Bağlan

View Full Version : Günahıyla, sevabıyla sivil toplum örgütleri




malina
18-05-2005, 11:07
Hiç bir şey mükemmel değildir. Küçük sorunları öne çıkarıp, iyi çalışmaları göz ardı etmenin anlamı yok. Ama yapılan iyi şeyler var diye, hataları hasır altı etmenin de anlamı yok... Sağlıklı bir ders çıkarmak için objektif olmak ve aynı fikirde olmadıklarımızın ne demek istediğini içtenlikle anlamaya çalışmak gerekiyor...

Bu mantığı koruyarak, Türkiyedeki Doğa ile ilgili sivil toplum örgütlerini inceleyelim mi?

Var olan sivil toplum örgütleri için, sitedeki Linkler bölümünden yararlanabilirsiniz.




Divinity
18-05-2005, 18:26
Tek tek hepsini incelemeye açacak mıyız :p

Üye olduğum ve gönüllü görev aldığım birkaç dernek var, hepsi konusunda iyi ve etkin dernekler, yani haklarında iyi şeyler söyleyebilirim :D

Linkler bölümüne eklenmesini istediklerimi kime mail atabilirim?

backyard
18-05-2005, 19:44
linkler bölümüne kendin de ekleyebilirsin
bunun için "site hakkında" yazan bölüme başvurabilir, daha önce eklenen linkleri örnek alabilirsin
sitenin yapısı, tüm üyelerin bilgi ekleyebilecekleri şekilde oluşturuldu

malina
20-05-2005, 16:31
Haklarında bilgi sahibi olduklarının hepsi üzerinde konuşabilirsin

malina
21-05-2005, 07:19
Büyük oranda sivil toplum örgütlerinin durumu da böyle görünüyor...

Konu hakkında görüşleriniz neler?

Hatıra ormanlarının tabelası var, ağacı yok

Kurumların çoğu kez isimlerini duyurmak amacıyla oluşturduğu hatıra ormanları, bir süre sonra kuruyor. Genellikle yol kenarındaki boş arazilere kurulan hatıra ormanlarına dikilen fidanların büyük bir kısmı boy atamadan ölüyor.

Bunun en büyük nedeni ise hatıra ormanı oluştururken ‘yol kenarı ile gönür bir yer’in tek kriter kabul edilip, orman eko sistemine uygun olmayan çorak arazilere fidan dikilmesi. Bunun sonucu olarak ise birçok ‘hatıra ormanı’ tabelası bulunan alanda tek bir yeşil ota bile rastlanmıyor.
Çevre ve Orman Bakanlığı, halka ağaç sevgisini aşılamak için 1993 yılından beri kişi ve kuruluşlar adına hatıra ormanı tesis ediyor. Hatıra ormanı projesiyle bugüne kadar 78 ilde 115 bin dekar alanda ağaçlandırma yapıldı. Bu kapsamda 135 bin 423 kişi, kurum ve kuruluş adına 13 milyon 133 bin 61 adet fidan dikildi.

Ancak söz konusu fidanlardan çoğu, çorak arazilere dikildiği için boy veremeden kurudu. Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü Ağaçlandırma Daire Başkanı Hanifi Narlıoğlu, Zaman’a yaptığı açıklamada, “Kişi ve kuruluşlar sadece hatıra ormanlarındaki fidanların parasını ödüyor. Ormanı tesis etmek, çevresini dikenli telle çevirmek, tabela asmak, bakımını yapmak ve korumak bize kalıyor.” dedi.

Daire Başkanı Narlıoğlu, ağaçlandırma faaliyetlerinin başarılı olması için yağış ve toprak özelliklerine dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Özellikle İç Anadolu ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bazı sahaların ormanların gelişmesine uygun olmadığını belirten Narlıoğlu, “Bu bölgelerin ağaçlandırma oranı Akdeniz, Ege ve Karadeniz’e göre çok düşük. Özellikle bazı yol kenarları ağaç yetiştirmeye uygun değil.

Ancak insanlar, ormanları görünsün diye çorak da olsa açık alanları ve yol kenarlarını tercih ediyor. Dolayısıyla orman ekosistemine uygun olmayan bu sahalara dikilen fidanların çoğu kuruyor.” şeklinde konuştu. Ağaçlandırma Genel Müdürlüğü, hatıra ormanı kurulduktan sonra 3 yıl boyunca bakım yapıyor. Alanın iklim ve coğrafi özelliklerine göre yılda bir veya iki defa bakım çalışması yürütülüyor. Bu kapsamda fidanın çevresinde biten ot ve diğer bitkiler çapayla temizleniyor. Böylece başka bitkilerin fidanın gelişmesini engellemesi önleniyor.

http://www.agaclar.net/index.php?id=1664&PHPSESSID=92072f8e86276a20d32c5cb387503d12

arodopman
21-05-2005, 21:33
Sevgili Malina,



Diyen demiş bir zamanlar ‘’Türk gibi başla bir işe ‘’ diye. Hatıra ormanlarına da bir heves Türk gibi başladıkta ne yazık ki ayni heyecanı sürdüremedik uzun süre. Bir çok işimizde olduğu gibi. Levhalar bakım istemediğinden yerli yerinde kaldılar ama ağaçlar boy veremeden kuruyup yok oldular. Hem emeğe, hem para ya yazık oldu. Oysa anımsıyorum şimdi 1960 lı yılların başlarında Kırklareli’ de çorak bir tepe olan Namazgah Tepesine minnacık çam fidanları dikmiştik. Bütün okullar sırayla sulamaya ve bakımına gittik yıllarca. Geçen yıl gittiğimde her bir fidan koskoca ağaç olmuştu. 45 yıl öncesi o taşra kentinde hiçbir Sivil Toplum Örgütü yoktu ama yüreği vatan ve ağaç sevgisiyle dolu öğretmenler, öğrenciler ve halk vardı. Keşke

Namazgah Korusunun oluşturulmasına ön ayak olan Öğretmen Vefik Sözen gibi birkaç kişi daha çıksaydı da Kırklareli’ nin dört bir yanı çam ormanlarıyla dolsaydı.



Ah Sivil Toplum Örgütlerini oluşturmak çam ormanı yapmak kadar kolay olsa hani.

Din elden gidiyor, bayrak yere düşüyor diye galeyana gelenlere, her yıl vatan toprağından Kıbrıs büyüklüğünde verimli toprağın erozyonla denizlere döküldüğünü anlatabilecek Sivil Toplum Örgütlerinin yakın zamanda etkinliklerini göstereceklerini umuyoruz.

malina
22-05-2005, 08:14
İyi niyetle başlayan ama devam etmeyen ağaçlandırma çalışmaları için örnek modeller oluşturalım diyorum...

Hepinizin malumudur, insanlar genellikle hazır fikir ister. Hepsi değilse de bir kısmı, aklı yatarsa bu fikirlere uyar.

Kesinleşmemiş önerilerimizi yazalım, sonra toparlarız... Çözüm önerisi bulmak için soruları/sorunları yazmakla başlayalım...

1. Ağaçlandırma yapmak için, danışılacak merciler nereleri?
2. Bunlar kişileri bilgilendirici bir dosya sunuyorlar mı? Yoksa iş, görüşülen kişinin insiyatifine mi kalıyor?
3. Ağaçlandırmanın sorunsuz yaşanması için (fidan alımı, dikimi, bakımı yani 5-10 yıl sonra orada canlı ağaçlar olması) gereken bilgiler, internet üzerinde yer alıyor mu?
4. Bir grup insan, buna iyi niyetli başlamasına rağmen, devamını getirmek zorunda olan kurumlar hangileri? Bunlar her zaman bakım çalışmalarına yetişebiliyorlar mı?
5. Dikim için hangi kurumlara bilgi vermek ve izin almak gerek, bunların istatistikleri var mı? Nasıl takip ediliyor?
6. Yörelere uygun ağaçlar sınıflandırmasıyla ilgili bilgilere kolayca nereden ulaşılabilir?
7. Okullar, çocuk esirgeme kurumları (16 yaşından büyük yetişkin çocuklar), askeriye gibi kurumlar yakın çevrelerindeki bakımla ilgilenmek üzere örgütlenebilir mi?
8. Bu çalışmaların bir kısmını gönüllü çalışma kampları, organize edebilir mi?

Soruların bir kısmını size bırakayım:)

AYDIN_ATICI
22-05-2005, 22:21
Sevgili malina, önerini çok beğendim. Uzun bir süredir türçek'in stratejik planının çalışmalarını yapmaktayız ve bu çalışmada zayıf yanlarımız, güçlü yanlarımız, biz kimiz? ne yapmak istiyoruz? on yıl, yirmi yıl sonra bu kurum nerede olmalı? kurumsal cv.miz nedir? çalışma alanımız hangi konularda olmalı kapsamını genişletelim mi yoksa daraltalım mı ..gibi bir çok soruya cevap aradık.
Kimi cevaplar bizi mutlu etti, kimi cevaplar ise mutlu etmedi ama mutsuz da etmedi.
Bir çok sorunun cevabını da bulamadık elbet ama en azından bunu da biliyoruz. Yani cevap veremediğimiz bir çok soru da var.
Bazı sorulara bizim cevap vermemizin de pek anlamı yoktu. Ama madem konuyu açtın bu konuda bize yardımcı olacak arkadaşlarımız var mı?
TÜRÇEK dışarıdan bakıldığında nasıl görünüyor?
Haydi arkadaşlar TÜRÇEK'i masaya yatırın ve düşünceleriniz, önerilerinizle bizi yönlendirin
(bu arada dışarıdan sözcüğü hakkında bir çekincem var: biz doğayı korumak için çaba gösteren herkesi içimizde görüyoruz elbette)

arodopman
23-05-2005, 10:04
Sayın Turçek,



Sevgili Malina’ nın açıp geliştirdiği Sivil Toplum Örgütleri konusunda siz TURÇEK in masaya yatırılmasını istemişsiniz. Yıllarca karınca kararınca bir çok Sivil Toplum Örgütünde bulunmuş bir kişi olarak ben üyesi olmadığım, çalışma gruplarında bulunmadığım yani kısaca, oldukça dışında kaldığım bir Sivil Toplum Örgütü ile ilgili çok fazla söyleyecek söz bulamıyorum doğrusu. Burada kendi özelimde kendimi sorumlu tutuyorum. Ancak İstanbul cangılında yaşama mücadelesi veren bir kişi olarak

çalışmalarından haberdar olmama karşın TURÇEK le ilişki kuramadığım için kendime hafifletici nedenler aramaya çalışıyorum. Belki de benim ileri sürdüğüm bu hafifletici nedenlerden yola çıkılarak, benim gibilerin de olabileceklerini düşünüp TURÇEK lilerin soruna çare olabileceklerini düşünüyorum.



İstanbul’ un bir çok ülkeden daha büyük bir alana yayılmış olmasını göz önüne alarak, Kadıköy’ de tek bir merkezden yararlı olmak oldukça güç. En azından İstanbul’ un Avrupa yakasında da bir merkezin oluşturulmasının hedeflenmesi gerekir.



1972 yılında kurulmuş bir Sivil Toplum Örgütü olduğu anımsanırsa aradan geçen 33 yıllık bir süreyi nasıl geçirdiğinin değerlendirmesini ise sayın TURÇEK’ lilere bırakmayı düşünüyorum.



İnternet sitesinden izleyebildiğim kadarıyla hayli etkin çalışmaların yapıldığı veya programlandığı TURÇEK’ te tanıtım konusuna biraz daha eğilinirse sanırım çok iyi olur. Biliyorum ki bir çok kişi TURÇEK in varlığından dahi haberi yok İstanbul’ da. Oysa sadece gönüllülük esasına dayalı çalışmalarda nitelik ve nicelik olarak artış, yapılması hedeflenen çalışmalarda çok önemliler.



Bu yaşımda anladım ki; tamamen gönüllülüğe dayalı çalışmalarda dahi kuruluşların mutlaka belirli ve sürekli bir gelir kaynağı olmalı. Bu konuya önemli ölçüde kafa yormak gerekir. Bu paralarında gönüllülerden yardım istemekten öte kalıcı projelerden gelmesine dikkat etmek gerekir.



Şimdilik ben bu kadar yazıp, diğer arkadaşlarımın değerlendirmelerini bekleyeyim en iyisi. TURÇEK’ li gönüllülere kucak dolusu sevgi, saygı ve minnettarlıklarımı gönderiyorum, Türkiye’ de gönüllülüğün ne zor bir zanaat olduğunu bilerek.



Ahmet Rodopman

malina
27-05-2005, 00:56
Medya Özgürlüğü ve Bağımsız Gazetecilik İzleme ve Haber Ağı- BİA² projesi kapsamında düzenlenen Hak Örgütlerine Yönelik Eğitim Programı'nın ikincisi 16-17 Nisan günlerinde Ankara'da gerçekleşmiş

STK Proje Danışmanı Fügen Uğur, eleştirilerin yoğunlaştığı noktaları aşağıdaki gibi özetlemiş. Doğruluk ve abartı payları neler?

* STK'ların mali kaynakları yeterince saydam değil. Pek çoğu batılı hükümetlerden fon alıyor ve onların 'ajanları' olarak algılanıyorlar.

* Pek çok büyük STK birer 'şirkete' dönüşmüş durumda. En büyük özellikleri 'kar amacı gütmemek' olmasına rağmen içlerinde fon oluşturmak amacıyla ticari faaliyetlere girişenler var.

* Büyük STK'lar yine büyük, hantal bürokratik yapılara sahipler. Kurum içi demokrasi işlemiyor.

* Kendilerini 'iyi amaçlar için çalışan iyi ve fedakar insanlar' zırhının koruması altına almışlar, dokunulmaz sayıyorlar.

* Hedef ve ilkelerine kitlenmiş durumdalar. Eylemlerinin yarattığı sonuçları düşünmüyorlar.

* Batılı ülkelerin hegemonik çıkarlarına - istemeden de olsa - hizmet ediyorlar. Bu bazen rejimlerin devrilmesine, bu yolla batı yanlısı yeni iktidarların oluşturulmasına kadar varıyor.

* Büyük uluslararası şirketlerden aldıkları fonlarla bu şirketlerin kendilerini aklamalarına/itibarlarını artırmalarına yardım ediyorlar.

www.bianet.org (http://www.bianet.org)

hasanulas
27-05-2005, 05:10
Ben hala,neden ''sivil'' dendiğini anlamış değilim.''Askeri'' toplum örgütleridemi var..!
Toplumsal örgütlenme biçimini birebir emperyalist devletlerden alırsanız böyle olur.Kimi kimden ayırıyorsunuz,demokrasisi tam oturmamış,her zaman emp. devletlerin güdümünde bir 3.dünya ülkesinde ne 'toplum' örgütü olur.Halk diyelim,ulusal bağımsızlık diyelim..
Bir dünya devi yedikçe büyüdü,şişmanladı,midesi büyüyor.Çıkardığı gazlar ve pislikler dünyayı tehdit ediyor,dünya tüm doğal yapısıyla hızla bozuluyor,yok oluyor..Şişman adam yemeye devam ediyor,çatlayacak,parçaları bir gezegenin sonu olacak.
Tüm bunların nedeni kar hırsı,sömürmek daha çok sömürmek değilmi.
Bunları dünya 'militarist toplum' kuruluşlarımı yapıyor..Silikon devleri,petrol devleri...hep 'militar' mi.
Geçin bu STK uyutmalarını...bağımsızlığımızı kaybettik,farkındamısınız.Bizim baş ağrısı kesici ilaçlara değil,daha köklü ve halktan-ulustan yana önlemlere/çözümlere,önderliklere,örgütlülüklere ihtiyacımız var.
Saygılarımla.

malina
27-05-2005, 16:44
Geçin bu STK uyutmalarını... Bağımsızlığımızı kaybettik, farkında mısınız. Bizim baş ağrısı kesici ilaçlara değil, daha köklü ve halktan-ulustan yana önlemlere/çözümlere, önderliklere, örgütlülüklere ihtiyacımız var.

Daha köklü olan daha uzun sürede gerçekleşir, bu doğru değil mi?
Peki o arada boş mu durulsun?

Mesela yakın zamanda Turçek'in ilgilendiği bir göl var. Göl dibinden torf (bitkiler için kullanılan bir tür özel toprak) çıkarılmak için, yapılacak çalışmalar oradaki ekosistemi tümüyle bozacak. Durun biz köklü olarak örgütleneceğiz sonra ilgileniriz mi diyeceksiniz?

Kötlü örgütlenmeye itiraz etmiyorum, karşı çıkışım, "Geçin bu STK uyutmalarını" kısmına... STK'lar bu örgütlenmenin başlangıç kısmıdır. Bir araya gelip, "gözünün gördüğü" yanlış uygulamalara sesini çıkaramayan, daha "soyut" olan politik bilinci nasıl edinecek?

hasanulas
28-05-2005, 19:43
''Durun biz köklü olarak örgütleneceğiz sonra ilgileniriz mi diyeceksiniz?''
Böyle bir şey demediğim ortada.Yazdığım tümceyi yineliyorum:
''Bizim baş ağrısı kesici ilaçlara değil,daha köklü ve halktan-ulustan yana önlemlere/çözümlere,önderliklere,örgütlülüklere ihtiyacımız var''


STK:Sivil Toplum Kuruluşları.
O kadar iddialı bir etiketki.Söylermisiniz,hangi ülkede hangi 'Sivil' toplum kuruluşu,örneğin önce kedileri korurken sonra iddialı-etkin bir doğal çevreyi koruma kuruluşu haline geldi...
Sokağa çıkıyorum,adım başı dilenen insanlar.
Ne yapacağım,duyarlı davranıp duygularımı savsaklayan bu insanlara elimde ne varsa vereceğim.****,o görüntüye neden olan koşulları irdeleyip,'ne yapabilirim' konusunda kafa yoracağım ve kendimi yapılacaklar konusunda zorlayacağım.
Sokağımızın başındaki ağacı koruyacağım diye,biraz ileride yanan ormana seyirci kalamam.
Bana öyle geliyorki,şu an 'sivil toplum..' etiketiyle örgütlü olan kuruluşların çoğu,isteyerek veya ayırdında olmadan toplumda gelişen ve patlama noktasına gelen tepkileri etkisiz duruma getirmek için uğraşıyorlar.Elbette bu arada maddi çıkarlarda sağlıyorlar kendilerine.Sizin alıntı yaptığınız yazıda var bu,bence de doğru.Öte yandan az-biraz duyarlı kişilerde bu topluluklarda kendilerine entellektüel tatmin sağlıyorlar.
Ne yapmalı.
Herşeyi bir yana bırakıp 'Godot'u bekleyecek halimiz yok elbet.Örneğin ben şu anda bu yüzden bu forum-sitedeyim ve birşeyler yapmak istiyorum.
En azından benim gibi düşünenlere destek olmak,moral vermek istediğim için buradayım.
Ama,konuyu çay-kahve söyleşisine indirgemeyi,**** ağacın görüntüsünün fotoğrafçılık adına estetik düzeyde abartılmasını doğru bulmuyorum.Şimdi bu eleştirimi sizlerle paylaşırsam sizlerin yaptıklarını hafifemi almış olurum.

Sonuç olarak,STK'nın başındaki 'Sivil' sözcüğünün anlamsızlığından ve yersizliğinden hareketle bu tür örgütlenmelerin yapay,muhalif kişilerin varolan tepkilerini etkisiz duruma getirmeye veya başka gereksiz alanlara yöneltmeye yönelik bir kandırmaca olduğunu savunuyorum.
Adını bile,konuştuğu dildeki anlama uygun seçemeyen bir oluşumun kime ne yararı olabilir.
Saygılarımla.

malina
28-05-2005, 22:19
Dediklerinizin bir kısmına tabii ki katılıyorum. az-biraz duyarlı kişilerde bu topluluklarda kendilerine entellektüel tatmin sağlıyorlar tespitinizi doğrulayan örnekler olduğunu düşünüyorum.

'sivil toplum..' etiketiyle örgütlü olan kuruluşların çoğu, isteyerek veya ayırdında olmadan toplumda gelişen ve patlama noktasına gelen tepkileri etkisiz duruma getirmek için uğraşıyorlar. tespiti ise abartılı... Daha doğrusu sorunu yanlış dile getiriyor. Her grup sadece kendi alanında, diğer etkilere, toplumun genel sorunlarına gözlerini kapatıp, onları yok sayıp çalışıyor demek daha doğru. İkisi de Pek işe yaramıyorlar sonucuna çıksa bile, alınacak önlemler tümüyle farklı olacağı için, bu tespiti doğru yapmak çok önemli...

konuyu çay-kahve söyleşisine indirgemeyi, ya da ağacın görüntüsünün fotoğrafçılık adına estetik düzeyde abartılmasını doğru bulmuyorum
yorumunuz, kahve sahibi şu an askerde olan Darkyes'ten epey tepki alacaktır:) Çünkü kendisi, hala sitedeki en çok bilgiyi giren konumunu sürdürmektedir :) Yani arada şakalaşmak, iş yapmaya engel değil :)

hasanulas
29-05-2005, 06:32
'..yorumunuz, kahve sahibi şu an askerde olan Darkyes'ten epey tepki alacaktır
Tamı tamına 22 yıl,her yıl 4 celp dönemi olmak üzere toplam 88 dönem terhis olanların psikolojisine tanıklık etmiş biri olarak,DarkYes'in tepkisinide anlarım.
Zaten,şimdiki konumuna ilişkin tepkilerini yakından izliyorum..!
Birde,bulunduğu kurumun konumuzla ilgili tutumuna değinse,bilen biri olarak...

malina
29-05-2005, 15:07
DarkYes'in tepkisi işin espri tarafıydı, bunu açıkca yazayım ki yanlış anlaşılma olmasın :)

Daha somut olaylar üzerinde devam edelim mi? Önerilerinizi duymak isterim.

Burayı okuyan ama yazmayan arkadaşlar ne düşünüyor? :)

hasanulas
30-05-2005, 01:41
Bugün okuduğum kısa yazıyı aktarmak istiyorum. İçeriğine tam olarak katılmasamda ilginç buldum. Aydınlatacak olanlara da şimdiden teşekkürler.

'' Çelişki.
Necdet Turay:Bir yandan Antalya Belek'te,Kadriye'de,Sorgun'da turistler golf oynasın diye yüzyıllık ormanlar katlediliyor öte yandan TEMA Vakfı 10 milyar meşe projesi için turizmcilerden destek bekliyor.'' (Cumhuriyet,29 Mayıs 2005,Deniz Som'un Vaziyet Köşesinden)

Merak ediyorum,sitemizin Tema'dan üyesi varmı acaba. Varsa, Ülkemizde bu vakfın bugüne değin başardığı projeleri,özetle öğrenebilsem.

Saygılarımla.

malina
30-05-2005, 04:27
Yeni gelen bir arkadaş var. Tema üyesi olduğunu yazmıştı.. Okursa cevap verecektir...

sezinci
30-05-2005, 12:10
Benim bu konuyla ilgili bir ricam olacak. Tema Vakfının gerçekleştirdiği projelerden bahsederken o projede ortak çalıştığı kurumlardan da bahsedilsin.

malina
30-05-2005, 13:00
Benim bu konuyla ilgili bir ricam olacak. Tema Vakfının gerçekleştirdiği projelerden bahsederken o projede ortak çalıştığı kurumlardan da bahsedilsin.

Doğrudan projenin içinde olan kişiler hariç, diğerleri, ancak haber olarak sunulanı bilir.

Burayı açmamın amaçlarından biri de bu. Genel tavrı anlamaya çalışmak... Yani yukarıdaki isteğinizi yazmak yerine gözlemlerinizi aktarak konuya katılırsanız seviniriz.

AYDIN_ATICI
09-12-2005, 23:23
Çok değerli ağaç, doğa, çevre dostları;
Sevgili Malina'nın sivil toplum örgütlerini tartışmak için açtığı forumda TÜRÇEK'i masaya yatırmanızı rica etmiştim. Bu ricam üzerine çok değerli beyefendi Ahmet Rodopman tarafından yazılan yazıya biraz gecikmeli olarak yanıt verdiğim için özür dilemek istiyorum.
Ahmet Bey TÜRÇEK'lilere hitaben yazmış olduğunuz yazıdan dolayı size sonsuz sevgi ve saygılarımı iletiyorum. Gerçekten de yazınızla bize hem moral verdiğiniz hem de yol gösterici olduğunuz için çok teşekkür ediyorum.
ağaçlarnet ekibinin TÜRÇEK için hazırlamış olduğu web sitesinden dolayı da emeği geçen bütün arkadaşlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.
Aşağıda bulunan mesajı Sayın Ahmet Rodopman'ın forumda yazdığı yazıdan dolayı yazdık. Bu yazı aslında bütün ağaç dostlarına yönelik bir çağrıdır.
Bu çağrıdan yola çıkarak Sivil Toplum Kuruluşlarının masaya yatırılması konu başlığına önemli bir açıklama getirmek istiyoruz.

TÜRÇEK, 1972 yılında kurulduğundan beri aralıksız olarak doğa koruma bilincinin gelişimi için çaba harcamış, asla kendi adını ön plana çıkartarak bu yolla kamuoyundan büyük paralar toplayacak çabaların içine girmemiştir.
-TÜRÇEK yöneticileri büyük ünvanları olan, holdinglerin, siyasi partilerin vb. kuruluşların sahibi ya da hizmetinde olan kişiler değil, Çevrenin korunabilmesi için kollarını sıvamış, sıradan kişilerdir.
-TÜRÇEK Yöneticilerine her zaman - neredeyse günün 24 saati - ulaşmak mümkündür.
-TÜRÇEK yöneticilerinin genel özelliği arasında bulaşık yıkamak, cam silmek, etrafı düzenlemek de dahil çatısı altında oldukları kuruma hizmet etmek ve bu kurumu doğa korumada araç olarak kullanmak bulunur.
-Dolayısıyla TÜRÇEK'e yönetici olarak gelmek isteyen -yani doğa koruma için içtenlikle çaba gösterecek- herkese kapılarımız sonuna kadar açıktır.
Ocak 2006 tarihinde yapılacak olan olağan Genel Kurulumuz'da TÜRÇEK Yönetim Kurulunda görev almak isteyen ve henüz TÜRÇEK üyesi olmayan bütün doğa- çevre korumacılara açık bir davetimiz var. En kısa zamanda TÜRÇEK'e üye olun TÜRÇEK yönetim organlarında yer alın (LÜTFEN)
Aydın Atıcı
TÜRÇEK Y.K. Bşk.Yrd.

http://www.turcek.org.tr/pages.php?page=destek_olun&id=112&item=0,112
adresinde TÜRÇEK'e üye olmak için gereken bilgiler bulunmaktadır.


"Değerli ziyaretçimiz. Bu sayfayı ziyaret etme gereğini duyduğunuza göre;biz sizi, daha temiz, daha sağlıklı bir çevre isteyen, kendi doğal döngüsü içinde normal gelişimini sürdüren doğal ortamları korumak, bu ortamlarda insanların olumsuz etkilerinden korunabilen doğal varlıkların nesillerini sürdürebilmeleri için katkıda bulunmak isteyen bizlerden birisi olarak görmeye hazırız.

Kısa adı TÜRÇEK olan Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu'nun ana amacı Türkiye ve dünyanın her köşesinde varlıklarını sürdüren canlıları ve onların doğal ortamlarını korumaktır. Bu öncelikli amacımızı gerçekleştirebilmek için her yaştan ve her meslekten çok sayıda insanın ortak sesi, bilinci, birikimi olarak hareket eden TÜRÇEK çalışmalarını yürütebilmek için maddi ve manevi desteğe gereksinim duymaktadır.

TÜRÇEK'i biraz yakından tanıyan herkesin ilk saptaması; "onca yararlı çalışma yapmanıza rağmen neden yeterince kendinizi tanıtamıyorsunuz?" ya da "Niçin falan vakıf, filan dernek gibi siz de medyada yer almıyorsunuz?" şeklinde biraz sitem biraz da eleştiri şeklinde görüş belirtmek şeklinde olmaktadır.

Özellikle kendimizi tanıtmak konusunda çok haklı eleştiriler karşısında çoğu zaman susmak zorunda kalırken biraz içimiz buruk olarak biraz da umutla bu eleştiriyi yapanların eleştirmenin ötesine geçip birşeyler yapmasını bekler dururuz. Bazen de umutlarımız boşa çıkmaz. Sitemizin alanını ücretsiz sağlayan (daha önce tasarımını da hazırlayan) Bilnet, TÜRÇEK için afiş, poster tasarımları yapan, daha sonra da bizim çok hoşumuza giden- şu anda ziyaret etmekte olduğunuz- web sitemizin tasarımını yapan Sayın Vildan Özfenerci, teknik altyapısını yapan Sayın Aydın Uzun (www.agaclar.net ekibinden), yine poster, logo gibi insan emeği gerektiren çalışmları yapan Sönmez Yanardağ (Çorum Kuş Gözlem topluluğundan Coğrafya Öğretmeni), İstanbul'da geçirdiği kısacık tatil süresinde Acarlar Longoz gölü yakınında kurduğumuz doğa eğitimi ve ziyaretçi merkezimizin açılışı öncesi günler boyunca gece yarılarına kadar okul binasını düzenleyen Duygu Beypınar gibi arkadaşların değerli katkıları, Radikal Gazetesinden İsmail Saymaz, Milliyetten Serhat Oğuz, National Geographic Türkiye'den Oya Ayman gibi gazeteci arkadaşlarımızın yaptıkları gibi bizim için sıradan doğa koruma çalışmalarının aslında ne kadar önemli olduğunun kamuoyuna duyurulmasını sağlamak gibi büyük katkılarıdır beklediğimiz.

Ve bu büyük insanların katkılarıyla biz TÜRÇEK'i oluşturuyoruz.

TÜRÇEK çalışmalarını yürütmek için maddi kaynakları nereden bulur?

Gönüllü bir halk kuruluşu olan TÜRÇEK çevrenin, doğanın korunması için halkın katkılarıyla ayakta durur. Kimi zaman bir öğretmenin bir aylık ek ders ücreti, bir öğrencinin ailesinden aldığı sınırlı harçlık, bir emeklinin ziraat mühendisinin satın alarak hibe ettiği bilgisayar yazıcısı, emekli hemşirenin hediye ettiği mutfak fırını, bazen de bir muhasebe bürosu sahibinin yaptırdığı boya-badanayla ayakta durmaya çalışır TÜRÇEK.

Bu katkıların hepsi bizim için çok önemli ve çok büyüktür. Sitemizin çalışmalar bölümü incelendiğinde Avrupa Birliği, UNDP-GEF/SGP, İngiltere Büyükelçiliği gibi dost ülkelerin kurumları ya da uluslararası kurumlar tarafından yürütülen hibe programlarından alınan katkılarla yürütülen projelerimizi de görebilirsiniz. Özellikle son dönemde yaptığımız çalışmaları bu kurumların açtığı proje çağrılarına yaptığımız başvuruları kazanmamız sonucunda yürüttüğümüz bu projelerden gelen desteklerin beş- on katı fazla değer yarattığımızı da görebilirsiniz! Ve bu projeler için alınan destek yine projeler için kullanılır. ASLA BAŞKA BİR AMAÇLA KULLANILAMAZ.

Projelerin yürütülmesinde TÜRÇEK gönüllülerinin karşılıksız katkısı- uzman katkıları-ile yaratılan değerlerle projelerde profesyonel olarak (kağıt üzerinde yarı zamanlı ama aslında gece gündüz) çalışan pırıl pırıl genç insanlarla üretilen değerler artar. Bu değerler arttıkça umut artar, doğa korumacı insanlar, doğayı koruma bilinci artar. Bir sulak alana, bir longoz ormanına gelebilecek olası tehditlere karşı yöresel bir tepki oluşmuşsa proje ilerlemiş, alanın korunmasına yerel halk sahip çıktığında amacına ulaşmış olur. Acarlar Longoz'unda olduğu gibi, Ballıkayalar Vadisi Tabiat Parkı Projesinde olduğu gibi..

Bir örnek: Pınar Akyüz Su ürünleri mühendisliği bölümünü bitirdikten sonra Yüksek lisans tezini Sakarya İl'ine bağlı Ferizli İlçesi sınırları içinde bulunan Gölkent Beldesi yakınlarında Büyük Akgöl adındaki dünyalar güzeli küçük ama önemli bir göldeki su canlıları üzerinde yaparken TÜRÇEK'le tanışır.

Ailesiyle Adapazarı'nda yaşayan Pınar, Büyük Akgöl'ün güzelliğine aşıktır. Akgöl'ü en iyi tanıyan kişi olan Pınar'ın derdi büyüktür çünkü Akgöl kirlenmekte, içinde yaşayan canlılar yok olmak tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ama Akgöl'ün daha büyük bir derdi vardır. Bu küçücük gölün tabanı turba (torf) adını verdiğimiz ve özellikle kesme çiçek üretimi için gübre olarak kullanılan, gölde yaşayan su bitkilerinin göl tabanında çürümesi sonucu oluşmuş bir maddedir. Pınar Akyüz tek başına vermeye çalıştığı mücadelesini TÜRÇEK'li olduktan sonra yukarılara taşımaya başladı. Yerel ve Ulusal Basını yöreye götürdü. Yerel Yöneticilere gölün başına gelecek tehlikeleri anlatarak desteklerini almayı başardı.

Bugün TÜRÇEK'in Acarlar Gölü ve Longoz ormanı yakınında kurmakta olduğu Doğa Eğitimi ve Ziyaretçi Merkezi için çalışıyor Pınar. Çok mutlu ve çok kısa zamanda çok önemli başarılar elde edilmesinde Seçil gibi, Hatice gibi, Doğa, Ceren, Kerem, Özer, Murat, Candeğer, Ece, Vildan, Duygu, Halil İbrahim Mayda, Bülent Yüksel, Hakan Adanır ve daha nice arkadaşımız gibi Pınar'ın da büyük katkısı var.

Ve siz de,

TÜRÇEK'e üye olarak, bağış yaparak, etkinliklere katılarak ya da bizi tanıtarak destek olabilirsiniz.."

malina
10-12-2005, 16:20
Aradopman da size 3 ay sonra cevap verirse ne ala :)

E®TY
10-12-2005, 19:26
Saygılarımla söze bir de ben başlamak istiyorum izninizle...
Bir Orman Mühendisi oalrak Kamu kuruluşunda, Üniversitelerde ve bir de STK da çalışma fırsatı yakalamış biri olarak bazı ayrıntılara girmek isterim..

Elbetteki STK lar ülkedeki ormansızlaşmayı en az devlet kadar düşünmektedir, ki bakarsanız kuruluş amaçlarında da bunu ifade ederler. Yalnız şöyle bir sorun ortaya çıkmaktadır konu STK lara gelince. STK lar çalışmalarını yapmaları için gereken geliri kendi imkanları ile sağlamak durumundalar. Bu imkanları büyük oranla bağışlar oluşturmaktadır.

Dünyanın hemen hemen en çok yangın vakkası yaşanan bir ülkesi olarak soruyorum sizlere kendi varolan ormanlarını yakan halkın hangi keimi aynı arazilerde ağaçların yetişmesi için bağış verir. bununla da kalmayıp bağış yapmalarını beklediğiniz insanlara soru yönelttiğinizde "Teşekkürler bizim var" cevabını almak ülkemizde hiç zor değil. ya da "Ben diktim" demeleri...
Tamam güzel vatandaşım ben de diktim haftada 600-1000 fidan dikiyorum ama elime geçen her bozuk parayı da bağış için kenarı koymasını da biliyorum.
Halkımız STK, Üniversite, Orm. Bakanlıgını veya yetkilileri suçlamak yerine kendilerine bir kez sordular mı acaba "Bağış yaptım mı?" ya da "Yaptığım bağış yeterli mi?" diye.
İzmirde tanıma fırsatı bulundugum bır doyasever Ayşe Mayda (isim yanlış yazılmış olabilir özür diliyorum) kendisinin yaşı 90'ın üzerinde geçen yıl yaptığı bağış miktarı sadece bir kalemde 100.000 YTL yani yüz milyar türk lirası!!!...
Bu insan 90 yaşında ve belki verdiği parayla dikilecek fidanların dikimine kadar bile yaşamıyacak. Bu bilinç inanın bende bile yok kıskanıyorum hanımefendiyi..
Türk halkının biraz silkinip kendine bir ayna tutması lazım..

Bu sebepten dolayı STK lar gelir problemi yaşadığı sürece çalışmalarını kamuyu saflarına çekebilecek kadar arttıramamakla karşı karşıyadırlar. Bu kısır döngü içinde oluşan halkanın öğelerinden herhangi birisinin sihirli deynekle arttırılması beklenmektedir.

Bir diğer sorun da STK ların yapmış olduğu ağaçlandırma çalışmalarında devamlılık olmamasıdır. Bahsettiğiniz gibi yapılan çalışmalar unutuluyor. Ama bu sorunu tüm STK lara maletmek haksızlıktır.
Devletin yapmış olduğu ağaçlandırma çalışmalarına bakarsanız ilk aşama yani dikime kadar olan süre geride bırakıldıktan sonra ağaçlandırma sahasına tekrar bakım uygulanmaz bir süre. Fakat ben STK ların ağaçlandırma çalışması yapılmış bir sahanın sulandığını gördüm.. Bu boşa kürek sallamak mıdır yoksa yapılan emeğim zayi olmasını engellemeye çalışmakmıdır tartışılır. Ama yapılan ağaçlandırma çalışmalarında daha titiz davranılsa saha hazırlığı arazi etüd ve projesi daha verimli yapılsa sanıyorum ki bu tür sorunlar ortadan kalkabilir.

Teşekkürler....

alize
04-10-2006, 17:40
hasanulas arkadaş : '' Çelişki.
Necdet Turay:Bir yandan Antalya Belek'te,Kadriye'de,Sorgun'da turistler golf oynasın diye yüzyıllık ormanlar katlediliyor öte yandan TEMA Vakfı 10 milyar meşe projesi için turizmcilerden destek bekliyor.'' (Cumhuriyet,29 Mayıs 2005,Deniz Som'un Vaziyet Köşesinden)

Merak ediyorum,sitemizin Tema'dan üyesi varmı acaba.Varsa,Ülkemizde bu vakfın bugüne değin başardığı projeleri,özetle öğrenebilsem.
Saygılarımla.
-----
Demiş taa 2005 nisanında .Ben siteye yeni üye olduğum için yeni görüp yanıtlayabiliyorum.Her örgütlenmede olduğu gibi Tema ‘da da aksayan yönler savunamadığımız uygulamalar var.Ancak Her stk gibi Tema da ulaşabildiği her kesimden destek bekliyor.Bunlar arasında üretimleri sırasında çevreyi katleden sanayiciler , ormanları katleden turizmciler hatta belki özel hayatıyla ayıpladığınız medyatik şahıslar vs. vs. olabilir.Tema ‘yı neden bunu engellemek için yeterince çalışmadınız diye eleştirebilirsiniz .Ama neden bu şahıslardan destek aldınız diye eleştirmek bana akılcı görünmüyor.

Mucip Gürbüz
04-11-2007, 01:00
Sevgili dostlar merhaba, Sitede dolaşırken bu başlığı gördüm: Günümüzde yoğun tartışmalara sebep olan, altın için Kaz dağı ve antalyada turistlere golf sahası yapmak için katledilen ormanlar, hemen bu ülkedeki anlı şanlı sivil toplum kuruluşları ve özellikle asıl amacı doğa olan vakıf nitelikli kuruluşların ne yaptığını sorgulamak geliyor insanın aklına.

Ülkemizde hemen akla gelebilecek ilk kuruluş vakıf nitelikli TEMA'dır. Bu vakıfın bütün bu olup bitenleri görmediği bana hiç inandırıcı gelmiyor, Antalya da yanılmıyorsam 300000 ağaç kesilip golf sahası yapılırken, ne hikmetse ne bunlar, ne belediyeler, ne ormancılar özetle hiç kimse görmüyor, Ormancılar ormanı ancak yangın çıktığı zaman hatırlıyorlar Tema ise ne hikmetse ! hiç birinden haberi yok. 10 milyar meşe kampanyasından hiç bir yerde meşe gören varmı? çok iddalı oldukları erozyon konusunda yapmış oldukları ciddi kalıcı bir çalışma gösterebilirmisiniz? . Kimse bu vakıfın bağış toplayamadığını söylemesin, çünkü bu konuya duyarlı insanların çok sayıda ciddi miktarda bağışları var, ayrıca bu vakfın gümrük ödemeden önemli miktarda çiçek fidan ithalatı var ve piyasada satılan aynı malın 3-5 katına satılmaktadır. Yani gelirleride vardır bağışlarıda ciddi miktardadır.

Entellektüel tatmin, iyi gelir kaynakları, popüler bir isim avantajı varken, neden suya sabuna dokunsunlar ki , benim şimdi bu yazdıklarıma iyi niyetle inanmış insanlar karşı çıkacaktır. Tartışalım herkes bildiğini anlatsın, bilmediğini öğrensin doğruyu bulalım ve tavır alalım. Benim amacım kimseyi karalamak değil ama bu ülkenin servetlerini, yerli yabancı birileri götürürken de susmayalım.

Devam edeceğim yazmaya sonuna kadar. saygılar sunuyorum.