PDA

View Full Version : Viburnum opulus (Gilaburu - Gilabolu)




Selahattin Yılmaz
20-12-2006, 12:17
İngilizcesi: Cramp Bark, Alm. Gemeiner Schneeball

Yöresel adları: Dağdığan ağ, geleboru, gilabada, gildar, giligili,girabolu, girebolu, gilaboru, gilaburu

Drog adı: Cortex viburni opuli / ağaç kabuğu

Tentür: Viburnum olpulus D1-D3

Bitki Adı : GİRABOLU AĞACI (Viburnum opulus)

Toplama/kurutma: Genç dalların kabukları nisan-mayıs döneminde soyulur, ince kıyılır ve gölgede kurutulur. 2-4 m yükseklikteki bu ağaç, ülkemizde Orta Anadolu bölgesinde yetişir. Ağacın meyvesinin turşusu da yapılır(Kayseri).
Bileşim: Viburnin, Valerian asitleri, Salikoside, Arbutin, reçine, tanen
Etkileri: Kramp çözücü, yatıştırıcı, adstingent(dokuları sıkıştırıcı-sağlamlaştırıcı), sinir sistemini güçlendirici

Kullanım alanları: Gilaburu ağaç kabuğu, kramplara ve kas gerginliklerine karşı oluşturduğu olumlu etki nedeniyle, saygıyla anılmaya hak kazanmıştır. Genellikle iki alanda kullanılır: Biri, yumurtalık ve dölyatağı kasları ile ilgili problemlerdir. Bitki dölyatağını yatıştırır ve böylece adet görme sürecindeki ağrılı kramplar sona erer. Aynı biçimde etki yaparak, olası düşükleri de önleyebilir. İkinci kullanım alanı ise, aşırı adet kanamalarının ve menopozla ilgili aşırı kanamaların kontrol altına alınmasıdır.

Kullanım biçimleri: Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış dal kabuğu, orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır ve 10-15 dakika kaynadıktan sonra süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan içilir.

Karışım: Dölyatağı ve yumurtalık ağrılarına karşı ve olası düşük tehlikesine karşı, kediotu kökü çayı ile eşit oranda karıştırılarak kullanılır. Yarım tatlı kaşığı gilaburu kabuğu ile yarım bardak suda hazırlanan gilaburu çayı, yarım tatlı kaşığı kediotu kökünün yarım bardak kaynar suyla haşlanıp, 10 dakika demlendirilen kediotu kökü çayı ile eşit oranda karıştırılarak içilir.

Tentür: Viburnum opulus D1, D2 veya D3 inceltisi, günde 3 kere 25-30 damla, yarım kahve fincanı ılık suya eklenerek alınır. Yukarıda anılan tüm rahatsızlıklara karşı etkilidir.

Uyarı: Aspirine alerjisi olanlarda alerjik tepkilere yol açabilir. Önerilen dozajlara uyulduğunda, bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.

HER DERDE DEVA

Gilaboru meyvesinin halk arasında böbrek hastalıklarının tedavisinde ve böbrek taşının düşürülmesinde yaygın olarak kullanıldığını belirten Doç. Dr. Aksoy, şöyle dedi:

“Sonbaharda toplanıp salamura yapıldıktan sonra tüketilen gilaboru, sadece böbrek hastalıklarına değil, birçok hastalığın tedavisinde de yararlı olmaktadır. Kabukları kaynatılan gilaboru, astım, romatizma, yüksek tansiyon, sara nöbetleri (epilepsi), kabakulak, doğum sonrası spazmlar, uyku bozukluğu gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilmektedir. Gilaboru suyu, ayrıca safra kesesi hastalıkları ile bazı karaciğer hastalıklarına da iyi gelmektedir. Gilaborunun bazı kanser tümörlerini azaltmadaki olumlu etkileriyle ilgili olarak halen Amerika’da, Harward Medicine School’un araştırması devam etmektedir.”

alpha-Amyrin:
Summenformel: C30H50O
Molmasse: 426,7 g/mol
beta-Amyrin:
Summenformel: C30H50O
Molmasse: 426,7 g/mol

Toplama/Kurutma : Genç dalların kabukları nisan-mayıs döneminde soyulur, ince kıyılır ve gölgede kurutulur. 2-4 m yükseklikteki bu ağaç, Ülkemizde Orta Anadolu bölgesinde yetişir. Ağacın meyvesinin turşusu da yapılır (Kayseri).


Etkileri: Kramp çözücü, yatıştırıcı, adstingent (dokuları sıkıştırıcı sağlamlaştırıcı), sinir sistemini güçlendirici Kullanım Alanları : Gilaburu ağaç kabuğu, kramplara ve kas gerginliklerine karşı oluşturduğu olumlu etki nedeniyle, saygıyla anılmaya hak kazanmıştır. Genellikle iki alanda kullanılır. Biri,yumurtalık ve dölyatağı kasları ile ilgili problemlerdir. Bitki dölyatağını yatıştırır ve böylece adet görme sürecindeki ağrılı kramplar sona erer. Aynı biçimde etki yaparak, olası düşükleri de önleyebilir. İkinci kullanım alanı ise, aşırı adet kanamalarının ve menopozla ilgili aşırı kanamaların kontrol altına alınmasıdır.

Kullanım Biçimleri : yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış dal kabuğu, orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır ve 10-15 dakika kaynadıktan sonra süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan içilir.

Uyarı : Aspirine alerjisi olanlarda alerjik tepkilere yol açabilir. Önerilen dozajlara uyulduğunda, bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.

Girabolu (Viburnum opulus) - Hanımlarda rahim spazmını giderir, hamileliği kolaylaştırır. Regllerin ağrısız olmasını sağlar .
Vakitsiz bebek düşüm ve doğumlarını önler.
İdrar söktürerek üreyi düşürür, sinirleri kuvvetlendirir


KULLANIM ALANLARI

Böbrek: Böbrek taşlarının bütün cinsleri asılları itibarıyla suda çözünmeyen kalsiyum tuzu olup bu tuz oluşumunu yerinde eritecek bir ilaç bulunmadığından dolayı lazer, ses dalgası vs. gibi yollarla böbrek taşı fiziksel olarak parçalanıp yerinden oynatılarak düşürülmeye çalışılmak- tadır (diğer bir yöntem açık operasyondur). Ve bu yöntemler hastaya aşırı ağrı- sancı vermenin yanında kalıcı yan tesirleri olan yöntemlerdir. Girebolu ise böbrek taşını, diğer usullerde ( lazer. vs. ) olduğu gibi; fiziksel parçalama yöntemi ile değil kimyasal çözünme ile yok ettiğinden dolayı ne taş çözünürken nede idrar ile birlikte atılırken hasta ağrı sancı hissetmez. Taşın oluşum süreci tersine işleyerek, taş tamamen erir ve idrar ile birlikte kimyasal madde olarak atılır. 1 kür (8 kg ) girebolu 1 hafta içerisinde 6 - 8 mm böbrek taşı eritebilmektedir. Taş 8 mm den büyük ise her 8 mm için bir kür düşünülmelidir. Girebolu ayrıca böbrek tembelliğine ve bazı cins böbrek kistlerine de iyi gelmektedir. Not:Sertliğinden dolayı lazerinde kıramadığı kristalize cins böbrek taşını Girebolu' da eritmeyebilir. Bu cins taş ile karşılaşma riskimiz %1-2 civarındadır.

6171

Prostat: Girebolu, idrar kanalını genişletme özelliği ile mesanenin bir seferde ve kolaylıkla boşalmasını sağlar. Gece ve gündüz sık tuvalete çıkmayı azaltır.

Kadın hastalıkları: Adet zorluğu ve düzen- sizliğine karşı çok etkilidir. Spesifik olarak Kramp, yumurtalık ve rahim kası rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılır. Rahmi rahatlatır. Böylece adet görme krampları sona erer ayrıca Mensturasyondan kaynaklanan ağrıları azaltır. Düşük durumu/ tehlikesinde kullanılır. Damar genişliğini düzenlemesinden dolayı adet dönemlerinde aşırı kan kaybını ve menapozda ki kanamaları azaltır. Kaynak:www.purplesage.org.uk (http://www.purplesage.org.uk)

Kalp/ Tansiyon: Girebolu yatıştırıcı, damar genişliği düzenleyici, iskelet ve kas rahatlatıcı , kalp güçlendirici etkiye sahiptir. Girebolu " Visceral" gerilim / Tansiyon için çok etkilidir. Kas gerilimini azaltır ve spazmları engeller. Hipertansiyonda Cardiovascular sistemini rahatlatır ve tansiyon rahatsızlığından kaynaklanan kabızlığı engeller. Harici kullanımda kramp ve kas gerilmesini rahatlatır. Bazı migren vakalarında da yardımcı olabilir. Kaynak:www.purplesage.org.uk (http://www.purplesage.org.uk)

İdrar Yolu Hastalıkları: İdrar kanalındaki iltihaplanmaları temizler. İdrar kanalındaki daralma ve boğumları açar, idrar zorluğu ve yanmalarına karşıda son derece etkili ve tedavi edicidir.


HAZIRLANIŞI VE KULLANILIŞI

su içerisinden alınan girebolu bir süzgeç **** kevgir üzerinde ezilir. Meyvenin çıkan suyuna kendisi kadar içme suyu ilave edilir ve bu karışım sıkıldığından itibaren 24 saat içerisinde hasta tarafından içilir.Tadı hafif ekşi olan girebolunun mümkün olduğu kadar bu haliyle içilmesi tavsiye edilmesine rağmen hasta içmekte güçlük çekiyor ise mümkün olduğu kadar az olmak kaydıyla karışım şeker ile tatlandırılabilir.

Dikkat...!
Hastanın 24 saat içerisinde tüketebileceği sıvı bir seferde hazırlanmalıdır. Diğer bir deyişle hazırlanan sıvı mutlaka 24 saat içinde tüketilmelidir.
Gerek meyve gerekse sıkılarak hazırlanmış sıvı sıcaktan ve direkt gün ışığından korunmalı serin bir yerde saklanmalıdır.

Girebolu kullanımı zamana yayılmamalı olabildiğince yoğun kullanılmalıdır.(günde en az 1 kg Girebolu ezilerek suyu yukarıda anlatıldığı şekliyle hazırlanıp kullanılmalıdır.)

Bekleyen meyve mutlaka su içinde ve serin bir yerde muhafaza edilmelidir. Kevgirde ezilerek elde edilen Girebolu öz suyuna mutlaka birebir ölçüde su katılmalıdır.

Girebolu' nun bu güne kadar hiç bir yan tesiri tespit edilememiştir.



Kaynak (http://www.kayseriliyim.com/kayseri/gilaboru.php)




Selahattin Yılmaz
20-12-2006, 13:09
Bir arkadaşın rahatsız olması beni alternatif tıpa yöneltti sülükten bitkilere kadar buldukça öğreniyorum özelliklede çaresiz hastalıklar konusunda. Sordukça da öğrendikçe de çevreden bana ilgi artıyor. Bakalım Kayseri'den iki arkadaşımın böbreğindeki taş için getirtiyorum Gilaboru'yu, arkadaşlarım denedikten sonra sonuçları buradan söyleyeceğim, doğrusu sonucu bende merak ediyorum...

denizakvaryumu
20-12-2006, 13:22
Bu bitki Türkiye de çok yaygın olarak Böbrek taşı için kullanılıyor ve hemen hemen marketler dahil hertarafta satılıyor son yıllarda şişe ile de satıldığından salamura tercih edilmiyor.

Merak ettiğim husus ise ;Böbrek taşı için bu kadar yaygın kullanılan bu bitki için yayınlanmış doktora tezi herhangi bir bilimsel araştıma makalesi olup olmadığı.

Örneğin böbrek taşı olan 100 hastada şu kadar süre ile girabolu denendi şu kadarının taş problemi kalmadı gibi..

Ben rastlamadım... acaba girabolu böbrek taşı için bir efsanemi?

Selahattin Yılmaz
20-12-2006, 13:46
Doktorların direkt tavsiye ettiğine şahit olduğum bir sülük tedavisi ikinciside bu bitki oldu. Artık Türkiye'deki bilim çevrelerinin karşıt çalışmalarının aksine bazı doktor çevreleri alternatif tıbbı tavsiye eder hale geldi ve devamlı yükselen bir trendle alternatif tıp hakettiği değere ulaşıyor...

denizakvaryumu
20-12-2006, 14:21
Alternatif tıpba bir diyeceğim yok,ancak öyle bir devirde yaşıyoruz ki alternatif tıp diye insanlar kazıklanabiliyor da...

Madem girabolunun böyle bir mucizesi var,hiç bir bilimsel araştırmaya konu olmaması ilginç değilmi?

http://www.girabolu.com/arastirmalar.htm

Bazı arkadaşlar link vermeden ben bu linki vereyim.:p .ancak benim aradığım yukarda belirttiğim gibi "şu kadar böbrek taşı olan hastada denendi, şu sonuç alındı " şeklinde bilimsel çalışma..

Mine Pakkaner
21-12-2006, 11:51
Gilaburu adıyla da bilinir. Hazır satılan meyve sularının içiminin her damak zevkine uygun olup olmayacağı tartışılır.

Ophrys
21-12-2006, 12:18
Selamlar ben aslen Kayseriliyim gilaboru deriz biz bu bitkiye tabi bu yöresel söylem. Yıllarca rahmetli dedem bize koca bidonlarla getirirdi bu meyvayı. Suyun içinde uzun süre dayanır. Annem bize sürekli suyunu sıkıp içirirdi. Böbrek hastalıklarına iyi geliyor diye biliyorum. Şöylede bir özelliği var dünyada sadece Kayseri Ve Japonya **** Çinde yetişiyormuş.

Selahattin Yılmaz
25-12-2006, 10:32
Böbrek mucizesi geldi bakalım. 2 Arkadaşım vardı birisi taşını düşürmüş diğeri de böbrek %40 çalışıyor. Taşını düşüren arkadaşımın böbreği 6 ayda bir taş üretiyordu ona da kullanacağız taş nedeniyle böbreği %40 çalışan arkadaşımın ise bayram sonunda kullandıktan sonra röntgen çekilecek sonuçları buradan açıklayacağım. Bu arada bana Kayseri'den gelen gilaboru resmini veriyorum.

6224

denizakvaryumu
25-12-2006, 11:25
Hadi hayırlısı
sonuçları, bir kere taş düşürmüş ve bu acıyı bilen biri olarak ben de merak ediyorum

http://img526.imageshack.us/img526/4052/gilaboru201ij8.jpg (http://imageshack.us)

http://img405.imageshack.us/img405/9761/viburnumopulusca5.jpg (http://imageshack.us)

http://img255.imageshack.us/img255/686/adszvs4.png (http://imageshack.us)

http://img255.imageshack.us/img255/6878/opulus2gx2.jpg (http://imageshack.us)
Shot at 2007-07-06
.

Ophrys
25-12-2006, 16:01
Tadı AZICIK BURUK VE EKŞİMSİDİR BİRAZ ŞEKERLE TATLANDIRMANIZI ÖNERİRİM.

ormanbotanigi
25-12-2006, 23:59
İsminde yanlışlık var gilaburu olarak değiştirilmeli.

Sebahattin
26-12-2006, 02:18
Bundan tam 15 yıl önce Sivas'ın Gemerek İlçesinde (Kayseriye yakın bir ilçe) Eğerci Kasabası'nı ziyaretimizde Girebolu şerbetinden içmiştim. O zaman için tadı çok hoşuma gitmişti, fena değildi. İnsanlar bunu orada yıllardan beri yapıyorlarmış. Neye şifalı olduğunu bilmem ama oradaki insanlar için alternatif bir içecek. Orada da insanlar Girebolu diyorlar. Bence alternatif içecek olması anlamında bile kıymetli bir şey. En azından bazı bölgelerimizde doğal olarak yetişiyor neden değerlendirilmesin.

Sebahattin
26-12-2006, 02:22
Sinonimlere fazla takılmamak lazım, çok farklı şekillerde karşımıza çıkıyor bu bitki. Hatta üzerinde üretimi ile alakalı çalışmalar bile yapılmış.

http://www.uzumsu.com/incele.asp?blok=Makaleler&kimlik=171

Gelebor un (Viburnum opulus L.) yeşil ve odun çelikleri ile çoğaltılması üzerine bir araştırma

Selahattin Yılmaz
26-12-2006, 08:12
Yöresel adları: Dağdığan ağ, geleboru, gilabada, gildar, giligili,girabolu, girebolu, gilaboru, gilaburu

Yukarıda bu konuda bir açıklama var...

ormanbotanigi
31-12-2006, 23:42
Sinonimlere fazla takılmamak lazım, çok farklı şekillerde karşımıza çıkıyor bu bitki. Hatta üzerinde üretimi ile alakalı çalışmalar bile yapılmış.

Gelebor un (Viburnum opulus L.) yeşil ve odun çelikleri ile çoğaltılması üzerine bir araştırma

Sinonimlere takıldığım falan yok. Sadece bu bitkinin asıl isminin (bilimsel ismi) gilaburu olduğunu söylüyorum. Sizce bunu hatırlatmam yanlış bir hareket mi ? Siz bilirsiniz benim için hava hoş.

malina
01-01-2007, 16:29
Hiç yanlış olur mu ormanbotaniği ? :)

Sebahattin
01-01-2007, 19:58
Bu bitki için en yaygın kullanılan ve kabul gören ad gilaburu. Burada onu kullanmak en doğrusu muhakkak. Ama şu doğrudur bu yanlıştır yaklaşımlarını pek doğru bulmuyorum. Bu tür tam anlamı ile kültüre alınmadığı için diğer meyve türlerindeki isim kesinliği bu tür için yok. Çok fazla sinonimi ya da daha doğrusu birbirine yakın seslerde, birbirine benzeyen isimlere sahip ilginç bir bitki. Bu karışıklıkların önüne geçmek için de zaten biz latince adlarını esas olarak kabul ediyoruz. Akademik çalışmalarda da bu farklılık göze çarpıyor. Hatta bazı çalışmalarda farklılığın kaynağı da açıklanıyor (Aşağıda).

Süs Bitkisi Olarak Gilaburu

''Aksoy, gıda ve şifa amaçlı olarak dünyanın çeşitli yerlerinde tercih edilen gilaburunun, çiçek ve meyvelerininin güzel görüntülü olması nedeniyle süs bitkisi olarak da değerlendirildiğini bildirdi. Selçuklular ve Osmanlılar zamanında bu bitkiye çiceklenme dönemindeki güzelliğinden etkilenip "Gül Ebru" ismi verildiğini ve bu ismin dilden dile değişime uğrayarak Türkiye´nin farklı yerlerinde değişik isimlerle anıldığını anlattı.

Aksoy, gilaburunun, Kayseri´de, "gileburu, gilebolu, gilaboru, gilabı, giraoğlu", Konya´da "giligili, gilaburu ya da giraboğulu", Sivas ve Yozgat´ta "gilaburu, girabolu, geleboru", Tunceli´de "dağdağan, dağdığan, geleboru, gilabada, gildar" adıyla anıldığını sözlerine ekledi.''

Kaynak: http://www.cu.edu.tr/Content/Asp/Turkish/duyuru.asp?id=4672

denizakvaryumu
01-01-2007, 20:31
Gilaburu ve gilaboru olarak 2 ayrı marka tescili var...Sanırım bütün kıyamet bundan kopuyor :)

ormanbotanigi
01-01-2007, 23:49
Bu bitki için en yaygın kullanılan ve kabul gören ad gilaburu. Burada onu kullanmak en doğrusu muhakkak. Ama şu doğrudur bu yanlıştır yaklaşımlarını pek doğru bulmuyorum. Bu tür tam anlamı ile kültüre alınmadığı için diğer meyve türlerindeki isim kesinliği bu tür için yok. Çok fazla sinonimi ya da daha doğrusu birbirine yakın seslerde, birbirine benzeyen isimlere sahip ilginç bir bitki. Bu karışıklıkların önüne geçmek için de zaten biz latince adlarını esas olarak kabul ediyoruz. Akademik çalışmalarda da bu farklılık göze çarpıyor. Hatta bazı çalışmalarda farklılığın kaynağı da açıklanıyor (Aşağıda).

Süs Bitkisi Olarak Gilaburu

''Aksoy, gıda ve şifa amaçlı olarak dünyanın çeşitli yerlerinde tercih edilen gilaburunun, çiçek ve meyvelerininin güzel görüntülü olması nedeniyle süs bitkisi olarak da değerlendirildiğini bildirdi. Selçuklular ve Osmanlılar zamanında bu bitkiye çiceklenme dönemindeki güzelliğinden etkilenip "Gül Ebru" ismi verildiğini ve bu ismin dilden dile değişime uğrayarak Türkiye´nin farklı yerlerinde değişik isimlerle anıldığını anlattı.

Aksoy, gilaburunun, Kayseri´de, "gileburu, gilebolu, gilaboru, gilabı, giraoğlu", Konya´da "giligili, gilaburu ya da giraboğulu", Sivas ve Yozgat´ta "gilaburu, girabolu, geleboru", Tunceli´de "dağdağan, dağdığan, geleboru, gilabada, gildar" adıyla anıldığını sözlerine ekledi.''

Kaynak: http://www.cu.edu.tr/Content/Asp/Turkish/duyuru.asp?id=4672

Sevgili arkadaşım mademki burada insanları bilgilendirme uğraşı içindeyiz bu konuda da hassas olmamız gerekir. Elbette en başta latince ismi önemlidir. Daha sonra türkçe ismi son olarakda yöresel ismi. İsminde yanlışlık var derken bilimsel isminin bu olmadığı anlatmak istemiştim. Bir türün kültüre alınıp alınmaması ismin kesinliğini belirtmez. Elbetteki Tuncelin'de farklı Kayseri'de farklı olacak. Halk arasında bitkilere verilen isimlerinde bilimsel açıdan hiç bir önemi yoktur. Örneğin karadenizde kayın ağacına gürgen derler.

Bilimsel literatürde gilaburu olarak geçer, yukarıda sıraladıklarınızın hemen hepsi yöresel isimleridir.

Selahattin Yılmaz
12-01-2007, 13:52
Evett, Gilaburu hakkında kullanan arkadaşımın birisinden sonuç geldi. Aslında kullanan 2 kişi 10 kg lık ambalajda kullandılar.

Bir tanesi taşını düşürdüğü için uzun bir zamanda yavaş yavaş kullanmaya devam edecek. Diğer arkadaşım ise çok büyük bir heyecanla kullandı. Ancak günde 2-3 bardak içmesi gerekirken 7-8 bardak içmiş maalesef o da aşırı dozdan böbreklerde şişme yapmış üstelik her iki böbrekte. Doktora gittiğinde doktor endişelerini dile getirmiş ve yeni bir ilaçlı tedavi başlatmış. Bayağı endişeliydi böbreğinin birisinin zaten alınmasını istiyorlardı bir yıldır kaçtı ama sanrım akıbetten kurtulamayacak.

Arkadaşım endişeli olmasına rağmen fonksiyon yapmayan bir böbreğin çalışanla birlikte şişerek tepki vermesi açıkçası banada ilginç geldi ama yine de aşırı dozun etkisini ağrı olarak ödeyecek sanırım. Temin ettiğimiz yere sorduğumda aşırı kullanımdan dolayı sıkıntı çeker ama kesinlikle yan etkisi yoktur dedi. Biraz daha bekleyeceğiz sanırım...

yasarulutas
21-05-2007, 22:42
Hep Kayseride yetişir denmiş ama ekleme yapma ihtiyacı duydum. Bu ağaç Sivas ili Gemerek ilçesi Sızır Kasabasında da yetişir. Eskiden önemli idi. Ama artık kimse ilgilenmiyor. Gileboru para etmiyor, sadece kendimiz için topluyoruz, fazlasını da olmayana veriyoruz. Ama Suyu seven bir ağaç ve çalı suyun olduğu her yerde büyür gibime geliyor. Daldan, kökten, çekirdek ten bile büyüyor..

nartsawa
22-05-2007, 10:58
Kayseri de bu bitkinin yetiştiği her yerde böbrekler için çok faydalı olduğuna inanılır. ancak organik problemler için değil :) sadece bitkinin buruk tatlı suyunun içenlerin böbrek taşlarını düşürmede yararlı olduğuna inanılır.
bunun dışında böbreklere faydasını bilemem ama salamura edilmiş meyvelerinin suyunun tadı biraz buruk ama şekerle tatlandırıldıgında çok güzeldir :) canım mı çekti ne :)))
Kayseri nin pınarbaşı ilçesinde yaşayan dayımlardan aldığım fidelerden kendi köyüme (sivas şarkışla yeniyapan) a diktiğim giraburu lardan sadece bir tanesi 1 metre kadar büyüdü. 5-6 yıllık bir bitki olmasına ragmen ben her yaz gittigim köyümde hala kendi giraburu meyvelerimi elde edemedim. :(bu fide de her ne kadar suyu çok sevdiğini bildiğim için bu bitkiyi bir çeşmenin yanında dikmiş olsam da fideleri getirdiğim yerden 300-400 metre daha yüksek rakımda yerleşik ve daha sert kış iklim şartları bulunan köyümde yeterli gelişimi gösteremiyor.. halbuki fideleri aldıgım yerdegözlemlediğim bir durum sebebiyle çok hızlı gelişen bir bitki diye biliyorum. örnek olarak, ıslak yere değen dallardan bir kısmı kök yapıları oluşturarak toprağa bu yeni köklerle bağlanabilmekte ve çok hızlı etrafa yayılabilmekteydiler.
çok merak ediyorum acaba sadece kayseri ve yakın çevresindeki alanlarda yetişmesinin sebebi nedir? bu bitki kayseri çevresinde endemik bir tür müdür? bitkinin orijini kayseri cevresimidir? türkiye de başka yerde yetişdiğine dair bir bilgi sahibi olan varmıdır?
bilgisi olan birileri paylaşırsa sevinirim.
teşekkürler..

yasarulutas
31-05-2007, 21:43
Şarkışla lı kardeşim Sızır da büyüyorsa Şarkışla dada büyür. yerini sevmemiş **** dikili olduğu toprak gevşek zeminli ve kumsal değildir..

karinca70
14-06-2007, 21:16
Gilaburu'nun antioksidan ve C vitamini içeriği baya zengindir.

Gilaburu'nun taş düşürme ve idrar yolu enfeksiyonlarındaki iyileştirici etkisi süperdir. Ben şahsen bir çok kez kullandım (böbrek taşlarını küçültücü ve düşürücü etkisi vardır). Benim çok büyük taşlarım oluşmadığı için kendim örnek olmasam da; bir çok böbrek taşı olan komşum gilaburu kullanımının birkaç gün sonrasında gece yarısı apar topar hastaneye kaldırıldı; çünkü böbreklerindeki tüm taşlar birden düşmeye başladı :) Şimdi maşallahı var, taşların hepsini düşürdüm diyordu en son gördüğümde. Taş kontrolü için gittiğim taş kırma polikliniğinin doktoruna gilaburuyu sordum, ne olduğunu bilmiyorum dedi. Taş kırma makinası ile 1000 YTL civarında ücretlerle taş kırma işi yapan bir doktorun elinde ilaç olsa, onu müşterilerine pardon hastalarına verebileceğini mi düşünüyorsunuz?

Gilaburu'nun tadı iğrençtir. Ben marketlerde satılan şekerli olanını ve mümkünse son kullanma tarihi daha yakın olanını kullanmanızı tavsiye ediyorum. Kokusu kokmuş çorap gibi olduğu için içerken burnunuzu tıkamanız ve bir seferde içmeniz ve hemen ardından güzel tadı olan bir şey içmenizi tavsiye ederim :) Özellikle yeni sıkılmış gilaburudan uzak durmalısınız :)

Selahattin Yılmaz
09-08-2007, 20:49
Arkadaşım kendi deyimiyle böbrei kendisini bitirme aşamasındaydı. Bir heyecanla bizim gilaburuyu kullandı öyle ki heyecandan çok yoğun kullandı. Tıpkı:

...komşum gilaburu kullanımının birkaç gün sonrasında gece yarısı apar topar hastaneye kaldırıldı; çünkü böbreklerindeki tüm taşlar birden düşmeye başladı :) Şimdi maşallahı var, taşların hepsini düşürdüm diyordu en son gördüğümde...

örneğindeki duruma düştü. Ancak bizimkisinin iki böbreği öyle şişmişki öleceğim diye doktora gitmeyen arkadaş Tıp fakültesinde sen bu böbreğe ne yaptın diyerek kendisine kızan doktora ameliyat oldu. Kapalı yapılan bir ameliyatla böbreğindeki taşlar alındı. Şimdi durumu çok iyi o arkadaşımdaki etkisi yoğun kullanımdan dolayı tam göremedik hatta bana kimseye tavsiye etmemem konusunda önerilerde bulunuyor ancak ben yoğun kullanımın ve hatta böbreklerin tepki vererek onu bir sonuca ulaştırdığını düşünüyorum.

Diğer arkadaşım ise evinde eşiyle birlikte 10 kg'lık kısmını azar azar tüketmişler. Şimdilik böbreği taş yapmıyor.

COYOTE
09-08-2007, 21:03
Fazla doz aldığını okumuştum da o yüzden merak ettim. Babamda da var yüksek tansiyon böbrekten dolayı o yüzden gilaboru ilgimi çekti.
Yazdığınız bilgiler için de teşekkür ederim. Arkadaşlarınızın iyi olduğuna sevindim tekrar geçmiş olsun.

Ophrys
10-08-2007, 00:50
Herşeyin azı karar,çoğu zarar.
Şimdiye kadar hiçbirimiz zararını görmedik.

girabolu38
25-11-2007, 13:15
KULLANIM ALANLARI

Sadece böbrek taşı problemi için değil aynı zamanda doğal bir temizlik maddesidir.
Ülkemizde henüz yeterli olarak tanıtımının yapılmaması bu meyveyi bilinmez kılmaktadır.

25443

Böbrek: Böbrek taşlarının bütün cinsleri asılları itibarıyla suda çözünmeyen kalsiyum tuzu olup bu tuz oluşumunu yerinde eritecek bir ilaç bulunmadığından dolayı lazer, ses dalgası vs. gibi yollarla böbrek taşı fiziksel olarak parçalanıp yerinden oynatılarak düşürülmeye çalışılmak- tadır (diğer bir yöntem açık operasyondur). Ve bu yöntemler hastaya aşırı ağrı- sancı vermenin yanında kalıcı yan tesirleri olan yöntemlerdir. Girebolu ise böbrek taşını, diğer usullerde ( lazer. vs. ) olduğu gibi; fiziksel parçalama yöntemi ile değil kimyasal çözünme ile yok ettiğinden dolayı ne taş çözünürken nede idrar ile birlikte atılırken hasta ağrı sancı hissetmez. Taşın oluşum süreci tersine işleyerek, taş tamamen erir ve idrar ile birlikte kimyasal madde olarak atılır. 1 kür (8 kg ) girebolu 1 hafta içerisinde 6 - 8 mm böbrek taşı eritebilmektedir. Taş 8 mm den büyük ise her 8 mm için bir kür düşünülmelidir. Girebolu ayrıca böbrek tembelliğine ve bazı cins böbrek kistlerine de iyi gelmektedir. Not:Sertliğinden dolayı lazerinde kıramadığı kristalize cins böbrek taşını Girebolu' da eritmeyebilir. Bu cins taş ile karşılaşma riskimiz %1-2 civarındadır.

Prostat: Girebolu, idrar kanalını genişletme özelliği ile mesanenin bir seferde ve kolaylıkla boşalmasını sağlar. Gece ve gündüz sık tuvalete çıkmayı azaltır.
Kadın hastalıkları: Adet zorluğu ve düzen- sizliğine karşı çok etkilidir. Spesifik olarak Kramp, yumurtalık ve rahim kası rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılır. Rahmi rahatlatır. Böylece adet görme krampları sona erer ayrıca Mensturasyondan kaynaklanan ağrıları azaltır. Düşük durumu/ tehlikesinde kullanılır. Damar genişliğini düzenlemesinden dolayı adet dönemlerinde aşırı kan kaybını ve menapozda ki kanamaları azaltır.

Kalp/ Tansiyon: Girebolu yatıştırıcı, damar genişliği düzenleyici, iskelet ve kas rahatlatıcı , kalp güçlendirici etkiye sahiptir. Girebolu " Visceral" gerilim / Tansiyon için çok etkilidir. Kas gerilimini azaltır ve spazmları engeller. Hipertansiyonda Cardiovascular sistemini rahatlatır ve tansiyon rahatsızlığından kaynaklanan kabızlığı engeller. Harici kullanımda kramp ve kas gerilmesini rahatlatır. Bazı migren vakalarında da yardımcı olabilir.

İdrar Yolu Hastalıkları: İdrar kanalındaki iltihaplanmaları temizler. İdrar kanalındaki daralma ve boğumları açar, idrar zorluğu ve yanmalarına karşıda son derece etkili ve tedavi edicidir.

Kaynak (http://girabolu38.sitemynet.com)

kuzen38
25-11-2007, 13:59
Bende gecen tanistim kendisiyle. Baba tarafindan kayseriliyim, kayseri-sivas-tokat vesair sehirlerimizde yetisen ama adi pek bilinmeyen bir bitki. Bitkinin suyu içiliyor, genellikle aktarlarda bulunuyor. Tadi eksi kayısı gibi, kokusu pek iyi sayılmaz. Böbrek taslarina iyi geldigi söyleniyor, gecen yaz denedim, benimki böbrek tasi degil kayasi oldugu icin pek bir işe yaramadi. Ancak doktorlarinda onayladigi gibi arada bir içmekte fayda var.

denizakvaryumu
25-11-2007, 21:29
5 lt lik sulu bidonlar hemen hemen tüm aktarlarda var...Ancak ben bu su içeriğini merak ediyorum...

Sanıyorum girabolunun bozulmadan durabilmesi için limon tuzu yani citrik asit yani E 330 katkısı olması lazım...Eğer böyle ise E 330 için hiç de iyi şeyler yazılmamış.

http://www.evrensel.net/02/09/07/medya.html

Türkiye’de 30 bine yakın gıda işletmesi olduğu düşünülüyor, ancak kayıtlı ve üretim izni almış firma sayısı 8 bin 354. 20 bine yakın firmanın ne ürettiği ve ürünlerin içeriği belli değil. Kayıtlı işletmelerin ürettiği ürünlerin içeriğini ve uygunluğunu kontrol eden toplam 750 kontrolör var.

katkı maddesi mi zehir mi ? -2 ....................................... Nur Karabacak
Kansere varan etkileri var

Her gün tüketilen ekmekten, ketçaba, koladan, sıvı yağa hemen hemen tüm gıdalarda kullanılan çok sayıda katkı maddesi ise bu denetim mekanizması içinde birer öldürücü zehire dönüşebiliyor. E kodu ile anılan ve sayıları yüzleri bulan bu katkı maddeleri dozunda ve belirlenen standartlarda kullanıldığında hiçbiri zararı yokken, doz aşımında kansere varan etkiler doğurabiliyor. Uzmanlar, Türkiye’de gıda katkı maddelerinin çoğu zaman gereksiz yere kullanıldığının altını çizerek, bu maddeler kullanılmadan da uygun teknolojilerle üretim yapılabileceğine dikkat çekiyor.
Bu katkı maddelerinden en tehlikelilerinden bir olarak gösterilen E330 aslında insan vücudunda doğal olarak bulunan sitrik asit. Limon, meyve sularında, nebati yağlarda kullanılıyor. Uzmanlar, E330’u kanser yapıcı olarak tanımlıyor. Kanserojen olarak tanımlananlar ise E131, 142, 213, 214, 215, 210 ve 211 koduyla adlandırılan maddeler. Bu maddelerin en çok kullanıldığı gıda ise ketçap. En tehlikeli olarak gösterilenler ise E123 ve 110, bu katkı maddeleri ise jölelerde kullanılıyor. Özellikle kayıt altına alınamayan binlerce işletmelerde bu maddelerin kullanımı da kontrol edilemiyor.
Teknoloji yok
Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Aydın Öztan, insan sağlığına zararlı olmayan düzeylerde kullanıldığını ifade ederek, gıda içindeki her maddenin yabancı madde olduğunu ve gerekliyse kullanılması gerektiğini söyledi. Bu maddelerin zaman zaman gereksiz yere kullanıldığını dile getiren Öztan, gıda maddelerinin düzgün kullanıp, kullanılmadığının kontrol edilmesi gerektiğini belirtti. Öztan, günümüzde, hiç katkı maddesi kullanmadan üretim yapılabilecek tekniklerin olduğunu vurgulayarak, katkı maddesinin kullanımının kolaycılık olduğunu ifade etti.
İşletmelerdeki sorumlu yöneticiliğin tam anlamı ile hayata geçirildiğinde hiçbir sorun kalmayacağını ifade eden Öztan, “Son olarak çıkartılan yönetmelik ile bir sorumlu yönetici 5 işletmeyi kontrol edebiliyor. Bu yöneticilerin çoğu işletmeyi hiç görmeden para alıyor. Orada iş yapan yine ustabaşı veya herhangi bir insan oluyor. Yani teknik açıdan hiçbir deneyimi yok. Ben birçok işletmede, avuçla katkı maddesi atıldığını gördüm. Oysa bunların bir limiti var” dedi. Bazı gıda katkı maddelerinin dozunun kontrol edilmesinin oldukça zor ve zaman aldığını dile getiren Öztan, Türkiye’de bazı gıda katkı maddelerinin miktarını ölçecek teknolojinin olmadığını ifade etti.
Öztan, katkı maddelerinin miktarlarının uluslararası normlara göre belirlendiğini aktararak, büyük firmalarda miktarlar açısından sorun olmadığını, bunun en büyük nedeninin prestij kaybetmeme kaygısı olduğunu belirtti. Asıl sorunun küçük işletmelerde yaşandığını ifade eden Öztan, bu işletmelerde uzmanların çalıştırılmasının sorunu çözeceğini kaydetti.
Öztan, katkı maddeleri satıcısı olarak, uzmanların değil, iyi satıcıların seçildiğine işaret ederek, satıcıların giderek, o üreticinin ihtiyacı olsun olmasın mutlaka o katkı maddesini sattığını, alan üreticinin de gereksin gerekmesin o maddeyi aldığı için kullandığını söyledi. Hatta bazı katkı maddelerini üreticinin kullanmasının ona zarar getirdiğini belirten Öztan, bunların denetiminde yaşanan aksaklıkların yasalardaki boşluklardan ortaya çıktığını söyledi.
Öztan, Başbakanlığa bağlı bir gıda müsteşarlığının kurulmasının çözüm getirebilceğini dile getirerek, “Sanayi Bakanlığı tüketiciyi ilgilendirdiği için ben bakacağım diyor, işletmeleri ben kontrol edeceğim diyor, Sağlık ve Tarım Bakanlığı yasa gereği ben bakarım diyor. Bu kadar çok başlılık olmaz” dedi.
Devletin devredemeyeceği görevleri olduğunun altını çizen Öztan, gıda denetiminin bunlardan biri olduğunu söyledi. Öztan, ileri teknoloji ile donanımlı laboratuvarların kurulması gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti;
“Şimdi bu denetimsizlik neye yol açıyor bakalım. Agra diye bir çikolata var. Sadece bayramlarda ortaya çıkar her pazarda da görürsünüz. Bu ürünün üretildiği ne yeri bulabilirsiniz ne de üreticisini. İçeriği ise tamamen keçi boynuzudur. Sonuç olarak devletin daha farklı bir sistem geliştirmesi gerekir. Yasalar mutlaka her üretilen gıdaların analizleri yapılması gerekir diyor. Şimdi iki tane özel laboratuvar var. Devletin laboratuvarlarının da ne durumda olduğu belli. Üniversitelere de analiz için gelen yok. Yani analizler yapılmadan ürettim izni verilebiliyor.”
Firmaların haberi oluyor
Gıda Mühendisleri Odası Genel Başkanı Fikret Okant, kontrollerden önce firmaların kontrol yapılacağını öğrendiğini dile getirerek, buna göre kontrol yapılacağı dönemlerde uygun üretim yaparak, denetime geleni yanılttığını ifade etti. Üretim izni için ürünün içine katılan bileşimlerden çok saklanma koşulları, üretim koşulları, mikroorganizmaların gelişiminin kontrol edilmesi gerektiğini vurgulayan Okant, besinin mikrobiyolojisinin denetlendiğinde firmanın istese de ürünün fizyolojik durumunu saklayamayacağını söyledi.
Okant, Türkiye’de kaliteli mal üretiminin oldukça yavaş ilerlediğini dile getirerek, “Gıdalarda kullanılacak katkı maddelerinin üst sınırı bellidir. Evet, E330’da kanserojen etkisi var. 0.5 mg x maddesi diyelim ki zararlı. Ancak siz bu katkı maddesini içeren gıdayı günde 4-5 defa tüketiyorsunuz, o zaman zararı ortaya çıkar. E330’un elbette fazlası zararlı” diye konuştu.
Özellikle meyve sularında kullanılan renklendiricilerin denetiminin zorluğunu aktaran Okant, inanılmaz sayıda renklendiricinin olduğunun altını çizdi. Okant, asıl önemli olanın devletin, vatandaşın evine giren gıdaya garanti vermesi olduğunu belirterek, “Devlet önünüze konulan her gıdayı güvenerek yiyebilirsiniz, diyemiyor” dedi.
Denetim mekanizmalarının tek elde toplanması gerektiğini vurgulayan Okant, “Biri gittiği zaman A’dan Z’ye kontrolleri yapmalı. Gıda ile ilgili her konuda uzman, oradaki insanlar dahil, kullanılan alet ekipman dahil, her şey kontrol edilmeli. Bir yığın handikaplı olayda sizin kalkıp kimden hesap soracağınız bile belli değil” diye konuştu.

--------------------------------------------------------------------------------
Katkı maddelerini takan yok
Gıda katkı maddeleri, tek başına gıda olarak tüketilmeyen, gıdanın üretilmesi, tasnifi, işlenmesi, hazırlanması, ambalajlanması, depolanması sırasında gıda maddesinin tat, koku, görünüş, yapı ve diğer niteliklerini korumak, düzeltmek ve istenmeyen değişikliklere engel olmak ve düzeltmek amacı ile kullanılan maddeler olarak tanımlanıyor. Bu maddelerin mutlaka üretim etiketlerine yazılması gerekiyor. Ancak, marketlerde alışveriş yapan vatandaşın gözü ise üretim etiketlerinden çok fiyat etiketleriyle ilgili.

--------------------------------------------------------------------------------
Zararsız olduğu düşünülen katkı maddeleri:
E 100, 101, 103, 104, 105, 111, 122, 126, 13, 132, 140, 151, 160, 152, 160, 161, 163, 170, 174, 175, 180, 181, 200, 201, 202, 203, 236, 237, 238, 260, 262, 263, 270, 280, 281, 282, 290, 300, 301, 304, 335, 337, 382, 400, 401, 402, 403, 406, 408, 410, 411.
Şüpheli olarak görülenler: E 125, 141, 150, 171, 172, 173, 240, 241, 477, 153.
Tehlikeli olarak tanımlananlar: E 102, 110, 120, 124.
Kanser yaptığı düşünülenler: E 123, 131, 330, 239, 213, 214, 142, 215.
En tehlikeli E330: E 330, hemen hemen tüm asitli ve toz halinde satılan içeceklerde, hazır çorbalarda, meyve sularında, hazır reçellerde asitliği düzenlemek amacı ile kullanılıyor. Yine uzmanlar tarafından diğer katkı maddelerine göre daha riskli görüyen Sodyum nitrit ve nitrat yani, E 250-251, E 452 sosis ve sucuklarda, tavuk burgerlerde, hamburgerlerde kullanılıyor.
Öte yandan salam ve sucuklarda kullanılan E 205 damar hastalığı, E 450’nin hazımsızlık yarattığı, kraker ve bisküvilerde kullanılan E 223’ün bağırsak bozukluğuna yol açtığı söyleniyor

Ophrys
25-11-2007, 21:49
Dalından toplanıp bidonlara koyuluyor ve ek bir madde konulduğunu sanmıyorum.
Biz sadece suda(çeşme suyu), serin ve güneş ışığı almayan bir yerde saklıyoruz.

dal
25-11-2007, 22:28
Madem bukadar yararlı bir meyvesi varmış ozaman hemen dikelim fidanını nerden buluruz acaba.(Hemen derken yani dikim mevsiminde demek istedim;)).Kayseri,Sivas Ankara iklimine yakın iklime sahipler oyüzden yetiştirilirken sorun çıkmaz sanıyorum denemekte ve ürünü yaymakta yarar var.

denizakvaryumu
26-11-2007, 08:15
Dalından toplanıp bidonlara koyuluyor ve ek bir madde konulduğunu sanmıyorum.
Biz sadece suda(çeşme suyu), serin ve güneş ışığı almayan bir yerde saklıyoruz.

Suda bozulmadan kalıyorsa çok iyi...Deme ki kendi kendini koruyabiliyor,şaşırtıcı:confused:

Ophrys
26-11-2007, 08:31
Valla şaşıracak bişey yok Kayseri'den kargo ile susuz geldi ve sadece su ekledim o kadar. Ki bu ilk gelişi **** ilk tadışım değil.
Her yıl gelir her yıl aynı şeyi uygularız bozulma vs olmaz yeterki suda dursun.

umut...
31-12-2007, 19:48
Merhaba;
Ben de Kayseri'deyim.Gilaboruyu çocukluğumdan beri bilirim ve severim.Gilaboru daha çok bu yörenin su kenarlarında yetişiyor.Eylül ayı sonlarına doğru toplanır ilk toplandığında rengi oldukça kırmızıdır ve tadı biraz acıdır.Hasat döneminde Kayseri'de her yerde bulunabiliyor.(Pazarda,markette,bakkalarda...)
Aldığımızda çöplerini ve yapraklarını temizler yıkarız.Bidonlara konur.İçine sadece su konur,herhangi bir katkı maddesi falan koymayız.(Bir satıcı; içine bir avuç kadar arpa koyarsanız bekledikçe rengi açılmaz demişti ama hiç denemedim) Bir kaç haftada o ilk acılığı gidiyor,rengide açılıyor ,eğer gerçekten soğuk bir yerde muhafaza ediyorsanız suyun içinde oldukça uzun süre durabiliyor.
Bir iki hafta sonra suyunu sıkıp sulandırarak içeriz isteğe bağlı biraz şeker de ilave edilebilir.
Gilaboru bir kaç yıl öncesine kadar Ekim ayından sonra marketlerde falan satılmazdı.Şimdi bazı yerlerde 5 kglık bidonlarda hala görüyorum ama içinde katkı maddesi var mı?bilmiyorum

banunur
01-01-2008, 22:43
Anlaşılan köyden 3-5 gilaboru fidanı bahçeye ekmek için getirmek lazım...

Selahattin Yılmaz
04-01-2008, 22:57
Develi Belediyesi, Tanıtım için Vatandaşa Bedava Girebolu Dağıtıyor

Genellikle İç Anadolu'da Kayseri'nin bazı ilçelerinde ve yoğunlukla Erciyes'in Güney eteklerindeki Develi ilçesinde yetişen en önemli endemik tür meyvelerinden birisi olan girebolunun tanıtımı için seferberlik başlatıldı.

Develi İlçe Belediyesi, halkın gireboluyu ve faydalarını daha yakından tanıyıp tüketimi arttırmak amacıyla üreticilerden yüzlerce kilogram girebolu satın alarak halka ücretsiz dağıtımını yapıyor.

Develi Belediye Başkanı Recep Özkan, girebolu meyvesi ve suyunun sağlık açısından çok ciddi faydaları olmasına rağmen halkın büyük bir çoğunluğunun bundan habersiz yaşadığını kaydetti. İnsanların bilinçlendirilerek tüketiminin arttırılması için tanıtım çalışmaları yapıldığının altını çizen Özkan, bu doğrultuda belediye bütçesinden yüzlerce kilogram girebolu alınarak dağıtıldığını bildirdi.

Bunun yanı sıra tanıtım etiketleri ve afişleri bastırılacağını dile getiren Özkan, ayrıca Kayseri'de ürünü tanıtıcı çeşitli etkinlikler düzenlemeyi amaçladıklarını vurguladı. Ürünün alıcı bulması halinde üreticinin de pazar bulacağına ve girebolu üretiminin ciddi boyutlara ulaşacağına dikkat çeken Özkan, "İnsanlar için başlı başına bir gelir kapısı haline gelecek ve iyi tanıtımı yapılırsa yurt dışına bile ihraç edilebilecek. Girebolu suyunun safra kesesi ve bazı karaciğer hastalıklarına iyi geldiği uzmanlar tarafından belirtiliyor. Ayrıca, Girabolunun bazı kanser tümörlerini azaltmadaki olumlu etkileriyle ilgili olarak halen Amerika'da, Harvard Medicine School'da yapılan ve The New England Journal of Medicine'da yayınlanan çalışmada günde 250 gram gilaburu suyu tüketiminin sağlık üzerine olumlu etkilerinin olduğu Üriner enfeksiyonlar ile kanser tümörlerindeki azalmaların gilaboruda bulunan antioksidan maddelerle olan ilgisi üzerindeki çalışmalar ise halen devam ediyor. Sağlık üzerinde çok ciddi faydaları olduğu tespit edilen bu meyvenin mutlaka yurt dışına da ihraç edilmesi gerekiyor" açıklamasında bulundu.

Girabolu meyvesinin yüksek miktarda C vitamini ve anti oksidan maddeler içerdiği için, gıda sektöründe gelecekte yoğun ilgi göreceğini dile getiren Özkan, kendilerinin şimdiden bu işin tanıtımına önem verdiklerini dile getirdi.

http://www.haberler.com/develi-belediyesi-tanitim-icin-vatandasa-bedava-haberi/

Daha önceden Gilaboru isteyen arkadaşlar olduğunu hatırlıyorum İsteyen develi belediyesiyle irtibata geçerse belki temin edebilir diye düşünüyorum.

Oğuzhan
10-03-2008, 10:21
Saksıda yetiştirebilir miyiz.?

kuzen38
29-05-2008, 03:59
Fidan getirtmeyi düsünüyorum Kayseriden, umarım yaşatabilirim.

ifteri
12-09-2008, 14:40
Kartopu ( viburnum tınus) çiçeğiyle akraba galiba. Ve bu durumda kartopunun kırmızı yemişleri yenirmi acaba?:confused:

günebakan
09-02-2009, 20:21
7 tane Gliaboru tohumdan bir tanesi çimlendi.İnşallah büyütebilirim:)

62218

gilaboru1
03-04-2009, 13:20
denizakvaryumu nun aşağıdaki mesajına cevap olarak yazıyorum.
"5 lt lik sulu bidonlar hemen hemen tüm aktarlarda var...Ancak ben bu su içeriğini merak ediyorum...Sanıyorum girabolunun bozulmadan durabilmesi için limon tuzu yani citrik asit yani E 330 katkısı olması lazım...Eğer böyle ise E 330 için hiç de iyi şeyler yazılmamış"

Ekim ayı sonunda ağcından toplanan Gilaboru meyvesi salamura edilirken içerisine temiz su kullanılır ise ürün 10-12 ay güneş görmeyen ve serin yerde muhafaza edilmek şartı ile bozulmadan muhafaza edilir. limon tuzu v.s. gibi birşey kullanmaya da gerek yoktur. ancak meyve suyu şeklinde satılan cam şişelerdeki ürün nasıl hazırlanıyro nasıl bozulmadan kalıyor onu yapanlar biliyor. Meyve olarak bozulmadan muhafaza etmek kolay.

Güngör Salman
24-05-2009, 00:31
Merhaba bu meyve fidanını ben 3 yıl kadar önce bahçeye 3 tane diktim (Kayseriden bir öğrenci velimize getirtmiştim) gayet güzel gelişirken bahçeden çaldılar bu yıl tekrar 3-4 kök getirttim şu an evin balkonunda büyütmeye çalışıyorum ama istanbulda yetişirmi bilmiyorum.

ayselug
24-05-2009, 11:38
Türkiyede sadece Kayseride, hatta Kayserinin Bünyan ilçesinde yetşiyor. Başka yerlerde yetiştirilmeye çalışılmış ama pek başarılı olunamamış :(
Ayrıca bu bitkinin hazır sıkılmış olanlarından değilde meyvesini alırsanız sıkıp içtiğinizde faydasını daha iyi görürsünüz. Sararmış meyvelerin bi faydası olmuyor kırmızı oması lazım. Bu su içinde bekleyen meyveleri güneşte bırakmamanız lazım sonra sararıyorlar ve bi etkileri kalmıyor.
Meyvelerinin hasat zamanı eyül ekim ayları. Ben Bünyanlıyım isteyenler olursa gönderebilirim

Öznur
03-06-2009, 21:52
Ben Kastamonu'nun Pınarbaşı ilçesinde oturuyorum ve girabolu burada da yetişiyor ama kimse onun yenen bir meyve olduğunu bilmiyor. Ben de bitkisel tedavi kitaplarında gördüğüm bu meyve hakkında buradan ve internetten bilgi edinmeden önce kimse bunu yemediğine göre zehirli bir bitki diye düşünüyordum.
Olgun halinin fotoğraflarını yaz sonundu sizlerle paylaştığımda burada da yetiştiğinin kesinlik kazanacagını düşünüyorum. Ama geçen gün yakınlarda bir yerde farkettiğim şu meyvenin gilaboru mu yoksa bir üzüm çeşidi mi olduğunu merak ediyorum. Kimi sürgünler meyveli kimileri çiçekte.

denizakvaryumu
03-06-2009, 22:07
Gilaboru değil.

nariçi
03-06-2009, 22:19
Gilaboru sürgün uzamasını durdurdu. Bunların vejetasyon süresi ne kadardır? Meyve için bir çiçeklenme durumu da yok. Kaç yaşında meyve veriyor?

k0900
03-06-2009, 23:04
Bu bitki köylerimizde (Tokat) çokça olur, kimse ne yer, nede suyunu içer.

Yabani b,r cins çalı olarak biliriz.

serdar1
10-06-2009, 20:24
Kayseriden Gelen Gilaburu fidelerinin tamamı sağlıklı bir şekilde büyüyorlar ağaçları gönderen sayın gilaburu Zonguldak'a daha önceleri fide gönderdiğini ama kimsenin başarılı olamadığını söyledi .Filyos nehri kenarındaki arazimde gayet sağlıklı şekilde büyümeye devem ediyorlar .

ayselug
29-06-2009, 18:00
eylül-ekim civarı meyve verdiği söyleniyor.

anzolot
04-12-2009, 11:09
öncelikle herkese merhaba, böbrek taşı düşürmede deneyimli birisi olduğum için ve bu illeti çeken başka arkadaşların nasıl bir eziyetten geçtiğini bildiğim için üye olup deneyimlerimi paylaşmak istedim, azda olsa faydam dokunursa mutlu olurum.

bütün yazılan mesajları tek tek okudum, bu bitkinin ismine çok fazla takılı kalındığını gördüm, her yörede farklı isim kullanılsada her insan genelde bu bitkiyi ilk duyduğu ismi ile anmaktan vaz geçmez, işin bu tarafının çok fazla önemi yok bence sanki gereksiz mesaj kirliliği yapıp konudan uzaklaşıp ya da bu konuyu araştıran insanların kafasını karıştırıyormuş gibi his uyandırıyor bende, kızmayın bu benim kişisel görüşüm.

şimdi gelelim asıl meseleye;
3-4 ayda bir kendinizi nasıl periyodik muayeneden geçireceğinizi ve sonucunda hızlı bir şekilde kurtulmak için ne yapabilirsiniz.

genel olarak her insan kemik yapısını annesinden, genetik yapısını babasından alır. eğer babanızda ya da dedenizde böbrek taşı sorunu varsa sizlerde potansiyel risk altındasınızdır. böbrek taşı çapı ne büyüklükte olursa olsun taş yerinden hareket etmedikçe size bir rahatsızlık vermez hatta öyle ki, taşın boyu 5 cm. bile olsa siz rahat rahat koşar oynarsınız ta ki o taş ben buradayım dediğini belli etmek için hareket edene kadar. hareket ettiği sırada da cehennem azabını dünya üzerinde çekmeye başlarsınız.

1- ilk olarak periyodik olarak 3-4 ay aralıklarla kendinizi nasıl muayene edersiniz, bunun için böbrek kısmına elinizin tersi ile parmaklarınızla değil avucunuzun zıt tarafını hafif şekilde darbe vurarak öğrenebilirsiniz, o hafif darbe esnasında şiddetli bir ağrı, batma ya da nefesiniz kesiliyor hissi varsa muhtemelen o böbrekte bir taş sorunu var. zaten bu durumdan sonra çekilen bir ultrasonda taş görme şansınız %80 civarında. bunun dışında idrara çıktığınızda idrarda kan görürseniz telaşlanmayın yüksek ihtimalle yine bir taşın habercisi, özellikle sabah idrara çıktığınız zaman idrar rengi kırmızı değilde açık çay rengine dönük ise bu da aynı sorundur.

taş olduğunu öğrendik ve bu durumda ne yapabiliriz, tabi ki kapısını aşındırmadığımız hastane kurtar beni demediğimiz doktor kalmaz, bu ağrıyı çekenler iyi bilir önünüzde trilyonlarca para koysalar gözünüz görmez alın sizin olsun beni kurtarın dersiniz, maalesef bu konu tedaviden çok ticari bir sektör oluşturmuş durumda. eşimin arkadaşı acısına dayanamayıp bileklerini keserek intihar etmişti annesinin eve erken gelmesi hayatını kurtarmıştı.

ultrason sonucunda taşın büyüklüğü 5 mm.'den büyük değilse ağrılı bir dönemle doğal yollarla düşürürsünüz, her ağrı çekme anı aslında iyiye işarettir çünkü taş kanala ilerliyordur. hiç sektirmeden sabah öğle akşam, tok karnına ve mümkünse aynı saatlerde alınmak suretiyle buscopan tabletin oral yol ile alınmasıdır, ağrılar çok fazla şiddetli ise buscopan'a ilave olarak sabah ve akşam tekrar tok karnına 12 saat ara ile apranax fort ile rahatlarsınız (ilaç isimlerini kullanın diye yazmıyorum lütfen mutlaka doktor tarafından reçetesi yazılmış olsun, ilaca karşı allerjinizin olması durumunda kötü sonuçlar olabilir) bu ilaçlarla birlikte mutlaka ama mutlaka günde en az 3 lt. sıvı tüketmeniz gerekiyor, özellikle su demedim sıvı dedim çünkü sadece 3 lt. suyu her gün içmek başta ishal olmak üzere farklı sorunlar çıkartır bunlardan en tehlikelisi su zehirlenmesidir. mümkün olduğunca doğal ve şeker kullanılmamış ürünler tüketin örneğin yeşil çay, meyhan kökü gibi idrar söktürmeye faydası olan şeyler, bu arada tedavi süresince mümkün olduğunca ıspanak ve çilek gibi ürünlerden uzak durun.

herkesin konuştuğu gilaburu;
gilaburu'dan fayda görmek istiyorsanız ne az ne fazla tüketeceksiniz, fazlasının yan etkisi yok, kısa vadede ödem yaparsa böbrek bir kaç günde geri düzelir, ödemi atar.
gilaburu'yu her markette filan bulamazsınız hatta sorduğunuz zaman yüzünüze eblek eblek bakarlar, bunu ya o yörede yaşayanlar bilir ya da benim gibi taş düşüren arkadaşlarımız bilir. özellikle kayseri pazarı adlı dükkanlarda ve malatya pazarı adlı dükkanlarda bulabilirsiniz, 8 mm. boyunda bir taşın erimesi için 1 kür, yaklaşık 16 lt. gilaburu suyu tüketmeniz gerekiyor. gilaburu hazır 1 lt. şişeler halinde satış fiyatı 12.50 tl. malesef 1 kür fiyatı 200 tl. civarına gelmiş oluyor. bunu daha ucuza getirmek için kayseri pazarında, istanbul maltepe, göztepe ve çemenzarda şubeleri var internet adresleri de zaten dükkan ismi ile aynı ürünleri görebilirsiniz. 5kg.'lık turşu bidonu gibi bidonlarda salamura olarak satılıyor, bu daha faydalı ve en azından sadece meyveyi siz kendiniz ezerek yaptığınız için hem içinize sinerek kullanırsınız hem de ekonomik olur. 5 kg. bidonlarda meyvenin satış fiyatı 12.5 yani bir litre fiyatına 5 kg. almış olursunuz.
günde bir ya da iki bardak içmeniz sadece idrara çıkmaya biraz faydası olurk günde en az 600 ml. içmeniz gerekiyor, bunu şöyle yapabilirsiniz sabah, öğlen ve akşam olarak içmeniz faydalı olur. ben günde 1 lt. içiyorum, 5 kg. gilaburu meyvesinden 4 lt. içecek elde ediyorsunuz, suyunu çıkardığınız meyvenin içine bire bir su ilave ediyorsunuz. ben özellikle akşam yatmadan önce küçük su şişesine doldurup içiyorum, sabah kalktığım zaman ise saat 6 civarında aç karnına tekrar bir küçük su şişesine doldurup içiyorum. yani sabah akşam 1 lt. içmiş oluyorum. çevremde bunu kullanıp faydasını gerçekten gören arkadaşlarım var ve şiddetle tavsiye ediyorum.
2. bir seçenek ise ki bu da tecrübeyle sabittir, özellikle istanbulda yaşayan arkadaşlarımızın kolaylıkla ulaşabileceği tuzla içmeler mevkiindeki su, tatı biraz tuzlumsu biraz acımsı ama şu kadarını söyleyeyim kütle halinde duran 2 cm. büyüklüğündeki taşın sadece bu su ile kum haline gelip halley kuyruklu yıldızı gibi dağıldığına şahit oldum. ondan da yaklaşık olarak 2 cm. büyüklükteki bir taş için evlere aldığımız damacana su şişesiyle 2 damacanayı günde en az 2 litre içerek tüketmeniz.
benim burada tavsiyem eğer ulaşabiliyorsanız tuzla içmelerden bu suyu temin edip tüketmeye başlayıp arada da günde 1 lt. kadar gilaburu tüketmeniz. içmelerin suyu taşı içerde parçalarken gilaburu parçalanan taşların erimesine hatta yok olmasına yardımcı olur.

bütün bu işlemleri yaparken sizin gayretiniz çok önemli, mesela apartmanda oturuyorsanız asansörü mümkün olduğunca kullanmayın merdiven inip çıkın, imkanınız varsa ip atlayın, basket, futbol oynayın hiç birini yapamıyorsanız mümkün olduğunca zıplayın.
sıcak su müthiş iyi gelir, özellikle elinizde imkanınız var ise içini sıcak su ile doldurduğunuz küvete girin, böbrekten mesaneye inen idrar kanalları tükenmez kalemin içi kalınlığındadır sıcak su çapını genişletir ve çabuk düşürmenize yardımcı olur küvete girme imkanınız yok ise eczanelerde, marketlerde hatta pazarlarda bile satılan sıcak su torbası bizim oralarda suzi derler sıcak su doldurup etrafına bir havlu sarıp (cildinizi yakıp başka bir sorun çıkarmaması için) taş olan böbreğiniz tarafına yaslayın bol sıvı alın üşenmeyin, ihmal etmeyin.

bir arkadaş gilaburu'da citrik asit var bu da pek iyi bir anlama gelmiyor demiş.
salamura yapılırken citrik asit ya da bilinen genel adıyla limon tuzu kullanılmaz. örnek olarak yeşil zeytin toplandığı zaman müthiş acı olur, bu acılıktan kurtulmak için salamura yapılır. zeytinin salamura yapılma mantığı zeytinler tek tek ya tahta bir tokmak yardımıyla kırılır, ya da tek tek bıçak ile çizilir daha sonra bir bidona konulur ve ağzına kadar suyla doldurulur bu su periyodik olarak değiştirilir ki acılığını suya versin diye. gilaburuda aynı mantıkla yapılır suyun içine konulan meyveler acılığını yavaş yavaş suya bırakır bir ay içerisinde sıkılıp içilecek kıvama gelir başka bir şey kullanılmaz aksi takdirde salamura olmazdı adı. ayrıca citrik asit (limon tuzu) günlük olarak yediğimiz hemen hemen her şeyin içinde var coladan çikolataya, çikolatadan şekere bir çok üründe var, kanserojen olmadığı bir çok yerde de yazar. limon tuzundan korkmaya gerek yok.



bu arada bu bayramda böbrek taşımın hareket edip beni ağrıdan inletirken istanbulda tam 26 ayrı hastaneyi arayıp hiç birinde doktor bulamadığım için, bayramdan sonra gelin (bayramın bitmesine 3 gün var) diyen sekreterlerine ve binbir türlü beddua ettiğim doktorlara o beddualarımı yinelerken tesadüf eseri zeytinburnu damla diyaliz merkezinin telefonunu internetten bulup aradığım taş kırma merkezinin taş kırma teknisyeni mehmet ali bey ve uzman ürolog dr. murat beye teşekkür etmek istiyorum.
hiç bir hastane bana çare olmazken buradan acil durumlar için merkezin telefonunu cep nosuna yönlendirmişler ve anadolu yakasından bayram misafirliğinden kalkıp beni hastaneye davet ederek müthiş şekilde ilgilenip gerçekten hipokrat yeminine bağlı kalan bir kaç doktordan birileri olduğu için kendilerine buradan ayrıca teşekkür etmek isterim.

yazdıklarımın içinde anlamadığınız ve ya benim toparlayamadığım cümleler varsa veya cevap alabileceğinizi düşündüğünüz her hangi bir soru varsa çekinmeden sorun elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

herkese geçmiş olsun dileklerimle

nuzel
02-03-2010, 10:16
Gilaburu aynı zamanda çok güzel bir süs bitkisidir.Bahçemdeki gilaburudan birkaç resim ekledim.

denizakvaryumu
02-03-2010, 13:29
Sn.nuzel sizin gilaburu ağaç olmuş :)

Acaba bu kadar büyüyünce verimi az olmuyor mu?

nuzel
02-03-2010, 15:24
Sn.nuzel sizin gilaburu ağaç olmuş :)

Acaba bu kadar büyüyünce verimi az olmuyor mu?

Verimi azalmıyor.

gilaburu
02-03-2010, 22:04
Verimi azalmıyor.



zaten normal şekli o şekil yani ağaç en iyi verimi ozaman alırsınız gilaborudan

botanik2009
08-03-2010, 16:16
evet benim gilaborum iki yaşında gayet sağlıklı.

nariçi
30-03-2010, 19:46
Benim fidan geçen yıl yarı gölgeli ağaç altında gayet iyi idi. Güzün açık alana diktim. Yazın yakıcı güneşine dayanır mı acaba? Şimdilik yapraklarını açtı, durumu geyet iyi.

gilaburu
30-03-2010, 19:53
Benim fidan geçen yıl yarı gölgeli ağaç altında gayet iyi idi. Güzün açık alana diktim. Yazın yakıcı güneşine dayanır mı acaba? Şimdilik yapraklarını açtı, durumu geyet iyi.


Suyunu bol verirseniz bişey olmaz merak etmeyiniz hem güneşli alanda verimi daha fazla olur

nariçi
30-03-2010, 19:58
Teşekkür ederim. Burada yaz kuru hava olarak geçer ve bazan asma (Üzüm) yaprakları dahi güneş yanığı olur.

gilaburu
30-03-2010, 20:26
Teşekkür ederim. Burada yaz kuru hava olarak geçer ve bazan asma (Üzüm) yaprakları dahi güneş yanığı olur.


Dediğim gibi efendim gilaboru suyu sever suyunu bol verdiğiniz zaman bişey olmaz merak etmeyiniz

gilaburu
02-04-2010, 13:44
Gilaboru meyvesinin suyu sıkılır ve istendiğinde sıkılmış gilaburu suyuna biraz su birazda şeker katıp içilebilir.tabi bunlar isteğe bağlıdır.herkes damak tadına göre isterse su katıp içer isterse şeker katıp içer isterse hiç birşey katmadan saf gilaburu suyu olarak içer

S Güngör
03-04-2010, 00:01
Bu bitkinin Kayseri dışında meyvesini toplayabilen biri var mı? Yoksa neden olmuyor?

gilaburu
03-04-2010, 18:10
Bu bitkinin Kayseri dışında meyvesini toplayabilen biri var mı? Yoksa neden olmuyor?


Kayseri dışında başka şehirlerdede yetişiyor arkadaş mesela biz ankaraya,denizli'ye,izmir'e,alanya'ya,ordu'ya,kony a'ya,Gaziantep'e ve daha birçok şehire fidan gönderdik ve yetişiyor.bu gilaboru fidanını susuz bırakmazsanız çoğu şehirde yetişir.

S Güngör
03-04-2010, 19:28
Fidan olarak yetişiyor. Hatta harika çiçekler açıyor. Fakat meyve vermiyor bizde sorun bu.

gilaburu
04-04-2010, 21:51
Fidan olarak yetişiyor. Hatta harika çiçekler açıyor. Fakat meyve vermiyor bizde sorun bu.


Meyvede veriyor.Sizin diktiğiniz fidanlar kötüymüşte ondan meyve vermemiş

yaprak 92
05-04-2010, 22:19
Arkadaşlar,
Ben Kayseriden çelik olarak aldıgım gilaburuyu yaklaşık 10 sene önce İznikte yetiştirdim.gayet güzel meyve verdi halende veriyor.aynı yöntemle iznikteki agacımdan aldıgım çelikle istanbul Beykozdaki bahçemdede yetiştiriyorum.Bu sane ikinci senesi Beykozda şu an yeşil yeşil yaprakları verdi umarım meyveyede geçer.sadece suyu çok seven bir bitki ona uygun bir yere dikerseniz sonuç alırsınız.Kolay gelsin

lodos_
05-04-2010, 22:28
Gilaboru fidanlarından bende bu yıl diktim fidanların tamamı uyandı bir müddet sonra ne olacak merak ediyorum.Bol sulu bir alan dikim yaptım.

yaprak 92
05-04-2010, 22:29
Birde içimi için bir öneri yazayım.Gilaburunun3/1 meyvesinin sıkılmış suyu,3/ si ise içme suyu olarak hazırlanır arzuya göre içine şeker atılır.Sanırım tadını beğenmeyen arkadaşlar sadece meyvesinin suyunu içtiler mutlaka su ilave edin.Beğenecek ve şifasından faydalanacaksınız.

lodos_
05-04-2010, 22:31
Sevgili arkadaşlar ben bu siteye yeni üye oldum amacım bitkilerle ilgili bilgi almak paylaşımda bulunmak tecrübeli arkadaşların tecrübesinden yararlanmak istiyorum.
Bana yardımcı olacağınızdan hiç şüphem yok.

lodos_
05-04-2010, 22:49
Değerli arkadaşlar
Dediğim gibi yeni üye oldum.Sağolsun gilaburu adlı üye dostuma rica ettim
bana kayseriden fidanları kargo ile gönderdi ertesi gün diktim ve uyandı bu aşamada yapılacak olanlar nedir şimdilik bekleyecekmiyiz.
Açık alanı ve güneşi sever mi?

yaprak 92
05-04-2010, 22:53
Pek bişi yapmanıza gerek yok.Öyle narin bir bitki degil,ilaç filan istemez hani suyu bulsun yeter,yerini severse kırmızı kırmızı döker, sonbaharda toplarsınız inşallah

S Güngör
06-04-2010, 18:36
Meyvede veriyor.Sizin diktiğiniz fidanlar kötüymüşte ondan meyve vermemiş

Hımm ilginç. Kötü olmayan fidanları nereden bulabiliriz peki? :confused:

gilaburu
07-04-2010, 11:27
Hımm ilginç. Kötü olmayan fidanları nereden bulabiliriz peki? :confused:

Bu linke tıklayıp siparişinizi verebilirsiniz

http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=20045

hakankose
04-05-2010, 10:07
Merhaba Arkadaşlar,

Bitkisel şifacılıkla ilgilenen biri olarak bu eşsiz meyvenin içeriğindeki kimyasallara bir göz atmak istedim ve aşağıdaki sonuçlarla karşılaştım:

ASCORBIC-ACID : C vitaminin diğer adı olan bu kimyasal bitkinin meyvesinde gramda 126 mg kadar bulunuyor. Bu vesileyle tüm dünyada Camu-camu meyvesi ve Acerola Kirazı'ndan sonra üçüncü sırada C vitamini zengini olarak yer alıyor. Selülit olan bayanlar, romatizmal ağrı çekenler, böbrek hastaları, kireçlenme ağrıları çekenler bol bol bu meyveden yiyebilirler, ayrıca kanser önleyici 16 kimyasal daha içeren bu meyve taze yenmeli...

BETA-CAROTENE : Dillerde efsane olan meşhur antioksidan, bize hep havuçta en yüksek miktarda bulunduğu belirtilir, oysa ki gilaburu'da havucun tam 10 katı kadar Beta-Carotene mevcut. Yine romatizmal hastalıklar ve kanser grubu immun sistem rahatsızlıkları için mutlaka alınması gereken bri antioksidan, ancak sigara içenlerde kanser oluşma riskini artırdığını belirtmeliyim.

BETA-SITOSTEROL : Yine güçlü bir antioksidan, özellikle prostat rahatsızlıkları ve prostat kanseri hastalarının gıda desteği olarak kesinlikle evlerinden eksik etmemeleri gereken bir madde, ayrıca hem androjenik, hem de estrojenik özellik taşıyan bu madde, erkeklerde andropoz, bayanlarda da menopoz dönemlerinde özellikle tüketilmeli...

CHLOROGENIC-ACID : Ciddi bir antioksidan ve antiperoksidan olan bu madde, aynı zamanda ağrı kesici, kanser önleyici, kanser yüzünden kemoterapi görenleri kemoterapinin kötü etkilerinden koruyucu ve tümör oluşumunu kısıtlayıcı özelliklere sahip, bu madde en çok kahvede var, ancak bu meyvede de mevcut...

PECTIN : Bu madde, meyvenin gramında 50 mg kadar mevcut ve sanırım asıl taş düşürücü özellik buradan geliyor. Çünkü bu madde, safra kesesi taşlarını engelleyici özelliğe sahip, ayrıca "Antilithic" yani vücutta taş benzeri oluşumları engelleyici, bunun yanında kolesterol düşürücü özelliği de gözardı edilemez. Bu vesileyle şeker hastalarına da iyi gelen bu maddenin en önemli özelliklerinden birisi de "Antimetastatic" olması, yani kanser hücrelerinin ve tümörlerinin büyüyüp yayılmasını engelleyici özelliği...

Tüm bunlarla beraber bu meyvede TANNIN, SUCROSE, URSOLIC-ACID gibi kanser tedavilerinde önemli antioksidanlar da bulunuyor.

Bu bitkinin İngilizce'deki adı "Cramp Bark". Bu yönden bakıldığında, bitkinin kabuklarının neredeyse romatizmal hastalıklar için ecza deposu gibi olduğu düşünülebilir. Neredeyse tüm kemik rahatsızlıklarında ve özellikle kemik erimesinde faydalı olan Kalsiyum, Magnezyum, Potasyum mineralleri kabularda bol miktarda var, bunun yanında iltihaplı eklem romatizmalarına iyi gelen ve özellikle kireçlenme şeklinde tabir edilen Osteoartrit hastalığının devası olan Selenyum ve Silikon da bu bitkinin kabuklarında mevcut.


Tüm bunları yazdıktan sonra, bu bitkinin genç dallarının kabuklarından ve taze meyvesinden temin edebilecek olan arkadaşım var mı? :) Meyveye ne zaman döndüğünü bilmiyorum ama sanırım şu mevsimde genç dallarından temin edilebilir.

Bu arada, bitkisel şifacılık konusu ile ilgili yaklaşık 10 yıldır (Son iki yıldır profesyonel anlamda) çalışıyorum ve bu konuda ihtiyacı bulunan tüm agaclar.net üyelerine elimden gelen tüm yardımı yapabilirim. Bu tür mesajlarınızı lütfen özelime yazın...

Herkese Sağlıklı ve Mutlu bir Hafta Diliyorum...

Hakan KÖSE

tropik
09-08-2010, 11:23
Arkadaşlar benim bahçemde'de suyunu,bakımını hiç ihmal etmediğim bir girabolu var.
Yanlız son zamanlarda bazı yaprakların ucunda yanma oldu.
Acaba sebebini bilen varmı?

Çankırı
10-08-2010, 08:41
Sayın Tropik,
Konu uzmanı değilim ama, güneş yanığına benziyor. Bu bitki, sanıyorum İzmir havasına uygun değil. Bildiğim kadarıyla Kayseri tarafları yetiştirmeye daha uygun. Belki biraz gölgelendirme yaprakları kurtarır ama, "soğuklanma" ihtiyacını İzmir'de karşılayıp, meyveye dönmesini sağlayabilir misiniz bilemem. Bu arada, bu bitkiyi nereden bulduğunuzu merak ettim?

tropik
10-08-2010, 10:07
Syn Çankırı ben zaten yarı gölge bir yere diktim.
Ama sıcaklardan olabilir belki.
Yusuf ustaoğlun'dan ulaşabilirsiniz. :)

gilaburu
09-11-2010, 12:57
Merhaba arkadaşlar bahçemizdeki yeni mahsül gilaboru meyvelerinden fotoğraflar

seyyah53
02-12-2010, 22:19
Selam Dostlar...

Bendede birtane girabolu var fakat bu kışdallarından bir kaçını kesmek istiyorum şekil budası gibi fakat tam olarak girebolunun bir budanma şekli varmı yokmu bilmiyorum ....eğer varsa bilgisi olan bana yardımcı olabilirmi acaba ?

Selahattin Yılmaz
02-12-2010, 22:47
Sevgili seyyah53, siz bir resim yerleştirin foruma biz size budamayı tarif edelim ve budama artıklarını çelik yaptırtalım size isteyen üyelere gönderin olur mu?

seyyah53
03-12-2010, 13:30
Hay hay Selahattin Bey bu vesileyle ustalardan biriylede tanışma şansımız oldu sizin yazılarınızı heryerde okudum..merhaba...akşama **** en geç yarın resimleri yüklemeye çalışacağım...

seyyah53
04-12-2010, 23:22
Selam Dostlar...

Buyrun girebolu resmi dostlarve uzmanlar yorumlasın...:) neresinden keselim ...saygıalrımla

gilaburu
04-12-2010, 23:28
Sayın seyyah53 bence önce biraz su verin çok susuz görünüyor.

seyyah53
06-12-2010, 11:48
Sayın gilaburu inanın resmini çektikten sonra suladım ...:)

seyyah53
13-12-2010, 09:59
Selahattin hocam benim gireboluyu budayacaktık...:) saygılarımla

Selahattin Yılmaz
18-12-2010, 22:54
Selam Dostlar...

Buyrun girebolu resmi dostlarve uzmanlar yorumlasın...:) neresinden keselim ...saygıalrımla

Ya hu ben kocaman ağaç sanıyorum. Bunu eğer kesersek çok geç meyve alırsınız, şeklende bir şeye benzemez. Bu haliyle hiç dokunmayalım bence ve siz imkan varsa bahceye dikin bu fidanı. Yok eğer ben dağıtmak için de olsa budarım derseniz sizi idare edecek bir sonuç çıkartırım. Bu arada mesajınızın farkında değilim geç yazdığım için affedin.

seyyah53
19-12-2010, 16:29
Ya hu ben kocaman ağaç sanıyorum. Bunu eğer kesersek çok geç meyve alırsınız, şeklende bir şeye benzemez. Bu haliyle hiç dokunmayalım bence ve siz imkan varsa bahceye dikin bu fidanı. Yok eğer ben dağıtmak için de olsa budarım derseniz sizi idare edecek bir sonuç çıkartırım. Bu arada mesajınızın farkında değilim geç yazdığım için affedin.


affetmek ne demek selaahattin bey ...kısmet olursa çanakkaleye dikicem bunu bu mart **** nisanda ama hani dedim budanacak bişeyi varsa budayalım yokmuş:))..tamam öyle dursun...saygılarımla

seleste
01-02-2011, 14:36
Bu meyve ekşiyse reçeli çok güzel oluyordur. Reçelini yapar mısınız Kayserili arkadaşlar ?

gilaburu
01-02-2011, 17:11
Gilaboru meyvesi genelde suyu sıkılarak içilir.İsteğe göre meyve olarakta yenir.
Gilaboru meyvesinin marmelatıda yapılır.

yaprak 92
02-02-2011, 06:06
gilaburunun reçelini hiç duymadım.suyu sıkılır sulandırılır arzuya göre şeker katıp içilir.

sercinyo
30-04-2011, 10:05
Suyunu aldım, başlayalı 2 gün oldu. Önerilere bakarak günde sabah ve akşam 1 su bardağı şekersiz olarak içiyorum. Karaciğer için önereceğiniz, bitkisel dost varmı ?

kgursan
16-01-2012, 16:42
Pardon., Burada bahsedilen acaba beyaz çiçekli kartopumudur? Çünkü Latince Viburnum opulus L. Beyaz çiçekli kartopu olduğunu biliyorum, Gilaburu ise Kurt üzümü dedikleri bir bitki (Latincesini bilmiyorum) V.opulus un da meyveleri kırmızı tane şeklinde olur ama kısırdır pek meyve (tohum ) tutmaz. Buradaki yanlışı düzeltsek iyi olur diye düşünüyorum.

Viburnum cinsi Kartopu olarak bilinir . V.tinus (parlak yapraklı kartopu), V. opulus ise beyaz çiçekli kartopu.

bluemercan
06-03-2012, 16:32
Merhaba arkadaşlar gilaburunun fidesini aldım bu fideyi sabahtan öğlene kadar güneş alan yere mi ekmeliyim yoksa öğleden sonra guneşi alan yere mi kuşadasında 35 40 derece sıcak olabiliyor

bessin
03-06-2012, 12:11
pozantı bölgesinde **** karaisalıda yetişirmi akdeniz ikliminde

serdar1
24-06-2012, 22:48
Kayseriden Gelen Gilaburu fidelerinin tamamı sağlıklı bir şekilde büyüyorlar ağaçları gönderen sayın gilaburu Zonguldak'a daha önceleri fide gönderdiğini ama kimsenin başarılı olamadığını söyledi .Filyos nehri kenarındaki arazimde gayet sağlıklı şekilde büyümeye devem ediyorlar .
3. yılın sonunda Gilaburu ağaçlarım meyve vermiye başladılar .Gilaburu nun Bir iki dalının kabuklarını kurutarak ilac niyetinde kullanmak için hangi ayda alındığını bilen varmı?

serdar1
19-05-2013, 22:32
Bu yıl Gilaburu ağaçları bol meyveli 10 ar lıtre lik 3 bidon kuracak kadar var.

filozof.2007
28-08-2013, 09:00
gilaburu trabzonda ormanlarda doğal olarak yetişiyor burda hiç kimse ne olduğunu bilmiyor tadı hiç hoş değil

hselcuk
04-09-2013, 09:34
Burada hiç bahsedilmemiş ama benim ilçemde de çok uzun zamandan beri kullanılan, dere boylarında kendiliğinden yetişen bir bitkidir. Hatta ilçemizin ambleminde bu bitki kullanılır.
Yozgat iline bağlı Çandır ilçesi.

....:::T.C. ÇANDIR KAYMAKAMLIĞI:::.... (http://www.candir.gov.tr/default_B0.aspx?id=121)

ocak
10-12-2013, 23:06
arkadaşlar ben bu btkiyi birkaç sene önce sitede fidan satan arkadaşlardan kırmızı frenk üzümü diye almıştım frenk üzümünün diğer adı gilaburumu acaba

heyyamola
10-12-2013, 23:30
arkadaşlar ben bu btkiyi birkaç sene önce sitede fidan satan arkadaşlardan kırmızı frenk üzümü diye almıştım frenk üzümünün diğer adı gilaburumu acaba

Gilaburu (http://www.agaclar.net/forum/uzumsu-meyveler/15730.htm) (Viburnum opulus)
Frenk üzümü (http://www.agaclar.net/forum/uzumsu-meyveler/2227.htm) (Ribes)

Farklı türler

ocak
16-12-2013, 00:21
evet iki konuyuda inceleyince frenk üzümü olduuna karar verdim teşekkürler heyyamola

salih66
23-04-2015, 06:24
Yaklaşık üç sene önce üyelerimizden sayın gilaburu dan almıştım, gilaburu diye ama,diger arkadaşların yükledigi resimdeki bitkinin yaprakalarına sanki benzemiyor gibi.Dal ve yapraklarının yakın plan resmini yükledim.

athena -asena
25-04-2015, 21:46
Gilaburu bugun cekildi daha cicek acmamis.

Lonicera
02-05-2015, 15:20
Yine kış soğuğuna dayanıklı olarak bahçemde hala yaşamını sürdüren bir kaç bitkiden biri. Çok ilginç bu başlıkta 4 sayfa var ve hiç çiçekli resmi eklenmemiş. Neredeyse elim kadar irileşen çiçeği meyve tutar mı bilemiyorum. Gerçi tutmasa da olur. 6 litrelik saksıda 1.80 metre boy ve 33 adet çiçek. Ne yapayım ortancayı:)))

Muda
06-05-2015, 11:40
Yine kış soğuğuna dayanıklı olarak bahçemde hala yaşamını sürdüren bir kaç bitkiden biri. Çok ilginç bu başlıkta 4 sayfa var ve hiç çiçekli resmi eklenmemiş. Neredeyse elim kadar irileşen çiçeği meyve tutar mı bilemiyorum. Gerçi tutmasa da olur. 6 litrelik saksıda 1.80 metre boy ve 33 adet çiçek. Ne yapayım ortancayı:)))

Sayın Lonicera;

Bitkinizin kartopu olduğunu düşünüyorum. Kartopunun ben meyva verdiğini görmedim. Bulabilirsem gilaburunun çiçek resmini yükleyeceğim. Yaprak yapısına kadar ikisi de aynı görünüyor.

http://www.agaclar.net/forum/calilar/8637.htm

Muda
06-05-2015, 11:42
Yaklaşık üç sene önce üyelerimizden sayın gilaburu dan almıştım, gilaburu diye ama,diger arkadaşların yükledigi resimdeki bitkinin yaprakalarına sanki benzemiyor gibi.Dal ve yapraklarının yakın plan resmini yükledim.

Sayın salih66;

Bitkiniz gilaburuya benziyor. Çiçekli fotoğrafını ekleyebilirseniz çok daha iyi olur. Dip sürgünleri çok olduğu için biraz ana gövdenin büyümesini teşvik ederseniz çiçek açacaktır. Suyu ve güneşi seviyor gördüğüm kadarı ile.

Lonicera
06-05-2015, 11:53
Sayın Lonicera;

Bitkinizin kartopu olduğunu düşünüyorum. Kartopunun ben meyva verdiğini görmedim. Bulabilirsem gilaburunun çiçek resmini yükleyeceğim. Yaprak yapısına kadar ikisi de aynı görünüyor.

http://www.agaclar.net/forum/calilar/8637.htm

Olabilir. Oysa ne kadar da emindim gilaburu olduğuna. Sn salih66 ' ya bile ahkam kesiyordum:)))Fidancıdan gilaburu diye satın almıştım. Güvenilir satıcı bulmak artık neredeyse imkansız gibi.

Lonicera
06-05-2015, 14:27
Ben de biraz araştırdım nette. Dediğiniz gibi Sn.Muda, bitki gilaburu değil kartopu. Gilaburunun bir resmini buldum şöyle. Yaprak kartopuna çok benzemekle beraber çiçekte renk dışında benzerlik yokmuş.

heyyamola
06-05-2015, 23:22
12 Mayıs 2013' den

Bahçemde bulunan 2 yaşındaki fidanın çiçekleri

http://www.agaclar.net/forum/attachments/uyelerin-bahceleri/410212d1369601791-dscn6231.jpg

http://www.agaclar.net/forum/attachments/uyelerin-bahceleri/410213d1369601809-dscn6229.jpg

http://www.agaclar.net/forum/attachments/uyelerin-bahceleri/410216d1369601825-dscn6230.jpg

heyyamola
28-05-2015, 01:21
24 Mayıs 2015' den


Güney tarafı kapalı duvar boyunca sıralanan 4 yaşındaki gilaburular
555608

Suyu çok sever, aşırı sıcaktan hoşlanmaz.
555609

Fazlaca dip sürgünü verir. Bu sürgünlerle daldırma yapılarak kolayca çoğaltılır. Yerden 80 cm yüksekten dallandırarak, düzenli budamayla bodur ağaç şekli verilen bitki güzel gelişir.
555610

Çiçeklerinin güzelliğinin,
555611

İsmine kaynaklık ettiği söyleniyor. (Gül Ebru)
555612

yasemins
23-07-2016, 19:36
Konuyu sonuna doğru okurken anladım ki büyük bir karmaşa var şu ''zavallı'' Gilaburu ile ilgili akıllarda...
Biraz bilgiden zarar gelmez diyerek aşağıdakilerini yazmaya karar verdim. Belki birilerinin işine yarar diye...

Viburnum opulus = Adi Gilaburu (birçok Avrupa dilinde 'Kızıl Gilaburu' olarak da geçer)

Neredeyse bütün Avrupa ülkelerinde, Kafkasya Bölgesinde, Doğu/Batı Sibirya, Kuzey Kazakistan'da doğal olarak yetişir (harita (https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/5/5d/Viburnum_opulus_kz_distr.jpg)daki yeşile boyanmış bölgeler). Haritada da görüldüğü üzere, Türkiye'de 5-6 bölgede yetişir.

Adi Gilaburu, genelde yaprak döken bir çalı, daha seyrek ağaççık şeklinde olur. 1,5-4 metre arası boylanabilir. 50 yaş ve üzeri kadar yaşar.

Çiçek (https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/c/cd/Viburnum_opulus_OM25.JPG)leri bir yaşındaki dalların en ucunda açar (bazı ortancalar gibi). Avrupa'da çiçeklenme zamanı genelde mayısın sonu - haziranın başı, çiçeklenme 10-14 (15-25, hava şartlarına bağlı) gün devam eder.

Meyveleri mercanımsı/kırmızı renkte, yuvarlak ya da oval şekilli 0,8-1 cm çapında tanelerdir. Çekirdeği yassı, neredeyse yuvarlak, 0,7-0,9 cm çapındadır (alttaki resimde).

Meyveleri suludur, ama tadı genelde buruk, kekremsidir. Kar düştükten sonra (https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/4/44/Viburnum_opulus_0.001_R.jpg) toplandığında ise burukluk genelde yok olur, meyve daha tatlı olur.

Güneş ışığını sever, ama hafif gölgeye de dayanabilir, fakat gölgede genelde meyve vermez. Toprağı geçirgen ve nemli olmalı. Sıcağa ve soğuğa dayanıklıdır.
Çekirdekten yetiştirilebildiği gibi (1,5 yıla kadar sıcak/soğuk katlama yöntemi, bu şekilde elde edilen bitkinin meyve vermesi için en az 5 yaşına gelmesi gerekir), çelik ve dal daldırma yöntemiyle kolayca çoğaltılabilir.

Geleneksel tıpta Adi Gilaburunun tam olgunluğa ulaşmış ve daha sonra gölgede, havadar yerlerde kurutulmuş meyvesi (Fructus Viburni) ve ilkbaharda, tomurcuklar şişmeden önce toplanmış kabuğu (Cortex Viburni) kullanılır.
Avrupa'da Gilaburu meyvelerinden şarap, marmelata, sirke, vb. yapılır.

Adi Gilaburunun bir cinsi olan Viburnum opulus f. roseum L./Viburnum opulus f. sterilis, yani bildiğimiz Kartopu (https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/3/39/Vib_opul_Roseum_kz.jpg) ise 19. yy.'da Fransa'da ünlü botanikçi Victor Lemoine tarafından üretilmiş iri çiçekli, meyve vermeyen, -25/-30 dereceye kadar dayanabilen bir çalıdır.

Muda
30-12-2017, 22:55
663542

663546

Karel_Chapek
16-05-2019, 19:06
Merhaba arkadaşlar, bu ağacın fidanını nereden temin edebilirim acaba?

Akdeniz Defnesi
17-05-2022, 16:11
Aşağıda haritasını verdiğim köyde bolca endemik olarak yetişiyor ve kıymetini bilmiyorlar, dibine dökülüp gidiyor, her yöre de farklı isimle anılan bu meyve, Konya da gılapba ismi ile zikrediliyor:

https://www.google.com/maps/place/G%C3%B6kyurt,+42005+Meram%2FKonya/@37.6655634,32.2060256,3a,20.1y,359.84h,86.71t/data=!3m8!1e1!3m6!1sAF1QipOckWxbxiyORQXctWbEZbiLjI fvN3NfT2znxL5a!2e10!3e11!6shttps:%2F%2Flh5.googleu sercontent.com%2Fp%2FAF1QipOckWxbxiyORQXctWbEZbiLj IfvN3NfT2znxL5a%3Dw203-h100-k-no-pi-0-ya11.160477-ro-0-fo100!7i7680!8i3840!4m5!3m4!1s0x14da8f9786ad9827:0 xf545f7935f7d97e0!8m2!3d37.665375!4d32.209048

https://earth.google.com/web/@37.66128679,32.20828867,1311.30529889a,855.458491 77d,35y,-27.77844164h,66.78083662t,0r

Kundak Kabza
24-04-2023, 23:29
Glaburu ile Frenk üzümünü yan yana diktim. Bahçemin farklı yerlerinde glaburu ağaçları var, fakat iki bitki birbirine meyve rengi olarak çok benziyor ve yaprak yapısı da aynı, ancak meyve oluşum sezonu ve lezzeti bambaşka iki farklı bitki:

Çelişmek var
25-04-2023, 12:45
Frenk üzümü de taş kıran olarak anılır, genelde gilaburu böbrek ve mesane temizleyici olarak bilinir: http://www.agaclar.net/forum/uzumsu-meyveler/2227-22.htm#post1620652

İstilacı çiçek
27-04-2023, 10:36
(Böbrek&Mesane)Enfeksiyon taşlarına birebir diye biliyorum, uykuya start veriyor, işatah düzenleyici, balgam sökücü

evandevan5
25-09-2023, 12:14
(Böbrek&Mesane)Enfeksiyon taşlarına birebir diye biliyorum, uykuya start veriyor, işatah düzenleyici, balgam sökücü

bende aldım gilaburu bitkisini istanbuldayım güneş alan yere mi yoksa gölgeye mi ekmeliyim bilemedim biraz büyük saksıya koyucağım kesin.