denizakvaryumu
22-12-2006, 10:47
http://www.aricilik.info/aribil.htm
arı hastalıkları ve tedavi için verilen ilaçlar,yukardaki linkte..
PETEK GÜVESİ
Kovanlarımıza musallat olarak büyük tahribat yapan Güve Kurtlarını tanımayan arıcı yoktur.
Akşamları kovan çevresinde uçuşan gümüşi renk kanatlı küçük kelebeklerin,zayıf arı kovanları içine girerek,dip tahtasına,arısız boş petek gözlerine bıraktığı yumurtalardan çıkan kurtçuklar ;peteklerde galeriler açarak ve örümcek gibi ağ örerek onların bozulmasına,rastlandığı yumurta ve kurtçukların ölmesine sebep olurlar.
Arılara güvenin zarar vermemesi için göz önüne alınacak hususlar şunlardır.
Kovanları ve bilhassa kovan dip tahtalarını daima temiz bulundurmak.
Zayıf kovanların uçma deliklerini gerektiğinden fazla açmamak.
Arı ailelerini de daima kuvvetli bulundurmak ve kovanda arıların işgal etmediği boş petekler bulundurmamak.
Kovan dip tahtası ile çerçeve alt çıtası arasındaki açıklığı 2-2.5 cm. den daha az bırakmamak.
Güveli petek ve çerçeve varsa çıkarıp,imkanlar nispetinde temizleyip,kuvvetli kovanlara vermek.Onları temizletmek.
Eski arıcılarımız çam sakızı,tezek,kuru nane dumanı vermek ve sirke püskürtmek suretiyle güveleri imha ettiklerini zannederlerse de doğru değildir.Bu şekilde ancak birkaç yaşlı güve kurdu kovanın dibine düşer.Zaten tahribatını yapmış,işi bitmiş kurdu bir gelberi ile dışarı alırlarsa da kovan bu zararlıdan kurtulmuş olamaz.Şurup lamalar arı ailelerinin kuvvetlenmesini ve zararlı ile savaşını kolaylaştırır.Sıfır derecenin altındaki ısılarda 2-24 saat bırakılan peteklerdeki güve kurtlarının tümü ölür.
Piyasada Güve kelebeği ile mücadele için ilaç bulunmaktadır.
VARROA ZARARLISI
Bal arılarının yumurtadan çıkıp kurtçuk haline gelmesinden sonra,her yaşta kanlarını emmek suretiyle zarar veren bu kenemsi parazit,arıların yavaş,yavaş ölerek kovanın sönmesine sebep olur.
Çıplak gözle bakıldığında siyaha yakın koyu kahve renkte ,yaklaşık 1.mm. boy ve 1.5 mm. Genişliğinde balık puluna benzer parlaklıkta 4.çift ayaklıdır.Bir arı üzerinde veya hücredeki yavruda 1-6 adet rastlanabilir.Genellikle arının birinci ve ikinci boğum aralarına tutunmuşlardır.Karın kısmı gibi dışardan daha az görülebilir yerlerde olup çok seyrek olarak göğüsle baş arasında da rastlanır.
Bu zararlı ile savaş için çok ve çeşitli ilaçlar piyasaya çıkarılmıştır.Tarım Bakanlığının ruhsatını taşımayan ilaçları çok ucuza da gelse kullanmamak gerekir.Kovanda bal ve yavrunun en az bulunduğu geç sonbahar ve ilkbaharda kullanılmalı.Arıların bal derlediği devrelerde kesinlikle kullanılmamalıdır.
Ruhsatlı Varroa ilaçları : Perizin - Varroset - Formiset - Rulamit - Varrooxalic
ARI BİTİ
Arı bitleri , varroa gibi kan emici değil,arıların yediği besinlere ortak,sofra arkadaşı gibidir.
Bu da yaklaşık 1.5 mm. boy 1mm.genişliğinde olup koyu kahve renktedir.Yavru arılarında bulunmaz.Ergin arıların baş ve sırt kısımlarında bulunur.Onların besinine ortak olarak aileyi zayıflatır.Üç çift bacaklıdır.Bilhassa ana arıya musallat olur.Bazen 2-3-5 ve hatta 15-20 adet bir anada görülebilir.Daha ziyade zayıf kovanlarda rastlanan bu bitle şöyle mücadele yapılır.
Ana arıyı bitten temizlemek için ,ana avuç içerisine alınır.Sigara dumanı üflenerek bir müddet iki avuç kapalı tutulur.,bitlerin ana arıyı terk ederek avuç içine düştüğü görülür.Daha fazla bekletilmeden ana kovana iade edilir.Bu şekilde ana bitten temizlenebilir.Ucu inceltilmiş bir kibrit çöpü veya diş kürdanının ucu bala batırılır.İki kanadından sol elin baş ve şahadet parmaklarıyla tutulmuş olan ana arının,üzerindeki bitlere çöpün ballı ucu hafifçe dokundurulursa ,bala yapışan bit ana üzerinden kolayca alınır.
AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ
Bir bakteri tarafından meydana gelen,hem larf ve hem de pup devresinde tahribat yapan çok salgın bir hastalıktır.Kısa zamanda yayılarak kovanı sarar.Kovanda bir çöküntü,bir durgunluk hakim olur.Kovanda kokmuş et veya tutkal kokusu meydana getirir ki bu koku hasta olup ölen larflar tarafından yayılan kokudur.Hastalığın ilk devresinde açık kahverengi olan kurtçuklar koyulaşır ve gözün dibine yapışkan bir pelte olarak yığılır.Daha sonra kuruyarak arılar tarafın dan temizlenmez bir hal alır.Hasta gözdeki larvaya batırılan bir çöp çekildiğinde iplik gibi uzama görülür. Petekler inceldiği zaman açık ve kapalı gözlerin karışık olarak bulunduğu ve kapalı gözlerin üstünde çöküntüler gözükür.Ayrıca kapalı gözlerin üzerinde parçalanma ,delinme halleri görülür.Hastalık fark edildiği anda yayılmayı önlemek için hasta kovanlar tedaviye alınmalı ve sağlam kovanlara koruyucu olarak Terramyein , Stroptomycin veya Sulfathiazole verilmelidir.
AVRUPA YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ
Hastalık sadece larf devresinde kendini gösterir.Tahribatı Amerikan Yavru çürüklüğünden az olmakla beraber tehlikeli ve salgın bir hastalıktır.Hastalığın ileri devrelerinde larflar siyah renge dönüşür. Larf ölülerin kokusu ,kokuşmuş ve ekşimiş et kokusundadır. Larflar yapışkan olmadığından çöp batırınca uzamaz.Hastalık bilhassa zayıf ve kötü kışlatılmış kovanlarda görülür.Bu nedenle kovanı kuvvetli bulundurmak,hasta gömeçleri almak ve hatta ana arıyı iki hafta yumurtlamaktan alıkoymak koruyucu tedbirlerin başında gelir.
Tedavi için:: Apımycın ilacı kullanılır.
ADİ YAVRU ÇÜRÜKLÜK
Hastalık mikrobik olmadığından bulaşıcı ve tahripkar değildir.İlk ve sonbaharda havanın ani değişmesiyle meydana gelir.Havanın aniden soğuduğunu gören arılar kendilerini üşütmemek için bir araya toplayarak kenarlardaki yavruları ihmal ederler,dolayısıyla yavruların üstü basılmadığı,arılarla ısıtılmadığı için soğuktan ölmeler meydana gelir.Ayrıca nektar ve polen kaynağının kuruması nedeniyle açlık çekilmemesi için fazla görülen larfların atılmasıyla da kendini gösterebilir.Yine aniden bastıran sıcaklarda kovanın yeterince havalanmaması yavru ölümlerine sebep olur.Hastalıktan korunmak için kovanda fazla veya eksik çerçeve bulundurulmamalıdır.Gerektiğinde yemlenmeli ve ani hava değişimlerinde uçma delikleri daraltılıp,genişletilmelidir.
DİZANTERİ (ADİ İSHAL)
Hastalık genellikle kışın,bazen sonbahar sonu,ilkbahar başlangıcı veya çok yağışlı yaz günlerinde bile görülebilir.Mikrobik olmayıp hazım bozukluğundan ileri gelir.Hasta arı koyu sarı,sulu,yapışkan ve fena kokulu bir pisliği kovanın rasgele yerlerine çıkarılarak bulaştırır.
Hastalığın meydana geliş sebepleri: Arının kışa az balla girip çok çiçek tozu yemesi.Kışın arının fazla rahatsız edilip fazla bal yemesi.Pekmez,üzüm gibi çabuk bozulan yiyeceklerle beslenmesi.Sonbahardan kışa girerken sırlanmamış,serpinti balların arıya yiyecek olarak bırakılması.Şurup lamayı geç ve su oranı fazla olarak,aynı zamanda ekşimiş olarak verilmesi ,ishali meydana getiren sebepler olarak sayılabilir.Dikkat edilir bu sebeplere meydan verilmezse ishale pek rastlanmaz
Tedavisi:Şurup suyu kaynatılırken,suya kurutulmuş nane koymak,şuruba az miktarda alkol koymak gibi işlemler yapılır,fakat taze limonlar alınarak ortadan yemeğe sıkılacakmış gibi kesilir,suyu akmayacak şekilde dik tutularak çatalla su tulumcukları patlatılır ve içine bir avuç toz şeker koyup emdirilirse ve ishalli kovanlara bunlardan üçer parça vermek suretiyle yedirilirse ishali daha fazla yayılmadan durdurur.Yalnız bu işlem üç gün tekrar edilmelidir.
NOSEMA (BULAŞICI İSHAL)
Apis denilen tek hücreli bir parazitin meydana getirdiği bulaşıcı ve tehlikeli bir hastalıktır.Parazitin sporları rüzgar,su,çiçek,vs. gibi muhtelif yollarla arı midesine girer ve epitel hücrelerinde çoğalır.Arının gıdasına ortak olduğu gibi salgıladığı zehirli salgılarla arıyı öldürür.Hasta,arıda bazen ishal ve bazen de kabızlık görülür.Bundan başka zayıflık titreme ,kısa uçuşlar,paket halinde ölümler yağlı bir görünüş .arz etmeleri ,karınlarının şişkinliği hep nosema belirtileridir.
Pratik teşhisi ;Sağlam arı midesi suda ezilip kaynatılırsa,suyun rengi yeşil,sarı veya esmer renkli olursa sağlam arı demektir.Hasta arının midesi ise sporların çokluğu dolayısıyla süt gibi beyaz olur.Hastalığın yayılmasında kışın arıyı üşütme etkin olur.Tedavisi güçtür.Tedavi için ve koruyucu olarak Fumıdıl -B (1 Litre şuruba 1 kaşık) .ilacı verilir. Nosemalı bir kovan 35-37 derecede 10 gün tutulursa hastalık geçmektedir .Isının hastalığı yapan sporlar üzerine etkisi büyüktür.
MAYIS HASTALIĞI
Daha ziyade Mayıs ayında ve genç arılarda görülen mayıs hastalığı ,yavrulara süt yetiştirmek için çiçek tozundan fazla miktarda ve bu arada küflü olanlarını da yiyen geç arılara zarar verir ve onları öldürür.Bazı arıcılar,mevcut petekleri kovanlara vererek temizlemek isterler ki bunların gözlerinde bulunan küflenmiş çiçek tozları bu hastalığın baş göstermesinde mühim bir rol oynar.
Mayıs hastalığına tutulan arılar,kovanın etrafında bir şey arıyormuş gibi uçuşur,bir müddet sonra düşer,kalkmak ister fakat muvaffak olamazlar.Kantları titrer,karınları fala şişkin görünür ve içerisi çiçektozları ile doludur.Arılardan bir kısmı uçma deliği önünde bir kısmı da daha uzaklarda ölü olarak bulunur.Mayıs hastalığı bilhassa genç arılarda ölüme sebep olduğundan gerekli tedbirler zamanında alınmazsa kovan kısa zamanda kuvvetten düşer,bazen tamamıyla söner.
Arıları bu hastalıktan korumak için en iyi çare onlara küflü çiçek tozu yedirmemeye elden geldiği kadar dikkat etmektir.Havasız kovanlarda rutubet,mevcut çiçek tozlarının küflenmemesine sebep olduğundan,böyle kovanlarda da mayıs hastalığı sık,sık görülebilir.Onun için,mevsim müsait olur olmaz kovanları havalandırma işi ihmal edilmemelidir.
Küflü petek görülür görülmez,bunların hemen kovandan uzaklaştırmak,mayıs ayında arılara muntazam ılık su vermek,bu mevsimde arı suluklarına,bir litre suya yarım çay kaşığı tuz ilave etmek ve hastalık görünmüşse arılara birkaç gün ballı su veya şerbet vermek,bunun içerisine de bir litreye 2 adat Aspirin katmak çok faydalıdır.
KİREÇ HASTALIĞI
Mantar' i bir hastalıktır.22-30 derecede ve nemli yerlerde süratle çoğalabilmek eğilimindedir.Bu mantarlar önce petek gözlerine,sonra larflara sirayet ederek larfları öldürürler.Erkek arı gözlerini çok tahrip eder.Ölen larf beyazlaşarak büzülür ve kireç şeklinde sertleşir.Başlangıçta beyaz olan misiller daha sonra koyulaşarak petekleri siyahlaştırırlar.Nemli yerlere kovanları koymak,sehpa üzerine koymak iyidir.Hastalığa yakalanan kovanlar sodalı su ile yıkanıp petekler alınmalıdır.
Tedavisi için piyasada Arı Farma firmasının ürettiği Kirecidin ilacı bulunmaktadır.
TAŞ HASTALIĞI
Bu da bir mantar tarafından meydana gelir.Yeşil küf şeklindedir. Larfların iç organlarına (sindirim sistemine) tesir ederek salgıladığı zehirle larvayı öldürür.Hastalık balada geçer ve yiyenlerde ağrılar yapar.Kovanlar sodalı su ile iyice yıkanmalı ve petekler yakılmalıdır.
PARATİFO
Hastalığı bir bakteri yapar.Bu bakteri arının bağırsaklarında her zaman mevcuttur.Vücudun direnci kırıldığı anda hemen çoğalarak hastalığı meydana getirir.Arıda zayıflık,uçmama ve ishal ile gelen ölümler görülür.İlkbaharda havaların iyileşmesiyle birlikte ortadan kaybolur.İyi kışlatma ve iyi bakım hastalığı engel olur.
MOR ÇÜRÜKLÜK
Bazı bitkiler zehirli nektar veya polen ihtiva ederler.Bunlarla beslenen larflar zehirlenerek ölür.Renkleri mavi,mor duruma gelir.Bilhassa mayıs ve Haziranda görülür.Bu bitkilerin çiçeklerinin periyodu geçince hastalıkta geçer.En iyisi de belirtiler görüldüğü anda arıları o mıntıkadan uzaklaştırmaktır.
SEPTİSEMİ
Hastalığı yapan tek hücreli bakteridir.Bakteri nemli yerlerde ve pis sularda bulunur.Bulaşma teneffüs yoluyla olup,oradan kana geçer ve çoğalır.İfraz ettiği zehir nedeniyle arı sütü gibi beyaz bir renk alır,kokar ve çürür.Ele alındığında tutulan yerden kopar ve dağılır.Hastalıktan korunmak için arıyı güneş ışığı alan ve pis sulardan uzak yerlerde tutmak gerekir.
KARALIK
Sebebi belli değildir.Yaşlı arılarda tüy dökülmesi ve renklerin siyaha dönüşümü ile dikkati çeker.Yeni ölen arılar ağır bir koku meydana getirirler.İlkbaharda mevsim normale dönünce hastalık kaybolur.Tahribatı yaşlı arılarda olduğundan pek önemli sayılmaz.
PARALİZ
Hastalık porselen süzgecinden bile geçebilen çok küçük bir virüs tarafından meydana gelir.Bilhassa ilkbaharda görülür.Hasta arı zayıf ve tüysüz olup,kovandan dışarıya kendini sürüyerek atmaya çalışır.His duyguları körelmiştir.Dokunulduğunda hafif bir hareket meydana gelir.Hastalanan arı ölmeye mahkumdur.İlaçla tedavisi yoktur.
AMIBİASE
Hastalığı bir amip yapar.Arının malpigi borularına yerleşip çoğalır.Kendi zararından başka pis kokulu bir ishal meydana getirir.Hastalık daha ziyade değişik yemlerle besleme ,kötü kışlatma ve durgun sulardan bulaşır.Tedavi yerine hastalığı meydana getiren unsurlara dikkat etmek gerekir
AKARİYOZ (UYUZ)
Arıların nefes borularına yerleşerek kan emen bir parazit(acar pis) solunumu güçleştirerek arıyı öldürür.Parazitin yerleştiği. Traheler sertleşir ve içinde parazitin artık maddeleri toplanarak elastikiyetini kaybeder,iş yapamaz bir duruma gelir.Arıda titreme,ürperme ve kısmi felç meydana geldiğinden arı uçamaz.
Belirtileri no semaya benzediğinden kesin teşhis mikroskopla yapılır.Bulaşıcı olduğundan kovanı söndürebilir.Daha ziyade kışın ,ilkbahar aylarında görülür.Zira yazın işçi arılar azami iki ay yaşadıklarından bu müddet hastalık sporlarının olgun hale gelmeleri için yeterli değildir.
ORGANİK ARICILIK------------------------------
http://www.inciari.com/ekolojik.htm
Son yıllarda artan nüfusa paralel olarak tarım ve gıda bilimlerindeki üretimi artırmaya yönelik teknikler toplumsal hastalıkların, alerjilerin, dengesiz beslenme alışkanlıklarının, pestisid, hormon ve antibiyotik kalıntılarının ortaya çıkmasına ve genel yaşam kalitesinin azalmasına neden olmuştur. Bu durum alternatif gıda kalitesine bir eğilim getirmiştir. Tüketici gıdanın kaynağını, güvenilirliğini, işleme ve depolama koşullarını, bulaşma risklerini sorgulamaya başlamıştır. İşte; “biyolojik”, “organik”, “ekolojik”, “kontrollü” gıda temini böylece gündeme gelmiştir.
Organik Tarım Nedir?
• Doğadaki dengeyi koruyan,
• Toprak verimliliğinde devamlılığı sağlayan,
• Hastalık ve zararlıları kontrol altına alan,
• Doğadaki canlıların sürekliliğini oluşturan,
• Doğal kaynakların optimum kullanımı ile verimliliği sağlayan bir sistemdir
Organik arıcılık” da, bu temel nedenlere dayalı olarak ortaya çıkmıştır. Organik arıcılık ; doğada bulunan nektar, polen, su ve propolisin arılar tarafından toplanarak çeşitli arı ürünlerine dönüştürülmeleri işleminde, üretimden tüketime kadar tüm aşamalarında suni besleme ve kimyasal ilaçlama yapmadan, organik tarım alanlarında veya doğal yapısı bozulmamış florada her aşaması kontrollü ve sertifikalı yapılan arıcılık faaliyetlerine denir. Arıcılık ürünlerinin organik üretim olarak nitelendirilmesi, kovanların özellikleri ve çevre kalitesi ile yakından ilişkilidir.
Ülkemiz doğal yapı ve nektar kaynakları bakımında çok zengin olup,arıcılık açısından son derece büyük bir potansiyele sahiptir. Dört milyona yaklaşan koloni sayısı ile dünyada ikinci ve yıllık 70.000 ton bal üretim kapasitesi ile dünyada dördüncü sırada yer almaktayız. Ancak; kolonilerin geleneksel olarak şeker ve şeker şurubu ile beslenmesi, koloni yönetimindeki aksaklıklar nedeniyle, kovan başına üretilen bal miktarının az, dolayısıyla, maliyetin yüksek olması, arı hastalık ve zararlılarının yaygınlığı ve mücadelesinde kullanılan kimyasal ilaçların kolonide, arı ürünlerinde kalıntı bırakması, konvansiyonel üretilen bal ile organik üretilen bal arasındaki fiyat farkının %10 ila %20 arasında değişmesi ve bu farkın arıcı tarafından yeterli bulunmayışı nedeniyle ülkemizde organik bal üretimini sınırlı düzeyde yapılabilmektedir.
Arıcılıkta organik üretimin esasları nelerdir?
Organik arıcılıkta; arılıkta kullanılan kovanların özellikleri, arılığın bulunduğu çevre koşulları ve kalitesi, arıcılıkta üretilen arı ürünlerinin özenle üretilmesi, depolanması, işlenmesi ve pazarlanması, üretimin esaslarını oluşturmaktadır. Bir organik arıcılık işletmesinin bulunduğu yörede, diğer arıcılık işletmelerinin de organik arıcılık prensiplerine uygun olması gerekir. Organik arıcılıkta bir yıllık bir geçiş dönemi uygulanır. Bu durumda, konvansiyonel üretimden, organik üretime geçiş için arıcılık işletmesine bir yıllık süre tanınır ve organik üretim esaslarına uyum sağlamasına çalışılır. Bu süreden önce arıcılık işletmesi “organik” adı altında ürün satamaz.
Organik üretimde kovanlarda kullanılan arıların orijini de önem taşımaktadır. Organik üretimde kullanılacak arı türü belirlenirken, bölgesel koşullara en iyi şekilde uyum gösterebilecek, hastalıklara dirençli, “yerel” ekotipler tercih edilmelidir. Kullanılan arıların kendi ekolojik koşullarına uygun olması, o ekotipteki arının çevreden en yüksek nektar ve polen toplama kapasitesine sahip olması gibi bir avantajı beraberinde getirmektedir. Kovanlar, kolonilerin bölünmesi veya bu yönetmelik hükümlerine uygun işletmelerden oğul veya kovan alınarak oluşturulmalıdır.
Kovanların araziye yerleşimi bir diğer önemli husustur. Arı nakilleri, stressiz ve kısa zamanda gerçekleştirecek şekilde olmalıdır Arıların götürüldüğü arazide arılar için yeterli miktarda doğal nektar, polen ve temiz su kaynağı sağlanmalıdır.Temiz olmayan su kaynaklarının hastalık yayılmasında önemli etken olduğuna dikkat edilmelidir. Kovan bölgesinin 3 km yarıçapı içerisinde bulunan alanlarda organik bitkisel üretim yapılmalı veya doğal bitki örtüsü bulunmalıdır. Kovanlar sanayi alanlarından, karayollarından ve tarım ilaçlarının kullanıldığı konvansiyonel tarım alanlarından uzağa yerleştirilmelidir.
Konvansiyonel tarım arazilerine yakın olarak yerleştirilen arılıklardan elde edilen arı ürünleri “organik” olarak değerlendirilemez.
Organik arıcılıkta kullanılan kovanlar doğal malzemelerden üretilmiş olmalıdır. Kovanların boyanmasında sadece balmumu, reçine, propolis veya bitki yağları kullanılmalıdır. Kovanların dezenfeksiyonu, pürmüz ile yakılarak yapılmalıdır.Diğer arıcılık malzemeleri ise kaynar suyla, kostik soda ve doğal bitki özlerinden yararlanılarak dezenfekte edilmelidir.
Konvansiyonel üretimden, organik tarıma geçiş döneminde, kovandaki peteklerin tümünün organik peteklerle değiştirilmesi gerekmektedir.Bu amaçla; organik bal mumu kullanılmalıdır. Organik olmayan bal mumu kullanılması durumunda, kalıntı analizi yapılarak balmumunda ilaç kalıntısı olmadığının belgelenmesi gerekir.
Organik arıcılık yapan olan işletmelerde arı kolonisi, ya organik olarak üretim yapılan işletmelerden suni oğul olarak veya konvansiyonel arıların organik petekli çerçevelere aktarılması ile elde edilir. Ana arı ihtiyacı ise suni tohumlama veya konvansiyonel üretim yapan kolonilerden yılda % 10 oranında ana arı alınarak giderilebilir. (Bu durumda geçiş süreci uygulanmaz). Ana arıların yenilenmesi esnasında eski ana arının öldürülmesine izin verilir ancak ana arıların kanatlarının kesilmesi yasaktır.
Organik arıcılık işletmesinde üretim sezonu sonunda rahat bir kışlama için,kovanlarda yeterince bal ve polen bırakılmalıdır. Organik arıcılıkta arıların beslenmesi,kendi kovanlarından elde edilen organik balla olmalıdır.Ancak arıların yaşamı yapay beslenmeye bağlı olduğu durumlarda organik olarak üretilmiş bal ve polen veya organik biçimde üretilen şeker şurubu veya organik şeker melası kullanılır. Şeker,pekmez,süt, melas,glikoz ve diğer konvansiyonel maddeler kesinlikle kullanılmaz.
Organik bal ile hazırlanan şuruba takviye amacı ile herhangi bir katkı maddesi ilave edilmemelidir. Beslemeye nektar akımından 15 gün önce son verilmelidir. Bir sonraki besleme ise son bal hasadından sonra yapılmalıdır.
Arılıkta yapılan her uygulama (ana arı değişimi,oğul, petek verme, bal sağımı, besleme, ilaç kullanımı, taşınma vs.)mutlaka düzenli olarak kovan sicil defterine kaydedilmelidir.Yapılan besleme ile ilgili kovan siciline, kullanılan ürünün tipi, tarihi , miktarı ve besleme yapılan kovan numaraları belirtilmelidir.
Arıcılıkta hastalık ve zararlılardan korunmak için; hastalığa dayanıklı ırklar, ekotiplerle çalışılmalı, ana arılar düzenli olarak yenilenmeli,kovanlarda düzenli hastalık ve zararlı kontrolü yapılmalı, erkek arı larvaları denetlenmeli, kovan malzeme ve aletleri dezenfekte edilmeli, yeni petekler kullanılmalı, kovanlarda yeterli besin kaynağı bırakılmalıdır.
Koruyucu önlemlere rağmen koloniler hastalanır veya zarar görürse, derhal tedaviye alınmalı ve gerekirse koloniler ayrı alanlarda izole edilmelidir. Tedaviye alınan organik üretimdeki kolonilere geçiş süresi uygulanmalıdır. Önleyici tedbir olarak kimyasal bileşimli ilaçlar kullanılmamalıdır. Profilaktik sentetik uygulamalar yapılmamalıdır (yavru çürüklüğüne karşı antibiyotik kullanımı gibi).
Bal arısının en yaygın görülen ve en büyük zararlısı olan Varroa ile mücadelede organik kökenli;Formik asit, laktik asit, asetik asit, okzalik asit, nane, kekik, okaliptüs veya kafur kullanılabilir.
Günümüzde özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde, insan sağlığı ve buna bağlı olarak da gıda güvenliği, üzerinde yoğun olarak çalışılan konulardır.Bu noktada arı ürünleriyle ilişkin olarak varroa mücadelesi için, insan sağlığına zararlı etkileri olmayan ve balda kalıntı riski taşımayan doğal maddeler aranmaya başlanmıştır.
Yapılan araştırmalar ışığında Formik asit,Laktik asit ve Okzalik asit amaca uygunluk bakımından Avrupa Birliği ülkeleri tarafından tercih edilen doğal maddeler olmuştur. Ayrıca esansiyel, uçucu yağ asitleri de varroa mücadelesinde, arı ürünlerinde kalıntı riski yaratmadan başarılı sonuç vermişlerdir.
Bu maddeler tariflerine uygun olarak kullanıldıkları taktirde, insan sağlığı ve arılar üzerine zararlı bir etki yaratmamaktadır.Dönüşümlü olarak bu ilaçların kullanımının sağlanması (örneğin; ilkbaharda formik asit, sonbaharda okzalik asit uygulaması gibi) Varroa’nın bu kimyasallara direnç kazanmasını önlemek açısından önemlidir. Günümüze dek Varroa’nın bu maddelere karşı direnç kazandığına dair bilimsel bulgulara rastlanmamıştır.
Varroa mücadelesinde yararlanılan ve balda, balmumunda kalıntı bırakmayan bitkisel maddeler ve etkileri şu şekilde özetlenebilir;
• Tütün yapraklarında nikotinin akar öldürücü etkisi %75 düzeyindedir.
• Körükte okaliptüs ve defne yapraklarının yakılması ile elde edilen duman kovan giriş deliğinden verildiğinde, varroa için orta düzeyde etkili olmaktadır (%44-48).
• Kekik yaprağında bulunan timol, oldukça güçlü bir akar öldürücüdür. Timol kristalleri cam bir yayvan küçük kap içerisinde kovanda çerçeveler üzerine konulabilir. Kap sayısı kovanın gücüne göre (8-10 çerçeve için 2-3 kap, her kap 4 g timol içermeli)ayarlanmalı, uygulama 8 gün arayla 3 kez tekrarlanmalıdır. Bu uygulama ile kovanda varroa akarı sayısında %93 azalma belirlenmiştir.
Varroa zararlısı ile mücadelede organik kavramına oldukça uygun bir diğer mücadele yöntemi de “Biyolojik yöntem” olarak adlandırılan ve varroa’nın en rahat gelişme imkanı bulduğu için tercih ettiği petek yüzeyindeki erkek arı gözlerinin imha edilmesidir.
Bu yöntemle, petek yüzeyinde özellikle erken ilkbaharda gelişen erkek arı gözleri imha edilerek, varroa’nın gelişmesi doğal olarak durdurulabilmektedir. Bunun yanı sıra, mekanik mücadele yöntemi uygulanabilir. Bu sistemde,kışın kovan giriş delikleri açılarak ana arının yumurtlaması durdurulur. Besin ortamı bulamayan varroalar kovan dip tahtasına dökülür.
Bal sağımı da organik arıcılıktaki en önemli noktalardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Organik arıcılıkta kullanılan ambalajlar; cam, tahtadan üretilmiş malzemeler, özel üretilmiş uygun organik kaplama maddelerinden yapılmalıdır.Sağım sırasında kimyasal sentetik kovucu maddelerin kullanılması yasaktır. Sağım sırasında temiz ve düzenli bir sistemin kurulması, balların konulacağı kapların titizlikle hazırlanması gerekmektedir.
Organik arı ürünlerinin ambalajlanması esnasında, ürünün organik niteliğini koruyacak bütün hijyenik tedbirler alınmalıdır.Organik arı ürünleri konvansiyonel ürünlerden ayrı olarak depolanmalı ve depolama sırasında herhangi bir kimyasal ilaç kullanılmamalıdır Arı ürünlerinin depolanması sırasında oluşabilecek nem, sıcaklık ve ışık değişimlerine dikkat etmek gerekmektedir.
Organik tarım metoduyla üretilen arı ürünleri ambalajlanırken organik ürün niteliğinin bozulmamasına dikkat edilmelidir. Organik arı ürünleri, karayolları kenarında kesinlikle bekletilmemeli ve satılmamalıdır.
Organik arıcılık henüz ülkemizde yeni gelişmeye başlayan bir sektör konumundadır. Daha etkin koloni yönetiminin uygulanması,koloni başına birim üretimin artırılarak, maliyetin azaltılması, organik bal üretimi konusunda arıcıların eğitilmesi ve toplumsal sağlık açısından “temiz” bal üretiminin öneminin vurgulanması, organik bala ödenen fiyat farkının daha cazip kılınması halinde ülkemiz konvansiyonel bal üretiminde olduğu gibi, organik bal üretiminde de dünyada sayılı ülkeler arasında yerini alacaktır.
KAYNAK:
Yrd.Doç.Dr. Banu YÜCEL
www.aricilik.info
http://www.aricilik.gov.tr/sayfa/organik/organikaricilik.htm
organik arıcılık için çalışanlar VE ORGANİK BAL
organik ve ekolojik bal yemek istiyorsanız yani ilaç kulanılmayan peteği petrol türevinden yapılmayan,linklere bir göz atın lütfen...
http://www.macahelas.com/EkolojikBalUretimi/EkolojikBalUretimi.htm
http://www.inciari.com/tema.htm
http://www.temadukkani.com/index.asp?CAT=4&t=2
http://www.tum-ari.com/main.asp
http://www.ekolojik-bal.com/ekolojikbal.htm
http://www.bugday.org/article.php?ID=78
http://www.topuykackarbal.com/ekolojikbal.htm
arkadaşlar sonuç olarak Ben TEMA nın ballarını tercih ediyorum.
hem organik hem ekolojik...yukarda linkini verdiğim ballardan ekolojik ve organik olarak TEMA dan başka ballarda var ..
ancak TEMA dan aldığınız her bal Türkiye topraklarının erozyonla gitmesini önlemede ayrıca camili-macahel deki organik-ekolojik bal üretimi için katkı sağlamaktadır..
.
arı hastalıkları ve tedavi için verilen ilaçlar,yukardaki linkte..
PETEK GÜVESİ
Kovanlarımıza musallat olarak büyük tahribat yapan Güve Kurtlarını tanımayan arıcı yoktur.
Akşamları kovan çevresinde uçuşan gümüşi renk kanatlı küçük kelebeklerin,zayıf arı kovanları içine girerek,dip tahtasına,arısız boş petek gözlerine bıraktığı yumurtalardan çıkan kurtçuklar ;peteklerde galeriler açarak ve örümcek gibi ağ örerek onların bozulmasına,rastlandığı yumurta ve kurtçukların ölmesine sebep olurlar.
Arılara güvenin zarar vermemesi için göz önüne alınacak hususlar şunlardır.
Kovanları ve bilhassa kovan dip tahtalarını daima temiz bulundurmak.
Zayıf kovanların uçma deliklerini gerektiğinden fazla açmamak.
Arı ailelerini de daima kuvvetli bulundurmak ve kovanda arıların işgal etmediği boş petekler bulundurmamak.
Kovan dip tahtası ile çerçeve alt çıtası arasındaki açıklığı 2-2.5 cm. den daha az bırakmamak.
Güveli petek ve çerçeve varsa çıkarıp,imkanlar nispetinde temizleyip,kuvvetli kovanlara vermek.Onları temizletmek.
Eski arıcılarımız çam sakızı,tezek,kuru nane dumanı vermek ve sirke püskürtmek suretiyle güveleri imha ettiklerini zannederlerse de doğru değildir.Bu şekilde ancak birkaç yaşlı güve kurdu kovanın dibine düşer.Zaten tahribatını yapmış,işi bitmiş kurdu bir gelberi ile dışarı alırlarsa da kovan bu zararlıdan kurtulmuş olamaz.Şurup lamalar arı ailelerinin kuvvetlenmesini ve zararlı ile savaşını kolaylaştırır.Sıfır derecenin altındaki ısılarda 2-24 saat bırakılan peteklerdeki güve kurtlarının tümü ölür.
Piyasada Güve kelebeği ile mücadele için ilaç bulunmaktadır.
VARROA ZARARLISI
Bal arılarının yumurtadan çıkıp kurtçuk haline gelmesinden sonra,her yaşta kanlarını emmek suretiyle zarar veren bu kenemsi parazit,arıların yavaş,yavaş ölerek kovanın sönmesine sebep olur.
Çıplak gözle bakıldığında siyaha yakın koyu kahve renkte ,yaklaşık 1.mm. boy ve 1.5 mm. Genişliğinde balık puluna benzer parlaklıkta 4.çift ayaklıdır.Bir arı üzerinde veya hücredeki yavruda 1-6 adet rastlanabilir.Genellikle arının birinci ve ikinci boğum aralarına tutunmuşlardır.Karın kısmı gibi dışardan daha az görülebilir yerlerde olup çok seyrek olarak göğüsle baş arasında da rastlanır.
Bu zararlı ile savaş için çok ve çeşitli ilaçlar piyasaya çıkarılmıştır.Tarım Bakanlığının ruhsatını taşımayan ilaçları çok ucuza da gelse kullanmamak gerekir.Kovanda bal ve yavrunun en az bulunduğu geç sonbahar ve ilkbaharda kullanılmalı.Arıların bal derlediği devrelerde kesinlikle kullanılmamalıdır.
Ruhsatlı Varroa ilaçları : Perizin - Varroset - Formiset - Rulamit - Varrooxalic
ARI BİTİ
Arı bitleri , varroa gibi kan emici değil,arıların yediği besinlere ortak,sofra arkadaşı gibidir.
Bu da yaklaşık 1.5 mm. boy 1mm.genişliğinde olup koyu kahve renktedir.Yavru arılarında bulunmaz.Ergin arıların baş ve sırt kısımlarında bulunur.Onların besinine ortak olarak aileyi zayıflatır.Üç çift bacaklıdır.Bilhassa ana arıya musallat olur.Bazen 2-3-5 ve hatta 15-20 adet bir anada görülebilir.Daha ziyade zayıf kovanlarda rastlanan bu bitle şöyle mücadele yapılır.
Ana arıyı bitten temizlemek için ,ana avuç içerisine alınır.Sigara dumanı üflenerek bir müddet iki avuç kapalı tutulur.,bitlerin ana arıyı terk ederek avuç içine düştüğü görülür.Daha fazla bekletilmeden ana kovana iade edilir.Bu şekilde ana bitten temizlenebilir.Ucu inceltilmiş bir kibrit çöpü veya diş kürdanının ucu bala batırılır.İki kanadından sol elin baş ve şahadet parmaklarıyla tutulmuş olan ana arının,üzerindeki bitlere çöpün ballı ucu hafifçe dokundurulursa ,bala yapışan bit ana üzerinden kolayca alınır.
AMERİKAN YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ
Bir bakteri tarafından meydana gelen,hem larf ve hem de pup devresinde tahribat yapan çok salgın bir hastalıktır.Kısa zamanda yayılarak kovanı sarar.Kovanda bir çöküntü,bir durgunluk hakim olur.Kovanda kokmuş et veya tutkal kokusu meydana getirir ki bu koku hasta olup ölen larflar tarafından yayılan kokudur.Hastalığın ilk devresinde açık kahverengi olan kurtçuklar koyulaşır ve gözün dibine yapışkan bir pelte olarak yığılır.Daha sonra kuruyarak arılar tarafın dan temizlenmez bir hal alır.Hasta gözdeki larvaya batırılan bir çöp çekildiğinde iplik gibi uzama görülür. Petekler inceldiği zaman açık ve kapalı gözlerin karışık olarak bulunduğu ve kapalı gözlerin üstünde çöküntüler gözükür.Ayrıca kapalı gözlerin üzerinde parçalanma ,delinme halleri görülür.Hastalık fark edildiği anda yayılmayı önlemek için hasta kovanlar tedaviye alınmalı ve sağlam kovanlara koruyucu olarak Terramyein , Stroptomycin veya Sulfathiazole verilmelidir.
AVRUPA YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ
Hastalık sadece larf devresinde kendini gösterir.Tahribatı Amerikan Yavru çürüklüğünden az olmakla beraber tehlikeli ve salgın bir hastalıktır.Hastalığın ileri devrelerinde larflar siyah renge dönüşür. Larf ölülerin kokusu ,kokuşmuş ve ekşimiş et kokusundadır. Larflar yapışkan olmadığından çöp batırınca uzamaz.Hastalık bilhassa zayıf ve kötü kışlatılmış kovanlarda görülür.Bu nedenle kovanı kuvvetli bulundurmak,hasta gömeçleri almak ve hatta ana arıyı iki hafta yumurtlamaktan alıkoymak koruyucu tedbirlerin başında gelir.
Tedavi için:: Apımycın ilacı kullanılır.
ADİ YAVRU ÇÜRÜKLÜK
Hastalık mikrobik olmadığından bulaşıcı ve tahripkar değildir.İlk ve sonbaharda havanın ani değişmesiyle meydana gelir.Havanın aniden soğuduğunu gören arılar kendilerini üşütmemek için bir araya toplayarak kenarlardaki yavruları ihmal ederler,dolayısıyla yavruların üstü basılmadığı,arılarla ısıtılmadığı için soğuktan ölmeler meydana gelir.Ayrıca nektar ve polen kaynağının kuruması nedeniyle açlık çekilmemesi için fazla görülen larfların atılmasıyla da kendini gösterebilir.Yine aniden bastıran sıcaklarda kovanın yeterince havalanmaması yavru ölümlerine sebep olur.Hastalıktan korunmak için kovanda fazla veya eksik çerçeve bulundurulmamalıdır.Gerektiğinde yemlenmeli ve ani hava değişimlerinde uçma delikleri daraltılıp,genişletilmelidir.
DİZANTERİ (ADİ İSHAL)
Hastalık genellikle kışın,bazen sonbahar sonu,ilkbahar başlangıcı veya çok yağışlı yaz günlerinde bile görülebilir.Mikrobik olmayıp hazım bozukluğundan ileri gelir.Hasta arı koyu sarı,sulu,yapışkan ve fena kokulu bir pisliği kovanın rasgele yerlerine çıkarılarak bulaştırır.
Hastalığın meydana geliş sebepleri: Arının kışa az balla girip çok çiçek tozu yemesi.Kışın arının fazla rahatsız edilip fazla bal yemesi.Pekmez,üzüm gibi çabuk bozulan yiyeceklerle beslenmesi.Sonbahardan kışa girerken sırlanmamış,serpinti balların arıya yiyecek olarak bırakılması.Şurup lamayı geç ve su oranı fazla olarak,aynı zamanda ekşimiş olarak verilmesi ,ishali meydana getiren sebepler olarak sayılabilir.Dikkat edilir bu sebeplere meydan verilmezse ishale pek rastlanmaz
Tedavisi:Şurup suyu kaynatılırken,suya kurutulmuş nane koymak,şuruba az miktarda alkol koymak gibi işlemler yapılır,fakat taze limonlar alınarak ortadan yemeğe sıkılacakmış gibi kesilir,suyu akmayacak şekilde dik tutularak çatalla su tulumcukları patlatılır ve içine bir avuç toz şeker koyup emdirilirse ve ishalli kovanlara bunlardan üçer parça vermek suretiyle yedirilirse ishali daha fazla yayılmadan durdurur.Yalnız bu işlem üç gün tekrar edilmelidir.
NOSEMA (BULAŞICI İSHAL)
Apis denilen tek hücreli bir parazitin meydana getirdiği bulaşıcı ve tehlikeli bir hastalıktır.Parazitin sporları rüzgar,su,çiçek,vs. gibi muhtelif yollarla arı midesine girer ve epitel hücrelerinde çoğalır.Arının gıdasına ortak olduğu gibi salgıladığı zehirli salgılarla arıyı öldürür.Hasta,arıda bazen ishal ve bazen de kabızlık görülür.Bundan başka zayıflık titreme ,kısa uçuşlar,paket halinde ölümler yağlı bir görünüş .arz etmeleri ,karınlarının şişkinliği hep nosema belirtileridir.
Pratik teşhisi ;Sağlam arı midesi suda ezilip kaynatılırsa,suyun rengi yeşil,sarı veya esmer renkli olursa sağlam arı demektir.Hasta arının midesi ise sporların çokluğu dolayısıyla süt gibi beyaz olur.Hastalığın yayılmasında kışın arıyı üşütme etkin olur.Tedavisi güçtür.Tedavi için ve koruyucu olarak Fumıdıl -B (1 Litre şuruba 1 kaşık) .ilacı verilir. Nosemalı bir kovan 35-37 derecede 10 gün tutulursa hastalık geçmektedir .Isının hastalığı yapan sporlar üzerine etkisi büyüktür.
MAYIS HASTALIĞI
Daha ziyade Mayıs ayında ve genç arılarda görülen mayıs hastalığı ,yavrulara süt yetiştirmek için çiçek tozundan fazla miktarda ve bu arada küflü olanlarını da yiyen geç arılara zarar verir ve onları öldürür.Bazı arıcılar,mevcut petekleri kovanlara vererek temizlemek isterler ki bunların gözlerinde bulunan küflenmiş çiçek tozları bu hastalığın baş göstermesinde mühim bir rol oynar.
Mayıs hastalığına tutulan arılar,kovanın etrafında bir şey arıyormuş gibi uçuşur,bir müddet sonra düşer,kalkmak ister fakat muvaffak olamazlar.Kantları titrer,karınları fala şişkin görünür ve içerisi çiçektozları ile doludur.Arılardan bir kısmı uçma deliği önünde bir kısmı da daha uzaklarda ölü olarak bulunur.Mayıs hastalığı bilhassa genç arılarda ölüme sebep olduğundan gerekli tedbirler zamanında alınmazsa kovan kısa zamanda kuvvetten düşer,bazen tamamıyla söner.
Arıları bu hastalıktan korumak için en iyi çare onlara küflü çiçek tozu yedirmemeye elden geldiği kadar dikkat etmektir.Havasız kovanlarda rutubet,mevcut çiçek tozlarının küflenmemesine sebep olduğundan,böyle kovanlarda da mayıs hastalığı sık,sık görülebilir.Onun için,mevsim müsait olur olmaz kovanları havalandırma işi ihmal edilmemelidir.
Küflü petek görülür görülmez,bunların hemen kovandan uzaklaştırmak,mayıs ayında arılara muntazam ılık su vermek,bu mevsimde arı suluklarına,bir litre suya yarım çay kaşığı tuz ilave etmek ve hastalık görünmüşse arılara birkaç gün ballı su veya şerbet vermek,bunun içerisine de bir litreye 2 adat Aspirin katmak çok faydalıdır.
KİREÇ HASTALIĞI
Mantar' i bir hastalıktır.22-30 derecede ve nemli yerlerde süratle çoğalabilmek eğilimindedir.Bu mantarlar önce petek gözlerine,sonra larflara sirayet ederek larfları öldürürler.Erkek arı gözlerini çok tahrip eder.Ölen larf beyazlaşarak büzülür ve kireç şeklinde sertleşir.Başlangıçta beyaz olan misiller daha sonra koyulaşarak petekleri siyahlaştırırlar.Nemli yerlere kovanları koymak,sehpa üzerine koymak iyidir.Hastalığa yakalanan kovanlar sodalı su ile yıkanıp petekler alınmalıdır.
Tedavisi için piyasada Arı Farma firmasının ürettiği Kirecidin ilacı bulunmaktadır.
TAŞ HASTALIĞI
Bu da bir mantar tarafından meydana gelir.Yeşil küf şeklindedir. Larfların iç organlarına (sindirim sistemine) tesir ederek salgıladığı zehirle larvayı öldürür.Hastalık balada geçer ve yiyenlerde ağrılar yapar.Kovanlar sodalı su ile iyice yıkanmalı ve petekler yakılmalıdır.
PARATİFO
Hastalığı bir bakteri yapar.Bu bakteri arının bağırsaklarında her zaman mevcuttur.Vücudun direnci kırıldığı anda hemen çoğalarak hastalığı meydana getirir.Arıda zayıflık,uçmama ve ishal ile gelen ölümler görülür.İlkbaharda havaların iyileşmesiyle birlikte ortadan kaybolur.İyi kışlatma ve iyi bakım hastalığı engel olur.
MOR ÇÜRÜKLÜK
Bazı bitkiler zehirli nektar veya polen ihtiva ederler.Bunlarla beslenen larflar zehirlenerek ölür.Renkleri mavi,mor duruma gelir.Bilhassa mayıs ve Haziranda görülür.Bu bitkilerin çiçeklerinin periyodu geçince hastalıkta geçer.En iyisi de belirtiler görüldüğü anda arıları o mıntıkadan uzaklaştırmaktır.
SEPTİSEMİ
Hastalığı yapan tek hücreli bakteridir.Bakteri nemli yerlerde ve pis sularda bulunur.Bulaşma teneffüs yoluyla olup,oradan kana geçer ve çoğalır.İfraz ettiği zehir nedeniyle arı sütü gibi beyaz bir renk alır,kokar ve çürür.Ele alındığında tutulan yerden kopar ve dağılır.Hastalıktan korunmak için arıyı güneş ışığı alan ve pis sulardan uzak yerlerde tutmak gerekir.
KARALIK
Sebebi belli değildir.Yaşlı arılarda tüy dökülmesi ve renklerin siyaha dönüşümü ile dikkati çeker.Yeni ölen arılar ağır bir koku meydana getirirler.İlkbaharda mevsim normale dönünce hastalık kaybolur.Tahribatı yaşlı arılarda olduğundan pek önemli sayılmaz.
PARALİZ
Hastalık porselen süzgecinden bile geçebilen çok küçük bir virüs tarafından meydana gelir.Bilhassa ilkbaharda görülür.Hasta arı zayıf ve tüysüz olup,kovandan dışarıya kendini sürüyerek atmaya çalışır.His duyguları körelmiştir.Dokunulduğunda hafif bir hareket meydana gelir.Hastalanan arı ölmeye mahkumdur.İlaçla tedavisi yoktur.
AMIBİASE
Hastalığı bir amip yapar.Arının malpigi borularına yerleşip çoğalır.Kendi zararından başka pis kokulu bir ishal meydana getirir.Hastalık daha ziyade değişik yemlerle besleme ,kötü kışlatma ve durgun sulardan bulaşır.Tedavi yerine hastalığı meydana getiren unsurlara dikkat etmek gerekir
AKARİYOZ (UYUZ)
Arıların nefes borularına yerleşerek kan emen bir parazit(acar pis) solunumu güçleştirerek arıyı öldürür.Parazitin yerleştiği. Traheler sertleşir ve içinde parazitin artık maddeleri toplanarak elastikiyetini kaybeder,iş yapamaz bir duruma gelir.Arıda titreme,ürperme ve kısmi felç meydana geldiğinden arı uçamaz.
Belirtileri no semaya benzediğinden kesin teşhis mikroskopla yapılır.Bulaşıcı olduğundan kovanı söndürebilir.Daha ziyade kışın ,ilkbahar aylarında görülür.Zira yazın işçi arılar azami iki ay yaşadıklarından bu müddet hastalık sporlarının olgun hale gelmeleri için yeterli değildir.
ORGANİK ARICILIK------------------------------
http://www.inciari.com/ekolojik.htm
Son yıllarda artan nüfusa paralel olarak tarım ve gıda bilimlerindeki üretimi artırmaya yönelik teknikler toplumsal hastalıkların, alerjilerin, dengesiz beslenme alışkanlıklarının, pestisid, hormon ve antibiyotik kalıntılarının ortaya çıkmasına ve genel yaşam kalitesinin azalmasına neden olmuştur. Bu durum alternatif gıda kalitesine bir eğilim getirmiştir. Tüketici gıdanın kaynağını, güvenilirliğini, işleme ve depolama koşullarını, bulaşma risklerini sorgulamaya başlamıştır. İşte; “biyolojik”, “organik”, “ekolojik”, “kontrollü” gıda temini böylece gündeme gelmiştir.
Organik Tarım Nedir?
• Doğadaki dengeyi koruyan,
• Toprak verimliliğinde devamlılığı sağlayan,
• Hastalık ve zararlıları kontrol altına alan,
• Doğadaki canlıların sürekliliğini oluşturan,
• Doğal kaynakların optimum kullanımı ile verimliliği sağlayan bir sistemdir
Organik arıcılık” da, bu temel nedenlere dayalı olarak ortaya çıkmıştır. Organik arıcılık ; doğada bulunan nektar, polen, su ve propolisin arılar tarafından toplanarak çeşitli arı ürünlerine dönüştürülmeleri işleminde, üretimden tüketime kadar tüm aşamalarında suni besleme ve kimyasal ilaçlama yapmadan, organik tarım alanlarında veya doğal yapısı bozulmamış florada her aşaması kontrollü ve sertifikalı yapılan arıcılık faaliyetlerine denir. Arıcılık ürünlerinin organik üretim olarak nitelendirilmesi, kovanların özellikleri ve çevre kalitesi ile yakından ilişkilidir.
Ülkemiz doğal yapı ve nektar kaynakları bakımında çok zengin olup,arıcılık açısından son derece büyük bir potansiyele sahiptir. Dört milyona yaklaşan koloni sayısı ile dünyada ikinci ve yıllık 70.000 ton bal üretim kapasitesi ile dünyada dördüncü sırada yer almaktayız. Ancak; kolonilerin geleneksel olarak şeker ve şeker şurubu ile beslenmesi, koloni yönetimindeki aksaklıklar nedeniyle, kovan başına üretilen bal miktarının az, dolayısıyla, maliyetin yüksek olması, arı hastalık ve zararlılarının yaygınlığı ve mücadelesinde kullanılan kimyasal ilaçların kolonide, arı ürünlerinde kalıntı bırakması, konvansiyonel üretilen bal ile organik üretilen bal arasındaki fiyat farkının %10 ila %20 arasında değişmesi ve bu farkın arıcı tarafından yeterli bulunmayışı nedeniyle ülkemizde organik bal üretimini sınırlı düzeyde yapılabilmektedir.
Arıcılıkta organik üretimin esasları nelerdir?
Organik arıcılıkta; arılıkta kullanılan kovanların özellikleri, arılığın bulunduğu çevre koşulları ve kalitesi, arıcılıkta üretilen arı ürünlerinin özenle üretilmesi, depolanması, işlenmesi ve pazarlanması, üretimin esaslarını oluşturmaktadır. Bir organik arıcılık işletmesinin bulunduğu yörede, diğer arıcılık işletmelerinin de organik arıcılık prensiplerine uygun olması gerekir. Organik arıcılıkta bir yıllık bir geçiş dönemi uygulanır. Bu durumda, konvansiyonel üretimden, organik üretime geçiş için arıcılık işletmesine bir yıllık süre tanınır ve organik üretim esaslarına uyum sağlamasına çalışılır. Bu süreden önce arıcılık işletmesi “organik” adı altında ürün satamaz.
Organik üretimde kovanlarda kullanılan arıların orijini de önem taşımaktadır. Organik üretimde kullanılacak arı türü belirlenirken, bölgesel koşullara en iyi şekilde uyum gösterebilecek, hastalıklara dirençli, “yerel” ekotipler tercih edilmelidir. Kullanılan arıların kendi ekolojik koşullarına uygun olması, o ekotipteki arının çevreden en yüksek nektar ve polen toplama kapasitesine sahip olması gibi bir avantajı beraberinde getirmektedir. Kovanlar, kolonilerin bölünmesi veya bu yönetmelik hükümlerine uygun işletmelerden oğul veya kovan alınarak oluşturulmalıdır.
Kovanların araziye yerleşimi bir diğer önemli husustur. Arı nakilleri, stressiz ve kısa zamanda gerçekleştirecek şekilde olmalıdır Arıların götürüldüğü arazide arılar için yeterli miktarda doğal nektar, polen ve temiz su kaynağı sağlanmalıdır.Temiz olmayan su kaynaklarının hastalık yayılmasında önemli etken olduğuna dikkat edilmelidir. Kovan bölgesinin 3 km yarıçapı içerisinde bulunan alanlarda organik bitkisel üretim yapılmalı veya doğal bitki örtüsü bulunmalıdır. Kovanlar sanayi alanlarından, karayollarından ve tarım ilaçlarının kullanıldığı konvansiyonel tarım alanlarından uzağa yerleştirilmelidir.
Konvansiyonel tarım arazilerine yakın olarak yerleştirilen arılıklardan elde edilen arı ürünleri “organik” olarak değerlendirilemez.
Organik arıcılıkta kullanılan kovanlar doğal malzemelerden üretilmiş olmalıdır. Kovanların boyanmasında sadece balmumu, reçine, propolis veya bitki yağları kullanılmalıdır. Kovanların dezenfeksiyonu, pürmüz ile yakılarak yapılmalıdır.Diğer arıcılık malzemeleri ise kaynar suyla, kostik soda ve doğal bitki özlerinden yararlanılarak dezenfekte edilmelidir.
Konvansiyonel üretimden, organik tarıma geçiş döneminde, kovandaki peteklerin tümünün organik peteklerle değiştirilmesi gerekmektedir.Bu amaçla; organik bal mumu kullanılmalıdır. Organik olmayan bal mumu kullanılması durumunda, kalıntı analizi yapılarak balmumunda ilaç kalıntısı olmadığının belgelenmesi gerekir.
Organik arıcılık yapan olan işletmelerde arı kolonisi, ya organik olarak üretim yapılan işletmelerden suni oğul olarak veya konvansiyonel arıların organik petekli çerçevelere aktarılması ile elde edilir. Ana arı ihtiyacı ise suni tohumlama veya konvansiyonel üretim yapan kolonilerden yılda % 10 oranında ana arı alınarak giderilebilir. (Bu durumda geçiş süreci uygulanmaz). Ana arıların yenilenmesi esnasında eski ana arının öldürülmesine izin verilir ancak ana arıların kanatlarının kesilmesi yasaktır.
Organik arıcılık işletmesinde üretim sezonu sonunda rahat bir kışlama için,kovanlarda yeterince bal ve polen bırakılmalıdır. Organik arıcılıkta arıların beslenmesi,kendi kovanlarından elde edilen organik balla olmalıdır.Ancak arıların yaşamı yapay beslenmeye bağlı olduğu durumlarda organik olarak üretilmiş bal ve polen veya organik biçimde üretilen şeker şurubu veya organik şeker melası kullanılır. Şeker,pekmez,süt, melas,glikoz ve diğer konvansiyonel maddeler kesinlikle kullanılmaz.
Organik bal ile hazırlanan şuruba takviye amacı ile herhangi bir katkı maddesi ilave edilmemelidir. Beslemeye nektar akımından 15 gün önce son verilmelidir. Bir sonraki besleme ise son bal hasadından sonra yapılmalıdır.
Arılıkta yapılan her uygulama (ana arı değişimi,oğul, petek verme, bal sağımı, besleme, ilaç kullanımı, taşınma vs.)mutlaka düzenli olarak kovan sicil defterine kaydedilmelidir.Yapılan besleme ile ilgili kovan siciline, kullanılan ürünün tipi, tarihi , miktarı ve besleme yapılan kovan numaraları belirtilmelidir.
Arıcılıkta hastalık ve zararlılardan korunmak için; hastalığa dayanıklı ırklar, ekotiplerle çalışılmalı, ana arılar düzenli olarak yenilenmeli,kovanlarda düzenli hastalık ve zararlı kontrolü yapılmalı, erkek arı larvaları denetlenmeli, kovan malzeme ve aletleri dezenfekte edilmeli, yeni petekler kullanılmalı, kovanlarda yeterli besin kaynağı bırakılmalıdır.
Koruyucu önlemlere rağmen koloniler hastalanır veya zarar görürse, derhal tedaviye alınmalı ve gerekirse koloniler ayrı alanlarda izole edilmelidir. Tedaviye alınan organik üretimdeki kolonilere geçiş süresi uygulanmalıdır. Önleyici tedbir olarak kimyasal bileşimli ilaçlar kullanılmamalıdır. Profilaktik sentetik uygulamalar yapılmamalıdır (yavru çürüklüğüne karşı antibiyotik kullanımı gibi).
Bal arısının en yaygın görülen ve en büyük zararlısı olan Varroa ile mücadelede organik kökenli;Formik asit, laktik asit, asetik asit, okzalik asit, nane, kekik, okaliptüs veya kafur kullanılabilir.
Günümüzde özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde, insan sağlığı ve buna bağlı olarak da gıda güvenliği, üzerinde yoğun olarak çalışılan konulardır.Bu noktada arı ürünleriyle ilişkin olarak varroa mücadelesi için, insan sağlığına zararlı etkileri olmayan ve balda kalıntı riski taşımayan doğal maddeler aranmaya başlanmıştır.
Yapılan araştırmalar ışığında Formik asit,Laktik asit ve Okzalik asit amaca uygunluk bakımından Avrupa Birliği ülkeleri tarafından tercih edilen doğal maddeler olmuştur. Ayrıca esansiyel, uçucu yağ asitleri de varroa mücadelesinde, arı ürünlerinde kalıntı riski yaratmadan başarılı sonuç vermişlerdir.
Bu maddeler tariflerine uygun olarak kullanıldıkları taktirde, insan sağlığı ve arılar üzerine zararlı bir etki yaratmamaktadır.Dönüşümlü olarak bu ilaçların kullanımının sağlanması (örneğin; ilkbaharda formik asit, sonbaharda okzalik asit uygulaması gibi) Varroa’nın bu kimyasallara direnç kazanmasını önlemek açısından önemlidir. Günümüze dek Varroa’nın bu maddelere karşı direnç kazandığına dair bilimsel bulgulara rastlanmamıştır.
Varroa mücadelesinde yararlanılan ve balda, balmumunda kalıntı bırakmayan bitkisel maddeler ve etkileri şu şekilde özetlenebilir;
• Tütün yapraklarında nikotinin akar öldürücü etkisi %75 düzeyindedir.
• Körükte okaliptüs ve defne yapraklarının yakılması ile elde edilen duman kovan giriş deliğinden verildiğinde, varroa için orta düzeyde etkili olmaktadır (%44-48).
• Kekik yaprağında bulunan timol, oldukça güçlü bir akar öldürücüdür. Timol kristalleri cam bir yayvan küçük kap içerisinde kovanda çerçeveler üzerine konulabilir. Kap sayısı kovanın gücüne göre (8-10 çerçeve için 2-3 kap, her kap 4 g timol içermeli)ayarlanmalı, uygulama 8 gün arayla 3 kez tekrarlanmalıdır. Bu uygulama ile kovanda varroa akarı sayısında %93 azalma belirlenmiştir.
Varroa zararlısı ile mücadelede organik kavramına oldukça uygun bir diğer mücadele yöntemi de “Biyolojik yöntem” olarak adlandırılan ve varroa’nın en rahat gelişme imkanı bulduğu için tercih ettiği petek yüzeyindeki erkek arı gözlerinin imha edilmesidir.
Bu yöntemle, petek yüzeyinde özellikle erken ilkbaharda gelişen erkek arı gözleri imha edilerek, varroa’nın gelişmesi doğal olarak durdurulabilmektedir. Bunun yanı sıra, mekanik mücadele yöntemi uygulanabilir. Bu sistemde,kışın kovan giriş delikleri açılarak ana arının yumurtlaması durdurulur. Besin ortamı bulamayan varroalar kovan dip tahtasına dökülür.
Bal sağımı da organik arıcılıktaki en önemli noktalardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Organik arıcılıkta kullanılan ambalajlar; cam, tahtadan üretilmiş malzemeler, özel üretilmiş uygun organik kaplama maddelerinden yapılmalıdır.Sağım sırasında kimyasal sentetik kovucu maddelerin kullanılması yasaktır. Sağım sırasında temiz ve düzenli bir sistemin kurulması, balların konulacağı kapların titizlikle hazırlanması gerekmektedir.
Organik arı ürünlerinin ambalajlanması esnasında, ürünün organik niteliğini koruyacak bütün hijyenik tedbirler alınmalıdır.Organik arı ürünleri konvansiyonel ürünlerden ayrı olarak depolanmalı ve depolama sırasında herhangi bir kimyasal ilaç kullanılmamalıdır Arı ürünlerinin depolanması sırasında oluşabilecek nem, sıcaklık ve ışık değişimlerine dikkat etmek gerekmektedir.
Organik tarım metoduyla üretilen arı ürünleri ambalajlanırken organik ürün niteliğinin bozulmamasına dikkat edilmelidir. Organik arı ürünleri, karayolları kenarında kesinlikle bekletilmemeli ve satılmamalıdır.
Organik arıcılık henüz ülkemizde yeni gelişmeye başlayan bir sektör konumundadır. Daha etkin koloni yönetiminin uygulanması,koloni başına birim üretimin artırılarak, maliyetin azaltılması, organik bal üretimi konusunda arıcıların eğitilmesi ve toplumsal sağlık açısından “temiz” bal üretiminin öneminin vurgulanması, organik bala ödenen fiyat farkının daha cazip kılınması halinde ülkemiz konvansiyonel bal üretiminde olduğu gibi, organik bal üretiminde de dünyada sayılı ülkeler arasında yerini alacaktır.
KAYNAK:
Yrd.Doç.Dr. Banu YÜCEL
www.aricilik.info
http://www.aricilik.gov.tr/sayfa/organik/organikaricilik.htm
organik arıcılık için çalışanlar VE ORGANİK BAL
organik ve ekolojik bal yemek istiyorsanız yani ilaç kulanılmayan peteği petrol türevinden yapılmayan,linklere bir göz atın lütfen...
http://www.macahelas.com/EkolojikBalUretimi/EkolojikBalUretimi.htm
http://www.inciari.com/tema.htm
http://www.temadukkani.com/index.asp?CAT=4&t=2
http://www.tum-ari.com/main.asp
http://www.ekolojik-bal.com/ekolojikbal.htm
http://www.bugday.org/article.php?ID=78
http://www.topuykackarbal.com/ekolojikbal.htm
arkadaşlar sonuç olarak Ben TEMA nın ballarını tercih ediyorum.
hem organik hem ekolojik...yukarda linkini verdiğim ballardan ekolojik ve organik olarak TEMA dan başka ballarda var ..
ancak TEMA dan aldığınız her bal Türkiye topraklarının erozyonla gitmesini önlemede ayrıca camili-macahel deki organik-ekolojik bal üretimi için katkı sağlamaktadır..
.