View Full Version : Güneş ışığı
Güneş bitkiler için çok önemli burası kesin. Peki normalden daha az sulanan, normalden daha az toprak kullanan bonsailerinde normalden daha az güneş ışığını yeterli bulmaları söz konusumudur. Güneşli bir yere koyun denilen normal bir fidanın bonsai versiyonu günde 1-2 saatle idare edebilirmi.
**** fazla ama yakıcı olmayan güneşin zararı nedir(besin yönünden) Fazla besin yakar fazla su çürütür. Fazla güneş ne yapar.
Murare çok derin düşünmeye başladın sen:)
Güneş ışığı bildiğimiz gibi bitkilerin fotosentez yapması için vazgeçilmezdir. Güneşlenme ihtiyacı bitki türlerine göre değişir. Bonsai açısından bakarsak; yetersiz güneş ışığı alan bitkiler zayıflayacak ve uzun sürgünler vermeye başlayacaktır. Bizim işimize gelmez tabii bu durum..:) Kök budaması yaptıysak ayrı... O zaman gölge bir yere alırız bitkiyi ama kesinlikle tam gölge değil.
Fazla güneşten kastını tam anlayamadım. Güneş güneştir. Hele de kışın fazla güneşi nerden buldun bakiim sen:)) Sözgelimi diyorsan o zaman; fazla güneş sağlıklı bir bitkiye bence zarardan çok yarar sağlar. Ama bonsaide uyguladığımız teknikleri göz önüne alırsak (ağacın türüne göre değişmekle beraber) yeni budanan bir ağacı hızlı su kaybetme tehlikesine karşı yarı gölgeye almalıyız.. Bitki bizim uygulamalarımızla sarsılacağından ona toparlanmak için zaman tanımak gerekir. Toparlanma aşamasında bitkiyi yakıcı güneşten korumalıyız diye düşünüyorum.
Biraz sanırımlı oldu ama sanırım bu bilgiler bir fikir vermiştir.. :)
Soramadım sanırım bitki fazla demir alınca (atıyorum) yaprakları sararır, fazla çinko alınca çiçekler dökülür gibi güneşten ne alıyorsa bitki herhalde d vitamini almıyordur, bunun fazlasının zararı olurmu. Kusura bakmayın biz bilgili olmadığımız için okuyarak - sorarak öğreniyoruz. Mektepliler bize katlanacak artık.
Estağfurullah... Seni hiç öyle görmedim. Kendimi de bu konularda çok bilen kabul etmiyorum. Benimkiler eskiden kalma bilgiler. Bölük pörçük işte, bir araya getirip yardım etmeye çalışıyorum. Arada sana takılmazsamda olmaz. Bana da sen bu konuda katlanacaksın artık:)) Soracaksın tabii, yeri geldiğinde de biz sana soracağız. Karşılıklı olacak yani..
Bu konudaki son bilgi kırıntımı da yazayım da işe yarayayım; bitkiler güneşin ultraviole ışınlarını kullanırlar. Bunun fazlası diğer canlılar gibi bitkilerede zarar verebilir. Ama bitkiler bu ışınlara bizden çok daha dayanıklıdır.
hasancihad
27-11-2006, 14:31
Tabi bitkinin güneşe olan ihtiyacı da bir ölçüye kadar. Sağlıklı kalması için karanlığa da ihtiyacı var. Sürekli kucağında saksı güneşin peşinden koşacaksan. Bunun bitkiye zarar verme ihtimali mevcut. (Sana daha çok):D
Bu konuda karanlığın (gece) bitki için bir zorunluluk olmadığını; sadece bitkinin fotosentezin bu aşamasında ışığa ihtiyacının bulunmadığını iddia eden ve fikirlerini 6 ay gündüzün yaşandığı bölgelerdeki yetişen bitkilerle ispat yoluna giden görüş sahipleri de var. Bunlar gece olmasa sürekli güneş olsa da bitki fotosentez yapar ve hayatına sağlıklı bir şekilde devam eder diyorlar.
Yani güneş ışığı fazla olsa da bitki ihtiyacı kadarını alacaktır, fazlası için "bacaklarınıza sağlık beni güneşin peşinden koşturdunuz ama ben artık doydum" diyecektir diyorlar sanırsam:D
Ne yazıkki cevaplarınız beni memnun etmedi. Eğer evet fazlası zarar küçük bitkilerede az güneş yeter deseydiniz daha mutlu olurdum. Evim az güneş alıyorda o yüzden. Hayatın gerçekleri ne yazıkki :(
Estağfurullah... lık birşey yok gerçek bu bitkiler hakkında birşey bilmiyoruz sayenizde öğreniyoruz.
Üzülme benim evimde az güneş alıyor. Ama bu beni yıldırmıyor. Günde en fazla 2 saat güneş ışığı alıyor, o da sadece balkonlara geliyor. Evin bir odası 1-2 saat güneş alıyor. Ama o odada çocuk yatıyor oraya bitki koyamam ki dimi.. Dert ettiğin şeye bak. Balkonlarımda (3 balkon) tüm çiçekler güneşten daha fzla istifade etsin diye kenarlarda dizilmiş duruyorlar. Kuvvetli rüzgar olduğunda hemen indirip yere koyuyorum. Rüzgar ve kar dışında güneş için hep ordalar. Ne yapalım elimizdekiyle yetiniyoruz. Merak etme seninkilerde benimkilerde güneşi az da olsa görüyorlar ve bu onlara yeterli. Sadece çiçek açanlar için biraz sorun oluyor. Az çiçek açıyorlar... Hepsi bu.. Bence bu da sorun değil. Taşınamam valla..:))
Neyse o zaman varsın az çiçek açsın ne yapalım.
hasancihad
27-11-2006, 15:28
Murare,
Bu konuda benzer bir sıkıntı yaşadığım için araştırma yapıyorum. Evde "indoor" bonsai ve bitki bakımı konusunda. Eğer ışığın yetersizse ışıklandırma yoluna gidebilirsin. "grow light" Bu şekilde hiç ışığın olmadığı mekanlarda (kutuplarda penceresi olmayan ısı korumalı seralarda) bile domates biber yetiştirilebiliyor.
Diğer taraftan çiçek açtırmak için ayrı yapraklarını beslemek için ayrı lambalar kullanılıyor. Bir kaç örnek resim yüklüyorum
5614
Evet bunlar üzerine konuşulmuştu (güneş ışını yansıtıcı, güneş ışınlı lambalar) ama ne yazıkki ya çok yer istiyor bu tip malzemeler ya çok para. 30 saksıyı nasıl ışıtırım bunlarla, belki daha fazla. :D
hasancihad
27-11-2006, 15:35
5615
Bu da başka bir resim...
bonsaisever
27-11-2006, 15:44
Yapay ışık konusunda buraya (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=1605&highlight=yapay0+g%FCne%FE) baktınız mı?
Konuyu orada devam ettirirseniz uzman arkadaşların daha güzel cevaplar vereceğinden eminim.
Ne dersiniz :)
Hasancihad bilgiler ve resimler için teşekkürler. Daha önce bahsedilmişti ama bu resimler çok iyi oldu. Ayrıca yaprak ve çiçek çin ayrı lamba derken nasıl lambalar acaba? Merak ettim şimdi. O konuyu bende takip etmiştim .Elektrik faturasımı dersin yer sorunu mu dersin. lambası pahalı onumu dersin. Ayrıca evin içi ışıl ışıl sahne gibi onu mu dersin:)) Kısacası şimdilik yapmayı düşünmüyorum. Ama benim küçük bir uygulamam var. Menekşelerimi öyle açtırıyorum. Sistem basit; bildiğimiz spot lambaları yakıyorum akşamları ve ışık ihtiyacını bir nebze olsun gideriyorum. Bir ara kışın 4 ay boyunca hiç çiçek açmadılar. Düşündüm ve buldum. Salona yeni tavan lambaları almıştım. Onları kullandığım için de spotları hiç açmamıştım. Sonuç; spotlara döndüm ve şimdi hepsi yeniden çiçekli:) Basit ama etkili...
Baştan söyleyeyim yazacaklarımın bonsai ile ilgisi yok. Ama genel anlamda bitki olarak düşünürsek;
Bazı bitkiler sosyaldirler. Yani bir arada yaşarlar. Bazıları ise birbirinden uzak mesafelerde yaşarlar. Hatta kendi tohumu kendi yanıbaşına düşen bitkilerin pek çoğunda tohumda çimlenme görülmez. Bunların pekçok nedeni olmakla birlikte, bir tanesi de ışık isteğidir.
Yani bazı bitkiler fazla ışığa gerek duymazlar, hatta fazla güneş ışığı alınca zararlanmalar meydana gelir. Bir bitki fazla güneş ışığı istemiyorsa toplu halde yaşaması gerekir, yani komşu bitkiler kendine fazla güneş gelmesini engellerler; bakı farkı ile bazen de kendisi komşu bitkilere güneşin ulaşmasını engeller. Bu engellemelerle belki de alacakları doğrudan güneş ışığı miktarını ve süresini yarıya indirirler. Bu bir korunma mekanizmasıdır.
Siz bu şekilde ışığın fazlasını kendi çabaları ile azaltan bir bitkiyi zorla güneşin altında bekletirseniz bitkide başlıca iki değişiklik meydana gelir;
Birincisi; Bitkinin morfolojik yapısında: Yani yapraklar küçülür, stoma sayısı artar ama stomalar olduğundan daha küçüktür. Bitkinin boğum araları kısalır.
İkincisi; Bitkinin fizyolojik yapısında: Fazla güneş ışığı bitkinin kloroplastlarındaki klorofil pigmentinin parçalanmasına neden olur. Bitkide fazla güneş nedeni ile KLOROZ görülür. (Kloroz: çeşitli nedenlerden dolayı bitkide görülen klorofil noksanlığı). Bitki günden güne sararır.
acerpalmatum
27-11-2006, 16:35
Güneş bitkiler için çok önemli burası kesin. Peki normalden daha az sulanan, normalden daha az toprak kullanan bonsailerinde normalden daha az güneş ışığını yeterli bulmaları söz konusumudur.
1-Bonsailer normalden daha az sulanmazlar ; Bu bir gövde, Yaprak, Kök oranıdır. binlerce yaprağı olan 300 yaşındaki çınar ağacının su kaybıyla 5 yaprağı olan 30 cm boyundaki çınar ağacının su kaybı aynı olmayacak ve toplamda tükettikleri su miktarı da farklı olacaktır. Ağacımız bonsai de olsa çevre sıcaklığına da bağlı olarak su tüketimi ihtiyacı kadardır ve buna daha az tüketim değil ihtiyacı oranında tüketim demeliyiz.
2-Bonsailer sınırlı bir saksıda doğadakinden daha az miktarda toprak karışımı içinde muhafaza edilirler. Bu bonsailerin besin değeri düşük az miktarda toprakta yetiştirilerek bodurlaştığı düşüncesini çağrıştırabilir. Ama aksine bonsailerin sağlıklı olması için doğadakinden daha sürekli ve dengeli besine ihtiyacı vardır bu dar alanda ve budamaya bağlı ağaçda oluşacak stresi azaltmak için önemlidir. Hatta doğadakinin aksine sağlıklı bir bonsai için mineral takviyeleri ile bu stres daha da azaltılmaya çalışılmalıdır. Bonsailer iyi besin almalıdır.
Fazla besin yakar fazla su çürütür. Fazla güneş ne yapar.
3-Fazla güneş yakar. bunu özellikle acer palmatum gibi yapraklarında klorofil eksikliğine bağlı olarak kırmızı renk görünen direk güneş ışığına alerjisi olan türlerde daha hızlı gözlemleriz. Bu saksıdaki ağaçlarda daha hızlı şekillenir
Ağacın türü neyse ve doğada ne kadar güneşe ihtiyaç duyuyorsa Bonsaimizde o kadar güneşe ihtiyaç duyacaktır. Güneşin eksikliği durumu kendini bonsaide hiç istenmeyen uzun sürgünler ve sağlıksız dal ve yaprak yapısıyla kendini belli edecektir. Ayrıca Acer palmatum atropurpureum (Kırmızı yapraklı japon akçaağacı ) gibi türlerde yaprakların yeşil olmasına sebep olur.
Bildiklerim bunlar yardımcı olabildiysem ne mutlu.
Merhaba fmt79;
Yardımlarını esirgemediğin için teşekkürler.. Verdiğin bilgilere bakarak murare şimdi üzülecek:) Çünkü fazla güneş boğumları kısaltıp yaprakları küçülterek kendi kendine bonsai oluyor demektir. Bizim bonsailerin de canı çıkıyor kısalacağım diye... Güneş ahhh güneş lazım balkonlarımıza...
bonsaisever
27-11-2006, 17:50
Çünkü fazla güneş boğumları kısaltıp yaprakları küçülterek kendi kendine bonsai oluyor demektir. Bizim bonsailerin de canı çıkıyor kısalacağım diye...
Ah keşke bu kadar kolay olsaydı :)
Merhaba fmt79;
Yardımlarını esirgemediğin için teşekkürler.. Verdiğin bilgilere bakarak murare şimdi üzülecek:) Çünkü fazla güneş boğumları kısaltıp yaprakları küçülterek kendi kendine bonsai oluyor demektir. Bizim bonsailerin de canı çıkıyor kısalacağım diye... Güneş ahhh güneş lazım balkonlarımıza...
Bitkinin ışık isteğini iyi bilmek lazım. Çok ışık isteyen bitkiyi güneşin altına bırakırsan ne olur bilmem :D
Aman Acerlerinizi direk güneşe koymayın demişti uzman arkadaşlarımız. Şimdi aklıma bu geldi...
acerpalmatum
27-11-2006, 23:31
Yazın kavurucu sıcaklardan koruyun hani şu öğle vakti olan kavurucu sıcaklardan. Ama yaz aylarının en sıcak zamanlarında bile sabah serinliğindeki direk güneşin zararlı olacağını sanmıyorum.
Tabi ki bu sıcak yaz günlerinde sulamanın da önemi büyük. Bu konuda birbirine zıt gibi görünen aynı mantıkta birleşen iki farklı fikir var. Paylaşmak isterim.
1. Görüş : Ağaçların sabah erkenden hatta güneş doğmadan veya doğmasına yakın sulanması yönünde. Bu şekilde ağacın ihtiyacı olan suyu daha öğle sıcağı bastırmadan bünyesine alabilmesi düşünülüyor.
2. Görüş : Ağaçların bu sulama şekliyle bünyesinde çok fazla su tuttuğu ve aşırı öğle sıcaklarında ağacın içindeki özsuyun çok fazla ısınarak ağacı haşlayıp öldüreceği yönünde. bu görüşe göre ağaçlar güneş varken sulanmalı (geçen yıl 2 acer palmatumun bu sebeple öldüğünü düşünüyorum. yeterli su aldığı halde yaprakdan değil gövdeden kuruyarak öldü. Ve ikiside direk güneşteydi)
İki görüşünde sulama zamanları farklı olsada müşterek mantıkları aynı ' 'Bonsailerinizi aşırı güneşten koruyun''. Ben ağaçlarımı günün en sıcak zamanlarında sulamaya gayret ediyorum. Bu zamanda yapılan sulamanın ağaçları (zeminde ıslandığı için) serinlettiğini aşırı sulamanın zararlarından koruduğunu. Birtakım mantar oluşumlarına karşı koruyucu olduğunu düşünüyorum. Yapraklar üzerinde kalan su damlalarının mercek görevi görerek güneş ışınlarının etkisiyle yaprağı yakarak zedeleyeceği gibi bir görüş olsada bu şekilde güneşin tepede olduğu dönemde sulamanın hiç bir zararını görmedim.
1. görüşe kalıbımı basabilirim. :) Nerdeyse tüm bitkiler için en iyi zaman sabah güneş ışınları henüz etkili değilken yapılmasıdır. Kış için ise öğle saatleri sorun olmaz çünkü yakıcı ve buharlaştırıcı güneş yok. Kışın gece sulama yapmayınız mümkün olduğunca... Çok soğuklarda gece don olabilir. Bu topraktaki suyuda dondurarak bitkilerinizin, köklerinin donarak ölmesine sebep olur.
Yazın öğle saatlerinde serinletmek için yapılan sulama iyidir. Fakat çok sıcaklarda su o kadar hızlı buharlaşır ki; bitkiniz suya doyamadan su topraktan çoktan uçup gider. Bitkilerinizin sulamaya rağmen yazın pörsüdüğünü görürseniz, biliniz ki bitkiniz suya doymamıştır. Bu sebeple yazın sabah saatlerinde sulama yaparak toprağı yeterince ıslatıyoruz ve öğle zamanı çok sıcak olduğunda gerekirse tekrar sularız. Çok uzattım galiba.. Burda nokta diyeyim...
Sulama sadece bitkinin su ihtiyacının giderilmesi için değil, aynı zamanda bitkinin besin maddesi ihtiyacının giderilmesi için de yapılır. Çünkü bitkiler besin maddesini bünyelerine su ile birlikte almaktadırlar.
Bitkinin besin maddesinden en iyi yararlanabileceği sulama zamanı sabahın erken saatleri **** akşamın geç saatleridir. Neden acaba? Sabah erken saatlerde ve akşam geç saatlerde bitkinin su kaybı minimumdur, dolayısıyla su alamı da minimum olması gerekir. Yani sabah erken **** akşam geç saatte verilen suyu bitki hemen almaz.
Sabah sulamasını bitkinin maksimum aldığı vakit öğlene yakındır. Yani? Topraktaki çözünmesi zor besin maddelerini (en önemlisi fosfos) bitki rahatlıkla alabilir. Yani sabah sulaması öğlene kadar pekçok besin maddesinin çözünmesini sağlar, öğlene yakın bir zamanda bitki maksimum su almaya başlayınca bu besinleri alabilir.
Tam tersini yaparsak ne olur? ****** kimse ölmez :D Ama bitki daha az besin maddesi alır. Özellikle yaz aylarında, öğlen vakti (sıcaklığın en yüksek olduğu zaman) verilen suyu bitki bir anda alır, çünkü terleme olayı o saatlerde en yüksektir. Dolayısıyla osmos basıncı da en yüksek seviyededir. Suyu bir anda alan bitkinin ihtiyacı azalır, besin maddeleri çözündükten sonra alacağı su minimuma düşer, dolayısıyla alacağı besin de asgari düzeyde kalır...
acerpalmatum
28-11-2006, 08:07
Teşekkürler sayın fmt79.
Arkadaşlar çok teşekkürler ben cevabımı aldım. Yakında taşınacağım bu gidişle yardıma beklerim ev taşımaya :D
1. Görüş : Ağaçların sabah erkenden hatta güneş doğmadan veya doğmasına yakın sulanması yönünde.
Bende hep bunu duyuyordum bana mantıklı geliyordu. Gerçi diğeride mantıklıda ben genelde akşam suluyorum. Serinlemesinler öylenleri zaten ne kadar güneş alıyorlar.:mad:
fmt79' a çok teşekkür ederiz. Çok ilgili, bilgili ve sabırlı birisi. Aslında bu özellikleriyle süper bir bonsaici olurdu. Ne de güzel olurdu. Ama bu bir hobi ve insanın canı isterse yapabilir. Şahsım adına fmt den öğrenecek çok şeyimiz var.
murare yazın serinler zavallıları sorun olmaz merak etme:)
Turunc iltifatlar için teşekkürler. Aslında bu foruma girerken aklımda bonsai yapmak vardı, gerçi hala içimde uhte kaldı ama... Sonra baktım ki kolay bir işe benzemiyor, öyle kestim bitkiyi oldu bonsai değilmiş (başlangıçta öyle sanıyordum), o yüzden erteledim. İlerleyen zamanlarda denemek istiyorum, uygun zamanı ve ruhu kendimde henüz bulamadım.
Ama ne yaparsam yapayım tarımcı kimliğimi elimden bırakamıyorum. Bonsai yapmayı denersem de tarımı yapılan bir bitkiden deneyeceğim galiba. Ne yapalım, can çıkar huy çıkmazmış...
:) sende benim gibi meyve veren ağaçların bonsailerini yapmak istiyorsun galiba:) Bende birkaç örnek var. Ayrı bir başlıkta bunları paylaşarak örnek vermek iyi olur. Belki sende o ruhu hemen hissedersin. Aslında biz ziraat mühendisleri bu iş için biçilmiş kaftanız. Merak salmak yeterli. Burda bonsai yapmak için uğraşan çoğu arkadaşımızın ağaçlar hakkında çok az bilgisi var. Buna rağmen gayretle yapmaya çalışıyorlar ve bence çok ta başarılılar.
Eline budama makası değmemiş kişiler yapıyor ve çok ta güzel oluyorsa senin elinden neler çıkar hayal bile edemiyorum. Bu kadar bilgili olmak için çabalayan arkadaşlarımız olduğunu düşünürsek aramızda senin gibi ağaçlar ve morfolojisi hakkında bu kadar bilgi ve deneyim sahibi biri olursa hep beraber gelişerek daha iyi işler yapabiliriz diye düşünüyorum.
Avrupada insanlar bonsaiye çok ilgi duyuyorlar ve çeşitli kurslara katılarak kendilerini geliştirebiliyorlar. Türkiyede henüz o aşamaya gelmedik ama yakın zamanda olacağına inanıyorum. Sen ve senin gibi değerli ve bilgili arkadaşlarımızla bu iş bizim için çok daha kolay olacak.
Bonsaiye ilgili olduğunu duymak bizi sevindirdi. Dilerim en kısa zamanda bu işe el atarsın ve parmak ısırtacak bonsailer yaparak sergiye katılırsın... Sevgiyle kal.. Her zaman fikirlerini bekleriz..
Benimde bir kaç meyve fidanım var. Meyve vermeleri için uzun yıllar gerekiyor sanırım ama (3-4 yıl) deneyeceğim. Fmt79 sende hemen en sevdiğin ağaçlardan iki üç tanesine başla bence ne kadar geç başlarsan o kadar geç sahip olursun. Ağaçlar hakkındaki bilgilerinide katarsak kısa zamanda bizden daha iyi olacağını düşünerek hemen başlamanı tavsiye ediyorum. Ne yazıkki tek yapabildiğim tavsiye etmek. Doktorun bana kızdığı gibi kızmak isterdim ama önce o kapasiteye bir ulaşalım. :D
En kısa zamanda başlayacağım, yani umarım...
Ne güzel yeni bonsai meraklıları katılıyor aramıza. ;) Ne kadar kaçarsanız kaçın, bonsai merakı sizi her ağaçta, her fidanda yakalıyor. Alanınız toprak olduğuna göre başlamanız çok uzak değil. Ben şimdiden hoşgeldiniz diyorum.:p
Güneş ışığının azlığı çokluğu az çok sonuca bağlandıysa eğer, bir bitkiye günün hangi vaktindeki güneş ışığı yarar diye sormak istiyorum. Bu konuda aslında bir tahminim var. Şöyle ki; evde iki balkon var. Biri, sabahtan öğleye kadar güneş alıyor; diğeri öğleden sonra. Öğleden sonra güneş alan balkondaki sardunya bir gelişme göstermedi, bir kaç senedir çiçek açmıyordu. Güllerin sabahın ilk ışıklarıyla açmaya başladığını düşününce sabah güneşinin daha faydalı olduğuna karar verdim. Diğer balkona aldım. O balkonda çiçek açtı. Acaba gerçekten sabah güneşi mi daha faydalıdır?
En kısa zamanda başlayacağım, yani umarım...
Bende umarım. En kısa zamanda başla fmt79 bunun için yapabileceğimiz birşey varmı :D
Güneş ışığının azlığı çokluğu az çok sonuca bağlandıysa eğer, bir bitkiye günün hangi vaktindeki güneş ışığı yarar diye sormak istiyorum. Bu konuda aslında bir tahminim var. Şöyle ki; evde iki balkon var. Biri, sabahtan öğleye kadar güneş alıyor; diğeri öğleden sonra. Öğleden sonra güneş alan balkondaki sardunya bir gelişme göstermedi, bir kaç senedir çiçek açmıyordu. Güllerin sabahın ilk ışıklarıyla açmaya başladığını düşününce sabah güneşinin daha faydalı olduğuna karar verdim. Diğer balkona aldım. O balkonda çiçek açtı. Acaba gerçekten sabah güneşi mi daha faydalıdır?
Anlattıklarına bakılırsa cevap belli bunu deneme şansım olmadı benim ama eminim farkına varmış başka kişilerde buraya yazar. Ama tabi açıklamayı uzmanlarımızdan bekliyoruz ;)
Bende umarım. En kısa zamanda başla fmt79 bunun için yapabileceğimiz birşey varmı :D
Hayır teşekkürler.
Güneş ışığının azlığı çokluğu az çok sonuca bağlandıysa eğer, bir bitkiye günün hangi vaktindeki güneş ışığı yarar diye sormak istiyorum. Bu konuda aslında bir tahminim var. Şöyle ki; evde iki balkon var. Biri, sabahtan öğleye kadar güneş alıyor; diğeri öğleden sonra. Öğleden sonra güneş alan balkondaki sardunya bir gelişme göstermedi, bir kaç senedir çiçek açmıyordu. Güllerin sabahın ilk ışıklarıyla açmaya başladığını düşününce sabah güneşinin daha faydalı olduğuna karar verdim. Diğer balkona aldım. O balkonda çiçek açtı. Acaba gerçekten sabah güneşi mi daha faydalıdır?
Çok derinlemesine bir soru olmuş :D Aslında teorik olarak sabah güneşi ile akşam güneşi arasında bir fark yok. Güneşin dünyaya baktığı açı ikisinde de aynı. Güneş doğduktan bir saat sonra ile batmaya bir saat kala arasında güneş ışığı yoğunluğunda bir fark olmaması beklenir.
Günün en sıcak vakti güneş batmadan az önceki vakittir. En soğuk vakti de güneş doğmadan az önceki vakittir. Acaba su kaybının sabah-öğle arası daha az olması buna bir sebep olabilir mi?
acerpalmatum
30-11-2006, 08:03
Mantıklı görünüyor.
Her ne kadar güneşin açısı aynı olsa bile sıcaklık farkı çok fazla. ****** sabah su kaybı öğleden sonrakine göre daha az. Su kaybı güneş ışığı yoğunluğuna ve sıcaklığa bağlı olarak artar **** azalır. Bence de mantıklı.
Aklıma birşey takılıyor, yaz aylarında kocaman bir balkona küçücük bir saksı bitkiyi koyarsak, doğrudan ve dolaylı (etraftan yansıyıp gelen) güneş ışığı miktarı çok oluyor ve bitki fazla sıcağı maruz kalıyor (varsayım ******). Bu olabilir mi?
Doğal ortamda bitki bitkiye gölge yapar, toplam ışık miktarı azalır. Ama balkonda bir bitkinin bunu yapma şansı yok.
Bence konuya bu kadar mekanik yaklaşmamak lazım. Sabahın ilk aydınlık ışıkları ile akşama doğru son aydınlık arasında güneşin tayfında veya yoğunluğunda benzerlikler sözkonusu olmakla birlikte, çevreden bağımsız bitkinin genlerine kazınmış olan biyo-ritmini de bu konu konuşulurken akla getirmemiz lazım.
Gece boyunca oksijenli solunumdan (respirasyon) sonra elde edilen şeker ve enzimler adapte olmuş olduğu biyolojik saatine uygun olarak görev görmeye başlamakta. Bu görevler adeta bir zincirleme tepkime gibi birbirini tetikliyor.
Sabah bitki oksijenli solunumdan, oksijensiz solunuma geçiş yapıyor, BU AN 'ın tetiklediği mekanizmalar bitkinin ışık ve sıcaklık koşullarına göre farklı tepkiler vermesine sebep oluyor diye düşünüyorum. Yapay ışık koşullarında gece ve gündüzü tam tersine çevirebilmiş olmamla birlite sağlıklı ve sürdürülebilir bitki gelişiminde bitkinin biyo-ritminin bir şekilde yakalanmasının zaruret olduğunu düşünmekteyim. Gece ve gündüz oranı ile bunların başlangıç-bitiş süreleri bitkilerde mekanizmaları ve adaptasyon kabiliyetlerini doğrudan etkilemektedir diye düşünüyorum. Bu sebeple gözleme dayalı tecrübeler çok değerli oluyor.
Mesala halk tabiri olarak "yerini sevdi" deriz. Aslında bu bence nakledildiği yerdeki sıcaklık, aydınlık, nem, hava sirkülasyonu vs. gibi bir dizi çevresel parametrelerin tamamının ancak biraraya gelmesi ile yakalanan bir hal ifadesidir.
Ben bonsai severlere yapay ışık kaynaklarından bir destek veya tek aydınlatma şekli olarak yararlanmalarını tavsiye ederim. Kaydadeğer müspet bir gelişim yakalayabileceklerdir.
Sn. Sule, çiçekli bitkilere çiçek açtırmak için yapılacak yapay aydınlatmalarda
kırmızı, turuncu yani 2000 - 3000 K 'lık lambalar kullanılır. Burada yapılan aslında gün doğumundaki kızıla boyanan doğanın taklididir. Yapılan bir dizi araştırmalar ortaya koymuştur ki, tayfın kırmızı ve turuncu bölümünde daha çok enerji harcamak çiçeklenmeyi teşvik etmektedir. Hollanda'nın meşhur lale çiftliklerinde, o memleketin çoğrafik konumundan mütevellit tayfın bu tarafı pek bir eksik kaldığından yapay aydınlatma yöntemleri ile laleler bu sıcaklıktaki lambalar altında büyütülür.
Bu bilgiyi de adres göstererek belirtmek isterim ki; bence sabah güneşinin gerek biyoritm açısından zamanlaması, gerekse bitki fizyolojisi açısından çevre koşulları (sıcaklık vb.) bakımından avantajları ve gerekse güneşin tam bu vakitlerde dağları, denizleri boyadığı kızıllık tamda çiçeklenme için ideal bir an teşkil ediyor. Genel olarak çiçekli bitkilerin sabah güneşini muhakkak görmeleri gerektiğini düşünürüm.
saygılarımla,
Aklıma birşey takılıyor, yaz aylarında kocaman bir balkona küçücük bir saksı bitkiyi koyarsak, doğrudan ve dolaylı (etraftan yansıyıp gelen) güneş ışığı miktarı çok oluyor ve bitki fazla sıcağı maruz kalıyor (varsayım ******). Bu olabilir mi?
Doğal ortamda bitki bitkiye gölge yapar, toplam ışık miktarı azalır. Ama balkonda bir bitkinin bunu yapma şansı yok.
Bu düşüncenizde haklı olma ihtimaliniz yüksek. Bundan daha fazla emin olmak için, sözkonusu bitkinin doğadaki ışık koşullarına bakmak, konu hakkında daha fazla ipucu verecektir. Ancak, ben neden haklı olabileceğinizi şöyle bir düşünce ve bilgi ile destekleyim. Tropik kuşaklardaki ekosistemlerde veya Amazonlar'da bitkilerin güneş ışığı konusunda nasılda rekabet içinde olduklarını biliyoruz. Her sabah bu ekosistemlerde gün doğumu ile neredeyse bir pistte start verilmiş at yarışı gibi atlar hep birbirinin önüne geçmeye çalışıyor. Yüksek bitkiler sürekli aydınlık için rekabet ediyorlar, en yukarıya ulaşan en çok faydalanıyor. Böyle bir ekosistemde haliyle bazı bitkiler zaten gölgelik alanda gelişebilecek şekilde evrilmiş durumdalar. Bu bitkiler genellikle morfolojik olarakta bodur bitkiler oluyor, toprağa yakın oldukları için fazla sıcaktanda hazzetmiyorlar. Oradan buradan kırılan ışıklarla gayet güzel geçinip gidiyorlar. Adeta güneşe koşan bitkilerden faydalanarak elde ettikleri ışıksız (buna gölgelik diyelim) ortamda en güzel gelişiyorlar.
Genellikle fazla ışık görmeyen bitkiler fazla sıcaklıkta da iyi gelişemiyorlar. Düşündüğünüz gibi Sn. Sule'nin tecrübesi aslında aydınlığın dolaylı bir sonucu olarak uzun süre bitkiyi pek istemediği sıcaklık koşullarında bırakıp bırakmadığı ile de ilgili olabilir. Fazla aydınlık malum, aynı zamanda fazla sıcaklık demek!
Heleki gölgesi pek olmayan bir balkonda bu bir soruna dönüşüyor olabilir.
saygılarımla,
Bu geniş bilgiyi paylaştığınız için teşekkür edriz Kemal Bey.
Balkonda bir ekosistem yaratmaya çalışan bizlerin en büyük sıkıntısı; sıkışık yerleşik kent hayatında balkonlara fazla güneş ışığı gelmemesi sorunudur. Ayrıca fazla güneşte boğumların kısalmasına en kolay örnek sardunyalar olurdu. Dikkat ettiyseniz gölgede uzayan sürgünler verirken, direk güneş gören yerde kısa boğumlar yaparlar... Saygılarımla...
Haklısınız, zaten bitkilerin boğum aralıklarında aldıkları ışığın sperktrumu ve fotoperyod süresinin etkin olduğu söylenir (Mesala mavi ışık boylanmayı teşvik eder ve boğum araları açılabilir). Elbette bu söylediklerim genel geçer bir kaide gibi söylenemez, bitkilerin talep setleri yeri geldiğince çok özel ve farklılıklar arzetmekte.
Ben aslında zaten birazda buradan hareketle, bonsaicilere bir destek olarak yapay ışıktan faydalanabileceklerini düşündüğümü söyledim. Kalın bir gövde için veya kök gelişimini artırmak için farklı spektrumlu lambalardan destek alabilirsiniz diye düşünüyorum. Tabii konuya hormon mantığı ile yaklaşmıyorum
ancak güneş ışığının bünyesinde bir kompozisyonu olduğunu bu kompozisyonda yapacağınız seçici bir eliminasyon ile aynı bahsettiğiniz sardunyalarda olduğu gibi bonsailerinize ışıkla farklı form kazandırabilirsiniz. Tabii konu hormon mantığı ile anlaşıladabiliyor ancak benim asıl söylemek istediğim ışığın bitki kütlesine kazandırdığı bir form olduğunu bilmek lazım. Bu belki boğum aralıklarında kendini gösterir, belki gövde kalınlaştırmasında, belki de kök gelişiminde... Oraları bilemem, sizin ilgi ve heyacan alanlarınız. :)
Keşke imkan dahilinde olsa ve bir ardıcın biri mavi diğeri sarı ışıkla desteklenmiş az güneş alan bir ortamda 2-3 yıl sonraki gelişimlerinin ne kadar farklılık sergileyeceğini gösterebilecek bir düzenek oluşturabilsek. Şaşırtıcı sayılacak biçimde, farklı formlarda bitkiler şekilleneceğini hayal etmenizi isterim.
saygılarımla,
Çok güzel bir deneysel çalışma olurdu. Yeterli yeri olan bir arkadaşımız dener ve bize de burdan sonuçlar hakkında bilgi verseydi süper olurdu. Bu deney sadece bonsaicilerin değil, tüm bitkilerle ilgilenenlerin de kaynağı olurdu. Bitkileriniz solmasın dileklerimle...
Sayın Saka verdiğiniz çok değerli bilgiler için teşekkür ederim. Merakımı gidermiş oldunuz.
Bütün bu bilgiler ışığında şöyle bir benzetme yapmak istiyorum: Genelde bir günü bir insan ömrüne benzetebiliriz. Güneşin ilk ışıkları doğumu simgeler. Bildiğimiz gibi bebekler ilk yıllarda çok hızlı bir gelişim gösterirler. Sonra gelişim yavaşlar. Ve bir gün ölümle son bulur. Bu da güneşin battığı vakittir. Bitkileri de bu döngü içerisinde düşünürsek benzer bir sonuca varırız diye düşünüyorum. Yine bahsettiğiniz biyoritm meselesine geldik. Aslında bitkilerin fotosentezi onların çalışması oluyor, oksijen soluyup karbondioksit vermeleri de uyumaları, dinlenmeleri oluyor. Dinlenmiş bir bitki daha iyi çalışacaktır.
Dün bu konu hakkında nette bilgi aradım, bulamadım. Keşke günün belli saatlerinde bitkilerin neler yaptığına ilişkin bir araştırma yapılsa. Aslında insan, gözlemleriyle de bir takım sonuçlara varabiliyor. Mesela, evlerimizde beslediğimiz dev yapraklı tropik bir bitki var (şu anda ismini hatırlayamıyorum). Onun sarma gibi sarılmış yaprakları gece 2-3 gibi açılıyor. Yaprakların açılırken çıkardığı ses insanı uyandırabilecek düzeyde oluyor. Bu da tropik iklim koşullarına uyum sağlamakla ilgili olsa gerek.
Ne kadar ilginçmiş bitkin şule,
Acaba diyorum bir resmini çekip koysan. Çok merak ettim. Bu tür bitkiler çok ilgimi çekiyor. Sıradışı ve insanı davranışlarıyla şaşırtıyorlar. Ses bile çıkaranını böylece duymuş olduk:))
Sn Sule, aslında bitkilerin geceleri bizim tasavvur edeceğimiz şekli ile
dinlenmeye çekilip çekilmediklerini ne kadar söyleyebiliriz bilemiyorum zira
kendi beslek olan bu canlılar ihtiyaç duydukları besinlerini üretirken (glikoz)
gereken oksijeni geceleri elde edebiliyorlar. Bunun için kütlesine aldığı oksijeni
gece mesaisinde harıl harıl kullanarak tabiri caizse kendi besinlerini kendi
mutfaklarında hazırlıyorlar. Daha burada ne gibi mekanizmaların tam olarak
nasıl çalıştığı konuları hala bilinmezlerle dolu zira tahmin edersiniz ki, hem
oksijenli, hemde oksijensiz solunum yapan sevgili bitkilerimiz hayata
tutunabilmek için aslında gerçekten çok kompleks mekanizmaları işletiyorlar.
Bütün bunlar bir yana, onları anlayabilmek için aslında yapabileceğimiz en güzel
şey kanımca sizin yapageldiğiniz gibidir: Bitkilerin gözlerinin içine baktığınızda
size hem çok şey söyleyeceklerdir hemde bu meyanda bilmesiniz ki asla yalan
söylemezler.
Siz onları böyle şevkatli ve yakından gözlemledikçe bizde sizden öğreneceğiz;
hangisi nelerden hazzediyor, nelerden etmiyor!? Her bir samimi ademoğlu
nebatat ilişkisi çok değerli malumatlar üretir. Öyleki bu süreç insanlık
tarihinde taa Adem'e kadar uzanır. :)
saygılarımla,
Aslında şu geceleri oksijen verme işine bir bakış açısı getirmeden edemeyeceğim. Bir oda dolusu çiçek bir gecede sadece bir insanın bir nefesi kadar oksijen tüketirler. Burdan yatak odanızı çiçekle doldurun anlaşılmasın. Hani gece yattığınız yerde bitki olmasın aman sakın, karbondioksit dolar oda diyorlar ya! O bakımdan belirtmek istedim.
Ne kadar ilginçmiş bitkin şule,
Acaba diyorum bir resmini çekip koysan. Çok merak ettim. Bu tür bitkiler çok ilgimi çekiyor. Sıradışı ve insanı davranışlarıyla şaşırtıyorlar. Ses bile çıkaranını böylece duymuş olduk:))
Bitki dieffenbachia (http://www.agaclar.net/forum/attachment.php?attachmentid=931&stc=1&d=1142590975) imiş. Zannetme ki benim bitki konuşmayı öğrendi de bülbül gibi şakıyor.:D Sadece hışırdıyor. Bu sesi ilk duyduğumda korktum, çünkü; beni uykumdan uyandırdı. Tepemde hışırdayan bir şey vardı. Dieffenbachiadan başka bir şeyin olmaması gereken yerden hışırtılar geliyordu. Sesler kesilene kadar dönüp bakamadım. O saatlerde uyanık olduğum başka bir gece yine aynı sesi duyunca baktım ki, sesi çiçek çıkarıyor. Ama ilk duyduğumda nasıl korktum anlatamam.:eek: Sanki ağaç canlıymış da sallanıyormuş gibi hışırdıyordu. Korku filmi gibi oldu. Sakın ha sakın bir dieffenbachia ile aynı odada uyumayın. :D
Her bir samimi ademoğlu
nebatat ilişkisi çok değerli malumatlar üretir.
Ben bu sözü izninizle şu şekilde genişletmek istiyorum: Her bir samimi ademoğlu kainat ilişkisi çok değerli malumatlar üretir. Bitkilerle ilgili bir mesele üzerine konuşurken bir de bakıyoruz, fiziğe kaymışız. Işığın şu tayfında şu olur bu olur diye hüküm veriyoruz.
Estağfurullah, sizin söylediğiniz daha da anlamlı olmuş zira, her tür samimi ilişkiden pek çok mahsul ortaya çıkar. İki nesne arasında üç şey vardır. Nesne A, Nesne B ve bir de, ilişkinin bizatihi kendisi diye düşünmüştüm.
Bu sebeple bitkilerle ilişkilerimizden ne kadar çok şey öğrenebileceğimiz hususunda hemfikiriz. Mesala az önce ben, asla bir diffenbachia ile aynı odada uyumamaya karar verdim. :D
saygılarımla,
Siz onları böyle şevkatli ve yakından gözlemledikçe bizde sizden öğreneceğiz;
hangisi nelerden hazzediyor, nelerden etmiyor!? Her bir samimi ademoğlu
nebatat ilişkisi çok değerli malumatlar üretir. Öyleki bu süreç insanlık
tarihinde taa Adem'e kadar uzanır.
Verdiğiniz bilgiler ve tespitleriniz için çok teşekkürler.
Bitki dieffenbachia (http://www.agaclar.net/forum/attachment.php?attachmentid=931&stc=1&d=1142590975) imiş
Bak bu bitkiden bir kaç tanıdıkta var ama bana hiç bunları söylamiyorlar. Alacağımdan korkuyorlar sanırım :D
Aslında şu geceleri oksijen verme işine bir bakış açısı getirmeden edemeyeceğim. Bir oda dolusu çiçek bir gecede sadece bir insanın bir nefesi kadar oksijen tüketirler. Burdan yatak odanızı çiçekle doldurun anlaşılmasın. Hani gece yattığınız yerde bitki olmasın aman sakın, karbondioksit dolar oda diyorlar ya! O bakımdan belirtmek istedim.
Böyle enteresan yanlış bilgilendirmeler ve düşünceler çok bitki dünyasında;
-Gece yattığınız yerde bitki olmasın
-Sinek kapanlara kolunuzu uzatmayın mazallah kapıverir
-Mum çiçeğini kaç parmağınlar dikersen okadar yılda açar(buda enteresan bir inanış çok düşündüm varmı bir açıklması diye ama bulamadım)
Daha aklıma gelmeyen bir sürü şey vardır mutlaka.
Gece gece aklıma geldi, ben de yazayım unutmadan dedim. Bonsailer genelde dışmekan (outdoor denmesi hoşuma gitmiyor, çünkü Türkçe karşılığı olayı daha güzel anlatırken ne gerek var!..) olduğundan güneş ışığını taklit etmek için kullanacağımız lambaları balkona kurarsak komşu apartmandakiler ne yaparlar acaba? Sanırım bu iş sadece içmekan bonsailerimiz için bir alternatif olabilir..
Bu arada bu mekanizma için epey para harcamak gerektiğini ve evin içinin ışıl ışıl vitrin gibi aydınlanacağını da unutmamak lazım...
Evden o kadar yoğun ışığın geldiğini gören komşular polisi arayıp karşı apartmanda uzaylılar olabileceğinden şüpheleniyoruz derler. :D
ben peyzaj mimarlığı öğrencisiyim ve sınav sorularımdan biride bu konunun ta kendisi..araştırma yaparken denk geldi aşırı güneş ısığının zararları..çok farklı cevaplar var soruya ama malesef tek doğru cevap var..herkesin bukonuda fikir sahibi olmasını beklemiorum paylaşımda güzel bişey ama keşke bilenler konuşsa..bu işin eğitimini alanlar mesela..??
Sayın kuzah, Hoş geldiniz. Kendinizi Yeni gelen arkadaşlar (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=2595) başlığında tanıtırsanız seviniriz.
Ayrıca hepimiz bildiğimiz kadarını paylaşmaya çalışıyoruz. Hepimiz ziraat mühendisi veya orman mühendisi değiliz. Çok farklı meslek guruplarından insanların bir araya geldiği bir platform burası. Eğer verilen bir bilginin yanlış olduğunu düşünüyorsanız doğrusunu bizimle paylaşmanızı dileriz. Ve dediğim gibi çok farklı insanların bir araya gelmesi ile oluştuğumuzdan dolayı, mesajlarımızın herkesçe anlaşılabilmesi için yazarken Türkçeyi düzgün yazmaya gayret ediyoruz. Sevgiler.:)
ben peyzaj mimarlığı öğrencisiyim ve sınav sorularımdan biride bu konunun ta kendisi..araştırma yaparken denk geldi aşırı güneş ısığının zararları..çok farklı cevaplar var soruya ama malesef tek doğru cevap var..herkesin bukonuda fikir sahibi olmasını beklemiorum paylaşımda güzel bişey ama keşke bilenler konuşsa..bu işin eğitimini alanlar mesela..??
Bu forum bir paylaşım yeridir, herkes dili döndüğü kadarıyla bildiği şeyleri yazıyor. İnternette söylediğiniz tarzda yayın yapan siteler ve guruplar var. Hatta Google gruplarında bile mevcut.
acerpalmatum
21-01-2007, 15:52
KUZAH Merhaba aramıza hoş geldin... Bu konunun eğitimini almış kişileri aramızda görmek ne güzel.
Buradaki tüm üye arkadaşlar adına diyebilirim ki; üyelerin en önemli ortak özelliği bilgiye aç olmaları.
-E daha ne duruyorsun sen yaz bizler can kulağı ile okumaya hazırız.
Merhaba arkadaslar,su gunes isiginin bitkiler uzerine etkisi ile ilgili discovery kanalinda izledigim birseyi paylasmak istiyorum.Ne tur oldugunu bilmedigim bir grup bitkiye surekli isik veriliyor ve kamera surekli kayit halinde.Hizli cekimde oynattiginda,ilk zamanlar bitkiler cok mutlu bir goruntu ciziyorlar, hertaraflari oynuyor sanki dans ediyormus gibi ancak ilerleyen gunlerde hareketleri gittikce yavasliyor ve sonunda hepsi boynunu bukuyor.Sanirim sonrada oluyorlardi.Cok eskiden izlemistim o yuzden fazla ayrinti hatirlamiyorum.Ama paylasmak istedim.Ben burdan su sonucu cikartiyorum.Doga ne gerekiyorsa zaten en mukemmelini yapmis,biz onu degistirmeye kalktigimizda alacagimiz sonuclar hicde iyi olmayabilir.Bir bitki dogada hangi kosullarda yasiyorsa evde baktigimiz bitkininde en saglikli olacagi ortam dogal kosullarina en yakin olanidir diye dusunuyorum.Saygilar:)
Bu arada konunun uzmani arkadaslar son derece bilimsel,cok guzel aciklamalarda bulunmuslar hepsine tesekkur eder elleri dert gormesin derim.
erdem akkul
12-06-2013, 19:00
8W E27 139 Kırmızı 30 Mavi Bitki İçin Led Lamba GittiGidiyor'da 85866206 (http://urun.gittigidiyor.com/ev-dekorasyon-bahce/8w-e27-139-kirmizi-30-mavi-bitki-icin-led-lamba-85866206)
linkteki ürün bonsai gelişiminde faydalı olurmu ?
serhatahres
04-11-2016, 07:33
evimin tek penceresi sabah 2 saat kadar güneş ışığı alıyor bu kadar az ışıkla yetiştire bileceğim bir ağaç türü var mı. yardım ederseniz sevinirim şimdiden saolun :)
Hörmetler
26-06-2021, 17:29
D vitamini falan maceraya gerek yok, leonardit tüm açığı kapatır.
Karadeniz koşulları, yağmur ormanları falan hep kasvetli güneş neredeyse hiç yok, güneş mi yoksa gündüz olması yeterlimi, zannedersem nitelikli toprak ile bu eksiklik tolere edilebilir... Ya da D vitaminini göz kararı alkolde çözerek kökten yapraktan uygulasak?
Şehirde bina gölgeleri sebebiyle ekseri olarak ağaçlar güneş görmez; bir şekilde sağlıklı görünüyor çoğu bitki. Karadeniz de hava hep kapalı, bitkiler güneş alamıyor, demekki adapte oluyor bitkiler.
Portakal Rengi
15-10-2021, 07:16
Şehirde bina gölgeleri sebebiyle ekseri olarak ağaçlar güneş görmez; bir şekilde sağlıklı görünüyor çoğu bitki. Karadeniz de hava hep kapalı, bitkiler güneş alamıyor, demekki adapte oluyor bitkiler.
Eğer aydınlık varsa güneş ışığı var demektir.
Güneş ışınları bulutlardan geçer. Işınların içerdiği fotonlar yapraklara ulaşır ve fotosentez oluşur.
Doğrudan güneşi görmediğimiz zamanlarda da bitki yaşamını sürdürecek kadar foton ile buluşabiliyor. Ancak, büyüme hızı düşüyor. Çevrenin etkilerine uyum gösterebilen bitkiler o bölgede çoğalıyor. Daha fazla güneşe gereksinim duyan bitkiler Karadeniz bölgesinde çoğalamıyor. Tersi durum Akdeniz için geçerli.
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.