun sorunlarından ayrılamayacağının bilinciyle,



TMMOB Peyzaj Mimarları Odası;



-Peyzaj Mimarlığını Peyzaj Mimarlığı eğitimi alanların yapması için
-Peyzaj Mimarlarının kamu kurum ve kuruluşlarında görev alarak çalışabilmeleri için
-Peyzaj Mimarlarının kamu kurum kuruluşlarında hakkı olan kadroları alabilmeleri için
-Kamu kurum ve kuruluşlarında bizlerin yerine ikame edilmekte olan farklı meslek gruplarının yapmasına karşı çıkmak için
-Orman Mühendisliği Yasasındaki 4. Maddesi a bendinin 12, 13 ve 17. alt bendlerinin yasadan çıkarılması için,
-Orman Mühendisliği Yasasındaki 5. maddesinin düzeltilmesi için
-Kamuda çalışan üyelerimizin ücret yetersizliği ve dengesizliğinin giderilmesi için,
-İşsiz, giderek yoksullaşan ücretli ve emekli meslektaşlarımızın sorunlarını ülke gündemine taşımak için,
-Meslek alanlarımıza yönelik yasa ve yönetmeliklerin hazırlanmasına müdahil olmak için,
-Mesleğimizi yapmamızı engelleyen tüm mevzuatın elden geçirilmesi için,
-Hayatın her alanında ve aşamasında teknik hizmetlerin ve teknik elemanların hak ettiği konumda olması için,


30 Eylül 2006 Cumartesi günü, Ankara’da ”Peyzaj Mimarları Buluşuyor”.



Peyzaj mimarlarının biriken sorunlarının çözülmesine, peyzaj mimarlığı uzmanlık alanlarının günümüz gereklerine göre düzenlemesine katkıda bulunacağınızı umuyoruz.



Bu nedenlerle sizi, sorunlarımıza sahip çıkacağınız düşüncesi ile 30 Eylül 2006 Cumartesi günü Ankara’da Peyzaj Mimarları ile birlikte olmaya bekliyoruz.



Saygılarımızla.


TMMOB

PEYZAJ MİMARLARI ODASI

MERKEZ YÖNETİM KURULU



Kaynak (http://www.peyzajmimoda.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=252&tipi=2&sube=0)