View Full Version : 0,064 m³'te kompostlama: balkonda Eisenia fetida kultivasyonu denemesi
Her şey 2011 baharında başladı..
Balkonumu bitki yetiştirmek için eski depo halinden kurtarmaya kalkıştım.Saatler süren temizlik sonunda gelebildiğim nokta buydu 245025
Ama başlangıç için bu da yeterdi.İnternet üzerinden tohum satın alarak bir ileri hamle daha yaptım.Fakat aldığım yalnızca tohum değildi.100w akkor bitki lambası ve solucan gübresi aynı zamanda.. Kısa bir araştırma sonucu bundan sonra tercih edeceğim gübrenin solucan gübresi olduğunu anladım. Başarılı bir kompost çayı girişiminden sonra
245026
çayı bulabildiğim her bitkiye veriyordum. Yapraklar, toprak.. Keşke kontol amaçlı bir bitkiye vermeseydim ama gönlüm elvermedi.
Her neyse, konuyu uzatmadan, o zamandan beri balkonda aynı zamanda solucan yetiştirebilmenin hayalini kurar, fiziki şartları olgunlaştırmanın yollarını arardım. Geçen hafta itibariyle hayallerim gerçek oldu ve balkonumda artık 150 adet Eisenia fetida' m var.
245027
Onları gazete kağıdı, kurumuş, bekletilmiş yaprak, kesilip kenara atılmış çim tümseğinden aldığım bir parça çürümüş çim, muz kabuğu, çay posası, kahve artığı ile beslemeye başladım.
245028
İlk kompost deneyimim başarıyla biterse ikinci sefere C:N oranını 30a sabitleyecek, nemi daha efektif kontrol eden bir sistem kurmak istiyorum. Solucanlarım geldikleri güne göre çok iyiler. Dokunmayla hareket etmekte zorlanan solucanlar şimdi adlarını verdiren pis kokuyu çıkartmaya izin vermeden ellerimin arasından kaçıyorlar. Daha önceki büyük solucanıma göre çok sportif ve açlar.Öyle ki bir tanesini kahve artıklarına doğru iştahla dalarken kakasını:) yaparken bile gördüm. Ve tahminlerimin aksine izlemesi keyif verdi.
Yavru solucanlar geceleri 23-25 dereceye inen sıcaklıklardan faydalanıp semiriyorlar,dört gündür kurup kurup değiştirdiğim sistemim güzel işliyor gibi görünüyor.Yalnız solucanları aldığım sırada solucan popülasyonuna denk sayıda olan sinek kurtçuklarını saymazsak.. Kapağı kaldırdığımda hareket eden tek şeyin solucanlar olması tek dileğim.
245029
Onları kendi ellerimle yaptığım 40X40X40 cmlik bu küp kutuda bakıyorum. Solucanlarla birlikte buranın dizaynı ve konforu da artacaktır. Her zamanki gibi düşünmeye devam ediyorum burası için.
245372
kullandığım kap budur.
245373
kapağı kapatıp gece saatlerinde havalanmasına katkıda bulunmak için açıyorum.
konuyu takip eden sizleri fotoğrafsız bırakmak istemiyorum fakat solucanları da stress altına sokmak istemiyorum. O yüzden sık sık fotoğraflarını çekiyor olamayacağım. Hatta çektiğim ender fotoğraflarından biri olacak sanıyorum bu. Çünkü kapağı açtığım anda içeri kaçışmaya başlıyorlar. Çekebildiklerim o kadar hızlı olamayanlar.
245374
Dün de kabın içeriğine ve solucanların sağlığını kontrol etmek için detaylı kazılar yaptım, karanlık ortamda dahi birçok yavru solucan heyecanla oradan oraya sürünüyordu. Çiftleşme davranışı sergileyen solucanlar görmedim, o kadar derine inmedim zaten. Solucanlar çok sorunlu durmuyorlar. Solucanları aldığımdaki besiyerlerindeki sinek larvaları aynen duruyor. Ve ayriyeten kırmızı mit Dermanyssus gallinae olduğundan korktuğum böcekler var. Popülasyon tehlike altına girerse koruma önlemlerini harekete geçirebilirim.
Değerli öneri ve yorumlarınızı bekliyorum.
selsipahi
13-09-2011, 05:16
Ayrintili fotograf ve bilgi icin tesekkurler, bu konuyu takip edecegim. Kucuk bir soru, kompost cayini nasil yaptiniz? Kucuk bahcemdeki domates ve fasulyelerime de cay ikram edebilir miyim? Kompost konusunu ben de bu forumdan arastiriyorum, mutfak artiklarimi ve yesilliklerimi biriktirmeye basladim bile.
Zeytinlibahçe
13-09-2011, 19:36
Kucuk bir soru, kompost cayini nasil yaptiniz? Kucuk bahcemdeki domates ve fasulyelerime de cay ikram edebilir miyim?
Kompost çayı (http://www.agaclar.net/forum/forumdisplay.php?f=418)
Sayın eflone,
hemen belirtmek isterim ki, bu vermikompost solucanları ne kadar geniş bir yüzey alanı olursa o kadar rahat yaşar, ürer ve beslenip gübre üretirler. Kabınız hacim ve yüzey alanı olarak küçük.
Daha geniş bir kap seçmeni iyi olacaktır. Ayrıca kabın altına delikler açtınız mı bilmiyorum ama eğer delik açarsanız havalandırmayı sağlarsınız. Eğer delik açarsanız altına başka bir kap koymayı ihmal etmeyin. Olası sıvı akışını engellersiniz.
Eğer sinek olağandan fazla ise kaba koyduğunuz yaş sebze, meyve gibi atıklar solucanların tüketebileceklerinden daha fazladır. Başlangıçta az yiyecek verin.
Solucan gübresi kabında ayrışmayı ve gübre oluşumunu sadece solucanlar yapmazlar. Solucanları bir çok komşusu vardır. Onlar abartılı ölçüde olmamak koşuluyla gerekli ajanlardır.
Solucanlar çok fazla rahatsız edilmekten hoşlanmazlar ve stres altına girerler. Bu nedenle, bir süre takip ederek yiyeceklerini ne kadar zamanda bitirdiğini tespit edin. Örneğin hafta bir yiyecek vermeniz gerekiyorsa solucanları ve kabı haftada bir kontrol edin. Ara sıra nem kontrolünü kabaca yapabilirsiniz.
Şimdilik bu kadar.
Saygılarımla.
Ayrintili fotograf ve bilgi icin tesekkurler, bu konuyu takip edecegim. Kucuk bir soru, kompost cayini nasil yaptiniz? Kucuk bahcemdeki domates ve fasulyelerime de cay ikram edebilir miyim? Kompost konusunu ben de bu forumdan arastiriyorum, mutfak artiklarimi ve yesilliklerimi biriktirmeye basladim bile.
Solucan konusuyla ilgili dinamik hareket ettiğim için takip etmeniz hem beni mutlu edecek hem de sizin de bir takım tecrübeler üzerinden bilgi sahibi olmanızı sağlayacaktır. İkimizin adına da mutlu oldum. Kompost çayı konusunda zeytinlibahçenin verdiği linkten detaylı bilgi edinmişsinizdir zannediyorum. Ekstra olarak vereceğim tavsiye youtube videoları izlemeniz. Böylece hem süreci anlamak hem de görsel olarak çok daha fazla fikir edineceksiniz. Hem de yıllardır tecrübe sahibi insanlar yurtdışındakiler, bu işi bizden çok daha iyi yaptıklarını düşünüyorum. Hem londra' da yaşayan biri olarak yabancı dil konusunda hiçbir sıkıntı yaşamayacak olmanız sizin büyük bir avantajınız. Orada bu işlerle uğraşan kişilerle de iletişime geçebilirsiniz. Size tavsiyem mümkün olduğu kadar yabancı kaynaklara ulaşmaya çalışın, çok farklı bilgilere ulaşabiliyorsunuz.
Yeni gelişmelerle hepinize merhaba.Öncelikle solucanlarla ilgili bilgi vereyim. Solucanlar dipteki maddeleri tükettikçe yüzeye daha çok çıkar oldular. Dün gördüğüm ilk kokonumun ardından yeni yavru solucanlar görüyorum her gün. Büyük sıkıntıları var gibi görünmüyor. Sistem güzel işlemeye devam ediyor.
245704
Solucanlar için hep almak istediğim kutulardan bir tane aldım bugün.
245706
Yeni kutuda şu an delik açmadım. Evsel atıklarda mikroorganizmal kolonizasyonla birlikte bir miktar ayrışmanın olmasını istiyorum. Solucanlar şu anki yerlerinde uygun bir sayıya ulaştıklarında buraya taşıyacağım. İleride kutuya meyil verip ucuna takacağım hortumla olası su birikintilerini toplayacağım. Hava akımı için delikler açmayacağım çünkü sirkülasyon için fazla efektif olduklarını düşünmüyorum. Kompost çayı için kullandığım hava pompasını günün belirli saatlerinde çalıştırıp kompost içine döşediğim borulardan havalandırma sağlayacağım.
Savaş Bey' in bahsettiği yüzey alanı konusundan haberdarım, zaten baştan beri böyle bir kutu almaktı amacım.Şu an kullandığım kap solucanları aylarca tutacağım bir yer değildi. Fakat şu an 150-200 solucanım olduğu için yüzey/derinlik oranının çok önemli olduğunu veya benim sistemimde bu konuyla ilgili bir sorun olduğunu düşünmüyorum.
245705
Bu arada kutumu straforla , ilkel bir şekilde de olsa, izole etmeye çalıştım. Bir süre daha solucanlar bu kapta duracak, sonra büyük kutuya alınacaklar. Ve kış geldiğinde her ihtimale karşı bir kısım solucanı tekrar buraya alacağım. Kış balkonda sıfırın altında geçse bile solucan popülasyonunun sıfıra inmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü makalelerde solucanlar ölse bile kokonların soğuğa dayanıklı oldukları yazıyor. Öğrenmek için daha aylarım var, bakalım.
Solucanların diğer komşuları hususunda, araknidlerin ayrıştırma konusunda solucanlara yardımcı olduklarını pek zannetmiyorum. Belki bu böcekler mekanik ayrıştırma yapıyorlardır ama onu da kendi beslenmeleri uğruna yapıyorlardır diye düşünüyorum. Hem çok faydalı olsalar bile kutunun dışına çıkıp evimi istila edebileceklerinden faydalarından kolayca vazgeçebilirim.Kaldı ki bu böceklerin solucan ektoparaziti olan kırmızı akar olma ihtimalleri var. Ve kutuda her geçen gün çoğaldıkları hissine kapılıyorum. Dediğim gibi, solucanları tehdit altında hissedersem pest içermeyen yeni bir kaba aktaracağım.
Solucan kaplarında böcek olmaması ya da normalden az olması gibi bir fenomen varmış. Kanıtlanamamış olsa da bunun sebebinin böcek 'eksoskeleton'undaki kitini sindiren kitinaz enzimi olduğu ileri sürülmüş.İleride kitinazdan büyük işler bekliyorum.
selsipahi
15-09-2011, 14:10
Sevgili Zeytinlibahce ve ayrintili cevap yazan Eflone'a tesekkurler. Kompost cayi bolumunu sonradan bulup okudum evet, en kisa zamanda bir akvaryum motoru bulup cayimi demlemeye baslamaliyim kis bastirmadan. Henuz kendi kompostumu hazirlayamadigim icin hazir kompostlardan satin almayi dusunuyorum. Tavsiyeleriniz icin de tesekkurler, ozellikle youtube guzel bir kaynak gercekten.
Biraz kendimi tanitayim izninizle; cunku bunlar agaclar.net'teki ilk mesajlarim ve burasi da ilk ve tek yazi yazdigim bolum. 10 senedir Londra'dayim, son 5 senesinde de kucucuk bir arka bahcesi bulunan bir evim var ve bos vakitlerimde kendimce sebze yetistiriyorum. Bu forumu ya da internetteki baska kaynaklari kullanmayi daha once dusunebilseydim inaniyorum ki daha basarili olurdum. Bundan sonra ben de ogrendiklerimi sizinle paylasmak istiyorum ve sizden cok sey ogrenecegimi de biliyorum.
Kompost konusunda burada okuduklarima gore aklima solucanlar yerine EM urununu kullanip fermantasyon yapmak daha cok yatmaya basladi. Bakalim zaman ne gosterecek. Hepinize bol ve taze domates kokulu urunler diliyorum :)
Merhaba. Bugün derinlemesine yaptığım incelemeler sonucu:
-Solucanlar gayet sağlıklı.
-Sayıları en az 200 olmuş durumda(abartı olmasın diye mütevazı davranıyorum)
-Her çeşit evreden solucan bulmak mümkün(yenidoğan bir cm'lik bebeklerden henüz yeni renklenmiş gençlere, yetişkinliğe adım atmak üzere olan ergenlere kadar) ve kompost içinde onlarca kokon var.
-Kutunun hemen yarısı sindirilmiş, granül halinde dışkılanmış durumda.
-Solucanlar okşanmaktan hoşlanmıyor:)
dün akşam eve geldiğimde beni bekleyen sürprizim.
246189
hemen bulabildiğim her yerde denemeye başladım ve işe yaradığını söyleyebilirim. Uğraşımı farklı bir yere çekmiş oldu toprak ölçüm aletim
246190
Kompost kutumu elimden geldiğince doldurmaya devam ediyorum. Karton koli almak için markete uğramam gerekecek bir gün.Bir de orman toprağı gezip güzel çürümüş çürümekte olan yapraklar bulmam lazım.
Şimdi bir soru: Sizce bu kutu için yanmış at veya inek gübresi almalı mıyım? Ticari boyutta solucan gübresi üreticileri çiftlik gübresi kullanır genellikle.
Bir de yumurta kabuklarını öğütmek için çok çaba harcıyorum ve istediğim inceliğe getiremiyorum.Şeker tozu kadar kalıyorlar en küçük hallerinde. Un haline nasıl getirebilirim, bir sistem tavsiyesi olan var mıdır?
...
Solucanların diğer komşuları hususunda, araknidlerin ayrıştırma konusunda solucanlara yardımcı olduklarını pek zannetmiyorum. Belki bu böcekler mekanik ayrıştırma yapıyorlardır ama onu da kendi beslenmeleri uğruna yapıyorlardır diye düşünüyorum. Hem çok faydalı olsalar bile kutunun dışına çıkıp evimi istila edebileceklerinden faydalarından kolayca vazgeçebilirim.Kaldı ki bu böceklerin solucan ektoparaziti olan kırmızı akar olma ihtimalleri var. Ve kutuda her geçen gün çoğaldıkları hissine kapılıyorum. Dediğim gibi, solucanları tehdit altında hissedersem pest içermeyen yeni bir kaba aktaracağım.
Solucan kaplarında böcek olmaması ya da normalden az olması gibi bir fenomen varmış. Kanıtlanamamış olsa da bunun sebebinin böcek 'eksoskeleton'undaki kitini sindiren kitinaz enzimi olduğu ileri sürülmüş.İleride kitinazdan büyük işler bekliyorum.
Merhaba sayın eflone.
Yukarıdaki alıntıda bahsettiğiniz araknidler biraz ürkütücü olmuş. Aslında solucan kabında olabilecek olası diğer canlılar araknit sınıfı ölçüsünde sayılmazlar. Bir kaç komşudan ibaretler ve hemen hepsi de sistem için olmazsa olmazlardadır. Komşular hakkında detaylı bilgiye buradan (http://www.bizimbahce.net/forum/solucanlar-ve-solucan-gubresi-uretimi/solucanlarin-komsulari/)ulaşabilirsiniz.
Bu arada yumurta kabuları konusunda ben bildiğimiz eskiden kullanılan kahve değirmenini salık veririm. Un kıvamında çekebiliyorsunuz. Ben akşamdan akşama biriken ve önceden biraz ufatılmış yumurta kabuklarını değirmenle çekiyorum. Hem kol kasları egzersizi yapıyorum hem de hakiketen un kıvamında kalsiyum stoğu elde ediyorum.
Bu arada solucan gübresi üretim kabını akvaryum motoruyla havalandırma fikri oldukça zekice. Bunu detaylandırmak gerek. Ancak burada önemli olan sürekli bir hava sirkülasyonu sağlamak. Bu nedenle motoru uzun süre çalıştırmak zorunda kalabiliriz. Deneyelim bakalım. Ne çıkacak?
Saygılarımla.
Bu arada,
solucanlar için yani kabınıza atıkları biriktirmeye başlamışsınız. Bu atıkları çok fazla biriktirmeden solucanları kaba almalısınız. Çok fazla atık anaerobik olarak ayrışmaya başlar bu da hem solucanlar için iyi değildir hem de ürün kalitesini kötü etkiler.
Solucanları yeni bir kaba almadan önce kaba atık + yataklama malzemesini koyup 3-4 gün bekletmeniz yeterli. Daha fazla bekletmeden solucanlar ekleyin ve ilk seferde az atık ile besleyin solucanlar. Zamanla besleme atıkalrını solucanların sayısına oranlara dengeli bir biçimde arttırarak vermeye devam edebilirsiniz.
Kaba yeterli miktarda yanmış hayvan gübresi vermeniz çok iyi bir sonuç elde etmenizi sağlar. Hiç bir zararı olmaz. Ben bulamadığım için şu sıralar katamıyorum. Siz nereden temin edeceksiniz?
Saygılarımla.
Merhaba sayın eflone.
Yukarıdaki alıntıda bahsettiğiniz araknidler biraz ürkütücü olmuş. Aslında solucan kabında olabilecek olası diğer canlılar araknit sınıfı ölçüsünde sayılmazlar. Bir kaç komşudan ibaretler ve hemen hepsi de sistem için olmazsa olmazlardadır. Komşular hakkında detaylı bilgiye buradan (http://www.bizimbahce.net/forum/solucanlar-ve-solucan-gubresi-uretimi/solucanlarin-komsulari/)ulaşabilirsiniz.
Bu arada yumurta kabuları konusunda ben bildiğimiz eskiden kullanılan kahve değirmenini salık veririm. Un kıvamında çekebiliyorsunuz. Ben akşamdan akşama biriken ve önceden biraz ufatılmış yumurta kabuklarını değirmenle çekiyorum. Hem kol kasları egzersizi yapıyorum hem de hakiketen un kıvamında kalsiyum stoğu elde ediyorum.
Bu arada solucan gübresi üretim kabını akvaryum motoruyla havalandırma fikri oldukça zekice. Bunu detaylandırmak gerek. Ancak burada önemli olan sürekli bir hava sirkülasyonu sağlamak. Bu nedenle motoru uzun süre çalıştırmak zorunda kalabiliriz. Deneyelim bakalım. Ne çıkacak?
Saygılarımla.
Savaş Bey, yumurta kabuğu konusunda verdiğiniz tavsiye ve faydalı olduğunu düşündüğüm link için teşekkür ederim.
246695
Kutudaki canlıların çekebileceğim en demonstratif fotoğrafı
Verdiğiniz linkteki hangi canlıya uyuyor bilmiyorum ama tek hücreli bir ökaryot ya da prokaryot olmadığı kesin. Belki ayrışma işlemine yardımcı oluyorlar, bilmiyorum; ancak sayılarının artmasından dolayı solucan popülasyonuyla rekabete girmelerinden korkuyorum. Evimi istila etme konusunda artık o kadar evhamlı değilim, çünkü besinin olduğu yerde ikamet eden canlılar bütün o kutudakiler. Ancak yine de bu canlılardan istemiyorum, kompostun kalitesini ne şekilde etkiliyor olursa olsunlar. Bu kutu kompost haline gelip solucanlarımı aldıktan sonra gübreyi çay olarak kullanıp kurtulmak istiyorum bu canlılardan.
Hava pompası kısmına gelince, yüzde yüz efektif çalışan bir sistem kurmak olmadığı için amacım 24 saat çalıştırmayı düşünmüyorum. Sistemi daha kurmadım zaten. Birazdan daha ayrıntılı değineceğim.
Bu arada,
solucanlar için yani kabınıza atıkları biriktirmeye başlamışsınız. Bu atıkları çok fazla biriktirmeden solucanları kaba almalısınız. Çok fazla atık anaerobik olarak ayrışmaya başlar bu da hem solucanlar için iyi değildir hem de ürün kalitesini kötü etkiler.
Solucanları yeni bir kaba almadan önce kaba atık + yataklama malzemesini koyup 3-4 gün bekletmeniz yeterli. Daha fazla bekletmeden solucanlar ekleyin ve ilk seferde az atık ile besleyin solucanlar. Zamanla besleme atıkalrını solucanların sayısına oranlara dengeli bir biçimde arttırarak vermeye devam edebilirsiniz.
Kaba yeterli miktarda yanmış hayvan gübresi vermeniz çok iyi bir sonuç elde etmenizi sağlar. Hiç bir zararı olmaz. Ben bulamadığım için şu sıralar katamıyorum. Siz nereden temin edeceksiniz?
Saygılarımla.
Plastik kasa solucanları koymak için çok çok büyük Savaş Bey. Hem şu an yarıya yaklaşmış doluluk oranıyla okyanustaki deniz kaplumbağaları gibi olurlar. Kutuda, nispeten kontrollü, çoğalmalarını sağlayınca salmayı düşünüyorum(ki bu önümüzdeki baharı bulabilir). O yüzden kasada solucansız kompost yapabilirim, tam olarak emin değilim. Tek bildiğim içini günden güne doldurduğum. Anaerob oluşumların önüne geçemeyeceğimin farkındayım ama en az günde bir kere alt üst yapıp havalandırma sağlıyorum. Alt katmanda sıcaklıklar el yakıyor:)
Hayvan gübresi daha önce satın almadım, o yüzden ne zaman satışta oluyor bir bilgim yok. Benimki sadece düşünceydi, o yüzden malesef sorunuza cevap veremeyeceğim.
Konuyu takip eden herkese tekrar merhaba:)
Güncel gelişmelerle tekrar beraberiz. Öncelikle kompost kasam hakkında gelişmelerle başlayayım. Bu pazar kuru yaprak toplamak için okulumun ormanına gittim. Bir poşet kadar topladıktan sonra yaprak kurtları tarafından istila edildiğimi fark edip taze yaprak almak üzere fikrimi değiştirdim. Eve getirdiğim kuru ve yaş yaprakları suda bekletip hem üzerlerindeki böceklerin ölmesini sağladım, hem de ayrışmalarını hızlandıracak nemi bünyelerinde toplamalarına yardımcı oldum
246696
Yarım saat kadar önce çektiğim fotoğrafta kasamın yarıya yakın doluluk oranıyla beraber taze söğüt yaprakları dikkat çekiyor. Dün evimize aldığımız ters osmoz su arıtma sisteminin mukavvasını ince ince parçalayıp kasaya koyduğumu da görebilirsiniz. Arıtma sisteminin devreye girmesiyle hem çiçeklerime kaliteli su vermiş olacağım, hem yaprak spreylerken gönül rahatlığıyla hareket edeceğim, hem de kompost için verdiğim sudaki klorun bakterisid etkisinden kurtulmuş olacağım. Umuyorum:)
Kutuyu her karıştırdığımda dipteki sıcaklık ellerimi ısıtıyor, işler orada da yolunda sanıyorum. Solucanları aktarmak için daha çok bekleyeceğim sanırım, o arada bahsettiğim havalandırma sistemini ve su toplama borusunu kurabilirim. Hava pompasını sisteme sokarsam gece belirli saatlerde ve mikrobiyal aktivitenin pik yaptığını düşündüğüm öğlen saatlerinde çalıştıracağım. Bana özgü dengelerde en mantıklısı bu sanıyorum.
246697
Gelelim solucanlı kısmımıza. Kutudaki akarlardan hoşlanmadığım için 5 kadar solucanı bu kaba almıştım. Onlar da yaşamaya devam ediyorlar. Kutudaki solucanlarımın başına bir şey gelirse medeniyeti sıfırdan inşa etme görevi onların olacak.
246698
Flaştan çok korkuyorlar ama bir tanecik de olsa çektim onları kabın altından
246699
Ana kutumuzda ise her şey yolunda.Dün kazı yaparken elimi attığım her tabakada kokonlar onlarca yavru, bebek, ergen solucanla karşılaştım. Kahverengileşmiş bir kokonu fazla sıkınca gözüme içerik sıçradı. Sanırım istemeden öldürmüş oldum 4-8 adet solucanı : ( İnternette izlediğim videoda böyle masaj yaparken solucanlar doğuyordu, her izlediğimi yapmamam lazımmış.
Sanırım şimdilik bu kadar. Gelişmeler olursa sizleri haberdar edeceğim. Bu arada önerileriniz veya sorularınız olursa lütfen söyleyin:)
Sayın eflone,
resimdeki canlı kırmızı kene gibi duruyor.
http://www.bizimbahce.net/resim/images/krmzmites.jpg
Eğer öyleyse durum tehlikeli demektir. Eğer sizin yüklediğiniz fotoğraf yanıltımıyorsa tabi. Emin olmak zor. Ancak bana sorarsanız eğer sayıları çabuk ve fazlaca çoğalıyorlarsa elinmizdeki gübreyi feragat ederek mümkün oldukça solucanları, yavruları ve kokonları ayıklayım yeni bir sistem kurmanız iyi olacaktır. Çünkü sayıları bir kez çoğaldıktan sonra geriye bırakacakları larva veya yumurtaları, artık her hasıl çoğalıyorlarsa, onların varlığının daim olmalarına neden olacaktır.
Anlayamadığım, bu canlı kaba bereden gelmiş olabilir. Kaba en baştan beri neler kattınız ve bu malzemeleri nereden temin ettiniz?
Kokonu sıktığında patlamasının nedeni, kokonların ağzı çok sıkı mühürlüdür. Öyle ki, kurak havalara 4-5 yıl kadar dayanabildileri tespit edilmiş. Yani içindeki nemi yitirmeyecek kadar mühürlü. İnternette gördüğünüz, ki ben de aynı şekilde yavruları çıkartmayı başardım, artık olgunlaşmasını tamamlamış ve neredeyse kendiliğinden yavru çıkartacak aşama gelmiş kokonlar. Bu kokonların mührü artık açılmaya başladığı için içindeki yavru çıkabiliyor. Diğer taraftan olgunlaşmamış kokonu sıktığınız zaman henüz yeni döllenmiş yumurtaları sıkmış olursunuz. Onu da denedim. Haliyle solucanlara benzemiyorlar.
Eğer kompost kabında sıcaklık el yakacak düzeyde ise anaerobik ortam kolay kolay oluşmaz. Demek ki sıcak kompost yapıyorsunuz. Bu iyi. Size tavsiyem kabtaki sıcak yanma olayı bitince hemen hemen siyahlaşmış olan kompostu nemini iyice yitirmesi için beklettikten sonra siyah çöp torbasında mümkün oldukça uzun süre bekletim iyice kompostlaşmasını bekleyin. O halde çok iyi bir yataklama malzemesi oluyor.
Ben geçen yıl 5 kg kadar yarı yanmış hayvan gübresini bu şekilde siyah naylon torbaya 6-7 ay beklettim ve son ürünü eleyerek içindeki taş vb iri parçaları eledeim. Son ürün çok güzel bir yataklama malzemesi oldu. ay solucanlar çok ama çok mutlu idiler.
Bu arada, en yakın Ankara kalesinin arka tarafındaki fidanlıklardan yanmış hayvan gübresi temin etmek mümkün. 5 kg kadar alınıp vermikompost kabına eklenebilir. Bu son çıktı ürünün kalitesini belirgin bir biçimde arttıracaktır. Dilerseniz bir ara buluşup hem sohbet edelim hem de ordadan gübre temin edelim. Ne dersiniz?
Şimdilik bu kadar.
Kolay gelsin!
idris şenol
21-09-2011, 20:30
sayın savaş beyin solcan konusunda tecrübeleri takdir edilecek ölçüde
keşke solcan çalışmalarına dönebilecek güçte olabilsem
maalesef şuan hazır solcan gübreleri kullanıyorum ama ilk fırsatta tekrar,,,
ama bu sefer sadece kalforniya solcanları ile üretim yapmayı düşünyorum
yerli solcanlar çok nazlı:))
İdris bey merhaba ve teşekkür ederim.
Ömrümüz oldukça elbet biz de amacımızı gerçekleştirip mutluluğa nail olacağız. Ben olmazsa olmaz bir yerde yarı sanayi tipi bir üretip yapabiliyorsam herkes yapar. Ama tabi şunu baştan kabul etmek gerek, gülsuyu üretmiyoruz
veya çilek reçeli. Eh, haliyle yaptığımız iş pis ama biz pis iş yapmıyoruz. Her şey yoluna girecek bir gün.
Saygılarımla.
Merhaba. Dün Savaş Bey' in tavsiyesine uyup solucanları kaptan ayırmak için 5 buçuk saat uğraştım. Solucanların üzerlerinde bazen akar geziyor halde yakaladığım için suyla resmen banyo yaptırdım.. Elimde kompostluk yeni malzeme olmadığı için kompost kasasından aldığım iki avuç kadar malzemeyle yeni bir kap oluşturdum. Kutuda kalan komposttaki yavru solucanlar ve ayıramadığım kokonların ölmesine kıyamadığımdan bu sabah apartman bahçesine gömdüm. Okuluma gidip akşam geldiğimde balkondaki koku çok yoğundu. Yeni kaplarına aldığım solucanların hemen hepsi ölmüştü. Şu an çok üzgünüm.
Ölümlerine ne sebep oldu bilmiyorum ama hala şok içindeyim. Eski yerlerinde o kadar mutluydular ki, dün bir çoğunu ayırmak için ne kadar uğraşmıştım. Güçlük çıkaran solucanlara yarın çok daha rahat bir yerde olacaksın, hadi, diyordum. Pis bir yalancı gibi hissediyorum şu an..
Sayın eflone,
üzülmeyin. Ben bu işe başlarken yaklaşık 2000 adet solucanı, ki 1000 tanesini bir gecede öldürdüm. Daha doğrusu yaptığım yanlışlardan dolayı öldürmek zorunda kaldım.
Ben size solucan verebilirim. Siz yeter ki vazgeçmeyin. Yerinde görmedikten sonra solucanların enden öldükleri konusunda bir şey demek zor. Ancak bir çok yerde belirttiğim üzere, solucanlar yeni bir kaba aktarılacaklarsa eğer yeni kabın duruma göre 3-5 gün önceden hazırlanması gerek. Çünkü yeni hazırlanan bir kaptaki malzemelerde ısı yükselmesi, asidik ortam oluşması gibi dolucanların ölümüne neden olabilecek etkenler ortaya çıkabiliyor. Diğer taraftan solucanlar yer değişikliği nedeniyle stres altına girebiliyorlar. Yanılmıyorsam siz o kompost ürettiğiniz o büyük kabın diplerinin el değmeyecek kadar sıcak olduğundan bahsetmiştiniz. Belki yarı olmuş bu kompostun ısısı veya solucanlara patojen etki gösteren bir şey onları öldürmüş olabilir.
Uygun bir zamanda görüşelim. Size solucan vereyim. Bu iş ancak böyle öğreniliyor. Ekosol geçen yıl milyonlarca solucan yitirmişti. Solidem keza yine işe başlarken ilk solucanların hemen hepsini yitirmişti. Yabancı kaynaklardaki üreticiler de aynı sıkıntıyı sıklıkla yaşamışlar.
Sağlıcakla kalın.
Felaketten günler sonra tekrar merhaba. Konu üzerinde konuşmak için zamanın geçmesini bekledim çünkü sıcağı sıcağına konuşmak istemiyordum ve konuşunca hırpalanmış hissediyordum. Bugün felaketle ilgili ayrıntılı fotoğraf paylaşacağım ve şu anki durumum hakkında özet geçeceğim.
Önceden söylediğim gibi kutudaki kırmızı akarların gitmesini istediğim için solucan ve kokon toplamaya başlamıştım.
247754
247755
Yaklaşık 4,5 saat sonra kutunun dibine gelmiştim. Görebildiğim ve aktarabildiğim bütün solucanları adeta banyo yaptırıp geçici olarak bir kaba aktarmıştım. Kaba da, yeni almış olduğum plastik kasadaki ayrışmaya başlamış yaprak kahve çay yumurta sebze kabukları vs. koymuştum.
247757
Ayrı bir kapta tuttuğum kokonlar görülmekte fotoğrafta. Sonradan bir kısmını geçici kaba, bir kısmını da ölmeleri halinde solucanların devamlılığını sağlayacak olan 5 6 adet solucanın olduğu kaba aktardım.
247756
Solucanlardan ve kokonlardan elimden geldiğince ayrıştırdığım yarı olmuş gübreyi burada tuttum. Dikkat edilirse canlıların kaçmasını önlemek adına etrafının su dolu olduğu görülebilir. 5.5 saatlik uğraşının ne kadar titizlikle yapıldığını görmeniz adına yardımcı olabilir.
İşlem bitip eski kutunun yıkanmasının ardından solucanları tekrar eski kutularına almıştım.Her şeyin daha iyi olacağına dair inancım tamdı.
247758
247759
Kutunun yakından çekimi. Solucanlardan herhangi bir sorun görünmüyor. Sadece çok üst üsteler.ayırmak için uğraşmıştım gerçi ama hareket edip uzaklaşırlar diye düşündüğümden çok da ellememiştim. Ki bir çoğu içerilere katetmişti zamanla
Her neyse, bu üzücü hadiseden bahsetmeyi bırakıp şu anki durumdan söz edeyim. Ölümlerin olduğu kaptaki içeriği olduğu gibi plastik kasaya aktardım o gün. Peşine yapacağımı söylediğim hava pompalı sistemi kurdum ve 8cm'lik bir fan ekledim. 2 gün boyunca aralıksız çalıştılar. Bugün kontrol için karıştırdım ve yaşayan 3 tane solucan ancak görebildim. Fakat onlarca kokon hala kasanın içinde ve çıkmaları yakın bir tarihte gerçekleşecek.
247766
Bu kasanın bugünkü hali. Solucan ekledikten sonra yeni atık yerleştirme hızımı azalttım, yakında keseceğim. Sistemi doğal halinde bırakıp fazla karışmayacağım. Fanı ve hava borularını söktüm çünkü ekstra katkıları olmadı, sistemin nemini azalttılar üstelik. Zaten çürümüş materyal o kadar az ki havalandırma sorun olmuyor. Sadece bir yaprak hacminin 4 5 katı alanı boşaltıp havayla dolduruyor.
247764
Kontrol için tuttuğum kaptaki solucanlar yaşamaya devam ediyorlar. Olası patojenlerden korunmak adına taze atık veriyorum. Mikroorganizma üreyecekse de onların kontrolünde üresin.
247765
O geceden koyduğum kokonlar rahatlıkla görünüyor. Burada oluşturacağım solucan popülasyonuyla tekrar işe koyulacağım. Umarım bir daha üzücü bir hadiseyle karşılaşmam.
Son olarak; Savaş Bey, teklifiniz için teşekkür ederim. Fakat bendeki solucanlarımla devam etmek istiyorum. Sanayileşmiş bir gözle solucanlara sigortasız işçi gözüyle bakıp yeni bir kitle ölümüne yol açmaktansa sempati kuracağım üç beş solucanla yoluma devam etmeyi yeğlerim. Zaten üzüntüm artık gübre üretemeyecek olmaktan ziyade 200den fazla solucanı bu şekilde öldürmektendi.
Derslerim yoğun ve kalan zamanları farklı şekillerde değerlendirmek zorunda olduğum için görüşme teklifinizi de başka bir tarihe ertelemek zorundayım.
Esen kalın.
Sayın eflone,
madem bu konuya bu kadar ilgi duydunuz o halde teklifim her zaman için geçerlidir. Projelerim için daha fazla solucana ihtiyacım olduğu için sadece size bu sözü veriyorum.
Solucanlar çoğu zaman bir arada ve üst üste yığılırlar. Bunun nedeni birbirlerini ürettikleri mukusumsu sıvı ile nemlendirmektir. Yanlız bir solucan ölüme yakın bir solucandır. Solucanlar en ufak bir tehlike anında hep bir araya toplanırlar. Sadece yiyecek azlığı durumunda çoğunluklu birbirinden ayrışarak gezintiye çıkarlar. Bu şekilde dağılmış ve ölüme gideceklerini bile bile kabın dışına çıkmaya meyleden solucanları kaba geri almanın en etkin ve stressiz yolu ışıkla terbiye yöntemidir. Bir el lambası veya benzeri bir ışık kaynağını solucan kabının üstüne tutarsanız solucanlar kaba geri döneceklerdir.
http://www.agaclar.net/forum/attachments/solucan-kompostu/247758d1316877589-agaclar23.jpg
http://www.agaclar.net/forum/attachments/solucan-kompostu/247759d1316878190-agaclar24.jpg
http://www.agaclar.net/forum/attachments/solucan-kompostu/247764d1316880517-agaclar25.jpg
Bu resimlere baktığımda kabın içindeki yiyecek dengesinin, C/N dengesinin yeterli olmadığı hissine kapılıyorum. Ben mümkün oldukça şöyle yapıyorum. Battal boy siyah çöp torbasında kuru ve sarı ağaç yapraklarını nemlendirerek, ve tabi sık sık havalandırarak çürütüyorum. Bir süre sonra geriye torf kıvamında orman kokulu siyah bir toprak kalıyor. Bu toprağı solucanlar için en temel yataklama malzemesi olarak kullanıyorum. İçerisinde bakteri yoğunlu ve iyi ve hazır bir yiyecek kaynağı olarak solucanlar bundan oldukça hoşlanıyorlar.
Diğer halde materyaller kaba direk konulduğunda çürüme esnasında oluşan asidik ortam solucanlar için sakınca yaratabiliyor. Bu arada söğüt ağacı yaprağında bulunan bir madde, kinin olabilir solucanların pek hoşlanmadığı bir madde. Söğüt yaprağını iyice sararmış ise ve çürüyüp ayrışmış ise kullanmayı tercih ediyorum.
Sağlıcakla kalın.
Savaş Bey, söğüt için verdiğiniz bilgi için teşekkürler. Zaten yaprak toplamak için dışarı çıktığım gün söğüt hesapta yoktu. Kuru yapraklarda çok sayıda böcek vardı, o yüzden eve getirmek istememiştim. Yapraklarında böcek olmayan söğüt gözüme çarptı. Hem de esnek dallarını kullanarak kendime bir şeyler yapıyorum. O yüzden kullanmıştım.
C/N oranlarına gelince, baştan beri o kasayı almamım nedeni sizin battal çöp torbasında yaptığınızı yapmaktı. Orada çürüttüğüm nesneleri solucanlara vermekti. Aslında hiç yapmamam gereken o taşıma işlemini yapmasaydım öyle de olacaktı. Yeterince çürüdükleri zaman azar azar solucan kabına ilave edecektim. Malesef olmadı.
Diğer plastik saklama kabına gelince, solucanların bir kısmı zaten o kapta gelmişti. Temelli yaşama bölgeleri olarak kullanmıyorum ben de. Şeffaf olduğu için kontrolü daha kolay oluyor. Ve belirteyim; bu kapta da kırmızı mitlerden var. Dahası ne benim korktuğum, ne de sizin tahmin ettiğiniz gibi parazitik değiller. Birlikte normal bir şekilde yaşıyorlar. Bu nedenlerden dolayı o kapta ideal olmayan besinlerle yaşamaya devam edecekler.
Yataklama malzemesi kullanmayacağım çünkü kırmızı böcekler aralarında saklanıyorlar. Bu haliyle onları yakalayıp öldürebiliyorum yine de. Yoksa şu an elimde 3 katlı 3300 ml lik kaplarım ve eski kompost kabım duruyor. Buralara alırsam sanırım daha rahat ederler, ama bu kadar rahat kontrol edemiyorum o kutularda. Hem kış geldiğinde sıcak malzemeler içine sarmak çok daha kolay olacak bu küçük kutuyu
Kompost kasasının son hali.
248489
Geçen bulduğum solucanları dün gece bulamadım. Belki onlar da ölmüştür. 3 4 tane de sinek larvası gördüm, bugün emin olduktan sonra bir dahaki sefere camdan aşağı atarım. Kaderlerini orada kendileri belirlesinler.
Kontrol grubu solucanları
248490
Kutuya ilk aldığımda iplik kadar olan bir yenidoğan erişkin boya yaklaştı. Umarım kokonlardan da tatmin edici sonuçlar çıkar. Ve tekrar, yaralarımız sarılmış şekilde, aynı hataları yapmadan, mutlu bir şekilde yolumuza devam ederiz.
Bugün öğleden sonra, ayrıca kasayı karıştırdım. Kalan 3 solucandan eser yoktu. Ayrıca ölülerin kalıntıları da ortadan kalkmıştı. Ölen solucanlar 7 gün içinde tamamen ayrışıyormuş.
Ayrıca bahsettiğim larvalardan 5 adet gördüm, bir de pulpa gördüm. Apartmanın bahçesine atmak suretiyle kurtuldum. Öncesinde, tek elle kötü de olsa fotoğraf çekebildim:
248613
Solucanların neden öldükleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için daha önce öldükleri ortamdan biraz bir kaba alıp kalan solucanlardan bir tanesini oraya yolladım.
248615
Akşam bakmak için gittiğimde ortamdan uzakta kapağa yakın duruyordu. Işıkla dibe yolladım. Arkadaşları akut bir şekilde 1 günde ölmüşlerdi. Yarın okuldan gelince aynı tabloyla karşılaşmamayı umuyorum
Sayın eflone Merhaba
Umarim solucanlariniz yasar ve bir an once cogalirlar.Bende evde benzer bir sistem kurmak istiyorum evde cak ekosoldeki 100 solucan icin 80TL fiyati biraz yuksek buldum.Siz nereden almistiniz? Yurtdisindan getirtmek bir alternatif olabilir mi? Hic bir sey yapamazsak mecburen ekosolden alacagiz gibi gorunuyor?
Kolay gelsin..
Sayın eflone Merhaba
Umarim solucanlariniz yasar ve bir an once cogalirlar.Bende evde benzer bir sistem kurmak istiyorum evde cak ekosoldeki 100 solucan icin 80TL fiyati biraz yuksek buldum.Siz nereden almistiniz? Yurtdisindan getirtmek bir alternatif olabilir mi? Hic bir sey yapamazsak mecburen ekosolden alacagiz gibi gorunuyor?
Kolay gelsin..
Sayın gaddar, ben de EKOSOL' den almıştım. Türkiye' de internet üzerinden satın alınabilecek bildiğim tek yer EKOSOL. Ki EKOSOL internet üzerinden satıyor demek de yanlış olur, herhangi bir satış sözleşmesi yok, hesaplarına havale yapılıyor ve gönderme garantileri de olmuyor. Bir haftadan fazla ne çektiğimi tahmin edemezsiniz. Ve fatura da yollamadılar. Belki başlığı okuduğunuzda solucanlarla uğraşımın çetin geçtiğini düşünebilirsiniz; ancak insanlarla uğraşmak çok daha zor. Saatler içinde ümitleriniz yıkılıp başka bir yerden filizlenebiliyor.
Dünyada da kompost solucanları pahalı olarak nitelendiriliyor. Fakat Türkiye' de EKOSOL ün çıkardığı fiyata göre bedava sayılacak nitelikte. Sayın gaddar, o dönemde yaşadığım gerginlikleri tekrar yaşattınız bana:) kelimelere yansımıştır sanırım duygularım.
Bütün bunlara rağmen yurtdışından almanızı tavsiye etmiyorum, çünkü gümrükten geçerlerse (geçmeleri de garanti değil) bile teslimat 3-4 haftayı bulabiliyor. Bu süreci atlatabileceklerini sanmıyorum, atlarsalar bile post-travmatik süreçte memnun edici sonuçlar çıkarmayabilirler. Ama yine de deneyip başarılı olursanız benim de satın almak istediğim bir solucan türü var, ben de onu denemek isterim. Yapılan çalışmalarda humus düzeyi şu an forum üyeleirnin kullandığı Eisenia fetida' ya göre 1.5 kat kadar yüksek bulunmuş.
Başlıkta da belirtmiştim, yurtdışında genel anlamda ilerilik söz konusu. Keşke çok daha etkileşim içinde olabilsek..
Projenizi detaylandırırsanız haberdar olmayı çok isterim. Tavsiyemi isterseniz, forumlardan da yararlanın fakat video izleyip bol bol yabancı kaynaktan bilgi edinin.
Tekrar haberleşmek dileğiyle.
Sayın eflone,
yataklam malzemesi kullanmak solucanlar için vazgeçilmez bir koşuldur. En temelde onun içinde rahat ederler. İnce ince doğranmış siyah-beyaz gazete kağıtlarını bir gün önceden ıslatıp nemlendirerek kaba koyabilirsiniz. Kapta ısı yükselse, asidik bir ortam oluşsa bile solucanların sığınacakları tek yer bu malzeme olmaktadır.
Diğer taraftan sizin malzemenin asit düzeyi dengesiz olabilir. Solucanlar bu nedenle ölmüş olabilir.
Kolay gelsin.
selsipahi
29-09-2011, 14:07
Sayin Eflone,
"..benim de satın almak istediğim bir solucan türü var, ben de onu denemek isterim. Yapılan çalışmalarda humus düzeyi şu an forum üyeleirnin kullandığı Eisenia fetida' ya göre 1.5 kat kadar yüksek bulunmuş. " demissiniz. Buldugunuz bu turun ismi nedir acaba? Belki ben Ingiltere'de bulup Turkiye'ye giden bir arkadasla size gonderebilirim. Hava alani kontrollerinde sorun cikarmaz herhalde buyuk bavul icerisindeki solucanlar.
Ileride ben de deneyebilirim solucan kompostunu, dedigim gibi tecrubelerinizi ilgiyle takip ediyorum.
Tesekkurler.
Selim
Sayin Eflone,
"..benim de satın almak istediğim bir solucan türü var, ben de onu denemek isterim. Yapılan çalışmalarda humus düzeyi şu an forum üyeleirnin kullandığı Eisenia fetida' ya göre 1.5 kat kadar yüksek bulunmuş. " demissiniz. Buldugunuz bu turun ismi nedir acaba? Belki ben Ingiltere'de bulup Turkiye'ye giden bir arkadasla size gonderebilirim. Hava alani kontrollerinde sorun cikarmaz herhalde buyuk bavul icerisindeki solucanlar.
Ileride ben de deneyebilirim solucan kompostunu, dedigim gibi tecrubelerinizi ilgiyle takip ediyorum.
Tesekkurler.
Selim
Selim Bey, türü tabi ki söyleyebilirim. Bende saklı kalması için söylememiştim, sadece sayfada yeni bir tartışma onun üzerinden açılmasın istemiştim. Eudrilus eugeniae türün adı, african nightcrawler diye de biliniyor. İngiltere' de kolaylıkla bulabileceğinizi düşünüyorum. Arkadaşlarınız tarafından Türkiye' ye de getirilirse memnuniyetle karşılığını ödeyebilirim:)
Selim Bey başlıktan da okuduğunuz gibi bu benim ilk solucan deneyimim ve başlangıçta düşündüğümden çok daha öğretici, üzüntülere sahne olsa da, hayli eğlenceli geçmekte. Çevreye olan bakışımı oldukça değiştirdi. 1 cm' den biraz büyük bebek solucanları izlemenizi bir an önce tavsiye ederim. Çünkü evcil hayvan izlemek kadar keyifli oluyor:)
Sağlıcakla kalın.
Sayın eflone,
yataklama malzemesi kullanmak solucanlar için vazgeçilmez bir koşuldur. En temelde onun içinde rahat ederler. İnce ince doğranmış siyah-beyaz gazete kağıtlarını bir gün önceden ıslatıp nemlendirerek kaba koyabilirsiniz. Kapta ısı yükselse, asidik bir ortam oluşsa bile solucanların sığınacakları tek yer bu malzeme olmaktadır.
Diğer taraftan sizin malzemenin asit düzeyi dengesiz olabilir. Solucanlar bu nedenle ölmüş olabilir.
Kolay gelsin.
Savaş Bey, şu ana kadar verdiğiniz bütün tavsiyeler için teşekkür ederim. Yataklamanın önemli olduğunu bildiğim için bütün fotoğraflarda görebileceğiniz gibi mukavva kullanıyorum. http://www.agaclar.net/forum/attachments/solucan-kompostu/248615d1317235629-agaclar33.jpg fotoğraftaki deneysel kapta da tepede görünenlerin hemen hepsi mukavvadır. Merak ettiğim, acaba az kullandığımı mı düşünüyorsunuz? Çünkü bana şu an az kullanıyorum gibi geldi. Bu arada sizinle deneyin sonucunu paylaşmak isterim: malesef o kasada bir dengesizlik var, bu solucan da öldü. Ancak talihsiz ölümü diğer solucanların hayatını kurtarmış olabilir. Dilerseniz size kasanın şu ana kadar geçtiği merhalelerden bahsedeyim;
Öncelikle kasayı doldurmaya fazla miktarda muz kabuğu mukavva kahve artığıyla başlamış; salatalık, patates, yumurta kabukları, çotanak eklemiştim. Sonraki gelişimi forumda da paylaştım, yarı çürümüş yaprak, taze söğüt yaprakları, biraz daha mukavva vs.. Fakat burada hata yapmış olabileceğim iki noktaya forumda değinmedim:
-Kahve artıklarını kutunun kuru ağırlığının yarısı olacak kadar fazla koymuştum, ortamın asit olmasına sebep olabilir
-ikinci ve daha önemli olduğunu düşündüğüm, bir şişede aylardır limon yaprağını kompostluyordum. Yeterli olduğunu düşündüğüm bir zaman açıp bir miktar bitkilere vermiştim. pH ölçerimle kabaca ölçtüğüm pH 4-5 arası gibiydi. O zaman kasada solucanlar olmadığı için kompost kasasına da eklemiştim. Mikroorganizma ekmenin yararlı olabileceğini düşünmüştüm.
Başka bir yerde hata yapmışsam belirtmenizi rica ediyorum. Bir de gerçekten ortamda yoğun bir asidite varsa kokonlarından çıkacak yüzlerce solucanın ölmemesi adına acil önlem olarak ne alabilirim sizce? Çünkü kokonları el yordamıyla bulup başka bir kaba almak mümkün görünmüyor.
Kısa olarak gelişmeler:
-kasanın vermitoksik içerikli olduğu kesin bir şekilde ortaya çıkınca içeriği olduğu gibi boşalttım. Kasanın içindeki bol miktardaki muz kabuğundaki veya sebze kabuğundaki pestisidlerin sebep olabileceğini düşünüyorum.
-Kalan solucanları (6 erişkin, 4 yavru) ve kokonları eskiden olduğu gibi kaba aldım. Yataklama olarak bu sefer torf kullandım. Sphagnum değil, üzernde humus katkılı yazan normal bir torf. İki gündür fazla sorunlu durmuyorlar.
Marketten alınan sebze meyve kabuklarındaki zirai ilaçların solucan öldürdüklerini artık öğrendiğime göre artık onlardan katmayacağım. Ama geriye ne kaldı ki? Bakalım ilerleyen günlerde ne tür gelişmelere şahit olacağız.
Dostlar,
metrekareye 2000-2500 solucan koyulması öneriliyor.Bir halının yüzey alanı en ile boy çarpımıdır,ama bir kutunun yüzey alanı ise,(a.b+a.c+b.c).2 dir. Eni 1 metre boyu 2 metre olursa 2 metre kare olur o da 4000-5000 solucan koyacağız. Eni bir metre boyu 2 metre yüksekliği 30 santimetre olursa 5.8 metrekare olur ki o da,11600 solucan olur hangini seçeceğiz.Bu oranları göremediğim için bilgilerinize sundum.
İkinci konu:bizim toprak solucanlarıyla bu iş olmaz diyorlar,yurt dışından da, tarım bakanlığı izin vermiyor.Nasıl yapılacak bu iş?
Sevgi ile,
Sayın sırça,
yükseklik bu bakımdan önemli değil. Solucanlar zaten yüzeyde beslenen canlılar. Bu neden boy ve en çarpımına yani metrekareye bakacaksınız. Yükseklik ancak kabın içinde çok fazla yığın birikmemesi açısından önemli Çünkü aksi kalde solucanlar kendi dışkıları içinde ezilip haraketsiz kalıyor ve ölebiliyorlar.
Uzun bir aradan sonra herkese merhaba,
Kısa kısa gelişmelerden bahsedeyim:
-Son zamanlarda değişen havanın solucanlar üzerine etkisini kabaca incelemekteyim, balkonda ısı güneşli zamanlarda öğlen 31 derece akşam 15 derece gibi oluyordu. Şimdi sıfır güneşli havada sabah 18 akşam 10 °C oluyor. Biz insanlar için soğuk olsa da solucanların optimum 20 derecede yaşadıkları bilgisiyle sağlıksız olmadığını düşündüğüm bir ortamda olduklarını düşünüyorum. Yalnız yaklaşan kış ayı için tedbirler düşünmekteyim. Battaniye vs dışında önerilerinizi bekliyorum.
-Şu ana kadar denediğim vasatlar içinde solucanların en sağlıklı göründükleri vasat torfmuş. Önceki denemelerimde yuvarlak solucanlar yassı solucan gibi görünüyorlardı, şimdi gerçekten silindirik şişman toprak solucanı gibi görünüyorlar. Belki de alışkanlıkları değişti, şu an çoğalmaktan ziyade yaşamak için bulunuyorlar.Belki bu gidişle elimdeki az solucan popülasyonuyla hedeflemem gereken hızlı çoğalmayı yakalayamayacağım. Ancak farklı durumlara verdikleri tepkileri ölçüp aramızdaki anlayışı geliştirdiğinden şu anki durumdan oldukça memnunum.
-Bütün bahsettiklerime rağmen solucanlar artıyorlar. Belki daha önce bıraktığım kokonlardan, belki de yeni bırakılan kokonlardan çıkan birkaç solucan gördüm bugün.Zaten torf her yerlerine yapıştığı için yavruları ayırt etmek oldukça güç oluyor.
251409
Haftalardır besin takviyesi yapmıyordum, bugün uygun bir gün olabilir gibi geldi ve daha önce ölümcül sonuç vermiş kasadan aldığım çim artıkları ve balkonumda kendi yetiştirdiğim:) domatesimden verdim. Domatesi verme amacım yoktu ama dalından yanlışlıkla kopunca boşa(!) gitmesini istemedim. Umarım hoşlarına gider.
251408
Ölümcül kasanın son hali.Baştan aşağı yıkayıp tekrar düzenledim. Bahara yakın dönemde bunun gibi kasalardan alıp sebzelerimi bunda yetiştirmeyi düşünüyorum. Küçük saksılarda aldığım sonuçlar gayet sevindiriciyken burada harika sonuçlar alacağımı umuyorum:)
Bugün havanın güneşli olmasından faydalanıp okulu astım ve balkonumla ilgilendim. sebze fidelerimi yeni saksılara koydum, aranjmanlar yaptım ve solucanlarımın keyfine baktım. Keratalar:p ı güneşe çıkardım kemikleri ısınsın diye :] hemen toprağa kaçtılar kıvrıla kıvrıla. Bugün keyifliyim o yüzden üslubuma fazla takılmayın. Solucan popülasyonum adeta bir gelişmekte olan ülke, adeta bir Türkiye. Bir yetişkin yaşlı solucana 5 6 yavru solucan düşüyor. Kokonlar hemen hemen tükenmişler yavrular ortalıkta cirit atıyor. Bahara kalmadan yüzü buluruz merak etme sen diyorlar.
251895
Yetişkinlerimizden biri. 'clitellum'uyla gövde gösterisi yapıyor.
251896
Torf güzel bir vasatmış, küçüğünden büyüğüne solucanlar hoşlanıyorlar. Keşke zamanında bütün kokonları buraya alsaydım. Şimdi en az yüz solucanım bu kutuda olabilirdi.
Herkese tekrar merhaba. Bu sefer çok ilginizi çekeceğini düşündüğüm solucan dışı bir konuyla ilgili haberlerle karşınızdayım:) Ama önce solucanlardan bahsedeyim yine de.
Geçen söylediğim gibi gençlerin hakim olduğu popülasyon gelişimine devam ediyor. Dün halk arasında kulağa kaçan adı verilen böceği kapalı balkonumda gördüm. Nereden geldi bilmiyorum ama solucanlar için tehdit oluşturabilirdi. Hemen uzaklaştırdım. Ve kilitli ilkel yalıtımlı kutu sistemini geliştirdiğim için başarılı hissettim kendimi. Her neyse asıl haberim başka.
Dün birkaç yıllık limon ağacına kumkuat aşısı yaptım. Tutar mı bilmem ama bayağı öğretici ve eğlenceliydi.
Aslında üç göz aşıladım ama gece fotoğraf makinesi çekimi güzel olmadığı için üçüncüyü bir türlü odaklayamadım. Sabahları da evde olmadığım için malesef şimdilik bu fotoğraflarla yetiniyorum. Baharda tomurcuklar çıkmaya başlayınca fotoğraf eklemeye devam ederim inşallah:)
252471
252472
Bu arada daha önceki kompost kasamın tam üstüne toprak doldurduğum yeni kasamı ekledim. Umarım balkonun yük taşıma sistemine zararlı bir ekleme yapmamışımdır. Hep yapmak istiyordum, dün yaptım:) kışlık yeşil yapraklı sebze ihtiyacımı karşılasa yeterli olacak:) Kendi kendine yeten bir balkon olması için çalışmalarım sürecek.. İleride bir zaman için hedefim: Dışarıdan yarı bağımsız bir ekosistem oluşturmak.
252473
Hal-i hazırdaki roka ve kırmızı marullarımı hemen ektim. Bakalım lezzetlerini kaç haftada tadar olacağım.
252474
Bir ay kadar bir süreden sonra herkese merhaba.
Hem kışın gelmesi hem de okul yüzünden yalnızca kişisel mesajlara cevap verebildim. Ama bugünlerde oluşan küçük aradan faydalanıp sizleri gelişmelerden haberdar etmek istiyorum;
Kış balkona gelip gitti-her an geri gelmesini bekliyoruz-, dona yakalanan çiftçiler gibi bir kısım çok sevdiğim bitkimi feda etmek, kalanları da evin güneş almayan sıcak yerlerine taşımak zorunda kaldım. Solucanlar içinse:
257086
257085
Önce bir kat daha strafor döşeyip kapı ekledim strafordan. Bununla yetinmeyip eski kapısına sünger çektim. Ve içeri 1 litre sıcak su koydum hemen her gece kalorifer etksi yapması için.
Ancak yine de çok soğuk oluyordu geceleri. Solucanlar eski hareketliliklerini yitirmeye başlamışlardı. O yüzden içeri aldım yavrucakları. Yavrucak diyorum çünkü hala erişkin çok az solucan onlarca yavru solucan var kutuda.
Bugün beslenme günleriydi:
257087
257088
Bu fotoğraf eski diğerlerine göre. Kış gelmeden önce çekmiştim ama foruma ekleme şansım olmamıştı. Epigeik solucanların farkı işte bu durumlarda ortaya çıkıyor. Tek başlarına yuvalarında yaşamaktansa çoğu zaman yan yana dayanışma halinde, değişen koşullara inanılmaz hızda adapte oluyorlar. Benim görevimse onları değişen koşullarına en iyi şekilde adapte etmek.
257084
Bunu da sizinle paylaşmak istedim, çünkü bahardan beri uğraştığım şeylerin meyvelerini topladım bu sonbahar. Her gün belki de ayrı bir mutluluğa şahit oldu. İlk senemde kendimi yeterince başarılı hissediyorum :)
Uzun bir aradan sonra herkese merhaba. Kısa bilgilendirmenin ardından fotoğraflarla 3 haftanın özetini yapacağım.
Öncelikle solucan popülasyonunun demografik durumundan bahsetmekte yarar var. Önceki girilerimde büyük bir genç solucan nüfusun olduğundan fakat erişkin düzeye geçmediklerinden- yani clitellumları ortaya çıkmamış olmasından- bahsetmiştim. Bu 3 hafta içinde en önemli gelişme erişkin hale geçen birkaç solucanın olmasıydı. Kutu artık seksüel olarak daha aktif ve popülasyonun önümüzdeki aylar içinde eksponansiyel bir artış bekliyorum. Tabi ki yaşam alanlarını kısıtlayıcı faktörlerden sakınırsam.
Kutu içinde solucan yoğunluğu gözle görülür şekilde arttı ve yetişkinler yeni kokonlar üretmeye devam ediyorlar.
Bu seferki deneyimimde başlangıçta kokon sayısında ciddi azalmalar olmuştu. Bunun sebebi kokondan çıkan yavruların hızına elimizdeki 3 4 yetişkin solucanın üremelerinin yetişememesiydi. Bu problem şu anki popülasyon dinamiğiyle aşılacak gibi görünüyor. Tahminimi kaba gözlemlerim de destekliyor nitelikte. Geçelim fotoğraflara;
259944
3 hafta önce bitki kalıntıları ve kahveden oluşan bir menü hazırlamıştım.
259945
Her beslemeden sonra yaptığım bir şey olarak yumurta kabuğu ekledim.
259946
2 hafta önce ise çay posası ekledim. Kutu mis gibi koktu, yumurta kabuklarını ekleyinceye dek:)
259947
Yakalayıp göstermek için fotoğrafını çektiğim bir kokon.
259948
Bu da bu sabah çektiklerimden. Erişkin sayısı 5i aşkın durumda.
Bir buçuk gündür küçük bir hasatla solucan gübresi yapmaya çalışıyordum. Sabah okula gitmeyince mucizevi şeylere şahit oldum.
Bir buçuk günden fazladır suda 'demlenme'sini beklediğim kompost çayını kullanmak istedim. Hava borusunu kaldırdığımda gözümden kaçmış bir yavru solucan gördüm. Sanırım içeri kaçan bir kokondan çıkan son yavruydu. Başta çok üzüldüm öldürdüğüm için. Ama ölmüş bir solucana benzemiyordu. Gayet sağlıklı görünüyordu. Hemen ortamdan aldım ve hareketlenmeye başladı. Mutluluğum kayda değerdi. Hemen diğer solucanların yanına kutuya koydum. Anında toprağa doğru hareketlenip kayboldu.
İşte tam bu arada koyu bir kokonun üzerinde hareketlenmeler gördüm. Zaman bu zamandı solucan doğurtacaktım:) Belki daha önce diğer kardeşler kokonu terk etmişlerdi, ama kalanlardan tecrübe edebilirdim solucan çıkartmayı. Bir tek solucanın çıkmasını beklerken, elime aldığım kokondan hafif masaj hereketleriyle sağlıklı dört yavru solucan çıkartabildim:) İnanılmazdı. Hemen bütün deneyimi kamerayla kaydedebildim. Bir kısmını sizinle paylaşıyorum:
260620
260621
The Little Worm is Hatching - YouTube (http://www.youtube.com/watch?v=stGmNfUdRik)
Değerli yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum.
verdiğiniz bilgiler ve paylaşım için teşekkürler bizlerde sizin deneyimlerinizden yararlanarak bu dikkat isteyen hususta birşeyler öğrenebilmenin mutluluğunu yaşıyoruz ve paylaşımlarınızın devamını bekliyoruz
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Herkesin yeni yılını kutlarım.
Forumdan uzak kaldığım süredeki gelişmeleri aktaracağım.
Solucanların kabına yarı yarıya olacak şekilde gazete koydum. Şu an emin olacak derecede düşüncem o ki, solucanların kitle ölümlerine sebep olan şey yeni besin eklendiğinde kabın saatler içinde solucanlara ölüm saçabilecek kadar dar olması. Bir anda ortam kaçamayacakları kadar toksik oluyor ve malesef gazete deneyinde de birkaç solucanı kaybetmiş oldum: ( Ancak kalan kısım gazeteyi o kadar sevdi ki kokonları dahil bütün yaşama alanlarını gazeteye çekti. Şu an hatırı sayılacak derecede gelişme göstermiş bir solucan popülasyonuna eriştim.
Ve geçen hafta sizler için bilgilendirici olacağını düşündüğüm bir gelişme daha;
Gazeteli ortamlarında besin ihtiyaçlarına yönelik olarak birkaç kaşık kahve artığı eklemiştim kaba. Birkaç gün sonra kapağı açtığımda ortaya çıkan manzara buydu:
262921
262922
Kahve eklenmiş kısım olduğu gibi beyaz solucandı.
262923
Nereden geldikleri hakkında bir fikrim yok ama, şu an ortada pek görünmüyorlar. Solucan kabına bir zararları yok ancak gübreyi hasat etmek istersem sorun çıkarabilirler.
Bu arada geçen hasatın sonucu bence tatmin edici oldu. Bitkilerin kışa daha dayanıklı girmelerini istemiştim ve şu ana kadar ölen olmadı:) Hatta birçok bitki çiçek açmaya devam ediyor:)
Yeni gelişmelerle tekrar bir arada olmak dileğiyle..
Herkese tekrar merhaba. Yine hepiniz için önemli olabilecek bilgilerle karşınızdayım.
Öncelikle foruma yazmadığım süre içerisinde solucan kutusunun oldukça değişken koşullarda bulunduğunu belirteyim. Yani bu işe başlamak isteyen veya yeni başlamış arkadaşların aklında bulundurmaları şart olan bir durum bu. Saatler içinde çok şey değişebiliyor, o yüzden dikkati elden bırakmamak gerek. Solucanlara ölümcül olabilecek durumlarda kaçabilecekleri güvenli alanlar yaratmak gerekiyor. Ben şimdiye kadar bunu başaramadım. Çünkü başlangıçta seçtiğim kutu uygunsuzdu. Bahar ile birlikte geniş alana taşıyacağım solucanları, fakat şu an evimin içinde benimle birlikte aynı sıcaklıkta duruyorlar.
Geçelim solucan popülasyonu dinamiklerine;
-Yavru solucanlar (1-2cm olanlardan bahsediyorum) oldukça yüksek sayılara ulaştılar. Sayamasam bile 20 civarında olduklarını tahmin ediyorum. Toplamda ise 40a yakın olduklarını düşünüyorum.
-Solucanları son bir aydır çok az beslemem sonucunda vermikompostum vermikasta dönüştü. Adeta flow-thru sistemdeki gibi daha önce sindirim sistemlerinden geçmiş olan dışkılarını tekrar kullanmaları durumunda bıraktım. Böylece hem dipteki gübrenin kalitesi arttı, hem de solucanların iştahı.
Fakat son maddede belirttiğim açlığın önemli bir etkisi oldu. Daha önce başına böyle bir şey gelmemiş arkadaşlar ve yeni başlayan yetiştiriciler için önemli kısım burası, erişkin solucanlar clitellumlarını kaybetmeye başladılar. Küçük bir literatür araştırması sonucu bunun geri dönüşümlü olduğu ve ortamın besin içeriğinin ve neminin azalmasına bağlı olduğunu öğrendim. Bunun üzerine kompost kasamda bir miktar ayrışmaya maruz kalmış içerikten yüklü miktarda kasaya ekledim. Solucanlar birkaç günde inanılmaz bir şekilde tükettiler. Fotoğraflarda daha detaylı anlatacağım.
Şimdi fotoğraflarla bir ayın özetini ve ayrıntılı açıklamaları yapayım:
268568
Gördüğünüz geçen sonbahardan kalma domateslerimden biri. Şahsi tüketimim için uygun görmediğimden solucanlara vermek istemiştim (31-01-2012). Ondan önce eser miktarda kahve ve yumurta kabuğuyla besliyordum. Domatesi olduğu gibi kutuya bıraktım ve solucanların tek başlarına kabuğunu delebilecek durumda olup olmadıklarına baktım. Günlerce herhangi bir zarar gelmedi kabuğa, solucanların olanca açlıklarına rağmen. Solucanları üzerine çekmek için domatesin üzerine yumurta kabuğu tozu döktüm. (son zamanlarda en çok tükettikleri şey yumurta kabuğu oldu. Bir gün içerisinde hepsini tüketiyorlar. Diğer fotoğraflarda da göreceğiz bunu.) Yarın kutuyu açtığımda bütün yumurta gitmişti fakat domates olduğu gibi duruyordu. Buradan kendimce çıkardığım sonuç, doku bütünlüğü olan canlılara solucanların herhangi bir müdahalesi olmuyor. Bunun üzerine domatesi parçaladım ve tahmin ettiğiniz sonuç oldu.. Hızla tüketildi.
268572
Tabi bu arada sindirilememiş tohumlardan yeni domatesler çimlendi. Yazın bile bir haftayı bulabilen sürelerde çimlenirken, kutuda kısa sürede bu hale geldiler. Bana da küçük saksılara almak düştü tohumları. Bu sene erken hasatın tadını çıkaracağım gibi görünüyor..
268570
Bahsettiğim kasa kompostu denemesi.. Kasadaki kompostun yanına son bir haftaya kadar sağlam olan, fakat soğuklardan kaybettiğim nohut bitkisini ve marulları ekledim. Görülen yeşillikler ona ait. Ortamın aşırı asidik olma ihtimaline karşı besin yatağını ve etrafını yumurta kabuğuyla örttüm.
268571
Tam 4 gün sonra elimizdeki tablo buydu. Solucanların açlığı ve sayıca artmaları sebebiyle hızlı metabolize edildi besinler. Bahsettiğim clitellum kayıpları da yerine gelmeye başladı. Daha doğrusu clitellum'lu birkaç solucan görünmeye başladı ortalıkta.
Karlı bir 28 Şubat Ankara akşamında herkese merhaba. Bugün benim doğum günüm. Dışarı çıkabilseydim belki farklı şekillerde kutlayabilirdim, fakat evde kalarak bahar hazırlığı olarak tohumlarımı toprakla buluşturdum. Detaylarını uzun uzadıya anlatacağım. Şimdilik forumdan uzakta 17 günde yaşanan güzel olayları anlatacağım.
Öncelikle bu iki haftaya damgasını vuran olay aylardır hazırlığını yaptığım 'bitki evi' projemi hayata geçirip başarıyla bitirmem oldu. Bir sonraki entry'de ayrıntılı fotoğraflı anlatacağım. O yüzden daha eskilerden başlayarak anlatayım:
271315
Kompost kasamın geçen hafta gibi öncesi bir zamandan görünümü. Kışın buz tutan organik atıkların ayrışmaları buzların çözülmesiyle hızlandı. Eski fotoğraflarıyla kıyaslanırsa ayrışmanın ne denli gerçekleştiği net bir şekilde görülebilir. Açtığım konunun kesinlikle en sağlam yönü de bu. Her şey ayrıntılı bir şekilde fotoğraflı dökümante edilmiş durumda ve kıyaslama mükemmel şekilde yapılabiliyor. Umarım bu özelliğinden yararlanıyorsunuzdur.
271316
Solucanlara kürek kürek yediriyor olacağım ilerleyen günlerde. Hatta o zaman da vermiştim.
Solucanlar demişken, dün kutunun diplerine kadar didik didik edip demografik olarak incelemeye çalıştım. Erişkin sayısı oldukça artmış durumda. Daha önce eklediğim gazeteler hemen hemen bitmişler. Tahminimce selülozun mikroorganizmalar tarafından yıkılması bu hafta içine denk geldi. Çünkü hemen hiç gazeteye rastlamadım. Kutuya takviye olarak yeni aldığım çileklerden verdim.. Bir tanesi ilk zamanda küflüydü, diğeriyse nispeten sağlamdı.
271318
271319
Tam olarak iki gün sonra. Sağlam çileğin nasıl küflendiğini, küfün etrafının nasıl solucanlarca sarıldığına dikkat ediniz. Kompost kutusunda ilk saldırılan şey genelde küf oldu, böylece bir yandan besinlerini sağlamış oluyorlar, diğer yandan da oldukça yayılımcı karakterli bu mantarlardan kurtulmuş, ya da denge altına almış oluyorlar. Sonuç en geç bir hafta içinde tertemiz bir kutu oluyor her zaman.
Uzun uzadıya anlatmak isterdim, ancak fotoğrafları bir araya getirip hoş bir etki bırakmanın daha doğru olduğunu düşündüm. Buyrun fotoğraflar
271325
271326
Hazırlığı aylar sürse de 3 güne tamamlandı.Termostatlı ısı kontrollü, şu an pencerelerini yapmadığım için tam 'ev' sayılmaz, ama yeni ektiğim tohumları çıkaracak sıcacık bir yuva..İleride deneme amaçlı olarak solucan da barındıracak ev.. Sıradaki hedefim steril bir ortam yaratıp doku kültürü yapmak.. Ama kaç sene sonra ya da aylar sonra mı gerçekleşir göreceğiz. Sizlere tavsiyem, konuyu takip etmeye devam edin, arada da takip ettiğinizi belli eden yorumlar yazın. Okuyucu sayısı artıyor olsa da sizler için gerçekten yararlı olduğunu düşünmem için yorumlarınızı değerlendirmem gerekir. Zaten tüm olay sizlerle bilgi paylaşmak için, bütün fotoğraflar anlatılanlar bu işlerle uğraşmak isteyip tecrübe etmiş birilerinden yardım almak isteyenlere..
Soğuk havalarda kendinize iyi bakın. Bol bol ıhlamur için, ya da benim gibi ıhlamur nane hatmi karışımı yapın:)
Bir buçuk aylık bir aradan sonra tekrar merhaba. Baharın gelmesiyle birlikte daha çok iş yapıp daha az forum bakar oldum. Yazamadığım zaman önemli şeyler olmadı sanmayın, aksine kışın bir birkaç ayda olacak şeyler bir haftada oldu. Öncelikle en son çileğin küflenmesi konusunda kalmışız, hemen fotoğraflarla devam edelim.
282085
Küflü fotoğraftan 3 gün sonrası. Küfün kontrol altına alındığı, makroskopik ölçüde yok olduğuna dikkat ediniz.
282086
Çilek parçası kaldırıldığında adeta kaya kaldırmış gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. İlk gördüğümde çok sevinmiştim.
282087
Parçanın küçüklüğünden olsa gerek, çileği içten içten tüketenlerin yavru solucanlar olduğu görülüyor. Ya da aslan sürüsünde olduğu gibi büyükler mikroorganizma yoğunluğu en yüksek katmanları yedikten sonra kalanları mı bırakıyorlar?:)
282088
Aylar öncesinde yavruyken clitellumuyla birlikte erişkin hale geçmiş bir solucan.
Efektif solucan sayısının 100ü geçtiğini tahmin ederek bundan sonra deneyler yapmaya başladım. Geçen sene ölümlerine sebep olan şeyi tam olarak öğrenemedim ve merakım devam ediyordu.O yüzden farklı ortamlarda farklı maddelere maruz bıraktım. Bir sonraki entry de ayrıntılı bahsedeceğim.
Öncelikle denemek istediğim şey kokonları izole bir çevrede bekletip solucanların kaç günde çıktıklarını anlamak oldu.
Bu yüzden topladığım kokonların gelişmişlik düzeylerini ortaya koymak için fotoğraflarını çektim.
282090
Kesin bilgim yok fakat tahminim şu ki, ilk kez kokon üreten erişkin solucan kokonla birlikte derisini de atıyor.
Şeffaf kuyruğumsu yapıya yalnızca mukus diyebilirdim fakat yeni erişkin hale geçmiş bir solucanı içine
alabilecek içi boşluklu bir yapıdaydı ve kokonun üzerini de tamamen deri gibi örtüyordu.
282093
Fazla manüplasyon sebebiyle susuzluğa ve darbelere maruz kalmış farklı evrelerdeki kokonların görüntüsü.
Yeni oluştuklarında daha açık renkli iken çıkmaya yaklaştıkça koyulaşıyorlar.
Ancak sabırsızlığım ve ortamın yeterli olmadığını düşünmem yüzünden kokonları bekletemedim ve diğer denemelerle devam ettim.
Solucanları öldüren sebebi ararken diğer yandan da yazın kasadan beslenecek olan solucanların kasadaki ortama cevaplarını merak ediyordum. O yüzden on beş kadar her dönemden solucanı küçük bir kapta kasadan aldığım içeriğe aktardım.
282097
İlk zamanlar kış boyu kasada kalıp kısmi çürüme geçirmiş yapraklar ve nispeten yakın zamanda eklediğim 3 mukavva parçası görülüyor. Eklemem gerek ki, mukavva gazete kağıdından birkaç sebepten dolayı üstün. Her şeyden önce gazete gibi üst üste yığılma yapmayarak bozulma için yüzey alanını arttırırken solucanlar için de erişimi ilk andan itibaren mümkün oluyor. Ayrıca içindeki oluklarda gününün büyük kısmını geçirmek isteyen solucanlar oluyor.
282098
15 gün sonrası. Gözle görülen büyük farklar olmamasına rağmen solucanlar ilk zamana göre ortama alışmışlardı. Tabi hepsinin öncesinde hiçbiri ölmemişti. Yani kasa şimdilik ölümcül olmaktan uzaktı.
282099
25 gün sonra. Genel olarak bakıldığı zaman ayrışmanın belirli miktarda olduğu görülebilir. Daha çarpıcı olan ise mukavva parçalarının yer yer deliklerle görüldüğü üzere parçalanmaya başladığıdır.
282100
28 gün sonra:) Mukavvadaki parçalanmanın parabolik olarak artışı görülmekte.
282101
Tek bir fotoğrafta 1 aylık serüven.. Ölümcül olmaktan çıkan kasa, solucanların kompostlaştırma yeteneklerinin ortaya konduğu bir arena haline gelmiş.
Bir diğer denemeye geçmeden önce, baharı havuç suyuyla mı kutlamaktandır, birkaç hafta önce bol bol havuç suyu tüketir olmuştuk evde. Posalarını yiyebilir ya da çöpe atar durumdayken solucanların varlıklarını fırsat bilip kompostlamaya karar verdik. Bunun için sayıları çok yetersiz olduğu için ancak bir kısmını direkt verip diğerini bekletmeyi düşündüm. Direkt eklenen havuç iki gün içinde tüketilirken diğer kısmı dışarda kokuşmaya başladı. Bu halde kompost kasasına kokan havuç posalarını aktardım. Küf yoğunluklu kasada anaerob bakterilerin poşet içindeki kadar kolay yaşayamayacaklarını varsaydım. Fakat yine de bir hafta kadar dayanılmaz kokular balkonu, oradan evi sarmaya başlamıştı:) Kasayı eskiden olduğu gibi yine boşaltmayı göze alamazdım. En azından solucanları öldürecek bir ortam yoksa..
Bu sırada oluşmaya devam eden yeni ortama solucanların nasıl tepki vereceklerini merak ettim. Belki yine ölecek ve geçen seneki toplu ölümlerin sebebini açıklayacaktı. Ya da ölmeyecek ve anaerob mikroçevrenin solucanları öldürmediği sonucunu ortaya çıkaracaklardı. Eskiden kullandığım kompost kabını hazırladım ve içine iki adet erişkin bir adet yavru solucan yerleştirdim.
282103
Saat 3 yönünde iki solucan görülmekte.
Ortamın bu kadar vıcık olmasının sebebi kokuyu gidermek için yaptığım garip faaliyetler.. Çay suyu dökmek gibi:) Havuç posası görmemenizin sebebi ise yarım kilo kadar kahve artığı eklenmiş olması ve önceki kasa içeriğiyle karışmış olmaları. Kasa içinde bol miktarda torf eklenmişti baharın başında. Çünkü solucanlar kasaya alınırsa yalnızca ayrışmayı bekleyen atıkların etrafında yaşamaları fikri beni korkutuyor hala. Yeni ölümlere sebep olmasın diye yaşam alanları oluşturmak üzere bolca torf eklenmiştir.
Kutunun gelişimi ile ilgili başka fotoğraf yok ancak sözel aktarabiliyorum; haftalardır gayet sağlıklı yaşıyorlar. Demek ki onları öldüren şey anaerobik ortam da değildi.
Bu deneylerin arasında havaların ısındığını düşünüp solucan kabını tekrar balkona çıkardım. Tabi şimdi hangi kutu diyor olabilirsiniz. Ana kutuyu..Mukavva sonucunun çıktığı kutu hala evin içinde, ana kutu ve anaerob kutu balkonda duruyorlar hala.
O zaman beni asıl korkutan deneye geçiyorum: muz kabukları..
Benim geçen seneki ölümleri sorumlu tuttuğum ana konu muz kabuklarındaki pestisitlerdi. Her ne kadar aynı marka muzun aynı dönemde hasat edilmiş halini kullanmasam da muz üreticilerinin eğer kullanıyorlarsa aynı çeşit ilacı kullanacakları varsayımıyla kontrollü bir şekilde muz kabuğu koydum kutuya.
282113
Kabukları eklemeden bir hafta kadar öncesi. Hala evin içindeler.
282114
Ve 3 gün önce kabukları ekledim.
282115
Bugün öğle vaktinde aldığı manzara. 0 ölüm ve kabuğa üşüşen türlü solucanlar hallerinden şikayetçi değiller. Varlığından emin olmadığım ilaçtan etkilenmiş gözükmüyorlar. Muz kabuklarının üzerindeki kirlilik belki yeterince güzel görünmüyor fakat onlar küçük beyaz solucanlar. Yeni bir şey eklendiği zaman bir iki gün içinde etrafına üşüşüyorlar. Can sıkıcı gelmeye başladılar biraz ama bu aynı zamanda onlardan kurtulmanın kolay bir yolu olduğunu gösteriyor: kaba yeni bir şey koy, bir iki gün bekle; ve üzerindeki bütün beyaz solucanlarla birlikte at.
O zaman şu ana kadar öğrendiklerimiz ışığında:
-solucanları muz kabuğu öldürmedi.
-solucanları anaerobik bakterilerin hakimiyeti öldürmedi.
Yani geçen sene bizim ve konu hakkında görüş bildirenlerin üzerinde durduğumuz konuları elemiş olduk.. Halen ölüm sebeplerini merak etmekle beraber, şu an için geçen sene hazırladığım hazır olmamış sıvı kompostun ölümcül olabilmesi ihtimali üzerinde duruyorum
Güzel bir hafta sonunun son saatlerinde herkese merhaba.
Bahar tüm biyolojik varlıklara hız getirdiği gibi balkona da hız getirdi. Değişen ortamın hızıyla adeta o da değişiyor.
Değişimlerden ve gelişmelerden bahsedersek;
Muz kabuğu olan kutu, yani aylardır ana kutu vazifesi gören kutu muzları makroskopik olarak parçaladı.
288472
Son fotoğraftan bir hafta sonra kutunun durumu buyken, ilerleyen zamanla kalan muz kabukları da ortama karıştı.
288473
Bunun üzerine diğer bütün kutularda kullandığım mukavva parçalarını bu kutuya da koydum ve bir gün içinde önce büyük solucanların yuvası oldu mukavvanın olukları. Yeni konulan bir şeye bu kadar ilginin olması birazdan bahsedeceğim sebepleri düşündürdü. Büyük solucanların terk etmesiyle birlikte mukavva yüzlerce küçük beyaz solucanın istilasına uğradı. Öyle ki sabah akşam mekanik temizliğe karşı her sabah sayıları artmış şekilde mukavvalarda aktivite gösteriyorlardı.
Sayılarının kutudaki E.fetida' lara olan baskınlıkları nedeniyle artık bu kutuyu tamamen yenilemenin gerektiğini, yine de beyaz solucanları da takip amaçlı bir kaba koymak gerektiğini düşünerek kademeli olarak kırmızı solucanları farklı kaplara almaya başladım. Eksilen her kırmızı solucanla birlikte beyaz solucanların hakimiyeti belirginleşti. Öyle ki günde iki kere temizliğe rağmen kutunun duvarları silme beyaz solucan oluyor, öğle sıcaklarının kurutucu etkisinden etkilenmemek için onlarcası bir araya gelerek solucan topları oluşturuyorlardı. Biraz sonra daha ayrıntılı bahsedeceğim, şu an kutuda yüzlerce beyaz solucan var ve bütün yetişkin solucanlar diğer kutulara aktarıldı. Yavru solucanları çoğu zaman gözle kestiremediğim için kutu içeriğini sıvı ya da toprağa direkt uygulama şeklinde harcamayacağım. Minimum seviyede solucan kaldığından emin olduktan sonra kasa içeriğini boşaltıp, 'diğer solucanları öldürmediğinden emin olduğum' kompost kasasından hazırlayacağım ortama tekrar yerleştireceğim.
Bu arada çok önemli bir konu, geçen sene yüzlerce solucanın telef olmasının ortamını yaratan 'mit'ler, bir ara tamamen gözden kaybolmuşlardı, şu an tekrar ana kutuda ortaya çıktılar. Bu sefer kırmızı değil beyazlar. Güneş gördükçe ya da yetişkin hale geçtikçe kırmızı hal aldıklarını düşünüyorum. Mit lerin kaynağından emin değilim ama evimde halıların vs. arasında yaşıyor olma ihtimalleri üzerinde duruyorum. Ve solucanlara aylardır gözle görülebilir bir zarar vermiş değiller.
Ana kutuyu şimdilik bir kenara bırakıp, mukavva deneyinin yapıldığı diğer kutuya geçersek, foruma yazdıktan yaklaşık iki gün sonra mukavvalar tamamen gözle görülemez parçalara ayrılmıştı.
Ana kutunun aylardır değişmeyen ortamının solucanlar üzerine yarattığı tahmini stressten ve ortama hakim olan beyaz solucanlardan dolayı mukavvaların parçalanmasını yeterli görüp kutu içeriğini solucanları ve kokonları ayırdıktan sonra toprağa aktardım.38 solucan ve 20 kadar kokon topladım.
288488
Yeni ortamlarıyla birlikte böyle görünüyorlardı. Farkedilirse bu sefer parçalanacak içerik fazlaydı. O yüzden ana kutuyu tasfiye planlarım doğrultusunda 30 tane yeni solucan ekleyip yaklaşık 70 solucan ve 20 kadar kokonla kutuyu takibe aldım. 6 gündür ölen ya da kutudan huzursuz olup kaçan olmadı. Kutu içeriği parçalanmaya dışkı olarak atılmaya başlandı.
Ana kutudan bir diğer katkı da anaerob floranın bir zamanlar hakim olduğu diğer kutuydu. Tahminimce 30 kadar solucan varken kutu kayıpsız yoluna devam ediyordu. Ana kutudan 90 kadar solucan eklenmesiyle 120 solucanla 6 gündür izleniyor ve hiçbir sorun çıkmadı. Kutunun kompostlama işlevi gözle görülür şekilde hızlandı. Ve ilginç bazı olaylar bir takım sonuçlar çıkarmama sebep oldu.
Diğer kutulara göre koku olarak anaerob, ve oldukça ıslak, vıcık vıcık denebilecek bir ortama sahip kutuda daha önce fotoğraflarını çektiğim beyaz solucanların büyümüş formuyla karşılaştım. Daha önce kokondan çıkmalarına yardımcı olduğum solucanlar boyutunda fakat belirgin clitellumları vardı. Ve asıl ilginç olan gövdelerinin orta-son segmentlerinde belirgin pigmentasyon gösteriyorlardı. Buradan yola çıkarak oluşan sorular:
- Beyaz solucanlar aslında aylar süren gelişimlerinde yeni bir noktaya mı gelmişti?
- Yoksa yeni kutunun yüksek nem oranları mı onların böyle büyümelerine sebep olmuştu?
- Zayıf bir ihtimal olarak acaba kırmızı solucanların yavruları mıydılar? Yani ana kutuda aylardır kurtulmaya çalıştığım şeyler, çoğalmaları için elimden geleni yaptığım kırmızı solucanlarım mıydı? Bu son ihtimal benim gözümde zayıf çünkü ana kutuda yüzleri belki bini bulan sayıları kutudaki az sayıda kokondan kaynaklanmış olamazdı ve bu solucanların belirgin yetişkinlik göstergesi clitellumları vardı.
288493
Beyaz solucanları takip edeceğim ve mümkün olursa fotoğraflarını çekeceğim. Şu an 120 solucan sorunsuz kutuda yaşamaya devam ediyorlar.
Subjektif bir tespit olarak, anaerob ortamın solucanların beslenmesine katkı sağladığı bile söylenebilir. Ya da bunun sebebi diğer kutulara göre daha nemli olması da olabilir, ancak bakteri yoğunluğunun artmış olması besin kaynağı temel olarak protozoa olmasına rağmen solucanların işine yaramış olabilir.
Gelelim nispeten daha yeni gelişmeye:
Ankara toprağını kazarken yaklaşık on tane yavru+erişkin ve bir kokon olarak karşılaştığım, hemen evime getirdiğim solucanlar..
288494
Belirgin yeşil pigmentasyonları göze çarpıyor. Tür analizini yapmaya fırsatım olmadı fakat bilen birileri varsa yardımcı olabilirlerse mutlu olurum.
Toprağın kazdığım derinliğiyle ilişkili olarak solucanların orta derinlikte yaşayan bir türe ait olduklarını düşünüp, kompost için değil, yalnızca balkonumdaki biyolojik çeşitliliği arttırıp farklı gözlem olanakları yaratmaları amacıyla kendi çapımda bir ortam hazırlamaya çalıştım.
288496
288495
Sistem iki katlı, alt katta toprak karışımları ve zamanla ayrışmasını takip edeceğim çam ağacı gövdesi var.. Baştaki tahminlerime göre gece yemek yemek için oluşturdukları yuvalarından çıkıp üst kattaki yanmış gübre yığınına gideceklerdi. Bu tür solucanların doğal olarak yaptıkları gibi çürümüş yaprak eklemeyi isterdim ancak mevsim itibariyle bulamadığım için böyle bir yola başvurdum.
İki gün önce açıp baktığımda ikinci katta solucan yoktu ve birinci katın yüzeyinde hareketlilik mevcut değildi. Ya doğru zamanı yakalayamadım, ya yuvalarından (yaptılarsa) çıkma ihtiyacı hissetmiyorlar, ya da balkonda nispeten sığ bir ortamda yetiştirilmek için uygun bir tür değiller.
Bu türü pek rahatsız etmek istemiyorum açıkçası. Ancak bir gelişme olursa aktaracağım.
Şimdilik bu kadar. Umarım yeni bazı bilgilere ulaşmanızı sağlamışımdır. Hepinize mutlu günler dilerim.
Sayın eflone,
uzun süredir çalışmalarını takip edemiyordum. Görülüyor ki, epey işler yapmışsın. Tebrikler.
Bir kaç şey söylemek istiyorum, solucanlar kendi atıklarını yiyiyorlar mı bilemiyorum ama benim duyumum eğer yiyorlarsa ancak üzerindeki bakteri ve canlılar nedeniyle yiyorlar. Ancak bu faaliyet gübrenin kalitesinde bir artışa neden olmuyor.
Beyaz solucanlar yavru solucanlara çok ama çok benziyorlar. Yeni doğmuş bir solucanı beyaz solucandan ayırt etmek çok zor. Ancak yaklaşık, türe göre değişmekle beraber, ilk 8 saat içinde esas solucan yavrusu renklenmeye ve kırmızıya çalmaya başlıyor. Fakat beyaz solucanlar hem ortama daha yoleranslı hem de asidik ortamı sevdikleri için çok hızlı büyüyorlar. Özellikle taze konuş atıkların üzerine çullanmaları bundan. Zararı var mı? hem evet hem hayır. Faydası şu: onlar da sistemdeki atıkları ayrıştıyorlar ve onların sayıca çokluğu sistemin asit değerinin yüksek olduğu gösteriyor. Bu durumda sisteme ben ince elenmiş un kıvamında yumurta kabuğu ekliyorum. Bu da beyaz solucanların sayısını azaltıyor. Zararı ise, solucanların yemeklerine ortak olduğu ve kendileri arsız oldukları için solucanların yeterince beslenmelerini engelliyorlar. Bu beyaz solucanların, normal solucan gibi üreyip üremediklerine dair bir bilgiye veya gözleme ulaşamadım. Ama eğer öyle ise, bunların kokonları herhalde gözle görünmeyecek kadar küçük olmalı.
Daha önce bir deney yapmıştım: 8 adet solucanı tek tek alıp üzerinde hiç bir şey olmadığını bizzat tespit ederek başka bir kaba aldım. bir iki ay sonra kapta kokon ve yeni yavru solucanlar var. Diğer bir kaba ise sadece bu beyaz solucnlardan aldım. bir iki ay sonra baktım aynen yaşamaya devam ediyorlardı, solucana dönüşmemişlerdi.
Bu arada, hazırladığım sıcak kompostun bir kısmını geçen ayırdım ve içine taze atık koydum. Amacım bu haliyle solucanlara vermekti. Ancak bir kaç gün sonra baktım ki bizim beyaz solucanlar orada. Demek ki, onca sıcak komposta rağmen, yani ısıya rağmen beyaz solucanlar atıklar üzerinde çok küçük yumurta veya larvalarıyla hep yaşıyorlar.
Bu mite denilen canlılar da aynı şekilde, organik atıkların bünyesinde larva veya yumurta olarak mevcut. Evinizdeki halıdan gelmeleri bence mümkün değil. Çünkü halıda yaşamaları mümkün değil. Beyaz, kırmızı veya kahverengi mite'lar emli ve organik ortamları seviyorlar.
Solucanlar kahve telvesini çok seviyorlar. Ben ne zaman varsem hemen etrafına yumuluyorlar.
Saygılar.
Murat Öz
25-05-2012, 13:35
Paylaşımlarınızın devamını bekliyoruz.
Bir aylık bir aradan sonra tekrar herkese ve eski dostlara merhaba.
Öncelikle katkıda bulunan Savaş Bey'e teşekkürlerle başlayayım. Bahsettiğiniz başlıklara teker teker cevap vereceğim ama öncelikle yumurta kabuklarını kahve değirmeninde öğütüp toz haline getirme öneriniz için teşekkür ederim. Aylar önce verdiğiniz tavsiye işlerimi çok kolaylaştırdı.
Şimdi sizin koyduğunuz sırada, başlıklar halinde:
-Solucanların kendi atıklarıyla beslenmeleri konusunda benim de bilgim yok açıkçası, ancak en son kompost kutusunda aylarca olgunlaşan ortamda kendi atıklarını yemek zorunda kaldıklarını düşünüyordum. Çünkü uzun süreler ya çok az ekleme yapmış ya da hiç ekleme yapmamıştım. Gübrenin kalitesinde de organik materyalin ayrışmasının artması sonucu bir artış varsaymıştım. Yani ilk dışkının içinde ayrışması tamamlanmamış maddelerin tekrar sindirilip iyice ayrışmasının olabileceğini düşünmüştüm. Bilgiden ziyade varsayım üzerine kuruluydu düşüncelerim.
-Beyaz solucanlar kompost solucanlarının ortak soyundan Annelidlerden, Enchytraeidae familyasındanmış. İnternette, neden daha önce yapmadım bilmiyorum, oldukça bilinen bir canlıymış. Enchytraeus buchholzi akvaryum besicileri tarafından yetiştirilen makbul bir canlıymış. Taze atıklara üşüşseler de sistemde oluşmaları için kompost ortamının nispeten stabil olmuş olması gerekiyormuş.
-Asit ortama gelince; Savaş Bey, rutin olmasa da şüphelendiğim zamanlar yaptığım pH incelemeleri hep 7-8 arasında çıktı. Yani en asidik olduğunu şüphelendiğim zamanlar, kutu nötral taraftaydı. Bunu sizin tavsiyelerinizle kolayladığım yumurta kabuğu sağlamış olabilir, veya solucanların sindirim kanalının ilk bölümlerinden biri olan Kalsiferöz Bez sağlıyor olabilir. Çünkü bu bezin temel fonksiyonu kalsiyum karbonat salgılayarak toprağın kalsiyum dengesini sağlarken asidik lümen içi ortamın nötrleştirmesini sağlamak. Benim gözlemlerimde saatler içinde tüketilen yumurta kabuğunun altındaki sebebin bu olduğuna inanıyorum, solucanlar vücutlarına Ca depolayıp gerektiğinde ortama salabilmek için inanılmaz bir iştahla yumurta kabuğunu tüketiyorlar. Ben de yeni oluşturduğum sistemlerde solucanların kolay adapte olabilmesi için bolca yumurta kabuğu kullanıyorum. Kendimce bağışıklık ve adaptasyon yeteneklerini arttırdığına inanıyorum yumurta kabuğunun.
-Akarlar konusunda; dışardan aldığım topraklarda bile sonradan aynı canlılara rastladığım için allak bullak oldum:) Geçen sürede evden mi bulaş oldu, yoksa toprakta genel olarak mı bulunuyorlar emin değilim. Ama önemli bir gözlem ve doğrulanmış bir bilgi olarak, akarların genel bir döngüsü var. Kompost ortamında bir anda çoğalıp belirli bir süreden sonra, bir ay kadar hemen hemen hiç kalmıyorlar. Buna birazdan detaylı anlatacağım son kompost kutumda şahit oldum. Bir hafta içinde neredeyse sıfırdan eski sayılarına eriştiler. Korkacak bir şey olmadıkları defalarca ispatlandı. Ben de çok umursamıyorum artık.
Elimden geldiğince açıklamalarda bulunmaya çalıştım. Tüm katkılarınız için teşekkür ederim Savaş Bey.
O zaman bir aylık özeti yapalım. Birkaç ana başlık halinde ilerleyeceğiz yine.
İki hafta önce, daha önce söylediğim gibi ana kutuyu tamamen boşaltıp kalan yavruları(erişkinlerin hepsi diğer kutulara aktarılmıştı) yine nemli, anaerob diye nitelendirdiğim kutudaki ortama aktardım.
300720
saatlerce tek tek yavru kalmasın diye yoğun taramalarla çiğ köfte gibi olmuştu gübre.
Yalnız bir önceki entry de bahsettiğim gibi akar döngüsü çoğalma yönünde tekrar oluşmaya başlamış. Daha önemlisi bu sefer kutuda diğer akarlardan küçük ve daha yuvarlak akarlar gelmişti. Daha önce karşılaşmadığım için parazitik olabileceklerinden şüphelendim.
300722
Okların arasında kalan incelmiş segmentler erişkinde görseydim tamamen parazitik bir saldırıyı telkin edecekken, yavrunun gelişiminde normal olabileceğini yahut gelişimsel bir problemi gösterebileceğini tahmin ettiğimden emin olamasam da, yeni oluşmuş akarların parazitik olabileceğini düşündüm.
Ancak sırf bu yüzden gübreyi tamamen çöpe atmayı göze alamadım ve garip yöntemler yapmaya başladım. Aslında tamamen eğlence amaçlı başlayan sonuç gübresini ıslatma sonunda bataklığa dönüştürdü kutuyu:) Belki oksijensizlikten ölürler diye suda bekletme aynı zamanda gübrenin anaeroblara teslim edilmesi anlamına gelip oluşacak koku sebebiyle ebediyen kullanılamayacak olması anlamına geliyordu. Büyük yanlışımı oluşan bataklığı mukavva ve kuru kum ekleyerek çözmeye çalıştım ve akarlardan kurtulma planım yalan olarak bitkilere 'sıvadım'. Sıvadım diyorum çünkü alçı gibi garip bir hal almıştı gübre:)
2 hafta sonra bu hafta gübrenin çimentolaşmış yapısını kırıp dağıtmak istedim. Fakat hemen sonra çıkan seslerden kökleri parçalıyor olduğumu gördüm. Üzerine gübre sıvadığım domateslerim gübreye kök salmışlar, hatta mukavva oluklarından kök sistemleri geçirir olmuşlardı. Umarım ürün kalitemi iyi yönde etkiler ilk tamamen hasatını yaptığım solucan gübrem.
Geri dönüp devam edersek, kutudaki gübreyi tamamen çıkarıp kutuyu bebek şampuanıyla yıkayıp duruladıktan sonra anaerob kutuyu buraya almayı planladım. Bu arada hasat ettiğim kutudan 90 kadar yavru solucan çıkmıştı. Yani hiç gelişme olmasa bile 210 solucana ulaşmış bir solucan popülasyonuna ulaşmıştım bir kutuda.
300721
Anaerob kutuyu transfer etmeden önce, alışkanlık üzerine yumurta kabuğu ekledim. Söylediğim gibi adaptasyonlarını kolaylaştırdığını düşünüyorum.
300723
Yıkanmış kutunun dibine mukavva dizip dipte yapışkanlıkların önüne geçmek ve aşırı nemden böyle kurtulmayı düşündüm. Erişkin solucanların büyüklükleri dikkat çekmekte. Kutularda iki çeşit solucan olduğunu düşünüyorum. Birileri çok büyüyor, diğerleri küçük ve daha yuvarlak olup, erken erişkin hale geçip çok ürüyorlar. Ancak ikisi de Eisenia fetida morfolojisine sahip.
300724
Tüm kasadaki >210 solucanı ekledikten sonra kenarlardaki kahverengi olarak görünen yanmış gübreden ekledim.
2 hafta öncesinin hikayesi budur.
300727
20 Mayıs'ta eski-yeni kutunun görünümü. Küçük ayakçıkları Satae sayesinde kutunun kenarlarına tırmanıp dışkılamalarına engel olamıyorum:) Tuvalet eğitimi verilebilir mi acaba solucanlara? İhtiyacımız sadece birkaç volt:)
300729
24 Mayıs'ta kenarlar iyice kirlenmiş ortam biraz daha kompostlaşmış durumda
300728
Bu sabah kutunun duvarları bağımsızlık ilan etmiş durumda:) solucanlara bırakıyorum ben de. Temizlemekle uğraşmayıp keyiflerine bırakacağım.
Enchytraeidae' den şu an için şikayetçi değilim. Hatta çok azlar, olanlar da baya erişkinler, sinir bozucu olmuyorlar. Akar gözüme şimdiye kadar çarpmadı. Ortamlarını değiştirdiğimde artık ölmedikleri için diğer canlıların istilasına uğradıklarında kısa sürede değiştirebilirim. Kutunun gelişmelerini aktarmaya devam edeceğim.
İki hafta 3 olan kompost kutusu sayısı böylece 2'ye düşmüş oldu. Bize de diğer kutudaki gelişmeleri aktarmak düşüyor.
300730
Son fotoğrafından 2 hafta kadar sonra ayrışmanın derecesi göze çarpıyor.
300731
Bir hafta kadar sonra ilerlemiş kompostlaştırmanın görüntüsü. Tepedeki kahverengilikler kompost değil yanlış anlaşılmasın, toprak eklemiştim sadece.
Evimin içinde baktığım bu küçük kutuda 70'ten fazla solucan vardı bir ay önce. Bulundukları kap onlara küçük geliyor diye hep düşünüyordum ama birkaç gün önce kutudan eski solucanlarım öldüğünde çıkan kokunun benzeri olan ama pek az olan kokuyu duyunca hemen daha büyük şeffaf bir kaba koydum.
300732
Yine adet üzerine silme yumurta kabuğu ekledim. Geceye yakın eklediğimden hemen tüketmeye başlamışlardı. Aniden ışığı açtığımda hepsi dibe kaçmaya başladı. Şeffaf kutu seyrine doyum olmayan görüntüler sunuyor:) Sanırım belirli bir sayıda solucanı hep bu kaplarda izlemeye devam edeceğim.
Bu kutuda küçük beyaz solucan ve akar derdi hiç olmadı. Evin içinde bakılmanın sağladığı güven duygusuyla üremeleri de bol oluyor. Bahsettiğim iki türden bu kutuda küçük olanlar var. Küçük boylarda erişkin olup bol kokon üretiyorlar. Elektronik tartıyla tartmaya başladım, şu an için 359 gramdalar. Görüldüğü gibi elimden geldikçe farklı yönlerden inceleme ve araştırma yapmaya çalışıyorum. Umarım kafalarda oluşan soruları cevaplayabiliyorumdur. Buradaki gelişmeleri de aktarmaya devam edeceğim.
Bu arada yeşil solucanların kutusunu geçen hafta inceledim ve sayıca azalmadıklarını tespit ettim. Tür adlandırmaları konusunda emin olamasam da Allolobophora chlorotica olabileceklerini düşünüyorum. Çok daha yaygın bir tür. Merak edenler araştırırsa ilginç bilgiler onları bekliyorLinkte Allolobophora chlorotica hakkında çok güzel anlatımlar mevcut (http://www.nhm.ac.uk/nature-online/species-of-the-day/common-species/allolobophora-chlorotica/index.html)
Bir çok yeşil tür olsa da, Maoridrilus michaelseni de bir ihtimal olabilir. Emin değilim. Buyurun onun da güzel bir fotoğrafı (http://www.rodmorris.co.nz/New-Zealand-Invertebrates/New-Zealand-Invertebrates/13888831_wkTcGr/1499293397_2PPNd2c#!i=1499293397&k=2PPNd2c)
Herkese iyi günler dilerim.
Daha önce hiç, bir gün sonra foruma yazmamıştım. Fakat bu sabah çok önemli bir şeyi fotoğraflamayı başardım.
Bilindiği üzere toprak solucanları hermafrodit yapıdalar; yani vücutlarında hem dişi hem de erkek üreme organlarını barındırıyorlar. Ve yine bilinen üzere solucanlar buna rağmen üremek için karşı solucana ihtiyaç duyarlar. Ki bu da evrimsel olarak çeşitliliği ve çevreye uyum ve direnç konusunda avantaj sağlar.
Fotoğraftaki gibi bir görüntü oluşur. (http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/f/f6/Mating_earthworms.jpg) İki solucan da diğerinin clitellumu üzerine erkek üreme organıyla yapışır ve ikisi de sperm salgılarlar. Kokon clitellum tarafından üretilir ve yukarı segmentlere doğru hareket ederken dişi organdan gelen yumurtalarla karşılaşır ve kokonda fertilizasyon gerçekleşir.
Ancak önemli bir soru olarak, Eisenia fetida kendi kendini dölleyebilir miydi? Farklı görüşler bulunmakla beraber oto-fertilizasyonun mümkün olduğu söyleniyordu.
301126
Sabah kontrol amaçlı kutuyu açtığımda daha önce karşılaştıklarıma benzer bir durumla karşılaştım. Ve sizlerle paylaşmak için fotoğraf çekmeye başladım. Ağız kısmı olan prostomiumu görünen diğer solucanı merak ettiğim için kompostu kazıp diğer solucanı da bulmak istedim. Böylece ikisinin de fotoğrafını çekebileceğim bir ortam olacaktı.
301127
Ancak bir türlü ulaşamadım diğer solucana ve prostomiumun görünen solucana ait olduğunu, gövdesi üzerine kıvrılarak kendi kendini döllediğini farkettim. Böylece teorik bilgi bu sayfa üzerinden ispatlanmış oldu.
301128
Tek bir solucan olduğunu ispatlayabilmek için yine de döllenmeyi yarıda kestirdim solucanı manüple ederek. Görüldüğü gibi tek bir solucan olarak, üreme organları birbirinden ayrılmış şekilde devam etti. Belki sonra oto-fertilizasyonuna devam eder.
İlginç bilgilerle tekrar buluşmak üzere.
1 ay kadar bir süreden sonra tekrar merhaba. Son bir ay, gerek yeni gelişmelerin olması bakımından, gerek geçen sene yaşadığım korkunç solucan ölümlerinin yıl dönümünün yaklaşması bakımından önemliydi. Solucan kayıplarıyla ilgili hemen kesin sebebe ulaşmış olduğumu düşünüyorum. Fakat ondan önce kısa olarak gelişmeler:
311781
Şeffaf kapta yalancı akasya tohumu çimlendirip aklımda her zaman olan havalandırma ihtiyacını azaltma düşüncesi çerçevesinde mini ekosistem kurma yolunda denemeler yaptım.
311782
Bu arada diğer kapta solucanları besleme zamanı geldiğini düşündüm ve 3 hafta önce tabana dizdiğim mukavvaların durumunu merak ettiğimden dibe kadar kazı yaptım. Mukavvalar yüksek oranda kompostlaşmıştı.
311783
Yanmış hayvan gübresi kahve ve mukavva karışımını bir kapta karıştırdıktan sonra kaplara tatbik ettim.
311784
Bu arada akasyayı yeni bir kaba almak istedim ve dibini mukavvayla döşediğim yeni bir şeffaf kaba rastgele sayıda solucan koydum. Hazırladığım karışımdan yeni kaba da koyduktan sonra bir gün kendi halinde odada bırakıp ikinci gün aydınlatmalı bitki evine yerleştirdim. Tabi eklemek gerekir ki ağzı bir gün boyunca kapalı durup her gün eve geldiğimde açılıp kontrol edilmekteydi. Yazın gelmesi ve floresanların yaydığı ısıyı uzaklaştıracak bir sistemin kışın yalıtımı olumsuz etkileyeceğinden koyulmamış olması yüzünden sıcaklık 35 °C'yi aşıyordu. Birkaç gün böyle devam ettikten sonra birkaç solucanın ölmesi üzerine deneyi iptal edip eski hale soktum. Geçen sene ölümlerin sebebi olabilecek sıcaklık üzerine şüphelerim arttı.
311785
Bu arada yine bitki evinde ışık kaynağına daha yakın(3-4 °C daha sıcak) durumda bulunan Kudzu kabına koyduğum solucanlar bir gün içinde öldüler. Ölmelerine sebep olabilecek ayrışmamış yeşil materyal yoktu, ortam asitliği yaratacak bir neden yoktu, yalnızca yüksek sıcaklık ve nemden oluşmuş küf kümeleri vardı uzun süredir ayrışmak için beklettiğim kahve artıklarında. Küfün solucanların yiyecek listesinden olduğunu bildiğimize ve ortamda olumsuz başka bir faktör olmaması sebebiyle bu seferki ölümün tek sorumlusu sıcaklıktı! Yani kaba olarak 35 °C' nin üzerine çıkan sıcaklıklar solucanlar için felaket oluyordu. Geçen sene yaz sıcaklarının üzerine ayrışmamış atıkların oluşturdukları sıcaklık eklenince saatler içinde 200'den fazla solucanın hayatına mal olmuştu.
Yani benim bir senelik incelemelerim sonucunda vardığım kesin kanı ölüm sebebini açıklıyordu: aşırı sıcaklık. Buna rağmen aşırı asidite, anaerob ortam, kompostlanacak materyal içeriği gibi diğer sebepler ancak küçük bir rol oynamış olabilirdi.
Yeni bilgiler ışığında sıcak geçen bir yaz haftasına denk gelen geçen hafta, müthiş bir korkuyla geçti. İnanılmaz yaz sıcakları daha küçük faktörlerle bir araya gelip solucanlarımı tekrar öldürmek için fırsat kolluyorlar gibi hissediyordum. Olmamış toplu ölümlerin önüne geçmek için umarsızca bir şeyler yapmaya çalışıyordum.
311786
Şeffaf kaplardan ilki olan bu kapta ölümler gerçekleşmemişti. Ancak yükselen sıcaklıklarla genişlik/derinlik oranı düşük bu kap ölüm tuzağına dönüşebilirdi. Diğer kapta yüksek sıcaklık altına girmiş solucanların bir kısmı olay zamanında ölmüş diğerleri ya birkaç gün sonra ölmüş, ya da büyük stress altına girmiş, hareketleri bile çok büyük ölçüde azalmıştı. Işığa bile düşük tepki veriyorlardı.
311787
Bu yüzden acilen geniş bir kaba iki kutu içerini aktarıp birkaç saat soğuk uygulaması yaptım. Ardından biraz yumurta kabuğuyla gönüllerini almaya çalıştım. Ancak haftalardır beslemediğim solucanlar üremeyi tekrar kesmişti. Yaz sıcaklarının benim için getirdiği ikilemle tekrar karşı karşıyaydım: eklenen materyalin bozulma sıcaklığıyla birleşen ölümcül sıcaklıklar, ve beslenmemenin getirdiği onca olumsuzluktan sonra gelişen ölüm. İki tarafı keskin kılıcı solucanların ıslak derisinden mümkün olduğunca uzaklaştırmalıydım.
311788
Aç solucanları beslemek için karpuz kabuğunu mekanik olarak küçülttükten sonra oluklu mukavva ve olası asit ortamı engellemek için yumurta kabuğu ekledim. Oluklu mukavvanın yaşam kurtarıcılığına inanıyorum, çünkü oluklarda olumsuz çevreden nispeten uzaklaşabiliyorlar ve kompost havalandırmasının en önemli şekli olan ölü boşluklar yaratıyorlar. Bu arada kompostlaşmış, ya da ön ayrışma işlemden geçmiş şekilde vermem mümkün olamazdı çünkü geçen senenin artıklarını taşıyan büyük kompost kutusu baharda inanılmaz sineklenmiş ve insan ve bitki sağlığı için ,halen daha uğraştığım, zararlı sonuçlar doğurmuştu.
311789
O zaman karpuz kabuklarını yüzeye ve orta derinliklere gömdükten/ ekledikten sonra elimden geldiğince olumsuz şartların oluşmasını engellemeye çalıştım. Geçen sene fikrini ortaya atıp, ufak da olsa denediğim havalandırma sistemini kutu içine yerleştirdim. Pompalanan hava oksijensiz ortamın oluşmasını bir nebze engelleyecek, buharlaşmaya aktif-pasif katkıda bulunarak sıcaklıkları azaltmaya yardımcı olacaktı. Tek sorun boruların hava çıkarken titreşmesiydi. Solucanların sevmedikleri bir özellikte titreşimdi. O yüzden boruları kompost içine gömmekten, işleme başladıktan bir saat sonra vazgeçtim.
311790
Diğer kutuyu da aynı yere koyup, aynı sistemi burada da kurdum. Yalnızca yeni kapta yüzey genişliğinin avantajıyla karpuz kabuklarını bir kenara yığıp güvenli gezinme alanları sağlamıştım.
Geçen bir haftada ters giden bir şey olmadı ve şansımıza havalar da serinledi. Plan iki taraf içinde başarıyla sonuçlanmıştı.
311796
Büyük eski kutuda 2 gün, yeni geniş kutuda 3 gün, 24 saat havalandırma ardından, eklemenin 6. gününde büyük kutunun hali budur. Solucan kaybı yaşanmamış, hafif stress durumundaki solucanlar biraz daha normalleşmiş, üreme yeteneklerini yavaştan tekrar kazanmış durumdadırlar.
311795
Çok daha yoğun stress altında kalmış bu kutudaki solucanlar, sayılarının az olmasının da oluşturduğu durum sebebiyle daha az tüketim yaptılar.
Yine eklemeden geçersem sizi yanıltacağım nokta, büyük kutuda küçük solucanlar bir şekilde tekrar hayat buldu ve sayıları karpuz eklemesinden sonra hızla arttı. Ayrışmaya katkıda bulundukları tartışmasız bir gerçek.
Yine bir gelişme olarak, geniş kutuda akarlar görülmeye başladı. Ev içerisindeyken olmayan akarların, böcek çeşitliliği ve sayısı baharda çürümeye bırakılmış kompost kasasından sonra inanılmaz artan balkondan geldikleri bir gerçek. Fakat endişe edilmemesi gereken canlılar olduklarını artık biliyoruz.
Gelişmeler oldukça aktarmaya devam edeceğim. Herkese iyi günler dilerim.
hevesli meraklı
08-07-2012, 19:10
sayın eflone; bugün bütün gün sizin solucan çalışmalarınızı ve kompost maceralarını okuduk annemle birlikte.
baştaki hedefimiz sıcak kompost yapmaktı ama şuan maaşımı alır almaz hemen solucanlarımızı sipariş edip bir populasyon sağlıcaz aynı zamanda da sizin yaptığınız gibi atık biriktircez. bu bağlamda engin bilgilerinizden yararlanmak adına sizi rahatsız edebiliriz.
bu bağlıkta ki bilgilendirici paylaşımlarınız için çok teşekkür ediyoruz. takipteyiz.
Sayın hevesli meraklı, inanın söyledikleriniz karşısında hem ne kadar mutlu oldum, hem de ne kadar sorumluluk altında hissettim anlatamam. Mutluluğum hem çalışmalarım hakkında yorumlarınız, hem de sürdürülebilir çevre düşüncesinin ilk basamağını hayata geçirmeniz sebebiyle oldu. Bütün konuyu okuduğunuza göre bilgilerimin engin olmadığını, hatta bir şeyler bilmenin çok ötesinde olduğumu fark etmiş olmalısınız, güzel sözleriniz sizin hüsnü zannınızdır
Ankara'da yaşayan biri olarak size bir çok noktada yardımım dokunabileceğini düşünüyorum; solucanları yetiştireceğiniz kapları çok daha uygun fiyata alabileceğiniz yerlerden Ankara' nın özgül hava şartlarının solucanlar üzerinde yarattığı etkilere kadar. Nereden solucan temin edeceğinizi bilmiyorum ama tahminim benim zamanında aldığım firmadan alacaksınız. Firmanın profesyonelliği ve etik anlayışı konusunda memnuniyetsizliklerim olsa da, size büyük ihtimalle sipariş edeceğiniz kadar solucan tedarik edebilecek durumda olmadığım için solucan veremiyorum, yoksa sektörü bu kadar pahalı duruma getiren ticari girişimler yerine dostane solucan aktarımlarının daha uygun olacağı görüşündeyim.
Solucanlarınız elinize geçmeden önce mutlak suretle oluşturmanız gereken belirli şartlar olduğunu düşünüyorum, bunlar;
-video anlatımlı sitelerden mümkün olduğunca video izlemeniz; böylece forumda olduğu gibi uniform kuralların hakim olmadığını, farklı stillerde başarının çokça elde edildiğini görmeniz,
-Solucanları nakliyenin ve havasızlığının yarattığı stress ortamından sonra uygun bir durumda rahatça yaşayabilecekleri geniş bir ortam tedarik etmeniz,
-ortamlarının içinde hava boşlukları yaratacak, aynı zamanda yeni kompost üreticiliğinin yaratabileceği instabiliteden korunabilecekleri yatak malzemesi oluşturmanız(yazdıklarımdan tavsiye edeceğim materyalin kesinlikle oluklu mukavva olduğunu anlamışsınızdır)
-yaz sıcaklarında bozulmamış materyallerin parçalanmasıyla ortaya çıkacak ısının solucanları hızla ölüme sürüklediğini kanıtlamış biri olarak son tavsiyem, bol miktarda taze atığı bir anda vermemenizdir. Özellikle sebze atıklarınızı eklerken çok dikkatli olmanız, mümkünse önce rondo vs. kullanarak inceltmeniz ve aynı veya biraz daha fazla oranda kahverengi atıkla karışıtırmanız akılcı olabilir. Çay artıklarınızı fazla suyunu mümkün oldukça süzerek kahverengi bileşen olarak kullanabilirsiniz.
Tabi ki bütün bu iletide yazdıklarım acele birer tavsiye niteliğindedir, bir çok noktasına itiraz edilebilir ve bilgilerimin kısıtlılığı ortaya konabilir. Size ve konuyu takip eden herkese en fazla yardımımın yazılanları okuyarak bireyselleşmiş, farklı metodları uygulayan yetiştiriciler olmanızda yardımcı olmakta olduğunu düşünüyorum.
niye böyle bir şeye gerek duydunuz inanın anlamadım..
Bu sefer bir aydan kısa bir ara verebildim geri dönmek için. Çünkü aktaracak önemli gelişmeler oldu.
Öncelikle kaldığımız yerden devam edersek;
-Karpuz kabuklu öğün haftalar önce sindirildi. Hiçbir sorun yaşanmadı. Üzerine birkaç defa daha muz kabuğu, yeşil yaprak vs takviyesi oldu. İki kapta da her şey yolunda gitti
318741
Karpuz tarafı ayrıştırılınca karşı tarafına yeni öğünler ekledim. Yeni alanlarla eskinin arası net bir şekilde belli olduğu ve derinlikten ziyade geniş yüzey alanlı bu kutulardan kullanmaya geçeceğim tamamen.Ki bugün bir tane daha ekledim. Sonra bahsedeceğim.
318742
Aynı öğünden yuvarlak kutuya da koydum. Günlük takiplerle ve ters düz havalandırmayla devam ettim. Bahsedilmesi gereken şey, bu kutuda tahminen havalandırma eksikliği yaşanıyor olması. Kanıtlayacak pek bir şeyim yok ancak net olmayan bilgilerime göre kompostun daha çok mantar kokması, anaerob kokmaması gerekiyor. Bu kutudan aldığım kompost geçen sefer de anaerob kokuyordu, bu sefer de kokuyor. Ancak kesin emin olamıyorum, çünkü kahve artığı çürüyünce buna benzer bir koku çıkarıyor olabilir. Kahve artıklarından gardenya saksılarına bolca ekliyorum ve hemen benzer kokular ortaya çıkıyor. Ayrıca aerob ayrışan kompostun kahverengi olması gerektiği, anaerob kompostun siyaha döndüğünü okumuştum sanırım. Geniş kutuda renk kahverengiyken yuvarlak sözünü ettiğimiz kutuda her zaman siyah oluyor. Ancak t=0 zamanında aynı tür materyali koymadığım için renk farkının tam olarak nereden kaynaklandığına net cevap veremiyorum. Çünkü kahverengiliğin kaynağı pekala fazlaca koyduğum kum olabilir.
318743
Her neyse, dün itibariyle ufak bir karıştırma işleminin ardından oluklu mukavva eklenmiş kutunun hali buydu.
318744
Öte yandan diğer kutu, büyük hızla verilen materyali parçalıyordu. Ancak alt üst etmeme rağmen koku rahatsız etmeye devam ediyordu. O günün gecesi yapacaklarım için koku beni iyice cesaretlendiriyordu. Bu arada zeminin düzlüğü hep beni etkilemiştir. İstersem tepeli çukurlu bırakayım bir gün içinde hareket eden artıklarını tekrardan sindiren solucanlar tarafından dümdüz hale getiriliyor.
Durum böyleyken uzun zamandır yapmak istediğim yuvarlak kaptaki içeriği kısmi veya tamamen kullanma fikrini hayata geçirdim. Kap doldukça hem ağırlaşıyor, hem de havalandırması zorlaşıyordu. Ancak solucanları teker teker ayıklama, zahmetli ve solucanlar için travmatik oluyor diye hep çekiniyordum. Ayrıca solucanlar sınırlı sayıda kurucu üyeden pek de uzun zaman önce oluşmadıklarından hala çoğu genç ve fark etmesinden taşıması zorlu oluyor.
Yine de gece 400 gr kadar kompost kaptan aldım. Ve bir senedir yapmak istediğim şeyi yapmak için hazırlandım: gübrenin etkilerini ve kalitesini ölçmek için fide izleyecektim.
Birkaç hafta önce tohumdan çıkardığım aynı tür domatesten 2 tane 4üyelik grup oluşturdum. Kontrol grubu domateslerine 100 gr kompost, 100 gr toprak karışımı konulurken; deney grubuna 200 gr toprak karışımı konuldu. Oran hakkında tamamen rastgele davrandım. Bu konuda eleştiriler olursa, uygun oranı elde etmek için çok uzakta olduğumu belirtmek isterim.
318760
Bu sabah -diyeceğim ama geceyarısını geçmiş tabi ki:)- çektiğim fotoğrafta sağdaki dörtlü kontrol grubu, soldakiler ise deney grubu domatesleri. Amacım hiçbir şeyi kesin olarak kanıtlamak değil; sadece fikir sahibi olmak istiyorum.
Bu gecenin planları ise bambaşkaydı. Yeni aldığım plastik kutularla yeni solucan alanları yapacaktım.
318775
Yeni aldığım plastik kutuda ilk kez 1:1 oranına yaklaşık yeşil kahverengi oranı yakalamaya çalıştım. Kavun kabuğu ve yapraklar yeşili oluştururken çay posası
, oluklu mukavva, kahve artıkları kahverengiyi oluşturdu. Ve her zamanki gibi yumurta kabuğu vardı. Toplam ağırlık 700 gr. Bir hafta kadar idare etmesini düşündüğüm bir ortam.
318776
O zaman eski kutudan kurtulma zamanı gelmişti. Bunun için her zamanki malzemelerimi hazırladım: Kirli solucan havuzu, temiz havuz, kürekler, kaşıklar saplar odunlar... Kısacası bazı solucanlar için taşınma vaktiydi..
318777
Dün yaşam alanlarının yarısından fazlasını kaybetmiş solucanlar iştah ve merakla yüzeyde dolaşıyordu. Keşke tek hamlede hepsini alabilmek mümkün olsaydı..
318778
Başta kaptaki bütün solucanları yeni kutuya almak istesem de, geçen sene yaşadıklarımı hatırlayıp hem hüzünlendim, hem de dikkatli davranıp böyle bir şey yapmamaya karar verdim. Aynı zamanda solucanlar çok gençti, yakalaması zor oluyordu ve artık iki haneli sayıda solucanlarım yoktu. Attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değmeyebilirdi. Bu yüzden 0 clitellate olmak üzere hepsi gençlerden oluşan 50 solucanı daha önce olan dikdörtgen plastik kutuya aktarmaya karar verdim. Kalanların da hepsini yeni kutuya koymayacaktım. Durduk yere ölmelerini istemezdim, yalnızca ufak bir kısmını koyup eski yuvarlak kutuyu tekrar oluşturacaktım.
318779
Güzelce temizlenip Çin'de servis edilebilecek bir çorba kıvamına gelince solucanları yeni kutularına bıraktım. Neden yıkadığımı merak ediyor olabilirsiniz. Bu alışkanlık eskiden geliyor; solucanların yüzeylerindeki mukusta onlarla beraber küçük beyaz solucanlar da yaşıyor. Böylece yeni ortama davetsiz misafir olarak direkt giriş yapıyorlar. Bu yöntemle beyaz solucanları sıfıra indirmesem de kutuyu ele geçirme sürelerini uzatmış oluyorum. Ayrıca solucanların üzerinde başka parazitler varsa onları teşhis etme imkanı oluyor. Hem de temiz solucan görmek hoşuma gidiyor:)
318800
Tabi ki yapmış olduğum yeni öğünden 100 gram kadar eski dikdörtgen kutuya koydum. Bir köşede yeni gelmiş 50 arkadaşlarıyla kısa sürede tüketmelerini ve başlarına bir şey gelmeden hayatlarına devam etmelerini istiyorum.
318801
Ana kutu 50 solucanını bağışladıktan sonra yeni oluşturulmuş kutuya olduğu gibi gitmek istemedi. Yeni ortamda bu kadar çok sayıda solucanı kaybetmeyi riske edemeyeceğimden çok büyük kısmını eski ortamlarında bırakıp, ortamlarını yeniden hazırlamayı istedim. Gerçekten hemen hepsi gençti ve geçen seneki sayıdan çok daha fazlaydılar. Kısa bir gezinmeyle 50 tane toplamıştım, hepsini saymaya sabaha kadar zamanımın yetmemesinden korktum. Tek amacım sağlıklı bir şekilde erişkinliğe geçip kokonlar üretmelerini sağlamak olmalıydı.
318802
Bu amaçla geçici olarak yerlerinden edip, koltuk altını süpüren anne gibi, kabı yıkayıp yatak malzemeleri olan oluklu mukavvayı serdikten sonra solucanları geri ekledim. Kokuları rahatsız etmiş olabilirdi, ama bunun için hepsini öldürmeyi göze alamazdım. Açlıklarını yatıştırmak için yanmış gübreye elenmiş toprak katıp ana kabı tekrar oluşturdum. Sonradan üzerine bugün hazırladığım öğünü ekledim.
318803
Bugün eklediğim yeni plastik kutunun bir köşesine ana kutudan bir parça solucan ekledim ve üzerine bolca toprak ve yanmış gübre koydum. Ölmezlerse az sayıda solucan için tüketilebilecek o kadar çok materyal var ki cennet gibi geliyor olabilir:)
Tabi bu sefer deneyi yapar yapmaz sizinle paylaştım. Bunun riskinin de farkındayım; yarın büyük bir üzüntüyle solucanların öldüğünü haber verebilirim. Ancak riski minimize etmek için elimden geleni yaptım ve yedek solucan kutuları oluşturmayı adet edindim.
318804
Son olarak, daha önce paylaşmadığım bir detayı paylaşmak istiyorum. Rutine girmese de arada pH ölçümleri yapıyorum. Anaerob, yaşlı, ana kaptaki örneği test edip paylaşmak istedim. Görüldüğü üzere nötre en yakın renk tonunda. Tekrarladığım deneylerde farklı sonuçlar elde etmedim.
Güzel haberlerle tekrar buluşmak üzere.
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Son bıraktığımdan bu yana pek çok şey oldu, özetlemek bile zor geliyor inanın.
Her şeyden önce korktuğum gibi olmadı hiçbir şey. Gayet sağlıklı bir şekilde yeni yuvalarına alıştılar. Defalarca yeni atık takviyesiyle beslendiler. Yeni atıkları hep bir köşeye topladım. Yine de beslenmeleri gerektiğinden az besin veriyorum koku oluşumunu minimize etmek için. Bu da ister istemez üreme ve gelişmelerini etkiliyor. Buna ileride değineceğim.
329053
Küçük kutunun zaman içinde değişimi. Açıkçası hiçbir şey ifade etmiyor çünkü fotoğrafların arasında bazen iki kere bile takviye olmuştur. Her neyse, devam ediyorlar sağlıklı olarak.
329057
Bu da büyük kutunun zamanla değişimi.
329058
25 Ağustos' ta durum böyleydi küçük kutuda.
329059
Aynı tarihte büyük kutu.
Bu giri, yeni şeyler aktarmaktansa her şeyin yolunda gittiğini anlattığım küçük bir girişti. Asıl gelişmeleri sonraki girilerde aktaracağım.
Domates fideleri üzerinde yaptığım deneyde ulaştığım sonuçlar ise;
329060
Görüldüğü gibi 100gr solucan gübresi+100 gr toprak grubu, 200 gr toprak grubunun hayli gerisinde kaldı. Bu beklenebilir bir sonuçtu. Şöyle ki:
-gübrenin tamamlanmamış olma ihtimali çok yüksekti ve fitotoksinler içeriyor olabilirdi.
-tamamlanmış olsa bile yüzde yirmi oranından çok daha yüksekti. Başlangıçta %100'den %10'a kadar farklı deney grupları oluşturmak istemiştim, yeterli fidem olmadığı için böyle olmak zorunda kalmıştı. Eğer azalan bir oranda yapabilseydim çok lezzetli sonuçlar elde etmiş olacaktım.
Yine de bu bile gübrenin güçlü olduğunu, fazla kullanıldığında gelişimi nasıl baskıladığını göstermesi bakımından önemli bir bulgu oldu.
Tabi bugünün asıl sürprizi bu konuda daha önce bahsetmediğim, olgunlaşmasını beklediğim yeni bir hayvan besleme girişimi.
329061
15 Ağustos tarihiyle birlikte artık hamster besliyorum. Uzun zamandır solucanlarla birlikte kurabileceğim bir düzenek araştırmalarımda en uygun şeyin hamster olduğuna karar vermiştim. Arkadaşımdan hamsterlarından yavrulatıp bana vermesini rica ettim ve sağ olsun 3 yavru verdi. Birini başka bir arkadaşa vermemle birlikte şu an 2 tane hamsterım var.
329062
Ayrı yuvalarda yemleri sulukları ve kumlarıyla vakit geçirip havanın kararmasıyla birlikte uyanıp çarklarının üzerine çıkıyorlar. Malesef evimde yeterli alan olmadığı için küçük bir yerde bakmak zorunda kaldım ancak mümkün olduğunca fazla uyaranla meşgul etmeye, doğal malzemelerle yaşamalarını temin etmeye çalışıyorum. Örneğin taş, kum ve kurumuş dalları hiç eksik etmiyorum. Kumu eşelemeye bayılıyorlar ve tuvalet eğitimlerini de dolaylı olarak orada aldılar. İdrarlarını birkaç günde bir kum havuzunu yıkayarak temizliyorum. Su da direkt olarak üre ve amonyak içeriyor; böylece bitkilerin direkt olarak köklerinden alabilecekleri azotlu birer gübreye dönüşüyor.
329063
Yatak malzemeleri, yemek artıkları ve dışkılarını ise solucanlara vermeyi planlıyorum.
329064
Ancak direkt kullanımda hoşlarına gitmeyebileceğini düşündüğüm için önce pre-komposte edeceğim. Patojenlerin ölmesi için yeterli sıcaklığa ulaşmayacak ama en azından fazla azot komposttan uzaklaşacak. Kaç aya kompost biter bilmiyorum ancak talaşların yıkılma süresinin çok uzun süreceğini söyleyebiliriz. O yüzden artık kağıt peçete kullanıyorum yataklama malzemesi olarak.
Daha farklı düşüncelerim var, tekrar konuya döndüğümde büyük ihtimalle birkaçını yapmış olacağım. Ancak şu haliyle bile küçük bir besin döngüsünü tamamlamış, sürdürülebilir tarım konusunda büyük bir mesafe almış olduğumu düşünüyorum. Hamsterların yedikleri ve yan ürünleri doğal olarak parçalanarak hem solucanları besleyen müthiş bir kaynak olacak, hem de solucanlardan alacağım çıktılar ve direkt olarak idrarlarıyla birlikte bitkilerin faydalanıp sonunda tekrar hamsterların tüketeceği güzel bir döngü olacak. Ve ben de kendi yetiştiriciliğimde faydalanmış olacağım. Hayvan beslemenin verdiği güzel duyguyu bir kenara bırakıyoruz tabi..
Tek sorun patojenlerin oluşabilme ihtimali olacak, onu da aylarca araştırmayla minimalize etmeye çalıştım. Her şeyden önce hamster genelde otobur olduğu için sindirim kanalında insanda parazit ve patojen olacak mikroorganizma barındırma imkanı daha düşük oluyor, oluşan patojenlerin de büyük kısmının solucanlar tarafından elimine edilmesini tahmin ediyorum. İdrar konusunda da, idrar üretimde steril bir madde ve kumla temasından sonra bakteriyel kirlenmeye maruz kalıyor. Orada da üreyi parçalayan patojenlerin oluşma imkanı var ancak dikkatli olmaya çalışacağım. Ve Dünya Sağlık Örgütü' nün yayımladığı guideline' lara uygun hareket etmeye çalışacağım.
Tekrar solucanlara dönersek, son zamanlarda artmış sıcaklıklar tekrar düşerken, solucanlar da kaybettikleri clitellumlarına tekrar kavuştular.
329065
Yine sebepten emin değilim. Ancak solucanların yalnızca üreme döneminde clitellumlarını ortaya çıkardıklarını yazan bir yere denk geldim, öyle olabilir diye düşündüm. Üreme genellikle ilkbahar ve sonbaharda gerçekleşiyor tahmin edileceği üzere. Ancak doğal ortamda olmadıkları için kışın da ürediklerini birlikte gördük, fakat yaz biraz değiştirdi durumları. Çünkü balkonda bile sıcaklık gündüz 30°C 'ların üzerinde oluyordu. Solucanlar üzerinde oluşturduğu stressi tahmin etmek zor olmasa gerek. Bunun üzerine yaşadıkları alanı tamamen değiştirip yeni bir ortama almam ve optimum beslenmemelerini de eklersek var olan clitellumlarını da kaybetmiş olmaları veya yetişkinlerin ölmesi gibi bir durum olmuş olabilir. Ancak solucanlar öldüklerinde kokularını alabiliyorum, toplu bir ölüm olmadı uzun zamandır.
Yeni bir ihtimal de zaten yetişkin sayısının belirli bir miktarda olmasına rağmen çoğunluğun ergin olmayan solucanlar olduğu, kontrollerde sayısı az olan yetişkinlerin göze çarpmadığı, eski yavruların yetişkinliğe adım atmasına şahit olduğum olabilir.
Ortaya çıkan clitellumlardan sonra her gün en az bir çiftleşmeye şahit oluyordum kutuları açtığımda.
329066
Ve kısa bir süre sonra kokonlar belirmeye başladı.
Bunun üzerine gelişimlerini değerlendirmek ve sıfırdan solucan popülasyonu elde etmek için bulabildiğim kokonları topladım.
329067
8 tane farklı gelişim evrelerinde kokon topladım.
329068
Biri iyice gelişmiş, içindeki solucanların ventral kan damarı belirgin hale gelmişti.
329069
Hamster talaşlarından oluşturduğum bu küçük kutuya 29 Ağustos' ta 8 kokonu koydum. Ortamda beslenecekleri pek bir şey yok, ve talaş ortamı asit yaparsa çıkmamaları, çıkınca ölmeleri söz konusu olabilir. Ama yine de kontrol ederek en azından gelişmelerini fotoğraflayacağım.
Başarılı olursam 7 kokondan kaç yavrunun çıktığını öğrenecek, ortalama kaç günde çıktıkları hakkında bilgi sahibi olacağız ve ben de minik beyaz solucanlar olmadan yeni bir solucan topluluğu kurabilmiş olacağım.
Kokonlardan yavruların çıkmasını değerlendirmişken, yavrulardan erişkinliğe kadar geçen dönemi anlamak adına, yine 29 Ağustos' ta, az çok aynı gelişim evresinde 19 yavru solucan ayırdım solucan kutusundan.
329075
329070
Ve kullanılmış hamster talaşı ve daha önce açıkta çürümeye bıraktığım bitkisel atıklardan hazırladığım ortama saldım. Tabi ki mukavva ve yumurta kabuğu ilavesi yaptım.
329071
4 gün sonra bu sabah minik kabın hali buydu.
329072
İlginç bir şekilde 4 günde pek fazla büyümüşler gibi geldi. Bunun sebebi besin bolluğu ve sayıca azlıkları olabileceği gibi, 19 solucandan ölenler olduysa onlarla beslenmiş olmaları da olabilir; sayım yapmadım.
329074
Böyle büyümeye devam ederlerse erişkinliğe pek uzun zamanda erişmezler gibi görünüyor. Erişkin olmasalar bile makul boyutlara ulaşabilirler.
Şimdilik bu kadar. Güzel ve ilginç gelişmelerle tekrar beraber olmak dileğiyle..
hevesli meraklı
02-09-2012, 13:33
ilgi ile takipteyiz. :)))
Çok güzel anlatmışsın ellerine sağlık. Bende bodrum katta yapıcam, büyük çaplı bidonlarım hazır bodrum kat hazır sadece kırmızı solucanları tedarik etmek kalıyor. KPSS sınavına hazırlanmıstım 84 le atanamadım iş de yok parada. Hızlı bi şekilde iş aramaya başladım ilk aylığımla bu işe başlayacağım. Bodrum kat geniş ben biraz daha büyük ebatlarda çalışmayı düşünüyorum :)
Sayın eflone, az önce tv de bir bayanın bebeği için başladığı kompost olayının sonucunda koca bir tesise sahip olması yayınlandı. Açıkcası hem hayran oldum, hem de kıskandım:)
4m2 lik balkonda başlayan macerası, taleplere yatişemeyen bir tesise ulaşmış. Dinlemenizi isterdim.
Saygılar.
İçinizde sevgi ve işe atılma isteği uyandırsa ne mutlu ancak bahsettiğiniz programda çıkan bayan, benim solucanları temin ettiğim, kurduğu firma hakkında fikirlerimi de paylaştığım, zamanında telefonda gereksiz yere benimle kavga etmeye çalışmış bir insan. Programı izlemedim ama annemden bugün öğrendim, O da izlemiş ve sizin gibi beğenisini benimle paylaştı. Öncelikle programa katılan hanımefendi, benden çok daha fazla senedir bu işin içinde, ve baştan itibaren ticari düşündüğü için benden farklı tecrübelere sahip. Ancak aşırı derecede pahalı, adeta fahiş fiyata satarak elde ettiği gelirine rağmen olayı hala bebeği için yapması gibi basit duygu sömürülerine vurması benim geçtiğimiz senelerde kendisine duyduğum duyguların depreşmesine sebep oldu.
Söylediğim gibi programı izlemedim, annemin deyimiyle, çocuğunun alerjik bir bünyesi olduğu için organik üretime geçtiğini söylemiş. Bunun müşteri yelpazesini şifa aramak için o gübreyi bile yiyebilecek olan insanlara doğru açmaktan başka bir anlamı yoktur çünkü hemen herkes tarafından bilinir ki, astmatik kişilerde krizler bahar aylarında yoğunlaşır, bunun da temel sebebi havadaki polen yoğunluğundaki artıştır. Ve organik üretim doğru yapılırsa polen üretiminde de doğrudan bir artışı beraberinde getirecektir. Yani temelsiz iddiaları, solucan hakkında en ufak bilgisi bile olmayan halka, hala doymayan bir iştahla yedirmeye çalışmak, insanları bilgilendirmekten ziyade, sürdürülebilir yaşam fikrini bile tüketici sistemin elinde oyuncak etmekten başka bir şey değildir.
Ve adeta fetişist bir şekilde solucanları öpmeye kalkışmak saçma ve tehlikeli olduğu kadar yanlış örnek de arz etmektedir. Çünkü forumda da bazı insanların düşündüğü gibi solucan dışkısı steril olmaktan öte, gübreler arasında mikrobik aktivitesi en yüksek gübreler arasındadır.
İnsanlara ve çocuklara, bütün canlıları okşayarak illa da elleyerek öperek sevgi aşılamak, hayatı çizgi-filmleştirmekten başka bir çaba değildir ve bağışıklık sistemi bir miktar baskılanmış bir çocukta yapabileceği sonuçlar açısından vebal teşkil etmektedir.
Daha uzun uzun paragraflarla neden 'aydınlanma'ların sabah programlarında adeta içinin boşaltılıp para kazandıran araçlara döndürüldüğünü anlatabilirim, ancak burada durup kendi yapmaya çalıştığım şeyi tekrar anlatarak konuyu şimdilik kapatmak istiyorum:
Ben bu başlık altındaki dizide amatör ve konunun konuyu açtığı bir öğrenim sürecimin sonunda yaşadıklarımı elimden geldiğince bilinçlendirici bir biçimde paylaşmaya çalışıyorum. Her cevap diğerinden farklı bir konuya değiniyor ve bazı nadir olayları fotoğraflamak ve video kaydı yapmak suretiyle aktarmaya çalışıyorum. Bu işi ticari anlamda da yapacak olsaydım da, terasımdan tanesini 1 lira gibi fahiş fiyatlara sattığım solucanlarla nasıl zengin olduğumu anlatmak yerine sürdürülebilir tarım konusunda konuşmaya çalışır, yıllar önce bir şekilde öğrendiğim bilgileri yıllar içinde değiştirmeden satmak yerine Batı ülkelerinde,özellikle Amerika' da onlarca yıllık tarihi olan 'vermikültür'ü tanıtan kitapları belgeleri çevirmekle uğraşırdım. Sanal ve kurulu bir kütüphane kurar, 'database' oluşturmaya önem verirdim.
Ve internet üzerinden zamanında güvenliksiz yaptığım alışverişlerde FATURA yollardım, kaçakçılık yapmazdım.
Siz izleyip mutlu olduysanız sizin adınıza ben de mutlu oldum. Ancak ekran karşısında saçımı başımı yolmaktan başka bir işe yaramayacak bir konuşmayı dinlemeyi hiç istemezdim.
Konuyu tekrar açıp kendimi ifade etmeme vesile olduğunuz için teşekkür ederim.
Sayın eflone, az önce tv de bir bayanın bebeği için başladığı kompost olayının sonucunda koca bir tesise sahip olması yayınlandı. Açıkcası hem hayran oldum, hem de kıskandım:)
4m2 lik balkonda başlayan macerası, taleplere yatişemeyen bir tesise ulaşmış. Dinlemenizi isterdim.
Saygılar.
Bu sefer çok uzun bir aradan sonra merhaba. Bu sefer belki geri dönemeyebilirim dedim, okul yoğunluğundan eve bile 2-3 günde bir gelir olmuştum. Ancak oluşan küçük boşlukta hem yeni gelişmelerden, iyi kötü, haberdar edeyim istedim.
Öncelikle erişkinlik süresini inceleyeceğim mini kutudaki deney, zamansızlıktan dolayı sub-optimal hatta başarısız oldu. Çoğu zaman solucanlara verecek bir şeyler hazırlayacak zamanım olmadığı için kapaklarını açıp kapatmayla yetindim.
Yine de bir ayı geçerek erişkin hale geldiler. Üreme yeteneklerini gösteren clitellumları çıksa da yer-besin problemleri sebebiyle üremediler. Daha doğrusu kokon arayacak zamanım olmadı, belki de çoktan kokon üretmeye başlamışlardır.
352244
Bu fotoğraf deneyin 2. haftasında çekildi. Hamsterların dışkılarını aktif olarak vermeye başlamıştım. Ve bir gün içinde tamama yakın tüketiliyordu. Malesef iki hamster' ı da açıklayamadığım sebeplerle 2 hafta arayla kaybettim.
352245
Planımın parçası olarak hamsterların idrarlarını yaptıkları kumda filtre ederek, bakteriyel çoğalma olmadan toprakla kavuşturdum. Koku sorunu yaşamadım. Ancak kemirgenlerimi kaybedince bunun gibi fotoğraflar çekemedim artık.
Solucanlar preclitellate döneme bir buçuk ay sonunda girmişlerdi. Bu dönem clitellum' un, yani seksüel erişkinliğin göstergesi olan organ olmadan 'tubercula pubertatis' denen çıkıntıların oluştuğu dönem. Fotoğrafta çok iyi seçilmese de solucanın kafa kısmına yakın segmentlerde iki taraflı beyaz, 4-5 segmenti içine alan kabarıklık görülebilir.
352246
Aynı dönemde oluşmaya başlayan clitellum.
352247
Düzensiz bir şekilde artık eklediğim kutuların durumu aktarayım:
Büyük kutuya balkonda oluşan dallardan ve bazı artık meyve sebzeden kattım. Ve tabi ki hamsterlardan kalan artıkları bonus olarak verdim. Bu kutuda solucanlar çok ince iş çıkarıyorlar, artıklar güzel bir şekilde parçalanıyor.
352253
İstediğiniz kadar engebeli yapın yarına dümdüz hale getiriyorlar.
352254
Aynı zamanda üreme profili de gayet iyi bu kutunun. Tekrardan her boy solucan görür oldum kutularda sayelerinde.
352255
Büyük kutuya plansız olarak eklediğim bal kabağı, sebze artıkları, mukavva, kahve çay posası vs. nin birkaç gün sonrasında tepeden başlayarak aşağıya doğru yıkılmaya başladığı anlaşılabilir. Artıkları bir köşede toplamıştım, ancak fotoğraf vs çekmemiştim. İzleminde çektiğim fotoğraftan bir hafta kadar sonra seçilemeyecek derecede ayrıştırılmışlardı.
352256
Yine büyük kutudan kokon ve genç-yavru solucan aynı karede. Artan bir dinamikle kutu büyürken yeni bir kutu oluşturmak için ne zamanım var ne de mevsim müsait. Ellerinden geldiğince kutuyu popule etsinler kış boyu. Zaten evin içine alma zamanı da yaklaşıyor..
352257
Küçük kutudan bahsedersek, artıklar büyük parçalar halinde kaldıkça çözünmeleri daha da problemli oldu. Yanlış hamleler ve buradaki solucanların hem farklı (daha küçük) olmaları hem de kutuya alındıkları zaman nispeten daha genç pozisyonda olmalarından dolayı bu tablo büyüyerek sürdü. Ve yanlış idare edilen kutular gibi anaerob oldu. Kokusu yayılıcı olmasa da havalandırmak için yaptığım kazılarda rahatsız edici oldu. Yine zamanım olsa artıkları solucanlardan arındırıp, havalandırıp büyük kutuda tekrar kullanmayı düşünürdüm, ancak malesef böyle idare edecekler. Kokonların çıkma süresini incelediğim deney de zamansızlık kurbanı oldu ve kokonları toptan bu kutuya aktardım. Buradaki erişkinler de kokon ürettiler, diğer büyük kutu kadar olmasa da burada da kokon ve yavru kısmı oluşmaya başladı.
Ancak rahatsız eden kokudan arınmak ve havalandırmayı arttırmak için kutuyu biraz boşaltmak gerekiyordu ve son zamanlarda yeni başladığım işlere uygun olarak aklıma bir fikir geldi.
Son hamster öldüğü gece, ben de bitki evi diye adlandırdığım ışık-ısı ayarlı kapalı sistemimde durgun su kültürü yapmaya karar vermiş, gerekli siparişleri yapmıştım. Sabah çok kötü bir güne uyansam da, çeşitli su bitkileri ile kiraz karides diye adlandırılan Neocaridina heteropoda türlerinden ve salyangoz yiyen katil salyangoz diye adlandırılan Anentome helena aldım.
352300
Su üstü ve altı bitkileriyle oksijen ve ekstra besin ihtiyacı olmayan sistemim oldukça iyi işledi ve kara ekosistemlerinden sonra su ortamlarındaki ekosistemleri ve dengeleri inceleme fırsatım oldu. Akvaryumun ayrıntılarına değinilecek bir forum değil agaclar.net, o yüzden sadece karideslerden bolca yavru ürettiğimi ve su üzerinde yüzen Lemna minor (su mercimeği) ile yeni fikirlerin önü açıldı diyerek geçiyorum.
352301
Yumurtalarına canı gibi sahip çıkan bir erişkin dişi ve erkek karidesin fotoğrafı.
Öncelikle etçil bitkilerimi beslediğim kutuya su mercimeklerinden atarak hem kapalı kutunun oksijenasyonunu arttırdım, hem de akvaryumda oluşan canlı çeşitliliğinden yararlanan etçil kutusu bir anda durgun su, bataklık ekosistemine dönüştü. Mikro ve makroorganizmalar çeşitlendi ve tekrar sinekler oluşmaya başlarken akvaryumdan gelen salyangozlar kutuda gezmeye başladı. Tabi ki salyangozları geri akvaryuma aldım, oluşan sineklerin belirli bir kısmı da etçil bitkilere yem oldu.
Bu hafta ise anaerob hale geçmiş küçük solucan kutusundan bir miktar gübre alıp mikrobiyel olarak çok daha aktif bir bataklık sistemi kurdum.
352302
Bölünme kabiliyetleri inanılmaz olan Lemna minor' lar birkaç gün içinde sayılarını ikiye katladılar. Yanlışlıkla içeri girmiş bir basit salyangoz ise bataklık kutusunun kenarlarını süpürüp durdu.
Ancak ben durmadım. Hep aklımda olan aktif bataklık sistemini etçil bitkilerle bugün birleştirdim.
352303
5 saatimi alan işlemi kısaca anlatmak gerekirse, anaerob, kokuşmuş kutudan belirli miktarda gübre alıp taban malzemesi olarak kullandım ve bolca adi, musluk suyuyla doldurdum. Sonra diğer izole kapta, aylardır olgunlaştırdığım iki çeşit etçil bitkimi yeniden saksı kurmak suretiyle saf sudaki yerlerine yerleştirip, doğal yoldaşları sphagnumlardan bolca ektim. Ardından sisteme ekledim. Önceki sistemi de yeni sisteme ekleyip su altı, yüzeyi bitkileri ve bolca(bolca) alg' i de ekledikten sonra en çok merak ettiğim şeyi de yaptım: birkaç aydır olgunlaştırmaya çalıştığım okaliptus fidelerini bataklık sistemine yüzer şekilde ekledim. Yalnızca onun geleceği hakkında şüphelerim var.
Aktif bataklık ve etçil bitki sistemiyle bataklıkta üreyecek olan sinekler vb. uçan canlılar sinekkapanlara ziyafet çektirirken oluşacak canlı çeşitliliğini gözlemleyecek, yeni şeyler öğrenmenin tadını çıkaracağım. Bataklığa uygun bir canlı bulursam, balık vb, onu da eklemeyi unutmayacağım.
352304
Son olarak yine uzun emekle yaptığım, yine kendini kendini idare eden yavru karides yuvam. İçinde oksijen ihtiyacını sağlayacak bitkiler, besin olacak algler, yeterince saklanma delikleri ve iki yavru karides var.
Herkese iyi günler.
rise_com
22-01-2013, 11:01
Üstad, arayı yine çok açtınız. Gelişmeleri sabırsızlıkla bekliyoruz.
Son senenin yoğunluğundan dolayı bu sefer ara çok açıldı. O kadar ki, ne ben nerede kaldığımı hatırlıyorum, ne de hadiseleri güzelce özetleyebilecek durumdayım.
Son yazdığımdan bu yana 2 mevsim değişti (her ne kadar Şubat ayı görünse de takvimde, bahar gibi ortalık). Solucanları yine eve almak zorunda kaldım. İlgisizlikten dolayı havalandıramadığım en küçük kutudaki solucanlar topluya yakın telef oldular.Mecburen en büyük kutuya aktardım. Bir güne tamamen çözündüler, bir iki segmenti çürümeyen solucanlar haftalarca gözüme takıldı kutuda sürünürken. Sanırım ölmediler, ve belki de rejenere olmuşlardır.
Yanlış alışkanlıklardan dolayı anaerob olmuş kutu hakkında önceki yazdıklarıma şöyle bir baktım, birazdan farklı şeyler söyleyeceğim sanırım.
Son giriyi yaptıktan sonra tekrar o kutuyu inceledim. Bir kez bir şeye müdahale ettiniz mi gerisi geliyor, kutudan bir miktar alıp bataklık yapma fikri aldıktan sonra arkaası geldi. Solucanları, bu sefer tamamen kurtarmam gerektiğini düşündüm . Tek tek aradım, bulduklarımı kenara topladım. Ve bir tane bile yavru sayılabilecek solucan yoktu, hepsi, üreme organları uygunsuzluktan kaybolmuş yetişkinlerdi ve sayıca 99 kadardılar. Kutuya ilk koyduğumda bile 100'den fazla, tahminen 120 kadardılar. Yani ortamda çoğalmak bir yana ölmüşlerdi, zar zor idare ediyorlardı belki de.
368541
Kutudan çıkan solucanlar eve girecekleri için temizlenmeleri gerekiyordu:) Hem mukuslarına hapsolan beyaz solucanlar ve diğer eklem bacaklılardan temizlenmeleri hem de daha net incelemem için bu sefer tazyikli suyla yolca yıkadım. Tabi öldürücü derecede basınç da uygulamadım.
368542
Solucanlar güçlü canlılar. O kadar elverişsiz ortama rağmen, hadi haksızlık etmeyelim, çok da elverişli olmayan ortama rağmen yaşayanlar sağlıklı görünüyordu.
Yeni, büyük kutuya oluşturacağım ortamları o kadar ıslak olmasın diye mukavvalarının nemini oldukça az tutmaya çalıştım. Bir taraf tamamen mukavvadan oluşurken, beslenecekleri kısmı mukavva ve dengeli artıklardan oluşturacak şekilde diğer yarıda tuttum. Yeni ortamın fotoğrafı yok ama standart hale getirdiğim plastik dikdörtgen kutuyu ikiye böldüğümü düşünebilirsiniz.
Solucanlardan arındırdığım, tam oluşmamış kompostu farklı yollarla kurutmayı denedim ancak kış aylarında pek başarılı olamadım. Ocak başı gibi içine bolca mukavva koyup en eski kutuya yaydım. Hala çok ıslaktı ve kokuyordu.
368543
Size de hep göstermek istemiştim, kompostun içindeki mukus çeşitlerinden olsa gerek, o kadar tutucu bir ortam ki sıva gibi böylece kalabiliyor. Ona bu özelliğini veren kompleks organik materyal suyu tutma özelliğini de daha önce fotoğrafta gösterdiğim gibi arttırıyor. Aynı zamanda bu yapının, uygulayacağınız veya ortamda bulunan inorganik maddeleri bünyesinde toplayıp yavaş salarak ideal bir katkı maddesi olacağını da öngörebilirsiniz.
Kokuşmuş kabı yeni kapla değiştirince eskisine de normal işleyen kaptan bir miktar solucan ve hali hazırdaki komposttan ekledim. Kutular iyice birbirine girdi, kusura bakmayın ancak söylemek gerekirse diğer kutu gelişmeye devam eder nitelikte, kokonların yavruların ve erişkinlerin olduğu bir haldeydi. Artık ikisi büyük biri küçük 3 kutum vardı. Ve hepsini eve almıştım. Bir ay kadar evin de soğuk bir kısmında beklediler. Sıcak kalabilmek için hep grup halinde bulundular, kutuları ne zaman açsam onlarcası bir daire etrafında kenetliydiler.
368544
Sonunda aktif çalışmaları ve çoğalmalarını teşvik etmek için daha sıcak bir yere aldım. Evdeki süre içinde kötü koku veya solucan kaybı yaşamadım.
Bu arada, forumda bahsetmediğim bir kapta yavru solucanları tutuyordum. Bu önceden kazandığım bir alışkanlık. Yirmi kadar solucanı da farklı bir ortama alıp orada büyütmeyi, kompostu kurutup değerlendirmeyi düşündüm.
368545
Küçük bir ortamda yaşadıkları için çıkardıkları da böyle küçük oldu haliyle. Gübreyi kurutup saklıyorum, henüz karşılaştırmalı olarak kullanıp test etme imkanım olmadı.
Sınırlı ortamda üremenin de sınırlı olacağı bilindiği ve ana kutunun üremesini hızlandırmak için Ocak' ın ortasında bir yeni, büyük kutu daha eklemeyi düşündüm. Bu sefer de, çıkardığım dersle bir kısmını güvenli bir konaklama ve gerekirse kaçış yeri, diğer yanını aktif beslenme yeri olarak kullanacakları bir kutu hazırladım. Güvenli kısmı, diğer deneyimlerimden farklı olarak hindistan cevizi liflerinden oluşturdum.
368546
Diğer kısma ise, az miktarda nemlendirilmiş mukavvalara eklediğim, balkonda kullanıp biriktirdiğim peçeteler, hamsterlardan kalma idrar yapılmış kum, çürümeye bıraktığım hamster talaşı ve yenilmemiş yemleri, muz kabukları, kahve ve çay artıkları, bolca yumurta kabuğu koydum. C:N oranı ayarlamasam da dengeli oluşturmaya çalıştım göz kararı. Bu arada yumurta kabuklarına parantez açmak isterim: koyduğunuz kabukların hemen çözünmesini beklemeyin, belki de çözünüp, tamamen kullanılabilir hale gelmesi yılları bulacak. Kompostunuzdan çay yaparsanız dipte her zaman katman olarak ufalanmış kabukları göreceksiniz. Ancak belirli bir kısmının solucan metabolizmasından geçip komposta ve solucanın bünyesine geçtiğine şüphe yok.
Her neyse, ortamı oluşturduktan sonra tamamı erişkinlerden oluşan 100 kadar solucan topladım ve beyaz solucanlardan arındırmak için bu sefer çok daha titiz yıkadım.
368547
Son halleri bu olmasa da şimdiden yıkama suyunda beyaz solucan bulunmuyordu. Beyaz solucan istemememdeki sebebi de açıklamam gerekiyor. Öncelikle beyaz solucanların sayıca çok artmasında asiditenin rolü olabileceğini kabul etsem de, ortamda olmalarının yalnızca asitliğe bağlı olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Bunu daha önce yaptığım pH çalışmalarııyla bir nebze ispatladığımı düşünüyorum. Onları sistemde istemeyişimin temel nedeni, gübreyi son tahlilde kullanmak istediğim zaman eleyip saklamak, gerekirse kurutmak istiyorum. Bu esnada da tamamına yakın solucan öleceğinden, durduk yere canlı öldürmekten kaçınıyorum. Solucan gübresini de direkt olarak toprağa vermeyi, evde bu işleri yürüten biri olarak pek istemiyorum. Çünkü solucan gübresi mikrobiyel anlamda ve canlı çeşitliliği olarak zengin bir gübre. Ancak evimin kaldırabileceği maksimum bir epitop var. Bazı minik böcekleri kaldıramayabiliyor:) O yüzden en azından yeni bir kutu oluştururken ortama elimden geldiğince az çeşit makroskopik canlı koymak istiyorum.
368548
Solucanları yeni yerlerine koyup, blok hallerinden kurtulup tek başlarına dolaşmayı teşvik için floresan altında bir müddet beklettim. Yeni kutu oluştururken önemli bir noktanın da bu olduğunu düşünüyorum. Eski yerlerinden direkt olarak yeni ortama alınanlarda değil de, benim gibi tek tek alınıp yıkanıp, koruyucu mukus tabakasından ayrılan ve bu arada önemli derecede fiziksel travmaya maruz kalan ve adeta top haline gelen solucanlar, yeni yerlerinde hemen kıvrılıp başka yerlere ilerlemiyorlar. Çoğu bitkinlikten veya başka bir nedenle olduğu yerde kalıyor. O zaman da kalabalık bir halde ve koruyucu tabakalardan ayrı, belki de yaralanmış durumda kendi ölümlerine zemin hazırlayabiliyorlar. Belki de büyük felaketin altında yatan bir sebep de buydu. Çünkü solucanları ölü olarak bulduğum 'o bir gün sonra'da grup halinde ölümler vardı, tek tek kutu geneline yayılmış bir ölme şekli değildi.
Bu arada bir önce hazırladığım kutu gayet iyi ilerliyor, bir kokon bile bulamadığım ortamlarından yeni ortamlarına geçen solucanlar clitellumlarını tekrar oluşturup çiftleşiyorlardı. Son yeni kutuyu yaptıktan 2 gün sonra yine çok demonstratif bir görüntü yakaladım:
368549
E.fetida çiftleşmesi (http://www.youtube.com/watch?v=Q5PW-kHe5XU)
Videoda daha yakın çekimden, clitellumların diğer solucanın üzerine taşıp onu kayrayacak şekilde nasıl uzadığı görülebilir. Daha önce fotoğraftan görmüş olabilirsiniz, ancak clitellumun yaptığı bu uzanımın bir bilgi olarak bile her hangi bir yerde görmüş olmanız pek mümkün olmasa gerek. Ben de ilk kez şahit oldum çünkü.
Birkaç gün önce kutuyu baştan aşağı havalandırıp inceledim, en kaba bakışta bile onlarca kokon saydım. Ve sıfır yavru olarak başlayan kutuda birkaç haftalık yavru solucanlar belirmeye başladı. Bu da, ortam şartlarının üremeye ne kadar önemli bir katkı yaptığının kemik kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.
Arada geçen zamanda, doluluğu yüzde elliyi geçen ana kutu, atık fazlalığından hafifçe kokmaya başladı. Temel sorumlusu havalandırmanın sadece tepeden yapılıyor olması ve daha önemlisi sisteme eklenen suyun çok az bir kısmının sistemi terk etmesiydi. O yüzden kabın altına iki defa mukavva koydum, saatler içinde tamamen ıslandıklarına şahit oldum. Kokmayı bu derecede sulu ortamlarda engellemek çok zor olsa gerek. O yüzden yeni oluşturduğum kutulara asla ekstra su eklemedim. atık eklenecekse de yüzeye bırakıp ıslanmasını, olmuyorsa derine gömerek gerekli neme ulaşmasını bekledim. Sık fısfıslamak da kokuşma için bir tetikleyici. Tabi benim yaptığım gibi kapalı ortamda, yoğun hava sirkülasyonu ve buharlaşmanın teşvik edilmediği koşullarda yapılan çalışmadan bahsediyorum.
Bu arada yılbaşı gibi dinlenme ve kurumaya koyduğum eski kompostu, havaların ısınması ve balkona vuran direkt güneş ışığıyla kurutmaya başladım. Sonra dairesel kutudan çıkarıp; standart kutuya alıp, parçalara ayırıp, kurumayı hızlandırdım. Koku kurudukça yok oldu, tabi minik beyaz solucanlar da.. Ölmeden yakaladıklarımı sinekkapanlara verdim, bitkinin de işine yaradı.
368562
Yeterince parçalayınca eklediğim mukavvaların ayrışmaktan çok uzak olduğunu görebildim. Zaten kış mevsiminde böyle bir şey de beklemiyordum. Tabi ki solucanların ayrışmaya yaptıkları katkıyı da göstermiş oldu bir nebze.
368563
Yeterince parçalayabildiklerimi elekten geçirince ortaya bu güzel görünüşlü gübre çıktı.
Standart büyüklükte partiküller pürüzsüz bir yumuşaklık sağlıyorlardı, dokunmadan edemedim:)
368564
Solucan gübresiyle ilk tanışmamı sağlayan numuneyi iki seneye yakındır tamamen kullanmadım. Arada hep kıyaslama için kullanırım. İki ürün kıyaslanınca benim üretimimin daha kahverengi olduğu ortaya çıktı. Karbon oranının yüksek olduğuna mı delalet eder emin değilim ancak renginden memnun olduğumu, görünüş olarak verimli olduğunu söyleyebilirim. Diğer giride fotoğrafı olan kompost da siyahtı, bu ise kahverengi. İleriki dönemlerde ikisinin karşılaştırmalı deneylerini yaparsam paylaşırım. Çünkü iki kompost da kullanılmadan bekliyor.
Gelişmelerle, belki bu sefer daha uzun bir zaman sonra görüşmek üzere.
Umarım hepiniz yaptığınız işlerde uzun dönemde başarılı olursunuz.
Poseidon
13-02-2013, 19:37
Sayın eflone
Tecrübelerinizi aktardığınız için çok teşekkürler , yukarıda resimlediğiniz Kudzu'nun şu anki durumu hakkında bilgi verirseniz memnun olurum.
Fotoğrafını çektiğim kudzuyu, kendi başlığında anlattığım diğer başka bir kudzuyla birlikte saksıya almıştım. Hatırlamıyorum ama belki Kudzu başlığında olabilir. Ama kışın başlarına ne geldiğini yazamadım başlığa. Hem vakitsizlikten, hem de başlık tatsızlıklara şahit olmuşken yazası gelmiyor insanın.
Her neyse, kışın tepe vejetasyonun tamama yakını öldü. Belirli genişliğe sahip gövde kısımları ise canlılığını muhafaza etti. Balkonda olmasalardı belki onlar da ölecekti, emin değilim. Ancak baharın gelmesiyle saksıdaki iki kudzu da gövdeden tomurcuklanarak büyümeye başladılar. Geçen hafta çekilmiş bir fotoğraf
377778
Sayın eflone
Tecrübelerinizi aktardığınız için çok teşekkürler , yukarıda resimlediğiniz Kudzu'nun şu anki durumu hakkında bilgi verirseniz memnun olurum.
Bir aydan fazla zamandır pek değişik bir şey olmadığı için kısa tutarak gidiyorum bu sefer.
Yalnızca kesin olarak farkına vardığım, literatürden de desteklediğim bir şeyi tekrar söyleyeceğim.
Yüksek Karbon/Azot oranı, yani diğer deyişle daha fazla kahverengi, ya da daha çok mukavva üreme hızını oldukça etkiliyor. Karşılaştırmalı deney yapamıyorum malesef ama kendi gözlemimle net olarak söyleyebilirim. Yeni oluşturduğum iki kutuda da şu ana kadar elde etmediğim kadar fazla kokon elde ettim ve çıkmış-çıkacak yavrulardan yaza doğru erişkin hale gelenlerle yeni bir çok kutu yapacağım.
Belki birkaç fotoğraf da paylaşırsam...
377782
En son yazdığımdan beri ilk kez takviye yaptım. C:N oranını düşürecek ve üremeyi yavaşlatacak olsa da yumurtadan çıkan yavruların beslenmesi için gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü yüksek azot oranı aynı zamanda yüksek protein içeriği demektir. Yüksek protein de daha besili solucanlar demektir.
377783
Bu kutuda yavrular erişkinleri sayı olarak çoktan geçti diye tahmin ediyorum. Eskiden beyaz solucanlar kutuyu ele geçirdiğindeki manzaraları yavru E.fetida' larla yaşıyorum. Dokunduğum her yerden yavrular kıvrılarak kaçıyorlar. O kadar fazlalar ki plastik kabın duvarlarına çıkıyor, geri dönemeden kuruyup ölüyorlar. 10' a yakın bu şekilde kayıp verdiğimi tahmin ediyorum.
Toparlarsak:
Solucan Gübresi ilerledikçe insanların fark etmesi gereken bazı şeyler oluyor.
Örneğin;
-Bütün solucanlar tek bir kutuda toplanmamalıdır.
-Bütün solucanlar bir anda yer değiştirilmemeli, yaşayacaklarından emin olunmalıdır.
-İnternetten edinilebilecek bunun gibi bir çok bilgi...
Ancak, genellikle insanların bilmediği bir şey var. Solucanlar farklı ortamlarda farklı işler yapıyorlar, ve her kompost denemenizde farklı sonuçlar ortaya çıkıyor. Her solucan gübresi çok değerli, bitki gelişimini birkaç günde patlatacak içerikte olmadığı gibi, her seferinde de aynı kaliteyi yakalayamıyorsunuz.
O yüzden benim tavsiyem farklı birkaç kutuda aynı zamanda devam etmektir. Yani bir kutunuzda bitkileriniz için yüksek azotlu gübre yaparken, diğer kutuda solucanların çoğalmasını arttıracak, özellikle mukavvadan zengin ortamlar oluşturabilirsiniz. Hem yüksek C:N oranı daha stabil bir ortam sağlar ve solucanlarınızın ölme ihtimali düşük olur(erken safhada ölümler, başlangıç aşamasında olan bir kişinin, solucan gübresine merakına rağmen, tamamen vazgeçmesine neden olabilir).
Üreme kutusunda büyüyenleri diğer kompost kutularınıza dağıtabilir, böylece daha kısa zamanda daha fazla artık dönüştürebilirsiniz.
Herkese iyi bir bahar dilerim.
Gazete kagidini da cok severler. Makasla kirpilmis gazete kagitlarini hatur-hutur atistirirlar. "Anamaddesi SELULOZ"
Lütfen başlığı güzelce okuyup öyle cevaplar yazalım. Daha önce bahsetmiştim gazeteden. Solucanların sevdiğinden..
Yeni bir şey söylemeyeceksek veya bir şey sormayacaksak başlıktaki yorum sayısını arttırmamıza gerek yok, başlıkta az ve özet bilgiyi vermeye gayret ediyorum. Deneyimlerimi de 'bunu çok severler' den ziyade, gözlemlerimle ve deneylerin sonuçlarını aktararak paylaşıyorum.
Katkınızı daha da açar, örneğin; gazete kağıdı karbon açısından zengindir, yataklama malzemesi olarak idealdir. Mukavvanın ana bileşeni de sellülozdur, doğadaki karbonun saklandığı temel maddelerden biridir gibi, hem başlığa yeni bir bilgi katan, hem de başlığın genel havasına uygun şekle sokarsanız mutlu olurum.
Yazdıklarımı lütfen yanlış anlamayın, yalnızca solucan konusu günden güne çarpıtılırken en azından kendi açtığım başlıkta yorum başına en fazla faydayı sağlamak istiyorum.
Gazete kagidini da cok severler. Makasla kirpilmis gazete kagitlarini hatur-hutur atistirirlar. "Anamaddesi SELULOZ"
elkteknikr
29-05-2013, 19:56
sayın eflone solucanlar ile ilgili yazılarının çoğunu okudum.ilk önce paylaştığınız için ******.Merak ettiğim balkonda bu işleri yapıyorsunuz.Anladığım kadarıyla.Eşiniz anneniz bunlara nasıl izin veriyor.Bunu çok merak ediyorum.Benim ki herhalde çıldırır.Birde benim müstakil evim var.Bende bahçede solucan ve kompost işine girdim 15 gün oldu.Ben o firmadan 500 liraya o solucanları alacak durumum yok. Bahçeden topladığım karışık kahverengi ,eropan, kırmızımsı tür gibi 70-80 kadar ile başladım.Kompost kutularınada atıklarımı atıp kompost yapmaya çalışıyorum.Siz evde çok güzel deneyler yapmışsınız.Tebrikler.Benim solucan bulmam lazım biliyorum.İnşallah sizden aldığımız deney bilgileri ile daha da ilerletirim.Bir de solucan gübresinin bitki üzerindeki etkilerini incelediğiniz deneyleri merak ediyorum.
vetman996
13-07-2013, 05:08
Sayın Eflone Merhaba.
Paylaşımlarınız için teşekkürler.
Solucan konusu pek ilgi çekmiyor olsa da gün gelecek doğalı arayanlar için ilgi çekiyor olacaktır.
Paylaşımlarınızın devam etmesi dileğiyle... Selamlar... Saygılar...
seratblyz
16-07-2013, 22:19
Sayın eflone, birbirinden değerli ve bilimsel çalışmalarınızı ilgiyle okudum ve çabanız için teşekkür ediyorum. Solucan kompostu hakkında bulduğum bir videoyu bu konu altında paylaşarak katkıda bulunmak istedim. Kolay gelsin, başarılar.
Kompost Atölyesi - YouTube (http://youtu.be/EpNjK1juX9w)
SERDALYAVAS
04-02-2024, 20:20
Son derece harika bilgilere ulaştım sayenizde her şey için teşekkürler
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.