View Full Version : Bonsai felsefesi
backyard
09-11-2005, 19:01
bunu paylaşmak istedim
saçma biliyorum ama adı üstünde "önyargı"
bonsai denemelerini, fotoğraflarını gördükçe, şekillendirmeleri, uygulanan prosedürleri okudukça kendimi şöyle düşünmekten alıkoyamıyorum:
"bu yapılanlar doğal bir sürece müdahale" :(
bu işe başlamadan önce benim gibi düşünenler var mıydı aranızda?
"bu yapılanlar doğal bir sürece müdahale" :(
Evet doğru, ancak budama, ilaçlama, aşılama hatta gübreleme bile doğal sürece müdahale değil midir?
Bu sayede birileri ağaçları sevmeye başlıyorsa o ağaca yapılanların işkence olarak görmemeli. Sonuçta ağacı hayatta ve sağlıklı tutabilmek için verilen çabaya ne demeli?
Bonsai için yapılanları ilk gördüğümde seninle aynı şeyleri düşünmüştüm ben de. Ancak sonradan düşüncelerim değişti.
"bu yapılanlar doğal bir sürece müdahale" :(
Sana katılıyorum ilk bonsai çalışmalarına başladığımda banada ters gelmişti bir an bu yaptıklarımın yaradılışa ters olduğunu düşündüm fakat daha sonra benim gibi doğayı özellikle ağaçları seven fakat yaşadığı mekanda bunları yetiştirme imkanı olmayan birisi başka ne yapabilirki...Yapabileceği tek şey benim yaptığım gibi onları küçültüp evine misafir eder ve bu şekilde bir nebze olsun hasretini giderir.
Düzen bozulmasın, ben de aynı yerden alıntı yapayım...
"bu yapılanlar doğal bir sürece müdahale" :(
Ben, doğal sürece getirilerinin götürülerinden fazla olduğunu düşünüyorum.
Ne mi dedim?
Mesela bir fidanı ya da tohumu alınıp onu şeklen istenilen forma sokmak, doğa ile haşır neşir olmaktır. Oktars ın dediği şey yani. O fidan için dalını sağ yerine soldan kıvrılmasının, boyunun kısa olmasının çok farkettiğini düşünmüyorum. Aslolan hayattır. (büyük söz ettim)
ama tabii ki dünyadaki her ağacı bonsai yapmayacağız...
ahanda şimdi aklıma geldi...
Beyoğlu'ndaki ağaçları bonsai ye çeviremezler mi?
nasıl fikir arkadaşlar??
Bu arada herşeyin küçüğü seviliyor :)
bunu paylaşmak istedim
saçma biliyorum ama adı üstünde "önyargı"
bonsai denemelerini, fotoğraflarını gördükçe, şekillendirmeleri, uygulanan prosedürleri okudukça kendimi şöyle düşünmekten alıkoyamıyorum:
"bu yapılanlar doğal bir sürece müdahale" :(
bu işe başlamadan önce benim gibi düşünenler var mıydı aranızda?
arkadaşlar bitki ve ağaç türleri doğada farklı etkilere maruz kalarak farklı şekil ve tiplere kavuşurlar.bonsaide bizim yaptığımız doğayı taklit etmek.şunuda unutmayalım ki biz tohumdan üretme yapıp ağaçlarımıza gözümüz gibi bakıyoruz onların çok uzun seneler yaşaması için çalışıyoruz.benim eski bilim teknik dergilerimde 200 300 yıllık bonsailer var.
Bir süreden beri Bonsai'ye kafayı takmıştım. İnternetten biraz araştırma yaptım. Hatta sitemizin üyesi "BayMineral" ile Messenger yoluyla görüşüp saksı siparişi vermek istediğimi söyledim. Ama daha sonra doğa severliğim tuttu ve yaşayan varlıklara duyduğum saygıdan dolayı kafamda şu sorular oluştu:
1. Biz insanlar, her varlığı kendi istek ve zevkimize göre yaşamaya zorlama hakkını nereden buluyoruz.
2. Ağaç gibi gelişme, büyüme ve yaşama için geniş bir alana gerek duyan bir varlığı daracık bir alana hapsetme (bonsai saksı kurallarından biri saksı derinliğinin gövde çapından fazla olmaması imiş) düşüncesi varlıklara duyulan saygı ile çelişmez mi?
3. Bonsai saksısı içinde ağaç yetiştirmeye çabalarken ağaçların köklerini ikide bir budamak (ya da doğramak); hele hele ağacın temel kökü olan dibe inen kazık kökü budamak ile bir insanın bacaklarını budamak arasında ne fark vardır? (Bir ağacın kökleri doğada kaç kez budanır ya da hiç budanır mı?)
4. Bir doğa sever ya da ağaç sever (aslında ikisi de aynı şey değil mi?) ağaçları doğal ortamında, toprakta görmekten mi hoşlanır yoksa daracık bir bonsai saksısına hapsedilmiş olarak mı?
Bu sorular üzerine, yıllarını bonsai yetiştirmeye adamış bonsaiseverlerin kızgın bakışlarını üzerimde hissedebiliyorum. Ama ne yapayım kardeşim... İnsan soru soran bir varlık işte...
Bonsai yetiştiriciliğinin amacı kaynaklardan edindiğime göre sabır disiplin ve sevgi içeriyor. Bunlardan biri eksik olduğu zaman maalesef başarı mümkün olmuyor. Bunun doğudaki ismi "Zen" olarak adlandırılıyor.
Eğer siz sanatınızda başarılı olursanız üzerinde çalıştığınız bitki yaşayacağından çok daha uzun süreler yaşıyor.
Kagan "1" nolu görüşünde "her varlığı kendi istek ve zevkimize göre yaşamaya zorlama hakkı" diye bir cümle kullanmış. Eğer bunun doğru olduğunu kabul edersek evimizde hiçbir bitki türünü bulundurmamız gerekiyor.
"2" nolu görüşünde "bitkileri dar bir alana hapsettiğimizi" dile getirmiş. Oturup bir düşünün bitkiler doğada çok daha zor koşullarda bulunabiliyor.
"3" nolu görüşünde "ağaç köklerini budamaktan" bahsetmiş insan ve ağacı karşılaştırmış. Eğer bitkiler için bu kötü bir şey olsaydı bitkilere budamaların hertürlüsü dahil hiçbir bakım yapılmaması gerekirdi. Şehrimizdeki ağaçlarda kendi haline bırakılırdı. Hepimiz ağaç için budamanın ne kadar sağlıklı olduğunu biliyoruz. Evimizdeki herhangibir bitkininde kökleri saksısını doldurmuşsa köklerde mutlaka temizlik yapmamız gerekiyor.
"4" nolu son görüşü: Yazımın en başında söylediğim zen felsefesinin temeli olan sevgi sabır ve disiplinle yıllarınızı verdiğiniz bir sanat eserini seyretmekten kim zevk almaz ?
Tüm bonsai sevenlere merhaba,
bonsai ile ilgili tüm forumlar genelde teknik konularda. Bu konu benim için çok yeni ama gerçekten de büyük sabır isteyen bu uğraşının düşünsel boyutu üzerine de paylaşılacak çok şey vardır diye düşünüyorum. Hiçbir hobi sıradan değildir ama bonsaide hobi olmaktan çok daha derin birşeyler yok mu sizce?
Sanırım birçoğunuz "ŞİBUMİ" adlı romanı okumuştur. Romanın bir bölümünde hatırladığım kadarıyla söylüyorum, iyi bir "GO" (satrançtan daha zor bir japon taktik oyunu) oyuncusu olmak için şiirden anlamak gerektiğini söylüyordu. Bu GO oyununun felsefesini anlatan küçük bir anekdottu sadece. Bir kısmınıza fazlaca romantik gelebilir ama bizler de burada örnektekine benzer şekilde bonsainin ruhu hakkında hem bildiklerimiz hem düşündüklerimizi hem de hissettiklerimizi paylaşsak, ne dersiniz?
Ben henüz hiç bonsai yapmadım ama kendi kendime şaşırdığım bir heyecan duyuyorum ve eğer katılan olursa bunları da paylaşmak isterim.
karakedi
11-01-2006, 17:38
ok, bana göre insanı büyüleyen bir yanı var..kocaman ağaçları kesip kurutan insan aslında o kadar küçük ki ağacın yanında,bonsai de başarı büyük bir haz veriyor gibi geliyor...yaratıcılık.... kendi tanrısallığımızın verdiği sarhoşluk
kendi doğa sevgimizin yansıması...
küçücük ağaca hükmedebilmemiz... sevgimiz ilgimiz... bize hoş duygular yaşatıyor..
hele serpilerek gelişmesinin verdiği duygu....
...Bende forumdaki bazı yazılarımda buna değindim aslında.Bonsainin temeli bana göre üç ayak üstüne oturuyor.Sevgi, sabır, disiplin.Buda sanırım zen felsefesinin kendisi.
...Bonsai ile ancak birkaç sene uğraşırsanız anlayabilirsinizki bitki **** ağaçla enteresan bir iletişim kuruyorsunuz.Onunla beraber herşeyi yapıyorsunuz.Eğer onun dilinden anlamassanız başarısız olma olasılığınız yüksek.Fakat bonsai ustalarının ısrarla söledikleri şey başarısızlıklar olacaktır asla yılmayın. Çünkü ancak bu başarısızlıklarla ilerlemek mümkün. Kişiler arasındaki değişecek tek şey bu başarısızlıkların üç aşağı beş yukarı olması olacaktır. Bundan dolayıda bonsai ustaları fazla örnekle çalışılmasını söylerler.
Biliyormusunuz doğa gözümüzün önünde katledilirken birşeyler yapamamanın bir savununusu gibi bonsai. Sanki doğayı korumaya ama aynı zamanda da vicdanımız rahatlatmaya çalışıyoruz.
Herşeye rağmen beni inanılmaz heyecanlandırıyor. O ufacık ağaçla nasıl bir iletişim kurulabileceğini, bunun ne kadar derin olabileceğini hissediyorum... Bu çok güzel ama diğer yandan beni korkutuyor da! Çünkü onca emek verip ellerimle büyüttüğüm, birçoğunuzun arkadaş dediği bonsai birgün benim elimden gelmeyen bir nedenden dolayı sulayamadığım için ölebilir. O zaman ne hissederim bilemiyorum.
Sabır konusuna gelince! Sabır;hayat gerçeğinin en büyük öğretilerinden birisi. Öğretirken sınıyor, sınarken öğretiyor. Bunu bonsai ile yapmak gerçekten heyecan verici. Benim gibi yeni başlayacaklar dikkatli olmalı çünkü başlangıçta başarısızlık kesin önemli olan yılmamak.
Selam cemboa,
ne kadar zamandan beri bu uğraşı verdiğini bilmiyorum ama belirli bir süre geçtiyse başladığın günden bu güne kadar kendinde gözlediğin değişiklikleri anlatmanı rica etsem.
eğer sevgiyle yaklaşırsan ana niyetinde iyi ise herşeyi yapmaya hakkın var diye düşünüyorum.
Sevgiyle yaklaşmak...
Bütün canlılara sevgiyle yaklaşmak çok güzel ve merhamet dolu bir eylem tabi ki... Ama bu sevgiyle yaklaşma eylemi, bize her şeyi yapma hakkını verir mi; bir düşünmek gerek.
Mesela Doğu illerindeki belediyelerin yönetici ve işçileri de hayvanları sevmekteler (!). Onlara da sorsanız; "biz hayvanlara sevgiyle yaklaşıyoruz" derler. Ama icraatlarına bir bakın Allah aşkına... Adamlar kuş gribi bahanesiyle tavukcağızları diri diri yakıyorlar, diri diri gömüyorlar. Sanki başka imha yolu yokmuş gibi...
Kendilerine bir sorsanız, "biz bütün bunları insanlık için, insan sağlığı için yaptık" diyeceklerdir muhakkak... Peki bunun neresi insanlık? Bu düpedüz, ölüm korkusunun getirdiği cehalet dolu bir paniğin o insanların şeytanî yüzlerini ortaya çıkarması...
Ben doğu illerini ve oranın kültürel yapısını aşağı yukarı bilirim; halkı dindardır... Şimdi oralarda yoldan bir adamı çevirip "hangi dindensin" diye sorsanız, "****** müslümanım kardeşim" diye yanıt verecektir. Ama o yanıt veren adam peygamberinin "hiçbir canlıya ateşle zulüm etmeyiniz" hadisini, işine gelmediği için göz ardı edecek ve bulduğu kanatlı hayvanı, ölüm korkusunun getirdiği şeytanî panik ile diri diri yakacaktır.
Bütün bunlar insanlık mı? Ve varlıklara sevgiyle yaklaşmak bize onlara her şeyi yapma hakkını veriyor mu?
Sevgiyle yaklaşmak...
Bütün canlılara sevgiyle yaklaşmak çok güzel ve merhamet dolu bir eylem tabi ki... Ama bu sevgiyle yaklaşma eylemi, bize her şeyi yapma hakkını verir mi; bir düşünmek gerek.
:confused:
Merhaba Kagan,
elbette sevgi adına yapılan herşeyi onaylamak mümkün değil bunda herkesin hemfikir olduğuna inanıyorum. Ancak yazında verdiğin kuşların imhası örneğini biraz daha açarak tartışmak gerekli ki neyi eleştirdiğimiz, kimi eleştirdiğimiz ya da neyi tartıştığımız açıkca belli olsun.
Ben bir doktorum ve eldeki imkansızlıklar nedeni ile hem benim hem de birçok meslekdaşımın değişik malzemeler kullanarak yaptığımız pek çok müdahale olmuştur hayat kurtarmak için. Çoğunlukla da başarılı olduk inan bana! Söylemek istediğim şey şu acil bir durumda gerekiyorsa her türlü yolla imha yapılabileceğine inanıyorum. (yakma olayını yine de kabul etmiyorum ama mecburiyetten direk gömülmesi mümkün) Kuş gribi de böyle bir durum! Uzun zaman öncesinden planlanmış bir imha olayı değil. Elde hangi imkan varsa onu kullanarak bir an önce müdahale edilmesi şart! İmha edilen bölgelere baktığında çoğu geri kalmış bölgeler. Sözkonusu bölgeleri bildiğini söylüyorsun, o halde eldeki imkanların ne derece yetersiz olduğunu ve gerekli şartları yerine getirmenin ne kadar uzun zaman alabileceğini de biliyorsun. Oralarda ben de çalıştım. Sevgiydi, hayvan haklarıydı derken insan hayatı kaybedersin. Elbetteki bu madalyonun sadece bir yüzü. Diğer yüzünde ne var??? Tabii ki kötü yönetim! Organize olamayan bir yapılanma... bunu eleştirelim hep beraber!!! Özellikle de bundan sonra da bunun gibi bir salgın tehlikesi olduğunda hayvanları yakmadan, incitmeden nasıl imha ederiz, hangi insani önlemleri alırız bunu tartışalım. İşte o zaman gerçekten sevgi eyleminden bahsedebiliriz
Bu konu çok ciddi bir polemik konusu farkındayım. Bu nedenle sadece fikirlerimi yazdım daha fazla uzatmadan (belki de Malina 'dan uyarı almadan) bonsai meseleme dönüyorum. Herkese sevgileeeerrrr..
Bu konuyu ben açtım ama aynı anda birçok konuya el atınca
tekrar dönmeye fırsatım olmadı. Cemboa da
sorumu görmemiş herhalde.
Elimde İkebana ile ilgili ilk basım tarihi eski bir kitap var. İkebana çiçek düzenleme sanatı demek. Eşinin görevi ile ilgili olarak Japonya'da yaşamak zorunda kalan bir hanımefendinin anıları. Bu kitapta altı çizilen önemli
bir konu var. Öğrencinin öğrendiklerini iyi uygulamasından daha önemlisi
kendisini eğitmesi ki uzakdoğu kökenli tüm uğraşlarda (ister döğüş sanatı olsun, ister ikebana veya bonsai..) asıl hedef bu! Yani asıl hedef insanın tekamül etmesi. Tüm uğraş alanları bilgeliğe giden yolda birer araç olarak ele alınıyor. Ele alınana konu ne olursa olsun ve kişi o işi ne kadar iyi öğrenirse öğrensin o kişiye "usta" ünvanı verilmiyor.
Ben de bu konunun önemini vurgulamak istedim çünkü bonsai sürekli ilgi ve çok sabır istiyor. Bırakalım bonsaiyi evimizdeki saksı çiçekleri bile bakılmazsa kısa sürede kaybediliyor.
Bonsai ile uzun süredir ilgilenen sevgili Cemboa'nın imzasına dikkat edin lütfen. :)))
...Evet kusura bakmayın sanırım kaçırdım bunu bir şekilde.
...Aslında ben kendimi bildim bileli çiçeklerle içiiçeçeyim.Ailemle beraber otururkende evimizde çiçekler vardı.Annemde öğretmen olduğu için özel günlerde hediye olarak kesme çiçek dışında saksı çiçekleride geliyordu.Bu vesile ile çiçeklerimizde çeşitlilik oldu.
...Ben kendi evime taşındıktan sonra bu çiçeklere olan ilgimi dahada geliştirme fırsatı buldum.Uzun bir dönem köktüslere ilgim vardı.Sonra bu ilgim orjinal tropikal salon türlerine döndü...3 sene öncede ilgi yoğunluğum Bonsai doğru dallandı.Fakat şu an elimde 2 m lik tropikal türler 1 m lik kaktüslerim hala var.
...Bonsai için gereken 3 önemli vasfın 2 si zaten bu vesile ile bende mevcuttu.Onlar sevgi ve sabır.Biraz da buna disiplini ilave ettim...Disiplini kendimce açarsam programınıza zamanlamınaza sadık kalmak diyebilirim.Buda bitkinin gelişmesinde önemli faktör.Buda somut olarak düzenli sulama düzenli gübreleme düzenli budama ve şekil verme gerekiyorsa saksı ve toprak deişimidir.Zaten disiplin olmassa bitkilerinizin gelişi oldukça yavaşlayacaktır.
...Ne diyebilirimki şimdilik aklıma gelenler bunlar...
c.özdemir
05-04-2006, 11:42
Bonsai de son bulur.Tekamülün sonu var mıdır.?YA insan sonlanır, ya da Bonsai. ikinci bir Bonsai tecrübenin altında acemilikle başlar gibi.Yoksa kim derki bu işin noktası budur.Evet ' Usta ' olmak o kadar kolay mı.?
Bonsai ağacı yaşayabileceği minimum koşullar altında bırakarak yaşamasını sağlamaktır. Yani bitki yaşam ile ölüm arasındadır. Bence bonsai yetiştirmek bitkiye işkence etmektir. Bu yüzden sana sonuna kadar katılıyorum
Bonsai ağacı yaşayabileceği minimum koşullar altında bırakarak yaşamasını sağlamaktır. Yani bitki yaşam ile ölüm arasındadır. Bence bonsai yetiştirmek bitkiye işkence etmektir. Bu yüzden sana sonuna kadar katılıyorum
Hoşgeldiniz Aykut,
bonsai'nin yaşamla ölüm arasında olduğuna katılmıyorum.
Tüm doğal döngüsünü (mevsimler) yaşayabilen bir ağaç
yaşamla ölüm arasında değildir. Ağacın normal gelişimine
etki edildiği aşikar elbette ama unutmayın ki doğada da
benzer durumlar sözkonusu (yamadori).
Aramıza katılşdığınıza sevindik. Tek mesajda kalmayın ve
"Üyeler tanışıyor/tartışıyor" bölümünde kendinizi tanıtın.
:))
bonsaireef
24-05-2006, 22:01
Bonsai ağacı yaşayabileceği minimum koşullar altında bırakarak yaşamasını sağlamaktır. Yani bitki yaşam ile ölüm arasındadır. Bence bonsai yetiştirmek bitkiye işkence etmektir. Bu yüzden sana sonuna kadar katılıyorum
Sayın Aykut bey;
''Bonsai ağacı yaşayabileceği minimum koşullar altında bırakarak yaşamasını sağlamaktır'' bu şekilde hiçbir bonsai literatüründe bilgi yoktur.Bu bilgiyi nereden öğrendiniz kaynak gösterebilirmisiniz.Yok eğer bu bilgi değil fikir diyorsanız bunu bir bilgi cümlesi olarak kurmak sizce doğrumu.
Bonsai de bitki hiçbir zaman minimum koşullar altında yaşamaz.Düzenli olarak sulanır, düzenli olarak gübrelenir, gerekirse ilaçlaması yapılır.Bitkinin sağlıklı olması için ne gerekiyorsa yapılır.Bitki kesinlikle susuz bırakılmaz.Her zaman ihtiyacı kadar su verilir.Düzenli olarak ihtiyacı kadar gübre verilir.Burda bir minimumluk yoktur.
Doğada bitkinin kök atmasının amacı 'yayılayım söyle rahat edeyim' değildir.Bitki ihtiyacı kadar su ve besin maddelerine ulaşabilmek için etrafa kök atar.Bonsaide ise ihtiyacı olan besin maddeleri ve su bitkiye veriliyor.Doğayı ne kadar gözlemlediniz **** gözlemlersiniz bilmiyorum.Ben kurak ortamda yetişen bir karış boyundaki bitkinin 4-5 metre uzağa kök attığını gördüm.Ama sulak ortamdaki bir bitki eğer besin sıkıntısı yoksa suda olduğundan olduğu yerde köklenir.Köklerini çokta uzatma ihtiyacı duymaz.Bunada şahit oldum.
Siz zaten bonsaide gerekli suyu ve besinleri karşılamazsanız ağacın sağlığı bozulur ama bizim ağaçlarımız son derece sağlıklılar zaten amacımızda bu.
İşkenceden kastınız eğer budama yapmaksa sizin hiçbir bitkisel kaynaklı besini tüketmemeniz lazım.Çünkü eğer tüketiyorsanız budamaya işkence dediğiniz takdirde bu işkenceye ortak oluyorsunuz demektir.Çünkü bütün meyve ağaçları düzenli olarak budanır.Budanmazsa zaten kaliteli meyve alamazsınız.Ağacınızın sağlığıda bozulur.Budama yapmak demek ki ağacın sağlıklı gelişimi ve meyve vermesi için uygulanan bir yöntem.Ağaç eğer bundan şikayetçi olsaydı gelişimini sağlıklı olarak devam ettiremezdi.
Siz hiç üzüm bağı gördünüzmü bilmiyorum.Aslında üzüm bağlarındaki asma bitkileri bir nevi bonsaidir.Gövdesi bir bonsai şeklindedir.Her sene o gövdeden dallar çıkar çok çok uzar, meyvesini verir.Ağacın bonsai görünümü kaybolur.Sonra budama mevsiminde ağaç o eski bonsai görünümünü alacak şekilde yani sadece gövde kalacak şekilde budanır.
Sizin ağacın kötülüğüne yapmadığınız budamalardan ağacın şikayetçi olduğunu düşünmüyorum.
Doğayı katleden,ağaçları kesip ormanı yakıp evler yapan o kadar insan varken tek amacı ağacı sağlıklı yaşatmaya çalışmak olan bonsai sevenlere haksızlık yapıldığını düşünüyorum.
Erkan Aktaşgül
24-05-2006, 22:06
Biraz uzun da olsa bonsaim.com adresinde aynı konuyla ilgili düşüncelerimi buraya kopyalamak istiyorum. İlki genel bakış açım ikincisi de süregelen tereddütlerle ilgili yorumum. Doğru-yanlış değerlendirmesini yapacak olan tabi ki sizlersiniz ama ben konuya ağaçlara acı çektirdiğimizi düşünenlerin gözünden bakmıyorum kısaca.
Erkan Aktaşgül
24-05-2006, 22:07
Böyle bir konuda işkence ile sanatı birbirinden ayıran 2 nokta var bence.
Birincisi, biz ağaçların doğasına uygun olmayan herhangi bir şey yapmıyoruz. En azından klasik bonsai açısından böyle. Doğal yaşam alanlarında ağaçların üstüne kar yığılıyor dalları kırılıyor ve budanmış oluyorlar. Ya da çeşitli hastalıklar, böcekler vs. etkileri sonucu ağacın bir dalı ölüyor (ölü dal efekti/dead wood), rüzgar/kar/arazi eğimi/ışığa ulaşma isteği gibi etkenler sonucu ağacın gövdesi eğiliyor. Bizim yaptığımız ise bu şekilleri taklit etmekten ibaret. Kaldı ki bonsai insan zekası ve eliyle ortaya çıkmış birşey de değil. Bonsainin kendisi bile aslen doğal bir sanat. Hepiniz kaya içinde büyümüş güdük ağaçları ve bir sürü doğal bonsai örneğini görmüşsünüzdür zaten. Yani bonsainin ağaçların doğal sürecini aksatmak olduğunu iddia etmek bile mümkün değil bence. Bu bakımdan ben bonsai ile uğraşmak ile evde sarmaşıkları iple duvara bağlamak arasında pek bir fark göremiyorum.
İkincisi, ağaçların acı çekip çekmedikleri konusu. Bu botanikten çok belki de felsefe alanına giriyor ki sanırım %100 doğru bir cevaba ulaşmak pek mümkün değil. İnsanlar, hayvanlar ve bitkilerin canlı varlıklar olduklarını biliyoruz. Ama canlı olmak acı çekebilmek manasına gelmez bence. Çünkü aslen acıyı hissetmek için bir varlığın önce kendi canlılığının farkında olması gerekiyor düşüncesindeyim. Canlılığın farkındalığı söz konusu olunca insan ve hayvanları bir tarafa koyup bitkileri diğer tarafa almak lazım. Çünkü bitkilerin duyguları, fikirleri ya da zekaları olduğunu gösterir herhangi bir bilimsel çalışma olduğunu hatırlamıyorum. Gerçi klasik müziğin bitkiler üzerindeki etkisi, bitkilerle konuşmanın onlar üzerinde etkisi türü yazılara zaman zaman rastlıyoruz ama bu araştırma/deneyler bilimsel olarak pek de kabul görmüş değiller dünyada.
Diyeceğim odur ki; ben bu hobi/sanat vesilesiyle ağaçlara eziyet çektirdiğimiz düşüncesinde ve hissiyatında değilim. Bizim yaptığımızın sadece doğayı taklit etmek olduğunu düşünüyorum ve ağaçların yaptığımız işlemlerden acı çekmelerinin de mümkün olmadığı kanaatindeyim.
Erkan Aktaşgül
24-05-2006, 22:08
Arkadaşlar bu tür tereddütler ve kafa karışıklıkları hemen her bonsai forumunda karşımıza çıkabilecek türden tartışmalar yaratıyor ama bence herkesin için rahat olsun. Biz ağaçları kesip kağıt olarak kullanan, domatesleri dalından koparıp yiyen ve tavukları kızartan bir memeli türüyüz. Bu kadar derinlemesine düşünürsek yemek yememizin, birşey giymemizin bile imkanı kalmaz.
Ha diyeceksiniz ki yemek/giyinmek zaruri ihtiyaçlar. Peki kağıtta mı zaruri ihtiyaç? Koltuklarımızdaki deri, mutfaklarımızdaki ahşap dolaplar, yerlerdeki parkeler olmasa ölecek miyiz?
Diyeceğim odur ki biz hiçbir canlıya acı çektirme düşüncesinde olan insanlar değiliz. Bilakis herhangi bir doğa sorunuyla ilgilenmek gerektiğinde ya da ağaç dikme kampanyalarında vs. en önde koşacaklar da bizleriz. Bir sanat insanı olan ressamın fırçasında ölü bir ağaç yatıyor unutmayın. Kaldı ki bizim yaptığımız da bir sanat ve biz bitkileri yaşatmaya çabalıyoruz öldürmeye değil..
Doğayı tahrip eden ve ağaçları üzen şey onların tellenmeleri değildir emin olun. Onları esas üzen; bonsai veya doğayla içiçe olan diğer herhangi bir sosyal okuldan mezun olamamış ve dolayısıyla doğayla kavgalı bireylerin kendilerine yaptıkları eziyetlerdir.
Her zamanki gibi biraz fazla uzatmış ve konuyu da dağıtmış görünebilirim ama hassasiyetlerimizi yanlış yerlerde konuşlandırdığımızı ve bu yanlışlığın insanları doğa ve ağaçlarla tanıştırma/barıştırmanın en estetik ve sıcak yollarından biri olan bonsaiye zarar vereceğini düşünmekteyim.
Saygılarımla..
(NoT:Bonsaim.com'daki bu iki yazıda hiçbir değişiklik yapmadan buraya kopyaladım)
Erkan Aktaşgül,söylediklerinize tamamen katılıyorum.ben yazacaktım,siz benden daha ayrıntılı yazmışsınız.evde muhabbet kuşu beslemek kuşa işkence oluyormu..akvaryumda balık?..ben birde balıkları avlıyorumda...benim işim bitmiş demektir.toplu katliam benimkisi
backyard
01-06-2006, 12:06
ilgilenenler için küçük bir bonsai tarihçesi (http://www.agaclar.net/index.php?id=3268&first_item=0)çevirisi
doğal hayata müdahale dediğimizde ne anlarız. evimizde baktığımız tüm bitkiler için de bunu söyleyebiliriz o zaman. müdahale etmek ağacın var olan orjinal boyuna ulaşmasını engellemekse.. tıp dünyası yüzyıllardır doğal hayata müdahale ediyor. doğal seleksiyonu engelliyor..
ben bonsai yetiştirmenin doğal hayata müdahale olduğunu düşünmüyorum. çok fazla sabır ve sevgi istiyor. bonsaiyi keşfettiğimden bu yana yaşama ve doğaya karşı hayranlığım arttı. bir ağacı yetiştirmenin ne meşakatli bir iş olduğunu anladım. orman yangınları daha çok canımı yakıyor. evinde bir tek çiçek dahi yetiştirmemiş insanlar para için ormanları bitki örtüsünü hayvanların doğal yaşam ortamlarını yok ediyorlar. sadce toprağın üzreinde dönüyor bu küçük hesaplar okyanuslarımız kirleniyor havamızın ve suyumuzun kalitesi düşüyor.
bonsai yetiştrmek veya bu sanatı anlamak bedeva yaşadığımız anların ( nefes almak, su içmek,çimlerde yalınayak yürümek...) ne kadar güç ve muammalı bir çalışmanın "yaşamsal dengenin" bir ürünü olduğunu gösteriyor.
Ortanca, kafeste kanarya besleyenler kuşa işkence ediyor, akvaryumcular balığa..
hatta boyuna ip bağlandığı için köpeğe...
ağaç eğer eziyet görse hemen tepki verir kurur. bonsaici ağaca şevkatle davrandığı için canlı tutabiliyor..saksıdaki ağaç sevgiyi aldığı için gelişmeye devam ediyor..
yukarıda söylediklerimde doğru değil canlılarla uygun oratmı sağlayabildiğimiz için bir arada yaşayabiliyoruz..
bonsai sevmeden yapılamaz..
meyve ağaçları her sene budanmazsa serpilip gelişiyor mu..
parklarda ağaçlara bakılmazsa daha mı iyi oluyor..
içindeki sesi dinle, ağaç sana ne diyor onu duy, o zaman sendeki sevgiyi anladığını göreceksin..
tourkana
20-12-2006, 22:43
ben de ortanca gibi kararsızdım, fakat gördüm ki eziyet gördüğü iddia edilen bonsai ler normalleri kadar hatta onlardan bile uzun yaşıyorlar...zaten teller sadece gelişme dönemlerinde oluyor sonra çıkarılıyor, ama bu işe kimse usta olarak başlamadığı için başlangıçta ziyan edilen onlarca fidana yazık oluyor..bu yüzden arkadaşlara tavsiyem iyice öğrenmeden bu işe girmemeleri yönünde,ben bile çok sabırsızken aldığım fidanlara kıyamadığım ve hala kendime bonsai bilgim bakımından güvenemediğim için hala budama dahi yapamadım...artık önümüzdeki seneyi beklicem,tabi Allah uzun ömürler verirse...
cevap yazan arkadaşlar çok teşekkürler.
Dev Sekoya
25-10-2007, 09:39
“Göklerdeki ve yerlerdeki zerrelere iyice bak. Göreceksin ki hepsi bizim gibi mecnun ve kararsız dönüp durmaktadır. İster mutlu, ister kederli olsun, kainatta ne kadar zerre varsa hepsi de, tüm kayıtlarından kurtulmuş olan ezel ve ebed güneşinin pervaneleridir.”
Dev Sekoya
25-10-2007, 09:48
Bıraksanız da özgürce büyüse ağaçlar...
Tellerle saksılara sıkıştırmadan..
Kendi sabrınızın gelişimi için ağaçların özgürlüğünü kısıtlamak niye..
Dev Sekoya'dan bonsai olur mu.
Ahşap heykel yontmak ne derece ahşaba eziyet etmekse, bir sanat olarak görülen bonsai de ağaca o derece eziyet etmek olur. Doğal şartlarda, ağaca acımasızca etki edebilmektedir.
Bonai, insanın doğayı yakınında hissetme çabasıdır.
Sekoyadan bonsai yapmayı istiyorsanız, denemelisiniz. olmaması için , ya da denememek için bir neden yok.
Dev Sekoya
25-10-2007, 10:50
Ahşap heykel yontmak ne derece ahşaba eziyet etmekse, bir sanat olarak görülen bonsai de ağaca o derece eziyet etmek olur. Doğa lşartlarda, ağaca acımasızca etki edebilmektedir.
Bonai, insanın doğayı yakınında hissetme çabasıdır.
Sekoyadan bonsai yapmayı istiyorsanız, denemelisiniz. olmaması için , ya da denememek için bir neden yok.
ahşapla ağaç aynı şey mi.?
dev sekoyadan bonsai yapmak, çinli kadınların ayaklarına güzelleşmek için demir ayakkabı giymelerine benzetilebilir..
bence insanoğlu kendi sabrı için bir canlının yaşamına müdahele edip tanrılığa soyunmak yerine daha uygun yollar bulmalı. bonsai sanatını da genetik yapısı oynanmış ürünleride sevmiyorum..hele telleri kerpeteni filan görünce içim burkuldu..
biz bir ara ağaçların üstüne tel zımba ile ilan yapıştırılmasın diye eylem yapmıştık ankara'da.. şimdi bu eylemin anlamı nerde bonsai nerde duruyor..
Sizin evdeki tüm mobilyalar plastiktendir eminim :)
Öldürmek serbest, biçim vermek yasak...
Dev Sekoya
25-10-2007, 12:04
ağacı seven herkesin evinde ağaçtan mobilya olabilir..ağaç kesilmiş kereste olmuş sonra da mobilya olmuştur.. bu da bu mobilyayı aldığımız için bizi de bir parça manevi olarak sorumlu tutabilir.
ağacı kesip mobilya yapmasak keşke...belki de yaşlanan ağaçları kesip mobilya yapıyorlar..
ama bonsai canlı bir ağaç.. orasını burası kesip tellerle bağlamak biçim vermek değil işkence bana göre..
bu benim şahsi fikrim... tartışılabilir.
Ayağınıza giydiğiniz ayakabıları yapmak için genç buzağıları kesiyorlar.
Bonsai den anlamadığınız için, konuya ilişkin fikirleriniz mazur görülebilir belki.
Ama anlamadığınız halde, ağaca işkence edildiğini iddia etmeniz uygun değil.
Her bonsai meraklısı ağacına yeterince sevgi gösteremezse onun yaşayamayacağını bilir.
Her meyve yetiştiricisi, ağacını uygun şekilde budamazsa, meyve veriminin düşeceğini bilir.
ağaç kesilmiş kereste olmuş sonra da mobilya olmuştur.. bu da bu mobilyayı aldığımız için bizi de bir parça manevi olarak sorumlu tutabilir.
Kurban bayramına karşı çıkıp (tecrübeli olmayan ellerde yapılan kesimleri konu dışı tutuyorum) akşam yemeğinde pirzolaları, biftekleri yemekte sakınca görmeyenler de bir parça manevi sorumluluk hissediyorlar mı acaba? :)
Geri dönüşümlü malzeme kullanın, dünya plastik çöplüğüne dönüyor cümlelerinin anlamı da yoktur sizce...
Kürtaja da karşısınızdır...
Mı? :)
Ali H. ALI
25-10-2007, 13:11
Dev sekoya merhaba, bonsai forumuna gelmissiniz, elestiri yapsaniz bile hos geldiniz. buralarda yazilanlara goz atma firsati bulursaniz bonsainin temelinde sevginin yattigini, bonsai ile ugrasanlarin en az sizin kadar bitkileri ve dogayi sevdigini goreceksiniz. Iskence olarak algiladiginiz, budama, tel sarma ve daha bircok yontem bitki yetistiren bircok kisi tarafindan yetistirdikleri bitkilere uygulaniyor ve bu kesinlikle iskence degildir. Ornegin baglardaki asma agaclari zamani geldiginde derin bir sekilde budaniyor ve tek nedeni de iyi bir urun almak icindir. Peki siz uzum yerken o uzumun iskenceye ugramis bir agactan koparilmis bir meyve oldugunu dusunerek mi yiyorsunuz? sanmiyorum o an tek dusundugunuz uzumun tadi ve lezetidir.
Bonsaide yapilan da mideye degil de gozlere sunulan gorsel bir keyiftir.
Ayrica bonsailer yaslansalar bile, Kesilip kucucuk, kucucuk mobilyalar yapilmiyorlar sevgi ile bakildiklari icin yuzlerce yil yasama sansi buluyorlar.
Bonsai ve bonsai yapanlari, sevip sevmemeniz sizin bileceginiz bir sey, ama buralara daha fazla ugrarsaniz bonsainin, o kucucuk gorunen agaclar uzerinde calisanlarin yureginde nasil bir dev sevgi buyudugunu goreceksiniz.
Sevgi ve saygi ile.
bonsaisan
25-10-2007, 15:01
SAyın Dev sekoya
Öncelikle yıllardır yurdışında da bahsi geçen bir konuya değindiğiniz ve üzerinde bir çok kez tartışılan bir konuya parmak bastığınız için teşekkürederim şahsım adıma.
Ağaçlara işkence ve doğa sevgisi söylemi.....
Gelelim konunun asıl özüne işkençe "budama,telleme v.b gibi".
Size bonsai kısa bir öyküsünü anlatayım.Bu sanırım konunun özü olaçakdır.
Öykümüz şöyle başlar.
Ufak bir kuş bir meyve ağanının meyvelerini yer ve sonsuz gök yüzüne doğru uçakken bir dağın eteğinin üstünde uçarken dışkılar ve dışkısının içinde yediği meyvenin tohumunu dağın yamacında çok az miktarda bulunan bir toprak birikintisine düşmesi sağlanır.
Ve tohum orada dururken rüzgar ile üzeri toprakla örtülür ve tüm kışı orada geçirir ve bahar ayında filizlenir ve 2ila3 yıl da bir fidan olur.Fakat bulunduğu ortamda sanki doğa onu sınamakladır..Çünkü az bir toprak ve kısıtlı bir su.Ama o azimle gelişimini sürdürür. Fakat rüzgar daha ser ve yağış çok fazladır.Yıllar geçer serpilir aşağıda ovada ki hem cinsleri boy olarak 10 metreyi aşmış iken kendisi o daracık alanda sadece 1 metreyi geçememiştir.
Ve o kış çetin geçiçekdir.San ki doğa o ağaça düşmandır.Sert rüzgar dallarını kırmakda yağmur köklerini açığa çıkarmakdadır.
Ama o dayanaçakdır.
Derken dağın üst kısmından kocaman bir kaya parçası kopar ve ağaçın üstüne düşüp onun yılardır uzatığı 1 metrelik boyunu bir anda 40 cm düşürür ve ona bu eziyeti yaşatan doğa hayatda kalması için kar yağdırır.Ağaç karın altında geçirmiş olduğu bu şoku atlatmaya çalışarak kendini bahar ayına kadar toplar.Baharda kırılan yerde ki yarayı kapatır.Yeni dallar ve güzel sürügnler verir.Geçirmiş oldu bu şokda yaralana köklerini onarır ama artık boyu 40 cm dir Ve birden garip bir şey hisseder .Çünkü daha güçlüdür.Aslında doğa ona eziyet etmemiş onun yaşam devamlılığı için gizli bir müdehalede bulunmuşdur.
Çünkü bu sene eğer boyu o düşen kaya ile kırılmasa o tüm güçü ile güçlü sürügünler vereçek ve dahada uzayaçak fakat bu gelişen ksımlarını besleyeçek tüm besini ve suyu harçıyaçakdı.
Halbu ki doğa onu kendi yöntemi ile terbiye edip daha uzuzn bir süre yaşamasına ve bu yıl meyveler verip o meyvelerin içinde bulunan tohumlarını saçmasına imkan tanıyarak ağaçın devalılığını sağlamışdır.
Şimdi konun özü ise aslında biz insanlar ağaçlara işkençe ediyor gibi gele bilirAma doğada o ufak yamaçda yaşamını sürdüren ağaçada işkençe ediyor gibi gelirken aslında bu yaşanılan sürüçin ağaçın devamlılığı açısında doğanın bir öenlemi olduğu görülmekdedir.
Bonsailer doğada ki hem cinslerinde daha uzun yaşar.Çünkü her hangi bir aksilikde ona müdehale eden bir bahçıvanı vardır.
Saygılar..
Dev Sekoya
25-10-2007, 16:30
Ayakkabı kösele olmuş evdeki plastik mobilyalar filan bunlar ana konudan uzaklaşma. Kurban bayramında kurban da kesmem et de yemem
Bence bir konuyu karıştırıyorsunuz..
Üzüm bağ meyve işlerine gelelim..
Evet asmalar telle bağlanır budanır, terbiye edilir ama sonuçta üzüm yenir..
Ağaçlarda budanır insanlara meyve verir.
Bonsai de ne oluyor.. Meyvesi ne..
Ben o ağacın sizin için meyve olan görsel şöleniniz için acı çektiğini düşünüyorum..
Hele ağacı saksıya tıkıştırmak tam bir kabus
Arkadaşlar bu forumda herkes kendi fikrini özgürce söyler. Backyard'ta böyle bir konu açmış ben de kendi fikrimi söyledim..
Size iyi bonsai yetiştirmeler diliyorum..
Ağacın yerine kendinizi koyun..Bonsainin tabii
tourkana
25-10-2007, 16:53
Saksıdaki ağaçların yerini 10 cm değiştirseniz yaprakları solar,
düzenli sulamazsanız kurur,
beslemezseniz aç kalır....
Yani ağaçlar en ufak bir memnuniyetsizlik durumunda ölüyor..
Biz burada ağaçların solmaması ,kurumaması ve aç kalmaması için tüm önlemleri alıyoruz.Ağaçlar ölmediği sürece hallerinden memnun demektir ki biz bunun için de elimizden geleni yapıyoruz.
Ayrıca şimdi siz sürekli serumla beslenen felçli bir hasta da aynı konumdadır diyebilirsiniz ,ama doğa olumsuzluklara çok çabuk tepki verir. İnsanlar gibi eziyet çekme şanssızlıkları yoktur.
Telleme ve budama işlemlerini fazla büyüttüğünüzü düşünüyorum,tellerin ağaçta kalma süresi çok uzun sürmez.
bonsaisan
25-10-2007, 19:30
Sayın Dev Sekoya
Siz fikrinizi söylemiyorsunuz.Sizin sadece haykırıyorsunuz.
Biz şimdiş asıl bonsai bir kenara bırakıpda sizin asıl rahatsız eden konuya gelelelim isterseniz.
Çünkü sizi rahatsız eden ağaçlara yapılan eziyet pek değil sanırm başka bir şeyler gibi...
Çünkü yukarıda belirtiğiniz gibi konu dan uzaklaşmıyalım asıl konuya girelim ne dersiniz.
Nedir? Sizi biz bonsai severlere bu şekilde uslub dışı davranışlar sergileyipde herkez kendi fikrini söyler gibi söylemlere doğru götüren asıl sebeb?
Bunu çok merak ettim.
Saygılar sunarım.
Dev Sekoya
26-10-2007, 07:53
1) Size bir fideyi doğadan veya seradan alıp onu kendi görsel şöleniniz için saksıya tıkıştırmak yetkisini kim verdi..
2) Doğaya müdahale etme yetkisini kim verdi..
3) Bir ağacın serbestçe köklerini büyütüp dallarını göğe uzatması varken onu bir cüce haline getirmenin yetkisini kim verdi.
4) Bir tohumun veya fidenin bonsai olması sırasında zor işlemleri var ve kuruduğunu öldüğünü söylüyorsunuz bonsai yetiştirme sırasında bir acemi kaç ağacın yaşamını kendi görsel şöleni için elinden almıştır..Herkes ilk ağacım bonsai oldu diyebilir mi diyemez mi..
Bonsaisan arkadaş ..
"San" eki uzak doğu felsefesinde aynı zamanda bir saygınlığı da içerir. Bu felsefe doğaya saygı ile bütünleşir. Ben kişisel olarak sizin yaptığınız bu cüceleştirme işleminde doğaya bir saygı görmüyorum. Ha siz biz doğaya saygılıyız diye iddia edebilir kendinizi savunabilirsiniz. Ama normal ağaçlar yeryüzünde kalana kadar sizin yaptığınız işi ben doğayı korumak olarak görmeyeceğim..
Gelelim bonsai konusunun dışında bir rahatsızlık var mı yok mu olayına. Forumlarda tecrübeli olanlar bilirler. Bir konu çıkmaza girdiğinde kişi kendini savunmak için konuyu değişik yönlere çeker sulandırır dozajı hafifletir ve geçiştirirler. Burada da böyle oldu yok kütük oymacılığı, yok plastik mobilya, yok kürtaj gibi akla hayale gelmeyecek yönlere çekildi konu..
AÇIKÇA SÖYLEYEYİM BONSAİSAN.. BEN BİR BONSAİ RESMİ GÖRDÜĞÜMDE YOLDA YÜRÜYEN BİR CÜCE GÖRMÜŞ GİBİ OLUYORUM VE İÇİMİ ACIMA DUYGUSU KAPLIYOR. O CÜCE İNSAN KENDİ KADERİNİ KENDİ GENETİĞİNİ YAŞIYOR AMA AĞAÇ ÖYLE DEĞİL..
Bu konuda ben sizin yaptığnız işin doğaya saygısızlık ve müdahale olduğunu düşünüyorum. Daha önce yaptığımız işleri Ankara ekibi olarak size yazmıştım. Ankara'da ağaçlara tel zımba ile ilan yapıştırılmaması için Çankaya Belediyesine yazı yazdık. Ağaç dikmek için Ankara ekibi çalışmlalar yaptı. Ha şimdi arkadaşlar bonsai işine gönül verebilirler.. Kimse kimseye engel değil..
Gelelim sizin sordğunuz soruya benim başka ranhatsızlığım olup olmadığına.. Tanıyanlara sorabilirsiniz.. Var mı ağaçları çok sevmekten fotoğraf çekmekten başka rahatsızlığı alkol sigara alışkanlığı filan var mı diye de sorabilirsin..
Şimdi benim psikolojik tahlilimi filan merak etmek yerine siz niye bunu yapıp öğretiyorsunuz bana onu anlat.. Ormanlara filan gittiğinizde koca koca ağaçları görüp bunlar ne güzel saksıda yetişir filan diyor musunuz...
Bunun dışında ne ben seni tanırım ne de sen beni..
Aytaç Eroğlu
26-10-2007, 11:16
Sayın dev sekoya yaşınızı bilmemekle beraber bonsai konusunda sabit fikirli olmanız sebebi ile siz asla bir bonsaici olamazsınız ve olmakta istemezsiniz. Bunu net bir şekilde anladık. Elbette bu sizin özgür hür iradeniz ile aldığınız fikriniz. Buna saygı duyuyorum.
Ama sizden de aynı saygıyı beklemekte benim ve benim gibilerin hakkı olduğunu düşünüyorum. Değişik konulardaki haklarımızı nereden aldığımızı soruyorsunuz, sadece sevgi sayın sekoya sadece sevgi.
Siz şimdi nasıl bir sevgi bu diyebilirsiniz. Size bir benzetme yapacağım ama bundan da hoşlanmıyacaksınız. Bir akvaryumcunun akvaryumdan aldığı mutluluk ve haz ile yeni bir akvaryum oluşturma ve geliştirme isteği doğuran sevgi bizlerin bonsai oluşturma ve yaşatma sevgisi ile aynıdır. Siz şimdi akvaryumlara da karşısınızdır. Bunu sadece tahmin ediyorum diye söyledim sakın kızmayın yani orada da kocaman göl ve ırmaklarda hatta okyanus resiflerinde yaşıyan canlıları alıp miniminnacık (yani yaşadıkları ortama göre) cam küplerin içine koyuyorlar. -bu arada ek bir bilgi olsun diye aktarıyorum akvaryuma alınan balıklar akvaryum ebatı ve populasyonuna bağlı olarak büyümelerini yavaşlatırlar ve çoğu balık doğal hayattakinden daha ufak kalır.
Şimdi isterseniz bizi kendi zevkimizle başbaşa bırakın ve her insanoğlu gibi bizlerde zevk aldığımız şeyleri yapalım. Zira inanın ben bu işten çok hoşlanıyorum. Ve bende size yapmaktan hoşlandığınız şeyler için başarılar diliyorum. Eleştiri yapmakta özgürsünüz ama eleştirilerinizi yaparken diğer insanları hor görmeyin teşekkür ederim.
gene alakası yok ama hani ne hakla dediniz ya o sebepten ufak bir şeyde ben anlatmak istiyorum;
yaşlı yamyam eline geçen bir gazeteyi genç oğluna okuturken yapılan savaşları ve ölen insanları duymuş ve oğluna sormuş
- öldürdükleri bunca insanı nasıl tüketecekler onları bozulmadan nasıl saklıyacaklar
Oğlu cevap vermiş
- baba onlar onları bizler gibi değiller. Onları yemiyecekler gömecekler
yaşlı yamyam bir anda çok şaşırmış
- ama nasıl olur ne hakla bu kadar israfkar olabilirler. Madem yemeyecekler neden öldürüyorlar.
tourkana
26-10-2007, 12:27
Küçük bir alanda onlarca çam ağacı,gürgen ,akçaağaç başka nasıl olabilir.
Aslında Sekoya'dan da güzel bir bonsai olabilir. Google'da arattım bu ağaçla ilgili çok güzel çalışmalar var..
Ayrıca,
Ben bu siteye üye olan arkadaşların görüşlerini belirteceği bir anket yapılmasını istiyorum.Böyle birşey mümkünse bu konuyla ilgili yönetici arkadaşlar bir Anket ekleyebilirler. Ve bonsai uğraşlarımızın katılımcılar tarafından nasıl algılandığını görmüş oluruz,sonuç ne olursa olsun biz bu sevdadan asla vazgeçmeyiz.
Sorular şu şekilde olabilir :
"Bonsai sizce bir hobi ve sanat mıdır" E /H
"Bonsai çalışmaları doğa katliamı mıdır?" E/H
Okullarda yeterince test sistemi var. Evet, hayırla geçiştirilen cevaplar...
Fikri olan, gelir buraya düşüncelerini cümleler kurarak yazar...
Bir konu çıkmaza girdiğinde kişi kendini savunmak için konuyu değişik yönlere çeker sulandırır dozajı hafifletir ve geçiştirirler. Burada da böyle oldu yok kütük oymacılığı, yok plastik mobilya, yok kürtaj gibi akla hayale gelmeyecek yönlere çekildi konu..
Tam tersi; bir konuyu eleştirenler, mantık olarak benzer olaylardaki tavırlarının sorgulanmasına ve çelişkilerinin ortaya çıkmasına dayanamadıkları için, konunun farklı yönlere çekildiği suçlamasında bulunurlar...
Hakan KINACI
26-10-2007, 14:30
Bonsai işi ile Ankara da yeni başlayacaklara yardımcı olanlaran biri de benim.
Aslında bu tür tartışmalara hiç bir zaman prensip gereği girmem.Ancak konu içinde bir taş da bize atılmış.
Bu nedenle, kısaca şöyle söyleyeyim; Ben evimde bol miktarda çiçek ve akvaryum ile uğraşıyorum ayrıca bahçemde de ağaçlarımla ilgilenirim.
Burada açılan konuya benzer durumları, üyesi olduğum diğer forumlar da yaşadığımız için, tartışmaya hiç gerek olmadığı bu iş sevgi, gönül ve zevk işidir.
Yani, zevkler ve renkler asla tartışılmaz, tartışılamaz. Her kesin sevgisi, gönlü ve zevki farklıdır, kimse kimseye sen benim dediğime gideceksin diyemez o zaman insanın hür iradesi olmaz....
Saygılar,
Dip Not: Yukarıda da belirttiğim gibi prensip gereği tartışmaya girmeyeceğim. Sadece hür irademi kullanarak cevap hakkımı kullandım ve bundan sonra da bu tartışma konusuna cevap yazmayacım.
Herkesin yaşam geçmişine göre aynı şeyi, doğal olarak ne kadar farklı değerlendirebileceğine bir örnek de bu tartışma.
Benim cepheden bakıldığında yeni bir izleyici olarak bonsai demek kısaca:
doğayı sevmek, hayran olmak, doğayı yansılamaya çalışmak, onun güzelliğini, etkileyiciliğini göz önüne çıkarmak, vurgulamak, zamanın etkilerini göstermek, bir ağaç için yaşam öyküsü yaratmak ve sonuç olarak doğanın sevilmesini, öğrenilmesini ve korunmasını sağlamak
demek.
Dev Sekoya
26-10-2007, 15:42
herkes kendi fikrini söylemekte serbesttir.
ben bonsai olayını doğaya keyfi bir müdahale olarak görüyorum.
kendi açımdan konuyu kapattım..
hepinize iyi çalışmalar
denizakvaryumu
26-10-2007, 15:57
Bu konu aynen akvaryum konusu gibi sadece bir yönüyle ele alınabilecek bir konu değil her iki görüşü de benimseyenlerin kendilerine göre doğruları ve yanlışları var.
Sonuçta bonsai sanatı ile uğraşanların ağaçları ve doğayı sevdikleri kesin, bunu kimse inkar edemez...
Ama yapılan işin (bonsai sanatının) kendi egomuzu ve zevkimizi de tatmin ettiği bir gerçek, bu kötü mü ? olmaması mı lazım ? tartışılır.
Cevaplanacak soru ? Bonsai sanatı ile kendi egomuzu, zevkimizi tatmin ederken bu canlıya gerçekten zarar veriyormuyuz ?
Kendim için son tahlilde söyleyeyim :
Bilinçsizce ve herhangi bir ön bilgi ve tecrübe olmadan yapıyorsak evet...aynen akvaryumdaki canlılar gibi...
Mucip Gürbüz
26-10-2007, 17:24
herkes kendi fikrini söylemekte serbesttir.
ben bonsai olayını doğaya keyfi bir müdahale olarak görüyorum.
kendi açımdan konuyu kapattım..
hepinize iyi çalışmalar
Herkes kendi fikrini söylemekte serbesttir diyipte bu ağaç sever insanları CANİ yerine koyma hakkını kim veriyor size
Mesleğinizi öğrenmek için avatarınıza baktım kimliğiniz bile belli değil, ama burada ağaçlar adı atında toplanmış 20000 kişiyi hiç bir sıfatınız olmadan suçlama cüretini gösterebiliyorsunuz, nesiniz siz ?
Bu sitede ki herkesin ortak amacı ağaçlar ve çiçekler olduğunu bile bile suçlamanız, egonuzu veya komleksinizi tatmin etmekmi?. Bende seviyorum bonzai'yi ve koskoca sitede bakın sizden başka varmı? sevmeyen varsa da sizin gibi başkalarını suçluyormu?
Kendi açınızdan da konuyu kapatamazsınız, çamur atıp kenarada çekılemezsiniz, yaptığınız çok büyük yanlış için herkesten özür dilemelisiniz. Böyle ucuz kahramanlık gösterisi yapıp konuya nokta koymak yok. Hata ettiğinizi kabul edip konuyu öyle kapatabilirsiniz, eğer yukarda yazdıklarım da haksızsın diyorsan, bonzaiye göterdiğin sözde duyarlılığı burdaki herkesede göstermelisiniz.
gorefast
26-10-2007, 18:20
tabi şimdi dank diye herkesi muhabbete dahil ettik galiba mutluyuz dimi aslında olay şöyle insanın yapısı gereği baraj elektrik vs odun mesela ve hatta doğa koşullarına insanın müdahalesi yaşam için ozaman senin düşüncenle devsekoya insan yaşayamaz bonzai temeli de doğayı taklit etmek biçok ağaç yaşamak için daha fazlasını atlatması gerekiyo benim anladığım durup seyredelim doğayı diyorsun dimi tabi seyredelim yaşam için çabalamaya gerek yok... olmaz işte, bence ütopyayla fikirleri ve felseferi karıştırmamak lazım
Ben bu yazılanları okuduktan sonra, bonsai çalışmalarına katılmaktan vazgeçtim.
Dev Sekoyanın üslubunu onaylamak kesinlikle mümkün değil. Forum sayfalarında köklere ya da dallara yapılan çalışmaları görünce, bu işe gönlümün elvermeyeceğini anladım. Ama bu bonsaiye gönül verenleri kınadığım anlamına gelmiyor. Sadece onların bakış açısını yakalayamadığımı düşünüyorum.
aslinda burda tartisilan bonsai felsefesi falan degil agaclara aci cektirme olayi. butun yazanlar ben agacseverim diyor bunun yerine agaclarin budanmasinin yararlarini **** budamanin agac uzerine etkilerini neden anlatmiyorsunuz.ben isin uzmani degilim ama bildigim kadariyla agaclarin budanmasi ona aci cektirmek falan degildir. Agaclar hic budanmazsa dallar alabildigine buyur,buyuyunce kendi agirligini tasiyamaz hale gelir ya kendi kirilir ya ruzgar kirar **** kar kirar ama muhakkak birsey o dali kirar. Eger kirilmazsa belkide kokunden sokulur siddetli bir ruzgarda haksizmiyim.
bonsaisan
26-10-2007, 20:05
Sayın Dev sekoya
Benim üslubum ve size davranış tarzım değişmez.
Sizin psikolojinizide ben değerlendiremem.Çünkü Bu konuya dair bir eğitimim yok.
Ama kendi öfekeniz bazı noktaları görmenizi engelediği kesin.Çünkü "bir başka sorununuz varsa konuşalım gibi bir "söylemi siizn psikolojik durmunuzu irdelemek için değil site içinde beyenmediğiniz **** sizi rahatsız eden bir durm konusunda sorumuşdum.Size karşı hatam bu konuyu detaylı olarak yazmadığımdan dolayıdır.
Sizin bana yaptığınız şey ise doğada gezerken ağaçlara bakıp onları saksıda nasıl duru gibi bir kelime kullanarak bana ayaycı bir üslub ile yaklaşmanız beni nitelendirmenizdir.
Benim size karşı yaklaşımımın aksine siz bana şiddetle yaklaşmaktasınız.
Lakin Bonsaisan arkadaş ..
"San" eki uzak doğu felsefesinde aynı zamanda bir saygınlığı da içerir. Bu felsefe doğaya saygı ile bütünleşir. Ben kişisel olarak sizin yaptığınız bu cüceleştirme işleminde doğaya bir saygı görmüyorum. Ha siz biz doğaya saygılıyız diye iddia edebilir kendinizi savunabilirsiniz. Ama normal ağaçlar yeryüzünde kalana kadar sizin yaptığınız işi ben doğayı korumak olarak görmeyeceğim..
Yukarıda yazmışsınız."San" saygınlık ifadesi ve "bey" anlamına gelir.Bu sanatın kurallarını koyanlar japonlardır.
Benim size karşı yitirmiyeçeğim saygı öncelikle insan ve insana karşı gösterdiğim saygıdır.
Doğaya karşı bir saygısızlığım var ise doğada yaşıyan bir varlık olan bir insan olrak bunun gerekli cezasını doğa vereçekdir. Çünkü doğaya ait olmayan ve doğanın dengesini bozan insanın kendisidir.
Fakat kişisel olarak beni doğaya saygısız bir şekilde davrandımı belirterek benim şahsıma bir suçlama yapmakdasınız.
Fakat size bonsai öyküsünü anlatmama lakin siz onu anlamaış iseniz ben her yıl tohumlar ekip onları doğaya diktiğimi yanğın çıkmasın diye kuru otları temizlediğimi
Hasar almış ağaçları budayarak gençleştirdiğimi.Fidanlıkdan bir bonsai için fidan alırken 3 adet fidanıda doğaya dikmek için aldığımı bilmeden beni suçladınız.
Bu doğaya karşı yaptığım cabaları size söylemek **** duyurmak istemezdim.Ama beni bunları söylemem gerektiği konusunda tetikliyen siz oldunuz ve bu yaptıklarım beni ilgilendirirdi aslında bir de eski yazılrarıma bakın özeliklede doğadan yamadori toplama konusunda ki yazılarımı bulun bakın orada neler yazmışım inceleyin.Sonrada lütfen gelin de beni doğaya karşı suçlayın.
Ben sizi bu konuya değindiğiniz için teşekkür eder iken siz uslubunuzu daha da sertleştirdiniz.
Ama ben ne insana nede doğaya bir saygısızlık yaptığımı sanmıyorum.
Saygılar diliyorum.
Dev Sekoya
30-10-2007, 11:30
Fidanlıkdan bir bonsai için fidan alırken 3 adet fidanıda doğaya dikmek için aldığımı bilmeden beni suçladınız.
Bonsaisan.... bir fidanı bonsai için alıyorsun.. üçünüde doğaya dikmek için alıyorsun.. niye.. bire üç mü bu işin karşılığı.. vicdanlar böyle mi rahatlatılıyor..
M.Gürbüz arkadaş
Ne senden ne de kimseden özür dileyecek değilim..
Çünkü kimseye bir hakaretim kötü sözüm yok.. Ben kendi düşüncemi belirttim..
Kızılderilerilerin bir sözü vardır. Bir başkasını eleştirmeden önce onun ayakkabıları ile biraz yürü der.. Bunu herkese karşı uygularım.. Ama size uygulanmıyor...
Gelelim akvaryum işine.. Balığı resiflerden yakalayıp, yarıma bir metre bir akvaryumun içine koyuyorlar. Balık kendi gelişimini durduruyor.. Orada daha büyürse ölecek. Cüce bücür kalmayı seçiyor hayvan.. kimin için aman beni seyreden insanların gözünü okşayayım onların stresslerini alayım diye kendi acı çekiyor..
Bir başka canlı balık.. Bir başka canlı bonsai olmasına karar verdiğiniz ağaç..
BUDAMA İSE TAMAMEN FARKLI BİR OLAY BUNU SİZ DE BİLİYORSUNUZ..BONSAİ İLE BUDAMANIN YAKINDAN UZAKTAN ALAKASI YOK..
birini vazgeçirdim ya bu da bana yeter. bir ağacı cüce olmaktan kurtardım ya..
belki benim uslubumu yanlış fikrimi haklı bulanlar çıkabilir..
Beyler hala fikrim değişmedi.. Bonsai işinin doğaya saygısı yok.. Ağaca acı veriyorsunuz
Üç tane de doğaya dikmek için de alsanız.. Sabah aksam ormanda ağaçta sulasanız benim fikrim değişmez.. Kendi görsel zevkiniz için.............................................. .................................................. .................................................. .................................................. ......................................
bitti..
Sayin dev sekoya kendi gorusleriniz dogrultusunda bonsaiye karsi olabilirsiniz. Nasil hayvan oldurmemek icin et yemeyen insanlar var ise sizde agaclara aci cektirmemek icin bonsaiye karsisiniz. Dogru veya yanlis sizin dusunceniz bu. Bizim dusuncemiz bonsai yapmaya devam edecegiz.
Aslinda ben size hak veriyorum. Et yemeyenlerede hak veriyorum. Hatta hayvanat bahcelerinede cok karsiyim. Hayvanlari dar bi kafese kapatmanin bir mantigi yok. Ama et yemeyi ve bonsai ile ugrasmayi cok seviyorum. Bonsai yapmayada devam edecegim,av merakim oldugu icin avlanmaya da devam edecegim ayrica tema vakfina yardim etmeye, gecen hafta diktigim gibi ara sira agac dikmeye devam edecegim.
Bunlarin hepsi birbirine zit ugraslar gibi gorunebilir. Evet zittir ve ben yapmaya devam edecegim.Sevgiyle kalin.
Bonsaiye ilişkin düşünsel tartışmalarımız Bonsaiyi neden yapıyoruz? dan başlayıp umarım ileri aşamalara geçecektir.
"Bonsai kötüdür" gibi bir yargıya varmak için kullanılan dayanaklar
- Bitkiler acı çeker.
Tartışmalı. Açık olmak için tartışmalı dedim. Yoksa elde bu konuda şu an için herhangi bir bilgi yok
- Bitkilere müdahale edilmesin.
Tartışmalı. Tarımın, ziraatin olduğu bir kültürde, çağda bununla ne denmek istendiği açık değil.
ise bunlar yeterli değiller.
Eğer kişisel olarak hoşlanmıyorum, bendeki çağrışımları -cüce, tel ile sıkıştırma vb- tatsız deniyorsa o zaman
Bonsai kötüdür değil Bonsai sevmiyorum demek daha doğru olur.
Kişi Ben sevmiyorum dediği zaman akan sular durur, kişi karşı tarafa geçer, tartışma kıyıda kalanlarla devam eder. :rolleyes:
Böyle saçma bir tartışma olmaz. Bonsai bir sanattır. İster fidanlıktan alır bonsai yaparım, ister bahçeme dikerim. Parasını verdim mi? Verdim. Kimse karışamaz. Bir kozalaktan normalde 2-3 tohum çimlenecekken, fidancı 30-40 tane çimlendiriyor. Satıyor. Alır dikerim saksıya. Ağacın sinirleri var da biz mi bilmiyoruz. Sanki hisseden bir varlık. Karşı olan yapmasın. Yapana da saygısızlık etmesin.
karaselvi
30-10-2007, 23:48
Merhaba
İki tarafada haksızsınız diyemem. Başından beri benimde kafamı karıştıran bir konu bu.
Bence ortayı bulmak lazım bitkiler doğadada saksıdada buldukları besinlere göre büyür. Doğada aynı bitkinin devasa boyutlarınıda Çalı gibi kalmışlarınıda görmek mümkün. Şimdi kısa ağaçlar açımı çekiyor. Bazı ağaçlarında uzamaları da gölgede kalmamak içindir. Saksıya dikilen ağaçla çicek aynıdır. Çünkü ikiside bahçede olsa daha büyük olacaklardı. Ama saksıdaki çiceklere baktığımızda cabcanlı yapraklarından ve rengarenk çiceklerinden anlıyoruzki onlar mutlular. Annem menekselerini susuz bırakmaz. Mevsime göre güneşlerini ayarlar ve çok mutlular gerçekten doğasever biri bunu hissedebilir. Daha büyük olabilme ihtimalı hiçbir canlıya acı vermez. Ağaçlarında saksıdaki çiceklerden farkı yok bence. Onlarda gayet mutlular. Onlarında onları susuz gübresiz ve sevgisiz ilgisiz bırakmayan güneşlerini ayarlayan bir sahipleri(dadiları) var:p küçük kalmalarında bir mahsur görülemez japonlar kısa diye acımı çekiyorlar onlarında ırkları tabiata göre o şekli almış.......
Amma velekin bonsaiye büyük yaralar açmak kabuklarını soymak gövdelerini oymak benimde içime sinmış degil acı Çekmediklerini söyleyemem. Ağaçların sinirleri vardır acı çekerlerde deyemem. Bu bizi çok rahatsız ediyorsa bunlarsızda bonsai olur. Hemde çok güzel olur. Ben böle yapıyorum. Saten uzmanlaşmış olanlar harıcınde herkez bunları yapamaz.
Yav tel dediğin şey ne kadar duruyorki zaten dalda şekil alınca çıkarılıyor yara yok bere yok sadece dala yön veriyor. Benim ayağım da küçükken yamukmuş alcıyla düzeltmişler öle kalsa dahamı iyidi:D. Ha dalda tel ha ayakta alçı mantık aynı. Bu zaten tartışılmaz.
Küçük saksı meselesine gelince ; bir ağaç niye kök salar besinlere ulaşmak için ikincisi rüzgarda yıkılmamak için. Saksıdaki bonsainin toprağın en idealı seçilip gerekli zamanlarda besinleri veriliyor uzaklara kök salma ihtiyacı yok zaten. Rüzgarda görmüyorki kazık kökü olsun.
Formu başından beri takib ediyorum. Sonunda konuyu kafama böyle oturttum da kurtuldum. Tek dikkat çeken ağaca yara açılması oda olmasada olur yani. Bütün bonsailerde derin yaralarmı var ki.
Tüm canlıların yaratılış amacı insana hizmettir. Çicek acıyorsa insan içindir. yoksa arıların güzelliklerini çokmu taktığını sanıyorsunuz. Onlarda insana bal yapmak için uğrar çiceğe. Zaten bu bilimin ispatladığı bir konu. Bu dünyanın tek meyvesi insandır. Diğerleri yapraklar ve dallardır. Ve bu tesadüflerin eseri değildir.
konuyu kapatıyorum.(kendi kafamda ****** isteyen devam edebilir.:D)
bonsaisever
31-10-2007, 00:11
Bonsai sevip yapana ve karşı olana söz hakkı veren bu konuda önemli olan; üslubunuzu koruyarak fikirlerinizi sunmak.
Yoksa tartışma yerine kavga eder gibi bir durum oluşuyor ki, hoş değil.
Her parasını verdiğimiz şeyi kendi malımız gibi görmemiz de ayrı bir tartışma konusu.
Bir Zeytin bahçesini veya Osman Hamdi Bey tarafından yapılmış Kaplumbağa Terbiyecisini satın almış olmamız, onu yakabileceğimiz anlamına gelmiyor değil mi?
Kesinlikle :) Dün fazla galeyana geldim. Ama kızdığım nokta şuydu, bonsaici arkadaşlar, sanki suçlularmış gibi, hata yapıyorlarmış gibi, oturmuş, savunma yapıyorlar. Halbuki söylenecek tek şey var: HİÇ BİLENLE BİLMEYEN BİR OLUR MU ?
Bu tartışma konusu bonsai denilince ilk akla gelebilecek konulardan ve aynı sorularla pek çok kişi buraya gelecektir.
Önemli olan yazı üslubunun konuyu saptırmasına izin vermeden tartışabilmek, görüş alışverişi yapabilmek.
Not: Tartışma sırasında ortaya çıkan Parasını ödediğimiz şeylerin ne kadar sahibiyiz? Tüm canlılar insan için mi vardır? gibi yeni tartışma konularına bu başlık içinde tartışılması uygun olmadığı için cevap yazmıyorum.:rolleyes:
Bonsai bir sanattır. İster fidanlıktan alır bonsai yaparım, ister bahçeme dikerim. Parasını verdim mi? Verdim. Kimse karışamaz.
Böyle yazılmış olsa da aslında demek istenenin şu olduğunu düşünüyorum.
Fidanlıktan satın aldığım bir fidanı, ister bahçeme diker, ister bonsai yaparım. Kimse karışamaz. Bonsai yapmak için doğadan fidan sökmüyorum.
Türkçeyi doğru kullanın diye boşuna yırtınmıyoruz.
Türkçeyi düzgün kullanmak konusunda gerekli özeni gösterdiğimi düşünüyorum. Sizin cümlenizdeki üslupla daha da hoş göründü. Teşekkür ederim.
Ali H. ALI
31-10-2007, 12:03
Bonsaiye gonul vermis dostlarim, Turkiyede bonsai, yeni bilinmiye baslanan bir ugras ve yukarida tartisilan(zaman, zaman bagrisilan) konu belki daha uzun bir zaman karsiniza cikabilir. Bilincli bir sekilde bonsai yapan herkes biliyor ki bonsai yapmak agaclara bitkilere zarar vermek degil onlara severek bakip yetistirmektir. Bu konuda sizin yureginiz rahatsa, karsi taraftan soylenenler sizi rahatsiz etmemeli. Kimse kimseyi bonsai yapmak icin zorlayamiyacagi gibi, kimse de kimseyi bonsai yapmaktan men edemez.
Tum dunyada bonsaiye sanat gozu ile bakiliyor cunku gercekten bir sanat dalidir. Bir gun Turkiyede de bu sanatin en ust duzeye gelecegini biliyorum
Bonsaiye dogru kosarken yolunuz hep acik olsun.
tourkana
31-10-2007, 12:48
Ağacın sinirleri var da biz mi bilmiyoruz. Sanki hisseden bir varlık.
Merhaba Vyssera, ağaçların sinirleri var mı bilmiyorum ama çocukluğumda izlediğim bir deney vardı televizyonda.
Bitkilerin gövdelerini titreşimleri ölçmeye yaran bir alete verileri göndermesi için kablolar bağlanmıştı.Bitkilerin yan masasında duran akvaryumdan bir balık elle yakalandığında titreşimleri hızla artıyordu.
Bir bilgi daha ,oduncular baltaların uçlarını her zaman saklarlarmış.Üzerlerini bir kılıf falan geçirirlermiş,ağaçlar ürkmesinler diye.
Aslında ağaçlar.net'te olmamız bir avantaj. Bu konuları aydınlatabilirler. Ama şu bir gerçek, ağaçlar hormonlarla iç iletişimini sağlar. Bizim gibi hissetmezler. Beyinleri de olmadığı için, iletimin ulaştığı bir ana merkez de yoktur. İleti hangi hücreleri ilgilendiriyorsa o hücreler cevap verirler.
Mesela insanlar için düşünelim, bizim sadece benynimizdeki ağrı merkezi olmasa, ya da ağrıyı ileten sinir çeşidi olmasa, hiçbir acı hissetmezdik. Hatta öyle bir hastalık da mevcut. Bu hastalar da ağrıyı ileten sinirlerle ilgili sorun olduğu için, vücut tehlikelerden kendini koruyamaz, mesela yansa bile hissetmez. Ki balıklarda da bu sinir tipinden yoktur. Mesela oltaya vuran bir balık, ağrı duymaz.
İlk söylediğinize benzer bir olayı ben de duydum. Suyun yapısı ile ilgili. Mesela heavy metal müzik çalınan ortamda suyun yapısı farklı, klasik müzik çalınan ortamda farklıymış, ya da gürültüde farklı, güzel müzikte farklı davranıyormuş su. Belki canlılar olarak vücudumuzun çoğu su olduğu için bu tür etkileşimler bize de oluyordur. Ve ağaçlara da .
Bir kanalda cok eskiden birseyler izlemistim. Hangi agac oldugunu tam hatirlayamadigim bir agac cinsi ile kapli ormana giden bir grup oduncunun olmesi hikayesi idi. Oduncular agaclara balta ile vurmaya baslayinca agaclar aralarinda haberlesip bir hormon salgiliyorlar ve ormancilar bayiliyor **** oluyorlardi. Daha sonra termal kameralarla falan ormana gidip inceleme yapan bilimadamlari ; agaclarin birine vurmaya basliyorlar ve agac kizarmaya basliyor. Daha sonra cevresindeki diger agaclarda kizarmaya basliyor ve hepbirlikte tepki veriyorlar. Ve dahasi zehirli bir gaz salgiliyorlar. Cok eskiden izledigim icin agac cinside dahil olmak uzere hicbir ayrintiyi hatirlamiyorum:(
Oduncular ağaçlara balta ile vurmaya başlayınca, ağaçlar aralarında haberleşip bir hormon salgılıyorlar ve ormancılar bayılıyor ya da ölüyorlardı.
Aradaki 350 bin farkı bulun (http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=237429)
Öyle olsa, bu tür haberlere gerek kalmazdı...
Dev Sekoya
08-11-2007, 15:09
Merhaba
İki tarafada haksızsınız diyemem. Başından beri benimde kafamı karıştıran bir konu bu.
Bence ortayı bulmak lazım bitkiler doğadada saksıdada buldukları besinlere göre büyür. Doğada aynı bitkinin devasa boyutlarınıda Çalı gibi kalmışlarınıda görmek mümkün. Şimdi kısa ağaçlar açımı çekiyor. Bazı ağaçlarında uzamaları da gölgede kalmamak içindir. Saksıya dikilen ağaçla çicek aynıdır. Çünkü ikiside bahçede olsa daha büyük olacaklardı. Ama saksıdaki çiceklere baktığımızda cabcanlı yapraklarından ve rengarenk çiceklerinden anlıyoruzki onlar mutlular. Annem menekselerini susuz bırakmaz. Mevsime göre güneşlerini ayarlar ve çok mutlular gerçekten doğasever biri bunu hissedebilir. Daha büyük olabilme ihtimalı hiçbir canlıya acı vermez. Ağaçlarında saksıdaki çiceklerden farkı yok bence. Onlarda gayet mutlular. Onlarında onları susuz gübresiz ve sevgisiz ilgisiz bırakmayan güneşlerini ayarlayan bir sahipleri(dadiları) var:p küçük kalmalarında bir mahsur görülemez japonlar kısa diye acımı çekiyorlar onlarında ırkları tabiata göre o şekli almış.......
Amma velekin bonsaiye büyük yaralar açmak kabuklarını soymak gövdelerini oymak benimde içime sinmış degil acı Çekmediklerini söyleyemem. Ağaçların sinirleri vardır acı çekerlerde deyemem. Bu bizi çok rahatsız ediyorsa bunlarsızda bonsai olur. Hemde çok güzel olur. Ben böle yapıyorum. Saten uzmanlaşmış olanlar harıcınde herkez bunları yapamaz.
Yav tel dediğin şey ne kadar duruyorki zaten dalda şekil alınca çıkarılıyor yara yok bere yok sadece dala yön veriyor. Benim ayağım da küçükken yamukmuş alcıyla düzeltmişler öle kalsa dahamı iyidi:D. Ha dalda tel ha ayakta alçı mantık aynı. Bu zaten tartışılmaz.
Küçük saksı meselesine gelince ; bir ağaç niye kök salar besinlere ulaşmak için ikincisi rüzgarda yıkılmamak için. Saksıdaki bonsainin toprağın en idealı seçilip gerekli zamanlarda besinleri veriliyor uzaklara kök salma ihtiyacı yok zaten. Rüzgarda görmüyorki kazık kökü olsun.
Formu başından beri takib ediyorum. Sonunda konuyu kafama böyle oturttum da kurtuldum. Tek dikkat çeken ağaca yara açılması oda olmasada olur yani. Bütün bonsailerde derin yaralarmı var ki.
Tüm canlıların yaratılış amacı insana hizmettir. Çicek acıyorsa insan içindir. yoksa arıların güzelliklerini çokmu taktığını sanıyorsunuz. Onlarda insana bal yapmak için uğrar çiceğe. Zaten bu bilimin ispatladığı bir konu. Bu dünyanın tek meyvesi insandır. Diğerleri yapraklar ve dallardır. Ve bu tesadüflerin eseri değildir.
konuyu kapatıyorum.(kendi kafamda ****** isteyen devam edebilir.:D)
İşte doğaya böyle bakarsak bir mavi balinanın da penguenin de bir bonsainin de insana hizmet ettiğini düşünürüz ki bu yanlıştır.. Bu dünyanın tek meyvesinin de insan olduğu yine insani bir bencilliktir. Bu söyleminiz biraz dini imgeler taşıyor gibi de görünse, yaradılanı yaradan dan ötürü severiz kavramına çok uzakta kalmış..
Değerli bonsaiciler..
Ben fikrimi söyledim, kimi destek verdi, kimi uslubu farklı buldu. Kimi ben yapmayacağım vazgeçtim dedi.. Özetle yalnızca bonsai felsefesini haklı bulanlar yok, bulmayanlarda var.. Zaten bu dünyada da sürüp gelen bir tartışma..Bir dostum şöyle yazmış.."Kürtaj'da çok kötü bir olay, büyüyecek vatana faydalı bir insan olabilecekken öldürülüyor". Ben de ona şunu yazdım
"Büyüyecek vatana faydalı bir ağaç olabilecekken saksıda yetiştiriliyor"
Aradaki farkı anlamak biraz duygusal, biraz daha her yaradılana daha fazla saygıyı gerektiriyor.
Hepinize iyi günler..
Polemik yaratarak eğlenmekten başka bir niyetiniz olmadığı görülüyor yazılarınızda.
Ne site buna uygun, ne de bonsai başlığı.
Ciddiyet sınırları dışında dolaşmaya devam ederse, mesajlarınızı sileceğim. Bundan sonra.
Oltayla balık avlanarak balığa işkence edildiğini iddia eden zatın tezlerine benziyor sözleriniz.
Forumumuz başka üyelerin fikir, düşünce, dini görüşleriyle ilgili konuşmalar yapmaya uygun değil. Başka üyelere bu konuda kışkırtıcı sözler kullanmayın.
karaselvi
08-11-2007, 16:59
Söylediklerim hem dini hem de bilimseldir. Hem bilimsel hemde dini olarak ispatlayabilirim. Ama bu forum fazla ısındı. konuyu burda konuşmak hiç hoş olmaz. O yüzden cevap veremiyecem.
İyi günler.
Sisyphos
23-11-2007, 19:08
Aranızda pek yeniyim. Ve bu tartışmada söylemek istediğim birkaç şey var.
İnsanoğlu mağralardan çıkıp doğada bulduğu taşları dizerek ev yaptı ve içinde oturdu. Zaman içinde bu taşları kesti ve yonttuda.
Taş doğanın bir parçası. Doğa taş ile güzel ve doğada taş çok. Taşın bir sinir sistemi yok. Canlı değil ve yok. Faydası çok çünkü o olmazsa doğa da olmaz.
Daha iyi bir yaşam için insanoğlu doğayı kullandı ve ondan kendine bir ev yaptı. Bunda bir sorun yok.
Bitkiler bildiğim kadarıyla dna ya değil rna ya sahip ve bir sinir sistemleri yok. Yani bizim gibi acı çekmiyorlar. Nasıl doğadaki taşın doğanın bütülüğüne faydası varsa elbette ağaçlarında var. Bir süs yapmak için bir taşı kullanıyoruz **** ev yapmak için. Ve taşı birdaha yapamayız veya çoğaltamayız. Ağaçları ise çoğaltabiliriz. Fidan dikebiliriz. Bir dal parçasını köklendirip onu yaşatıyoruz. Onu yaşatmasakta kendimiz için kullanabiliriz. Çünkü fidan dikebiliriz. (Bu kavgalar dikmediğimiz için başlıyor galiba) Yani çoğaltmak gibi bir şansımız var. Ama taşı çoğaltamayız (niye taşa döndüm ben :) )
Tüm canlıların yaratılış amacı insana hizmet değildir. Neden insan olarak kendimizi doğadan farklı bir yere koyuyoruz? Biz doğal değilmiyiz? solucan nekadar doğalsa taş nekadar doğalsa ağaç nekadar doğalsa bize dokadar doğalız. SAdece yaptıklarımız doğal olmayabilir. Bu söz şöyle çevrilebilir. Tüm canlıların yaratılış amacı (bu canlıların içinde insanında olduğunu hatırlatayım) afrika dere kurbağalarına, komodo ejderine, hammsterlara, bıldırcınlara, dağlara, taşlara, dağlara-taşlara, ağaçlara, ....., hizmet etmektir. Doğa hepimiz içindir, hepimiz doğa içinizdir.
Ben ağaca olan sevgimden ve hasretimden dolayı "ben ağaca gidemiyorsam ağaç bana gelsin" diyerek başlayacağım bonsaiye. Benim ağaca ihtiyacım var ve şehirde bunun bir yolu yok. Şehiri terketmeninde bu sıralar hiç yolu yok.
Bir arkadaşımız vicdan sızlatmaktan bahsetmiş. Bir bonsai cüce diye okulda arkadaşları dalga mı geçicek? Peki bu ağacın canı mı acıyacak? Bir ağaçta bir dal eksik olsa bile ağaç bir süre sonra dengesini bulmak için yeni bir dal çıkarıyor. Ağacı mı eksilttik?
Bunu bir hayvana yapsaydık (akvaryum gibi) evet vicdan konusundaki tezlere katılacaktım. Merak ettiğim neden düşünülmeden bukadar karşı çıkılıyor? Neden düşünülmeden araştırlmadan önyargı ile yaklaşılıyor? ne bu şiddet bu celal?
Bonsai sanatı başlığında neden bu gereksiz kavgayı yapıyoruz?
Bonsai nin insanlara doğayı hatırlattığını düşünüyorum. Ve bu hatırlatmalar bence fidan dikme organizasyonları için etkili bir reklam.
Esenlikler efenim.
Bonsai doğada mevcut. Doğayı taklit etmek bunu da onun parçaları üzerinden taklit etmek yanlış mıdır?
Şahsen "bonsai canlı hayatına bir müdaheledir" fikrine katılıyorum. Bu bir müdahele. Müdahelenin yanlış olduğuna katılmıyorum. Herhangi bir şekilde istek ve talep bildirmiyorsa (Görsel **** işitsel) sağlıklı yaşamasının ve hayatını sürmesinin bir cevap sayılacağını düşünüyorum. Akdeniz ikliminde yaşayan bir ağacı karadeniz ikliminde yaşatmak o ağaca eziyetmidir? Ağaca eziyet denince aklıma daha çok Yanlış ve acımasız budama, gereksiz ağaç kesmek geliyor. Çanak antenin önünü kesiyor diye ağaç kensen insanlar tanıyorum.
Ben topladığım ve asla filizlenmeyecek olan çam fıstıklarından ve atmayıpta çimlendirdiğim limon çekirdeklerinden bonsai yapmayı planlıyorum. Ben onları özellikle filizlendirmeseydim zağaç olma ihtimalleri yoktu. Doğaya müdahele ettim, onlar ağaç olmayacaktı. Şimdide ağaç ürettiğim için suçlu olurmuyum? Evimde ağaç bulunması mükemmel bir zevk. Bunun için birkaç ağaca eziyet etme fikrindeyim.
Kimseye değil cevabım. Şahsen düşündüklerim ve yapmak istediklerim sadece.....
bonsai büyük metrelerce ağaçların küçücük hale getirilmesi..
Ne güzel değil mi..
Evinize asla sığdıramayacağınız ağaçları sığdıran sistem her ağacın farklı şekillerde yüzlerce yaşında ufak olarak gösterilmesi mi..
hııııı.....
öyle mi dostlar ..
alınan küçücük yavrunun dallarının kırılarak üzerine vurularak, ve hatta jiletlerle yüzlerinin kesilerek, darbelerle zarar verilerek filizlerinin kırılarak kesilerek büyümesinin engellenmesi değil mi...
iç organarına kadar hasarla yalnızca varlığını sürdürebilme yetisinde bırakılan küçücük bir çelik değil mi....
Siz ne derseniz deyin..
Siz ne kadar severseniz sevin..
bitkilerin eziyet görmesi değil mi bu durun..
Forumun başlangıcından bu yana, benzer tartışmalar yapılıyor. Konuyu ayrı başlıkta açmışsınız, buraya taşıdım. Önceki yazışmaları okuyabilirsiniz.
Ali H. ALI
12-08-2008, 14:46
bonsai büyük metrelerce ağaçların küçücük hale getirilmesi..
Ne güzel değil mi..
Evinize asla sığdıramayacağınız ağaçları sığdıran sistem her ağacın farklı şekillerde yüzlerce yaşında ufak olarak gösterilmesi mi..
hııııı.....
öyle mi dostlar ..
alınan küçücük yavrunun dallarının kırılarak üzerine vurularak, ve hatta jiletlerle yüzlerinin kesilerek, darbelerle zarar verilerek filizlerinin kırılarak kesilerek büyümesinin engellenmesi değil mi...
iç organarına kadar hasarla yalnızca varlığını sürdürebilme yetisinde bırakılan küçücük bir çelik değil mi....
Siz ne derseniz deyin..
Siz ne kadar severseniz sevin..
bitkilerin eziyet görmesi değil mi bu durun..
Iyi gunler Ilyas 2 Aramiza hos geldin.
Bonsai hakkindaki dusunce ve endiselerin, sadece bonsaiyi tanimamandan ve ya cok az tanimandan kaynaklndigini dusunuyorum.
Bitkilere eziyet eden birisi bonsai yapamaz. Bonsai yapmanin yolu sevmekten gecer sevmeyi bilmeyen icin bonsai uzak bir hayaldir.
Bonsai bir sanat dalidir ve diger sanat dallarindan ayrilan en onemli ozelligi canli olmasi yasiyor olmasidir. Bir bonsaiyi yasatmak icin bircok bilgiye sahip olmak gerekir. Bonsai yapmiya ugrasanlar da her ne sekilde olursa olsun bu bilgileri ogrenmiye calisiyor. Cunku uzerinde calisacagi agaci sevgi ile yasatmak zorundadir. Bir bahcivan nasil ki makasi ile gul agacini budarken, ona eziyet etmiyorsa, budadigi her dalin baharda nasil acilip gullerle bezenecegini dusunuyorsa ki mesleginiz geregi bu duygulari cok iyi bildiginizi dusunuyorum. Bonsai uzerinde calisan da ayni duygularla agacini budayip onun nasil bir sekil alacagini nasil guzellesecegini hayal ediyor.
Kisacasi bonsai ile ugrasanlar sizin dusundugunuz gibi bitkilere eziyet etmiyorlar. Onlar da bahcivanlar gibi duygu ve sevgi ile yaklasiyorlar uzerinde calistiklari agaclarina.
Sevgi ve saygi ile hosca kaliniz.
MeyveliTepe
30-11-2008, 22:40
Bonzailer bende çok çelişkili duygulara sebep oluyor.
Bir yandan minyatür ağaçlar. Baktığınızda dünyayı küçülmüş gibi hissedersiniz. Hatta, ağaç ile orantılı boyda insanlar, hayvanlar hayal ederek minyatür ağacın altında hayali bir yaşam düşlersiniz.
Diğer yandan, az toprak, budanmış kökler ile büyümesine izin verilmeyen bir bitki. Sanki sürekli tahta pabuç giydirilip ayaklarının büyümesine izin verilmeyen kız çocukları, ya da boyunlarına bir sürü halka takılarak kaz boynuna benzer boyunlara sahip kadınlara yapılanlar gibi. Böyle baktığımda bitkilere uygulanan sadistçe bir işkenceymiş gibi geliyor.
Evde bir bonzai var. Çok da güzel. Fakat sanırım, saksısından çıkarıp bahçeye dikeceğim. Kafesten salınan saka kuşları gibi...
Ali H. ALI
01-12-2008, 05:09
Sayin Meyvelitepe, "Neden Bonzai?"(Neden BONSAI?) diye baslik acip, dusunduklerinizi hissettiklerinizi yazmissiniz.
Asagidaki link benzer tartismalarin yapildigi bir yer. Okuduktan sonra umarim Neden bonsai? sorunuza yanit bulursunuz.
Iyi gunler.
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=542&page=3
Hayvanlarla bitkiler arasında karşılaştırma yapmak yanlış. hayvanlar çevresindekileri hissedip duygusal tepki veren canlılar. Bitkilere ne yaparsak yapalım, ve de onlar nasıl cevap verirse versin, olan bitenden haberlerinin olmasını sağlayan bir bilince sahip değiller. Bu nedenle bonsai ve diğer bahçe sanatlarının ahlaki ve vicdani bir sakıncası olmadığı bir gerçek.
Sayın karaselvi3 telleme hakkında ben de sizin düşüncenize yakın bir örnek buldum. Diş teli kullanıyorum. İlk takıldıkları zaman ağzımın içini yara yapmışlardı yani acı çekmiştim baya. Sadece ilk takıldığı zamanda değil tellere ilave takılan lastikler çene ağrısı bile yapıyor zaman zaman.
Bu örneği niye verdiğimi düşünüyorsanız hemen cevaplıyayım: Bu konuda bitkilerle en rahat empatiyi ben kurabilirim. :p
Tellerden duyduğum acıdan bahsettim, çünkü benim acı algılayıcı sinir sistemim var...(1) Acıya katlanıyorum çünkü sonuç güzel olacak...(2) Tel takmasaydım, sadece 2 dişim yamuk olacaktı...(3)
Bitkilerin kanıtlanmış sinir sistemleri, acı algılayıcıları yok...(1) Telleme bitkiye şekil vermek için yapılır. Bu normal ağaçlara da yapılır [ parklarda ki ağaçlara dikkat edin, ben gördüm.Dalları telle sarmıyorlar ama telle bir yere bağlıyorlar.]...(2) Bonsai ye bunu uygulamazsak görsel bir fark olacak...(3)
Şunu da belirtmeliyim ki bitkilere algısız varlıklarmış gibi bakamayız. İnsanlar enerjileriyle cansız varlıkları etkiliyorlar. Bence; canlı ve enerjiye sahip bir bitki hem etkilenir hem de bizi etkiliyebilir.
Bu işi geliştiren Japonlar ki doğaya çok duyarlı insanlar. Bu yüzden bence bonsai ağaca acı çektirmiyor. Çektirse yapmazlarmış gibi geliyor bana.
Yine de tatmin olmayan arkadaşlar:
Babam da bonsaiye sıcak bakmıyor. Ona göre ağaç doğada olur, meyve verir, gölgesinde dinlenilir. O ağaç dikmeye devam edecek, ben de babama yardım etmeye. Aldığım bonsaiye çok iyi bakmaya çalışacağım, hazır bir bonsai, yeri gelince budayacağım, telleyeceğim de.
Bonsaiye karşı olanlar sanat karşıtı olmadığı gibi bonsaiseverler de cani insanlar değil.
Şunu da eklemek isterim ki: Doğa hiç birimizin oyun alanı değil. Bonsai de oyuncak değil. Belki kızacaksınız ama; özgülüklerine düşkün hayvanları nasıl evcilleştirmişsek bence bonsai de bitki evcilleştirmesi oluyor bir yerde.
jokerkan
13-01-2011, 16:07
arkadaslar bende aslında hemen herkes gibi kendimi bitki dunyasına attım ve kacınılmaz olarak bonsai ile karsılastım. cok ilgi cekici ve bana hitap ediyor gibi bu sanat (suan ultra acemi olmama ragmen).
Aklıma takılan bir konuyu sizinle paylaşmak istedim bu işle ilgili üstadların fikirlerini ogrenmek istiyorum. Konu vede soru şu; bonsai etik mi? yani bir bitki buyumeye cogalmaya programlıdır. şartları yerindeyse yeni dallar yeni kokler yeni yapraklar verir, bu bir canlı olarak en dogal hakkı olmalıdır diye dusunuyorum.Bonsaide bitkiyi minicik bir hacime hapis etmiş olmuyormuyuz? ustelik öldürme riskine girerek? sürekli dallarını ve köklerini budayarak o bitkiyi mutlu mu ediyoruz gercekten? yoksa kendi zevkimiz icin o bitkiyi dar kalıplara mı sokuyoruz?
bonsai ye baslamadan once (ki bu buyuk ihtimalle hazır bir bonsai ile olacak) bu sorunun kafamda netleşmesini istiyorum aslında. degerli fikir ve dusuncelerinizi bekliyroum arkadaslar.
Bu konuya daha geniş bir çerçeveden bakılabilir. Yediğimiz bütün bitkisel ürünler bonsaicilerin ağaçlarında kullandığı teknikler kullanılarak biçimlendiriliyor. Ağaçlar budanıyor dalları şekillnediriliyor. Sebzeler belirli biçimde büyümesi için düzenleniyor.
Bonsaide tarımsal üretim teknilerinden farklı çok fazla uygulama yok.
Bonsaiye ilham veren doğadaki örneklere bakarsak, doğal nedenlerle büyüyemeyen ağaçlarla sıkça karşılaşırız. Bu bakımdan bonsai doğanın saksıdaki taklidinden başka bir şey değil.
Üstelik, bonsaici başka saksıdaki herhangi bir bitkiden çok daha fazla özenlidir ağacı için. Aksi olsa ağacın hemen tepki vermesinden anlayabilirdik. Bitki en ufak bir"mutsuzluk"da büyümesini durdurur. Bonsaide bunu görüyorsanız haklısınız. Bir meyve bahçesine dikilen fidanların da tümünün yaşayacağı garantisi yoktur.
Bonsainin saksıda yetiştirilen herhangi bir bitkiden bu bakımdan çok farkı yoktur.
Değerli arkadaşım Jokerkan,
Bonsai ye başlamayı düşünmüşsünüz ama başlamadan önce de kafanızdaki bazı soru işaretlerinin aydınlanmasını istemişsiniz. Aslında o soru işaretlerinin içine kendi kendini sokmuşsunuz. Bonsaiye, gerçek bonsai felsefesiyle, maksatlarıyla ve inancıyla başladıktan sonra bu soru işaretleri zaten olmayacaktır. Anlık ya da günlük heveslerle, tesadüf beğenilerle bonsai konusuna dalıvermek yakın zamanda zaten ağaçlar kadar o kişiye de mutsuzluk, sıkıntı vermeye başlar. Bu evimize bir kedi ya da köpek almaya karar vermek gibi birşeydir. Alınacak sadece bir hayvan değil, ihtiyaçlarıyla, sağlığıyla, eğitimiyle, sevgisiyle bir aile bireyi almaktır. Bu sebeple zaman, maddiyat, uygun ortam, ilgi gibi birçok yönden iyice düşünüp karar verip ondan sonra alınmalıdır. İşte bonsai de bunun gibi düşünülmelidir. Bonsaiyi minicik bir hacime hapsetmek olarak görerek çekinmek yerine, ne istediğine çok emin olup karar vermeden başlayıp, bir süre sonra bıkıp o bonsai ağacını ölüme ve bakımsızlığa terketmekten çekinilmelidir. Dikkat ederseniz bonsailer küçük hacimlerde de olsa çok sağlıklı ve titizlikle bakılmaktadırlar. Doğadaki cinslerinden çok daha iyi şartlarda (toprak, hava, sağlık konularında) yaşatılmaktadırlar. Aynı zaman da bir eğitimden de geçmektedirler. Dal budama, gövde ve kök budama, şekillendirme vs. hepsi doğada olanlarda da mevcut. Doğadakiler soru işaretiyken bonsailerin köklerinde kocaman kurtlar, solucanlar vs. olmasına asla izin vermeyiz değil mi?
Aslında bence konuya şöyle bakmalıyız. Bonsailer seçilmiş, farklı ve de kültürel ağaçlardır. Kültürel canlılarda, o canlıların doğal ortamlarıyla karşılaştırma yapmak çok da gerçekçi ve mantıklı olmaz. Akvaryum balıklarının bir çoğu aslında tropikal ortamlarda, farklı coğrafyalarda yaşıyan balıklar olduğunu, evlerimizdeki muhabbet kuşlarının, kanaryaların ya da papağanların da yine böyle olduğunu biliyoruz. Bu canlılar da kültürel canlılardır. Bunlarda da mevcut evimizdeki ortamlarla doğal ortamları kıyaslanamaz. Hatta bunlar yapay ortamlarda daha çok ve sağlıklı çoğalıp gelişmektedirler. İşte bonsailer de böyle. Eğer olması gerektiği şartları veriyorsak ve gerçekten bonsai mantığına uygun bakıyorsak bu ağaçlar da son derece mutlu bir ömür geçiriyor. Budanmak, kesilmek, kırılmak ve hatta donup ölmek, susuzluktan ölmek doğal ortamda da mevcut birer gerçek. Doğmanın, çoğalmanın olduğu yerde ölmek de son derece normal. Yeter ki biz yapmamız gerekeni gerçekten yapalım, bonsaimizin hakkını verelim, ona ilgimizi verelim görücez ki o da yaprak ve çiçek açıcak, yeni sürgünler dallar verecek. Bu da onun sorunsuz ve mutlu olduğunu gösterecek.
Her bonsaisever mutlaka bir doğasever ve ağaçseverdir. Hiç birimiz onlara eziyet etmek, işkence yapmak ya da mutsuz etmek istemeyiz. İşte bu sebeple " hiçbirşey gibi bonsai de karşıdan görünüldüğü kadar" kolay değildir. Sizin bonsaiye başlamadan önce ağaçları mutsuz etmekten sakınmanızı bir ağaçsever olarak taktir ediyorum. Ancak konuya ve amaca böyle bakarsak, doğru başlayıp doğru ilerlersek, bonsaiye dalıvermek için daha birçok sebep var bunları da görmüş oluruz.
Ağaçları bu kadar düşünüp sevdiğinize göre, eğer yer ve şartlarınız uygunsa bonsaiye hemen başlamanızı diliyorum. Eminim ki bu sevgi ile birleştireceğiniz, burada ki hepimize yardımcı olmaya gayret eden üstadların bilgi ve tecrübesi ışığında çok güzel bonsailer yetiştireceksiniz. Yeter ki kararınızı verin. Kararınızı verdikten sonra yanlış yapmaktan değil, yanlış kararı vermekten korkun.
Saygı ve sevgilerimle...
Ben sırık domatesi bile sardırırken, ip keser diye çarşfalarımı yırtıp bez yapmaya çalışırken, asla bir dala tel saramam.
Ağaçlarin budanması ile bu aynı şeymidir, bilenler cevap verir.
Hediye bir bonsaim vardı, alıp bahceye diktim. Bakalım akıbeti ne olacak.
Bu durumda giydiğiniz ayakabılar konusunu da düşünmeniz gerekiyor. Malum kesilen hayvanların derileri yüzülüyor bu iş için.
Ben, yılan derisi ayakkabı giymiyorum.
Saygılarımla
''...Doğadakiler soru işaretiyken bonsailerin köklerinde kocaman kurtlar, solucanlar vs. olmasına asla izin vermeyiz değil mi? '' Bildiğim kadarıyla solucanlar zararlı değildir.
Evet memet bey çok haklı. Tavuk balık yememeliyiz, arıların o kadar uğraşıp emek verdiği balları tüketmemeliyiz. Hele yumurta... yazık değil mi bırakalım her biri civciv olup çıksın. Hunharca kaynatıp ya da kızgın yağa boşaltıp öldürmeyelim...
Ayrıca bilmediğim için soruyorum; domates fidanları budanmıyor mu? hiç biri ölmüyor mu? yani her fidan garantili mi?
Sitede birçok defa arkadaşların yazılarında şöyle cümlelerle karşılaştım. " işyerimin önünde kazı vardı dozerden son anda kurtardım" , " yanımızdaki arsa kazılıyordu şu ağacı oradan kurtardım" , "yoldaki ağaçlar budanmış birçok çelik aldım bunları yeşertip bonsai olarak büyütecem", " arkadaşın çiçeklerinden dallar aldım bonsai yapıcam" vs. vs..
İşte bunlar da bonsainin can verdiği örnekler arkadaşlar....
Sitede birçok defa arkadaşların yazılarında şöyle cümlelerle karşılaştım. " işyerimin önünde kazı vardı dozerden son anda kurtardım" , " yanımızdaki arsa kazılıyordu şu ağacı oradan kurtardım" , "yoldaki ağaçlar budanmış birçok çelik aldım bunları yeşertip bonsai olarak büyütecem", " arkadaşın çiçeklerinden dallar aldım bonsai yapıcam" vs. vs..
İşte bunlar da bonsainin can verdiği örnekler arkadaşlar....
Kurtardığımız her ağacı bonsai yapmak zorundamıyız. Onlar özgürce yaşayamaz mı.
''...Doğadakiler soru işaretiyken bonsailerin köklerinde kocaman kurtlar, solucanlar vs. olmasına asla izin vermeyiz değil mi? '' Bildiğim kadarıyla solucanlar zararlı değildir.
Pardon değerli arkadaşım, ben zararlı olarak düşündüğüm için yazmıştım. Kesin ben biliyorum demiyorum. Ben öyle biliyordum yanılmışım. Şöyle düzelteyim o zaman; " doğal ortamdaki tüm zararlılar"
umarım bu hali düzgündür.. Saygılar...
Kurtardığımız her ağacı bonsai yapmak zorundamıyız. Onlar özgürce yaşayamaz mı.
Hayır arkadaşım, öyle de olmuyor zaten. Her kurtarılan ağaç maalesef ki olmuyor , olamaz da. Peki insanlar yemeyecekleri yahut çıkarları olmayan bitkiler ve canlıları çoğaltıp , yetiştirmeye ne zaman başlarlar sizce? :cool::cool:
Hayır arkadaşım, öyle de olmuyor zaten. Her kurtarılan ağaç maalesef ki olmuyor , olamaz da. Peki insanlar yemeyecekleri yahut çıkarları olmayan bitkiler ve canlıları çoğaltıp , yetiştirmeye ne zaman başlarlar sizce? :cool::cool:
Yemediğim pek cok sebze yetiştirdim. Söylermisiniz sizce neden.
Bu konuyu cinsiyet ayrimina tasimak istemem bunuda bastan belirteyim . Hatali isem bastanda özür dilerim . Kadinlarin ayaklarinin kücük kalmasi icin de zamaninda cok emek harcanmisti , bu uzak dogu ya özgü birseydi. Agaclari dogalarina aykiri olarak büyümelerine engel olmakta uzak dogu ya özgü bir sanat . Kadinlarin kisilik olarak GEYSA lastirilmasida yine ayni bölgeye ait eski geleneklerden . Kisacasi bakildigi zaman zorunlu kilanan bir güzelikten kimin SORUNSUZ VE MUTLU oldugu acik.
Tespitiniz için kutluyorum sayın şehnaz. Avatarınızdaki ya da evlerimizdeki saksıdaki çiçekler de aynı bonsailer gibi kısıtlanmış, sınırlandırılmış, yönlendirilmiş değilmidir? Doğasından alıkonan herşey aynı değilmidir?
2 litrelik saksıda yarım yamalak çiçek yetiştirmek ile bonsai saksısında son derece titizlikle, çocuk büyütür gibi ağaç büyütmek bence aynı kefeye konulmamalı. Bu, bu kadar basit olmamalı. Bunu böyle düşünen ve kabul eden arkadaşların böyle bir sitede bu kadar çok yazı takip ettiklerine, ortak konu bulabildiklerine inanamıyorum.
Saygılarımla...
neden kimse konuya şu gözle bakmıyor..bugün özellikle büyük şehirlerde ağaçlarla ilgilenebilmek çok zor. ama bonsai sayesinde isteyen herkes evinde kendi korusunu yaşatabilir.
Ben, yılan derisi ayakkabı giymiyorum.
Saygılarımla
Ayakabı giydiğiniz sürece hangi hayvanın derisini yüzüldüğü bir anlam ifade etmiyor. Zaten ben de size yılan derisinden söz etmemiştim kesilien bir hayvanın derisinden bir ayakabı giyiyorsunuz.
Bence burada bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmak gibi ülkemizin günümüz insanında yaygın ve kronik bir sorun olduğu ortada.
Ayakabı benzetmesi de çok manidar. Malum, kağıdı da aynı uygarlık bulmuştu. Ağaçların katledilmesine neden olduğu için kağıt kullanımı konusunda da buna benzer fikirleriniz olduğunu düşünmelimiyim acaba. Bu nedenle kütüpanelere de karşımısınız? bir sürü katledilmiş ağaçtan üretilmiş kitap istiflenmiş duruyor. oralarda.
Kapı ve pencerelerinizin ağaç olması da ayrı bir karmaşık durum tabi.
Bence önce bir şeye "bence öyledir o yüzden de karşıyım ben" demeden bir ne olduğunu öğrenmek gerekir.
İşkence gördüğü için daha iyi gelişecek bir canlı sizce ne derece gerçekçilikle bağdaşır. Bilmediğiniz bir konuda yapılan uygulamaların doğru olmadığı fikrine nasıl ulaştığınzı da öğrenmeyi isterim.
Doğal durumda olması için çocuklarınızı eğitim vermekten uzak tutma gibi bir fikriniz var mı? yoksa onların ileride bir meslek sahibi olması için bazı eğitimleri almaları gereğini zorunlu görüyor olabilir misiniz?
Yemediğim pek cok sebze yetiştirdim. Söylermisiniz sizce neden.
Bu arada hangi konulara yadığınıza bir gözattım da, balıkları bir havuza hapsettiğinize dair yazınızı gördüm .Doğalarına aykırı değil mi bu yaptığınız?
Bonsai tartışırken, kendimi balıklarda buldum birden.:))
Herkes istediğini yapmak da özgürdür. Kimse kimseyi karpuz yetiştiriyor, menekşe yetiştiriyor, kaktüs yetiştiriyor ya da sırf kağıt fabrikasına gidecek diye ağaç yetiştiriyor şeklinde suçlayamaz. İsteyen domates yetiştirir oturur peynir ekmekle yer, isteyen domatese kıyamaz doğasını bozmamak için kuru ekmek yer. Ben bir arkadaşımızın SORUSU ÜZERİNE sadece özenti için bonsaiye başlanmaması gerektiği, ağaca yani o canlıya değer verilmesi gerektiğini, bonsaiye sadece tabakta bir ot şeklinde bakılmaması gerektiğini kendimce yazdım. İsteyenin hoşuna gider isteyenin gitmez dikkate almaz. Ben bonsai profesörü yahut doğabilimci değilim. İster domates, biber, patlıcan isterse de tavuk, balık vs.. herkes istediğini yetiştirir işine gelen yer ve ya satar. Ben şunu görüyorum. Yoldaki cayır cayır sıcakta kurumakta olan ağaca kaç kişi çıkıp su veriyor, parkta çocukların kırdığı çiçeklere gerçekten sahip çıkıyormuyuz? Harcadığımız her yaprak kağıdın ağaçlardan olduğunu düşünerek kullanıyormuyuz? Bence HAYIR.
İşte bu bonsailer belki de ileriye aktarılabilen nadide ağaçlar olacaklar. Bundan gerisi boş. Adı bonsai olmuş ya da armut olmuş çok mu önemli? Önemli olan her canlı gibi ona gerekli ihtiyaçları veriliyor mu, Canlı ve sağlıklı tutmak için çaba ve değer veriliyor mu önemli olan bu değil mi...
Ben ise, sizin ne konulara yazdığınıza bakmadım. Sadece bonsai bana göre değil diye fikrimi söylemeye çalıştım nacizane.
Size göredir, o size kalmış. Ama bi başlık acılmış fikir beyan edemiyeceksek, etmeyelim. Siz buyurun lütfen
Bonsai tartışırken, kendimi balıklarda buldum birden.:))
Evet siz balıkları bir havuza hepsetmişken doğal olarak üreyen organizmaları filtrelerde yok ederken, böyle bir havuza düşeceğinizi neden önceden düşünmediniz ki?
Evet siz balıkları bir havuza hepsetmişken doğal olarak üreyen organizmaları filtrelerde yok ederken, böyle bir havuza düşeceğinizi neden önceden düşünmediniz ki?
Konu buysa eğer, benim filitre istemediğimi de bilmeniz gerekirdi.
Bence bonsai konusuna dönelim. Kişisel tartışma olacaksa yeri burası değil.
Ayşe Yıldız
13-01-2011, 20:27
Bu konuda çok fazla bilgiye sahip olmamakla birlikte görüşümü bildirmekte istiyorum.
Bonsai= budama teknikleri değil midir? Bunu doğal ortamlarda bulunan ağaçlarada yapıyoruz. Kiraz ağacını tepesinden alıveriyoruz daha çok yükselmesin meyvesi toplanmıyor diye,... böyle örnekler çoğaltılır. Eğer o kadar kök küçük bir saksıya giriyor ve ölmüyorsa bunda tartışılacak bir durum göremiyorum ben.
Bu baktığımız bitkiler devasa da olsa minicikte olsalar doğru bakım önemlidir bence. Bilmek önemlidir. Kaktüslerimizi çöllerden getirip evimizin baş köşesine yerleştiriyoruz mesela. Yani demek istediğim şu; boyut, yaşadığı yer,saksı,...vs önemli olan yaşıyor mu uygun ortam sağlanmış mı? Önemli olan bu.
Konu buysa eğer, benim filitre istemediğimi de bilmeniz gerekirdi.
Bence bonsai konusuna dönelim. Kişisel tartışma olacaksa yeri burası değil.
Bonsai konusundayız. Sdece size kendi uygulamlarınızı gösterdim.Filtre çalışıyor öyle değil mi? Balıklar da havuzdalar, doğal ortmalarından engellenmişler. Bunlar ortadayken, birden, bilmediğiniz bir konuda fikkir edinmeden bilgi sahibi oldunuz bir şeye karşı çıkıyorsunuz. Ben de size konunun başka yönlerini gösteriyorum. hepsi bu.
Ayşe Afyonlu'nun işaret ettiği gibi, ormandaki ağaçlara bile sizin karşı çıktığınız uygulamalar yapılıyor.
Daha tohumdan başlayıp çam fidelerininn nasıl üretildiğine dair biraz bilgi edinmelisiniz.
Katılıyorum Ayşe hanım, önemli olan sağlıklı bir şekilde yaşamını, gelişimini sürdürecek ortam ve ilgiyi vermek. Bu bonsai olmuş maydonoz olmuş çok önemli değil. Bundan ötesi kişisel seçime girer.
Saygılar...
Evet siz balıkları bir havuza hepsetmişken doğal olarak üreyen organizmaları filtrelerde yok ederken, böyle bir havuza düşeceğinizi neden önceden düşünmediniz ki?
O balıklar daha kötü ortamdaydı. 2 karış akvaryumda, biz onlara iyi kötü daha iyi koşullar sunacağız. Endişeniz olmasın.
Şimdi konumuza dönelim
O balıklar daha kötü ortamdaydı. 2 karış akvaryumda, biz onlara iyi kötü daha iyi koşullar sunacağız. Endişeniz olmasın.
Şimdi konumuza dönelim
Konumuz bonsai ;
O bonsailer çok daha kötü ortamlardaydılar. Kimi kırık bir dal, kimi sökülmüş bir ağaçcık kimi de henüz sadece tohumdular. Biz onlara sizin bilmediğiniz ÇOK ÇOK ÇOK DAHA İYİ koşullar sunacağız. Onlara herkes imrenerek bakacak, cümlelerine MAŞALLAH diye başlayacaklar. Endişeniz olmasın...
Bonsai konusundayız. Sdece size kendi uygulamlarınızı gösterdim.Filtre çalışıyor öyle değil mi? Balıklar da havuzdalar, doğal ortmalarından engellenmişler. Bunlar ortadayken, birden, bilmediğiniz bir konuda fikkir edinmeden bilgi sahibi oldunuz bir şeye karşı çıkıyorsunuz. Ben de size konunun başka yönlerini gösteriyorum. hepsi bu.
Ayşe Afyonlu'nun işaret ettiği gibi, ormandaki ağaçlara bile sizin karşı çıktığınız uygulamalar yapılıyor.
Daha tohumdan başlayıp çam fidelerininn nasıl üretildiğine dair biraz bilgi edinmelisiniz.
Evet bonsai idi konuşma, ama siz başka yere götürdünüz benim bir mesajımla.
Bu arada balıklar hala korumada. Filitre falan yok henüz, doğru okuyun.
Ben bilmediğim konuda fikir beyan etmedim, hissettiklerimi söyledim.
Sizi rahatsız ettim demek, buyurun siz ne derseniz deyin.
Arkadaşlar, Jokerkan arkadaşımız Bonsainin etikliğini sordu, bazılarımız etik bazılarımız değil şeklinde forumda süratli bir tartışma başladı. Burada tartışılan fikirdir ve herkes kendisinin fikrine saygı duyulmasını istiyorsa, mutlaka karşısındakinin fikrine saygı duymalıdır. Tartışma doğruları bulmak için yapılmalıdır. Eğer bir tartışma ''illada ben haklıyım'' söylemine taşınırsa amacına ulaşamaz ve kırıcı olur, lütfen birbirimizi kırmayalım, teşekkürler, saygılar.
artemisia10
13-01-2011, 22:02
Çok güzel bir tartışma konusu olmuş belki bir çoğumuzun düşündüğü bir konu...Bonsailere büyük bir hayranlık duymama rağmen ki çok uzun süredir, hiç bonsaim olmadı :( forumdaki çalışmaları izlemek çok keyifli gerçekten sanat eserleri yaratılıyor ve bunlar sadece doğanın minyatür bir yansıması. Ben de etik olarak değerlendirilecek konunun onu sıkıştırıp budamaktan çok uzun yıllar yaşatabilmek olduğunu düşünüyorum tıpkı diğer bitkilerimize yaptığımız gibi ki bize haklarını helal edebilsinler...Bence bu kendini hazır hissetmekle ilgili uzun zaman önce gittiğim bir uzak doğu seyahatinde benim haricimde herkes bir bonsai edinmişti ki mükemmel ötesiydiler ama çoğu yaşatamadı. Sonuçta tüm bitkilerimiz için geçerli olan bir şey var hastalık ve zararlılar onları yok edebilir ama bonsailer daha fazla emek istiyor kendinizi hazır hissediyorsanız başlamamak için neden yok...
Arkadaşlar etik ve özgürlük gibi hatta ağaç gibi Türkçe kelimelerin anlamına şuradan (http://tdkterim.gov.tr/bts/) bakıp en azından bir fikir sahibi olduktan sonra bu tartışmaya devam ederseniz, hem amacınız hem de vardığınız sonuç anlaşılabilir olacaktır.
Saygılarla
Evet bonsai idi konuşma, ama siz başka yere götürdünüz benim bir mesajımla.
Bu arada balıklar hala korumada. Filitre falan yok henüz, doğru okuyun.
Ben bilmediğim konuda fikir beyan etmedim, hissettiklerimi söyledim.
Sizi rahatsız ettim demek, buyurun siz ne derseniz deyin.
Bakın sanırım durumunuzu anlamaya niyetiniz yok.
"Anladığım, motor suyu alacak filitreye yollıyacak. Filitrede temizlenen su, tekrar şelaleden akacak. Sanırım böyleydi))"
Filtrenin çalışıp çalışmaması beni pek ilgilendirmiyor. Cümlenize göre zaten çalışacak. Burada ben ironik olarak bakterilerin öleceğine bir gönderme yaptım. Balıkları esir ediyor olmanız gerçeğini ortadan kaldırmıyor bu durum..
"Kurtardığımız her ağacı bonsai yapmak zorundamıyız. Onlar özgürce yaşayamaz mı. " balıklar için özgürlük gerekli değil mi? sadece ne yapıldığına dair bir fikriniz olmayan bonsai konusunda mı özgürlük gerekli. bahçenizdeki bitkilerin ne gibi bir özgürlüğü var.
"
Ben, ince dallardan çelik yaptım tutmadı. Tekrar denesim mi, baharı mı beklesem. "
Bir bitkinin dallarını kesip onlara işkence yapmış olmadınız mı bu uğraşınız sırasında. Ya da aynı şey bonsaide yapılınca mı sorun oluyor. Çelik almak sizin özgürlükleriniz dahilinde ama bilmediğiniz bu konuda bu yapılmamalı.
Özgürlük sadece sizi sınırlamayan alanların olması mıdır?
Bilmediğiniz konuda fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olmaya çalışmanız bu bakımdan nasıl bir anlam içerir.
Size şunu yapmanızı öneriyorum. Kişi önce kendini sorgulamadan, özellikle de bilmediği bir konuda, bilgi sahibi de olmadan fikir sahibi olmamalıdır.
Ne yazıktırki bu ülkemizde normal bir davranış kabul edilir oldu.
Sizin balıklarınıza ve bitkilerinize yapmadığınız hiç bir şey bonsaide de yapılmıyor. Fazlası sizin bilmediğiniz ve yapmadığınız bir çok şey bu ağaçlar için yapılıyor. Yani sizin saksılarınızdaki bitkilerin bir bonsaiye göre daha ciddi sorunları var.
"Bir kök bahcede bıraktım donacak mı deneyeceğim." Hiç bir bonsaicide böyle bir cümle göremezsiniz sözgelimi. Hiç bir bonsaici bakalım donacak mı diye ağacını ortaya bırakmaz. Çünkü önceden hangi iklim koşulları gerektiğine dair araştıması vardır.
Aslında bonsai bakım tekniklerinin bitkileriniz bakımından size çok yararı olur.
Bonsai'nin Japonya'da sadece kadınların değil soylu olmayanların da yapmasına izin verilmiyordu geçmişte.
Herkesin bonsai yapabilmesi çok eski değildir Japonya'da. Kadınlara ise çok yakın zamanda izin verildi.
Bütün dünya'da erkeklerin bonsai konusuyla ilgisi daha fazla. Fakat bizde biraz değiik bir durum var. Toplantılarımza katılımda böyle bir fark olmuyor.
jokerkan
14-01-2011, 08:59
arkadaslar bu konunun bu sekilde tartısılması beni sevindirdi sonucta herkes fikrini paylasmıs bu gayet guzel birsey.
Naçizhane bir seyi belirtmek istiyorum balıkların **** kusların evde beslenmesi ile bitkilerin biraz farklı oldugunu dusunuyorum. bitkiler hayvanlar kadar cabuk tepki veren canlılar degil sonucta ve ihtiyac duydukları sartlarda aynı degil (bir balık icin 1,5 m lik akvaryum okyanus gibi olabilir ona bazan ama bir kafes kus icin ozgurce icinde ucabilecegi yer degildir) o yuzden bu kıyaslamaların en azından bonsai konusunda yapılmasının cok dogru oldugunu sanmıyorum.
Bonsai ye ilgim devam ediyor ilk hedefim bir hazır bonsai edinmek oncelikle ve toprak degişimi gibi bazı hamlelerle onu hayatta tutmaya calısmak.Gorerek ve deneyerek bazı seyleri kafamda oturtmak aslında amacım. eger yapamayacagıma kanaat getirisem uygun bir sekilde dogaya kazandırmak istiyorum , yani ilk hedefim onu hayatta tutmak.
Ayşe Yıldız
14-01-2011, 09:56
arkadaslar bu konunun bu sekilde tartısılması beni sevindirdi sonucta herkes fikrini paylasmıs bu gayet guzel birsey.
Naçizhane bir seyi belirtmek istiyorum balıkların **** kusların evde beslenmesi ile bitkilerin biraz farklı oldugunu dusunuyorum. bitkiler hayvanlar kadar cabuk tepki veren canlılar degil sonucta ve ihtiyac duydukları sartlarda aynı degil (bir balık icin 1,5 m lik akvaryum okyanus gibi olabilir ona bazan ama bir kafes kus icin ozgurce icinde ucabilecegi yer degildir) o yuzden bu kıyaslamaların en azından bonsai konusunda yapılmasının cok dogru oldugunu sanmıyorum.
Bonsai ye ilgim devam ediyor ilk hedefim bir hazır bonsai edinmek oncelikle ve toprak degişimi gibi bazı hamlelerle onu hayatta tutmaya calısmak.Gorerek ve deneyerek bazı seyleri kafamda oturtmak aslında amacım. eger yapamayacagıma kanaat getirisem uygun bir sekilde dogaya kazandırmak istiyorum , yani ilk hedefim onu hayatta tutmak.
''yani bir bitki buyumeye cogalmaya programlıdır. şartları yerindeyse yeni dallar yeni kokler yeni yapraklar verir, bu bir canlı olarak en dogal hakkı olmalıdır diye dusunuyorum.Bonsaide bitkiyi minicik bir hacime hapis etmiş olmuyormuyuz? ustelik öldürme riskine girerek? sürekli dallarını ve köklerini budayarak o bitkiyi mutlu mu ediyoruz gercekten? yoksa kendi zevkimiz icin o bitkiyi dar kalıplara mı sokuyoruz?''
Sayın Jokerkan, ben şimdi bu iki mesaj arasında çok ciddi farklılıklar görüyorum. İlk önce doğru mudur?, etik midir? diyorsunuz şüpheleriniz öyle basit şeyler değil. Fakat bir yandanda ben alıp yaşatmak istiyorum diyorsunuz.
Çok afedersiniz ben iki mesaj arasında bir bağ göremiyorum. Bu tartışmalar sizi hemen netleştirmiş sanıyorum.
Ben bir bonsaici olarak akıllardaki bu sorulara kendimce cevap vereyim, eminim diğer arkadaşlarım da hemfikirlerdir.
''şartları yerindeyse yeni dallar yeni kokler yeni yapraklar verir
Bonsailer de yeni dalar ve yeni yapraklar verir. Hem de doğadaki çoğu bitkiden daha sağlıklı olarak.
bu bir canlı olarak en dogal hakkı olmalıdır diye dusunuyorum.
Hak mı? Ağaç mı? Çok daha uzun ve gereksiz bir sohbet. Hele ki bir sanat hakkında tartışıyorsak.
Bonsaide bitkiyi minicik bir hacime hapis etmiş olmuyormuyuz?
Minicik bir yerde duruyor, evet. Kocaman bir yerde de olsa bitkiler dolaşmazlar, her halükarda belirli bir hacime hapis oluyorlar.
ustelik öldürme riskine girerek? Bonsaiciler, en azından büyük çoğunluğu bitki üreten insanlardır. Eğer dünyadaki ağaçları öldüren, doğa katilleri gibi bir bakış açınız var ise bakış açınız gerçeğin tam tersi yönde.
aynı zamanda sürekli dallarını ve köklerini budayarak o bitkiyi mutlu mu ediyoruz gercekten?
Eğer mutluluktan kasıt yaprak açmak çiçek açmak gibi bir şey ise bunu yukarıda da cevapladım. Ama manevi bir şey ise daha çok sormamız gereken başka bir soru aklıma geliyor. "Ne kullanıyorsunuz?"
yoksa kendi zevkimiz icin o bitkiyi dar kalıplara mı sokuyoruz?''
Evet kendi zevkimiz için yapıyoruz. Yoksa bu bizim, sizin dediğiniz gibi, en doğal hakkımız değil mi?
jokerkan
14-01-2011, 13:32
oncelikle sayın ayse_afyonlu ,
cevaplardan hemen tatmin olmus degilim sadece deneyerek gormek istedigimi soyledim ki bu zaman zarfında yeni fikirleride okuyorum zaten ve demek istedigim bu olay icime sinmezse daha ozgur olacagı bir yere (dısarda bir bahce belki) ekmek şeklinde. çunku icimde bonsai ye karsı ciddi bir merak ve ilgi var bunuda itiraf ediyorum zaten.
sayın jeomeo fikirlerinizi acıklamıssınız sizde tesekkur ederim ama bu uslup la fikrinizimi beyan ediyorsunuz kızıyormusunuz dersmi veriyorsunuz anlamıs degilim.kızmanıza gerek yok sadece dusuncelerimi paylastım ve insanların fikrini ogrenmek istedim.siz "hakkımız istedigimiz gibi bitkilerle oynarız keseriz biceriz zaten onlar dolasamaz yerlerinden memnun kalırlar" demissinizdir buna da saygı duyarım cunku sizin fikriniz.
Kedilerimizin üremesine izin vermeden onlari nasil seve biliyoruz
Kendi ürememize de sınır koyuyoruz ve her seferinde çocuk olması durumunu engelliyoruz, her ne kadar bazı başbakanlar seksen milyon olmamızda saknıca olmadığını söylese bile.
Kedilerin bir seferde en az beş altı yavru yapacağını bile bile ve onlara bakamayacağınızı bile bile sınırsızca doğurmalarına izin vermede ne gibi bir özgürlük olabilir.
Tarımsal alanlarda kısıtlamalar yapıyoruz . Her ürünü canı isteyenin özgürce dikmesine izin vermiyoruz. Orman alanlarında kısıtlamalar yapıyoruz . Fidanları dikip sonra bazılarını verimli gelişme sağlamadığı için kesiyoruz.
Özgürlüklerle bonsai arasında kurulan eğreti koşutluğu ilgiyle izliyorum.
Etopya'da,Sudan'da birkaç milyon kişi açlık sınırında yaşıyor bizim özgürlük alanımıza değmedikleri için onların varlığını umursamıyoruz.
Bu insanlardan kadın ve çocuklar her gün tecavüze uğruyorlar, bizim özgür benliğimiz bunu umursamıyor bile.
Haberlere konu olmuyor. Kimseyi ilgilendirmiyor.
Bizi ilgilendien tek şey varsayılmış ezberimize neyin uyup neyin uymadığı.
Başbakan heykele ucube demiş amaan kime ne, ben mi diktim heykeli sanat da neyin nesi. Bir vatandaş olarak beni ne ilgilendirir sanatın varlığı. Ben kanuni dizisinde sultanın uçkurunu daha önemli buluyorum.
Ben bilmediğim konularda varsayılmış gerçekliğime uyup uymadığına bakarım gerçekliğin.
Bonsai mi karşıdan baktım bunlar işkence ediyorlar, besbelli, ben anladım bakınca.
Ayağımdaki ayakabı mı, ee ne olmuş bir inek boğazlandıysa derisi yüzüldüyse de, ayakabı yapıldıysa, zaten biz yiyelim diye tıkılmıştı onlar da bir ahıra.
Orhan Pamuk'a ( kendisi nobel sahibidir ve bu yüzden hakarete de uğramıştır) Neden romanlarında ülkenin siyasetiyle ilgilenmediği sorulduğunda "mecbur muyum" demişti.
Bonsai ne işkencedir ne ağaca eziyettir. Ne de başka birşeydir. Kendisini evine, işine ve tabularına sıkıştırmış bireylerin kendi gerçekliğini ve özgürlüğünü sorgulaması gerekir bonsaiden önce.
Cumhur Tonba
14-01-2011, 17:34
Merhaba arkadaşlar,
Tartışmalarınızı dikkatlice okuyorum. Tabii ki hepiniz de haklısınız. Haklısınız da, bu görüş açınıza bağlı olarak degişiyor. Bir söz vardır. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
Dünyada ki tüm canlılar bir av ve aynı zamanda bir avcıdır. Yaşam için diğer bir canlıyı midenize indirmeniz gerekir.
Düşünelim. Nasıl besleniyoruz. Etle, sütle, sebze ile, Karbonhitratlı besinlerle, meyve ile. Bazılarımız ben et yemem, hayvanlara kıymam diyor. Haklıdır. Peki karşınızdaki sorsa. Bitkiler canlı değil mi? Ne cevap verebilirsiniz.
Üyelerimiz çiçekleri çok seviyor genellikle. Bahçedeki ağaçlarını ve fidanlarını da. Peki toprağın öz evladı olan yabancı otları öldürmek için yaptığımız çalışmalar ne oluyor. Ekonomik değil diye bahçesindeki ağaçlarını kökleyenler yok mu? İyi verim alabilmek için ağaçlarımızı budama, daha dar bir alanda bodur çeşitler yetiştirme, zararlılara karşı tüm kimyasalları üzerine boca etme.
Diyeceğim odur ki, dünya kendi kendini dengelerken, biz insanlar maallesef bu dengeyi bozmak için elimizden geleni yapıyoruz.
Burada okuduğum konularda, tabii ki arkadaşlar fikrini belirtsin. Hissettiğini söylesin. Fakat belirtirken ben olsam böyle yapardım. Şu şekilde olmasını arzu ederdim desin. Kimse ona bir şey deme hakkına sahip olmaz. Fakat, kardeşim. Sen onu neden o şekilde yapıyorsun diye sorgularsan, karşı tarafta haklı olarak seni sorgular.
Hepinize selam ve sevgiler, saygılar sunuyorum.
İnanın bonsai yapmasını becersem ben de yaparım. Ve o bitki daha uzun, daha sağlıklı yaşardı.
Harun Parlak
14-01-2011, 19:49
arkadaslar bu konunun bu sekilde tartısılması beni sevindirdi sonucta herkes fikrini paylasmıs bu gayet guzel birsey.
Naçizhane bir seyi belirtmek istiyorum balıkların **** kusların evde beslenmesi ile bitkilerin biraz farklı oldugunu dusunuyorum. bitkiler hayvanlar kadar cabuk tepki veren canlılar degil sonucta ve ihtiyac duydukları sartlarda aynı degil (bir balık icin 1,5 m lik akvaryum okyanus gibi olabilir ona bazan ama bir kafes kus icin ozgurce icinde ucabilecegi yer degildir) o yuzden bu kıyaslamaların en azından bonsai konusunda yapılmasının cok dogru oldugunu sanmıyorum.
Bonsai ye ilgim devam ediyor ilk hedefim bir hazır bonsai edinmek oncelikle ve toprak degişimi gibi bazı hamlelerle onu hayatta tutmaya calısmak.Gorerek ve deneyerek bazı seyleri kafamda oturtmak aslında amacım. eger yapamayacagıma kanaat getirisem uygun bir sekilde dogaya kazandırmak istiyorum , yani ilk hedefim onu hayatta tutmak.
Keşke Bu soruyu direk sorma yerine? Forumda biraz araştırma yapmış olsaydınız. Aynı konuşmaların 09-11-2005, 20:01 den beri Burada (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=542) yazılmış olduğunu görmüş olurdunuz.
Eski yazılanlar dan tatmin olmadığınız bir yön varsa elimizden geldiğince bilgimiz dahilinde cevap aramaya çalışırdık.
bonsaisan
14-01-2011, 20:37
Sevgili Bonsai dostları
Tekin bey çok güzel bir noktaya değinmiş.
Bu konu Ülkemiz için 2005 yılında gündeme girmiş ve tartışılıyor.
Lakin bu 1839 yılında Çinliler tarafından Fransa da bir açık pazarda ilk bonsai ile tanışan Avrupalılara cin peri işi gibi gelmiş Ama daha sonra modern Avrupa da Ağaçlara işkence ediliyor.Onların doğalarına aykırı diye devam etmiştir.
Orada bu konu kapanmış ama her yeni yayılmaya başladığı ülkede konu tekrardan açılarak bir noktada sonlanmıştır.
Bonsai anlamak için onun keşfedildiği yere yani doğaya dönmek gerek.
Doğada" bonsai "bulduğunuz da yaşamınızda onun yansımasını keşfedersiniz.
Bir süre sonra doğa sizin parçanızmış gibi değil de ;aslında sizin doğanın bir parçası olduğunuz gerçeğini keşfedersiniz.
Saygılar
msgurkan
14-01-2011, 21:25
Bonsaiyi sevmeyenler bizi yargılamaya kalkıyorlar.
Etik önce burada başlar.
Bonsaiyi sevmediğiniz için ben sizi yargılamayacağım.
Bir bonsaiye bakıp da büyüsünü hissedemeyen, tersine azap duyan birisini anlayabilmem mümkün değil.
Size yardımcı olamam.
Ama en azından benim bonsaiye karşı hayranlık ve sevgi hislerime saygı göstermenizi beklerim.
sayın jeomeo fikirlerinizi acıklamıssınız sizde tesekkur ederim ama bu uslup la fikrinizimi beyan ediyorsunuz kızıyormusunuz dersmi veriyorsunuz anlamıs degilim.kızmanıza gerek yok sadece dusuncelerimi paylastım ve insanların fikrini ogrenmek istedim.siz "hakkımız istedigimiz gibi bitkilerle oynarız keseriz biceriz zaten onlar dolasamaz yerlerinden memnun kalırlar" demissinizdir buna da saygı duyarım cunku sizin fikriniz.
Kimseyi azarlamıyorum ya da kimseye kızmıyorum, zaten benim haddime düşmez, düşse bile bir forum bunun için uygun yer olmaz zaten.
Üslubumun pek de sevecen olmamasının sebebi konunun aşırı saçma sapan ve zorlama cümlelerle bir yerlere çekilmeye çalışılması ile alakalı.
Söylediğim şeyi daha anlaşılır kılmak adına bir kez daha yazayım. Bir bonsaici bir bitkiyi dar bir alana hapsetmez. Zira "bir bitkiyi hapsetmek" zaten kendi başına yeterince saçma. Bu bakış açısı ile toprağa dikili bir ağaç da belirli bir alana hapsedilmiş olur.
Bitkiler sığ saksılarda yaşatılmasa, daha büyük saksılarda yaşatılsa neden saksıdalar da toprakta değiller; toprakta olsalar neden daha verimli toprakta değiller diye üzülecek ve ağaçları düşüneceksek, vay halimize.
Ben yukarıdaki mesajda bizim hakkımızdır istediğimzi yaparız, istediğimiz ağacı keseriz, istediğimiz ağacı bükeriz gibi bir şey söylemedim, yazdığımdan böyle bir anlam çıkaran var ise bunun hesabını bana değil Tükçe öğretmenine sormalı. Bu bir yana benim böyle bir hakkım olduğunu iddia etmem, bitkilerin hakları olduğunu iddia etmekten daha akla uygun geliyor.
Hatta ısrarla yineliyorum buradan (http://tdkterim.gov.tr/bts/) özgürlük, etik, hak gibi kelimelerini kullanan arkadaşlar, anlamlarını öğrendikten sonra daha mantıklı cümleler kurabileceklerdir.
Anlaşılması gereken bir diğer nokta, yapılan yorumlara sanki bonsaiciler ellerinde baltalarla ormanlara girip dünyayı yok etmeye çalışan "kötü adamlar"mış gibi bir anlam çıkarılmaması gerektiğidir.
GDO'ya karşı insan sağlığını olumsuz yönde etkilediği veya etkileyebileceği bilimsel yöntemlerle kanıtlanmış uygulamalar dolayısı ile karşıyız. Herhangi başka biri belki içindeki protesti durduramadığı için neye karşı çıkacağını bilemediğinden çıkıyor olabilir. GDO kimsenin bir sanat icra etme amacıyla geliştirdiği bir şey değildir, kimsenin kişisel zevki için de keşfedilmemiştir. İnsan sağlığına etkisi göz ardı edilmiş veya yeterince araştırılmadan uygulamaya geçmiş ticari bir şeydir. Keşke dediğiniz gibi (nasıl olup da birisinin kişisel zevki için GDO ürettiği kanısına vardığınızı anlayamıyorum ama) GDO kişisel zevkler ve hobiler ile geliştirilmiş olsaydı. Belki o zaman zararlılardan etkilenmeyen, daha hızlı gelişen, görsel olarak daha diri bonsai adayları ile daha kolay bonsai elde edebilseydik.
Mesajınızdan şu sonucu çıkardım. Bonsai konusunda, bilgi ve tecrübe sahibi olmayanlar,fikirlerini yazmasınlar."
Tartışma boyunca buna dikkat çekmeye çalıştım.
Bir konuda bilginiz yoksa, nasıl fikriniz olacak? Bir konuda bilgi sahibi olmadan bırakın ağaç özgürlüğünü yaşasın demede nasıl bir fikir görmeliyim?
Üstelik özgürlükten sözederken bitkilerin çiçeklerini koparmış olmak gibi bir durum da varken. Çiçek koparmada özgürlük olduğuna dair bir fikrim mi olmalı.
Özgürlüğe dair sunulan bir begonvil fotoğrafı var. Bir pergoleye sarılmaya yönlendirilmiş begonvil. Yani kısıtlanmış oluyor bu durumda. Üstelik çiçeklenmesiene de bakılırsa yakın zmanda budanmış. yani "özgür" falan bırakılmamış
Aynısını bonsiaci yaparken bırakın "özgür" kalsın deniyor. Örnek sunulan fotoğraf bonsaicilerin yaptıkalaını gösteriyor.
Burada "önce bilgi sahibi olun, fikriniz, bilmeden nasıl olacak" demenin en uygun şey olduğunu düşünüyorum.
Bu yüzden de, kendi yaptıklarımızı değerlendirmeden başkasına ağacı "özgür" bırak demenin deyime de uyduğu kanısındayım.
isterseniz konuyu çeşitlendireyim
Çiçekler bitkilerin cinsel organlarıdır hepimizin bildiği gibi. Bu durumda çiçekleri koparmak ağacı kastre etmek olmuyor mu? "Özgürlükle" bu nasıl bağdaştırılacak şimdi?
Ucube konusunu da aynı çerçevede alıyorum ben. Önce fikri olmadan karşı olup, sonra buna argüman üretmek.
jokerkan
15-01-2011, 09:15
arkadaslar birkac arkadas dısında bonsai severler(**** daha tecrubeli olanlar diyelim) aşırı bir tepki ve refleks gorterdiler konuya nedense, hani bir laf varya "bir dovmedikleri kaldı" diye oyle yani bir konu acıldı etik meselesi kimseyi itham etmeden ve incitmeden dusuncelerimi yazdıgımı dusunuyorum ardındanda baska arkadaslar dusunduklerini yazdı ama bonsai ustadı bazı arkadaslar bam tellerine basılmıs gibi bu konuyu sacma buldu bazı arkadaslar yedigimiz sebze meyvelere degindi , bazısı orhan pamuk, bazısı daha once konusuldu git ordan bak dedi, bazısı turkce ogretmenine havale etti bizi vs vs yani sizcede asırı tepki vermiyormusunuz?
sayın alpmoon u tebrik ediyorum cok buyuk bir olgunlukla karsısındakinin dusuncelerinide anlayarak cevaplamıs cok tesekkur ederim ama diger arkadaslar nedense daha sert daha sabırsız daha tahammulsuz. bir kere kimse bonsai cileri yargılamadı , kotulemedi ve bonsai sanatına saygı duymadıgını soylemedi. ama tepkilere baksanız bonsaicileri dusman ilan etmişiz sanırsınız. tepkiler ve cevaplar "seviyorsan yap sevmiyorsan git" der gibi (ya sev ya terket den farkı varmı?) tecrubeli ve ilgili arkadaslarla konusuyoruz ki bilgimiz vede fikrimiz yerleşsin, bunun neresi yanlıs anlamıs degilim.
Bence bonsai konusunda yazılanlara bir kere daha bakmalısınız.
Önce karşı olup sonra bilgi sahibi olunmaz. Bilmediği konuda ağaca özgürlük istemede ben sadece ard niyet görüyorum.
Bu konuşma çerçevesinde bilgi ve /veya fikir edinme içerikli bir yazıyı henüz görmedim ben.
jokerkan
15-01-2011, 10:00
Bence bonsai konusunda yazılanlara bir kere daha bakmalısınız.
Önce karşı olup sonra bilgi sahibi olunmaz. Bilmediği konuda ağaca özgürlük istemede ben sadece ard niyet görüyorum.
Bu konuşma çerçevesinde bilgi ve /veya fikir edinme içerikli bir yazıyı henüz görmedim ben.
-ben karsı oldugumu soylemedim hic lutfen ilk mesajıma bakınız,(13-01-2011, 17:07 )
-zaman buldukca yazıları okuyorum hemde her fırsatta,
-bilgi ve fikir edinme konusundada; uyeler yapıcı konusma ve tartısmalar yapıyorsa bir kazanım olur, ben kendimce bazı seyler kazandım bile, (konu baslıgını hatırlatmak isterim tekrar : " yeni baslayanlar icin yardım " )
saygılarımla
Sizin karşı olduğunuza dair de ben birşey demedim zaten.
Bu başlıkta neye karşı olduklarına dair bir bilgisi olmadan fikri olanlaraa karşı sözlerim.
Sevgili jokerkan,
Sizi anlayamadığımız konusunda hemfikir olmaya başlıyorum. Çünkü konu içerisinde bahsedilen "bitkilerin özürlüğü", "bitkilerin hakları", "doğal sürece müdahale" gibi şeylerin dilimizde ne ifade ettiğini düşündüğünüzü anlamak gerçekten zor. Sözlük ve Türkçe öğretmeninden yardım almanız (burada yalnız size karşı yazmıyorum) gerekebileceğini bu yüzden yazdım.
İlk mesajınızda "bonsai yapmak doğal sürece müdahale değil midir?" yazmıştınız. Burada doğada, insan etkisi olmadan işleyen bir sistemin insan etkeni ile değiştirilmesinden bahsediyorsanız bu anlamda konuşulabilecek başka bir konudur. Eğer "doğal sürece müdahale" konuşulacaksa doğa-çevre ilişkisi ve insan-çevre ilişkisi konuşulmalı. Bu durumda konunun bonsaiye bağlanması son derece güç olacaktır. Örneğin araba üretmek, ev yapmak, bisiklet yapmak, doğal gazlı sistemler üretmek, çelik ve silah üretmek vb sayamayacağım insan eli değen hemen hemen her şey "doğal sürece müdahale"dir.
Hak hukuki bir terim olmakla beraber, emek karşılığını da ifade eder. Bu yüzden "bitkilerin hakkı" yazıldığı zaman anlaşamamamız normal değil mi?
Özgürlük, genellikle insanlar için kullanılan bu terim, kısıtlamalardan bağımsız olmak, serbestlik anlamıyla dahi kullanılsa; "bitkilerin özgürlüğü" şeklinde kullanıldığında anlamını yitirmektedir.
Bu yüzden durumu saçma buluyor ve tepki gösteriyorum fakat aşırı olduğunu düşünmüyorum.
Duruma bir de şu şekilde bakalım. İçimden bir ses diyor ki bu insanlar, "değişim"den bahsediyorlar. "Uzun bir ağacı kısa bir ağaç, pürüzsüz bir gövdeyi oyuk ve kovukla dolduruyor bu bonsaiciler. Acaba bu değişim kötü bir şey mi?" diye sormak istiyorlar. Sonra da kendi kendime anlam çıkarmaya çalışmamam gerektiğini düşünüp, okuduğum anlamsız cümlelere tepki gösteriyorum.
Acaba sizce aşırı tepki mi gösteriyorum?
tourkana
15-01-2011, 14:20
arkadaslar birkac arkadas dısında bonsai severler(**** daha tecrubeli olanlar diyelim) aşırı bir tepki ve refleks gorterdiler konuya nedense, hani bir laf varya "bir dovmedikleri kaldı" diye oyle yani bir konu acıldı etik meselesi kimseyi itham etmeden ve incitmeden dusuncelerimi yazdıgımı dusunuyorum ardındanda baska arkadaslar dusunduklerini yazdı ama bonsai ustadı bazı arkadaslar bam tellerine basılmıs gibi bu konuyu sacma buldu bazı arkadaslar yedigimiz sebze meyvelere degindi , bazısı orhan pamuk, bazısı daha once konusuldu git ordan bak dedi, bazısı turkce ogretmenine havale etti bizi vs vs yani sizcede asırı tepki vermiyormusunuz? sayın alpmoon u tebrik ediyorum cok buyuk bir olgunlukla karsısındakinin dusuncelerinide anlayarak cevaplamıs cok tesekkur ederim ama diger arkadaslar nedense daha sert daha sabırsız daha tahammulsuz. bir kere kimse bonsai cileri yargılamadı , kotulemedi ve bonsai sanatına saygı duymadıgını soylemedi. ama tepkilere baksanız bonsaicileri dusman ilan etmişiz sanırsınız. tepkiler ve cevaplar "seviyorsan yap sevmiyorsan git" der gibi (ya sev ya terket den farkı varmı?) tecrubeli ve ilgili arkadaslarla konusuyoruz ki bilgimiz vede fikrimiz yerleşsin, bunun neresi yanlıs anlamıs degilim.
-Bir kuş türü , fıstık çamının kozalaklarından yiyebileceği tohumları çıkarıp yerken bir tanesi her nasılsa kayalık bir alana düştü. Arkasından yağmur yağdı, tohum çimlendi. Ancak çam ağacı yeterli kazık kök yapmak için yumuşak bir zemin bulamayınca kazık kök yerine bir sürü saçak kökle kayalıklara sarıldı, gerekli mineral desteğini kayalardan, su ihtiyacını yağmurdan aldı.
Büyürken üzerinden bir hayvan geçti , gövdesi kırıldı ancak sağlam olan bir başka dal gövdenin devamını sağladı.
Sonra uzun süreli ve şiddetli rüzgarlarda ağacın rüzgara karşı duran dalları kırıldı , diğer taraftaki dallar ise sadece bir yöne doğru döndü.
Yıılar geçti , tepedeki kayalıklarda duran bu ağaca yıldırım düştü, bir tarafı kurudu ama diğer tarafı yaşamaya devam etti, ağaç yaşlandı ,zamanla gövdesinde kurtçuklar ve diğer hayvanlar nedeniyle oyuklar açılmaya ve iyice belirginleşmeye başladı.
Ağaç her şeye rağmen yaşamaya devam etti, ancak daha fazla enerjisi kalmadığı için uç sürgünü veremiyordu, uçtaki iğneler kurudukça geriden tomurcuklar verdi.
Yüzyıllarca yaşayan bu ağacı görenler , ona hayran kaldılar. Hakkında şiirler yazdılar , dayanıklılığın simgesi olarak gördüler, hatta bayraklarına ondan bir şeyler kattılar.
Bu ister çam olsun, ister meşe gürgen çınar. Bonsai ile uğraşanların yaptığı doğayı taklit edercesine yapılan doğal müdahalelerdir. Burda sorgulanması gereken , Bonsai ustasının neden doğayı taklit etmek için bu kadar çabalamasıdır , bu da bu insanların doğa sevgisidir , ruhunu onunla beslemek istemesidir.
Buyrun, doğal müdahale görmüş ağaçlar, belki bir fikir verebilir, bu ağaçları sökmektense yerine fidancılardan satın alacağımız , bir çok zaman satılma şansı da olmayan eğri gövdeli ağaçlara uygulayabileceğimiz değişik tarzlar.
tourkana cevabınız , anlatım kabiliyetiniz müthiş...Sizi saygıyla selamlıyorum.Budur!
-
Bu ister çam olsun, ister meşe gürgen çınar. Bonsai ile uğraşanların yaptığı doğayı taklit edercesine yapılan doğal müdahalelerdir. Burda sorgulanması gereken , Bonsai ustasının neden doğayı taklit etmek için bu kadar çabalamasıdır , bu da bu insanların doğa sevgisidir:confused:, ruhunu onunla beslemek istemesidir. :p
Aynen.
Yalnız, 1. ve 4. resimler açılmıyor?
jokerkan
16-01-2011, 21:03
yani bitkilerin hakkı derken yasama hakkını kastedmiştim ben, hukuksal mevzular degil ****** ,
soyle birseyde yokmu sizce? ,yani denilenler dogrudur bitkilere yıldırım carpıyor , heyelan oluyor, ceşitli zararlılar saldıryor ve bitki can havliyle deriz ya o sekilde canlı kalmaya calısıyor bazan basarıyor bazan yenik dusuyor bu felaketlere. Bonsai de de elimizdeki bu bitkiye bir çeşit bu zor kosulları (mini felaketleri) biz yaratmıyormuyuz? Mesela yıldırım carpıyor kokleri yanıyor dogada ama evdeki bonsainin koklerine yıldırım carpmıyo bonsai ci arkadas kesiyor. ya da dogada yukardan kayalar yuvarlanıyor dalları kırılıyor ve değişik bir şekilde belki tek dalla yasıyor ama bonsaici arkadaslar bunu bilerek yapıyor bitkiye az dalla yasasın guzel gorunum olsun diye.
Acaba bitkinin dogada basına gelmesini istemeyecegi seyleri (yıldırım carpması,zararlı bocekler, fırtınalar ,hortumlar) biz skendi evimizde bitkinin basına mı getiriyoruz? ve onun hayata tutunmaya calısmasını mı seyrediyoruz?
NOT: amac beyin fırtınası arkadaslar kimseyi itham etmiyorum kimse yanlıs anlamasın.
Difenbahyanıza zarar veriyorsunuz, soğanı "doğasına aykırı" şişelere koyuyorsunuz.( Soda şişesi) Sonra da beyin fırtınasını bilmediğiniz bir konuda sürdürüyorsunuz. Önce evinizdeki bitkilere bonsaicilerin yaptığının yarısı kadar bilerek baksanız çok daha iyi bir fırtına olacak gibi geliyor bana.
Hiç bir bonsai hayata tutunmaya çalışmıyor. Bu belki şişedeki soğanınız için geçerli bir durum olabilir.
Bu tartışma içinde sürekli tekrarladığımı yine tekralayayım. zikri olmadan fikri olmak memleketimizde erdem oldu.
Jokerkan,
Haklı olduğunuzu düşünelim. Biz hatalı olduğumuzu kabul ettik ve pişman olduk. Günlerimiz yaptığımız bu canilikten, bu hatalardan dolayı duyduğumuz vicdan azabı yüzünden ağlayarak geçiyor. Dünyadaki bütün bonsaileri aldık ve kalbimizdeki sızıyla beraber doğal yaşama geri veri verdik.
Bu sayfayı yıllar sonra merak edip okuyan insanlara nasıl bir öneride bulunursunuz? Felsefenin ve düşüncenin kalbi olan topraklardan çıkmış bu sanatın yapılmaması ve tarihe karışmasını mı uygun görürsünüz? Aman kimse ağaçları budamasın çağrısında mı bulunursunuz? Kimse meşeleri, çamları, ıhlamurları vb kesmesin zevkleri için heykel yapmasınlar diye de seslenir misiniz? Bitkiler kendileri için ne istiyorsa (buna inandığımıza göre ya yüksek dozda uyuşturucu etkisindeyiz ya da masal diyarındayız şu anda) başlarına o gelsin diye uğraşarak dünyayı güzel bir yer haline getirmeye mi çabalamalıyız? Sizce bitkiler bu "yaşama hakkını" hangi merciden alıyor? İnsanların yaşama hakkını aldıkları ile aynı mı? Düşünmeyi denerseniz, başarabileceğinizi düşünüyorum.
Bu soruları cevaplamayın. Sadece neden bize şaka yapmaya çalıştığınızı söylerseniz yeter. Bu diyaloğa yolda girseydik muhtemelen sizden olabildiğince uzağa kaçardım ya da kamera şakası olduğunu düşünürdüm. Söylesenize forumda kötü bir geçmişi olan bir eski bir üye falan mısınız? Yeni bir nick alarak buraya eğlenmeye falan mı geliyorsunuz?
jokerkan
17-01-2011, 09:34
sayın jemeo eski bir uye falan degilim sadece bende ilgi ile okuyorum makaleleri yeni birseyler ogrenmeye calısıyorum herhangibir saka niyetimde yok kimseyi kızdırma niyetimde.aklıma gelen soruları sormak bukadar can sıkıcı mı bu forumda? dusunduklerim bu kadar mı garip geliyor? sadece baska acılardan bakıyorum aklıma geldigi icin arkadaslar ozel bir caba sarfetmiyorum, ki zaten calıstıgım ortamda cok yogunum, kucuk molalarda bakıyorum foruma okadar.Kamera sakası degil sayın jeomeo başka fikirlerden bukadar korkmayın lutfen ,yolda konussak ben yeni birseyler kapmak icin sizinle konusur dinlerdim kacmazdım sizden.
bu arada sayın memet daha onceki yazdıklarımı (bana karsı kullanmak icin mi acaba bilemiyorum ) okumussunuz mutlu oldum yine de .Ama tam okumamıssınız ilgili konuyu sanırım cunku soda şişesindeki soganlar coktan genis bir saksıya alındı gayette iyi buyuyorlar :) Diffenbahya mıda acemilikten zor durumda bıraktım (unlu bit yuzunden ve zamansız saksı değişiminden dolayı) ama ilgili yazıları okursanız forumdaki arkadaslar sayesinde elimden gelen herseyi yaptım kurtarmak icin ona bilerek zarar vermedim (suan normal saksısında duruyor zaten ölmedi) saygılarımla..
tourkana
17-01-2011, 09:50
İsteyen , ağlayan , sevinen , çocuk sahibi olan, işbirliği yapan ağaçlar Yüzüklerin Efendisi filmindeki Entlerdi galiba. :) Evet Jokerkan onlardan bonsai yaparsak üzülürler, sonra da üzerler.
Bayağıdır foruma sık giremediğim için konuyu henüz gördüm ve tartışmaları dikkatle okudum. Ancak bunun tartışmadan öte çok basit bir polemikten öte birşey olmadığı fikrindeyim ben de!
Sn memet, Tekin ve jeome'ya gönülden katılıyor ve destekliyorum.
Eğer bonsai sanatı hakkında böyle bir polemiğe tartışılabilir bir konu gözüyle bakılabilecekse, o zaman herkes öncelikle evde saksıda beslediği çiçeği veya kaktüsünü düşünmeli bence de. Ancak evinde bir saksıda herhangi bir şey büyüten bir insan bu yaptığını doğaya sevgisinden ve saygısından mı yoksa "doğaya eziyet olsun diye mi yapmaktadır?" veya "bunu yaparken doğa düşmanlığı mı yapmaktadır?" bu düşünülmeli öncelikle eğer fikir ve bilginiz olmasa bile.
İnsanoğlu yaşamının her evresinde doğadan faydalanan, yaptığı işlerde ve sanatlarda onu ilham alan ve onu kullanan bir canlıdır. Dolayısı ile insan ile doğa iç içedir.
Burada tartıştığımız şey doğayı doğru kullanıp kullanmadığımız olmalı, "insan doğayı kullanmalı mı?" şeklinde bir çarpıtma değil!
Bugün yeşil alanları, ormanları, vahşi yaşamı vs. yok eden veya bunlara işkence eden sanki bonsaicilermiş gibi bir itham şeklinde sunulmuş bir polemik olmuş ve tepkiler de bu yüzden zaten.
Oysaki bir bonsaici "doğayı seven ve ona saygı duyan bir insandır; bu sevgi ve saygısından dolayı onu ilham alıp taklit eden bir sanatçıdır bonsaici..."
Siz içinde doğa sevgisi olmayan, doğaya saygı duymayan ve yeterince önemsemeyen bir kişinin bonsaci olabileceğine ya da başka deyişle bir bonsaicinin doğayı sevmediğine kendiniz inanabilir misiniz?
Saygilarimla
Konu başlığı "bonsai felsefesi" iken, buraya sadece bonsai ile uğraşmanın "erdemini" düşünenler yazacak değillerdi. Elbette herkes başkalarına ters de gelse fikrini yazacak. Önemli olan edebini bozmadan düşünceleri ifade edebilmek...
Ali H. ALI
17-01-2011, 11:26
Sayin Jokerkan iyi gunler,
Kafanizi kurcalayan kimi dusuncelere bir aciklik getirmek icin sorular sordunuz ve bircok arkadas size gorus ve dusuncelerini aktarirken, onlarin asiri bir tepki verdigini algiladiniz. Sizin onlari suclayan, sorular sormadiginiz halde, onlarin verdikleri cevaplardan rahatsiz oldugunuzu yazdiklarinizda sitem edip belirtiniz. Aslinda arkadaslar binbir dereden su getirip bonsai hakkinda senin dusunduklerinin dogru olmadigini anlatmaya calisti ki senin de sanirim sorduklarin ve ogrenmek istedigin bunlardi.
Bu sayfada ta basindan beri yazilanlar bu konu uzerine(Tekin beyin de belirtigi gibi)yazilmis belki firsat bulursan goz gecirirsin.
Bonsaiye baslamak istedigini algiladim yazdiklarindan, bu guzel ugrasa baslamani dilerim. Ama bunca yazilandan sonra kafani kurcalayan dusunceler dagilmadi ise, bonsaiye baslasan da bir gun birakacaksin.
Bonsai bir sevgi isidir, asik olma isidir, bir gun bir bonsai gorursun yuregin yerinden oynar, tutulur sevdalanirsin ve bu sevdayi nasil iyilestirecegini, ogrenmeye, uygulamaya baslar, bu sevgi bir omur boyu da surer gider.
Ustelik kara sevda da degildir karsilikli bir sevgidir bu agacina sevgi ile yaklastigin ona iyi davrandigin surece sana mutlaka karsilik verecektir bu bir yaprak, bir surgun bir cicek belkide bir meyve ile olacaktir. Bunlari agaclarin uzerinde gordukce sevineceksin cunku agaclarin da sevdigi sevindigi icin oyle bir durumda oldugunu hep bileceksin. Dilerim bunlari yasasiyarak gorursun.
Hic kimse bonsaiyi baski ve zorla kimseye sevdiremez, ama hic kimse de bonsai ile ugrasanlari, bitkilere yasam hakki tanimiyor diye de suclamamali, cunku dogru degiledir. Bonsai ile ugrasan her kimse, agacinin saglikli ve uzun omurlu olmasi icin elinden gelenden fazlasini ogrenip uygular ve yaptinin dogru oldugunu gozlemleyip inandigi icin de, yolunun daha cok uzun oldugunun bilincinde, o yolda yurumeye devam eder.
Buraya sadece bonsai ile uğraşmanın "erdemini" düşünenler yazacak değil elbet.
Bonsai ile uğraşmanın "erdemini" düşünmeyenler de yazabilir pek tabi ki, ya da sorular da yöneltebilir.
Ancak; bir konuda soru sorup tartışmaya açarak bilgi edinmeye çalışmak ile yeterli bilgi sahibi olmadan bir konuya şüpheci ve kuşku dolu sorular yönelterek, yönlendirici ve polemiğe sürükleyici bir şekilde yaklaşmak arasında çok büyük bir fark var derim.
Hic birimiz bitki olmadigimiza göre bitkiler adina onlarin mutlu ya da mutsuz olduklarini savunmak sacmalamaktir .
Evet bence de tüm sanatların ve özelde Bonsai' nin temelini yaradanın yarattıklarına olan sevgi, hayranlık ve taklit etme isteği oluşturmakta.
Her insan küçük bir evren, bu evren de Büyük evrenin küçültülmüş bir modeli gibi.
Kendi evrenimde hayran olduğum güzeliklerin küçültülmüşlerini barındırıyorum.
Bonsai' ustaları bu Dünyada çevresine işkence ile itham olunacak son insanlar.
Çevreyi kirleterek yok eden ağır sanayi dururken bonsaicileri suçlamak...
Bunun yerine gidip çevre örgütlerine üye olabilir, maddi destekçileri olabilir,
eylemcileri olabiliriz...
Biz de kendi çapımızda bonsai yapmayı deniyoruz.
Emre Kuzu
14-03-2011, 13:53
Başta o kadar doğasever devlet bunu katliam işkence olarak görseydi, inanın bonsai bu kadar gelişmezdi o ülkelerde.
Tekin beyle sergisi sırasında bir konuşmamızda bonsaide hep bahsedilen **** internetten bir yerlerden okuduğumuz "bonsainin manevi anlamı" meselesinin yeterince açık olmamasından yakındı ve bence kısmen haklıydı. Daha sonra bonsainin neden üçgen olması ile ilgili başlıkta konu yine buraya gelince orada bahsettiğim manevi anlam ile ilgili açıklamayı buraya yapayım.
Öncelikle maneviden kastım, elle tutulmayan, iç dünyaya ait olan ya da ruhani olması.
Bonsai'nin tarihi incelendiğinde Çin'de ağaçların edjerhalara, uçan yaratıklara ya da diğer Çin kültüründe var olan şeylere benzetilmeye çalışıldığını görüyoruz, daha doğrusu çeviri kaynaklardan okuyoruz. Daha sonra o dönem için (Kamakura dönemi) yeni olan bu sanat Asya 'ya yayılıyorken Japonya'da en çok ilgiyi görüp hızlı gelişim gösteriyor. Yalnız bu gelişimin başında, bu sanatı ülkeye getiren Zen budistlerinin etkisi görülüyor. Bunlardan en çok bilinen ise bu küçük ağaçların kıvrık bükük, ejderhamsı görünümden daha çok derli toplu ve üçgen olmaya başlaması. Zen budistleri için üçgenin bir çok anlamı olduğu biliniyor. Hatta hristiyanlıktaki haç sembolünü Zen budizminde üçgene denk tutmak çok da abartılı olmayacaktır diye tahmin ediyorum. Bu yüzüğün(çemberin) sonsuzluğu ifade etmesi gibi bir şey. Sonuçta bir şeyi sembolize etmek insanoğlunun en yaygın kullandığı anlatım biçimlerinden biri. Bonsai meselesine dönecek olursak, daha önce şu başlıkta (http://agaclar.net/forum/showthread.php?p=835193#post835193) da belirttiğim gibi, bu üçgenin köşeleri insan, dünya (doğa) ve cenneti (bazı kaynaklara göre ruhu) ifade etmektedir. Bu üçgenin kenarları ise aralarındaki yolu ifade etmekte.
Benzer bir durumun literati tarzı - Zen felsefesi ve ying-yang arasındaki ilişkisinde de bulunduğuna şurada (http://agaclar.net/forum/showthread.php?t=20759) değinmiştim.
Ayrıca bence eklenebilecek başka bir manevi anlam daha var. Bu da insanın bonsaisi ile kurduğu ilişki. Bir fidanı bonsai yaparken bitki ile bire bir ilişki içerisinde oluyorsunuz. Bonsaicinin aklında bir şekil var ama bitkinin belirli sınırları var. Siz daha çok eğmek istiyor olabilirsiniz ama fidan belirli bir yere kadar bu direnci taşıyabilir. Sizin aklınızdaki şekil dallarının aşağı doğru büyümesidir fakat bitki yukarı doğru büyür. Siz bir yıl içerisinde onlarda dalcık üretmesini istersiniz ama bu sınırlıdır vb... Tasarlanan ile gerçekleşenin birbirinden ayrı olması bir yana aradaki zaman faktörü sabır, özen ve disiplini öğreten bir unsur. İşte bu ilişki de aslında bonsainin elle tutulamaz, insanın iç dünyasına ait taşıdığı bir başka anlamdır.
soilless
09-10-2011, 21:12
Evet, bir de o konu çıktı şimdi.
Toprak alındığı gibi,toprağın fırçayla köklere yapışanlarını da alıyoruz.
Kompost ya da torf . Biraz kum, biraz ponza falan. Kumda olmaz, ponza olmaz. Torf karışık, belki kompsotta olur.
EM kile daha iyi tutunduğu için ben karışıma bir miktar katıyorum ama. Bu mahlukata yeter mi acaba.
Bence bonsai hiç hoş bir yetiştirme tarzı değil. Bitkileri iplerle bağlayarak, genlerinin yetişme özelliklerine idrek müdahale ederek bence işkence ile yetiştirme tarzı. Bu kadar müdahle edilen bir bitkiye mikoriza, em, compost, ponza, torf, seçenekleri ne kadar doğal ve vicdani. bu kadar müdahale edilen bir bitkiye ver gübreyi o zaman. Adını da siz söylüyorsunuz MAHLUKAT
soilless
09-10-2011, 21:21
Japonları severim çok çalıştım onlarla. çok disiplinli ve standarları çok net uygulayan insanlardır. bu yüzden başarılılar ekon ve teknolojide ancak tarım alanında yeterli toprak olmayınca en verimlisini en farklısını en kısıtlı olanaklarla yetiştirmek zorunluğunda oldukları için BENCE EM ve mikoriza ve bonsai onların eseri
EM ok Mikoriza OK ama minimalist gibi BONSAı hayır
yeterli toprağımız ve güneşimiz var
soilless
09-10-2011, 21:33
Belki şöyle bir eleştiri gelebilir BODUR zeytin BODUR meyve ağaçları ne iş?? evet bu gerçekte var. Ancak anaç ve aşılama ile devasa en optimum yüksekliklere erişemeyecek ağaçların biraz da budama yöntemi ile bodurlaştırılması olayıdır. ANCAK sonuçta daha fazla verim ve daha fazla KALİTE için yani isnsan ihtiyaçlarına DAH FAZLA katkı için bir MÜDAHALE var. Açlık ve Fiyatları düşündüğümüzde bu müdahale tolere edilebilir geliyor bana. Yoksa Evin bir köşesinde bir balkonda Eciş Bücüş bir dal ile 2 dal ile minimalize edilmiş belli bir yönde yönledirilerek yetiştirilmiş bir karışlık verimsiz bir ağaç bana işkence gibi geliyor.
Belki de bunları bonsai başlığında yazmam lazımd ı ama takip ettiğim temel konu başlığında rastlayınca geleni yazdım.
Altı ayda bir birisi bonsi için ağaca işkence ediyorsunuz diye aynı mevzuyu çevirip çevirip başlıyor.
Aynı cevapları vere vere bıktım.
Nedense ülkemizde bilmediği konularda konuşmak bir entellektüel uğraşa dönüştü.
Yediğiniz domateslerin seralarda gövdenin gideceği yönü şekillendirilimiş halde üretilmesi sizi ilgilendirmiyor. Tavukların size yumurta sağlaması için konuldukları kafesler de önemli değil. Meyve ve ağaçlarının biçimlendirilmesi de farketmiyor.. Ayağınızdaki pabucun bir hayvanın yüzülmüş derisi olması da önemsiz.
Bütün meyve bahçelerinde ağaçlara benzer tekniklerle müdahele edilmesi sonradan aklınıza geldi diye ortadan kalkmıyor. Zaten bu da ne açlıkla ne de fiyatlarla açıklanır. Verimliliği sağlıyor.
Bonsai ne işkencedir ne ağaç ecüş bücüştür sadece siz konuyu anlamamışsınız, hepsi budur.
Hangi işkence gören bitki gelişiyor de bonsailer elli yüz beşyüz yıl canlı kalıyor.
Topraksız ortamda çilek yetiştirme ne oluyor sizce, bitkiyi doğal şartlarından bir de toprağından ayırma.
Katı ortamda domates yetiştirmeye ne dersiniz. O da bitkinin doğal şartlatını değiştirme değil mi?
Saksılarda teraslarda domates yetiştirme sizce doğal mı?
Mahlukat hiç değilse esprileri anlamayı deneyin.
Onu da yapmayın bilmediğiniz konularda zikir sahibi olmadan fikir sahibi olma huyundan vazgeçin.
İlk mesasjınızda sıraladığınız ürünler tarımsal ürünlerdir bunlar neden ve nerede kullanılıyor diye araştırın bu forum size yeterince bilgi sunacak.
Akvaryum ve evde kanarya papağan vs besleme durumları da var, her seferinde aynı konuya bunları yaza yaza bıktım.
Size göre doğada ne yetişiyorsa onu toplamak gerek ama en çok EC metre başlığıyla ilgilenmişsiniz doğal şartların yapay biçimde yaratıldığı ortmala. Bonsaiyi solluyor konu.
Evde çiçek yetiştirme konusu var. Sanırım saksıda çiçekleriniz yok sizin. Bitkileri doğal ortamlarından alıp saksılara sıkıştırmıyorsunuzdur.
Doğal olmayan şartlar ayarlayıp domates salatalık da yetiştirmiyorsunuz. Doğada evrimle gelişen kimi organizmalar domatesinizin yaprağını kendi yaşamlarını sürdürmek için kullandıkları için bunu zarar olarak da değerlendirmiyor yaprağı da kesmiyorsunuz.
Hele bunları topraksız şartlar gibi, doğaya aykırı yollarla yapmıyorsunuzdur.
Sayın Soilless;
Siz dağ taş dolaştınız mı acaba ? Bakarak ama.
Doğada milyonlarca ''Bonsai'' var. Yurdumuzda hem de. Bizim doğamız da ''Eciş Bücüş'' bitkiler yetiştiriyor yani.
Siz Japonlarla sadece dolaşmışsınız. Tanıyamamışsınız, özümleyememişsiniz fikirlerini, amaçlarını, sabırlarını, ruhlarını.
Dar alan şartlarından diye, kendinizce ''Eciş Bücüş'' bir muhakeme yapmışsınız.
Acaba, o kadar savaşlardan/Yıkımdan sonra, hala her türlü atılım, yenilik.. vb. gibi ''eciş bücüş'' bilgi donanımları bu ''Bonsai'' yetiştirilmesi ruhundan kaynaklanmış olabilir mi?
Araştırdınız mı? Japonları yeriyormusunuz. Veya onların ruhu ile olmasa dahi, çaba gösterme, gayret içinde olma, başarma duygusu tatma arzumuza gem mi vuracaksınız.
Sizden ne yapmamız gerektiğini söyleyen talimatlarınızı bekliyoruz.
Saygı duyalım ki, saygı duyulalım.
Özür ve Saygılarımla lütfen.
soilless
10-10-2011, 20:14
Mahlukat yorumu en çok ilgimi çekendi.
Hayali kurulan biçimi vermek için iplerle sıkıştılarak, bir çok yeri kesilerek, sadece en farklı hayalci görüntüyü vermek için bu kadar müdahale ve de tüm bu müdahale sonucu hiç bir verim yok. Sadece ama sadece farklı bir hayalin canlıda yaratılması. BENCE
halamın rahmetli eşi saygıdeğer eniştem. İlkokul mezunudur. Eski eğitim sistemiyle ilkokul 5 mezunu. Almanyada işçi 1982 kesin dönüş yaptı.
Bu insan saz çalar, keman çalar (hiçbir kurs ve eğitimi olmadan) ve aynı el becerilerini ağaç oymacılığında da gösterir. Yetenek. Öğrenmekle olmaz. Cansız odunlara şekil veriridi. Hem de evi kirletmemek adına kah küçücük odada tüm odaya muşamba sererek kah banyoda küvetin içinde. bir çiftliğin tüm resminde görebileceğiniz ev, koyun, çoban, demlik, vs. veya bir manga asker ve atlı komutanları tüm arma ve askeri kıyafet ve çizmeleri ile o da bu günün değil 1900-1920 arası kıyafet.
Bence hayal budur. Şekillendirme budur. Ha bunu herkes yapabilirmi? hayır. Ama bunu yapamıyorsam. Hayalim için bir canlıyı iple işkence etmeye hiç gönlüm razı değil.
soilless
10-10-2011, 20:18
Sn Memet Mahlukat espri değil. Mahlukat görüntünün beyinde algılanıp dile doğal ifadesi. Beyin gördüklerini, bildikleri ile karşılaştırır ve en uygun tanımlamayı yapar. bu tanımlama da anlıktır. Anı tutamazsanız beynin algılaması olan MAHLUKAT terimini yazar veya söylersiniz.
soilless
10-10-2011, 20:51
Altı ayda bir birisi bonsi için ağaca işkence ediyorsunuz diye aynı mevzuyu çevirip çevirip başlıyor.
Aynı cevapları vere vere bıktım.
Nedense ülkemizde bilmediği konularda konuşmak bir entellektüel uğraşa dönüştü.
Yediğiniz domateslerin seralarda gövdenin gideceği yönü şekillendirilimiş halde üretilmesi sizi ilgilendirmiyor. Tavukların size yumurta sağlaması için konuldukları kafesler de önemli değil. Meyve ve ağaçlarının biçimlendirilmesi de farketmiyor.. Ayağınızdaki pabucun bir hayvanın yüzülmüş derisi olması da önemsiz.
Bütün meyve bahçelerinde ağaçlara benzer tekniklerle müdahele edilmesi sonradan aklınıza geldi diye ortadan kalkmıyor. Zaten bu da ne açlıkla ne de fiyatlarla açıklanır. Verimliliği sağlıyor.
Bonsai ne işkencedir ne ağaç ecüş bücüştür sadece siz konuyu anlamamışsınız, hepsi budur.
Hangi işkence gören bitki gelişiyor de bonsailer elli yüz beşyüz yıl canlı kalıyor.
Topraksız ortamda çilek yetiştirme ne oluyor sizce, bitkiyi doğal şartlarından bir de toprağından ayırma.
Katı ortamda domates yetiştirmeye ne dersiniz. O da bitkinin doğal şartlatını değiştirme değil mi?
Saksılarda teraslarda domates yetiştirme sizce doğal mı?
Mahlukat hiç değilse esprileri anlamayı deneyin.
Onu da yapmayın bilmediğiniz konularda zikir sahibi olmadan fikir sahibi olma huyundan vazgeçin.
İlk mesasjınızda sıraladığınız ürünler tarımsal ürünlerdir bunlar neden ve nerede kullanılıyor diye araştırın bu forum size yeterince bilgi sunacak.
Akvaryum ve evde kanarya papağan vs besleme durumları da var, her seferinde aynı konuya bunları yaza yaza bıktım.
Size göre doğada ne yetişiyorsa onu toplamak gerek ama en çok EC metre başlığıyla ilgilenmişsiniz doğal şartların yapay biçimde yaratıldığı ortmala. Bonsaiyi solluyor konu.
Akvaryum, kanarya papağandan anlamam beslemem çevremde ki tüm dostlarımdan bir tek tanesinin evde kanaryası var ilgim ve bilgim o kadar. Bence uygun değil.
Köpek evde karşıyım. Bahçede olmalı. Bahçede de 10 m2 lik alanda boynundan bağlı değil. Serbest. Sağladığın sığınma yerini korunaklı yerini yani kulubesini biliyorsa orda soğuktan korunacağını biliyorsa orda aç kalmadan beslenebileceğini, sıcak yaz günlerinde suyunu bulabileceğini biliyorsa ve de duygularıyla size bağlanabiliyorsa ben köpek yetiştirim. korurum beslerim.
Zikir sahibi olmadan fikir sahibi olunamayacağını söylemişsiniz. OLUNUR. Göz görür beyin değerlendirir. Biraz sorgulayıp bu bonsai ne iş diye az bir teknik bilgi okuyunca. Beyin karar verir. zikir ve de fikir sahibi olmak için beyin algılaması yeterlidir. Sizin MAHLUKAT demeniz gibi
Sayın soilles memet beyin yazdığı yazıda mahlukat kelimesini ben de espri olarak algıladım. Bizim yaramaz, bizim zibidi, bizim ... vs. tarzında giden bir tarzda. Zira bonsai ile uğraşanlar öyle sanıyorum ki yaptıkları işi ve uğraştıkları canlıları seviyorlar.
Fakat ısrarla "Mahlukat" espri değil demektesiniz. İyi de söyleyen espri diyor, söylemeyip okuyan bir başkası espri olarak algılıyor. Siz algılamıyorsanız bunda memet'in kabahati nedir onu anlamadım :)
İnsanlar -siz yapmayabilisiniz ama- sevdikleri sevimli buldukları nesnelere veya samimiyetinin ileri düzeyde olduğu arkadaşlarına/dostlarına belki tanımadığı birine söylese kötü anlaşılacak isimler takabilirler. Bu doğal bir durumdur. Zira bunu ben de yapıyorum. Öyle sanıyorum ki memet Bey'in yaptığı bu tarzda bir isim takmaydı. Zira komikti de. Size komik gelmemiş olabilir yine de olaya ağızdan kaçan bir sözcük, anlık düşünce yakıştırması yapmanız ilginç. Zira ben de böyle bir durum olmadığını düşünüyorum. Sizin bir şekilde bonsai yapımına ve yapımcılarına beslediğiniz öfkenin/nefretin algınıza yön verdiğini düşünüyorum.
soilless
10-10-2011, 21:16
Sayın soilles memet beyin yazdığı yazıda mahlukat kelimesini ben de espri olarak algıladım. Bizim yaramaz, bizim zibidi, bizim ... vs. tarzında giden bir tarzda. Zira bonsai ile uğraşanlar öyle sanıyorum ki yaptıkları işi ve uğraştıkları canlıları seviyorlar.
Fakat ısrarla "Mahlukat" espri değil demektesiniz. İyi de söyleyen espri diyor, söylemeyip okuyan bir başkası espri olarak algılıyor. Siz algılamıyorsanız bunda memet'in kabahati nedir onu anlamadım :)
İnsanlar -siz yapmayabilisiniz ama- sevdikleri sevimli buldukları nesnelere veya samimiyetinin ileri düzeyde olduğu arkadaşlarına/dostlarına belki tanımadığı birine söylese kötü anlaşılacak isimler takabilirler. Bu doğal bir durumdur. Zira bunu ben de yapıyorum. Öyle sanıyorum ki memet Bey'in yaptığı bu tarzda bir isim takmaydı. Zira komikti de. Size komik gelmemiş olabilir yine de olaya ağızdan kaçan bir sözcük, anlık düşünce yakıştırması yapmanız ilginç. Zira ben de böyle bir durum olmadığını düşünüyorum. Sizin bir şekilde bonsai yapımına ve yapımcılarına beslediğiniz öfkenin/nefretin algınıza yön verdiğini düşünüyorum.
Sn Darkyes
Sn Memetin yetişdirği bonsailere komik veya takma isim olarak çok sevdiği için MAHLUKAT dedi. tamam(türkçe) ok(ingilizce)
Ben yetiştime tarzının işkence olduğunu ve de bu nedenle bu yetiştirme tarzı ile yetiştirilen BONSAİ üretim tekniği sonucu tüm canlıların MAHLUKAT gibi göründüğünü BENCE yorumladım. Yorumlarken Sn memetin ifadelerini kullandım. O espri anlamında söylemiş olsun tamam ok yes(zibidi. kreta, vs) BENCE hakikaten MAHLUKAT. Beyin algılaması BENCE bu
soilless
10-10-2011, 21:21
Öfke nefret DEĞİL önceki mesajlarımda da anlatmaya çalıştığım kadarıyla yetiştirme yöntemini, ve sonucunu görünce beynimin net algılamasını ve de değerlendirmesini yazdım. İsterseniz yetiştirmeye devam edersiniz. Beni de sizi de alakadar etmez. Ben forum ortamında yorum yapıyorum. Ama zikirle ve fikirle. Bu noktada son söz. Görünen KÖY klavuz istemez. veya yabancıdan alıntı olsun KRAL çıplak. BENCE
O zaman ben yanlış anlamışım. Memet espri yapmış ama bence bonsailer mahlukat olarak tanımlanacak hoş olmayan şeyler diyorsunuz. Peki o zaman diyecek bir şey yokmuş.
#155 (http://www.agaclar.net/forum/868534-post155.htm) mesajda memet'in değil kendi mahlukatınızdan bahsediyormuşsunuz.
Telleme ya da diğer işlemlemleri işkence olarak görmektesiniz. Öyle sanıyorum ki bonsai ile uğraşanlar bu ithamlarınıza karşı bir şeyler yazacaklardır. Fakat bakınız ben bonsai ile uğraşmayan birisi olarak; "Bence hayal budur. Şekillendirme budur. Ha bunu herkes yapabilirmi? hayır. Ama bunu yapamıyorsam. Hayalim için bir canlıyı iple işkence etmeye hiç gönlüm razı değil." Bu yazdıklarınıza şu yazdıklarınızdan hareketle;
Zikir sahibi olmadan fikir sahibi olunamayacağını söylemişsiniz. OLUNUR. Göz görür beyin değerlendirir. Biraz sorgulayıp bu bonsai ne iş diye az bir teknik bilgi okuyunca. Beyin karar verir. zikir ve de fikir sahibi olmak için beyin algılaması yeterlidir. Sizin MAHLUKAT demeniz gibi bir yorum getireyim.
Doğal ortamında da bitkiler zorluklarla karşılaşıyorlar. Sıkıntı yaşamaları durumunda genellikle hayatlarını kaybediyor ya da yaralanıyorlar ve iyileşemeyen yaraları onları kurutuyor ya da öldürüyor. Diğer yandan doğada da bulundukları ortam sebebiyle bitkiler ilginç formlarda olabiliyor. Fakat bir yandan da yeşermeye ya da çiçeklenmeye devam ediyorlar. Öyle sanıyorum ki yaralansalar ya da yaşamlarına kast edecek bir duruma maruz kalsalar zaten yola devam edemezler.
Bonsai için kullanılar tekniklerle verilen şekillerde de ağaçlar yaşamaya devam ediyorlar. Elbetteki bilinçsizce ve özensizce yapılan işlemler bitkilere zarar verebiliyor. Öyle sanıyorum ki böyle durumlarda bonsai ile uğraşanların yazdığı üzere, ağaçlarında kuruma ya da çürüme gibi sıkıntılar çıkıyor. Tıpkı doğada yetişen agaçlarda olduğu gibi. Ya da meyve bahçelerinde ağaç yetiştiren çiftçilerin yaşadığı gibi.
Buradan hareketle de sağlıklı bir bonsai de aksine iyi bakım ve sağlık görüyorum ben.
soilless
10-10-2011, 21:53
O zaman ben yanlış anlamışım. Memet espri yapmış ama bence bonsailer mahlukat olarak tanımlanacak hoş olmayan şeyler diyorsunuz. Peki o zaman diyecek bir şey yokmuş.
#155 (http://www.agaclar.net/forum/868534-post155.htm) mesajda memet'in değil kendi mahlukatınızdan bahsediyormuşsunuz.
Telleme ya da diğer işlemlemleri işkence olarak görmektesiniz. Öyle sanıyorum ki bonsai ile uğraşanlar bu ithamlarınıza karşı bir şeyler yazacaklardır. Fakat bakınız ben bonsai ile uğraşmayan birisi olarak; Bu yazdıklarınıza şu yazdıklarınızdan hareketle;
bir yorum getireyim.
Doğal ortamında da bitkiler zorluklarla karşılaşıyorlar. Sıkıntı yaşamaları durumunda genellikle hayatlarını kaybediyor ya da yaralanıyorlar ve iyileşemeyen yaraları onları kurutuyor ya da öldürüyor. Diğer yandan doğada da bulundukları ortam sebebiyle bitkiler ilginç formlarda olabiliyor. Fakat bir yandan da yeşermeye ya da çiçeklenmeye devam ediyorlar. Öyle sanıyorum ki yaralansalar ya da yaşamlarına kast edecek bir duruma maruz kalsalar zaten yola devam edemezler.
Bonsai için kullanılar tekniklerle verilen şekillerde de ağaçlar yaşamaya devam ediyorlar. Elbetteki bilinçsizce ve özensizce yapılan işlemler bitkilere zarar verebiliyor. Öyle sanıyorum ki böyle durumlarda bonsai ile uğraşanların yazdığı üzere, ağaçlarında kuruma ya da çürüme gibi sıkıntılar çıkıyor. Tıpkı doğada yetişen agaçlarda olduğu gibi. Ya da meyve bahçelerinde ağaç yetiştiren çiftçilerin yaşadığı gibi.
Buradan hareketle de sağlıklı bir bonsai de aksine iyi bakım ve sağlık görüyorum ben.
Gövde üzerinde sadece sağdan hafif eğimle tek ana dal üzerine şağıya dönük 2 dal ile sanki kayadan çıkmış görüntüsü vermek için iple ve telle yönlendirmek İYİ bakılsın sağlıklı olsun:))
İŞKENCEYE uğrayan ve acı çeken ama onlara işkence eden bonsaicilere karşı koyamayan ağaçları savunanları ve bonsai ile uğraşanlara verip veriştirenleri de da en kısa sürede büyük katılımlı eylemleriyle alanlarda görmek istiyoruz :)))
Sayın Soilless;
Siz dağ taş dolaştınız mı acaba ? Bakarak ama.
Doğada milyonlarca ''Bonsai'' var. Yurdumuzda hem de. Bizim doğamız da ''Eciş Bücüş'' bitkiler yetiştiriyor yani.
Siz Japonlarla sadece dolaşmışsınız. Tanıyamamışsınız, özümleyememişsiniz fikirlerini, amaçlarını, sabırlarını, ruhlarını.
Dar alan şartlarından diye, kendinizce ''Eciş Bücüş'' bir muhakeme yapmışsınız.
Acaba, o kadar savaşlardan/Yıkımdan sonra, hala her türlü atılım, yenilik.. vb. gibi ''eciş bücüş'' bilgi donanımları bu ''Bonsai'' yetiştirilmesi ruhundan kaynaklanmış olabilir mi?
Araştırdınız mı? Japonları yeriyormusunuz. Veya onların ruhu ile olmasa dahi, çaba gösterme, gayret içinde olma, başarma duygusu tatma arzumuza gem mi vuracaksınız.
Sizden ne yapmamız gerektiğini söyleyen talimatlarınızı bekliyoruz.
Saygı duyalım ki, saygı duyulalım.
Özür ve Saygılarımla lütfen.
Sayın Soilless:
ÇoK Çok Özürler. af edin lütfen.
Yukardaki mesajı yok sayın. Mümkünse tabii.
Saygılarımla.
Suçladığım şekilde, Bakmayıp sadece gören vede sobelenen bir ''Sazan''
Harun Parlak
10-10-2011, 22:20
Merhaba Sayın soilless bonsai başlıklarına hoş geldiniz.
Bizleri işkenceci olarak görmeniz gerçekten üzücü.
Öfke nefret DEĞİL önceki mesajlarımda da anlatmaya çalıştığım kadarıyla yetiştirme yöntemini, ve sonucunu görünce beynimin net algılamasını ve de değerlendirmesini yazdım. İsterseniz yetiştirmeye devam edersiniz. Beni de sizi de alakadar etmez. Ben forum ortamında yorum yapıyorum. Ama zikirle ve fikirle. Bu noktada son söz. Görünen KÖY klavuz istemez. veya yabancıdan alıntı olsun KRAL çıplak. BENCE
Buradaki yapmaya çalıştığım bonsai adaylarına (http://www.agaclar.net/forum/bakim-ve-tedaviler/18110.htm) ve daha sonra yapacağım makyajlara işkence diyebilirmisiniz.
Belki şöyle bir eleştiri gelebilir BODUR zeytin BODUR meyve ağaçları ne iş?? evet bu gerçekte var. Ancak anaç ve aşılama ile devasa en optimum yüksekliklere erişemeyecek ağaçların biraz da budama yöntemi ile bodurlaştırılması olayıdır. ANCAK sonuçta daha fazla verim ve daha fazla KALİTE için yani isnsan ihtiyaçlarına DAH FAZLA katkı için bir MÜDAHALE var. Açlık ve Fiyatları düşündüğümüzde bu müdahale tolere edilebilir geliyor bana. Yoksa Evin bir köşesinde bir balkonda Eciş Bücüş bir dal ile 2 dal ile minimalize edilmiş belli bir yönde yönledirilerek yetiştirilmiş bir karışlık verimsiz bir ağaç bana işkence gibi geliyor.
Belki de bunları bonsai başlığında yazmam lazımd ı ama takip ettiğim temel konu başlığında rastlayınca geleni yazdım.
Verimli olması için illada midemizi doyuracak ürün mü almak lazım. Gözümüze güzel görünmesi ruhumuzun derinliklerine hitap etmesi doyurucu değilmidir.
Siz mideniz için yapılabilir gördüğünüzü bizler de gözümüze ölünceye kadar güzel görünmesini isteyemezmiyiz.
Ayrıca Tüm dünyanın yaşayan tek canlı sanat dalı olarak görüp kabul ettiği bir uğraşa Eciş Bücüş demeniz de hiç şık olmamış
Emre Kuzu
10-10-2011, 22:24
Bence hiç uğraşmayalım kim ne düşünürse düşünsün üstüne gidildikçe daha da geri tepiyor bu nu bu sanatı insan için de kavramalı kavrayamıyorsa kimse ona yardım edemez anlayamaz boşverelim üzmeyelim birbirimizi.
bonsaisan
10-10-2011, 22:43
Bir bonsai dostu olarak yıllardır İdeal bir Bonsai elde etmek için bir çok farklı teknikleri kullanarak bu hobi ya da sanat ile uğraşmaya çalışıyorum.
Şu bir gerçektir ki Bonsai'nin binlerce yılık tarihi süreçin de özü budis rahiplerin kendi ruhsal disiplinleri ve doğaya olan saygının bir yansıması olan bonsaide doğanın dışında da insana saygıda vardır.
Saygılar
Harun Parlak
10-10-2011, 22:48
Siz birbirinize saygı duymuyor iseniz.Lütfen süre gelen bu karşılıklı saygısızlıklarınıza "Bonsai" alet etmeyiniz.
Saygılar Sunarım
Bu cümleyi algılayamadım bonsaisan. Kimler bir birine saygı duymuyorda bu cümleyi kullandınız gerçekten anlayamadım. Biraz açarmısınız.
Ağacı, doğayı, çevreyi sevmek ile bir insanı, bir köpeği ya da kanaryayı sevmeyi karıştırdıktan sonra başlıyor bence buradaki saçmalık. Hala ağaca işkence etmekten, ağacın canının yanmasından bahsediliyor. Bir sonraki aşama da ağacın haklarından bahsetmeye geliyor ki bunu da bir iki sayfa öncesinde tartıştık. Bir ağacın canı nasıl yanar? Bir ağaca nasıl işkence edersiniz? Gerçekten merak ediyorum çünkü bu düşünceye sahip birisi "canlı"yı nasıl algılıyor kestirebilmiş değilim. Zira bu anlayışla bir süre sonra acaba fitoplanktonların canı yanıyor mu diye düşünecek misiniz? Ağaçların canının yanması, işkenceye mağruz kalması gibi bir şey algılanamaz derecede saçmadır . Ha derseniz ki 100 yıl önce Jagadish Chandra Bose bitkilerin hisleri olduğunu söylemiştir (hatta böyle bir bilimsel çalışmadan bihaber olduğunuz düşüncesindeyim), bu yüzden bonsai disiplinindeki işlemler bitkilerin canını yakmaktadır... İşte o zaman gelin biyokimya konuşalım. Ha yok ben bitkilerin canını yaktığınızı düşünüyorum, o yüzden yapmayın diyorsanız zannetmiyorum ki burada kimse sizi kaile alsın.
Lütfen siz de bir an durup, acaba "bitkilere işkence etmek diye bir şey var mı, olabilir mi?" diye bir düşünün. Sonra bonsaiye karşı içinizdeki o olumsuz düşünceyi doğru şekilde ifade edin. Misal, "bonsailerin şekilllerini üçgen yapmasanız daha şık olmaz mı? Benim görüşüme göre altıgen olsa daha gerçekçi, etkileyici ve doğa ile uyumlu bir sanat eseri oluşturulabilir" gibi akla mantığa uygun önermelerle gelin.
Ali H. ALI
11-10-2011, 13:55
Konu daha onceleri de gundeme geldi. simdi de dillendiriliyor, daha sonralari da karsimiza cikacak. Kimseye bonsaiyi zorla sevdirecek durumda degiliz, isteyen sever yapar istemeyen de uzak durur. Daha onceleri de, cok ornekler gostererek karsidakini ikna etmeye ugrastik ama Nuh Peygamber olmadi.
Sayin soilless de bonsaiyi sevmiyenlerden birisi, ne soyleseniz ne yazsaniz onu ikna edemezsiniz hele de bu saatten sonra, bunca yazdiklarindan sonra, ama gercekten orta yerdeki "iskenceciler" suclamasi, bonsaicileri bonsai calismalarindan oturu birer iskenceci gormesi dusundurucu. Oysa bonsai tum dunyada ilgi goren ve severek sevgiyle, yapmaya calisilan bir sanat dali olarak gorulurken. Turkiyede kimilerince iskence yapildigi iddiasi otaya neden atilabiliyor? Bunu anlamis degilim. Iskence nerde BONSAI nerde, belki bonsaiye karsi olan bir onyargi, ilk anda dusundukleri o oluyor, onyargilardan insanlari vazgecirmek ise imkansiz gibi, ancak kisi kendisi isterse onyargisinin onune gecebilir onun yolu da ogrenmekten gecer.
Bonsaicilere iskenceci diyenlere iskencenin ne oldugunu bilerek sadece gulumser ve yoluma devam ederim. Herhalde o da kendi yoluna gider!!!
soilless
12-10-2011, 20:14
Arkadaşlar bir anlaşılmazı düzeltmek istiyorum.
Ben sizi suçlamıyorum ki!!! Yapmakta serbest olduğunuzu da söyledim. Hatta vurlumak için de büyük harf kullanarak BENCE dedim.
2. hatırlatma: Ben bonsaiyi merak ettim çeşitli kaynakalrdan nedir diye araştırdım. Telle iple bitkinin şekillendirilmesi uygulamasını görünce hiç haz etmedim. Bu nedenle bonsai konu başlığına girmedim yazmadım. İlgilendiğim konu başlığı temel konularda mikoriza başlığında Sn Memet bosai için mikoriza araştırması yaptığını ve de (ESPRİ, SEVGİ) belirtisi olarak MAHLUKAT adlandırmasını görünce dayanamadım. yanıtladım. Çünkü Sn Memetin MAHLUKAT espri veya sevimli adlandırması benim için gerçek olarak gördüğüm algılama ifadesi idi.
soilless
12-10-2011, 20:18
Sayın Soilless:
ÇoK Çok Özürler. af edin lütfen.
Yukardaki mesajı yok sayın. Mümkünse tabii.
Saygılarımla.
Suçladığım şekilde, Bakmayıp sadece gören vede sobelenen bir ''Sazan''
Sn mrduran,
Ben kendim de bazı konu başlıklarında yanlış anlık değerlendirmeler yaptım ve de özür diledim. Özür dilemekten hiç bir zaman gocunmadım. çünkü özür dilemek BENCE öğrenmek ile eşdeğer olarak değerlendiriyorum ve öğrendiğim için mutlu oluyorum küçülmüyorum.
Samimiyetiniz için ben teşekkür ederim.
Saygılarımla
saygı ve sevgilerimle
soilless
12-10-2011, 20:42
Merhaba Sayın soilless --------------
Verimli olması için illada midemizi doyuracak ürün mü almak lazım. Gözümüze güzel görünmesi ruhumuzun derinliklerine hitap etmesi doyurucu değilmidir.
Siz mideniz için yapılabilir gördüğünüzü bizler de gözümüze ölünceye kadar güzel görünmesini isteyemezmiyiz.
Ayrıca Tüm dünyanın yaşayan tek canlı sanat dalı olarak görüp kabul ettiği bir uğraşa Eciş Bücüş demeniz de hiç şık olmamış
Canlı Sanat??
Ben Bir çok bayandan ister işe giden ister evkadını ve de hayli miktarda işinden başını kaldırabilen ve de çoğunlukla emekli erkek arkdaş, dost abiden şunu duydum ben çiçeklerimle ağaçlarımla konuşuyorum, onlara şarkı söylüyorum
Ben bu insanlara 2-3 yıl boyunca sabırla SANAT için;
şu şekli vermek istiyorsan ilk yıl şurasından başlayarak,
çift dala şu şekilde
tek yan dala bu şekilde
sağdan aşağıya doğru tek dal vermek istiyorsan bu şekilde
yok eğer oturaklı kalın gövdeli birkaç dal üzerine SANAT yapmak istiyorsan bu şekilde;
TEL ile veya şu İP ile şu şekilde bağlayacaksın diyerek SANAT yapmalarını isteyemem.
Çünkü bırak gübreyi, mikorizayı, kompostu, enzimi vs. onlar çicekleri ve ev ağaçları ile konuşuyorlar, şarkı söylüyorlar. Yani bunu hem kendi doğal psikolojik paylaşımları için yapıyorlar hem de bu yaptıklarının çiçekleri ve ağaçları çok olumlu etkilediğini söylüyorlar.
Bu insanlara bonsai yetiştirme tarzını ve de canlı sanat yapmalarını söylemek o insanlara Hücrede filistin askısına alınmış insana mozart dinletmeye benzer. Tabii ki BENCE
Harun Parlak
12-10-2011, 20:49
Yazdıklarınıza sadece gülümsüyorum:)
soilless
12-10-2011, 20:54
Konu daha onceleri de gundeme geldi. ----- Oysa bonsai tum dunyada ilgi goren ve severek sevgiyle, yapmaya calisilan bir sanat dali olarak gorulurken. Turkiyede kimilerince iskence yapildigi iddiasi otaya neden atilabiliyor? Bunu anlamis degilim. -------.
Bonsaicilere iskenceci diyenlere iskencenin ne oldugunu bilerek sadece gulumser ve yoluma devam ederim. Herhalde o da kendi yoluna gider!!!
Bir önceki measjımda insanların duygularını (benim karşılaştığım insanların duygularını) ifade ettim. Sanırım Türkiye'de neden böyle bir iddia ya da daha doğru bir tabirle algılama oluyor sanırm anlatabildim.
Siz de bir deneyin. Evinde balkonunda cam önünde bir çok çiçek yetiştiren bir insana onlardan birini alın ve de şöyle şekilledirin diye SANATI anlatın.
O zaman benden ya da benim gibi buraya 6 ayda bir düşen iflah olmaz REDCİYİ karşınızda CANLI CANLI görürüsünüz. SANIRIM
soilless
12-10-2011, 20:56
Yazdıklarınıza sadece gülümsüyorum:)
Gülümsemek de bir başlangıç SN Tekin :)
soilless
12-10-2011, 21:23
Bundan yaklaşık 5-6 ay önce gazetede okuduğum bir haber vardı. (Önem itibariyle dikkate alınca) Bence Bilmem kaç sütuna bilmem kaç punto ile;
Bitkiler konuşuyor haberi vardı.
Haydaaa insanlar bitkilerle konuşuyor da bitkilerde mi kendi aralarında konuşuyorlar, dedim. Son zamanların yazarlarımızdan bizim bilmediğimiz ama çocuklarımıza kesin kalacak bir ifade geçti aklımdan. OHA OLDUM.
Araştırmacı arkadaşlar işi gücü bırakmışlar araştırmışlar. (ilk başlığı görünce La fontenden masallar gibi geliyor)
Araştırma sonucu;
Aynı ortamda yaşayan bitkiler, kendilerine bir zararlı saldırısı olduğunda salgıladaıkları kimyasallarla diğer bitkileri uyarıyorlar. Bu kimyasal farkllılığın farkına varan diğer bitkiler de gerekli koruyucu kimyasal salgılarla kendilerini korumaya çalışıyorlar. Bu benim çok klasikleşen BENCELERİMDEN değil. Araştırma sonucu. Belki de Japon bilimadamları. ???
İsterseniz aynı dar güveç tavada iki japon akağacı yetiştirin. Birine bonsai uygulayın diğerine uygulamayın. Konuşmalar belki de doğrudur. Kimbilir. Araştırmacılar bunu söylüyor. Elçiye zeval olmaz.
Bitki konuşmaları konusunda gazete reklamı yapmayalım. Google babaya yazın. yanıtını versin.
Saygılarımla
soilless
12-10-2011, 21:26
:)Sn Tekin hala gülümsemeye devam ediyorsanız bu cidden iyi bir şey. Gülümsemek olumluluktur. Sonrasında kahkaha gelir ki. Hakikaten ciddi bir olumlu yorumun beynin mutluluk ifadesidir. Umarım kahkaha atarsınız
soilless
12-10-2011, 21:39
[QUOTE=jeomeo;868615]Ağacı, doğayı, çevreyi sevmek ile bir insanı, bir köpeği ya da kanaryayı sevmeyi karıştırdıktan sonra başlıyor bence buradaki saçmalık. Hala ağaca işkence etmekten, ağacın canının yanmasından bahsediliyor. Bir sonraki aşama da ağacın haklarından bahsetmeye geliyor ki bunu da bir iki sayfa öncesinde tartıştık. Bir ağacın canı nasıl yanar? Bir ağaca nasıl işkence edersiniz? Gerçekten merak ediyorum
Sn Jeomeo merak ettiğiniz konuyu aslında siz de biliyorsunuz. CANLI SANATIn uygulamasını sanırım biliyorsunuz. Hangi cins TELLE veya hangi cins İPLE sarmanız gerketiğini size anlatmadılar mı? Nasıl sarmanız, nereden geçirerek sarmanız, ne kadar sıkmanız, size anlatılmadı mı?
Peki bu tel cinsi, bu ip cinsi, bunların geçeceği yer, bunların ne kadar sıkı bağlanacağı hatta nasıl bağlanacağı neden anlatılıyor. Bitkiyi şekillendirmek, bitkiyi Bitkini dallarında yara açmadan, bu yaradan dolayı bitkiyi kaybetmeden, kurutmadan şekillendirebilmek için değil mi?
İşte bu uyarılar ve öneriler bitkinin canını yakmadan onu ÖLDÜRMEDEN SANATI yapmak için uyarılar. BENCE
Harun Parlak
12-10-2011, 21:49
Söz gümüş ise sükut altın dır.
soilless
12-10-2011, 22:06
Aslında keşke SN Memet sevecenlik ifadesi olarak mahlukat terimini Mikoriza başlığında kullanmasaydı da ben de görüp devamında bu yorumlarımı yapmam gerekmeseydi.
Herkes bildiği, inandığı şeyi yapar bu yorumlarımı da okumak zorunda kalmazdı. Benim düşüncelerim de bende ve paylaştığım dostlarımda kalırdı. Ama hayat yaşanandır. Bu da yaşanmıştır.
Uğraşlarınızda SİZCE başarılar.
soilless
12-10-2011, 22:08
Sn Tekin
Çok doğrusunuz.
Saygı ve sevgilerimle
Ali H. ALI
13-10-2011, 13:36
Siz de bir deneyin. Evinde balkonunda cam önünde bir çok çiçek yetiştiren bir insana onlardan birini alın ve de şöyle şekilledirin diye SANATI anlatın.
O zaman benden ya da benim gibi buraya 6 ayda bir düşen iflah olmaz REDCİYİ karşınızda CANLI CANLI görürüsünüz. SANIRIM
Sayin soilles, Bonsaicilerin isi bunu anlatmak zaten, kimseyide ille de bonsai yapacaksin diye zorlamiyoruz ki.(karsi olanlarin da bizleri zorlamamasi gerekir degilmi? Ustelik de iskenceci gibi cirkin ve bonsaide gercek olmiyan bir siffatla, Bitki ile her ugrasanin elinde az ve ya cok, makas, testere, bicak gibi kesici aletlerle bitkilerne cesitli nedenlerle uygulamalar yapiyorlar diye o bitki severlere ne kadar ISKENCECI demek yakismiyorsa bonsaiyiciye de oyle bir soz kullanmak dogru degildir. ) Daha once de degim gibi, isteyen bonsaiyi sever ve yapar istemeyen de sevmez ve yapmaz bu kadar basit, yani herkes inandigi yolda yurumeye devam eder. Biz yolumuza sen de yoluna, baska yerde olur da karsilasirsak bonsaiyi sevmediginizi bildigimizden o konuya deginmeyiz. Sizin de bizim bonsaiyi sevdigimizden o konuya deginmeyceginize inaniyorum.
soilless
22-10-2011, 22:09
Sayin soilles, Bonsaicilerin isi bunu anlatmak zaten, kimseyide ille de bonsai yapacaksin diye zorlamiyoruz ki.(karsi olanlarin da bizleri zorlamamasi gerekir degilmi? Ustelik de iskenceci gibi cirkin ve bonsaide gercek olmiyan bir siffatla, Bitki ile her ugrasanin elinde az ve ya cok, makas, testere, bicak gibi kesici aletlerle bitkilerne cesitli nedenlerle uygulamalar yapiyorlar diye o bitki severlere ne kadar ISKENCECI demek yakismiyorsa bonsaiyiciye de oyle bir soz kullanmak dogru degildir. ) Daha once de degim gibi, isteyen bonsaiyi sever ve yapar istemeyen de sevmez ve yapmaz bu kadar basit, yani herkes inandigi yolda yurumeye devam eder. Biz yolumuza sen de yoluna, baska yerde olur da karsilasirsak bonsaiyi sevmediginizi bildigimizden o konuya deginmeyiz. Sizin de bizim bonsaiyi sevdigimizden o konuya deginmeyceginize inaniyorum.
Aslında yazdıklarımın sebebi şuradan kaynaklandı;
Her ne şekilde yetiştirirsen yetiştir ister sebze ister ağaç ama temel beklenti verim verim ve de verim. Doğru mu?
Sn memet mikoriza başlığında mikoriza torf kompost Em tüm bu organik gübre mantar ve elementlerin bonsai de kullanımından bahsetmiş.
Bahsettiklerinin tamamı daha güçlü daha verimli bir sebze veya ağaç için gerekli olanlar.
Eee eğer bonsai bodurlaştırılarak, küçültülerek, belli dal yönünde geliştirilerek hele ki 2-3 cm derinliği olan düz güveç tavasına benzer bir tepside bonsai üretiliyor ve sanat yapılıyorsa MİKORİZA KOMPOST TORF EM olsa ne olur olmasa ne olur. Bu bence komikti. Sn memetin bu değerlendirmesini görünce bonsai konusundaki bildiklerim ve de düşüncelerim biraraya geldi ve yazdım.
Tabii ki sen yoluna biz yolumuza. sen üretirsin biz üretmeyiz. Ama karşılaşdığımızda neden sen ve ben susuyoruz neden düşüncelerimizi açıklamıyoruz bunu anlayamadım.
Benim düşüncelerimin potansiyel bonsai meraklılarını olumsuz etkileyeceğinimi düşünüyorsun?? Anlayamadım???
Karşılaşırsam düşüncelerimi açıklarım.
Ali H. ALI
24-10-2011, 11:23
Tabii ki sen yoluna biz yolumuza. sen üretirsin biz üretmeyiz. Ama karşılaşdığımızda neden sen ve ben susuyoruz neden düşüncelerimizi açıklamıyoruz bunu anlayamadım.
Benim düşüncelerimin potansiyel bonsai meraklılarını olumsuz etkileyeceğinimi düşünüyorsun?? Anlayamadım???
Karşılaşırsam düşüncelerimi açıklarım.
Sayin Soilles,
Sanirim yazdiklarim acikti. Ne bizler seni bonsainin guzel sevgi dolu bir ugras olduguna inandirabilirdik. Ne de sen bizi, dusundugun gibi bonsainin kotu oldugunu ve bu ugrastan vazgecmemizi sagliyabilirdin. O yuzden bosuna vakit harcamak yerine herkes kendi yolunda yurumesinin daha dogru olacagini dusunuyorum.
Bonsai bir tutku bir sevda isidir. O yuzden bonsai meraklilarini olumsuz etkileyceginizi dusunmedim bile, Kimse bonsai sevmek zorunda degildir, sevenler de yaptiklari ve yapacaklari calismalara odaklanmisken kimin ne dedigi sadece soyleyeni baglar ama gel gor ki bonsai hakkinda insanlarin yanlis bilgilenmelerini de istemez, dusuncelerinize olan tepkiler sadece o yuzdendi. Dusuncelerinizi belirtiniz, bizler de dusuncelerinizin (en azindan biz bonsaicilerle uyusmadigini)sizinkilere ters dustugunu yazisip kabullendik. O yuzden konuyu bitirip herkes yoluna yurusun oldu.
Baska bir yerde karsilasirsak, mutlaka dusunce ve dusuncelerimizi paylasmaliyiz ve bu bonsai disinda olmali diye dusunuyorum. Sizce baska bir yerde bonsai konusmamizin bir yarari olurmu? nansil olsa iki taraf da noktalarini koymustur. Ha olaki zaman icerisinde bonsai ogrenmek, bonsaiyi anlamak gibi bir degisiminiz, ya da bizlerde ters degisim olursa belki o zaman konusulabilir (ki ben bunlara ihtimal vermiyorum) Yoksa baska konularda mutlaka konusmaliyiz.
Tekrar tarismaya olanak yaratmak icin yazmiyorum, siz yazdiniz diye ve bilginiz olsun diye konuya deginiyorum.
Memedin, yazdiginiz organik gubrelerin bonsaide kullanilmamali diye dusndugunuzden hatta bunu komik gordugunuzden yazma ihtiyaci duydugunuzu belirtiyorsunuz. (burada bonsainin kucuk boyutlarda kalmasi onyargisi sizi boyle bir dusunceye yonlendirdi) Bonsai saksidaki agactir ve saglikli bir yasam surdurmesi icin her turlu besini almalidir bunu saglamak zorunda olan da agacin sahibidir. Uygun bir sekilde ve gerektigi gibi bakilmazsa bonsai de diger bitkiler agaclar gibi olumsuz etkilenir ve sagligi bozulur. Sizin olmaz dediginiz ve Memedin kullanilmalidir dedigi organik gubreler de bonsainin sagligi icin kullanilabilir ve bunda bir sorun gormuyorum.
Size iyi gunler diliyorum.
Okul yıllarımda, 2 takım arasında panel yapıldı.
2+2= 4 ve 2+2=5 arasında. Doğru olan??
kazanan ikinci görüş oldu. Çok ilginç gelmişti bana:))
Tatlı seviyeniz ve fikirlerinizi savunmada saygıyı hak ediyorsunuz.
soilless
05-11-2011, 21:46
"Söz gümüşse sukut altındır" görüşü bence en olumsuz toplumsal duygu ve düşünce ikrarıdır. Aslında tam tersi olmalıdır ve de bir kaç derece indirgeyerek " sükut bronz ise söz altındır" Bugün bir gazetede yazan bir yorum hayli etkileyici idi benim için. Cahilin karşında susan alimin yüceliği. hiç böyle bir felsefe ile karşılaşdınız mı? ben yanıtlayayım Ben karşılaşmadım. Demek istediğim şu ki sn mrduran paylaşımı çok net genelliyerek paylaşılabilir noktaya getirmiş. teşekkürler mrduran
soilless
05-11-2011, 21:54
Sn Ali H. ALI hiç kimse kusura bakmasın ister susmak gümüş bronz ister söz altın elmas desin ama her kim ne derse desin (TÜRK KÜLTÜRÜNE UYAN BİR YORUM İLE) bir SIĞ GÜVEÇ kabındaki toprağa EM, MİKORİZA, ENZİM uygulasan ne olur uygulamasan ne olur? Gerçekten çok merak ettim. Uygulayınca bonsai çok mu gelişecek? çok mu büyüyecek?
yoksa çok daha terbiyeli mi davranacak? gerçekten merak ediyorum bu etkileri bilgilendirirseniz sevinirim
soilless
05-11-2011, 21:56
Tüm gelişimlerim özünün meraktan geldiğine inanırım. lft beni bilgilendirin?
Ali H. ALI
06-11-2011, 02:09
bir SIĞ GÜVEÇ kabındaki toprağa EM, MİKORİZA, ENZİM uygulasan ne olur uygulamasan ne olur? Gerçekten çok merak ettim. Uygulayınca bonsai çok mu gelişecek? çok mu büyüyecek?
yoksa çok daha terbiyeli mi davranacak? gerçekten merak ediyorum bu etkileri bilgilendirirseniz sevinirim
Sayin Soilles, daha yukarda yazilan mesajda(mesaj 184) susmanizi kimse istemedi mutlaka dusuncelerinizi yazip soylemelisiniz, ama bonsai disinda, bunun nedeni de yine ayni mesajda belirtilmistir. Biz bonsaiciler dusuncelerimizde deyismedik! belki siz degistiniz diyecegim ama bakiyorum ki siz de degismemissiniz. Daha on yargilariniz ilki gibi suruyor ki, bonsai saksisindaki estetigi gormek istemeyip guvec kabina indirgiyorsunuz. Yine ayni onyargilarla, bonsainin de diger bitkiler gibi her besin ve minarele gereksinimi oldugunu gormemezlikten gelip, "bonsai cok mu gelisecek, cokmu buyuyeycek yoksa cok daha terbiyelimi buyuyeycek" yaklasimlari ile de bonsainin buyuyup gelismemesi gereken bir bitki olmadigini nasil olsa sig bir saksida onunla ilgilenen onu istedigi gibi "terbiye" edecek birileri varken Mikorizma ve Enzim gerekli degildir dusunceniz suruyor.
O yuzden bu tartismanin surmesini anlamsiz gereksiz ve bosuna vakit harcamak olarak goruyorum. Birakin bonsaiciler de, sig saksidaki bitkilerine istediklerini uygulasinlar, sorumlusu da onlar olsunlar.
Baska bir yerlerde, baska konularda yazismak uzere hosca kaliniz.
Emre Kuzu
06-11-2011, 06:57
Bir elma ağacı düşünün bu walter pall'ın çalışmasıdır bu elma her yıl o sizin tabir ettiğiniz güveç tabağında bol meyve veriyor şimdi bu ağaç sizce hayatından memnun değilmi veya işkencemi görüyor bitki toprak yemez onun içindeki besin ve suyla yetinir birde devrilmemek için kazık kök yapar.
Emre Kuzu
06-11-2011, 08:28
Elma ağacı linkte.
Walter Pall Bonsai Adventures: apple tree (http://walter-pall-bonsai.blogspot.com/2009/10/apple-tree.html)
soilless
06-11-2011, 22:31
Sn Emre Kuzu
verdiğiniz linke baktım. ağaç çok verimli mi sizce? bir de üstüne üstlük o güveç kabında kazık kök mü yapmış? kazık kök buysa ???
Arkadaşlar daha önce de belirttim ben bonsai'yi inceledim haz etmedim. ilgilendiğim mikoriza konu başlığında "mahlukat" olarak değerlendirilip mikoriza ile kök gelişiminin sorgulandığını görünce "PES" yani dedim ve de PES yani mesajım moderatörlerce buraya taşındı. özetle ben burayı bilmezdim buyrun dediler ben de geldim. laf lafı açtı ama gördüm ki; bben eleştirimi gönderdikçe yanıt yerine daha çokca sen yoluna biz yolumuza değerlendirmeleri aldım.
Bu bonsai Japonlardan gelen bir üretim şekli. Japonları çok severim. çok çalıştım onlarla. Çok disiplinli iş yapma düzenleri var. Geçenlerde bir gurmenin gazetelerden birinin haftasonu ekindeki bir yazısını okudum. çok özel bir etten bahsediyordu. bir hayvandan sadece 1600-1800 grm çıkan çok özel bir et. tabağı da yanlış hatırlamıyorsam 150 euro veya usd değerinde. iyice merak ettim. bu hayvanın bakımının yetiştirilmesinin Japonyada sadece belli bir alandaki otlarla beslenmesinden dolayı çok özel olduğunu okudum. olabilir.
çok doğal ve özel ot çok doğal bir et ve de ete farklı bir aroma katabilir. buraya kadar ok. devamında okuduklarım PES yani dedirtti. bu hayvanlar yere basmasın böylece fazla sert et ve sinir olmasın diye askıya alınıyormuş.
İşte bu doğal değil.
işte bu eziyet.
1600 grm et için bu eziyet değil mi?
Sn Emre kuzu linkini verdiğiniz elma ağacına baktım. evet elma var ama benim komşumun babasının 7 dönüm arazisinden elde ettiği 65 ton elma ile çok rahat bir geçim kaynağı var.( en azından köy yaşamını düşününce çok rahat) peki komşumun babasına bu linkini verdiğiniz elma ağacını gösterseniz ne der sizce??? en azından benim eleştrimin çok ötesinde ve de detaylı şeyler anlatır tahminimce. Ama sizin hatırınız için yemeyeceğim içmeyeceğim bu linki komşumun babasına göstermesini sağlayacağım ki yorumunu da tahmin ile değil bizzat verebileyim. kimbilir belki o da takdir eder bonsai üretimi CANLI SANATı :)
soilless
06-11-2011, 22:44
Yani demem o ki Sn Kuzu ha güveç kabı ya da kremitte köfte kabı ya da geçen ay arkadaşımın ziyareti nedeniyle sipariş ettiğim ve de çok memnun kaldığım avanos kil yoğurt kabı ya da şimdilerde unutulan ama çok lezzetli olan Silivri ateş yoğurdu kabında yapılsın hiç bir canlı bitki veya MAHLUKAT 3 cm derinlikte KAZIK kök yapamaz ve de asıl üretkenliği (aslında sizin benim için değil kendi neslinin devamı için yaptığı) meyve üretimini yapamaz. Yapar da sizin istediğiniz kadarını yapar kendi doğasının gerektirdiği kadarını değil.
İşte bu eziyet bence. Ha 1600 gr et için askıya alınan hayvan ha istediğin şekli vermek için askıya ya da tele ya da ipe sıkı sıkıya sardırılarak mimimalize edilen bitki. bence aynı eziyet.
Cahillik işte, sorum bundandır... Büyüyebilecek bir fidanı neden büyütmemek için çaba gösterilir? Zorla cüce bir insan yetiştirmeyi çağrıştırsa da anlamak için soruyorum, neden?
Yılda bir iki kere bu tür bir soru soruluyor. Benzer sorulara verilmiş cevaplar forumda mevcut.
Evet yılda bir kerede olsa bu şekilde ANLAYAMAMA DURMULARI oluyor malesef. İnsanla ağacı nasıl bağdaştırırlar anlamak mümkün değil.Gerçi arkadaşımız bu hususta cahil olduğunun farkında öğrenmek istiyor sanırım.
Öğrenmek ve konu hakkında yazışmak istemenizi anlıyorum ama bunu ilgili başlıkta ve daha önce yazılanları okuyarak yapmanız en iyisi...
Yazılarınızı buraya taşıdım.
Evet yılda bir kerede olsa bu şekilde ANLAYAMAMA DURMULARI oluyor malesef. İnsanla ağacı nasıl bağdaştırırlar anlamak mümkün değil.Gerçi arkadaşımız bu hususta cahil olduğunun farkında öğrenmek istiyor sanırım.
Sayın Hazeyn,
Çok nazik bir soru sordum, hatta bana gayet anlamsız bir uğraş gorümesine rağmen yermediğim ve eleştirmediğim gibi bu konuda cahilliğime veriniz gibi yumuşatıcı bir ifade de kullandım.
Amaç nedir dedim? Biliyor ve istiyorsanız yazınız, yoksa beni üslubunuza ortak ettirmeyiniz.
30 değil 3000 bonsainin felsefesini(?!) su gibi içseniz dahi ozenerek yaptiginiz isi ifade edemiyorsanız, yorum yok!
Basarılar!
Sayın Hazeyn,
Çok nazik bir soru sordum, hatta bana gayet anlamsız bir uğraş gorümesine rağmen yermediğim ve eleştirmediğim gibi bu konuda cahilliğime veriniz gibi yumuşatıcı bir ifade de kullandım.
Amaç nedir dedim? Biliyor ve istiyorsanız yazınız, yoksa beni üslubunuza ortak ettirmeyiniz.
30 değil 3000 bonsainin felsefesini(?!) su gibi içseniz dahi ozenerek yaptiginiz isi ifade edemiyorsanız, yorum yok!
Basarılar!
Sizin üslup ne böyle? :)
Cahillik işte, sorum bundandır...
Gerçi arkadaşımız bu hususta cahil olduğunun farkında öğrenmek istiyor sanırım.
Bunun neresi sizi rahatsız etti?
Üslubumda hiçbir şey yok. Felsefe adı geçen bir başlıkta böyle kinayeli bir yanıta az bile. Çok okurum, okuduğum her türlü metni gayet de iyi anlarım. Bu nedenle sayın katılımcıya böyle bir yanıt yazdım. Ama daha detaylı bir değerlendirme gerekirse döndüğümde yazarım. Dağın başındayım, 34 derece, 13 saattir açım ve suyum bitti!
Zorla cüce bir insan yetiştirmeyi çağrıştırsa da
Biçiminde bir üslubunuz olduğu için bir tepkiyle karşılaşmanız o kadar şaşırtıcı değil.
Bu konuyla ilgili daha önce benzer konuşmalar oldu. Onlara bakarsanız yeterli açıklama bulacaksınız.
Bu mudur anladığınız? Vallahi helal olsun! Bonsai konusu açıklığa kavuştu benim icin... Size iyi forumlar...
Sn Odeh,
Sizin ilgili oldugunuz bir konuda bir bonsaici arkadaşımız sizin çalışmalarınıza veya ilgi alanınıza aynen sizin yazınızdaki üslup ve kinaye ile yaklaşımda bulunsa acaba tepkiniz ne olurdu çok merak ediyorum.
Madem böyle bir tarzda yaklaşımda bulunuyorsunuz, sonra neden tepkileri garipsiyorsunuz anlayabilmiş değilim.
Bonsai felsefesi veya hobisi hakkında bilgi edinmek için yaklaşım tarzının veya soru şeklinin böyle olamayacağı, aksine bu tür bir yaklaşım veya soru şeklinin polemik açma eğilimli bir yaklaşım olacağı konusunda sanırım hemfikirizdir.
Ben bonsaici arkadaşlarımdan böyle bir tartışmaya veya polemiğe girmemelerini rica ediyorum mümkünse. Yeterince polemik var zaten forumda.
Saygılarımla
Emre Kuzu
18-07-2012, 21:58
Tarım da ıslah olmasın, hayvanları çiftliklere kapatmayalım onlarla beslenmeyelim salalım dağa çayıra, bitki yetiştirmeyelim - bunlar nasıl insan ihtiyacı içinse bu sanat bir ihtiyaç içindir kaldı ki ızdırap duyan zorlanan bir canlı bunu tepkisiyle ortaya koyar. Ve olay niye cüce tutuluyor üzerindense kural böyle ne yapalım cüce olmadan sığdıramayız bir yere.
Sayın beyler, hanımefendiler, yeter.
Yazdıklarınız benim aklıma hakaret, yazabileceklerim de insan aklına.
Bir avuç toprak ile aç ve susuz bir fidanda felsefe yaratabilen o beynin bana anlayabileceği pek bir şey olduguna inanmakta güçlük çekiyorum.
İnsan yalnız olabilir, enerji ve fikrini tatmin edemiyor olabilir, çakıl tasında dunyanın manasını bulduğunu da iddia edebilir, mümkündür. Ama çakıl tasında dahi bir anlam bulduğunu ifade edebilen kafa eğer fikir ve zikrini edep haya saygı sınırlarında ifade edemiyor, benim gibi degilsen bilgisizsin cahilsin ya da anlayamazsın edasına giriyorsa anlayın ki o insan artık bitmistir.
Önemli olan saygı duyduğunu saygıdeğer bicimde edeple ifadedir. Kendini ve sevdiğini sabırla ifade edemeyen neyi eleştirecek? 50 yılda sabırla (!) 5 cm büyüt 5 düzgün cümle kurama! E Banane! Kusur senin. Soranda değil. Kendi yaptığını kendin 2
cümle ile anlatamıyorsam Banane.
Felsefeymis! Hadi canım!
Ayrıca yönetim her tartışmaya dahil olmamalıdır. Düzen ayrı ama tarafgirlik olmaktadır. Not etmek istiyorum. Ya yonetici olunsun ya üye. İkisi bir arada olunca tartisma tartisma olmaktan çıkmaktadır.
Harun Parlak
19-07-2012, 09:13
Sayın beyler, hanımefendiler, yeter.
Yazdıklarınız benim aklıma hakaret, yazabileceklerim de insan aklına.
Bir avuç toprak ile aç ve susuz bir fidanda felsefe yaratabilen o beynin bana anlayabileceği pek bir şey olduguna inanmakta güçlük çekiyorum.
İnsan yalnız olabilir, enerji ve fikrini tatmin edemiyor olabilir, çakıl tasında dunyanın manasını bulduğunu da iddia edebilir, mümkündür. Ama çakıl tasında dahi bir anlam bulduğunu ifade edebilen kafa eğer fikir ve zikrini edep haya saygı sınırlarında ifade edemiyor, benim gibi degilsen bilgisizsin cahilsin ya da anlayamazsın edasına giriyorsa anlayın ki o insan artık bitmistir.
Önemli olan saygı duyduğunu saygıdeğer bicimde edeple ifadedir. Kendini ve sevdiğini sabırla ifade edemeyen neyi eleştirecek? 50 yılda sabırla (!) 5 cm büyüt 5 düzgün cümle kurama! E Banane! Kusur senin. Soranda değil. Kendi yaptığını kendin 2
cümle ile anlatamıyorsam Banane.
Felsefeymis! Hadi canım!
Sayın Odeh. Bonsai sanatını biz insanlar icat etmedik. Bonsainin oluşumunu doğa yapmış İnsanlar da taklit etmeye başlamıştır.
Neden mi bir bonsai doğada bir avuç toprakta hat ta hiç toprak bulunmayan bir taş çatlağı arasında kimselere feryat etmeden yıllarca yaşayabiliyor ve bu yaşımını da her türlü zorluklara rağmen biz insanlara gösterebiliyorsa neden bizler de saygı duyup bu sanatı icra etmeye çalışmayalım.
Bir uçurumda taşlar arasına sıkışmış bir avuç toprak bile olmadan yukarılardan düşen taşların yaralamasına üzerinden geçip ezen çığlara kızgın güneşe rağmen susuz yaşamını sürdürürken biz insanlar gibi isyan etmeyen kanaatkar olan ayağını yorganına göre uzatmak kelimesinin anlamını bulunduğu ortama uyum sağlayıp biz insanlardan hat ta dağın eteklerindeki türlerinden bile uzun yaşayabilen ağaçcıklara nasıl saygı duymayalım.
Her türlü doğal afetlerden yıldırım düşmesinden doğal yaşlanıp içi boşalmış en ufak bir rüzgardan kırılıp ölmüş iken tek bir göz patlak vererek canlanıp hayata devam etmesi kendini yenilemesi hayatta kalma mücadelesini nasıl görmezden gelelim. Bu bizlere de örnek değilmidir.
Biz insanlar en ufak bir olumsuzlukta isyan ederken Dağın başındayım, 34 derece, 13 saattir açım ve suyum bitti!
Bizim esin kaynağımız olan doğadaki bonsailer neden bizim hayran duyduğumuz bir sanat olmasın.
Biraz düşünün anladığım kadarı ile doğadan uzak değilsiniz. gezdiğiniz yerlerde bu tür bonsaileri göreceksiniz oradaki yaşamlarını nasıl sürdüklerini anlamaya çalışın. Normalde bizler hep ağaçlar besini topraktan ve toprakta bulunan sudan alır sanırız. Gerçekten çatlaklar arasında hiç su birikme şansı olmayan yerlerde nasıl yaşadığını. Köklerin besin bulamadığı yerlerde yaprakları ile havanın neminden aldığı besinleri ters işlem ile köklere oradan tekrar yapraklara verip yaşamını sürdürmesi bizlere örnek teşkil edemez mi.
Kısacası bizlerin yaptığı işlemler tamamen doğadaki işlemlerin aynısıdır. Aksi olursa zaten ağaçları yaşatmamız da mükün değildir. Yıldırım düşüp yakması Rüzgarın esip kırması ve ya dallarının tek yönde sabitlenmesi Doğal şartlarda ölüp tekrar canlanması Eğri büğrü biçimsiz olmasına rağmen fiziki biçimsizlikle yaşamına saygı duyulması olduğun gibi görün göründüğün gibi ol diye düşündürmesi saygı duyulacak durum değilmidir.
Doğadaki zor şartlarda yaşayan o küçücük ağaçcıkların verimli arazide bol besin ve su bulup devasal büyüyen ağaçlardan daha uzun yaşayarak aynı insanlarda olduğu gibi obezite olmamamız gerektiğini bile göstermiyormu.
Herkes saygı duyacak diye de bir durum yok tabi ki bizler saygı duyuyor ve elimizden geldiğince de uygulamaya çalışıyoruz. Bizleri tam anlamı ile anlamanızı da beklemiyoruz. Ama yadırgamanızı da beklemiyoruz. İyi günler dilerim.
Ayrıca yönetim her tartışmaya dahil olmamalıdır. Düzen ayrı ama tarafgirlik olmaktadır. Not etmek istiyorum. Ya yonetici olunsun ya üye. İkisi bir arada olunca tartisma tartisma olmaktan çıkmaktadır.
Ne yani, şimdi yöneticilikten vaz mı geçelim?
Yoksa bunca emek harcadığımız yerde, siz istiyorsunuz diye sadece yönetici olup hiç bir konuda fikir beyan etmeyelim mi?
Tabii siz böyle devam ederseniz, sıradan bir üye olarak fikir belirtmenin yanı sıra, yönetici olarak da tavır koymak zorundayım. Sonucun ne olacağını tahmin ediyor olmalısınız.
Sayın Tekin,
Verdiginiz geniş bilgi ve ayırdığınız zaman icin teşekkür ederim,
Saygılar...
Ali H. ALI
19-07-2012, 13:00
Cahillik işte, sorum bundandır... Büyüyebilecek bir fidanı neden büyütmemek için çaba gösterilir? Zorla cüce bir insan yetiştirmeyi çağrıştırsa da anlamak için soruyorum, neden?
Sayin Odeh, yukardaki alintiyi okuyan, bonsaiyi anlamak onu ogrenmek istediginiz mesajini verdiginizi saniyorsaniz yaniliyorsunuz, zaten oyle bir niyetiniz olmadigini. "Ayrıca yönetim her tartışmaya dahil olmamalıdır. Düzen ayrı ama tarafgirlik olmaktadır. Not etmek istiyorum. Ya yonetici olunsun ya üye. İkisi bir arada olunca tartisma tartisma olmaktan çıkmaktadır." diyerek bu konuda bir tartisma icin zemin aradiginizi ne guzel belirtmissiniz..
Daha onceleri benzer tartismalar olmus ve bir sonuca varilmamistir, sadece zaman kaybi olmustur. Kimse bonsai yapmak ve ya bonsai sevmek zorunda degildir, sizi buna kimse zorlamiyor, siz sevmiyenler ve yapmiyanlar tarafinda durabilirsiniz, bu sizin seciminiz ve saygi duyariz, ama...
"Önemli olan saygı duyduğunu saygıdeğer bicimde edeple ifadedir. Kendini ve sevdiğini sabırla ifade edemeyen neyi eleştirecek? 50 yılda sabırla (!) 5 cm büyüt 5 düzgün cümle kurama! E Banane! Kusur senin. Soranda değil. Kendi yaptığını kendin 2
cümle ile anlatamıyorsam Banane.
Felsefeymis! Hadi canım!"
diye yazarsaniz, bonsaicilerin inandiklari yaptiklari isi anlatamiyacak kadar "cahil" anlayissiz kendini ifde edemiyenler olarak gormeniz ve ya gormek istemeniz sadece buralarda sayginliginizi yitirir.
Kusur sorandadir dersem hic alinma cunku soru sorma bicimin ne kadar da "Cahilligin" arkasina siginarak sorulmus olsa bile ogrenmek icin degildi! o yuzden kimse cevap vermek istemedi, yine de sanslisin, Tekin bey bastan alip anlatmaya calisti. Ummuyorum ya, yine de anlatilanlarin sana bir yarari olmasini dilerim..
Sayın Hazeyn e yazdığım ilk aciklamam ve ardindan yazdigim sitem sizin için de geçerlidir. Tekrar yazmam anlamsız. Ve ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha gördüm.
Basit, aciklayici ya da yonlendirici bir cümle kurmak yerine niyet okumak, alttan alttan kinaye yapmak nedir?!
Ummuyorum ya, belki düşünüp bu uyarımı ciddiye alırsınız.
Bu konuda dedin ki dedim ki den başka bir iletişim mümkün olmadıgından daha da uzatmanın anlamı yok.
Picasso, sergisini ziyaret eden ve resimleri hakkında soru soran centilmenler ve hanımefendiler ile tek tek alakadar olup sorularını şevkle cevaplarken, bir kadın Picasso'ya yaklaşarak "ben resimlerinizden bir şey anlamadım, bence enerjinizi böyle anlamsız resimlere harcayacağınıza şöyle güzel doğa resimleri yapsanız da gerçek bir resim görsek ve hoş bir seda ile izlesek, ne bu böyle, bu resimlerinizden birşey anlamak mümkün değil?" der.
Picasso kadına "Siz Çince biliyor musunuz?" diye sorar.
Kadın: "hayır, bilmiyorum" der.
"Ama Çince'yi dünyada 1 milyardan fazla insan konuşuyor ve anlıyor" diye cevaplar Picasso.
--------------------------
Önemli olan birşeyi biliyor, anlıyor olup olmamamız değil, öğrenmek isteyip istemediğimiz veya amacımızın öğrenmek mi yoksa hicivle veya iğneli imalarla sadece yapılan işi yermek mi olduğu.
Amacınız gerçekten öğrenmek olsaydı veya öğrenmek istememenize ya da anlamamanıza rağmen en azından saygı duyuyor olsaydınız, ilk cümlenizi farklı bir şekilde ve seviyede kurmanız gerekirdi ki o zaman inanın bonsai ile ilgilenen tüm arkadaşlar size seve seve sayfalaca yazar ve cevap verirdi, bundan hiç kuşkunuz olmasın.
Ama Memet beyin dediği gibi her sene böyle 1-2 tane önyargılı ve üsluben hoş olmayan bir mesaj düşüyor konuya malesef. Onlar da artık Çince için "kapı pencere resimleri" diyecekler elbette, yapacak birşey yok malesef.
198, 200, 202, 205 numaralı mesajlarda sürdürmeye çalıştığınız önyargılı tavra karşı yanıtlar mevcuttur. 198. Mesajda ilk paragrafa dikkat ediniz, gayet acik. Niyet okuyarak ve israrla açıklama yapmama rağmen bu kastı sürdürmeniz meseleyi gözler önüne seriyor.
Konunun adi bile gecmeden (sayin Tekin mesaji haric) "dedim ki dedin ki" sürmemeli artık... Bu kadarı kâfidir...
(Ayrıca picasso ve çince ornegi bariz bicimde kavram ve algi hatası/tuzagi içerdiği gibi aldatıcıdır. Bir resim ile bir dil böyle değerlendirilmez. Bu nedenle dayanak olabilecek bir ornek değildir. Neyse, Yeri gelirse başka bir yerde tahlil edilebilir.)
Odeh bir hafta oturup nerede yanlış yaptım diye düşünecek...
Bir hafta sonra üyeliğini tekrar aktif hale getireceğim, duruma bakacağız!
Tekin'e teşekkür ama Tekin'in son mesajına sıra gelinceye kadar, benzer şeyler başka arkadaşlar tarafından yazılmıştı. Odeh'in öğrenmeye niyeti olsa onları okurdu; bu üslupla tartışmaya başlamaz ve devam ettirmezdi.
Nail Sarı
24-07-2012, 15:42
Bonsai kültürünün ciddi anlamda varolduğu tüm ülkelerde benzer karşıt görüşler olmuştur. Hep olacaktır. Sonuç olarak Bonsai Sanatının yükselişi engellenemez bir hızda devam etmektedir.
Bonsai kültürünün ciddi anlamda varolduğu tüm ülkelerde benzer karşıt görüşler olmuştur. Hep olacaktır. Sonuç olarak Bonsai Sanatının yükselişi engellenemez bir hızda devam etmektedir.
Karşıt görüşlere itirazımız yok :)
Karşıt görüşü tek doğru gibi savunmaya çalışanlara ve bu arada sınırı bir epey aşanlara itirazımız var...
Nail Sarı
26-07-2012, 15:23
Bizlerin doğa sevgisini ve bitkilerle olan çalışmalarımız zevkle paylaştığımız bu güzel forumda en zor iş size kalıyor Sayın malina. İşiniz gerçekten çok zor. Allah kolaylık versin. Bende farklı bir konuda forum sahibiyim çok iyi bilirim.
Teşekkürler.
Ben fakir
16-01-2013, 21:44
Sevgili Alibaba,
Sohbetinizden mahrum kalınca, bir arıyayım hele dedim.
Bu işi yaparken ladin çalışmanızı gördüm.
Büyük beceri ve yetenek isteyen bir çalışma olduğunu kabul etmeliyim.
Şimdi yazacaklarımı siz ve diğer "bonsai"ci arkadaşlar tepki ile karşılayabilirsiniz, itirazım olmaz!..
Bir zamanlar Çin'de, çoğunluk arasında geçerli olan kadınlara küçük metal ayakkabı giydirerek ayaklarının küçük kalmasını sağlamak gelenekti.
O ayakların çekilmiş röntgen filmlerini gördüm, harab oldum!
Ben bonsai geleneğinin de canlı bir varlığın gelişmesini engellemek olduğunu sanıyorum.
Bilmem yanılıyor muyum?
Merhaba 'Ben fakir' abi, takiptesin demekki :)
Ben yeniyim abi bonsai konusunda, araştırıp deneyip öğrenmeye çalışıyorum.
Bonsai hakkındaki bakış açınıza şu an bişey diyemeyeceğim, burda çok tecrübeli ustalar var bu konuda, cevabı onlara bırakayım ben :D
hayırlı akşamlar, adaya selamlar
Ben fakir
16-01-2013, 22:11
Merhaba Alibaba,
Takipte değilim, ana sayfada adını görünce hatır sorayım dedim. Ayrıca musiki konusunda keyifli sohbetler yapıyorduk. Özledim, o kadar!
Ben sana bonsai konusunda teknik bir soru sormadım ki beni ustaların önüne atıyorsun. (hem de en hınzır smiley ile!)
Benim merak ettiğim, bir canlının büyümesini engellemenin, eksik ve özürlü bir büyümeye neden olmanın moral yönden incelenmesi idi.
Buna cevap vermek için bonsai terbiyecisi olmak gerekmez.
Ne dersin?
Teşekkür ederim abi, musiki sohbetimizi ihmal ettim biraz işlerden dolayı. Telafi ederim inşallah. Siz de iyisinizdir inşallah.
Gelişmeyi durdurmak tarafında çok da keskin bir çizgi yok aslında. Budama yapmak zaten sağlıklı gelişim için şart. Sonuçta üstünde çalıştığımız bitkiler henüz ağaç değiller, çoğu fidan. Her zaman doğaya geri de dönebilirler.
Kişisel olarak bonsai'den sonra ağaçlara bakış açım değişti, nereye gitsem gezsem ağaçlara bakıyorum inceliyorum...
Bugün ferahfeza ayinini üfledim ağaçlarıma mesela. Gittikçe çoğalıyorlar, duyan geliyor :D
Merhaba Alibaba,
Takipte değilim, ana sayfada adını görünce hatır sorayım dedim. Ayrıca musiki konusunda keyifli sohbetler yapıyorduk. Özledim, o kadar!
Ben sana bonsai konusunda teknik bir soru sormadım ki beni ustaların önüne atıyorsun. (hem de en hınzır smiley ile!)
Benim merak ettiğim, bir canlının büyümesini engellemenin, eksik ve özürlü bir büyümeye neden olmanın moral yönden incelenmesi idi.
Buna cevap vermek için bonsai terbiyecisi olmak gerekmez.
Ne dersin?
Ben fakir
16-01-2013, 22:30
[QUOTE=alibaba9;1086888
Bugün ferahfeza ayinini üfledim ağaçlarıma mesela. Gittikçe çoğalıyorlar, duyan geliyor :D[/QUOTE]
Ben dinlemekten ötesine cüret edemedim.
Oysa kulübemin çevresi, hep kamışlık!..
Ne mutlu sana, imrendirdin!..
Benim merak ettiğim, bir canlının büyümesini engellemenin, eksik ve özürlü bir büyümeye neden olmanın moral yönden incelenmesi idi.
Buna cevap vermek için bonsai terbiyecisi olmak gerekmez.
Ne dersin?
Bir kaç ayda bir bonsai ile ilgisi olmayanların bu tür mesajlar yazması sanırım adetten oldu.
Sanırım aynı içerikli anlamadan fikir üretme mesajlarına yeterli cevaplar da verildi. Bu başlıklarda ihtiyacınız cevapları arayıp bulabilirsiniz.
Belki bonsai terbiyecisi kavramını da literatüre kazandırırsınız.
Bonsai ne ekiktir ne de özürlüdür, bence bir konuda zikretmeden fikir sahibi olmamanız en uygun durum olur.
Ben fakir
16-01-2013, 23:10
Bir kaç ayda bir bonsai ile ilgisi olmayanların bu tür mesajlar yazması sanırım adetten oldu.
Sanırım aynı içerikli anlamadan fikir üretme mesajlarına yeterli cevaplar da verildi. Bu başlıklarda ihtiyacınız cevapları arayıp bulabilirsiniz.
Belki bonsai terbiyecisi kavramını da literatüre kazandırırsınız.
Bonsai ne eskiktir ne de özürlüdür, bence bir konuda zikretmeden fikir sahibi olmamanız en uygun durum olur.
Görüşünüzü saygı ile karşılarım.
Siz beni anlasanız da, anlamasanız da!..
Sorun benim neyi anlayıp neyi anlamayacağım değil.
Sizin zikir sahibi olmadan fikir sahibi olacağınızı düşünmeniz.
sokakta gördüğüm yanından geçtiğim her fidanı inceler oldum resmen teşekkürler agaclar.net
Harun Parlak
16-03-2014, 14:49
Ağaç sevgisi can sevgisi, Bonsai sevgisi canından torun sevgisi gibidir.
Açıkcası ben de bonsai olayına yeni başlamış birisi olarak şekillendirme konusunda pek bir şey yapmayı düşünmüyorum. Bunun iki sebebi var, birincisi bu konuda çok amatör olduğum için bitkiye zarar vermekten korkuyor olmam. İkincisi ise ağacın hiçbir müdahale olmadan kendi alacağı şekli merak ediyor olmam ve bunu gözlemlemenin daha heyecan verici olmasıdır.
Bu açıdan bakacak olursak benim yaptığıma (gerçi henüz pek bir şey yapabilmiş değilim) sanat demek pek doğru olmayabilir. Benim yaptığım sadece bonsai yetiştiriciliği olarak görülmeli belki de, zira benim şekillendirdiğim ya da kendimden bir şey kattığım bir eser yok ortada. Yine de doğanın ağaca vereceği şeklin, benim vereceğimden daha güzel olacağını tahmin ediyorum.
nicholai hel
08-05-2014, 17:19
Sn. Erdemy, yetiştirmeye başladığınız türü belirtmemişsiniz ama bonsai diye bir tür olmadığına göre elinizdeki tür her ne olursa olsun, hiçbir müdahalede bulunmadan yetiştirmeyi düşünüyorsanız türdeşleri nasıl gelişiyorsa öyle gelişecek, çalı türüyse çalı olacak, 30 metre boylanan bir ağaçsa, bakım koşullarınız elverdiği müddetçe o boylara ulaşmak isteyecek. Yani hiçbir zaman bonsai olamayacak.
Bu durumda siz de bonsai yetiştiricisi değil ağaç ya da çalı yetiştiricisi olacaksınız.:)
Ben birebir japonca kelime anlamından yola çıkarak Bonsai olarak adlandırdım yaptığım işi, zira çanakta bitki yetiştiriyorum. Bonsai'yi ağaç şekillendirme sanatı olduğunu kabul edenler için yaptığım şey sadece saksıda ağaç yetiştiriciliği olarak görülebilir. Bonsai'nin kelime anlamından yola çıkıp çanakta bitki yetiştirme olarak kabul edenler için yaptığım şey Bonsai yetiştirmek olacaktır.
badrobot
08-05-2014, 20:41
Sn.Erdemy.
Bu söylediklerinizi bir şaka olarak kabul ediyorum. Sizin mantığınıza göre; sakısya otobüs sığdırma gibi bir işlede karşımıza çıkabilirdiniz o zaman.
Bonsai kelimesinin anlamı saksıdaki ağaçtan çok daha öte bir şeydir. Öncelikle bunu size şöyle anlatayım; aslında sihirbazların yaptığı gibi bir ilizyondur, bonsai sanatı. Herhangi bir ağaca veya çalıya bilinçli müdehalelerde bulunarak, bitkiyi işleyerek ve bitkininde bu mudahalere karşı tepkiler vererek zamanla o bitkinin sanki 400-500 yıllık bir ağaç gibi görünmesi olayıdır. Bakan kişi o bitkiyi ne kadar mini boyutlarda olsada eğer ağaç gibi görebiliyorsa sanatçı okadar başarılıdır.
Sizin yaptığınızın ne bonsai'yle nede ağaç yetiştiriciliğle bir alakası yok. Yok çünki; ağaç yetiştiriciliği yapsanız ağacınızı ya bahçeye ve ya derin ve geniş saksılara almalısınızki kök yapısı özgürce gelişsin, bedeni serpilsin. Yok eğer sığ saksıda bonsai yapacağım diyorsanız ozamanda tüm bonsai konularını zaman içinde öğrenip ağacınıza gerekli zamanlarda müdehale edip işin gereğini yapmanız gerekir. Sizinkisi ikisinin ortası ve hiç birinin gereğini yapmamak gibi bir şey.
İyi çalışmalar dilerim.
Sığ saksıda ağaç tohumu ekip bu bitkiye müdahale etmeden büyütmek gibi bir ihtimal yok mu yani? İlla tellemeyle dallarına şekil verip budamak gibi yöntemler mi gerekiyor?
Neyse aldığım cevaplardan da anladığım kadarıyla benim yapmaya çalıştığım/niyetlendiğim şeyin bonsai ile alakası yokmuş. Öğrendiğim iyi oldu ben de boşuna bu forumu konuyla alakasız soru ve mesajlarımla doldurmamış olacağım.
Herkese iyi günler
badrobot
08-05-2014, 21:28
Sn.Erdemy.
Sapla samanı birbirine karıştırmamak gerekli.
Forum çatısı altında biz size yardımcı olalım. Eğer amacınız Bonsai yapmaksa forumda size, bende dahil omak üzere yardımcı olabilicek bir çok üye var. Eğer bonsai değilde, ağaç yetiştirili üzerindede forumumuzda yüzlerce deneyimli üye mevcut.
nicholai hel
08-05-2014, 21:41
Bir tohumu sığ saksıya ekerek zaten ilk müdahaleyi yapmış oluyorsunuz Sayın Erdemy. Bu aşamadan sonra, onu o dar ortamda yaşatmak için gerekli zamanlarda müdahale etmek zaten sizin için kaçınılmaz olacak.
Hiç müdahale etmeden bir ağaç yetiştirmek için onu bahçeye dikmeniz gerekir. Hatta sulamayı da bir müdahale olarak sayacak olursak, ki öyledir, ikliminize uygun ve o coğrafyada kendiliğinden yetişen bir türün tohumunu ekmelisiniz ki hiç müdahale etmeden, eğer şansı da varsa büyüsün, gelişsin.
Şöyle örnekleyeyim, bir kuş doğada doğar, büyür, kendi kendine beslenir, gelişir, ürer, zamanı gelince de ölür.
Siz o kuşu alıp bir kafese koyarsanız, sonra da ona yiyecek vermezseniz, temizliğine özen göstermezseniz bu doğal değildir, yaşamaz, çünkü o artık doğal ortamında değildir.
İlla tellemeyle dallarına şekil vermek zorunda değilsiniz, fakat belirli aralıklarla budama yapmanız gerekecek. Çünkü ağacınız o hapsettiğiniz saksıyı kabul etmeyecek, genetiği gereği sürekli büyümek isteyecek, hem toprağın üstünde, hem de altında. Bu nedenle sizin bunu sınırlamanız, hem dallarını hem de köklerini belirli aralıklarla budamanız elzem olacak.
Bunu da şöyle örnekleyeyim, yavru bir şahini alıp bir muhabbet kuşu kafesine sokabilirsiniz. Bir süre bakabilirsiniz de. Sonra (şahini budayamayacağınız için:) ) o kafesi sürekli büyütmeniz gerekecek. Hatta bir süre sonra yapacağınız en büyük kafes bile o vahşi kuşa dar gelecek.
Bir ağacın bonsai olabilmesi için, Sn. badrobot'un da anlattığı gibi, belirli özellikleri olması gerekir, bunlar da ancak doğru uygulamalarla gerçekleşir. Eğer amacınız hiç müdahale etmeden bir ağaç yetiştirmekse, agaclar.net'in diğer forum başlıklarında istediğiniz türle ilgili istediğiniz bilgileri alabilirsiniz. Ama amacınız bir bonsai yetiştirmekse, biz size yardımcı olabilmek ve hep birlikte bu hobiyi geliştirebilmek için buradayız. Siz istekli olduğunuz sürece biz de elimizden gelen yardımı yapmaya hazırız.
Forumumuzda hali hazırda yeni başlayanlar için çok detaylı bilgiler mevcut, onları okuyarak başlayabilirsiniz. Aklınıza takılan her konuda da, bilgimiz ve tecrübemiz yettiğince, dilimiz döndüğünce size yardımcı olmaya çalışırız.
İyi günler, ya da hoşgeldiniz.:)
dusunenadam
19-11-2014, 11:01
Konuya uzun zamandır kimse yorum yapmamış. Hem teknik, hem de düşünsel ve duygusal bağlamda, bu işi öğrenmeye çalışan ve hatta geriden gelen bir bonsai öğrencisiyim. Geç yazmam o yüzden. Konu başlığı altında yazılanların hepsini okudum. Bonsaiye gönül verenlere “cani” yakıştırmasına kadar mevzu uzamış. Yeniden bir polemik başlatmak değil amacım lakin, okuduklarıma çok çok üzüldüm.
Bonsaiyle ilgilenmeye, bu sayede doğaya, tabiata ve ağaçlara farklı bir gözle bakmaya başladığım ilk yıldı. İlçede yaşlı teyzem bana iki tane incir verdi. Harika görünüyorlardı. Hiç düşünmeden bir tanesini hemen ağzıma attım. Ağzıma yayılan tat inanılmaz güzeldi. Küçücük tohumlar ağzımda çıtırdıyordu. İnciri yerken bir yandan da dişlerimin arasında çıtırdayan tohumlarını düşünüyordum. Acaba bu tohumların birini yetiştirsem bonsai yapabilir miyim diye düşündüm. Yüzlerce olmalıydılar. Belki de binlerce… Bu ağzımda olay şey aslında yüzlerce ağaç demekti. Yüzlerce, binlerce ağaçlık bir ormanı bünyeye ilave etmek üzereydim. Kalanları da şehrin alt yapısına gömecektim. Zorla yuttum.
Diğer inciri yiyemedim. Ezip tohumlarını çıkarttım. Gerçekten de çok fazlaydılar. Sonra bu tohumları, bonsai öğrenmeye çalışırken öğrendiğim çimlendirme teknikleriyle çimlendirdim. Kaç tane olduklarını dahi saymak imkansızdı. İçlerinden iki tanesini bonsai olarak yetiştirmek için saksıya aldım. Bir kısmını dostlara, arkadaşlara dağıttım. Fakat baş etmek imkansızdı. Doğanın aslında ne kadar cömert olduğunu ilk defa farkediyordum. En sonunda fidanlık sahibi bir arkadaşıma konuyu açtım ve hepsini bu fidanlığa götürdük. Bir hafta sonumu verdim ama hepsini yüzlerce viyol gözüne tek tek yerleştirdim. Ölenler ve dağıtılanların haricinde yaklaşık 400-500 civarındaydı. Daha sonra hepsini tüplere aldık. Çoğunu şehrin belirli yerlerine diktik. Dağıttık….
Şimdi şu bonsaiyi doğaya müdahale veya ağaca eziyet olarak gören arkadaşlar acaba yedikleri meyveleri veya kullandıkları tuvalet kağıtlarının neresinden bakıyorlar bonsaiye? Her yenilen meyve veya sebze zaten doğaya müdahale değil mi? Merzifonda bir eşek, elmaları yer ve tohumları dağıtır. Sincaplar tohumların bazılarını yer, bazılarını gömer. Arılar polen taşır… Yani tabiat müdahale ile var olabiliyor. Önemli olan doğru müdahale nedir, bunu öğrenmek.
Bonsai sanatında da insan doğru müdahaleyi öğrenir. Hem bonsaisine, hem doğaya… Bir sincap hayatı boyunca, iyi ihtimalle 3-5 ağacın yetişmesine vesile olabilir. Fakat, bonsai sanatı sayesinde ağaç ve doğa sevgisiyle yetişmiş bir insan, hayatı boyunca milyonlarca ağacı bu dünyaya hediye edebilir. Böyle bir insan yetişecekse ve bunun bedeli birkaç ağaçsa eğer, o birkaç ağaç varsın ölsün. Çünkü o ölen ağacın yasını tutmak da bu eğitimin bir parçasıdır. Ölüm ise zaten yaşamın bir parçası. Yaşam ancak ölümle var olabiliyor. Tüm canlılar ölülerle besleniyor... Sanatı bundan ayrı tutmak mümkün olabilir mi? Bir ressam, elindeki ölü bir ağaç ve ölü bir hayvanın kıllarından oluşan fırçasıyla, ölü bir ağacın üstüne doğru darbeleri vurmayı öğreniyor.
“Ölüm, hangi niyet ve ne uğruna?” İşte bunu iyi ayırt etmek lazım. “Hayvan yeme, tabiata müdahale…” “Bitki yeme, tabiata müdahale…” Arkadaşlar kusura bakmasın ama bu çok sığ bir düşünce. Diyelim ki beslenme ihtiyacı doğal. Ya gözün, kulağın, ruhun, kalbin ihtiyaçları...? Zaten bunları hep es geçtiğimiz için dünya bu halde değil mi?
Örnek: Bir bonsai sanatçısının bir ağacı ölür. O ölen ağaç sanatçıya eğitim verir. O sanatçı harika bonsailer yapar. İnsanlar onun yaptığı bonsailere hayranlıkla bakar ve ağaçtan ve doğadan ne kadar ayrı kaldığını fark eder. Doğayı hatırlar. O bakan insanlardan biri şehirlerin sentetik yaşamından sıkıldığını fark eder. Doğaya dönmek ister… vs.vs… Bonsai sanatçısının elinde bir ağaç ölür. O sayede binlerce ağaç yaşar. Bir bonsai sanatçısının bir ağacı ölür. O sanatçı, o ölümle bir şey keşfeder. Dünya açlıktan kurtulur. İmkansız mı?
Tüm sanatlar da böyledir. Hatta bilim... Laboratuvarda bir fare ölür, binlerce can kurtulur. Para ve güç, hatta zevk uğruna bu kadar cinayetin işlendiği, doğanın, hayvanların hatta insanların katledildiği bu dünyada kayıtsız ve duyarsızca yaşayıp, ülkemizdeki üç-beş ağaç dostu bonsai gönüllüsüne bu saldırı neden? Güzel amaçları, güzel niyetleri var diye mi?
Peki bu bonsai sevdalılarını suçlayan arkadaşlar ağaç sevdasının neresindeler? Acaba bu arkadaşlar bir lokmada kaç ağacı midelerine gömdüklerini hiç düşündüler mi? Şimdiye kadar kaç ağaçlık ormanları şehrin altyapısında çürümeye gönderdiler? Burada bu rencide edici sözlerinden ne kadarını para için orman katleden bir şirketin patronuna söyleyebildiler. Bonsai, ağaca eziyet değil sevgi göstergesidir. Sevgi olmasaydı zaten bu kadar sabır da mümkün olmazdı.
Tabiat hem acıyı, hem mutluluğu barındırır bünyesinde. Var sayalım ki ağaçlar kesilince canı acır. O zaman bir domates de dalından koparılınca acır. Bir fidan dikilirken de canı acır. Bir tohum kuruyemiş olmaya çalışırken de… Zaten, bütün canlılar acıyla var olmuyorlar mı? Doğum ve varoluş bir sancı süreci değil mi? Acı olmadan güzel bir şey var olabiliyor mu?
Madem bu kadar uzattım, dini açıdan da bildiklerimi yazayım: Can almak günahtır. Yaş bir dalı kırmak dahi günahtır. Ancak, mesela vatanına, yuvana saldırılıyorsa savaşmak sevaptır. İnsanlar yesin diye ağaç, sebze dahi yetiştirip büyütmek sevaptır. Ama budama yapmadan ağaç da yetiştiremeyiz, sebze de… Burada belirleyici nokta, şartlar ve o şartların oluşturduğu “niyet”tir. Dinimizde amelleri niyetler belirler. Niyeti, güç para, zevk olana mı söylenmeli kötü sözler, yoksa niyeti bir ağacı yaşatmak olana mı?
Eleştiri yapan arkadaşların görüşlerine de saygı duyarım. Fakat anladığım kadarıyla bu tepki bonsai sanatını ve ne anlama geldiğini bilmemekten kaynaklanıyor. İçlerinde kötü niyet olmadığını biliyorum. Buradaki herkes doğa ve ağaç dostu. İhtimal, yine de yazdıklarımı anlamak istemeyen biri çıkıp “Ağaçlar mı vatana saldırıyor?” der. Der mi? Der…
Merhaba sn dusunenadam,
Dediğiniz gibi bu konu daha önceden çok tartışıldı ve polemiklere sahne oldu, bu yüzden ben de yazdığınız her cümleye tek tek yorum veya onaylayıcı birşeyler de olsa yazmak pek istemiyorum doğrusu :)
Ama şöyle kısa bir not da ben eklemek isterim:
Hobilerimden birisi de balık tutmaktır, aslında amacım balık tutmaktan ziyade serin ama fazla üşütmeyen sonbahar mevsiminde deniz kıyısında ve sabah erken saatlerde içime temiz deniz havasını çekerken o ruhu okşayan dalga ve martı seslerini dinlemek, kendimle ve doğayla başbaşa kalabilmektir.
Birkaç senedir pek gidemiyordum doğrusu, uzun bir aradan sonra ilk defa geçen ay güzel bir kayalıklı kumsala gittim. Katlanır sandalyemi açtım, oltamı attım, çayımı koydum ve denize karşı oturdum... Ancak 2-3 saat sonra ilk balığımı tutabildim, çünkü artık denizde eskisi gibi bol balık yok! Bizim buradaki birkaç sahil kasabasındaki yüzlerce Trol teknesi balıkları tüketmekle kalmadı, yuvalarını bile söküp çıkardı denizin dibinden senelerdir, Türkiye genelinde de zaten durum böyle...
Her neyse konuyu dağıtmayayım :)
Öğlene doğru bir polis aracı durdu biraz uzağımda, yanıma geldiler ve benden tam olarak adını veya ne olduğunu anlamadığım sarı renkli bir balıkçılık kimlik kartı sordular. Ne olduğunu anlamadım ama o kart olmadan artık amatörce bile olsa balık tutulamayacağını öğrendim.
Ertesi hafta bu kartın nasıl çıkartılacağı ile ilgili uzun prosedürü öğrendim ve kartı çıkartmak tam 2 günümü aldı; birbirinden mesafe olarak çok uzak bir çok resmi daireye gitmeniz, birçok evrak işini tamamlamanız ve çok para ödemeniz gerekiyor... Kendimi balıkları yok eden ve bu yüzden de bu hobiden uzaklaştırılmak istenen birisi gibi hissettim bir an :)
Ama eminim ki ne denizlerdeki balıkları esas yok eden o trol sahipleri ne de o balıkları iştahla tüketen ama nereden ve nasıl, ne pahasına geldiğini sorgulamayan insanlar kendini böyle hissetmiyor veya böyle zor muamelelere maruz kalmıyor bu memlekette!
Sanırım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir :)
dusunenadam
19-11-2014, 16:59
Sn.Sakaki,
Çok iyi anlıyorum. Doğayı katledenlerin yaptığı şeyler, öyle veya böyle bir şekilde mazur görülüyor. Mesela, şu bahsettiğiniz balıkçılar hakkında "ekmek parası peşinde, o avlamazsa nereden balık yiyeceğiz vs.gibi)
Fakat deniz kıyısına gidip olta atan bir insan çok rahatlıkla, fütursuzca eleştirilebiliyor. Oysa asıl denizi, içindekilerle birlikte gerçekten seven işte tam da o balıkçı. Aslında balık neslini kurtarabilecek potansiyeli olan yegane insan da o oltacı. Bunu kimse anlamıyor. İnsanın aklına şu geliyor: "Sen oltanla, şu trolcülerin balıklarını tutma" diye mi düşünüyorlar acaba? Malum, artık oksijenin bile parasız olduğuna sevinecek durumdayız.
Balıkçılar da gerekli elbette. Ancak insanlar şunu anlamalı. Dünyanın, her geçen gün azalan kaynaklarını daha çok ve hızlı sömürmekle, her geçen gün daha çok üretmekle ihtiyaçlar bitmiyor. İnsanlar, daha az tüketmeyi öğrenmek zorunda. Daha az tüketimle bu sorunlar aşılabilir. Enerjide dahi durum böyle. Dünyanın verebileceği kaynaklar sınırsız değil.
Ayrıca, dünyanın yarıdan fazlası kıtlık çekerken, uğraşılması, eleştirilmesi gereken doğa ve tabiat sevdalıları değil. Olmamalı. Olta balıkçılarıyla bitmedi bu yeryüzündeki balık nüfusu. Veya bonsai sevdalılarıyla ağaçlarımız eksilmedi.
Bu düzenin -kendi bile farkında olmadan- küçük bir dişlisi olup, dünyanın yaşamsal, maddesel ve düşünsel tüm sorunlarını bu sevdalılara yıkmaya çalışanlara bozuluyorum.
badrobot
19-11-2014, 18:27
Konu doğa tahribi ve ağaç katliamı olunca bende iki laf edeyim istedim. Tarihte yaşamış bir çok peygamber, kral, padişah, düşünür. yazar. tarihçi ağaçların kesilmesinin ne kadar kötü bir şey olduğuna dair sayısız hikayeler ve söylemler vardır. Ama insanlar ne zaman ders almışlarki bu dönem ders alsınlar. Hep yakmış, yıkmış, kesmiş ve öldürmüş. Bunun tek nedenide para hırsı olmuş. Kimi yeri arsa yapmış satmış kimi yere bina yapmış, kimi yerede santral. Üstelik her defasındada mazereti hazır olmuş "ben hizmet veriyoum" diye...
Kes kes bakalın nereye kadar demek isterdim ama diyemiyorum. Çünki şu an ciğerlerimize çektiğimiz havayı sadece ağaçların yaprakları sağlıyor. İş oraya varınca zaten konuşabilecek halimiz kalacakmı herhangi birimizin? ABD'de yapılan bir hesaba göre soluduğumuz havayı sadece 6 ay için yapay şekilde üretmek için 38 trilyon dolar gibi bir maaliyet varmış. Aslında çoğu kişinin bile farkında olmadığı, önemsemediği ağaçlar işte bu işe yarıyor.
Bonsai? Bir işkence yöntemimi yoksa bir saygı ve sevgi şeklimi? Sakaki'nin dediği gibi çok tartışılmış bir konu. Bu konuda tek bir cümlem var; algıda seçicilik ve algıda dikkati çekme.
Behçemde ağaçlarımı görenler "biz ağaçları hiç böyle görmedik" diyorlar. Oysaki ağaçlar aynı değilmi. İnsanların ağaçlara bakış açısını değiştiriyor bonsai sanatı. Bu bile insanların ağaçlara bakış açısnı yönlendirmekte çok önemli bir araç.
Harun Parlak
13-01-2016, 11:27
Bonsai şekillendirmesine karşı çıkan ve doğal bulmayan arkadaşlar içinde vejeteryan olanlar'a saygı duyarak ben de özveri ile tartışabilir ikna edemez isem bu güzel sanatla uğraşı bırakabilirim. Vejeteryan olmayanların bu sanata karşı çıkmaya ve eleştirmeye hiç mi hiç hakkı yok.
Bonsai nedir ne değildir bilmem, sadece forumda gördüğümde bonzaiden farkının ne olduğunu öğrenmek için bir baktım ve gördüğüm şey şu:
1-)Evinde bahçesi olmayan, fakat ağaç isteyenler için saksıda ağaç yapma yöntemi
2-)Bunun için ağacın bir kısmı alınıp saksıya dikiliyor.
3-)Ağacın yaşaması için gerekli işlemler yapılıp, ağacın büyümemesi için her türlü önlem alınıyor(budama vs.)
4-)Bunların tek sebebi de görsel şölen. Yani insan masasında bir ağaç görmekten mutlu olacağı için o ağacı oraya hapsedip, hem yaşaması için çaba sarf ediyor hem de büyümemesi için budayıp duruyor.
5-)Ve buna işkence deyince karşıt görüş olarak evde mobilya kullanımını örnek gösteriyor.
Bir başkasının yaptığı yanlış, bir insanın yaptığı şeyi meşrulaştırması için yeterli değildir.
Ağaçlara bakım yapılmasının sebebi de onların yaşamalarını sağlamak. Yani saksıdaki ağaç için bu bir zorunluluk. Ağaç seven insan onlara eziyet etmez. Gider bu zamanı yeni ağaç dikmek için harcar.
Ağaçların kesilmesi doğru bir davranış değil, fakat birileri ağaçları kesiyor diye onları saksıya hapsedip büyümelerini engellemek de aynı derecede yanlış. Kaldı ki kesilenlerin içinde çürümüş ağaçlar da var.
Evet, bitkilerin sinir sistemi yok ve hiç bir şey hissetmezler, fakat ben bir canlının hayatına bu derece müdahale etmenin(sadece görsel bir şölen için) bir insanlık ayıbı olduğunu düşünüyorum.
Aynı şey, evinde kedi, köpek besleyip bunları kısırlaştıranlar için de geçerli. Bu zihniyete sahip olanların ilk başta kendi kendini kısırlaştırması lazım.
Ağaç seven insan, aynı enerjiyi çevresindeki uygun olan yerlere ağaç dikerek harcasa idi sanırım yüzlerce ağaç dikmiş olurdu. Görsel şölen olmasa da doğaya ve insanlığa faydası binlerce kat daha fazla olurdu.
Bende saksıda bitki besliyorum fakat büyümeleri için gübre veriyorum ve budama bahanesiyle sağını solunu kesmiyorum. Sadece kuruyan yapraklar olursa onları ayıklıyorum.
Temelde bir insana tuhaf gelen bir durumun da sonrasında fikrini tamamen değiştirmesi de bana pek olası gelmiyor açıkçası. Fazla büyümeyen bir ağaç olsa bende saksıda besleyeyim ama büyümesini engelleme olayı hiç anlamlı gelmiyor.
Harun Parlak
28-06-2017, 20:33
Bonsai nedir ne değildir bilmem, sadece forumda gördüğümde bonzaiden farkının ne olduğunu öğrenmek için bir baktım ve gördüğüm şey şu:
1-)Evinde bahçesi olmayan, fakat ağaç isteyenler için saksıda ağaç yapma yöntemi
2-)Bunun için ağacın bir kısmı alınıp saksıya dikiliyor.
Olayı çözmüşsünüz ne güzel ömrün boyunca çalışmak zorunda kalmazsın linkteki gibi yap bir tane torunlarına güzel bir miras.
https://www.bonsaiempire.com/blog/expensive-bonsai
3-)Ağacın yaşaması için gerekli işlemler yapılıp, ağacın büyümemesi için her türlü önlem alınıyor(budama vs.)
4-)Bunların tek sebebi de görsel şölen. Yani insan masasında bir ağaç görmekten mutlu olacağı için o ağacı oraya hapsedip, hem yaşaması için çaba sarf ediyor hem de büyümemesi için budayıp duruyor.
Bonsailer genel olarak bahçede, balkon ve teraslardadır. Sizin paşa kılıcı ortamından daha doğal ortamdır.
5-)Ve buna işkence deyince karşıt görüş olarak evde mobilya kullanımını örnek gösteriyor.
Bir başkasının yaptığı yanlış, bir insanın yaptığı şeyi meşrulaştırması için yeterli değildir.
Siz ve insanların çoğunluğu traş oluyor, tırnak kesiyor, estetik yaptırıyor vs. bunlar işkence olmuyor da bizim yaprak koparmamız, uç almamız mı işkence oluyor?
Ağaçlara bakım yapılmasının sebebi de onların yaşamalarını sağlamak. Yani saksıdaki ağaç için bu bir zorunluluk. Ağaç seven insan onlara eziyet etmez. Gider bu zamanı yeni ağaç dikmek için harcar.
Evlerimize aldığımız her tropikal bitkiyi seviyoruz diye vatanından koparmak yerine oralara gidip besleyip bakmamız gerekiyor bu mantığa göre o zaman.
Ağaçların kesilmesi doğru bir davranış değil, fakat birileri ağaçları kesiyor diye onları saksıya hapsedip büyümelerini engellemek de aynı derecede yanlış. Kaldı ki kesilenlerin içinde çürümüş ağaçlar da var.
Doğada da sulak arazide on onbeş metre büyüyüp kuruyabiliyor, kurak kayalık arazide elli altmış santim de kalabiliyor aynı yaş ve türde. Bizler de doğal olmayan hareket yapamıyoruz zaten aksi halde ölüyor.
Evet, bitkilerin sinir sistemi yok ve hiç bir şey hissetmezler, fakat ben bir canlının hayatına bu derece müdahale etmenin(sadece görsel bir şölen için) bir insanlık ayıbı olduğunu düşünüyorum.
Tek insanlık ayıbımız bu olsun :)
Aynı şey, evinde kedi, köpek besleyip bunları kısırlaştıranlar için de geçerli. Bu zihniyete sahip olanların ilk başta kendi kendini kısırlaştırması lazım.
Bu kısma evinde kedi köpek besleyen arkadaşlar cevap versin.
Ağaç seven insan, aynı enerjiyi çevresindeki uygun olan yerlere ağaç dikerek harcasa idi sanırım yüzlerce ağaç dikmiş olurdu. Görsel şölen olmasa da doğaya ve insanlığa faydası binlerce kat daha fazla olurdu.
Bırakın da enerjimizi nasıl kullanacağımıza biz karar verelim.
Bende saksıda bitki besliyorum fakat büyümeleri için gübre veriyorum ve budama bahanesiyle sağını solunu kesmiyorum. Sadece kuruyan yapraklar olursa onları ayıklıyorum.
Normalde olması gereken yer odanız değil Amazon ormanları.
Temelde bir insana tuhaf gelen bir durumun da sonrasında fikrini tamamen değiştirmesi de bana pek olası gelmiyor açıkçası. Fazla büyümeyen bir ağaç olsa bende saksıda besleyeyim ama büyümesini engelleme olayı hiç anlamlı gelmiyor.
Tavsiye ederim çiçeklerinizden daha yavaş büyüyen ağaç türleri var.
...
nicholai hel
29-06-2017, 13:19
Enver Bey merhabalar, forumumuza hoşgeldiniz.
Evet değindiğiniz konu burada da, başka sayfalarda da, yabancı forumlarda da çok uzun yıllardır konuşuluyor. Biraz kısırdöngü oluşturabiliyor zaman zaman, bazense taraflar birbirinin fikrini değiştirebiliyor.
Bilgilerinizden gördüğüm kadarıyla yurtdışında yaşıyorsunuz, umuyorum İngilizceniz de vardır. Şu videoyu izlerseniz aslında işin özünü kavrayabilirsiniz diye düşünüyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=NfdGGTb5_Ts
Eğer ingilizceniz yoksa hiç izlemeyin çünkü görüntüler sizin ağaca işkence yapılıyor düşüncenizi kuvvetlendirecektir.:) İşin aslı, o görüntüler ağaca yapılabilecek en sert uygulamaları örnekliyor ve özellikle konulmuş görüntüler. Bu sanatla 8 senedir uğraşıyorum, benim henüz uygulamaya ihtiyaç duymadığım sertlikte işlemler.
Aslında bakış açınızda yanıldığınız taraf şurası:
Bunların tek sebebi de görsel şölen.
Dışarıdan bakınca böyle görüldüğünü biliyorum ben de, ama işin özü öyle değil. Sanırım videoda da biraz anlamışsınızdır, bu sanatın özünde "sizi doğaya bağlaması" var. Ve bunun için (malesef artık günümüzde), metropollerdeki evinizden kalkıp en az bir iki saat yol gidip bir ormanda vakit geçirmeniz gerekmiyor. O ortamın çok küçük ölçekte ve elbette çok küçük etkide de olsa bir kopyasını evinizde yaşabiliyorsunuz. Benim tüm ailem şu an bu hobimin olumlu etkilerini hissediyorlar, ağaçların hem günler, hem yıllar içindeki gelişimlerini en yakından gözlemleme fırsatına sahipler, apartman dairesinde yaşadığımız halde. En çok etkilenen ve olumlu etkilerini gözlemlediğimiz de elbette küçük kızım.
Peki bu yeterli mi? Yani biz ağaçları gözlemleyeceğiz diye onları saksıya koyup kesip budamak zorunda mıyız? Hayır elbette, bu çok bencilce olur. Bu hobinin bizlere kattığı çok önemli bir etki de, günümüz toplumlarının en büyük problemlerinden biri olan ama dillendirilmeyen, etkisine aslında her gün maruz kaldığımız, yaşadığımız ama çoğu zaman göremediğimiz "Plant Blindness" durumu, yani çevirecek olursak "Bitki Körlüğü".
Bu oldukça yeni bir terim, fakat terminolojiye girmiş durumda. Bilimle alakalı olduğunuzu düşünüyorum, buyurun makalesi burada; https://academic.oup.com/bioscience/article/53/10/926/254897/Plant-Blindness
Tanımı: Kişinin etrafındaki bitkisel yaşamın farkında olamaması sonucunda ortaya çıkan dünyamız ve hatta insan ilişkilerini doğrudan etkileyen bitki varlığının önemini anlayamama durumu. Sonucu, doğayı ve onun mükemmelliğini, estetiğini, eşsiz biyolojik çeşitliliği görememe ve dolayısıyla ona saygı duyamama.
Bizler, ve bu hobiye başlayıp da bir süre devam eden herkes, "bitki körü" değiliz. Etrafımızı da bu konuda sürekli bilinçlendiriyoruz. Benim evime gelip de ağaçlarımı gören, ilgi duyup sorular soran herkes giderken ağaçlar konusunda etkilenmiş, büyülenmiş şekilde ayrılıyorlar ve ilerleyen günlerde bana etraflarındaki ağaçların güzelliğini betimleyen fotoğraflar göndermeye başlıyorlar. Bazıları hayatlarında ilk defa fidanlık gezerek bana uygun olabilecek ağaçların fotoğraflarını gönderiyorlar. İnsanların doğaya olan kapalı gözleri açılıyor bu hobiyle. Bunu "gitsinler ormana gözlemlesinler, orada da anlarlar" şeklinde düşünebilirsiniz, fakat pratikte malesef öyle işlemiyor. Bir çok kişi zaten ormanla doğayla bağını koparmış durumda, aksine bu hobiden sonra insanlar daha fazla gözlem yapabilmek için doğaya gitmeyi sıklaştırıyorlar. Ayrıca bir ağacın dört mevsimlik değişimini her gün izleyebilmek müthiş bir deneyim, siz de bilirsiniz, ben evimde 22 ayrı tür ağacın dört mevsim değişimini her gün izleme imkanına sahibim. Bu ancak bunu deneyimleyen benim anlayabildiğim büyük bir nimet.
Ayrıca, dedim ya bitki körü değiliz diye. Kızım 2.5 yıl önce doğduğunda, aynı gün eve gelince önceden hazırladığım 8 farklı türden toplam 100 kadar ağaç tohumunu suyla buluşturdum ve şu an içlerinde boyları 3 metreye ulaşanlar var. Bunlar şehrin çeşitli yerlerinde dikili şekilde büyüyorlar, hala zaman zaman gidip gübreliyor, çok sıcaklarda suluyorum. Kızım da onlarla konuşup hallerini soruyor, dallarını okşuyor. Yakında kendi başlarının çaresine bakar hale gelecekler. Eğer bu hobiyle uğraşıyor olmasam böyle birşey yapacağımı hiç sanmazdım.
Dışarıdan bakınca çok farklı göründüğünün farkındayım. Ama inanın içine girdiğinizde olay düşündüğünüz gibi değil.
652873
Bonsai yetiştirmek bence asil bir uğraş. Bu başlıkta çok çeşitli görüşler gördüm. Her birine saygı göstermek gerekir.
Benim acizane gözlemlediğim ve anladığım şudur:
Bonsai yetiştirmenin yetiştiricisi üzerindeki etkileri var. Sabır eğitimidir, disiplin kazanma çalışmasıdır, sorumluluk sahibi olma uğraşıdır, hevestir. Bu konularda pozitif veya negatif görüşler olabilir. Öven de olur, eleştiren de olur. Önemli olan uğraşan kişinin ne hissettiğidir. Sana iyi geliyorsa devam et.
Bir de yetiştirilen canlı olan ağaç üzerindeki etkileri var. Bu yönüne baktığımızda bitkileri bakımsız bıraktığımızda farklı bir gelişim seyirleri var. Biz onlara bakım yaptığımızda daha farklı olabiliyor. Bahçedeki veya ormandaki ağacı da budamanın etkileri var. Ağaçtan ne beklediğinize göre yine farklı yorumlar yapılabilir. Ağaçların bütün bunlardan rahatsız olduğunu düşünmüyorum.
Şahsi fikrim bonsai yetiştirmenin asil bir uğraş olduğu yönündedir.
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.