Bağlan

View Full Version : Ergene Nehrinin temizliği Muratlı kolu üzerinde başladı




Dogasever
09-10-2010, 15:40
Size güzel haberler vereceğimi bir süredir söyleyip duruyordum. Nihayet...

BU ülkede Sayın Muratlı Kaymakamı Yakup Tat ve Sayın Muratlı Belediye Başkanı Nebi Tepe ve Muratlı'nın ileri gelen diğer yöneticileri gibi duyarlı yöneticilerimiz de var. Kendilerine çok teşekkür ediyorum.

174291

174292

174293

174294

174295




Dogasever
09-10-2010, 15:44
Her şey çok hızlı gelişti ve aniden oldu. Burada hemen haber olarak yazamadım. Ayrıca, agaclar.net'te bu konuyu başlatıp yazıp çizmemiz de bu projenin başlamasında çok etkili oldu. Herkese teşekkürler.

Genelde haberlerde kullanılan ortak metin:

Ergene Havzası'nın temizlenmesi çalışmaları kapsamında Muratlı Kaymakamlığı ve Muratlı Belediyesi’nin bir Japon firmasının Türkiye temsilcisi olan ''Etkin Mikroorganizma (EM) Agriton'' bakteri şirketiyle yaptığı anlaşma sonucu Japon bilim adamlarının geliştirdiği yöntemle üretilen bakteriler Çorlu Deresi'ne bırakıldı…

Muratlı Kaymakamı Yakup Tat, Çorlu Deresi'nin temizlenmesi için daha önce çeşitli üniversitelerle görüşmeler yaptıklarını, araştırmalarında Japon bilim adamlarının bir bakteri geliştirdiğini tespit ettiklerini belirterek bu yönde harekete geçtiklerini söyledi…

Tat, ''Çalışma kapsamında, oksijensiz ortamda yaşayabilen organik ve inorganik bakterileri yiyebilen bu bakteriden yaklaşık 40 ton civarında etkin mikroorganizmanın dereye verilmesi sağlanacak. Bu süreçte derenin canlanması ve doğal dönüşümünün sağlanması mümkün olacak'' diye konuştu…

Hedeflerinin ilk bir ay içinde dereyi pis kokudan arındırmak ve bunda başarılı olunması halinde tüm Ergene'ye sistemi uygulamak olduğunun altını çizen Kaymakam Tat, ''Bir yıllık hedefimiz ise buradaki canlı hayatı tekrar başlatabilmek. Çorlu Deresi'nde olumlu sonuç aldığımızda bu yöntem Ergene havzasının kurtulmasında büyük rol oynayacak'' dedi…

Ergene Havzası'nın temizlenmesi çalışmaları kapsamında Japon bilim adamlarının geliştirdiği yöntemle üretilen bakteriler Çorlu Deresi'ne bırakıldı.

Ergene Havzası'nın temizlenmesi çalışmaları kapsamında, Muratlı Kaymakamlığı ve Belediyesi tarafından bir Japon firmasının Türkiye temsilcisi olan ''Etkin Mikroorganizma (EM) Agriton'' bakteri şirketiyle anlaşma yapıldı.

Temizlik çalışmaları kapsamında Çorlu Deresi'ne Japon bilim adamlarının geliştirdiği yöntemle üretilen bakteriler bırakıldı.

Muratlı Kaymakamı Yakup Tat, yaptığı açıklamada, Çorlu Deresi'nin yıllarca evsel ve kimyasal atıklarla kirletildiğini ifade ederek, derede oksijen kalmadığı için mikroorganizmaların yaşayamadığını söyledi.
Tat, ''Bu derenin en büyük problemi, içerisinde oksijen kalmaması nedeniyle mikroorganizmanın yaşayamamasıdır. Mikroorganizma yaşayamadığı için de doğal dönüşüm sağlanamıyor. Biyolojik arıtmalarda mikroorganizma kullanılır. Mikroorganizmalar oksijenli sularda kullanıldığından Çorlu Deresi'nde geçerli olmuyor'' dedi.

Çorlu Deresi'nin temizlenmesi için daha önce çeşitli üniversitelerle görüşmeler yaptıklarını belirten Tat, araştırmalarında Haber Yayın Tarihi : 27 Sep 2010

Muratlı Kaymakamı Yakup Tat, Çorlu Deresi'nin temizlenmesi için daha önce çeşitli üniversitelerle görüşmeler yaptıklarını, araştırmalarında Japon bilim adamlarının bir bakteri geliştirdiğini tespit ettiklerini belirterek bu yönde harekete geçtiklerini söyledi…

Tat, ''Çalışma kapsamında, oksijensiz ortamda yaşayabilen organik ve inorganik bakterileri yiyebilen bu bakteriden yaklaşık 40 ton civarında etkin mikroorganizmanın dereye verilmesi sağlanacak. Bu süreçte derenin canlanması ve doğal dönüşümünün sağlanması mümkün olacak'' diye konuştu…
Hedeflerinin ilk bir ay içinde dereyi pis kokudan arındırmak ve bunda başarılı olunması halinde tüm Ergene'ye sistemi uygulamak olduğunun altını çizen Kaymakam Tat, ''Bir yıllık hedefimiz ise buradaki canlı hayatı tekrar başlatabilmek. Çorlu Deresi'nde olumlu sonuç aldığımızda bu yöntem Ergene havzasının kurtulmasında büyük rol oynayacak'' dedi…

Ergene Havzası'nın temizlenmesi çalışmaları kapsamında Japon bilim adamlarının geliştirdiği yöntemle üretilen bakteriler Çorlu Deresi'ne bırakıldı.

Ergene Havzası'nın temizlenmesi çalışmaları kapsamında, Muratlı Kaymakamlığı ve Belediyesi tarafından bir Japon firmasının Türkiye temsilcisi olan ''Etkin Mikroorganizma (EM) Agriton'' bakteri şirketiyle anlaşma yapıldı.

Temizlik çalışmaları kapsamında Çorlu Deresi'ne Japon bilim adamlarının geliştirdiği yöntemle üretilen bakteriler bırakıldı.

Muratlı Kaymakamı Yakup Tat, yaptığı açıklamada, Çorlu Deresi'nin yıllarca evsel ve kimyasal atıklarla kirletildiğini ifade ederek, derede oksijen kalmadığı için mikroorganizmaların yaşayamadığını söyledi.
Tat, ''Bu derenin en büyük problemi, içerisinde oksijen kalmaması nedeniyle mikroorganizmanın yaşayamamasıdır. Mikroorganizma yaşayamadığı için de doğal dönüşüm sağlanamıyor. Biyolojik arıtmalarda mikroorganizma kullanılır. Mikroorganizmalar oksijenli sularda kullanıldığından Çorlu Deresi'nde geçerli olmuyor'' dedi.

Çorlu Deresi'nin temizlenmesi için daha önce çeşitli üniversitelerle görüşmeler yaptıklarını belirten Tat, araştırmalarında Japon bilim adamlarının bir bakteri geliştirdiğini tespit ettiklerini kaydetti.

Tat, şöyle konuştu:
''Japon bilim adamlarının yaklaşık 80 bakterinin birleştirildiği bir solüsyon oluşturduğunu ve bu solüsyon ile kendi iç denizlerinden birini temizlediklerini araştırmalarımızla tespit ettik. Biz araştırmalarımız sonucunda Japonya'nın bu yöntemi oksijensiz sularda uyguladığını ve olumlu sonuç aldığını öğrendik. Böylece Türkiye'deki şirketle irtibata geçtik.''

İlk olarak, Çorlu Deresi'nin 5 kilometrelik bir kısmında bu sistemi kullanacaklarını dile getiren Tat, başarılı olması halinde tüm Ergene Havzası'nı bu yöntemle kurtarmayı hedeflediklerini söyledi.

Tat, ''Çalışma kapsamında, oksijensiz ortamda yaşayabilen organik ve inorganik bakterileri yiyebilen bu bakteriden yaklaşık 40 ton civarında etkin mikroorganizmanın dereye verilmesi sağlanacak. Bu süreçte derenin canlanması ve doğal dönüşümünün sağlanması mümkün olacak'' diye konuştu.
Kaymakam Tat, hedeflerinin ilk bir ay içinde dereyi pis kokudan arındırmak ve bunda başarılı olunması halinde tüm Ergene'ye sistemi uygulamak olduğunu kaydetti.

Bundan sonraki hedeflerinin de derenin dibine çökmüş olan çamur birikintisinin çözülerek derenin temizlenmesi ve biraz da olsa eski doğal görünümüne dönmesi olduğunu ifade eden Tat, ''Bir yıllık hedefimiz ise buradaki canlı hayatı tekrar başlatabilmek. Çorlu Deresi'nde olumlu sonuç aldığımızda bu yöntem Ergene havzasının kurtulmasında büyük rol oynayacak'' diye konuştu.

Konuşmalardan sonra Kaymakam Tat, Muratlı Belediye Başkanı Nebi Tepe, İlçe Emniyet Müdürü Hasan Avcı, Milli Eğitim Müdürü Ahmet Topçu ve ilköğretim öğrencilerinden oluşan grup, bakterileri dereye attı.
Öte yandan, Muratlı İtfaiyesi aracının su deposuna da ilaç konularak Çorlu Deresi'ne akıtıldı.AA

http://www.gorunumgazetesi.com.tr/detay.php/2010/09/27/ergene-8217-ye-japon-bakter.html

Dogasever
09-10-2010, 16:14
Facebook'ta bir grup oluşturdum. Herkesi sayfamı okumaya ve ErgenEM gurbuna üye olmaya davet ediyorum.

http://www.facebook.com/#!/pages/Ergeneyi-Kurtaralim/153736581333593

Grup:

http://www.facebook.com/#!/group.php?gid=156610801028727

Lütfen linkleri tanıdık eş ve dostlarımıza yayalım

Dogasever
09-10-2010, 16:28
Uygulama Ergene Nehrinin Muratlı kolu üzerinde yapıldı ve dozajlama halen 4 istasyon noktasından devam ediyor. Her bir istasyon noktasında gelen suyu bir süreliğine tutup karışım için turbülans sağlayacak setler oluşturuldu. Bu setlerde kanaviçe bezlerinden çuvallar kullanılarak her bir çuvalın içine Bukaşi blokları (Bukaşi toplarıyla aynı malzeme blok halinde) konuldu.

Bugun ilk güzel haberler Muratlıdan gelmeye başladı. Kokuda önemli derecede bir azalma olduğu söyleniyor. En azından artık Muratlı sakinleri sıcaktan bunaldıklarında pencerelerini açabiliyorlar. Muratlı'dan kimse burayı okursa, lütfen gelişmeleri bize buraya yazarak belirtsin.

Ayrıca Kaymakamlık geceleri nehir boyunda devriye başlattı. Gece gizlice deşarj yapılmasını engellemeye çalışıyorlar. (Tekrar Kaymakam Bey'e teşekkürler!) (Yine de geceleri su seviyesi yükseliyor. Bu muhtemelen daha yukarlardan yapılan boşaltmalar sonucu olabilir).

Yarın bazı sivil toplum kuruluşları ve bazı akademisyenler, haberi duymuşlar, Muratlı'ya gelerek bir gösteri yapacaklarmış. Benim de şimdi haberim oldu. Agaclar.net'ten o bölgede olup da katılmak isteyenlere duyurulur. Gösterinin ana amacı, eğer Muratlı'da koku bu kadar kısa sürede böyle azalıyorsa, tüm Ergene'ye uygulamaya başlayalım olacak. Duyurulur.

ensar
10-10-2010, 07:56
Sevgili Doğasever,

Muratlı deresi üzerinde yapılacak olan deneme birebir telefonlada görüştüğümüz gibi mevcut kirletme işlemi devam ederken yapılacak. Tüm çorlu sanayisinin kirletme işlemleri sürerken sayın Kaymakam kirletici tesislerin kirletmelerini engelememişken kendi ifadesine göre amacı MURATLI DERESİNİN KOKULARINI GİDERME maksadıyla böyle bir çalışma başlatıyor.

Proje ile ilgili hedef nedir ? Sadece kokuyu gidermek mi ? Eğer sadece kokuyu gidermekse, mevcut durumla ilgili elde ne veriler var proje sonunda ne bekleniyor bilmek istiyorum.

Kokuyu giderme projesi ne zaman uygulanacak ?

Sayın kaymakam ve belediye başkanı bu konuda hiçbir şey bilmiyorlar.

Bu proje kirlenme devam ederken ne kadar başarılı olabilir ?

Kaymakam ve belediye başkanından alamadığım ccevapları Naturem ya da senden alabilirmi yim ?

Sevgiyle kalın

Dogasever
10-10-2010, 11:02
Amacımız, nehri iyileştirirken kesinlikle atıksuların Ergeneye atılmasını da önlemektir. Aksi takdirde hiçbir anlamı yok. SAdece kokuyu yok ederiz. Tam temizlik sağlanması isteniyorsa, kirlenme durdurulmalıdır. Bu amaçla, Geceleri Ergene Nehri kenarında devriyeler de gezmeye başladı. Atiksu attığı tespit edilecek firmalar hakkında en ağır cezanın verileceğini düşünüyorum. Bunun da buradan takipçisi olacağım.

SAyın Ensar bugün Muratlıya mitinge giderseniz, sanırım daha iyi bilgi alma şansınız da olabilir. Veya uygulama yapılan bölümü siz bizzat görebilirsiniz. Saygılar.

ensar
10-10-2010, 20:49
Sevgili Doğasever,

İnsallah ben haksız çıkarım ama seneye Mayıs AYINDAN SONRA O DERE KOKARSA Muratlı Belediyesine verdiğim tüm çevre vergilerinin ve diğer ödediklerimin takipçisiyim.

Bana şimdi tesbit edilmiş kirlilik değerlerini verebilirmisiniz lütfen. Ne kadarlık bir uygulama ile ile hangi değerlere ulaşmayı düşünüyorsunuz.

Benim hemen dere kenarında bir tarlam mevcut. Ne zaman netice almayabaşlıyabiliriz. Şu anda dere suyunun sıcaklığı ne ve bu sıcaklım EM için yeterlimi ?



Sevgiyle kalın.

Dogasever
10-10-2010, 22:24
Sadece seneye değil, bundan sonra derenin artık bir daha kokmaması için biz elimizden geleni yapacağız. Tabii yetkililerin de gerekli önlemleri almaları ve bize bu olanağı tanımaları gerekiyor. Şu anda yapılmakta olan uygulama deneme mahiyetinde. Önemli düzeyde kokuda düşüş var.
Dere donmadığı sürece yaptığımız uygulama işe yarar. Su sıcaklığı 5-6 derece C üzerinde olursa, EM daha etkili olur. Sıcaklıklar şu anda bunun çok üzerinde seyretmekte. O yğzden sıcaklık açısından herhangi bir sorun yok.

Bir sene sonra tarlanızı ekebilirsiniz. Ama tarlanızda EM kullanmak koşuluyla...
Selamlar

denizakvaryumu
10-10-2010, 23:08
Haydı hayırlısı.
Bu denemede EM in mutlaka başarılı olması gerekir.
Aksi halde benzer uygulama talepleri olmayacaktır.

Dogasever
10-10-2010, 23:22
Sn Denizakvaryumu
Öncelikli amacımız kötü kokuyu kesmek. Şu anda kokuda büyük bir iyileşme olduğu söyleniyor. Geceleri debi yükseldiğine göre, birileri gece gizlice boşaltım yapıyor demektir. Buna rağmen iyileşme olduğu söyleniyor. Artık geceleri pencereleri açabiliyorlarmış. Ben orada olmadığım için dolaylı olarak size anlatıyorum. Selamlar.

O koku o kadar berbat bir koku ki alışmak mümkün değil. Benim babamların evi Alpullu'da ERgeneden 2 km uzakta ama yine de camları açamıyorduk! Dayanılmaz derecede kötü bir koku. Anlatmakla olmaz koklamanız lazım.

ensar
11-10-2010, 00:06
Sadece seneye değil, bundan sonra derenin artık bir daha kokmaması için biz elimizden geleni yapacağız. Tabii yetkililerin de gerekli önlemleri almaları ve bize bu olanağı tanımaları gerekiyor.

Sevgili doğasever ben sadece dere suyundan alınan örneklerin değerlerini istedim.

Koku bu günden sonra sanırım biraz daha azalır, havalar soğudukça da mutlaka kaybolacaktır SADECE MURATLI DERESİNDE DEĞİL ERGENEDE DE (her sene olduğu gibi ) . Hatta ben şimdiden garanti ediyorum KURBAN bayramında ki tatil sonunda sadece Muratlı deresi değil, Ergene bile (UYGULAMA YAPILMAYAN ANA NEHİR ) sadece kokusuz ya da daha az kokulu değil çok daha temiz akacaktır. Nedeni de fabrikaların çalışmamalarından dolayı kirlenmenin azalmasından olacaktır.

Kanamayı durdurmadan nasıl hastayı tedavi edemezseniz, kirlenme durdurulmadan da Muratlı deresini temizliyemezsiniz.

Kirlenme durdurulmadan bu işe başlamanın mantığını anlamış değilim.

Sonuçta siz haklısınız, arz ve talep dengesi.

Sevgiyle kalın

Dogasever
11-10-2010, 09:38
Sevgili Ensar

EM'yi atıksu artıma tesislerinde de kullanıyoruz. Tüm kirlilik parametrelerini indirdiği gibi, kötü kokuyu da yok ediyor. Size acilen gelin bu kokuyu kesin derlerse ne yaparsınız? Önünüzde iki şık vardır.

Derede kirliliğin aynen devam etmesi ve binlerce kişinin o dayanılmaz kokuyu duymaya devam etmeleri ya da

Kokuyu azaltıp insanları o kokudan kurtarmak ve dereye bakterileri aşılamak.

Biz ikincisini tercih ettik. Ayrıca, yukarda bahsettiğiniz vergileriniz için endişe etmenize de gerek yok. Çünkü bu işi bizim gibi yol masraflarına kimse yapmaz. Bu arada sizin söylediğiniz gibi, zaten hava soğuyunca/fabrikalar tatile girince koku gidecekti veya "yok arkadaş ben su analizine bakarım" diyenler mutlaka olacaktır. O yüzden bu analizlere de arkadaşlar baktırıyorlar. Yapılacak olan analizler, derenin uygulama yapılmayan yukarki bölümleri ile uygulamadan sonraki aşağı bölümleri karşılaştırılarak yapılacağından aradaki farka bakılacaktır. Yani zaten iyileşecekti argümanı burada geçerli değil. İyileştiyse yukarki bölüm de iyileşti. Ama biz karşılaştırma yapacağız... Bilginize...

selamlar

meymun
11-10-2010, 12:30
İki sene önce Ergene'nin kaynaklarının bulunduğu Çakıllı ve Kömürköy'e gittim. Her iki kaynak da kurumuş hiç su çıkmıyordu. Sadece Çakıllı'da suyun damla damla aktığı bir çeşme vardı. Ormanın içinde oğlak yiyip rakı içerken, köylülerin anlattığı çağlayanın su sesi yerine ağaç yapraklarında rüzgarın oluşturduğu ses vardı.

Sanırım bugün Ergene nehri dediğimiz derecik, sanayi kuruluşlarının artezyenle çıkarıp kirlettikten sonra Ergene yatağına pompaladıkları kirletilmiş su ve köylerle, Çorlunun kanalizasyon suyu.

Bunu temizlemek yerine nehir yatağına pis su atımı engellenerek Marmara'nın kirlenmesine katkısı olan bu akıntı durdurulsa, devletin temizlemeye ayırdığı para boşuna harcanmamış olur.

Cumhur Tonba
11-10-2010, 13:09
İŞTE GERÇEK ERGENE BU...
Bu fotoğraf Balaban Köy-Uzunköprü/ Yenicegörüce-Meriç Arasındaki köprüden ilkbaharda çekildi.

174543

Fakat haziran başından kasım sonlarına kadar yatağına çekilip (30-40 m. genişliğinde) zehir saçan Ergene olarak yoluna devam ediyor.

Dogasever
11-10-2010, 14:18
Istrancalardan dogan benim de içinde çocuk iken yüzdüğü adına Ergene denen bir nehir var. Bu nehrin belirli bir yatağı var. Zaman zaman taştığını da biliyoruz ancak böyle bir nehir var ve binlerce sanayi tesisi bu nehrin sularını kirletiyor. Onbinlerce insan bu nehrin kötü kokusunu çekiyor.

Trakyada olmayanlar bilmezler. Sadece derenin kıyısının kötü koktuğu ama 100 metre uzaklaşınca kokunun bittiğini sanabilirler. Ama durum böyle değil maalesef. 5 km öteden dahi koku duyuluyor ve insanı son derece rahatsız ediyor. Ben yazın 2 km uzakğında uyku uyuyamıyordum. O derece.

Bugün aldığım rapora göre, Muratlıda koku tamamen bitmiş ve insanlar çok mutlu. Pencereler açık. Nehırde kurbagalar ve kaplumbagalar yuzuyor! İnsanlar rahatçe nefes alabiliyorlar. Bazı kişilerle röportajlar yapılıyor buradan da röporlajları yayınlarım.

Muratlı kolunun ve su bu kola gelmeden önce ayrılıp Yenice bölgesinden Marmaraya karışan diğer bir kolun resimleri aşağıda. Bizim yaptığımız uygulamadan çıkan su Çorlu koluyla birleşip Meriç'e doğru gidiyor.

174544

174545

Cumhur Tonba
11-10-2010, 14:49
10.10.10. tarihinde İstanbul.

174576

Dogasever
11-10-2010, 15:13
Resim için teşekkürler Sn Cumhur
Dün Muratlı'da da, çeşitli STK'lar ve Bilim Adamlarının ve yerel yöneticilerin katıldığı yaklaşık 250 kişilik bie konferans vardı. Gazeteler ve TV'ler çekimler yapmışlar. Resimleri elime geçince yayınlarım. Sanırım NTV Yeşilde de yayınlanacakmış. Konferansa katılanlar ERgeneye Bukaşi topu da atmışlar.

meymun
11-10-2010, 15:23
Bu olaya çok sevindim. Paris'te musluklardan akan suların yarısı kanalizasyondan arıttıkları su. Fazlası ise caddelerin kenarlarından temizlik amacıyla akıtılıyor. Musluk suyunu %50 şer artezyen ve arıtma suyu olmak üzere ayarlıyorlar.

Muratlı ve Tekirdağ belediyelerinin de Ergene'yi şehir şebekesine bağlamalarını destekleyelim.

Saygılarımla
Tarzan'ın çitası

Cumhur Tonba
11-10-2010, 15:27
Sayın Meymun.
Bizi erken yolcu etmeye niyetiniz var herhalde. Şaka bir yana keşke böyle bir olay gerçekleşse.

Dogasever
11-10-2010, 16:59
Thames nehrinde de su Londra'ya gelene kadar 5 böbrekten geçiyormuş. Ben de Meymun'un düşüncesini destekliyorum. O zaman herkes daha dikkatli olurdu. İlk önce fabrika sahiplerinin içmesi şartıyla....

ensar
11-10-2010, 19:11
. Onbinlerce insan bu nehrin kötü kokusunu çekiyor. Trakyada olmayanlar bilmezler. Sadece derenin kıyısının kötü koktuğu ama 100 metre uzaklaşınca kokunun bittiğini sanabilirler. Ama durum böyle dğeil maalesef.Bugün aldığım rapora göre, Muratlıda koku tamamen bitmiş ve insanlar çok mutlu. Pencereler açık. Nehırde kurbagalar ve kaplumbagalar yuzuyor! İnsanlar rahatçe nefes alabiliyorlar.
174544

174545

Sayın Doğasever,

Muratlı deresinde bu gün ne bir kurbağ nede kaplumbağ bulabilirsiniz isterseniz her hangi bir dereden 10 adet kurbağ vede bir kaç kaplumbağ getirip muratlı deresine salalım bakalım kaç dakika yaşayacaklar.

Size Ankara dan rapor gönderiyorlarsa mutlaka farklı bildiriliyordur ama yazık.

Sayın CUMHUR TOMBA inanıyorum ki bu yazımı da okuyordur. Kendisini ya da merak eden herkesi Muratlıya davet ediyorum benim ya da arkadaslarımın göremedikleri kurbağa ve kaplumbağları görebilecekler mi ?

Sayın Doğasever,

Yol parası fiyatına yaptığınız projenin finansman boyutunu açıklar mısınız ? Bu rakkam nereden nereye gidişin ücreti.

Yoksa alınan çeklerin tarih vede miktarlarını size ORTAKLARINIZ BİLDİRMEDİ Mİ ?

Eğer bunlarda bildirilmedi ise sanırım yollarınız farklı ?

Siz açıklamaz sanız ben yol ücretini açıklarım.

Bu yazımı okuyan tüm forum katılanlarını hafta sonu Muratlıya bekliyorum. Benim göremediğim, sayın doğaseverin yukarıda belirttiği mutlu kurbağa ve kaplumbağlarını belki sizler gösterebilirsiniz.



Sevgiyle kalın,

Dogasever
11-10-2010, 20:08
Sayın Doğasever,

Muratlı deresinde bu gün ne bir kurbağ nede kaplumbağ bulabilirsiniz isterseniz her hangi bir dereden 10 adet kurbağ vede bir kaç kaplumbağ getirip muratlı deresine salalım bakalım kaç dakika yaşayacaklar.

Size Ankara dan rapor gönderiyorlarsa mutlaka farklı bildiriliyordur ama yazık.

Sayın CUMHUR TOMBA inanıyorum ki bu yazımı da okuyordur. Kendisini ya da merak eden herkesi Muratlıya davet ediyorum benim ya da arkadaslarımın göremedikleri kurbağa ve kaplumbağları görebilecekler mi ?

Sayın Doğasever,

Yol parası fiyatına yaptığınız projenin finansman boyutunu açıklar mısınız ? Bu rakkam nereden nereye gidişin ücreti.

Yoksa alınan çeklerin tarih vede miktarlarını size ORTAKLARINIZ BİLDİRMEDİ Mİ ?

Eğer bunlarda bildirilmedi ise sanırım yollarınız farklı ?

Siz açıklamaz sanız ben yol ücretini açıklarım.

Bu yazımı okuyan tüm forum katılanlarını hafta sonu Muratlıya bekliyorum. Benim göremediğim, sayın doğaseverin yukarıda belirttiği mutlu kurbağa ve kaplumbağlarını belki sizler gösterebilirsiniz.



Sevgiyle kalın,

Sn Ensar

"Siz açıklamaz sanız ben yol ücretini açıklarım" dediginiz zaman açıklamanız lazım!

ensar
11-10-2010, 21:54
Sevgili Ensar

EM'yi atıksu artıma tesislerinde de kullanıyoruz. Tüm kirlilik parametrelerini indirdiği gibi, kötü kokuyu da yok ediyor. Size acilen gelin bu kokuyu kesin derlerse ne yaparsınız? Önünüzde iki şık vardır.

Derede kirliliğin aynen devam etmesi ve binlerce kişinin o dayanılmaz kokuyu duymaya devam etmeleri ya da

Kokuyu azaltıp insanları o kokudan kurtarmak ve dereye bakterileri aşılamak.

Biz ikincisini tercih ettik. Ayrıca, yukarda bahsettiğiniz vergileriniz için endişe etmenize de gerek yok. Çünkü bu işi bizim gibi yol masraflarına kimse yapmaz. selamlar

Sevgili Doğasever,

Şu yazınızdaki yol masraflarının tutarı ne kadar açıklarmısınız ?

Sevgiyle kalın

Dogasever
11-10-2010, 21:58
Sevgili Ensar,

Ben açıklamıyorum. Lütfen siz açıklayın.

Sevgiler

Cumhur Tonba
11-10-2010, 22:25
Thames nehrinde de su Londra'ya gelene kadar 5 böbrekten geçiyormuş. Ben de Meymun'un düşüncesini destekliyorum. O zaman herkes daha dikkatli olurdu. İlk önce fabrika sahiplerinin içmesi şartıyla....

Her zaman dile getirdiğim bir husus vardır. Bizim burada (Fotoğraf Çekilen yer) 15-20 çadır kurulup, <Fabrika sahiplerine, nehri atıklarına bırakanlara 10 günlük mecburi kamp yaptırmalı. Zaten bir gün bile duramazlar ya...

Cumhur Tonba
11-10-2010, 22:31
Sayın CUMHUR TOMBA inanıyorum ki bu yazımı da okuyordur. Kendisini ya da merak eden herkesi Muratlıya davet ediyorum benim ya da arkadaslarımın göremedikleri kurbağa ve kaplumbağları görebilecekler mi ?

Sevgili Ensar Bey,
Muratlı'da durum nedir bilemiyorum. Fakat ben sizinde bildiğiniz gibi Uzunköprü'de (Balaban köy) kalıyorum. Yani Ergene'nin son bölümü sayılbilir. Biraz aşağımızda Meriç Nehri ile birleşiyor. Buralarda bırakın Kaplumbağa ve kurbağayı içinde bir tek canlı bulamazsınız. Sadece Lağım ve kimyasal sıvı akıyor diyebilirim.

ensar
12-10-2010, 06:29
Sevgili Ensar,

Ben açıklamıyorum. Lütfen siz açıklayın.

Sevgiler
Sayın Doğasever,

Yol parası dediniz diye sizden bekliyorum.

Yol parası nereden nereye, kaç kişinin yol parası ? Bunları cevaplayın hiç değilse.

Sevgiyle kalın

ensar
12-10-2010, 06:48
(Sayın CUMHUR TOMBA inanıyorum ki bu yazımı da okuyordur. Kendisini ya da merak eden herkesi Muratlıya davet ediyorum benim ya da arkadaslarımın göremedikleri kurbağa ve kaplumbağları görebilecekler mi ?)

Sevgili Ensar Bey,
Muratlı'da durum nedir bilemiyorum. Fakat ben sizinde bildiğiniz gibi Uzunköprü'de (Balaban köy) kalıyorum. Yani Ergene'nin son bölümü sayılbilir. Biraz aşağımızda Meriç Nehri ile birleşiyor. Buralarda bırakın Kaplumbağa ve kurbağayı içinde bir tek canlı bulamazsınız. Sadece Lağım ve kimyasal sıvı akıyor diyebilirim.

Sevgili Cumhur,

Çok şansızsınız, hemen köyünüzün Muhtarını vede İhtiyar heyyetini Muratlıya getirin. Yapılan uygulamayı görün. Bu gün ya da yarın fotoğrafları yayınlanacak olan kurbağları , kaplumbağları ve de mutlu Muratlı insanlarını gözlemleyin.

Sonrada aranızda yol parası toplayıp Ergene yi bizde temizletiyoruz diye boy boy fotoğraf çektirip kirletilmesinde bir sakınca olmadığını iddia edenlere bir şekilde karşı çıkın.

Karşı mı ? Destek mi ? Kirletme devam edebilir, önemli olan kirlenmenin temizlenmesi !!!!! Di mi ?

Ben anlayamadım dostum. Lütfen bana yardımcı ol.

Sevgiyle kalın

Dogasever
12-10-2010, 09:39
Ensar
Sana hiçbir şey açıklamak zorunda değilim. Madem ilçenin sorunlarıyla bu kadar ilgilisin, lütfen git bir vatandaş olarak Belediye'nden öğren ve gel burada açıkla. Kimse kirletilmesinde sakınca yok demedi! Bunu uyduran sensin. Açıkça provakasyon yapıyorsun. Diğer yazdıklarına şu anda yanıt vermemem kabul ettiğim anlamına gelmiyor. Sadece susuyorum çünkü ben elinde kanıt olmadan konuşmayı sevmeyen bir insanım. Kendi kendine geliştirdiğin argümanların hepsine yanıt gelecek. Yukardaki mesajda kurbağalar ve kaplumbağa konusunda dün akşama göre ağız değiştirdiğini görüyorum. Ne oldu? "Acaba" demeye mi başladın yoksa?

Amacımızın Ergenenin kirletilmesinin önüne geçmek olduğunu defalarca söyledim. Sayın Kaymakam 24 saat devriye gezdiriyor dedim. Ayrıca, daha sonra söyleyeceğim bir şey daha vardı ama bekleyemeyeceğim.

Sizin beğenmediğiniz kaymakam, gece saat 4'te o bölgenin en büyük kirleticisi olan bir organize sanayiye her şeyi göze alarak tek başına gizlice girerek atıksu arıtma tesisinin baypas edildiğini videoya çekti ve şu anda yetkililer para ve hapis cezasıyla karşı karşıya. Ülkemizdeki tüm idari yöneticiler böyle olsa, kirli dere, göl kalmaz!

Peki Sayın Ensar, bu konuda siz ne yaptınız? Hangi fabrikayı ne zaman ihbar ettiniz. Açıklayın. Siz de bu toplumun bir üyesisiniz. Çevreye karşı duyarlı bir insansınız. Ama ne yaptınız? Muratlı'da son 3 hafta içinde iki defa etkinlik düzenlendi. Bu etkinliklerden benim de buradan duyurusunu yaptığım 10.10.10 tarihindeki etkinlikte 250 çevre gönüllüsü ve akademisyenler (burada ismini vermek istemiyorum sana özelden ismini atmıştım) bir konferans verdiler. Bu konferansta yapılan işin doğru olduğu, kokunun kesildiği ve bu uygulamanın tüm Ergeneye yaygınlaştırılması gerektiğini belirttiler.

Siz burnunuzun dibindeki bu etkinliklerden hangisine katıldınız ve kimlerle konuştunuz ve bu koferansa katılıp neden "hayır olmaz arkadaşlar bu dereye önce atıksuların deşarjı dururulmadan bakteri konulmaz. Yazık olur bakterılere" demediniz. Sizi tutan kimse yoktu. Buradan yazı yazmak kolay. Sizin yaptığınızı herkes yapabilir ve herkes düşünebilir.

Tamam vergilerimiz boşa gitmesin, tamam ERgene'ye atıksu deşarjına son verilsin. Bunlara kimsenin itirazı yok. İdeal olanı budur zaten, bunu biz de biliyoruz ve biz de bunun için uğraş veriyoruz. Ama neden hala son verilemiyor? Herkes o sayın kaymakam gibi olmadığı için!

Şimdi soruyorum, atıkları kesemiyoruz diye, EM uygulamayalım mı? Bu bir deneme çalışmasıydı zaten, bir kaç hafta içinde sona erecek. Önümüzde yağmurların başlayacağını, havaların soğuyacağını biz de biliyoruz. Bu kadar şiddetle karşı çıkmanızın ve yapılan işe "tüü kaka" demenizin ve mesajlarınızda bu işin altında bir iş varmış izlenimi yaratacak şekilde işin mali portresini kinayeli biçimde sormanızın nedenini anlayabilmiş değilim.

Eğer işin maliyeti konusunda bir şey biliyorsanız, hiç çekinmeden buradan açıklamanız gerekirdi. Açıklamayacaksanız, hiç konuşmamanız gerekirdi. Kötü bir koku varsa, açıklayın lütfen. Açıklamazsanız, siz ithamcı konuma düşersiniz. Çamur at izi kalsın mantığıyla hareket edilmez. Kınıyorum.

Sayın Cumhur'ların köyde yol parasını toplamalarına da gerek yok. İş makinelerini bulsunlar yeter. Önümüzdeki baharda onlarda da uygulama yaparız. Zaten göreceksin. Hiç sorun değil. Lütfen geriye dön ve yazdığın mesajları bir oku. Beğeniyorsan mesele yok.

Son olarak bu mesajda sana bir tek şey söyleyeceğim: Ben Ergenenin o dayanılmaz kokusunu biliyorum. O kokuyu EM'nin yok edeceğini de biliyorum. Bunu sen de biliyorsun. Peki atıksuyun arkası kesilmiyor diye insanlar bu kokuyu çekmeye devam mı etsinler?

Ben, Muratlı halkı, tüm idareciler, Muratlıya gelip konferansa katılanlar, İTU'den Profesorler ve şu anda hatırlayamadığım pek çok kişi diyor ki "koku kesildi". Sen diyorsun ki hayır kesilmedi. Kusura bakma bir kişiye mi inananacağız yoksa bin kişiye mi? Ve o bir kişi gelip bir kez bile bize etkinliklerimize katılmadıysa... Bilmediği şeyleri biliyormuş gibi yapıyorsa... Sağlık olsun Ensar...

Sevgiler

Cumhur Tonba
12-10-2010, 11:43
Ensar Bey,
Neler oluyor ben de anlamış değilim. Sayın Doğasever ve siz arasında tarafmış gibi bir duruma düştüm. Benim için önemli olan Ergene Nehri için yapılacak olan çalışmalardır. O veya bu. Sedre gerisinde neler oluyor bilemeyiz. Bilgisi olanlar varsa açıklasınlar ki bizde öğrenelim.

Gelelim Ergene gerçeğine.
Tabii ki sadece kendi düşüncelerim. Görünen köy kılavuz istemez. Bu iş sanıldığı kadar kolay değil. Binlerce fabrika, yüzlerce yerleşim bölgesinin açık kanalizasyonu durumundaki Ergene hayat bulabilir mi? Tabii ki bulabilir. Fakat çok şeyi göze almak gerekir.

İlk olarak Devlet kararlı bir şekilde üzerine giderse. Var olan kanunları işletmesi gerekir. İlk olarak tüm sanayi tesislerinin arıtmalarının çalıştırması, yok olanların ise bir an önce sisteme dahil edilmesi. Ergene üzerine olan yerleşim birimlerinin alt yapılarının tamamlanması ve atıklarının arıtılması. Görüldüğü gibi çocuk oyuncağı olan bir iş değil. Aşağı tükürseniz sakal, yukarı tükürseniz bıyık.

Belediye başkanımız şunu söylemişti bir sohbet esnasında. ''Ben Ergene için girişimde bulunacağım zaman bana sorarlar. Siz kanalizasyon sistemini arıtmada geçiriyor musunuz?'' Çuvaldızı başkasına batırmadan önce, iğneyi kendimize batırmalıyız.
Bilmem anlatabildim mi ya da düşüncelerimi ifade edebildim mi?

Saygılarla.

Dogasever
12-10-2010, 11:58
Ensar Bey,
Neler oluyor ben de anlamış değilim. Sayın Doğasever ve siz arasında tarafmış gibi bir duruma düştüm. Benim için önemli olan Ergene Nehri için yapılacak olan çalışmalardır. O veya bu. Sedre gerisinde neler oluyor bilemeyiz. Bilgisi olanlar varsa açıklasınlar ki bizde öğrenelim.
Gelelim Ergene gerçeğine.
Tabii ki sadece kendi düşüncelerim. Görünen köy kılavuz istemez. Bu iş sanıldığı kadar kolay değil. Binlerce fabrika, yüzlerce yerleşim bölgesinin açık kanalizasyonu durumundaki Ergene hayat bulabilir mi? Tabii ki bulabilir. Fakat çok şeyi göze almak gerekir. İlk olarak Devlet kararlı bir şekilde üzerine giderse. Var olan kanunları işletmesi gerekir. İlk olarak tüm sanayi tesislerinin arıtmalarının çalıştırması, yok olanların ise bir an önce sisteme dahil edilmesi. Ergene üzerine olan yerleşim birimlerinin alt yapılarının tamamlanması ve atıklarının arıtılması. Görüldüğü gibi çocuk oyuncağı olan bir iş değil. Aşağı tükürseniz sakal, yukarı tükürseniz bıyık. Belediye başkanımız şunu söylemişti bir sohbet esnasında. ''Ben Ergene için girişimde bulunacağım zaman bana sorarlar. Siz kanalizasyon sistemini arıtmada geçiriyor musunuz?'' Çuvaldızı başkasına batırmadan önce, iğneyi kendimize batırmalıyız.
Bilmem anlatabildim mi ya da düşüncelerimi ifade edebildim mi?
Saygılarla.

Sayın Cumhur
Ben yazdıklarınızın tümünün altına imzamı atarım. Çok doğru. Ama tüm bunlar yapılamıyor diye işi oluruna mı bırakalım. EM uygulamayalım mı?

Sayın Ensar, bu yapılan işe neden bu kadar karşı çıkıyor ben de onu anlamış değilim.

Bakın EM tüm ergenede uygulanırsa neler olacak: Tüm Ergene havzasındaki kötü koku sona erecek. (Aslında kötü kokular tamamen atıksuyun kendisinden kaynaklanmıyor. Çünkü atık suyun kendisi taze, kokuşma henüz ilerlemiş değil. Em ilavesiyle bu taze atıksuyun daha sonra ilerde kokuşması engellenmiş oluyor.

Ayrıca, EM ile temas edince, Cr6 dahil tüm ağır metaller indirgeniyor. Sonra bu atıksu içindeki organik maddeden biyoaktif yararlı maddeler sentezleniyor ki, suyun nihai varış noktası olan Saroz Körfezindeki doğal yaşam için bunun çok büyük faydası olacak!)

Kötü kokunun büyük bir çoğunluğu dere yatağında kenarlarda açığa çıkan yıllarca birikmiş çamurdan kaynaklanıyor. Bu çamurdan büyük çapta amonyak gazı çıkışı söz konusu. EM sayesinde normalde amonyak olarak çıkacak gazlar ya phototropik bakterilere yem oluyor ya da denitrifikasyon hızlandığı için azot olarak çıkıyor. Bu da kokunun önlenmesinde önemli rol oynuyor. Bizler bunu gözlemlediğimiz için dere kenarındaki çamurlar üzerine de bukaşi topu atıyor ve EM spreyliyoruz. büyük Ergene Projesinde Bukaşi toplarıyla çamurları yok edebiliriz.

Eğer EM Teknolojisi uygulanmazsa, derenin mekanik olarak temizliği gündeme gelir ki bu durumda, ne tür bir çevre felaketiyle karşılaşılacağını sizler düşünebilirsiniz.

Sayın Cumhur

"Sedre gerisinde neler oluyor bilemeyiz. Bilgisi olanlar varsa açıklasınlar ki bizde öğrenelim." demişsiniz çok haklısınız. Evet Sayın Ensar, iddiada bulunan sizsiniz. Açıklayın da sahnenin arkasında neler olduğunu biz de öğrenelim.

Saygılar.

Dogasever
12-10-2010, 18:05
Bu başlık altında şirketimiz, zan altında bırakılmış ve sanki yaptığımız bu denemede perde arkasında bazı şeyler dönüyormuş gibi bir izlenim yaratılmıştır. Bu beni son derece üzmüştür. Bu yüzden buradaki yazılarımı ikinci bir tarihe kadar çekiyorum. Ben bu tür konulara muhatap olmak istemiyorum. Eğer yasadışı veya olmaması gereken bir şey olduğunu bilen varsa, şirketimizin ve Muratlı Kaymakamlığının bağlantı bilgileri aşağıdadır. Doğrudan şirketimizle veya kaymakamlık ile bağlantı kurabilirler:

EM Agriton Doğal Ürünler Mikroorganizma Üretim Pazarlama ve Ticaret Ltd.Şti
Macun Mahallesi Anadolu Bulvarı ATB İş Merkezi I - Blok No: 246
Çamlıca - Yenimahalle – ANKARA
Tel: 0312 397 15 74
Fax: 0312 397 15 81



Muratlı Kaymakamlığı
Muratlı - Tekirdağ

memet
12-10-2010, 18:11
EMA'yı bonsailerim için kullandım sonuçlarından da hiç bir şikayetim olmadı. Fazlası gördüğüm olumlu gelişmelerdir.
Bundan fazlası olarak. Orbiyo çalışanlarının nezaketini her seferinde memnuniyetle yaşadım.

Forumda yükledikleri bilgi birikimi de ayrıca son derece etkili ve yararlı.

Son derece etkili bir ürün, benim gibi bir litre alanlara bile kamyon yükü mal almış gibi bir nezaket gösteriyorlar.
Taktirini benden başka ema kullananlar da gösterecektir.

acemi_caylak
12-10-2010, 19:24
Sevgili Ensar ve Sevgili Dogasever,

İkinizi de yakından tanıyorum. Bu yüzden kısaca da olsa düşüncelerimi belirtmeye hakkım vardır diye düşünüyorum.

EM'nin iyi bir ürün olduğunu ve rüştünü ispatladığını hiç kimse inkar edemez. Ki bir EM kullanıcısı olarak Ensar'da buna kendi bitkilerinde şahittir. Ayrıca EM'nin kirli suların arıtılmasında kullanılabileceğini de biliyoruz.

Ancak Ensar sanırım burada yazılanların abartıldığını düşünerek eleştirel bir bakış açısıyla yazdı diye düşünüyorum.

Sn. Dogasever, bu proje benimde desteklediğim bir proje. Bu yüzden yazdıklarım yanlış anlaşılmazsa sevinirim. Bu projede zayıf gördüğüm noktalar aşağıdaki gibidir.

1- Talihsiz bir şekilde uygulama havaların soğuduğu bir döneme denk gelmiştir. EM içindeki bakteriler için en iyi üreme ortamının 20 derece üstü sıcaklıklar olduğunu biliyoruz. Belki yaz aylarında başlansaydı çok daha verimli olacaktı. Ancak 4-5 derecelere kadarda bu bakteriler faaliyetlerini minimuma indirerek sürdürebiliyorlar. Biyolojik arıtma uygulamalarına baktığımızda kışında özellikle dinlendirme havuzlarına alınmış lağım sularında uygulamaların sürdüğünü biliyorum. Ancak 4-5 derece altında faaliyetlerin tümüyle durduğuna dair iddialar var. (Kaynak Tarım Mikrobiyolojisi, A. Kadir Halkman) Buradan yola çıkarak, bu minimum faaliyet nehri temizlemeye yeter mi veya bu kadar kısa sürede bu kadar etki gösterir mi üzerinde biraz daha tartışılması gerekir diye düşünüyorum.

2- Havalar soğuduğu için koku zaten kendiliğinden azalmıştı. Çünkü kokuya neden olan mikrooganizmalarda bu sıcaklıklarda faaliyetlerini minimuma indiriyorlar. Bu yüzden EM tek başına kokuyu giderdi diye bir iddia abartılı olur.

3- Nehre kirli sularını döken fabrikalar olduğu sürece bu türden uygulamalar gerçek etkisini gösteremeyecektir. Bu yüzden bu projenin bir ayağıda bu suların arıtılarak nehre verilmesi şeklinde olmalıdır.

4- Kurbağaların bir haftada yeniden üremesi biyolojik olarak mümkün gözükmüyor. Bu türden savunular projenin sorgulanmasına yol açar.

5- İşin mali bboyutuna ilişkin tartışma Sn. Dogasever'in yol parasına bu işi yapıyoruz şeklindeki iddiasından yola çıkmıştır ki bence buda biraz abartılı olmuş. Çünkü EM Agriton Doğal Ürünler Mikroorganizma Üretim Pazarlama ve Ticaret Ltd.Şti sonuçta ticari bir şirket ve sadece kamu hizmeti şeklinde bir yaklaşımı olmaz ve bu projeye aynı zamanda kar getiren bir proje olarak bakar diye düşünüyorum. Eğer aksi bir durum varsa ve bu projenin örnek olması açısından gerçekten cüzi miktarlara yapıldığı söyleniyorsa, Ensar veya Dogasever bu konuda iddialarını ispatlamalılar diye düşünüyorum.

Umarım sözlerimde yanlış anlaşılma olmaz.

meymun
12-10-2010, 21:15
Acemi Caylak'ın yazdıklarına ek:

Arıtma ve temizleme sudan arıtılacak maddelere bağlıdır. Kanalizasyon suyunu arıtmada içerisinde deterjanlar olsa dahi, bakterilerle arıtmak bir noktaya kadar olanaklı. Ancak deterjan türleri nedeniyle ne oldukları belirsiz bakteriler yeterli olmayacaktır.

Fabrika artıklarında bulunan maddelerin büyük çoğunu ise bakterilerle arıtmak olanaksız.

Dere gibi akan suyun içerisine bakteri dökerek te ev atıklarının arıtılması; işlemin periyodu ve homojenliği sağlayacak karıştırma nasıl yapılırsa yapılsın yine olanaksız. Yapılan işlemde EM nin hangi periyotla kullanıldını bilmiyorum ama, devam etmekte olan kanalizasyon atıklarının bu bakterilerle, arıtma tesisi kurulmadıkça arıtılması olacak iş değil.

"Akan su pis tutmaz" sözünde akan su bir an kirletildi ise elbette pislik akıp gidecektir. Fakat burada akan su, 100 yıl öncesinin suyu değil; evlerden içerisine her türlü organik ve anorganik pislik, fabrikalardan kimyasallar katılarak suda çözünmüş ve askıda maddelerin yoğun olduğu su. Ve sürekli aynı karışım bir zamanlar canlıların yaşadığı yataktan geçip Marmara'yı boyluyor. Önümüzde 50 yıldan uzun süredir bildiğimiz; gelişmiş ülkelerin yaşadıkları kirlenme sorunu örnekleri varken biz sanayileşmeye başladığımızdan beri, bu örneği göz ardı edip çevremizi kirletmeye HALA devam ediyoruz. Ve temizlemenin, kirletmeyi önleme maliyetinin defalarca katı olduğunu bilerek.

Girişim bence çok olumlu ancak temizleme böyle olmaz. Önce, kirliğiği yaratan, su içinde askıdaki maddelerin boyutlarına göre filtrelenmesi ile başlanır. Kirliliği yaratan eriyikler tespit edilir. Ki bunlar atılması zorunlu ise atılmalarına izin verilmiş olan maddelerdir. Sonra hangi yöntem ve maddelerle çökeltileceklerse çökeltilirler, hangi bakterilerle parçalanabiliyorlarsa, o bakteriler ve onlara yardımcı koşullar, diğer katkılar eklenerek yapılır.
Ensar gibi bilgisi olanları bırakın biraz bilgisi olanlar için dahi göstermelik bir eylem bu.. Bizim usullerimize göre bir iş.

Sayın Doğasever'in işe yarar bir iş yaptığına samimi olarak inandığını sanıyorum. Ancak, hemen yakın gelecekte yeni bir pazar oluşturup, sonra para kazanıp ortadan yok olmayı düşünüyorlarsa ben de karşıyım.

Yapılan işin ne olduğunu ve ayrıntılarını bilmiyorum. Bu iş; Kilis belediyesinin bir zamanlar yaptığı gibi şehir şebeke suyuna 2 bidon zemzem karıştırıp reklamlarını yaptıklar şekildeyse Ensar'ın yanındayım.

Ve Muratlı belediyesinin söylediği gibi 60.000 TL değerinde EM dereye cumburlop döküldüyse bırakın temizlemeyi kirlenmeye katkısı olmuştur.

MeyveliTepe
12-10-2010, 23:20
EM'nin kirli su temizleme ile ilgili pek çok uygulaması var.

Özellikle Malezya'da işi epey ileriye götürmüşler. Ancak kirletilmeye devam edilen bir akarsuda kirletilme hızı ile temizlenme hızı zamana göre oranlanırsa ve kirlenmenin sürekliliği fakat temizlenmenin kesintiye uğrayacağı var sayılırsa bir kalıcılığın olamayacağı sonucuna mantık yolu ile ulaşırız.

Gerek derede ve dere yatağında, gerek suyun aktığı yerde az ya da çok fayda olacağı muhakkak. Fakat, ilgili kaykamlığın sunumu bir daha kirlenmemek üzere kesin temizlik olacak şekilde. Kirli atık bırakılmasını kesin bir şekilde engellediler ise bir umut var diyebiliriz.

Aksi halde olumlu bir teknolojinin başarı sağlayamadığı yönünde bir şey ortaya çıkar ki, bu da iyi olmaz.

Alper Akman
12-10-2010, 23:23
Sn Doğasever,

Ergene çok yakınında bulunmam ve de bu bölgede sanayi ilede uğrasmam nedeni ile benim ve bölgedeki dostlarımın çok özeli.

Ergene konusunda yapılabileceklere katkısı olabilecek vede istemesede katkı sağlaması gereken çok fazla kişi ve kurum tanıyorum. Nasıl yardımcı olabiliriz ?

Sevgiyle kalın


Yorumsuz olarak Sayın ENSAR'ın bir yazısını tekrar okuması için gönderiyorum
Saygılarımla

Naturem (Alper AKMAN)

ensar
13-10-2010, 07:27
sayın NATUREM,

Benim mesleğim mühendislik. Müspet düşünmeye çalışırım.

Bir iş aklıma yatarsa katılırım. Yatmazsa ikna edilmeyi isterim.

DAHA ÖNCEDE KAÇ KEZ BİLDİRDİM

- Bu uygulama kirlenme durdurulmadan yapılmamalı.
- Zamanlama yanlış.

Bu iki hata yapılan tüm harcamaların ve ÜMİTLERİN/BEKLENTİLERİN heba olması, ve bu yüzdende bundan sonra bu tür uygulamaların önünü kesmesi demektir.

HEDEF KOKUYU GİDERMEKTI DEMEYIN SAKIN, EKIM,KASIM AYLARINDAN havaların sıcaklığına bağlı olarak NİSAN/MAYIS aylarına kadar kokumuz otomatikman kesiliyordu.

Kanama durdurulmadan tedavi yapamazsınız.

Sevgiyle kalın

denizakvaryumu
13-10-2010, 08:06
Bu projede öncelikle kokunun giderilmesi amaçlandı ise bence yapılan işte yanlışlık yok.

Şimdiden aralıklarla EM uygulanması ile bahar ve yaz aylarındaki yoğun olan koku giderilecektir.

Derenin temizlenmesi konusunda ise görüş bildiren arkadaşların yorumlarına katılıyorum.

Sarıcan
13-10-2010, 09:09
Sn. Naturem,

Bir haftadır tartışmaları ilgi ile izliyorum. Bugün Sn. Ensar' a okuması için gönderdiğiniz mesajını aşağıdaki mesajlar zincirini okuduktan sonra tekrar değerlendirmenizi bekliyorum.

Gördüğüm kadarıyla Sn. Ensar Ergene üzerinde yapılacak bir pilot çalışmada orada yaşayan bir arkadaşımız olarak hepimizden daha fazla ilgili idi ve bu çalışmaya karşı en küçük bir itirazı olacağını zannetmiyorum.

Olsa olsa uygulamanın takvimine ve startejisine karşı tepkilidir. Çünki bu projede uğrayacağınız en küçük bir başarısızlık, ilerde bu yönde yapılacak çalışmaların önünü kesecektir. Naçizane ben ilk mesajımda bu projenin stratejisti kim diye sorarken bunu kastetmiştim.

Sn. Doğasever' in kurtuluş savaşlarının stratejisi olmaz çıkışından sonra,

Sn Ensar "başlık altında toplumsal bilinçlenmeden bahsederken kirliliğin had safhalara ulaşmadığı bir Ergene kolunda mesela SÜTLÜCE deresinde bahar ayında böyle bir bombalama bu tür aktivitelerin başlaması için iyi olmaz mı ?"

diye basit bir strateji önermişti ve daha da ileri giderek sizinde okuması için gönderdiğiniz mesajında bölgede yaşayan bir sanayici olarak nüfuzunun yettiği oranda bölgedeki çalışmalara her türlü desteği vereceğini beyan etmişti.

Oysa bir haftadır tartışmalar apayrı bir yöne gitmekte ve içinden çıkılamaz hale gelmektedir. Burada sizinle birlikte Sn. Doğasever' in oturup strateji konusunda nerede yanlış yaptık diye düşünmelisiniz.

Ticari bir firma olarak elbette kar edeceksiniz ama bu hizmeti "yol parası" maliyetine gibi bir polemikle bağlantılarsanız, projenin sekteye uğraması halinde bu bölgenin geleceğine vereceğiniz zarardan etkilenecek her kesimden eleştiri almak kadar doğal bir şey yoktur.

Bugünde Sn. Ensar' ın Ergene' de EM uygulamasına karşı olduğunu zannetmiyorum. Mühendis kimliği ile bu işin planlama bölümüne karşı olduğunu tahmin ediyorum. Belki birazda "Yol parasına" takıldı ama bu kavram Sn. Doğasever' e ait.

Saygılar

Sn. Doğasever,

Kim örgütlemiş bu insanları? Kim bu doğa savaşcıları? Bu savaşın stratejisti kim? Cephanelik kasalarının tahmini maliyeti nedir? Bizi biraz daha aydınlatırsanız seviniriz.

Sn Sarıcan
Bu bir "Kurtuluş Savaşı." Bu tür Kurtuluş Savaşları'nın stratejisi, kuralı, maliyeti olmaz. Ne gerekiyorsa o yapılır! Nasıl toplar taşındıysa cepheye kağnılar üzerinde, nasıl yemekler pişirildiyse kazanlarda ordunun uğradığı yerlerdeki köylerde Türk kadınları tarafından, bu da öyledir. (Bu işin edebiyatıydı!)

Birkaç gün içinde topların öyküsünü de yazarım. Bu defa resimler önden geldi. Şimdilik şu kadarını söyleyeyim: Resimdeki uygulamada toplam 1 milyon top atıldı! Selamlar.

Sevgili Doğasever,

Trakya ve Ergene ile ilgili, başlık altında toplumsal bilinçlenmeden bahsederken kirliliğin had safhalara ulaşmadığı bir Ergene kolunda mesela SÜTLÜCE deresinde bahar ayında böyle bir bombalama bu tür aktivitelerin başlaması için iyi olmaz mı ?

sevgiyle kalın

Sn. Doğasever,

Maliyeti, stratejisi ve stratejisti olmayan hiç bir savaş kazanılamaz. Bu üçünün olmadığını düşünmek kurtuluş savaşını yapanlara haksızlık olur ki, burada bahsettiğimiz bir kurtuluş savaşı değil zaten.

Gerçekten böyle bir halk katılımı ile örneğin Ergene Nehri (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=5451) için böyle bir proje gerçekleştirilebilir mi? Bu işin stratejisti olarak bir Trakyalı olarak o yörede yaşayan forum üyelerini örgütleyip böyle bir savaşı başlatamaz mısınız? Çünki EM bilginizden dolayı sizin bir adım önde durmanız gerekiyor diye düşünüyorum.

Bu işin mutlaka bir maliyeti elbette olacaktır, onuda dediğiniz gibi Ergene nehri ile organik bağlantısı olan herkesin gönüllü katılımlarıyla (Sanayi atıklarını salan fabrikaların zorunlu katılımının sağlanması ile) bu iş olabilir gibi geliyor bana. Saygılar.

Sn Sarican
Savaş kazanma, topların askeri benzetmesini izleyen sadece başka bir benzetmeydi. Tabii ki, strateji vb. konularında haklısınız. Ergene konusundaki düşüncelerinize de yürekten katılıyorum. Ve epey bir süredir de, bu konuda çaba sarfediyorum. İlk defa sizlere bu mesajımda açıklıyorum: Ergene Nehrinin çocukluğumda yüzdüğüm elimle balık yakaladığım düzeyde temizlenmesi için elimden geldiğince çalışıyorum. Bu çalışma son derece planlı bir biçimde devam etmektedir. Size bu sitede ancak bu kadarını söyleyebilirim. Bazı şeyleri benim burada açıklamam doğru olmaz. Ama yaptıklarımızı zamanı gelince öğreneceksiniz. Biraz daha sabır rica ediyorum. Mutlaka el birliğiyle uğraşacağız çünkü Ergene bizim. Biz sahip çıkacağız kimsenin kuşkusu olmasın. Saygılar.

Sn Doğasever,

Ergene çok yakınında bulunmam ve de bu bölgede sanayi ilede uğrasmam nedeni ile benim ve bölgedeki dostlarımın çok özeli.

Ergene konusunda yapılabileceklere katkısı olabilecek vede istemesede katkı sağlaması gereken çok fazla kişi ve kurum tanıyorum. Nasıl yardımcı olabiliriz ?

Sevgiyle kalın

Sn Ensar
Sizlerin böyle duyarlı olması beni çok sevindiriyor. Bu iş iyi bir organizasyon işi sadece beş on kişiyle yapılabilecek bir iş değil. En önemlisi de, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, devlet kurumlarının desteğini de arkamıza almamız gerekiyor. Bu el ele ve hep beraber yapılabilir. Kişisel bir olay değil. Ama duyarlılığınız için tekrar çok teşekkürler. Saygılar

Dogasever
13-10-2010, 09:40
Yapılan tüm çalışmaların hepsinin arkasındayım. Tüm sorumluluğu üzerime alıyorum. Stratejide de, uygulamada da hata yok.

Burada bazı arkadaşlar (Sarıcan lafım sana değil) yargısız infaz yapıyorlar. Tek hatam şu: Burada 1200 kusur mesajım var. Bakarsanız buyuk bir çoğunluğu tarım konusunda. Keşke 1200 mesajın 1000 tanesini arıtma ve çevre konusuna ayırsaydım. Hatam bu. Çünkü yapılan yorumların birçoğu yanlış veya eksik.

Su arıtma konusunu hem teorik hem pratik olarak çok iyi bilen biriyim. Özellikle doğanın su arıtma gücü hakkında çok kafa patlattım. Onu da bırakın sadece su, oksijen ve hidrojen molekülleri hakkında çok kafa yorum. Bu moleküllerle birçok deney yaptım.

Herşeyden önce Sn Ensar gibi ben de malzeme mühendisiyim. Ama Sn Ensar'ın su arıtımı konusunda benim deneyimime sahip olduğunu sanmıyorum. Birçok arıtma tesisi gezdim ve çalıştırdım. Atıksu arıtma tesislerinin çalışma prensibini, dere yataklarının farkını, doğal akış içinde dere yataklarından su arıtımı için nasıl yararlanılacağını, mikroorganizmaların neyi sevdiklerini nasıl davrandıklarını, onları nasıl koruyacağımı ve onlardan nasıl yaralanacağımı çok iyi biliyorum.

Benim iyi bildiğimi sizler de iyi biliyorsunuz. Ben daha proje hakkında açıklama yapmadım ki. Ama benden başka herkes yorum yaptı. Efendim akan suda arıtma olur mu olmaz mı? Hangi bakterilerle olur hangileriyle olmaz?

Sayın Denizakvaryumunu ve Meyvelitepe'yi ve Acemi Ustayı bunların dışında tutuyorum. Çünkü bildikleri şeyi söylüyorlar. Söylediklerinde haklılık payı var. Ama bazı eksikleri de var. Bunların hepsine vakit bulur bulmaz değineceğim.
saygılar.

ensar
13-10-2010, 09:42
CUMHUR TOMBADAN ALINTIDIR

''Belediye başkanımız şunu söylemişti bir sohbet esnasında. ''Ben Ergene için girişimde bulunacağım zaman bana sorarlar. Siz kanalizasyon sistemini arıtmada geçiriyor musunuz?''

''Çuvaldızı başkasına batırmadan önce, iğneyi kendimize batırmalıyız.''

Muratlı deresi , Muratlının güneyinde koşarköprü mevkiinde Muratlı yerleşim alanına girer ve yarım ay şeklinde bir daire çizerek Muratlının kuzey batısında İnanlı köyünün hemen girişinde, Muratlının kuzeyİndeN geçen ana akarsu olduğu var sayılan Ergene ile birleşir.

Ergene bu birleşim noktasına gelene kadar temizliği yapan öncü kaymakam beyin sorumluluğun daki kaç MURATLI köyünün kanalizasyonun buralara aktığını biliyor mu ? Muratlı MERKEZ inin kanalizasyonu hangi koşullarda nereye akıyor ?

Sayın Doğasever ve Sayın Naturem,

Benim EM ile ilgili en ufak bir sorunum yok. Olması için bir gerekçe mi var ?

Benim mühendislik mantığıma ters gelen uygulamaları sırf EM i bende kullanıyorum ve de beğeniyorum diye kabullenip yapılması gerekenleri yapmayanları, yanlış mühendislik uygulamalarını alkışlamamı beklemek hayalden öte gitmez

Sevgiyle kalın,

Alper Akman
13-10-2010, 10:20
Sevgili Dostlar,

Öncelikle Şubat ayından itibaren büyük bir hevesle tartışılıp ilk ve son olarak ANKARA'lı üyelerle yapılan toplantı ile kalan projemiz,Muratlı Kaymakamlığının bizimle temasa geçmesi ile tekrar şirketimizin gündemine gelmiş ve karşılıklı bilimsel yazışma ve teknik bilgi alış verişinden sonra 1,5 ay önce uygulamaya geçilmiştir,iki hafta sonra yoğun koku olan bölgede koku kesilmiş ve çevrede yaşıyanlar,hayvan otlatan çobanlar,şehir içindeki esnaf ve halk tarafından kokunun kesildiği teyid edilmiş bu durum İl çevre müdürü,muratlı belediye çalışanları,Sn Kaymakamımız,ilçede bulunan mülki amirler tarafından en önemlisi 116 ülkede insanlığa hizmet eden salt kar amacı olmayan EM Turkiye mühendisleri ve yöneticileri tarafından teyid edilmiştir.

Tartışmaları yapan sizler konunun (doğasever dahil) amacını,ne zaman başladığını,ne zaman son bulduğunu,bu çalışmanın bir deneme olarak bir arge olup olmadığını,uygulamanın bölgede kirletiçilerin çözümünde ne gibi bir yarar sağlıyacağını,kirletiçileri çözerken geçecek zamanda bölge insanını bir nebze olsun rahatlatmak içinmi düşünüldüğünü vs,vs,vs bilmeden ve yapılan çalışmaları oturulan yerden bilmeden sadece birbirimizin gazına gaz vermek için yazılmış yorumlar olarak görüyorum.

Isteyen Ankara'ya gelir bende projenin amacını anlatırım ve yerindede istediklerini ispatlarım.Mesnetsiz şeyler yazarak zamanımızı boşa harcamayalım ve şuç teşkil edecek ithamlarda bulunup konuyu başka mecralara çekmiyelim.

EM Türkiye olarak 8 senelik Türkiye gerçeğinde ne kazandığımızı bilançolarımızla gözler önüne sermek isterim.Şirketimizi başka şirketlerimizden başka işlerimizden kazandıklarımızla ayakta tutmaya çalışıyoruz nedenmi bizler ülkemizi seviyoruz ve bu sevdadan dolayı maddiyat her zaman önde olmamıştır işte şimdi sizlerin de bilmeden sadece oturulan yerden yapılan siyaset gibi bilmediğiniz ve amacının ne olduğunu tahmin bile edemediğiniz konuda bizleri ve sayın yöneticileri zan altında bırakan yazıları buradan kamuoyu ile paylaşmanız yargızıs infazdan başka bir şey değildir.

Eleştirilerinizi etik sınırlar içerisinde ve araştırarak doğru şeyleri yazarak yapınız yoksa kanuni haklarımızı korumak için gerekenleri yapmak zorunda kalacağım.Benimle temas etmek isteyenler için ;

alperakman@emturkey.com
0 532 404 00 77
e-mail ve telefonla bana ulaşabilirler.
Saygılarımla

Alper AKMAN
EM Agriton Ltd.Şti.

Müjgan
13-10-2010, 10:37
Tabii çok iyi olur. Çok memnun olurum. Röportaj için birine ihtiyaç olursa, Sn Naturem eminim yardımcı olur.

Size özelden yazmıştım ama bir yanıt alamadım. Geçenlerde agaclar.net ve doğa için çal ile ilgili HALK TV den gelen davet üzere, nevsune ve ben gidip programda canlı yayına katılmıştık. 45 dk süren bir programdı. O gün ben program öncesinde EM ve ERgene temizlik çalışmalarından da söz edince, program sunucusu hanım Hande Aydemir sizinle bağlantı kurmamı ve bir programı da Ergene ve EM üzerine yapmayı teklif etmişti. Bu konuyu size yazdım ve onların iletişim bilgilerini verdim. Hande hanımla görüşebildiniz mi acaba?

malina
13-10-2010, 11:09
Kavrayamadıklarım..


Bunu temizlemek yerine nehir yatağına pis su atımı engellenerek Marmara'nın kirlenmesine katkısı olan bu akıntı durdurulsa, devletin temizlemeye ayırdığı para boşuna harcanmamış olur.

"nehir yatağına pis su atımı engellenerek" demişsiniz, kirlettirmemek de devletin görevi değil mi? :)

malina
13-10-2010, 11:21
Benim EM ile ilgili en ufak bir sorunum yok. Olması için bir gerekçe mi var ?

Benim mühendislik mantığıma ters gelen uygulamaları sırf EM i ben de kullanıyorum ve de beğeniyorum diye kabullenip yapılması gerekenleri yapmayanları, yanlış mühendislik uygulamalarını alkışlamamı beklemek hayalden öte gitmez


Yanlış ile tam olması gerektiği gibi değil arasında fark var. Sizce de var mı?

Kangren olmuş bir temizlik konusu var. Temel neden kirlenmenin önlenememesi... Ne firmalar özenli, ne devlet yeterince takip ediyor ki bu durum oluştu...

Önce kirlenme önlensin diyorsanız hiçbirşey yapmadan oturmaya devam etmek gerekecek. Çünkü tüm kirlenmelerin önlenmesi, iş bu boyuta geldikten sonra mümkün değil.

Doğru yöntem olmasa da ikisi iç içe geçmek zorunda... Bu bir kamuoyu oluşturma gibi algılanmalı. En azından kokunun azaldığını farkeden ve birşeyler yapılacağını gören halk belki yapacağı protestolarla konuya sahip çıkabilir. Hes protestolarında bunu görüyoruz.

Yazılarınızın bir kısmından, Muratlı Belediyesi ile bir firma üçkağıtçılık yapıp parayı götürüyor, utanmadan bunun reklamını yapıyor gibi bir ima çıkıyor. Söylemek istediğiniz tam olarak bu ise, bunu gerekli mercilere duyurabilirsiniz.

Emektar
13-10-2010, 11:56
Sayın Alper Bey,

Hepsi çok güzel ve tamam. Güzel sonuçlar aldığınızı söylüyorsunuz. Sizleri, canı gönülden tebrik ederim. Yalnız, Doğasever arkadaşımız gibi bu konularda bilgisine güvendiğimiz bir arkadaşımızın dahi projenin başlamasından haberinin olmadığını yadırgadığımı belirtmek isterim. Siz şirketin yöneticisisiniz ancak Sayın Doğasever'in EM Türkiyeye olan katkılarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Ergene ile ilgili tüm yazıları okudum ve kendisinin o yörenin insanı olduğunu ve bu projenin gerçekleşmesini ne kadar çok istediğini anladım. Bir telefon edip, projeye başlıyoruz da mı diyemediniz? Haddim olmayarak ve affınıza sığınarak soruyorum.

Bir de proje ile ilgili aldığınız veya alacağınız görsel veya verisel sonuçlar varsa, bizlerle de paylaşırsanız çok memnun oluruz. Sizleri candan desteklediğimi belirtmek isterim.

Alper Akman
13-10-2010, 12:05
Sevgili Dostlar,

Öncelikle Şubat ayından itibaren büyük bir hevesle tartışılıp ilk ve son olarak ANKARA'lı üyelerle yapılan toplantı ile kalan projemiz,Muratlı Kaymakamlığının bizimle temasa geçmesi ile tekrar şirketimizin gündemine gelmiş ve karşılıklı bilimsel yazışma ve teknik bilgi alış verişinden sonra 1,5 ay önce uygulamaya geçilmiştir,iki hafta sonra yoğun koku olan bölgede koku kesilmiş ve çevrede yaşıyanlar,hayvan otlatan çobanlar,şehir içindeki esnaf ve halk tarafından kokunun kesildiği teyid edilmiş bu durum İl çevre müdürü,muratlı belediye çalışanları,Sn Kaymakamımız,ilçede bulunan mülki amirler tarafından en önemlisi 116 ülkede insanlığa hizmet eden salt kar amacı olmayan EM Turkiye mühendisleri ve yöneticileri tarafından teyid edilmiştir.

Tartışmaları yapan sizler konunun (doğasever dahil) amacını,ne zaman başladığını,ne zaman son bulduğunu,bu çalışmanın bir deneme olarak bir arge olup olmadığını,uygulamanın bölgede kirletiçilerin çözümünde ne gibi bir yarar sağlıyacağını,kirletiçileri çözerken geçecek zamanda bölge insanını bir nebze olsun rahatlatmak içinmi düşünüldüğünü vs,vs,vs bilmeden ve yapılan çalışmaları oturulan yerden bilmeden sadece birbirimizin gazına gaz vermek için yazılmış yorumlar olarak görüyorum.

Isteyen Ankara'ya gelir bende projenin amacını anlatırım ve yerindede istediklerini ispatlarım.Mesnetsiz şeyler yazarak zamanımızı boşa harcamayalım ve şuç teşkil edecek ithamlarda bulunup konuyu başka mecralara çekmiyelim.

EM Türkiye olarak 8 senelik Türkiye gerçeğinde ne kazandığımızı bilançolarımızla gözler önüne sermek isterim.Şirketimizi başka şirketlerimizden başka işlerimizden kazandıklarımızla ayakta tutmaya çalışıyoruz nedenmi bizler ülkemizi seviyoruz ve bu sevdadan dolayı maddiyat her zaman önde olmamıştır işte şimdi sizlerin de bilmeden sadece oturulan yerden yapılan siyaset gibi bilmediğiniz ve amacının ne olduğunu tahmin bile edemediğiniz konuda bizleri ve sayın yöneticileri zan altında bırakan yazıları buradan kamuoyu ile paylaşmanız yargızıs infazdan başka bir şey değildir.

Eleştirilerinizi etik sınırlar içerisinde ve araştırarak doğru şeyleri yazarak yapınız yoksa kanuni haklarımızı korumak için gerekenleri yapmak zorunda kalacağım.Benimle temas etmek isteyenler için ;

alperakman@emturkey.com
0 532 404 00 77
e-mail ve telefonla bana ulaşabilirler.
Saygılarımla

Alper AKMAN
EM Agriton Ltd.Şti.

acemi_caylak
13-10-2010, 12:26
Sn. Alper Akman,

Proje 1,5 ay önce başladı diyorsunuz. 20 gün önce bölgedeydim ve saat 20:00 civarında o noktadan geçerken koku 1 km uzaktan duyuluyordu. Demek ki bu işte bir yanlışlık var. Bence yasal haklarımızı kullanırız türünden uyarılar yerine, elinizdeki karşılaştırmalı su tahlilini yayınlamanız çok daha inandırıcı olacaktır.

Etrim
13-10-2010, 12:59
Bir Muratlı'lı olarak merak ediyorum bu çalışmaları yapan Muratlı Belediye başkanlığı Muratlı'nın kanalizasyon sisteminden gelen atıksuları hangi koşullarda nereye deşarj ediyor.?! Buna rağmen yapılanlar hakkında olumlu veya olumsuz, yetersiz birçok yön bulunabilir ama önemli olan birşeyler yapılmaya başlanmış olmasıdır, bu dere ve nehrin temizlenmek istenmesidir.

Eğer istemeye başladıysak, birşeyler yapılmaya başlandıysa gerisinin geleceğine inanıyor ve inanmak istiyorum. Bizler millet olarak bir işe ortasından başlamayı ve sonra başa dönüp düzeltmeyi seven bir milletiz. Bu nedenle bu gelişmelerden sonra Ergene'nin bir süre içerisinde temizlenebileceğini düşünmeye başladım.

ensar
13-10-2010, 13:14
Sayın Malina,

Hayatım boyunca bir şeyi ima ederek konuşmadım konuşmamda.

Mühendislikte tam olmayan her hesap eksik olan her hesaplama yanlıştır. Betonun dozajı eksik ise demir yetersiz ise tam olmadığından dolayı bina yıkılırsa buna ne dersiniz?

Yanlış proje ya da hatalı proje değil mi ?

Muratlı belediye başkanını her konuda eleştirebilirim ama DÜRÜSTLÜĞÜNE Laf söyletmem.

Ne NEBİ TEPEYE nede Fen İşleri Müdürü Emin beye. Kendimden çok onların dürüstlüğüne güvendiğimi herkesten önce onlar bilir bu böyle biline !

Benim 7 numaralı mesajım inşallah yanılıyorum diye başlıyor ve aydınlanmak amacı ile bir sürü soru sordum bana bunların cevabı gelme di ?

Yanılmak dileğim , bilgilendirilmekte hakkım diye düşünüyorum.

Korkarım agriton kendi iç sorununun farkında değil. (Bakınız 42 nolu Emektar mesajı.)

Sevgiyle kalın,

Müjgan
13-10-2010, 13:50
Sevgili Dostlar,

Öncelikle Şubat ayından itibaren büyük bir hevesle tartışılıp ilk ve son olarak ANKARA'lı üyelerle yapılan toplantı ile kalan projemiz,Muratlı Kaymakamlığının bizimle temasa geçmesi ile tekrar şirketimizin gündemine gelmiş ve karşılıklı bilimsel yazışma ve teknik bilgi alış verişinden sonra 1,5 ay önce uygulamaya geçilmiştir,

Ankara'daki toplantı çok heyecan vericiydi ama, bizi aşan bir proje olduğu için gereğini yapamadık. Yerel yönetimler ve devletin desteği olmadan yapılabilecek bir şey değildi. Nitekim Muratlı kaymakamlığının devreye girmesi ile, işler ancak yoluna girebilmiş görünüyor. Ağaçlar.net kendi halinde, kaynakları sınırlı ve tüzel kişiliği olmayan bir web sitesi. Hıdır, elinden gelen budur... :)

Lilium
13-10-2010, 13:59
Tamam vergilerimiz boşa gitmesin, tamam ERgene'ye atıksu deşarjına son verilsin. Bunlara kimsenin itirazı yok. İdeal olanı budur zaten, bunu biz de biliyoruz ve biz de bunun için uğraş veriyoruz. Ama neden hala son verilemiyor? Herkes o sayın kaymakam gibi olmadığı için!

Şimdi soruyorum, atıkları kesemiyoruz diye, EM uygulamayalım mı?
Sevgili doğasever, katkılarınızdan çabalarınızdan mücadelenizden şüphemiz yok, tabi ki bir şeye bir yerden başlamak gerekir, ama bu doğru yer olmalı sanırım ensarın dediği de bu, doğru yerden başlanmayınca iyi sonuçlarda alamazsınız, belki geçici bir süre mühendislik sonuçlar alabilirsiniz ama bu iki sene sonra aynı şey yaşanırsa EM toplumun gözünde biter, sanırım meyvelitepede şu mesajıyla onu demek istermiş.
Gerek derede ve dere yatağında, gerek suyun aktığı yerde az ya da çok fayda olacağı muhakkak. Fakat, ilgili kaykamlığın sunumu bir daha kirlenmemek üzere kesin temizlik olacak şekilde. Kirli atık bırakılmasını kesin bir şekilde engellediler ise bir umut var diyebiliriz.

Aksi halde olumlu bir teknolojinin başarı sağlayamadığı yönünde bir şey ortaya çıkar ki, bu da iyi olmaz.
Bu EM açısından da hiç iyi olmaz,
Ben olsam kirletilmenin devam ettiği yerde ürünümü de kirletmem.

Çalışmalarınızda başarılar dilerim.

MeyveliTepe
13-10-2010, 14:55
Arkadaşlar, burada yazılı bir kaç mesajdan yola çıkarak varsayımlar yapıyoruz, bir takım kuşkularımızı dile getiriyoruz. Hiç kuşkusuz hepimiz projenin net bir başarısını diliyoruz.

EM dünyada ilk kez Türkiye'deki bir akarsuda kullanılmıyor. Pek çok örneği de var. Bu anlamda projeyi yapanlara destek olamıyorsak da en azından yapılanı anlamaya çalışmalıyız. Buradaki ilk varsayımız da, böyle bir projeyi yapmadan önce bu gibi şeyler muhakkak göz önüne alınmıştır, ilgili firma ürünün zarar görmesini en az kullanıcıları kadar istemez diye düşünüyorum.

acemi_caylak
13-10-2010, 15:32
Sn. Meyvelitepe,

Amaçta bu zaten. EM'nin başarısız olmasının istenmemesi. Dikkat ettiyseniz eleştiriler tamda EM kullanıcılarından geliyor. Ki bu kullanıcıların hepside EM'nin başarılarına tanık olmuş kişiler.

Eleştirilerin temel çıkış noktası ise, bu kadar sürede EM'nin her şeyi çözdüğü iddiası ve Dogasever'in bu işi sadece yol parasına yaptıkları türünden vahim bir iddia sonrası başlamış olması.

Bu sorulara bilimsel cevaplar vermek yerine nedense Alper Bey yasal yolları hatırlatıyor. Burası sonuçta açık bir platform, eğer siz 1 haftada derede kurbağalar yüzmeye başladı derseniz, sizin bu iddialarınıza karşı çıkan argümanlara da inandırıcı cevaplar vermek zorundasınız. Yok biz yaptık oluyor veya ben çözdüm derseniz, "B5A'nın kurşunu bile yok ediyor" iddiaları gibi ayakları havada kalan bir iddia olur. Bu durumda biz EM'yi nasıl savunacağız?

Ki Ensar orada yaşayan bir insan ve insanları hafta sonu nehrin durumunu görmeye davet ediyor. Yani "Halep ordaysa arşın burada" hesabı. Bense 20 gün önce oralardaydım ve koku olayında bir değişim yoktu. Ortada bir tanesi bir hafta, diğeri 1,5 ay olmak üzere iki iddia olduğu için tam içinden çıkılmaz bir durum. Eğer 1,5 ay önce başladıysa, burada tamda "gözümle gördüğümüme mi yoksa burada yazılanlara mı inanacağım?" durumu var.

EM'nin kirli suların arıtılmasında kullanıldığını hepimiz biliyoruz. Hatta sadece organik atıkları değil kimyasal atıkları da belli bir dereceye kadar parçalayabildiğini biliyoruz. Ancak uçar kaçar türünden bilimsel dayanaktan yoksun söylemler, tamda Dogasever'in bugüne kadar karşı çıktığı söylemlerdi. Şimdi bu söylemle daha önce eleştirdiğimiz diğer üreticilerin konumuna düşmüş olmuyor muyuz?

Konu ile ilgileneler, bu işin duayeni sayılan Ertuğrul Erdin Hoca'nın aşağıdaki notlarını incelerlerse bence daha ayakları yere basan bir bakış açısına sahip olabilirler.

MİKROORGANİZMALAR VE ATIKSU TEKNOLOJİSİNE GENEL BİR BAKIŞ (http://web.deu.edu.tr/erdin/pubs/mikro/bolum_04.pdf)

Lilium
13-10-2010, 16:16
Arkadaşlar, burada yazılı bir kaç mesajdan yola çıkarak varsayımlar yapıyoruz, bir takım kuşkularımızı dile getiriyoruz. Hiç kuşkusuz hepimiz projenin net bir başarısını diliyoruz.

Tabi ki projenin başarısı diliyoruz sevinç duyarız ayakta alkışlarız, Ama diğer yönden de kirletilmenin devam etmesi projenin ne kadar başarılı olacağına kuşku ile bakılmasına neden oluyor.
Güzel bir çalışma bu proje sürerken diğer yandan da kirliliğin önlenmesi konusunda ki çalışmalara sevgili doğasever değinmiş ama yeterli olup olmadığı konusu bölgedeki yaşayanların duyarlılığı ile başarı kazanalılabilinir.

ensar
13-10-2010, 21:31
. Ağaçlar.net kendi halinde, kaynakları sınırlı ve tüzel kişiliği olmayan bir web sitesi. Hıdır, elinden gelen budur... :)

Sevgili Müjgan,

KİMSE AĞAÇLAR NETE BİR GÖNDRİİM DE BULUNAMAZ. Ayrıca hatırlatmakta fayda var Muhsin Ertuğrul üstadın lafıdır.

Fazlada tevazu göstermeyin inanırlar.

Sanırım fazla tevazu gösterdik,

Sevgiyle kalın

malina
13-10-2010, 22:12
Sayın Malina,
Hayatım boyunca bir şeyi ima ederek konuşmadım konuşmam da.

Muratlı belediye başkanını her konuda eleştirebilirim ama DÜRÜSTLÜĞÜNE Laf söyletmem.

Ne NEBİ TEPEYE ne de Fen İşleri Müdürü Emin Beye. Kendimden çok onların dürüstlüğüne güvendiğimi herkesten önce onlar bilir bu böyle biline !


Dürüst ama saf ve kandırılmaya müsaitler mi demek istiyorsunuz?



Yol parası fiyatına yaptığınız projenin finansman boyutunu açıklar mısınız ? Bu rakkam nereden nereye gidişin ücreti.

Yoksa alınan çeklerin tarih vede miktarlarını size ORTAKLARINIZ BİLDİRMEDİ Mİ?

Eğer bunlarda bildirilmedi ise sanırım yollarınız farklı ?

Siz açıklamaz sanız ben yol ücretini açıklarım.



Konuyu anlama boyutundan, suçlama boyutuna taşıyan bu mesajlarınız, doğru düzgün yazışmayı, iteleşme boyutuna taşımadı mı?

Sorularınızın tümünü sormanızda ve bir cevap istemenizde sakınca yokken, bu yola yapmanızı anlayamadım...

Bir şey daha anlayamadım :)

#57 (http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=704716&postcount=57) nolu mesajınızın ayrı bir konu başlığı olması gerekmez mi?

ensar
14-10-2010, 00:08
Sayın Malina,

Korkarım bir önceki mesajımdada belirtmeme rağmen hala benden açık açık söylediklerimin dışında bir şeyler ima etmem bekleniyor ama bu imkansız.

BANA GÖRE BEN VE SİZ DAHİL HERKES MÜSAİT, YA DA DEĞİL, KANDIRILABİLİR. Örnek vermem gerekirse kendim için konuşabilirim.

Elimdeki bir sürü karşılıksız çek benim kandırıldığımın kesin ispatıdır.

Kusura bakmayın ama sizce tam olmayan bence yanlış olan bir proje için, ''yol parası karşılığı yapılıyor ''denirse ve de bunun miktarı size söylenmezse siz ne düşünürsünüz?

Ben ortaklar arasındaki iletimden şüphelenip te sordum.

Sayın MALİNA 50/60.000 LİRAYA yol parası derseniz bende yolun nerden nereye gidiş ücreti olduğunu da haklı olarak sorarım.

Allah aşkına konuyu kapatmak için 57 numaralı mesajı yazdım ondada bir bit yeniği aramayın.

Gayet açık Ergene kenarında bir uygulama yapacağız. Hem biochar üreteceğiz hemde kaplumbağ ve kurbağ gözetlemesi yapacağız.

BİR TAŞLA İKİ KUŞ VURMAK GİBİ BİR ŞEY. ( inşallah Halil Önen ile Epsody bu mesajı okumazlar. malum avcılık karsıtı olduklarından)

Sevgiyle kalın

gece
14-10-2010, 20:31
Öncelikle, başlamış olan projeye ve projenin gerçekleştirilmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.

Projenin başladığını, koyultarak vurguluyorum, çünkü; başlığın ilk yazılarında açıkça görüldüğü ve tekrar tekrar yazdığı görüleceği üzere, bu projenin sözleşmesi yapılmış, imzalar atılmış, EM Agriton Ltd. işi üstlenmiş, taşın altına elini koymuştur. İmza atanları, sonuçta başarısız bile olsalar, başlamak ve girişmek cesaretlerinden ötürü, yürekten kutluyorum.

Sözleşmesel olarak "iş"in kapsamı ise yazılanlardan anladığım kadarıyla; ilk bir ayda kokunun önlenmesi, bir yılın sonunda da akarsuda canlı yaşamın tekrar başlatılmasıdır. Bu zaman dilimlerinde bu sonuçlar gerçekleşirse bu proje başarılı kabul edilip, Ergene'nin diğer kollarında da benzer çalışmalar yapılabilecektir.

Yanlışım varsa, ilgili ve bilgililer düzeltilse sevinirim.

Sözleşme yapılmış, imzalar atılmış. Bundan sonrası; zaman içerisinde bu sonuçların gerçekleşmesi için yapılması gerekenlerin yapılıp, yapılmadığını izleyip görmek ve sonucun gerçekleşmesine göre başarının ölçülmesi ve değerlendirilmesidir.

Peki, bu bir yıllık süreç boyunca, sözleşmenin tarafı olmayan, 'mutlu çoğunluk' olan bizler, bu sürede ne yapıyor olacağız?

Önceki bilgi ve tecrübelerimize göre yorum yapabilir, projenin gidişatını görmek ve daha iyisi bir bukaşi topu da biz atmak için 'yol parası'na kıyar, Ergene'ye gidebilir, böylece üzerimize çamur bulaşması riskine girebilir, burnumuzla havayı ve gidişatı kendimiz kontrol edebiliriz.

Ya da proje ile ilgili olumlu ya da olumsuz düşünce (ikisi arasında pratikte çok da fark yok aslında) üretebiliriz (burada üretmek elde olmayan nedenlerle paradoksal bir anlam kazanmış oldu ama olsun!).

En kötüsü de hiç suya sabuna dokunmaz, projeyi 'yok proje' kategorisine koyar, temizlik ve (tatlı su) çevre duyarlılığımızla gurur duyar, kendimizi olsun kandırabilmekle avunur dururuz.

Tabii başka tutumlar da sergilenebilir ama hepsini de sayıp, dökmeye hiç gerek yok.

Sizin seçiminiz hangisi?


gece
tartışma mı, ne tartışması, ensar (yanlış yerde de olsa) herkesi nereye ve hangi tarafa çağırdı ve hangi dilekle sözlerine başladı? Diyen, forum kişisi

malina
15-10-2010, 16:54
Muratli Deresi üzerinde yapılan uygulama hakkında bilgi almak isterseniz, EM'nin elemanı olan Mahmut ile görüşebilirsiniz. (Mahmut uygulama elemanıdır. Mühendis değil o yüzden fazla sorguya çekmeyin lütfen)

Bir de yerel gazetede çalışan Gazeteci Ahmet Bey baştan sona yapılan uygulamaları biliyor ve elinde pek çok görsel bilgi var. Ahmet Bey'in telefonu da aşağıda.

Mahmut : 0 539 661 42 49 (Bizim Elemanımız)

Ahmet : 0 535 352 07 36 (Muratlı Hizmet Gazetesi)

Derede kurbağa ve kaplumbağa avlamak yasaktır diyen forum kişisi. (Sadece EM uyguladığımız bölümde var! Orada doğmadılar tabii ki, çevreden eski evlerini hatırlayıp gelmişler. Nostalji yani...)

Mesajı buraya kopyalamak iyi olur diye düşündüm...

Alper Akman
16-10-2010, 10:53
Toplantınıza EM Türkiye olarak katılmak ısteriz bu arada Muratli deresinde resimdeki sevimli dostlarimiza hepbirlikte merhaba deriz.
Sevgi ve Dostlukla

Not : Resimleri çeken Muratlı Hizmet Gazetesi

Dogasever
16-10-2010, 12:16
Muratlı Hizmet Gazetesi tarafından Muratlı Deresinde çekilen çeşitli kurbağa resimleri, (videodan resim haline getirilmiştir ve bu yüzden bunların elime geçmesi zaman aldı.)

175348

175349

175350

175351

175352

ensar
16-10-2010, 23:41
Sayın Alper Akman,

Fotoğrafta derenin tabanı görünüyor gibi geldi. Yanılıyormuyum acaba ?

Sevgiyle kalın.

ensar
16-10-2010, 23:47
Her şey soru sormakla başlar. Ne dersiniz?

Öncelikle soru sorduğunuz için çok teşekkürler. Gerçekten sorunun ne olduğu o kadar önemli değil. Önemli olan sormak. Biz de millet olarak bir soru sorma eksikliği olduğunu düşünüyorum


Öyle kaçmak yok, herkes soru soracak




Bu doğru işte burası serbest kürsü. Dileyen dilediği fikri öne sürebilir.
Neyse buradaki amacımızı aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:



- Soru sormak
- Yanıt vermek


Sn. Dogasever,

Yukarıdakiler sizin Neden Nasıl’da soru sorma üzerine yazdığınız ve benimde katıldığım doğru düşünceler.

Hatırlarsanız size birtakım sorular sordum hala cevap alamadım. Hala cevaplarınızı bekliyorum.


]


En kötüsü de hiç suya sabuna dokunmaz, projeyi 'yok proje' kategorisine koyar, temizlik ve (tatlı su) çevre duyarlılığımızla gurur duyar, kendimizi olsun kandırabilmekle avunur dururuz.

Tabii başka tutumlar da sergilenebilir ama hepsini de sayıp, dökmeye hiç gerek yok.

Sizin seçiminiz hangisi?


Sevgili gece,

Hukukçu olduğunuz için benden farklı bir uslubunuz var.

Sorunuzun muhatabı olarak beni düşünmüyorsunuz sanırım. Benim tutum ve tarzım çok açık. Tam olmayan her mühendislik projesi yanlıştır.

Açıklık getirirseniz sevinirim.

Sevgiyle kalın

Dogasever
17-10-2010, 10:37
Sayın Malina

Benim doğayı ve süreçleri daha iyi anlayabilmemiz için açmış olduğum farklı bir başlık olan "Neden ve Nasıl" başlığından buraya taşınarak amacını aşarak hazırlanmış bu son mesajın bu başlık ile hiçbir ilgisi yoktur ve buradan geldiği yer olan "Neden ve Nasıl" başlığına taşınmasını veya silinmesini rica ediyorum. Anlaşılan Sn Ensar hala bu başlığın amacını anlamamış ve hala beni kısır bir tartışmanın içine çekmeye çalışıyor. Böyle bir tartışmaya taraf olmayacağımı belirtmek isterim. Ayrıca ilgili başlıkta (Neden ve Nasıl) soru sorulabileceğini, ancak bunun benim yanıtlayacağım anlamına gelmeyebileceğini de açıklamıştım (Bakınız "Neden ve Nasıl" başlığı "Mesaj 1 son paragraf"). Ancak nedense Sn Ensar o yazılarımı göz ardı etmiş görünüyor. Sn Ensar lütfen ısrar etmeyın sizinle bu başlık altında tartışmayacağım. Yukarda Agriton Şirketi'nin bilgileri var. Lütfen şirket ile temasa geçin ve sorularınızın yanıtlarını oradan isteyin. Saygı ve sevgilerimle.

Alper Akman
17-10-2010, 11:50
Sayın Alper Akman,

Fotoğrafta derenin tabanı görünüyor gibi geldi. Yanılıyormuyum acaba anı ?

Sevgiyle kalın.

Sayın Ensar,

Bizim dozlama yaptigimiz yerin 35-40 metre ilerisinde küçük bir baraj yaptık su burada girdap yaparak dolaniyor ve tekrar kaneviçe bezlerinin ve şeker çuvallarının içine koydugumuz bokashi bloklarının (istenilen şekil verilebilir) üzerinden savaklanarak akmaya devam ediyor.(Bu uygulama 4 merkezde yapılıyor).İşte bu baraj yaptığımız yerde suyun tabanı gözüküyor.
Sevgi ve Dostlukla

ensar
17-10-2010, 13:06
Sayın Akman,

Dün bölgeden çektiğim fotoğraflar aşağıda.


175472

175473

175474

175475

175476

Dogasever
17-10-2010, 13:09
Alıntı (Sayın Ensar)
"Tam olmayan her mühendislik projesi yanlıştır."

Kesinlikle fikir birliğinde olduğum son derece doğru ve yerinde bir ifade. Ancak "Tam" nedir? Önce bunun tanımlanması gerekir. Bunun tanımı bellidir. "Tam" bütün, eksiksiz anlamına gelir. Bu da doğru...

Bir mühendislik projesinin eksiksiz olması için neye bakılır: Yanıtı ben vereyim: o projenin amacına bakılır. Bu denemede veya arge projesinde (Her deneme aynı zamanda bir arge projesidir) amaç "kokunun yok edilmesi" olmuştur. Koku, atıksu deşarjı durdurulmadan da yok edilebilir. (Bunu her platformda her mühendislik bilimi açısından tartışmaya hazırım. Eğer bunu tartışmak isteyen varsa, belki yüzlerce mesaj yazılması gerekebileceğinden burayı meşgul etmeyelim lütfen ayrı bir başlıkta bunu tartışalım!)

Bu proje amacına uygunluk açısından tamdır ve doğrudur.
(Benim de tutum ve tarzım son derece açık)

Eğer derseniz ki amaç eksik oluşturulmuş. Onu da tartışırım. 200 kusur km'lik bir nehrin 5 km 'sinde 2 ay süreyle yapılan bir ARGE ÇALIŞMASININ amacını oluştururken "Amaç: Atıksu deşarjı kesilmeli biz 5 km üzerinde ARGE çalışması yapacağız" derseniz o proje daha doğmadan ölmüş olur. Biraz gerçekçi olalım lütfen. Sanırım böyle bir ARGE çalışması, Eylem 1: Atıksuyun deşarjının kesilmesi aşamasında uzunca bir süre bekleyecek ve kokunun kesilmesi aşamasına neden geçmiyorsunuz diye birçok eleştiri alacaktır.

Herhalde kimse, atıksu deşarjı devam ediyorsa, insanlar bunun kokusunu çekmeye de devam etsin demeyecektir.

Birçok sivil toplum kuruluşunun başlattığı bir proje daha var: ERgeneye Atıklar dökülmesin! Ben de bu grupların tamamını canı gönülden destekliyorum ve bir militan gibi arkalarındayım. Eminim Sayın Ensar da bu konuda benimle birlikte olacaktır. Atıkların dereye dökülmesinin önlenmesi için insan olduğunun bilincinde olan herkes canla başla çalışmalıdır. Buna yürekten inanıyorum ve bizler koku kesme çalışması yaptıktan sonra ve EM uygulanan bazı bölgelerde kurbağaların da dereye gelmeye başladığı görüldükten sonra, atıksuların nehre deşarj edilmesini kesme konusunda hem devletin hem de halkın daha kararlı davranacağı düşüncesindeyim.

Ayrıca bu projenin tüm Ergenede uzun süreli uygulanmasının getireceği bir başka yarar da çamurun azaltılması olacaktır. Çamur 10 yıllarca sürede birikmiş bir çamurdur. EM uygulamasıyla bu çamur mikroorganizmalarca sindirilecektir. (Evet, atıksu deşarjının önüne geçmeden de bu sindirme olayı devam edecektir. Mikroorganizmalarca sinidirm birikme hızından çok daha yüksek olacaktır.) Ayrıca çamurdan ve atıksudan sentezlenen biyolojik aktif maddeler Meriç nehrinde ve Saroz Körfezindeki canlı yaşamı için de faydalıdır.



Saygı ve sevgiler

ensar
17-10-2010, 13:15
Fotğraflara devam

ensar
17-10-2010, 13:24
. Tam eski Muratlı Tekirdağ yolu üstündeki köprüden çekildi.

ensar
17-10-2010, 13:27
Devam ediyor

ensar
17-10-2010, 13:49
:pEğer derseniz ki amaç eksik oluşturulmuş. Onu da tartışırım. 200 kusur km'lik bir nehrin 5 km 'sinde 2 ay süreyle yapılan bir ARGE ÇALIŞMASININ amacını oluştururken "Amaç: Atıksu deşarjı kesilmeli biz 5 km üzerinde ARGE çalışması yapacağız" derseniz o proje daha doğmadan ölmüş olur. Biraz gerçekçi olalım lütfen. Sanırım böyle bir ARGE çalışması,.

Sayın Doğasever,

Sizden ve herkes ten özür dilerim.

Bu projenin AR -GE projesi olduğunu ve de Muratlı Kaymakamlığı ve Belediyesinin
AR-GE çalışmalarına destek verdiğini bilmiyordum.

Sevgiyle kalın,

Alper Akman
17-10-2010, 13:55
Sayin ENSAR,
Fotograflar'da neyi anlatmak istediğinizi anlıyamadım.Bizim calışma alanlarımızı görmediğiniz
çektiğiniz fotoğraflardan belli.Tankların görüntüsü hiçkimseye bir fikir vermez.
Sizinle belki bir başlangıç yapar iletişim kurabilirim zannetmiştim ama yanılmışım siz hala başka şeyler peşindesiniz.

ensar
17-10-2010, 14:18
Sevgili Alper,

Fotorafların devamı 1 karşılaştırmlı

ensar
17-10-2010, 14:25
Şimdi alınan su örnekler dozlanmış dereden, dozlama istasyonularından sonrakiler. Önce temiz suyun kovadaki görünümü akabinde köprü üstünden numune alma

ensar
17-10-2010, 14:35
Ve alınan su örnekleri dozlanmış Muratlı deresinden ve dozlanmamış ana Ergeneden.

Dozlama sisteminiz ve havalandırma Gördüğünüz gibi hayli detaylı fotoğraf var.

SANIRIM GECELERİ ATIK DEŞARJINI KİMSE KONTROL ETMİYOR. Dere boyunda da devriyeler gezmiyor.

ensar
17-10-2010, 14:45
Sevgili Alper,

Bir kurbağ resmi koydunuz ve bir laf söyle bin ah işit e döndü.

Ama huyum kurusun işte, benim gördüklerimi, bildiklerimi başkalarıda görsün, bilsin

Sanırım yeterince fotoğraf oldu. Arzu eden olursa daha nicesini doğrudan mail adreslerinize atarım.

Sevgiyle kalın

Dogasever
17-10-2010, 14:52
SAyın Ensar

Oraya kadar gittiniz. Derenin uygulama yapılan bölümünün resmini çekip çekmediğinizi bilmiyorum. REsmini çektiğiniz yerde bulunduğunuza göre, kokup kokmadığını da belirtirseniz, sevinirim.

Dozajlama istasyonlarından birincisinin resmini de ben koyayım dedim. Bunlardan 4 adet var.

175525

Nehrin genişliği boyunca boydan boya delikli bir plastik borudan dozajlama yapılıyor.

acemi_caylak
18-10-2010, 05:39
Sn. Dogasever,

Dereyi boydan boya gezdik desem yeridir. Sizin eklediğiniz resim Ensar'ın eklemiş olduğu 28 nolu mesajındaki uygulama noktasından biraz daha yukarıdaki uygulama noktasının resmi. Bununda resmini çekmiştik.

Evet koku yok. Ancak derenin uygulama yapılmayan üst bölümlerine de çıktık. Orada da yok. Ayrıca çevre çiftlikteki işçilerle konuştuk. Onlarda bu kokunun bu aylarda kesildiğini söylediler. Yani uygulama ile ilgisi olmayabilir.

Ayrıca gerçek Ergene deresinden -uygulama yapılmayan dere- aldığımız su örneği daha temizdi. Ancak bunun nedeni bu derede su miktarı daha fazla. Bundan dolayı en azından bizim baktığımız noktada çamurlaşmıyor olabilir. Burada çok yakından dikkatli koklayınca biraz koku vardı.

Kurbağa olayına gelince sadece bir tane kurbağa gördük. O zavallı da çamuru aşıp dereye ulaşamadı. Resimler Ensar'da var.

Sonuç olarak EM uygulaması suyun önünde bir kaç yerde setler yapılıp su biriktirilerek uygulama yapılsa ve EM aşılanmış su tekrar salınsa daha başarılı olur diye düşünüyorum. Yine hep üzerinde durduğumuz dereye akıtılan fabrika sularının kesilmesi çok önemli. Yakından bakınca sudaki boya atıkları çok net belli oluyor. Ben boyadan çok anlamam ama yanımızda tekstil sektöründe çalışan Bayindirmevkii'de vardı. Bunun tekstil ve kot fabrikalarından çıkabilecek boyalar olduğunu o söyledi. Birde bu uygulama bukaşi topları ile desteklemeli. Özellikle çamurlu bölgelerde bukaşi topları hemen akıp gitmeyeceği ve çamur içerisinde yavaş yavaş çözüleceği için etkili olur diye düşünüyorum.

denizakvaryumu
18-10-2010, 07:10
EM in bu uygulamada mutlaka başarılı olmasının gerektiği Sn.Ensar'ın fotoğraflarından açıkça anlaşılıyor.

4 adet dozajlama istasyonunun olduğu bölümlerle diğer yerler arasındaki koku ve suyun analizleri durumu açıklığa kavuşturacaktır.

Tabi EM in etkili olabilmesi için bir süreç de gerekli, ben en azından gelecek yazı beklenmesi tarafıyım.

Em neticede sihirli bir sıvı da değil :)

EM i cesaretle başladığı bu işten dolayı tebrik etmek gerek ,tabi Sn.Ensar' ı da bilinçli ve takipçi-araştırıcı birey olarak konunun üzerinde durması da biz sessiz çoğunluk için alkışlanacak bir olay.

Ensar Bey sayesinde bu konu bu kadar farkındalık yarattı...

Öyle ya da böyle EM in sahadaki mühendislerinin Ensar Beyi desteklemesi lazım...

Çünkü aslında aynı dili konuşuyorlar , amaç; temiz bir Ergene .

Dogasever
18-10-2010, 11:06
Teşekkürler Acemi Usta ve Denizakvaryumu

Önerileriniz mutlaka dikkate alınacak.

Bu deneme veya Arge çalışması veya her ne derseniz deyin sadece 2 aylıktı ve kokunun kesilmesi amacına yönelikti. Çalışma normalde Ekim sonunda bitecek ancak bizler ürün kullanmayı sürdürerek, her ihtimale karşı Kasım sonuna kadar devam edeceğiz.

Ağustos'un ortasından itibaren Eylül ayının sonuna kadar normalde Muratlı ilçesi içinde kötü kokular mevcut. Birçok kişi tarafından kokunun gittiği Ağustos ayının ortalarından itibaren teyit edilmiştir. Koku konusunda su analizleri hiçbir şey söylemez maalesef.

Kokunun yine de en iyi ölçüsü insan burnu. Hatta belirli bir sıvıdan davlumbaza benzer bir aparatla buharı vakumlu bir sistemle çekilerek hava ile seyreltilip (zavalllı panelistler kokudan zarar görmesin diye) 6 kişilik bir paneli oluşturan özel koku eğitimli insanlara koklatılıyor. Bu aygıtın adı Olfaktometre.

Olfaktometre'nin amacı kokunun sadece var olup olmadığını değil, derecesini de tayin etmektir. Maalesef Türkiye'de bu ölçümü yapacak otoriteyi bulamadık. O yüzden yöre insanları arasında bir röportaj gerçekleştirildi. Zaten amacımızda kokunun belirli bir skaladaki derecesini tayin etmek değil sadece var olup olmadığını tayin etmekti. Bunların hepsi nihai çalışma raporunda yer alacaktır.

Yalnız burada Sayın Ensar'ın çekmiş olduğu fotoğraflarda gördüğüm derenin kenarlara yakın bölümlerindeki beyazlıklardan bahsetmek istiyorum.

Eğer EM uygulandıktan sonraki bölümde çekildiyse, bu beyazlıklar EM'nin işe yaradığını göstermektedir. (Bunu zaten kokunun önce azalıp sonra da yok olmasından biliyoruz) Bu, EM uygulanan göl ve derelerde sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Ve EM'nin işe yaradığının göstergelerinden biridir. Elimde mevcut olan Asechi Nehri örneğinde de aynı tür beyazlıklar görülmüştür (Resim 1). Bunlar yararlı mikroorganizmaları işaret etmektedir. Bir diğeri hava kabarcıkları çıkışıdır. (Bu da yoğun olarak gözlendi). Bu gazlar karbondioksit ve azot (Denitrifikasyon) olabilir.

Bukaşi topları konusundaki yorumlara tamamen katılıyorum. Çamurun azaltılması için çok miktarda atılması gerekli. (Ama tekrar ediyorum buradaki amacımız kokuydu).

Aşağıda Asechi nehrinde yapılan uygulamada çamurun yo kedilişine ilişkin 2 fotoğraf yayınlıyorum.

Saygıyla

175663
Resim 1 - Beyazlık mikroorganizma faaliyeti.

175664

REsim 2- EM uygulanmadan önce (gelgit olayı nedeniyle sular çekildiğinde çekilmiş foto)

175665

Resim 3 - EM uygulandıktan 7 ay sonra (gelgit ile suların çekildiği konumda çekilmiş)

acemi_caylak
18-10-2010, 19:48
Sn. Dogasever,

Ensar'ın eklemiş olduğu resimdeki beyazlık suyun yüksek bir yerden akmasıyla oluşan köpük. Aslında bir önceki mesajımdaki setler yapılıp suyun yüksekten akıtılarak havalandırılması olayına kısa bir açıklama.

Yararlı mikroorganizmaların faaliyet gösterebilmesi için suda en azından 6 mg/l oranında oksijen bulunmalıdır. Suyun normal akışı sırasında havadaki oksijen suda çözünerek bu ortamı sağlar. Hızlı akan suların temiz olmasının nedeni budur. Durgun sular daha çabuk kirlenir. Atalarımızın "akan su kir tutmaz" demelerinin nedeni budur.

Önerdiğim yöntemde suyun yapılan setlerle (bentler) önü kesilecek ve yüksek bir yerden akıtılarak sudaki oksijen miktarı artırılacak. Böylelikle EM içindeki yararlı mikroorganizmalar daha hızlı çoğalır. Bu bentlerdeki dipteki çamurunda yararlı mikroorganizmalar etkin oluncaya kadar temizlenmesi gerekir. (Bu oluşan çamur ortamdan ayrılarak yine aerobik veya anaerobik uygulamaya tabi tutulmalıdır. Ya da kurutma ve yakma yöntemiyle temizlenmelidir.) Bunun en iyi yapıldığı yöntem fakrika atıklarının daha kaynaklarında dinlendirme havuzlarına alınmasıdır ki bu nasıl sağlanır bilmiyorum. Çünkü denetim yok.

Dogasever
18-10-2010, 20:39
Sayın Acemi Usta

Beyazlığı fotoğraftan tespit etmek zor olabilir. Onun için bir şey söyleyemiyorum. Ancak, uygulamayı görmüş olan bir çok kişinin derede "beyaz beyaz bir şeyler belirdi" diye ifadeleri de olunca, ben fotoğraftaki görüntüyle o ifadeleri de birleştirerek böyle bir kanıya varmıştım. Tabii fotoğraftaki beyazlık konusunda yanılıyor da olabilirim.

EM'nin faaliyet gösterebilmesi için 6 ppm Erimiş oksijen olmalı ifadesinin nereden çıktığını bilmiyorum. Böyle bir şey yok. Ancak şu kadarını söyleyebilirim. EM iki türlü arıtma yapmaktadır: Anerobik ve Aerobik. Anerobik arıtmada oksijene ihtiyaç yok aerobik arıtmada ise, oksijene ihtiyaç var ama o düzeylerde değil. Örneğin, atıksu arıtma tesislerinde erimiş oksijen yaklaşık 1,5 - 2 ppm değerindedir. Bu da EM'nin etkili olabilmesi için yeterlidir. Derede fazla oksijen göz çıkarır mı? Zannetmiyorum.

Dere suyunun yüksek bir yerden dökülmesini sağlamak ya da suyu belirli yerlerde havuzcuklar yaparak yani akvaryumlarda olduğu gibi içine hava vermek tabii ki çok yararlıdır.

Çamura mekanik yolla müdaheleye gerek yok bence çünkü Bukaşi Topları o işi halledecektir. Zaten dereden çamur hafriyatı yapmanın bedeli çok yüksektir ve EM varken bence gereksizdir ve çok da pahalı bir işlemdir. Bir diğer sorun da çıkarılacak çamurun yeniden işlenmesi gerekecektir yani ek maliyet getirecektir. O çamuru içinde çok toksik madde olacağı için gübre olarak veya tuğla olarak da kullanamazsınız. Saygılar.

bayindirmevki
18-10-2010, 22:18
Sayın Dogasever,

Dostlarla geçen güzel bir hafta sonunda Ergene ve Muratlı derelerinde çevre gözlemi yapma ve bir insanı (Ensar) anlama fırsatı buldum. Bunu siz ve arkadaşlarla paylaşmak istiyorum.

Öncelikle belirteyim baskın bir koku yok. Havanın soğuması bunda etken ise de EM yadsınamaz. Bahçemdeki gübre tankı deneyiminden EM'nin kokuları önleme ve bastırma gücünü biliyorum. Ama, burada, fiziksel olarak dereleri iyileştirdiğine dair bir şey göremedim. Yoğun tekstil boyası içeren su ve evsel atıkların oluşturduğu bir çamur...

Anladığım kadarı ile derelere akan kirlilik kaynakları önlenmeden EM'nin işi zor. Çalışma bittikten sonra her şey eski durumuna dönecek gibi. Öncelikle; kirlilik kaynakları, özellikle çamur üreten evsel atıkların önlenmesi lazım. EM daha sonra olmalıydı. EM'nin bu ağır şartlarda başarılı olacağından kuşkuluyum.

Belki biraz erken karar veriyorum. Daha zaman lazım. Şu an ki kanaatim bu işin kaynak israfı olduğu.

Ensar beyin de anlatmaya çalıştığı şey sanırsam bu. Kaynak israfı..

Ben yılda şu kadar vergi veriyorum, bunun daha doğru biçimde kullanılmasını isterim diyen her vatandaşın yaptığı haklı tepkiyi veriyor. Kirlilik kaynakları önlenmeden bu işe başlanmamalıydı diyor. Bir yandan belediye nezdinde itirazını belirtirken, bir yandan da size haklılığını anlatmaya çalışıyor. Olayın kişisel olmadığını kendisi ile bire bir zaman geçirdiğim için biliyorum.

Bu işin daha başarılı olması ve kalıcı etki vermesi için amacı aynı olan iki başarılı insanın eylemin şeklinde anlaşarak ortak noktada buluşması çok güzel olur.

Bilim ne der bilmem, ben çahil insanım. Mantığım diyor ki bu işin doğrusu kaynağı kurutmak. Bu nasıl olur aklım ermez. Kolaycası diyorum ki belediyeler atık su sistemi kurmak için yönlendirilebilir. EM bu atık su sistemlerinde gerçek güçünü gösterecektir. Şimdiki hali ile su akıyor EM onla beraber!...Sanayi tesislerinin şüphesiz ki atık su sistemleri var. EM, buralarda kullanımı zorunlu tutulabilir. Yasalar bu gibi bir mecburiyeti zorunlu kılmasa da yolu var. Yerel yöneticilerin satın almasındansa, satın aldırması gibi.

Benim son söz gibi alışkanlığım yok ama; Her işin doğrusu kaynağından başlar diyorum.

Saygılar.

Dogasever
18-10-2010, 22:51
Sn Bayındırmevki (ve aynı konuyu belki de önümüzdeki günlerde yine gündeme getirecek olası arkadaşlar)

Bu koku için yapılmış bir deneme çalışmasıdır. Ve (31 Ağustosta başlamıştır). Kullanılan ürünün büyük bir kısmı bizim tarafımızdan karşılanarak Kasım ayının sonuna kadar devam edecektir. Ondan sonra kesilecektir. Eylül'ün ortalarında kötü koku yok edilmiştir.

Gerek çamurun yok edilmesi ve gerek su kalitesinin iyileştirilmesi açısından atıksuyun kaynağının kesilmesinin en ideal yol olacağının bizler de bilincindeyiz. Zaten bizler de bunun için uğraşıyoruz. Ama bu arada elimizi kolumuzu bağlayıp oturalım mı? Çevredeki insanların örneğin bu kötü kokuları çekmesine göz mü yumalım. İçinizden kaç kişi bu kokuların içinde yaşıyor bilmiyorum ancak ben senede en fazla 10 gün annemleri ziyaret ettiğimde kokudan uyuyamıyorum. Annem ve babam, komşularımız ve tanıdığım tanımadığım tüm Alpullu halkı bütün yaz bu kokuları çekmek zorunda kalıyorlar. Bunlara siz bekleyin beş on yıl daha atıksuların dereye atılmasını bir önleyelim ondan sonra kokuyu keseceğiz mi diyelim? Sevgiler.

Lilium
18-10-2010, 23:03
Ensar Bey sayesinde bu konu bu kadar farkındalık yarattı...

Öyle ya da böyle EM in sahadaki mühendislerinin Ensar Beyi desteklemesi lazım...

Çünkü aslında aynı dili konuşuyorlar , amaç; temiz bir Ergene .

Temiz bir ergene konusunda haklısınız ama dil aynı dil değil gibime geldi,

Bu porejenin bu şekilde bir başarı sağlayacağını düşünmüyordum yine de düşünmüyorum.
http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=704608&postcount=53

Dogasever
18-10-2010, 23:52
Temiz bir ergene konusunda haklısınız ama dil aynı dil değil gibime geldi,

Bu porejenin bu şekilde bir başarı sağlayacağını düşünmüyordum yine de düşünmüyorum.
http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=704608&postcount=53

Sn Lilium

Artık söyleye söyleye dilimde tüy bitti. Bu projenin amacı kokuyu gidermekti. Uygulama başladıktan yaklaşık bir hafta sonra koku iyice azalmış ve Eylül'ün ortalarında tamamen yok olmuştur. Bu durum tüm yöneticiler ve tüm Muratlı halkı tarafından da teyit edilmiştir. Basın, akademisyenler gelerek kokunun olmadığını teyit etmişler derenin kokan kısmına da gidip koklamışlardır. Oranın koktuğunu da teyit etmişlerdir. İki aylık bu proje amacına ulaşmış ve başarılı olmuştur. Zaten proje bir deneme projesidir ve resmi olarak bu ay sonunda, gayri resmi olarak da Kasım ayı sonunda bitecektir. Artık neyin başarılı olmayacağını zannettiğinizi anlamakta güçlük çekiyorum. Yoksa YAZDIKLARIM ARKADAŞLARIN EKRANLARINDA TÜRKÇE DİLİNDE OKUNMUYOR MU?

Bu deneme projesinin artık başka bir beklentisi yoktur. Lütfen sırayla bana bu proje hakkında hayal ürünü yorumlar yapmayınız. Yaparsanız da aklı başında yorumlar yapınız.
Bana bir tek şeyin yanıtını veriniz lütfen, atıksu deşarjı kesilmeden dereye Bukaşi Topu atmanın yararı olmayacağını lütfen bana ispatlayınız. Kokunun kesilmesinin ne anlama geldiğini biliyor musunuz?

Bukaşi toplarının çamura saplanacağını ve akan suyla birlikte akmayacağını ve sürekli EM üreterek sürekli arıtma yapacağını iddia eden forum kişisi.
Aynı zamanda aynı şeyleri anlatmaktan artık bezmiş forum kişisi

acemi_caylak
19-10-2010, 10:13
EM'nin faaliyet gösterebilmesi için 6 ppm Erimiş oksijen olmalı ifadesinin nereden çıktığını bilmiyorum. Böyle bir şey yok. Ancak şu kadarını söyleyebilirim. EM iki türlü arıtma yapmaktadır: Anerobik ve Aerobik. Anerobik arıtmada oksijene ihtiyaç yok aerobik arıtmada ise, oksijene ihtiyaç var ama o düzeylerde değil. Örneğin, atıksu arıtma tesislerinde erimiş oksijen yaklaşık 1,5 - 2 ppm değerindedir. Bu da EM'nin etkili olabilmesi için yeterlidir. Derede fazla oksijen göz çıkarır mı? Zannetmiyorum.

Sn. Dogasever,

Elimde EM'nin illede 6 ppm değerinde aktif olacağına dair herhangi bir EM araştırması yok. Ancak benim bildiğim temizleme işleminde daha çok aerobik bakterlier oksidasyon yoluyla etkili oluyorlar. Bunun için ise genel kabul gören kıstas 6 ppm civarı. (Kaynak Dr. Elaine Ingham) Sizin söyledğiniz gibi 1 veya 1,5 ppm değerlerine kadar bu aktvite sürmekte. Ancak azalarak sürmekte. Bu işlem nasıl daha iyi yapılabilir derken bunu gözönüne almak gerekir diye düşünüyorum.

Aşağıda Mikrobiyoloji ve Toprak konusunda 160 nolu mesajda daha önce açıkladığım BOD5 ile ilgili açıklama var. Diğer üyelerinde bunları bilmesi açısından bir kez daha yazıyorum.


BOD (Biological Oxigen Demand - Biyolojik Oksijen Gereksinimi):Kirli bir suyun kendi içindeki mikroorganizmalar ile kendiliğinden temizlenmesi için gerekli olan oksijen miktarıdır. Ölçümler 20°C' de ve 5 gün süre içinde yapılır ve sonuç BOD5 olarak verilir. Örneğin bir su için BOD5 değerinin 50 olması bu suyun 20°C'de ve 5 gün içinde kendiliğinden temizlenmesi için 50 mg/lt (vaya 50 gr /m3=50 ppm) oksijene ihtiyaç olduğunu gösterir. Burada temizlenmekten kasıt "organik maddelerin mikroorganizmalar tarafından parçalanması" dır.Mikroorganizmalar organik maddeleri, CO2, H2O, NH3, veya NO3, H2S, veya SO4' a parçalarlar. Ortamda yeterli oksijen varsa kirliliği yaratan tüm organik maddeler oksidatif parçalanmaya uğratılabilir.

İçme sularında BOD değeri ölçülemeyecek kadar düşüktür. Temiz nehir sularında 1-3 olan BOD değeri kanalizasyon sistemlerinde 200-300 kadardır. 200 ton/gün pancar işleyen bir şeker fabrikası atık suyunda ise BOD değeri 10.000 - 20.000 dir.

BOD ölçümlerinde, başlangıç ve 5 gün sonraki oksijen değerleri bulunur. Aradaki fark mikroorganizmaların tükettiği oksijen miktarıdır. Çok kirli sularda BOD değeri 0 olarak bulunur. Bunun nedeni organik madde miktarının çok fazla olması nedeniyle bunu parçalayabilecek mikroorganizma bulunmamasıdır. Benzer şekilde, yüksek moleküllü organik maddeler (selüloz, DDT vb.) düşük konsantrasyonda olsalar dahi mikroorganizmalar tarafından kolayca parçalanamazlar. Bu tür sular oksidatif yöntemlerden çok anaerob yöntemlerle temizlenirler.

Sonuç olarak su ne kadar kirliyse temizlemek için gereken oksijen miktarıda o kadar artmakta.

Lilium
19-10-2010, 12:09
Sayın doğasever sanırım bizim yazdıklarımızda sizin ekranlarınızda ya türkçe okunmuyor ya biraz sinirlisiniz.
İlk mesajım (mesaj53) te "mücalenizden şüphemiz yok demişim". Doğa severliliğinizin yanından bile geçemeyiz, EM'e de söyleyecek bir sözümüz yok EM'in bu konudaki başarısı bilinmekte.

Bu bir iki aylık deneme süresi diyorsunuz onu da anladım amaç kokuyu gidermek onuda anladım,(demek türkçe gözüküyor) Burada da (http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=703529&postcount=8) Sadece seneye değil, bundan sonra derenin artık bir daha kokmaması için biz elimizden geleni yapacağız. Tabii yetkililerin de gerekli önlemleri almaları ve bize bu olanağı tanımaları gerekiyor. Bu olanak tanınmadığı halde bu sözü nasıl verebiliyor ve ya söyleyebiliyorsunuz.

Projenin başarılı olamaz demem iki aylık deneme süresi ve kirliliğin devam etmesi, bu preje ya sürekli devam etmeli ya kirliliğe bir son vermesi.
İkincisi,
Bu bir projemidir? denememidir? deneme ise bu denemeleri sanırım daha önce yapılmış ve sonuçlar alınmış bilinmekte, bilinen şeyin denemesi mi olur.

Proje ise, projelerden kalıcı somut birşeyler alınır, (bir eser, bir yapıt, vs ) iki ay sonra aynı kirlilik aynı koku devam ederse o projenin ne anlamı var ben de onu anlayamıyorum, iki aylık bir kokudan kurtulduk eee sonra, yine aynı koku. Proje dediğiniz bu mu?

Sevgili ensar'ın endişelerine kapılmaya başladım.
Sayın Doğasever,

Yol parası fiyatına yaptığınız projenin finansman boyutunu açıklar mısınız ? Bu rakkam nereden nereye gidişin ücreti.

Yoksa alınan çeklerin tarih vede miktarlarını size ORTAKLARINIZ BİLDİRMEDİ Mİ ?

Eğer bunlarda bildirilmedi ise sanırım yollarınız farklı ?


Sn Lilium

Artık söyleye söyleye dilimde tüy bitti.

Söylede ensarında sormaktan dilinde tüy bitmesin.;)

Dogasever
19-10-2010, 13:17
Sayin Lilium

Ben bundan sonra bu konuda yorum yazmıyorum. Her şeyi forum okuyucularının anlayışına bırakıyorum. Açıkça elmayı armut, armudu da nar yaptınız. Helal olsun. Bu kadar açık seçik ve net aktardığım halde bazı kişiler anlamamakta ısrar ediyorlar. Bu konuları hiç birinizle tartışmak zorunda değilim. Ben hayatımda böyle şey görmedim. Bir konu nasıl bu kadar yanlış anlaşılabilir inanamıyorum. Eğer yanlış anlama yoksa, kasıt ve baltalama var demektir. Artık yazmıyorum. Saygılar.

malina
19-10-2010, 13:42
Sevgili ensar'ın endişelerine kapılmaya başladım.
Sayın Doğasever,

Yol parası fiyatına yaptığınız projenin finansman boyutunu açıklar mısınız ? Bu rakkam nereden nereye gidişin ücreti.

Yoksa alınan çeklerin tarih vede miktarlarını size ORTAKLARINIZ BİLDİRMEDİ Mİ ?

Eğer bunlarda bildirilmedi ise sanırım yollarınız farklı ?


Sn Lilium

Artık söyleye söyleye dilimde tüy bitti.


Söylede ensarında sormaktan dilinde tüy bitmesin.;)

Ensarın dilinde ne tüy bitecek?

Yazışmalar sırasıyla böyle:

Ensar : Sonuçta siz haklısınız, arz ve talep dengesi.

Dogasever : bu işi bizim gibi yol masraflarına kimse yapmaz.

Ensar : Siz açıklamazsanız ben yol ücretini açıklarım.

Dogasever : Ben açıklamıyorum. Lütfen siz açıklayın.

Ensar : Yol parası dediniz diye sizden bekliyorum.

Dogasever : Eğer işin maliyeti konusunda bir şey biliyorsanız, hiç çekinmeden buradan açıklamanız gerekirdi. Açıklamayacaksanız, hiç konuşmamanız gerekirdi.


Ben de hala ensar'ın "Siz açıklamazsanız ben yol ücretini açıklarım" dediği açıklamayı yapmasını bekliyorum.

malina
19-10-2010, 13:55
Bu bir iki aylık deneme süresi diyorsunuz onu da anladım amaç kokuyu gidermek onu da anladım

Sadece seneye değil, bundan sonra derenin artık bir daha kokmaması için biz elimizden geleni yapacağız. Tabii yetkililerin de gerekli önlemleri almaları ve bize bu olanağı tanımaları gerekiyor.

Bu olanak tanınmadığı halde bu sözü nasıl verebiliyor ve ya söyleyebiliyorsunuz.Cümleleri toparlıyorum, ve tekrar yazıyorum. İkisi arasında benim fazladan eklediğim bir şey var mı?

Yetkililer (yani denetleyici olarak devlet, arıtma yapmak zorunda olan firmalar) gerekli önlemleri alırsa ve bize temizleme olanağı verirse, bundan sonra derenin artık bir daha kokmaması için elimizden geleni yapacağız.

Bence yok.

Böyle bir şartlı cümleye itiraz için, nasıl ve ne mantıkla bu cümleyi kurabiliyorsunuz?

"Bu olanak tanınmadığı halde bu sözü nasıl verebiliyor ve ya söyleyebiliyorsunuz"

"Elimizden geleni yapacağız" kelimeleri ilk cümlede, "yetkililer" ikinci cümlede geçiyor diye mi? :)

Sarıcan
19-10-2010, 14:14
Belkide Türkiye' de bir ilk olacak güzel bir hareket, bütün forum olarak destek olmaya çalışacağımız bir çalışma bu kısır çatışmalarla heba olup gidecek. Bunca kamuoyu desteği varken, bürokrasinin desteği sağlanmışken bu proje başarısızlıkla sonuçlanırsa kusura bakmasın Sn. Doğasever daha çok sinirlenip üzülmeye devam edecektir.

Çünki forum üyeleri olarak bizler EM' i Sn. Doğasever aracılığı ile tanıdık ve EM konusunda soruların ilk muhatabı hep o oluyor. Bu tartışmanın fitilini ateşleyende Sn. Doğasever' in "Yol parasına yapıyoruz." söyleşisi olmuştur. Tartışmalarda bu yüzden sertleşmiş ve gerilim bu yüzden artmıştır. Oysa ki Sn. Doğasever hatasını anlayıp "Arkadaşlar bu bir hata idi biz projenin gidişatını tartışalım. Eksiklerimiz ya da aklımıza gelmeyen katkılarınız varsa bunları tartışalım." dese idi bu iş bu kadar uzamayacaktı.

Kaymakam ve Belediye Başkanın böyle bir projenin arkasında durması büyük bir nimettir. Küçük bir beldede bu güç ile aşamayacağınız engel yoktur. Bu desteği aldıktan sonra Agriton veya Sn. Doğasever' in yapacağı en akıllı iş, hiç aceleye getirmeden projenin başlangıç zamanını Mayıs 2011' e ertelenmesini sağlayıp gerekli alt yapı, fikir jimnastiği ve strateji geliştirme konusunda çaba içine girmesi lazımdı.

Yerel yönetimin atık sularını arıtmadan dereye akıtan büyük sanayi kuruluşlarına nakdi para cezası kesmesi yerine dereye akıttıkları her ton pis su için şu kadar EM uygulaması yapmanız gerekli gibi ayni ceza verilmesi sağlanabilir, bu şirketlere Agriton' dan EM danışmanlığı almaları koşul olarak öne sürülebilirdi.

EM uygulaması derenin hangi noktalarında yapıldı bilemiyorum ama bu noktaları seçmek bile bir strateji işidir. Ben Muratlı’ ya gitmedim ama Google Earth’ ten incelediğim kadarı ile ben olsaydım başlangıçta Çorlu Deresinde hiç enerji harcamazdım. Bunun yerine Muratlı’ nın kuzeyinden geçen ve bir çok sanayi kuruluşunun atık sularını Çorlu deresine ve dolayısıyla Ergene’ ye taşıyan küçük dereye ağırlık verirdim.

Bu derede elde edilecek başarılı bir uygulamanın devamını Kaymakam ve Belediye yönetiminin ağırlıklarını koyması neticesinde bu nehre atık su atan sanayi kuruluşlarına ceza kesme yerine projeye katılma yönünde ikne etmeye çalışır ve bu sanayi kuruluşlarının arıtma tesislerinin danışmanlığını almaya çalışırdım. Ekonomik bir çözüm olduğu sürece buradaki sanayi kuruluşları ceza ödemek veya kapanmak tehlikesi yerine bu projeye mutlaka katılacaklardır.

Ve elde edilen başarının verdiği güç ile yine Muratlı Kaymakamlığı ve Belediyesinin inanmış gücü ile etki alanımı Çorlu ve Çerkezköy Belediyelerine doğru genişletmeye çalışırdım. Ama sürectende görüleceği üzere bunun bir marathon olduğunu göze alıp sadece kokuyu gidermek gibi 100 metre koşusuna dönüştürmemek lazım. Eğer amaç sadece Muratlı halkının bir kaç ayda olsa koku rahatsızlığını gidermekse yaz aylarında sıcağın etkisi ile koku başlayınca bu proje sekteye uğrayacaktır. Sadece bu bölgede değil belki Türkiye’ nin başka bir bölgesinde yapılacak çalışmaya referans olma özelliğini kaybedecektir.

Sn. Doğasever’ in kızmadan, sinirlenmeden tekrar düşünmesi ve Türkiye’ nin 75.000 üyesi ile en büyük tartışma platformu olan agaclar.net’ in desteğini mutlaka kazanması gerekmektedir. Ben artık tartışmak istemiyorum demek çözüm değildir.

Saygılar.

malina
19-10-2010, 14:22
Ben yılda şu kadar vergi veriyorum, bunun daha doğru biçimde kullanılmasını isterim diyen her vatandaşın yaptığı haklı tepkiyi veriyor. Kirlilik kaynakları önlenmeden bu işe başlanmamalıydı diyor. Bir yandan belediye nezdinde itirazını belirtirken, bir yandan da size haklılığını anlatmaya çalışıyor. Olayın kişisel olmadığını kendisi ile bire bir zaman geçirdiğim için biliyorum.

Bu işin daha başarılı olması ve kalıcı etki vermesi için amacı aynı olan iki başarılı insanın eylemin şeklinde anlaşarak ortak noktada buluşması çok güzel olur.

Bilim ne der bilmem, ben cahil insanım. Mantığım diyor ki bu işin doğrusu kaynağı kurutmak. Bu nasıl olur aklım ermez. Kolaycası diyorum ki belediyeler atık su sistemi kurmak için yönlendirilebilir. EM bu atık su sistemlerinde gerçek güçünü gösterecektir. Şimdiki hali ile su akıyor EM onla beraber!...Sanayi tesislerinin şüphesiz ki atık su sistemleri var. EM, buralarda kullanımı zorunlu tutulabilir. Yasalar bu gibi bir mecburiyeti zorunlu kılmasa da yolu var. Yerel yöneticilerin satın almasındansa, satın aldırması gibi.

Benim son söz gibi alışkanlığım yok ama; Her işin doğrusu kaynağından başlar diyorum.


Tepki gösterilmesi gereken kişi dogasever oldu :)

Vatanı kurtarmayı da hep tek kişiden bekleriz ya :)
Temizlik yapmayı, firmaları denetlemek için devleti harekete geçirmeyi, belediyeleri ikna etmeyi, firmalara atık tesisi kurdurmayı falan ondan bekliyor gibisiniz. :)

Bunları yapamıyorsan, hiç yapma abi, kaynak israf oluyor!




27 Nisan 2006

Artık herkes çevre bekçisi

Çevre yasası TBMM'den geçti. Cezalar katlandı. Balık çiftlikleri kapatılacak. Ya uygulama? Şimdi herkese düşen görev; etkin uygulanmanın takipçisi olmak.

Yeni Çevre Yasası'nda Değişilik Yapılmasına Dair Tasarı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. 11 yıldır Meclis raflarında bekleyen yasanın geçmesiyle, her Türk vatandaşı çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesiyle görevli hale getirildi. Yasayla kurallara uymayanlara da ağır cezalar getirildi. Çevrenin korunmasına yönelik düzenlemeler, Çevre Bakanlığı'nın koordinasyonunda yapılacak. Bakanlar Kurulu, cezaları 10 katına kadar artırabilecek. Cezalar, suçun 3 yıl içinde ilk tekrarında bir, sonraki tekrarlarda iki kat artırılarak verilecek. Denizlerde yapılacak balık çiftlikleri, hasas alan niteliğindeki koy ve körfezler ile doğal ve arkeolojik alanlarda kurulamayacak. Çevre Bakanı Osman Pepe, "Bu çiftliklere 1 yıl süre veriyoruz. Ya taşınacaklar, ya kapanacaklar" dedi.

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=4322718&tarih=2006-04-27



28 Nisan 2006

'Çevre'de son dakika skandalı

Çevre Yasası'nda yapılan değişiklikle, çevreyi kirleten belediye, organize sanayi bölgesi ve fabrikalara, atık tesisi kurmaları için 2-10 yıl arası ek süre verildi. Çevre cezaları daha önce de 2 yıl ertelenmişti

TCK'nın zaten 2 yıl ertelenen hükümlerinin yeniden ileri tarihe atılması üzerine, yasanın onayı konusunda gözler Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e çevrildi. Çevre Yasası'na geçici 4'üncü madde olarak eklenen hüküm tartışmaya neden oldu.

Bu hükme göre, atık tesisi kurmayan belediyeler ile organize sanayi bölgeleri ve sanayi kuruluşlarına ek süre tanınıyor. Buna göre, OSB'ler ile atık su üreten fabrikalara arıtma tesisi kurmaları için 2 yıl süre verilecek.

Ayrıca, nüfusu 100 binden fazla olan belediyelere 3 yıl, 100 ila 50 bin olanlara 5 yıl, 50 ila 10 bin olanlara 7 yıl, 10 ila 2 bin olanlara 10 yıl ek süre tanınıyor.Arıtma tesisi kurmadıkları için çevreyi kirleten belediyelerin hazırlık yapması amacıyla TCK'nın 181 ve 182. maddelerindeki cezalar daha önce 2 yıl ertelenmişti.

Atık ve artıkları kasten çevreye verenlere 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngören hükümler, bu yıl 12 Ekim'den itibaren yürürlüğe girecek. Hükümet, Çevre Yasası'nda reform niteliğindeki düzenlemelerde son dakika önergesiyle büyük bir gedik açtı.

Atık tesisi kurmadığı için çevreyi kirleten belediyeler, organize sanayi bölgeleri (OSB) ve şirketlerle ilgili Türk Ceza Kanunu'ndaki (TCK) cezalar, 2 ila 10 yıl ertelendi.

Ancak hukukçular, son çıkan yasanın geçerli olacağı ve zanlı lehine olan hükümlerin uygulanacağı ilkesini vurgulayarak, belediyeler ve şirketler açısından hapis cezalarının 2 ila 10 yıl yeniden ertelenmiş olduğuna dikkat çekti.

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe de, düzenlemeyi soran gazetecilere, "Doğru yorumlamışsınız" yanıtını verdi. Yeni uyum sürelerinden yararlanmaları için belediyeler ve şirketlerin 1 ay içerisinde bakanlığa başvurması yeterli olacak. Toprağa ve suya atık bırakan belediye yöneticileri, belirtilen süreler içinde hiçbir ceza almayacaklar.

Uyum süresinin ardından atık tesisi kurmayanlara 10 bin YTL - 100 bin YTL arasında para cezası uygulanacak.


http://www.milliyet.com.tr/-cevre-de-son-dakika-skandali/guncel/haberdetayarsiv/19.10.2010/256361/default.htm

malina
19-10-2010, 15:15
Bu tartışmanın fitilini ateşleyende Sn. Doğasever' in "Yol parasına yapıyoruz." söyleşisi olmuştur. Tartışmalarda bu yüzden sertleşmiş ve gerilim bu yüzden artmıştır.


Arkadaşlar,

İkisininden birini kayırmak için nedenim yok. Ne ensar'ı ne dogasever'i...

Ama gözümüzün önünde olanları böyle yorumlamanıza şaşırıyor ve üzülüyorum.

Tartışmayı başlatan ensar değil mi?


Kirlenme durdurulmadan bu işe başlamanın mantığını anlamış değilim.

Sonuçta siz haklısınız, arz ve talep dengesi.


Ben mi yanlış yorumluyorum?
"Sonuçta siz haklısınız arz ve talep dengesi" lafı, siz sonuçta ticarı firmasınız, iş doğru yapılmış yapılmamış, umurunuzda olmaz. Aldığınız paraya bakarsınız, gerisini (kibar bir deyişle) boşverirsiniz anlamına gelmiyor mu?

Size böyle dense siz nasıl davranırdınız merak ediyorum?

Dogasever'in verdiği yol parası cevabı, arz talep durumuna göre hareket etmiyoruz anlamına geliyor.

Lilium
19-10-2010, 16:37
"Elimizden geleni yapacağız" kelimeleri ilk cümlede, "yetkililer" ikinci cümlede geçiyor diye mi? :)

"Sadece seneye değil", "bundan sonra derenin artık bir daha kokmaması için biz elimizden geleni yapacağız". ilk cümlesi
Tabii yetkililerin de gerekli önlemleri almaları ve bize bu olanağı tanımaları gerekiyor. ikinci cümle.

Bu olanak tanınmadan ilk cümledeki cümleleri kurup nasıl söyleyebiliyor, olanak tanınmamış ve ya buna dair bir sözleşme bir imza atılmamış. Sadece seneye değil, "bundan sonra derenin artık bir daha kokmaması için biz elimizden geleni yapacağız demek, ve sonra da bu iki aylık bir deneme demek, "Zaten proje bir deneme projesidir ve resmi olarak bu ay sonunda, gayri resmi olarak da Kasım ayı sonunda bitecektir" Hem proje bitiyor hem Sadece seneye değil, "bundan sonra derenin artık bir daha kokmaması için biz elimizden geleni yapacağız. Proje bittikten sonra ve kirlenme devam ederken elemizden geleni yapacağız demek bana biraz gülünç geldi.

Doğru da yazanlar olur yanlış ta eleştiri olacaktır kızmak küsmek olmamalıdır, (Yoksa eleştiri yasakmı?) yanlış yazanlar kinayicesine yazanlar zamanla ayrılacaktır.

Bu gibi konularda, bizi çok da ilgilendirmiyor demek mi gerekiyor, ya da oh oh çok güzel çok iyi çok başarılısınız demek mi gerekiyor, ve ya her şeyi kişinin istediği gibi yazıncamı eleştiri ve ya yorum oluyor.


Eleştirince biz ters taraftamı oluyoruz biz doğayı o derenin temizlenmesini istemiyormu oluyoruz.

Eleştiri yorum olmayacaksa konunun forumda ne işimiz var, forumlar böyledir kızmamalıyız.

Sevgili doğasever seni seviyoruz sevdiğimiz için de iyi ve ya kötü bir şeyler söylüyoruz zaman her şeyin ilaçıdır yanlışta ortaya çıkar doğru da, sen kendini üzme.

Bir şey yapmak hiç bir şey yapmamaktan iyidir.

MeyveliTepe
19-10-2010, 19:59
Bana bu tartışmada temel bir yanılgı var gibime geliyor.

Bu projenin insiyatifi ne doğasever, ne agaclar.net, ne de başka bir sivil toplum örgütü. İnsiyatif tamamen Muratlı Kaymakamlığında.

Ne mutlu ki, bu kurum;
- Derenin temizlenmesi gerektiğini belirlemiş,
- Kirletilmenin sonlandırılması ya da azaltılması için güçleri yettiğince önlem almaya çalışmışlar,
- Temizleme yöntemi için ülkenin hiç alışık olmadığı alternatif bir yöntemde karar kılmışlar,
- EM Türkiye organizasyonu pozitif destek vermiş,
- Kısa süreli de olsa (muhtemelen büyük projenin bir etabı) uygulamaya karar verilmiş ve uygulanmış.

Bir Kaymakamlık kurumunun böyle bir işe girişebilmesi için pek çok şeyi göze alması gerekir. Bunun için, alışıldık olmasa da epey bir literatür karıştırmış olmaları kuvvetle muhtemel.

Bu projenin kaymakamlık açısından uzun süreli ve sancılı olacağı muhakkak.

Mikrobiyolojinin gücüne inanmış, şu ya da bu ölçüde bahçemizde, orada, burada, biyolojik ürünler kullanan buradaki kişilerle bile, (her ne düşünülürse düşünülsün) tartışmanın gelen durumuna bakarsak, bu konuya çok uzak olanların getireceği eleştirileri ve hatta ithamları tahmin etmek dahi istemem.

Bence yapılabilecek tek şey var. O da, o kaymakamlığı sonuna kadar desteklemek.

ensar
19-10-2010, 23:39
Evet Sevgili Malina,

İstediğiniz tarafı tutabilirsiniz buna kimse karışamaz. Benim tarafımı tutsanız da tutmasanız da benim fikrimi değiştiremezsiniz ben doğru bildiğimi söylerim. En fazla beni banlarsınız.

''Kirlenme durdurulmadan bu işe başlamanın mantığını anlamış değilim.^''

Bir taraftan kirlenme devam edecek diğer taraftan suda EM ile temizlik yapacaksınız. Olmaz böyle bir şey. Buna da AR GE ÇALIŞMASI DİYECEKSİNİZ.

Önce bu konuda sayın Doğaseverin ve Alperin çelişkili açıklamalarına bir göz atın.

''Sonuçta siz haklısınız, arz ve talep dengesi ''dedim

Evet bu projeyi havalar sıcakken yapsalardı ( Temmuz Ağustos ) vede koku kesilse idi en büyük destekçisi olurdum.

Anncaak siz 50.000 Tl alacaksınız sonrada önce x hedefini koyacaksınız sonra hedef küçülteceksiniz vede 50.000 TL ye yol parası diyecekseniz.

Sayın Malina siz sormasanız da, bazıları ve ben Bu yol parası mı dünya turu parası mı ? diye sorarız.

Sevgili bayındırmevkii yazmış

''Kolaycası diyorum ki belediyeler atık su sistemi kurmak için yönlendirilebilir. EM bu atık su sistemlerinde gerçek güçünü gösterecektir. Şimdiki hali ile su akıyor EM sularla beraber''

Yüzde yüz katılıyorum su akar deli bakar misali boşa gittiğine yandığım EM lere bakıyorum.

Bu forumda başka başlık altında da bu konuyu dile getirmeye çalışan benmiyim Sayın Malina ? Bakın bakalım, soruyu kim sormuş ve kim cevaplamış ?

Ben burda siz dahil herkese soruyorum sayın Malina.

Haliç yazın kokuyorda kışın niye kokmuyor? Ya da İzmir Körfezi ?

Benim biemediğim bir müdahalemi var yoksa ?

Son sözümde sayın Doğasevere ,
Seçim kaybedip istifa eden sonrada ilk fırsatta parti başına geçen ya da geçmeye çalışan bazı parti liderleri gibi oluyor ''artık yazmıyacağım deyip sonra da yazman '' sevgili dostum.

Sen yazmazsan, ben yazmazsam nasıl çıkarız aydınlığa.

Sevgiyle kalın, hoşça kalın, ama sakın boşlukta kalmayın diyen forum kişisi.

bayindirmevki
19-10-2010, 23:57
Sayın malina,

Kardeşlerime kızdığında hızını alamayıp beni de sopalayan rahmetli annem gibisiniz. Hiç bir alınganlığım yok. Ellerinizden öperim.

Haddim olmayarak bir büyüğüme, yazdıklarımı bir daha okumasını rica ediyorum.

Başta kokunun azalmasının hava soğukluğu ile de bağlantılı olduğunu belirttim. EM'nın da gücünü yadsımadım. Kağıthane deresinin en batak zamanların da kıyısında çocukluğu geçmiş bir insan olarak yaz ile kış farkını bilirim.

Sonra, kirlilik kaynakları önlenmeden bu işin zor olduğunu belirtmişim. Ürün de dahil kişileri hedef almadan yorumda bulunmuşum.

Karar vermek için erken olduğunu belirterek anlık kanaatimin kaynak israfı olduğunu söğlemişim.

Ensar beyin de anlatmaya çalıştığı şeyin aslında bu olduğunu belirtmişim.

Çünkü; Anlattığı şeylerin ana fikri buydu. Kirlilik kaynakları kurutulmadan yapılan iş anlık iyileşme sağlayacak. Belediye kaynakları israf olacak demekte.

Lafa sahip çıkmadığım da anlaşılmasın.

Kaynak israfı beni de en çok rahatsız eden. Ülkemizin yarası. Siyasetçinin elinde oyuncak olmuş bir harcama şekli. Ama burda doğaseverin şahsına olan ne? Başlığı adıyla başlatsam da benim onla işim yok. Yerel yönetimi eleştiriyorum. Ama bunu yaparken Doğasevere sesleniyorum. Çünkü yerel yönetimi tanıyan ve etkileme gücü elinde olan o.

Yoksa bu işte şu varmış, bu varmış beni ilgilendirmez. İşin ticari kısmı alan ile veren arasında. Bir de o bölgede vergisini veren.

Son paragrafımda çalakalem yazdığım hayalleri, önerileri (yerel yönetimlerin yaptırımları) kalemi güçlü bir arkadaş (sarıcan) benden daha iyi belirtmiş. Ben farklı bir şey demek istememiştim. Çapım yetmedi.

Saygılar.

Alper Akman
20-10-2010, 11:49
Muratlı çalışmasının Muhaliflerine,

Çeşitli meslek guruplarından oluşan muhalifler kiminiz kendini mühendis edasıyla konuya dahil ediyorsunuz kiminiz hafta sonu gezilerindeki gözlemlerini duyuruyorsunuz, kiminiz 1 km uzağından geçtiğiniz bölgenin kokusundan bahsediyorsunuz, kiminizde hiç görmediğiniz bölge adına yazıyorsunuz nedir sizin amacınız bölgeyi kirletenlerin cephesinde misiniz, ocak, şubat 2010 tarihinde neler yazıyordunuz şimdi neler yazıyorsunuz.

İşin başına dönersem Muratlıdan bize ulaşıldığında bende bu işi Sn.Doğasevere o bölgenin insanı ve sizler gibi dostları var diye ona havale etmiştim. Sn Doğaseverin bu işi ilk Sn Ensar'a duyurduğunu ve Sn.Ensar'ın girişimlerde bulunacağını bana söylemişti. Sn.Ensar ne yazık ki bunu başaramadı. Tekrar ben devreye girdim ve Agustos ayında çalışmalarımız başladı koku kesildi bunu ispatladık, şimdi mevsimsel sıcaklıktan dolayı koku yok.

Sizler nerelerdeydiniz konferanslarda,protestolarda,halk tanıtım günlerinde yoktunuz, uygulama başladığında yoktunuz, yoktunuz, yoktunuz...

Şimdi gelmiş seffaflık içerisinde büyük bir cesaretle herkese acık bir forum'da tartışmalara açık bir şirketi nelerle suçluyor ve amacını daha sonrasını bilmediğiniz veya anlamk istemediğiniz hele hele EM Teknolojisini hiç bilmediğiniz ortada iken oturduğunuz yerden yazmanız bu konunun çözümünden yana olmadığınızı gösteriyor.

Belki sizin bu grubun bir çözüm önerisi vardır,yetkililerle görüşün projenizi anlatın biz bir şeye angaje olmuş değiliz ki bu bir süreç, Sn Ensar işte size bir iş kolu.

Sn Doğasever bu işin muhatabı değil. Sn doğasever hayalini bile kuramadığınız pratik bilgileri (EM'le ilgili) sizlerle paylaşmıştır. Konunun muhatabı şirketimiz ve uygulamayı yaptıran mercilerdir.

Bu yol parası işine gelince bu alındı denen yol parası miktarını ispat edemiyen vatan hainidir.
Sizleri tüm söylemlerinizi ispata davet ediyorum.

Alper AKMAN
EM Agriton Ltd.Şti.

Alper Akman
20-10-2010, 12:53
Nehrin kokup kokmaması hava sıcaklığından çok, su sıcaklığına bağlıdır.

Çorlu Deri OSB'den Ergene’ye karışan atıksuların sıcak olması nedeniyle,
Çorlu - Çerkezköy Alt Havzası olarak bilinen ve bizim de koku denemesi
yaptığımız bölümde Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarındaki
ortalama su sıcaklıkları 30 derece C -/+ 1 derece C’dır. (Yani 29 derece
ile 31 derece arasında değişmektedir.)

Meriç’e yaklaşıldıkça su
sıcaklıkları Mayıs ayında 23-24 C’ye, Ağustos ayında ise, 26-27 C’ye düşer.

Yukardan anlaşılacağı gibi, Ergene’nin suyu Çorlu – Çerkezköy alt
havzasında yukarda belirtilen ayların tamamında kötü kokacaktır.
Su sıcaklıkları yüksek ve hemem hemen aynı. Ekim'de koku azalmaya başlar ve
Kasım'da biter.

Şubat ayında bile ortalama hava sıcaklıkları 4 -5 dereceyi geçmezken,
Ergene’nin bu bölümündeki suyun sıcaklığı 15-17 C’dir ve Meriç’e
yaklaştıkça su sıcaklığı 8-9 C’ye düşmektedir.

Sonuç: Sıcaklık ölçümleri ışığında, nehrin bu bölümünde (Çorlu-Çerkezköy
Alt Havzası) normalde Eylül ve Ekim aylarında kokunun bitmeyeceği açıkça
bellidir. Zaten Eylül aynında kokunun EM ile kesildiği hemen hemen herkesçe
teyit edilmiştir.

Yapılan bir çalışmayı lüzumsuz ve dolayısıyla kaynak israfı olarak
gösterme çabalarını şiddetle kınıyorum. Sayın Ensar’ın bilmeden burada
ileri geri konuşarak Türkiye'de ilk defa gerçekleştirilen böyle bir örnek
projeyi karalamak için uğraşacağına, Ergeneyi kirleten sanayicilerle
konuşarak onları bu hareketlerinden vazgeçirmeye çalışsa daha faydalı bir
iş yapmış olur.

Daha önce birçok sanayici arkadaşım var demişti. Eminim o
sanayici arkadaşlarının da mutlaka tanıdığı ve içlerinde Ergeneyi halen
kirletmekte olan başka arkadaşları da vardır. O yüzden, bu sanayici
arkadaşlarıyla Ergeneyi kirletenlere “Dur” dese daha hayırlı bir iş yapmış
olur.

Sayın Ensar, bizim yaptığımız bu işten hoşlanmayanlar Ergeneyi kirletmeye
devam edenler ve bu durumun böyle devam etmesini isteyenlerdir. Sizin de
maalesef bu tutumunuzla onlardan pek farkınız kalmıyor.

Saygılarımla

bayindirmevki
20-10-2010, 20:21
Sayın Alper Akman

Ben Bayindirmevki sizin müşterinizim. Velinimetinizim. Siz kimsiniz?

Esnaflık anlayışına sığmayan tehditkar hitap biçiminizi kabul etmiyorum. Ben insan olmanın getirdiği dikkat ile cümlelerimi kurar ve kesin yargıda bulunmamaya özen gösterirken siz alıp başınızı gidiyorsunuz.

Edalarmış, kimimiz şu, kimimiz bu. Hafta sonu gezisi gözlemleri imiş. Yüksekten, yüksekten laflar.

Doğasevere hitap ederken, beynimi, tuşlara basan elimi, kalbim frenler. Ben, onu bu forumdan önce tanıdım ve hiç bıkmadan bana konuları izah eden maillerini özenle saklarım. Ama sizi şimdi bu yazdıklarınız ile tanıyorum ve size hiç bir frenim yok.

Bu üsten tavırları size sağlayan güç ve parada benim de payım var. Ben velinimetinizim. Sizi sorgulama hakkına sahibim ama siz beni aşağılama hakkına sahip değilsiniz.

Ben hoş geçen bir hafta sonuna iliştirilmiş acemice gözlemlerimin aşağılanmasını kabul etmiyorum.

Siz çevreci olduğunu iddia eden. Çevre sorunlarından geçimini sağlayan. Çevreyi sadece siz bileceksiniz. Hesaplayacaksınız. Analiz edeceksiniz. Yorumlayacaksınız. Ben cahil kul hiç bir şeyden anlamıyacağım. Anlamam için sizin gibi teknik konuşmak gerekecek.

Anlamak için bir ruh, bir kalp, doğru karakter ve sezgi de yeter.

Geçici kanaatimdi ama şimdi eminim. Yapılan kaynak israfı. Ben bunun için ilk yazımda yerel yönetimi hedeflerken şimdi anlıyorum ki siz de buna dahilsiniz. Araya girmişsiniz. Esnafın iyisi yanlış talebe olmaz der. Doğru seçeneği önerir ve ısrar ederdi.

Sadece koku önlemek için bu kaynak harcandı ise yazık. Geçici uygulama ise yazık. AR-GE ise yazık. AR-GE'yi kendi kaynaklarınız ile yapmanız gerekirdi.

Saygılar diyemiyorum.

bayindirmevki
20-10-2010, 22:19
Araya girmek!..

Bir kaç sene önceydi. Ailece yoldayız. Gün kararırken Eceabata vardık. Çanakkaleye geçeceğiz. Yoğun sis nedeniyle araba vapuru seferleri iptal. Sıraya giriyoruz. Seferler yeni durdurulduğu için çok da geride değiliz.

Geç vakit yapılan duyuru ile seferlerin sabaha kadar iptal olduğu kesinleşiyor. Arabada uyumak zor. Rıhtım boyu oteller var. Sıradan çıkıp en havalı görünenin önüne park ediyoruz. Ödemeyi yapıp odalarımıza çıkmamız ile inmemiz bir oluyor. Temizlik düzeyi bize göre değil.

Parayı geri alıp diğer otellere de bakıyoruz. Hiç biri bize hitap etmiyor. Arabada uyumaya karar veriyoruz. Çaresiz sıranın en sonuna doğru ilerlerken çıktığım yerin hala boş olduğunu görüp geri dönerek yerleşiyorum.

İki sıra geride bir gruptan itiraz sesleri yükseliyor. Çıkıp tüm samimiyetim ile durumu izah etmeye çalışıyorum. Beni pek dinlemiyorlar ama olayı büyütmeye de niyetli değiller. İçlerinden biri; Lafı ne uzatıp duruyorsun, bırak palavrayı "boş buldum araya girdim" de diyor.

Bu lafı hiç unutmadım. Ne zaman sistemde bir boşluk olup da ordan faydalanılsa aklıma gelir. "Araya girmiş" derim. Bu benim hoş görme onayımdır. Doğa kuralı, boşluklar doldurulur.

Bu olayda deselerdi ki uzun vadeli ve kalıcı çözümler önerdik (zaten satır aralarından bu anlaşılıyor) ama olmadı. Kısa vadede koku birinci sorundu. Bizde bunun çözümüne yöneldik, yönelttik.

Helal olsun "araya girmişler" derdim. İş bilenin, kılıç kuşananın. Kimin ne kazandığından bana neydi.

Zeytinlibahçe
20-10-2010, 22:38
Bu tartışmada beni en çok sevindiren şey, arkadaşların ortak özellikleri, herkesin bir şekilde EM yi sahiplenmiş ve inanmış olmaları, bunu gördüğüme çok sevindim.

Alper Akman
22-10-2010, 01:07
Sayın Bayındırmevki ben Alper Akman siz kimsiniz?

bayindirmevki
22-10-2010, 12:33
Sayın Bayındırmevki ben Alper Akman siz kimsiniz?

Gecenin 2'si aklınıza sadece bunu mu yazmak geldi. Siz kendi adınız ile nick almışsanız ne yapalım. Biz de genel ortamda adımızı mı deşifre edelim. Çok öğrenmek istiyorsanız Doğasevere sorarsınız. Kendisi ile özelden yazışmışlığım var. Yok olmadı savcılık yardımı ile öğrenirsiniz.

gündöndü
22-10-2010, 23:17
Tüm konuyu baştan sona kadar okudum. Muratlı 'da eğitim gören bir öğrenci olarak dere de koku giderilme çalışması yapıldığından bu geceye kadar haberim yoktu. Sayfayı Sn.acemi çaylak'ın önerisi üzerine okudum.

Bu kadar çalışma ve bunca insanın çabasının üzerine sabahları ve özellikle de hava da sis varken derenin o tahammül edilemez kokusunun devam etmesi beni oldukça üzdü. Muratlı deresi için koku giderme çalışması yapıldığını bilmiyordum.

Herkesin söylediği gibi koku kesilmek isteniyorsa önce dereye akan (akıtılan) kirli sulara dur denmeli. Aksi takdirde yapılan çalışmalar bana göre de geçici ve kaynak israfı olarak nitelendirilebilecek düzeyde olmaya mahkum. Belki düşüncemin pek bir önemi yok ama zamanımın çoğunu o kokuyla geçiren bir öğrenci olarak olaya ticari gözle bakılmaktan vazgeçilmediği sürece koku giderme çalışmasının bir işe yarayacağı konusundaki olumsuz görüşümü de belirtmek isterim.

bayindirmevki
23-10-2010, 03:48
Kızım gündöndü,

Her kim gönderdi ise seni buraya yanlış etmiş. Karşılaşınca kulağını çekeceğim. Şu kaynak israfı dediğin şeyi yapan firmanın sahibi pek tehditkar kişi. Sen en iyisi bu lafları etme. Bak derenin etrafı ne güzel, çiçekler, böçekler. Sen görmesen de vardır elbet bir iki kurbağa, gördüm deyiver. Olur mu hiç koku? Çıkarma burnundan mandalı yeter.

gündöndü
23-10-2010, 23:33
Sevgili bayindirmevki öncelikle üye olurken profilimdeki cinsiyet ibaresini dalgınlık ya da acele ile olucak ki yanlış doldurmuşum. Şimdi düzelttim, bunun için herkesten özür dilerim. Derenin durumu zaten bugüne kadar insanların bazı şeyleri görmezden gelmesinden bu halde değil mi? En azından yeni nesil olan bizler çevremize sahip çıkalım, çıkalım ki gelecekte çocuklarımıza şimdi bize söylendiği gibi '' aah ah bu yerler Avrupalı' nın elinde olsa cennet eder '' demek zorunda kalmayalım.

bayindirmevki
24-10-2010, 00:35
Evladım gündöndü,

Her nasılsa olmuş bir yanlışlık, aldırma. Artık evladım diye orta yoldan başlarım sorun olmaz. Yarın kulağını çekeceğim kışkırtıcı kişi ile buluşacağım. Böyle bir evladı çevreçilik gibi tehlikeli konuların ortasına nasıl atar soracağım.

Evladım, sen hiç merak etme derenin görmezden gelindiği yok. hatta bazı kişiler baya iyi görüyorlar, çamurunda bile para var. Çevrene sahip çıkayım derken dikkatli ol, yerel yönetimin kasasını sahipsiz bırakma. Asıl kirlenen çevre orada. Sakın oyuna gelme.

malina
24-10-2010, 15:00
Evladım, sen hiç merak etme derenin görmezden gelindiği yok. hatta bazı kişiler baya iyi görüyorlar, çamurunda bile para var. Çevrene sahip çıkayım derken dikkatli ol, yerel yönetimin kasasını sahipsiz bırakma. Asıl kirlenen çevre orada. Sakın oyuna gelme.

Bu cümleleriniz ile sınırı iyice aştınız.

Bu forumda, çevreyi kirletenlere karşı yazılması gereken yüzlerce mesaj olmalıydı. Var mı?

Temizlemeye çalışan bir firmayı, kirlemeden nemalanmakla suçlamak, hatta bu suça belediyeyi ortak etmek (kendi kasalarını koruyamıyorlar) sizin bile kastınızı aşan bir ayıp olmuyor mu?

acemi_caylak
24-10-2010, 21:56
Sevgili Malina,

Ensar ve Bayindirmevki'ye göstermiş olduğunuz tepkinin aynısını, Alper Akman'ın "vatan hainliği" suçlamasında da göstermenizi beklerdim.

bayindirmevki
25-10-2010, 00:44
Malina,

Ne kızıyorsun? Biraz muzırlık edeyim dedim. Bu konu başlığı altında bir daha yapmayacağım.

Söz...

bayindirmevki
25-10-2010, 01:11
Alper bey,

Ben 130 kg EMA alarak, KDV dahil 997,10 tl ödemiş bir insanım

Tehditkar üslüpünüzü, üsten tavırlarınızı içime sindiremedim.

Önümüzdeki sezon EMA alımını iki katı arttırmak planımda varken artık düşünmüyorum. EMA almayacağım.

Konu benim için kapanmıştır. Cevap vermenize gerek yok.

Bilginize.

gündöndü
26-10-2010, 16:12
Bu fotoğrafları bugün çektim.Telefondan çekildikleri için görüntü kalitesi biraz düşük ama zaten kirlilik çok açık bir şekilde ortada.

Dogasever
26-10-2010, 19:02
Sn Gündöndü,

KOİ ve AKM değerlerini de yazın da kirliliği daha net olarak anlayalım. Saygılar.

Kirlilik bakınca pek anlaşılmıyor diyen forum kişisi.

acemi_caylak
26-10-2010, 19:45
Sn. Dogasever,

Hatırlarsanız aynı soruyu ben sormuştum. Ancak bu soruya yanıt vermek yerine "yasal işlem" uyarısı yapılmıştı.

Eğer dere temizlendi diyorsak (gözle görülebildiğini siz söylemiştiniz.) sizin elinizde bu ölçümlerin olması gerekir diye düşünüyorum. Derenin kenarında okuyan bir arkadaşta burada kendince gözlemlerini aktarıyor. Sizin elinizde bu değerler yoksa onda da yoktur.

Dogasever
26-10-2010, 20:15
Ben sadece bakarak ya da resimden bir su kitlesinin kirliliği hakkında fazla bir şey söylenemeyeceğini belirtmek için o soruyu sordum. Ayrıca suyun rengi de kirliliği hakkında birşey söylemez. Nasıl kirli, neye göre ve ne derece kirli soruları izler bu tür resimleri. Eğer kirli olduğu iddia ediliyorsa, o zaman bu değerlerin de verilmesi gerekir. Bu değerler olmadan kirlilik bir önem taşımaz.

Bende Ergeneye ait her türlü kirlilik bilgileri bulunabilir. Ergenenin, kirliliğini kendi evimde akan sudan daha iyi tanıyabilirim. Ama bunları bu forumda kimseyle henüz paylaşmak istemiyorum. Bu forumda herkes, önce suyu tanimali, EM ve su arasındaki ilişkiyi iyice öğrenmeli. Kirliliğin ne olduğunu, akarsuyun ne olduğunu, akarsuyun kendini temizleme gücünü, bu gücün kaynağını oluşturan mikroorganizmaların akarsudaki davranışlarını, etkilerini, zooplanktonları ve diğer canlıları daha iyi öğrenmeleri gerekir.

Bu site ve sitede düzenli yazı yazan arkadaşlar çoğunlukla tarım kökenli. Bazı arkadaşlar lise öğrencisi. Önce biyoloji konularını iyi özümsemeleri gerektiğini düşünüyorum. Bir oligochae faunası üyesinin neden nehirlerin belirli bölgelerinde bulunduğunu anlamaları gerekir. Buradan benim herhangi bir veri açıklamamın bu konular özümsenmeden hiçbir önemi yoktur. Havada kalır. Saygılar.

Bilgi sahibi olmadan görüş sahibi olunmaz diyen forum kişisi.

acemi_caylak
26-10-2010, 20:58
Sn. Dogasever,

Sevgili Gündöndü'nün daha yaşı çok genç. Elbet oda öğrenir bir gün "Waste Water Management" (Atıksu Yönetimi) konularını. Arkadaş zaten biyolojiye de meraklı.

bayindirmevki
26-10-2010, 21:22
Sayın Doğasever,

Malinaya söz dedim. Muzırlık etmedim. Size de şu ana kadar bir laf söğlemedim. Rica ediyorum size olan saygımı yitirmeyeyim.

Yorumda bulunan kişi bir amatör. Tıpkı benim gibi. Kendince yorum yapacak. Ondan tahlil istemeniz abesle iştigal. Öğle bir olanağı olmadığını zaten biliyorsunuz. Yaptığı yorumlada tüm Ergene arkasından gelip koca firmayı devirecek değil. Nihayete dereden geçen herkesin söğleyeceği laflar. Bir şey söğlemenizi gerektirecek durum yoktu. Gereksiz çıkış yaptınız.

Üstüne açıklama babında saydıklarınız da daha komik. Yüksek bilgisini sayan prof. ün talebeye dersini çalıştın mı demesi gibi. Bunları saymak için mi önce sordunuz.

Arada site üyelerini küçümseme de var. Konularını iyi özümsemelilermiş. Olur. Siz de ortağınıza benzemeye başladınız. Farkında mısınız?

Bir ricam daha var. Gece denem nam kişinin yazıyı bitirme tarzını taklit etmeyin. Sahibine haksızlık oluyor.

Dogasever
26-10-2010, 21:26
Öyleyse, Sayın Gündoğdu'yu Ergene sayfasına yönlendirmeden önce "Etkin mikroorganizmalar" veya "Toprak ve Mikroorganizmalar" sayfalarına ya da daha da önemlisi kendi Belediyesinden veya Kaymakamlığından bilgi alması için bu mercilere veya EM Uygulama haberlerini yayınlamış olan yerel basına (Örneğin, en son Frekans gazetesi'ne veya diğer gazetelere) de yönlendirebilirdiniz. Konu zaten Sn Gündoğdu da değil.

Fanatizm ve feodal ilişkiler yüzünden böyle güzel bir proje maalesef böyle bir platformda tartışılamadı. Birçok kişi projenin ne olduğunu dahi bilmeden görüş bildirdi. Daha ilk mesajda suçlandık. Bazı kişiler, aynı takım tutar gibi saf tuttular. Hepsinin ötesinde, benim de ortağı olduğum şirketimiz yolsuzlukla suçlandı. Bunu nasıl mazur gösterebiliriz. Suçlayanlar bunu neden ispatlamadılar?

Böyle bir ortamda benden proje hakkında bilgi istenmesi de zaten hiç doğru değildi. Bazı kişiler de sırf tartışmanın içinde ben olduğum için bunu Doğasever başlattı dediler. Gerçekleri ve tartışmanın nasıl ve neden başladığını Sn Malina yukarda yazdı. Benim ekleyeceğim fazla bir şey yok.

Ergene'yi temizlediğimizde, bir gün birlikte gider balık tutarız. İnşallah o günler çok uzak değil. (Biliyorum şimdi birileri yine eline kamerayı alıp dereyi çekmeye başlayabilir ya da olta atıp balık bulmaya çalışabilir.) Bu yapılan 2 aylık deneme veya ARGE projesinin amacı dereyi temizlemek değildi). Bu işin olması için çok başka, farklı ve hiç düşünülmedik planlarımız var. Yapınca herkes görecek...

ensar
26-10-2010, 21:28
Sayın Doğasever,

Ancak ve ancak size bu kadar güvenilebilir. Hani artık yazmayacaktınız. Bu kaçıncıya söylediğiniz sözün arkasında durmamaktır. Siz hep böyle söylemlerinizin arkasında durmaz mısınız ?

Bir lise talebesine yönelttiğiniz sorular daha önce sizden istenilen bilgilerdi.

O lise talebesi herhalde yüzdüğünü iddia ettiğiniz kaplumbağların fotoğraflarını cekmek istedi ama maalesef fotoğraflıyamamış,

Sizin elemanınız değilmiydı dozlama yapılan yerde derenin dibinin göründüğünü yazan.

Hangi devriyeler atık deşarjının kontrolünü yapıyor ?

Size tavsiyem lise talebeleri ile üğraşmayın.

Ergene yi kurtarmak istiyorsanız önce kirlenmenin engellenmesine katkıda bulunun. Bunu yapamıyorsanız hiç değilse suyun havalanmasını sağlayın ve sudaki oksijenin arttırılmasına yatırım yapın

Ergene kirlenirkende temizlenebilir diyen her kese teklif ediyorum.!

Ben tek başıma evinizi kirleteceğim siz üç kişi evinizi temizlemeye çalışacaksınız, eğer evinizi temizliyebilirseniz o zaman ben de size inanırım.

Önce kirlenme durdurulmalı iş yapın iş SHOW değil,


Sevgiyle kalın,

Dogasever
26-10-2010, 22:18
Sayın Doğasever,

Ancak ve ancak size bu kadar güvenilebilir. Hani artık yazmayacaktınız. Bu kaçıncıya söylediğiniz sözün arkasında durmamaktır. Siz hep böyle söylemlerinizin arkasında durmaz mısınız ?

Bir lise talebesine yönelttiğiniz sorular daha önce sizden istenilen bilgilerdi.

O lise talebesi herhalde yüzdüğünü iddia ettiğiniz kaplumbağların fotoğraflarını cekmek istedi ama maalesef fotoğraflıyamamış,

Sizin elemanınız değilmiydı dozlama yapılan yerde derenin dibinin göründüğünü yazan.

Hangi devriyeler atık deşarjının kontrolünü yapıyor ?

Size tavsiyem lise talebeleri ile üğraşmayın.

Ergene yi kurtarmak istiyorsanız önce kirlenmenin engellenmesine katkıda bulunun. Bunu yapamıyorsanız hiç değilse suyun havalanmasını sağlayın ve sudaki oksijenin arttırılmasına yatırım yapın

Ergene kirlenirkende temizlenebilir diyen her kese teklif ediyorum.!

Ben tek başıma evinizi kirleteceğim siz üç kişi evinizi temizlemeye çalışacaksınız, eğer evinizi temizliyebilirseniz o zaman ben de size inanırım.

Önce kirlenme durdurulmalı iş yapın iş SHOW değil,


Sevgiyle kalın,

Sayın Ensar

Her şeyden önce hatırlayın siz de yazmamaya söz vermiştiniz ama siz de sözünüzü tutamadınız.

Lise talebesiyle hiçbir alıp veremediğim yoktur. Kendisiyle uğraşmıyorum. Onu buraya gönderenlere ve bizleri yolsuzlukla suçlayanlara sözüm. Kendisine son derece saygılıyım ve gerekirse yakında inşallah geldiğimde kendisiyle de görüşür yapılan çalışmayı da detaylarıyla anlatırım. O insan benim kardeşimdir. Eminim o da beni sabırla dinleyecektir. Bana sabredemeyenler bilmediğim bazı nedenlerden ötürü maalesef başkaları. Sanki suç işlemişim gibi bana saldırıyorsunuz. Ergeneyi atıksu deşarjı durmadan temizlemeye, kokusunu gidermeye çalışmak suç mu? Bana söyler misiniz bir insan bir dere kirlenirken dahi temizlemeye kalktığında bu kadar insanın (grup halinde) karşısına dikilip yolsuzluk iddiaları ve kirlenme durmadan bu olmaz iddialarıyla karşılaşmıştır. Çevrecilere bakın kırlarda yol kenarlarında görürsünüz. İnsanlar yol kenarlarını kirletiyorlar diye, yol kenarlarındaki çöpleri temizlemeyelim mi? Daha mı beter olsun. Herkes bu pisliğin içinde boğulsun mu? O nehir zararlı mikroorganizma yatağı haline gelmiş durumda.

2008 yılında yapılan bir analizde E coli miktarı 5000 cfu/100 ml çıkmış. Bu miktarı azaltırsak (rahatlıkla 500’ün altına veya daha da aşağıya düşüreceğimizden eminim) (Evet bir taraftan kirlenirken bunu yapmak mümkün ama tabii ki bazı formülleri var), size zarar mı gelecek yoksa çocukların hastalık kapma olasılığını azaltmış olmayacak mıyız? Yarın öbür gün bu dere yüzünden salgın hastalıklar başlarsa, EM'nin bu nehirde kullanılmasına karşı çıktığınız için kendinizi sorumlu hissedecek misiniz? Atıksu deşarj edenler evet suçlular ve bunun hiçbir mazereti yoktur ama sizin gibi bir insanın sırf atıksu kesilmiyorsa nehirde hiçbir iyileştirme çalışması da yapılmasın şeklindeki tavrınızı anlayabilmiş değilim.

Tarım müdürlüklerinin bildirdiğine göre, hayvancılıkta ve süt endüstrisinde bazı anlayamadıkları mikrobiyal sorunlar zaten başlamış durumda. Eğer acilen birşeyler yapılmazsa hayvancılığın birkaç yıl içinde öleceğini belirtiyorlar. Bu havza 800,000 kişiyi ilgilendiriyor ve bu kadar insanın sağlığı söz konusu. Ayrıca, hepsinden önemlisi, EM ile ilgili bilmediğiniz bir şey daha var: EM toksik maddeler, organik kirlilikten yararlı maddeler sentezliyor. Aynı katı organik maddeden nasıl doğal antibiyotikler, doğal hormonlar, antioksidan maddeler, vitaminler ve antioksidan maddeler sentezliyorsa, aynı şeyi su içinde de yapıyor.

Kirliliğin yoğun olduğu yer Çorlu-Çerkezköy havzasıdır. Evsel atıklar hiç sorun değil. Buradan Meriçe yaklaşıldıkça İPsala Keşan civarında yoğun pirinç tarımı yapılmakta. Pirinç tarımında insanlar bu bölgede Ergene suyunu kullanıyorlar. Bu insanlar EM’li Ergene suyunu tarımda kullansalar da, (biraz da ilave ederek) EM, kirlilikten kaynaklanan verim düşüklüğü, toksiklik gibi olumsuz etkileri ortadan kaldırsa fena mı olur. Bu nehirde başlatılacak temizlik çalışması bu insanlara da kimyasal tarıma alternatif doğal yöntemler olduğunu öğretse fena mı olur? Ve sonra, bu insanlar verim düştükçe daha fazla kimyasal gübre kullanmaktalar. Ergene Havzasında kimyasal gübre kullanımı Türkiye ortalamasının tam iki katından daha da fazla. Bu da ek olarak nehri kilretmektedir.

Ben ERgene Projesine bir bütün olarak bakıyorum. Sadece suyun kirlenmiş olması değil bu insanların geçim kaynaklarını kaybetmek üzere olmaları da beni ilgilendiriyor. EM ile yapılacak tarım bu insanlara kaybetmek üzere oldukları sağlıklarını, tuzlanma ve ağır metal yüzünden çoraklaşmakta olan topraklarını ve her sene daha da azalan ürün verimini geri verecektir. Bundan hiç kuşkum yok. Bu konuların hepsini yetkililerle bir bütün halinde ele alacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.

Ama siz birinci mesajdan itibaren bizi suçladınız. Sırf şekil yüzünden doğru düzgün projenin konuşulmnasına dahi izin vermediniz.

Kirlenmenin önlenmesi için çalışmadığımızı nereden biliyorsunuz? Tabii ki oksijeni daha da artırmak için de çalışacağız. Ama oksijen içeriğinin artırılması tek başına her şey değildir. Zaten ERgene'nin bazı alt havzalarında oksijen var. Oksijen her yerde sıfır değil.

Ben hiçbir zaman Ergene kirletilmeye devam etsin demedim. Bunu hiçbir zaman savunmadım. Ama kirletme devam ediyor diye de, kirletmenin getirdiği bitkiler, hayvanlar ve insanlar üzerindeki olumsuz etkileri yok etmek için çalışmayalım oturalım da demedim. Siz bunu söylüyorsunuz. Bırakın uğraşmayın herkes dibe vursun diyorsunuz. Aramızdaki fark bu! Ben, kirlenirken de temizlenebilir diyorum. Ayrıca, temizlemek için birilerinin canla başla çalışması kirletenlerin kirletmelerini daha da zorlaştıracaktır diye düşünüyorum.

Daha anlatmak istediğim neler var neler ama sabaha kadar yazacak halim yok.


BİZ SHOW YAPMIYORUZ! İŞ YAPIYORUZ.

ERGENE İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPACAĞIM. O NEHİRDE TEKRAR YÜZMEDEN ÖLMEYECEĞİM!

Saygı ve sevgilerimle.

Lilium
26-10-2010, 23:25
ERGENE İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPACAĞIM. O NEHİRDE TEKRAR YÜZMEDEN ÖLMEYECEĞİM!
Hadi inşallah, ben de sizlerin ensarla birlikte yüzerken ve oltaların uçunda balık resimlerinizi çekerim, pişirmesine karışmam haa beceremem, papaz ucuranda benden.:)

ensar
26-10-2010, 23:37
Sevgili Doğasever,

Ben hangi mesajımda bir daha yazmıyacağımı söyledim ? Bilmek isterim.

Sevgiyle kalın,

Dogasever
26-10-2010, 23:57
Sevgili Acemi Ustanın 22.10 tarihli mesajı:

..... Ensar'ın yazmama kararı almasından dolayı, organizatör o olmasına rağmen son duyuruyu yapmak bana kaldı.

Pazar günü saat 10:00-11:00 arasında Tekirdağ'da Köfteci Ali'nin önünde buluşuyoruz.

Dogasever
27-10-2010, 00:16
Sevgili Arkadaşlar

Ben 30 yıldır su arıtma işiyle uğraşıyorum. Sizler benim toprak ve tarımla ilgili yanımı gördünüz. Ben asıl su arıtmacıyım. ERgeneyi kirleten tekstil ve dericilerin atıkları çok farklı, dericiler organik madde kirliliğine ve Cr6 kirliliğine neden oluyorlar. Çorlu OSB'nin atıksu arıtma tesisi var ve mutlaka kullanmalı. Ancak bu suya arıtmadan sonra veya arıtma sırasında verilecek EM, dericilerle ilgili sorunu tümüyle çözecektir.

Tekstil ve boya sanayileri içinse pigmentleri almak için ileri arıtma yöntemleri kullanılması gerekir. Zaten Trakya bölgesinin en önemli sorunlarından biri de suyun aşırı kullanımı ve bir defa kullanılıp atılmasıdır. Bu büyük bir israftır. Günahtır. Kurulacak membran teknolojisine dayalı ileri arıtma yöntemiyle gerek tekstil gerekse boya fabrikalarının kullandığı boyalar ppompa ve membran yoluyla en fazla 20 metrekarelik (arıtıtlacak kapasiteye göre değişir) bir alan tutacak bir arıtma sistemiyle kolaylıkla arıtılabilir. Ayrıca, hem boyayı hem de suyu tekrar kullanabilirler.

Ben bu teknolojiyi 25 yıl önce ilk defa Mimar Mühendisler odasında verdiğim seminerle tanıttım. Bu teknoloji sadece membranları yurtdışından getirilerek kolaylıkla Türkiyede inşa edilebilir. Ve ucuza da gelir.

Bu yolla bir taşla 2 kuş vurmuş olacağız.
1) Ergenenin kirlenmesi önlenecek
2) Sanayici suyu geri kazanacak (unutmayın su artık çok değerli).

Atıksu arıtma tesisi olanların kullanmamalarının hiçbir mazereti olamaz. Bunu yapanlara en ağır cezalar verilmelidir. Bu yapılabilecek çalışmalardan yalnızca bir tanesi...

acemi_caylak
27-10-2010, 05:41
Sn. Dogasever,

İddia ettiğiniz gibi bu proje ile kaygılarım "feodal ilişkiler" olmaktan çok aşağıda da kısaca sözünü ettiğim bilimsel verilerden kaynaklanıyor. Üstelik bu konunun 55 nolu mesajımda, Ertuğrul Erdin gibi bu işin dersini veren hocanın ders kitabını da kaynak gösterdim. Ancak nedense siz bunları göz ardı ederek konuyu feodal ilişkilere dayandırıyorsunuz.

İnternette EM'nin tarımdaki uygulamarının yanında, atıksu temizlenmesinde kullanılacağına dair ve bu işin nasıl yapılacağına önceki mesajlarımda belirtiğim gibi bir çok döküman var. Ancak bu iddiaların hepsi de EM'nin bizzat kendisinin sunduğu iddialar. Somut bir bilimsel araştırma yok. (Ya da ben bulamadım.) Ama bunun tam aksi iddialarda var. Üstelik bu sonuçlar, New England Üniversitesi gibi bir yerde yapılan konferansta açıkça tartışılıyor. Yani taşlar tam yerine oturmuş değil.

Bu konudaki karşıt iddiayı bu linkteki (http://www.envismadrasuniv.org/pdf/effective%20microorganisms%20and%20waste%20water.p df) dökümandan sizde okuyabilirsiniz. Araştırmayı il meclisinden Nathan Szymanski ve Lanfax Laboratuvarından Robert A Patterson birlikte yapmışlar ve New England Üniversitesinde yapılan bir konferansta bildiri olarak sunmuşlar. Araştırma Dr. Higa'nın sudaki katı madde ayrışmasında EM'nin çözüm olduğu ve bu yüzden EM'nin su arıtmada da kullanılacağına dair tezi dayanak göstererek yapılmış ve elde edilen sonuçlar hiçte iddia edildiği gibi olmamış.

Ölçümler aşağıdaki tablodaki standartlara göre yapılmış.

Parameter| Method | Units
PH | APHA:4500 H+ | Units
Electrical conductivity (Elektriksel İletkenlik)| APHA:2510 | dS/m
Alkalinity (Alkalite) | APHA:2320 | mg/L
Total Solids (TS-Toplam Katı Madde) | APHA:2540B | mg/L
Total Suspended Solids (TSS-Toplam Askıdaki Madde) | APHA:2540D| mg/L
Total Dissolved Solids (TDS-Toplam Çözünmemiş Madde) | Calculation | mg/L



Toplam katı madde aşağıdaki formüldeki gibi hesaplanıyor. Bu metod Lanfax laboratuvarlarının kullandığı bir metotmuş.

TS (Toplam Katı Madde) = TSS (Toplam Suda Asılı Kalan Katı Madde) + TDS (Toplam Çözünemeyen Katı Madde)

Sonuçlar: There was no appreciable reduction in the suspended solids content of the septic tanks, with minimal influences on pH, alkalinity and electrical conductivity during the application of EM. (Septik tanklarda yüzen katı madde oranında kabul edilebilir ciddi bir düşüş olmamıştır, pH, alkaliklik ve elektriksel iletkenlikte minimum etkisi olmuştur.)

Şimdi bu durumda, Ergene'deki uygulamayla ilgili somut ölçümleri görmeden EM başarılı olmuştur dememiz mümkün gözükmüyor.

Dogasever
27-10-2010, 12:01
Sabah kalkar kalkmaz Sayin Acemi'nin referans gösterdiği makale ile karşılaştım. Ergene'nin Muratlı kolu üzerinde EM çalışması başladı başlıklı konuda EM'nin suların arıtılmasında işe yarayıp yaramadığı tartışılacak öyle mi? Anlaşılan saldırı devam ediyor. Değişen bir şey yok. Dün akşam devam eden tartışmadan sonra işin tatlıya bağlanacağını sanıyordum. Ancak anladığım kadarıyla bu iş böyle devam edip gidecek. Hayırlı olsun ne diyelim.

Internette veya internet dışında EM ile ilgili yapılmış tüm su, deneme, göl, deniz ve nehir temizlik çalışmalarının tamamına yakınını biliyorum. Internette binlerce olumlu raporun yanında bu konuda bir tek olumsuz rapor var. O da Sayın Acemi Usta'nın gösterdiği rapor. (Tebrikler Acemi Usta, EM hakkında binlerce olumlu raporun içinden bu raporu epey araştırmış olmalısın!). Ama sen EM'yi çok iyi tanıyan birisin. Nasil aktifleştirildiğini de çok iyi biliyorsun. Bana ne mutlu ki EM'yi sana çok iyi öğretmişim. Ama bir belgeyi kanıt olarak sunmadan önce o belgenin her tarafının çok iyi okunması gerektiğini öğretememişim. Keşke bu belgenin her yerini çok iyi okuyup buraya koysaydın. Bu çalışmayı yapan insanların kime hizmet ettiklerini bilmiyorum. Kimyasal madde üreticileri ile bir ilişkileri var mı bilmiyorum ancak yaptıkları çalışmanın başarılı olmamasının nedeni son derece basit bir hata yapmış olmalarıdır. Hatayı anlamak için bu makalenin EM'nin aktifleştirilmesi bölümüne bakmanız gerekir. (Bölüm 2.1 Activating EM)

EM’nin aktifleştirilmesi bölümünde son paragraf:
Orijinal metin:
These ingredients were mixed together in either a 15 L or 20 L container and stored in an area with minimal temperature fluctuations. A major influence on the survival of microorganisms is the temperature of their environment, with significant temperature fluctuations impacting upon their survival. The pH is also a determining factor. It was indicated that the pH of the EM should be approximately 4.5 (Newton, G. 2002 pers. comm.).

Çevirisi:
Bu bileşenler karıştırılarak 15 L ya da 20 L’lik bir konteynere alınır ve sıcaklık dalgalanmalarının minimum olduğu bir yere konur. Ortamın sıcaklığı mikroorganizmaları etkileyecektir. Önemli düzeyde sıcaklık dalgalanmaları mikroorganizmaların yaşamda kalmalarını etkiler. [Şimdi buraya dikkat:] Ayrıca, PH belirleyici bir faktördür. EM'nin pH'sının yaklaşık 4,5 olması gerektiği belirtilmiştir. (Newton, G. 2002 özel iletişim (yani Newton diye birine sormuşlar o da pH 4,5 olmalı demiş))

Yani ABD’deki o koca üniversitede dahi EM'nin pH'sının 4'ün altında olması gerektiğini kimse bu zatlara söylememiş ya da G Newton adlı arkadaş araştırmacılara 1 Nisan şakası yapmış. Göndermede bulundukları Prof Higa'nın makalelerini iyi okusalardı ph'ın 4'ün altında olması gerektiğini anlarlardı. Kısaca ifade etmek gerekirse, yaptıkları çalışma daha baştan yanlış! Keşke o EM’cilerin yaptıkları çalışmaları da okusaydınız. Halbuki ve çok şükür ki Türkiye’de en cahilinden en eğitimlisine kadar herkes kullanmadan önce EMA’nin ph’ının 4’ün altında olması gerektiğini biliyor. Ne mutlu bizlere ki böyle basit hatalar yapmıyoruz.


Şimdi gelelim bize Sayın Acemi Usta. Bu projeye inanmayabilirsiniz. Bizim yanımızda da karşımızda da bir sürü insan olacaktır. Bu normaldir. Ama sizden ricam bu konuyu karalama kampanyasına dönüştürmeyiniz. Benim yapacak bir sürü önemli işim var. Sizin yazdıklarınıza yanıt verecek zamanım yok. İnanmıyorsanız, köşenize çekiliniz ve orada yazılarınıza devam ediniz. “Hokus pokus” gibi laflar ederek insanların kafalarını lütfen karıştırmayın. Size saygım sonsuzdur. Ama EM karşıtı bir makaleyi yayınlarken o makalenin her yerini okuyup anlayınız. Özellikle böyle önemli bir konuda karşıt görüş bildirecekseniz, bu konuyu iyi bilmeniz gerekir.

Analiz konusuna gelince, sizler de boy boy resimler çekerek su numuneleri aldınız hatta EM'li ve EM’siz numunelerin renklerinin aynı olduğunu da resimlerde vurguladınız. Siz yaptırdığınız analiz sonuçlarını açıklayın, görelim.

Ben araştırma falan değil dünyada EM ile yapılmış ve herkesin gözleriyle tanık olduğu nehir, deniz ve göl temizlik çalışmalarından bazılarını aşağıda yayınlıyorum:
Sn Acemi Internette bulup bunları da orijinal metinlerinden araştırabilirsiniz. Bu çalışmaların hemen hemen hepsi Belediyelerle, yöneticilerle, üniversitelerle işbirliği içinde yapılmıştır:

Adyar Nehri/Japonya, Hori Nehri /Japonya, Asechi Nehri/Japonya, Doton Bori Nehri/Japonya, Osaka Körfezi/Japonya, Missouri Nehri/ABD, Seto İç Denizi/Japonya, Elbe Nehri/Almanya, Bogata Nehri/Kolombiya, Sultan Nehri/ABD,
Yahagi Nehri/Çin, Yanglze Nehri/Çin, Ravi Nehri/Pakistan, Bintang Bolong Nehri/Çin, Cuyahoga/Çin, Mikawa Körezi / Japonya, Itoman City Körfezi / Japonya, Perlis Nehri / Malezya, Sungai Kelian Halici / Malezya, Ayna Gölü / Guatemala

Bu projeyi bu ortamda sizlerle tartışmayacağım nedeni de gayet açık ve net.

“Gölge etmeyin başka ihsan eylemem” diyen forum kişisi.




Sn. Dogasever,

İddia ettiğiniz gibi bu proje ile kaygılarım "feodal ilişkiler" olmaktan çok aşağıda da kısaca sözünü ettiğim bilimsel verilerden kaynaklanıyor. Üstelik bu konunun 55 nolu mesajımda, Ertuğrul Erdin gibi bu işin dersini veren hocanın ders kitabını da kaynak gösterdim. Ancak nedense siz bunları göz ardı ederek konuyu feodal ilişkilere dayandırıyorsunuz.

İnternette EM'nin tarımdaki uygulamarının yanında, atıksu temizlenmesinde kullanılacağına dair ve bu işin nasıl yapılacağına önceki mesajlarımda belirtiğim gibi bir çok döküman var. Ancak bu iddiaların hepsi de EM'nin bizzat kendisinin sunduğu iddialar. Somut bir bilimsel araştırma yok. (Ya da ben bulamadım.) Ama bunun tam aksi iddialarda var. Üstelik bu sonuçlar, New England Üniversitesi gibi bir yerde yapılan konferansta açıkça tartışılıyor. Yani taşlar tam yerine oturmuş değil.

Bu konudaki karşıt iddiayı bu linkteki (http://www.envismadrasuniv.org/pdf/effective%20microorganisms%20and%20waste%20water.p df) dökümandan sizde okuyabilirsiniz. Araştırmayı il meclisinden Nathan Szymanski ve Lanfax Laboratuvarından Robert A Patterson birlikte yapmışlar ve New England Üniversitesinde yapılan bir konferansta bildiri olarak sunmuşlar. Araştırma Dr. Higa'nın sudaki katı madde ayrışmasında EM'nin çözüm olduğu ve bu yüzden EM'nin su arıtmada da kullanılacağına dair tezi dayanak göstererek yapılmış ve elde edilen sonuçlar hiçte iddia edildiği gibi olmamış.

Ölçümler aşağıdaki tablodaki standartlara göre yapılmış.

[B]Parameter| Method | Units
PH | APHA:4500 H+ | Units
Electrical conductivity (Elektriksel İletkenlik)| APHA:2510 | dS/m
Alkalinity (Alkalite) | APHA:2320 | mg/L
Total Solids (TS-Toplam Katı Madde) | APHA:2540B | mg/L
Total Suspended Solids (TSS-Toplam Askıdaki Madde) | APHA:2540D| mg/L
Total Dissolved Solids (TDS-Toplam Çözünmemiş Madde) | Calculation | mg/L



Toplam katı madde aşağıdaki formüldeki gibi hesaplanıyor. Bu metod Lanfax laboratuvarlarının kullandığı bir metotmuş.

TS (Toplam Katı Madde) = TSS (Toplam Suda Asılı Kalan Katı Madde) + TDS (Toplam Çözünemeyen Katı Madde)

Sonuçlar: There was no appreciable reduction in the suspended solids content of the septic tanks, with minimal influences on pH, alkalinity and electrical conductivity during the application of EM. (Septik tanklarda yüzen katı madde oranında kabul edilebilir ciddi bir düşüş olmamıştır, pH, alkaliklik ve elektriksel iletkenlikte minimum etkisi olmuştur.)

Şimdi bu durumda, Ergene'deki uygulamayla ilgili somut ölçümleri görmeden EM başarılı olmuştur dememiz mümkün gözükmüyor.

acemi_caylak
27-10-2010, 15:32
Sn. Dogasever,

Ne diyelim, yazının bütünü sizi hiç ilgilendirmemiş. Üstelik bir üniversitede konferansta sunulmuş. Ve konferansın adı bile ilginizi çekmemiş. (2003 Effective Microorganisms (EM) and Wastewater Systems in Future Directions for On-site Systems yani Etkin Mikroorganizmalar (EM) ve Atıksu Sistemlerinin Yerinde Uygulamalarda Gelecekteki Yönü, 2003 ) Sadece pH'a takılmışsınız. Üstelik orada tam 4.5 olacak demiyor. Approximately - yaklaşık diyor. (Hani İngiltere'de yaşıyorsunuz İngilizceniz benim orta seviyedeki İngilizcemden daha iyidir diye söylüyorum.)

Üstelik sizinde EM konusundaki yazılarınız geriye doğru taranırsa 4.2 ninde normal olduğunu söylediğinizi hatırlıyorum. Hatta sizin yazdıklarınıza göre, ölçmeye ne gerek var, kötü kokmuyorsa yeterli. Demogojiyi çok iyi becerdiğiniz için konunun başlığını bile atlayıp başka şeylere takılıyorsunuz.

Yazar hadi burada yanlış yaptı diyelim. O dökümandaki grafikli sonuçlarda mı uydurma? O kadar profesörün, doktorun dikkatini çekmemiş Sn. Dogasever bunu farketmiş. Ne güzel.

Gelelim diğer konuya, EM'yi sizin kadar olmasa da iyi bildiğimi, siz benden iyi bilirsiniz. Madem öyle açıklayın şu 80 çeşit bakteriyi de bizde öğrenelim. Bunlar EM içerisinde kaç cfu/ml oranında bulunuyorlar. Sadece 2 tane tür için bu ölçüm var. Onu da elin oğlu çözmüş zaten. Pirinç suyunda üreyen Laktik Asit Bakterisi. Diğerlerinin ne olduğuna dair bir tane bile bilimsel kaynak yok. Buna da Hagi'nin hokus pokusu mu desek? Hem fareleride kaçırıyor, keneleri de yok ediyor. Daha ne olsun. (Hatta birisi de sormuştu domuzları da kaçırır mı diye.) Bunlar mı bilimsel?

Sizin çok önemli işiniz varda bizim yok mu? Burası açık bir forum. Siz burada her şey güllük gülistanlıkmış gibi Ergene temizleniyor (hatta kurbağacıklar yüzüyor) diye propaganda yapacaksınız. Üstelik bunu çevreci maskesi de takarak babanızın hayrına (yol parası) yaptığınızı söyleyeceksiniz. Sonra da bizim buna inanmamızı bekleyeceksiniz. Ne yapalım bunlarda kapitalizmin cilveleri. Nijerya'da çevre felaketinden sorumlu Shell şirketi bile çevreci olduktan sonra sizinki de normal. Burada karalama yok. Biz bu işin yanlış yapıldığını düşünüyoruz.

Madem bu projeye bu kadar sahip çıkıyorsunuz. Üstelik İngiltere’den Ergene’nin kokusunu derenin dibinde öğrenim gören çocuktan daha iyi hissediyorsunuz. Peki projenin başarısı sizin kadar hayati önemde ise, dozlama yaptığınız yerde tanklardan birinin çalındığını biliyor musunuz? Ya da mezbaha önünde bekleyen tanklardan ikisinin ağzının açık olduğunu? Bildiğim kadarıyla EM hava almayacak şekilde saklanmalı. Üstelik şişe biraz boşalınca biraz daha küçük şişeye doldurmak gerekmiyor muydu? Birde forum üyeleri hatırlayacaktır, bu EM klorla temas edince içindeki mikroorganizmalar ölmüyor muydu? Deredeki atıksular klordan daha mı zehirsiz?

Sonuçlara gelince, sonuçları biz niye tahlil ettirelim ki?!!! Parayı alan sizsiniz. Hani düdüğü çalmakta size düşer diye düşünüyorum.

“Neden ve Nasıl” başlığında bilimsellikten söz eden sizdiniz. Ancak bilimin temel kıstaslarından birisi ölçülebilir olmasıdır. Bu durumda B5A'nın kurşunu yok ettiği ne kadar doğruysa, EM'nin de bu şekilde uygulaması o kadar doğru olacaktır. Yakında onlarda su temizlediklerini iddia ederlerse hiç şaşırmam.

Ölçülebilir sonuç olmadığı sürece benim için inandırıcı olamayacaksınız. Ve ölçümleri görene kadar tartışma benim açımdan bitmiştir.

gündöndü
27-10-2010, 16:10
Sn.Doğasever Muratlı deresi çok temiz olduğu için, içinde herhangi bir kurbağa ya da su canlısı yok değil mi. Ya da bu başlık öylesine açıldı. Ben sadece görüşlerimi yazıyorum. Herhangi bir tartışmaya girmeye de niyetim yok ama emin olun o su kirli bunu bir burnum biliyor bir de ben.

Dogasever
27-10-2010, 16:24
Sayın Çaylak,
Bu mesajınızla tek kelimeyle çirkinleştiniz. Tarım farklı, su arıtma çok farklı. pH 4'ün altına inmeden su arıtmada kullanılmaz. Olaylar çok farklı. Bilgi sahibi olmadan görüş sahibi olmaktan bahsetmiştim. İşte karşımda. Lütfen daha fazla çirkinleşmeyin. Bu forumu okuyan herkes, neler olduğunu gayet açık olarak görüyor. Çok yazık. Ben burada kesiyorum maalesef aynı düzeye inemeyeceğim. Size tuttuğunuz yolda başarılar dilerim. Sizi hiçbir şeye inandırmak gibi bir derdim yok. Saygılar.

memet
27-10-2010, 17:32
Arkadaşlar EMA'yı denediniz bir işe yaramadığını gördünüz, o yüzden mi karşı çıkıyorsunuz?
Derede denemiş, siz de bir işe yaramadığını mı gördünüz?
Tartışmanın gereksiz biçimde atışmaya döndüğünü görüyorum.

indomie
27-10-2010, 20:46
Sayın Dogasever,

Arkadaşımızın forumda kullandığı isim "acemi caylak" olmasına rağmen siz, "Mikrobiyoloji ve Toprak" başlığı altında kendisine "Usta - Ustam" diye hitap ederken şimdi "çaylak" mı oldu?

Sn adı Acemi kendi Usta, #8 (http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=613806&postcount=8)

Teşekkürler Ustam. #100 (http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=685808&postcount=100)

Ustam merhaba. #135 (http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=689543&postcount=135)

bence Acemi Usta bu başlığı gayet iyi götürüyor. #250 (http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=705473&postcount=250)

Sayın Çaylak,
Bu mesajınızla tek kelimeyle çirkinleştiniz. #133 (http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=709551&postcount=133)

Saygılarımla.

Dogasever
28-10-2010, 00:21
Sn Indomie

Buna dikkat çekerek ne anlatmaya çalıştığınızı anlamış değilim. Ben daha önce yazdığım ve Sn Çaylak veya Acemi Usta veya diğerleri için yazdığım mesajların hala arkasındayım. Kendisini Toprak ve Mikroorganizmalar başlığında verdiği hizmetler için tabii ki kutluyorum. Hitap şeklim farklılaşmış olabilir ama kendisine saygımdan ötürü hiçbir yakıştırma yapmadan sadece nikiyle hitap etmeyi son mesajda daha uygun gördüm. Bence buraya takılmaya gerek yok. Herkese kendilerine yakıştırdıkları isimle hitap etmemizin daha doğru olacağını düşünüyorum. Yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum. Ama siz bir de Sayın Çaylak'ın gönderdiği son mesajında EM hakkında ve benim hakkımda söylediklerine bakın. Şimdiye kadar EM için sürekli olumlu şeyler yazmış olan Sayın Çaylak (açın eski mesajlarını okuyun) bu son mesajında EM hakkında söyledikleriyle daha önce EM hakkında yazdıklarıyla ters düşmüş olmuyor mu?

Buyrun işte EM'yi küçümser ifadeleri aşağıda:

Son mesajı:

Gelelim diğer konuya, EM'yi sizin kadar olmasa da iyi bildiğimi, siz benden iyi bilirsiniz. Madem öyle açıklayın şu 80 çeşit bakteriyi de bizde öğrenelim. Bunlar EM içerisinde kaç cfu/ml oranında bulunuyorlar. Sadece 2 tane tür için bu ölçüm var. Onu da elin oğlu çözmüş zaten. Pirinç suyunda üreyen Laktik Asit Bakterisi. Diğerlerinin ne olduğuna dair bir tane bile bilimsel kaynak yok. Buna da Hagi'nin hokus pokusu mu desek? Hem fareleride kaçırıyor, keneleri de yok ediyor. Daha ne olsun. (Hatta birisi de sormuştu domuzları da kaçırır mı diye.) Bunlar mı bilimsel?

EM, için sürekli övgüler dizen ve yaşamında 1-2 yıldır kullanan insanın EM içindeki mikroorganizmaları neden şimdi küçümsüyor? Bunu neden 1 yıldır hiç yapmadı. İlk defa EM hakkında küçümser ve aşağılayıcı bir mesaj yazıyor. "Diğerlerinin ne olduğuna dair bir tane bile bilimsel kaynak yok" diyor neden? O kadar ürün kullandı, gübre yaptı o zaman hiç soru dahi sormadan aldığı bir ürünün şimdi neden küçümser şekilde konuşuyor?

Sayın Çaylak madem bilimsel bir kanıt yok bu mikroorganizmalara dair, öyleyse 1 yıldır nedne kullandınız, dost ve arkadaşlarınıza nedan EM'nin yaptığı işlerden hep övgüyle söz ettiniz? Kusura bakmayın ama bence benim hitap şeklime takılacağınıza, Sayın Çaylak'a bu soruyu sormalısınız.


Ben bu forumda yazdığım her mesajın %100 arkasındayım. Evet, kendisi için yazdığım övgü dolu mesajların da. Sırf bir insanla ters düştüm veya fikirlerimiz ayrıştı diye, o insanı karalamam söz konusu değildir. Veya kalkıp da o insanın sattığı bir ürünün formüllerini açıklamam söz konusu olamaz (yanlış anlaşılmasın şikayetçi değilim sadece zamanlama yanlıştı) ya da o insanın inancına veya ürününe saygısızlık edemem veya neymiş efendim laktik asit bakterisi diye küçük düşüremem. Bu konuda farklı düşünürüz yarın öbür gün başka bir konuda aynı düşünebiliriz.

Ancak, Sayın Çaylak bu konuda bence yanlış düşünüyor. İnsan bir şeye karşı olabilir. Bu çok doğaldır. Anlayışla karşılarım. Karımla da pek çok konuda farklı düşünüyorum. Bu normaldir. Herkes aynı görüşte olsa zaten dünya çekilmez bir yer olurdu. Ama nıormal olmayan ve benim de karşı olduğum nokta, ilk mesajlardan itibaren bu konuda haksız yere suçlanmamız ve bilgi sahibi olunmadan çok kişinin görüş sahibi olmasıdır.

Okursanız görürsünüz "Arz Talep meselesi" diye suçlamayı kim yapmış görürsünüz. Bence insanları suçlamadan önce çok iyi düşünmek gerekir. İnsanların gururuyla oynamak bu kadar basit olmamalı. Evet, ben Ergene Projesine inanıyorum. Bu projeye Sayın Çaylak'ın veya Sn Ensar'ın inanıp inanmaları umurumda değil, Ergene'yi mutlaka temizleyeceğiz.

Ne var yine 2 yıl atıksu deşarjı devam ederken ürün veririm. Atıksu deşarjı tamamen durunca da ücretsiz iki yıl daha ürün veririm. Bu kadar kolay işte. Sorun buysa çözüm de bu! Alın size çözüm. Ne oldu şimdi? Söylediklerinizin hepsi geçersiz kaldı. Haydi bakalım atıksu durduktan sonra da iki yıl ücretsiz ürün veriyorum. Öyle değil mi herkes devletin parası gitmesin diyordu. Haydi bakalım buna ne diyeceksiniz? Eminim birşey bulursunuz. Bu site de Sayın Ensar ve Sayın Çaylak'tan ibaret değil. Başkaları da var.

Projeler aşama aşama gerçekleşir. Atıksu deşarjının da inşallah önüne geçeceğiz. Ben inanıyorum. Benim gibi inanan çok kişi var. 800.000 kişinin dibe vurmasına izin vermeyeceğiz. Annemin Babamın komşularımın, mahallemin, arkadaşlarımın o dayanılmaz kokuyu koklamalarını artık istemiyorum. Brakın bu kapitalizm savlarını. Benden kapaitalist olmaz.

Bakın 2 yıl ücretsiz ürün sözü verdim. Bir yerden başlamak gerekiyor ve inşallah başlayacağız. Deneme projesi için zamanı gelince analizler maliyetler dahil herşeyi sözleşmesiyle açıklayacağım. O zaman çamur atanlar mahçup olacaklar.

Koku konusuna gelince, Sn Gündöndü kardeşim sizinle tartışmak için yazmıyorum lütfen yanlış anlamayın. Bakın Hocanız Sayın Acemi Çaylak 18.10 tarihinde koku konusunda ne demiş:

Sn. Dogasever,

Dereyi boydan boya gezdik desem yeridir. Sizin eklediğiniz resim Ensar'ın eklemiş olduğu 28 nolu mesajındaki uygulama noktasından biraz daha yukarıdaki uygulama noktasının resmi. Bununda resmini çekmiştik.

Evet koku yok. Ancak derenin uygulama yapılmayan üst bölümlerine de çıktık. Orada da yok. Ayrıca çevre çiftlikteki işçilerle konuştuk. Onlarda bu kokunun bu aylarda kesildiğini söylediler. Yani uygulama ile ilgisi olmayabilir.

Sizin hala kötü kokuyor demeniz SAyın Acemi Çaylak'ın yukardaki sözleriyle pek örtüşmüyor, değil mi? Neyse sağlık olsun. Bir de İlçenizdeki Frekans Gazetesi'ne, Belediye çalışanlarına, kaymakamlığa sorsanız, onlar proje hakkında ne düşünüyorlar bir başka açıdan da bir görüş alsanız, objektiflik açısından iyi olmaz mı diye düşünüyorum. Sevgiler.

Sarıcan
28-10-2010, 08:18
Sn. Doğasever,

Dost acı söyler özdeyişi ile size şunu söyliyeyim ki, zaman zaman siz kendinizi tarif ederken de biraz sivri dilli olduğunuzu bu forum sayfalarınızda yazmıştınız zaten.

Sn. İndomie' de zaten bu yanınızı vurgulamak için yazmış o mesajı. Sn. acemi_çaylak dahil kimsenin EM' e karşı olduklarını zannetmiyorum. Forumda en fazla dikkat çeken tartışmaların içeriği değil, üyelerin birbirine karşı kullandığı üsluba dönüştü.

Eleştiriler EM' den ziyade uygulama şekli ve planlaması üzerineydi. Fakat eleştirilere tahammülsüz ve sivri dilli yaklaşımlar bu güzel başlangıcı bu noktaya getirdi. Bence biraz bunları düşünüp konuya tekrar sıcak bakılmasını sağlayın.

İnsanlar nick ve avatar denilen türkçe karşılığı lakap ve kişisel tanım resimlerini forumlarda kendi öz iradeleri ile seçerler ve kendilerine bu şekilde hitap edilmesinden gocunmazlar. Sn. acemi_çaylak' ta bu ismi kendisi büyük bir alçak gönüllülük örneği göstererek sanal bir ortamda bu nasıl kullanılacağını pekte önemsemeden kendisi için "acemi_caylak" lakabını seçmiş. Forumdaki insanlar bu lakaba sahip kişinin paylaştığı bilgiler dahilinde kendisine bu lakabı söylerken utandıkları için "usta" demeye başladılar. Bu forumdaki arkadaşların kadirşinaslığıdır.

Fakat siz kafanız kızdığı zaman bu lakabı alıp ters yönde deforme ederek sadece Sn. Çaylak diye hitap ederseniz insani tarafını bir yana bırakın forum kurallarının buna müsade etmemesi lazım. "acemi_caylak" bir halk deyimidir ve acemiliğin üst mertebesini anlatır ama çaylak bir hayvan ismidir. Bu deyimi hangi amaçla kullandınız bilemiyorum ama hitap şekliniz lakapları deforme ederek kullanılmaya başlanması hakaret içermeye başlarsa iş çığırından çıkar.

Sizin bu tavrınıza karşılık başka bir arkadaşta sizin kendi öz iradenizle seçtiğiniz avatarınızla size hitap ederse hoş olur mu? Lütfen dediklerimi bir daha düşünün ve hitap şeklinizi düzeltin. Sayfada ürünü ve onun uygulama şeklini tartışalım. Uygulamada bir hatanız yoksa bize bilimsel olarak bunu anlatın. Çünki konunun uzmanı sizsiniz. Anlattıklarınıza karşı elbette karşıt sorular olacaktır. Yoksa bunun adı diyalogdan çıkıp monolog' a dönüşür. Ben monolog olarak devam etmek istiyorum diyorsanızda karar sizin.

Saygılar.

gündöndü
28-10-2010, 10:27
Koku konusuna gelince, Sn Gündöndü kardeşim sizinle tartışmak için yazmıyorum lütfen yanlış anlamayın. Bakın Hocanız Sayın Acemi Çaylak 18.10 tarihinde koku konusunda ne demiş:

Sn. Dogasever,

Dereyi boydan boya gezdik desem yeridir. Sizin eklediğiniz resim Ensar'ın eklemiş olduğu 28 nolu mesajındaki uygulama noktasından biraz daha yukarıdaki uygulama noktasının resmi. Bununda resmini çekmiştik.

Evet koku yok. Ancak derenin uygulama yapılmayan üst bölümlerine de çıktık. Orada da yok. Ayrıca çevre çiftlikteki işçilerle konuştuk. Onlarda bu kokunun bu aylarda kesildiğini söylediler. Yani uygulama ile ilgisi olmayabilir.

Sizin hala kötü kokuyor demeniz SAyın Acemi Çaylak'ın yukardaki sözleriyle pek örtüşmüyor, değil mi? Neyse sağlık olsun. Bir de İlçenizdeki Frekans Gazetesi'ne, Belediye çalışanlarına, kaymakamlığa sorsanız, onlar proje hakkında ne düşünüyorlar bir başka açıdan da bir görüş alsanız, objektiflik açısından iyi olmaz mı diye düşünüyorum. Sevgiler.

Sn. Doğasever; derenin kokusu hava sıcaklığıyla doğru orantılı olarak artış ya da azalma gösteriyor. Sabahları ve özellikle sis varsa kokunun arttığını söylemiştim daha önce de. Bu sadece benim görüşüm de değil okulumdaki arkadaşlarım da durumu bu şekilde anlatıyor. Tavsiye ettiğiniz kaynakları değerlendireceğim ancak yapılan işlemin başarılı olup olmadığını anlamak için sonuca bakmak yeterli diye düşünüyorum. Saygılar...

indomie
28-10-2010, 10:33
Sayın Dogasever,

Daha önce de yazdığım gibi, arkadaşımızın kullanıcı adı “acemi caylak”. Bence de kendileri hakikaten tam bir “Usta” oldukları halde, tevazu göstermişler ve bu ismi seçmişler.

Sizin kendisine birçok mesajınızda, hatta bu başlık altında bile “Acemi Usta” diye hitap ederken birden “Sayın Çaylak” diye hitap etmenizi yadırgadım. Hitabınız “Sayın acemi caylak” şeklinde olsaydı belki de farkına bile varmazdım, nihayet bu arkadaşımızın kullanıcı adıdır. Tartışmalar nedeniyle “Usta” demekten vazgeçmiş der geçer ve anlayışla karşılardım.

Burada tartışanlar, projeden ziyade projenin zamanlamasını ve şeklini eleştirdiklerini defalarca belirttiler. Burada olduğu gibi, eleştirinin-tartışmanın faydalı tarafları da vardır. Proje bir aylık idi sonradan iki aya çıktı, şimdi de iki yıllık ücretsiz EM sağlayacağınızı söylüyorsunuz. Görüyorum ki iş inada bindi, iyi de oldu. Böylece, iki yıl sonra da olsa, inşallah amacınıza ulaşırsınız ve bölge halkı da rahata kavuşur. İnanıyorum ki, projenin başarıya ulaşabilmesi için, zamanlama ve şeklini tenkit edenler de en az sizin kadar mutlu olacaklardır.

Saygılarımla.

Zeytinlibahçe
28-10-2010, 10:33
Arkadaşlar selamlar

Agaclar.net olarak derenin kirleten tarafı için neler yapabiliriz?, enerjimizi bu yönde harcamaya ne dersiniz?

Önümüzdeki aylarda bölgede bir organizasyon düzenleyebilir miyiz? Hem dost sitelerden, çevre örgütlerinden de destek isteriz

Dogasever
28-10-2010, 11:03
Herkese Bravo! Bu kadar yazıdan çıkardığınız sonuç bu demek ki.. Bana söyleyecek başka bir şey düşmüyor. Şimdi taktınız hitap şekline bakalım bundan sonra neye takılacaksınız. Kardeşim bir insan çıkıp, bir gün benim bir ürün hakkında aylardır yazdığım yazılar doğru değildi. Bu ürün hiç de öyle sandığınız gibi matah bir şey değil; Doğrusu bu ürün Sayın Higa'nın hokus pokusudur diyecek. Ve sizler sadece ve sadece benim hitap şeklime kafayı takacaksınız. Bravo.

Benim adım Doğasever. Doğa da diyebilirsiniz Sever de. Bazen arkadaşımıza Acemi demiyor muyuz? Çaylak deyince mi sorun oldu. Eğer bu hakaret olarak algılandıysa ben kendisinden özür dilerim. Benim lugatımda eşek dahil hiçbir hayvan adı hakaret değildir. Çünkü hayvanlar çoğu insandan daha değerlidir daha bilgedir. Dikkat ederseniz benim kendime seçtiğim avatar Kurbağadır ve bana göre son derece sevimli ve bilgelik sembolü bir hayvandır. Her hayvan güzeldir. Saygılar.

Benim bu forumdan anladığım şey şu: Hiçbir çevre projesi böyle bir ortamda konuşulamaz. Maalesef, bu mümkün değil. Bakınız bu 141. mesaj ve sürekli bir saldırı var. Ya projenin yapılış şekline, ya şirkete suçlama ya ürüne suçlama, ya hitap şekline ya da başka bir şekle..... Bir Allah'ın kulu çıkıp (SAyın Malina ve Sayin Meyvelitepe dışında!) da "arkadaşlar bu bir deneme projesi, ortada bu işe inanmış bir makam var. Siz ne diyorsunuz?" diyemiyor. Şimdi Eylül ayında kokuyu kesmemiş olsak, bu kadar insan neden bize destek versin? Yetkililer neden işe yaramayacak bir ürünü desteklesin? Siz kendinizi yetkilinin yerine koyun ve düşünün. İşe yaramayan bir üründe ısrar eder ve daha büyük tüm Ergeneyi kaplayacak bir proje yapılmasını ister misiniz? Bu yetkililler açısından büyük bir risk olmaz mı?

Bakın bu projenin içinde akademisyenler de var. Daha dün Trakya Üniverisitesinden kutlama mesajı aldım. Biyoloji ekibi olarak çalışmamızı desteklediklerini belirttiler. İnşallah, Ergenedeki fauna araştırmasını birlikte yapacağız.

Siz canlı yok zannediyorsunuz ama doğa o kadar dirençli ki bu kadar kirletmeye rağmen o nehirde hala hayat var ve mikroorganizmalar başta oligoketler olmak üzere bazi diğer canlı gruplarının da artmasına neden olacak. Sadece mikroorganizma değil, mikroorganizmaların kirlilikten ürettiği yararlı maddeler de buna katkıda bulunacaklar. Bu akademisyenler sudaki mikrobiyal aktivitenin artırılmasının doğru olduğuna onay vermeseler, bu işler yapılabilir mi?

Sonra hepsinden önemlisi, bu projeye tüm halk dahil olacak. Her şey halkın gözü önünde ve onların yardımıyla yapılacak. Proje maliyetinin büyümemesi için ben elimden geleni yapıyorum. En doğal ve kolay bulunabilkir malzemelerin kullaınlmasına çalışıyoruz. Bu amaçla, halktan evlerinde bazı başka ürünleri (tabii sıfır maliyetle) hazırlayarak kullanmalarını da isteyeceğiz.

Olay sadece EM olayı değil. Biz bukaşi topu satmayacağız. (1 Bukaşi topu batı ülkelerinde 12-25 TL'ye satılıyor!) Bunların yapımını Belediyelerin organize etmelerini isteyeceğiz.

Muratlı da yapılan çok küçük bir denemedir. Bu proje, belki de havzadaki tarım yöntemlerinin doğal tarıma dönmesine, gereksiz yere suların kirletilmesinin önlenmesine, suların geri kazanılmasına ve daha pek çok şeye vesile olacak. Daha bu anlattıklarım başlangıç. Bu bir sosyal projedir. EM bunun sadece bir parçasıdır. Ama burada bir grup fanatik bir şekilde daha denemeye taktılar. 141 mesaj oldu bunları söyleme fırsatını hala bulamadım. Ama bunun müsebbibi ben değilim. Bu koşullarda, bu forumda bu projeyi (lütfen ikisini birbirine karıştırmayınız. 2 aylık deneme projesi ile tüm Ergene projesi farklıdır. Tüm Ergene projesi için henüz ortada ne fol var ne de yumurta.)

Bakın bizim yaptığımız denemeyi gören bazı sivil toplum örgütleri, daha da hareketlendiler. Ayrıca, yetkililer de daha hareketlendi. Master planına göre önümüzdeki yıl 8 Belediye atıksu tesisini devreye alacak. 2012'de ise diğer Belediyeler bunları izleyecek. Bunları hep takip etmeliyiz. Ama bizler bu forumda projeyle uğraşmaktan çok yapılan saldırılara yanıt vermeye çalışıyoruz. Böyle mi olmalı? Bimiyorum. Şekilciliği bırakalım öze ve işe bakalım lütfen...

Bu projenin en büyük kazancı bence Halkın nehrini sahiplenmesi olacaktır. Çünkü şu anda hala çevreciler bu işi sahipleniyor. Halk kendisi de temizlik işlerine katılırsa ancak, bu nehri sahiplenir. Halk sahiplenirse, nehiri kirletenlerin işi çok zorlaşır.

Sayın Zeytinlibahçeye katılıyorum.

bayindirmevki
28-10-2010, 11:39
Benim lugatımda eşek dahil hiçbir hayvan adı hakaret değildir.

Değildir de kullanırsanız Türk Ceza Kanununa göre hakaret kapsamına girer.

Sayın Doğasever bir şeye kafam takıldı. İnsan kaynaklı kirliliğin EM ile karışarak daha aşağıda pirinç tarlalarının sulanması ile dolaylı yoldan oluşacak faydasından bahsetmiştiniz. Peki insan kaynaklı atıkların sadece gübresi olmadığı bunun çamaşır, bulaşık makinası deterjanları da içerdiğini göz önüne aldınız mı? Malum marketlerin en çok iş yapan rafı deterjan bölümü.

EM insan kaynaklı atıklardaki deterjan ve bilumum kimyasalları ne yapıyor?

malina
28-10-2010, 12:05
Forumda en fazla dikkat çeken tartışmaların içeriği değil, üyelerin birbirine karşı kullandığı üsluba dönüştü.

Eleştiriler EM' den ziyade uygulama şekli ve planlaması üzerineydi. Fakat eleştirilere tahammülsüz ve sivri dilli yaklaşımlar bu güzel başlangıcı bu noktaya getirdi. Bence biraz bunları düşünüp konuya tekrar sıcak bakılmasını sağlayın.

Tekrar konuya dönülmesi için tek kişinin üslubunu düzeltmesi yetmez.

Dogasever
28-10-2010, 12:22
Sayın Doğasever bir şeye kafam takıldı. İnsan kaynaklı kirliliğin EM ile karışarak daha aşağıda pirinç tarlalarının sulanması ile dolaylı yoldan oluşacak faydasından bahsetmiştiniz. Peki insan kaynaklı atıkların sadece gübresi olmadığı bunun çamaşır, bulaşık makinası deterjanları da içerdiğini göz önüne aldınız mı? Malum marketlerin en çok iş yapan rafı deterjan bölümü.

EM insan kaynaklı atıklardaki deterjan ve bilumum kimyasalları ne yapıyor?

Sayın Bayındırmevki

Size çok teşekkür ediyorum. İlk defa proje ile ilgili ciddi bir soru geldi. Şimdi asıl konuyu konuşmaya başlayabiliriz.

EM ile insan kaynaklı atıklar hiç sorun değil. Nedeni de, insan kaynaklı atıklarda başka mikroorganizmalar da var zaten ve hemen bozunmaya başlıyorlar. Aslında, küçük merkezlerde Ergene'nin özellikle yan kollarına dökülen evsel atıklar bence çok büyük sorun değil. Bunu yukardaki bir mesajımda da belirtmiştim. Çünkü Ergeneye ulaşana kadar kirliliğin büyük bir kısmı zaten parçalanıyor bu yan kollarda uygulanacak EM ve Bukaşi topları işlemi daha da hızlandıracaktır.

Deterjanlar ise, tamamen element haline dönüşüyor. Yani gübre haline dönüşüyor. Evet, yanlış duymadınız. Bunu ilk duyduğumda ben de inanamamıştım o yüzden gerçekten deterjan da içeren evsel atıksuların karıştığı Ankara Çayının suyu üzerinde bir deneme yaptık.

Bu deneme EM insanları tarafından değil bizzat ASKİ tarafından ve ASKİ bina ve laboratuvarlarında yapıldı. Bugün ayrı bir mesajla bu deneme hakkında çok geniş bilgi vereceğim. Bu denemenin raporu, sanırım başka arkadaşların olası sorularına da yanıt olacaktır.

Yalnız bana biraz müsaade bugün. Açıklayacağım.

Dogasever
28-10-2010, 16:12
Sayın Sarıcan

Alıntı "...kimsenin EM'ye karşı olduklarını zannetmiyorum." demişsiniz. Aşağıdaki yazıları okuyunuz ve elinizi vicdanınıza koyunuz lütfen.

Alıntı "... Madem öyle açıklayın şu 80 çeşit bakteriyi de bizde öğrenelim. Bunlar EM içerisinde kaç cfu/ml oranında bulunuyorlar. Sadece 2 tane tür için bu ölçüm var. Onu da elin oğlu çözmüş zaten. Pirinç suyunda üreyen Laktik Asit Bakterisi. Diğerlerinin ne olduğuna dair bir tane bile bilimsel kaynak yok. Buna da Hagi'nin hokus pokusu mu desek? Hem fareleride kaçırıyor, keneleri de yok ediyor. Daha ne olsun. (Hatta birisi de sormuştu domuzları da kaçırır mı diye.) Bunlar mı bilimsel?"

Sizden alıntı: "Fakat eleştirilere tahammülsüz ve sivri dilli yaklaşımlar bu güzel başlangıcı bu noktaya getirdi."
Alıntı: Güzel Başlangıç bu mu? : "Arz ve Talep meselesi" ve suçlama...
Sayın Acemi Çaylak'a neden şu soruyu kimse sormuyor:
Son yazdığınız mesajda EM'nin aleyhine konuşuyorsunuz. Bundan önceki tüm mesajlarınızda (belki onlarca belki de daha fazla mesaj var) hep beğeniyle söz ettiniz ve beğenerek kullandınız. Şimdi neden 180 derece dönüş yaptınız? Bu çelişki değil midir?

Sevgilerimle

Sn. Doğasever,

Dost acı söyler özdeyişi ile size şunu söyliyeyim ki, zaman zaman siz kendinizi tarif ederken de biraz sivri dilli olduğunuzu bu forum sayfalarınızda yazmıştınız zaten.

Sn. İndomie' de zaten bu yanınızı vurgulamak için yazmış o mesajı. Sn. acemi_çaylak dahil kimsenin EM' e karşı olduklarını zannetmiyorum. Forumda en fazla dikkat çeken tartışmaların içeriği değil, üyelerin birbirine karşı kullandığı üsluba dönüştü.

Eleştiriler EM' den ziyade uygulama şekli ve planlaması üzerineydi. Fakat eleştirilere tahammülsüz ve sivri dilli yaklaşımlar bu güzel başlangıcı bu noktaya getirdi. Bence biraz bunları düşünüp konuya tekrar sıcak bakılmasını sağlayın.

İnsanlar nick ve avatar denilen türkçe karşılığı lakap ve kişisel tanım resimlerini forumlarda kendi öz iradeleri ile seçerler ve kendilerine bu şekilde hitap edilmesinden gocunmazlar. Sn. acemi_çaylak' ta bu ismi kendisi büyük bir alçak gönüllülük örneği göstererek sanal bir ortamda bu nasıl kullanılacağını pekte önemsemeden kendisi için "acemi_caylak" lakabını seçmiş. Forumdaki insanlar bu lakaba sahip kişinin paylaştığı bilgiler dahilinde kendisine bu lakabı söylerken utandıkları için "usta" demeye başladılar. Bu forumdaki arkadaşların kadirşinaslığıdır.

Fakat siz kafanız kızdığı zaman bu lakabı alıp ters yönde deforme ederek sadece Sn. Çaylak diye hitap ederseniz insani tarafını bir yana bırakın forum kurallarının buna müsade etmemesi lazım. "acemi_caylak" bir halk deyimidir ve acemiliğin üst mertebesini anlatır ama çaylak bir hayvan ismidir. Bu deyimi hangi amaçla kullandınız bilemiyorum ama hitap şekliniz lakapları deforme ederek kullanılmaya başlanması hakaret içermeye başlarsa iş çığırından çıkar.

Sizin bu tavrınıza karşılık başka bir arkadaşta sizin kendi öz iradenizle seçtiğiniz avatarınızla size hitap ederse hoş olur mu? Lütfen dediklerimi bir daha düşünün ve hitap şeklinizi düzeltin. Sayfada ürünü ve onun uygulama şeklini tartışalım. Uygulamada bir hatanız yoksa bize bilimsel olarak bunu anlatın. Çünki konunun uzmanı sizsiniz. Anlattıklarınıza karşı elbette karşıt sorular olacaktır. Yoksa bunun adı diyalogdan çıkıp monolog' a dönüşür. Ben monolog olarak devam etmek istiyorum diyorsanızda karar sizin.

Saygılar.

ensar
28-10-2010, 17:17
Sn Indomie

Bu projeye Sayın Çaylak'ın veya Sn Ensar'ın inanıp inanmaları umurumda değil, Ergene'yi mutlaka temizleyeceğiz.

Ne var yine 2 yıl atıksu deşarjı devam ederken ürün veririm. Atıksu deşarjı tamamen durunca da ücretsiz iki yıl daha ürün veririm. Bu kadar kolay işte. Sorun buysa çözüm de bu! Alın size çözüm.


Sevgili Doğasever,

Yukarıdaki teklifinizi şöyle düzeltebilirmisiniz.

Çorlu deresine atık su deşarjı yapıldığı süre içinde yaptığınız AR GE için istediğiniz kadar EM i iki yıllığına bedelsiz vereceksiniz.

Atık su deşarjı bittikten sonra ki yıllarda isterse on yıl olsun bedelli vereceksiniz.

Bu teklifim sanırım sizin için sürekli vurguladığınız sosyal sorumluluğunuz ile çok uyumlu olacaktır.

Sevgiyle kalın

Dogasever
28-10-2010, 17:51
Sayin Ensar

Bu işin parasal kısmına takılıp kaldınız. Sayın Ensar para her şey değildir. Daha hala yaptığınız haksız suçlama için bir özür bile dilemediniz. Yukarda SAyın Malina'nın mesajını farketmediniz sanırım:

Tekrar konuya dönülmesi için tek kişinin üslubunu düzeltmesi yetmez.

Merak etmeyiniz ve sosyal sorumluluğum konusunda hiç endişeniz olmasın. Bizim yönetime tüm Ergene projesi için teklifimiz, sizin yukardaki önerinizden daha da cazip olacaktır. EMRO organizasyonu için sosyal sorumluluk daima önde olmuştur. İdare tarafından halka açıklanınca öğrenirsiniz.

Çorlu Deresine AR GE için yapılan EM deşarjı 2 gün sonra resmi olarak bitiyor zaten. Ancak biz Kasım sonuna kadar devam etmeyi düşünüyoruz. Ondan sonra AR GE veya Deneme projesi bitmiş olacak.
Sevgi ve saygılar

Dogasever
28-10-2010, 18:29
Ayrıca anladığım kadarıyla kirleten öder prensibi benimsenecek. Bence de doğrusu budur. Bu projede atıksu devam ederken yapılacak uygulamaların parası çok büyük bir çapta kirletenler (kirleten sanayiciler) tarafından ödenecektir.

Burada şu anda açıklayamayacağım başka bazı kolaylıklar da sunacağız.

Yani kimsenin gözü Mehmet Amcanın, Ahmet amcanın verdiği vergilerde değil.
Bu konuda herkes rahat olsun...

ensar
28-10-2010, 23:51
Sevgili Doğasver,

Bedava vereceğim dediniz diye söyledim. Bedava verecekseniz kolaylığa gerek yok.

Sevgiyle kalın

Alper Akman
29-10-2010, 15:18
Sayın Malina,

Ocak-Şubat-2010 tarihinde bıraktığımız yerden başlamaya ne dersiniz?

Saygılarımla

malina
29-10-2010, 15:27
Ergene Nehrini Temizleme Projesi (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=19250&highlight=ergene)

Ergene Nehri Temizlik Çalışmalarına Yönelik Toplantı / 7 Mart 2010 (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=19286&highlight=ergene)

Böyle bir yerlerde bırakmıştık :)

acemi_caylak
29-10-2010, 19:03
Yani ABD’deki o koca üniversitede dahi EM'nin pH'sının 4'ün altında olması gerektiğini kimse bu zatlara söylememiş ya da G Newton adlı arkadaş araştırmacılara 1 Nisan şakası yapmış. Göndermede bulundukları Prof Higa'nın makalelerini iyi okusalardı ph'ın 4'ün altında olması gerektiğini anlarlardı. Kısaca ifade etmek gerekirse, yaptıkları çalışma daha baştan yanlış! Keşke o EM’cilerin yaptıkları çalışmaları da okusaydınız. Halbuki ve çok şükür ki Türkiye’de en cahilinden en eğitimlisine kadar herkes kullanmadan önce EMA’nin ph’ının 4’ün altında olması gerektiğini biliyor. Ne mutlu bizlere ki böyle basit hatalar yapmıyoruz.

pH'nın 4'ün olması gerektiğini söyleyen Sn. Dogasever'e kanıt. Mezbaha önündeki iki tanktan alınan EM lerden birinin pH seviyesi 4.3, diğeri 4.1. Demekki bizi bırak, üretici bile pH'ın ne oması gerektiğini bilmiyor. Yoruma gerek yok.

177526

177527

Ancak hep söylediğim gibi ölçüm metodunun her aşamada nasıl göz ardı edildiğine güzel bir örnek daha. Tanklardan birindeki melas oranı fazla gelmiş olacak ki, EM akmayacak kadar katılaşmıştı.

177528

177529

Ergene nehrinde bugün sular taşımıştı. İşte dozlama yapılan EM tanklarının hali. Sel hepsini darmadağın etmiş. Suda yüzen EM tankı.

177530

Dogasever
29-10-2010, 20:07
Sayin Acemi Çaylak,

Benim 152 nolu mesajımda ne demek istediğimi anlamamışsınız. Siz hep böyle mi yaparsınız. Önce Sayın Sarıcan örneğini verdiniz o tutmadı, sonra Benim sizin başlıklarınızı taklit ettiğimi söylediniz o da tutmadı. BOİ5'i sizden öğrendiğimi söylediniz. Olmadı, olmadı. Herhalde, gece gündüz bizim tankları gözlüyorsunuz veya birilerine gözletiyorsunuz.

Benim bildiğim kadarıyla, mezbahanın önündeki tanklar melas, EM aktif değil. Bu konuyu sayın Alper Akman mutlaka yanıtlayacaktır. Bir kap içinde ve ph metre ile resimlediğiniz ürünün nereden alındığını bilmiyorum. Kusura bakmayın ama benim hakkımda bu kadar söylediğiniz yanlış şeyden sonra, inandırıcılığınızı kaybettiniz. Bu ürünün bizim olduğunu nereden bileyim. Kendiniz herhangi bir kabın içine herhangi bir melaslı ürün koyup ölçüm almış da olabilirsiniz. Kusura bakmayın ama bu tür şeyler bizi bağlamaz. Bu da sizin yeni bir denemeniz olabilir. Bakalım bir daha ki (eğer olursa) sefere neyi deneyeceksiniz.

EM aktif'in, ph değerinin 4'ün altında olması gerektiği görüşümü yine tekrarlıyorum. O ürün bizim olsaydı bile bu görüşüm değişmezdi. Bir tartışmada, insan haksız da çıkabilir. Bunlar doğal şeylerdir. Ben haksız çıktığımda kabullenir ve eğer hata ettimse özür diler geçerim. Eğer hata etmedimse, sorun da yok demektir. Yanılmışım derim. Ama kimseyi bu yüzden zor duruma sokmaya çalışmam. Kusura bakmayın ama siz, bir konuda haksız olduğunuz anlaşılınca, sürekli ilgili ya da ilgisiz başka konuları gündeme getirerek üste çıkmaya çalışıyorsunuz. Sele kapılmış EM tankından bile medet umuyorsunuz. Bu da sizin acizliğinizi gösterir. Bu alışkanlığı bırakın lütfen.

Tamam bu projeye inanmıyorsanız, inanmayın. Ben bütün dünyayı her şeye inandıracak değilim. Ancak, sizin sürekli bizim açığımızı aramanız, sürekli bak gördünüz mü işte yanlış yapıyorlar diye insanların gözüne sokmak istemeniz bence doğru değil. Keşke bana veya Alper Bey'e özelden bildirseydiniz. Ben olsaydım öyle yapardım. Yüzen tanka gelince, her yerde kaza olabilir. İnsanların arabaları, evleri yüzüyor sel gelince. Bu tür şeyler olabilir.

SAyın Acemi Çaylak ve SAyın Ensar,

Benim için hala tüm köprüler atılmış değildir. Siz yine benim dostumsunuz. Benden nefret de edebilirsiniz. Bu size karşı duyduğum saygıyı hiç bir zaman değiştirmez. Ben kimseye kırgın değilim. Kızgın da değilim. Size yine zeytin dalı uzatmak isterim. Klavyeden el uzatmak biraz güç oluyor. Proje yapılsın veya yapılmasın. Bunlar iştir. ERgene'nin temizliği için bence bir şeyler yerinden kıpırdadı artık. Şöyle veya böyle bu hareketin sonunda Ergene'nin temizliğine vesile olacağına inanıyorum. Bunu Istranca, mikropları mı yapar, EM'mi, Pirinç suyu mu, Sarıcanın enzimleri mi veya başka bir şey mi bilmiyorum. Ama benim kafamda olan olay her türlü olanağı kullanmaktı.

Ben yine bu temizliğin hem tüm Agaclarnet ekibiyle hem de halkla birlikte halkın cebinden fazla bir para çıkmadan özellikle kirleten sanayicilerin ödeyeceği büyük bir projeyle yapılmasından yanayım. Bunu hep tekrarladım. Yine tekrarlıyorum. Ben tüm Agaclarnet uyelerini seviyorum. Buna hem siz hem SAyın Ensar dahilsiniz.

Size dün akşam arkası arkasıya sorular sormam yanlıştı. Dedim ya bazen kızıyorum her zaman değil. Eğer bilmiyorsanız açıklamam gerekirdi. (Bu da benim öz eleştirim) Projede tüm agacseverler olarak birlikte olursak sevinirim. Sayin ENsarin bolgede yapabilecegi cok sey olduguna inaniyorum. Kendisiyle daha once de membran teknolojisinin Turkiyede uretilmesi gerekir diye konusmustuk. Hala ayni dusuncedeyim. Ergen havzasinda membran teknoljileriyle suyun geri kazanimina cok ihtiyac var. Birlikte olmazsanız da sağlık olsun. Ben elimi uzatmış olurum. El uzatmakla küçülmüş olmam nasıl olsa.
SAygı ve sevgilerimle.

Not: Herkesin bilmesini istediğim bir şey var: ERgene projesinde yer almam para ile ilgili değildir. Ben İngilterede hayatımı geçindiriyorum. Benim paraya ihtiyacım yok. Dosta ihtiyacım var. Tüm amacım, daha önceden belirttiğim gibi ölmeden o Nehirde yüzmektir. Bu amaçla, projenin maliyetini karşılayacak finans da arıyoruz.

Tekrar herkese saygı ve sevgiler.

acemi_caylak
29-10-2010, 20:48
Eğer bu kadar inancınızı kaybettinizse, agaclar.net üyelerini birlikte pH ölçmeye davet ediyorum. Halep ordaysa arşın burada.
Üstelik 10 tane farklı pH metre ilede ölçebiliriz. Yeterki doğrular ortaya çıksın.
Sabah akşam tankları gözlemiyorum ama, bugünkü yağmurda herşeyin yerle bir olacağını biliyordum. Bu konuda mevsimin uygun olmadığını daha öncede söyledim. Ve Ensar'a ısrarla ben tankları görmek isitiyorum diye onu zorladım. Çünkü doğadan geliyorun, bir koyunumu sele kaptırdığımda küçük bir çocuktum daha, suyun nasıl yıkıcı olduğunu çok iyi bilirim.

Dogasever
29-10-2010, 21:03
Eğer bu kadar inancınızı kaybettinizse, agaclar.net üyelerini birlikte pH ölçmeye davet ediyorum. Halep ordaysa arşın burada.
Üstelik 10 tane farklı pH metre ilede ölçebiliriz. Yeterki doğrular ortaya çıksın.
Sabah akşam tankları gözlemiyorum ama, bugünkü yağmurda herşeyin yerle bir olacağını biliyordum. Bu konuda mevsimin uygun olmadığını daha öncede söyledim. Ve Ensar'a ısrarla ben tankları görmek isitiyorum diye onu zorladım. Çünkü doğadan geliyorun, bir koyunumu sele kaptırdığımda küçük bir çocuktum daha, suyun nasıl yıkıcı olduğunu çok iyi bilirim.

SAyın Acemi Çaylak

Mesajımın tamamını okudunuz mu bilmiyorum. Tabii ki söylediklerinize inanıyorum. Eğer numuneler geçrekten bize aitse ve ölçümleriniz doğruysa, demek ki oradaki pH tam olarak aktifleşmemiş demektir. ph 4'ün altında olursa daha iyidir. Yalnız aktifleştirme gerçekleştikten sonra sıcaklığın düşmesinin etkisiyle pH biraz yükselebilir. Bu durumda kullanımdan önce biraz ısıtılarak pH'ın düşmesi sağlanır. Oradaki arkadaşlarımızı bu konuda uyarması için Alper Beye bildireceğim. Dikkatimizi bu konuya çektiğiniz için size de ayrıca çok teşekkür ederim. Saygılar.

Not: Atıksu Mikrobiyolojisi başlığındaki tüm mesajlarımı sildim.

ensar
29-10-2010, 22:59
Sevgili Doğasever,

Biliyorsun bu Proje AGACLAR NET projesi olarak başlamış idi. Olay bana iletildiğinde Atık deşarjı durmadığı için bu işin yapılamıyacağını belirtmiş idim ve bu konuda seninle ( SEN DİYORUM NEDENİ Nİ BİLİYORSUN ) mutabakat sağlamış idik.

Biz AĞAÇLAR net üyeleri kısıtlı kaynakları akılcı kullanmaya çalısan , har vurup harman savurmayan, köy enstitüleri mantığında bilgiyide. sevgiyide, üzüntüyüde başarı vede başarısızlığı paylaşan insanlar gurubuyuz.

Gurubuz farklı fikir ve görüşler olacaktır.

Benim başından beri tek amacım var idi. Kirlenmenin boyutları nedir ? Bu uygulama sonucunda yapılan masrafa değecek mi?.

Üzgünüm sorularımın nerdeyse tamamı cevapsız kaldı.

Üzüidüm ama bir kişi dışında kimseye kızmadım. Bir dostuma kırıldım neden dersen PİR SULTAN cevaplımış.

''Elin attığı taş değil, dostun attığı gül yaralar beni''

Sevgili Doğasever, sanmaki sana kızgın ya da kırgınım. Kırgın olduğum dosta zaten kırıldığımı söyledim. Adetim değil hiç te duygularımı saklayamam. Beceremem de. O yüzden hiç kumar oynamam.

Sevgili DOĞASEVER, sana ve EM e karşı olduğumu düşünüyorsan hata ediyorsun derim. Sana karşı değilim ama projenin zamanlamasına karşıyım derim. Uygulanma tarzına karşıyım derim. Zaten sorularımın tamamı bunlar ile ilintili idi.

Ergene konusu o kadar yanlış sunuluyor ki anlatamam.

Ergene nin kaynağından ergene yatağına ne kadar su veriliyor ? Biliyor musunuz ? Meymun yazmıştı. İsterseniz fotoğraflayıp sizlere gönderebilirim.

Hep sanayiciyi suçluyoruz.

ALPULLU ŞEKER FABRİKASINI KİM KURDU? Atıkları nereye nasıl deşarj ediliyordu?
Çorlu Organize Deri Sanayi Bölgesi BİR GECEDE GÖKTEN ZEMBLLE Mİ ? İndi.

Sanayiciye yatırım yaptıracaksın. Seçim de yatırım yaptırdığın sanayiciyi oy almak için kullanacaksın sonrada SUÇLAYACAKSIN.

ISTRANCA derelerinin suyunu, Melen çayının suyunu, Mudurnu çayının suyunu kim kullanıyor ? istanbul halkı.

Ey İstanbul halkı hiç düşündünüz mü ? Size su sağlayan dereler doğal mecralarından saptırıldıklarında neler olacak ya da neler oluyor.

Tüm doğal dengelerin bozulmasından yararlanacaksın sonrada çevreci olacaksın.

ALANDA KAÇAN MI ?

Melenin ve Istranca derelerinin suyuna hayır aktivitesine kaç kişi gönülden katılır?

Hiçbirimiz iğneyi kendimize batırmadan ÇUVALDIZI başkalarına batırmak sevdasından vazgeçemedik.

Kabullenmemiz gerekiyor ben, sen, o biz,siz,onlar hepimiz süçluyuz.

Bence eylemimiz '' DOĞADAN ve GELECEKTEN ÖZÜR DİLEMEK olmalıdır. Birbirimizden lafla değil.

Sorunu doğru saptarsak çözüm kolay. Yoksa kısıtlı kaynaklarda yanlış kullanılırsa vay halimize !!

ÖNCE PROBLEMİ DOĞRU TANIMLIYALIM LÜTFEN.

Sevgiyle kalın,

Dogasever
30-10-2010, 00:22
SEvgili Dostum Ensar,

Bizler her şeyden önce arkadaşız, dostuz. Sonra insanların tamamı bu mekanı bir gün terkedecek. Geriye sadece ERgene kalacak. O da kalırsa!

Doğru atıksu deşarjı önce dursun demiştik ancak atıksu deşarjının durması daha zaman alacak gibi görünüyor. Bu yıl 8 Belediye artıması yapılacak ve ondan sonrakiler de 2012 de planlanıyor. Ben herkesi takip ediyorum. Ayrıca, Çorluda boşta duran bir atıksu arıtma tesisi var. Bu proje kapsamında bu tesisi de kazanabileceğiz. Arıtılmamış su miktarını ne kadar azaltabilirsek o kadar iyi. Ayrıca atıksularını Ergenenin yan kollarına deşarj eden Belediye ve beldelerin atısularını kaynağına ne kadar yakından EM ve Bukaşi ile müdahale edersek atıksuyun parçalanması da o kadar iyi olacak, dere yatağında Ergeneye katılana kadar büyük oranda arıtma yapımlış olacaktır. Yan kollara sazlık takviyesi yapılabilir. Ayrıca, yine belde ve köylere doğal arıtma sistemleri kurabiliriz. Ayrıca, bu proje kapsamında insanları bilinçlendirmek için yapabileceklerimiz de var. Örneğin, insanlar fermante pirinç suyunu atıksu giderlerine haftada bir dökseler atıksu açısından büyük fark yaratır. Belediyelere çok çok ucuza, (maliyetine) EM verebiliriz. Onlar halka ücretsiz dağıtabilir. EM maliyeti, yerli mikroorganizma üretiminden bile ucuza gelir.

Istrancanın suları konusunda söylediklerine tamamen katılıyorum. Tüm sular Istanbula pompalanıyor.

Melenin ve Istranca derelerinin suyuna hayır aktivitesine kaç kişi gönülden katılır?

BEN KATILIRIM.

İnsanlar maalesef çok aç gözlü, her şeyi tüketiyoruz, her şeyi bozuyoruz.

Ancak buna bir yerde DUR demek gerekiyor. ERgenenin kirliliğine mutlaka dur dememiz gerekiyor.

Projelerin zamanlaması her zaman bizim elimizde olan bir olay değildir biliyorsun. Ama yine de gerçekten Eylül ayında kokunun kesildiği söyleniyor. (Tamam inanmayabilirsiniz ama bana inan ki bunu binlerce kişi söylüyor!)
Gönül isterdi ki Temmuz veya Ağustosta yapmış olalım ama denk gelmedi. Gönül isterdiki uygulama başlamdan herkesin haberi olsun ama benim bile haberim olmadı ki! Bu şekilde başlamış olması beni de memnun etmedi ama Türkiyedeki arkadaşlarımız da her cephede savaşıyorlar. Birçok farklı uygulama var. Keşke daha farklı başlamış olabilseydi. Ama ne yapalım böyle oldu diye yatapı yorganı yakacak halimiz yok, değil mi? Bnudan sonrası için destek olmalıyız diye düşünüyorum.

Ayrıca, senin kurbağa resminde gördüğün yer gerçekten ERgeneydi ve senin de deiğin gibi dibi görünüyordu. Bizim oluşturduğumuz setin önündeki küçük göllenme olan yerdi. Su orada da devamlı akmasına rağmen, EM daha iyi tutunduğu için (setteki doğal malzemelere), kirlilik parametrelerinde iyileşme görüldü. AKM'de %45 cıvarında , ve KOI'de %42 cıvarında düşüş görüldü. ASıl uygulamada bu şekilde savaklama ve gölleme yapılan setlerin sayılarını rahatlıkla artıabiliriz. Ayrıca suyun oksijenini artırmak için de yapılabilecek güzel şeyler var. Bunları paylaşırım.

Çalışmaya bir yerden başlamak gerekiyordu atıksuyun tamamının kesilmesini beklersek korkarım hep bekleyeceğiz hiç kesilmeyecek. Biz harekete geçecrsek atıksu desarjı kesilmesi de hızlanacak görünüyor. Bu projede benim kanım iyi mikroorganizmalarla kötü mikroorganizmaların mücadelesi gibi, iyi insanlarla kötü insanların ya da temizleyenlerle kirletenlerin mücadelesi olacak! Keşke herkes iyi olsa da atıksu deşarjı kesilse. Ama olmuyor işte geçrek hayatta hiçbir zaman ideal koşullar geçerli olmuyor. Hep her şeyi mücadele ile elde etmek gerekiyor. Bizler Agaclar Netin Trakya ayağı olarak bu mücadeleye el koymalıyız. İyileri uyandırmalı, kötüleri ürkütmeliyiz. Yoksa maalesef kötülerin hakim olduğu bir nehrin gölgesinde daha çok uyuruz...

Benim düşüncem iyilerin ordusunu oluşturup, harekete geçmektir. Şu anda halk uyuyor farkındaysan, Istanbuldan çevre örgütleri gelip eylem yapıyorlar. Halbuki halk bu nehri sahiplenmeli. Bunu da ancak temizliğine etkin olarak katılırsa yapar.

Ben tek sanayici suçlu demiyorum bunda herkesin suçu var tabii ki..

Ama bizler aramızda gereksiz tartışmaları bırakmalı ve birlik olmalıyız. Biz işin uygulama şeklini ve zamanlamasını tartışırken, kötüler yapacaklarını yapıyorlar zaten. Kaynakları yok etmeye, kirletmeye her gün devam ediyorlar. Bunlara dur demenin zamanı geldi. Ama gücümüzü yanlış şeyleri tartışarak harcıyoruz.

Sevgiler saygılar.

Eylemimiz için bulduğun slogan çok güzel "DOĞADAN VE GELECEKTEN ÖZÜR DİLERİM" ve hatta bence "ERGENEM'DEN ÖZÜR DİLİYORUM" daha da iyi.

Sarıcan
30-10-2010, 11:54
29 Ekim' e olan inancım daha da arttı. Demek ki insanlara aklı selim olarak düşünmeyi sağlıyor. Olması gerekende buydu. Bazan herkesin durup kendi kendine "Ben ne yapıyorum?" diye sorması gerekiyor demek ki.

gece
31-10-2010, 10:05
Ergene kirli değildi, kirletildi, insan eliyle, bilerek istenerek, hem de onlarca yıldır ve halen de kirletiliyor. Havzada yaşayan yüzbinlerce insan ve çok daha fazla sayıda hayvan ve bitki sistematik olarak kirletiliyor. Ergene havzasının biyolojik çeşitliliği ise gerçekten şaşırtıcıdır, Sanayi bölgesi olduğu için bu büyük biyolojik zenginlik hep es geçiliyor.

Ergene'nin temizliği konusu ilk değil; daha önce de planlar, projeler yapılmış, ancak hepsi kağıt üzerinde kalıp uygulamaya geçemeden rafa kaldırılmış. Rafa kaldırılmaları ise "tamamen duygusal".

Ergene'yi asıl kirleten; o gaz, bu kimyasal ya da kanserojen madde değildir, sadece ve sadece 'yüzü tatlı' paradır. Tüm projeleri rafa çivileyen de paradır. Gelecekte yapılacak olan projeleri de para önleyecek.

Tabii, 'çivi çiviyi söker' dedikleri gibi, para ile kirletilen Ergene yine ancak para ile temizlenebilir. Bu kadar pis ve kirletici iş başka türlü olmaz, olamaz. Bu parayı kirletenlerin ödeyeceğini ise hiç ama hiç sanmıyorum.

Ödemeyi yine yaşam alanlarına sürekli kirlilik gönderilen halk yapacak, her zaman olduğu gibi.

Onyıllarca kirletilen bir nehrin temizliğinin çok ciddî ve büyük bir iş olduğunu anlamak için konunun uzmanı olmaya gerek yoktur. Ancak uygulamayı da bu işi gerçekten bilen uzmanların yapması zorunludur.

Muratlı deresinde başlatılan çalışmaya gelecek olursak; Temizlenmesi yönünde bir şeyler yapılmaya başlanmasını bile önemli bulduğumu öncelikli belirtmeliyim.

EM Agriton Ltd. Şirketi, bu konuda bir proje yapmış ve yerel yönetim ile irtibata geçip, sözleşme de imzalayarak projeyi uygulamaya başlamıştır.

Ancak suyun yasaklara ve denetimlere rağmen halen kirletilmeye devam edildiği de biliniyor. Ancak bırakın temizleyen şirketi, koskoca devlet kirlenmeyi engelleyemiyor, kirletenleri caydıramıyor, kirletmeyi engelleyebilecek yeterli kamuoyu da oluşmamış ki kirletme sürdürülüyor.

Sadece temizlik yönünde adım atılmasını bile önemli bulur ve projeyi desteklerken ensar başta olmak üzere meymun, acemi_caylak ve bayindirmevki projenin başlangıç zamanlaması nedeniyle başarılı olamayacağı ve "kaynak israfı" olduğunu söylediler.

Bu tezlerini dere kenarına birkaç kez gidip, sahadaki gözlemlerini aktararak dile getirdiler.

Aslında böyle bir muhalefet, sadece lafta kalan desteklerden daha yararlı olma potansiyeli taşır. Ancak bu sadece potansiyeldir.

Dikkat edilirse projeye eleştiriler, yine parasal noktadan başladı; 'EM Agriton'un bu iş için aldığı para'nın miktarı.

Ensar, EM Agriton'u 'olmayacak bir iş için' küçümsenmeyecek bir para aldığı için eleştirmişti. Hatta eleştirisi itham olarak algılanmış, parasal tutarın açıklanması konusunda karşılıklı beklentiler dile getirilmiş, sonuç konuyu takip edenlerce de beklenmişti.

Bu tür konuların 'şüyuu, vukuundan beter' olduğundan, projenin bu yönünün ön plana çıkmasına, Dogasever ve Alper Akman tepki gösterdiler.

Yaşanan tartışmalar da işte bu, vukûdan beter olan şüyû durumundan çıktı diye düşünüyorum.

EM Agriton Ltd, adı üstünde şirkettir, ortaya mal ve/veya hizmet sunup, kazanabildiği kadar para kazanmak için kurulmuştur. Bunun tartışılması gereksizdir.

İddia edildiği gibi bir 'haksız, gereksiz, aşırı' para sözkonusu ise bu, şirket olan EM Agriton'un değil, yerel yönetimin sorunudur. Onun kaynakları yerinde ve doğru oranda harcama yükümlülüğü vardır.

MeyveliTepe'nin de belirttiği gibi, Kaymakamlık, temizlik yolunda önemli bir adım atmıştır. Halen kirletme sürdüğünden, ekonomik çıkarları ve güçleri nedeniyle, Ergene'yi kirletenler yönünden yerel yönetimi zor günlerin beklediğini söylerken, MeyveliTepe haklı.

Ergene'nin temizliği konusu, projeyi yüklenen şirketin gelirinin temizliği' noktasına kayınca, malina; "Temizlik yapmayı, firmaları denetlemek için devleti harekete geçirmeyi, belediyeleri ikna etmeyi, firmalara atık tesisi kurdurmayı falan ondan bekliyor gibisiniz" demişti.

Eleştiri, yorum, fikir yürütme tabii ki olacak, oluyor da, ancak hangi noktada, neyin eleştirildiği, açık ve net olmalı. Özellikle ensar'ın eleştirilerini netleştirmesi gerekiyordu.

Ensar temizlik konusunda önerisini; kirliliği tamamen kesip, suyu oksijence zenginleştirmenin temizlik için yeterli olacağı şeklinde belirtti (ya da ben öyle anladım).

'Kirletme tamamen durmalı' Dogasever'in de ilk andan beri zaten söylediği bir şey ve her ne kadar yasalarımız kirletmeyi yasaklasa da yaptırım konusunda yetersiz ve daha da kötüsü mevcut yasaların dahi uygulanmasında eksiklikler de herkesçe biliniyor.

Tüm tartışmalara rağmen, birlik ve beraberlik içerisinde, sadece hata ve yanlışların peşinde koşulmadan, ders alınarak, Ergene'nin temizlenmesi için gerekenlerin ortaya konup, olabildiğince çabuk temizlenmesi için girişimde bulunulması gerektiğini düşünüyorum.

Dogasever'in "membran teknolojisi Türkiye'de etkin olarak uygulanmalı" düşüncesi ile hatırlattığı Ergene sorununun sadece akarsuyun kirliliğinden ibaret olmadığı, yeraltı sularının aşırı derecede çıkartılıp, müsrifçe deşarjı sorununu da unutmamak gerek.

Aynı şekilde bir şeyler yapmak için kirliliğin tamamen kesilmesini beklemek ya da 'sadece beklemek' yetmeyecektir. Öyle ya da böyle, az başarılı ya da çok başarılı, en doğru ya da birazcık olsun doğru, bir şekilde başlanması ve kirletmenin zorlaşması, temizlemenin kolaylaştırılması gerekiyor.

Oradaki sanayi kuruluşları bizim, sanayiciler, bizim sanayicilerimiz, çalışanlar, bölgede oturanlar hep bizim, biziz. Birbirimizi dışlamak, yoksaymak yerine bazı çıkar farklılıklarına rağmen ortak çıkarlardan başlayarak birlikte sonuca varılabilir. Bu öyle akşamdan sabaha olacak bir şey değil tabii ki.

Unutmayın, Ergene; Avrupa'daki tek akarsuyumuz ve çok önemli bir biyolojik havzada akıyor, atıkların boşaltılacağı bir yer'den çok daha fazlası.


gece
tartışmalara rağmen konunun su gibi akmasının, durulmaya yol açmasını dileyen forum kişisi

Dogasever
31-10-2010, 10:29
Sevgili Ensar,

Uygulama tarzı ve zamanlamaya ilişkin açıklamayı bir önceki mesajımda yapmıştım. Mesajında kirliliğin boyutları ve bu işin masrafa değip değemeyeceğini sormuşsun. Ona da yanıt veriyorum.

Kirliliğin boyutları 2008 yılı Ağustos ayı itibarıyla aşağıda tabloda verilmektedir. Tablodan anlaşılacağı gibi, Ergene birçok bölümü itibarıyla 4. Sınıf çok kirletilmiş nehir sınıfına girmektedir.

Ekim 2010 itibarıyla bizim yaptığımız analizde ise, KOİ (rakam sonra açıklanacak), AKM ise (rakam sonra açıklanacak) olduğu saptanmıştır (Çorlu -Çerkezköy) alt havzası, Muratlıya girmeden hemen az önce.

EM uyguladığımız bölümde ise bu değerler KOİ (rakam sonra açıklanacak) ve AKM (rakam sonra açıklanacak) değerlerine düşmüştür.
Yukardaki mesajda bahsettiğim sırasıyla yaklaşık %45 ve %42 lik iyileşme değerleri bunlardır.

Ben nehrin, belirli bir noktasından sonra yapılan uygulamada 600 metrelik (numune alınan iki nokta arasındaki mesafe) mesafede bu derece iyileşme olacağını bile beklemiyordum. Numune bizim oluşturduğumuz setin hemen önündeki göllenme noktasından alınmıştır.

Demek ki, daha ilk baştan başlayarak, dozajlama yapsak, arıtması olan fabrikaların arıtmalarını kullanmalarını mutlaka sağlasak, Bir yerine nehir boyunca birden fazla EM dozajlama istasyonu kursak, evsel atıksulara daha kaynağına yakın noktalardan müdahele etsek, Ergenenin yan kollarına müdahale etsek, ve oksijen artırıcı daha başka bazı önlemler de var bunları da yerine getirsek. 280 km'lik bu nehirde, 600 metredeki iyileşmenin kat ve kat fazlasını elde edebiliriz.

Önemli olan EM mikroorganizmalarının nehre hakim olmaları, hakim olduktan sonra sürekli arıtma yapacaklarını biliyorum.
Ayrıca, Çorluda atıl duran atıksu arıtma tesisini da devreye alabiliriz. Bunun da katkısı olacaktır. Kirlilik yükünü azaltmak için oturup beklemekten başka daha yapılabilecek çok şey var...

177796

Ayrıca behir boyunca okisjen her yerde sıfır değil. En büyük kirlilik Çerkezköy ve Çorlu civarında. Ondan sonra fazla bir kirlilik görünmüyor. Aynı kirlililik Merice kadar devam ediyor. Aşağıda çözünmüş oksijen içeriğini yayınlıyorum.

177797


Şimdi gelelim masrafa değecek mi sorusuna.

Sevgili Ensar, bu nehir insan sağlığını tehdit eder boyutta. Bunun en azından insan sağlığını tehdit eden boyutunu ortadan kaldırabiliriz. Tarımda büyük iyileşme sağlayabiliriz. BUnun getireceği katma değeri düşün.

Şu anda, Keşan İpsala çeltik üreticileri almaları gereken verimin ancak %25'ini alabiliyorlar. Bunu rahatlıkla artırabiliriz. Ürünleri daha sağlıklı hale getirebiliriz. 4. Sınıf kalitesinde olan bu nehri, şu anda alınacak bazı önlemlerle rahatlıkla 2. sınıf kaliteye yükseltebiliriz.

Ayrıca, hepsinden önemlisi, Yunanistana, ERgeneyi kirlettiğimiz için tazminat ödediğimiz söyleniyor. Ancak tazminatın miktarını bilmiyorum. Eğer doğruysa, bence gereksiz yere tazminat ödüyoruz. Top yekün her türlü imkanı kullanarak bu projeyi başlatsak, bu tazminatı ödemekten kurtulacağımızdan eminim.

Çorlu Çerkezköyden sonra ciddi kirletici kaynak olmadığından Çorlu havzasında 2. dereceye yükseltilecek nehir kalitesi, Meriç civarına 1. derece nehir kalitesi olarak yansıyacaktır. Bundan eminim.

Saygılar, sevgiler.

Dogasever
31-10-2010, 10:44
sEvgili dostlar,

Sn Gecenin mesajını en son mesajımı yazdıktan sonra ancak görebildim. Sn Gecenin yazdıklarının hepsinin altına imzamı atarım. Kesinlikle doğru. Bizler amaçları aynı olan insanlarız. Birlik olarak el ele vermeliyiz. Bence beklemek doğru değil. Size bir blogtan aldığım aşağıdaki ERgene'nin ilk kişrlenmeye başladığı günlerde bir insanın başından geçenleri okumanızı rica ediyorum. O günden beri hala bekleniyor. Bu atıksuları birileri gelip vanasını kapatacak diye bekliyoruz. Biz harekete geçmezsek, kimsenin vanları kapatacağı yok. Sevgiler.


Aşağıdakileri ben ibretle okudum ve o günleri yaşayan kişilerden biri olarak sağa sola koşuşturduğumu, insanlara lütfen balıkları yemeyin diye yalvardığımı, Belediye Başkanının kapısında kamp kurduğumu hatırladım. Maalesef sonuç değişmedi...


Ergene Nehri - Çürüme Başladı

Tam tarihi hatırlayamıyorum ama sanırım 1985 veya 86 idi. Bir yaz gecesi, saman balyesi almaktan geliyorduk ve dereden geçiyorduk, birden derenin yüzeyinin yüzlerce, binlerce balıkla dolu olduğu gördük. traktörün ışığından kol gibi, bacak gibi balıklar yarı baygın geçiyorlar. Traktörü durdurduk ve suya indik. Yolun üzerindeki su zaten o günlerde 30-40 cm. Birden bir balık yakalama çılgınlığı başladı, sahte bir sevinç dalgası yayıldı etrafa. Kimse bu balıklara ne oldu sorusunu sormadan balık yakalamaya başladı, köye haber vermeye gidenler oldu. 1 saat sonra taşların üstünde 100 kişi balık yakalıyordu. O gece sabaha kadar balık yakalandı. Çok büyük, 2 metre boyunda yayınlar , 1,5 metre sazanlar yakalayanlar oldu. Ergenede bu kadar büyük balıklar olabileceği kimsenin aklına gelmezdi. Bu büyük balıkları görmek için herkes sıraya girdi. Büyük bir yayın balığının 2 gün ölmediği söylendi durdu günlerce.

Ertesi gün öğlen bütün köyü kötü bir koku sardı, ölmüş balık kokusu. Derenin 2 yanına yığılmış küçüklü büyüklü binlerce ölü balığın çürümeye başlaması öyle keskin bir koku yayılıyorduki, kimse 1 gece önce yakalayıp dolaba koyduğu balığı yiyemedi. Ama hala tam olarak o soru sorulmadı; Neden ?

1-2 gün içinde kahvelerde fabrikaların birirnden dereye atık madde salındığı, balıkların bundan zehirlendiği konuşulmaya başlandı. Yakalanan balıkların yenmemesi gerektiği konuşulsa bile bir çok kişi zaten yemişti çoktan. Bize o günlerde 12-13 yaşlarındayız ve tüm olup bitenler bizim için çok enterasan. Derenin boyunca çok uzun yürüyüşler yapıp zehirin etkisini anlamaya çalışıyoruz. Her yerde balık ölüleri ve onları yiyen su kaplumbağaları , kargalar, saksağanlar. Ergene nehri için sonun başlangıcı. O yıldan sonra su kaplumbağalarında o kadar fazla artış oldu ki, balık nufusunun tekrar eski haline gelmesi mümkün olsaydı bile bu kaplumbağlar yüzünden tekrar azalacaklardı. Artık denge bozulmuştu. Ancak kaplumbağaların bilmediği bir şey vardı, onlarında çok fazla ömrü kalmamıştı.

O yıl bu olayın bir daha olmadığını hatırlıyorum. O ilk atığı salanlar ya yaptıklarının sonuçlarından korktular, veya bir daha ihtiyaç duymadılar. Ancak sonraki yıl bu olay bir daha tekrarladı. Bu defa geçen yılki balıklar kadar büyük balıklar göremedik. Çünkü artık kalmamıştı. Haber çoğu kişinin ilgisini bile çekmedi. Biz yine derenin boyunda neler olduğunu anlamaya çalıştık 1-2 gün. Sonra bu atık salınımları artmaya başladı. Biz sabah görüyorduk ama olaylar hep gece gerçekleşiyordu o yıllarda. Gizli gizli salıyorlardı yani atıkları. Derenin bazen kiremit rengi, bazı günler koyu mor renkte aktığı oluyordu. Kötü bir koku giderek köyün içine kadar gelmeye başlamıştı. Derede yaşayan son kurbağalarda öldü o yaz. Geriye nufusu çok azalmış olsada 1-2 kaplumbağa kalmıştı.

Artık ne nehrin kıyısında böğürtlen yemek mümkünde, nede hayvanlarımızın bu dereden su içmesi olası idi. İçinde yüzdüğümüz zamanları bir anda unutuluvermiştik. Sanki bu dere hep pis bir haldeydi, kimse birşey yapalım demiyordu. Hepimiz bir kan uykusundaydık. Böyle 1-2 sene daha geçti. 90 ların başında ergene nehri bir atık çukuru, bir lahım giderine dönmüştü adeta. Sadece fabrikalar değil, artık belediyelerde bu linçin içindeydi.

Kasabaların kendi lahımlarını ergeneye atması yetmiyormuş gibi, birde işgüzarlık yapıp köylülerin lahım çukurlarını temizleme işine giriştiler. Sözüm ona temizliyorlar. Vidanjör geliyor, bizim evden toprağın içindeki, etrafa zararı olmayan lahımı vidanjörle çekiyor, 300 metre ötedeki ergene nehrine gidip boşaltıyor. Her yeri bir bok kokusu sarıyor, kuşlar boklara konuyor, ordan bahçelere geliyorlar. Şuan o kadar kızıyorumki bunu yazarken , ama burda suç bizim , buna seyirci kaldık. O şöföre, o belediye başkanına ses çıkarmadık. O şöför bizim köyün çocuğuydu, o belediye başkanının köyde akrabaları vardı. Yarın belediyede işimiz olursa işimizi görürdü. İşte ergeneyi bu hale gelmesine izin veren insanlar bunları düşünüyorlardı.

Metnin orijinali:
http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=8421

gece
31-10-2010, 11:00
Dogasever'in alıntıladığı yazı gerçekten iç acıtıcı. Daha fazla gecikmemesi için konuyla ilgili yazmayı düşündüğüm yazıyı da iletişim sırasını bozmaması dileği ile ekliyorum.

Biliyorsunuz, Biyokömür denememizi, Muratlı deresi kıyısında yapmayı planlamıştık, ancak ateş yakılması gerektiği ve ateşin de söndürülmeden bir gün ve geceden fazla kalması gerektiğinden dere kıyısında yapılmadı, yaklaşık 20-22 Km. uzaklıkta ensar'ın arazisinde bu uygulama ve toplantıyı yaptık.

Ben diğer arkadaşlar gibi Muratlı üzerinden değil de Tekirdağ merkezden geldiğim için Muratlı deresindeki uygulamanın sonuçlarını ve koku durumunu kontrol edemedim.

Ancak, onların hem Ergene'nin uygulama yapılmayan bölgesinden, hem de uygulama yapılan yerden pet şişelere aldıkları örnekleri ise kokladım.


177799
Soldaki Ergene'den, sağdaki ise Muratlı deresinden uygulama bölgesinden alındığı söylenen örnekler, her ikisinin de ortasında yer alan, temiz sudan çok uzak oldukları fotoğraftan da belli (zaten fotoğraftan başka da bir şey de belli olmuyor).


Kişisel görüşüme göre; Muratlı deresi örneği (EM uygulanan) daha koyu renkliydi, her ikisinin kokuları arasında bariz bir fark yoktu. Bana EM uygulanan daha az kokulu gibi geldi. Ancak dediğim gibi dereyi değil de 1,5-2 litrelik örneği kokladığım için ve bidonlarda arka planda bir miktar petrol kokusu da aldığım için uygulamanın başarısı ile ilgili kokuyor, kokmuyor şeklinde net bir şey söyleyemiyorum.

Zaten bu kadarcık bir örnekten proje ile ilgili sonuç söyleyebilmenin olası olmadığı açık.

Umarım bir kaç içerisinde Muratlı deresi kıyısına da gider, oradakiler ile de görüşüp, görüp, duyduklarımı paylaşırım.


gece
geç olsun da güç olmasın, güç olsa da güçlükler yıldırmasın, diyen forum kişisi

Dogasever
31-10-2010, 11:52
SAyın Gece

Koku açısından benim buradan bir şey söylemem çok zor. Ancak, koku konusunda EM'nin neler yapabildiğini iyi bildiğim için, hiç tereddütsüz o derenin kokusunu rahatlıkla, tüm ERgene'nin kokusunu da en geç 2 haftada kesebileceğimizden hiç kuşkum yok. Açık alanlarda kokuyu ölçecek bir cihaz maalesef yok.

Bu konuda kullanılan Olfaktometre denilen düzenek de insan burnuna dayalı bir cihaz (bir davlumbazla hava ekstrakte edilerek 6-10 kişilik özel koku eğitimli bir panele koklatılıyor. Böyle bir sistemi Türkiyede bulamadık yoksa Eylül ayında yaptıracaktık. Eylül ayında kokunun gittiği söylendi. (Ben orada olmadığım için söylendi diyorum).

EM suyun içinde çok etkili. Bunun bazı nedenleri var. Daha sonra açıklarım. Ayrıca, kapalı bir organik çöp ayırma ve kompost tesisinde (kapalı alanda olduğu için gaz ölçümleri yapılabildi) EM uygulaması yapmadan ve yaptıktan sonra yapılan ölçümlerde, kokuya neden olan gazların son derece azaldığı saptandı (şu anda alım ihalesi olduğu için analizleri açıklayamıyorum, ihaleden sonra açıklarım). EM'nin sudaki kokuyu yok etmesi, daha da kolay...

Ben proje bedeli konusuna bundan sonra girmek istemiyorum. Çünkü yanlış anlaşılabilir.

Alıntı: EM Agriton Ltd, adı üstünde şirkettir, ortaya mal ve/veya hizmet sunup, kazanabildiği kadar para kazanmak için kurulmuştur. Bunun tartışılması gereksizdir.

Çok haklısınız, şirketler kar etmek için kurulurlar ama sırf bu amaca yönelik hareket etseydik, üçüncü yılın sonunda şirketin kapısına kilit vurmamız gerekirdi. Şimdi de, bu projede Projenin önemli bir bölümünün maliyetini Japonya EMRO'nun karşılaması için elimden geleni yapıyorum. EMRO, çevre projesi olduğu için ve insanların yaşamlarında fark yaratacağı için projeye yardımcı olacak. Şimdilik bu kadarını söyleyebilirim.


Biz sadece kar etmeyi düşünen bir firma değiliz. Öyle olsaydık, inanın bu işi yapmazdık. Sevgiler.

Dogasever
31-10-2010, 23:23
Nehir boyunca Kimyasal Oksijen İhtiyacı ve Askıda Katı Madde değişimi (2008). Çerkezköy Çorlu civarının kirliliğin en yoğun olduğu kesim olduğu açıkça belli.

177956

177957

gece
01-11-2010, 11:32
...

Çok haklısınız, şirketler kar etmek için kurulurlar ama sırf bu amaca yönelik hareket etseydik, üçüncü yılın sonunda şirketin kapısına kilit vurmamız gerekirdi. Şimdi de, bu projede Projenin önemli bir bölümünün maliyetini Japonya EMRO'nun karşılaması için elimden geleni yapıyorum. EMRO, çevre projesi olduğu için ve insanların yaşamlarında fark yaratacağı için projeye yardımcı olacak. Şimdilik bu kadarını söyleyebilirim.


Biz sadece kar etmeyi düşünen bir firma değiliz. Öyle olsaydık, inanın bu işi yapmazdık. Sevgiler.

Anlıyorum. Emek verip, çalışıp para kazanmak yanlış bir şey değil. Bu konudan daha kolay para kazanılacak çok sektör de vardır tabii ki. Sadece para kazanmak için çalışmak, bir çok tatminden kendini soyutlamaktır zaten. Çalışmalarınızda başarı ve para da kazanmanızı diliyorum.

EMRO konusunda da ayrıca başarılar diliyorum. Tamam, ödenen, ödenecek bedel, para "garip ve yalnız bir ülke" için önemlidir, ama asıl önemli olan sonuç alınmasıdır.

Unutmayın insanlar çoğunlukla sadece sonuca bakar, neyin nasıl yapıldığı ile ilgilenen hemen her zaman, yalnızca tanrıdır.


gece
son cümleyi bir yerlerden duyduğu ve önemli bulduğu için yazan, bu işin tanrı ile ilgisini kurmaya çalışmayan, teşbihte hata olmaz diyen forum kişisi.

gündöndü
01-11-2010, 20:50
Unutmayın insanlar çoğunlukla sadece sonuca bakar, neyin nasıl yapıldığı ile ilgilenen hemen her zaman, yalnızca tanrıdır.


gece
son cümleyi bir yerlerden duyduğu ve önemli bulduğu için yazan, bu işin tanrı ile ilgisini kurmaya çalışmayan, teşbihte hata olmaz diyen forum kişisi.

Bu sözlerin benim burada ki (http://www.agaclar.net/forum/showpost.php?p=709883&postcount=138) mesajıma söylendiğini düşünerek yazıyorum.Başarı için amaçla sonucun uyuşması gerektiğini düşünüyorum ve bence insanlar neyin nasıl yapıldığını bilmek zorunda da değillerdir. Evet bilseler iyi olur ama herhangi bir eylemin nasıl yapıldığını en iyi şekilde bilmesi gereken eylemi isteyerek ve bilerek üstlenendir diye düşünüyorum.

Cumhur Tonba
01-11-2010, 21:01
Ergene kirli değildi, kirletildi, insan eliyle, bilerek istenerek, hem de onlarca yıldır

Ergene'yi asıl kirleten; o gaz, bu kimyasal ya da kanserojen madde değildir, sadece ve sadece 'yüzü tatlı' paradır. Tüm projeleri rafa çivileyen de paradır. Gelecekte yapılacak olan projeleri de para önleyecek.

Tabii, 'çivi çiviyi söker' dedikleri gibi, para ile kirletilen Ergene yine ancak para ile temizlenebilir. Bu kadar pis ve kirletici iş başka türlü olmaz, olamaz. Bu parayı kirletenlerin ödeyeceğini ise hiç ama hiç sanmıyorum.



Olmak ya da olmamak. İşte asıl mesele yukarıdaki parağraflarda çok harika bir şekilde özetlenmiş.

Dogasever
02-11-2010, 01:10
Sn Gece ve Cumhur Bey haklısınız. Bu bir defalık bir kirletme de değil. Yıllardır devam eden bir kirletme. Bu ülkede yasalar var ancak devlet eliyle uygulanmıyor. Çünkü devletin kendi ayıbı da söz konusu.

Havzadaki 68 Belediyeden bir tanesinde arıtma tesisi var.

Trakya üvey evlat mı? Vatan toprağı değil mi de, hem can damarını hem de topraklarını böyle kirletiyoruz? sorusunu bundan tam 25 yıl önce bölgedeki ilçe belediye başkanlarından birine sormuştum. Bana kendisine Mlletvekillerinin önce 67 ilin atıksu tesisinin yapılacağını, sonra sıranın o ilçeye gelebileceğini söyledi. Bunun üzerinden çok uzun zaman geçti. Şu anda pek çok ilin arıtma tesisi var ama Trakya'daki illerin hala yok. 2008 yılı master planına göre bunlar önümüzdeki 2 yıl içinde yapılacak. Ama masterplanına uyulur mu bilmiyorum. Öyle olmasını umuyorum.

Alıntı (Sn Gece)
Tabii, 'çivi çiviyi söker' dedikleri gibi, para ile kirletilen Ergene yine ancak para ile temizlenebilir. Bu kadar pis ve kirletici iş başka türlü olmaz, olamaz. Bu parayı kirletenlerin ödeyeceğini ise hiç ama hiç sanmıyorum.


Kirletenlerin bence bırakın temizlik için para ödemelerini, bundan sonra kirletmesinler o bile yeterli.

Sn Ensar'ın dediği gibi:

ALPULLU ŞEKER FABRİKASINI KİM KURDU? Atıkları nereye nasıl deşarj ediliyordu?
Çorlu Organize Deri Sanayi Bölgesi BİR GECEDE GÖKTEN ZEMBLLE Mİ ? İndi.

Çocukluğum ve erken gençlik yıllarım Alpullu Şeker Fabrikasında geçti. Bildiğim kadarıyla şeker fabrikasının kimyasal atığı yok sadece pancar yıkama suları deşarj ediliyor. Epeyce bir süredir de, dinlendirme havuzlarında durultulduktan sonra deşarj ediliyor diye biliyorum. Ama Ergeneyi asıl mahveden Çorlu Deri OSB ve tekstil atıksuları olmuştur. Deri sanayinin atıksularının KOİ'si çok yüksektir. Beni üzen atıksu arıtma tesisi olduğu halde hala atıksularını Ergene'ye atıyor olması. Deri atıksularında EM'nin arıtma performansı oldukça iyi. Bununla ilgili çalışmayı kısa bir süre sonra EM Çevre Uygulamaları başlığında yayınlayacağım.

İnsanların yaşaması için en önemli maddelerden biri olan su, sanayidede bir hammadde olarak algılanmalıdır. Suyu yer altından pompa gücüyle çıkarıyor olmak, çıkarana o suyun otomatikman sahibi olma hakkını vermemelidir çünkü o su kamu malı olmalıdır ve ona uygun muamele görmelidir. Size bir anımı anlatayım: Trakya'da büyük bir tekstil işletmelerinden biri (adı önemli değil çünkü hepsi aynı şeyi yapıyor) bundan 20 yıl önce yer altından günde 7000 metreküp su çekip kullanıyordu. Kirlettiği suyu ise, inanamazsınız ama atıksu tesisi olmasına rağmen, arıtmak masraflı olduğundan yine yer altına basıyordu. Fabrikada yetkili birine şu soruyu sormuştum: Bir gün yer altında çektiğiniz su kirlenince, ne yapacaksınız? Soruma soruyla karşılık verdi: Bunun olması ne kadar sürer? Ben de belki 10 yıl sürebilir deyince, verilen yanıt şok ediciydi: O zamana kadar kim öle kim kala....

Dostlar bu mentalitenin değişmesi gerekir, bu mentaliteyi bizim değiştirmemiz gerekir. Herkese doğaya saygıyı öğretmeliyiz. Doğaya saygının her şeyden ve özellikle de paradan daha önemli olduğu gerçeği, bir çocuğa daha ilk okula başlamadan öğretilmeli. Bunu yapacak olan da bizleriz. Bugün ERgeneyi hunharca kirletenler, çocukken doğa sevgisini adam gibi öğrenmiş olsalardı, bugün o vanaları açıp zehirlerini akıtırken elleri titrerdi.
Doğa ve insan sevgisiyle kalın.

ensar
02-11-2010, 07:16
SevgiliDoğasever,

Geçen gün Ayhan Kıran isimli İngiltere Birmingham da Doktora yapmış bir arkadaşla tanıştık sizi hatırlıyor gibi oldu. Sizde Birminghamda mı doktora yapmıştınız ? Ya da Hangi üniversitede kaç yıllarında ?

Sevgili dostum,

Verdiğin analiz değerlerinin adetleri, hangi tarihlerde, hangi saatlerde, kimler tarafından da tesbit edildiği ile ilgili bilgiler verebilirsen sevinirim.

Çevre ve orman Müdürlüğü, Namık Kemal Üniversitesi ile dirsek teması halindeyim. Şu sıralar da gönüllü olarak ÖNDER ÇİFTÇİ PROJE gurubu ile Almanyanın en büyük Tarım örgütü DLG VAKFININ BİRLİKTE HAZIRLADIKLARI BİR PROJE İÇİN BENCE OLMAZSA OLMAZ BİR LABRATUVAR KURDURULMASI için uğraş veriyorum.

Mühendislik çok iyi bilkdiğin gibi ÖLÇEBİLDİĞİNİ, ölçebildiği materyallarden KONTROL EDEBİLDİĞİNCE, üretir.

İlerki günlerde, belki bizim de faydalanabileceğimiz, kurulması konusunda ısrarcı olduğum bu LABARATUAR DA bulunmasını istediğin ölçüm ve kontrol enstrümanlarını listelersen sevinirim.

Biz Almanlardan isteyelim de onlar vermesinler.Üç gün sonra isteseydiniz verirdik gibi hava da atmaya kalkmasınlar.

Sevgiyle kalın.

Dogasever
02-11-2010, 11:04
Sevgili Ensar,

Ben Oxford Üniversitesi'nde 1987-1991 yılları arasında doktora yaptım. Ama İngiliteredeki çoğu arkadaşla temasım vardı. İsim yabancı değil. Eğer benimle aynı zamanlarda İngiliterede bulunduysa mutlaka görüşmüşüzdür. En azından belirli günlerde Elçilikte de biraraya geliyorduk.

Bahsettiğin proje çok iyi. Laboratuvar kurulursa çok güzel olur. Trakyada büyük ihtiyaç var. Şimdi ben buradan toprak ve su analizi yapabilen bazı cihazları önerebilirim. Ancak bence parayı Almanlar verecek ise, Alman marka cihazların Almanyadan önerilmesi çok daha iyi olur. Alımına daha sıcak bakarlar. (İngiliz malı için alman parası bulmak biraz zordur!) Ben internetten hangi firma ve cihazlar olabilir yardımcı olabilirim. Ayrıca eğer isterlerse, Namık Kemal Üniversitesine Çorlu Deri Sanayi ile ortak yapılabilecek bir çevre projesi de önerebilirim.

Sevgi ve selamlar.

Cumhur Tonba
02-11-2010, 21:55
Yukarıda mesaj yazan tüm arkadaşlara teşekkür ediyor ve saygılarını sunuyorum. Birlikten kuvvet doğar. Bilgilerinizi, birikim ve tecrübelerinizi ortaya koyup, bunu Ergene için kullanmanız çok harika. Saygılar, sevgiler.

tatoglu
09-11-2010, 11:04
Sayın Ensar ve Sayın Acemi Çaylak;

öncelikle projeyi yakından takip ettiğiniz için teşekkür ediyorum, ayrıca bu ilginiz bizim içinde bir geri bildirim sağlamaktadır.

sizinde belirttiğiniz gibi EM uygulamasından istenen neticeyi alamadık belki ciddiyetle uygulansa netice alınırmıydı bilmem ama, uygulayıcı firmanın daha işe başlamadan para peşine düşmesi, proje teklifinde 5 aylık bir uygulama taahhüt edilmesine rağmen bir aylık uygulama yapılması dere kenarında dozlama yapılan tanklardan alınan numunelerin PH sinin 4 ün üzerinde çıkması ve son olarak sizinde tespit ettiğiniz gibi tankların dereden toplanması muhatap firmanın ciddiyet eksikliğini göstermiştir.

Ancak derede bir uygulama yapılması hem idari makamlar nezdinde, hem çevre müdürlüğü hemde sanayiciler tarafında bir hassasiyet oluşturmuş ve DERİ OSB nin BY-PASS yaparken yakalanması gibi önleyici çalışmalar sayesinde MURATLI DERESİNDE koku önlenmiştir.

Belki mevsim nedeniyle diyeceksiniz ama isterseniz test etmek için akşam saat 9-10 gibi BİR MURATLI DERESİ ÜZERİNDEKİ KÖPRÜYE BİRDE ERGENE DERESİ ÜZERİNDEKİ KÖPRÜYE GİDİN FARKI GÖRECEKSİNİZ.

KARANLIĞA SOPA SALLAMAK YERİNE BİR MUM YAKMAYA ÇALIŞTIK, BİR IŞIK GÖRÜNDÜ İNŞALLAH SÖNMEZ.

malina
09-11-2010, 12:28
bu ilginiz bizim içinde bir geri bildirim sağlamaktadır.
Tatoglu, kendinizi tanıtır mısınız? "Bizim" dediğiniz için soruyorum. Kiminle yazıştığımızı bilmek, yazışmaların sağlıklı olması için işe yarayacaktır.

Foruma hoş geldiniz :)

alibumin
09-11-2010, 13:29
Merhabalar,

Bu Em Teknolojisini 2 hafta önce yine bu siteden ve Sayın MeyveliTepe'nin özel bloğundan öğrendim...

Siteden takip etmek istiyorum fakat Em ile ilgi çok fazla konu açılmış ve takip etmek çok zorlaşmış.....Bu canlı organizmaların en son BP tarafından Meksika Körfezindeki petrol sızıntısında kullanıldığını duydum ve hemen TPAO da çalışan Kuzenim'e (OrtaDoğu ve Rusya dan sorumlu) bu organizmalar ile ilgili sorularımı yönelttim...Evet o da bu organizmaların petrol şirketleri tarafından deneme amaçlı kullanıldığını ve TPAO'nunda Karadenizdeki doğalgaz arama kuyularında bu organizmaları deneme amaçlı kullanmaya başlayacağını iletti....Tabi ki bu kullanılacak ürün EM 'midir yoksa başka bir ürünmüdür bunu oda bilmiyor...

Benim ve Kuzenim'in düşüncesi yararlı canlı organizmaların enazından hiçbir şekilde bize ve bitkilerimize zarar vermiyeceği ve denenmesi gerektiği yönünde....Fakat benim sıkıntım forum başlıklarında ve konularında verilen EM ürününü satın alabileceğimiz mail bilgilerinin ,şirket telefonlarının çalışmaması ve cevap alamamamız...

Ben ürünü almak ve denemek istiyorum,tabi ki sonuçları resimlerle burada ileteceğim....Siz sevgili dostlarımdan bu ürünü nereden satın alabileceğim konusunda bana bilgilendirme yapmanızı rica ediyorum....Bu arada Adana da oturuyorum..Bu ürünü Adana da alabileceğim bir satış bayisi var mıdır?
Saygılarımı sunarım...

ensar
09-11-2010, 16:10
Bu canlı organizmaların en son BP tarafından Meksika Körfezindeki petrol sızıntısında kullanıldığını duydum

Sevgili Alibumin,

Yukarıdaki alıntıda belirtildiği gibi Meksika Körfezinde EM değil BAŞKA TEKNOLOJİ KULLANILDI.

Sevgiyle kalın

bayindirmevki
09-11-2010, 20:36
sizinde belirttiğiniz gibi EM uygulamasından istenen neticeyi alamadık belki ciddiyetle uygulansa netice alınırmıydı bilmem ama, uygulayıcı firmanın daha işe başlamadan para peşine düşmesi, proje teklifinde 5 aylık bir uygulama taahhüt edilmesine rağmen bir aylık uygulama yapılması dere kenarında dozlama yapılan tanklardan alınan numunelerin PH sinin 4 ün üzerinde çıkması ve son olarak sizinde tespit ettiğiniz gibi tankların dereden toplanması muhatap firmanın ciddiyet eksikliğini göstermiştir..

Fazla söze gerek var mı. Bunu yazanı da hariçten konuşan olarak değerlendirebilir miyiz. Ciddiyet eksikliğine katılmakta hala ısrar edenler var mı?

Buyursunlar. Yazan çok, gerçek tek. O da çevre gibi çok ciddi ve istihmar edilebilecek bir konunun "ortaya mal ve/veya hizmet sunup, kazanabildiği kadar para kazanmak için kurulmuş" firmalar ile görüşülerek götürülemiyeceği. Gücünü yazanlarından alan bir platform artık herkesin olmuştur, firmalar ile yan yana anılması ne derece doğru? Var olan kamuoyu oluşturma enerjisi kendine yeter.

alibumin
10-11-2010, 09:12
Ensar Bey Merhaba,

Ben yazdığım mesajda Meksika körfezinde EM'in kullanıldığını söylemedim,temizlik için canlı organizmaların kullanılmış olduğunu yazdım.....Yazımda da asıl belirtmek istediğim konu ,yararlı mikroorganizmaların bir şekilde bize fayda sağlıyacağı ve mikrobiyol ürünlerin bir şekilde denenebileceği hususuydu...Bir önceki mesajımda yanlış anlaşıldıysam özür dilerim...
Saygılarımla,

memet
10-11-2010, 16:48
Gücünü yazanlarından alan bir platform artık herkesin olmuştur, firmalar ile yan yana anılması ne derece doğru?


Firma olmanın ne gibi bir kötülüğü var anlamayı isterim. İzmir'de aldığımız projeksiyon için amacı ticari kazanç olan bir firma bize katkıda bulundu. Üyelerle topladığımızdan eksik kalanı tamamladı.
Katkıda bulunan Allegro ilaç firmasıyla birlikte anılmak bence gayet uygun.

EMA da bence çok işe yarar bir ürün, gayet memnunum bu ticari firmadan.
Bir litre EMA alacağım için bana yarım saat bilgi verdikleri oldu.

pria
15-11-2010, 18:48
Ergene Nehri Temizlensin Eylemi Yapıldı

EDİRNE’nin Uzunköprü İlçesi’nde toplanan yaklaşık 5 bin kişi, çevresindeki fabrikaların atıkları nedeniyle simsiyah akan, içinde canlı türü yaşamayan ve çevreye ağır kokular yayan Ergene Nehri’nin temizlenmesi için yol kapattı ve ağızlarına taktıkları maskelerle eylem yaptı. Üzerlerine kefen giyen ve Ergene Nehri kenarına yatan çok sayıda kişi ise ölü taklidi yaptı.

Marmara Bölgesi’nin Karadeniz kıyılarındaki Yıldız Dağları’ndan doğan ve Çorlu, Çerközköy, Lüleburgaz, Babaeski ve Uzunköprü’den geçtikten sonra Meriç Nehri ile birleşen ve ardından Saroz Körfezi’ne dökülen Ergene Nehri’ndeki kirlilik, özellikle Uzunköprülüler’i çileden çıkarttı. İlçe halkı, simsiyah akan, içinde canlı türü yaşamayan ve çevreye ağır koku yayan Ergene Nehri’nin temizlenmesi için eylem kararı aldı.

Uzunköprü Belediyesi, Uzunköprü Çevre Gönüllüleri Derneği, Edirne Doğa Sporları Kulübü ve çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu’nun organize ettiği ‘Ergene temizlensin’ eylemine, 7′den 70′e yaklaşık 5 bin kişi katıldı.
Ellerinde çeşitli dövizler taşıyan binlerce kişi ilçe girişinde toplandı. Uzunköprü- Çanakkale yolunu trafiğe kapatan ve ağızlarına maske takan grup daha sonra davul, zurna, klarnet ve trampetten oluşan enstürümanlar eşliğinde göbek attı ve halay çekti. Ardından grup, altından Ergene Nehri geçen dünyanın en uzun taş köprüsü olarak kabul edilen 1374 metre uzunluğundaki Uzunköprü’nün üzerinden geçti.

Üzerlerine beyaz kefen giyen çok sayıda kişi ise Ergene Nehri kenarına yatarak ölü taklidi yaptı, diğerleri ise ‘Ölmek istemiyoruz’ sloganı attı. Ardından eylemci grup Atatürk Anıtı önünde toplandı ve burada basın açıklaması yapıldı.
Ergene Nehri’nde çocukluk yıllarında yüzdüklerini ve balık tuttuklarını belirten Uzunköprü Belediye Başkanı CHP’li Enis İşbilen şunları söyledi: “1990’lı yıllardan bu yana bu sıkıntıyı yaşıyoruz.Uzunköprü’de insanlar zehir soluyorlar ve Uzunköprü’nün toprakları ekilemiyor. Birçok zararımız var. Biz burada hayatımızı kaybediyoruz. Sadace insanlar değil, bitki örtüsü ve hayvanları da yitiriyoruz. İçimize aldığımız zehir ile vücutlarımız zehir doluyor ve kanser vakaları artıyor. Çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Artık bekleyecek dakikamız yok. Halkımızında desteğini arkamıza alarak elimizden geleni yapacağız ve yetkili yerlere duyuracağız. Acilen siyasi iradenin olaya el koyması gerekiyor. Hiç canlı türü yaşamıyor. Üstünden kuş uçmuyor. Uzunköprülülerin yüzmeyi öğrendiği yer burasıydı, şimdi yanına yaklaşılamayor.”dedi.

Uzunköprü Çevre Gönüllülleri Derneği Başkanı Hacer Doğrugüven ise “4′üncü sınıf su en kirli sudur. Bizimki 5 ve 6′yı geçti. Ağır metaller var içinde. Korkunç derecede zehirli madde var. Yeraltı suyunu ve topraklarımızı zehirliyor. Ergene Ovası ekilemez ve ürün alınamaz durumda. Sulu tarımda yapılamıyor. Sadece biz kokusunu ve onun çıkarttığı zehirli havayı koklayarak kanser oluyoruz. Her evde kanser vakası var. Ergene’ye girdiğimiz zaman bacaklarınızda yaralar oluşuyor. Bir kanalizasyon şeklinde akıyor” dedi.
Basın açıklamasının ardından toplanan kalabalık olaysız dağıldı.

http://www.sarkoygazetesi.com/ergene-nehri-temizlensin-eylemi.html

malina
12-12-2010, 15:42
Fazla söze gerek var mı. Bunu yazanı da hariçten konuşan olarak değerlendirebilir miyiz. Ciddiyet eksikliğine katılmakta hala ısrar edenler var mı?

Buyursunlar. Yazan çok, gerçek tek. O da çevre gibi çok ciddi ve istihmar edilebilecek bir konunun "ortaya mal ve/veya hizmet sunup, kazanabildiği kadar para kazanmak için kurulmuş" firmalar ile görüşülerek götürülemiyeceği. Gücünü yazanlarından alan bir platform artık herkesin olmuştur, firmalar ile yan yana anılması ne derece doğru? Var olan kamuoyu oluşturma enerjisi kendine yeter.

Eeee ne oldu?

Firma çalışmaya devam ediyor mu, etmiyor mu artık öğrenemiyoruz. Firma pes etti, yazmıyor...

Buradaki kamuoyunun artık niye sesi çıkmıyor? :)

bayindirmevki
12-12-2010, 18:48
Eeee ne oldu?

Firma çalışmaya devam ediyor mu, etmiyor mu artık öğrenemiyoruz. Firma pes etti, yazmıyor...

Buradaki kamuoyunun artık niye sesi çıkmıyor? :)

Sayın Malina,

Alıntıladığınız yazımın tamamı konuya dahil olanlarca yeterince açık.

Kamuoyundan kasıt agaclar.net'in kendisidir, üyeler değil. Bir çevre çalışması olacaksa agaclar.net kendi çatısı altında üyelerini örgütleyerek yapabilir. Firmalar ile iş birliği yapmasına gerek olmadığı kanaatindeyim.

Kişisel düşüncem; Konu çevre ise firmalarla iş olmaz. Kirleten de onlardır, kirlilikten nemalananlarda.

MeyveliTepe
13-12-2010, 19:41
Orjinal Mesaj Sahibi bayindirmevki http://www.agaclar.net/forum/images/buttons/viewpost.gif (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?p=714251#post714251)
Fazla söze gerek var mı. Bunu yazanı da hariçten konuşan olarak değerlendirebilir miyiz. Ciddiyet eksikliğine katılmakta hala ısrar edenler var mı?

Buyursunlar. Yazan çok, gerçek tek. O da çevre gibi çok ciddi ve istihmar edilebilecek bir konunun "ortaya mal ve/veya hizmet sunup, kazanabildiği kadar para kazanmak için kurulmuş" firmalar ile görüşülerek götürülemiyeceği. Gücünü yazanlarından alan bir platform artık herkesin olmuştur, firmalar ile yan yana anılması ne derece doğru? Var olan kamuoyu oluşturma enerjisi kendine yeter.



Sayın Malina,

Alıntıladığınız yazımın tamamı konuya dahil olanlarca yeterince açık.

Kamuoyundan kasıt agaclar.net'in kendisidir, üyeler değil. Bir çevre çalışması olacaksa agaclar.net kendi çatısı altında üyelerini örgütleyerek yapabilir. Firmalar ile iş birliği yapmasına gerek olmadığı kanaatindeyim.

Kişisel düşüncem; Konu çevre ise firmalarla iş olmaz. Kirleten de onlardır, kirlilikten nemalananlarda.

Sn.Bayındırmevki, yazdıklarınızdan bu işin nasıl yapılacağı hakkında bir fikriniz olduğu anlaşılıyor. Firma-kurum olmayacak, Em veya benzeri bir ürün de olamayacak (hele bukashi filan hiç olmaz), ağaçlar.net üyeleri olacak, bir araya toplanılacak (kaç kişi olacak?). Buraya kadar tamam. Sonrası için ne diyorsunuz?

gündöndü
13-12-2010, 21:04
Cuma günü biyoloji öğretmenlerimden biri ile aramızda dere hakkında küçük bir konuşma geçti. Dereye verilen bakterilerden O da haberdar. Dereye zehir salınımı kesilmeden tam arıtma olamayacığını düşündüğümü söylediğimde, dereyi kirleten firmalara kaymakam tarafından çok büyük para cezaları verildiğini söyledi. Ne derece caydırıcı olur orası tartışılır tabii. Arıtma tesisi kurmak cezaları ödemekten masraflı olacağı için cezaları ödeyip kirletmeye devam ederler gibime geliyor

bayindirmevki
13-12-2010, 23:20
Sayın Meyvelitepe,

Son sözlerimin arkasındayım. Konuya taraf olanlarca gayet açık ve netti. Taraf olmayanların da anlaması için daha da açık ve detaylı yazıyorum.

[/I]
Sn.Bayındırmevki, yazdıklarınızdan bu işin nasıl yapılacağı hakkında bir fikriniz olduğu anlaşılıyor.

Ben, işin nasıl yapılacağı değil nasıl olması gerektiğini belirtiyorum. Yapmak organize etmeyi, olması gerekense konu hakkında fikir belirtmeyi ifade eder. Şüphesiz ki organizeyi tüm üyelerine ulaşabilme imkanı ile agaclar.net daha iyi yapacaktır. Bunu yaparken de firmalarla yan yana, onlarla ile işbirliği yaparak değil, kendi üyeleri ile. üyelerinden gelen gücü ile yapması ise benim önermemdir.

Bu önermeyi aşağıda kısaca özetlemeye çalıştığım hepimizin malumu olan yaşananlardan çıkarıyorum.

Ergene Nehrinin, Muratlı kolu üzerindeki temizleme çalışmaları konuya taraf olanlarca bilindiği gibi Ağaçlar net ile söz konusu firma arasında ki görüşmeler ile başlamış ve sayın Malina'nın da virgülüne dokunmadan aynen alıntıladığım yazısında ki sonuca varmıştır.

Ergene Nehrini Temizleme Projesi (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=19250&highlight=ergene)

Ergene Nehri Temizlik Çalışmalarına Yönelik Toplantı / 7 Mart 2010 (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=19286&highlight=ergene)

Böyle bir yerlerde bırakmıştık :)

Sizde bu alıntıdan firma ile görüşmelerin yarım kaldığını anlayabilirsiniz. Ben böyle anladım.

Ardından her nasılsa firma yoluna devam etmiş ve aşağıda yine virgülüne dokunmadan alıntıladığım sonuç çıkmıştır.

Sayın Ensar ve Sayın Acemi Çaylak;

öncelikle projeyi yakından takip ettiğiniz için teşekkür ediyorum, ayrıca bu ilginiz bizim içinde bir geri bildirim sağlamaktadır.

sizinde belirttiğiniz gibi EM uygulamasından istenen neticeyi alamadık belki ciddiyetle uygulansa netice alınırmıydı bilmem ama, uygulayıcı firmanın daha işe başlamadan para peşine düşmesi, proje teklifinde 5 aylık bir uygulama taahhüt edilmesine rağmen bir aylık uygulama yapılması dere kenarında dozlama yapılan tanklardan alınan numunelerin PH sinin 4 ün üzerinde çıkması ve son olarak sizinde tespit ettiğiniz gibi tankların dereden toplanması muhatap firmanın ciddiyet eksikliğini göstermiştir.

Ancak derede bir uygulama yapılması hem idari makamlar nezdinde, hem çevre müdürlüğü hemde sanayiciler tarafında bir hassasiyet oluşturmuş ve DERİ OSB nin BY-PASS yaparken yakalanması gibi önleyici çalışmalar sayesinde MURATLI DERESİNDE koku önlenmiştir.

Belki mevsim nedeniyle diyeceksiniz ama isterseniz test etmek için akşam saat 9-10 gibi BİR MURATLI DERESİ ÜZERİNDEKİ KÖPRÜYE BİRDE ERGENE DERESİ ÜZERİNDEKİ KÖPRÜYE GİDİN FARKI GÖRECEKSİNİZ.

KARANLIĞA SOPA SALLAMAK YERİNE BİR MUM YAKMAYA ÇALIŞTIK, BİR IŞIK GÖRÜNDÜ İNŞALLAH SÖNMEZ.

Bu alıntıdaki Tatoğlu nickinin de Sayın Muratlı Kaymakamı Yakup Tat olduğunu biliyorsunuz. En azından ben biliyorum.

Nasıl oldu ise firma agaclar.net ile bir yerlerde bıraktığı işbirliğine rağmen agaclar.net'ten aldığı rüzgar ile yoluna devam etmiş ve işveren pozisyonunda olanlardan biri olan Sayın Muratlı Kaymakamı Yakup Tat'ın bu tepkiyi vermesine neden olmuştur.

Arada konuya taraf olan üyeler ile firma arasındaki tartışmalar hatta üyelerin kendi arasındaki tartışmalar konunun önemsiz detaylarıdır. Bu iki alıntı firmanın iş yapma tarzı ve varılan sonucu özetliyor.

Sayın Gece'nin de belirtiği gibi firmalar para kazanmak üzere kurulur ve yüzü tatlı para her şeye kadirdir. Bu, bu kadar gerçek iken nasıl olur da çevre kirliliği gibi hem teknik hem de etik acıdan son derece karmaşık konuda, bir firma ile doğa dostu bir platform yan yana gelebilir.

Çevrenin, amacı para kazanmak olan firmalar ile kirletildiği açık. Kirletileni temizlemek için de yine amacı para kazanmak olan firmalar kurulduğu daha da açık. Bu kurulan firmalar belki de sizin hoşunuza giden biyolojik çalışmalar yapmış olabilirler. Yaptıkları çalışmalar size sempatik gelebilir.

[/I]
Em veya benzeri bir ürün de olamayacak (hele bukashi filan hiç olmaz),

Yukarıda alıntıladığım gibi bu çalışmalara sempatiniz hissedilebilir. Ama bu onları üreten firmaların para kazanmak için kuruldukları gerçeğini değiştirmez. Çözüm bu firmaların ürünlerine sempati duyup onları desteklemek değil. Onların ürünlerini lanse etmek değil. Doğayı bu ürünlere ihtiyaç duyacak duruma düşürmemek, düşürülmemesini sağlamak. Doğa bunlara ihtiyaç duymadan bugüne var oldu. Bundan sonra neden olmasın. Ne tez ne de anti teze ihtiyaç var. Tek gereken sağduyu ve basitlik.

[/I]
bir araya toplanılacak (kaç kişi olacak?). Buraya kadar tamam. Sonrası için ne diyorsunuz?

Sonrası için diyeceklerim; Ne üyeler bir araya toplansın, ne bilmem kaç bin kişi olunsun. Bunlar çözüm değil çevre kirliliğinin bir başka şekli. Binlerce insan çevreyi savunmak adına bilmem hangi firmanın sponsorluğunda dağıtılan kumanyalar ile geldikleri yer için daha önceden planlanmamış bir kalabalık baskısı oluşturarak, bağırıp, deşarj olup, çevreyi koruduk diye mutlu-mesut eve dönecek. Dönerken de ardında kirliliğini bırakacak. Dediklerimden bunlar anlaşılmışsa yok kalsın. Ben çevreci değilim.

Ne diyordum. Sağduyu ve basitlik. Yaşantımızdan neler eksiltebiliriz. Nasıl daha basit olabiliriz. Mesela siz EM olmadan da nasıl tarım yapabilirsiniz. Ta Ankaradan geliyor ve taşınması esaslı bir karbon salınımı... Bence bu ihtiyaç listenizden çıkarılabilecek bir şey. Toprakda yüksek bir organik düzey tutturmak hayatın gerçek hedefi olmasa gerek. Doğanın o kadar da yüksek beklentiler içinde olduğunu sanmıyorum. Bitkiler basit canlılar ve çok verim amaçlamazsak bizden çok şey istemezler.

Saygılar

memet
13-12-2010, 23:38
Ne yapılması gereketiğine dair önerinizi daha sonra mı yazacaksınız?

MeyveliTepe
14-12-2010, 13:06
Ben, işin nasıl yapılacağı değil nasıl olması gerektiğini belirtiyorum. Yapmak organize etmeyi, olması gerekense konu hakkında fikir belirtmeyi ifade eder. Şüphesiz ki organizeyi tüm üyelerine ulaşabilme imkanı ile agaclar.net daha iyi yapacaktır. Bunu yaparken de firmalarla yan yana, onlarla ile işbirliği yaparak değil, kendi üyeleri ile. üyelerinden gelen gücü ile yapması ise benim önermemdir.
...
Sonrası için diyeceklerim; Ne üyeler bir araya toplansın, ne bilmem kaç bin kişi olunsun. Bunlar çözüm değil çevre kirliliğinin bir başka şekli. Binlerce insan çevreyi savunmak adına bilmem hangi firmanın sponsorluğunda dağıtılan kumanyalar ile geldikleri yer için daha önceden planlanmamış bir kalabalık baskısı oluşturarak, bağırıp, deşarj olup, çevreyi koruduk diye mutlu-mesut eve dönecek. Dönerken de ardında kirliliğini bırakacak. Dediklerimden bunlar anlaşılmışsa yok kalsın. Ben çevreci değilim.

Devam edelim,
- Ortada kirli bir dere var. İnsanlar kirletmiş.
- Temizlenmesini istiyoruz.
- Temizlerken kurum ve firmalardan uzak durulacak, hiç bir ürün kullanılmayacak.
- ağaçlar.net organize ederek üyelerden gelen güç ile yapmış olacak.
- Üyeler bir araya toplanmayacak, dere kıyısına gidilip bağırış olmayacak, kumanya zaten yasak.
- Bunlar "olması gerekenler" olduğu için işin asıl fikri oluyor.

Yalnız, sahibi olduğunuz bu fikir, "uzak duralım" dediklerinizi içeriyor ama bu derenin nasıl temizleneceği konusunda bir şey içermiyor. Sizden bu fikirin arkasındaki derenin temizlenmesi bilgisini de rica ediyoruz.

bayindirmevki
15-12-2010, 02:21
Sayın Meyvelitepe,

Elinizde sağlam bir dayanak olduğuna inanarak "derenin temizliği" argümanına sarılıyorsunuz. Bu konu "Ergene Nehrinin temizliği Muratlı kolu üzerinde başladı" olarak açıldı. Dikkat ederseniz "temizliği başladı" yani bir işin başlamasından bahsediyor. Dereyi nasıl temizleyelim demiyor. O iş daha önceden tartışılmış biz üyelere de başlayan temizliği tartışmak kalmış. Yani işin kendisini. Doğal olarak da ilk baştan itibaren firmanın iş yapma tarzına kaydı ve bu güne kadar da devam etti. Sayın Tatoğlo'nun yazısı ile de kapandı. Kendisi, aşağıda ki alıntıda söğlediğiniz gibi bu konuda taraf olan kişidir.

Bana bu tartışmada temel bir yanılgı var gibime geliyor.

Bu projenin insiyatifi ne doğasever, ne agaclar.net, ne de başka bir sivil toplum örgütü. İnsiyatif tamamen Muratlı Kaymakamlığında.

Yani kaymakamın kendisidir. Ve yine aşağıda alıntıladığım gibi de yapılan iş hakkında değerlendirmesini belirtmiştir.

Sayın Ensar ve Sayın Acemi Çaylak;

öncelikle projeyi yakından takip ettiğiniz için teşekkür ediyorum, ayrıca bu ilginiz bizim içinde bir geri bildirim sağlamaktadır.

sizinde belirttiğiniz gibi EM uygulamasından istenen neticeyi alamadık belki ciddiyetle uygulansa netice alınırmıydı bilmem ama, uygulayıcı firmanın daha işe başlamadan para peşine düşmesi, proje teklifinde 5 aylık bir uygulama taahhüt edilmesine rağmen bir aylık uygulama yapılması dere kenarında dozlama yapılan tanklardan alınan numunelerin PH sinin 4 ün üzerinde çıkması ve son olarak sizinde tespit ettiğiniz gibi tankların dereden toplanması muhatap firmanın ciddiyet eksikliğini göstermiştir

Artık bunun üstüne başka laf söylemeye gerek var mı?

Sayın Malina konuyu canlardırmak için benim son noktayı koyan yazımı anlamından kopararak alıntılayınca buraya geldik.

Sizce devam edelim mi?

Bence hiç gerek yok. Firmalar para kazanmak amacı ile kurulsa da iş yapmanın yazısız etik kuralları vardır. Ve bir işte o kurallara uyulmadığında aşağıda alıntıladığım gibi sizin de endişe duyduğunuz noktaya gelinir.


EM'nin kirli su temizleme ile ilgili pek çok uygulaması var.

Özellikle Malezya'da işi epey ileriye götürmüşler. Ancak kirletilmeye devam edilen bir akarsuda kirletilme hızı ile temizlenme hızı zamana göre oranlanırsa ve kirlenmenin sürekliliği fakat temizlenmenin kesintiye uğrayacağı var sayılırsa bir kalıcılığın olamayacağı sonucuna mantık yolu ile ulaşırız.

Aksi halde olumlu bir teknolojinin başarı sağlayamadığı yönünde bir şey ortaya çıkar ki, bu da iyi olmaz.

Neymiş; "kirlenmenin sürekliliği fakat temizlenmenin kesintiye uğrayacağı var sayılırsa bir kalıcılığın olamayacağı sonucuna mantık yolu ile ulaşırız." Bu mantığa söz konusu firmada ulaşıp kirlenme önlenmeden bu işi yapmayalım diyebilecek yetkinliğe sahipken şu "yüzü tatlı" para yüzünden bakın ne sonuç çıktı.

Ve, "Aksi halde olumlu bir teknolojinin başarı sağlayamadığı yönünde bir şey ortaya çıkar ki, bu da iyi olmaz" endişeniz de yine "yüzü tatlı" para yüzünden gerçek oldu. Başkalarını bilmem ama ben artık EM sıcak bakmıyorum.

Devam etmeye gerçekten gerek yok. Çevre gibi çok karmaşık bir konu firmalar ile yan yana çözümlenmez. Kimin çıkarının nerede başlayıp, kimin nerede bittiği belirsizdir.

Saygılar

Ha... Bu arada,

Ne üyeler bir araya toplansın, ne bilmem kaç bin kişi olunsun. Bunlar çözüm değil çevre kirliliğinin bir başka şekli. Binlerce insan çevreyi savunmak adına bilmem hangi firmanın sponsorluğunda dağıtılan kumanyalar ile geldikleri yer için daha önceden planlanmamış bir kalabalık baskısı oluşturarak, bağırıp, deşarj olup, çevreyi koruduk diye mutlu-mesut eve dönecek. Dönerken de ardında kirliliğini bırakacak. Dediklerimden bunlar anlaşılmışsa yok kalsın. Ben çevreci değilim.Saygılar

sözlerimin arkasındayım. Çevreciliği tartışmak isterseniz bir konu açın ordan devam edelim. Çevre gibi değerli bir konuyu iş yapma anlayışı tartışılan bir firmanın konusu içinde harcamıyalım.

Ayrıca,

Devam edelim,
- Ortada kirli bir dere var. İnsanlar kirletmiş.
- Temizlenmesini istiyoruz.
- Temizlerken kurum ve firmalardan uzak durulacak, hiç bir ürün kullanılmayacak.
- ağaçlar.net organize ederek üyelerden gelen güç ile yapmış olacak.
- Üyeler bir araya toplanmayacak, dere kıyısına gidilip bağırış olmayacak, kumanya zaten yasak.
- Bunlar "olması gerekenler" olduğu için işin asıl fikri oluyor.

Yalnız, sahibi olduğunuz bu fikir, "uzak duralım" dediklerinizi içeriyor ama bu derenin nasıl temizleneceği konusunda bir şey içermiyor. Sizden bu fikirin arkasındaki derenin temizlenmesi bilgisini de rica ediyoruz.

bu alıntıda israrla üstünde durduğunuz derenin temizliğini de ki sizi çok iyi anlıyorum bu dere temizlenmeli. İçselleştirdiğiniz belli. Duygulandığımı belirteyim. Ayrı bir başlık altında yapsak? Gelin "Dereyi nasıl temizleriz" diye bir başlık açalım ve baştan yapılmayanı, yani üyeleri işe katalım.

Yine saygılar.

MeyveliTepe
15-12-2010, 16:26
Sayın Malina,

Kamuoyundan kasıt agaclar.net'in kendisidir, üyeler değil. Bir çevre çalışması olacaksa agaclar.net kendi çatısı altında üyelerini örgütleyerek yapabilir. Firmalar ile iş birliği yapmasına gerek olmadığı kanaatindeyim.

Kişisel düşüncem; Konu çevre ise firmalarla iş olmaz. Kirleten de onlardır, kirlilikten nemalananlarda.

Bunu yazan sizsiniz. Yazdıklarınızın arkasında olduğunuzu ve bilerek de yazdığınızı söylüyorsunuz. Bilgiye saygımız sonsuz. Hepimizin merak ettiği şey bunun nasıl olacağıdır. Devam eden mesajlarınızdan, duygusal, yorum, konuya hizmet etmeyen ya da yukarıdaki önermenizden alakasız şeyleri ayıklayıp, bu "nasıl"a hizmet edebilir gördüğüm cümleleri art arda yazıp acaba bir "nasıl" çıkıyormu diye bakmaya çalışıyorum.

- Ortada kirli bir dere var. İnsanlar kirletmiş.
- Temizlenmesini istiyoruz (!)
- Temizlerken kurum ve firmalardan uzak durulacak, hiç bir ürün kullanılmayacak.
- ağaçlar.net organize ederek üyelerden gelen güç ile yapmış olacak.
- Üyeler bir araya toplanmayacak, dere kıyısına gidilip bağırış olmayacak, kumanya zaten yasak.
- Bunlar "olması gerekenler" olduğu için işin asıl fikri oluyor.
yazınızdan yeni eklediklerim:
- para olmayacak (acı tatlı farketmez)
- EM'ye sıcak bakmıyorsunuz, olmayacak (ürün olmayacağı için zaten yoktu)
- dere zaten temizlenmese de olur (mu?) Bunu;

bu alıntıda israrla üstünde durduğunuz derenin temizliğini de ki sizi çok iyi anlıyorum bu dere temizlenmeli. İçselleştirdiğiniz belli. Duygulandığımı belirteyim. Ayrı bir başlık altında yapsak? Gelin "Dereyi nasıl temizleriz" diye bir başlık açalım ve baştan yapılmayanı, yani üyeleri işe katalım.
Buradan çıkarıyorum.

İçselleştirmişim de duygulanmışsınız gibi bir şey yazmışsınız. Nereden çıkardınız? Sadece sizin yazdıklarınızı alt alta yazmaya çalışıyorum, hepsi bu.

En üstte alıntıladığım yazınızı görene kadar da bir şey yazasım yoktu. Yazıyı görünce, hah, sn.bayındırmevki bu işin nasıl yapılacağını biliyor, şimdi herkese anlatır öğreniriz diye düşündüm. Israrım ondan. Oysa sadece "o olmasın, bu olmasın, şu uzak dursun, filanca çok kötü vb."dan başka bir şey söylemediniz. Bahsettiğiniz başlık açık zaten, herkes de görüyor. Önerinizin arkasını getirin, eminim herkes dinlemeye can atıyor. Fakat lütfen ne olmayacağını değil de ne olacağını belirtin.

Diğer eski mesajlarımı niye alıntıladınız, anlamadım. Malezyada örnekleri var, demişim, hesabı iyi yaptınız mı anlamında bir şeyler yazmışım vs. Yoksa ne dereyi bilirim, ne nasıl bir hesap yapıldığını, ne, yapılanın ne kadar işe yaradığını ve ölçümlerini. Blmediğim sonuç hakkında bilirmiş gibi yorum manasına gelecek tek bir sözüm de yoktur.

malina
15-12-2010, 17:35
Çevrenin, amacı para kazanmak olan firmalar ile kirletildiği açık.
Kirletileni temizlemek için de yine amacı para kazanmak olan firmalar kurulduğu daha da açık.

Bu mantığı anlamadım...

Sorun yaratan firmalar ile, o sorunlara çözüm bulmak için kurulmuş firmaları aynı kefeye mi koyuyorsunuz?

Umarım sadece Ergene'yi temizlemeye çalışan bu firmanın adını kullanmamak için, yanlış olduğunu bile bile böyle bir genelleme yapıyorsunuzdur. Tüm firmalar için böyle düşünüyorsanız durum anlaşılmaz ve vahim...
Kirleten firmalar, temizlemek için de firma kurmuş gibi bir anlam çıkıyor...

Çevre kirliliği yaratan firmalar (amacı para kazanmak) yüzünden hastalanan insanları iyileştirmek için kurulmuş hastaneler (amacı para kazanmak) için de aynı şeyi söylüyor duruma düşmüyor musunuz?

Amacı para kazanmak olmayan tek ihtimal, devletin bu işe sahip çıkmasıdır.

söz konusu firma kirlenme önlenmeden bu işi yapmayalım diyebilecek yetkinliğe sahipkenBenim bildiğim bunu hep söyleyip durdukları... Ama nehir o kadar kirli ki, battı balık yan gider havası hakim. Bu algıyı değiştirmek için, bir yeri temizleyelim ki, insanlar, temizlenebileceğini görsün diye düşünmüşlerdi. Bunun mümkün olduğunu anlayanlar, hem temizlemeye gönüllü olurlar, hem kirletilmeye devam edilmemesi için bir baskı unsuru oluşturmaya karar verirler diye umuyorlardı...


Sık sık agaclar.net ile firma işbirliğinden söz ediyorsunuz, bunu da bir eleştiri olarak dile getiriyorsunuz. Gizli bir görüşme yapmışız :)

Agaclar.net, üyeleriyle farklı konularda gizli(!) görüşmeler yapar :)

Bitki veritabanı gizli örgütü vardır, anıt ağaçlar gizli örgütü vardır, kitap yazma gizli örgütü vardır, dergi gizli örgütü vardır, Doğa İçin Çal gizli örgütü vardır, temiz besin gizli örgütü vardır, nehirlerin temizlenmesi gizli örgütü vardır, eğitim çalışmaları gizli örgütü vardır, yarışmalar gizli örgütü vardır, programlama gizli örgütü vardır...

Bu üyelerden bazılarının firma sahibi olması sadece rastlantıdır...

bayindirmevki
15-12-2010, 22:17
Sayın Malina,

Derenin kirliliğinin yöre insanından çok yöreye dışardan gelen kuruluşlardan kaynaklandığı açık. Bu kuruluşlarda sevabına gelmediler. Geldikleri yerde var olan su, hava, atık bırakma olanakları, insan gibi çevresel kaynakları alabildiğine kullanmak ve kendilerine aktarıp kapital oluşturmak, kaynak birikimi sağlamak, para kazanmak için geldiler. Bunda anlaşılmayan ne?

Bu gelenlerin oluşturduğu çevre kirliliğini temizlemek için de başka kuruluşlar oluşmuş ve bunlarda sevabına değil tabii ki yine kapital oluşturmak, kaynak birikimi sağlamak, para kazanmak için kurulmuşlar. Bunda da anlaşılmayan ne ki ikisini bir biri ile bağlıyorsunuz.

Söz konusu firma kirletenlerin kurduğu bir işletmedir demiyorum. Bu anlamı nerden çıkarıyorsunuz. Belki olabilir. Benim bilgim yok. Bir bağlantı da kurduğum yok. Bir birinden bağımsız konular.

Bende mantığınızı anlamadım.

Olaylar ortada. Firmanın iş yapma şekli bizzat işi verenlerden biri tarafından eleştirilmiş. Benim genelleme yapıp yapmamam veya sizin hasta-hastane örneklerinizin bu gerçek ile ne ilgisi var.

Gerçekten anlamadım!..

Ben sık sık agaclar.net ile firma işbirliğinden bahsetmiyorum. "Nerede kalmıştık" diyen sizsiniz. Buna gönderme yapıyorum. Sonda tartıştığımız konuyu başta tartışsaydık iyi olurdu diye kişisel görüşümü belirtiyorum. Bunu da yaptığım için suçlu isem pes...

Örgüt, örgüt diye saydıklarınız ile de konuyu saptırmayın. Üyeler çocuk değil, anlayan anlıyor. Saydıklarınız herkesin bildiği alt gruplar. Söz konusu firma ise farklı bir kuruluş.

Üyelerin firma sahibi olması kötü bir şey değildir ama iş bedeli karşılığı bir şey yaptırmaya gelince değişir. Mesela dedim; Belediye başkanı kayınçosuna iş verirse sorgularız da üyeler ile iş ilişkisi olunca sorgulanmasın mı?

Saygılar.

bayindirmevki
16-12-2010, 00:51
Bunu yazan sizsiniz. Yazdıklarınızın arkasında olduğunuzu ve bilerek de yazdığınızı söylüyorsunuz. Bilgiye saygımız sonsuz. Hepimizin merak ettiği şey bunun nasıl olacağıdır. Devam eden mesajlarınızdan, duygusal, yorum, konuya hizmet etmeyen ya da yukarıdaki önermenizden alakasız şeyleri ayıklayıp, bu "nasıl"a hizmet edebilir gördüğüm cümleleri art arda yazıp acaba bir "nasıl" çıkıyormu diye bakmaya çalışıyorum.

- Ortada kirli bir dere var. İnsanlar kirletmiş.
- Temizlenmesini istiyoruz (!)
- Temizlerken kurum ve firmalardan uzak durulacak, hiç bir ürün kullanılmayacak.
- ağaçlar.net organize ederek üyelerden gelen güç ile yapmış olacak.
- Üyeler bir araya toplanmayacak, dere kıyısına gidilip bağırış olmayacak, kumanya zaten yasak.
- Bunlar "olması gerekenler" olduğu için işin asıl fikri oluyor.
yazınızdan yeni eklediklerim:
- para olmayacak (acı tatlı farketmez)
- EM'ye sıcak bakmıyorsunuz, olmayacak (ürün olmayacağı için zaten yoktu)
- dere zaten temizlenmese de olur (mu?) Bunu;


Buradan çıkarıyorum.

İçselleştirmişim de duygulanmışsınız gibi bir şey yazmışsınız. Nereden çıkardınız? Sadece sizin yazdıklarınızı alt alta yazmaya çalışıyorum, hepsi bu.

En üstte alıntıladığım yazınızı görene kadar da bir şey yazasım yoktu. Yazıyı görünce, hah, sn.bayındırmevki bu işin nasıl yapılacağını biliyor, şimdi herkese anlatır öğreniriz diye düşündüm. Israrım ondan. Oysa sadece "o olmasın, bu olmasın, şu uzak dursun, filanca çok kötü vb."dan başka bir şey söylemediniz. Bahsettiğiniz başlık açık zaten, herkes de görüyor. Önerinizin arkasını getirin, eminim herkes dinlemeye can atıyor. Fakat lütfen ne olmayacağını değil de ne olacağını belirtin.

Diğer eski mesajlarımı niye alıntıladınız, anlamadım. Malezyada örnekleri var, demişim, hesabı iyi yaptınız mı anlamında bir şeyler yazmışım vs. Yoksa ne dereyi bilirim, ne nasıl bir hesap yapıldığını, ne, yapılanın ne kadar işe yaradığını ve ölçümlerini. Blmediğim sonuç hakkında bilirmiş gibi yorum manasına gelecek tek bir sözüm de yoktur.

Sayın Meyvelitepe,

Gelin bu sorularınızı başka başlık altında irdeliyelim. Burda devam etmenin anlamı yok. Sizin de dediğiniz gibi "firma yok", "EM" yok. Üstelik para da yok. O halde niye bir firma ve EM' ın olduğu bu konu altında sürdürmekte ısrar ediyorsunuz?Baya sıkı para tartışmaları olmuşken.

"Kirlenen dereler nasıl temizlenir" veya "Çevreyi kirletmeden kampanya yapmak" gibi bir başlık olsa ben de dahil çok fikir gelecektir. Sorularınız cevaplanacaktır. Hatta benim şu kumanya konusu üstüne güzel bir fikrim var.

Saygılar.

MeyveliTepe
16-12-2010, 15:36
Sayın Meyvelitepe,

Gelin bu sorularınızı başka başlık altında irdeliyelim. Burda devam etmenin anlamı yok. Sizin de dediğiniz gibi "firma yok", "EM" yok. Üstelik para da yok. O halde niye bir firma ve EM' ın olduğu bu konu altında sürdürmekte ısrar ediyorsunuz?Baya sıkı para tartışmaları olmuşken.

"Kirlenen dereler nasıl temizlenir" veya "Çevreyi kirletmeden kampanya yapmak" gibi bir başlık olsa ben de dahil çok fikir gelecektir. Sorularınız cevaplanacaktır. Hatta benim şu kumanya konusu üstüne güzel bir fikrim var.

Saygılar.

Sn.Bayındırmevkii, dikkat edin, tekrar vurguluyorum. Ben, o yok, bu yok diye hiç bir şey söylemiyorum. Sadece sizin söylediklerinizi yazıyorum. Yani onlar benim değil, sizin söyledikleriniz.

Başlık muratlı çayının temizlenmesi ile ilgili. Yani gayet uygun. Siz şu önerinizin arkasını getirin, altını doldurun, gidişata göre "Muratlı dışındaki kirli derelerin temizlenmesi" diye bir başlık açıp oraya taşırız. Benden size söz.

"sözümün altını dolduracak durumum yok, ne varsa sadece onu eleştiririm" diyorsanız, öyle söyleyin, bir şey çıkacak diye uğraşıp durmayalım.

Emektar
16-12-2010, 18:09
Sn Bayindirmevki'den alıntı:

Sayın Meyvelitepe,

Gelin bu sorularınızı başka başlık altında irdeliyelim. Burda devam etmenin anlamı yok. Sizin de dediğiniz gibi "firma yok", "EM" yok. Üstelik para da yok. O halde niye bir firma ve EM' ın olduğu bu konu altında sürdürmekte ısrar ediyorsunuz?Baya sıkı para tartışmaları olmuşken. Sn Bayındırmevki,

Size bir tek soru sormak istiyorum. Neden şirketlere karşısınız? Hem Trakyada, hem Türkiyede hem de dünyada yasalara uyan ve hatta yasaların gerektirdiğinden çok daha fazla doğayı korumak için çaba sarfeden bir sürü şirket var. Siz bunları neden göz ardı ediyorsunuz. Hem sonra, bu şirketi neden bu kadar çok suçluyorsunuz? Benim izlenimim burada bir grup hurrraa diyerek bir şirkete yükleniyorlar. Bence bu çok yanlış. Herkes hata yapabilir.

Sonra bence bu şirketin yaptıkları bence hata bile değildir. Başlarına bir sel felaketi gelmiş. Tanklardan biri dereye gitmiş. Bir diğer olay da da melas tankı patlamış. Siz bilmiyor musunuz, dünyanın en büyük şirketlerinden BP'nin okyanusta sondaj kuyusu patladı da milyonlarca ton ham petrol okyanusa aktı. BP firmasında çevre ve güvenlik en önemli konulardandır. Böyle olduğu halde demek ki kazalar yaşanabiliyor. Allah hepimizi kazalardan korusun! Allahtan şirketin sizin deyiminizle hata, benim deyimimle geçirdiği kazadan sonra bu durumda ERgeneyi kirleten herhangi bir şey söz konusu olmamış.

Hem sonra bakın ben de EM kullanıcısıyım. Tuvaletlerde, banyoda, bahçede ve her yerde kullanıyorum. EM bir kere aktifleştikten sonra, soğukta bırakılırsa pH'sında biraz yükselme oluyor. Mesela 4,2 veya 4,3'e çıkabiliyor.

Ben bu sayfaları okuyunca hayret ediyorum. Şirket sanki aktifleşmemiş EM uygulamış gibi bir suçlama var. Böyle bir şeyi neden yapsınlar ki? Aktifleştirmeden kullanınca daha mı az ürün kullanmış olacaklar. Hayır aksine daha fazla ürün kullanmış olacaklar. Hayır, böyle bir durum söz konusu değil çünkü ürün aktifleştirilince çoğalıyor! Ki zaten bu projede de gerektiğinden çok daha fazla ürün kullandıklarını biliyoruz. (Belki yapılan anlaşmada belirtilenden ne kadar fazla hiğbe ürün kullanıldığını Sn Tatoğlu açıklayabilir). Halbuki, tanklar dışarda soğukta bırakılmış. O yüzden, pH yeniden 0,2 veya 0,4 derece yükselmiş olabilir. Bazen benim de dışarıda bıraktığım EM aktifın pH'sı yükselebiliyor. Biraz ısıtınca tekrar ph düşüyor.

Bu konularda en doğrusunu bence Sn Tatoğlu bilebilir. Buradan açıklama yapabilirse, memnun oluruz. Bu şirket çevre ve tarım ve hayvancılık konularında Türkiyede hiçbir firmanın yapamadığı birçok işi başarmışlardır. Bu şekilde zan altında bırakılmamalı ve haksız yere karalanmamalıdır. Uzaktan bildiğim kadarıyla bir şeyler yapmak ve yararlı olmak için gerçekten çok çaba sarfeden bir firma böyle basit şeylerden ötürü ayaklar altında çiğnenmemelidir.

Sn Bayındırmevki, kirlenmiş bu derede oksijen tükenmiş yaşam bitmiştir. Hiçbir canlı kalmamış, dereyi doğal yoldan temizleyecek mikroorganizma yoktur.

Siz EM kullanmadan, hiçbir firma bu işe el atmadan, sadece agaclarnet olarak bu dereyi nasıl temizleyeceğimizi açıklayın kafamıza yatarsa ben de sizlere destek vereyim.

bayindirmevki
19-12-2010, 18:21
Sayın Emektar,

Konuyu saptırmayın. Karşı olduğum şirketler değil agaclar.net’in onlarla ilişkisi. Şirketin başına gelen talihsizlik veya pH ile de bir ilgisi yok. Çevreyi fabrikaların kirlettiği açık. Bu konu başlığı altında kirliliğin insan kaynaklı değil fabrika kaynaklı olduğu, insan kaynaklı kirliliğin aslında tarıma faydalı olduğunun altı çizildi. BP konusunu da iyi takip etmediğiniz belli. Yanlış örnek verdiniz

Tatoğluna gelince ne yapmıştır bu insan? Devletin katı çarkları arasından sıyrılarak kendini ortaya koyup bölge için bir şeyler yapmaya çalışmış, yine bu çarkların arasında sıkıştığı için başka bir şey yapamayınca yaşadığı hayal kırıklığını buradan dile getirmiştir. Elinde dava açmak gibi bir imkan olsaydı şüphesiz ki yapardı. Bölge insanı olarak kendisine ulaşıp olayı ve sorunuzun karşılığını birinci elden öğrenme imkanınız var. Bölgenizin bir yöneticisini anlayıp destekleyecek iken şu yazdıklarınıza bir bakıyor bir de nickinize bakıyorum şaşkınlık içinde kalıyorum. Yoksa siz Tekirdağlı değil misiniz?

Sayın Meyvelitepe’nin sorusunu da karbon kopya yapıp vereceğim cevap aklınıza yatarsa destek vereceksiniz. “kafamıza yatarsa” mış. Çoğul konuşup tekil bitirdiğinizin farkında mısınız? Şimdi de ben hurraa diyen bir grupla mı karşı karşıyayım diye bir kuşkuya düşüyorum? Grubun kafasına yatarsa siz destekleyeceksiniz. Allah söyletti her halde. Siz önce yörenizin idarecilerine sahip çıkın, destek verin.

bayindirmevki
19-12-2010, 19:21
Sn.Bayındırmevkii, dikkat edin, tekrar vurguluyorum. Ben, o yok, bu yok diye hiç bir şey söylemiyorum. Sadece sizin söylediklerinizi yazıyorum. Yani onlar benim değil, sizin söyledikleriniz.

Başlık muratlı çayının temizlenmesi ile ilgili. Yani gayet uygun. Siz şu önerinizin arkasını getirin, altını doldurun, gidişata göre "Muratlı dışındaki kirli derelerin temizlenmesi" diye bir başlık açıp oraya taşırız. Benden size söz.

"sözümün altını dolduracak durumum yok, ne varsa sadece onu eleştiririm" diyorsanız, öyle söyleyin, bir şey çıkacak diye uğraşıp durmayalım.

Sayın Meyvelitepe,

Yazdıklarım açık. Şu ana kadar dediklerimin ana fikri hep aynı. agaclar.net’in firmalar ile ortak projeler yapmasını hoş görmüyorum. Sizi neyin uğraştırdığını da anlamadım. Konuyu yeniden sıralıyorum

Ben ne demişim;


Çevre gibi çok ciddi ve istihmar edilebilecek bir konunun "ortaya mal ve/veya hizmet sunup, kazanabildiği kadar para kazanmak için kurulmuş" firmalar ile görüşülerek götürülemiyeceği. Gücünü yazanlarından alan bir platform artık herkesin olmuştur, firmalar ile yan yana anılması ne derece doğru? Var olan kamuoyu oluşturma enerjisi kendine yeter.

Üstelik her hangi bir firmanın var oluşunu açıklayan "ortaya mal ve/veya hizmet sunup, kazanabildiği kadar para kazanmak için kurulmuş" cümlesi de bana ait değil. Ve dediklerimden bir şey biliyorum anlamı çıkmadığı gibi bir cevap gerekiyorsa sonunda var. agaclar.net'ın kendi enerjisi kendine yeter.

Demişim ki;

Sayın Malina,
Kamuoyundan kasıt agaclar.net'in kendisidir, üyeler değil. Bir çevre çalışması olacaksa agaclar.net kendi çatısı altında üyelerini örgütleyerek yapabilir. Firmalar ile iş birliği yapmasına gerek olmadığı kanaatindeyim.

Kişisel düşüncem; Konu çevre ise firmalarla iş olmaz. Kirleten de onlardır, kirlilikten nemalananlarda.

Burda da kendimi tekrarlamışım. Cevap zaten yazının kendisi. Kişisel düşüncem ise adı üstünde bu yazıların ana fikri olan düşünce.

Siz bunlardan;

[/I]



Sn.Bayındırmevki, yazdıklarınızdan bu işin nasıl yapılacağı hakkında bir fikriniz olduğu anlaşılıyor. Firma-kurum olmayacak, Em veya benzeri bir ürün de olamayacak (hele bukashi filan hiç olmaz), ağaçlar.net üyeleri olacak, bir araya toplanılacak (kaç kişi olacak?). Buraya kadar tamam. Sonrası için ne diyorsunuz?

Çıkarımına vardınız. EM nerede? Bukaşiyi nereden çıkardınız ki hiç aklıma bile gelmedi. Tüm söylediğim firmalar ile çevre çalışmalarının olmayacağı. Cevabım ise agaclar.net'in kendisi, üyeleri. Daha bunun sonrası mı kalıyor?

Ha...

Sayın Meyvelitepe
Ne üyeler bir araya toplansın, ne bilmem kaç bin kişi olunsun. Bunlar çözüm değil çevre kirliliğinin bir başka şekli. Binlerce insan çevreyi savunmak adına bilmem hangi firmanın sponsorluğunda dağıtılan kumanyalar ile geldikleri yer için daha önceden planlanmamış bir kalabalık baskısı oluşturarak, bağırıp, deşarj olup, çevreyi koruduk diye mutlu-mesut eve dönecek. Dönerken de ardında kirliliğini bırakacak. Dediklerimden bunlar anlaşılmışsa yok kalsın. Ben çevreci değilim.

Bunu soruyorsanız; Kişisel olarak bu gibi etkinliklerin çok faydalı olduğunu inanmıyorum. Bu da benim düşüncem. Yasak mı? Yok siz bunlar gerekli diyorsanız, şöyle olabilir. Mesela kumanya vermeyelim. Herkes yöre esnafından alışveriş etsin. Hem yöre insanı ile de iletişim olur. Pet şişe kullanmayalım. Matara ile gelinsin. Masrafları herkes kendi versin ki gerçekten gönül koyan gelsin. Organize eden kurumun da tek getireceği seyyar tuvalet!

Yok ben bunu demedim diyorsanız; Yerel bilinçlenme, Kapı-kapı çalışma. Kirleten kurumları afişe etme, ürünlerini kullanmama gibi öneriler ki bütün bunları kuşkusuz siz de düşünmüşsünüzdür

Ben niye bunları yazmakla uğraşıyorum anlamadım. Dediklerimden bir soru çıkmıyor. Sadece olayların bir yorumunu yapmışım. Israrla sorduğunuz şeyler sizin çıkarımlarınız. Asıl bu olanlardan bir çıkarımda bulunması gereken agaclar.net; Bence bu olanlardan çıksa çıksa aşağıdaki başlık çıkıyor.

agaclar.net firmalar ile ortak çalışmalar yapsın mı, yapmasın mı?

Ben agaclar.net yönetiminin demokratlığına. Bu konuyu tartışmaya açacaklarına inanıyorum

MeyveliTepe
19-12-2010, 20:09
Yazdıklarınız maalesef açık filan değil. Biraz dürüst olmak lazım. Sadece kendinizce eleştirilerde bulunuyorsunuz, sanki sizin bir öneriniz varmış gibi bir şeyler yazıyorsunuz. Nedir öneriniz, bu gibi durumlarda kirletilmiş bir dere sizce nasıl temizlenir diye soruyoruz, cevap yok. Onun yerine yine şu kötü, şu olmasın gibi bir şeyler yazıyorsunuz.

Defalarca kere, peki ne öneriyorsun, ne yaplırsa böyle dereler temizlenir diye soruluyor, "ağaçlar.net firmalarla işbirliği yapsın mı yapmasın mı" gibi garip yanıtla kendinizce bağlıyorsunuz.

Yokmu hiç pozitif bir düşünceniz? O zaman neden, sanki arkasından bir şey getirecekmişsiniz gibi "Bir çevre çalışması olacaksa agaclar.net kendi çatısı altında üyelerini örgütleyerek yapabilir" gibi bir laf ediyorsunuz?

Emektar
19-12-2010, 22:18
Meyvelitepe son derece hakli. Bir şey yapılmasın dediğiniz zaman onun yerine ne yapılacağını bleirtmeniz gerekir. Yoksa, gerisi laftır. Laf söyleyen milyonlarca insan var. Eğer bu işler sadece laf söylemekle olsaydı, yazın hemen hemen her hafta tüm Trakyada bir gösteri düzenlendi. Çocuklar kefen giyip derenin kenarına yattılar. Yanlış anlaşılmasın bunlar olmasın demiyorum. Bu gösteirler de olsun. Ama fiziksel anlamda çözümü sağlayacak olan bu gösteriler değil, atılacak somut adımlardır.

Ben Sn Bayındırmevki'nin bazı sorularına yanıt vermek istemiyorum çünkü neden çoğul başlamışım da tekile dönüştürmüşüm falan gibi kelime oyunlarıyla uğraşacak değilim.

Ayrıca, Sn Kaymakamı da hem tebrik ediyor hem de destekliyorum. Desteklemediğimi nereden çıkardınız. Burada bu tartışmaları yapıyorsak bugün, buna neden olan kişi Sn Kaymakamdır ve bir dereye bir taş atmıştır. Arkasının geleceğine inanıyorum. Kaymakam Beyi cesaretinden ötürü tebrik de ediyorum. Bu konuyu fazla deşmeye de gerek yok. Bence Kaymakam Bey doğrusunu yapmıştır. Benim söylemek istediğim ilgili firmaya da gereksiz yere aşırı eleştiri yapıldığıdır. Olaylar farklı gelişmiş olabilir. Bizler bilmiyoruz. Yürüttüğümüz fikirleri gerçek sanıyor olabiliriz. Belki de olaylar çok farklı gelişmiş de olabilir. Neyse bu konuyu da bırakalım.

Sn Bayındırmevki ben Tekirdağlıyım ama 40 senedir Hollandada yaşıyorum. O derenin kirlenmesini ben de en az bu forumdaki herkes kadar istiyorum ancak lafla peynir gemisi yürümüyor. Bundan 40 sene önce Belçikada bir derenin nasıl temizlendiğine tanık oldum. Bir su firması dereye hem bakteri dozajladı hem pompalarla yapılan gölcüklerde suya hava basıldı hem de dere yatağı üzerinde taşlardan setler yapıldı. Taşlardan setleri, demir kafeslere almışlardı. Şimdi siz bunlar yapılsın mı diyorsunuz, yoksa yapılmasın dere kendi haline bırakılsın mı diyorsunuz.

Ben size söyleyeyim, eğer bunlar yapılmaz ise, tüm fabrikaların atıksularının dereye deşarjı kesilse bile, derenin doğal olarak kendini ve çamurunu temizlemesi, herhalde 100 yıl alacaktır (Bunu ben söylemiyorum burada su arıtma konusunda uzman arkadaşlara sordum). Ayrıca, benim çok iyi bilmediğim bazı bileşiklerin parçalanmasının da çok uzun zaman alacağını söylediler. Bunlar yapılsın ama agaclar net bu işi firmalarla işbirliği yapmadan kendi kendine yapsın diyorsanız, o zaman yine bu imkansızdır derim. Çünkü o zaman pompaları da, bakterileri de, göllenmeleri, setleri, demiri, demir kafesleri hepsini hepsini agaclarnetin yapması gerekir.

Sn Bayındırmevki, bugün yeryüzünde nefes almanın haricinde yapacağınız her türlü eylemde yolunuz firmalarla kesişir. Firma ya da şirketlerden bu kadar korkmayın. Şirket ingilizcede company demektir. Bunun asıl anlamı "eşlik eden" yani birliktelik demektir. Bazı kişiler iş yapmak ve para kazanmak için biraraya gelerek bir birliktelik oluşturmuşlardır. Bunu mikrodüzeyde yaparken, makro düzeyde de ekonominin iyi işlemesini sağlarlar. Fırıncı un alır ekmek yapar satar para kazanır. Fırıncı elbise alır, elbiseci kazanır. Elbiseci, bankadan kredi alır, bankacı kazanır. Bankacı araba alır, araba satan ve üreten şirket kazanır. Bu arada fırıncı, elbiseci, araba fabrikası işçi çalıştırır ve bu işçiler yaşamlarını kaznır geçimlerini temin ederler. Bu çark böyle işler. Bu işleri yapanların hepsi birer şirkettir. Bu şirketler de para kazanmak için kurulmuşlardır. Amam şirketler de her şeyde olabildiğince özgür değildir. Yasalarla bağlıdırlar.

Şimdi agaclarnet bunlarla birlikte iş yapmamalı mı diyorsunuz. Agaclarnet bile para kazanır. Benim sizin ve diğer arkadaşların yazdığı yazıları okuyanlar çoğaldıkça tıklayanlar çoğaldıkça site reklam alır ve para kazanır. Bunun yanında toplumu bilinçlendirme gibi ulvi bir görev de üstlenmiştir tabii ki. Ben sizi anlamakta zorlanıyorum. O olmasın bu olmasın. Peki ne olsun?

acemi_caylak
19-12-2010, 23:44
Sn. Emektar,

Bu konuya yazmıyordum ancak saldırılarınız sürdüğü için yazmak zorunda kalıyorum. Önce bu sözler size ait.


Benim izlenimim burada bir grup hurrraa diyerek bir şirkete yükleniyorlar. Bence bu çok yanlış.
... dereyi doğal yoldan temizleyecek mikroorganizma yoktur.

Siz bilmiyor musunuz, dünyanın en büyük şirketlerinden
BP'nin okyanusta sondaj kuyusu patladı da milyonlarca ton ham petrol okyanusa aktı. BP firmasında çevre ve güvenlik en önemli konulardandır. Böyle olduğu halde demek ki kazalar yaşanabiliyor. Allah hepimizi kazalardan korusun!

Bundan 40 sene önce Belçikada bir derenin nasıl temizlendiğine tanık oldum.
Bir su firması dereye hem bakteri dozajladı hem pompalarla yapılan
gölcüklerde suya hava basıldı hem de dere yatağı üzerinde taşlardan setler yapıldı. Taşlardan setleri, demir kafeslere almışlardı.

Benim söylemek istediğim ilgili firmaya da gereksiz yere aşırı eleştiri yapıldığıdır.
Olaylar farklı gelişmiş olabilir. Bizler bilmiyoruz. Yürüttüğümüz fikirleri gerçek sanıyor olabiliriz.

Birincisi hangi grup "hurra" diye saldırmış. Bunlar bir grup değiller. Aksine agaclar.net yönetimini bile karşılarına alan ve yazıları silinmesine ve karşı tarafın "vatan haini" suçlamalarına rağmen, sizin gibi Hollanda'dan ahkam kesmeyip bizzat orada yaşayan ve olayı yerinde görüp inceleyen ve başından beri bu işi üstlenen firmanın düzmece senaryolarını tek tek ortaya çıkaran bir kaç tane iyi niyetli insan.

Tarihçeye bir bakacak olursak, derede kurbağalar fotoğrafı ile başlayan bir senaryoydu. Merak etmeyin bu fotoğrafı yazan gazeteyi de aradık ve gerçeklik payını sorduk. Haberi ajanstan aldık diye haberlerine sahip çıkma cesaretini dahi gösteremediler. Çünkü baştan sona düzmeceydi.

Yani bu "hurracılar" olayın nasıl geliştiğini çok iyi biliyorlar. Ahkam kesmeyip, gerçeklerden yola çıkıyorlar.

pH ve tankların sele kapılmasına gelince, bu firmanın bu işi bilmediğinin en iyi göstergesi.

Hadi mikroorganizmalar dereyi temizleyecek diyelim, bir an için buna inandığımızı varsayalım. En azından bu mikroorganizmlarının güvenliğini sağlamayıda mı düşünmediler. BP örneğini veriyorsunuz. Problem burada başlıyor zaten. Dünyadaki bütün şirketler kar üzerine kuruludur. Ve bilumum çevre kirliliğinden bunlar sorumludur. BP'de işin başındaki mühendislerin uyarısını dikkate almadığı, sızıntıya müdahaleyi geciktirdiği için bu felaket oldu. (Ayrıntısını gazeteleri dikkatli incelerseniz bulursunuz. Yani iddia ettiğiniz BP için çevre ve güvenlik değil kar ön plandadır.) Tıpkı hızlı tren kazasında ve dere yatağına yapılan yapılarda selden onlarca kişinin ölmesi gibi. Siz bilimsel uyarıları dinlemeyip ince kar hesapları yaparsanız felaket kaçınılmaz olur. İşte bu noktada Bayindirmevki dediklerini tam anlatamamış olabilir. Şirketlerin amacı hep kısa günün karıdır. Yağmur ormanlarında kereste için ağaç kesen bir firmanın amacı kardır. Bugünden baktığınızda bu firma rasyonel bir iş yapıp para kazanıyordur. Ancak kesilen her ağaç Himalayalardaki ya da Gröndland'daki buzulların erimesini biraz daha hızlandırıyor. Yani bir yanda kar bir yanda insanlığın geleceği. İşte bu noktada ikisi arasında uzlaşmaz çelişkiler vardır. Siz hangi taraftasınız?

Şu bakteri aşılama üzerine de bir kaç söz. Belçikalılar bakın doğrusunu yapmışlar. Ben değil siz söylüyorsunuz. Üstelik suya oksijende vermişler.

Dereyi doğal yoldan temizleyecek mikroorganizma yoktur diyorsunuz. Hiç laf cambazlığı yapmadan, ben bir çocuk gibi somut akıl yürütüyorum. Yani kürenin dışından bakıyorum. EM içerisindeki bakteriler topraktan elde edilmiş bakteriler. (Sadece sayısı 80'mi değil mi orası karışık. Neyse bizi ilgilendiren bu değil.) Madem bu bakteriler topraktan elde edildiler. Doğal olarak Ergene Nehrin'de de varlardı. Çünkü bu bakterilerin bir kısmı aynı zamanda suda yaşayan bakteriler. Ya da dereye karışan yağmur suları ile çevredeki topraktan zaten taşınıyorlardır. Yani dere doğal yollardan zaten dozlanıyor. Ve toprağın bir gramında bu baktrilerden milyonlarca adet var. Eğer bu bakteriler suda üreme şansı bulurlarsa (yeterli besin ve oksijen) sizin aklınızın alamayacağı kadar hızlı çoğalırlar. (Bakteriler eşeysiz olarak ürer ve ortalama 20-30 dk'da bir bölünürler ve bu artış hızı geometrik olarak artmaya devam eder.) Ne zamanki ortamdaki besin ve oksijen bitince aynı hızda da ölürler. Yani topraktan karışan bakteriler dozlanan EM içerisindeki bakteri sayısına 1-2 gün içerisinde bilemediniz aynı gün içerisinde ulaşırlar. Ancak başından beri iddia edilen neydi? Derede canlı yaşam yoktu, bakteriler ölmüştü. Topraktan karışan bakteriler öldüğüne göre, dozlanan bakteriler daha mı dirençli ki ölmesin. Çünkü suya sürekli çok zehirli kimyasal atıklar karışıyor.

İşte bu nedenle Ergene deresine uygulanacak en güzel çözüm, kimyasal atık deşarjını engellemek ve suya oksijen vermekten geçer. Gerisini zaten suda bulunan mikroorganizmalar doğal yollardan halleder. Aşağıdaki satırlar, Yıldız Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Gürdal Kanat tarafından Dünya Bankası Raporlarından aktarılıyor. "Enzim veya özel bakteri türü gibi sihirli teknolojilere inanılmamalı, çok iyi bir planlama yapılmalıdır." (Bu söyledikleri kompost için geçerli olsa da su arıtma içinde aynısı geçerli.)

Bu durumda Ergene'de somut olarak fazla maliyete girmeden eğimin yüksek olduğu yerlerde bentler yapılr ve yerçekimi kuvvetinden yararlanılarak su yüksekten aşağıya doğru akıtılarak sudaki çözünmüş oksijen miktarı artırılır. Diğer çözümlerin hepside daha maliyetli olup küçük bir kasabanın tek başına altından kalkabileceği çözümler değildir.

Bu başlıkta Sevgili Malina' nında ısrarla vurguladığı "hiç bir şey yapmayalım mı" diye serzenişine de işte somut yanıt. Yapılan yanlışı alkışlayacağınıza, (Ki bu durumda altyapı hazır olmadan hızlı tren seferlerini başlatanları savunanlardan hiç bir farkınız kalmaz.) basit ve uygulanabilir çözümlerin hayata geçirilmesine katkıda bulununuz.

Sn Emektar, son bir sorum daha olacak. Hollanda'da EM'nin litresini kaça aldınız? Ben Almanya fiyatını biliyorum. Türkiye' dekinin 3 te biri. Oradaki fiyatıda siz açıklarsanız sevinirim.

Cumhur Tonba
20-12-2010, 01:00
İşte bu nedenle Ergene deresine uygulanacak en güzel çözüm, kimyasal atık deşarjını engellemek ve suya oksijen vermekten geçer(acemi çaylak)

Zaten atık deşarjı bir engellenebilse, proplemin % 90 ı hallolacak. Daha evvel paylaşmış olduğum fotoğraflarda da görmüş ve mesajlarımda okumuşsunuzdur. Yazın 10-15 metre genişlik ve 1-1,5 metre derinliğe çekilen nehir ilk taşkınlarda yer yer 4-5 km genişlik ve 4-5 metre derinliğe ulaşıyor. Tamamen temiz yağmur ve kar suyu geliyor. Atık deşarjı dursun, ilk taşkından sonra nehirde balık bolluğu olur.

Ve de Ergene nehri için ciddi bir çalışma başlatılacak gibi. 450-500 milyon avro tutarında. Dilerim lafta kalmaz.

bayindirmevki
20-12-2010, 02:28
Yazdıklarınız maalesef açık filan değil. Biraz dürüst olmak lazım. Sadece kendinizce eleştirilerde bulunuyorsunuz, sanki sizin bir öneriniz varmış gibi bir şeyler yazıyorsunuz. Nedir öneriniz, bu gibi durumlarda kirletilmiş bir dere sizce nasıl temizlenir diye soruyoruz, cevap yok. Onun yerine yine şu kötü, şu olmasın gibi bir şeyler yazıyorsunuz.

Defalarca kere, peki ne öneriyorsun, ne yaplırsa böyle dereler temizlenir diye soruluyor, "ağaçlar.net firmalarla işbirliği yapsın mı yapmasın mı" gibi garip yanıtla kendinizce bağlıyorsunuz.

Yokmu hiç pozitif bir düşünceniz? O zaman neden, sanki arkasından bir şey getirecekmişsiniz gibi "Bir çevre çalışması olacaksa agaclar.net kendi çatısı altında üyelerini örgütleyerek yapabilir" gibi bir laf ediyorsunuz?

Sayın Meyvelitepe,

Takılmışsınız. Dereyi nasıl temizleyelim, nasıl temizleyelim? Benden başı olmayan işin sonunu söylememi bekliyorsunuz. Önce agaclar.net, yok vazgeçtim siz. Çünkü olayı sahiplenmiş hep siz yazıyorsunuz. Bir öz eleştiri yapmanız gerekmez mi. Nerede hata yaptım da "Ergene Nehrinin temizliği Muratlı kolu üzerinde başladı" gibi masum bir başlık altında açılan konu bu düzeye geldi.

Para kavgaları, kullanılan insanlar, verilen vaadler, tutulmayan sözler, eksik ve baştan savma yapılan işler, doğal afetleri ön görememek, insanları tehdit etmek, gönderilen malzemeyi takip etmemek. Hangi birini sayayım. İşi veren bile açık açık şikayet etmiş. Bu sorunları yaşatan firmayla irtibati ben mi kurdum? Yoksa agaçlar.net yok, yok hep siz benle muhatap olduğunuza göre, siz mi? Hiç öz eleştirinizi yapmadan. Bunların bir daha yaşanmaması için tedbirlerini tartışmadan. Öğle Ankarada bir firmanın uygulamasına katılıp da önlerine başka seçenek konmamış insanların yorumları ile değil gerçek bir beyin fırtınası ile tüm dünyanın uyguladığı seçenekleri tartışmadan. Dereyi nasıl kurtaralım?

Olur; Ben söyleyeyim. Siz uygulayın. Derhal internet taramasına başlıyorum. Bir mikro mikrop bulur öneririm. Ne kadar demokratik olur!

Önce öz eleştiri yapılsın. Karşı çıkanlar niye karşı çıkıyor diye suçlanacağına. Bu insanların karşı çıkmaları için gereken nedenlere niye sebep olduk diye düşünülsün.

Soru sormaya ve yönetimin hoşlanmadığım işlerini eleştirmeye hakkım varken, bu hakkımı çarpıtıp, sanki dereyi benim cevabım kurtaracakmış gibi günlerdir sıkıştırıyorsunuz. Yok eleştiri yapıcı olmalıymış. Siz öyle yapıyorsunuz diye herkes de öğle yapmalı. Sanki yapıcı eleştirinin sonucu her zaman doğru çıkarmış gibi.

Sizin için ağzımdan istediğiniz lafı almak dereden daha önemli oldu her halde. Konuyu çarpıtmayın. Bir forumun bir firma ile girdiği işbirliğinin sonuclarını tartışıyorum, Bundan çıkarttığım fikri söylüyorum, dereyi kurtarmayı değil. Önce bu tartışmayı bitirin. Dereye de sıra gelir.

acemi_caylak
20-12-2010, 07:44
Sevgili Bayindirmevki,

Kullanılan dile biraz dikkat etsek. Kişileri incitmeyecek kelimeler seçsek daha doğru değil mi?

malina
20-12-2010, 11:54
Ben sık sık agaclar.net ile firma işbirliğinden bahsetmiyorum. "Nerede kalmıştık" diyen sizsiniz. Buna gönderme yapıyorum.


Bir forumun bir firma ile girdiği işbirliğinin sonuclarını tartışıyorum, Bundan çıkarttığım fikri söylüyorum, dereyi kurtarmayı değil. Önce bu tartışmayı bitirin. Dereye de sıra gelir.

Karar verseniz, işbirliği var mı yok mu? Ne mene bir işbirliği ki temizlikten önce geliyor? Ne tür çıkarlar olduğunu düşünüyorsunuz?

Dediklerimi anlayamadığınız türü cevaplar yazmışsınız. Demediğim şeyleri demişim gibi okursanız anlaşılmaz tabii... Yazılanlar yukarıda, tekrar okuyan anlar...



İşte bu nedenle Ergene deresine uygulanacak en güzel çözüm, kimyasal atık deşarjını engellemek ve suya oksijen vermekten geçer.


"Kimyasal atık deşarjını engelleme" herkesin kesinlikle fikir birliğine vardığı bir şey zaten... Öneri diye yazmanıza bile gerek yok. Genel devlet politikasını bir yana bırakalım, kirliliklerini arıtmadan boşaltan firmalara karşı yerel belediyeler ne yapmış?

"Suya oksijen verme" Bunu belediye yapacak herhalde. Konusunda uzmanlaşmış bir firma olaya dahil olsa, para karşılığı bu işi yapacağı için baştan karşı olacaksınız demektir.

Bu arada, belediyelerin bu tür temizlik için yaptığı harcamalar, başka firmaya para ödemezlerse "bedava" yapılıyor anlamına gelmiyor herhalde...

acemi_caylak,
Bayindirmevki'nin sorunu sadece kullandığı dil mi? Yukarıda yazdığım mantık hatalarını siz farketmiyor musunuz?

acemi_caylak
20-12-2010, 12:32
"Kimyasal atık deşarjını engelleme" herkesin kesinlikle fikir birliğine vardığı bir şey zaten... Öneri diye yazmanıza bile gerek yok. Genel devlet politikasını bir yana bırakalım, kirliliklerini arıtmadan boşaltan firmalara karşı yerel belediyeler ne yapmış?

Sevgili Malina,

Agaclar.net'in bu yerel belediyeleri harekete geçirmesi için hangi olanakları var? İsterseniz bunu tartışalım. Mutlaka yapılacak bir şeyler vardır. Belki hemen bir sonuç alınamayabilir. Allianoi gibi başarısızda olunabilir. Ancak gerek merkezi yönetimler, gerekse yerel yönetimler üzerinde kamuoyu baskısı arttıkça daha dikkatli adım atmak zorunda kalırlar diye düşünüyorum.

Emektar
20-12-2010, 12:54
Sn Acemi caylak
Siz üzerinize neden alındınız? Ben ne size ne de başka birine saldırmıyorum. Ben barışcıl bir insanım öyle saldırıyla falan işim olmaz. Sadece sağduyulu yazı yazmaya ve herkesi mantıklı olmaya davet edebilirim. Çünkü bu konunun bu platformda mantık çerçevesini aştığını düşünüyorum. Verdiğim BP örneği bile saptırılıyor. Benim bu platformda karşı olduğum şey bazı kişilerin hayalperest düşünceleridir.

Bugün dünyada kurulu bir kapitalist düzen var. Bu kapitalist düzene göre şirketler kurulur ve amaçları kar elde etmektir. Doğrudur ve böyle de olmalıdır. Ama çevreyi kirletmek değildir. Böyle de olmalıdır çünkü kar edemeyen firma gelecekte sürekliliğini sağlayacak artı değeri yaratamamış olur. Sürekli bazı kişiler bu cümleyi tekrarlayarak sanki kar etmek tüm kötülüklerin anasıymış gibi sunuyorlar. Benim karşı olduğum görüş budur.

Ve lütfen elmayla armudu birbirine karıştırmayalım. “Kar elde etmek için her yol mübahtır” anlayışının tamamıyla karşısındayım. Aklı başında herkes buna karşıdır. Hiçbir mazeret böyle bir görüşü haklı kılamaz. Zaten firmaların hangi konularda faaliyet gösterecekleri, neyi yapıp neyi yapamayacakları, atıklarını nasıl ve hangi durumda nereye deşarj edebilecekleri, bu deşarj parametlerinin neler olacağı hep yasalarla belirlenmiştir. Bu yasalara uyulmaması durumunda verilecek cezalar da bellidir. Eğer cezalar az geliyorsa artırılmalıdır.

Yasalara uyulması ayrı bir konudur. Yasalara uymayanlar suç işlemiş olurlar. Bazı arkadaşların çelişkileri tüm firmalar kar üzerine kuruludur öyleyse kirletirler mantığıdır. Bu doğru değildir. Suç işleyenlerle yasalara uyanları aynı kefeye koyamazsınız.

Bugün Tekirdağda atıksu deşarjında yasalara uyan ve amacı kar elde etmek olan birçok tekstil firması biliyorum. Şimdi tüm tekstil firmaları kar etmek amacıyla kurulmuştur öyleyse çevreyi kirletir diyebilir miyiz? Bence diyemeyiz.

İsterseniz bir örnek vereyim: Çorlu'da Can Tekstil. Türkiyede Çevre Yönetim Sistemi belgesini ilk alan firmadır. Çevreye zarar vermemek için canla başla çalışmaktadırlar. Ergeneyi de kirletmemektedirler. Kar da ediyorlar. Demek ki her kar eden çevreyi kirletmiyormuş. Sorumlu firmalar da var.

Benim anlamadığım bazı kişilerin düz mantıkla tüm firmaları tüm kar amacı taşıyan birliktelikleri çevreyi kirleten olarak görmeleridir. Bu yanlıştır. Ayrıca, bazı firmalar çevreyi kaçınılmaz olarak kirlettikleri için (burada kaçınılmaz dememin sebebi karbondioksit salınımına neden olmalarıdır).

Dünyanın başka yerlerindeki çevre projelerine mali açıdan destek olarak karbon hesaplarını dengelemektedirler. Yani bu firmalar da kar ettikleri halde balansa bakıldığında çevreyi kirletmemektedirler. Bunları görmezden mi geleceğiz? Ben “ahkam kesmiyorum” dünyadaki gerçek durumu anlatıyorum. Lütfen kar etme olayına takılıp kalmayalım. Herkes kar etmek zorundadır ama bunu yasalara uyarak yapmalıdır. Maalesef bugün yeryüzünde kar etmeden üretmeye insanların gereksinimlerini karşılamaya dayalı bir sistem yok. Varsa arkadaşlar belirtsinler lütfen. Bu konuyu kapatıyorum. Ayrıca firmaların her şeyi öngörmesi de mümkün olamayabilir. Eğer herkes her şeyi öngörebilseydi, dünyada kaza diye birşey hiç olmazdı!

Öyleyse benim saptadığım 2 konu var:

1- Şirketlerin kar etmesi doğaldır. Yasalar çerçevesinde kar edilmelidir. Yasalara uymayan firmalar suç teşkil eder ve devletin kurumları tarafından cezalandırılır. (Örneğin, Amazon ormanlarını yasadışı yoldan kesip palmiye ağacı diken ya da marijuana yetiştiren firmaların cezalandırılması gibi). Bu 2 konu birbirine karıştırılmamalıdır.

2- Herşey önceden öngörülemeyebilir. (Örneğin sel, deprem, yangın, patlama). Ama yasalar çerçevesinde bu tür olaylara karşı önlemler alınır. Önlemler alınsa bile deprem, sel, yangın, patlama oluşabilir!
Eğer bu 2 konuda hem fikirsek devam edebiliriz.

Sizleri bilmem ama ben her olaya pozitif olarak bakma taraftarıyım. Aksi takdirde yaşam dayanılmaz bir işkence olurdu. Sn Acemi diyor ki:

Dereyi doğal yoldan temizleyecek mikroorganizma yoktur diyorsunuz. Hiç laf cambazlığı yapmadan, ben bir çocuk gibi somut akıl yürütüyorum. Yani kürenin dışından bakıyorum. EM içerisindeki bakteriler topraktan elde edilmiş bakteriler. (Sadece sayısı 80'mi değil mi orası karışık. Neyse bizi ilgilendiren bu değil.) Madem bu bakteriler topraktan elde edildiler. Doğal olarak Ergene Nehrin'de de varlardı. Çünkü bu bakterilerin bir kısmı aynı zamanda suda yaşayan bakteriler. Ya da dereye karışan yağmur suları ile çevredeki topraktan zaten taşınıyorlardır. Yani dere doğal yollardan zaten dozlanıyor. Ve toprağın bir gramında bu baktrilerden milyonlarca adet var. Eğer bu bakteriler suda üreme şansı bulurlarsa (yeterli besin ve oksijen) sizin aklınızın alamayacağı kadar hızlı çoğalırlar. (Bakteriler eşeysiz olarak ürer ve ortalama 20-30 dk'da bir bölünürler ve bu artış hızı geometrik olarak artmaya devam eder.) Ne zamanki ortamdaki besin ve oksijen bitince aynı hızda da ölürler. Yani topraktan karışan bakteriler dozlanan EM içerisindeki bakteri sayısına 1-2 gün içerisinde bilemediniz aynı gün içerisinde ulaşırlar. Ancak başından beri iddia edilen neydi? Derede canlı yaşam yoktu, bakteriler ölmüştü. Topraktan karışan bakteriler öldüğüne göre, dozlanan bakteriler daha mı dirençli ki ölmesin. Çünkü suya sürekli çok zehirli kimyasal atıklar karışıyor.

Sn Acemi caylak,

ben Hollanda, Almanya ve Göney Afrika’da olmak üzere 3 EM Konferansına katıldım. Prof Teruo Higa’yı yakından tanıma fırsatı buldum ve EM’yi birinci ağızdan onun makalelerinden öğrendim. Kusuruma bakmayın ama bu yazdıklarınız tam olarak doğru değil. Bu sizin suçunuz değil tabii ki. Bilmiyor veya yanlış duymuş olabilirsiniz. Ben, dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım.

Benim bildiğim kadarıyla EM sadece topraktan üretilmemiştir. Yerin ve okyanusların derinliklerindeki anaerobik ortamda yaşayan bazı yararlı mikroorganizmaları da içermektedir. EM, belirli oranlarda yararlı mikroorganizma türleri içerir. Anaerobik mikroorganizmalar EM’nin en önemli unsurlarıdır (Bunu söyleyen Higanın kendisidir). Gerisi zaten yine bleirli oranlarda mayalar ve laktik asit bakterileridir. Sizin toprak ve mikroorganizmalar konusunda uzman olduğunuzu biliyorum ancak EM’yi sadece toprak mikroorganizmalarıyla açıklamak biraz yanlış olur kanaatindeyim.

Ayrıca, Ergene Nehri’nin yatağının dibi toksik çamurla ve patojenlerle doludur. Bu patojenlerin hakim olduğu bir ortamda kendiliğinden EM'nin oluşmasını (Eğer oluşursa tabii) birkaç yüzyıl beklemek gerekebilir. Bu kadar çok patojenin olduğu bir ortamda yararlı mikroorganizmanın kendiliğinden oluşmayacağını siz de tahmin edersiniz.

Bildiğim kadarıyla, EM yerel yararlı imkroorganizmların artmasını ve fırsatçı mikroorganizmaların yararlı gibi davranmasını sağlar ancak artan yerel yararlı mikroorganizmalar EM’nin oluşmasını sağlamaz. Eğer sizin dediğiniz gibi, ortamda yeterince oksijen ve besin var olduğunda EM kendiliğinden oluşabilseydi, o zaman toprağa dışardan EM atmamıza gerek kalmaz, sadece hayvan gübresi vermemiz ve toprağı altüst etmemiz yeterli olurdu, değil mi?

Hem EM sadece yararlı mikroorganizma değil, belirli oranlarda biraraya gelmiş yararlı mikroorganizmadır diye biliyorum. Eğer sadece yararlı mikroorganizma olsaydı ve oran önemli olmasaydı, melas ilave edilerek sürekli çoğaltılabilirdi. Böylece EM satan firma da iflas ederdi. Ama durumun böyle olmadığını biliyoruz. EM’yi ancak bir defa çoğaltabiliyorsunuz. Sürekli çoğaltmada mikroorganizmalar arasındaki oran bozuluyor ve aynı etkjyi göremiyorsunuz. Yanılıyor muyum?

Derede canlı yaşam yoktu, bakteriler ölmüştü. Topraktan karışan bakteriler öldüğüne göre, dozlanan bakteriler daha mı dirençli ki ölmesin. Çünkü suya sürekli çok zehirli kimyasal atıklar karışıyorDereye doğal yoldan gelen yararlı bakteriler hem EM değil hem de yeterli değil.


İşte bu nedenle Ergene deresine uygulanacak en güzel çözüm, kimyasal atık deşarjını engellemek ve suya oksijen vermekten geçer. Gerisini zaten suda bulunan mikroorganizmalar doğal yollardan halleder. Aşağıdaki satırlar, Yıldız Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, Gürdal Kanat tarafından Dünya Bankası Raporlarından aktarılıyor. "Enzim veya özel bakteri türü gibi sihirli teknolojilere inanılmamalı, çok iyi bir planlama yapılmalıdır." (Bu söyledikleri kompost için geçerli olsa da su arıtma içinde aynısı geçerli.)

Tamam sizinle aynı görüşteyim. Kimyasal atık deşarjı engellenmeli. Zaten bunu herkes söylüyor. Ama nasıl? Onlarca yıldır, herkes bağırıyor, yetkililer ve ilgililer demeçler veriyorlar: Kimyasal atık deşarjı engellenmelidir diyorlar. Ama nedense engellenemiyor. Bunu TBMM bile engelleyemiyor. Keşke dediğiniz gibi bıçak gibi kesilerek bu deşarj engellenebilse. Şimdilik bu istek pek gerçekçi gibi görünmüyor.

Kirletenlerin dayandıkları en büyük kirletme argümanı şuydu: Önce devlet temizlemek için bir şeyler yapsın. Bence Ergenenin temizliği için devlet tarafından birşeyler yapılmaya başlansa, belki bu kirletenleri de birşeyler yapmaya zorlayabilir. Ben bu yüzden ve EM’nin bu işi yapabileceğine inandığım için nehirdeki temizlik çalılşmalarını destekliyorum. Sizlerin görüşü farklı olabilir. Saygı duyarım.

Bu durumda Ergene'de somut olarak fazla maliyete girmeden eğimin yüksek olduğu yerlerde bentler yapılr ve yerçekimi kuvvetinden yararlanılarak su yüksekten aşağıya doğru akıtılarak sudaki çözünmüş oksijen miktarı artırılır. Diğer çözümlerin hepside daha maliyetli olup küçük bir kasabanın tek başına altından kalkabileceği çözümler değildir.

Dediğiniz doğrudur. Oksijen arıtırıcı çalışmalar mutlaka yapılmalıdır. Ama benim bildiğim kadarıyla, EM uygulaması da o kadar pahalı olmamalıdır. Çünkü EM Japonya insanların yaşamlarında fark yaratacak bu tür çevre projelerine ürün desteği de vermektedir. Bence Ergeneyi mutlaka desteklerler. EM uygulaması zannettiğiniz kadar pahalı olmayabilir.

Ergenenin tümü için, Sayın Cumhur’un bahsettiği 450 – 500 milyon Avro’luk çalışmayla karşılaştırılamayacak kadar ucuz olacağını tahmin ediyorum. Eğer firmayla diyalog yolları kapanmamış olsaydı, bu konu kendilerine danışılabilirdi.

Haklarındaki bu kadar olumsuz yazıdan sonra (ki ben burada firmaya haksızlık edildiğini tekrarlamadan geçmeyeceğim) dönüp de agaclar.net platformundan tekrar iletişim kuracaklarını sanmıyorum. Ama ben de önyargılı konuşmamalıyım, bu kendi bilecekleri iştir. Sizler gibi karşı olanlar olduğu gibi, benim gibi destekleyenler de mevcut. İnşallah bu platforma geri dönerler çünkü EM’nin dünyada daha yapacağı çok şey olduğuna inanıyorum.

Biraz fazla uzattım galiba kusuruma bakmayın. Hollanda da EM’yi ben dolaylı olarak acentadan alıyorum ve 30 Euro ödüyorum. Aktifleşmiş alırsam fiyatı 5 Euro.

Cumhur Tonba
20-12-2010, 13:05
Sayın Emektar,
Bu satırları sizden alıntı. (Ergenenin tümü için, Sayın Cumhur’un bahsettiği 450 – 500 milyon Avro’luk çalışmayla karşılaştırılamayacak kadar ucuz olacağını tahmin ediyorum)

Ben kısaca yazmıştım. Bu projede tüm ergeneyi kaplayan ve 3 ana bölümde toplama istasyonları kurulması, atıkların tümünün temizlenmesi ve su kalitesinin 4 ncü sınıftan 3ncü sınıfa yükseltimesi düşünülüyor. Aslında tüm bu yazışmalar, yürüyüşler, sivil toplum çalışmaları Ergene nehri'nin kurtarılması için ses getirdi diyebiliriz.
Dilerim Ergene kurtulur. Hepimizin tek isteği bu.
Selam ve saygılarımla.

Cumhur Tonba
20-12-2010, 13:14
Ergene Nehri`nin kirlilik sorunu çözülecek

Trakya`nın en büyük çevre sorunu haline gelen Ergene Nehri`nin dördüncü sınıf olan su kalitesi, 3 yılda üçüncü sınıf, 5 ila 10 yılda ikinci sınıf olacak.

Trakya`nın en büyük çevre sorunu haline gelen Ergene Nehri`nin dördüncü sınıf olan su kalitesi, 3 yılda üçüncü sınıf, 5 ila 10 yılda ikinci sınıf olacak.


Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, üniversite ve çevre danışmanlık firması işbirliği ile Ergene Nehri için ``Meriç-Ergene Havzası Endüstriyel Atıksu Yönetimi Ana Plan Çalışması`` başlıklı proje hazırlatıldığı belirtildi.


Proje ile Ergene Nehri`nin kirlilik sorununun ortadan kaldırılacağı, ayrıca Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne`yi kapsayan bölgenin atık su arıtımı sorununun çözüleceği ifade edildi. Proje kapsamında hazırlanan alternatiflerden hangilerinin kullanılacağı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünce karara bağlanacağına dikkat çekilen açıklamada, projenin öngörülerinden bazıları şöyle sıralandı:


``-Tüm Ergene Nehri ve kollarında, halen dördüncü sınıf olan su kalitesi 3 yılda üçüncü sınıf, 5 ila 10 yılda ikinci sınıfa ulaşacak. Böylece içme suyundan sonraki en iyi kalite suya kavuşulacak.


-Endüstriyel atık sular mümkün mertebe toplanarak ortak ileri arıtma tesislerinde arıtılacak.


-Havzadaki yerleşimlerin evsel atık su arıtma tesisleri belediyeler tarafından en kısa sürede tamamlanacak.


-Seçilecek alternatife göre 285 ila 410 milyon avro tutarında çevresel yatırım yapılacak.


-Kurulacak atık su tesislerinde arıtılacak sular 1,5 kilometrelik bir tünelle Marmara Havzası`nda kurulacak hidroelektrik santralinde kullanılacak. Böylece yatırım maliyetlerinin bir bölümünün karşılanması için finansman yaratılacak. Ayrıca arıtılmış atık su Marmara Denizi dibine deşarj edilecek. Bu işlem ile Ergene`ye atık su dahi deşarj edilmezken, arıtılmış olduğu ve deniz dibine deşarj edileceği için Marmara Denizi`ne de zarar verilmeyecek.


-Finansal kaynak olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kredileri, Çevre ve Orman Bakanlığı fonları, kamu-özel sektör işbirliği, Hazine ve özkaynaklardan yararlanılacak.


-Atık su deşarjına karşı güçlü bir izleme-denetim sistemi kurulurken, caydırıcı cezalar uygulanacak

Emektar
20-12-2010, 13:41
Sn Cumhur
Haber için çok teşekkürler. Nihayet Ergeneye atıksu deşarjı durdurulacak demektir. İnşallah bunlar yapılır. Bunlarla birlikte, dere yatağındaki birikmiş çamurların ortadan kaldırılması için yapılacak Bokashi + EM çalışması hem koku sorununu hem de toksik çamur sorununu tamamen ortadan kaldıracaktır. Nehre atıksu deşarjı da kesileceği için sorun yok demektir. İnşallah bu nehir kurtarılacak gibi görünüyor sonunda. Tekrar teşekkürler.

malina
20-12-2010, 13:49
Kirletenlerin dayandıkları en büyük kirletme argümanı şuydu: Önce devlet temizlemek için bir şeyler yapsın. Bence Ergenenin temizliği için devlet tarafından birşeyler yapılmaya başlansa, belki bu kirletenleri de birşeyler yapmaya zorlayabilir.

Devletin temizleme yapması bile gerekmezdi. Yeterli denetimi yapmış olsaydı tabii...

Bence en büyük dayanakları "Önce devlet temizlemek için bir şeyler yapsın" değil. Devlet nasıl olsa ses çıkarmıyor, doğru düzgün yaptırım uygulamıyor; neden daha fazla yatırım, yapıp kirletmemeye çalışayım ki?

acemi_caylak
20-12-2010, 13:53
Sn. Emektar,

Siz Dogasever misiniz? Diliniz ve kullandığınız cümeleler neredeyse bire bir aynı. Umarım yanılıyorumdur.

Emektar
20-12-2010, 14:02
Sn Acemi Çaylak,

Doğasever'in yazılarını ve bloglarını okudum. Kitabını da okudum ama kendisini kişisel olarak tanımam. İnsanların hitap tarzları birbirlerine benzeyebilir. Doğasever, fikirlerine katıldığım ve takdir ettiğim bir arkadaştır. İyi niyetle çevreyle ilgili pek çok şey yapmaya çalıştığını biliyorum ve duyuyorum. Sizin de pek çok fikirlerinize katılıyorum ve sizin de iyi niyetli olduğunuzu düşünüyorum.

Emektar
20-12-2010, 14:17
Devletin temizleme yapması bile gerekmezdi. Yeterli denetimi yapmış olsaydı tabii...

Bence en büyük dayanakları "Önce devlet temizlemek için bir şeyler yapsın" değil. Devlet nasıl olsa ses çıkarmıyor, doğru düzgün yaptırım uygulamıyor; neden daha fazla yatırım, yapıp kirletmemeye çalışayım ki?

Çok haklısınız Sayın Malina. Benim söylediğim biraz eksik oldu. Yasalar yaptırımla birlikte uygulanırsa anlam kazanıyor herhalde. Denetim şart. Sanırım ve ümit ederim ki Sayın Cumhur'un haberini verdiği proje çerçevesinde Ergene üzerinde her kilometrede bir analiz istasyonları kurulur da, deşarj eden olursa anında tespit edilir ve en ağır cezalar verilir.

MeyveliTepe
20-12-2010, 15:45
Arkadaşlar,

Bu başlıkta 7 sayfa olmuş. Her şey 9 Ekim tarihinde Sn.Doğasever'in Ergene nehri Muratlı kolu üzerinde, kısa vadede deredeki kokuların önlenmesinin hedeflendiği bir Muratlı kaymakamlığı projesi olarak duyuruldu.

Bu duyurudan bazı önemli bölümler;

"Çorlu Deresi'nin temizlenmesi için daha önce çeşitli üniversitelerle görüşmeler yaptıklarını, araştırmalarında Japon bilim adamlarının bir bakteri geliştirdiğini tespit ettiklerini belirterek bu yönde harekete geçtiklerini söyledi…"

"Hedeflerinin ilk bir ay içinde dereyi pis kokudan arındırmak ve bunda başarılı olunması halinde tüm Ergene'ye sistemi uygulamak olduğunun altını çizen Kaymakam Tat, ''Bir yıllık hedefimiz ise buradaki canlı hayatı tekrar başlatabilmek. Çorlu Deresi'nde olumlu sonuç aldığımızda bu yöntem Ergene havzasının kurtulmasında büyük rol oynayacak'' dedi…"

EM dozajlaması ve özellikle çamur topları kullanımının kirlenmiş suları temizlemekte kullanılan alternatif yöntemlerden biri olduğu, özellikle de uzak doğuda bazı örneklerinin mevcudiyeti bilinmekte.

Kaymakamlık makamının bu bilinirlikten hareketle bir proje hazırladığını anlıyoruz. Ertesi yıla varan hedefler söyleminden projenin kısa vadeli olmadığını, muhtemelen birden çok aşamadan oluştuğunu çıkarsıyoruz.

Bu dere ve genel olarak Ergene-Meriç havzası, 3-4 tane ili, bir çok ilçeyi, yüzlerce yerleşim birimini kapsayan, Çorlu ve Çerkezköy'de yoğunlaşan çok sayıda fabrikayı barındıran, genel olarak çevrenin, özellikle de suların yıllardır ve hesapsızca kirletilmeke olduğu bir bölge.

Muratlı kaymakamlığının hangi kapsamda bir proje hazırladığını, bunun merhalelerini, proje planını, kontrol noktalarını, başarı faktörlerini, mali uygunluk hesaplarını bilmiyoruz.

Dahası, Muratlı gibi başka pek çok ilçeyi, birden fazla ili ilgilendiren ortak bir sorun için hazırlanan çok daha büyük bir projenin bir parçası olup olmadığını da bilmiyoruz.

Ancak, duyurulan bu projenin en azından ilk başındaki aşamada bir alternatif metod olarak EM dozlamasının seçildiğini, bu işlerin bir kısmının taşeronluğunun da (knowhow, ürün ve hizmet sağlanması manasında) EM temsilcisi şirkete verildiğini anlıyoruz.

Forumdaki yazışmalar, proje tarafında EM temsilcisi şirketin yetkili veya bilgili kişileriyle, konuya ilgili gösteren forum üyeleri arasında gerçekleşti. Projenin gerçek sahipleri, projenin eni, boyu, süresi, içeriği, başarı faktörleri vb. hakkında bilgi vermediler.

Durumun vehametini ve büyüklüğünü bilen forum üyeleri tarafından ilk verilen tepkiler sorgulayıcı ama yapıcı mahiyette oldu.

Yazışmalara katılan herkesin tartışmasız ortak noktası, binlerce fabrika ve sanayi tesisisinin ve yüzlerce yerleşim biriminin süregelen kirletme işlemi sonlanmadan bir temizliğin gerçekleşebileceğindeki şüphe idi. Bu noktada ne EM temsilcisi şirketin yetkilileri, ne de ilgili üyeler farklı bir şey söylemediler.

Evet, kirlenme durdurulmalıydı. Kirlenme devam ederken yapılabileceklerin marjinal olmaktan, geçici sonuçlar göstermekten öteye geçemeyeceği, sürdürülebilir olamayacağı gayet açık idi ve temelde net bir itiraz hatırlamıyorum.

Ancak buna rağmen, projenin burada bizlere yansıyan bölümünde böyle bir merhale olduğu anlaşılıyordu.

Yazışmalarda EM temsilcisi şirketi temsil eden bir üye;

"Tartışmaları yapan sizler konunun (doğasever dahil) amacını,ne zaman başladığını,ne zaman son bulduğunu,bu çalışmanın bir deneme olarak bir arge olup olmadığını,uygulamanın bölgede kirletiçilerin çözümünde ne gibi bir yarar sağlıyacağını,kirletiçileri çözerken geçecek zamanda bölge insanını bir nebze olsun rahatlatmak içinmi düşünüldüğünü vs,vs,vs bilmeden..."

diyordu. Bunu en azından projenin tam boyutu ve içeriği bilinmeden yapılan yazışmaların yetersiz kalacağının bir ifadesi olarak görebiliriz. Aynı zamanda, projenin bir kısmının ilgili şirket temsilcisi tarafından bilindiği ancak burada açıklanmadığı anlamına da geliyor.

Benim yorumum ise, projenin tamamına proje sahibi kurum hakimdir, hizmet ve ürün sağlayıcı şirket temsilcilerinin de projenin tamamını bilmesi gerekmez.

Yazışmaların devamında ise bu gibi forum ortamlarında çokça rastlandığı üzere, koku gittiydi, gitmediydi, gitti ama başka sebepten gitmiştir, kurbağa vardı, yok fotomontajdı (bu laf geçmedi ama kastedildi) gibi polemikler başladı.

Bu gibi polemikler bir noktaya kadar normaldir, çünkü her iddianın doğru ve yanlış kısımları bulunabilir.

Gerçek olan ise, proje ve içeriğine ait yeterli bilgiye sahip olmaksızın, çokça yorum ve iddialar ile yazışılır duruma gelinmesiydi.

Böyle durumlar, her alanda olduğu gibi provokasyon ortamlarını da hazırlar. Nitekim (bana göre) öyle de oldu. Konuya en azından kavram olarak vakıf katılımcılar ise provokasyonu gördükleri halde, sınır çekip tartışmayı sağduyu çerçevesinde tutmaya pek gönüllü olmadılar maalesef.

Provokasyon, proje sahibince projenin bu merhalesinde kullanılmasına karar verilmiş ürünü bir şekilde sevmeyen, şirketini de sevmeyen, genel olarak ve zaten firmaları da sevmeyen bir söylem etrafında yeşerdi. Üstüne gidildiğinde ise aslında söylenebilecek bir şeyin olmadığı anlaşıldı. Burası işin üzücü kısmıydı.

Neler yapılabileceğine ve gerçekte ne durumda olunduğuna gelince işler biraz daha farklı görünüyor.

MeyveliTepe
20-12-2010, 16:34
EM teknolojisinin kirlenmiş suların temizlenmesinde kullanıldığının bilindiğinden söz etmiştim. Bu konuda epey bir örnek de var.

Çok uzun araştırmalara girişmeden, İngilizce yazılmış dökümanlardan hemen rasladıklarım Malezya ile ilgili örnekler. Orada bir akarsu ve bir gölün temizlenmesi süreçleri anlatılıyor.

Temizlenme sürecine kalabalık toplum bireylerinin da katılması, toplum bilincinin artmasında, bu projelerde emek vermiş binlerce insanın temiz çevre konusunda duyarlılık ve sahip çıkma güdüsünün arttırılmasına kadar pek çok etkisi olmuş.

Bu konuda pek çok yazı var. İki tanesine buradan (http://green-malaysia.webnode.com/news/effective-microorganism-em-mud-balls-/) ve buradan (http://want2green.com/2010/03/12/magical-mud-balls/) ulaşabilirsiniz. Bu yazı ise (http://envdevmalaysia.wordpress.com/2009/09/15/fleeting-effect/), EM teknolojisi ve çamur toplarının önemli etkilerinin yanısıra sürdürülebilir olmadığını da vurguluyor. Bunu tabi ki, kirlenmenin sonlandırılamamasına bağlıyor, ki haklıdır.

Neticede, EM teknolojisi bir alternatif metod olarak, özellikle de toplumu oluşturan bireylerin de katılımıyla (bunu en az temizlemenin kendisi kadar önemli görüyorum) diğer başka metodlarla birlikte kullanılabilir. Kullanılmalıdır da.

Cumhur beyin bahsettiği gibi bu konuda oldukça geniş kapsamlı bir plan var.

Çevre Bakanlığı, Köy İşleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, İller Bankası, Tarım Müdürlükleri, Valilikler vb. gibi paydaşları olan, iyi bir inceleme ve bilgi hakimiyetine sahip, temelde binlerce sanayi tesisi ve yerleşim yerlerinin arıtılmamış atık su deşarjını önlemeye yönelik bir plan bu. Daha yeni bir versiyonu olabilir, 213 sayfalık 2007 versiyonuna buradan (http://edirne.cevreorman.gov.tr/Edirne/Files/dizin/cevre/bilgi/Ergene_Havzasi_Koruma_Eylem_Plani.pdf)ulaşabilirsi niz. Çok ilginç bilgiler var, ilgilenenlerin bir göz atmasını tavsiye ederim.

Muratlı kaymakamlığının projesi, bu büyük planın bir yerlerine oturuyor muydu bilmiyorum. Bir mülki amir olarak bilgisi dahilinde olmasını, uygulamaya koyduğu projenin bir şekilde bu plan ile ilişkilendirmiş olmasını umut ediyorum. Aksi halde, tek bir ilçenin ne yaparsa yapsın, hangi metodu kullanırsa kullansın çözebileceği bir sorun değil bu.

Forumda yapılan hatayı bir de ben yapayım ve bir yorumda bulunayım. Projenin burada bizi meşgul eden kısmı, o bölgede yaşayan toplumda bir farkındalık, çözülebileceği yönünde bir inanç, sahiplenme ve katılım konusunda bir istek sağladıysa bu da bir şeydir.

Toplumun ve medyanın devlet organları ve çevreyi kirletenler nezdinde bir baskı grubu şeklinde bir işleve sahip olması yadsınamaz.

Çevre Bakanlığının 14 Temmuz 2010 tarihli bir yazısında (http://www2.tbmm.gov.tr/d23/7/7-14995c.pdf), verilmiş bir soru önergesinin yanıtları görülüyor. Buradaki beşinci soru tam olarak Ergene-Meriç havzasını soruyor ve en uzun cevap da bununla ilgili. En özet şekliyle, yukarıda adı geçen projenin yürürlükte olduğu belirtiliyor.

Bu noktada, destekleyici ve yerinde küçük projeler, medya, bireylerin sahiplenmesi, genel anlamda planın hızlandırılmasında baskı grubu olacaktır.

acemi_caylak
20-12-2010, 21:57
Sevgili Meyvelitepe,

Konuyu toparlama çabanız için teşekkürler. Ancak size bir sorum olacak, çalıştığınız şirkette sorumlu konumdasınız, böyle bir firmayla iş yaptığınızı düşünün. Böyle başarısız ve baştan savma bir işe tepkiniz ne olurdu ve bu firmayla bundan sonraki ilişkileriniz nasıl olurdu?

Ayrıca bu başlıkta hala traji-komik bir şov sürüyor. Ben hala Sn. Emektar nickinin Dogasever tarafından kullanıldığını düşünüyorum. Ya da Dogasever yazıyor, foruma gönderme işini ise Sn. Emektar üstleniyor. Geriye dönük Dogasever'in yazdığı yazıları okuyan dikkatli bir okur hemen farkedecektir. Bugünkü bana cevap yazısında Sn Acemi diye başladı ancak daha sonra panikle bunu Acemi caylak diye düzeltti. (Bakınız 104 nolu mesaj. Mesajın gönderilme saati 13:54 düzenlenme saati 16:53) Bu konuya site yönetimi tarafından açıklık getirilirse sevinirim.

MeyveliTepe
20-12-2010, 22:27
Ortada doğru dürüst bir proje varsa, şartname de vardır. İşin başarısız ya da baştan savma olup olmadığını bilmiyorum. Bu şartnamede belirtilen maddelere göre ölçülebilmelidir. Proje bir devlet projesi olduğuna göre benim alıştıklarıma göre bile daha detaylı olması gerekir. Bu gibi detaylar bilinmediğine göre yorum yapmam kendi adıma doğru olmaz.

Diğer konu hakkında bir fikrim yok. Bu mânada site yönetiminde değilim.

Öte yandan bu başlıkta artık daha fazla gereksiz detay ya da polemik konusu olabilecek şeylerle zaman geçirmeyi çok yararlı bulmuyorum. Doğasever ile Emektar aynı kişi olsa ne olur, olmasa ne olur (şahsi düşüncem). Bakın #200 nolu mesaja, o türden bir polemiğin kime ne faydası var. Bunun yerine mesajımda linkini verdiğim döküman incelenip, ergene-meriç havzası hakkındaki plan tartışılsa ileri doğru yeni bir adım atılmış olunur diye düşünüyorum. Böylelikle bu konuda ilk kez kapsamlı bir bilgi, çözüm ve faaliyet planı ile karşılaşmış oluruz.

bayindirmevki
21-12-2010, 01:00
Böyle durumlar, her alanda olduğu gibi provokasyon ortamlarını da hazırlar. Nitekim (bana göre) öyle de oldu. Konuya en azından kavram olarak vakıf katılımcılar ise provokasyonu gördükleri halde, sınır çekip tartışmayı sağduyu çerçevesinde tutmaya pek gönüllü olmadılar maalesef.

Provokasyon, proje sahibince projenin bu merhalesinde kullanılmasına karar verilmiş ürünü bir şekilde sevmeyen, şirketini de sevmeyen, genel olarak ve zaten firmaları da sevmeyen bir söylem etrafında yeşerdi. Üstüne gidildiğinde ise aslında söylenebilecek bir şeyin olmadığı anlaşıldı. Burası işin üzücü kısmıydı.


Sayın Meyvelitepe,

Yazınızın bütünü için de sadece beni hedef göstererek olayı kişisel sorun haline getirmiyor musunuz?. Bu yorumunuzla polemiğe kapı açıp sonra da beni bunla suçluyorsunuz. Biraz dürüst olun. Her seferinde size aynı şeyleri izah etmek zorunda kalıyorum.

Bir gezi ertesi yaptığım kişisel yoruma, firma sahibinin saldırgan ve tehditkar yanıtları bende antipati oluşturmuşsa bu suç mu? Saldıranı bırakıp saldırıya uğrayanı "bu adam bana saldırdı, sevmedim" dedi diye suçluyorsunuz. Firma sahibinin saldırgan tutumu nedeniyle "ürüne sıcak bakmıyorum" dediğim için de suçluyum. Firmaları sevenlere laf yok da sevmeyince suçmuş gibi birde ordan almışsınız. Olayın gelişim sırasını da kendi görmek istediğiniz gibi dizmişsiniz. öz de bu değildi "agaçlar.net'in firmalar ile iş birliğinin sonuçlarıydı." Özü destekleyecek olayları özün kendisi gibi, kendi görmek istediğiniz gibi yazmışsınız. Önerimin içinde cevapta varken. Sizin tabirinizle "üstüme gidilmişte bir şey çıkmamış" Gözünüzün önündeki cevabı görmek istemeyip de kendi çıkarımladığınız sorulara ne dememi bekliyordunuz? Pes... Üstüme gittiğinizi de itiraf etmişsiniz.

Doğasever ile Emektar aynı kişi olsa ne olur, olmasa ne olur (şahsi düşüncem). Bakın #200 nolu mesaja, o türden bir polemiğin kime ne faydası var.

Gibi bir mantık kuran insana ne yazsam boşuna.Gerçeği aramak polemik, amaç gerçek olmuşsa yapacağım bir şey yok.

MeyveliTepe
21-12-2010, 10:06
Bir önceki mesajımda linkini verdiğim Meriç-Ergene Havzası Koruma Eylem planına ek olarak,
Ergene Havzası Çevre Yönetim Master Planını bu adresteki (http://www.styd-cevreorman.gov.tr/) ilgili linkten indirebilirsiniz. 428 sayfalı bu dökümanda havzanın özellikle coğrafi ve ekolojik durumu çok detaylı anlatılıyor.

Bu adresteki (http://trakyaka.org.tr/uploads/pdf/cevre_plan.pdf) Ergene Havzası revize Çevre Düzeni Planı ise DPT'nin 2023 yılına kadar bölge ile ilgili planlama öngürüsünü içeriyor. Bu adrestek (http://www.rec.org.tr/dyn_files/32/238-COB-Su-Mevzuati-NCicek-tr.pdf)i sunumda ise Çevre Bakanlığının Su Yönetimi yapılanması ve ilgili mevzuatın özetleri var.

Bu konuda ilerleyebilmek için öncelikle bu (ve benzer) dökümanlardan yararlanarak havza özelinde ve ilgili mevcut planlar hakkında topyekün bir bilgiye sahip olmalı, devamında, koruma eylem planında yer alan aksiyonların gerçek durumlarını saptamak, zamanlamalarını ve hayata geçirilme durumlarını araştırmak faydalı olur diye düşünüyorum. Öte yandan Koruma Eylem planında tarif edilen aksiyonların amaca hizmet edip çözüm getirip getiremeyeceği de özellikle bölgeyi iyi tanıyan arkadaşlarca sorgulanabilir.

Bütün bu dökümanları hızlıca taradığımda gözlemlediğim en özet bulgu, problemin her kurum tarafından algılandığı, çözülmesi konusunda hemfikir olunduğudur. Eylem Planı ise konuya işin büyüklüğü ve karmaşıklığını hafife almadan, belki uzun ve masraflı ama adım adım çözüme varılmasını hedefliyor şeklinde bir izlenimim oluştu. Mevcut durumu kavrayıp uygulamanın üzerine gitmek her halde bu aşamada yapabileceğimizin maksimumudur.

Dogasever
21-12-2010, 12:34
Ben Doğasever. Yazılanları ilgiyle ve biraz da gülümseyerek okuyorum. Bir yazı yazmak istediğimde kendim yazarım; Elçi'ye ihtiyacım yok. Lütfen küçük ve önemsiz meseleleri bırakalım.

Ortada tüm Trakya'ya yeniden can verecek 450 - 500 milyon Avro değerinde bir proje var. Sayın Meyvelitepe'ye ve Sayın Emektar'a bu tür işlerin firmalarla yapılması gerektiğini açıkça ortaya koydukları için çok teşekkür ediyorum. Hayal dünyasında yaşamayı bırakalıp Ergene Havzasının geleceğinin nasıl şekilleneceği konusuna konsantre olalım lütfen...

Havzanın tek sorunu atıksu değil, katı atık sorunu da var. Çeltik üreticilerinin büyük sorunları var. Dekardan 700 - 800 kg pirinç alırken şu anda 3-4 misli fazla kimyasal gübre kullandıkları halde 100-150 kg alıyorlar ve ürettikleri pirinci kimse satın almak istemiyor. Çeltik tarımı yapanların sağlık sorunları mevcut. Bu sorunları nasıl halledeceğiz. Bu konulara da eğilmeliyiz.

Toprak tuzlanıyor ve verim her sene düşüyor. Toprağı nasıl yeniden canlandıracağımıza bakalım. Lütfen bu konular dururken küçük ayrıntılara takılıp kalmayalım. Eskiden Ergene balıkçı ailelerin geçim kaynağıydı. Bu bitti. Balıkçılığı tekrar Ergenede balıkçılık yapılması mümkün olana kadar gölet balıkçılığı yoluyla yeniden canlandırabilir miyiz ya da alternatif ürün çeşitliliği sağlayabilir miyiz yeni geçim kaynakları yaratabilir miyiz sorularıyla uğraşalım.

Trakya insanının hem çevreden olumsuz etkilenmemesini sağlayacak tedbirleri konuşurken, refah seviyesini de artıracak önlemlerin neler olabileceğini düşünelim... Turizm için neler yapılabilir bunları da ele alalım. Bölgedeki onlarca höyük nasıl değerlendirilebilir? Buralarda turizm olanakları nasıl geliştirilebilir? Lütfen gereksiz konulara saplanıp kalmayalım.
Saygı ve sevgilerimle...

Cumhur Tonba
21-12-2010, 17:13
Sayın Doğasever,
Bir konuda aydınlatıcı bilgi vermek istiyorum. Trakya'da hiç bir yerde bırakın 150-200 kiloyu, 400 kilo için bile çeltik ekicek çiftçi bulamazsınız. Genelde ortalama verim en az 600-700 kilo dur ve bundan az verim zaten yapılan masrafı çıkarmaz.
Osmancık 97 çeltik çeşidi'nin devreye girmesi ile 1000 kg. sınırı zorlanmaktadır. Ben şu anda Uzunköprü-İpsala, Meriç üçgeninin ortasında bir köyde ikamet etmekteyim. Sağımız solumuz çeltik. Altınyazı kalesine çıkıp baktığım zaman 50 bin dönüm çeltik sahası ayaklarımızın altında. Hele Osmancık 97 de bu sene verim 800-1100 kg. arasında değişmektedir. Baldo'da ise 600-800 kg arası verim alınmıştır.
Çeltikte en önemli kayıp, Ergene Nehrinin seddeleri patlatarak araziyi sular altına almasıyla oluşabilmektedir zaman zaman. Sulama ise genelde barajların ve Meriç Nehrinin ergene ile birleştiği kısımdan kışın su ile doldurulan barajların (Altınyazı-Sultanköy) ve yazın yine nehirden su çeklip kanallara verilmesi ve bu suya baraj sularınının karıştırılması ile ile yapılmaktadır.
Bilgilerinize. Saygılarımla.

Dogasever
21-12-2010, 17:43
Sayın Cumhur
Rakamlarda yanılıyor olabilirim. Uzunköprü ve Keşan yöresinde geçen sene görüştüğüm bazı çiftçilerin verdikleri rakamları yazdım sadece. (Bana biraz abartmış da olabilirler!) Genelde verim düşüklüğü olduğunu söylüyorlar. Ayrıca ERgene havzasında yetişen pirince talebin düştüğünden bahsediyorlardı. Bunu anlatmak istemiştim. Siz içinde yaşadığınız için mutlaka daha doğru rakamları verebilirsiniz. Teşekkürler ve Selamlarlar

MeyveliTepe
21-12-2010, 18:01
Ergene havzası master planını çok tatmin edici buldum. Çok detaylı bilgi var. Bölgeyi iyi tanıyan biri olarak Cumhur bey doğruluğu konusunda daha iyi yorum yapabilir.

malina
21-12-2010, 18:27
Olayın gelişim sırasını da kendi görmek istediğiniz gibi dizmişsiniz. öz de bu değildi "agaçlar.net'in firmalar ile iş birliğinin sonuçlarıydı." Özü destekleyecek olayları özün kendisi gibi, kendi görmek istediğiniz gibi yazmışsınız.

Yazma tarzınızı hiç değiştirmiyorsunuz. Şimdi, buradaki yazışmalara katılmayan, sadece okuyan bir üye gözüyle bakıyorum...

Agaclar.net, ne haltlar karıştırmış; firma ile işbirliği yapıp ne çıkarlar sağlamıştır acaba diye düşünürüm. Bu kadar kavga kıyamet, işbirliği işbirliği diye suçlamak akla başka şey getirmiyor...

Sık sık agaclar.net ile firma işbirliğinden söz ediyorsunuz, bunu da bir eleştiri olarak dile getiriyorsunuz. Gizli bir görüşme yapmışız :)

Agaclar.net, üyeleriyle farklı konularda gizli(!) görüşmeler yapar :)

Bitki veritabanı gizli örgütü vardır, anıt ağaçlar gizli örgütü vardır, kitap yazma gizli örgütü vardır, dergi gizli örgütü vardır, Doğa İçin Çal gizli örgütü vardır, temiz besin gizli örgütü vardır, nehirlerin temizlenmesi gizli örgütü vardır, eğitim çalışmaları gizli örgütü vardır, yarışmalar gizli örgütü vardır, programlama gizli örgütü vardır...

Bu üyelerden bazılarının firma sahibi olması sadece rastlantıdır...
Demiştim.

Örgüt, örgüt diye saydıklarınız ile de konuyu saptırmayın. Üyeler çocuk değil, anlayan anlıyor. Saydıklarınız herkesin bildiği alt gruplar. Söz konusu firma ise farklı bir kuruluş.

Üyelerin firma sahibi olması kötü bir şey değildir ama iş bedeli karşılığı bir şey yaptırmaya gelince değişir. Mesela dedim; Belediye başkanı kayınçosuna iş verirse sorgularız da üyeler ile iş ilişkisi olunca sorgulanmasın mı?

diye cevap verdiniz...

Biz bu işin neresinde paraya bulaştık?

Sizin gizlice firma ile işbirliği yaptınız dediğiniz özel görüşmelere katılan üyelerin isimlerini yazayım:

Alper Akman
bonsaisever
Cumhur Tonba
Dogasever
ensar
gece
malina
MeyveliTepe
Mine Pakkaner
Müjgan
uzaytek

Zeytinlibahçe
21-12-2010, 18:54
Son okuduğum kitaptan bir alıntı yapmak istiyorum, ortaya :)

Bilgi, yaşamda ne yapıp neyi yapamayacağımızın, gücümüzün ve haddimizin, nerede durup nerede devam etmemizin doğru olduğu bilgisidir. Bu da kendi farkındalığımızdan gelir, farkındalığımız en büyük güç kaynağımızdır.

Eksik veya yanlış bilmenin de en az hiç bilmemek kadar tehlikeli olabileceğini unutmamalıyız. (kendi Everestinize tırmanın. N.Mahruki)

Dogasever
21-12-2010, 22:16
Sayın arkadaşlar

Zeytinlibahçeye katılmamak mümkün değil. Eksik ve yanlış bilgi tabii ki tehlikelidir. Ergene Havzasında tarımsal ürünlerin verimleri konusunda karışık bazı bilgiler söz konusu. Örneğin, aşağıdaki linkteki haber bakın tarımsal verim konusunda neler söylüyor:

Uzunköprü olarak Ergene havzasında 80 bin dönüm ekim yapılmaktadır. 2000 yılında çeltikte dönümündeki verim 800 kg iken 2010 de 75 kg verim alınmıştır. 2000 yılında ay çiçekte dönümündeki verim 300 kg iken 2010 de 50 kg verim alınmıştır. Söz konusu kayıp ürünlerden yörenin zararı 200 milyon TL’ye ulaşmaktadır. Ergenenin Meriçe karıştıktan sonra Meriçten sağlanan su ile yetiştirilen Altınyazı-Karasaz, Sultanköy ve Yeni Karpuzlu sulamaları ile yaklaşık 132 bin dekar arazi Ergene nehri sulamaları ile doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmekte olup etki altında kalacak alan gelecekte yapılacak Meriç nehrine bağlı sulama projeleri ile felaket çok daha büyüyecektir.
Kaynak: http://jiyan.us/2010/10/10/ergene-nehri-can-veriyor-duyan-var-mi/

Her duyduğumuza ve internette her okudugumuza inanmamalıyız. Çeşitli kaynaklara başvurmalıyız. Ve bence en çok da yörede yaşadığı için Sayın Cumhur'un söylediklerine itibar etmeliyiz.

İkinci bir nokta ise artık lütfen kısır çekişmeleri bırakalım ve yöre ve yöre insanı için neler yapılabileceğini konuşalım. Örneğin, miktarı kesin belli olmamakla birlikte hem bahsedilen verim düşüklüğünü önlemek hem de aşırı gübre kimyasal gübre kullanımının (Ergene Çevre Master Planında havzada Türkiyenin diğer bölgelerinden çok daha fazla kimyasal gübre kullanıldığı bahsediliyor) önüne geçmek için benim EM ile yapılabilecek bir önerim var. Tartışmak isteyen varsa, bu önerimi açabilirim. İsterseniz ve yönetim uygun görürse, "Ergene Havzası için tarımsal önlemler" olarak ayrı bir başlık da açabiliriz. Görüşünüze sunuyorum.

bayindirmevki
21-12-2010, 22:44
Sayın Meyvelitepe'ye agaclar.net üyelerine tanıttığı bu (http://http://edirne.cevreorman.gov.tr/Edirne/Files/dizin/cevre/bilgi/Ergene_Havzasi_Koruma_Eylem_Plani.pdf) çalışma için teşekkür ederim. Kendisinin de önerdiği gibi pozitif bir yaklaşımla raporu inceledim. Çoğunluğunu olumlu buldum. Özellikle parçalanmış toprakların birleştirilmesi. Katılmadığım noktası hayatı daha da pahalılaştıracak öneriler.

Planda bir şey dikkatimi çekti. 175 sayfadan başlayan haritalar...Alternatif 4 nolu haritada yoğun bir ATT dizisi vardı. Plan geleceği öngörerek yapılsa da, yerine oturmayan bir şeyler vardı. Bu sadece Trakya nüfusunun ihtiyaçları için olamazdı. Kısa bir süre önce gazetelerde okuduğum bir haberi hatırladım. "Üçüncü köprü ile Trakya"ya iki milyon kişi göç edecek" (http://http://www.tumgazeteler.com/?a=2426233) " İnternete "İstanbul'un sanayisi Trakya'ya" diye tıkladım, ilk sıralarda bu haberleri buldum. "İstanbul sanayii Trakya'ya kayıyor" (http://http://www.ukid.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=31&Itemid=54) "Organize sanayi bölgeleri Trakya'ya" (http://http://www.webhatti.com/ekonomi/92125-organize-sanayi-bolgeleri-trakyaya.html) Ve bir karşı bakış http://www.edirnebarosu.org.tr/kutuphane/makaleler/123-trakya-planlaniyor.html

Bu aşamada nasıl bir yorum getireceğimi bilemiyorum. İstanbullu olarak kentimin rahatlayacağına mı sevinsem, Trakyanın sanayii ve nüfus baskısı altında kalacağına mı? .

Konuyla ilgilenenlerin bilgisi olsun dedim.

MeyveliTepe
22-12-2010, 12:52
Ergene havzasının 2023 yılına kadar nüfus dağılımı, istihdam, tarım, ekoloji, turizm, ulaştırma ve lojistik vb. bakımlarından öngörüleri gösteren, önceki mesajımda linkini (http://trakyaka.org.tr/uploads/pdf/cevre_plan.pdf)verdiğim Devlet Planlama Teşkilatı raporuna göre bölgede 2023 yılına kadarki nüfus artışı ilave 900 bin olarak görünmektedir. Teşvikler, alt yapı yatırımları vb. bu öngörüye göre şekilleneceğinden, çokça magazin yaklaşımıyla haber yapan gazete manşetlerinin pek ciddiye alınırlığı yok.

elek
22-12-2010, 14:23
Sayın Bayındırmevkinin verdiği linklerin sonuncusu Edirne barosuna ait ve bu sitede yapılan bir aramada (http://www.edirnebarosu.org.tr/component/search/ergene.html?ordering=&searchphrase=all) çıkan sonuçlara da göz gezdirirsek (özellikle 4. sıradakine), bölgedeki bir çok STK'nın bu planlama çerçevesindeki değişikliklere olumlu bakmadığını görüyoruz.

malina
22-12-2010, 17:01
bölgedeki bir çok STK'nın bu planlama çerçevesindeki değişikliklere olumlu bakmadığını görüyoruz...

TOPRAĞIMIZA, SUYUMUZA VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ

Trakya Üniversitesi tarafından hazırlanan ve 13.07.2004 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığınca onaylanarak yürürlüğe giren 1/100 000 ölçekli “Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı”; gerek kapsamı, gerekse yapılış süreci açısından, bölgenin ekolojik değerlerini dikkate alarak koruyan ve çağımızda Habitat İlkeleri ile bütünleşen, bilimsel yaklaşımla yapılmış; tüm kesimlerinin özlem ve istemlerini yansıtmış olması nedeniyle de ülkemizde bir ilktir.

2020 yılını ve geleceğin dinamizmini hedef alan mevcut 1/100 000 ölçekli Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı; Trakya Bölgesi’nde sürdürülebilir, yaşanabilir bir çevre yaratılmasını, doğal kaynaklarının, tarım(sal), mera, orman, turistik ve tarihsel alanların korunmasını, sanayi ve imar hareketlerini disiplin altına alınmasını ve sağlıklı gelişmeyi amaçlayan “korumacı” bir plandır.

Bu plana damgasını vuran “Bütünleşik Sürdürülebilir Havza Yönetimi” kuramsallığı içindeki korumacı yaklaşım; özellikle bölgemizin doğal kaynakları açısından vazgeçilmeyecek öneme sahiptir.

EHÇDP’nın onay tarihinden bu yana, plan hedeflerinin yaşama geçirilmesi için plan kararları gereği, Bölgenin alt ölçekli (1/25.000) Çevre Düzeni Planlarının ivedilikle yapılması gerekiyordu. Bu sürecin yaşanması beklenirken, Çevre ve Orman Bakanlığınca ana hedeflerden sapma gösteren ve stratejik plan kararlarının toplum katmanlarındaki inandırıcılığı giderek yitirilme noktasına getiren ve planın müellifi olan Trakya Üniversitesi’ne, uzlaşmacılık yaklaşımı içinde de çevre sorunlarına sürekli saygılı bulunan Sivil Toplum Kuruluları ile TMMOB’ne bağlı Meslek Odalarına sorulmadan, onları bilgilendirilmeden birçok değişiklikler gerçekleştirilmiştir.

Kırklareli Vize’de yapılan Çimento Fabrikası, bu değişikliklerden en çok tartışılan bir örnek olmuştur. Bu değişiklikler de; plan müelliflerinin ve ilgili kesimlerin bilgisi dışında yapılmıştır.

Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait Bimtaş A.Ş. bünyesinde İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) tarafından hazırlanan, 1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı; “İstanbul’un sorunlarının çözümü” amacıyla yapılmış ancak TMMOB’a bağlı meslek odaları tarafından açılan davada, T.C. İstanbul 2. İdare Mahkemesi, 21.03.2008 tarihinde “22.06.2006 tarihinde onaylanan, 1/100 000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı’nda şekil unsuru bakımından da uyarlık görülmemiştir. Yine; belirtilen nedenlerle yetki ve şekil unsuru açısından hukuka aykırı bulunan dava konusu plana, davacı tarafından yapılan itirazın reddine yönelik davalı idare işleminde de, hukuka uyarlılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır” hükmü, oybirliği ile kabul edilerek iptal edilmiştir.

Bu planda; İstanbul’un sorunlarının çözümü için Trakya’nın önemi vurgulanmış, sorunların önemli bir kısmının Trakya’ya desantralizasyonu (ihraç edilmesi) bir yöntem olarak benimsenmiştir. Daha fazla sanayileşme ve işgücünü kaldıramayacak olan İstanbul’da, özellikle marjinal ( İMP-Ülke ve Bölge Planlama Grubu’nun hazırladığı “İSTANBUL METROPOLİTEN ALANI’NIN PLANLAMASINDA MARMARA BÖLGESİ BAĞLANTILI DEĞERLENDİRMELER” isimli Raporunda aynen belirtilen “Bunlar; artık İstanbul’da konumlanmasının herhangi bir avantajı kalmamış olan işletmelerin ve faaliyetlerinin, İstanbul’u gereksiz işlevlerden ve işletmelerden arındırmak için ilk elde düşünülebilecek önlem; sanayi kuruluşlarının İstanbul dışına çıkarılması ve bunların Bölge’de uygun yerlere konumlanmasının sağlanmasıdır. Amaç; İstanbul’da yerleşik olarak halen faaliyette bulunan ve İstanbul’da yerleşerek ilerde faaliyette bulunmak isteyen yatırımcı ve girişimcilere Marmara Bölgesi’nde alternatif mekânlar yaratmaktır. Politik ilke olmak üzere Hükümetçe benimsenen; çok merkezli, dengeli, mekânsal kalkınmayı, İstanbul’u ekonomik ve verimli olmayan işlevlerden ve işletmelerden arındırmak için sanayi kuruluşlarının İstanbul dışına çıkartılması ve bunların Bölge’de uygun yerlere konumlanmasının sağlanmasıdır.”

Özetlersek; çarpık ve kirli sanayinin Trakya’ya sıçraması ve yığılmasına karar verilmiştir. Aynı zamanda, Trakya’nın doğal kaynakları; İstanbul için cazibesini her zaman korumaktadır.

Bu nedenlerle; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Trakya’nın plan çalışmalarına maddi ve manevi olarak sahip çıkmaktadır. Çünkü; İstanbul ÇDP’ nın uygulanmasına en büyük engel, ilk yapıldığı konumuyla 1/100 000 ölçekli Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı’nın korumacı ve doğal hayatı kollayıcı anlayışıdır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB); İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) aracılığı ile bu korumacılığı kaldırmak ve İstanbul ÇDP’ nın hedeflerine varabilmek için bu kez bölgenin 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planlarını yapmaya talip olmuştur. Trakya Kalkınma Birliği (TRAKAB); İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Çevre ve Orman Bakanlığı ile protokol imzalanmıştır.

Bu protokol sonucu her iki plan arasında “uyumlulaştırma” çalışmaları başlamış ve farklı mekân ve zamanlarda yapılan değerlendirme toplantılarında tartışmaya açılmıştır.

Bu süreçte; en fazla tartışılan hususlar aşağıda özetlendiği gibidir.
• 1/100 000 ölçekli Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı “ekolojik korumacı” lığı nedeniyle sosyo-ekonomik açıdan tutucu ve vizyonsuz olmakla suçlanmıştır.
• Sanayileşme için Çerkezköy- Çorlu-Tekirdağ aksında oluşturulan tampon bölge; İMP tarafından Havsa- Babaeski-Lüleburgaz Bölgesine ötelenmek istenmektedir. Hatta Kırklareli İli’nin İstanbul’daki sanayi desantralizasyonunun bir kısmını alabilecek yapıda olması ve 4.derecede deprem kuşağında bulunması nedeniyle, İstanbul’daki şişkin nüfusun ve işletmelerin taşınabileceği bir yer olduğu vurgulanmaktadır.
• Trakya; sakinlerine sorulmadan, yeni sanayi alanlarına ve hak etmediği bir nüfusa sahip olmaya zorlanmaktadır. IMP’ nin zorlamasıyla Trakya’nın demografik yapısı korunamayacak ölçülerde değişime açılmak istenilmektedir. Edirne, Babaeski, Lüleburgaz; kentsel merkez olarak sanayi oluşmasına ve nüfus artışına davet edilmektedir.
• İMP’ nin hazırladığı 1/25 000’lik Çevre Düzeni Planı’na temel veri tabanını oluşturan toprak haritaları, çağdaş ve modern sınıflama sitemlerinden çok uzak Dünya standartlarının dışında kalan ve kendi ölçeklerindeki emsallerinin altındaki haritalardır. İMP’nin hazırladığı bu haritalar, bilimsel yaklaşımdan çok uzak, basit bir yapım tekniğiyle, bilim dışı yaklaşımla (1/25.000 ölçekli planların ve toprak haritalarının yapılması gerekiyor iken bu yapılmamıştır. Tarımsal alanları koruyucu önlemler yetersiz bulunmuştur.) hazırlanmıştır.
• İMP temsilcileri yaptıkları toplantılarda, katılımcıları; yöre ekolojisinden uzak anlatım biçimleriyle yeterli düzeyde bilgilendirememişler ve katılımcıların öneri ve görüşlerini yeterince almamışlardır.
• Ekolojik yapıyı bozacağı gerekçesiyle, İğneada’nın liman kenti olarak düşünülmesi uygun görülmemektedir.
• Su kaynaklarının nasıl değerlendirileceği açıkça belirtilmemiştir.

Özetleyecek olursak;
Yapılacak plan değişikliği ve revizyon çalışmalarının 1/100 000 ölçekli Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı’nın ana ilkelerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olduğu görülmektedir.

Trakya’da yaşayanlara sorulmaksızın, Trakya’nın büyük bir kısmı İstanbul’dan planlanmaktadır. Trakya’yı bir havza temelinde bütüncül olarak da değerlendirmeyen İstanbul’un sorunlarını çevre illere ve bölgeye ihraç etmeyi temel alan bir planlama anlayışı ile karşı karşıyayız.

İstanbul’un sorunu; Türkiye’nin sorunudur. İstanbul’un sorunu, ulusal politikalarla çözülmelidir. İstanbul’un sorunlarını bölgeye ihraç suretiyle hafifletme politikası, içinden çıkılması çok daha zor sorunların kaynağı olacak ve Türkiye’nin eşsiz bölgelerinden biri olan Ergene Havzası’ nın ekolojik dengesini bozacaktır.

Yukarıdaki öncelikli ve Trakya’daki yaşam paydaşları için önemli, özetlenmiş konular tartışılırken 1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planları’nın yürütmesi yargı tarafından usul yönünden durdurulmuştur. Böylece; İMP’nin plan hazırlamaya yetkisi olup olmadığı, plan değişikliği yapıp yapamayacağı yasal olarak tartışılır hale gelmiştir.

Aşağıda adı ve imzası bulunan kişi ve kurumlar, görüş ve önerilerimizin dikkate alınmasını talep ediyoruz.
• 29 Eylül 2008 tarihinde teslim edileceği bildirilen 1/25.000 alt ölçekli Planlar, temelde 13.07.2004 tarihinde onaylanmış 1/100 000 üst ölçekli Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı amaç ve hedeflerine uygun olmalıdır.
• Planlarda; sürdürülebilirlik ve bilimsellik esas alınmalıdır. Ekosistemleri koruyucu ve bu sistemleri bugüne kadar gördüğü zararları telafi edici olmalıdır.
• Trakya’nın sosyal, kültürel, tarımsal ve demografik yapısı korunmalı ve ani değişikliklerle bu yapılara zarar verilmemelidir. Planlar; var olan sorunların çözümünü sağlamalı yeni sorunlara kaynak teşkil etmemelidir.
• Çevre Düzeni Planlarının Revize çalışmaları ulaşım (deniz, kara, hava yolu, raylı sistem) sorunlarını çözmede yetersiz kalacağından, planlarla beraber ulaşım master planının da yapılması gerektiği göz önüne alınmalıdır.
Planların yapım ve uygulama süreçlerinde; üniversiteler, kent konseyleri, meslek odaları ve ilgili sivil toplum örgütleri söz sahibi ve daha etkin olmalıdır. Planların hayata geçirilmesinde en yetkili kurum olan TRAKAB kuruluş amaçlarına sadık kalarak yeniden yapılandırılmalı, daha katılımcı ve demokratik bir yapıya dönüştürülmelidir.
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın, planları değiştirme yetkisindeki tekel kaldırılmalı, gerekli yasal düzenlemeler yapılarak değişiklik süreçlerinde de yukarıda belirtilen kurum ve kuruluşlar söz sahibi olmalıdır.
Planlama ve uygulama süreçlerinin kalıcı olması için Trakya Üniversitesi ve bölgenin diğer üniversiteleri ile bir “Trakya Bölgesi Çevre Sorunları ve Planlama Enstitüsü” nün ilgili sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla oluşturulması, planlamanın sürekliliği ve denetiminin sağlanması gereklidir

Temelde 13.07.2004 tarihinde onanmış şekliyle Trakya’nın 1/100 000 ölçekli EHÇDP’ na sadık kalınarak yapılacak her türlü planlamayı destekleyeceğimizi, aksi durumda sosyal ve hukuksal her türlü mücadele yöntemine başvuracağımızı, Trakya sakinleri olarak; her şeye rağmen yapılan planların, onay ve uygulanması süreçlerinde; Toprağımıza, Suyumuza ve Geleceğimize Sahip Çıkma konusunda kararlı olduğumuzu kamuoyuna bir kez daha duyururuz.

İMZA VEREN KURUMLAR (alfabetik sırayla)

1 Atatürkçü Derneği Babaeski Şubesi
2 Atatürkçü Düşünce Derneği Keşan Şubesi
3 Atatürkçü Düşünce Derneği Tekirdağ Şubesi
4 Atatürkçü Düşünce Genel Merkezi Çevre Kpmisyonu
5 Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Edirne Şubesi
6 Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kırklareli Şubesi
7 Çorlu Çevre Gönüllüleri Derneği
8 Çorlu Su Yaşamdır Platformu
9 Çorlu Yerel Yönetim Halk Girişimi
10 Çorlu Ziraat Odası
11 DİSK Emekli Sen Çorlu Temsilciliği
12 DİSK Emekli Sen Edirne Şubesi
13 DİSK Genel İş Sendikası Keşan Temsilciliği
14 DİSK Genel İş Trakya Şubesi
15 DİSK Tekstil Edirne Trakya Şubesi
16 Diş Hekimleri Odası Edirne Şubesi
17 Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği
18 Edirne Eczacılar Odası
19 Edirne Esnaf ve Sanatkâr Odaları Birliği
20 Edirne İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği
21 Edirne Kent Konseyi
22 Edirne Köy Koop Birliği
23 Edirne Su Yaşamdır Platformu
24 Edirne Ticaret ve Sanayi Odası
25 Edirne Tüketiciler Derneği
26 Edirne Ziraat Odası
27 Eğitim İş Sendikası Çorlu Temsilciliği
28 Eğitim İş Sendikası Lüleburgaz Temsilciliği
29 KESK BES Edirne Şubesi
30 KESK BES Kırklareli Şubesi
31 KESK Eğitim Sen Çorlu Temsilciliği
32 KESK Eğitim Sen Edirne Şubesi
33 KESK Eğitim Sen Keşan İlçe Temsilciliği
34 KESK Eğitim Sen Kırklareli Şubesi
35 KESK Eğitim Sen Lüleburgaz Temsilciliği
36 KESK Haber Sen Kırklareli Temsilciliği
37 KESK SES Edirne Şubesi
38 KESK SES Kırklareli Şubesi
39 KESK SES Sendikası Lüleburgaz Temsilciliği
40 KESK Tarım Orkam Sen Kırklareli Temsilciliği
41 KESK Tüm Bel Sen Çorlu Temsilciliği
42 KESK Tüm Bel Sen Edirne Şubesi
43 KESK Tüm Bel Sen Kırklareli Şubesi
44 KESK Tüm Bel Sen Sendikası Keşan Temsilciliği
45 KESK Yapı Yol Sen Edirne Temsilciliği
46 KESK Yapı Yol Sen Kırklareli Temsilciliği
47 Keşan Doğa ve Kültür Derneği
48 Keşan Emekli Öğretmenler Derneği
49 Kırklareli Tüketici Hakları Derneği
50 TBB Edirne Barosu
51 TBB Tekirdağ Barosu Çorlu Temsilciliği
52 Tekirdağ İnşaat ve Sanatkârlar Odası
53 Tekirdağ Muhasebeciler Odası
54 Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası
55 TEMA Çorlu Temsilciliği
56 TEMA Edirne Temsilciliği
57 TEMA Lüleburgaz Temsilciliği
58 TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Çorlu Temsilciliği
59 TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Edirne Temsilciliği
60 TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Keşan İlçe Temsilciliği
61 TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciliği
62 TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciliği
63 TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Edirne Temsilciliği
64 TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Çorlu Temsilciliği
65 TMMOB İnşaat Mühendisleri Tekirdağ Şubesi
66 TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Çorlu Temsilciliği
67 TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Edirne Temsilciliği
68 TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciliği
69 TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Edirne Temsilciliği
70 TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciliği
71 TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Tekirdağ Temsilciliği
72 TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciliği
73 TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Tekirdağ Temsilciliği
74 TMMOB Makine Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciliği
75 TMMOB Makine Mühendisler Odası Lüleburgaz Temsilciliği
76 TMMOB Makine Mühendisleri Edirne Şubesi
77 TMMOB Makine Mühendisleri Odası Çorlu Temsilciliği
78 TMMOB Makine Mühendisleri Odası Keşan İlçe Temsilciliği
79 TMMOB Makine Mühendisleri Odası Tekirdağ Temsilciliği
80 TMMOB Mimarlar Odası Çorlu Temsilciliği
81 TMMOB Mimarlar Odası Edirne Temsilciliği
82 TMMOB Mimarlar Odası Kırklareli Temsilciliği
83 TMMOB Mimarlar Odası Lüleburgaz Temsilciliği
84 TMMOB Mimarlar Odası Tekirdağ Temsilciliği
85 TMMOB Şehir Plancıları Odası Çorlu Temsilciliği
86 TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Edirne Temsilciği
87 TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciği
88 TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Tekirdağ Şubesi
89 Trakya Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği
90 Trakya Üniversitesi Rektörlüğü
91 Trakya’da Birlik ve Dayanışma Derneği
92 TTB Edirne Tabip Odası
93 TTB Tekirdağ Tabip Odası Çorlu Temsilciliği
94 Türk Eğitim Sen Lüleburgaz Temsilciliği
95 TÜRK İŞ Belediye İş Sendikası Çorlu Temsilciliği
96 TÜRK İŞ Deri İş Sendikası Çorlu Temsilciliği
97 TÜRK İŞ Harb İş Sendikası Çorlu Temsilciliği
98 TÜRK İŞ Kristal İş Lüleburgaz Şubesi
99 TÜRK İŞ Metal İş Sendikası Çorlu Temsilciliği
100 TÜRK İŞ Petrol İş Lüleburgaz Şubesi
101 TÜRK İŞ Tes İş Sendikası Edirne Şubesi
102 Uzunköprü Çevre Gönüllüleri Derneği

http://www.edirnebarosu.org.tr/kutuphane/makaleler/124-trakya-bildirisi.html

siniroluyorum
05-02-2011, 21:53
(Ergene Çevre Master Planında havzada Türkiyenin diğer bölgelerinden çok daha fazla kimyasal gübre kullanıldığı bahsediliyor)
Evet ben de ergene nehri yakınında oturuyorum ve yaşadığım yerde (kırcasalih) temel geçim kaynağı tarım.Ancak yakınlarda bir ziraat mühendisi yok ve gübreleme ve ilaçlamalar biraz da deneme yanılma yoluyla yapılıyor.

Ergene Nehri'nin uzunluğunun 283km olduğu yazıyor vikipedide ve Muratlı'da temizlenen kısım sadece 5km.Kirlenme her ne kadar Çorlu'da da başlasa yine de çok bütük bir alan.Temizlenmesi kolay olacağa benzemiyor.

Anti Kapitalist
02-03-2022, 20:22
12 yıl önce açılmış ama yinede hortlatmak istiyorum çünkü bir şeyin olduğu yok ortada. Fabrikalara kimse bir şey demiyor ve rahatça salıyorlar atıklarını. İyi bir yönetim yok ortada 1 asır geçer yine ergene siyah akmaya devam eder....Muratlı kolu temizleniyormuymuş ? Haha cidden güldüm ben muratlılıyım ve hiçbir şeyin
değiştiği yok. Birkaç gün önce dibine kadar yaklaştım rengi simsiyah ve çıkan kimyasal kokusu başımı ağrıttı.

fulbaibu
02-03-2022, 22:41
12 yıl önce açılmış ama yinede hortlatmak istiyorum çünkü bir şeyin olduğu yok ortada. Fabrikalara kimse bir şey demiyor ve rahatça salıyorlar atıklarını. İyi bir yönetim yok ortada 1 asır geçer yine ergene siyah akmaya devam eder....Muratlı kolu temizleniyormuymuş ? Haha cidden güldüm ben muratlılıyım ve hiçbir şeyin
değiştiği yok. Birkaç gün önce dibine kadar yaklaştım rengi simsiyah ve çıkan kimyasal kokusu başımı ağrıttı.

ne yazık ki haklısınız hocam.. :(

Anti Kapitalist
03-03-2022, 20:34
ne yazık ki haklısınız hocam.. :(
Parayı tanrı gibi gören,rant için geleceğimize ve çevreye kalıcı zarar veren bencil fabrika patronları oldukça ve bunları denetlemeyen para için satılmış devlet yöneticileri(en üst makamdakiler) var olduğu sürece ve umursamaz,bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın hesabı yapan vurdumduymaz insanoğlu var olduğu sürece ergene nehri asla kirlilikten kurtulamaz. Bu gidişle kurtulamaz da çünkü insan para için her şeyi yapar. Kıyamet aslında kopuyor şuanda ve bunu 'sözde' yaratılmışların en üstünü yapıyor tüm değerleri çiğneyerek.